SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gıda

Porsuk Haber Ajansı - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yerel Tohumlar Lezzete Dönüşüyor Haber

Yerel Tohumlar Lezzete Dönüşüyor

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin üreticiye destek olmak amacıyla başlattığı çalışmalar meyvelerini vermeye devam ediyor. Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı’na bağlı faaliyet gösteren Tohum Merkezi’nde, Türkiye'nin dört bir yanından toplanan yerel tohumları çoğaltarak hem biyoçeşitliliği koruyor hem de bu tohumlardan elde edilen mahsullerle sağlıklı ve doğal ürünler üretiyor. Proje kapsamında bu sezonun ilk domates hasadı gerçekleştirildi. Hasat edilen yerel domateslerin bir kısmı, gelecek nesiller için tohumluk olarak ayrıldıktan sonra, kalan mahsuller geleneksel yöntemlerle işlenerek katkısız domates sosuna dönüştürüldü. Büyük kazanlarda, açık ateşte kaynatılan soslar, doğal ve ev yapımı lezzetiyle dikkat çekiyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Tohum Merkezi Sorumlusu Sena Karatepe, merkezde domates, biber, kavun ve karpuz gibi 46 çeşit yerel türün tohumunun üretimini yaptıklarını belirtti. Karatepe, “Mahsullerimizden tohum ayıklama sonrası elde ettiğimiz ürünleri, domates sosu, pul biber, turşu, reçel ve sirke gibi lezzetlere dönüştürerek hem israfın önüne geçiyor hem de vatandaşlarımıza güvenilir gıdalar sunuyoruz.” dedi. Üretilen domates sosları ve diğer mamuller, belediyeye bağlı Üretici Marketleri aracılığıyla vatandaşlara ulaştırılıyor. Bu marketlerde uygun fiyatlarla satışa sunulan ürünler, tüketicilerden de tam not alıyor. Vatandaşlar, katkısız ve doğal lezzeti için belediye üretimi ürünleri tercih ettiklerini dile getirerek, yapılan hizmetlerden dolayı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkürlerini iletti. Belediye, yerel tohumların korunması ve geleneksel üretim yöntemlerinin yaşatılması hedefleriyle başlattığı bu çalışmalarla, hem üreticiye hem de tüketiciye fayda sağlamaya devam ediyor. Üretici marketler aracılığıyla satılan ürünler, sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırarak sofralara bereket ve lezzet katıyor.

Tarım Düzelmeden Ekonomi Düzelmez! Haber

Tarım Düzelmeden Ekonomi Düzelmez!

Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanlığı Yenibağlar Mahallesi’nde kurulan semt pazarını gezdi, esnafı ve vatandaşı dinledi. Semt pazarı ziyaretinin ardından bir açıklama yapan Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanı Çağlar Ölce şu ifadeleri kullandı; “Artık hepimiz görüyoruz ki bu ülkede tarımı da bitirdiler, ekonomiyi de bitirdiler. Ne alıcı memnun, ne satıcı memnun, ne de üretici… Geçtiğimiz Cumartesi günü Eskişehir’de yaşanan bir olay aslında her şeyi özetliyor. Eskişehirli bir üretici Nihat Tiryaki, hale götürüp satması halinde 40 bin lira kazanabileceği 5 ton dolmalık biberi ücretsiz olarak Sümer Mahallesi’nde vatandaşlara dağıttı. Nihat beyin amacı netti. Nihat bey herkese, “Ben bu ürünü tarlada yok pahasına satıyorum, ama vatandaşa ulaşana kadar fiyatı 8-10 kat artıyor. Bu işin adaleti yok” demek istedi. Buradan kendisini yürekten tebrik ediyorum. Pazara çıkan vatandaşımız, markete giren ev hanımımız ne alacağını şaşırıyor. Domates, biber, salatalık fiyatları resmen cep yakıyor. Ağustos ayında salatalığın kilosu 40 lira olur mu? Eskiden bu aylarda hanımlarımız, teyzelerimiz kasa kasa domates, biber alır; turşularını kurar, salçalarını yapardı. Çoluk çocuk kış boyu afiyetle yerdik. Bugün ise salçalık domates 15 liradan başlıyor. Allah aşkına soruyorum, kilosu 15 liradan domates alarak kim turşu, salça yapabilir? Ne yazık ki kışın o afiyetle yediğimiz menemenlik soslar artık hayal oldu. Bir de pazarcı esnafımızın hali var. “İşler zayıf, kazanamıyoruz” diyorlar. En çarpıcı olanı da şu. Bu yıl emekliler ve dar gelirliler meyveye hasret kaldı. Pazarcıların ifadesiyle artık aileler meyveyi sadece çocuklarına yedirmek için alıyor. Çünkü fiyatlar korkunç. Şeftali 120 lira, üzüm 80 lira, portakal 100 lira, elma 100 lira, muz 75 lira, armut 60 lira, çilek 100 lira… Kavun, karpuz dışında ucuz meyve yok. Emekli maaşıyla geçinen vatandaş, asgari ücretle evini döndürmeye çalışan aile bu fiyatlarla nasıl meyve yesin? Yetkililer çıkıp “Zirai don vurdu, ürün az oldu” diyorlar. Peki bu ülkeyi ilk defa mı don vuruyor? Bilim bu kadar ilerlemişken hâlâ bu bahanelere sığınmak akla mantığa sığar mı? Biz Anahtar Parti olarak bütün bu sorunların farkındayız. Takipçisiyiz. Bizim anlayışımız şu. Tarım düzelmeden, eğitim düzelmeden ekonomi düzelmez. Vatandaşımızın mutfağı şenlenmeden, çiftçimiz emeğinin karşılığını almadan bu ülke ayağa kalkamaz. Biz bu düzeni değiştirmeye, hem tarımı hem ekonomiyi ayağa kaldırmaya talibiz.”

Gıda Güvenliği Tepebaşı’nda Ele Alındı Haber

Gıda Güvenliği Tepebaşı’nda Ele Alındı

Tepebaşı Belediyesi ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği iş birliği ile “Gıda Güvenliği Paneli” düzenlendi. Tepebaşı Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleşen panelde sağlıklı bir yaşamın ve toplumun temelini oluşturan gıda güvenliği ele alındı. Tepebaşı Belediyesi ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği iş birliğinde gerçekleştirilen panel Tepebaşı Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Panele İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Sağlık Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Çankırı Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen, Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel, İstanbul Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, Bursa İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Bilecik Pazaryeri Belediye Başkanı Zekiye Tekin, Bursa Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Mihalıççık Belediye Başkanı Haydar Çorum, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Tepebaşı Belediyesi başkan yardımcıları ve meclis üyeleri katıldı. Katılımcıları salonda Tepebaşı Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek projelerinden olan İki Elin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Senfoni Orkestraları ve Koroları karşılarken başkanlar Tepebaşı Belediyesi Kadın Üretici Ürün Satış Noktası’nda satış yapan kadınların, Temmuz ayında tezgahlarında yer alan ürünlerin bulunduğu standı da inceledi. Panel, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Turgay ile Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce’nin açılış konuşmaları ile başladı. Başkan Ataç: Mücadelemiz devam edecek Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’ne üyelik sürecini anlatan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, “Cemil Turgay Başkanım Sağlıklı Kentler Birlik Başkanına seçildikten sonra çok önemli kararlar alındı. Bunlardan biri de bugün gerçekleştirdiğimiz Gıda Güvenliği Paneli. İklim kanunu, maden kanunu, mera kanunu gölgesinde gıda güvenliği ne kadar olabilir? Ne kadar sağlanabilir? İlk bakışta yalnızca karnımızı doyurmakla sınırlı iş ve görevmiş gibi görünen gıda meselesi, derinden bakıldığında iklim değişikliği, toprak vasfı, tüketici alışkanlıkları, kentlerin örgütlenmesi, göç, sanayileşme en nihayetinde demokrasi ve adalet gibi birçok konuya uzanan, birbirine bağlanan kapsamlı bir süreci ifade etmektedir. Gezegene zarar vermeden, onarıcı tarım yöntemlerine, kültürüne, üretime, sağlıklı beslenme hakkında gıda egemenliğine sahip çıkanlar bugün dünyanın birçok yerinde bir araya geliyorlar, tartışıyorlar ve örgütleniyorlar. Unutmayın gıdayı yöneten toplumu da yönetir. Meclisten geçen iklim kanunu sosyo-ekonomik açıdan da pek çok olumsuz etkisi olacak. Tarım sektöründe gıda egemenliğinde halk zayıflatma riski taşımaktadır. İklim krizinin olumsuz etkilerine somut atılması gereken adımlar belirlenmeli, çiftçilerimiz yalnız bırakılmamalıdır. İklim kanunun da korunarak artırılması hedeflenen ormanlar madenciliğe açılıyor. Eskişehir’de de yaşıyoruz. Bozdağ’da başlayacak olan altın madenleriyle ilgili Eskişehir’de büyük tepkiler var. Ama bu son çıkan katliam yasasıyla hepsinin yolu açıldı. Mücadelemiz devam edecek. Tepebaşı Belediyesi 2009 yılından beri yenilenebilir temiz enerji konusunda çok önemli işler yaptı. Bugün bu konuda söz sahibi olan bir belediyedir. Bugün burada arkadaşlarım adına iftihar ediyorum.” dedi. Ferdi Zeyrek’in adı Tepebaşı’nda anılacak Başkan Ataç konuşmasında geçirdiği elim kaza sonucu hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’i de anarak, “Sevgili dostlar ayrıca bugün Ferdi Başkan’ı anmadan geçemeyeceğim. İnsanların erken kaybedilmesi, olmadık bir şekilde kaybedilmesi daha üzücü oluyor. Tepebaşı Belediyesi olarak Eskişehir’de bir tesisimize onun adını verelim diye Meclis kararı aldık. Bugün dört tane çok önemsediğimiz projenin yaşadığı bir tesise Ferdi Zeyrek adını verdik. Bundan sonra onun adı ile anılacak. Projelerimizden birincisi Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Orkestraları ve Koroları’nın çalışma merkezi, ikincisi Dil ve Konuşma Terapisi Merkezimiz aynı zamanda çocuklar için Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği ve 2001 yılından beri büyük emekle yaptığımız belde evlerinden Yeşiltepe Belde Evi orada bulunuyor.” ifadelerini kullandı. Ünlüce: Gıda güvenliğini eşit şekilde erişilebilir hale getirmeliyiz Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce, “2000’li yılların başlarında henüz belediyecilikle ilgim yokken, yeni avukatlık yapmaya başlamış ve biraz da sivil toplum gönüllüsüyken duydum ki Tepebaşı Belediyesi, Sağlıklı Kentler Birliği’ne girmiş. Bu, şehirde gerçekten büyük bir heyecan uyandırmıştı. Sivil toplum oluşumlarında çalışan biri olarak bizim de elimiz hep Tepebaşı Belediyesi’ndeydi; birlikte çalışmalar yapıyorduk. Bugün eğer ‘Hayat Tepebaşı’nda güzel’ diyorsak, işte bunda Sağlıklı Kentler Birliği’nin çok büyük payı var. Bu nedenle, birliğin hem şehrimize hem de Türkiye’ye kattığı tüm değerler için huzurlarınızda teşekkür ediyorum.” dedi. Günümüzde gıda güvenliğinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Başkan Ünlüce, “Gıda güvenliği günümüzün en önemli konularından bir tanesi. Ancak bu mesele sadece tarladan sofraya gelen bir ekosistemden ibaret değil; aynı zamanda farklı boyutları da var. Bir kere eşitlikle, derin yoksullukla ve sosyal devletle ilgili bir konu. Bugün bizler, gıda güvenliğini sağlamak için çok güçlü devlet politikalarına ihtiyaç duyuyorken; yerel yönetimler ve vatandaşlar olarak iktidara karşı, devlete karşı davalar açarak, mücadele ederek bir yol bulmaya çalışıyoruz. Gıda güvenliği konusunda hep birlikte, doğru politikalarla ilerlemekten başka çaremiz yok. Bu ekosistemi birlikte kurmak zorundayız. Havamızı, suyumuzu, doğamızı koruyarak; gıda güvenliğini tüm vatandaşlarımız için eşit şekilde erişilebilir hale getirmeliyiz. Ben, bu kadar önemli bir konuyu hem Eskişehir gündemine hem de ülke gündemine taşıdığı için başta Birlik Başkanımız olmak üzere tüm üyelerine, encümen üyelerine teşekkür ediyorum.” diye konuştu. Başkan Tugay: Eskişehir herkese ilham vermiş ve örnek olan bir şehir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Sağlık Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bir ülkede yerel yönetimin, bu şehrin değişimini nasıl sağlayacağına dair Türkiye tarihindeki en güçlü örneği olan Eskişehir’deyiz. Büyükşehir Belediyesi ile Tepebaşı Belediyesi ile Odunpazarı Belediyesi ile diğer ilçeleriyle gerçekten uzun yıllardır bir vizyonla çok önemli bir değişimi gerçekleştirmiş, herkese ilham vermiş ve çalışmalarıyla herkese örnek olan bir şehir. Bu şehirde bizi konuk eden Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’a ve burada olan Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve Odunpazarı Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. “İş birliklerine hazır olmalıyız” Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin kapsamlı bir faaliyet alanına sahip olduğunu kaydeden Tugay, “Bizim çok kapsamlı bir faaliyet alanımız var. Hedefimizi geniş tutuyoruz. Öncelikle doğru belirlemeye çalışıyoruz. Belediye birlikleri politika oluşturmak için değil, dayanışma için kuruluyorlar. Belediye birliklerimizin çoğunda bir dayanışma ortamı oluşturulmaya çalışılıyor. Ama en ilişkili olduğu konular hem de bugün yaşanan sorunlar nedeniyle Sağlıklı Kentler Birliği’nin Türkiye’de politika oluşturmada da sorumlu olması gereken bir birlik olduğunu düşünüyorum. İklim Kanunu ile ilgili muhatap olunması gereken birliklerden biriyiz. Bu birliğin önemli bir birikimi var. Kendini geliştiren bir yapısı var. Ama ne olursa olsun hepimizin görevi sorun çözmek. Sorunları çözmek için bir araya geldik. Bu sorunları çözmek için bütün iş birliklerine açık olmalıyız, diyalog kapılarını açık tutmalıyız. Çünkü bahsettiğimiz şey dünyanın geleceği, insanların toplumların sağlığı.” dedi. “Daha çok dikkat etmemiz gereken dönemdeyiz” Başkan Tugay, “Türkiye’de de nüfus büyük oranda değişiyor. Bugün bizim nüfusumuzun yüzde 7’si köylerde yaşıyor. Benzer oranlar bütün dünyanın gelişmiş ülkelerinde de var. Madem şehirlerde toplandık buralarda sağlıklı yaşam ortamları oluşturmak zorundayız. Bugün dünyanın 1 numaralı krizi iklim krizi. Yakın zamana kadar iklim krizi yalan diyen çok insan duydum. Ama son birkaç yıldır anormal sıcaklıklar, kuraklık, ekosistemin değiştiğine dair birçok belirtiler var. Türkiye’nin şu an çok ciddi bir su yoksunluğu var. Bir dahaki toplantımızı da su yönetimi konusunda yapacağız. İklim krizi ile bağlantılı ama yanlış tarım politikaları ile doğrudan ilişkili gıda konusu var. Gıdanın pek çok aşamasında sorun yaşıyoruz. Gittikçe artan bir gıda yoksunluğu, gıdaya erişimle ilgili sorunları ve gıda enflasyonunu hepimiz yaşıyoruz. Ama dünyanın bazı bölgeleri bizden daha önce başladı. Önümüzdeki yıllara baktığımız zaman Türkiye’nin tamamı özellikle tarımla gıda ile uğraşan hiç kimse iyi görmüyor. O nedenle suyu, gıdayı, enerjiyi, toprağın yapısını korumaya daha çok dikkat etmemiz gereken dönemdeyiz” diyerek bir sunum gerçekleştirdi. Panel iki oturum şeklinde gerçekleşti İki oturum şeklinde düzenlenen panelin “Gıda Güvenliği” oturumunun moderatörlüğünü Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Sezerel yaptı. Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırma Vakfı (BAYETAV) Genel Sekreteri Dr. Bülent Şık ise konuşmacı olarak yer aldı. Panelin ilk oturumunda gıda güvenliği çerçevesinde küresel gıda israfından, sera gazı emisyonu etkisinden, dünya çapında tarım arazilerinin boş yere işgal edilmesinden, gıda ulaşımda yaşanan sorunlardan, sürdürülebilir ve çevreci gıda sistemlerinden, yerel üretim ve tüketim döngülerinin güçlendirilmesinden gıda hakkının kurumsal politikalara entegrasyonundan bahsedildi. İyi uygulama örnekleri anlatıldı Ardından moderatörlüğünü Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü SKB Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. R. Funda Barbaros’un yaptığı “İyi Hizmetler Müdürü Burcu Akçay, Tepebaşı Belediyesi’nin hayata geçirdiği Kadın Üretici Ürün Satış Noktası projesinden, üreticiye destek amaçlı gerçekleştirilen çilek hibesinden, BEBKA destekli kurulan Tarımsal Üretimde Tahmin ve Erken Uyarı sistemlerinden, Sakintepe Soğuk Hava Deposu’ndan, Kızılinler Balkabağı Festivali gibi örnek projeleri anlattı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi İştirak Şirketleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serap Güler ise Küllüoba Höyüğü’nde kazı çalışmaları sırasında gün yüzüne çıkarılan ve yaklaşık 5000 yıl öncesine ait tarihi ekmek, olan Küllüoba Ekmeğinin ar-ge çalışmalarından ve üretim süreçlerinden bahsetti. İZTARIM A.Ş Genel Müdürü Öztürk Kurt, İzmir’de üreticilerin ürünlerinin değerlendirildiği İzmar’ın çalışmalarından söz etti. ETİ Gıda A.Ş Kıdemli Kalite Güvence Müdürü Ahmet Koç, ETİ markasının kuruluşundan, vizyon ve misyonunu anlatırken Gıda Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Devrim Barçak Potok ise dernek faaliyetlerinden söz etti. Potok, küresel sera gazlarının yüzde 11’inin üretilen ancak tüketilmeyen gıdalardan kaynaklandığını 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiğini vurguladı.

İnegöl Piyazı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı Haber

İnegöl Piyazı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı

İnegöl Belediyesi’nin gastronomi alanında yaptığı çalışmalar sonucunda şehrin bir değeri daha tescillendi. İnegöl Köftesi, İnegöl Sütlü Kadayıfı, İnegöl Çıbrıkası, İnegöl Cerrah Kuru Fasulyesi ve İnegöl Mişorizinin ardından İnegöl Piyazı şehrin 6’ncı coğrafi işaretli ürünü oldu. İnegöl’ün sanayi ve tarım şehri kimliklerinin yanına turizmi de ekleyerek bu alanda son dönemde önemli çalışmalara imza atan, şehrin turizm değerlerini bir bir gün yüzüne çıkararak bu alanda ciddi bir gelişim sağlayan İnegöl Belediyesi, gastronomide 6’ncı markasını tescilletmeyi başardı. Turizm adına yapılan çalışmaların önemli bir ayağı olan gastronomi çalışmaları kapsamında İnegöl Köftesinin yanında şehrin birbirinden kıymetli gastronomi değerlerini de ülkemize ve dünyaya tanıtmak amacıyla çıkılan yolda daha önce; İnegöl Çıbrıka Bitkisi, İnegöl Cerrah Kuru Fasulyesi ve İnegöl Sütlü Kadayıfı ve İnegöl Mişorizinin coğrafi işareti alınmıştı. Son olarak İnegöl Piyazı da şehrin 6. Coğrafi işaretli ürünü olarak tescillendi. İNEGÖL PİYAZI COĞRAFİ İŞARET LANSMANI YAPILDI İnegöl Piyazının coğrafi işaret lansmanı Cuma akşamı Gastro İnegöl Restoranı bahçesinde gerçekleştirildi.  İnegöl protokolüyle birlikte İnegöl ve Bursa’dan sektör temsilcileri, gastronomi profesyonelleri, basın mensupları ve influencerlar lansmana katıldı. Programda İnegöl Piyazına özel bir menü Gastro İnegöl şefleri tarafından misafirlere sunuldu. Piyaza özel hazırlanan menü davetlilerden tam not aldı. ŞEHRİN TÜM ZENGİNLİKLERİNİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK İSTİYORUZ İnegöl’ün coğrafi işaretli ürünlerinin sunumunun yapıldığı özel bir masanın da hazırlandığı program, İnegöl Belediyesi Halk Dansları Ekibinin gösterileriyle başladı. Ardından Belediye Başkanı Alper Taban davetlilere hitaben bir selamlama konuşması yaptı. Aynı zamanda 15-22 Nisan tarihlerinin Turizm Haftası olduğunu hatırlatan Başkan Taban, “Turizm haftası içerisindeyiz. Bizler de bu anlamlı haftayı özel bir programla kutlamak istedik. İnegöl’ümüz 5 bin yıllık bir tarihe sahip. İçerisinde kültürü, doğası, sanayisi, turizmi, gastronomisi gibi pek çok değere sahip bir şehirde yaşıyoruz. Dolayısıyla şehrimizin tüm bu zenginliklerini de gün yüzüne çıkarmak, unutulanlar varsa bunları yeniden keşfetmek ve beraberinde de buradan yeni fırsatlar oluşturma çabasıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu minvalde Şehir Araştırmaları Merkezimizi kurmuştuk. Orada da bu bahsetmiş olduğum şehrin değerlerini ortaya çıkarma çalışmalar bu merkez üzerinden devam ediyor olacak” dedi. İNEGÖL KÖFTESİNDEN GÜÇ ALARAK YOLA ÇIKTIK Gastronomi anlamında önceki dönem üniversiteler ve akademisyenlerin desteği ile bir dizi çalışma yapıldığını hatırlatan Başkan Taban, “Akademisyenlerimizden bu alana eğilmemiz gerektiği noktasında tavsiyeler almıştık. Bu konuda bizlere bir çalışma programı, bir yol haritası oluşturdu hocalarımız. Başta Prof. Dr. Murat Doğdubay hocamız olmak üzere ve çalışma ekibimiz, tüm değerli hocalarımızla bu çalışmaları hazırladık. Gastronomide bizlere en başta güç veren aktör İnegöl Köftesi. İnegöl Köftesinden daha fazlası diyerek çıktığımız bu yolda şehrimizde 200’ün üzerinde yemek çeşitliliği olduğunu gördük. Bunları da bir bir reçetelendirerek Gastro İnegöl Restoranımızda da tanıtmaya ve tadımlatmaya başladık. Coğrafi işaretleri de almaya devam ediyoruz” diye konuştu. İNEGÖL’ÜN 1 OLAN COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN SAYISI 6’YA ULAŞTI Gastronomi çalışmalarının sadece İnegöl değil Bursa ve ülkemiz adına da önemli olduğunu kaydeden Taban, “Bunlar sadece bölgemiz adına bir değer değil. Gastronomi hem Bursa’mız hem ülkemiz hem dünya adına tanıtılması durumunda fırsatlar sunan bir alan. Biz daha öncesinde de coğrafi işareti olan İnegöl Köftemizin yanına bu düşünceyle; Mişoriz, İnegöl Sütlü Kadayıfı, İnegöl Çıbrıka Bitkisi, Cerrah Kuru Fasulyemizin de coğrafi işaretlerini almıştık. 6’ncı coğrafi işaretli ürünümüz de İnegöl Piyazı oldu. Bu şekilde hem Bursa bölgemizin coğrafi işaret sayısını arttırmış oluyoruz hem de İnegöl’ümüzün bir olan coğrafi işaret sayısını altıya çıkarmış olduk. İnegöl Piyazı da bilindiği üzere İnegöl Köftesinin yanında vazgeçilmezi. Aslında Sütlü Kadayıfta böyleydi. Bugün artık her biri coğrafi işaretli ürünler olarak karşımızdalar” ifadelerinde bulundu. ÜRÜNLERİMİZİN LOKANTA VE RESTORANLARDA YER ALMASINI İSTİYORUZ Başkan Alper Taban, konuşmasında bir arzusunu da ifade ederek şöyle konuştu: “Bunların sadece coğrafi işaretlerini almış olmak yeterli değil. Bu ürünlerimizin köftecilerimizde, lokanta ve restoranlarda en güzel şekilde yerini almasını arzu ediyoruz. Bugün de bu lansman vesilesiyle sizlerle heyecanımızı paylaşalım istedik.” DEĞERLERİMİZİ YAŞATMAK BİZİM SORUMLULUĞUMUZ Başkan Taban’ın ardından İnegöl Kaymakamı Eren Arslan da kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı. Kaymakam Arslan, “Artık biz İnegöl’ümüzde her gün yeni bir değerimizi, zenginliğimizi kamuoyu ile buluşturmaya alıştık. Bu güzel çalışmaları yapan Belediye Başkanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum. Bizler ne kadar çalışsak azdır çünkü gerçekten çok fazla zenginliğimiz var. Bunları ortaya çıkarmak, güncellemek ve sunumunu yapmak hepimizin ortak vazifesi. Bu aynı zamanda bizim kültürümüze ve bu toprakları, bu mirasları bizlere bırakan atalarımıza karşı sorumluluğumuz” diye konuştu.

Gıda Arzını Olumsuz Etkileyecek Bir Risk Bulunmuyor Haber

Gıda Arzını Olumsuz Etkileyecek Bir Risk Bulunmuyor

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, olumsuz hava koşulları sonucu bazı bölgelerde yaşanan zirai don olayı ile ilgili bütün ekiplerin sahada gerekli çalışmaları yürüttüğünü belirterek, “Başta hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar olmak üzere stratejik öneme sahip tarım ürünlerinde, yurt içi gıda arzını olumsuz yönde etkileyecek bir risk bulunmuyor" ifadelerini kullandı. Yumaklı, Bakanlık bürokratları ile olumsuz hava koşulları sonucu bazı bölgelerde yaşanan zirai don olayı ile ilgili bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi.  Toplanı sonrası açıklamalarda bulunan Bakan Yumaklı, küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerin başında, coğrafi konumu itibarıyla Türkiye'nin geldiğine dikkati çekti. “EKİPLERİMİZ SAHADA" Tarımsal üretimin de hava koşullarından en çok etkilenen sektörlerin başında geldiğine işaret eden Yumaklı, özellikle son 4 günlük dönemde hava sıcaklıklarındaki ani düşüşler sonucu, ülkenin belli bölgelerinde zirai don, kar yağışı, dolu olaylarıyla karşı karşıya kalındığını anımsattı. Tüm üreticilere ve çiftçilere bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi ileten Yumaklı, şöyle konuştu: “Tarım ve Orman Bakanlığı olarak, elbette hava hareketlerini çok yakından takip ediyoruz. Dolasıyla bu hava hareketleri olmadan önce de önümüzdeki dönemde neler olacağına dair değerlendirmeleri yaptık. Don olaylarının görülebileceği illerimizde Tarım ve Orman Bakanlığı ekiplerimiz üreticilerimizi ikaz ettiler. Onlarla birlikte bu zirai donun etkilerinin minimuma indirebilecek çalışmaları başlattılar. Don olayı sonrasında ise bütün ekiplerimiz sahada hasar tespit çalışmaya başladı. Özellikle geçtiğimiz cuma gecesi -15'lere kadar sıcaklık düştü. Çoğu hasarında en çok gerçekleştiği dönem bu gece oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da detaylı olarak bilgilendirdiğini belirten Yumaklı, Erdoğan'ın da kendileri çalışmaların süratle gerçekleşmesini ve hızlıca tamamlanmasını yönünde talimat verdiğini vurguladı. Sahadaki çalışmaların devam ettiğini belirten Yumaklı, şunları söyledi: “Henüz hasar tespit çalışmaları devam ederken, 'ülkemizdeki bütün tarımsal faaliyetin bundan olumsuz etkilendiği, bizim gıda arz güvenliği açısından büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuz ve yurt dışına bağımlı olunacağı' gibi yorumlara rastladık. Bunların kesinlikle iyi niyetli yorumlar olmadığını belirtmek istiyorum. Başta hububat olmak baklagiller ve yağlı tohumlar olmak üzere stratejik öneme sahip diğer tarımsal ürünlerde hasar söz konusu değil. Ancak eksi 15 dereceye kadar düşen sıcaklıklar sonucu oluşan don olayı, ülkemizin belli bölgelerinde meyve çeşitlerini maalesef etkilemiştir." “GIDA ARZ GÜVENLİĞİ AÇISINDAN BİR TEHLİKE BULUNMUYOR" İlk tespitlere ve saha gözlemlerine göre kayısı, üzüm, elma, şeftali, nektarin gibi bazı meyve gruplarında farklı derecelerde hasar meydana geldiğini dile getiren Yumaklı, şunları kaydetti: “Özetle; 206 çeşit tarım ürünü üretimiyle dünyada bu anlamda nadir örneklerden biri olan ülkemizde, son yaşanan don olayı sonrasında stratejik ürünlerle ilgili olarak gıda arz güvenliğine ilişkin herhangi bir problem olmadığını belirtmek istiyorum. Meyve grubundaki hasarın boyutu da halihazırda devam eden çalışmalar sonucu ortaya çıkmış olacak. Hava şartlarının mevsim normallerine dönmeye başladığı ve üretim süreçlerinin devam ettiği dikkate alındığında, üretimin devamlılığını dönük Tarım ve Orman Bakanlığı olarak her türlü gerekli çalışmayı yürütüyoruz. Bu olay da göstermiştir ki; don, dolu, sel ve kuraklık gibi olumsuz durumlardan etkilenmemek için Tarım Sigortalarının (TARSİM) yaptırılması son derece hayatidir. Bunun poliçe beledinin yüzde 70'i devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca kayıtlılık da son derece önemlidir. Dolasıyla Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıt olanların hasar tespitleri çok daha kolay ve hızlıca yapılmaktadır. Buradan bütün çiftçilerimize mutlaka bir tarımsal üretim yapıyorsanız tarım sigortasını yaptırın ve Çiftçi Kayıt Sistemi'ne mutlaka kayıt olun. Bu zamana kadar olduğu gibi Tarım ve Orman Bakanlığı olarak gıda arz güvenliğimizi sağlayan çiftçilerimizin hemen yanında olmaya devam edeceğiz."​

Don Olayı Birçok Bölgede Ağır Bir Yıkım Yarattı Haber

Don Olayı Birçok Bölgede Ağır Bir Yıkım Yarattı

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, zirai dondan etkilenen bölgelerin “Afet Bölgesi” ilan edilmesi gerektiğini vurgularken, Afet Yasası’nın da yenilenmesi gerektiğini belirtti, “Bugünkü mevzuata göre çiftçinin büyük bir kısmı Afet Yasası’ndan yararlanamıyor. Çünkü yasa, ancak mal varlığının yüzde 40’ından fazlası zarar görürse yardım yapılabileceğini söylüyor. Bu eşik derhal kaldırılmalı, çiftçinin gerçek zararı esas alınmalıdır” dedi. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, İznik ve Yenişehir’de zirai don afetinden etkilenen çiftçilerle bir araya geldi. Sarıbal, CHP İznik İlçe Başkanı Sadullah Eşiyok, Yenişehir İlçe Başkanı Deniz Dörtkardeş, İznik Ziraat Odası Başkanı Vedat Çakar, Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Sadi Aktaş’ı ziyaret ederek ilçelerde yaşanan mağduriyet hakkında bilgi aldı. Milletvekili Sarıbal, zirai dondan etkilenen bölgelerin “Afet Bölgesi” ilan edilmesi gerektiğini vurgularken, Afet Yasası’nın da düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Çiftçinin don enkazı altında kaldığını ifade eden Sarıbal, “Tarımsal potansiyeli en yüksek bölgelerimizden biri olan, yılda dört ürün alınabilen bereketli İznik ve Yenişehir topraklarındayız. Ancak bugün bu bereketin değil, ne yazık ki büyük bir tarımsal felaketin tanığıyız. Bu yıl Türkiye’nin geniş bir kesimi, tarımsal anlamda bir doğal afeti, adeta bir depremi yaşıyor. Don olayı birçok bölgede ağır bir yıkım yarattı. Nektarin, kivi, armut, zeytin, erkenci erik, kiraz… Her türlü meyvenin yetiştiği bu verimli topraklarda çiftçi adeta enkaz altında. Hasar görmezden gelinemeyecek kadar büyük. Bu noktada acilen atılması gereken adımlar var. Zarar tespit çalışmaları Tarım İlçe Müdürlükleri tarafından detaylı bir şekilde yapılmalı. Ürün bazında kayıplar belirlenmeli, yıllık üretim maliyetleri hesaplanmalıdır. Çiftçimizin Ziraat Bankası başta olmak üzere tarımsal amaçlı kullandığı tüm krediler sıfır faizle dondurulmalı ve en az bir yıl geri ödemesiz olmak üzere 4-5 yıla yayılarak taksitlendirilmelidir. Bu da yeterli değildir. Üretici ayakta kalabilmek, geçimini sürdürebilmek zorundadır. Bu nedenle çiftçimize 0 faizli yeni destek kredileri sağlanmalıdır. Bugünkü mevzuata göre çiftçinin büyük bir kısmı Afet Yasası’ndan yararlanamıyor. Çünkü yasa, ancak mal varlığının yüzde 40’ından fazlası zarar görürse yardım yapılabileceğini söylüyor. Bu eşik derhal kaldırılmalı, çiftçinin gerçek zararı esas alınmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı bu zararın acilen karşılanması için harekete geçmek zorundadır” diye konuştu. TARIMSAL GİRDİLERDEKİ ARTIŞ, GIDA FİYATLARINA YANSIYOR Gıda fiyatlarında yaşanan olağanüstü artışa da değinen Sarıbal, bu artışın tarımsal girdi fiyatlarıyla doğrudan etkili olduğunu vurgulayarak, “Tarım sektörünün bankalara olan kredi borcu sadece şubat ayında 46,2 milyar lira arttı. Toplam borç 935,9 milyar lira. Yılın ilk iki ayında borç artışı 67,3 milyar lira. Üstelik çiftçinin ürettiği ürünlerin de her gün fiyatı düşüyor. Gıda fiyatlarında 2024 Mart ayından bu yana yüzde 37 oranında artış var. TÜİK verilerine göre son üç yılda gıda enflasyonu yüzde 289 oldu. Meyve fiyatlarındaki artış yüzde 368, çay fiyatlarındaki artış yüzde 325’i buldu. Halkımız neredeyse ekmek alamaz hale geldi. Çünkü son üç yılda ekmek fiyatları yüzde 293 oranında arttı. Çiftçilerimizin bugün yaşadığı sorun, yarın sofralarımıza zam olarak yansıyacak” ifadelerini kullandı.

Tanzim Satış Ruhu İZMAR İle Küllerinden Doğdu Haber

Tanzim Satış Ruhu İZMAR İle Küllerinden Doğdu

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 43 yıl kente hizmet veren tanzim satış mağazalarını İZMAR adıyla yeniden İzmirlilerin hizmetine sundu. Karabağlar, Menemen ve Gaziemir’de üç şubeyle hizmete açılacak mağazaların ilki olan Bozyaka şubesi, Başkan Dr. Cemil Tugay’ın ilk alışverişiyle hizmete başladı. Güvenilir gıda ve temel tüketim ürünlerinin uygun fiyatla satışa sunulduğu İZMAR’ların piyasa fiyatının yüzde 20 altında satış yapacağını açıklayan Başkan Tugay, vatandaşın yaptığı 5 bin liralık bir market alışverişinin bin lirasının cebinde kalacağını söyledi.  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın İzmirlilere müjdesini verdiği ve 1973-2016 yılları arasında Tansaş Tanzim Satışları AŞ olarak kentte hizmet veren market zinciri, “İZMAR” adıyla yeniden hizmete açıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki İZTARIM bünyesinde işletilecek İZMAR mağazaları Karabağlar, Menemen ve Gaziemir’de olacak. Şubelerin ilki olan Karabağlar Bozyaka Şubesi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın ilk alışverişiyle hizmete başladı. Bozyaka’nın ardından Menemen Ulukent Şubesi’nin açılış töreni önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek. İzmirlilere güvenli gıdanın yanı sıra temizlik ürünlerinden kişisel bakıma kadar temel tüketim ürünlerini kâr amacı gütmeden satışa sunan İZMAR’da, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından üretilen süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, Halk Ekmek ile Şaşal Su, Badem Su ve İzmir Su tek çatı altında uygun fiyatla satışa sunuldu. “Biz halktan yana olan insanlar olarak mecburen bu işe girdik” Ziyarette konuşan Başkan Tugay, İZMAR projesinin detayları hakkında bilgi verdi. Başkan Tugay, önemli bir karar verdiklerini belirterek “Bu kararın ilk uygulamasını bugün burada hayata geçiriyoruz. Bizler Tansaş’larla büyüdük. Belediyenin marketlerinin güvenilirliği ve fiyatlarının uygunluğunu yaşayarak öğrendik. Bir süre önce Tansaş’lar devredildi. Birçok belediyemiz sosyal market uygulamaları yapmaya çalıştı. Bunlar istenildiği kadar güçlü uygulamalara dönüştürülemedi. Tekrar tanzim satış marketlerini hayata geçireceğiz derken bize ‘marketçilik belediyenin işi değil’ denildi. Bence de değil. Zaten yapmaya çalıştığımız da bildiğimiz anlamda marketçilik değil. Biz bir market açalım, buradan para kazanalım, birilerine paralar kazandıralım diye bu işlerle ilgilenmiyoruz. Biz halktan yana olan insanlar olarak mecburen bu işe girdik. İnsanlarımız gün yüzü görsün, adil olarak ülkenin olanaklarından faydalansın diye bu görevlerdeyiz” diye konuştu. “Üreticiye ve tüketiciye yapılan haksızlıklara karşı adım atmak zorundayız” Türkiye’de ve İzmir’de yurttaşların alım gücünün düştüğüne dikkat çeken Başkan Tugay, “Zincir marketlerin fiyat politikalarına herkes mahkûm durumda. İşin öbür tarafında üreticilerin de mağduriyetleri var. Üreticilerden çok düşük rakamlara alıyor zincir marketler, tüketiciye ne kadara satılacağını da kendi aralarında belirliyorlar. Dolayısıyla hem üreticiye hem tüketiciye yapılan haksızlıklara karşı da bazı adımlar atmak zorundayız” dedi. “Vatandaşın 5 bin liralık alışverişinin bin 250 lirası cebinde kalacak” Başkan Tugay, İZMAR marketlerinde ürünlerin piyasadaki en ucuz fiyatlarından yüzde 20-25 daha indirimli satılacağını vurguladı. Başkan Tugay, “Her ay 5 bin lira mutfak masrafı olan bir vatandaşımızın normal markette yapacağı alışverişe göre bin lirası, bin 250 lirası cebinde kalacak. Sıkıntılı durumlarda baktık, bazı ürünlerin fiyatları çok yükseliyor, onları dengeleyecek şekilde üretim ve alım yaptıracağız. İnsanlarımıza o ürünleri de ulaştıracağız. İnsanların temel ihtiyaçlarında mağdur olmaması için elimizden geleni yapacağız” ifadelerini kullandı.  Halkın öneri ve talepleri doğrultusunda projenin geliştirileceğini ifade eden Tugay, “Sizlerin önerileri, dilekleri bizim için yol gösterici olacak. Ekmeğimiz var, suyumuz var, etimiz, süt ürünlerimiz, tarladan gelen ürünlerimiz var. Hepsi piyasadan yüzde 20-25 daha ucuza satılacak.  Herhangi bir yerde bir yanlış görürseniz lütfen beni uyarın” şeklinde konuştu. 15 Halkın Bakkalı şubesi İZMAR’a dönüşecek İZMAR projesinin kısa sürede İzmir geneline yayılması hedefleniyor. İzmir genelinde 15 market ve 1 gezici market olmak üzere hizmet veren Halkın Bakkalı şubeleri kısa sürede İZMAR mağazalarına dönüşecek. Bozyaka Şubesi’nin ardından ikinci şube Menemen Ulukent’te, ardından Gaziemir’de hizmete açılacak. İZMAR’da sadece güvenilir ürünler yer alacak İZTARIM AŞ, İZMAR’da satışa sunulacak ürünleri belirlerken Türkiye genelinde üretim standartlarına uygun, sadece güvenilir ürünlerin market raflarında yer alması için özel çalışma yürüttü. Gıda ürünlerinin yanı sıra temizlik, kişisel bakım gibi temel tüketim ürünlerinin de markette yer alacağını İZMAR’da markaya dayalı değil, güvene dayalı bir ürün gamı oluşturulacak. İlk etapta İZMAR’larda 21 kategoride 581 ürün yer alacak. Büyükşehir’in et, süt ürünleri ve tüm suları tek çatı altında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait 100. Yıl Bayındır Süt İşleme Fabrikası ve Ödemiş Et Entegre Tesisi’nde üretilen et ve süt ürünleri İZMAR’da uygun fiyatla halkla buluşacak. Et ve süt ürünlerinin yanı sıra Şaşal Su, Badem Su ve İzmir Su ürünlerini tek çatı altında, İZMAR’da satışa sunulacak. Belirli mağazalarda su satışı için “gel al” noktaları oluşturulacak. Halk Ekmek büfesi olarak da hizmet verecek İZMAR mağazaları açıldığı her yerde Halk Ekmek büfesi olarak da hizmet verecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ürettiği ve uygun fiyatla yurttaşa sunduğu sağlıklı ve güvenilir ekmeğe artık İZMAR’da da ulaşılabilecek.

Bakan Yumaklı'dan Gıdada Usulsüzlük Yapan İşletmelere Uyarı! Haber

Bakan Yumaklı'dan Gıdada Usulsüzlük Yapan İşletmelere Uyarı!

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye Şap Enstitüsünü ziyaret ederek burada incelemelerde bulundu. Bakan Yumaklı, burada yaptığı açıklamada, enstitünün, Kovid-19 salgını döneminde TURKOVAC aşısının üretilmesi çalışmalarına destek veren tecrübeli kurumlardan biri olduğuna işaret ederek "Dünyada şap aşısı üreten 7 merkezden birinin bu enstitüsü olduğunu gururla söylemek istiyorum." diye konuştu. Yumaklı, Türkiye'nin 1967'de sadece 12 milyon doz aşı üretebildiğini, 2022'de bu sayının yaklaşık 128 milyon doza yükseldiğini aktararak "Bu yıl bu rakam 200 milyon doza ulaşacak. Dolayısıyla son derece önemli bir aşama katetmiş durumdayız." ifadelerini kullandı. Söz konusu aşıların ihracatında da önemli bir aşama katedildiğini aktaran Yumaklı, "2024'te yaklaşık 11 milyon doz aşı ihracatı yapıldı ve kademe kademe devam ediyor. Özellikle dost ve kardeş ülkelerin çok yoğun talebi var. Dolayısıyla bu enstitünün şap aşısı üretimiyle ilgili kabiliyetini de kapasitesini de arttırmak üzere çalışmalarımız devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu. Bakan Yumaklı, aşılama kampanyasını 17 Şubat'ta başlattıklarını anımsatarak "13 Nisan itibarıyla sona erecekti ancak araya bayramın girmesi ve diğer unsurlarla birlikte bunu 2 Mayıs'a kadar uzattık. Dolayısıyla bütün çiftçiler ve üreticilerimizin, aşılama kampanyasını yaptırmamış olanların mutlaka ama mutlaka bu süre içerisinde yaptırmalarını istirham ediyoruz." dedi. "SAĞLIĞI TEHLİKEYE DÜŞÜRECEK HERHANGİ ÜRÜNÜ VATANDAŞLARIMIZIN HİZMETİNE SUNMAYIN" Yumaklı, Bakanlığının önemli görevlerinden birinin de güvenilir ve kaliteli gıdaya erişim konusunda çalışmalar yapmak olduğuna işaret ederek vatandaşların güvenilir gıdaya ulaşabilmesi için denetimlerin devam ettiğini bildirdi. En iyi denetçinin vatandaşın kendisi olduğuna dikkati çeken Yumaklı, vatandaşların bu konuda tespit ettiği uygunsuzlukları Bakanlığa bildirmelerini istedi. Bakan Yumaklı, son günlerde tavuk döner başta olmak üzere, gıda zehirlenmelerinin yaşandığına dikkati çekerek bu tür hadiselerin olmaması için önden önlem alınması gerektiğini vurguladı. Denetimleri sıklaştırdıklarını ve ekiplerin sahada teyakkuzda olduğunu belirten Yumaklı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer bir gün bu ürünü satışa sundunuz ve akşama kaldı, bunu ertesi gün kullanamazsınız, yasaktır. Ancak maalesef kar hırsıyla bu, bir sonraki gün çiğ etle beraber pişiriliyor. Bozulmayla ilgili emarelerin, tatla ilgili değişikliklerin elimine edilmesi için farklı türde sosların kullanılması gibi bir alışkanlık son günlerde ortaya çıktı. Bunlarla ilgili denetimlerimizi sıklaştırdık. Bu tür işlere tevessül eden üreticileri uyarıyorum, herhangi bir denetimde bunu tespit ettiğimizde çok ağır cezalar uygulayacağız ve kapatma işlemini gerçekleştireceğiz. Dolayısıyla lütfen bu konuda hassasiyet gösterin, sağlığı tehlikeye düşürecek herhangi ürünü vatandaşlarımızın hizmetine sunmayın." "FUAR, TANITIM GÜNLERİ, PANAYIR GİBİ ETKİNLİKLERİ DE DENETLEYECEĞİZ" Bakan Yumaklı hem sektörel hem de bölge bazlı denetimleri devam ettirdiklerini bildirerek 1 Nisan'da lokanta ve restoran gibi toplu tüketim yerlerinde denetimlerin başladığını söyledi. Valilikler vasıtasıyla yerel yönetimlere uyarıları olacağını belirten Yumaklı, "Özellikle fuar, tanıtım günleri, panayır gibi etkinliklerde gıda satış ve tüketim yerlerinin sahip olması gereken hijyen kuralları ile o ürünlerin sunumu ve içeriğine kadar nasıl olması gerektiğiyle ilgili bildirimi kendilerine yapacağız ve ayrıca denetleyeceğiz." diye konuştu. Yumaklı, "yöresel, organik ve ekolojik" tanımlarıyla satılan ve bu şekilde olmadığı tespit edilen ürünlere yönelik de denetimlerin devam ettiğini ifade etti. Denetim sonuçlarına ilişkin de bilgi veren Yumaklı, "1 Nisan'dan itibaren 13 bin 691 gıda kontrolü gerçekleştirdik, bunlarda 224 uygunsuzluk tespit ettik ve 22 milyon lira idari para cezası uyguladık. Halkımızın güvenilir gıdaya ulaşımıyla alakalı hiçbir uygunsuzluğa toleransımız olmayacak, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız." dedi. ÜRETİCİLERE ZİRAİ DON UYARISI Bakan Yumaklı, iklim değişikliğinin tarıma etkisine işaret ederek kuraklık ve zirai don olaylarıyla çok sık karşılaştıklarını bildirdi. Özellikle 5 gün boyunca ülkenin belli bölgelerinde olumsuz hava koşullarının tarımsal üretimi etkileme potansiyeline sahip olduğuna dikkati çeken Yumaklı, şunları kaydetti: "Özellikle zirai don, dolu, sel ve taşkın gibi konularda vatandaşlarımızın, üreticilerimizin arkadaşlarımız tarafından yapılan uyarılara riayet etmelerini özellikle kendilerinden istirham ediyoruz. Hem bizim il ve ilçe müdürlüklerimize hem de ALO TARSİM 172 Hattı'na ihbarda bulunmalarını özellikle rica ediyorum. Önemli başka bir husus sigorta konusu. Devletimiz, her türlü olumsuz duruma karşı tarımsal üretimi sigorta altına alacak poliçe bedelinin yüzde 70'ini ödüyor. Çiftçilerimizin, üreticilerimizin bundan sonra çok daha fazla yaşanması muhtemel doğa olaylarından etkilenmemesi için bu sigortayı yaptırmalarını özellikle kendilerinden istirham ediyoruz."

Gürer: "Yumurtada Fahiş Fiyat Artışı Neden?" Haber

Gürer: "Yumurtada Fahiş Fiyat Artışı Neden?"

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de son günlerde temel gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışlarına ve özellikle yumurta da fahiş fiyat artışına dikkat çekti. Gürer, “Gerçek gündem olan, insanların yaşamını doğrudan etkileyen konuların konuşulması ne yazık ki öteleniyor. Et, ekmek ve kent lokantalarında yemek kuyrukları derken, sonunda Türkiye yumurta kuyruklarını da gördük.”dedi. İkinci Dünya Savaşı dönemini hatırlatan Ömer Fethi Gürer, “O dönem Osmanlı'dan alınan borçların ödendiği, sanayileşmemiş bir ülke şartları vardı. Şeker ve sanayi unu dahi ithaldi. Yokluk ve yoksullukla savaştan çıkılmış koşullarda bir ayağa kalkış mücadelesi vardı günleri eleştirip bugün kuyrukları ve yoksullaşmayı saklamaya çalışan bir iktidar var. Millî Mücadele'nin liderlerini eleştirerek, beceriksiz ve yetersiz yönetimini saklayan bir anlayışla karşı karşıyayız.” diyerek AKP iktidarının yönetim politikalarını eleştirdi. TAVUK VE YUMURTA ÜRETİMİNİN TİCARİLEŞTİRİLMESİ Eski Türkiye’de  neredeyse bahçesi olan  her evde  tavuk beslendiğini belirten Ömer Fethi Gürer, “Tavuk ve yumurta, ticarileştirilmek amacıyla kentlerde beslenmesi yasaklandı. Bugün, kentte tavuk beslemeye kalkarsanız, doğrudan görevliler gelip Kabahatler Kanunu'na göre ceza yazıyorlar. Böylece tavuk da yumurta da büyük şirketlerin kontrolüne verildi. Bu yolla birileri kazandı, ama yurttaşın kendi tavuğunu ve yumurtasını elde etmesinin dahi önü kesildi. İşte serbest piyasa ekonomisi dediğimiz ve yalnızca "soygun ekonomisi" olarak ülkemizde uygulanan süreç, bu durumların yaratılmasına da vesile oldu.” diye konuştu. FİYAT ARTIŞININ SEBEBİ NE? CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yumurta fiyatlarındaki artışın arkasında yatan nedenleri sorgulayarak şunları söyledi: “Üretilen ürüne rağmen fiyatların bu kadar hızlı yükselmesini getiren sebepler yeterince irdelenmiyor. Türkiye, yurt dışına yumurta ve tavuk eti de ihraç eden bir ülke. Temel gıda maddelerinde yumurtanın fiyat artışı yılbaşından bu yana devam ediyor. Aralık 2024'te 100-120 lira olan otuzlu yumurta kolisi, 250 liraya çıktı. Yüzde yüze yakın bir artış var. Üretim maliyeti, nakliye artışı, elektrik artışı, mazot artışı, işçilik artışıyla bunu açıklamak da olası değil. İhracat artışına bakıyoruz. İç piyasanın talebini karşılayacak kadar üretim olduğuna göre, ihracatın da bu işte önemli bir etkisi yok. Öyle olunca, bu fiyat artışı nereden kaynaklanıyor?” diye sordu. GÜRER, SEKTÖRE AİT VERİLERİ PAYLAŞTI Türkiye'nin yumurta üretim ve ihracat rakamlarını paylaşan Gürer, “2023 yılında 201.627 ton, yani 3.379.154.436 adet yumurta ihraç edilmiş ve 403.297.474 dolar gelir sağlanmış. 2024 yılında ise 197.733 ton, yani 3.313.937.728 adet yumurta ihraç edilerek 459.939.396 dolar gelir elde edilmiş. 2025 yılının ilk iki ayında 19.973 ton, yani 328.854.267 adet yumurta ihraç edilerek 61.999.893 dolar ülkemize gelir sağlanmış. Yumurta üretimine baktığımızda, 2023 yılında 20.637.734.000 adet yumurta elde edilmişken, 2024 yılında bu rakam 21.155.089.000 adete çıkmıştır. 2025 yılının ilk ayında ise 1.652.615.000 adet yumurta üretilmiştir. Yumurta tüketimini kişi başı üzerinden değerlendirdiğimizde, 2023 yılında yıllık 204 adet olan tüketim, 2024 yılında kişi başına 223 adete çıkmıştır. Ancak sağlıklı beslenme açısından, kişi başına yıllık en az 300 adet yumurta tüketimi tavsiye edilmektedir. Yumurta tavuğu sayısı da 2023 yılında 114.476.843 adet iken, 2024 yılında 109.100.202 adet olarak gerçekleşmiştir. Burada 5.376.641 adet azalma görülüyor. İşletme sayısına baktığımızda, 2022 yılında 73 kuluçkahane, 55 kombine ve kesimhane, 405 damızlık, 2.683 ticari etlik ve 2.074 ticari yumurtacı olmak üzere toplam 10.290 adet kanatlı hayvan işletmesi bulunduğu görülüyor. Yumurta yemi fiyatları 50 kilogram için 1.500 ile 1.800 lira arasında değişiyor. Bir yumurtayla 200 gram yem alınabilmesi gerekiyor. Eğer alınamazsa, üretici bu bağlamda sıkıntı yaşıyor. Hemen hemen tamamı ithal olan yemlerin fiyatları, tavuk üretimini de etkiliyor. Tavuk fiyatları da 2024 yılında tüm tavuğun kilosu 65 lirayken, 2025 yılında 100 liraya çıkmış bulunuyor.” dedi. OLAN GARİBANIN YUMURTASINA OLDU  CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Tavukta da, yumurtada da üretimle ilgili bir sorun yok. Girdi maliyetlerinin %100'e varacak kadar artmadığı bir süreçte, nasıl oluyor da yumurta fiyatları bu kadar artıyor? Hadi Amerika'nın yumurta talebi doğrultusunda ihracat artsa, oradan bir değişim oldu diye düşünülebilir. Ama yurt içinde tüketime sunulan yumurta miktarı Türkiye için yeterli. Böyle olunca, fakirin fukaranın ulaşabildiği bir yumurtada bile fiyatların bu kadar artması, sistemin yarattığı bir sorun. Siyasi iktidarın, üretimle ilgili süreçleri doğru yönetmediği birçok tarım ürününde göründüğü gibi, hayvancılıkta da problemler oluşuyor. Bu bağlamda, yeterli ve düzenli bir takibin olmaması ile doğrudan ilgili. Herkes kendi kafasına göre haklılığını ortaya sürerse ve bu bağlamda tüketici de daha pahalı ürüne mahkûm edilirse, bu iş önümüzdeki süreçte yaşanabilecek sorunların habercisi olur. Şu anda yaşanan süreçler sağlıklı değil ya da yapılan işlerde vatandaş kazıklama anlayışı egemen.” şeklinde konuştu. SORUN DA ÇÖZÜM DE BELLİ Gürer, “Bu işin üretici kısmındaki problemler belli. Oradaki sorunların üzerine, son tüketiciye kadar gelen evredeki fiyat artışını yaratan unsurlar doğru analiz edilmelidir. Bunun da başlıca yolu, belli ölçüde kâr marjının sınırlanmasından geçiyor. Yani üretici ürettiğinde, üreticinin kârının üzerinde aracılar kâr ederse, tüketiciye sürekli olarak gerek tarım ürünleri gerekse hayvancılıktan elde edilen ürünler daha yüksek fiyatlarla sunulmaya devam eder. Bu durumu ortadan kaldırması gereken siyasi iktidarın, "fahiş fiyatı boykot edin" anlayışıyla söz söylemesi değil. Çünkü vatandaşın ekmeğe, ete, süte, yumurtaya, kısacası temel ihtiyaçlara erişimi bir zorunluluktur. Kırmızı ete ulaşamadığı yerde, tavuğa ihtiyacı vardır. Emeklinin, asgari ücretlinin aldığı gelirle yaşaması için elinde bir yumurtası, bir tavuğu vardı. Şimdi onlar için de kuyruklar oluşuyor. Kent lokantalarında yemek yiyebilmek için insanların kuyruğa girdiği bir ülkede, bu süreci siyasi iktidarın seyretmeye hakkı yok. Bulduğu çözümler yanlış noktada olduğu için bu günleri yaşıyoruz. Bunlarla ilgili doğru çözüm; üretenin giderleriyle birlikte üretim sürecinin doğru değerlendirilmesi, gerekirse yemde sübvansiyon sağlayarak maliyetlerin aşağı çekilmesi ve üretimden sonraki yumurtanın market raflarına girinceye kadar olan sürecin doğru analiz edilmesidir. Bunun sonucunda vatandaşa uygun koşullarda üretilen ürünlerin, yani yumurtanın ulaşması sağlanmalıdır. Şu anda yaşananlar tamamen yönetimsizlikten, sorunlara doğru çözüm üretilmemesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü yumurta açığımız yok. Hani denir ki “Yumurta da açık var, fiyat ondan artıyor” ya da “İhracat patladı, ondan artıyor.” Böyle bir durum yok.” diye konuştu.  “TARIM ŞAKAYA GELMEZ!”  Basın toplantısını çarpıcı ifadelerle sonlandıran Gürer, “Her ürüne gelen fiyat artışlarına baktığımızda, yumurta fiyatının bu kadar fırlaması tamamen yönetimsel eksiklikten kaynaklanmaktadır. Bir kez daha yetkilileri uyarıyoruz: Tarım şakaya gelmez. Hayvancılık ve çiftçilik, bu kafayla yürütülürse, önümüzdeki süreçte gıdada oluşacak arz açığının yanında, insanlar eti, sütü, yumurtayı, yani protein kaynaklarını alamaz hale gelir. Çocukların sağlığından, geleceğin doğru kurgulanmasına kadar her alanda problemler oluşur. Zaten küresel iklim değişikliği ile ortaya çıkan sorunlar ortadayken, bir de yönetim zaafından kaynaklanan problemler ne yazık ki ülkemizde insanların beslenme alışkanlıklarından sağlıklı beslenmesine kadar birçok konuda sorun yaratmaktadır. Yönetimi, planlı, öngörülebilir, hesap-kitaba dayalı, üreteni ve tüketeni koruyan bir anlayışla sorunlara bakmaya davet ediyorum.” dedi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında artan yumurta fiyatlarına dikkat çekti.,

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.