SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gıda

Porsuk Haber Ajansı - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eskişehir Kuru Tarım Mirasına Sahip Çıkıyor Haber

Eskişehir Kuru Tarım Mirasına Sahip Çıkıyor

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi, tarımın geleceğini masaya yatırmak üzere önemli bir panele ev sahipliği yaptı. Panelde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskişehir’in geçmişten günümüze kuru tarıma büyük önem verdiğini, Küllüoba kazılarında da Eskişehir’e kuru tarımın miras bırakıldığını ifade ederek, “Bizler bu mirasa sahip çıkmak için su konusuna ayrıca bir hassasiyet göstermek zorundayız.” dedi. Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Kent Konseyi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ), Eskişehir Kent Konseyi, TMMOB Ziraat Mühendisleri Eskişehir Şubesi ve Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün katkılarıyla “Su, Tarım, Gelecek” başlıklı panel düzenlendi. Haller Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen “Su, Tarım, Gelecek” başlıklı panel, alanında uzman isimleri ve sektörden paydaşları bir araya geldi. Panel öncesi bir konuşma yapan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder, dünya nüfusunun hızla arttığına dikkat çekerek, “Dünya nüfusu hızla artarken, buna paralel olarak gıda üretimi ve su tüketimi de artmaktadır. Ancak bu artışa rağmen mevcut üretim kapasitemiz gelecekte yeterli olacak mı? Su kaynaklarımız giderek azalıyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye, su stresi yaşayan 17 ülke arasında yer almaktadır. Geleceğimiz için, uzmanlarımız ve çiftçilerimizle birlikte bu sorulara yanıt arayacak, sürdürülebilir ve verimli bir tarım için hep birlikte çalışacağız.” ifadelerini kullandı. Daha sonra konuşan ESOGÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Onur Koyuncu, “Yer küremiz, bugün birçok açıdan ciddi sorunlarla karşı karşıya. İklim değişikliği, küresel ısınma, su kıtlığı, sürdürülebilir ve güvenilir tarımın gerekliliği ile 8 milyardan fazla insanın doyurulması meselesi, insanlık için büyük bir sorumluluk oluşturuyor. Bizler, akademi dünyasının bir parçası olarak bu sorumluluğun farkındayız. Bu süreçten payımıza düşeni almak ve çözüm üretme çabasına katkı sunmak istiyoruz.” şeklinde konuştu. Suyun önemine değinen Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu da, “Dünyaya baktığımızda, bir zamanlar coşkuyla akan nehirlerin, bereket saçan göllerin ve su kaynaklarının giderek azaldığını görüyoruz. Suyu hiç bitmeyecek bir kaynak sanıyoruz. Bizler bereketin ve nimetin kıymetini bilen insanlarız. Kuraklıkla mücadele, insanlık tarihi kadar eski bir mücadeledir. Bugün de bu mücadeleyi bireysel ve toplumsal olarak sürdürmek zorundayız. Her birimiz, bireysel su tasarrufu yaparak bu büyük çabanın bir parçası olabiliriz. Unutmayalım: Bir damla su, bir yaşam demektir.” şeklinde konuştu. “Öncelikle, suyu bir kaynak değil, bir emanet olarak görmeliyiz.” diyen Eskişehir Vali Yardımcısı Adem Keleş, “Tarımsal üretimde su verimliliği yüksek tekniklere geçmek artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu bağlamda kırsal alanlarımızın su kullanımıyla ilgili avantaj ve dezavantajlarını doğru tespit etmek, tarımsal sulama, çevresel ve fiziksel altyapı gibi konularda tüm ilgili kurumlarımızın kırsal alanların ihtiyaçlarına uygun planlama çalışmalarına katkı sağlaması mecburiyetimiz vardır. Damla ve yağmurlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin tercih edilmesi, atık suların arıtılarak yeniden kullanımı gibi akıllı tarım uygulamaları, geleceğimizi şekillendirecektir. Ayrıca her bir bireyin su tasarrufu konusundaki bilinçlenmesi, bu mücadelenin en güçlü halkasını oluşturacaktır. Su yoksa tarım yoktur, tarım yoksa yaşam yoktur.” diye konuştu. Başkan Ayşe Ünlüce de, “Türkiye, iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerden biridir. İç Anadolu Bölgesi olarak da bu krizden en çok etkilenen bölgelerin başında geliyoruz. Eskişehir, özellikle kuru tarım konusunda muhteşem bir tarihe sahip. Eskişehir 1929 yılında büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde Ali Numan Kıraç’ın ‘Dry Farming’, yani kuru tarım araştırma laboratuvarını kurduğu şehir. Bizler, hiçbir şey yapamasak bile bu mirasa sahip çıkmak için su konusuna ayrı bir hassasiyet göstermek zorundayız. Üstelik Atatürk’ün Eskişehir’i boşuna seçmediğini düşünüyorum. Seyitgazi’de devam eden Küllüoba kazından bize 5000 bin yıl öncesinden bazı mesajlar geliyor. Ne diyor Küllüoba bize bu mesajında? ‘Ben, bundan 5200 yıl önce bu topraklarda kuraklık yaşandığı dönemlerde sulu tarımı bıraktım, kuru tarıma yöneldim. Koyun yerine keçi yetiştirdim, su isteyen tarım ürünleri yerine karabuğday ve tahıl yetiştirdim.’ Biz, tarihin bu seslerini duyarak ilerleyeceğiz. Bu, Eskişehir’e büyük bir emanet. Bu mirası, bu emaneti duyarak ilerliyoruz ki bugün şehrimizin değerli paydaşları bu önemli konuyu gündemimize, masamıza getiriyorlar. Ben, bu panelin başta Eskişehir olmak üzere tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını, güzel sonuçlar doğurmasını; burada tartışılan konuların bu salonda kalmayıp hem şehrimiz hem de ülkemiz için faydalı olmasını diliyorum. Buraya gelen, bize destek olan ve yanımızda bulunan herkese şükranlarımı, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.” dedi. Konuşmaların ardından başlayan panelde ESOGÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Onur Koyuncu, ESOGÜ Ziraat Fakültesi Prof. Dr. İmren Kutlu, ESOGÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koç Mehmet Tuğrul, Çiftçi İlayda Altıntaş, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder ve Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden Ziraat Mühendisi Hasan Çakıllı iklim krizi, su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı, tarımsal üretim ve gıda güvenliği gibi kritik konularını ele aldı.

Kızılinler Bal Kabağı İle Yapılan Yemekler Tadıldı Haber

Kızılinler Bal Kabağı İle Yapılan Yemekler Tadıldı

Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenen Kızılinler Bal Kabağı Panayırı’nın bu yıl üçüncüsü düzenlenecek. Panayır öncesinde ise coğrafi işaretli Kızılinler bal kabağının tarladan sofraya yolculuğunun anlatıldığı yemek sunumu gerçekleştirildi. Coğrafi işaretli ürünler arasına giren Kızılinler bal kabağının gastronomideki yerini vurgulamak, markalaştırmak, yaygınlaştırmak amacıyla Tepebaşı Belediyesi ile Eskişehir Aşçılar Derneği iş birliğiyle Tepebaşı Belediyesi Gökkuşağı Kafe’de Kızılinler bal kabağının tarladan sofraya yolculuğunun anlatıldığı yemek sunumu gerçekleştirildi. Yemek sunum etkinliğine Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ekrem Birsen, ESOGÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Sedat İpar, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder, Eskişehir Açılar Derneği Başkanı Kemal Kaya, Pazarcılar Odası Başkanı Mehmet Çiçek, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karaca, Çağdaş Gazeteciler Derneği Şube Başkanı Ali Baş, Türkiye Gazeteciler Sendikası Eskişehir Temsilcisi Şenay Bilik Yıldırım, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyesi Bülent Özyazıcı, Kızılinler Muhtarı Halil İbrahim Can, Tepebaşı Kırsal Kalkınma Kurulu Başkanı Mehmet Kızılinler, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu, Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi Başkanı Canan Adlım, Skal Eskişehir Kulübü Başkanı Hakkı Gök, Eskişehir Ticaret Odası Yönetim kurulu Üyesi Ahmet Oğuz ve şefler katıldı. “Eskişehir bir kez daha tarımsal kalitede öncü olduğunu gösterdi” Alınan coğrafi işaretin ne anlam ifade ettiğini de anlatan Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan: “Kızılinler bal kabağının yolunu açan Tepebaşı Belediyesi’ne teşekkür ediyorum. Onun açtığı yolda Kızılinler bal kabağının coğrafi işaretini hepimizin gayretiyle almış bulunuyoruz. Coğrafi işaret bir ürünün sadece adı değil. Onun toprağının, ikliminin, insan emeğinin ve kültürünün bir resmi uluslararası bir belgesidir. Bugün bu ürün sadece bir gıda değil, bir yöre kimliği, bir kültür mirası haline gelmiştir. Kızılinler bal kabağının tohumunu başka yerde ektiğinizde aynı kalitede üretemiyorsunuz. Ayrıca coğrafi işaret tescili ile birlikte Kızılinler bal kabağını da koruma altına almış olduk. Böylece bu isim herkesin rastgele kullanabileceği bir marka değil. Yani herhangi bir yerin bal kabağını Kızılinler bal kabağı diye satmaları mümkün değil, kanunen de yasak. Bu tescil üreticilerimizin emeğini korur, ürünümüzün değerini artırır ve Eskişehir’i tarımsal markalaşma yolunda bir adım daha ileriye taşır. Eskişehir’de faaliyet gösteren ulusal ve yerel marketler belli bir oranda raflarında bu ürünü satmak için yer açmak zorundalar. Yerel üreticinin, kırsal kalkınmanın, gastronominin ve kültür mirasının tescilidir aynı zamanda. Kızılinler bal kabağı coğrafi işareti ile birlikte Eskişehir artık sadece sanayi ve eğitimde değil tarımsal kalitede de özgün, üretimde de öncü bir şehir olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor. İlklerden biridir bu tescil. Hep birlikte bu toprakların değerlerine sahip çıkmaya, tohumdan sofraya sofradan markaya uzanan yolculuğumuzu kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bu işaretin diğer üreticilere de mesaj olmasını diliyorum. Tepebaşı Belediyesi’ne de çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. “Markalaşma yolundaki çalışmaların içerisinde olacağız” Eskişehir Aşçılar Derneği Başkanı Kemal Kaya: “Eskişehir’imizin çok önemli bir ürünün coğrafi işaretinin alınmasının ardından biz de Eskişehir’deki aşçılar olarak bu serüvene katkıda bulunmak istiyoruz. Topraktan tabağa bal kabağı serüveninin yol hikayesinin başlığı sayın başkanımız öncülüğünde atıldı. Biz de bunun altını doldurmak, markalaşma yönündeki ilerlemesi ve endüstriyel boyuta taşınmasındaki en büyük çalışmaların içerisinde olacağız. Arkadaşlarım adına da çok teşekkür ediyorum.” dedi. “Eskişehir’in çok ciddi bir değeri” Tepebaşı Kırsal Kalkınma Kurulu Başkanı Mehmet Kızılinler: “Tepebaşı Belediyesi’nin düzenlediği Kızılinler Bal Kabağı Panayırı her yıl üzerine bir şeyler katarak devam etti. İkinci panayırdan sonra da coğrafi işaretle ilgili konuşmaya başladık. İki ya da üç yıl süren coğrafi işaretle ilgili süreç çok ciddi takiple 8 aylık bir dönemde alındı. Bu Eskişehir’in çok ciddi bir değeridir. Buna sahip çıkmak için de çalışmaya devam edeceğiz.” diye konuştu. “Katma değeri her yere yayılacak” Kızılinler Mahalle Muhtarı Halil İbrahim Can ise, “Bugün çok mutlu oldum. Kızılinler bal kabağını çok güzel yetiştirir ama katma değeri sağlayamamıştı. Bugünden itibaren de coğrafi işaretini almış olmasıyla katma değeri her yere yayılacak ve her yerde tanınacak. Coğrafi işaret alınmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi. Özel bireyler servis yaptı yemekler tadıldı Konuşmaların ardından ise şeflerin ata tohumundan üretilen ve coğrafi işaretli olan Kızılinler bal kabağından yapmış oldukları, bal kabağı büyüsü çorbası, bal kabağı buketi isminin verildiği kabak içinde yapılan tavuk baget, cheesecake, bal kabağının çekirdekleriyle süslenmiş kıtır halka, bal kabağı tatlısı, bal kabağı kurabiyesinin tadımına geçildi. Yemeklerin servisini ise Gökkuşağı Kafede istihdam edilen özel bireyler tarafından yapıldı. Ayrıca Kızılinler bal kabağından hazırlanan ürünler Gökkuşağı Kafe’nin menüsünde yer almaya devam edecek. Katılımcılar, bal kabağından yapılan ürünleri tadarak daha da çeşitlendirilmesi için çalışmaların devam etmesi gerektiğini vurguladı. “Tarladan sofraya her aşamada ürünümüzde değer katıyoruz” Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Kızılinler Bal Kabağı Panayırı ile ilgili genel bir değerlendirmede bulunan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç: “2023 yılında ilkini düzenlediğimiz panayırımız, her sene yenilikler katarak büyüttüğümüz bir etkinliğimiz oldu. Biz her projemizde olduğu gibi yaptığımız işin en iyisini, en faydalısını yapmak üzere kendimizle yarışıyoruz. Düzenlediğimiz panayır ile canlanan Kızılinler bal kabağında bugün ise geldiğimiz noktada Eskişehir Ticaret Borsamız aracılığıyla alınan bir coğrafi işaretimiz var ve Aşçılar Derneğimizle Kızılinler bal kabağımızın gastronomimizdeki yerini ve potansiyelini konuşur durumdayız. Kırsal kalkınmanın yaygınlaşması adına önemli bir örnek sunduğumuz projemiz ile tarladan sofraya her aşamada ürünümüzde değer katıyoruz. Ekiminden üretimine tarlada her aşamasını takip ediyoruz. Bu sene ilk kez ekimine başladığımız tarlamızdan çıkan ürünlerle bal kabağından hazırlanan alternatif gıda ürünleri yelpazesini geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Bal kabağı birleştiricidir, kavuşturucudur, dayanıklıdır, bereketlidir. Ben tüm Eskişehirli hemşehrilerimizi 25 Ekim Cumartesi günü 12.00-16.00 saatleri arasında bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceğimiz Kızılinler Bal Kabağı Panayırımıza davet ediyorum.” ifadelerine yer verdi.

Günlük Kesim, Uygun Fiyat Halk Et Markette! Haber

Günlük Kesim, Uygun Fiyat Halk Et Markette!

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin seçim vaatlerinden biri olan ve geçtiğimiz günlerde kapılarını açan “Halk Et Market” taze, güvenilir ve uygun fiyatlı et ürünlerini Eskişehirlilerle buluşturuyor. Halk Et Market’te dondurulmuş et değil, günlük kesim yapılan etler satışa sunuluyor. Halk Et Market'in açılışıyla birlikte, Eskişehir'de et ürünlerine ulaşım daha ekonomik hale geldi. Market yetkilileri ve çalışanları, etlerin günlük kesimle temin edildiğini ve yerli üretim olduğunu vurguladı. ​Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Halk Ekmek, Halk Süt ve Halk Et Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serap Güler, marketin vatandaşlara taze ve güvenilir eti sunduğunu belirterek, “Halk Et Market'imizdeki etlerimiz yerli üretimdir. Günlük kesilen taze etlerimiz Halk Et Market'imizde taze bir şekilde vatandaşlarımıza sunuluyor. Mağazamızın açıldığı ilk günden bu yana vatandaşlarımızın ilgisi devam ediyor. Bu yoğun ilgiden dolayı Halk Et Market'in diğer şubelerini açmayı planlıyoruz.” dedi. Güler, mağazaya gelen vatandaşların Halk Et ürünlerinin yanı sıra Halk Süt ve Halk Yumurta gibi ürünleri de satın alabildiğini ekledi. Halk Et Market tezgâhında yer alan dana eti ürünler, uygun fiyatıyla dikkat çekiyor. Yemeklik kıyma 490 TL, orta yağlı kıyma 585 TL, yemeklik kuşbaşı 590 TL, orta yağlı kuşbaşı 685 TL, kontrfile 950 TL, antrkot bin 100, bonfile bin 400 TL olarak satışa sunuluyor. Halk Et Market, haftanın altı günü, sabah 09.00'dan akşam 18.00'a kadar açık kalıyor. Sosyal Kart sahibi vatandaşlar için özel bir imkân da sunuluyor. Sosyal Kart'ı olan vatandaşlar, etiket fiyatlarının üzerinden yüzde 10 indirimden faydalanabiliyor. ​Halk Et Market Kasaplarından Ellez Sönmez, etlerin özenle işlendiğini ve vatandaşlara sunulduğunu ifade ederek, “Etler bize geldikten sonra özenle işleyip vatandaşlarımıza sunuyoruz. Burada hijyen kurallarına önem veriyoruz, vatandaşlarımızın içi rahat olsun.” diyerek hijyen ve kaliteye verilen önemin altını çizdi. ​Marketi ziyaret eden vatandaşlar, fiyatların uygunluğunu ve etlerin sağlıklı olmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi. Atatürk Bulvarı'nda oturan bir vatandaş, evi uzak olmasına rağmen marketi beğendiğini ve güvenerek alışveriş yaptığını belirterek, “Fiyatlar da uygun. Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Sağlıklı olduğu için daha çok tercih ediyoruz.” dedi.

Eylül Ayında Fiyatı En Fazla Artan Ürün: Marul Haber

Eylül Ayında Fiyatı En Fazla Artan Ürün: Marul

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Eylül ayında girdi maliyetlerindeki değişimleri ve üretici market fiyatlarını yaptığı yazılı basın açıklamasıyla değerlendirdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Ziraat Odaları aracılığıyla girdi piyasalarından alınan fiyat verilerini şöyle değerlendirdi: “Eylül ayında, Ağustos ayına göre 20.20 kompoze gübresinin fiyatı yüzde 2,1, DAP ve amonyum nitrat gübresi yüzde 1,3 ve amonyum sülfat gübresi yüzde 1,2 oranında artarken, ÜRE gübresinin fiyatı yüzde 2,9 oranında azaldı. Geçen yılın Eylül ayına göre son bir yılda ÜRE gübresinin fiyatı yüzde 75,3, DAP gübresi yüzde 51,3, 20.20 kompoze gübresi yüzde 48,6, amonyum nitrat gübresi yüzde 39,6 ve amonyum sülfat gübresi yüzde 31,6 oranında arttı. Eylül ayında mazot fiyatı aylık olarak yüzde 4,4 oranında artarken yıllık yüzde 31,3 oranında arttı. Eylül ayında Ağustos ayına göre besi yemi yüzde 4,1, süt yemi yüzde 3,1 oranında arttı. Son bir yılda ise besi yemi yüzde 34,8, süt yemi yüzde 30,6 oranında arttı. Elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 12,8 oranında artarken tarım ilacı fiyatları yüzde 14,9 oranında arttı.” Eylül ayında üretici ve market arasındaki fiyat değişimleri Eylül ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 335,5 ile patateste görüldüğünü belirten Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti: “Patatesteki fiyat farkını yüzde 308,7 ile kabak, yüzde 250,4 ile marul, yüzde 227,9 ile patlıcan ve yüzde 218,3 ile havuç takip etti. Patates 4,4 kat, kabak 4,1 kat, marul 3,5 kat, patlıcan 3,3 kat, havuç 3,2 kat fazlaya satıldı. Üreticide 4 lira 38 kuruş olan patates markette 19 lira 8 kuruşa, 11 lira 38 kuruş olan kabak 46 lira 49 kuruşa, 18 lira 14 kuruş olan marul 63 lira 58 kuruşa, 13 lira 38 kuruş olan patlıcan 43 lira 85 kuruşa ve 13 lira 50 kuruş olan havuç 42 lira 96 kuruşa satıldı. Eylül ayında fiyatı en fazla artan ürün markette marul olurken üreticide fındık oldu. Fiyatı en fazla düşen ürün ise hem markette hem de üreticide limon oldu.” Market fiyatları “Eylül ayında markette 36 ürünün 29’unda fiyat artışı, 7’sinde ise fiyat azalışı görüldü. Eylül ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 65,1 ile marul oldu. Maruldaki fiyat artışını yüzde 54 ile sivri biber, yüzde 38,8 ile kabak, yüzde 37,7 ile patates ve yüzde 20,1 ile yeşil soğan takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 42,7 ile limon oldu. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 10,3 ile havuç, yüzde 4,2 ile yeşil fasulye, yüzde 3,2 ile tavuk eti ve yüzde 1,4 ile toz şeker izledi.” Üretici fiyatları “Eylül ayında üreticide 28 ürünün 20’sinde fiyat artışı, 6’sında fiyat düşüşü görülürken 2 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 26,9 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 6,4 ile yeşil fasulye, yüzde 4,1 ile kuru fasulye, yüzde 2,8 ile maydanoz, yüzde 2,7 ile patates ve yüzde 1,1 ile nohut izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 73,7 ile fındıkta görüldü. Fındıktaki fiyat artışını yüzde 70,1 ile sivri biber, yüzde 35,8 ile kabak, yüzde 33 ile marul ve yüzde 29,4 ile kuru incir izledi.” Üretici fiyat değişiminin nedenleri “Nisan ayında yaşanan zirai don bu yılki fındık rekoltesini azalttı. Yaşanan bu arz düşüşü fındık fiyatlarının yükselmesine sebep oldu. Sivri biber ve kabakta sezon sonu gelmesi sebebiyle arz azaldı ve fiyatlar yükseldi. Limon ihracatının kayda bağlanması, iç piyasadaki fiyat baskısını sınırlı ölçüde dengeledi ve bu da fiyatların düşüşüne sebep oldu. Ayrıca fiyat düşüşüne erkenci çeşitlerin hasadına başlanması da etken oldu. Arz artışı nedeniyle üreticide kuru fasulye fiyatlarında düşüş gerçekleşti.”

Yerel Tohumlar Lezzete Dönüşüyor Haber

Yerel Tohumlar Lezzete Dönüşüyor

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin üreticiye destek olmak amacıyla başlattığı çalışmalar meyvelerini vermeye devam ediyor. Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı’na bağlı faaliyet gösteren Tohum Merkezi’nde, Türkiye'nin dört bir yanından toplanan yerel tohumları çoğaltarak hem biyoçeşitliliği koruyor hem de bu tohumlardan elde edilen mahsullerle sağlıklı ve doğal ürünler üretiyor. Proje kapsamında bu sezonun ilk domates hasadı gerçekleştirildi. Hasat edilen yerel domateslerin bir kısmı, gelecek nesiller için tohumluk olarak ayrıldıktan sonra, kalan mahsuller geleneksel yöntemlerle işlenerek katkısız domates sosuna dönüştürüldü. Büyük kazanlarda, açık ateşte kaynatılan soslar, doğal ve ev yapımı lezzetiyle dikkat çekiyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Tohum Merkezi Sorumlusu Sena Karatepe, merkezde domates, biber, kavun ve karpuz gibi 46 çeşit yerel türün tohumunun üretimini yaptıklarını belirtti. Karatepe, “Mahsullerimizden tohum ayıklama sonrası elde ettiğimiz ürünleri, domates sosu, pul biber, turşu, reçel ve sirke gibi lezzetlere dönüştürerek hem israfın önüne geçiyor hem de vatandaşlarımıza güvenilir gıdalar sunuyoruz.” dedi. Üretilen domates sosları ve diğer mamuller, belediyeye bağlı Üretici Marketleri aracılığıyla vatandaşlara ulaştırılıyor. Bu marketlerde uygun fiyatlarla satışa sunulan ürünler, tüketicilerden de tam not alıyor. Vatandaşlar, katkısız ve doğal lezzeti için belediye üretimi ürünleri tercih ettiklerini dile getirerek, yapılan hizmetlerden dolayı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkürlerini iletti. Belediye, yerel tohumların korunması ve geleneksel üretim yöntemlerinin yaşatılması hedefleriyle başlattığı bu çalışmalarla, hem üreticiye hem de tüketiciye fayda sağlamaya devam ediyor. Üretici marketler aracılığıyla satılan ürünler, sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırarak sofralara bereket ve lezzet katıyor.

Tarım Düzelmeden Ekonomi Düzelmez! Haber

Tarım Düzelmeden Ekonomi Düzelmez!

Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanlığı Yenibağlar Mahallesi’nde kurulan semt pazarını gezdi, esnafı ve vatandaşı dinledi. Semt pazarı ziyaretinin ardından bir açıklama yapan Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanı Çağlar Ölce şu ifadeleri kullandı; “Artık hepimiz görüyoruz ki bu ülkede tarımı da bitirdiler, ekonomiyi de bitirdiler. Ne alıcı memnun, ne satıcı memnun, ne de üretici… Geçtiğimiz Cumartesi günü Eskişehir’de yaşanan bir olay aslında her şeyi özetliyor. Eskişehirli bir üretici Nihat Tiryaki, hale götürüp satması halinde 40 bin lira kazanabileceği 5 ton dolmalık biberi ücretsiz olarak Sümer Mahallesi’nde vatandaşlara dağıttı. Nihat beyin amacı netti. Nihat bey herkese, “Ben bu ürünü tarlada yok pahasına satıyorum, ama vatandaşa ulaşana kadar fiyatı 8-10 kat artıyor. Bu işin adaleti yok” demek istedi. Buradan kendisini yürekten tebrik ediyorum. Pazara çıkan vatandaşımız, markete giren ev hanımımız ne alacağını şaşırıyor. Domates, biber, salatalık fiyatları resmen cep yakıyor. Ağustos ayında salatalığın kilosu 40 lira olur mu? Eskiden bu aylarda hanımlarımız, teyzelerimiz kasa kasa domates, biber alır; turşularını kurar, salçalarını yapardı. Çoluk çocuk kış boyu afiyetle yerdik. Bugün ise salçalık domates 15 liradan başlıyor. Allah aşkına soruyorum, kilosu 15 liradan domates alarak kim turşu, salça yapabilir? Ne yazık ki kışın o afiyetle yediğimiz menemenlik soslar artık hayal oldu. Bir de pazarcı esnafımızın hali var. “İşler zayıf, kazanamıyoruz” diyorlar. En çarpıcı olanı da şu. Bu yıl emekliler ve dar gelirliler meyveye hasret kaldı. Pazarcıların ifadesiyle artık aileler meyveyi sadece çocuklarına yedirmek için alıyor. Çünkü fiyatlar korkunç. Şeftali 120 lira, üzüm 80 lira, portakal 100 lira, elma 100 lira, muz 75 lira, armut 60 lira, çilek 100 lira… Kavun, karpuz dışında ucuz meyve yok. Emekli maaşıyla geçinen vatandaş, asgari ücretle evini döndürmeye çalışan aile bu fiyatlarla nasıl meyve yesin? Yetkililer çıkıp “Zirai don vurdu, ürün az oldu” diyorlar. Peki bu ülkeyi ilk defa mı don vuruyor? Bilim bu kadar ilerlemişken hâlâ bu bahanelere sığınmak akla mantığa sığar mı? Biz Anahtar Parti olarak bütün bu sorunların farkındayız. Takipçisiyiz. Bizim anlayışımız şu. Tarım düzelmeden, eğitim düzelmeden ekonomi düzelmez. Vatandaşımızın mutfağı şenlenmeden, çiftçimiz emeğinin karşılığını almadan bu ülke ayağa kalkamaz. Biz bu düzeni değiştirmeye, hem tarımı hem ekonomiyi ayağa kaldırmaya talibiz.”

Gıda Güvenliği Tepebaşı’nda Ele Alındı Haber

Gıda Güvenliği Tepebaşı’nda Ele Alındı

Tepebaşı Belediyesi ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği iş birliği ile “Gıda Güvenliği Paneli” düzenlendi. Tepebaşı Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleşen panelde sağlıklı bir yaşamın ve toplumun temelini oluşturan gıda güvenliği ele alındı. Tepebaşı Belediyesi ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği iş birliğinde gerçekleştirilen panel Tepebaşı Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Panele İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Sağlık Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Çankırı Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen, Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel, İstanbul Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, Bursa İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Bilecik Pazaryeri Belediye Başkanı Zekiye Tekin, Bursa Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Mihalıççık Belediye Başkanı Haydar Çorum, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Tepebaşı Belediyesi başkan yardımcıları ve meclis üyeleri katıldı. Katılımcıları salonda Tepebaşı Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek projelerinden olan İki Elin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Senfoni Orkestraları ve Koroları karşılarken başkanlar Tepebaşı Belediyesi Kadın Üretici Ürün Satış Noktası’nda satış yapan kadınların, Temmuz ayında tezgahlarında yer alan ürünlerin bulunduğu standı da inceledi. Panel, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Turgay ile Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce’nin açılış konuşmaları ile başladı. Başkan Ataç: Mücadelemiz devam edecek Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’ne üyelik sürecini anlatan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, “Cemil Turgay Başkanım Sağlıklı Kentler Birlik Başkanına seçildikten sonra çok önemli kararlar alındı. Bunlardan biri de bugün gerçekleştirdiğimiz Gıda Güvenliği Paneli. İklim kanunu, maden kanunu, mera kanunu gölgesinde gıda güvenliği ne kadar olabilir? Ne kadar sağlanabilir? İlk bakışta yalnızca karnımızı doyurmakla sınırlı iş ve görevmiş gibi görünen gıda meselesi, derinden bakıldığında iklim değişikliği, toprak vasfı, tüketici alışkanlıkları, kentlerin örgütlenmesi, göç, sanayileşme en nihayetinde demokrasi ve adalet gibi birçok konuya uzanan, birbirine bağlanan kapsamlı bir süreci ifade etmektedir. Gezegene zarar vermeden, onarıcı tarım yöntemlerine, kültürüne, üretime, sağlıklı beslenme hakkında gıda egemenliğine sahip çıkanlar bugün dünyanın birçok yerinde bir araya geliyorlar, tartışıyorlar ve örgütleniyorlar. Unutmayın gıdayı yöneten toplumu da yönetir. Meclisten geçen iklim kanunu sosyo-ekonomik açıdan da pek çok olumsuz etkisi olacak. Tarım sektöründe gıda egemenliğinde halk zayıflatma riski taşımaktadır. İklim krizinin olumsuz etkilerine somut atılması gereken adımlar belirlenmeli, çiftçilerimiz yalnız bırakılmamalıdır. İklim kanunun da korunarak artırılması hedeflenen ormanlar madenciliğe açılıyor. Eskişehir’de de yaşıyoruz. Bozdağ’da başlayacak olan altın madenleriyle ilgili Eskişehir’de büyük tepkiler var. Ama bu son çıkan katliam yasasıyla hepsinin yolu açıldı. Mücadelemiz devam edecek. Tepebaşı Belediyesi 2009 yılından beri yenilenebilir temiz enerji konusunda çok önemli işler yaptı. Bugün bu konuda söz sahibi olan bir belediyedir. Bugün burada arkadaşlarım adına iftihar ediyorum.” dedi. Ferdi Zeyrek’in adı Tepebaşı’nda anılacak Başkan Ataç konuşmasında geçirdiği elim kaza sonucu hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’i de anarak, “Sevgili dostlar ayrıca bugün Ferdi Başkan’ı anmadan geçemeyeceğim. İnsanların erken kaybedilmesi, olmadık bir şekilde kaybedilmesi daha üzücü oluyor. Tepebaşı Belediyesi olarak Eskişehir’de bir tesisimize onun adını verelim diye Meclis kararı aldık. Bugün dört tane çok önemsediğimiz projenin yaşadığı bir tesise Ferdi Zeyrek adını verdik. Bundan sonra onun adı ile anılacak. Projelerimizden birincisi Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Orkestraları ve Koroları’nın çalışma merkezi, ikincisi Dil ve Konuşma Terapisi Merkezimiz aynı zamanda çocuklar için Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği ve 2001 yılından beri büyük emekle yaptığımız belde evlerinden Yeşiltepe Belde Evi orada bulunuyor.” ifadelerini kullandı. Ünlüce: Gıda güvenliğini eşit şekilde erişilebilir hale getirmeliyiz Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce, “2000’li yılların başlarında henüz belediyecilikle ilgim yokken, yeni avukatlık yapmaya başlamış ve biraz da sivil toplum gönüllüsüyken duydum ki Tepebaşı Belediyesi, Sağlıklı Kentler Birliği’ne girmiş. Bu, şehirde gerçekten büyük bir heyecan uyandırmıştı. Sivil toplum oluşumlarında çalışan biri olarak bizim de elimiz hep Tepebaşı Belediyesi’ndeydi; birlikte çalışmalar yapıyorduk. Bugün eğer ‘Hayat Tepebaşı’nda güzel’ diyorsak, işte bunda Sağlıklı Kentler Birliği’nin çok büyük payı var. Bu nedenle, birliğin hem şehrimize hem de Türkiye’ye kattığı tüm değerler için huzurlarınızda teşekkür ediyorum.” dedi. Günümüzde gıda güvenliğinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Başkan Ünlüce, “Gıda güvenliği günümüzün en önemli konularından bir tanesi. Ancak bu mesele sadece tarladan sofraya gelen bir ekosistemden ibaret değil; aynı zamanda farklı boyutları da var. Bir kere eşitlikle, derin yoksullukla ve sosyal devletle ilgili bir konu. Bugün bizler, gıda güvenliğini sağlamak için çok güçlü devlet politikalarına ihtiyaç duyuyorken; yerel yönetimler ve vatandaşlar olarak iktidara karşı, devlete karşı davalar açarak, mücadele ederek bir yol bulmaya çalışıyoruz. Gıda güvenliği konusunda hep birlikte, doğru politikalarla ilerlemekten başka çaremiz yok. Bu ekosistemi birlikte kurmak zorundayız. Havamızı, suyumuzu, doğamızı koruyarak; gıda güvenliğini tüm vatandaşlarımız için eşit şekilde erişilebilir hale getirmeliyiz. Ben, bu kadar önemli bir konuyu hem Eskişehir gündemine hem de ülke gündemine taşıdığı için başta Birlik Başkanımız olmak üzere tüm üyelerine, encümen üyelerine teşekkür ediyorum.” diye konuştu. Başkan Tugay: Eskişehir herkese ilham vermiş ve örnek olan bir şehir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Sağlık Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bir ülkede yerel yönetimin, bu şehrin değişimini nasıl sağlayacağına dair Türkiye tarihindeki en güçlü örneği olan Eskişehir’deyiz. Büyükşehir Belediyesi ile Tepebaşı Belediyesi ile Odunpazarı Belediyesi ile diğer ilçeleriyle gerçekten uzun yıllardır bir vizyonla çok önemli bir değişimi gerçekleştirmiş, herkese ilham vermiş ve çalışmalarıyla herkese örnek olan bir şehir. Bu şehirde bizi konuk eden Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’a ve burada olan Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve Odunpazarı Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. “İş birliklerine hazır olmalıyız” Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin kapsamlı bir faaliyet alanına sahip olduğunu kaydeden Tugay, “Bizim çok kapsamlı bir faaliyet alanımız var. Hedefimizi geniş tutuyoruz. Öncelikle doğru belirlemeye çalışıyoruz. Belediye birlikleri politika oluşturmak için değil, dayanışma için kuruluyorlar. Belediye birliklerimizin çoğunda bir dayanışma ortamı oluşturulmaya çalışılıyor. Ama en ilişkili olduğu konular hem de bugün yaşanan sorunlar nedeniyle Sağlıklı Kentler Birliği’nin Türkiye’de politika oluşturmada da sorumlu olması gereken bir birlik olduğunu düşünüyorum. İklim Kanunu ile ilgili muhatap olunması gereken birliklerden biriyiz. Bu birliğin önemli bir birikimi var. Kendini geliştiren bir yapısı var. Ama ne olursa olsun hepimizin görevi sorun çözmek. Sorunları çözmek için bir araya geldik. Bu sorunları çözmek için bütün iş birliklerine açık olmalıyız, diyalog kapılarını açık tutmalıyız. Çünkü bahsettiğimiz şey dünyanın geleceği, insanların toplumların sağlığı.” dedi. “Daha çok dikkat etmemiz gereken dönemdeyiz” Başkan Tugay, “Türkiye’de de nüfus büyük oranda değişiyor. Bugün bizim nüfusumuzun yüzde 7’si köylerde yaşıyor. Benzer oranlar bütün dünyanın gelişmiş ülkelerinde de var. Madem şehirlerde toplandık buralarda sağlıklı yaşam ortamları oluşturmak zorundayız. Bugün dünyanın 1 numaralı krizi iklim krizi. Yakın zamana kadar iklim krizi yalan diyen çok insan duydum. Ama son birkaç yıldır anormal sıcaklıklar, kuraklık, ekosistemin değiştiğine dair birçok belirtiler var. Türkiye’nin şu an çok ciddi bir su yoksunluğu var. Bir dahaki toplantımızı da su yönetimi konusunda yapacağız. İklim krizi ile bağlantılı ama yanlış tarım politikaları ile doğrudan ilişkili gıda konusu var. Gıdanın pek çok aşamasında sorun yaşıyoruz. Gittikçe artan bir gıda yoksunluğu, gıdaya erişimle ilgili sorunları ve gıda enflasyonunu hepimiz yaşıyoruz. Ama dünyanın bazı bölgeleri bizden daha önce başladı. Önümüzdeki yıllara baktığımız zaman Türkiye’nin tamamı özellikle tarımla gıda ile uğraşan hiç kimse iyi görmüyor. O nedenle suyu, gıdayı, enerjiyi, toprağın yapısını korumaya daha çok dikkat etmemiz gereken dönemdeyiz” diyerek bir sunum gerçekleştirdi. Panel iki oturum şeklinde gerçekleşti İki oturum şeklinde düzenlenen panelin “Gıda Güvenliği” oturumunun moderatörlüğünü Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Sezerel yaptı. Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırma Vakfı (BAYETAV) Genel Sekreteri Dr. Bülent Şık ise konuşmacı olarak yer aldı. Panelin ilk oturumunda gıda güvenliği çerçevesinde küresel gıda israfından, sera gazı emisyonu etkisinden, dünya çapında tarım arazilerinin boş yere işgal edilmesinden, gıda ulaşımda yaşanan sorunlardan, sürdürülebilir ve çevreci gıda sistemlerinden, yerel üretim ve tüketim döngülerinin güçlendirilmesinden gıda hakkının kurumsal politikalara entegrasyonundan bahsedildi. İyi uygulama örnekleri anlatıldı Ardından moderatörlüğünü Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü SKB Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. R. Funda Barbaros’un yaptığı “İyi Hizmetler Müdürü Burcu Akçay, Tepebaşı Belediyesi’nin hayata geçirdiği Kadın Üretici Ürün Satış Noktası projesinden, üreticiye destek amaçlı gerçekleştirilen çilek hibesinden, BEBKA destekli kurulan Tarımsal Üretimde Tahmin ve Erken Uyarı sistemlerinden, Sakintepe Soğuk Hava Deposu’ndan, Kızılinler Balkabağı Festivali gibi örnek projeleri anlattı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi İştirak Şirketleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serap Güler ise Küllüoba Höyüğü’nde kazı çalışmaları sırasında gün yüzüne çıkarılan ve yaklaşık 5000 yıl öncesine ait tarihi ekmek, olan Küllüoba Ekmeğinin ar-ge çalışmalarından ve üretim süreçlerinden bahsetti. İZTARIM A.Ş Genel Müdürü Öztürk Kurt, İzmir’de üreticilerin ürünlerinin değerlendirildiği İzmar’ın çalışmalarından söz etti. ETİ Gıda A.Ş Kıdemli Kalite Güvence Müdürü Ahmet Koç, ETİ markasının kuruluşundan, vizyon ve misyonunu anlatırken Gıda Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Devrim Barçak Potok ise dernek faaliyetlerinden söz etti. Potok, küresel sera gazlarının yüzde 11’inin üretilen ancak tüketilmeyen gıdalardan kaynaklandığını 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiğini vurguladı.

İnegöl Piyazı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı Haber

İnegöl Piyazı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı

İnegöl Belediyesi’nin gastronomi alanında yaptığı çalışmalar sonucunda şehrin bir değeri daha tescillendi. İnegöl Köftesi, İnegöl Sütlü Kadayıfı, İnegöl Çıbrıkası, İnegöl Cerrah Kuru Fasulyesi ve İnegöl Mişorizinin ardından İnegöl Piyazı şehrin 6’ncı coğrafi işaretli ürünü oldu. İnegöl’ün sanayi ve tarım şehri kimliklerinin yanına turizmi de ekleyerek bu alanda son dönemde önemli çalışmalara imza atan, şehrin turizm değerlerini bir bir gün yüzüne çıkararak bu alanda ciddi bir gelişim sağlayan İnegöl Belediyesi, gastronomide 6’ncı markasını tescilletmeyi başardı. Turizm adına yapılan çalışmaların önemli bir ayağı olan gastronomi çalışmaları kapsamında İnegöl Köftesinin yanında şehrin birbirinden kıymetli gastronomi değerlerini de ülkemize ve dünyaya tanıtmak amacıyla çıkılan yolda daha önce; İnegöl Çıbrıka Bitkisi, İnegöl Cerrah Kuru Fasulyesi ve İnegöl Sütlü Kadayıfı ve İnegöl Mişorizinin coğrafi işareti alınmıştı. Son olarak İnegöl Piyazı da şehrin 6. Coğrafi işaretli ürünü olarak tescillendi. İNEGÖL PİYAZI COĞRAFİ İŞARET LANSMANI YAPILDI İnegöl Piyazının coğrafi işaret lansmanı Cuma akşamı Gastro İnegöl Restoranı bahçesinde gerçekleştirildi.  İnegöl protokolüyle birlikte İnegöl ve Bursa’dan sektör temsilcileri, gastronomi profesyonelleri, basın mensupları ve influencerlar lansmana katıldı. Programda İnegöl Piyazına özel bir menü Gastro İnegöl şefleri tarafından misafirlere sunuldu. Piyaza özel hazırlanan menü davetlilerden tam not aldı. ŞEHRİN TÜM ZENGİNLİKLERİNİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK İSTİYORUZ İnegöl’ün coğrafi işaretli ürünlerinin sunumunun yapıldığı özel bir masanın da hazırlandığı program, İnegöl Belediyesi Halk Dansları Ekibinin gösterileriyle başladı. Ardından Belediye Başkanı Alper Taban davetlilere hitaben bir selamlama konuşması yaptı. Aynı zamanda 15-22 Nisan tarihlerinin Turizm Haftası olduğunu hatırlatan Başkan Taban, “Turizm haftası içerisindeyiz. Bizler de bu anlamlı haftayı özel bir programla kutlamak istedik. İnegöl’ümüz 5 bin yıllık bir tarihe sahip. İçerisinde kültürü, doğası, sanayisi, turizmi, gastronomisi gibi pek çok değere sahip bir şehirde yaşıyoruz. Dolayısıyla şehrimizin tüm bu zenginliklerini de gün yüzüne çıkarmak, unutulanlar varsa bunları yeniden keşfetmek ve beraberinde de buradan yeni fırsatlar oluşturma çabasıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu minvalde Şehir Araştırmaları Merkezimizi kurmuştuk. Orada da bu bahsetmiş olduğum şehrin değerlerini ortaya çıkarma çalışmalar bu merkez üzerinden devam ediyor olacak” dedi. İNEGÖL KÖFTESİNDEN GÜÇ ALARAK YOLA ÇIKTIK Gastronomi anlamında önceki dönem üniversiteler ve akademisyenlerin desteği ile bir dizi çalışma yapıldığını hatırlatan Başkan Taban, “Akademisyenlerimizden bu alana eğilmemiz gerektiği noktasında tavsiyeler almıştık. Bu konuda bizlere bir çalışma programı, bir yol haritası oluşturdu hocalarımız. Başta Prof. Dr. Murat Doğdubay hocamız olmak üzere ve çalışma ekibimiz, tüm değerli hocalarımızla bu çalışmaları hazırladık. Gastronomide bizlere en başta güç veren aktör İnegöl Köftesi. İnegöl Köftesinden daha fazlası diyerek çıktığımız bu yolda şehrimizde 200’ün üzerinde yemek çeşitliliği olduğunu gördük. Bunları da bir bir reçetelendirerek Gastro İnegöl Restoranımızda da tanıtmaya ve tadımlatmaya başladık. Coğrafi işaretleri de almaya devam ediyoruz” diye konuştu. İNEGÖL’ÜN 1 OLAN COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN SAYISI 6’YA ULAŞTI Gastronomi çalışmalarının sadece İnegöl değil Bursa ve ülkemiz adına da önemli olduğunu kaydeden Taban, “Bunlar sadece bölgemiz adına bir değer değil. Gastronomi hem Bursa’mız hem ülkemiz hem dünya adına tanıtılması durumunda fırsatlar sunan bir alan. Biz daha öncesinde de coğrafi işareti olan İnegöl Köftemizin yanına bu düşünceyle; Mişoriz, İnegöl Sütlü Kadayıfı, İnegöl Çıbrıka Bitkisi, Cerrah Kuru Fasulyemizin de coğrafi işaretlerini almıştık. 6’ncı coğrafi işaretli ürünümüz de İnegöl Piyazı oldu. Bu şekilde hem Bursa bölgemizin coğrafi işaret sayısını arttırmış oluyoruz hem de İnegöl’ümüzün bir olan coğrafi işaret sayısını altıya çıkarmış olduk. İnegöl Piyazı da bilindiği üzere İnegöl Köftesinin yanında vazgeçilmezi. Aslında Sütlü Kadayıfta böyleydi. Bugün artık her biri coğrafi işaretli ürünler olarak karşımızdalar” ifadelerinde bulundu. ÜRÜNLERİMİZİN LOKANTA VE RESTORANLARDA YER ALMASINI İSTİYORUZ Başkan Alper Taban, konuşmasında bir arzusunu da ifade ederek şöyle konuştu: “Bunların sadece coğrafi işaretlerini almış olmak yeterli değil. Bu ürünlerimizin köftecilerimizde, lokanta ve restoranlarda en güzel şekilde yerini almasını arzu ediyoruz. Bugün de bu lansman vesilesiyle sizlerle heyecanımızı paylaşalım istedik.” DEĞERLERİMİZİ YAŞATMAK BİZİM SORUMLULUĞUMUZ Başkan Taban’ın ardından İnegöl Kaymakamı Eren Arslan da kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı. Kaymakam Arslan, “Artık biz İnegöl’ümüzde her gün yeni bir değerimizi, zenginliğimizi kamuoyu ile buluşturmaya alıştık. Bu güzel çalışmaları yapan Belediye Başkanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum. Bizler ne kadar çalışsak azdır çünkü gerçekten çok fazla zenginliğimiz var. Bunları ortaya çıkarmak, güncellemek ve sunumunu yapmak hepimizin ortak vazifesi. Bu aynı zamanda bizim kültürümüze ve bu toprakları, bu mirasları bizlere bırakan atalarımıza karşı sorumluluğumuz” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.