SON DAKİKA
Hava Durumu

#Eskişehir

Porsuk Haber Ajansı - Eskişehir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eskişehir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cam ve Lületaşı Festivalleri’nde Sanatçılar Çalışmalarını Tamamladı Haber

Cam ve Lületaşı Festivalleri’nde Sanatçılar Çalışmalarını Tamamladı

Odunpazarı Belediyesi, Eskişehir’in kültürel mirasını dünyaya tanıtacak iki büyük organizasyona ev sahipliği yaptı. 10. Uluslararası Cam Festivali ile eşzamanlı gerçekleşen Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivali, Odunpazarı’nı sanat, zanaat ve kültürün buluşma noktası haline getirdi. Her iki festivalde de sanatçılar çalışmalarını tamamladı. Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivalinde sanatçılar tarafından üretilen eserler ile EFSAD’lı fotoğrafçıların çektiği fotoğrafların olduğu sergi 26 Ekim Pazar günü (BUGÜN) saat 14.00’de Kurşunlu Külliyesi Mevlevihane’sinde; Odunpazarı Uluslararası Cam Festivali’nde sanatçılar tarafından yapılan eserlerin bulunduğu sergi saat 16.00’da Cam Sanatları Galerisi’nde gerçekleştirilecek. “Camın Büyüsü” temasıyla 10’uncusu düzenlenen Odunpazarı Uluslararası Cam Festivali, Odunpazarı Belediyesi Sıcak Cam Üfleme Atölyesi ile Açık Alevde Şekillendirme Atölyesi’nde gerçekleştirildi. Festival kapsamında sıcak cam atölyesinde İngiltere, ABD ve Çekya’dan gelen sanatçıların yanı sıra Türkiye’den Gülin Algül Kardaş; açık alev atölyesinde ise Rusya ve Türkiye’den toplam 8 sanatçı camın ateşle buluşan yolculuğunu canlı performanslarla izleyiciye sundu. Festivalin dördüncü gününde Sıcak Cam Üfleme Atölyesi’nde Gülün Algül Kardaş, açık alev atölyesinde ise Yeşim Sanatçı ve Yasemin Kılıç canlı performansları ile cam meraklıları ile bir araya geldi. Gün boyu meraklı bakışlar altında cama şekil veren Kardaş, Sanatçı ve Kılıç izleyenlerin büyük beğenisini kazandı. Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivali’nde ise Lületaşı Çalıştayı’nın ardından festivale katılan sanatçılar Ahşap Eserler Galerisi’nde çalışmalarını sürdürdü. Festivale katılan sanatçılar gün boyunca meraklı bakışlar altında lületaşına şekil vermeye devam etti. LÜLETAŞI FESTİVALİ’NDE ESNAF CUMHURİYET COŞKUSUNU VİTRİNLERE TAŞIDI, ÇOCUKLAR SANATLA BULUŞTU Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivali kapsamında Odunpazarı Meydanı çevresindeki yerel esnaf, “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” temalı vitrin süslemeleriyle festivale renk kattı. Lületaşı ürünlerinin satışını yapan bölge esnafı, Cumhuriyet’in 102. yılını vitrinlerine taşıyarak düzenlenen vitrin yarışmasına katıldı. Jüri tarafından değerlendirilecek vitrinlerden dereceye giren işletmeler, festival sonunda plaketle ödüllendirilecek. Festivalin çocuklara yönelik ayağı da yoğun ilgi gördü. Odunpazarı Belediyesi tiyatro eğitmenlerinden İpek Uzkalan’ın yürüttüğü “Bavulumda Sanat Var: Lületaşı Avcıları” etkinliğinde çocuklar lületaşıyla tanıştı; etkinliğin sonunda kendi el becerileriyle lületaşına şekil vererek üretimin bir parçası oldu. Ahşap Eserler Galerisi’nde düzenlenen “Altan Özdil Çocuk Konseri” ise festivali her yaştan ziyaretçinin katılabildiği bir sanat şölenine dönüştürdü. Galeri, konser süresince çocuk kahkahalarıyla şenlenirken, minik izleyiciler şarkılara eşlik ederek unutulmaz anlar yaşadı. Camın ateşle, lületaşının toprakla buluştuğu bu iki büyük etkinlik, Odunpazarı’nın kültürel belleğine yeni bir sayfa eklerken; yerel üretici, sanatçı ve Eskişehirlilerin bir araya gelmesiyle hem kültürel hem ekonomik hareketlilik hedeflendi.

Eskişehir OSB Olağan Genel Kurulu Gerçekleştirildi Haber

Eskişehir OSB Olağan Genel Kurulu Gerçekleştirildi

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nin Olağan Genel Kurulu, Çok Amaçlı Kongre ve Toplantı Salonunda gerçekleştirildi. Genel Kurul’da konuşan Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Eskişehir sanayisinin üretmeye ve ihracata devam ettiğini belirterek “Artık daha çok üretmek yetmiyor; daha akıllı, daha verimli, daha inovatif, daha çevreci ve daha teknolojik ürünler üretmek zorundayız” ifadelerini kullandı Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Olağan Genel Kurulu, Çok Amaçlı Kongre ve Toplantı Salonunda gerçekleşti. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı temsilcilerinin hazır bulunduğu ve Divan Başkanlığını İsmail Kunduracı’nın üstlendiği toplantıda, Yönetim ve Denetim Kurullarının faaliyet raporları ile bölgenin bilanço ve gelir tabloları görüşüldü. Genel Kurul’da konuşma yapan Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, küresel ve ulusal ekonomik gelişmeleri değerlendirirken, Eskişehir sanayicisine yönelik kritik ve vizyoner mesajlar verdi. Konuşmasına küresel ekonomik zorluklara değinerek başlayan Başkan Küpeli, yüksek enflasyon, jeopolitik riskler ve tedarik zincirlerindeki kırılganlıkların tüm planları gözden geçirmeye neden olduğunu belirtti. Küpeli, tüm bu zorluklara rağmen üretimden, istihdamdan ve yatırımdan vazgeçmediklerini vurguladı. Küpeli, “Biz Eskişehir sanayicileri olarak şikâyet etme kültürüne değil, çözüm üretme ve yol açma kültürüne sahibiz. Krizleri fırsata çevirmeyi, en zorlu şartlarda dahi üretimin çarklarını daha hızlı döndürmeyi büyüklerimizden öğrendik” dedi. Küpeli, sanayicinin bu mücadele azminin Eskişehir sanayisini Türkiye’nin örnek merkezlerinden biri haline getirdiğini ifade etti. “Eskişehir OSB’nin başarısı planlı ve vizyoner yönetimin eseridir” Eskişehir OSB’nin başarısının tesadüf olmadığını, yıllardır süregelen planlı, disiplinli ve vizyoner bir yönetimin sonucu olduğunu dile getiren Başkan Küpeli, “Bugün Türkiye’nin ikinci büyük OSB’si konumuna geldiysek, bunu yıllardır OSB yönetimlerinin bıkmadan, usanmadan, yılmadan sürekli çalışmasına borçluyuz” diye konuştu. Bölgedeki sanayi üretimi ve ihracat kapasitesinin rekor seviyelere ulaştığını belirten Küpeli, altyapı yatırımları, kesintisiz enerji arzı ve modern lojistik olanaklarının bu başarının temelinde yattığını vurguladı. Yeni fabrikalar, geleceğe ekilen umut Bölgede temeli atılan her yeni fabrikanın kente duyulan güvenin ve geleceğe ekilen bir umudun anıtı olduğunu ifade eden Küpeli, özellikle havacılık, raylı sistemler, makine imalatı ve beyaz eşya gibi stratejik sektörlerde Eskişehir’in güçlü bir kümelenme merkezi haline geldiğini kaydetti. Küpeli, bu gücün uluslararası rekabette Türkiye’yi bir üst lige taşıdığını belirterek, “Yeni yatırımcıların bölgemizi tercih etmesi, Eskişehir OSB’nin ne denli güçlü bir cazibe merkezi olduğunun en açık kanıtıdır. Bu başarı hepimizin, bu gurur Eskişehir’in gururudur” dedi. “Sanayide dönüşüm artık bir tercih değil, varoluşsal bir zorunluluk” Başkan Küpeli, sanayicilere yönelik en güçlü mesajını sanayideki dijital dönüşüme dikkat çekerek verdi. “Dünün başarısı, yarının garantisi değil” uyarısını yapan Küpeli, değişime ayak uyduramayan yapıların gelecekte ayakta kalamayacağını belirtti. Küpeli, “Artık dünya yeni bir sanayi devriminin tam ortasındadır. Miktara dayalı üretimin yerini, niteliğe ve teknolojiye dayalı katma değerli üretim almıştır. Artık daha çok üretmek yetmiyor; daha akıllı, daha verimli, daha inovatif, daha çevreci ve daha teknolojik üretmek zorundayız” ifadelerini kullandı. Küpeli; yapay zekâ, nesnelerin interneti ve dijital dönüşümün sanayi için artık bir tercih değil, varoluşsal bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı. “Tek Yol Ar-Ge, inovasyon ve yüksek teknoloji” Kilogram başına ihracat değerini 1,5 dolarlardan 5-10 dolarlara çıkarmanın tek yolunun inovasyon ve teknoloji olduğunu belirten Küpeli, “Her alanda Ar-Ge, inovasyon ve yüksek teknoloji. Biz yönetim olarak bu dönüşümde sanayicimizin en büyük destekçisi olmaya devam edeceğiz” dedi. Sanayicilere çağrıda bulunan Küpeli, değişimi kucaklamaları gerektiğini söyleyerek, “Sizlerden ricam, en büyük yatırımı insanınıza ve teknolojinize yapmanızdır. Cesur olun, Ar-Ge harcamalarınızı artırın, dijitalleşmekten korkmayın. Unutmayın, geleceği bugünden inşa etmek zorundayız” şeklinde konuştu. Başkan Küpeli, son olarak Eskişehir OSB’nin sadece üretim değil, aynı zamanda fikir ve teknoloji üretiminin merkezi, “Türkiye’nin Teknoloji ve Üretim Üssü” haline gelmesi gerektiğini belirterek sözlerini noktaladı. Eskişehir OSB’nin olağan genel kurulu, yapılan değerlendirmelerin ardından gündem maddelerinin görüşülmesiyle sona erdi.

Eskişehir Kuru Tarım Mirasına Sahip Çıkıyor Haber

Eskişehir Kuru Tarım Mirasına Sahip Çıkıyor

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi, tarımın geleceğini masaya yatırmak üzere önemli bir panele ev sahipliği yaptı. Panelde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskişehir’in geçmişten günümüze kuru tarıma büyük önem verdiğini, Küllüoba kazılarında da Eskişehir’e kuru tarımın miras bırakıldığını ifade ederek, “Bizler bu mirasa sahip çıkmak için su konusuna ayrıca bir hassasiyet göstermek zorundayız.” dedi. Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Kent Konseyi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ), Eskişehir Kent Konseyi, TMMOB Ziraat Mühendisleri Eskişehir Şubesi ve Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün katkılarıyla “Su, Tarım, Gelecek” başlıklı panel düzenlendi. Haller Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen “Su, Tarım, Gelecek” başlıklı panel, alanında uzman isimleri ve sektörden paydaşları bir araya geldi. Panel öncesi bir konuşma yapan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder, dünya nüfusunun hızla arttığına dikkat çekerek, “Dünya nüfusu hızla artarken, buna paralel olarak gıda üretimi ve su tüketimi de artmaktadır. Ancak bu artışa rağmen mevcut üretim kapasitemiz gelecekte yeterli olacak mı? Su kaynaklarımız giderek azalıyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye, su stresi yaşayan 17 ülke arasında yer almaktadır. Geleceğimiz için, uzmanlarımız ve çiftçilerimizle birlikte bu sorulara yanıt arayacak, sürdürülebilir ve verimli bir tarım için hep birlikte çalışacağız.” ifadelerini kullandı. Daha sonra konuşan ESOGÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Onur Koyuncu, “Yer küremiz, bugün birçok açıdan ciddi sorunlarla karşı karşıya. İklim değişikliği, küresel ısınma, su kıtlığı, sürdürülebilir ve güvenilir tarımın gerekliliği ile 8 milyardan fazla insanın doyurulması meselesi, insanlık için büyük bir sorumluluk oluşturuyor. Bizler, akademi dünyasının bir parçası olarak bu sorumluluğun farkındayız. Bu süreçten payımıza düşeni almak ve çözüm üretme çabasına katkı sunmak istiyoruz.” şeklinde konuştu. Suyun önemine değinen Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu da, “Dünyaya baktığımızda, bir zamanlar coşkuyla akan nehirlerin, bereket saçan göllerin ve su kaynaklarının giderek azaldığını görüyoruz. Suyu hiç bitmeyecek bir kaynak sanıyoruz. Bizler bereketin ve nimetin kıymetini bilen insanlarız. Kuraklıkla mücadele, insanlık tarihi kadar eski bir mücadeledir. Bugün de bu mücadeleyi bireysel ve toplumsal olarak sürdürmek zorundayız. Her birimiz, bireysel su tasarrufu yaparak bu büyük çabanın bir parçası olabiliriz. Unutmayalım: Bir damla su, bir yaşam demektir.” şeklinde konuştu. “Öncelikle, suyu bir kaynak değil, bir emanet olarak görmeliyiz.” diyen Eskişehir Vali Yardımcısı Adem Keleş, “Tarımsal üretimde su verimliliği yüksek tekniklere geçmek artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu bağlamda kırsal alanlarımızın su kullanımıyla ilgili avantaj ve dezavantajlarını doğru tespit etmek, tarımsal sulama, çevresel ve fiziksel altyapı gibi konularda tüm ilgili kurumlarımızın kırsal alanların ihtiyaçlarına uygun planlama çalışmalarına katkı sağlaması mecburiyetimiz vardır. Damla ve yağmurlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin tercih edilmesi, atık suların arıtılarak yeniden kullanımı gibi akıllı tarım uygulamaları, geleceğimizi şekillendirecektir. Ayrıca her bir bireyin su tasarrufu konusundaki bilinçlenmesi, bu mücadelenin en güçlü halkasını oluşturacaktır. Su yoksa tarım yoktur, tarım yoksa yaşam yoktur.” diye konuştu. Başkan Ayşe Ünlüce de, “Türkiye, iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerden biridir. İç Anadolu Bölgesi olarak da bu krizden en çok etkilenen bölgelerin başında geliyoruz. Eskişehir, özellikle kuru tarım konusunda muhteşem bir tarihe sahip. Eskişehir 1929 yılında büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde Ali Numan Kıraç’ın ‘Dry Farming’, yani kuru tarım araştırma laboratuvarını kurduğu şehir. Bizler, hiçbir şey yapamasak bile bu mirasa sahip çıkmak için su konusuna ayrı bir hassasiyet göstermek zorundayız. Üstelik Atatürk’ün Eskişehir’i boşuna seçmediğini düşünüyorum. Seyitgazi’de devam eden Küllüoba kazından bize 5000 bin yıl öncesinden bazı mesajlar geliyor. Ne diyor Küllüoba bize bu mesajında? ‘Ben, bundan 5200 yıl önce bu topraklarda kuraklık yaşandığı dönemlerde sulu tarımı bıraktım, kuru tarıma yöneldim. Koyun yerine keçi yetiştirdim, su isteyen tarım ürünleri yerine karabuğday ve tahıl yetiştirdim.’ Biz, tarihin bu seslerini duyarak ilerleyeceğiz. Bu, Eskişehir’e büyük bir emanet. Bu mirası, bu emaneti duyarak ilerliyoruz ki bugün şehrimizin değerli paydaşları bu önemli konuyu gündemimize, masamıza getiriyorlar. Ben, bu panelin başta Eskişehir olmak üzere tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını, güzel sonuçlar doğurmasını; burada tartışılan konuların bu salonda kalmayıp hem şehrimiz hem de ülkemiz için faydalı olmasını diliyorum. Buraya gelen, bize destek olan ve yanımızda bulunan herkese şükranlarımı, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.” dedi. Konuşmaların ardından başlayan panelde ESOGÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Onur Koyuncu, ESOGÜ Ziraat Fakültesi Prof. Dr. İmren Kutlu, ESOGÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koç Mehmet Tuğrul, Çiftçi İlayda Altıntaş, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder ve Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden Ziraat Mühendisi Hasan Çakıllı iklim krizi, su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı, tarımsal üretim ve gıda güvenliği gibi kritik konularını ele aldı.

Camın Büyüsü ve Lületaşının Mirası Dünyaya Açılıyor Haber

Camın Büyüsü ve Lületaşının Mirası Dünyaya Açılıyor

Odunpazarı Belediyesi, Eskişehir’in kültürel mirasını dünyaya tanıtacak iki büyük organizasyona ev sahipliği yapıyor. 10. Uluslararası Cam Festivali ile eşzamanlı gerçekleşen Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivali, kenti beş gün boyunca sanat, zanaat ve kültürün buluşma noktası haline getirecek. Festivaller, 26 Ekim 2025 Pazar günü sona erecek. “Camın Büyüsü” temasıyla 10’uncusu düzenlenen Odunpazarı Uluslararası Cam Festivali, Odunpazarı Belediyesi Sıcak Cam Üfleme Atölyesi ile Açık Alevde Şekillendirme Atölyesi’nde gerçekleştiriliyor. Festival kapsamında sıcak cam atölyesinde İngiltere, ABD ve Çekya’dan gelen sanatçıların yanı sıra Türkiye’den Gülin Algül Kardaş; açık alev atölyesinde ise Rusya ve Türkiye’den toplam 8 sanatçı camın ateşle buluşan yolculuğunu canlı performanslarla izleyiciye sunacak. Odunpazarı Uluslararası Cam Festivali’nin ilk gününde Sıcak Cam Üfleme Atölyesi’nde festivale İngiltere’den katılan Louis Thompson, Açık Alevde Şekillendirme Atölyesi’nde ise Ece Tansel ve Cem Kılıç cama şekil verdi. Sanatçıların çalışmaları izleyiciler tarafından büyük bir merakla takip edildi. LÜLETAŞI FESTİVALİ KAPSAMINDA ULUSLARARASI ÇALIŞTAY Bu yıl bir yeniliğe imza atan Odunpazarı Belediyesi, cam festivalinin yanı sıra kentin simgesi lületaşını da gündeme taşıyor. Belediye Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivali kapsamında Lületaşı Çalıştayı düzenliyor. Odunpazarı Belediyesi 100. Yıl Kültür Merkezi’nde gerçekleşen çalıştay, açılış konuşmaları ile başladı. 28 farklı kurumdan 55 katılımcının yer aldığı Lületaşı Çalıştayı, İki gün sürecek. Lületaşı Çalıştayı’nın açılış konuşmalarını Eskişehir Vali Yardımcısı Onur Şenlik ve Odunpazarı Belediyesi Başkan Yardımcısı Figen Engin yaptı. “Beyaz altın”ın sanatsal, ekonomik ve kültürel boyutlarının masaya yatırılacağı çalıştayda Prof. Dr. Can Ayday “Lületaşının Ekonomik ve Endüstriyel Katma Değerinin Artırılması Projesi Önerisi” konu başlığıyla bir sunum yaparken, Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Sendir “Sepiyolit Oluşumu ve Özellikleri”, çalıştaya Somali’den katılan Ahmed Abdullahi İsmail “Lületaşının Geleneksel Sanattan Endüstriyel Uygulamalara Kullanımı: Geçmiş ve Gelecek”, çalıştaya Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden katılan Usseni Kazombo “Sepiyolitin Çevresel Uygulamaları: Adsorban ve Arıtım Malzemesi Olarak Yeni Yaklaşımlar”, Maden Mühendisi Gamze Yaş “Lületaşı Maden Ocağı, Maden Kanunu Kapsamında Ruhsatlandırma Süreci”, Yüksek Maden Mühendisi İzmet Öztürk “Lületaşı Lületaşı Üretim Yönetimi ve Madencilik” konularında sunumlar yaptılar. İki gün sürecek olan çalıştay, bilimsel sunumlar, masa çalışmaları, ocak gezisi ve fotoğraf çekimleri ile devam edecek. Çalıştay sonunda ise sonuç bildirileri kitaplaştırılacak. Ayrıca Uluslararası Odunpazarı Lületaşı Festivali süresince Odunpazarı Meydanı’nda yerel esnaf lületaşı ürünlerini sergileyecek. AÇILIŞ SEREMONİSİ VE ULUSLARARASI KATILIM Her iki festival için Ahşap Eserler Galerisi’nde açılış seremonisi düzenlendi. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, önceden planlanan bir programı nedeniyle açılış törenine katılamazken, törende Odunpazarı Belediye Başkan Vekili Emre Genç, Odunpazarı Belediyesi’nin kardeş şehri Saraybosna’nın Tuzla Belediye Başkanı Zijad Lugavic, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Nihat Çuhadar, Prof. Dr. Can Ayday, Anadolu Üniversitesi Cam Bölümü Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Aydın, Eskişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen, Eskişehir Saatçiler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Sema Ersoy, CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar ile festivallere katılan sanatçılar ve sanatseverler yer aldı. Festivalin açılış konuşmasını Odunpazarı Belediye Başkan Vekili Emre Genç yaptı. Konuşmasına Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt selamını ileterek başlayan Genç, “Bugün burada, tarih, kültür ve sanatın buluştuğu kadim ilçemiz Odunpazarı’nda, hem ülkemiz hem de şehrimiz adına büyük bir gururu paylaşmak üzere bir aradayız” dedi. Odunpazarı’nın geçmişin izlerini geleceğe taşıyan bir kültür köprüsü olduğunu vurgulayan Genç, bu mirası korurken, çağın estetik anlayışıyla yeniden yorumlamayı da görev bildiklerini kaydetti. Genç, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu anlayışla bu yıl, 10. Uluslararası Cam Festivali ve Uluslararası Lületaşı Festivali’ni bir arada gerçekleştiriyoruz. Kurşunlu Külliyesi’nin tarihî atmosferinde ateşle camı şekillendiren ustalarımızla, topraktan doğan beyaz bir sanat olan lületaşını işleyen sanatçılarımız, Odunpazarı’nı adeta bir açık hava atölyesine dönüştürüyor. İngiltere, Amerika, Çekya, Rusya, Bosna-Hersek, Bulgaristan ve Ukrayna gibi ülkelerden gelen konuklarımızla, burada sadece sanat üretmiyor; dostluk, kültür ve kardeşlik köprüleri de kuruyoruz. Odunpazarı Belediyesi olarak hedefimiz, bu toprakların ruhunu hem camın berraklığında hem de lületaşının beyazlığında dünyaya yansıtarak Eskişehir’in sanat ve zanaat alanındaki marka değerini daha da yükseltmektir. Bu festivaller, sadece sanatsal bir etkinlik değil; dayanışmanın, emeğin ve ortak bir kültürel bilincin de ifadesidir. Bu organizasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen tüm sanatçılara, akademisyenlere, belediye çalışanlarımıza, destek veren kurum ve kuruluşlara ve her zaman yanımızda olan kıymetli Eskişehirlilere içtenlikle teşekkür ediyorum.” Törende ERBALDER Halk Dansları Gösterisi yaparken, Festivale Odunpazarı Belediyesi’nin kardeş şehirlerinden Ukrayna’nın Fastiv şehrinden katılan heyet, müzik dinletisini gerçekleştirdi.

Nadir Elementler Önemli, Ancak Tarım Ürünleri de Artık Nadir Hale Geldi Haber

Nadir Elementler Önemli, Ancak Tarım Ürünleri de Artık Nadir Hale Geldi

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez ZMO Eskişehir Şubesini ziyaret etti. ZMO Eskişehir Şubesini ziyaretinde açıklamalarda bulunan Başkan Suiçmez şu ifadelere yer verdi; TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez şu ifadeleri kullandı; ''Tarımsal üretimde ülkemiz çok önemli bir potansiyele sahip. Eskişehir de çok önemli bir tarım ilimizdir. Tarımda bitkisel ve hayvansal üretim yapabilmek için üretim alanına ihtiyaç vardır. Üretim alanı; toprak, bahçe, zeytinlik ve meyve bahçesidir. Öncelikle üretim alanlarının korunması, hem Türkiye’de hem de Eskişehir özelinde en önemli sorunlardan biridir. Üretim alanlarına yönelik saldırıların temelinde, özellikle Eskişehir özelinde vahşi madencilik baskısı bulunmaktadır. Özellikle Alpagut-Atalan Altın ve Gümüş Ocağı ile hemen bitişiğindeki Sarıcakaya’daki Altın Ocağı buna örnektir. ÇED süreçleri defalarca geri çekilmesine rağmen Alpagut-Atalan’daki proje onaylanmıştır. Şu anda bu konu, odamız ve üst örgütümüz TMMOB tarafından yargı aşamasına taşınacaktır. ÇED süreçleri yani çevresel etki değerlendirmesi, kurumların anayasada yer alan görevleriyle ilgilidir. Anayasa’nın 56. maddesi çevreyi koruma, 44. maddesi tarım alanlarını koruma, 45. maddesi üreticiyi koruma, 169. maddesi ormanları koruma, 170. maddesi ise orman köylülerini koruma görevini tanımlar. Geçen aylarda çıkarılan, bizim “torba talan yasası” olarak nitelendirdiğimiz 7554 sayılı yasa, muhalefet partilerinin ortak önergesiyle Anayasa Mahkemesi gündemine taşınmıştır. Mahkeme, esas konuyu görüşecektir. Çünkü bu yasa kapsamında, Muğla’daki kömür ocaklarından Eskişehir’deki ormanlara, zeytinliklere, tarım alanlarına kadar birçok bölge madencilik ve enerji şirketlerine açılmaktadır. Anayasal ve yasal korumalara rağmen tarım alanları, meralar ve ormanlar madencilik faaliyetlerine tahsis edilmekte; çevresel etki değerlendirmesi süreci devre dışı bırakılmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı MAPEG’in (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) yetkilendirilmesiyle süreç kısaltılmış ve şirketler lehine sorumlu bir döneme girilmiştir. Eskişehir’de de Alpagut-Atalan ve Sarıcakaya bölgesinde, mikroklima özelliği taşıyan ve sebzeciliğin yaygın olduğu çok değerli tarım alanları, birkaç şirketin çıkarı uğruna yok edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Doğanın tahribatı, ÇED raporlarındaki taahhütlere rağmen telafi edilemeyecek boyuttadır. Kaymaz’da da altın madenciliği gündemdedir; Çanakkale’den getirilecek malzemeler konuşulmaktadır. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı’nın ABD ziyareti sırasında Beylikova’daki nadir elementler konusu gündeme gelmiştir. Nadir elementler önemlidir; ancak tarım ürünleri de artık “nadir” hale gelmiştir. Gıda enflasyonunun yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Bu yıl kiraz yiyemeyen bir toplum haline geldik; kiraz artık sembol olmuştur. Zirai don Eskişehir’i de etkilemiştir. Özellikle kiraz ve elma üretimi zarar görmüştür. Buğday ve üzümde de zarar mevcuttur. Bugün itibarıyla tarım sigortalarına kayıtlı çiftçilerin 23 milyar liralık borcunun bir kısmı ödenmiştir. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olup TARSİM sigortası olmayan üreticilerin de 13 Nisan’a kadar yaptıkları harcamaların hasar oranında ödenmesi gündemdedir. 23,5 milyar TL’lik toplam ödemenin 13,2 milyarı 44 ildeki üreticilere verilmektedir; Eskişehir de bu kapsamdadır. Ancak üreticilerin yarısı ÇKS’ye kayıtlı değildir. Bu durum Eskişehir için de geçerlidir. Don zararlarının hem TARSİM’li hem TARSİM’siz üreticilere geç de olsa ödenmesi olumlu ama yeterli değildir. Çünkü meyvecilikte bakım, budama ve sulama yapılmazsa gelecek yıllarda özellikle ihracat ürünlerinde ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. Şap hastalığı nedeniyle 81 ilde hayvan pazarları kapatılmıştır; Eskişehir’de de halen kapalıdır. Yıllık zararın net miktarı belirsizdir. Cumhurbaşkanlığı Tarım ve Gıda Komisyonu üyesi Mehmet Eker’in kurduğu vakıf, zararın 4,1 milyar dolar (yaklaşık 162 milyar TL) olduğunu açıklamıştır. Bakanlık bu rakamı yüksek bulmuş ancak herhangi bir açıklama yapmamıştır. Hayvancılıkta yüzde 85 aşılama oranına ulaşan illerde hayvan pazarları açılmaktadır. Ancak gecikmelerin ve zararların giderilmesine yönelik somut bir çalışma henüz yoktur. Kuraklık da Eskişehir’de gündemdedir. Kapalı, basınçlı, yağmurlama ve damlama sistemlerine geçilmesi gerektiği sıkça dile getirilmektedir. Ancak bunu kim yapacaktır? Bankalara olan borcu 1 trilyonu aşan, icra takibindeki borcu 9,2 milyar lirayı geçen çiftçi bireysel kredilerle bu yatırımları yapamayacaktır. Bu nedenle Devlet Su İşleri’nin bütçesi artırılmalı, nitelikli personel ile güçlendirilmelidir. Su planlaması kamusal sorumlulukla hızla hayata geçirilmelidir. GAP benzeri projeler yeniden gündeme alınmalıdır. Eskişehir’de kuraklığa dayanıklı türlerin ıslah edilip yaygınlaştırılması da önemlidir. Ancak kuru tarıma geçmek demekle bu sorun çözülmez; kuru tarım ile sulu tarım arasındaki gelir farkı çiftçiye telafi edilmelidir. Ülkemizde 3,5 milyon hektar arazi ekilmemektedir. Bunun nedenleri; yüksek üretim maliyetleri, pahalı girdiler, yetersiz ve geç ödenen destekler ile baskılanan alım fiyatlarıdır. Bu yüzden çiftçi borçludur. Hükümetin “ekilmeyen arazileri zorunlu kiralama” uygulamasına da karşıyız. Basına yansıyan bilgilere göre, Eskişehir’de Seyitgazi, Sivrihisar ve Tepebaşı ilçelerinde sadece 7 mahallede 28 parsel, 12 kişiye kiralanmıştır. Bunlar çözüm değildir. Tarımdan tasarruf edilemez. Pandemi yaşadık, deprem yaşadık, savaş yaşadık, kuraklığı yaşıyoruz. Gıda enflasyonunda dünyada üst sıralardayız. Eğer bugün yüzde 36’lık gıda enflasyonunun nedeni “Zirai don ve kuraklık” olarak açıklanıyorsa bu kolaycılıktır. 2023 Eylül ayında gıda enflasyonu yüzde 75’ti; o dönemde zirai don yoktu. Gerçek neden; üretim maliyetlerinin düşürülmemesi, girdi fiyatlarında indirim yapılmaması, desteklerin azaltılması ve geç ödenmesidir. Et ithalatı yapılmayacağı söylenmesine rağmen et dahil birçok üründe ithalat bağımlılığı artmıştır. İç piyasada fiyatlar yükselince ihracat kısıtlamaları getirilmesi de hatalıdır. Her çiftçi aynı zamanda tüketicidir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik nedeniyle tüketici raflardaki ürünlere ulaşamamaktadır. Tarımsal üretim alanlarını korumak, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın anayasal görevidir. Bu kurumları görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Şirketlerin sözcüsü gibi davranan kamu görevlileri istemiyoruz. Liyakat deniliyorsa herkes görevini yapsın. Gayri safi milli hasılanın yüzde 1’inden az olamayacağı belirtilen tarımsal destekler Tarım Kanunu’nun 21. maddesine uygun şekilde artırılmalıdır. Bütçe görüşmeleri başlıyor. Geçen yıl 135 milyar TL destek verilmişti. Enflasyon karşısında bu desteğin yarısı erimiştir. Oysa verilmesi gereken destek miktarı 615 milyar TL idi. 2026 bütçesinde destek miktarı yüzde 24 artışla 168 milyar TL olarak öngörülmüştür, bu son derece yetersizdir. Yüzde 1 oranı dikkate alınırsa 775 milyar TL olması gerekmektedir. Üstelik bu paralar 2027’de ödenecektir. Tarımdan tasarruf edilemez. Don, şap ve kuraklık gibi olağanüstü durumlarda ek destek paketleri hazırlanmalıdır. Üretemezsek, tüketemeyiz. Yurt dışından ürün almak çözüm değildir. Et, süt ve temel gıda ürünlerinde artan ithalat bağımlılığı milli güvenlik sorunudur. Tarım bu nedenle stratejik öneme sahiptir. Eskişehir özelinde de kamusal denetimlerin artırılması, mühendislerin atanması, DSİ yatırımlarının güçlendirilmesi ve “Köy Hizmetleri” benzeri bir kurumun yeniden kurulması gereklidir. Ekonomide üretimi, çiftçiyi ve emeği koruyan politikalar hızla uygulanırsa tarımda yaşadığımız sorunlar büyük ölçüde aşılabilir. Umutsuz değiliz; ancak mevcut ekonomi, tarım ve çevre politikaları bizleri olumsuz etkilemeye devam edecektir."

Kadın Ayağa Kalkarsa Türkiye Ayağa Kalkar! Haber

Kadın Ayağa Kalkarsa Türkiye Ayağa Kalkar!

Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları tarafından 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü dolayısıyla 81 ilde eş zamanlı olarak bir etkinlik düzenlendi. Boş tencere ve tavalarla CHP Eskişehir İl Başkanlığı önünden Hicri Sezen Meydanı'na yürüyen CHP Eskişehir İl ve İlçe Kadın Kolları üyeleri burada oturma eylemi ve bir basın açıklaması yaptı. Hicri Sezen Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasına CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Yeşildal, CHP Kadın Kolları Genel Başkan Yardımcısı Figen Kahya ile İlçe Kadın Kolları Başkanları ve Kadın Kolları üyeleri katıldı. Burada bir konuşma yapan İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Yeşildal şu ifadelere yer verdi; "Değerli Basın Emekçileri, Kıymetli Yol Arkadaşlarımız, Değerli Kadınlar, Bugün 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü. Bugün bir takvim yaprağından ibaret değil; milyonlarca insanın açlığına, işsizliğine, çaresizliğine karşı yükselen bir itirazdır. Bugün, "Yeter artık!" deme günüdür! Bu ülkede artık yoksulluk sadece cebimizde değil, umutlarımızda. Çocuklar yatağa aç giriyor, kadınlar pazardan eli boş dönüyor, emekliler bir ömür çalıştıktan sonra kuru ekmeğe muhtaç ediliyor. Gençler geleceğe değil, yurt ve burs kuyruklarına bakıyor. Ve biz biliyoruz: Bu tablo bir kader değil, 23 yıldır iktidarda olan AKP’nin iflas etmiş düzeninin sonucudur! İktidar, yoksulluğu bitirmek yerine yönetmeyi seçti. Sosyal yardımları hak değil, lütuf gibi sundu. İnsanı muhtaç bırakan yardım düzeniyle halkı susturmaya çalıştı. Ve bu sistemin en ağır yükünü yine kadınlara yükledi! Çünkü bu ülkede yoksulluğun bile cinsiyeti var! Kadınlar hem evde hem işte görünmeyen emekle sömürülüyor, kreş yokluğunda işinden oluyor, güvencesizliğe mahkûm ediliyor. TÜİK’in verilerine göre 2025 yılında kadınların iş gücüne katılım oranı sadece %36,8. Ama sahada, pazarda, tarlada, evde bu oranların çok ötesinde bir kadın emeği var. Ancak görünmüyor, görünmez kılınıyor! Çünkü bu düzen, kadının emeğini istatistiklerde bile saymıyor! Bugün Türkiye’de tablo çok açık: Nüfusun en yoksul %20’si, toplam gelirden yalnızca %6 pay alabiliyor. En zengin %20 ise pastanın yarısını, %49’unu alıyor. Veriler de bu derin adaletsizliği net biçimde ortaya koyuyor. Açlık sınırı 27 bin liranın, yoksulluk sınırı ise 90 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Buna karşın net asgari ücret 22.104 TL’de kaldı. En düşük emekli maaşı ise yalnızca 16.881 TL. Yani milyonlarca emekçi ve emekli, açlık sınırının bile altında yaşamaya mahkûm ediliyor. Ve bu artık bir ekonomik kriz değil; iktidarın bilinçli, planlı ve ısrarlı bir tercihinin sonucudur! AKP, 2025’i “Aile Yılı” ilan etti. Oysa kadınlar geçim derdiyle boğuşuyor, şiddetle baş başa bırakılıyor. Boş tencereler bile konuşuyor ama iktidar duymuyor! 4+4+4 sistemiyle milyonlarca kız çocuğu eğitimden koparıldı. Eğitim hakkı ellerinden alınan her kız çocuğu, yarının yoksul kadını haline getiriliyor! Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradayız! Kadınların sesi olmaya, emeğini görünür kılmaya, bu adaletsiz düzeni değiştirmeye geliyoruz! Çünkü biz biliyoruz: Kadın ayağa kalkarsa Türkiye ayağa kalkar! Kadın kazanırsa gelecek kazanılır! Sadece yoksullukla değil, bu yoksulluğu dayatan zihniyetle de mücadele ediyoruz. Boş vaatlerle değil; adaletle, refahla ve eşitlikle geliyoruz. Yoksulluğu yöneten değil, yoksulluğu bitiren bir Türkiye için geliyoruz! Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, kadınların yüzyılı olacak! Dayanışmayla, mücadeleyle, kararlılıkla başaracağız!"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.