SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gıda

Porsuk Haber Ajansı - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hububat Sektörü İhracatı 11 Ayda 11,2 Milyar Dolar Oldu Haber

Hububat Sektörü İhracatı 11 Ayda 11,2 Milyar Dolar Oldu

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından paylaşılan verilere göre; çikolata ve kakaolu ürünler, ayçiçek yağı, bisküvi ve gofret, şekerleme çeşitleri ile makarna ve buğday unu gibi temel gıda kalemlerini kapsayan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü, yılın ilk 11 ayında toplam 11,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Sektörün ihracatı miktar bazında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,9 azalış gösterirken; ihracat birim fiyatlarındaki yüzde 10,2’lik artış değer bazında yüzde 3,7 oranında bir yükseliş getirdi. İhracat sıralamasında, 1,2 milyar dolarlık tutar ve yüzde 45,4’lik artışla çikolata ve kakao bazlı ürünler ilk sırayı alırken, ikinci sırada yüzde 22,1 artış ve 959 milyon dolarlık ihracatla ayçiçek yağı yer aldı. 11 ayda 1,6 milyar dolar ile sektörün en fazla ihracat yaptığı ülke konumundaki Irak'ta, pazardaki iç sorunlara bağlı olarak ihracattaki gerileme yüzde 17,6’a ulaşırken; yüzde 38,3’lük artış sağlanan ABD’ye yapılan ihracat 807 milyon doları aştı. Irak ve ABD’yi, ihracatta öne çıkan diğer ülkeler olarak Suriye, Cezayir ve Almanya izledi. “Enflasyonla mücadeledeki kararlılık gıda fiyatlarında istikrar sağlıyor” Dünya tahıl piyasalarındaki arzın bu sezon tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaşacağı beklentilerinin küresel gıda fiyatlarında bir denge arayışı getirdiğine dikkat çeken TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu şunları söyledi: “Küresel tahıl üretiminin bu sezon 2,5 milyar tona yaklaşarak tüm zamanların zirvesine ulaşacağı beklentileri artarken, ortaya çıkan güçlü üretim tablosu gıda fiyatlarında uzun süredir hissedilen baskının kademeli olarak hafiflemesine zemin hazırlıyor. Devreden stoklarla beraber, tarihte ilk kez 3 milyar tonu aşması beklenen bu ölçek, mısırdan buğdaya kadar pek çok üründe tedarik zincirinin daha öngörülebilir olmasını sağlıyor. Küresel düzeyde finansman koşullarındaki normalleşme beklentisi ve majör piyasaların daha temkinli fiyatlama davranışı da bu eğilimin destekleyici unsurları arasında. Türkiye son dönemde, dünyadaki bu gelişmeleri yakından takip eden ve gıda tedarikinde kendi dinamiklerini başarıyla yöneten bir ülke olarak öne çıkıyor. Bu süreçte kamunun enflasyonla mücadelede izlediği kararlı tutum, gıda fiyatlarının daha hızlı istikrar kazanmasına ve piyasa beklentilerinin yönetilebilir hale gelmesine önemli katkı sağlıyor.” “Fiyatlardaki iyileşme, kalıcı ve istikrarlı hale gelebilir” Ekim ayı verilerine göre ÜFE’nin 12 aylık ortalamada %38,8 yükseldiği tarımda, üretim maliyetlerinin yönetilebilir seviyelere çekilmesinin fiyatlardaki gözlemlenen bu iyileşmeyi kalıcı ve istikrarlı hale getirecek ana unsur olacağını ifade eden Tiryakioğlu şunları söyledi: “Avrupa’nın en büyük tarımsal üreticisi konumundaki Türkiye, son 23 yılda 112 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası üreterek güçlü bir üretim kapasitesine sahip olduğunu ispatladı. Ülkemiz, Orta Doğu’dan Afrika’ya kadar çok daha geniş bir coğrafyanın tedarikçisi konumuna yükseldi. Bu gücümüzü ekonomik büyümeye dönüştürmek için tarımda ölçek büyümesini teşvik eden politikalar ile mazot, gübre, enerji, işçilik ve lojistik gibi temel girdilerde verimliliği artıracak adımlar, rekabet gücümüzü koruyabilmemiz açısından tamamlayıcı nitelikte olacaktır. Üretim maliyetlerindeki iyileşme hem arz güvenliğini hem de gıda fiyatlarındaki istikrarı orta ve uzun vadede güçlendirerek Türkiye’nin dünya gıda tedarik zincirindeki konumunu daha da ileri taşıyacaktır. Çünkü üreticinin tarlada güçlenmesi, sanayicinin raflarda rekabet etmesi ve tüketicinin satın alma gücünü koruması aynı zincirin halkalarıdır. Biz sektör olarak bu zincirin her halkasında sorumluluğumuzu biliyor, ülkemizin enflasyonla mücadelesinde izleyici değil; üreten, dönüştüren ve değer katan bir paydaş olmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin tarımsal gücü, sadece geçmişten aldığı mirasla değil, geleceğe uzanan vizyonuyla da büyüyecek.”

TÜİK'e Göre 2025'te Zeytinde Kayıp %34,7! Haber

TÜİK'e Göre 2025'te Zeytinde Kayıp %34,7!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, zeytin üretiminde yaşanan kayıpları, destek yetersizliklerini ve sektörün sorunlarını dikkat çekti. Gürer, zirai don, kuraklık, iklim değişikliği ve yanlış politikaların etkisiyle 2025 yılında %34,7 oranında zeytin kaybı yaşandığını vurgulayarak, “Bu tablo sadece üreticiyi değil, sofralarımızdaki zeytini de etkileyecek.” dedi. “ZİRAİ DON OLDU, KURAKLIK VURDU, ÜRETİCİ YALNIZ BIRAKILDI” CHP’li Ömer Fethi Gürer, Türkiye genelinde yaşanan zirai don ve ardından gelen kuraklığın farklı ürünleri etkilediğini, ÇKS ve TARSİM olmanın dışında üreticinin desteksiz kaldığını belirtti. Niğde’de 8 yaş sınırı ile ceviz üreticisi destek alamazken greyfurt, cennet hurması da destek dışı bırakıldığını söyledi. Gürer, “ÇKS’ye kayıtlı olmayan çiftçilere don zararı ödemesi yapılmadı. Kayıtlı olanlarda bile cevizde ‘8 yaş sınırı’ gibi keyfi uygulamalar nedeniyle destek reddedildi. Oysa Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nde böyle bir sınırlama yoktu.” diye konuştu. STRATEJİK ÜRÜN ZEYTİNDE GERİLEME Zeytinin Türkiye için hem ekonomik hem kültürel değer taşıyan stratejik bir ürün olduğunu belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, üretimdeki düşüşe dikkat çekerek, “Türkiye’de yaklaşık 118 milyon zeytin ağacı bulunuyor. Ancak son yıllarda iklimsel etkiler, hastalıklar ve bakım maliyetleri üretimi düşürdü. 2025 yılında TÜİK verilerine göre zeytinde %34,7 oranında kayıp yaşandı. Bu kayıp gelecekte daha ağır sorunları tetikleyecek. Sorunlar görmezden gelindikçe üretici üretimden kopuyor.” ifadelerini kullandı. “İHRACAT YASAĞI PAZARLARIMIZI KAYBETTİRDİ” Zeytinyağı ihracatına 2021’de getirilen yasakların Türkiye’nin dış pazarlardaki konumunu zayıflattığını söyleyen Gürer, zeytinyağı satışında dökme ürün ağırlığının da ülkeye yeterli gelir getirmediğini belirtti. Ömer Fethi Gürer, “Dökme yağ ihraç edeceğimize katma değerli ürün olarak ihracat sağlamalıyız. İhracat yasağı gibi kararlarda da pazarı kaybetmeyecek önlemleri önemsemeliyiz.” dedi. MAKİNELEŞME YOK, MALİYET YÜKSEK, ÜRETİCİ NEFES ALAMIYOR Zeytin üretiminin büyük kısmının hâlâ insan gücüne dayandığını, engebeli arazi nedeniyle makineli hasadın yapılamadığını belirten Ömer Fethi Gürer, maliyet kalemlerini tek tek sıraladı: “Budama, hasat, ilaçlama, gübreleme, nakliye, işçilik maliyetleri, artan girdi fiyatları… İşçilik ve girdi fiyatlarındaki artış üreticinin belini büküyor. Zeytinde gelir üretici için soruna dönüştüğü dönemin yaşanıyor.” diye konuştu. “KAYIT DIŞI ÜRETİM VE HİLELİ ZEYTİNYAĞI TÜKETİCİYİ ÜRKÜTÜYOR” Taklit ve tağşişin zeytinyağı sektörünün en büyük sorunlarından biri olduğunu belirten CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Bakanlığı göreve çağırdı. Gürer, “Hileli ürünler hem üreticiyi hem tüketiciyi mağdur ediyor. İşini doğru yapan imalatçıyı da zora sokuyor. Denetim yetersizliği sektörü sorunlu kılıyor. Bu tabloyu düzeltecek olan iktidardır.” diye konuştu. “ZEYTİNLİKLERİN MADEN SAHASI YAPILMASINA İZİN VERİRSENİZ SOFRADA ZEYTİN BULAMAYIZ” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, zeytin ağaçlarının maden sahası gibi uygulamalarla yok edilmesine tepki göstererek, “Zeytini sadece bir arazi parçası olarak görürseniz gelecekte sofralarımızdaki zeytinin hem fiyatına hem varlığına ağır darbe vurursunuz.” dedi. “ÜRETİCİYİ DİNLEYİN, DESTEKLERİ ARTIRIN, POLİTİKALAR ÖNGÖRÜLEBİLİR OLSUN” Ömer Fethi Gürer çözüm önerilerini de sıraladı: • Üretim maliyetlerini düşürecek destekleme modelleri, • Kooperatifleşmenin güçlendirilmesi, • Zeytin ve zeytinyağına yönelik planlı ve öngörülebilir politika, • İhracat düzenlemelerinde üretici lehine adımlar, • Denetimlerin artırılması, • Sektöre yönelik güncel ve şeffaf veri paylaşımı sağlanmalıdır.” dedi. Gürer, “Kamucu bir anlayışla, öngörülebilir politikalarla zeytin üretiminin geleceği sorunsuz kılınabilir. Bu ürün hem ülke ekonomisi için stratejiktir hem de soframızın temelidir.” dedi. “SAHAYA İNİN, ÜRETİCİYİ DİNLEYİN” TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı’na seslendi: “Zeytin üreticisinin sorunları büyüyor. Bu sorunları önemseyin. Gelir-gider dengesi üretici aleyhine gelişiyor. Zararlılar, maden alanlarına kurban edilmesi gibi sıkıntılar da üreticiyi zorluyor. Üretici desteklenmezse zeytinlikler geleceksiz, sofralarımız zeytinsiz kalacak.”

Türkiye - Japonya Gıda Ticareti Güç Kazanıyor Haber

Türkiye - Japonya Gıda Ticareti Güç Kazanıyor

Kasım ayında 172,1 milyon dolarlık ihracata imza atan Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB), pazar çeşitliliğini güçlendiren başarıları ve Japonya’da yürüttüğü yüksek profilli ticari temaslarıyla bölgenin dış ticaret performansına yeni bir momentum kazandırdı. “Lojistik incelemeler ve yoğun katılımlı B2B görüşmelerle güçlü iş birliği fırsatları oluşturduk” AHBİB Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Memiş, Ticaret Bakanlığı’nın Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında yer alan Japonya’ya 24-29 Kasım tarihleri arasında ticaret heyeti etkinliği düzenlediklerini, 26 ihracatçı firmadan 33 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinliklerin Türkiye-Japonya ticaretinde yeni iş birliklerinin kapısını araladığını söyledi. Başkan Veysel Memiş, “Programımızın ilk gününde heyetimiz, AHBİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Selçuk Akıllı ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz liderliğinde Kawanishi Lojistik Hizmetleri ve Oi Lojistik Terminali’nde teknik incelemelerde bulundu. Japonya’nın depolama, elleçleme ve dağıtım ağını yerinde analiz ederek, ürünlerimizin raflara en hızlı ve güvenli şekilde nasıl ulaşacağının yol haritasını çıkardık.” dedi. “Üyelerimiz Japon pazarını çok yönlü mercek altına aldı” Tokyo’daki temasların diplomatik kanallarla da desteklendiğine dikkat çeken Başkan Veysel Memiş, "Tokyo Büyükelçimiz Sayın Oğuzhan Ertuğrul ve Ticaret Başmüşavirimiz Sedat Yıldız’ın sağladığı kapsamlı pazar analizleri, firmalarımızın Japon tüketici alışkanlıklarını doğru okuması adına kritik önem taşıdı. Ayrıca Japonya Dış Ticaret Teşkilatı ve Tokyo Ticaret ve Sanayi Odası ile kurulan üst düzey temaslar, kurumsal iş birliklerimizin zeminini sağlamlaştırdı." diye konuştu. Tokyo’da gerçekleştirilen ikili iş görüşmelerinin (B2B) beklentilerin üzerinde bir ilgiyle karşılandığını belirten Başkan Veysel Memiş, Japon alıcıların Türk ürünlerine yaklaşımının "güven odaklı" olduğunu söyledi. Başkan Veysel Memiş, "Network etkinlikleri ve birebir görüşmelerde firmalarımız, Japon muhataplarıyla sürdürülebilir ticaretin temellerini attı. Türk gıda sektörünün üretim gücü, Japon iş insanlarında büyük bir karşılık buldu." ifadelerini kullandı. “Japonya’nın hayvan yemi, çikolata ve tatlı bisküvilerde ithalat hacmi büyüyor” Japonya’nın tarım ve gıda ürünlerinde yüksek hacimli ve çeşitlilik içeren güçlü bir pazar yapısına sahip olduğuna dikkati çeken Başkan Veysel Memiş, şunları söyledi: “Veriler, Japonya’nın birçok üründe gümrük vergilerini düşük seviyede uygulaması ve tedarikçi ülke çeşitliliğini artırma eğilimi sayesinde Türk firmaları için önemli fırsatlar barındırdığını ortaya koyuyor. Hayvan yemi, kabuklu yemiş konserveleri, meyve-sebze suları, çikolata ve tatlı bisküviler gibi kategorilerde Japonya’nın hızla büyüyen ithalat hacmi ile Türkiye’nin dünya ihracat kapasitesi arasındaki fark, değerlendirilebilecek geniş bir potansiyele işaret ediyor. Amacımız, ‘Türk Gıdası’ denilince akla gelen güven, lezzet ve kaliteyi, Japonya pazarında silinmez bir şekilde yazmaktır.” “Kasım ayında ihracat hacminde en güçlü artışları Umman ve Kolombiya’da yakaladık” AHBİB’in kasım ayındaki ihracatını ürün grupları ve ülkelere göre değerlendiren Başkan Veysel Memiş, en çok bakliyat çeşitleri, pastacılık ürünleri ve yağlı tohumlar sattıklarını, en fazla ihracat yaptıkları ülkeler listesinde Irak, Suriye ve Sudan’ın ilk üç sırada yer aldığını bildirdi. Başkan Veysel Memiş, “Yılın 11’inci ayında 188 bin 868 ton ürünü uluslararası pazarlarda değere dönüştüren Birliğimiz, bakliyat çeşitlerinde 49,3 milyon dolar, pastacılık ürünlerinde 35,6 milyon dolar ve yağlı tohumlarda 20 milyon dolar değere ulaştı. Aynı dönemde 39,4 milyon dolarlık dış satımla kırmızı mercimek, toplam ihracatın yüzde 24’ünü oluşturarak sektörün en yüksek ihracat gerçekleştirilen ürünü oldu. Bölge ihracatımızı ülkelere göre incelediğimizde en fazla ihracatı yüzde 4 artış ve 29,9 milyon dolar değer ile Irak’a yaptık. Kasım ayı ihracatımızda yüzde 18 paya sahip Irak’ın ardından yüzde 59 artış ve 15,4 milyon dolar değer ile Suriye ikinci sırada, yüzde 21 artış ve 7,3 milyon dolar değer ile Sudan üçüncü sırada yer aldı. İhracat hacminde en güçlü ivmelenmeyi sağladığımız pazarlarlar Umman ve Kolombiya oldu. Umman’a yüzde 3 bin 55 artışla 1,7 milyon dolar, Kolombiya’ya yüzde 1.371 artışla 604 bin dolar ihracat gerçekleştirdik. Tunus, Macaristan, İran, Fildişi Sahili, Ukrayna, Tayland, Kenya, Cibuti, Belçika ve Malta pazarlarında da anlamlı artışlar kaydettik.”

Mersin Kan Portakalı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı Haber

Mersin Kan Portakalı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı

Mersin’in simge tarım ürünlerinden biri olan Mersin kan portakalı, Mersinden Kadın Kooperatifi’nin başvurusu ve öncülüğünde coğrafi işaret tesciline kavuştu. Kooperatifin 2022 yılında yaptığı başvuru, 2024 yılında sonuçlanarak tescil alırken, ürünle ilgili denetim ve izleme süreçleri de başarıyla tamamlandı. Bu süreçlerin bundan sonraki yıllarda düzenli olarak devam ettirilmesi planlanıyor. Mersin kan portakalı; yüksek C vitamini içeriği, güçlü antioksidan yapısı ve bağışıklık sistemini destekleyici özellikleriyle dikkat çekmesinin yanı sıra, ekim alanlarının giderek daralması nedeniyle nesli tehdit altında olan önemli bir tarımsal miras olarak öne çıkıyor. Coğrafi işaret tescili ise yalnızca ekonomik katkı sağlamakla kalmayıp, ürünün biyolojik ve kültürel değerinin korunması açısından da büyük önem taşıyor. Tescil Süreci Ortak Çalışmayla Yürütüldü Tescil çalışmaları; Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Mersin Ziraat Odası iş birliğiyle yürütüldü. Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜCİTA) Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu ve ekibi de sürece bilimsel katkı ve rehberlik sundu. Coğrafi işaretin resmi başvuru ve hak sahibi ise Mersinden Kadın Kooperatifi oldu. “Bu Değeri Koruma Altına Aldık” Mersinden Kadın Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Meral Seçer, tescil sürecine ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Mersin kan portakalı, bu kentin topraklarında yetişen çok özel, besin değeri yüksek ve korunması gereken bir tarımsal mirastır. 2022 yılında başladığımız coğrafi işaret sürecini; yerel yönetimlerimiz, tarım teşkilatımız, ziraat odamız ve YÜCİTA’nın bilimsel rehberliğiyle birlikte yürüttük. 2024 yılında tescilimizi alarak bu değeri resmen koruma altına aldık.” Seçer, hedeflerinin Mersin kan portakalının ekim alanlarını artırmak, üretimi korumak, çiftçileri bilinçlendirmek ve ürünün neslini güvence altına almak olduğunu belirtti. Aynı zamanda ürün için Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescili çalışmalarının başlatıldığını da ifade etti. Kooperatifler İçin Örnek Bir Başarı Tarım ve Orman Bakanlığı, coğrafi işaret tescili alan kooperatif ve birlikler arasından beş kooperatifi pilot uygulama için belirledi. Bu kooperatiflerden birinin Mersinden Kadın Kooperatifi olması, kent adına önemli bir başarı olarak değerlendirildi. Mersinden Kadın Kooperatifi, bu süreçle birlikte yalnızca Mersin kan portakalını korumayı değil, aynı zamanda Türkiye genelindeki kooperatiflere coğrafi işaret alanında örnek olmayı; yerel değerlerin kooperatifler eliyle markalaşmasına öncülük etmeyi amaçlıyor. Yerli Malı Haftası’na Özel Vurgu: “Kendi Değerimize Sahip Çıkıyoruz” Mersinden Kadın Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Meral Seçer, Mersin kan portakalının tescillenmesinin, 12–18 Aralık Yerli Malı Haftası ile güçlü bir anlam bağı taşıdığını vurguladı. Yerel ürünlerin korunması, üreticinin desteklenmesi ve kırsal kalkınmanın güçlendirilmesi açısından coğrafi işaretin kritik bir araç olduğuna dikkat çeken Seçer, Mersin kan portakalının tescilinin bu hafta ile birlikte daha da anlam kazandığını belirtti. Seçer, “Hedefimiz, Mersin kan portakalını Avrupa’da da tescilli bir marka haline getirmek; üreticimizi güçlendirmek, kentimizin markalaşmasına katkı sağlamak ve ülkemizin tarımsal mirasına sahip çıkmaktır. Yerli Malı Haftası, bu değerleri hatırlamak ve desteklemek için önemli bir fırsattır” ifadelerine yer verdi.

Gürer: "Yılbaşı Sofrasında Çerez Bile Lüks Oldu" Haber

Gürer: "Yılbaşı Sofrasında Çerez Bile Lüks Oldu"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Aralık 2024 – Aralık 2025 arasında çerez fiyatlarında yaşanan artışları değerlendirerek, yaklaşan yılbaşı öncesinde vatandaşın yılbaşı keyfini dahi kaçıracak düzeyde raf fiyatları oluştuğunu söyledi. Gürer, “Millet et alamıyor, süt alamıyor; artık yılbaşında emekli, dar gelirli, asgari ücretli çerez bile alamaz hale geldi. Çerez fiyatlarındaki artış, üreticinin gelirine yansımasa da tüccarın eline geçip rafa geldiğinde fiyatın katlandığı gerçeğidir. Yer fıstığından cevize, bademe kadar ithal ürün getirilip fiyatlar yerli üretimin bile üzerinde bir etiketle pazara sunuluyor” dedi. “YILBAŞINDA BİR TABAK ÇEREZ BİLE LÜKS OLDU” Ömer Fethi Gürer, çerez fiyatlarındaki artışın yılbaşı öncesi emekli ve dar gelirliyi bu ürünlere rafta sadece bakar duruma getirdiğini belirterek, bazı ürünlerde yıllık fiyat artışının yüzde 150’yi aşmasının enflasyonun gerçek boyutunu ortaya koyduğunu söyledi. Gürer şöyle konuştu: “Eski Türkiye’de yılbaşı akşamları orta ve dar gelirliler evde toplanır, televizyon karşısına geçer, yılbaşı programlarını izlerken masada bir tabak fındık, fıstık, leblebi, ayçekirdeği olurdu. AKP iktidarlarının ekonomi politikaları sonucu artık vatandaş bu ürünleri gramla almak zorunda. Emekli ve dar gelirlinin ise alacak gücü yok. Hindi ve kestaneden söz eden de yok. Meyvede bu yıl yaşanan zirai don nedeniyle oluşan on milyon ton kayıp fiyatları olumsuz etkiledi. Yılbaşında dahi emekli çerez bile alamıyorsa, bu durum ekonomik tablonun dar gelirliye etkisinin açık göstergesidir.” 2024–2025 ÇEREZ FİYAT ARTIŞ TABLOSU Ürün 2024 Aralık (TL) 2025 Aralık (TL) Artış (%) Ayçekirdeği 120 190 58,30% Kabak çekirdeği 400 500 25% Leblebi 180 280 55,50% Fıstık içi 209 250 19,60% Antep fıstığı 900 1600 77,70% Fındık içi 580 1500 158,60% Badem içi 580 800 37,90% Kaju fıstığı 620 800 29% Kabuklu ceviz 200 350 75% Beyaz leblebi 160 250 56,20% Ömer Fethi Gürer, “Fındık içi yüzde 158 artmış, Antep fıstığı yüzde 78’e dayanmış, leblebi yüzde 55 zamlanmış. Bunlar yılbaşı sofrasında vatandaşın elini titreten fiyatlar” dedi. “YILBAŞI SOFRASI ZOR HAZIRLANIYOR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yılbaşı öncesi yapılan alışverişlerde vatandaşın hindi ve çerez gibi tercihlerden uzak durduğunu belirterek, “İnsanlar yılbaşını evinde sade bir sofrayla geçirmeye hazırlanıyor. Çocuklara bir avuç fıstık alabilmek bile artık maliyet hesabına dönüştü. Simit almakta zorlanan vatandaş için yılbaşının en basit ve sembolik geleneği olan çerez bile lüks. Ancak bir eli yağda, bir eli balda; kolay yoldan para kazanan mutlu azınlık yılbaşına keyifli girecek. Derin yoksulluk yaşayan için ise yılbaşı artık bir anlam ifade etmeyecek,” diye konuştu. “ENFLASYON MARKET RAFLARINDA GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTERİYOR” CHP’li Ömer Fethi Gürer, “Ayçekirdeği yüzde 58, ceviz yüzde 75, fındık içi yüzde 158 artmışsa, TÜİK’in açıkladığı enflasyon ile bu veriler örtüşmüyor” dedi. “VATANDAŞA YILBAŞI ZOR GELECEK” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Yılbaşında bir tabak çerez almanın bile vatandaşı zorladığı bir döneme erdik. Yılbaşı sofrasına konacak bir tabak çerez bile lüks olmuşsa, sıkı para politikası yalnızca emekliyi, dar gelirliyi ve sabit gelirlileri sıkmaktadır. Hem üreticiyi hem tüketiciyi koruyan adil bir ekonomik politikanın zorunluluğu artık kaçınılmazdır” diye konuştu.

Asgari Ücretin Alım Gücü Eridi, Fiyatlar Uçtu! Haber

Asgari Ücretin Alım Gücü Eridi, Fiyatlar Uçtu!

2025 yılı boyunca asgari ücrete tek kuruş ara zam yapılmamasının çalışanlar üzerindeki etkisi, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in aynı marka ve aynı marketten derlediği fiyat karşılaştırmasıyla bir kez daha ortaya koydu. Gürer, “Yılın başında asgari ücretli bir çalışanın maaşıyla alabildiği temel gıda ürünlerini yıl sonunda alabilmesi için onlarca, hatta bazı ürünlerde yüzlerce saat daha fazla çalışması gerekiyor. Aralık ayında ücreti 22.104 TL’de kalan asgari ücretlinin saatlik ücreti 98,24 TL. Ancak marketteki fiyat artışları karşısında bu ücretin alım gücü adeta buharlaştı,” dedi. EKMEKTEN ETE, SÜTTEN YAĞA: FİYATLAR YÜZDE 50 İLE 130 ARASINDA ARTTI Ömer Fethi Gürer’in aynı marketten verilere göre Ocak–Aralık dönemindeki artışlar şöyle: Ekmek: 12,50 TL → 15 TL (%20 artış) Salça (720 gr): 50 TL → 90 TL (%80 artış) Kahve (100 gr): 34,90 TL → 80 TL (%129 artış) 1 litre süt: 29 TL → 54 TL (%86 artış) Dana kuşbaşı 1 kg: 420 TL → 850 TL (%102 artış) Dana kıyma 1 kg: 400 TL → 750 TL (%87 artış) Tereyağı 1 kg: 380 TL → 754 TL (%98 artış) Beyaz peynir 1 kg: 380 TL → 600 TL (%58 artış) Pirinç 1 kg: 80 TL → 139 TL (%74 artış) Çay 1kg: 200 TL → 299 TL (%49 artış) CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Temel gıda ürünlerinde ortalama artış %60–100 bandına dayanırken, asgari ücretlinin aylık geliri yıl boyunca sabit kaldı. Bu tablo çalışanların gelirinde derin bir erimeyi gözler önüne seriyor,” dedi. AYNI ÜRÜNLERİ ALABİLMEK İÇİN YIL SONUNDA BİNLERCE LİRA EK MALİYET GEREKİYOR Ocak ayında maaşıyla aldığı ürünleri Aralık ayında da aynı miktarda almak isteyen bir asgari ücretlinin karşılaştığı tablo çarpıcı: Ekmek için: +4.420 TL ek ödeme Süt için: +19.055 TL ek ödeme Kıyma için: +19.341 TL ek ödeme Kuşbaşı et için: +22.630 TL ek ödeme Kahve için: +28.564 TL ek ödeme Tereyağı için: +21.754 TL ek ödeme Pirinç için: +16.301 TL ek ödeme yapması gerekiyor diyen CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Bu ürünlerde Ocak ayında alabildiği miktarı Aralık ayında da alabilmek için asgari ücretli, maaşının %50 ile %130’u arasında değişen ek maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Yani aynı markete gidip aynı ürünleri almak için, cebine en az bir ek maaş daha koyması gerekiyor,” dedi. ASGARİ ÜCRETLİ AYNI SEPETİ ALMAK İÇİN 45 SAATTEN 290 SAATE KADAR EK MESAİ YAPMAK ZORUNDA Saatlik ücreti 98,24 TL olan bir çalışan için tablo daha da çarpıcı hale geliyor. Ömer Fethi Gürer’in bir asgari ücretlinin Ocak ayında aldığı ürünleri Aralık ayında da alabilmek için fazladan çalışması gereken süre şöyle: Ekmek: 45 saat Yeşil zeytin: 43 saat Çay: 111 saat Pirinç: 166 saat Yoğurt: 143 saat Beyaz peynir: 130 saat Tereyağı: 221 saat Dana kıyma: 197 saat Dana kuşbaşı: 230 saat Kahve: 291 saat (rekor artış) GÜRER: “AYNI SEPETİ ALMAK İÇİN BİR MAAŞ YETMİYOR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Aynı marka, aynı market baz alınarak hesaplamalarda görüyoruz ki, asgari ücretliye yıl boyunca yapılan ‘sıfır zam’, fiilen milyonlarca çalışanı açlık sınırının altına itti. Ocak’ta aldığı ürünleri Aralık’ta almak için bir maaş daha gerekiyor. Bu ücret artık asgari bir yaşam ücretini değil, açlık mücadelesini temsil ediyor” dedi. Gürer, yıl boyunca ara zam çağrılarının karşılıksız bırakıldığını ve asgari ücretliye zam yapılmasını içeren kanun teklifinin olduğunu vurgulayarak, “Market rafları, mutfaklar, çalışanların yaşadığı gerçeği her gün yüzlerine vuruyor. Fiyatlar %100’e dayanırken, asgari ücreti sabit tutmak emekçiyi yoksulluğa ve açlığa mahkûm etmektir” ifadelerini kullandı. ARA ZAM YAPILMADI, EMEKÇİ AÇLIKLA BOĞUŞUYOR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sonuç olarak aynı ürünleri aynı marketten alan bir tüketicinin 2025 yılı boyunca yaşadığı kayıp, asgari ücrete ara zam yapılmamasının ne kadar büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor. Her ay aynı maaşı alan çalışan; ekmekten süte, peynirden ete kadar her temel kalemde artan fiyatlarla baş başa bırakıldı. Aynı ürünleri alma gücünü koruyabilmesi için saatlerce ek mesai yapması gereken bu kesim için mevcut ücret, artık geçinmenin değil, ayakta kalmanın bile zorlandığı bir seviyeye inmiş durumda. En az asgari ücret 39 bin kira olmalı yılda en az üç kez asgari ücret güncellenmelidir,” şeklinde konuştu.

Odunpazarı Belediyesi’nden Çevre Duyarlılığını Artıran Denetimler Haber

Odunpazarı Belediyesi’nden Çevre Duyarlılığını Artıran Denetimler

Odunpazarı Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, çevre ve toplum sağlığını koruma hedefi doğrultusunda çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Zabıta Müdürlüğü ekipleriyle koordineli bir şekilde yürütülen denetimlerde, belediye sınırları içerisinde faaliyet gösteren işletmelerin “Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği”ne uygunluğu düzenli aralıklarla kontrol ediliyor. Belediyenin teknik personeli ile zabıta ekipleri tarafından yapılan yerinde denetimlerde; işletmelerin atık yağ toplama, geçici depolama ve lisanslı firmalar aracılığıyla bertaraf süreçlerinin mevzuata uygun yürütülüp yürütülmediği titizlikle inceleniyor. Yetkililer, özellikle gıda üretimi ve hizmet sektörü gibi yoğun yağ kullanımı olan işletmelerde usulüne uygun atık yağ yönetiminin hem çevre hem de insan sağlığı açısından büyük önem taşıdığını vurguluyor. Atık yağların doğaya bilinçsizce bırakılmasının su kaynaklarının kirlenmesine, toprağın zarar görmesine ve geri dönüşmesi güç çevresel sorunlara yol açabileceğine dikkat çeken ekipler, denetimlerin amacını “çevresel sürdürülebilirliği sağlamak, doğal yaşamı korumak ve halk sağlığını tehdit edebilecek riskleri en aza indirmek” olarak ifade ediyor. Odunpazarı Belediyesi, yalnızca denetimlerle sınırlı kalmayarak işletmelere bilgilendirme desteği de sağlıyor. İşletme sahiplerine ve çalışanlara, atık yağların doğru yönetimi konusunda mevzuat hatırlatmaları yapılırken, Sıfır Atık uygulamalarının önemi sık sık vurgulanıyor. Belediye, hem çevre bilincini artırmayı hem de ilçe genelinde daha yaşanabilir bir çevre oluşturmayı hedefliyor. Yetkililer, Sıfır Atık projesinin başarısı için denetim ve farkındalık çalışmalarına kararlılıkla devam edileceğini belirterek, vatandaşların çevreye duyarlı uygulamalara destek vermesinin önemine dikkat çekiyor.

Üzümsü Meyveler İçin Uluslararası İşbirliği Toplantısı Haber

Üzümsü Meyveler İçin Uluslararası İşbirliği Toplantısı

Kütahya Ticaret Borsası öncülüğünde, Kütahya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü işbirliği ile üzümsü meyvelerin bölgesel üretim potansiyelinin değerlendirildiği bir toplantı düzenlendi. Toplantıya KÜTBO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Okumuş, Meclis Üyesi Nüfide Erdurgut, Kütahya Tarım ve Orman İl Müdürü Ertan Keleş, KÜTBO Genel Sekreteri Yasemin Yol ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğü sahada olan ilgili birim yetkilileri katıldı. Toplantıda, Hollanda Büyükelçiliği ile yürütülen temaslar sonucunda davet edilen Toprak ve Yeşil şirketi temsilcileri Marcel de Jong ve Esra Nur Gülbaba, üzümsü meyvelerin Kütahya’daki üretim potansiyeline ilişkin kapsamlı bir değerlendirme paylaştı. Marcel de Jong, üzümsü meyvelerden “Yaban Mersini, Ahududu, Çilek” gibi meyvelerin Kütahya’da nasıl yetiştirilebileceğine dair ayrıntılı bir sunum yaparak; hangi türlerin bölge koşullarına daha uygun olabileceği, sulama ve gübreleme yöntemlerinin nasıl planlanması gerektiği, toprak, yaprak ve sap analizlerinde izlenmesi gereken süreçler gibi başlıklarda teknik bilgiler aktardı. Bunun yanı sıra üretilen ürünlerin paketleme süreçleri, soğuk zincir uygulamaları ve pazarlama stratejilerine ilişkin süreci değerlendirerek, Kütahya’nın iklim şartlarına uygun Blueberry, ahududu, çilek üretiminde sürdürülebilir ve katma değerli bir üzümsü meyve üretimi için dikkat edilmesi gereken unsurları aktardı. Ayrıca teknik bilgi paylaşımı, eğitim programları ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına yönelik iş birliği olanaklarının üreticilere yeni fırsatlar sunabileceği değerlendirildi. Sunum sonrası katılımcıların soruları yanıtlanarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantı, iyi niyet dileklerinin paylaşılması ve ortak çalışmalara yönelik yapılacak projelerin değerlendirmesiyle sona erdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.