SON DAKİKA
Hava Durumu

#Beylikova

Porsuk Haber Ajansı - Beylikova haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Beylikova haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eğitim Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Her Türlüsüne Karşıyız! Haber

Eğitim Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Her Türlüsüne Karşıyız!

Beylikova Müberra - Mehmet Güleç Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde görev yapan bir kadın öğretmen okulda görev yapan başka bir öğretmen tarafından sözlü ve fiili saldırıya uğradı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Eğitim - Bir Sen Eskişehir 1 Nolu Şube Yönetimi öğretmenin yanında olduklarını ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin her türlüsüne karşı olduklarının altını çizdi. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Beylikova Müberra Mehmet Güleç Anadolu İmam Hatip Lisesinde görev yapan üyemiz Merve Yerlikaya, yine aynı okulda görev yapan İ.K. isimli şahıs tarafından sözlü ve fiili saldırıya uğramıştır. Yapılan bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Öğretmene yönelik hatta kadına yönelik şiddetin kaynağının yine aynı okulda görev yapan başka bir öğretmen olmasından hicap duyuyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak şiddetin kaynağı kim olursa olsun şiddetin her türlüsüne karşı eğitim çalışanlarımızın ve üyelerimizin yanındayız. Bu çirkin davranışın sorumlusu kişi yaptığının cezasını çekmelidir. Konuyla ilgili İlçemizde bulunan mülki ve idari yetkililerle görüşerek hukuki süreci takip ettiğimizi, konuya dair hassasiyetimizi ve üyemizin yanında olduğumuzu dile getirdik. Bu konuda şikayet karşılığında ilgili makamlar tarafından gereken adımlar atılmış adli ve idari soruşturma başlatılmıştır. Bu çirkin saldırıya maruz kalan üyemize geçmiş olsun dileklerimizi sunar, Eğitim- Bir-Sen olarak hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız."

Yerli ve Yabancı Şirketlerin Elleri Cebimize, Kazması Toprağımıza Uzanıyor Haber

Yerli ve Yabancı Şirketlerin Elleri Cebimize, Kazması Toprağımıza Uzanıyor

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu düzenlediği basın toplantısında Eskişehirlileri haftasonu yapılacak olan "Yıkımın, Talanın Kıyısında, Tükenişe Çeyrek Kala" paneline davet etti. Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu basin toplantısında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı; “Son haftalarda Eskişehir'deki Nadir Toprak Elementleri (NTE), saray iktidarının ve patronların gündeminden düşmüyor. Saray yönetimi yerlilik ve millilik diyerek söze başlayıp BM toplantıları, Trump görüşmesi derken Washingtondaki masalarda doğamızı ve toprağımızı pazarlıyor. Bu pazarlığın ana gündemlerinden birisi de Eskişehir. Eskişehir ve çevresinin büyük bir bölümü maden şirketlerinin imarına açıldı. Yerli-yabancı şirketler de ellerini ovuşturarak pazarlık sırasına girmiş durumda. Planları da yeraltı/yerüstü kaynaklarımızı kendi çıkarları uğruna talan etmek, ormanlarımızı, havamızı suyumuzu geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip ederek karlarına kar katmak. Siyanür gibi öldürücü kimyasallarla canımıza okumak. Yerli Yabancı Şirketlerin Elleri Cebimize, Kazması Toprağımıza Uzanıyor Saray iktidarı, bir grup kapitalistin kar hırsı için başta maden çevresinde yaşayan halkın sağlığı olmak üzere Eskişehir'in topraklarına gözünü dikmekten çekinmiyor. Alpagut-Atalan maden projesinin ardından Beylikova'daki nadir toprak elementlerinin çıkarılıp, ABD'ye peşkeş çekilmesinin gündeme gelmesiyle birlikte ülkenin dört bir yanını maden sahasına açmak için emperyalistlerle anlaşmalar sağlanıyor. İktidar NTE ye karşı söylenen her sözü, ekonomik büyüme karşıtlığıyla eşitliyor. NTE'nin çıkarılmasının ülke ekonomisini yükselteceğini iddia ederken, doğaya verecek zarara dair tek bir söz söylemiyor. Muhalif kitleler açısından ise NTE, yerli sermaye ve devlet eliyle çıkarıldığı oranda kabul görebiliyor. Fakat Türkiye'de bu teknoloji yok! Vahşi madencilik ve NTE meselesi ülkenin tüm kesimlerini ilgilendiren bir meseleyken, bir grup aktivistin mücadele alanına indirgenmek isteniyor. Gerçek tahribatın ve kapitalist emperyalist sömürünün yaratacağı yıkımın üzeri örtülmek isteniyor. Partimiz de, Eskişehir'in emperyalist yağma ve talana açılmasına karşın 13 Aralık Cumartesi günü saat 10.00'da Özdilek Kültür Merkezi'nde 'Yıkımın, talanın kıyısında, tükenişe çeyrek kala..' başlıklı panel düzenleyecek. Başta madencilik faaliyetlerinin halk sağlığına ve çevremize etkilerini konuşacağımız, Türkiye ve Dünya'dan mücadele örnekleriyle devam edeceğimiz sempozyumumuzda çevre sorunun ve NTE'nin Eskişehir'li işçi emekçiler ve toplamda Eskişehir halkı için ne demek olduğunu tartışacağız. Sempozyumumuzun son oturumu açık kürsü olacak ve tüm katılımcıların soru ve katkılarına açık olacak. Havasına, suyuna, toprağına sahip çıkmak ve şehrimizi bir grup ABD tekelinin kar hırsına teslim etmek istemeyen tüm Eskişehirlileri sempozyumumuza davet ediyor, taleplerimiz ve mücadele platformumuzu katkılarıyla zenginleştirmeye çağırıyoruz.”

Beylikova’da Cevher Var, Rakam Yok! Haber

Beylikova’da Cevher Var, Rakam Yok!

Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bulunan ve dünyanın sayılı nadir toprak elementleri (NTE) rezervleri arasında gösterilen sahaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın TBMM’ye sunduğu yanıt, üretim ve denetim süreçlerine dair önemli soru işaretlerini beraberinde getirdi. CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’ın yazılı soru önergesine verilen resmi cevapta, Eti Maden Genel Müdürlüğü (ETİMADEN) tarafından Beylikova’da kurulan pilot tesiste “deneme üretim çalışmalarında kullanılmak üzere cevher çıkarıldığı” açıkça ifade edilirken, bu faaliyetlere ilişkin sayısal hiçbir veri paylaşılmadı. “Deneme üretim var” denildi, miktar açıklanmadı Bakanlık yanıtında, Beylikova sahasında gerçekleştirilen deneme üretim çalışmalarında pilot tesiste kullanılmak üzere cevher çıkarıldığı belirtilmesine rağmen, 2023 yılından bu yana kaç ton cevher çıkarıldığı, bu cevherin ne kadarının işlendiği, ne kadarının stoklandığı ya da atık hâline geldiği yönünde herhangi bir bilgi verilmedi. Pilot tesis var, fiilî üretim bilinmiyor Yanıtta, Beylikova’da 2023 yılında 244 milyon TL kamu kaynağıyla tamamlanan ve yıllık 1.200 ton kapasiteli olduğu belirtilen bir pilot tesisin kurulduğu bilgisi yer aldı. Ancak tesisin bugüne kadar fiilen ne kadar üretim yaptığı, hangi aşamada olduğu ve tam kapasiteyle çalışıp çalışmadığı soruları cevapsız bırakıldı. “İhracat yok” denildi, peki çıkarılan cevher ne oldu? Bakanlık cevabında, çıkarılan cevherin ham veya yarı işlenmiş halde ihraç edilmesine yönelik herhangi bir çalışma yapılmadığı da ifade edildi. Ancak bu açıklama, çıkarılan cevherin nerede ve nasıl değerlendirildiği sorusuna yanıt vermedi. Bu durum, “İhraç edilmiyorsa, çıkarılan cevher nerede?” sorusunu gündeme taşıdı. Yabancı firma sorusu yanıtsız bırakıldı Arslan’ın, Beylikova sahasında veya pilot tesiste yabancı, taşeron ya da danışman firmaların faaliyet gösterip göstermediğine ilişkin sorusu ise yanıtta tamamen karşılıksız bırakıldı. Bu başlık altında herhangi bir firma ismi ya da faaliyet kapsamı paylaşılmadı. CHP’li Arslan: ‘Şeffaflık zorunluluktur’ Yanıtı değerlendiren CHP’li Arslan, Beylikova’daki rezervin yalnızca Eskişehir için değil, Türkiye açısından da stratejik bir öneme sahip olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bakanlık cevabında ‘cevher çıkarıyoruz’ deniliyor ama ne kadar çıkarıldığı, ne yapıldığı ve bugün elimizde ne olduğu açıklanmıyor. ‘İhraç etmedik’ demek yeterli değil. Bu ölçekte stratejik bir kaynağın yönetimi, Meclis denetimi ve kamuoyu bilgilendirmesi olmadan yürütülemez.” Gözler Meclis denetiminde Uzmanlara göre, savunma sanayinden temiz enerji teknolojilerine kadar geniş bir kullanım alanına sahip nadir toprak elementleri konusunda şeffaflık ve hesap verilebilirlik, yalnızca ekonomik değil, ulusal çıkar ve güvenlik meselesi niteliği taşıyor. CHP’li Arslan, konunun TBMM gündeminde takip edilmeye devam edeceğini vurguladı.

Beylikova Belediyesi Hububat Ekimine Başladı Haber

Beylikova Belediyesi Hububat Ekimine Başladı

Beylikova Belediyesi, ilçede tarımsal üretimi geliştirmek ve sürdürülebilir tarımı desteklemek amacıyla hububat ekim çalışmalarına başladı. Belediye ekipleri tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında buğday ve arpa tohumları toprakla buluşturuldu. Ekim öncesinde yapılan hazırlık sürecinde, ilçenin farklı bölgelerinden alınan numunelerle 25 ayrı noktada toprak analizi gerçekleştirildi. Analiz sonuçlarına göre toprak yapısına en uygun tohum ve taban gübresi seçilerek verimliliği artırmaya yönelik planlama yapıldı. Belediyeye ve kooperatife ait 4 traktör ile 1 kamyonun görev aldığı ekim çalışmaları, geniş bir ekibin sahadaki özverili çalışmalarıyla sürdürülüyor. Beylikova Belediyesi, bu üretim faaliyetleriyle birlikte hem belediye arazilerinin etkin kullanımını hem de yerel ekonomiye katkı sağlayacak bir üretim modelini hedefliyor. Beylikova Belediye Başkanı Hakan Karabacak, yürütülen çalışmalarla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Beylikova Belediyesi olarak yalnızca altyapı ve sosyal hizmetlerle değil, tarımsal üretimle de ilçemize değer katmaya devam ediyoruz. Bugün, tarıma ayırdığımız yüzölçüm bakımından Türkiye’nin birinci belediyesi olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu konumumuzu daha da güçlendirmek için her ekim döneminde bilimsel verilere dayalı üretim planlaması yapıyoruz. Bu yıl hububat ekiminde toprak analizlerinden elde ettiğimiz sonuçlara göre, en uygun tohum ve gübreleri tercih ettik. Amacımız hem verimi artırmak hem de sürdürülebilir üretim anlayışını belediye bünyesinde kalıcı hale getirmek. Elde edeceğimiz ürünler, ilçemizin tarımsal kalkınmasına doğrudan katkı sağlayacak. Emeği geçen tüm belediye personelimize, kooperatif çalışanlarımıza ve sahadaki ekip arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.” Beylikova Belediyesi, yıl boyunca farklı ürün gruplarında gerçekleştirdiği üretim faaliyetleriyle yerel kalkınma, gıda güvenliği ve kırsal istihdamın artırılması yönünde örnek bir model oluşturmayı hedefliyor.

Nadir Toprak Elementleri Yağmasına Geçit Vermeyelim! Haber

Nadir Toprak Elementleri Yağmasına Geçit Vermeyelim!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanlığı, Beylikova'da yer alan ve kamuoyunda tartışılan Nadir Toprak Elementleri Tesisi ile ilgili olarak bir basın toplantısı düzenledi. EMEP Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu düxenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; "Beylikova’da bulunan nadir toprak elementleri (NTE) rezervlerinin gündeme gelmesiyle birlikte, uluslararası tekellerin ve emperyalist güçlerin ülkemiz üzerindeki planları yeniden görünür hale gelmiştir. “Yerlilik ve millilik” söylemleriyle halkı oyalayan Saray yönetimi, gerçekte ülkemizin doğal zenginliklerini küresel sermayenin çıkarları uğruna masaya sürmektedir. Emperyalist ABD ve başkanı Trump'un bahşedeceği "meşruiyet" için emeğimiz, toprağımız ve doğamız altın tepside sunulmaktadır. Nadir toprak elementleri neden bu kadar önemli? Modern dünyanın teknolojik altyapısı, büyük ölçüde bu 17 elemente (örneğin neodimyum, praseodim, terbiyum, itriyum vb.) dayanmaktadır. Bu elementler, F-35 savaş uçaklarının motorlarından radar sistemlerine, insansız hava araçlarından elektrikli otomobillere, rüzgar türbinlerinden akıllı telefonlara kadar her alanda kullanılmaktadır. Bugün dünya ekonomisinin ve askeri teknolojilerin kalbinde yer alan bu materyaller, “stratejik madenler” olarak adlandırılmaktadır. Kritik mineraller pazarının 2040’a kadar 770 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Ancak bu pazarın asıl kazananı işçiler, emekçiler ya da üretici halklar değil; küresel sermaye tekelleri ve onların siyasi temsilcileridir. Bu nedenle nadir toprak elementleri, sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir silaha dönüşmüştür. Çin tekelinden ABD’nin yeni sömürü planlarına Dünya genelinde NTE üretiminin %70’i, rafinasyonunun ise %90’ı Çin’in elindedir. Çin’in bu tekel konumu, başta ABD olmak üzere Batılı ülkeleri bağımlı hale getirmiştir. ABD bu bağımlılığı kırmak için yeni kaynak arayışına girmiş; Ukrayna, Grönland ve Türkiye bu planın hedefi olmuştur. ABD’nin (Lockheed Martin, Raytheon vb. gibi) savaş sanayii tekelleri, bu madenlere büyük ölçüde bağımlıdır. Örneğin tek bir F-35 savaş uçağında yaklaşık 410 kilogram NTE, bir Arleigh Burke sınıfı destroyerde 2,36 ton, bir Virginia sınıfı denizaltıda ise 4 tondan fazla NTE kullanılmaktadır. Bu örnekler bile emperyalist savaşların ve askeri rekabetin, nasıl doğrudan doğa yağmasıyla iç içe geçtiğini göstermektedir. Sadece savaş değil savaş araç gereçleri de doğanın geri dönülemez yıkımına sebep olmaktadır. ABD’nin Eskişehir-Beylikova’daki 694 milyon tonluk rezervle ilgilenmesi bu bağlamda tesadüf değildir. Çin ve Rusya ile yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalmasının ardından, Erdoğan yönetiminin Washington’daki temaslarında bu rezervlerin yeniden gündeme gelmesi, Türkiye’nin topraklarının "açık pazara" çıkarıldığını kanıtlamaktadır. Türkiye’nin bu madenleri işleyecek rafinasyon ve ileri teknoloji altyapısına sahip olmaması, dışa bağımlılığı daha da derinleştirecektir. Kısacası Beylikova’daki zenginlik, halkın değil, emperyalist tekellerin kasalarına akacaktır. Doğamız, emeğimiz ve sağlığımız tehlikede Nadir toprak elementlerinin madenciliği, büyük miktarda toksik atık ve ağır kimyasal kullanımı gerektiren bir süreçtir. Düşük tenörlü (az yoğunluklu) cevherlerin zenginleştirilmesi sırasında asit ve radyoaktif yan ürünler açığa çıkar. Bu da hem işçilerin yaşamını hem de çevreyi doğrudan tehdit eder. Çin’de ve Afrika’daki maden sahalarında yüz binlerce işçinin zehirlendiği, yer altı sularının tamamen kullanılamaz hale geldiği bilinmektedir. Benzer bir tablo, Türkiye’de de yaşanmak üzeredir. Eskişehir’deki tarım ve ormanlık alanların ortasında planlanan bu madencilik faaliyetleri, sadece Beylikova’yı değil, tüm Eskişehir havzasını geri dönüşsüz biçimde kirletecektir. Madenlerin işlenmesi için gereken su miktarı devasa boyuttadır; birkaç ilçe büyüklüğünde alanların su kaynakları tüketilecek, kalan sular kimyasallarla zehirlenecektir. Bu da hem tarımsal üretimi hem de halk sağlığını tehdit edecektir. Hatırlayalım: Erzincan İliç’teki altın madeni felaketi, siyanürün doğayı ve insanı nasıl yok ettiğini gözler önüne sermiştir. Beylikova’da benzer bir felaketin yaşanması an meselesidir. Emperyalizmin yeni yüzü: Yeşil enerji bahanesiyle sömürü Bugün emperyalistler, nadir toprak elementlerini “yeşil enerji dönüşümü” bahanesiyle meşrulaştırmaya çalışıyor. Elektrikli otomobillerin, rüzgar türbinlerinin ya da güneş panellerinin “temiz enerji” sembolü olarak gösterilmesi, bu madenlerin nasıl, kim tarafından ve hangi koşullarda çıkarıldığı gerçeğini gizliyorlar. Çevreye ve emeğe maliyeti halklara, kârı ise tekellere kalıyor. Bir ülkenin zengin doğal kaynaklara sahip olması önemlidir; ancak asıl mesele bu kaynakların doğaya vereceği zarar hesap edilerek ve çıkarılması uygun ise ülkenin ve halkın yararına kullanılmasıdır. Kapitalist sistem, bu kaynakları kendi çıkarları için sömürürken, bizlere yoksulluk, işsizlik, doğa tahribatı ve iş cinayetleri bırakıyor. Bugün Türkiye’nin maden mevzuatı, emperyalistlerin taleplerine uygun biçimde düzenlenmiştir. Yerli-yabancı şirketler, işçilerin alın teriyle, halkın toprağından zenginleşmekte; doğayı birer atık sahasına çevirmektedir. Halkın birleşen mücadelesiyle durdurabiliriz Nadir toprak elementleri meselesi sadece bir çevre sorunu değildir. Emperyalizm karşısında bağımsızlık, maden sermayesi tekeller karşısında sınıf mücadelesi sorunudur. Eskişehir’deki madenler yalnızca birkaç köyün ya da çevreci grupların değil, bütün Türkiye işçi sınıfının meselesidir. Çünkü bu topraklar, bu su, bu hava hepimizindir. Emperyalistlerin planlarını ancak işçilerin ve emekçilerin birleşik gücü durdurabilir. Doğayı, emeği ve yaşamı savunmak, emperyalizme ve sermayeye karşı durmak demektir. Emek Partisi (EMEP) olarak diyoruz ki: Toprağımıza, suyumuza, emeğimize, geleceğimize sahip çıkalım! Cebimize, sağlığımıza ve doğamıza uzanan elleri durduralım! Nadir toprak elementleri yağmasına, emperyalist sömürüye, doğa talanına geçit vermeyelim! Yaşanabilir bir ülke, bağımsız bir gelecek için birleşelim."

Sakarya Vadisi Bir Maden Bölgesine Çevrilmek İsteniyor! Haber

Sakarya Vadisi Bir Maden Bölgesine Çevrilmek İsteniyor!

Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir Alpagut - Atalan Bölgesinde bulunan altın madeni ve Beylikova'da bulunan Nadir Toprak Elementleri tesisi ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen basın toplantısında Alpagut - Atalan Bölgesinde planlanan altın madeni ile ilgili konuşan Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir şu ifadeleri kullandı; "Konumuz Mihalgazi Alpagut-Atalan alanı, yer alması planlanan altın ve gümüş işleme maden sahasıdır. Bu saha nasıl bir önem taşıyor? Bu sahanın önemi şudur: Türkiye’de mikroklima iklimine sahip nadir bölgelerden biridir. Sakarya Vadisi bölgesi olarak değerlendiriliyor. Sakarya Nehri’nin doğrudan beslediği bu alanda doğa turizminin olması gerekirken, yani bitki örtüsü çeşitliliğiyle, tarımsal faaliyet zenginliğiyle, doğası ve havasıyla “bacasız fabrika” olarak değerlendirdiğimiz turizm sektöründe önem atfetmesi gerekirken maalesef bu alan, talan noktasında bir maden bölgesine çevrilmek isteniyor. Binlerce ağacın katledilmesi, bölgede süregelen tarımsal faaliyetlerin sekteye uğraması, birçok canlı türünün yaşam alanının yok edilmesi, gelecek nesillere güzellikler yerine harabeler bırakılması, su krizinin yaşanması olasılığı yüksek olan ülkemizde ve şehrimizde su kaynaklarımızın pervasızca harcanması gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda, her vatanseverin bu faaliyet karşısında net bir duruş sergilemesi gerekiyor. Burada bizim önemsediğimiz en önemli nokta şu: İki hafta önce il başkan yardımcımız tarafından Eskişehir’in olası deprem durumu ile ilgili bir paylaşım yapılarak kamuoyu bilgilendirildi. Bugün de o paylaşıma entegre olarak, Alpagut-Atalan altın maden sahasının bulunduğu alanı ve bu alanda yer alan iki tane aktif, net olarak aktif fay hattını gündeme getiriyoruz. Bu fay hatları görselde siyah çizgilerle belirtilmiş durumda ve bir aktif fay hattının mevcut maden sahası içerisinde yer alma olasılığı oldukça yüksek. Olmadığını varsaysak bile, yakınlığı itibarıyla oluşacak herhangi bir depremde bu fayların bölgede yaratacağı sarsıntı, siyanür havuzları üzerinden doğanın tamamen tahrip olmasına, yer altı sularının siyanürle zehirlenmesine ve hatta Sakarya Nehri’nin dahi kirlenmesine yol açabilir. Biz bu konuyu ilk olarak iki yıl önce Erzincan İliç’te gündeme getirdik. İliç’te hâlihazırda işletilen altın madenine Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ giderek buradaki tehlikeyi kamuoyuyla paylaşmıştı. Aradan bir yıl gibi kısa bir süre geçtikten sonra yaşanan facia ve kaybettiğimiz canlar, bu tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Benzer faciaların Alpagut-Atalan bölgesinde yaşanmasını istemiyoruz. Sakarya Vadisi’nin üretimde ve tarımsal faaliyetlerde büyük bir önemi olduğunu tekrar tekrar vurgulamak istiyoruz. Biz Zafer Partisi olarak doğamızı, yaşam kaynaklarımızı ve su kaynaklarımızı makro kapitalizmin tahribatına karşı koruma mücadelesini sürdüreceğiz. Ancak gelinen noktada aldığımız bilgiler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde bu alana Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu verdiği yönünde. Artık sahada altın ve gümüş arama faaliyetleri başlayacak. Bu süreçte, hükümetin yanında yer alan ve “beşli çete” olarak adlandırılan oluşum içinde önemli bir yeri olan Cengiz Holding yer alıyor. Cengiz Holding’e, genel başkanımızın İkizdere’de katıldığı bir organizasyonda gerekli yanıtlar verilmişti. O zaman da şöyle demiştik: “Evet, biz doğamızı korumak adına, sizin isminizin de geçtiği ‘Cengiz yasaları’na karşı gerekli hukuki mücadeleyi vereceğiz.” Kendileri genel başkanımızı mahkemeye vermişti ancak genel başkanımız bu davadan beraat etti. Şimdi Alpagut ve Atalan bölgesinde binlerce ağacın katledileceği, yıllık ortalama 9,4 milyon ton su tüketimi beklenen bu madende, su ve doğa kaynaklarımız maalesef birilerinin elinde oyuncak hâline gelmek üzere. Biz Eskişehir halkı olarak bunun karşısında durmak zorundayız. Neden? Çünkü biz bir sömürü ülkesi değiliz. Afrika’daki insanların ne şartlarda yaşadığını biliyoruz. Birilerinin bu bölgedeki değerli madenleri sömürüp gitmesini, geride kalan kalıntılarla yöre halkının yaşamak zorunda kalmasını istemiyorsak, Eskişehir kamuoyu olarak bu olayın karşısında durmak zorundayız. Bunu Eskişehir kamuoyuyla tekrar paylaşmak istiyoruz. Çeşitli derneklerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve siyasi partilerimiz bu konuda fiilen faaliyetlerini sürdürüyor. Bizler de sürdüreceğiz. Gerek çevre, gerek iklim, gerek su konusunda bu alanın açacağı tahribatın karşısında, tüm hukuki süreçlerde Zafer Partisi olarak Eskişehir halkının yanındayız. Eskişehir halkını bu konuda aktif biçimde mücadeleye ve dayanışmaya davet ediyorum." Beylikova'da bulunan Nadir Toprak Elementleri Tesisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İl Başkanı Demir şu ifadelere yer verdi; ''Malumunuz, son dönemde önem arz eden nadir toprak elementleri konusu gündemdedir. Bu konu üzerine çeşitli açıklamalar yaptık ve uzman arkadaşlarımızla, maden mühendislerine bir rapor hazırlattık. Bu raporlar genel merkezimize peyderpey gönderildi. Sizinle de bu raporun birkaç önemli kısmını paylaşmak istiyorum. Eskişehir ilimizin Beylikova ilçesinde bulunan nadir toprak elementleri rezervleri ilk kez 1970 yılında keşfedilmiştir. Yani yaklaşık 55 yıl önce keşfedilen bir rezerv alanından bahsediyoruz. Ancak teknolojik koşullar, bu elementlerin zaman zaman önem bakımından arka plana itilmesine yol açtığı dönemler yaşanmıştır. Bugün ise bu toprak elementleri, özellikle mıknatıs üretimi açısından büyük önem taşıdığı için ciddi şekilde ele alınması gereken bir konu haline gelmiştir. Nadir toprak elementleri, toplam 17 bin 600 dönümlük maden alanına ait işletmede, 2011–2017 yılları arasında 310 lokasyonda 125 bin metre sondaj yapılarak, 60 bin numune alınmış ve 694 milyon ton rezerve ulaşılmış bir bölgeyi ifade etmektedir. Beylikova açısından bu durum oldukça önemlidir. Dünyada rezerv büyüklüğü bakımından ikinci sırada yer aldığımız artık kamuoyu tarafından da bilinmektedir. En fazla rezerve sahip birinci ülke Çin'deki maden sahasıdır; ikinci sırada ise 694 milyon tonluk rezerviyle Eskişehir’in Beylikova–Sivrihisar ilçelerini kapsayan saha yer almaktadır. Bu rezerv alanında Enerji Bakanlığı’na bağlı Eti Maden tarafından florit ve baritin yanında lantan, seryum, praseodimyum, samaryum, gadolinyum, evropiyum ve neodimyum gibi toplam 17 nadir toprak elementi tespit edilmiştir. Bu elementlerin en büyük özelliği bağlama kapasiteleridir. Yani bu alandaki minerallerin, madenlerin ayrıştırılması ve işlenmesi süreçlerinde önemli bir kolaylık sağlamaktadırlar. Bu bağlama kapasitesine sahip madenler bölgede oldukça yoğundur. Bu elementler yüksek verimli mıknatısların üretiminde kullanılmaktadır. Bu mıknatıslar; savunma ve havacılık sanayisi başta olmak üzere rüzgâr türbinleri, elektrikli araçlar, pil sistemleri, petrokimya sanayi, seramik üretimi ve tıbbi görüntüleme sistemleri gibi birçok kritik alanda kullanılmaktadır. Türk milletinin ve bizlerin kaygısı ise bu madenlerin yalnızca hammadde olarak ihraç edilmemesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilerleyen nesilleri için teknolojik olarak işlenmesi ve katma değerli ürünlere dönüştürülmesidir. Cumhurbaşkanımızın Amerika ziyareti sonrasında gündeme gelen, ABD Başkanı’nın bu alandaki taleplerine yönelik gelişmelerin Türk milleti adına olumlu sonuçlanması için kamuoyu oluşturmak bizlerin görevidir. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bahsettiğim raporun özetini genel merkezimize gerekli birimlere göndermiş bulunuyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.