SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hasan Demir

Porsuk Haber Ajansı - Hasan Demir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hasan Demir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhuriyet Bize Miras Değil Emanettir Haber

Cumhuriyet Bize Miras Değil Emanettir

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Valilik Meydanı’nda bir tören düzenlendi. Valilik Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından bir açıklama yapan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir şu ifadeleri kullandı; “Cumhuriyete sahip çıkmak adına günün bu saatinde, bayrama, tatile rağmen burada olduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Cumhuriyet kolay kazanılmadı. Binlerce yılın bilgi birikimi ve donanımıyla, atalarımızın yoğun mücadelesiyle ve özellikle 1. Dünya Harbi'nden çıkmış, işgale uğramış Anadolu coğrafyasını tekrar diriltmek adına Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının yoğun mücadelesiyle, atalarımızın mücadelesiyle ilan edildi. Cumhuriyet sadece bir rejim değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı. Bu yaşam tarzının içerisinde ne var? Bu yaşam tarzının içerisinde, rejimde öncelikle güçler ayrılığı ilkesi var. Yasama, yürütme ve yargının ayrı olduğu, bağımsız olduğu parlamenter yapı var. Ama gelinen dönemde, 2017 yılı itibarıyla yapılan maalesef 2,5 milyon mühürsüz oyun kabul edildiği kirli referandum sonrası Cumhuriyetin temelleri bu denklemde sıkıntıya sokuldu. Ha bizler ne yapacağız? Bizler yılmadan, durmadan mücadelemize devam edecek ve atalarımızın bize emaneti olan Cumhuriyeti tekrar en olması gerektiği düzeye taşıyacağız. Yoğun bir mücadele azmi, yoğun bir savaş sonrası ilan edilen Cumhuriyet, 1924 Anayasasıyla da perçinlenmişti. 29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyetin arkasından 20 Nisan 1924'te Teşkilat-ı Esasiye adını verdiğimiz ilk Cumhuriyetin Anayasası ilan edilmişti. Ve bugün gelinen süreçte, Anayasamızın 42. maddesi, neydi bu? Şu an için "Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde kullanılacak yegâne resmî dil Türkçedir." ibaresinin bulunduğu 42. madde ve vatandaşlık hukukunu tayin eden 66. madde: "Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran halka Türk milleti denir" kavramı maalesef, maalesef son 1 sene içerisinde yapılan operasyonlarla askıya alınmaya, kaldırılmaya çalışılıyor. Bu süreçte bizler, Cumhuriyetimize sahip çıkmak arzusunda Türk milliyetçileri, Atatürkçüler olarak mücadelemizi sonuna kadar vereceğiz. İhanetin, terörün, her türlü entrikanın döndüğü süreçte Cumhuriyetimize, anayasamıza, kanunlarımıza, güçler ayrılığı ilkemize sahip çıkacağız. Sahip çıkmak zorundayız. Cümlenin başında söylediğim gibi Cumhuriyet bize miras değil emanettir. Biz de emaneti ehil ellere devredene kadar mücadelemizin sonuna kadar vereceğiz ve bu mücadele Türk milletinin zaferiyle sonuçlanacak. Zafer Partisi iktidarında da Cumhuriyet, emin ellerde, liyakat esaslı, adalet esaslı bütün kurumlarını çalıştıracak ve kimsesizlerin kimsesi olması kabiliyetine tekrar kavuşacak.”

Sakarya Vadisi Bir Maden Bölgesine Çevrilmek İsteniyor! Haber

Sakarya Vadisi Bir Maden Bölgesine Çevrilmek İsteniyor!

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir Alpagut - Atalan Bölgesinde bulunan altın madeni ve Beylikova'da bulunan Nadir Toprak Elementleri tesisi ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen basın toplantısında Alpagut - Atalan Bölgesinde planlanan altın madeni ile ilgili konuşan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir şu ifadeleri kullandı; "Konumuz Mihalgazi Alpagut-Atalan alanı, yer alması planlanan altın ve gümüş işleme maden sahasıdır. Bu saha nasıl bir önem taşıyor? Bu sahanın önemi şudur: Türkiye’de mikroklima iklimine sahip nadir bölgelerden biridir. Sakarya Vadisi bölgesi olarak değerlendiriliyor. Sakarya Nehri’nin doğrudan beslediği bu alanda doğa turizminin olması gerekirken, yani bitki örtüsü çeşitliliğiyle, tarımsal faaliyet zenginliğiyle, doğası ve havasıyla “bacasız fabrika” olarak değerlendirdiğimiz turizm sektöründe önem atfetmesi gerekirken maalesef bu alan, talan noktasında bir maden bölgesine çevrilmek isteniyor. Binlerce ağacın katledilmesi, bölgede süregelen tarımsal faaliyetlerin sekteye uğraması, birçok canlı türünün yaşam alanının yok edilmesi, gelecek nesillere güzellikler yerine harabeler bırakılması, su krizinin yaşanması olasılığı yüksek olan ülkemizde ve şehrimizde su kaynaklarımızın pervasızca harcanması gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda, her vatanseverin bu faaliyet karşısında net bir duruş sergilemesi gerekiyor. Burada bizim önemsediğimiz en önemli nokta şu: İki hafta önce il başkan yardımcımız tarafından Eskişehir’in olası deprem durumu ile ilgili bir paylaşım yapılarak kamuoyu bilgilendirildi. Bugün de o paylaşıma entegre olarak, Alpagut-Atalan altın maden sahasının bulunduğu alanı ve bu alanda yer alan iki tane aktif, net olarak aktif fay hattını gündeme getiriyoruz. Bu fay hatları görselde siyah çizgilerle belirtilmiş durumda ve bir aktif fay hattının mevcut maden sahası içerisinde yer alma olasılığı oldukça yüksek. Olmadığını varsaysak bile, yakınlığı itibarıyla oluşacak herhangi bir depremde bu fayların bölgede yaratacağı sarsıntı, siyanür havuzları üzerinden doğanın tamamen tahrip olmasına, yer altı sularının siyanürle zehirlenmesine ve hatta Sakarya Nehri’nin dahi kirlenmesine yol açabilir. Biz bu konuyu ilk olarak iki yıl önce Erzincan İliç’te gündeme getirdik. İliç’te hâlihazırda işletilen altın madenine Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ giderek buradaki tehlikeyi kamuoyuyla paylaşmıştı. Aradan bir yıl gibi kısa bir süre geçtikten sonra yaşanan facia ve kaybettiğimiz canlar, bu tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Benzer faciaların Alpagut-Atalan bölgesinde yaşanmasını istemiyoruz. Sakarya Vadisi’nin üretimde ve tarımsal faaliyetlerde büyük bir önemi olduğunu tekrar tekrar vurgulamak istiyoruz. Biz Zafer Partisi olarak doğamızı, yaşam kaynaklarımızı ve su kaynaklarımızı makro kapitalizmin tahribatına karşı koruma mücadelesini sürdüreceğiz. Ancak gelinen noktada aldığımız bilgiler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde bu alana Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu verdiği yönünde. Artık sahada altın ve gümüş arama faaliyetleri başlayacak. Bu süreçte, hükümetin yanında yer alan ve “beşli çete” olarak adlandırılan oluşum içinde önemli bir yeri olan Cengiz Holding yer alıyor. Cengiz Holding’e, genel başkanımızın İkizdere’de katıldığı bir organizasyonda gerekli yanıtlar verilmişti. O zaman da şöyle demiştik: “Evet, biz doğamızı korumak adına, sizin isminizin de geçtiği ‘Cengiz yasaları’na karşı gerekli hukuki mücadeleyi vereceğiz.” Kendileri genel başkanımızı mahkemeye vermişti ancak genel başkanımız bu davadan beraat etti. Şimdi Alpagut ve Atalan bölgesinde binlerce ağacın katledileceği, yıllık ortalama 9,4 milyon ton su tüketimi beklenen bu madende, su ve doğa kaynaklarımız maalesef birilerinin elinde oyuncak hâline gelmek üzere. Biz Eskişehir halkı olarak bunun karşısında durmak zorundayız. Neden? Çünkü biz bir sömürü ülkesi değiliz. Afrika’daki insanların ne şartlarda yaşadığını biliyoruz. Birilerinin bu bölgedeki değerli madenleri sömürüp gitmesini, geride kalan kalıntılarla yöre halkının yaşamak zorunda kalmasını istemiyorsak, Eskişehir kamuoyu olarak bu olayın karşısında durmak zorundayız. Bunu Eskişehir kamuoyuyla tekrar paylaşmak istiyoruz. Çeşitli derneklerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve siyasi partilerimiz bu konuda fiilen faaliyetlerini sürdürüyor. Bizler de sürdüreceğiz. Gerek çevre, gerek iklim, gerek su konusunda bu alanın açacağı tahribatın karşısında, tüm hukuki süreçlerde Zafer Partisi olarak Eskişehir halkının yanındayız. Eskişehir halkını bu konuda aktif biçimde mücadeleye ve dayanışmaya davet ediyorum." Beylikova'da bulunan Nadir Toprak Elementleri Tesisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İl Başkanı Demir şu ifadelere yer verdi; ''Malumunuz, son dönemde önem arz eden nadir toprak elementleri konusu gündemdedir. Bu konu üzerine çeşitli açıklamalar yaptık ve uzman arkadaşlarımızla, maden mühendislerine bir rapor hazırlattık. Bu raporlar genel merkezimize peyderpey gönderildi. Sizinle de bu raporun birkaç önemli kısmını paylaşmak istiyorum. Eskişehir ilimizin Beylikova ilçesinde bulunan nadir toprak elementleri rezervleri ilk kez 1970 yılında keşfedilmiştir. Yani yaklaşık 55 yıl önce keşfedilen bir rezerv alanından bahsediyoruz. Ancak teknolojik koşullar, bu elementlerin zaman zaman önem bakımından arka plana itilmesine yol açtığı dönemler yaşanmıştır. Bugün ise bu toprak elementleri, özellikle mıknatıs üretimi açısından büyük önem taşıdığı için ciddi şekilde ele alınması gereken bir konu haline gelmiştir. Nadir toprak elementleri, toplam 17 bin 600 dönümlük maden alanına ait işletmede, 2011–2017 yılları arasında 310 lokasyonda 125 bin metre sondaj yapılarak, 60 bin numune alınmış ve 694 milyon ton rezerve ulaşılmış bir bölgeyi ifade etmektedir. Beylikova açısından bu durum oldukça önemlidir. Dünyada rezerv büyüklüğü bakımından ikinci sırada yer aldığımız artık kamuoyu tarafından da bilinmektedir. En fazla rezerve sahip birinci ülke Çin'deki maden sahasıdır; ikinci sırada ise 694 milyon tonluk rezerviyle Eskişehir’in Beylikova–Sivrihisar ilçelerini kapsayan saha yer almaktadır. Bu rezerv alanında Enerji Bakanlığı’na bağlı Eti Maden tarafından florit ve baritin yanında lantan, seryum, praseodimyum, samaryum, gadolinyum, evropiyum ve neodimyum gibi toplam 17 nadir toprak elementi tespit edilmiştir. Bu elementlerin en büyük özelliği bağlama kapasiteleridir. Yani bu alandaki minerallerin, madenlerin ayrıştırılması ve işlenmesi süreçlerinde önemli bir kolaylık sağlamaktadırlar. Bu bağlama kapasitesine sahip madenler bölgede oldukça yoğundur. Bu elementler yüksek verimli mıknatısların üretiminde kullanılmaktadır. Bu mıknatıslar; savunma ve havacılık sanayisi başta olmak üzere rüzgâr türbinleri, elektrikli araçlar, pil sistemleri, petrokimya sanayi, seramik üretimi ve tıbbi görüntüleme sistemleri gibi birçok kritik alanda kullanılmaktadır. Türk milletinin ve bizlerin kaygısı ise bu madenlerin yalnızca hammadde olarak ihraç edilmemesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilerleyen nesilleri için teknolojik olarak işlenmesi ve katma değerli ürünlere dönüştürülmesidir. Cumhurbaşkanımızın Amerika ziyareti sonrasında gündeme gelen, ABD Başkanı’nın bu alandaki taleplerine yönelik gelişmelerin Türk milleti adına olumlu sonuçlanması için kamuoyu oluşturmak bizlerin görevidir. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bahsettiğim raporun özetini genel merkezimize gerekli birimlere göndermiş bulunuyoruz."

Rezervin Yer Aldığı Alanı Kimseye Peşkeş Çektirmemeliyiz! Haber

Rezervin Yer Aldığı Alanı Kimseye Peşkeş Çektirmemeliyiz!

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir Beylikova İlçe Kongresi’nin ardından nadir toprak elementleri çıkarılacak olan maden sahasına giderek değerlendirmelerde bulundu. Zafer Partisi Beylikova İlçe Kongresi İl Başkanı Hasan Demir ve İlçe Yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Tek aday olan Resul Soysal güven tazeleyerek tekrar İlçe Başkanlığına seçildi. Yapılan kongrenin ardından kamuoyunda tartışmalara neden olan Beylikova'da bulunan nadir toprak elementleri çıkarılacak olan maden bölgesinde değerlendirmelerde bulunan İl Başkanı Hasan Demir yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Tarih 12 Ekim 2025. Beylikova İlçe Kongremiz sonrasında İlçe Başkanımız Resul Soysal ile Beylikova sınırındaki nadir toprak elementinin bulunduğu sınırdayız. Bu konuyla alakalı uzmanlarımız gerekli çalışmaları yapıyor, bizler de Genel Merkezimize çeşitli raporlar gönderiyoruz. Yüksek verimli mıknatısların üretiminde kullanılan elementler şu an bu 2 milyon hektarlık alanda bulunmakta. Bu elementler başta savunma ve havacılık sanayi olmak üzere rüzgar türbinleri, elektrikli araçlar ve tıbbı görüntüleme sistemleri gibi can alıcı sektörler için önem arz ediyor. 1800’lü yılların başında Arap coğrafyasında bulunan petrolün o coğrafyadaki hayat standardını ne hale getirdiğini, feodal sistemin gerçekleriyle halkın fakir ama yönetici kesimin nasıl zenginleştiğini tüm dünya biliyor. Konumuza geldiğimizde ise bu nadir toprak elementleri Türkiye Cumhuriyeti için nesiller boyu bir gelecek demek ve bu nesillerimizin geleceğini sağlamak istiyorsak şu an bulunduğumuz yaklaşık 2 milyon hektarlık bölgeyi; dünyada Çin’den sonra en fazla rezervin yer aldığı alanı kimseye peşkeş çektirmemeliyiz. Türk milleti olarak önceliğimiz bizden sonraki nesillerimizin istifade etmesini sağlamak ve birilerinin cebine değil tüm toplumun ekonomisine katkı sunmasını sağlamaktır.Nadir toprak elementlerinin hammadde kaynağı olarak kullanılmasını değil; işlenerek bu alanda tüm dünyada lider olmayı gerektirecek şekilde kullanılmasını istiyoruz. Bu konudaki sitemlerimizi bildiriyor ve tüm eforumuzu kamuoyunu bu konuda uyandırmak için sarf ediyoruz."

Zafer Partisi Olarak Gazilerimizin Her Daim Yanında Yer Alacağız! Haber

Zafer Partisi Olarak Gazilerimizin Her Daim Yanında Yer Alacağız!

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tren garında yaşanan ve güvenlik görevlilerinin Gazi bir vatandaşla yönelik olumsuz davranışlarıyla ilgili olarak tren garı önünde bir basın açıklaması yaptı. Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; ''Dün bu saatlerde meydana gelen menfur bir olayı kınamak için buradayız. Bir gazimize yapılan hakaretler, mevcut kurum bünyesinde çalışan güvenlik görevlilerinin gazimize ettiği sözler nedeniyle toplandık. Amacımız, niyet okumadan, hiçbir şart altında mevcut sürecin toplumu ne hâle getirdiğini, toplumun gözüne sokabilmektir. Zafer Partisi olarak ilk günden beri haykırışlarımızı durmadan toplumla paylaşıyoruz. Toplumun olmazsa olmaz hassasiyetleri vardır. Bu hassasiyetlerin başında “şehitlik” ve “gazilik” kavramları gelir. Ne diyoruz biz Zafer Partililer olarak? “Şehitlik nurdur, gazilik onurdur.” Kendi vücut bütünlüklerinden, kendi sağlıklarından bizim geleceğimiz için feragat eden; bu ülkenin geleceği için durmadan mücadele eden rahmetli şehitlerimize ve hâlihazırda yaşayan gazilerimize saygı göstermek, onları gerekli şekilde ağırlamak ve uğurlamak tüm Türk toplumunun olmazsa olmaz vazifesidir. Bu vazifeyi yerine getirmeyenler hakkında gerekli işlemler, tarafımızdan gerek kurum yetkililerine gerekse devletin ilgili kademelerine bildirilerek yapılacaktır. Ancak Eskişehir toplumu, bu hassasiyeti iliklerine kadar hisseden; gazisine, şehidine sahip çıkan bir toplumdur. Eskişehir isminin, bir gazimize yapılan hakaret üzerinden lekelenmesi kesinlikle kabul edeceğimiz bir durum değildir. Buradan, dün yaşanan menfur olaya istinaden, ilgili güvenlik görevlilerinin en hızlı şekilde gerekli işlemlere tabi tutulmasını; öncelikle Devlet Demiryolları yönetimine ve akabinde devletimizin gerekli birimlerine bildirmek üzere açıklama yapıyoruz. Biz Zafer Partisi olarak gazilerimizin her daim yanında, her daim yöresinde yer alacağımızı tekrar ve tekrar beyan ediyoruz. Yaklaşık bir senedir süren bir sürecin içerisindeyiz. Bu süreçte neler yaşıyoruz? Toplumun değerleri örseleniyor, maalesef yer değiştiriyor. Bugün görüyoruz ki Türkiye’nin birçok vilayetinde, suç unsuru niteliğinde faaliyet gösteren bazı siyasi parti görünümlü yapılar; vatana ihanetten asılan Said gibi profillerin resimlerini balkonlardan, köprülerden, kamusal alanlardan sallandırarak bize gövde gösterisi yapıyor. Türk milletinin yarasını özellikle kaşıyorlar. Bu yaralara dahil olan, dün Eskişehir’de yaşanan olay gibi örnekler ya da geçen hafta Çanakkale’de bir belediye başkanının gazi ve şehit yakınlarına sarf ettiği sinkaflı sözler gösteriyor ki toplumda belli hassasiyetler törpüleniyor. Biz Atatürkçü Türk milliyetçileri olarak bu hassasiyetlerin sonuna kadar arkasında durmaya, yanında yer almaya devam edeceğiz. Mevcut ihanet sürecinin karşısında, kanımızın son damlasına kadar Türk toplumunun yanında olacağız. Olay, bizim ekranlara ve sosyal medyaya yansıyan videolardan gördüğümüz kadarıyla; gazimizin İstanbul’a gitmek için tren garına geldiği noktada güvenlik görevlisinden engelli park yeri talebinde bulunmasıyla başlıyor. Görevli, böyle bir park yerinin olmadığını belirtiyor. Gazimiz de “Ben şerefli bir gaziyim” diyerek yardım talep ediyor. Ancak görevli, “Gazi olup olmaman beni ilgilendirmez” anlamında bir karşılık veriyor.'' Gazimiz bu sözleri cep telefonuyla kayda alıyor ve sosyal medyada paylaşıyor. Herkesin bildiği gibi, kanunen gazilere kamusal alanlarda öncelik tanınır. Bu kanunu hiçe sayarak bir gazinin aracına park yeri göstermemek ve “Gazi olup olmaman beni ilgilendirmez” demek Türk toplumunun hassasiyetine aykırıdır. Zaten biz de bu nedenle buradayız.”

Acilen Eskişehir’in Yapı Stoğu Gözden Geçirilmeli ve Yenilenmelidir Haber

Acilen Eskişehir’in Yapı Stoğu Gözden Geçirilmeli ve Yenilenmelidir

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında Eskişehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir basın toplantısında yaptığı açıklamalarda Eskişehir gündemlerini değerlendirirken şu ifadeleri kullandı; "Bu hafta konumuz sosyal medyaya yansıyan ve ardından çeşitli tartışmalar çıkan bir ziyarettir. Bu ziyaret esnasında sahaya düşen bir fotoğraf, Mustafa Demirkan. Şu an “Reis-ül Kurra” olarak anılan; ancak 2021 yılında Ayasofya’da yaptığı bir konuşmada Atatürk’e kin kustuğu alenen belli olan ve hafızalarımızda bu şekilde kalan şahsın Eskişehir ziyareti sırasında masasında oturan profiller dikkat çekmiştir. Bu profillerin, özellikle milli olması gereken; ancak son dönemde gayri milli unsurları aşırı derecede içinde barındıran eğitim sisteminin Milli Eğitim Müdürü Sayın Sinan Aydın’ın bulunması, ardından bir il başkanımızın bu konuya temas ederek bunun Eskişehir’e yakışmadığını beyan etmesi ve sonrasında bir sendika başkanı İbrahim Akar’ın il başkanına hadsizce çıkışması ile mevzubahis Mustafa Demirkan’a “hoş geldiniz, şeref verdiniz” ithamları kabul edilemezdir. Mustafa Demirkan kimdir diye baktığımızda; söylediğim gibi 2021 yılında Ayasofya’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun kurduğu Cumhuriyet’e ve silah arkadaşlarının mücadelesiyle kurulan Cumhuriyet’e hakaret edebilen, buna karşı gerekli işlem yapılmadığı gibi emekliliği bahane edilerek korunan bir kişidir. Daha sonra bu hakaretlerine devam etmiş, Cumhurbaşkanı ile olan ilişkilerinden ötürü “Reisü’l Kurra” namıyla anılmış ve ülkeyi karış karış gezmeye başlamıştır. Bu tip profiller maalesef Cumhuriyet’in geleceği için risk teşkil etmekte, söylemleri ülkenin temel değerlerini zafiyete uğratmakta, insanları bölünmeye teşvik etmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin bağımsızlığı ve hürriyeti için her şeyini feda etmiş ebedi Başkomutanımızdır. Ve bu denklemde zaman zaman bu tip profiller karşımıza çıkmaktadır. Bizi ilgilendiren kısım, Milli Eğitim Müdürümüzün ve sendika başkanının yaklaşımlarıdır. Buradan Zafer Partisi olarak sesleniyoruz. Hükümet tarafından emekliliği bahane edilerek soruşturma açılmayan, daha sonra çeşitli sıfatlar verilen bu vatandaş milli değerlere açıkça hakaret ederken, onların yanında olup olmadıklarını açıkça Türk kamuoyuyla paylaşsınlar. Bu işin grisi yoktur. Bu iş ya beyazdır ya siyahtır. Ya Atatürk’ü seven bir vatanseversinizdir ya da Atatürk’e her türlü hakareti kendinde hak gören ve bizim tabirimizle vatana ihanet potansiyeli taşıyan bir şahsınızdır. Dediğim gibi çıkın, ifade edin ve net olarak hangi tarafta olduğunuzu beyan edin. Sosyal medyadan başkalarını tehdit ederek bu işlerin yürümeyeceği aşikârdır. Kızılinler Projesi yaklaşık 15 yıldır Eskişehir’in gündeminde olan ama bir türlü çözüme kavuşmayan, zamanında hükümet ve belediye başkanlarının çeşitli sunumlarla “istihdam oluşturacağız” benzeri vaatlerle gündeme getirdiği; Turizm Bakanlığı tarafından da turizm koruma ve kalkındırma alanı ilan edilen, Eskişehir’e katma değer sunacak bir projedir. Etrafımızda termal turizm noktasında iki örnek il vardır: Afyon ve Kütahya. Eskişehir de bu potansiyele sahipken maalesef bir takım engellemeler ve sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu hafta, ERİAD Başkanımız Sayın Rüştü Şentuna’nın basın açıklamasını takip ettik. Daha öncesinde de zaten diyaloglarımız vardı, sürecin nasıl geliştiğine dair. Rüştü Başkanımızla yaptığımız temaslarda gördük ki, altyapısı hazırlanmış, ekonomisi planlanmış, iş insanlarımız tarafından organize edilip projelendirilmiş bir süreç maalesef birilerinin engelleriyle karşılaşmaktadır. Biz, Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı olarak, Eskişehir’e kim değer katmak istiyorsa onun yanında olmakla mükellefiz. Eskişehir halkı da bunu böyle bilmektedir. Bu açıdan mevcut yetkililere net olarak sormak istiyoruz: Şu an Kızılinler’de termal turizmine engel olan sahne veya kişiler kimlerdir? Bu engel ne zaman ortadan kalkacaktır? 29 Ekim günü temel atma töreni yapılacağı söylenen yerde, bugün ayın 2’si olmasına rağmen ortada bir hazırlık yoktur. 27 gün sonra temel atılacak bir yerde böylesi bir garabet düzen nasıl olabilir? O açıdan muhataplarına sizin aracılığınızla sormak istiyoruz: Eskişehir’in katma değerinden mahrum bırakılması kimlerin arzusudur? Bu mahrumiyet kime, ne şekilde fayda sağlamaktadır?" dedi. Son günlerde yaşanan depremler ve Eskişehir’in deprem gündemi ile ilgili konuşan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkan Yardımcısı ve Jeoloji Mühendisi Burak Gündüz ise şu ifadeleri kullandı; "Yaklaşık 17 senedir jeoteknik hizmetler alanında Eskişehir’de sondaj çalışmaları yürütmekteyiz. Yapı tasarımları yapılmadan önce, bu yapıların sondaj çalışmalarında ve zemin etütlerinin hazırlanmasında görev alıyoruz. Konuma şöyle başlayayım: Elimde görmüş olduğunuz harita, deprem risk haritasıdır. Burada kırmızı ile gösterilen bölgeler birinci derece risk teşkil etmektedir. Eskişehir’e baktığımızda ise şehrimiz ikinci derece risk bölgesinde yer almaktadır. Ayrıca AFAD’ın yapmış olduğu çalışmalar kapsamında, İl Afet Risk Azaltma Planları çerçevesinde Eskişehir’in 100 kilometre çapındaki bölümünde 17 adet diri fay bulunduğu tespit edilmiştir. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın ve akademisyenlerin yaptığı araştırmalara göre, Türkiye’de 24 ilin merkezinden fay hattı geçmektedir. Bunlardan biri de Eskişehir’dir. Şehrimizde “Eskişehir Fayı” olarak adlandırılan Eskişehir Fay Zonu, tam olarak şehrin merkezinden geçmektedir. 1956 yılında Çukurhisar’da meydana gelen deprem, 6.4 şiddetinde ve yıkıcı bir depremdir. Haritada griyle gösterilen bölgeler alüvyon zeminleri, sarıyla gösterilen alan ise Eskişehir kent merkezini ifade etmektedir. Alüvyon zeminin özelliği, deprem anında sıvılaşma riskini maksimum seviyede artırmasıdır. 1906–2006 yılları arasında bölgemizde şu depremler kaydedilmiştir: Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda 7.1 şiddetinde, Eskişehir Fay Zonu’nda 6.4 şiddetinde, Simav Fay Zonu’nda 5.9 şiddetinde, Kütahya Fay Zonu’nda 6.1 şiddetinde. Son 100 yıl içinde meydana gelen bu depremler şehrimizi doğrudan ilgilendirmektedir. Ayrıca Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin yaptığı çalışmalarla, şehrimizin deprem tehlike haritası da belirlenmiştir. İlçelerimizden Alpu ve Mahmudiye riskli bölgeler arasında öne çıkarken, riskin görece düşük olduğu bölgeler ise Mihalıççık ve Beylikova olarak tespit edilmiştir. Basında da sıkça yer alan bir görselde, Eskişehir’e yaklaşık 30 km uzaklıktaki İnönü ilçesinde Türkiye’nin en büyük fay aynalarından biri görülmektedir. Bu fay aynası, Eskişehir Fay Zonu’nu temsil etmektedir. Bu da tehlikenin şehrimize ne kadar yakın olduğunu göstermektedir. 20 Şubat 1956’da, İnönü Fayı ve Eskişehir Fay Zonu’na bağlı olarak 6.4 şiddetinde bir deprem yaşanmıştır. Bu depremde: 1.400 bina ağır hasarlı, 1.500 bina orta hasarlı, yaklaşık 11 bina ise az hasarlı olarak kayıtlara geçmiştir. Bilimsel çalışmalar bu fayın tetiklenme periyodunun 70–90 yıl arasında olduğunu göstermektedir. Ancak bu depremden bu yana 69 yıl geçmiş olması, Eskişehir’in yeniden riskli bir döneme girdiğini göstermektedir. 1999 yılındaki Marmara Depremi de Eskişehir’de etkili olmuştur. Kahraman Apartmanı’nın yıkılması sonucu 33 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 24 kişi yaralanmıştır. Burada yapısal hatalar, özellikle bodrum katında kolon kesilmesi gibi nedenler rol oynamıştır. 1999 depreminde Eskişehir’de 524 bina hasar görmüş, hemen ardından meydana gelen Düzce Depremi’nde ise 72 bina hasar almıştır. Sonuç olarak Eskişehir’i zemin anlamında değerlendirdiğimizde, fay zonlarının merkezden geçmesi, alüvyon zeminlerin sıvılaşma riski ve tarihsel deprem verileri, şehrimizin ciddi bir deprem tehdidi altında olduğunu açıkça göstermektedir. Eskişehir’in mevcut yapı stoğunun yaklaşık %50’si, deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş binalardan oluşmaktadır. Bugün şehrimizde 6, 7, hatta 8 katlı binalar bulunmaktadır. Ancak bu binaların hiçbiri güncel deprem yönetmeliklerine göre yapılmamıştır. Örneğin Hamamyolu’nda, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi’nde, Atatürk Caddesi ve Atatürk Bulvarı’nda bu yüksek katlı binaları görebilirsiniz. Bunun yanında, Eskişehir’in zemin yapısı da deprem riskini artırmaktadır. AFAD’ın hazırladığı raporlara göre, yüksek sıvılaşma tehlikesi barındıran mahallelerimiz bulunmaktadır. Merkez ilçelerde bu mahallelerden bazılarını sıralayacak olursak: Tepebaşı’nda: Aşağı Söğütönü, Şirintepe, Uluönder, Çamlıca, Ertuğrulgazi, Hoşnudiye, Eskibağlar, Güllük, Yenibağlar, Ömerağa, Mamure, Işıklar, Şeker, Fevzi Çakmak, Bahçelievler, Şarhöyük, Tunalı, Yeşiltepe. Odunpazarı’nda: Sümer, Osmangazi, İstiklal, Kırmızıtoprak, Vişnelik, Kurtuluş, Karacahöyük, Gündoğdu, Orhangazi ve 75. Yıl Mahalleleri. Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerinin depremden olumsuz etkilenmesinin başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: Geleneksel yapı stoğuyla inşa edilmiş binaların çokluğu, Yapı stoğunun yaklaşık %50’sinin güncel deprem yönetmeliklerinden önce inşa edilmiş olması, İlçe merkezinin Porsuk Çayı’nın biriktirdiği alüvyal çökeltiler üzerinde kurulmuş olması, Bu mahallelerin büyük kısmının zemin olarak sıvılaşmaya müsait olması. Dolayısıyla Eskişehir, merkez üssü İstanbul, Bursa veya Kütahya olan bir depremde dahi alüvyon zemin nedeniyle ağır yıkımlara maruz kalabilecektir. 2023 yılı Şubat ayında Eskişehir’in yapı stoğunun envanterinin çıkarılması ve yapı güvenliğinin deprem riski açısından değerlendirilmesini içeren bir protokol imzalanmıştı. Bu kapsamda 52 mahallede 51.801 yapı incelenmişti. Ancak 2025 yılı sonuna yaklaşmış olmamıza rağmen bu raporun sonuçları hâlâ kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Üstelik bu çalışmanın da yetersiz olduğu kanaatindeyiz. Buradan yetkililere soruyoruz: Yaptığınız sokak bazlı çalışmalarda hangi tespitlerinizi kamuoyuyla paylaştınız? Bu çalışmaya ne kadar bütçe harcandı? Çünkü ciddi paralar harcanmasına rağmen ortaya somut bir sonuç konulamamıştır. Acilen Eskişehir’in yapı stoğu gözden geçirilmeli ve yenilenmelidir. Bu anlamda Eskişehir için acil bir deprem master planı hazırlanmalı, deprem öncesi ve sonrası riskleri en aza indirecek projeler hayata geçirilmelidir. Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı olarak ivedilikle “Yapı Muayene Sistemi” kurulması gerektiğini vurguluyoruz. Şu anda binalar iskan aldıktan sonra denetimden çıkmakta, yapı denetim dosyaları kapanmaktadır. Vatandaşlar ise bu boşluğu suistimal ederek binalara kaçak kat çıkmakta, kolon kesmekte, bodrum katları işyerine çevirmektedir. Bu uygulamalar yapısal riskleri artırmaktadır. Kurulacak olan yapı muayene sistemiyle: Deprem yönetmelikleri öncesinde yapılan binaların risk durumu belirlenecek, Riskli binalar için ya yıkım ya da güçlendirme kararı alınacaktır. Ayrıca bu sistemle binalar risk seviyesine göre sınıflandırılacak: A Sınıfı: Risksiz, B Sınıfı: Orta riskli, C Sınıfı: Çok riskli. Her binanın girişinde bir “deprem performans karnesi” bulunacaktır. Böylece bir vatandaş ev alırken ya da kiralarken, o binanın risk durumunu görebilecektir. Kimse çok riskli bir binada yaşamak istemeyecektir. Bu sistemi sürdürülebilir kılmak için apartmanlardan küçük bir fon oluşturulmalıdır. Tıpkı asansör bakım ücreti gibi, bina sahiplerinden düzenli aidat toplanarak bu fon riskli binalardan başlanmak üzere dönüşüm çalışmalarında kullanılmalıdır. Son söz olarak, olası riskleri minimize etmek ve halkı korumak yöneticilerin asli görevidir. Deprem ülkemizin gerçeğidir. Geçtiğimiz hafta burnumuzun dibinde Simav’da 5.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve Eskişehir’de ciddi şekilde hissedildi. Bu nedenle deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası için tüm hazırlıklar hızla yapılmalıdır. Özellikle deprem toplanma alanlarının belirlenmesi ve tabelalarla halka açık hale getirilmesi zorunludur. Çünkü deprem anında internet veya e-Devlet erişimi olmayabilir. Buradan yöneticilere sesleniyoruz. Eskişehir halkı büyük risk altındadır. Bu riski azaltmak, hatta ortadan kaldırmak sizin boynunuzun borcudur."

AKP İl Başkanı Gürhan Albayrak’ın Açıklamalarını Kınıyoruz! Haber

AKP İl Başkanı Gürhan Albayrak’ın Açıklamalarını Kınıyoruz!

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında şehir ve ülke gündemlerine ilişkin İl Başkanı Hasan Demir tarafından değerlendirmelerde bulunuldu. 2025 - 2026 Eğitim Öğretim yılı, deprem, memur ve emekli maaş zamları ile Terörsüz Türkiye ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir düzenlenen basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; “2025-2026 eğitim-öğretim yılı. İki hafta sonra açılacak olmasına rağmen şimdiden ciddi sıkıntılar yaşandığını net olarak görüyoruz. Bizler de birer ebeveyn ve veli olarak bu süreci yakından hissediyoruz. Velilerden bize çok sayıda şikâyet geliyor. Bu yıl özellikle okullardan talep edilen kayıt ücretleri dikkat çekiyor. Burada altını çizmemiz gereken nokta şudur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, eğitimi ücretsiz sağlamakla mükelleftir. Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı vardır ve gerekli faaliyetleri yürütmek zorundadır. Ancak okullardaki eksiklikler, temizlik malzemeleri başta olmak üzere birçok fiziki yetersizlik, velilerin üzerine yüklenmektedir. Bu nedenle okul-aile birlikleri ve okul yönetimleri, farklı gerekçelerle velilerden ücret talep etmektedir. Oysa bu kesinlikle doğru değildir. Milli eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İkinci konumuz depremdir. Yakın zamanda Balıkesir Sındırgı’da depremler yaşadık ve hâlen sarsıntılar devam ediyor. Eskişehir de bu depremlerden ciddi biçimde etkileniyor. Sadece bu depremler değil, Eskişehir’in fay hatları ve şehir merkezindeki yapıların çürük olması da büyük risk oluşturuyor. Kentsel ve yapısal önlemler alınmadığı için biz de bu konuda bir komisyon kurduk. Komisyonun başında İl Başkan Yardımcımız, Jeoloji Mühendisi Burak Gündüz bulunuyor. Kendisi ilerleyen süreçte teknik detayları kamuoyuyla paylaşacaktır. Ancak burada dikkat çeken bir oda başkanının sözleridir. “Deprem siyasete alet edilmemelidir” demektedir. Peki depremi siyasiler konuşmayacaksa, önlemleri kim alacak? Deprem, doğrudan halkın hayatını etkileyen bir meseledir. Dolayısıyla siyasetin bu konuda sorumluluk alması zorunludur. Üçüncü konumuz memur maaş zamlarıdır. Geçtiğimiz hafta zam oranları belirlendi. İlk etapta birinci dönem için yüzde 10, ikinci dönem için yüzde 6 açıklanmış; sonrasında yüzde 11 ve yüzde 7 olarak güncellenmiştir. Bu konu Hakem Heyeti’ne gitmiştir. Heyet 11 kişiden oluşuyor; 6’sı Cumhurbaşkanlığı tarafından atanıyor, 5’i sendikalar tarafından belirleniyor. Karar alınabilmesi için 8 üyenin toplantıya katılması gerekiyor. Eğer sendikalar üye göndermezse heyetin karar alma yetkisi yok. Fakat sendikalar bir yandan heyete üye gönderiyor, diğer yandan zam oranlarını beğenmediklerini açıklıyor. Bu çelişkili bir tutumdur. Tüm memurların yaşam kalitesi toplumun ortak meselesidir. Bu nedenle sendikaları memurun gerçek sesi olmaya çağırıyoruz. Haftanın ve hatta Türkiye’nin en önemli konusu ise sözde “terörsüz Türkiye” sürecidir. Yaşananlar Türk toplumunu derinden etkilemektedir. Zafer Partisi olarak önceliğimiz, Türk milletinin birliği ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilelebet payidar kalmasıdır. Genel Başkanımız bu süreçte terörle mücadele konusundaki tavrımız yüzünden 5 ay Silivri Cezaevi’nde tutulmuştur. Bu süreci en ağır şekilde yaşayan parti biziz. Toplumdan aldığımız dönüşler de bu sürecin asla tasvip edilmediğini göstermektedir. Buradan AKP İl Başkanı Gürhan Albayrak’a sesleniyoruz. Basın toplantısında “Türkiyeli halkıyla terörü yeneceğiz” dediniz. Türkiyeli halkı ifadesinden kastınız nedir? Eğer muradınız İmralı’daki terörist başını bu sürece dâhil etmekse, biz buna kesinlikle karşıyız. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 66. maddesi açıktır: “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” Bu tanım, kanla ve tarih boyunca verilen mücadeleyle yapılmıştır. Bu nedenle AKP İl Başkanı Gürhan Albayrak’ın açıklamalarını kınıyoruz. Aynı toplantıda MHP İl Başkanı İsmail Candemir de “Partimizde güvensizlik olmaz” demiştir. Oysa yıllardır milletin kaynaklarını sömüren, yaşam standardını düşüren, gençleri çetelerin insafına bırakan yapıların bulunduğu bir alanda gerçek güven tesis edilemez. Güven, toplum için fedakârlık yapabilenlerin varlığıyla mümkündür. Bugün gelinen noktada, ikinci açılım süreci adı altında onlarca terörist tahliye edilmekte, kamuoyuna yalnızca küçük bir kısmı yansımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluş ilkelerinden uzaklaştırılmak istenmektedir. Özellikle küresel güçler ve İsrail’in talepleri doğrultusunda Türkiye’nin bir iç kargaşaya sürüklenme riski vardır. Ancak biz Zafer Partisi olarak şunu açıkça ifade ediyoruz: Terörle müzakere değil, terörle mücadele esastır. İstiklal Harbi’nde nasıl dimdik durduysak, bu ihanet sürecine de son nefesimize kadar karşı çıkacağız.“

İl Başkanı Demir'den Seyitgazi Orman Yangını İle İlgili Sorular! Haber

İl Başkanı Demir'den Seyitgazi Orman Yangını İle İlgili Sorular!

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir düzenlediği basın toplantısında Seyitgazi'de meydana gelen orman yangını ile ilgili saha ziyaretini ve yapılan çalışmaları değerlendirdi. "Seyitgazi yangınının müdahalesi esnasında şehit düşen 5 tane orman işçimiz ve 5 tane AKUT gönüllüsü arkadaşımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, büyük Türk Milletine baş sağlığı diliyoruz." diyerek sözlerine başlayan Zafer Partisi İl Başkanı Hasan Demir yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Değerli Eskişehirliler, Kıymetli basın mensupları, Ülke gündemine yetişmekte zorlandığımız bir süreçten geçiyoruz. Ekonominin can alıcı bir hal alması, yaşanan onlarca olumsuzluk, muhalefete yapılan ciddi baskılar, bu ve benzeri yaşadığımız gündem maddeleri her gün normal bir hal almaya başladı. Seyitgazi yangınının müdahalesi esnasında şehit düşen 5 tane orman işçimiz ve 5 tane AKUT gönüllüsü arkadaşımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, büyük Türk Milletine baş sağlığı diliyoruz. Eskişehir / Seyitgazi ilçesi, Çukurca-Şükranlı mevkilerinde başlayan orman yangınına müdahale edilirken aynı saatlerde Eskişehir Büyükyayla mevkiinde başlayan ve 10 şehit verdiğimiz faciada, şu sıralarda yangın kısmen kontrol altına alınmış; ikinci kez harlanıp büyümemesi için yoğun çaba sarf edilmektedir. Yeşil vatanı korumak için şehit düşmüş kahraman orman işçilerimize ve AKUT gönüllülerimize Tanrı’dan rahmet; yaralılarımıza acil şifalar diliyor; büyük Türk milletine baş sağlığı diliyoruz. Ayrıca sahada canla başla görev yapan orman işçilerimize, civar illerimizin ve şehrimizin belediye personellerine ve arama/kurtarma gönüllülerimize kolaylıklar diliyoruz. 24 Temmuz perşembe günü yani dün sabah erken saatlerde, çalışmalar ve yangının seyriyle alakalı bilgiler edinmek ve incelemeler yapmak üzere bölgedeydik. Başta Seyitgazi Belediye Başkanımız Uğur Tepe olmak üzere vardığımız esnada orada bulunan Odunpazarı Belediye Başkanımız Kazım Kurt ile diğer yetkililerimize yaşanan süreçle alakalı verdikleri bilgiler için teşekkür ederiz. Bunun yanı sıra bölgedeki vatandaşlarımız, diğer yetkililer ve gönüllülerden aldığımız bilgiler ile gözlemlediğimiz hususları tartıp bir süzgeçten geçirdiğimizde; geçmişte başta Marmaris ile İzmir yangınları olmak üzere elde ettiğimiz tecrübeleri hatırladığımızda, bu yangınla alakalı bazı soruları sormak kaçınılmaz oluyor. Hele ki mevcut hükümet, geçmişte ormanlar yine böyle cayır cayır yanarken, Türk Hava Kurumu uçakları parça eksikliği veya düşük adetler sebebiyle söndürme çalışmalarında yetersiz kalırken, halihazırda Devlet Planlama Teşkilatı’nın ortadan kalktığı; plansızlığın ve öngörünün yerlerde olduğu bir Saray Rejimi düzeni tümüyle devam ediyorsa, aşağıda soracağım soruları kimsenin yadırgayacağını sanmıyorum. 1. 2700 km2’lik Eskişehir’de, kuş uçuşu yaklaşık 17 km. uzaklıkta ve aynı ilçe/müdahale ekibi sınırları içerisinde, yakın zamanlarda iki ayrı yangının çıkması tesadüf müdür? Şahsen benim pek tesadüflerle işim yoktur. Hele ki söz konusu vatansa… Cevabını bugün dahi en yetkili kimselerin pek bilmediği bir soruyla devam edeyim. 2. Koordinasyon yetkisi kimde? Alana gittiğimizde ortada bir telaş, bir hengame vardı. Büyük sıkıntılar yaşandığını tespit ettik. Koordinasyon AFAD’da mı, Orman Genel Müdürlüğü’nde mi? Yoksa her ekip, birbirinden habersiz bir şekilde çalışmalar yürütüyor, çalışmaları duruma göre mi şekilleniyor? Eğer “Hayır, koordinasyon şu birimde, çalışmalar uyum içinde yürüyor” diyorsanız, bir soru daha… 3. Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma (OBAK) birimi yangın yön değiştirdiği esnada bölgeden çekilebiliyor, Seyitgazi Belediye Başkanı ile görüştük yangının yön değiştirmesiyle ekipleri alandan çektiklerini ifade etti. Diğer personeller bölgeden ayrılabiliyorsa şehit düşen orman işçilerimiz ve gönüllülerimiz neden ateşin içinde kalıyor? Burada çok büyük çelişkiler var. Emir geldi de dinlemediler mi? İletişim mi sağlanamadı? İletişim varsa bu iletişimi kim yönetiyor? Neden bu facia yaşandı? Bunun alt yapısına indiğimizde Orman Genel Müdürlüğü’nün son dönemde ormana aldığı yangın işçilerinin ciddi bir eğitimden geçmediğini çeşitli kaynaklardan bilgi olarak elde etmiş bulunuyoruz. Tolunay kardeşimiz bir aylık işçi iken yangına resmen bir alt yapısı olmadan sürüklenmek zorunda kalmış. Bu personel yetersizliği mi, envanter yetersizliği mi bunun tespitini mevcut yapıdan talep ediyoruz. Bakın AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Barış Altan Doğan, iki gün önce bu konuyla ilgili ne diyor? “Yangının olduğu alanda telsiz ve telefon iletişimi mümkün değil. Role kurmamıza rağmen telsizden haberleşemedik. Şu anda haber alamadığımız arkadaşlarımız var. Onlarla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere çalışmalar bakanlık tarafından başlatıldı.” Görüyoruz ki bırakın saydığım tüm hususları, daha kahramanlarımız yeşil vatanı savunmak için canını siper ederken bölgede sağlıklı bir iletişim tesis edilememiş. Bir müdahale esnasında iletişim net sağlanamıyorsa o müdahale sınıfta kalmış demektir. O insanların hangi alanda ne şekilde konumlanacağını bu irtibatla sağlayabilirsiniz. Aklıma, fiyatı 1000 liradan başlayan gaz dedektörleri ile açığa çıkan gaz neticesinde şehit düştükleri açıklanan Mehmetçiklerimiz geldi. Tanıdık değil mi? Bunu da hatırlamakta, hatırlatmakta fayda var… Son süreçte yaşanan yüzlerce orman yangını, yangında alınması gereken tedbirler, yangın söndürme noktasında ki yetersizlikler Türk toplumunu ve bizleri endişelendirmiştir. Yıl 2025 yangında 10 şehit veriyoruz. Dün iki şehit cenazesine katıldım. İki ateş düşen evin annesinin babasının feryatlarını iliklerime kadar hissettim ve tüm Türkiye hissetti. Biz 2025 yılında her türlü teknolojinin tavan yaptığı dönemde kendi insanımızı, kendi neferlerimizi bu tür felaketlerle toprağa vermek zorunda değiliz. Bunun yanı sıra bölgedeki şebeke sorununu akşam saatlerinde Turkcell’in mobil baz istasyonunu getirerek çözmeye çalıştığınızı ancak bakanlık yetkilileri ve siyasiler peşi sıra gelmeye başlayınca diğer takviyeler ile alanda ve diğer noktalarda şebeke problemini çözdüğünüzü ise biliyoruz. Bu konuda ilgili yetkililere teşekkür ederiz! 4. Orman Genel Müdürlüğü’nün yetişmiş saha personellerinde emekliliğin fazlalaştığını, bu yüzden tecrübeli ve nitelikli personel sayısında sıkıntı yaşandığını; yangın sezonu açılmaya çok az bir zaman kala apar topar personel alındığını ve eğitim almamış veya ne derece eğitimli/tecrübeli olduğu tartışılan kahramanlarımızın alevlerle başbaşa bırakıldığı doğru mu? Doğru değil diyorsanız, size önceden köyünün artık tüm Türkiye’nin gururu; henüz on beş günlük evli ve yalnız bir aylık orman işçisi şehit Tolunay Kocaman’dan selam getiriyorum. Tolunayımız tek bir örnek değil, bunu siz de biliyorsunuz. 5. Yangının olduğu bölgede ve dün itibarıyla endişeyle yayılması beklenen Kütahya istikametinde ekipler dün akşamdan bu yana bu konuyla ilgili önlemler almaya başlamış durumda, maden ruhsat başvuruları var mıdır? Gözaltına alındığı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı basına yansıyan 2 kişinin bu faaliyetlerle veya “Ateşin Çocukları” denen “onun bunun çocukları” ile bir bağı var mıdır? Bu soruların yanıtlarını Cumhuriyet Başsavcılığımız elbet araştıracak ve inanıyoruz ki ilgili makamlarımız kamuoyunu aydınlatacaktır. Değerli basın mensupları, Saygıdeğer Eskişehir halkı, Biz milletçe şatafat içinde yaşamak değil; güven içinde yaşamak istiyoruz. 2025 yılında bu şekilde ölmek istemiyoruz. Yangınların ne şekilde çıktığının araştırılmasını, yangında parmağı olanların cezalandırılmasını talep ediyoruz. Sizlere, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğaya bakışını da tekrar hatırlatmak istiyorum. Yalova’da bulunan “Yürüyen Köşk”... Bu köşkün inşası sonrasında yanında bulunan ulu çınar ağacının köşke zarar vereceği gerekçesiyle dallarının budanması sırasında Atatürk “Dal kesilmeyecek, köşk kaydırılacak.” cevabını vermiştir. Aynı şekilde o dönemlerde Ankara Belediye Reisi, Atatürk’e Ankara’nın imar planları konusunda bilgilendirmede bulunduktan sonra Atatürk’ün “Sanırım ağaçlandırmayla alakalı projeleriniz başka sayfalarda?..” diye cevap verdiğini hatırladığımızda, vatan toprağına ve doğaya ne şekilde önem verdiğini görüyoruz Cumhuriyet değerleri sadece ormanlar ve doğa noktasında değil bir çok noktada tahrip ediliyor. Bizler Türk Milleti olarak kadınlarımızı, çocuklarımızı, hayvanlarımızı kendimiz korumak zorunda kaldığımız; tüm kesimleriyle güvensiz hisseden toplumumuzda, artık doğamızın da güvende olmadığını bildiğimiz yurdumuzda, artık her yönden kendi güvenliğimizi kendimiz sağlamak zorunda olduğumuz bir dönemde yaşıyoruz. Buna mecbur bırakılıyoruz. Devlet olmanın olmazsa olmaz kuralı nedir: “Biz devletin bekası ve devamlılığı adına çalışırız, maddi ve manevi yıpranırız ancak devlet de milletine sahip çıkar. Kadınına, çocuğuna, doğasına sahip çıkar! Artık bu konuda devletten gerekli hassasiyetleri bekliyoruz ve ivedilikle üstüne düşülmesini yalnızca Zafer Partisi adına değil Türk milleti adına talep ediyoruz. Son süreçte 2014 yılı ve sonrasını baz alarak 4 - 5 örnekle hafıza tazelemek istiyorum. 2014 yılı Soma Maden Faciası 301 canımızın feda edildiği maden faciası, 2018 yılında Çorlu Tren kazasında toprağa verdiğimiz 25 canımız. Daha dün Bolu'da 78 tane vatan evladı beraberinde metan gazı zehirlenmesinden 12 askerimiz ve iki gün önce yaşadığımız orman yangını faciasında 10 vatan evladımızı toprağa verdik. Biz bunların durması için gerekli çalışmaların yapılmasını arzu ediyoruz. Siz yapmayacaksınız bizler Türk Milliyetçileri ve Atatürkçüler olarak bütün gücümüzle Türk Milleti ile omuz omuza vererek bunları yapmaya kararlıyız, Türk Milletinin hiç şüphesi olmasın! Hepinize saygılarımla."

Ümit Özdağ Vicdanlarda Beraat Etmiştir! Haber

Ümit Özdağ Vicdanlarda Beraat Etmiştir!

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir, 150 gündür tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tahliye kararının ardından bir açıklama yaptı. Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Silivri'de görülen davasını yerinde takip eden ve tahliye kararının ardından bir açıklama yapan İl Başkanı Hasan Demir şu ifadelere yer verdi; "Yaklaşık 150 gündür süren haksız, hukuksuz tutuklama süreci 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezası ve herhangi bir denetime gerek duyulmayarak Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tahliyesiyle mahkeme tarafından karara bağlanmıştır. Sunulan onlarca delil, gösterilen onlarca emsal karara rağmen cezalandırmanın olması göstermiştir ki bütün muhalefet, vesayet altında bir hukuk düzeniyle muhattaptır. Sevindirici tek kısım Genel Başkanımızın tahliyesidir. Verilen hükmün hiçbir kanuni dayanağının olmamasını bir yere koyarak belirtmek gerekir ki verilen ceza istinaf ya da temyiz incelemesi neticesinde bozularak yok hükmünde sayılmaya mecburdur. Zira Ümit Özdağ vicdanlarda beraat etmiştir. Hukuk bunun gereğini elbette yerine getirecektir. Tek derdi Türk Milleti olan Ümit Özdağ'ı, Allah'ın izniyle bundan sonra eskisinden de fazla göreceksiniz. Geçen zorlu süreçte yanımızda olan Türk Milleti’ne şükranlarımızı sunuyor, adil ve müreffeh Türkiye’nin tesisi için daha fazla çalışacağımızın sözünü veriyoruz. Zafer, büyük Türk milletinin olacak!"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.