Acilen Eskişehir’in Yapı Stoğu Gözden Geçirilmeli ve Yenilenmelidir
Acilen Eskişehir’in Yapı Stoğu Gözden Geçirilmeli ve Yenilenmelidir
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında Eskişehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Haber Giriş Tarihi: 03.10.2025 10:09
Haber Güncellenme Tarihi: 03.10.2025 10:20
Kaynak:
Haber Merkezi
www.porsukhaberajansi.com
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında Eskişehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir basın toplantısında yaptığı açıklamalarda Eskişehir gündemlerini değerlendirirken şu ifadeleri kullandı;
"Bu hafta konumuz sosyal medyaya yansıyan ve ardından çeşitli tartışmalar çıkan bir ziyarettir. Bu ziyaret esnasında sahaya düşen bir fotoğraf, Mustafa Demirkan.
Şu an “Reis-ül Kurra” olarak anılan; ancak 2021 yılında Ayasofya’da yaptığı bir konuşmada Atatürk’e kin kustuğu alenen belli olan ve hafızalarımızda bu şekilde kalan şahsın Eskişehir ziyareti sırasında masasında oturan profiller dikkat çekmiştir.
Bu profillerin, özellikle milli olması gereken; ancak son dönemde gayri milli unsurları aşırı derecede içinde barındıran eğitim sisteminin Milli Eğitim Müdürü Sayın Sinan Aydın’ın bulunması, ardından bir il başkanımızın bu konuya temas ederek bunun Eskişehir’e yakışmadığını beyan etmesi ve sonrasında bir sendika başkanı İbrahim Akar’ın il başkanına hadsizce çıkışması ile mevzubahis Mustafa Demirkan’a “hoş geldiniz, şeref verdiniz” ithamları kabul edilemezdir.
Mustafa Demirkan kimdir diye baktığımızda; söylediğim gibi 2021 yılında Ayasofya’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun kurduğu Cumhuriyet’e ve silah arkadaşlarının mücadelesiyle kurulan Cumhuriyet’e hakaret edebilen, buna karşı gerekli işlem yapılmadığı gibi emekliliği bahane edilerek korunan bir kişidir. Daha sonra bu hakaretlerine devam etmiş, Cumhurbaşkanı ile olan ilişkilerinden ötürü “Reisü’l Kurra” namıyla anılmış ve ülkeyi karış karış gezmeye başlamıştır.
Bu tip profiller maalesef Cumhuriyet’in geleceği için risk teşkil etmekte, söylemleri ülkenin temel değerlerini zafiyete uğratmakta, insanları bölünmeye teşvik etmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin bağımsızlığı ve hürriyeti için her şeyini feda etmiş ebedi Başkomutanımızdır. Ve bu denklemde zaman zaman bu tip profiller karşımıza çıkmaktadır. Bizi ilgilendiren kısım, Milli Eğitim Müdürümüzün ve sendika başkanının yaklaşımlarıdır. Buradan Zafer Partisi olarak sesleniyoruz. Hükümet tarafından emekliliği bahane edilerek soruşturma açılmayan, daha sonra çeşitli sıfatlar verilen bu vatandaş milli değerlere açıkça hakaret ederken, onların yanında olup olmadıklarını açıkça Türk kamuoyuyla paylaşsınlar.
Bu işin grisi yoktur. Bu iş ya beyazdır ya siyahtır. Ya Atatürk’ü seven bir vatanseversinizdir ya da Atatürk’e her türlü hakareti kendinde hak gören ve bizim tabirimizle vatana ihanet potansiyeli taşıyan bir şahsınızdır. Dediğim gibi çıkın, ifade edin ve net olarak hangi tarafta olduğunuzu beyan edin. Sosyal medyadan başkalarını tehdit ederek bu işlerin yürümeyeceği aşikârdır.
Kızılinler Projesi yaklaşık 15 yıldır Eskişehir’in gündeminde olan ama bir türlü çözüme kavuşmayan, zamanında hükümet ve belediye başkanlarının çeşitli sunumlarla “istihdam oluşturacağız” benzeri vaatlerle gündeme getirdiği; Turizm Bakanlığı tarafından da turizm koruma ve kalkındırma alanı ilan edilen, Eskişehir’e katma değer sunacak bir projedir.
Etrafımızda termal turizm noktasında iki örnek il vardır: Afyon ve Kütahya. Eskişehir de bu potansiyele sahipken maalesef bir takım engellemeler ve sıkıntılar yaşanmaktadır.
Bu hafta, ERİAD Başkanımız Sayın Rüştü Şentuna’nın basın açıklamasını takip ettik. Daha öncesinde de zaten diyaloglarımız vardı, sürecin nasıl geliştiğine dair. Rüştü Başkanımızla yaptığımız temaslarda gördük ki, altyapısı hazırlanmış, ekonomisi planlanmış, iş insanlarımız tarafından organize edilip projelendirilmiş bir süreç maalesef birilerinin engelleriyle karşılaşmaktadır.
Biz, Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı olarak, Eskişehir’e kim değer katmak istiyorsa onun yanında olmakla mükellefiz. Eskişehir halkı da bunu böyle bilmektedir. Bu açıdan mevcut yetkililere net olarak sormak istiyoruz: Şu an Kızılinler’de termal turizmine engel olan sahne veya kişiler kimlerdir? Bu engel ne zaman ortadan kalkacaktır?
29 Ekim günü temel atma töreni yapılacağı söylenen yerde, bugün ayın 2’si olmasına rağmen ortada bir hazırlık yoktur. 27 gün sonra temel atılacak bir yerde böylesi bir garabet düzen nasıl olabilir?
O açıdan muhataplarına sizin aracılığınızla sormak istiyoruz: Eskişehir’in katma değerinden mahrum bırakılması kimlerin arzusudur? Bu mahrumiyet kime, ne şekilde fayda sağlamaktadır?" dedi.
Son günlerde yaşanan depremler ve Eskişehir’in deprem gündemi ile ilgili konuşan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkan Yardımcısı ve Jeoloji Mühendisi Burak Gündüz ise şu ifadeleri kullandı;
"Yaklaşık 17 senedir jeoteknik hizmetler alanında Eskişehir’de sondaj çalışmaları yürütmekteyiz. Yapı tasarımları yapılmadan önce, bu yapıların sondaj çalışmalarında ve zemin etütlerinin hazırlanmasında görev alıyoruz.
Konuma şöyle başlayayım: Elimde görmüş olduğunuz harita, deprem risk haritasıdır. Burada kırmızı ile gösterilen bölgeler birinci derece risk teşkil etmektedir. Eskişehir’e baktığımızda ise şehrimiz ikinci derece risk bölgesinde yer almaktadır. Ayrıca AFAD’ın yapmış olduğu çalışmalar kapsamında, İl Afet Risk Azaltma Planları çerçevesinde Eskişehir’in 100 kilometre çapındaki bölümünde 17 adet diri fay bulunduğu tespit edilmiştir. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın ve akademisyenlerin yaptığı araştırmalara göre, Türkiye’de 24 ilin merkezinden fay hattı geçmektedir. Bunlardan biri de Eskişehir’dir. Şehrimizde “Eskişehir Fayı” olarak adlandırılan Eskişehir Fay Zonu, tam olarak şehrin merkezinden geçmektedir. 1956 yılında Çukurhisar’da meydana gelen deprem, 6.4 şiddetinde ve yıkıcı bir depremdir. Haritada griyle gösterilen bölgeler alüvyon zeminleri, sarıyla gösterilen alan ise Eskişehir kent merkezini ifade etmektedir. Alüvyon zeminin özelliği, deprem anında sıvılaşma riskini maksimum seviyede artırmasıdır.
1906–2006 yılları arasında bölgemizde şu depremler kaydedilmiştir: Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda 7.1 şiddetinde, Eskişehir Fay Zonu’nda 6.4 şiddetinde, Simav Fay Zonu’nda 5.9 şiddetinde, Kütahya Fay Zonu’nda 6.1 şiddetinde. Son 100 yıl içinde meydana gelen bu depremler şehrimizi doğrudan ilgilendirmektedir.
Ayrıca Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin yaptığı çalışmalarla, şehrimizin deprem tehlike haritası da belirlenmiştir. İlçelerimizden Alpu ve Mahmudiye riskli bölgeler arasında öne çıkarken, riskin görece düşük olduğu bölgeler ise Mihalıççık ve Beylikova olarak tespit edilmiştir.
Basında da sıkça yer alan bir görselde, Eskişehir’e yaklaşık 30 km uzaklıktaki İnönü ilçesinde Türkiye’nin en büyük fay aynalarından biri görülmektedir. Bu fay aynası, Eskişehir Fay Zonu’nu temsil etmektedir. Bu da tehlikenin şehrimize ne kadar yakın olduğunu göstermektedir.
20 Şubat 1956’da, İnönü Fayı ve Eskişehir Fay Zonu’na bağlı olarak 6.4 şiddetinde bir deprem yaşanmıştır. Bu depremde: 1.400 bina ağır hasarlı, 1.500 bina orta hasarlı, yaklaşık 11 bina ise az hasarlı olarak kayıtlara geçmiştir.
Bilimsel çalışmalar bu fayın tetiklenme periyodunun 70–90 yıl arasında olduğunu göstermektedir. Ancak bu depremden bu yana 69 yıl geçmiş olması, Eskişehir’in yeniden riskli bir döneme girdiğini göstermektedir.
1999 yılındaki Marmara Depremi de Eskişehir’de etkili olmuştur. Kahraman Apartmanı’nın yıkılması sonucu 33 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 24 kişi yaralanmıştır. Burada yapısal hatalar, özellikle bodrum katında kolon kesilmesi gibi nedenler rol oynamıştır.
1999 depreminde Eskişehir’de 524 bina hasar görmüş, hemen ardından meydana gelen Düzce Depremi’nde ise 72 bina hasar almıştır.
Sonuç olarak Eskişehir’i zemin anlamında değerlendirdiğimizde, fay zonlarının merkezden geçmesi, alüvyon zeminlerin sıvılaşma riski ve tarihsel deprem verileri, şehrimizin ciddi bir deprem tehdidi altında olduğunu açıkça göstermektedir.
Eskişehir’in mevcut yapı stoğunun yaklaşık %50’si, deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş binalardan oluşmaktadır.
Bugün şehrimizde 6, 7, hatta 8 katlı binalar bulunmaktadır. Ancak bu binaların hiçbiri güncel deprem yönetmeliklerine göre yapılmamıştır. Örneğin Hamamyolu’nda, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi’nde, Atatürk Caddesi ve Atatürk Bulvarı’nda bu yüksek katlı binaları görebilirsiniz.
Bunun yanında, Eskişehir’in zemin yapısı da deprem riskini artırmaktadır. AFAD’ın hazırladığı raporlara göre, yüksek sıvılaşma tehlikesi barındıran mahallelerimiz bulunmaktadır. Merkez ilçelerde bu mahallelerden bazılarını sıralayacak olursak:
Odunpazarı’nda: Sümer, Osmangazi, İstiklal, Kırmızıtoprak, Vişnelik, Kurtuluş, Karacahöyük, Gündoğdu, Orhangazi ve 75. Yıl Mahalleleri.
Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerinin depremden olumsuz etkilenmesinin başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
Geleneksel yapı stoğuyla inşa edilmiş binaların çokluğu,
Yapı stoğunun yaklaşık %50’sinin güncel deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş olması,
İlçe merkezinin Porsuk Çayı’nın biriktirdiği alüvyal çökeltiler üzerinde kurulmuş olması,
Bu mahallelerin büyük kısmının zemin olarak sıvılaşmaya müsait olması.
Dolayısıyla Eskişehir, merkez üssü İstanbul, Bursa veya Kütahya olan bir depremde dahi alüvyon zemin nedeniyle ağır yıkımlara maruz kalabilecektir.
2023 yılı Şubat ayında Eskişehir’in yapı stoğunun envanterinin çıkarılması ve yapı güvenliğinin deprem riski açısından değerlendirilmesini içeren bir protokol imzalanmıştı. Bu kapsamda 52 mahallede 51.801 yapı incelenmişti. Ancak 2025 yılı sonuna yaklaşmış olmamıza rağmen bu raporun sonuçları hâlâ kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Üstelik bu çalışmanın da yetersiz olduğu kanaatindeyiz.
Buradan yetkililere soruyoruz:
Yaptığınız sokak bazlı çalışmalarda hangi tespitlerinizi kamuoyuyla paylaştınız?
Bu çalışmaya ne kadar bütçe harcandı?
Çünkü ciddi paralar harcanmasına rağmen ortaya somut bir sonuç konulamamıştır.
Acilen Eskişehir’in yapı stoğu gözden geçirilmeli ve yenilenmelidir. Bu anlamda Eskişehir için acil bir deprem master planı hazırlanmalı, deprem öncesi ve sonrası riskleri en aza indirecek projeler hayata geçirilmelidir.
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı olarak ivedilikle “Yapı Muayene Sistemi” kurulması gerektiğini vurguluyoruz. Şu anda binalar iskan aldıktan sonra denetimden çıkmakta, yapı denetim dosyaları kapanmaktadır. Vatandaşlar ise bu boşluğu suistimal ederek binalara kaçak kat çıkmakta, kolon kesmekte, bodrum katları işyerine çevirmektedir. Bu uygulamalar yapısal riskleri artırmaktadır.
Kurulacak olan yapı muayene sistemiyle:
Deprem yönetmelikleri öncesinde yapılan binaların risk durumu belirlenecek,
Riskli binalar için ya yıkım ya da güçlendirme kararı alınacaktır.
Ayrıca bu sistemle binalar risk seviyesine göre sınıflandırılacak:
A Sınıfı: Risksiz,
B Sınıfı: Orta riskli,
C Sınıfı: Çok riskli.
Her binanın girişinde bir “deprem performans karnesi” bulunacaktır. Böylece bir vatandaş ev alırken ya da kiralarken, o binanın risk durumunu görebilecektir. Kimse çok riskli bir binada yaşamak istemeyecektir.
Bu sistemi sürdürülebilir kılmak için apartmanlardan küçük bir fon oluşturulmalıdır. Tıpkı asansör bakım ücreti gibi, bina sahiplerinden düzenli aidat toplanarak bu fon riskli binalardan başlanmak üzere dönüşüm çalışmalarında kullanılmalıdır.
Son söz olarak, olası riskleri minimize etmek ve halkı korumak yöneticilerin asli görevidir. Deprem ülkemizin gerçeğidir. Geçtiğimiz hafta burnumuzun dibinde Simav’da 5.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve Eskişehir’de ciddi şekilde hissedildi.
Bu nedenle deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası için tüm hazırlıklar hızla yapılmalıdır. Özellikle deprem toplanma alanlarının belirlenmesi ve tabelalarla halka açık hale getirilmesi zorunludur. Çünkü deprem anında internet veya e-Devlet erişimi olmayabilir.
Buradan yöneticilere sesleniyoruz. Eskişehir halkı büyük risk altındadır. Bu riski azaltmak, hatta ortadan kaldırmak sizin boynunuzun borcudur."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Acilen Eskişehir’in Yapı Stoğu Gözden Geçirilmeli ve Yenilenmelidir
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında Eskişehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında Eskişehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir basın toplantısında yaptığı açıklamalarda Eskişehir gündemlerini değerlendirirken şu ifadeleri kullandı;
"Bu hafta konumuz sosyal medyaya yansıyan ve ardından çeşitli tartışmalar çıkan bir ziyarettir. Bu ziyaret esnasında sahaya düşen bir fotoğraf, Mustafa Demirkan.
Şu an “Reis-ül Kurra” olarak anılan; ancak 2021 yılında Ayasofya’da yaptığı bir konuşmada Atatürk’e kin kustuğu alenen belli olan ve hafızalarımızda bu şekilde kalan şahsın Eskişehir ziyareti sırasında masasında oturan profiller dikkat çekmiştir.
Bu profillerin, özellikle milli olması gereken; ancak son dönemde gayri milli unsurları aşırı derecede içinde barındıran eğitim sisteminin Milli Eğitim Müdürü Sayın Sinan Aydın’ın bulunması, ardından bir il başkanımızın bu konuya temas ederek bunun Eskişehir’e yakışmadığını beyan etmesi ve sonrasında bir sendika başkanı İbrahim Akar’ın il başkanına hadsizce çıkışması ile mevzubahis Mustafa Demirkan’a “hoş geldiniz, şeref verdiniz” ithamları kabul edilemezdir.
Mustafa Demirkan kimdir diye baktığımızda; söylediğim gibi 2021 yılında Ayasofya’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun kurduğu Cumhuriyet’e ve silah arkadaşlarının mücadelesiyle kurulan Cumhuriyet’e hakaret edebilen, buna karşı gerekli işlem yapılmadığı gibi emekliliği bahane edilerek korunan bir kişidir. Daha sonra bu hakaretlerine devam etmiş, Cumhurbaşkanı ile olan ilişkilerinden ötürü “Reisü’l Kurra” namıyla anılmış ve ülkeyi karış karış gezmeye başlamıştır.
Bu tip profiller maalesef Cumhuriyet’in geleceği için risk teşkil etmekte, söylemleri ülkenin temel değerlerini zafiyete uğratmakta, insanları bölünmeye teşvik etmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin bağımsızlığı ve hürriyeti için her şeyini feda etmiş ebedi Başkomutanımızdır. Ve bu denklemde zaman zaman bu tip profiller karşımıza çıkmaktadır. Bizi ilgilendiren kısım, Milli Eğitim Müdürümüzün ve sendika başkanının yaklaşımlarıdır. Buradan Zafer Partisi olarak sesleniyoruz. Hükümet tarafından emekliliği bahane edilerek soruşturma açılmayan, daha sonra çeşitli sıfatlar verilen bu vatandaş milli değerlere açıkça hakaret ederken, onların yanında olup olmadıklarını açıkça Türk kamuoyuyla paylaşsınlar.
Bu işin grisi yoktur. Bu iş ya beyazdır ya siyahtır. Ya Atatürk’ü seven bir vatanseversinizdir ya da Atatürk’e her türlü hakareti kendinde hak gören ve bizim tabirimizle vatana ihanet potansiyeli taşıyan bir şahsınızdır. Dediğim gibi çıkın, ifade edin ve net olarak hangi tarafta olduğunuzu beyan edin. Sosyal medyadan başkalarını tehdit ederek bu işlerin yürümeyeceği aşikârdır.
Kızılinler Projesi yaklaşık 15 yıldır Eskişehir’in gündeminde olan ama bir türlü çözüme kavuşmayan, zamanında hükümet ve belediye başkanlarının çeşitli sunumlarla “istihdam oluşturacağız” benzeri vaatlerle gündeme getirdiği; Turizm Bakanlığı tarafından da turizm koruma ve kalkındırma alanı ilan edilen, Eskişehir’e katma değer sunacak bir projedir.
Etrafımızda termal turizm noktasında iki örnek il vardır: Afyon ve Kütahya. Eskişehir de bu potansiyele sahipken maalesef bir takım engellemeler ve sıkıntılar yaşanmaktadır.
Bu hafta, ERİAD Başkanımız Sayın Rüştü Şentuna’nın basın açıklamasını takip ettik. Daha öncesinde de zaten diyaloglarımız vardı, sürecin nasıl geliştiğine dair. Rüştü Başkanımızla yaptığımız temaslarda gördük ki, altyapısı hazırlanmış, ekonomisi planlanmış, iş insanlarımız tarafından organize edilip projelendirilmiş bir süreç maalesef birilerinin engelleriyle karşılaşmaktadır.
Biz, Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı olarak, Eskişehir’e kim değer katmak istiyorsa onun yanında olmakla mükellefiz. Eskişehir halkı da bunu böyle bilmektedir. Bu açıdan mevcut yetkililere net olarak sormak istiyoruz: Şu an Kızılinler’de termal turizmine engel olan sahne veya kişiler kimlerdir? Bu engel ne zaman ortadan kalkacaktır?
29 Ekim günü temel atma töreni yapılacağı söylenen yerde, bugün ayın 2’si olmasına rağmen ortada bir hazırlık yoktur. 27 gün sonra temel atılacak bir yerde böylesi bir garabet düzen nasıl olabilir?
O açıdan muhataplarına sizin aracılığınızla sormak istiyoruz: Eskişehir’in katma değerinden mahrum bırakılması kimlerin arzusudur? Bu mahrumiyet kime, ne şekilde fayda sağlamaktadır?" dedi.
Son günlerde yaşanan depremler ve Eskişehir’in deprem gündemi ile ilgili konuşan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkan Yardımcısı ve Jeoloji Mühendisi Burak Gündüz ise şu ifadeleri kullandı;
"Yaklaşık 17 senedir jeoteknik hizmetler alanında Eskişehir’de sondaj çalışmaları yürütmekteyiz. Yapı tasarımları yapılmadan önce, bu yapıların sondaj çalışmalarında ve zemin etütlerinin hazırlanmasında görev alıyoruz.
Konuma şöyle başlayayım: Elimde görmüş olduğunuz harita, deprem risk haritasıdır. Burada kırmızı ile gösterilen bölgeler birinci derece risk teşkil etmektedir. Eskişehir’e baktığımızda ise şehrimiz ikinci derece risk bölgesinde yer almaktadır. Ayrıca AFAD’ın yapmış olduğu çalışmalar kapsamında, İl Afet Risk Azaltma Planları çerçevesinde Eskişehir’in 100 kilometre çapındaki bölümünde 17 adet diri fay bulunduğu tespit edilmiştir. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın ve akademisyenlerin yaptığı araştırmalara göre, Türkiye’de 24 ilin merkezinden fay hattı geçmektedir. Bunlardan biri de Eskişehir’dir. Şehrimizde “Eskişehir Fayı” olarak adlandırılan Eskişehir Fay Zonu, tam olarak şehrin merkezinden geçmektedir. 1956 yılında Çukurhisar’da meydana gelen deprem, 6.4 şiddetinde ve yıkıcı bir depremdir. Haritada griyle gösterilen bölgeler alüvyon zeminleri, sarıyla gösterilen alan ise Eskişehir kent merkezini ifade etmektedir. Alüvyon zeminin özelliği, deprem anında sıvılaşma riskini maksimum seviyede artırmasıdır.
1906–2006 yılları arasında bölgemizde şu depremler kaydedilmiştir: Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda 7.1 şiddetinde, Eskişehir Fay Zonu’nda 6.4 şiddetinde, Simav Fay Zonu’nda 5.9 şiddetinde, Kütahya Fay Zonu’nda 6.1 şiddetinde. Son 100 yıl içinde meydana gelen bu depremler şehrimizi doğrudan ilgilendirmektedir.
Ayrıca Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin yaptığı çalışmalarla, şehrimizin deprem tehlike haritası da belirlenmiştir. İlçelerimizden Alpu ve Mahmudiye riskli bölgeler arasında öne çıkarken, riskin görece düşük olduğu bölgeler ise Mihalıççık ve Beylikova olarak tespit edilmiştir.
Basında da sıkça yer alan bir görselde, Eskişehir’e yaklaşık 30 km uzaklıktaki İnönü ilçesinde Türkiye’nin en büyük fay aynalarından biri görülmektedir. Bu fay aynası, Eskişehir Fay Zonu’nu temsil etmektedir. Bu da tehlikenin şehrimize ne kadar yakın olduğunu göstermektedir.
20 Şubat 1956’da, İnönü Fayı ve Eskişehir Fay Zonu’na bağlı olarak 6.4 şiddetinde bir deprem yaşanmıştır. Bu depremde: 1.400 bina ağır hasarlı, 1.500 bina orta hasarlı, yaklaşık 11 bina ise az hasarlı olarak kayıtlara geçmiştir.
Bilimsel çalışmalar bu fayın tetiklenme periyodunun 70–90 yıl arasında olduğunu göstermektedir. Ancak bu depremden bu yana 69 yıl geçmiş olması, Eskişehir’in yeniden riskli bir döneme girdiğini göstermektedir.
1999 yılındaki Marmara Depremi de Eskişehir’de etkili olmuştur. Kahraman Apartmanı’nın yıkılması sonucu 33 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 24 kişi yaralanmıştır. Burada yapısal hatalar, özellikle bodrum katında kolon kesilmesi gibi nedenler rol oynamıştır.
1999 depreminde Eskişehir’de 524 bina hasar görmüş, hemen ardından meydana gelen Düzce Depremi’nde ise 72 bina hasar almıştır.
Sonuç olarak Eskişehir’i zemin anlamında değerlendirdiğimizde, fay zonlarının merkezden geçmesi, alüvyon zeminlerin sıvılaşma riski ve tarihsel deprem verileri, şehrimizin ciddi bir deprem tehdidi altında olduğunu açıkça göstermektedir.
Eskişehir’in mevcut yapı stoğunun yaklaşık %50’si, deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş binalardan oluşmaktadır.
Bugün şehrimizde 6, 7, hatta 8 katlı binalar bulunmaktadır. Ancak bu binaların hiçbiri güncel deprem yönetmeliklerine göre yapılmamıştır. Örneğin Hamamyolu’nda, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi’nde, Atatürk Caddesi ve Atatürk Bulvarı’nda bu yüksek katlı binaları görebilirsiniz.
Bunun yanında, Eskişehir’in zemin yapısı da deprem riskini artırmaktadır. AFAD’ın hazırladığı raporlara göre, yüksek sıvılaşma tehlikesi barındıran mahallelerimiz bulunmaktadır. Merkez ilçelerde bu mahallelerden bazılarını sıralayacak olursak:
Tepebaşı’nda: Aşağı Söğütönü, Şirintepe, Uluönder, Çamlıca, Ertuğrulgazi, Hoşnudiye, Eskibağlar, Güllük, Yenibağlar, Ömerağa, Mamure, Işıklar, Şeker, Fevzi Çakmak, Bahçelievler, Şarhöyük, Tunalı, Yeşiltepe.
Odunpazarı’nda: Sümer, Osmangazi, İstiklal, Kırmızıtoprak, Vişnelik, Kurtuluş, Karacahöyük, Gündoğdu, Orhangazi ve 75. Yıl Mahalleleri.
Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerinin depremden olumsuz etkilenmesinin başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
Geleneksel yapı stoğuyla inşa edilmiş binaların çokluğu,
Yapı stoğunun yaklaşık %50’sinin güncel deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş olması,
İlçe merkezinin Porsuk Çayı’nın biriktirdiği alüvyal çökeltiler üzerinde kurulmuş olması,
Bu mahallelerin büyük kısmının zemin olarak sıvılaşmaya müsait olması.
Dolayısıyla Eskişehir, merkez üssü İstanbul, Bursa veya Kütahya olan bir depremde dahi alüvyon zemin nedeniyle ağır yıkımlara maruz kalabilecektir.
2023 yılı Şubat ayında Eskişehir’in yapı stoğunun envanterinin çıkarılması ve yapı güvenliğinin deprem riski açısından değerlendirilmesini içeren bir protokol imzalanmıştı. Bu kapsamda 52 mahallede 51.801 yapı incelenmişti. Ancak 2025 yılı sonuna yaklaşmış olmamıza rağmen bu raporun sonuçları hâlâ kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Üstelik bu çalışmanın da yetersiz olduğu kanaatindeyiz.
Buradan yetkililere soruyoruz:
Yaptığınız sokak bazlı çalışmalarda hangi tespitlerinizi kamuoyuyla paylaştınız?
Bu çalışmaya ne kadar bütçe harcandı?
Çünkü ciddi paralar harcanmasına rağmen ortaya somut bir sonuç konulamamıştır.
Acilen Eskişehir’in yapı stoğu gözden geçirilmeli ve yenilenmelidir. Bu anlamda Eskişehir için acil bir deprem master planı hazırlanmalı, deprem öncesi ve sonrası riskleri en aza indirecek projeler hayata geçirilmelidir.
Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı olarak ivedilikle “Yapı Muayene Sistemi” kurulması gerektiğini vurguluyoruz. Şu anda binalar iskan aldıktan sonra denetimden çıkmakta, yapı denetim dosyaları kapanmaktadır. Vatandaşlar ise bu boşluğu suistimal ederek binalara kaçak kat çıkmakta, kolon kesmekte, bodrum katları işyerine çevirmektedir. Bu uygulamalar yapısal riskleri artırmaktadır.
Kurulacak olan yapı muayene sistemiyle:
Deprem yönetmelikleri öncesinde yapılan binaların risk durumu belirlenecek,
Riskli binalar için ya yıkım ya da güçlendirme kararı alınacaktır.
Ayrıca bu sistemle binalar risk seviyesine göre sınıflandırılacak:
A Sınıfı: Risksiz,
B Sınıfı: Orta riskli,
C Sınıfı: Çok riskli.
Her binanın girişinde bir “deprem performans karnesi” bulunacaktır. Böylece bir vatandaş ev alırken ya da kiralarken, o binanın risk durumunu görebilecektir. Kimse çok riskli bir binada yaşamak istemeyecektir.
Bu sistemi sürdürülebilir kılmak için apartmanlardan küçük bir fon oluşturulmalıdır. Tıpkı asansör bakım ücreti gibi, bina sahiplerinden düzenli aidat toplanarak bu fon riskli binalardan başlanmak üzere dönüşüm çalışmalarında kullanılmalıdır.
Son söz olarak, olası riskleri minimize etmek ve halkı korumak yöneticilerin asli görevidir. Deprem ülkemizin gerçeğidir. Geçtiğimiz hafta burnumuzun dibinde Simav’da 5.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve Eskişehir’de ciddi şekilde hissedildi.
Bu nedenle deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası için tüm hazırlıklar hızla yapılmalıdır. Özellikle deprem toplanma alanlarının belirlenmesi ve tabelalarla halka açık hale getirilmesi zorunludur. Çünkü deprem anında internet veya e-Devlet erişimi olmayabilir.
Buradan yöneticilere sesleniyoruz. Eskişehir halkı büyük risk altındadır. Bu riski azaltmak, hatta ortadan kaldırmak sizin boynunuzun borcudur."
En Çok Okunan Haberler