SON DAKİKA
Hava Durumu

#Mesem

Porsuk Haber Ajansı - Mesem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mesem haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Devlet Eliyle Çocuk İşçiliği Meşrulaştırılıyor! Haber

Devlet Eliyle Çocuk İşçiliği Meşrulaştırılıyor!

Eğitim - Sen Eskişehir Şubesi tarafından kısa adı MESEM olan Mesleki Eğitim Merkezleri Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protesto edildi. Eğitim - Sen Eskişehir Şubesi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), mesleki eğitimi güçlendirme iddiasıyla yaygınlaştırdığı Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulaması, bugün gelinen noktada çocuklarımızın eğitim hakkının gasp edildiği, ucuz işgücü olarak sermayeye sunulduğu bir "çocuk işçiliği" sistemine dönüşmüştür. Eğitim Sen olarak, eğitimin piyasalaştırılmasına ve öğrencilerimizin "stajyer" veya "çırak" adı altında sömürülmesine karşı sesimizi yükseltmek, gerçekleri kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. MESEM kapsamında öğrencilerimiz, "meslek öğrenmek" vaadiyle okullarından koparılmakta, haftanın dört günü denetimsiz, güvencesiz ve çoğu zaman ağır iş koşullarının olduğu sanayi sitelerine, atölyelere ve işletmelere gönderilmektedir. Henüz gelişim çağında olan bu çocuklar, yetişkinlerin dahi zorlandığı şartlarda çalıştırılmakta, eğitim alması gereken saatleri üretim bantlarında geçirmektedir. Devlet Eliyle Çocuk İşçiliği Meşrulaştırılıyor! Türkiye’de çocuklar, devlet destekli bir sömürü sisteminin kurbanı haline getirilmiştir. MESEM’ler, iktidarın eğitimi piyasalaştırma ve eğitim hakkını ticarileştirme politikasının en keskin örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle bu merkezler adeta bir “çocuk işçi fabrikası” haline getirilmiştir. Bu sistemle birlikte kamu kaynakları sermayeye aktarılıyor. Öğrencilerin maaşları ve sigorta primleri, işveren tarafından değil İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yani halkın cebinden ödenmektedir. Patronlara "bedava işçi" sağlanırken, bu çocukların eğitimi ikinci plana atılmaktadır. Yeterli iş güvenliği eğitimi almayan ve yeterince denetlenmeyen işyerlerinde çalışan çocuklarımız, iş cinayetlerine kurban gitmektedir. Son dönemlerde MESEM kapsamında çalışırken hayatını kaybeden veya uzuv kaybı yaşayan çocuklarımızın olduğu göz önüne alındığında, bu kazalar "kader" değil, göz göre göre gelen cinayetlerdir. “Mesleki Eğitim meselesi, memleket meselesi” sloganıyla proje üretme ve mesleki eğitimi güçlendirme iddiasıyla yola çıkanlar son 6 yılda ülkemizde Meslek Liselerinin sayısını 2000 civarında azaltmışlar ve bunun yerine MESEM uygulamalarıyla çocuk işçiliğini meşru hale getirmişlerdir. MESEM uygulamaları yoksul aile çocuklarını, kısa yoldan para kazanma umuduyla örgün eğitimden koparmakta ve geleceksizliğe itmektedir. Eğitimde fırsat eşitliği, MESEM uygulamalarıyla derin bir uçuruma dönüşmüştür. Milli Eğitim Bakanı’nın istifasını talep eden öğrencilerin tutuklanması, demokratik haklarını kullanan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üye ve yöneticilerine yönelik şiddet, iktidarın gerçeği gizleme çabasının açık göstergesidir. Oysa ne baskı ne tutuklama ne de gözdağı, çocuk emeği sömürüsünün üzerini örtebilir. Taleplerimiz Açık ve Nettir: Eğitim Sen olarak Bakanlığa ve yetkililere sesleniyoruz: Çocuklarımızın yeri sanayi siteleri, atölyeler veya fabrikalar değil; okulları, sınıfları ve oyun alanlarıdır. Öğrencilerin ucuz işgücü olarak görülmesi anlayışından derhal vazgeçilmeli, emeklerini sömürecek uygulamalar ve işbirliği protokolleri iptal edilmeli, mesleki eğitim, pedagojik ilkelere uygun olarak, okul bünyesindeki atölyelerde ve öğretmen gözetiminde verilmeli ve Meslek Liselerinin statüleri geliştirilmelidir. Bizler, hiçbir öğrencimizin sermayenin kâr hırsına kurban edilmesine izin vermeyeceğiz. Çocuklarımızın eğitim hakkını, can güvenliğini ve geleceğini savunmaya devam edeceğiz."

Türkiye’yi Hindistan'a Çevirmek İstiyorlar! Haber

Türkiye’yi Hindistan'a Çevirmek İstiyorlar!

CHP Gençlik Kolları, MESEM’lerde çocuk işçilerin hayatını yitirmesine karşı sorumluların cezalandırılması çağrısında bulundu. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın öncülüğünde 81 ilde MESEM’lere karşı ortak basın açıklaması düzenlendi. Açıklamada MESEM’lerdeki ölümleri protesto ederken tutuklanan TİP üyesi öğrencilerle dayanışma duygularına yer verildi. Başkan Cem Aydın basın açıklamasında, AKP Gençlik kollarına MESEM’ler üzerinden 'yapay zeka' siyaseti göndermesinde bulundu. “Yapay zeka ile siyaset yapmayı bırakın. Gençlerin sorunları bu meydanda. Sıyrılın abilerinizden ablalarınızdan iki kelam edin. Bu meydanlarda buluşalım.” “TÜRKİYE’Yİ HİNDİSTAN’A ÇEVİRMEK İSTİYORLAR. RAZI DEĞİLİZ…” “Emeğin ucuz, ekmeğin pahalı olduğu bir ülke istiyorlar. Türkiye'yi Hindistan'a çevirmek istiyorlar. Bizim de buna rıza göstermemizi, susmamızı istiyorlar. Razı değiliz. Okulda olması gereken çocukların; atölyelerde, sanayilerde, inşaatlarda, fabrikalarda sömürülmesine, can vermelerine rıza göstermemizi susmamızı istiyorlar. Razı değiliz. Susamayız. Çünkü biliyoruz ki çocuklar uyurken susulur ölürken değil. Bu ülkenin güzel evlatlarına, çocuklarına sahip çıkmak için ses çıkaran arkadaşlarımızı yaka paça gözaltına alıp tutukluyorlar. Susmamızı, rıza göstermemizi istiyorlar. Razı değiliz. Susmayız. Arkadaşlarımızla güçlü bir dayanışma içerisindeyiz. İktidar yarattığı kara düzende bizden çok şey istiyor. Canımızı istiyor, emeğimizi istiyor, ekmeğimizi istiyor, özgürlüğümüzü istiyor. Biz onlardan çok bir şey istemiyoruz: Çocuklar ölmesin istiyoruz. Yaşam hakkına, eğitim hakkına, özgürlüğümüze sahip çıkmak için tüm örgütlerimizle Türkiye'nin dört bir yanındayız.” AYDIN, GENÇLİK KOLLARI’NIN TALEPLERİNİ SIRALADI: “Taleplerimiz açıktır: 1. Çocuk işçiliğini teşvik eden tüm uygulamalar ve MESEM derhal kaldırılmalıdır. 2. Mesleki eğitim 18 yaş sonrasına taşınmalı çocuklar atölyelere değil okullara gönderilmelidir. 3. Eğitim parasız, bilimsel, laik ve demokratik olmalıdır. 4. MESEM düzenini protesto ettiği için tutuklanan Türkiye İşçi Partili 16 arkadaşımız derhal serbest bırakılmalıdır. Gençler bugün MESEM’de; Eğitim alamadan çalışmaya zorlanıyor, Uzun saatler boyunca üretim baskısı altında tutuluyor, İş güvenliği riskleriyle baş başa bırakılıyor, Haklarını talep ettiklerinde susturuluyor, Geleceklerini güçlendirecek bir beceri kazanmadan aynı döngüye mahkûm ediliyor.” Eğitimin adı var, kendisi yok. Gözetim var deniyor, pratikte neredeyse hiç yok. Gençler “öğrenci” değil, açıkça ucuz iş gücü muamelesi görüyor. Bu kabul edilemez. Hiçbir genç, hiçbir çocuk, ucuz iş gücü olarak kullanılamaz. Hiçbir genç, eğitimi ve güvenliği hiçe sayılan bir düzene mecbur bırakılamaz.” “ÇOCUKLARI DOĞRUDAN İŞÇİLEŞTİREN BU KARA DÜZENİN KARŞISINDA DURMAK BOYNUMUZUN BORCU” “Açıklamamızda arkadaşlarımız ifade ettiler 2025 yılında hayatını kaybeden 86 çocuk işçi, MESEM'lerde hayatını kaybeden çocuklar iktidar için sayılardan ibaret olabilir ama bizim için öyle değil. Onlar bizim her sabah aynı güneşe uyandığımız, aynı hayalleri aynı umutları paylaştığımız kardeşlerimiz. Çocukları doğrudan işçileştiren bu kara düzenin karşısında durmak bizim boynumuzun borcudur. Bizler daima olmamız gereken yerde olacağız. Bu ülkenin çocuklarının gençlerinin omuz hizasında olacağız. Ve söz veriyoruz tüm kötü uygulamalarıyla iktidarın yarattığı bu kara düzeni söküp atacağız. “ Aydın konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Gençler susmayacak. Gençler görmezden gelinmeyecek. Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız.”

MESEM Uygulamalarıyla Okul Sürecinden Kopan Çocukların Suça Eğilimleri Artıyor Haber

MESEM Uygulamalarıyla Okul Sürecinden Kopan Çocukların Suça Eğilimleri Artıyor

Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol düzenlediği basın toplantısında çocuk işçiliği, suça sürüklenen çocuklar ile MESEM uygulamalarını değerlendirdi. Şube binasında düzenlenen basın toplantısında Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol şu ifadeleri kullandı; “Çocuklar suçlu doğmaz. Çocukları suça iten nedenler vardır. Bu nedenlerin çok iyi araştırılıp buna yönelik önlemlerin alınması lazım. Ülkemizdeki derinleşen ekonomik kriz, yoksulluk, insanların alım gücünün düşmesi bir şekilde çocukları çocuk işçilik nedeniyle, mesem uygulamaları ya da lise düzenlemeleriyle eğitimden kopmaları, çocukları bu suç sarmalıyla, suç işleme sarmalıyla karşılıklı olarak bıraktığını görüyoruz. Televizyon dizileri dediğimiz ya da başka birtakım oyunlar, bilgisayar oyunları, suç içeren, şiddet içeren oyunlar, çocukların suça daha çok eğiliminin olmasını arttıran sebeplerden birisidir. Burada devletin asli görevlerinden birisi, çocukları suç işledikten sonra cezalandırmak değil, ama çocukların suç işleme potansiyellerini görüp buna göre önlemlerin alınması gereklidir. Suçlu çocuk yoktur. Hakları ihlal edilen çocuklar vardır. Çocukların adli süreçlerle tanışması, bir dizi ihmalin sonucudur aslında. Bir çocuk okul sıralarında olması gerekirken sokaktaysa ya da atölyelerde ucuz iş gücü olarak emeği sömürülüyorsa, temel ihtiyaçlarına ulaşamıyorsa, burada fail çocuk değildir. Fail, sosyal devlet sorumluluğunu yerine getirmeyen sistemdir. Sosyal bağlılık kuramına göre değerlendirdiğimizde şöyle bir durum var: Çocuğun okula, öğretmene ve arkadaşlarına olan bağlılığı, onu suçtan alıkoyan bir etkendir. Siz bir çocuğu okuldan uzaklaştırırsanız, eğitim süreçlerinden yeterince yararlanmamasına yönelik düzenlemeler yaparsanız (ki nitekim en son hatırlarsanız liselerin süresinin kısaltılmasıyla ilgili bazı çalışmalar vardı), burada çocuk sadece akademik geleceğini kaybetmiyor, toplumsal normlara olan inancını da kaybediyor ve aitlik duygusu ortadan kalkıyor. Burada çocuk, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir bireye dönüşüyor. Kendini bu şekilde görüyor ve bu şekilde gördükten sonra da ister istemez böyle bir psikolojiyle o sokakta suça eğilimi biraz daha kolaylaşıyor. Burada yapılması gereken eğitimden kopuşların engellenmesi gerekiyor. Özellikle mesem uygulamalarıyla çocukları siz bu okul süreçlerinden koparıp da ucuz iş gücü şeklinde atölyelere, iş yerlerine attığınızda, çocukların suça olan eğilimlerini biraz daha arttırıyorsunuz. Bu nasıl oluyor? Şöyle: Çocuk kendi akranları arasında olması gerekirken birdenbire yetişkinlerin bulunduğu bir ortama geçtiğinde, oradaki pedagojik belli bir takım verilere sahip olmayan, pedagojik gerçekliklerden uzak insanların küfürleri, geçim şartlarından kaynaklı olarak yaşamış oldukları travmaları bir şekilde şiddet, küfür veya buna benzer diğer şeylerle çocuklara yansıtması sonucunda çocuk da ister istemez böyle bir ortamda şiddetle iç içe, daha sonra pedagojik gelişimlerden, gerçekliklerden uzak, sigara gibi, diğer maddeler gibi kötü alışkanlıkların içerisinde bir şekilde kendilerini buluyorlar. Bu da çocukları suç işleme konusunda sanki biraz daha böyle teşvik eder bir duruma getiriyor. Bir başka konu çocuk adalet sistemi. Çocuk adalet sistemi bizim ülkemizde genelde cezalandırma üzerinedir. Burada yapılması gereken en önemli şeylerden birisi, çocuklar suç işlemeden önce o çocukların suç işlemesini engelleyici önlemlerin alınmasıdır. Yoksullukla mücadelenin yapılması gerekiyor. Çünkü mesem uygulamalarında şöyle bir şey var: Çocuklar emeği sömürülüyor. Emeği sömürüldükten sonra yeterince ücret alamadığını düşündüğünde, emeğinin sömürüldüğünü ve hak ettiğini alamadığını düşününce çocuk bu sefer farklı para kazanma yollarına girebiliyor. İşte bu da hırsızlık dediğimiz ya da buna benzer diğer şeyleri teşvik edebiliyor. Bir de çocukların özellikle bu televizyon programları, buna benzer diğer toplumsal çöküşü hızlandıran yayınlar diyelim biz onlara. Buradaki o özentilerinden kaynaklı olarak kolay bir şekilde para kazanma, ekonomik rahatlığa ulaşma gibi bir gerçeklik de var. Bunlar da çocuğu maalesef bu tür şeylere teşvik edebiliyor. Burada yapılması gereken en önemli şeylerden birisi, bu sosyal devlet anlayışıyla, çocukları suça teşvik eden uygulamaların önlenmesi gerekiyor. Unutulmasın ki suça sürüklenen her çocuk, bu ülkenin bir geleceğidir, umududur. Buna göre düzenlemelerin yapılması gerekir.”

İş Cinayetlerinin Sorumlusu Saray Düzenidir! Haber

İş Cinayetlerinin Sorumlusu Saray Düzenidir!

Eskişehir Demokratik Kadın Platformu tarafından Dilovası'nda bir parfüm deposunda meydana gelen patlama sonucu hayatını kaybeden kadınlar ve kadın istihdamında yaşanan sorunlarla ilgili bir açıklama yaptı. Eskişehir Kadın Platformu adına açıklama yapan EMEP Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu şu ifadeleri kullandı; "Geçtiğimiz günlerde Kocaeli'nin Dilovası ilçesindeki bir parfüm deposunda meydana gelen patlamada 6 kadın işçi yaşamını yitirdi. Bu kayıp, bir kez daha gösterdi ki bu memlekette işçinin yalnızca emeğinin değil, canının da hiçbir güvencesi yoktur. Patlamanın ardından ortaya çıkan bilgiler, bu iş cinayetinin ihmaller zinciri, denetimsizlik ve göz yumma politikalarıyla nasıl göz göre göre yaşandığını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. İşçilerin canı pahasına üretim sürdürülüyor, patronlar ise işçilerin hayatından çalarak servetlerine servet katıyor. Yaşamını yitiren 6 kadın işçiden 3’ü çocuktu. Hepsi yevmiyeli, sigortasız ve güvencesiz çalıştırılan emekçilerdi. İşletmenin yangın söndürme planı yoktu, çalışma ruhsatı bile bulunmuyordu. İşçilerin patlamadan kaçma şansı dahi olmadı. Bu, açıkça bir cinayettir! Sorumlusu başta işletme sahibi ve yöneticileri olmak üzere; bu işletmeyi denetlemeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, SGK ve İlçe Belediyesidir. Bu kurumlar, idari görevlerini yerine getirmemiş; işçilerin yaşamını hiçe sayan kölelik koşullarının sürmesine göz yummuştur. Bu bir kader değildir, fıtrat hiç değildir; bu bir iş cinayetidir! Biliyoruz ki Saray düzeninin “Ailenin 10 Yılı” söylemleriyle ve 11. Yargı Paketi ile çizdiği tablo; artan güvencesizlik, yoksulluk, iş cinayetleri, şiddet ve eşitsizlikle geçen karanlık bir on yıldır. Çocuklar MEB’in “MESEM” programlarıyla okuldan koparılıp atölyelere, fabrikalara sürülürken; açlık sınırının bile altında, sigortasız ve güvencesiz çalışmaya mahkûm ediliyor. Bu politikalar çocukları yalnızca eğitimden değil, yaşamdan da koparıyor. Daha bugün, Ağrı’da ayçiçeği hasadı sırasında biçerdöverin altında kalan 14 yaşındaki çocuk tarım işçi Nursefa Samur hayatını kaybettiği haberini aldık. Oysa Nursefa’nın yaşıtlarıyla birlikte okulda olması gerekiyordu. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) ‘nin verileri 2025 yılı içinde Kasım ayı itibariyle 77 çocuk işçi hayatını kaybettiğini kayda düşüyor. Öyle ki, daha dün mecliste görüşülen bütçede çocuk işçiliğiyle mücadeleye tek bir ek kaynak dahi ayrılmadı. İş sağlığı ve güvenliği için ayrılan payda da artış yapılmadı. Bu bütçeden işçiye, kadına, çocuğa yine pay çıkmadı! Saray düzeni istiyor ki; Kadınlar ucuz iş gücü olarak fabrikalara sürülsün, Güvencesiz ve sigortasız çalışsın, Evde aileye, işte patrona biat etsin, Sesini çıkarmasın, başını kaldırmasın, hakkını aramasın. Saray düzeni istiyor ki; Bu memlekette ne işçi ne de çocuk hakkını savunsun. Dilovası’nda işçilerin ölümünün hesabını sormayan iktidar; geçtiğimiz ay Tokat’ta, hakları için mücadele eden ve Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası’nda örgütlenen Şık Makas işçilerinin grevine polis zoruyla saldırıyor. İşçi temsilcisi Buse Kara’ya, hakkını savunduğu için ev hapsi veriliyor. Bu, mücadele eden kadınlara verilmek istenen açık bir gözdağıdır! Tokat’ta ücretlerini ödemeden kaçan patron da, Dilovası’nda ruhsatsız işçi çalıştırma cesaretini kendinde bulan patron da gücünü Saray’ın sermaye düzeninden almaktadır. Buradan haykırıyoruz: Bu düzen böyle gitmez! Bu sömürü ve cinayet düzeninin hesabı yalnızca mahkemelerde değil, emeğin örgütlü mücadelesinde sorulur! Tokat’tan Dilovası’na yükselen bu ses; emeği çalınan kadınların, işçilerin ve çocukların haklı isyanıdır. Eskişehir’den tüm işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere çağrımızdır: Yaşamak için örgütlenelim! Emeğimiz için mücadele edelim! Saray’ın sermaye terörüne hep birlikte DUR diyelim!"

Eskişehir Sanayi Odası’ndan Milli Eğitim Bakanı Dr. Yusuf Tekin’e Ziyaret Haber

Eskişehir Sanayi Odası’ndan Milli Eğitim Bakanı Dr. Yusuf Tekin’e Ziyaret

Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, Başkan Yardımcısı Fatih Düş, AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Fatih Dönmez, Prof. Dr. Ayşen Gürcan, Nebi Hatipoğlu ve AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak ile birlikte T.C. Milli Eğitim Bakanı Dr. Yusuf Tekin’i ziyaret etti. Ziyarette, Eylül 2024’te kurulan ve kısa sürede 1600 öğrenciye ulaşan Odunpazarı Mesleki Eğitim Merkezi’nin (MESEM) Eskişehir Sanayi Odası işbirliğiyle “Proje Okulu” statüsüne geçmesiyle ilgili istişare toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, Eskişehir sanayisinin nitelikli iş gücü ihtiyacına yanıt verecek bu yenilikçi modelin detayları ele alındı. Sektörle İç İçe, Uygulamalı Eğitim Modeli Projenin hayata geçmesi durumunda, MESEM kapsamındaki öğrenciler haftanın 4 günü sanayi işletmelerinde uygulamalı eğitim alacak, 1 günü ise okulda teorik derslerle desteklenecek. Bu sistemle öğrenciler daha lise döneminde meslekleriyle tanışacak, işletmelerde aidiyet geliştirecek ve mezuniyet sonrası istihdamda öncelik kazanacak. Bakanlık tarafından değerlendirme aşamasında olan MESEM Proje Okulu modelinin uygulamaya geçmesi durumunda, en önemli bileşenlerden birinin ESO AKADEMİ olacağını belirten Başkan Kesikbaş, “ESO AKADEMİ’nin sahip olduğu modern makine parkı, ekipmanları ve teknolojik altyapısı, Odunpazarı MESEM öğrencilerine açılarak eğitim süreçlerini zenginleştirebilecek. Böylece öğrenciler, gerçek üretim ortamlarına benzer koşullarda beceri kazanacak ve çağın gerektirdiği yetkinliklerle donatılabilecek” açıklamasında bulundu. Stratejik İş Birliği: Eğitimde Yeni Bir Dönem ESO ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanması planlanan protokol çerçevesinde öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilecek, öğrencilere yemek, ulaşım gibi destekler sağlanacak. Eğitim programları, işletmelerden alınan geri bildirimlerle sürekli güncellenecek. Ayrıca başarılı öğrencilere ESO tarafından burs desteği verilecek. Uygulamaya geçmesi durumunda bu model, eğitim-istihdam-üretim zincirinde doğrudan bağ kurarak gençlere mesleki deneyim kazandırmayı, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yetiştirmeyi ve yerel kalkınmaya katkı sağlamayı hedefliyor. Eskişehir Sanayi Odası, Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte yürüttüğü bu kapsamlı işbirliği ile Türkiye'ye örnek olacak bir mesleki eğitim modeli geliştirmeyi hedefliyor.

MESEM Programı Amasız ve Fakatsız, Derhal İptal Edilmelidir Haber

MESEM Programı Amasız ve Fakatsız, Derhal İptal Edilmelidir

Emek Partisi ve Emek Gençliği tarafından kısa adı MESEM olan Mesleki Eğitim Merkezleri raporu ile ilgili olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamada MESEM Programı ile ilgili rapor sonuçları paylaşılırken programın da iptali için çağrıda bulunuldu.Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; ''Bugün Emek Partisi ve Emek Gençliği olarak hazırladığımız Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) raporunun sonuçlarını sizlerle paylaşmak için buradayız. Bu rapor, eğitim hakkının nasıl yok edildiğini, eğitimin sistematik olarak ticarileştirilip sermayenin çıkarlarına hizmet eden bir yapıya dönüştürüldüğünü, çocukların MESEM eliyle nasıl ucuz emek gücü olarak sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. 2002’den bu yana sürdürülen eğitim politikalarıyla gençler, beceri geliştirmekten uzak ve bilim dışı içeriklerle kuşatılmış, kapitalistlerin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamaya hizmet eden bir eğitim anlayışına mahkûm edilmiştir. MESEM programı da çocuk emeğinin sömürülmesini “yasal” bir eğitim programıyla meşrulaştırarak her yaştan öğrenciyi ağır çalışma koşullarına sürüklüyor. Adeta "eti de kemiği de sizin" denilerek, çocukların sağlıkları, çocuklukları ve gençlikleri sermayenin kâr hırsına feda ediliyor. MESEM programı, küçük ve orta ölçekli işletmelerden Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarına kadar geniş bir kesimin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için yürürlüğe konulmuştur. Haftanın 4 günü işyerinde, sadece 1 günü okulda teorik eğitim alan öğrenciler, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Hatta patronların çoğu bu mevzuata uymuyor, MESEM öğrencileri pek çok işletmede haftanın 6 günü, 7 günü çalıştırılıyor. Ücretlerin işsizlik sigortası fonundan karşılanması ise bu programı sermaye için “bedava iş gücü” haline getiriyor. Emekçi aileler, ekonomik zorunluluklar nedeniyle ve mesleki gelecek beklentisiyle çocuklarını bu programa yönlendirmek zorunda kaldığını ifade ediyor. MESEM’lerde çalışan çocuk işçilerle yapılan görüşmeler ve sahadan elde edilen verilerle hazırlanan bu rapor, tek adam rejiminin eğitim politikalarına karşı parasız, bilimsel ve demokratik eğitimi savunan kesimlere aynı zamanda bir mücadele çağrısıdır. Raporumuzda MESEM’lerin en temel sorunlarını ortaya koyuyoruz: Alınmayan işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri, denetimsizlik, sermayeye aktarılan kaynaklar, yolsuzluklar ve usulsüzlükler. Görünüşte ışıltılı bir eğitim modeli olarak sunulan MESEM’ler, aslında okul yönetimlerine ve öğretmenlere MEB tarafından yapılan baskılarla öğrencilere zorla dayatılıyor ve özendiriliyor. Öğrenciler, okul yönetimleri ve öğretmenler aracılığıyla kendilerine “Üniversite okuyanlar da işsiz” denilerek “MESEM’e gidin” çağrısı yapıldığını söylüyor. Raporumuz MESEM’lerde yaşanan üç temel sorunu öne çıkarıyor. Son 11 yılda en az 754 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023 yılında ise MESEM kapsamında çalışan 9 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Bu çocukları iş cinayetlerine sürükleyen koşullar gün gibi ortadadır; uzun çalışma saatleri, yetersiz güvenlik önlemleri ve patron baskısı... MESEM öğrencilerin mesai saatleri çoğu zaman ihlal ediliyor, patronların keyfi kararlarına göre çalıştırılıyorlar, tatil ve dinlenme hakları dahi gasp ediliyor. Ayrıca, bugün MESEM öğrencilerinin büyük bir kısmı, meslek edinmekten ziyade, ailelerinin geçimine katkıda bulunmak zorunda kaldığı için bu programa kaydoluyor. Aldıkları ücret ise ne kendilerinin ne de ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Kendi ilgi alanlarına yönelmekten, sosyal-kültürel ihtiyaçlarını karşılama imkanlarından yoksun bırakılmış öğrenciler için insanlık dışı koşullarına rağmen MESEM’ler “tek çare” olarak görülüyor. MESEM programının “mesleki eğitim” iddiası, bakanlığın yalanlarının aksine bir iddiadan ibarettir. Bu programın mesleki eğitimle hiçbir ilgisi yoktur! Öğrenciler, işyerlerinde fiilen bir işçi gibi çalıştırılıyor ve mesleki eğitimden koparılıyor. Eğitimcilerin desteğinden yoksun, iş kazalarına maruz kalıyor ve hatta fiziksel şiddet, dayak ve taciz gibi sorunlarla karşılaşıyorlar. Raporumuz, çocukların ve gençlerin en ağır, aşağılayıcı ve güvencesiz yaşam koşullarına nasıl sürüklendiğini birçok yönüyle gözler önüne seriyor. Bu nedenle, çocuk emeği sömürüsüne karşı her yaştan işçi, emekçi, aydın, akademisyen ve eğitim emekçilerine bu çağ-dışı programa karşı mücadelede birleşme çağrısı yapıyoruz. Çocuklarımızın, sıra arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin geleceğini sermayenin insafına bırakmayacağız! MESEM programı tek adam yönetimi ve temsilcisi olduğu sermaye sınıfının mesleki eğitime yönelik politikalarının geldiği aşamanın en somut göstergesidir. Mesleki eğitim, iktidar ve sermaye ortaklığında oyuncak edilmiş, sermaye örgütlerinin emri ve isteği neyse ona göre şekillenmiştir. Şimdi, bu mesleki eğitim politikaları ortaokullara doğru genişletiliyor, Milli Eğitim Bakanlığı, meslek liseleri bünyesinde “mesleki ortaokullar” ve “zanaat atölyeleri”nin açılacağını müjdeliyor! MESEM programı başta olmak üzere mesleki eğitime yönelik her karar, sermaye örgütlerinin “sömürü cenneti Türkiye” hayalinin adım adım hayata geçirilmesinin aracı haline getiriliyor. Biz Emek Gençliği ve Emek Partisi olarak, gençleri ve çocukları bu sömürü düzenine mahkûm eden programa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Çağrımız nettir: MESEM programı amasız ve fakatsız, derhal iptal edilmelidir. Öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek uygulama ve bilim odaklı, nitelikli mesleki eğitim sağlanmalıdır. Öğrencilerin örgün eğitime devamını sağlamak için gerekli adımlar atılmalı ve her yurttaşın en temel hakkı olan eğitime erişimini güvence altına almak amacıyla, ihtiyacı olan tüm öğrencilere burs desteği verilmelidir.''

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.