ESOGÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, MS Farkındalık
Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklamada bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 28.05.2025 22:11
Haber Güncellenme Tarihi: 28.05.2025 22:14
Kaynak:
Haber Merkezi
www.porsukhaberajansi.com
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, Dünya Multiple Sklerozis (MS) Farkındalık
Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklamada bulundu.
Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner’in açıklaması şöyle: “Dünya MS Günü tüm dünyada
MS’i konuşmaya ve farkındalık oluşturmaya çalıştığımız bir gün. MS’in doğası, bulgularındaki
çeşitlilik, tanı ve tedavisindeki zorluklar hastalığı karmaşıklaştırabilmektedir. Ancak son 15-
20 yıl içinde gerek tanı gerekse tedavi açısından epey yol alınmıştır. Bugün MS korkulan değil
aksine erken tanı ve erken başlanan tedaviyle artık kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.
MS yani Multiple Sklerozis, merkezi sinir sistemindeki myeline karşı bağışıklık hücrelerinin
başlattığı inflamasyon ve eşlik eden nörodejenerasyonla seyreden otoimmün bir hastalıktır.
Sıklıkla genç erişkin yaş dediğimiz 20-40 yaş arasında başlar ancak ergenlikte ve ileri yaşta da
başlayabilir. Bugün dünyada yaklaşık 3 milyon MS tanısı almış kişi yaşamaktadır. Dünya
üzerinde herhangi bir yerde, her 5 dakikada bir kişi MS tanısı almaktadır. Ülkemizde 2024
yılında yapılan epidemiyolojik çalışmada MS’in görülme sıklığı 100 binde 96.4 bulunmuştur
yani her 100 bin kişinin 96’sı MS’lidir. Kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık
görülmektedir. Ancak erkeklerde daha ciddi seyir gösterebilmektedir. MS süreğen bir
hastalıktır. Bu nedenle ömür boyu ilaç kullanmayı gerektirmektedir. Tedavinin aksatılması
hastalığın seyri üzerine olumsuz etkilerde bulunmakta ve tedavide beklenen etkiyi almayı
zorlaştırmaktadır. MS tanısı alındıktan sonra tedavinin düzenli kullanılması ve doktor
kontrollerinin aksatılmaması gerekmektedir. Bu hem ilaç etkinlik ve yan etkilerinin izlenmesi
hem de ilaç değişimi gereken durumların tespit edilmesi için de önemlidir. MS genetik geçişi
%20-30 civarında olan bir hastalıktır. Her ne kadar ailesel MS vakaları görülse de sıklıkla bir
ailede tek vakalar şeklinde görmekteyiz. MS ayrıca bulaşıcı bir hastalık değildir. MS çeşitli
belirtilere yol açar. Bunlar arasında bulanık görme, bazen görme kaybı, çift görme, kol ve
bacaklarda güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma gibi duyusal bulgular, baş dönmesi, denge ile
ilgili sorunlar, mesane ve barsak belirtileri, halsizlik, yorgunluk, hafıza ile ilgili problemler yer
almaktadır. Bu bulgular her hastada görülmez. Bazen tek bir bulgu olur erken tanı konularak
tedaviye başlanırsa başka belirti vermeyebilir. Bazen bir hastada bu bulgulardan birkaçı bir
arada olabilir. Bazı hastalarda zaman içinde atak dediğimiz belirtilerin tekrarladığı dönemler
olabilir. Atak dönemlerinde 3-10 gün gibi kısa süre, yüksek doz, damar yolundan, steroid
tedavisi uygulanarak bulguların iyileşmesi sağlanmaya çalışılır. Relapsing remitting MS
(RRMS) dediğimiz ve hastaların çoğunluğunda gördüğümüz tipinde ataklardan tam düzelme
sağlanırken, hastaların az diyebileceğimiz bir kısmında hastalığın ileri yıllarında ataklar tam
iyileşmez. Sekonder progresif MS (SPMS) olarak adlandırdığımız bu tipinde ataklardan
iyileşememenin yanı sıra sessiz ilerleme dediğimiz özürlülükte artma olabilir. Her RRMS
hastası SPMS fazına ilerlemez. SPMS fazına dönüşümü engellemek tam mümkün olmasa da
yaşam tarzı değişikliği, sağlıklı yaşam tarzı, stresi azaltmak, sigara kullanmamak gibi ilave
düzenlemeler faydalı olmaktadır. Bazı hastalar ise hastalığın ilk yıllarından itibaren özürlülük
artışı ile seyredebilir. Bu belirtilere sahip MS’i ise primer progresif MS olarak
adlandırmaktayız. Bu tip MS 40 yaş üstü, erkek hastalarda daha sık görülmektedir. MS tanısı
klinik belirtiler ve muayene bulguları, radyolojik olarak MR’da görülen plaklar ve beyin
omurilik sıvısındaki bazı bulguların pozitifliğinin dikkatli değerlendirilmesi sonucu
konulmaktadır. MS gerek klinik bulguları gerekse MR bulguları açısından başka hastalıklarla
karışabilmektedir. Bu nedenle MS tanısının özellikle MS alanında uzman hekimlerce
konulması daha güvenilir sonuçlara imkân vermektedir. MS şüphesi taşıyan kişilerin en kısa
sürede MS uzmanına başvurması ve tanı sonrası verilen tedavileri aksatmadan kullanması,
MR ve laboratuvar tetkiklerinin belli periyodlarda kontrollerinin yapılması gerekmektedir.
Son yıllarda MS tedavisinde sadece MS ilacını kullanmanın yeterli olmadığı bütünsel bir
yaklaşımla tedaviye destek olunması önerilmektedir. Sağlıklı bir yaşam tarzının
benimsenmesi böylece stresten kaçınma, diyette inflamasyonu azaltmaya yönelik beslenme,
fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları ve spor aktiviteleri (özellikle yoga, aerobik
egzersizler, pilates gibi), sigara ve alkolden uzak durmak, D vitamini, B12 vitamini ve omega 3
desteğinin kullanılması, zihinsel faaliyetlerin artırılması hastalığın daha iyi yönetilmesine katkı
sağlamaktadır. Ayrıca gerekli olduğunda nöropatik ağrı, uyku bozukluğu, depresyon,
yorgunluk gibi durumlarda ek tedavilerin kullanılması önerilmektedir. MS farkındalığı hem
MS’li birey hem de toplumumuz için önemlidir. Çünkü farkında olursak başa çıkabiliriz,
yönetebiliriz ve yanımızdaki bir MS’liye destek olabilir onu yaşamın içinde tutabiliriz. Haydi
hep birlikte MS’i öğrenelim, MS’lileri anlayalım ve onların hayatlarına güzel dokunuşlar
yapalım.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ESOGÜ'den Dünya MS Farkındalık Günü Açıklaması
ESOGÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, MS Farkındalık Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklamada bulundu.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, Dünya Multiple Sklerozis (MS) Farkındalık
Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklamada bulundu.
Prof. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner’in açıklaması şöyle: “Dünya MS Günü tüm dünyada
MS’i konuşmaya ve farkındalık oluşturmaya çalıştığımız bir gün. MS’in doğası, bulgularındaki
çeşitlilik, tanı ve tedavisindeki zorluklar hastalığı karmaşıklaştırabilmektedir. Ancak son 15-
20 yıl içinde gerek tanı gerekse tedavi açısından epey yol alınmıştır. Bugün MS korkulan değil
aksine erken tanı ve erken başlanan tedaviyle artık kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.
MS yani Multiple Sklerozis, merkezi sinir sistemindeki myeline karşı bağışıklık hücrelerinin
başlattığı inflamasyon ve eşlik eden nörodejenerasyonla seyreden otoimmün bir hastalıktır.
Sıklıkla genç erişkin yaş dediğimiz 20-40 yaş arasında başlar ancak ergenlikte ve ileri yaşta da
başlayabilir. Bugün dünyada yaklaşık 3 milyon MS tanısı almış kişi yaşamaktadır. Dünya
üzerinde herhangi bir yerde, her 5 dakikada bir kişi MS tanısı almaktadır. Ülkemizde 2024
yılında yapılan epidemiyolojik çalışmada MS’in görülme sıklığı 100 binde 96.4 bulunmuştur
yani her 100 bin kişinin 96’sı MS’lidir. Kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık
görülmektedir. Ancak erkeklerde daha ciddi seyir gösterebilmektedir. MS süreğen bir
hastalıktır. Bu nedenle ömür boyu ilaç kullanmayı gerektirmektedir. Tedavinin aksatılması
hastalığın seyri üzerine olumsuz etkilerde bulunmakta ve tedavide beklenen etkiyi almayı
zorlaştırmaktadır. MS tanısı alındıktan sonra tedavinin düzenli kullanılması ve doktor
kontrollerinin aksatılmaması gerekmektedir. Bu hem ilaç etkinlik ve yan etkilerinin izlenmesi
hem de ilaç değişimi gereken durumların tespit edilmesi için de önemlidir. MS genetik geçişi
%20-30 civarında olan bir hastalıktır. Her ne kadar ailesel MS vakaları görülse de sıklıkla bir
ailede tek vakalar şeklinde görmekteyiz. MS ayrıca bulaşıcı bir hastalık değildir. MS çeşitli
belirtilere yol açar. Bunlar arasında bulanık görme, bazen görme kaybı, çift görme, kol ve
bacaklarda güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma gibi duyusal bulgular, baş dönmesi, denge ile
ilgili sorunlar, mesane ve barsak belirtileri, halsizlik, yorgunluk, hafıza ile ilgili problemler yer
almaktadır. Bu bulgular her hastada görülmez. Bazen tek bir bulgu olur erken tanı konularak
tedaviye başlanırsa başka belirti vermeyebilir. Bazen bir hastada bu bulgulardan birkaçı bir
arada olabilir. Bazı hastalarda zaman içinde atak dediğimiz belirtilerin tekrarladığı dönemler
olabilir. Atak dönemlerinde 3-10 gün gibi kısa süre, yüksek doz, damar yolundan, steroid
tedavisi uygulanarak bulguların iyileşmesi sağlanmaya çalışılır. Relapsing remitting MS
(RRMS) dediğimiz ve hastaların çoğunluğunda gördüğümüz tipinde ataklardan tam düzelme
sağlanırken, hastaların az diyebileceğimiz bir kısmında hastalığın ileri yıllarında ataklar tam
iyileşmez. Sekonder progresif MS (SPMS) olarak adlandırdığımız bu tipinde ataklardan
iyileşememenin yanı sıra sessiz ilerleme dediğimiz özürlülükte artma olabilir. Her RRMS
hastası SPMS fazına ilerlemez. SPMS fazına dönüşümü engellemek tam mümkün olmasa da
yaşam tarzı değişikliği, sağlıklı yaşam tarzı, stresi azaltmak, sigara kullanmamak gibi ilave
düzenlemeler faydalı olmaktadır. Bazı hastalar ise hastalığın ilk yıllarından itibaren özürlülük
artışı ile seyredebilir. Bu belirtilere sahip MS’i ise primer progresif MS olarak
adlandırmaktayız. Bu tip MS 40 yaş üstü, erkek hastalarda daha sık görülmektedir. MS tanısı
klinik belirtiler ve muayene bulguları, radyolojik olarak MR’da görülen plaklar ve beyin
omurilik sıvısındaki bazı bulguların pozitifliğinin dikkatli değerlendirilmesi sonucu
konulmaktadır. MS gerek klinik bulguları gerekse MR bulguları açısından başka hastalıklarla
karışabilmektedir. Bu nedenle MS tanısının özellikle MS alanında uzman hekimlerce
konulması daha güvenilir sonuçlara imkân vermektedir. MS şüphesi taşıyan kişilerin en kısa
sürede MS uzmanına başvurması ve tanı sonrası verilen tedavileri aksatmadan kullanması,
MR ve laboratuvar tetkiklerinin belli periyodlarda kontrollerinin yapılması gerekmektedir.
Son yıllarda MS tedavisinde sadece MS ilacını kullanmanın yeterli olmadığı bütünsel bir
yaklaşımla tedaviye destek olunması önerilmektedir. Sağlıklı bir yaşam tarzının
benimsenmesi böylece stresten kaçınma, diyette inflamasyonu azaltmaya yönelik beslenme,
fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları ve spor aktiviteleri (özellikle yoga, aerobik
egzersizler, pilates gibi), sigara ve alkolden uzak durmak, D vitamini, B12 vitamini ve omega 3
desteğinin kullanılması, zihinsel faaliyetlerin artırılması hastalığın daha iyi yönetilmesine katkı
sağlamaktadır. Ayrıca gerekli olduğunda nöropatik ağrı, uyku bozukluğu, depresyon,
yorgunluk gibi durumlarda ek tedavilerin kullanılması önerilmektedir. MS farkındalığı hem
MS’li birey hem de toplumumuz için önemlidir. Çünkü farkında olursak başa çıkabiliriz,
yönetebiliriz ve yanımızdaki bir MS’liye destek olabilir onu yaşamın içinde tutabiliriz. Haydi
hep birlikte MS’i öğrenelim, MS’lileri anlayalım ve onların hayatlarına güzel dokunuşlar
yapalım.”
En Çok Okunan Haberler