Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol LGS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 15.07.2025 10:59
Haber Güncellenme Tarihi: 15.07.2025 11:11
Kaynak:
Haber Merkezi
www.porsukhaberajansi.com
Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol LGS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Şube Başkanı Demirkol yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
"Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2025 Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonuçlarının açıklanmasıyla yıllardır ısrarla dile getirdiğimiz eğitim sistemimizin içinde bulunduğu yapısal sorunların daha da derinleştiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir!
2025 LGS verileri, sınavla öğrenci alan okullara girişin giderek daha fazla yarışa, daha fazla özel ders ve kursa bağlı hale geldiğini ortaya koymuştur. Başarı oranları, sosyoekonomik düzeyi yüksek öğrencilerin yoğunlukla bulunduğu okullarda artarken; kırsal ve dezavantajlı bölgelerde ve mahallelerde ciddi bir başarı uçurumu oluşmuştur.
EŞİT VE KAMUSAL EĞİTİM HAKKI YOK SAYILIYOR
Her yıl olduğu gibi bu yıl da LGS sonuçları açıklanır açıklanmaz kamuoyuna “tam puan alan öğrenciler”, “birinciler”, “şampiyonlar” başlıklarıyla servis edilen haberler, eğitimdeki derin eşitsizlikleri perdeleme aracı olarak kullanılmaktadır. Ne yazık ki bu başarı hikâyeleri, yalnızca sınıfsal ve bölgesel imtiyazların sonucu olmakla kalmamakta; aynı zamanda sınavın adil, şeffaf ve denetlenebilir olmadığına dair kamuoyunda her yıl büyüyen güvensizliği de gölgelemektedir. Öğrencilerin aynı soruları sınavdan önce görmüş olabileceği iddiaları, özellikle tam puan alanların belli okullarda ve belli merkezlerde yoğunlaşma iddiası, sınav devam ederken whatsapp gruplarından kitapçıkların PDF şeklinde paylaşılması, bu sisteme güvensizliği bir kez daha ortaya koymaktadır. Eğitimde adaletin yerini alan kayırmacılık, torpil ve denetimsizlik; yalnızca öğrenciler arasında değil, toplumun tamamında büyük bir güvensizlik yaratmaktadır. Bu durum, eğitim hakkının piyasa koşullarına terk edildiğini ve çocukların geleceğinin ailelerinin ekonomik durumuna bağlı hale geldiğini göstermektedir.
ÖĞRENCİLERİ YARIŞ ATI GİBİ YARIŞA SÜRÜKLEYEN SİSTEME HAYIR!
Eğitim sistemi; düşünmeyi, sorgulamayı ve özgür birey yetiştirmeyi hedeflemek yerine, öğrencileri test çözen bireylere dönüştüren, kaygı ve stres üreten bir yapıya bürünmüştür. LGS, öğrencilerin bilgi düzeyini değil, sistemin yarattığı eşitsizlikleri ölçmektedir. Sınav merkezli uygulamalar, pedagojik açıdan ciddi sorunlara yol açmaktadır. Eleştirel düşünme, yaratıcılık, problem çözme ve çok yönlü gelişim gibi temel beceriler; merkezi sınavların test mantığına indirgenmiş, ezberci ve yarışmacı bir eğitim anlayışı tarafından gölgelenmektedir. Bu durum öğrencilerde erken yaşta yüksek düzeyde sınav kaygısı, psikolojik stres ve akademik tükenmişlik yaratmaktadır.
EĞİTİM POLİTİKALARI KÖKLÜ BİR DEĞİŞİME MUHTAÇTIR
Eğitim-Sen olarak, yıllardır uyarıyoruz: Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadan, bölgesel ve sosyoekonomik uçurumlar giderilmeden yapılan hiçbir merkezi sınav adil olamaz. Nitelikli ve eşit bir eğitim hakkı her çocuğun hakkıdır. LGS gibi eleme temelli sınavlar, bu hakkı ortadan kaldırmaktadır. Sınavın yol açtığı psikolojik yıkım da her geçen yıl artmaktadır. Daha 13-14 yaşındaki çocuklar, bu sınavın sonucu üzerinden değer görmekte, ya “başarılı” ya da “başarısız” etiketiyle damgalanmaktadır. Bu yalnızca pedagojik olarak yanlış değil; aynı zamanda insan onuruna aykırı bir uygulamadır. Eğitim; sıralama değil gelişim, yarış değil dayanışma, rekabet değil birlikte öğrenme üzerine kurulmalıdır.
LGS’nin yapılandırılış biçimi, yalnızca öğrenciler açısından değil, öğretmenler ve okullar açısından da performans baskısı ve rekabet ortamı yaratmakta; eğitim süreçlerinin nitelikli hale gelmesini değil, test çözdürmeye indirgenmesini beraberinde getirmektedir. Özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okullar “başarısızlıkla” yaftalanmakta, bu da o bölgelerdeki öğretmenleri ve öğrencileri sistematik bir dışlanmışlıkla yüz yüze bırakmaktadır.
Bizler Eğitim-Sen olarak, tüm öğrencilerimizin eşit, özgür ve nitelikli bir eğitim hakkına kavuşması için mücadelemizi sürdüreceğiz."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Eğitimde Eşitsizlik Derinleşiyor!
Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol LGS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol LGS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Şube Başkanı Demirkol yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
"Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2025 Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonuçlarının açıklanmasıyla yıllardır ısrarla dile getirdiğimiz eğitim sistemimizin içinde bulunduğu yapısal sorunların daha da derinleştiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir!
2025 LGS verileri, sınavla öğrenci alan okullara girişin giderek daha fazla yarışa, daha fazla özel ders ve kursa bağlı hale geldiğini ortaya koymuştur. Başarı oranları, sosyoekonomik düzeyi yüksek öğrencilerin yoğunlukla bulunduğu okullarda artarken; kırsal ve dezavantajlı bölgelerde ve mahallelerde ciddi bir başarı uçurumu oluşmuştur.
EŞİT VE KAMUSAL EĞİTİM HAKKI YOK SAYILIYOR
Her yıl olduğu gibi bu yıl da LGS sonuçları açıklanır açıklanmaz kamuoyuna “tam puan alan öğrenciler”, “birinciler”, “şampiyonlar” başlıklarıyla servis edilen haberler, eğitimdeki derin eşitsizlikleri perdeleme aracı olarak kullanılmaktadır. Ne yazık ki bu başarı hikâyeleri, yalnızca sınıfsal ve bölgesel imtiyazların sonucu olmakla kalmamakta; aynı zamanda sınavın adil, şeffaf ve denetlenebilir olmadığına dair kamuoyunda her yıl büyüyen güvensizliği de gölgelemektedir. Öğrencilerin aynı soruları sınavdan önce görmüş olabileceği iddiaları, özellikle tam puan alanların belli okullarda ve belli merkezlerde yoğunlaşma iddiası, sınav devam ederken whatsapp gruplarından kitapçıkların PDF şeklinde paylaşılması, bu sisteme güvensizliği bir kez daha ortaya koymaktadır. Eğitimde adaletin yerini alan kayırmacılık, torpil ve denetimsizlik; yalnızca öğrenciler arasında değil, toplumun tamamında büyük bir güvensizlik yaratmaktadır. Bu durum, eğitim hakkının piyasa koşullarına terk edildiğini ve çocukların geleceğinin ailelerinin ekonomik durumuna bağlı hale geldiğini göstermektedir.
ÖĞRENCİLERİ YARIŞ ATI GİBİ YARIŞA SÜRÜKLEYEN SİSTEME HAYIR!
Eğitim sistemi; düşünmeyi, sorgulamayı ve özgür birey yetiştirmeyi hedeflemek yerine, öğrencileri test çözen bireylere dönüştüren, kaygı ve stres üreten bir yapıya bürünmüştür. LGS, öğrencilerin bilgi düzeyini değil, sistemin yarattığı eşitsizlikleri ölçmektedir. Sınav merkezli uygulamalar, pedagojik açıdan ciddi sorunlara yol açmaktadır. Eleştirel düşünme, yaratıcılık, problem çözme ve çok yönlü gelişim gibi temel beceriler; merkezi sınavların test mantığına indirgenmiş, ezberci ve yarışmacı bir eğitim anlayışı tarafından gölgelenmektedir. Bu durum öğrencilerde erken yaşta yüksek düzeyde sınav kaygısı, psikolojik stres ve akademik tükenmişlik yaratmaktadır.
EĞİTİM POLİTİKALARI KÖKLÜ BİR DEĞİŞİME MUHTAÇTIR
Eğitim-Sen olarak, yıllardır uyarıyoruz: Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadan, bölgesel ve sosyoekonomik uçurumlar giderilmeden yapılan hiçbir merkezi sınav adil olamaz. Nitelikli ve eşit bir eğitim hakkı her çocuğun hakkıdır. LGS gibi eleme temelli sınavlar, bu hakkı ortadan kaldırmaktadır. Sınavın yol açtığı psikolojik yıkım da her geçen yıl artmaktadır. Daha 13-14 yaşındaki çocuklar, bu sınavın sonucu üzerinden değer görmekte, ya “başarılı” ya da “başarısız” etiketiyle damgalanmaktadır. Bu yalnızca pedagojik olarak yanlış değil; aynı zamanda insan onuruna aykırı bir uygulamadır. Eğitim; sıralama değil gelişim, yarış değil dayanışma, rekabet değil birlikte öğrenme üzerine kurulmalıdır.
LGS’nin yapılandırılış biçimi, yalnızca öğrenciler açısından değil, öğretmenler ve okullar açısından da performans baskısı ve rekabet ortamı yaratmakta; eğitim süreçlerinin nitelikli hale gelmesini değil, test çözdürmeye indirgenmesini beraberinde getirmektedir. Özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okullar “başarısızlıkla” yaftalanmakta, bu da o bölgelerdeki öğretmenleri ve öğrencileri sistematik bir dışlanmışlıkla yüz yüze bırakmaktadır.
Bizler Eğitim-Sen olarak, tüm öğrencilerimizin eşit, özgür ve nitelikli bir eğitim hakkına kavuşması için mücadelemizi sürdüreceğiz."
En Çok Okunan Haberler