SON DAKİKA
Hava Durumu

#Milliyetçi Hareket Partisi

Porsuk Haber Ajansı - Milliyetçi Hareket Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Milliyetçi Hareket Partisi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ümidimiz Gençliğimiz Yükselerek Var Olsun Haber

Ümidimiz Gençliğimiz Yükselerek Var Olsun

Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınladı. MHP İl Başkanı Candemir mesajında şu ifadelere yer verdi; "Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun’a çıkarak yaktığı kurtuluş meşalesi bir asrı geçkin süredir büyük bir kor ile yanmakta ve yurdumuzun kıvancı, onuru ve gururu olmayı ilk günkü heyecanı ve itimadı ile devam ettirmektedir. Bundan tam 106 sene önce Atatürk'ün muazzam bir karar ve irade ile Samsun'a çıkışı, bağımsızlığımıza musallat olan emperyalist mihraklara asla teslim olunmayacağının tam bir irade beyanı ve örneği olmuştur. Bu irade beyanı aziz milletimizin istiklâline duymuş olduğu güven, inanç ve tavizsiz bağlılık muhakkak ki Samsun’a adım atılışın kuvvetli bir desteği ve gücü ile mümkün ve muteber olmuştur. Dış mihraklara karşı muvaffak olunan bir meydan okumanın, zaferin eşsiz bir örneğidir. Aziz vatanımızı işgal ve istilaya yeltenenlere karşı Türk’ün kudretini ispat eden ve bağımsızlığını, içinde bulunulan durum ne kadar ağır olsa da, vazgeçilmez tarihi ve insanî bir hak olarak gören büyük irade, Samsun’a ulaşarak ilk ve en anlamlı millî hamlesini yapmıştır. Türk milletinin iradesine ve hürriyetine zincir vurulmak istenmiş fakat emperyalist güçler, hain planları ile bu emellerine ulaşamayarak mağlup olmuş ve bitap düşerek Türk'ün kudretine şahit olmuşlardır. Bu aziz kudret, yurdumuzun dört bir yanına şanlı Türk Bayrağımızı bir daha hiç inmemek üzere gurur ve büyük bir yiğitlik örneği göstererek dikmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de ifade ettiği gibi: "Türk milletinin istibdat ve tahakkümle idare edileceğini zannedenler Türk'ü ve Türk tarihini bilmeyenler ve anlamayanlardır." şüphesiz ki, Türk milleti mâziden istikbâle esarete asla teslim olmamıştır. Milli mücadelenin ateşini yakarak bir Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğmasını başarmıştır. Mukaddes ve muhkem bir devlet olmanın adımları bu gün atılmıştır. İşte 19 Mayıs 1919 Türk Milletinin bu yeniden doğuşunun başlanıgıcı olan bir gündür ve bizler için çok büyük bir anlam ve bilhassa öneme sahiptir. Türklüğün, selametine, felâhına ve kurtuluşuna vesile olan bugün Türk Milletinin adeta yeşeren umudu, bitmeyen heyecanı, tükenmeyen azmi olmuştur. Fakat elzem bir husus vardır ki, bu şanlı mücadeleyi payidâr kılmak, yeşeren umudu kurutmamak yani bu zaferi sürekli kılmak için gençliğimize de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Mustafa Kemal Atatürk de bunun yolunun gençlikten geçtiğini bilerek onların Ülkü sahibi olarak yetişmesini önemseyerek bu özel ve değerli günü Türk gençliğine armağan etmiştir. Çünkü; Türk gençliği bu mücadelenin şuurunda ve farkında olarak yetişecek ve bu minvâlde üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirecektir. Bizim Türk gençliğine karşı inancımız ve güvenimiz tamdır. Başbuğ Alparslan Türkeş'in de gençliğimiz için ifade ettiği bir sözünü de hatırlatmak yerinde olacaktır. Şöyle demiştir: "Türk devletinin zinde yenilmez hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı gençliktir." Başbuğumuz da tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi Türk gençliğine büyük bir ehemmiyet vermekte onların istikbâlini önemsemektedir. Şu an bizler de bu şuurla hareket ediyor yetişen genç nesil için müreffeh yarınlar hazırlamaya gayret ve özen gösteriyoruz. Gençlerimizi yarının sorumluluğunu üstlenebilecek potansiyelde, bilgili, kültürlü, ahlaklı, manevî değerlere sahip, liyakat sahibi, Türklük gurur ve şuurunda, erdemli, adeletli, dürüst, ailesine ve vatanına hayırlı, idealist bir şekilde yetiştirmek bizlerin en temel millî vazifesidir. Mustafa Kemal Atatürk: "Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır." bu sözüyle gençlere ne denli güvendiğini ve Cumhuriyet'i emanet ettiği gençlikten ümitvar olduğunu ifade etmiştir. Bizler de Milliyetçi-Ülkücü Hareket olarak, çağları aşan ufkuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaktığı bu kurtuluş meşalesini ilelebet payidar kılmak ve ümidim dediği Türk gençliği üzerinde millî vazifemizi gerçekleştirmek için dâima teyakkuzda ve millî şuurda olacağız. Onlar için atılacak hiçbir adımdan geri durmayacak, bu konuda taviz vermeyeceğiz. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızın 106. yılını idrak ettiğimiz bu günün yıldönümünde başta bu güzel ve anlamlı günün armağan edilmesi ile şerefyâb olan Türk gençliğimizin ve aziz Türk milletimizin bayramını kutluyor, gençliğimizin Türklük bilinciyle, ilimle, kültürle, fenle, vatan, millet ve bayrak sevgisiyle ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmalarını en kalbî dileklerle temenni ediyorum. Samsun’da başlattıkları kurtuluş mücadelesiyle, bizlere mukadderatımızın şekillendiği bu mukaddes vatanı emanet eden başta ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve milli mücadelenin kahramanlarına Allah’tan rahmet diliyor, aziz hatıralarını şükran, minnet ve saygıyla anıyorum. Makamları cennet, ruhları şâd olsun. Ümidimiz, gençliğimiz yükselerek var olsun. Müreffeh yarınlar onların olsun. Ne Mutlu Türk'üm Diyene."

3 Mayıs Milliyetçi Ülkücü Hareketin İlham Kaynağı Olmuştur Haber

3 Mayıs Milliyetçi Ülkücü Hareketin İlham Kaynağı Olmuştur

Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir 3 Mayıs Milliyetçiler Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.  MHP İl Başkanı İsmail Candemir mesajında şu ifadelere yer verdi; "Millî şuurun uyanışının doğduğu ve bu şuurun muhkem ve muteber olduğu 3 Mayıs 1944 Milliyetçiler Günü’nü büyük bir kıvanç ve gurur ile idrak ediyoruz. Büyük Türk şair, yazar, öğretmen Hüseyin Nihâl Atsız’ın ifadesiyle "3 Mayıs 1944 Türkçülerin ızdırabı ile yoğrulmuş bir dönüm günüdür." Türk Milliyetçiliğinin tefekkür tarihinde büyük mücadelelere sahip olan, bu müstesna günü bilinç ve şuurla kutluyorum. Türk ve Türkiye düşmanı akım, görüş, fikir ve yabancı ideolojilere karşı demokratik itirazlarını, meşru hareketlerini, sivil tepkilerini cesurca gösteren dönemin Türk milliyetçileri takdire şayan bir duruş sergilemişlerdir. Onlar Türk milletinin iftihar ve övünç kaynağıdır. Bizler de bu aziz şahsîyetlerle haklı olarak gurur duyuyoruz. 3 Mayıs 1944’te Komünist hedefler, baskı ve dayatmalar reddedilmiş, masum şekilde, millî bir ruhun eşliğinde demokratik ve yasalar çerçevesinde protesto edilmiştir. Vatan, millet ve bayrak sevdalısı milliyetçi gençlerin haklı ve haysiyetli direnişleri işkence, zulüm, eziyet ve esaret ile cezalandırılmıştır.  Bu tertemiz gençlerin aralarında Başbuğumuz Alparslan Türkeş, Hüseyin Nihâl Atsız, Nejdet Sancar gibi isimler de vardır. Türk Milliyetçiliğinin yüz akları, gururları, övünç ve kıvanç kaynakları insanlıkla bağdaşmayan ağır muamelelere maruz kalmışlardır.  3 Mayıs eşsiz ve cesur kahramanları tabutluklarda yapılan her türlü eziyete, işkenceye, baskılara rağmen mücadelelerinden ve dâvâlarından bir ân olsun ödün vermemiş, haklı hakikat dolu mücadelelerine büyük bir inanç, iman ve istikrar ile devam etmişlerdir. Tabutluklarda Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in tohumları yeşermeye başlamıştır.  İşkenceler, kut'lu hareketimizin temellerinin atılmasında rol oynamıştır. Milliyetçiliğin 1944'teki şahlanışına, Millî şuurun uyanışına mani olamamışlar Türkiye Türkçüsü gibi mantığa aykırı bir tanımın oluşmasında başarısız olmuşlar, 3 Mayıs kahramanları galip gelmiştir. 3 Mayıs 1944 olayları öncesi ve sonrası bizde derin izler bırakmış, Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in heyecan kaynağı olmuştur bu tarih. Ülkücülüğün yolu, milletimizin de yoludur, bizler millî menfaatlerimizi şahsî menfaatlerimizin üzerinde tutarız 3 Mayıs 1944 ruhu da bunun en bariz örneği ve ispatıdır. Bu da bizi "Ülkücü" yapan en güzel özelliklerden biridir.  3 Mayıs kahramanları mücadeleleri ile göstermiştir ki Türk Milliyetçiliği fikri karşısında hiçbir baskı, hiçbir esaret, hiçbir eziyet duramamıştır. 3 Mayıs heyecanını, şuurunu dâima korumak, gözetmek ve ilk günkü heyecanla yaşatmak boynumuzun borcudur. Ahde vefanın, mirasa sahip çıkmanın da bir örneğidir.  Bu vesile ile merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş başta olmak üzere bu haklı dâvâda onurlu bir mücadele veren onurlu, cefakâr, vefakâr, asil, samimi ve müstesna şahsîyetleri rahmet, minnet ve saygı ile yâd ediyorum.  Bu fikrin öncülerinden olan aziz şahsîyet Hüseyin Nihâl Atsız: "Tüm Türkçüler bu kut'lu günü analım Kür Şad'ın hatırasını yüceltelim." demiştir. Mukadderatımızın şekillemesine vesile olan, bu fikri payidar kılmak için çalışan çabalayan samimiyet abidesi bu aziz şahsîyetlere minnet borcumuzun olduğu unutulmasın ve bu kut'lu günü payidâr kılıp yaşatalım, analım. Bugün bayram değildir çünkü; büyük ızdırapların ürünüdür. Fakat matem havasında da anmak doğru olmaz. İdrakine ve şuuruna vararak anmak kaabil olacaktır. Liderimiz Dr. Devlet Bahçeli Bey'in de ifade ettiği gibi: "Türk'üz, Türkçüyüz Turan'ın sevda ve hedefindeyiz." Türk Milliyetçiliğini kutsal sayan ve Türk Milletine sevdalı olan herkesin "3 Mayıs Milliyetçiler Günü'nü" tebrik ediyorum. Gururla, onurla ve büyük bir kıvanç ile bir kez daha 3 Mayıs kahramanlarının manevî huzurlarında söylemek istiyorum ki; mücadeleniz mücadelemizdir. Ne Mutlu Türk'üm Diyene!"

12 Eylül Bir Ölüp Bin Dirildiğimiz Bir Gündür Haber

12 Eylül Bir Ölüp Bin Dirildiğimiz Bir Gündür

Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir 12 Eylül darbesinin yıldönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.  İl Başkanı Candemir yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''12 Eylül 1980 ölümü öldürdüğümüz, bir ölüp bin dirildiğimiz bir gündür. 12 Eylül günü dış tehditlerin teşvikleriyle Türk Milletine silah doğrultanlar bu kara lekeyi üzerlerinden asla atamayacak ve Türk Milleti bu günü hafızasında diri tutacak, unutmayacaktır. Bugün insanlık dışıdır, gayri ahlakidir. Demokrasi ve milli iradenin hiçe sayıldığı, dış mihrakların ve Türk düşmanlarının sevindiği gündür. Onları sevindirmemek için bugünleri hafızamızda diri tutmalı, unutmamalı uyanık olmalıyız.  Milliyetçi Hareket Partisi 55 yıllık şerefli mazisinde demokrasi mücadelesi vermiş ve bu uğurda gerek kanıyla, gerekse canıyla ağır bedeller ödemiştir. 1944'te işkence gören Türk Milliyetçileri, 12 Eylül 1980'de yok edilmeye çalışılmıştır. Fakat bu gayri ahlaki, gayri insani idare bizi yok etmeyi başaramamış bir ölüp bin dirildiğimiz gün olmuştur. Aziz milletimizin varlığı kutlu iradesine, tartışma kabul etmez istiklalini muhafaza edip ona sarıldıkça 12 Eylül'ün karanlık tüm yönleriyle ortaya dökülmüştür.  Milliyetçi-Ülkücü hareket vatandaşın hür iradesinin dışında başka hiçbir iradeye asla boyun eğmemiştir. Biz en güçlü iradenin ‘demokrasi’ en güçlü fikrin ise ‘Türk milliyetçiliği’ olduğu fikrini benimsiyoruz. Öyle ki, bu vatan zora girdiğinde ortalıkta kimse yokken sağına soluna bakmadan yanımda başka kim var demeden meydana atılanlar bu şerefli, bu kut'lu hareketin öpöz evlatlarıdır. Vatanını, milletini, bayrağını sevmenin bedelini canları ile ödemiş Allah tarafından şehitlik mertebesi ile taçlandırılmış 9 gencecik fidanımız; Ahmet Kerse.. Ali Bülent Orkan.. Cengiz Baktemur.. Cevdet Karakaş.. Fikri Arıkan.. Halil Esendağ.. İsmet Şahin.. Mustafa Pehlivanoğlu.. Selçuk Duracık.. Kavgası da, aşkı da, mücadelesi de, vatan millet bayrak olan 9 gencecik fidanın en güzel baharları hazana döndü, hikayeleri, hayâlleri, sevdaları yarım kaldı.. İşte bundandır bizim Eylülleri sevemeyişimiz, gözlerimizin buğusu, yüreklerimizin gamı kederi bundandır.. Bundandır bizim Eylüllerde hüzne boğuluşumuz..  Onlar ölüme dimdik, büyük bir vakarla, cesaret ve adanmışlık timsali göstererek yürüdüler. Onlar, asılmaya giderken gardiyanlar koluna girmek isteyince "lüzum yoktur, düğünüme gider gibi güçlüyüm" cevabını verdiler. "Ağlamayın, yeniden doğmaya gidiyorum" diyerek şehadete kavuştular. Onlar, son bir isteğin var mı diye sorulduğunda bir Kuran-ı Kerim ve bir de bayrak isteyip, Türk bayrağını ve Kuranı öperek başına götürdüler. Korkmamızı bekliyorlar, korkmayacağız diyerek idam taburesini kendi ayaklarıyla itelediler. Onlar, celladından helallik isteyen ve bize kut'lu mirası bırakanlar.. Onlar, "Yüce Rabbimize kavuşuyoruz. Onun için bizler üzülmüyoruz. Sizler de üzülmeyin." diyerek Rahmeti Rahman'a kavuşup cenneti tadanlar.. İşte biz inanmış ve kendini vatana sadakatle adamış böyle bir neslin kardeşleriyiz.. Onlar imanları ile ölümü korkutan 9 gencecik fidan.. Biz, "Ya istiklâl ya ölüm!" ruhuyla hareket eden ölümü öldürenleriz. Biz, varlığını Türk varlığına armağan eden aziz Türk milletinin evlatlarıyız. Biz, en karanlık anlarda dahi umudu yeşerten Türkleriz. Biz, vatanını sevmekten onun uğruna ölmekten korkmayanlarız. Biz, Milliyetçi-Ülkücü hareketiz. Biz, 12 Eylül’ü unutmayacak, unutturmayacağız! Başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş şehadet şerbetini içmiş 9 gencecik fidanımızın ve tüm şehitlerimizin ruhları şâd, makamları kut’lu olsun. Allah cümle şehitlerimizden ve bu sancağı yere düşürmeyen tüm Ülkü erlerinden razı olsun. Bu kut'lu davayı en iyi şekilde temsil etmek daha ileriye taşımak temennisiyle.''  "Mustafalar Ölür Fakat Milliyetçilik Fikri ve Mücadelesi Ölmez!!"  

Arzu Erdem MHP'den İstifa Etti Haber

Arzu Erdem MHP'den İstifa Etti

Milliyetçi Hareket Partisi'nde 25 - 26 ve 27.dönem Milletvekilliği yapan ve son seçimlerde İstanbul 3.Bölge 4.Sıra aday olup seçilemeyen Arzu Erdem Partisinden istifa ettiğini açıkladı. Sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Arzu Erdem açıklamasında şu ifadelere yer verdi; "Aziz Türk Milleti; Milliyetçi Hareket Partisi’ndeki yaklaşık 20 yıllık aktif siyasi çalışmalarım kapsamında Milletvekilliği seçimlerinde 6 dönem aday gösterildim. Bunun 3 döneminde de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Aziz Türk Milleti’ni temsil etme şerefine nail oldum. Nitekim 2023 Milletvekili seçimlerinde de İstanbul 3. bölge 4. sıradan aday gösterildim, maalesef oylarımız bu dönem seçilmeme yetmedi. Ancak, bu dönem Milletvekili olmamam, benim Büyük Türk Milleti için çalışmama engel olmamış, zira akabinde Partim tarafından aktif olarak seçim sürecinde görevlendirildiğim Cumhurbaşkanlığı ve Mahalli İdareler seçimlerinde çalışmalarımı var gücümle sürdürdüm. Elbette Büyük Türk Milleti’ne milletvekilliği ve parti çalışmaları haricinde de hizmet etmenin farklı yolları vardır. Bu yollardan bir tanesi de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1922’den itibaren Meclis oturumlarında özellikle dikkat çektiği ve teşvik ettiği vakıf faaliyetleridir. Ben de bu çerçevede, Ulusal Yardım ve Eğitim Vakfı (UYEV) in kuruluş çalışmalarını gerçekleştirdim. Müteakiben kıymetli büyüğümüz Sayın Devlet Bahçeli Bey’e vakfın kuruluşu, amacı ve yapacağı çalışmalar hakkında bilgileri arz ettim. Bu vakıf çalışmalarındaki hedefimiz; siyaset üstü bir anlayışla, Türk Milleti’nin tüm kesimleriyle birlikte, geçmişin mirasını geleceğe taşımaktır. Bu hedef doğrultusunda da yurt sathında henüz çalışmalara başlamış iken, bu çalışmalarım parti içindeki bir kesimi rahatsız ettiğine maalesef şahit olduk. Öyle ki, bize öğretilen bir kenara, genel siyaset etiğine ve teamüllerine dahi tamamen ters, nezaketten uzak bir şekilde, şahsımı ve Türk Milleti için yaptığım çalışmaları itibarsızlaştırmak için Partim adına sosyal medya üzerinden açıklama yapmışlardır. Hatta çok garip bir şekilde bu açıklamada, yaptığım çalışma ve ziyaretlerde “Eski Milletvekili” ünvanımın dahi kullanılmasının istenmediği ifade edilmiştir. Halbuki, benim 25. 26. ve 27. Dönem Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili olduğum bir gerçektir. Bu unvana Genel Başkanımızın takdirleriyle ve seçmenlerimizin teveccühleriyle nail olduğumu ve bu unvanı benim durumumdaki herkes gibi, dilediğim şekilde kullanabileceğimi ve kullanacağımı belirtmek istiyorum. Şahsımın ve halis niyetim çerçevesinde hiçbir şekilde partiyle ilişkilendirmediğim söz konusu çalışmalarımın sosyal medya platformlarına alet edilmesini de ayrıca esefle kınıyorum. Netice itibarı ile, bu metni kaleme aldığım Erzurum’da, Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşlarının Millî Mücadeleye devam edebilmek için ordudan istifa edip, sine-i millete döndüğü gibi, ben de Milliyetçi Hareket Partisi üst kurul delegeliği ve MHP Parti üyeliğimden herhangi bir baskı olmaksızın, kendi özgür irademle istifa ediyorum. Beni tanıyanlar zaten hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğimi de çok iyi bilirler. Bundan sonra Vatanıma, Milletime, Devletime ve Bayrağıma her platformda hizmet etmeyi sürdüreceğim. Bu vesileyle, bende emeği bulunan başta saygıdeğer Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, kıymetli büyüğümüz Sayın Devlet Bahçeli Bey’e, 20 yıldır omuz omuza mücadele ettiğim, iyi günde ve kötü günde birlikte hareket ettiğim, partinin her kademesinde görev almış ve almakta olan dava arkadaşlarıma, Ülkü Ocaklarımızın Genel Başkanı ve bugüne kadar görev almış ve almakta olan Ülkü Ocakları mensubu kardeşlerime ve yine toplumun her kesiminden, siyasi görüş fark etmeksizin şahsıma teveccüh gösteren herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi;  “Ben bir Türk Milliyetçisiyim, böyle doğdum ve böyle öleceğim…” SEFER BİZDEN, ZAFER ALLAH’TAN.. Kamuoyuna saygılarımla arz ederim."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.