SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hüseyin Özcan

Porsuk Haber Ajansı - Hüseyin Özcan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hüseyin Özcan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İl Başkanı Özcan: ''Artık Bu Hükümet 'Topal Ördek' Olmuştur Haber

İl Başkanı Özcan: ''Artık Bu Hükümet 'Topal Ördek' Olmuştur

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık olağan basın toplantısında Eskişehir ve ülke gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; ''Sayın Cumhurbaşkanının bir Amerika seyahati oldu. F-35'ler konuşuldu. F-16'lar konuşuldu. S-400'ler konuşuldu. Kırk üç milyar dolarlık bir doğalgaz sözleşmesi imzalandı. Bunlar hep bizim verdiklerimiz. Peki, bunun karşılığında ne aldık? Hiçbir şey almadık. Sadece “meşruiyet aldık” diye konuşuluyor. Şimdi, 2023 seçimlerini bizzat yaşamış, aktif olarak çeşitli toplantılarda konuşmalar yapmış, Millet İttifakı çerçevesinde çalışmış bir il başkanı olarak hepimizin hatırlayacağı bazı şeyler yaşadık. Karadeniz’de iki defa gaz bulduk. Hatta bulduğumuz gazların toplamı, Türkiye’deki tüm hanelere yirmi yıl yetecek bir doğalgazdı. Meğer bulmamışız, doğalgazı satın almışız. Üstüne üstlük, Amerika’dan alacağımız likit doğalgaz yani sıvılaştırılmış doğalgaz dünyanın en pahalı doğalgazıdır. Doğalgaz aldığımız firmanın Güney Kıbrıs kökenli ve İsrail menşeli olması da bizi ayrıca düşündürmektedir. Şimdi, yaklaşık üç milyar dolar civarında bir parayı F-35 almak için Amerika’ya verdik. Yıllar önce verdik. Ancak buna karşılık uçakları alamadığımız gibi hâlâ pazarlık aşamasındayız. Bize ne verecekler, onu da bilmiyoruz. Ancak Türkiye’de enteresan işler olmakta. Dünün muhafazakârları, dünün din istismarcıları Amerikan emperyalizmiyle beraber iş tutmakta. Dünün ülkücüleri, milliyetçileri ise “TRÇ” diyerek —yani Türkiye, Rusya, Çin diyerek— Mao’cu ve Lenin’ci ülkelerle iş tutmak istemektedirler. Yani şöyle baktığımızda Türkiye nereye evrilmiş? Türkiye nerelere gelmiş? Demek ki yıllardır hamasi söylemlerle, milliyetçilik ve din üzerinden siyaset yapanlar bugün emperyalist ve komünist ülkelerin peşinden gitmeyi, onlarla beraber iş tutmayı normalleştirmeye çalışmaktadırlar. Ayrıca “Terörsüz Türkiye” adı altında bir tiyatro sergilenmektedir. Burada neden “tiyatro” diyoruz? Çünkü verilecekler zaten verilmiş, sözler çoktan söylenmiştir. Sadece bunu resmileştirmek için bir tiyatro, bir kumpanya düzenlenmektedir. İşin sonunda biz, Abdullah Öcalan denen katilin serbest bırakılacağını biliyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekillerinden oluşturulan “Terörsüz Türkiye Komisyonu” —evet, hepsi milletvekili— terörist başının ayağına, İmralı Adası’na gidecektir. Evet, bizim de bir milletvekilimiz var. İzmir milletvekilimiz Sayın Haydar Altıntaş da Demokrat Parti’yi temsil eden o komisyonun içindedir. Ancak bizim kararımız nettir: Eğer Meclis’ten bu komisyonla ilgili bir İmralı ziyareti kararı çıkarsa, Demokrat Parti o komisyonu terk edecektir. Dolayısıyla siyasi partiler halkın oylarıyla temsil edilmektedir. Ama bugüne kadar milliyetçilik üzerinden, şehitlerimiz üzerinden oy devşirmeye çalışanların hâli içler acısıdır. Bir anketi takip ettim. Ankette, toplam seçmenin yüzde yetmişi erken seçim talep etmektedir. Artık bu hükümet “topal ördek” olmuştur. Bu hükümet derhâl bir erken seçime gitmelidir. Hatta gerekirse bir erken yerel seçime gitmek durumundadır. Çünkü Türkiye’de artık seçilen hiç kimsenin bir garantisi yoktur. Mahkemeler yanlı ve taraflı kararlar almaktadır. Bugün düşünün, Cumhuriyet Halk Partisi gibi ana muhalefet partisinin İstanbul’da iki tane il başkanı vardır. Bunu hangi mantık açıklayabilir? Bunu açıklayacak tek mantık, mevcut iktidar mantığıdır. Siyasi partilerde kongrelerin şartları ve kuralları bellidir. Kongre yapma şartlarına haiz olduğunuzda seçim kuruluna müracaat edersiniz. Seçim kurulu şartlarınızın uygun olduğunu gördüğünde size en az 15 günlük bir süre verir ve hâkim nezaretinde seçime gidersiniz. Seçim sonrası, kazanan aday seçim kurulu tarafından gerekli incelemeler ve şartlar sağlandıktan sonra üç gün içinde mazbatasını alır ve görevine başlar. Şimdi arkadaşlar, mazbata almanın bir anlamı kalmamış durumda. Siz ne yaparsanız yapın, 25 kere de seçim yapsanız, 25 kere kazansanız bir sulh hukuk mahkemesi sizin hakkınızda dava açarak başkanlığınızı elinizden alabilir. Ancak şunun farkında değiller. Seçimleri Yüksek Seçim Kurulu yapar ve Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı kararlar üzerinde başka bir karar yoktur. Bu kararlar başka bir mahkeme tarafından değiştirilemez. Ama Türkiye’de maalesef hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerlidir. Bu yüzden artık seçilen herkes bir sabah görevinden alınmış, bir sabah başkanlığı elinden alınmış şekilde hayatına devam etmektedir. Ancak bu böyle gitmeyecektir arkadaşlar. Bu Yüce Millet, bu necip Türk milleti elbette buna bir şekilde “dur” diyecektir. Şimdi, bir süredir iktidar tarafında elektronik oy kullanılmasıyla ilgili birtakım çalışmaların denendiği söyleniyor. Biz elektronik oy istemiyoruz arkadaşlar. Biz parmak boyası istiyoruz! Oyunu kullanan herkes parmağını boyatsın. Neden istiyoruz? Çünkü biz bu hükümetin yaptığı seçimlere güvenmiyoruz. Güvenmemekte de haklıymışız ki, Amerikan devlet başkanı Trump bile “Seçimlerde en iyi hileyi sen bilirsin.” dedi. Amerika’nın bile bildiği bir şeyi bizim bilmememiz mümkün değil; zaten yaşadık. 2017 referandumunda yaşadık. Trafoya giren kedilerde yaşadık. Mühürsüz pusulalarda yaşadık. Yaşadık da yaşadık. Dolayısıyla, bir parmak boyasından öte bir seçim garantisi Türkiye’de yoktur. Biz parmak boyasını istiyoruz."

İl Başkanı’nın Görevden Alınması Tam Bir Hukuk Garabetidir Haber

İl Başkanı’nın Görevden Alınması Tam Bir Hukuk Garabetidir

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen pazar toplantısında İl Başkanı Hüseyin Özcan ülke ve şehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. DP Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; "Türkiye çok enteresan şeyler yaşadı. İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı’nın görevden alınması tam bir hukuk garabetidir. Çünkü Türkiye’de Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği ya da aldığı kararların üzerine başka bir karar almak mümkün değildir. Ama buna rağmen, ağzı olan herkes konuştu. Bu seçimleri yapmaya yetkili olan Yüksek Seçim Kurulu’ndan ise şu ana kadar tek bir ses çıkmadı. İl kongrelerinin nasıl yapıldığını bilmeyen bir iktidar var. Çünkü onların il kongreleri şöyle yapılır: Kaç delegeleri varsa eksiksiz oy kullanmış gibi gösterilir. Bir il başkanını da genel başkanları atar. Herkes de kabullenmiş görünür. Yani iktidar partisinde demokrasi aramayın arkadaşlar. İnşallah bu yanlıştan dönülür. Buradaki kaygımız şudur arkadaşlar. Burada Cumhuriyet Halk Partisi’ni savunmak elbette bana düşmez. Ancak biz de 31 Mayıs 2025 tarihinde bir kongre yaptık, mazbatamızı aldık. Demek ki bizim mazbatamız da her an elimizden alınabilir, yeniden kongre istenebilir. Seçilmiş olanların bile Türkiye’de bir garantisi yok. Ama buna rağmen iktidar, bu tür oyunlarla, bu tür algı yönetimleriyle bir şekilde ekonomiyi iyiymiş gibi göstermeye çalışıyor. İnsanların yaşam sıkıntılarını görmezden geliyor. İnsanların türlü eziyetlerle nasıl yaşadığını bilmezden geliyor. On altı, on yedi bin lira maaşla, yirmi iki bin lira asgari ücretle insanların nasıl yaşadığını görmezden geliyor. Bir ülke düşünün ki… Zengin topraklara sahip, her türlü sebze ve meyveyi yetiştirme imkânı olan bir ülkede insanlar bu yaz meyveye ulaşamadılar arkadaşlar. İnsanlar çocuklarına meyve yediremediler. Bunun da karşılığını herhalde yapılacak ilk seçimde vatandaşlarımız verecektir. Eskişehir’e geldiğimizde… Yarın okullar açılacak. Çocuklarımız, birinci sınıflar geçen hafta başladılar okula. Çocuklarımız okullarına devam edecekler. Ama yine bu sene de hasarlı okullar, yine bir öğün yemek veremediğimiz çocuklarımız, yine 23 senede bilmem kaç kez değişmiş bir eğitim sistemiyle; “yeni formasyon” dedikleri şekilde tekrar tek tip önlük… Yani ailelere ekstra bir masraf daha yüklemekten kaçınmadılar. Dün de Türkiye tarihinin gelmiş geçmiş en kötü Millî Eğitim Bakanı eğitim sisteminin “4+4+4” yani yıllarca dayattıkları sistemin uygun olmadığını, belki de önümüzdeki sene değiştirebileceklerini söyledi. Tahmin ediyorum bu eğitim sistemi 23 yılda sekizinci ya da dokuzuncu kez değişmiş olacak. Eskişehir’de birçok şikâyet duyduk. Velilerimiz, devlet okullarından istenen paralardan yakındılar. Bugün vatandaş, anayasal hakkı olarak ücretsiz eğitime sahipse; “şu kadar derslik yaptık, bu kadar okul yaptık” diyen iktidar, o okulun kapısına bir güvenlik görevlisi, binanın içine bir temizlik görevlisi koyamadı. Ben ilkokulu bitireli 45 seneden fazla oldu. O zamanlar Türkiye’nin okullarında kadrolu müstahdemler vardı. Yani temizlik görevlileri vardı. Ama şimdi bu temizlik görevlilerinin, güvenlik görevlilerinin parasını okula çocuğunu kaydettirmeye gelen velilerden istiyorsunuz. Türkiye’de eğer Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi en düşük bakanlıklardan biriyse, bütçesi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın altındaysa, artık gerisini siz düşünün. Eskişehir’de madene karşı bir direniş var arkadaşlar. Bugün, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde ve şehrimizde de bir su sıkıntısı varsa, bir maden şehrin kullandığından daha fazla su tüketiyorsa ve iktidar buna göz yumuyorsa, müsaade ediyorsa… Buna rağmen çevre ve şehircilik yetkilileri çıkıp “Marulunuza, maydanozunuza bir şey olmayacak, merak etmeyin” diye akıl dışı beyanatlar veriyorsa, Türkiye’de tuz kokmuştur. Başka da bir şey kalmamıştır. Su en kıymetli hazinemizdir. İzmir’de gece 23.00’te sular kesiliyor, sabah 05.00’te kadar su yok. Eskişehir’de Porsuk’un kuruduğunu artık biliyoruz. Eskişehir’de Sakarya’nın kuruduğunu artık biliyoruz. Buna rağmen henüz bir önlem alınmamış. Ama AKP’nin idarecileri gidiyor, Sakarya başında poz veriyorlar. Poz vermeyeceksiniz, ne yapacaksanız bir an önce tedbir alacaksınız. Burada bir hususu daha söylemek isterim. Devlet Su İşleri, artık kuyulardan su çıkarılmasına bir düzenleme getirmek zorundadır. Türkiye’de vahşi sulamadan damlama sulamaya geçiş için gerekirse destekler verilmelidir. Bugün Eskişehir’in çevresinde, köylerinde, DSİ’nin verdiği izinlerle 200-300 metreden su çıkaran kuyular açılıyor. Daha önce Konya’da gördüğümüz obruklar artık Eskişehir sınırlarına girmiştir. Arkadaşlar, su hayattır. Susuz hiçbir şey yapılamaz. Ancak yetkililer, sanırım “saraydan talimat gelmeden hareket etmeyiz” mantığıyla bekliyor. Ama devlet böyle idare edilmez. Bir an önce akılcı projelerle, çalışmalara başlanmak zorundadır. Türkiye’nin buğday ambarı olan, sebze-meyve ambarı olan bu topraklarda, vahşi sulama devam ederse birkaç yıl sonra sulayacak su kalmayacaktır. Dolayısıyla tedbir ve önlem şarttır.”

En Büyük Vatana İhanet Suçunun Yıldönümü Haber

En Büyük Vatana İhanet Suçunun Yıldönümü

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından 27 Mayıs darbesinin yıl dönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yapıldı. DP İl Başkanı Hüseyin Özcan tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Türk siyasi tarihinde gördüğü en büyük organize suçun, Vatana karşı örgütlü ihanetin, Millete karşı ilk terör eyleminin yıldönümüdür 27 Mayıs. Bu Aziz Millet, millî mücadelede "zor"a galip gelmişti. 27 Mayıs ise mağlup olan "zor"un, "zorba"larla rövanş girişimiydi. Kendisinden sonraki tüm "organize kötülük"lere emsal olmuş, zorbalara cesaret vermiş bir cürüm hareketiydi 27 Mayıs Darbelerin, darbe hayallerinin, zoru araç bilenlerin emsali idi. Milleti kendi isteklerine razı edemeyen bir şebekenin silahla rızasını gaspetmesiydi. Toplu halde bir 'görevi kötüye kullanma' eylemiydi 27 Mayıs. 1960 yılında Türkiye'de darbelere, organize tüm kötülük ve vesayetlere emsal olmuş darbe, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup bir avuç cuntanın, bir avuç cumhuriyet ve millet düşmanının cürmü idi. Zira bu dar suç şebekesi, Milletimizin 10 yılda kat ettiği mesafeden, Milletimizin hürriyetlerine ermesinden, haklarını temin etmesinden, kalkinmadan ve demokrasi fikri ile güçlenen bir cunhuriyetten rahatsızdı. Açıklamaları, beyanları ve hatta darbeyi ilanları dahi cumhuriyetten, hürriyetten bahsetse de aksine bu şebeke Demokrat Parti iktidarına darbe yapıyor görünse de Demokrat Parti ile temsil edilen milletin iktidarına darbe yaptı. Ülkenin kalkınmasını durdurma talimatı almış ve hırsları ile tüm memleketi ateşe atmış bu şebeke muhakkak ki emir aldıkları mahfillere bağlılıklarını ispat etmek için bu ülkenin seçilmiş başbakanını, bakanlarını idama yolladı. Hayatları boyunca dış düşmana karşı tek bir kurşun bile atmamış cuntacılar, milletin iradesine alçakça namlu çevirdi. 27 Mayıs'ta silahların arkasına sığınarak Milletin iradesini sorgulayan, sonra yargılayan bu suç örgütü bedenlerin fani, fikirlerin baki olduğunu unutacak kadar kördü. Nitekim bugün bu darbeciler telin edilirken, bir Millet ve memleket bu ihanetin mesullerine ilenirken Demokrat Parti'yi, iktidarını, şehit başbakanımızı, bakanlarını rahmet ve minnetle anıyor. Nitekim bugün o darbecilerin isimleri anılmazken Demokrat Parti'nin şerefi ile, onuru ile Milleti için idamı dahi göze alan isimleri abide birer şahsiyet olarak yaşıyor. Buradan bir kez daha ilan etmek isteriz ki; darbelerle mücadelenin yolu daha fazla demokrasi ve işler bir adalet mekanizmasıdır. Bugün yeniden gündeme sokulan 'Yeni Anayasa' lakırdıları üzerine Türkiye'nin bir 'yeni'ye değil işleyecek bir demokrasiye ve işletilecek bir anayasaya ihtiyacı olduğunu hatırlatmak isteriz. Demokratik olan bir metin değil zihniyettir. Kısaca ülkemizden darbelerin izlerini silecek, darbelere ve her türlü vesayete tevessülü engelleyecek olan demokrasi kültürüdür. Tartışılması gereken şey metinler değil o metinleri kaleme alan zihinler, uygulayacak bireylerdir. Bu duygularla 1960'taki suç şebekesini bir kez daha lanetliyor, başta partimizin kıymetli isimleri, darbenin gerçekten mağduru olmuş abide şahsiyetlerini rahmetle anıyor, çelikten bir irade ile darbeci çeteyi yok varsaymış 3. Cumhurbaşkanımız, kurucu genel başkanımız Celal Bayar'ı, darbecilere karşı verdikleri milli mücadelede milleti için korkmadan şehadete yürüyen Başbakanımız Ali Adnan Menderes'i ve aziz bakanları Fatin Rüştü Zorlu'yu, Hasan Polatkan'ı şükranla, minnetle ve rahmet duaları ile anıyoruz. Ve bugün vesilesiyle bir kez daha Sayın Genel Başkanımız Gültekin Uysal'ın 27. Yasama Döneminde verdiği kanun teklifindeki taleplerini yineliyor, darbecilerin isimlerinin kamusal alanlardan silinmesi adına buradan çağrıda bulunuyoruz."

Demokrat Parti'de Hüseyin Özcan Adaylığını Açıkladı Haber

Demokrat Parti'de Hüseyin Özcan Adaylığını Açıkladı

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısında mevcut başkan Hüseyin Özcan 31 Mayıs 2025 tarihinde yapılacak kongre için adaylığını açıkladı. Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısı İl Binasında GİK Üyesi Muammer Fevzi Yalçın, İl Başkanı Hüseyin Özcan, İlçe Başkanları ve partililerin katılımı ile gerçekleştirildi. Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Demokrat Parti Eski Milletvekili ve Genel İdare Kurulu Üyesi Muammer Fevzi Yalçın il kongresi hazırlıklarının tamamlandığını ve altı ilçenin kongresinin gerçekleştirilerek yasal delege sayısına ulaşıldığını söyledi. Genel Başkan Gültekin Uysal ile yapılan görüşmede, bu ay içinde İl Kongresinin tamamlanması yönünde bir istek olduğunu ve seçim kurullarından onayların alınarak kongrenin yapılacağı yerin tahsisinin sağlandığını ifade eden GİK Üyesi Yalçın İl Kongresinin 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü yapılmasına karar verildiğini söyledi. Kongrede oy kullanacak hazirun cetvelinin partide askıya çıkarıldığını ifade eden Yalçın, herkesin bu listeyi görme hakkı bulunduğunu ve aday olmak isteyen herkesin aday olma hakkı olduğunu ifade etti. GİK Üyesi Yalçın, ilçe başkanlarının ve merkez karar kurulu üyesi arkadaşlarının ortak talebi doğrultusunda, mevcut il başkanı Hüseyin Özcan'ın tekrar aday olması yönünde bir görüş birliği bulunduğunu söyledi. Yapılacak kongre için tekrar adaylığını açıklayan DP Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi; "Sayın milletvekilim, Kıymetli merkez karar kurulu üyeleri, ilçe başkanlarım, çok kıymetli bu davanın adanmış insanları hepinize bu toplantıya katıldığınız için saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. Ayrıca bugün de beni yalnız bırakmayan değerli basın mensuplarına teşekkür ederim. 2016 yılının 14 Ağustos'unda milletvekilimizin ve partililerimizin isteğiyle Odunpazarı ilçesine ilçe başkanı olarak kongreyle seçildim. Ardından, iki buçuk yıl sonra, 2019 yılı Ocak ayında, benim ve ailemin davaya hizmet için hayatını vakfettiği bu partiye, en büyük hayalim olan partimde dedemin ve babamın partisinde il başkanlığı görevine eriştim. Ardından 2022 yılı Ocak ayında yapılan kongrede ise ikinci kez Demokrat Partinin kıymetli delegelerinin oylarıyla İl Başkanı olarak seçildim. Allah nasip ederse, bu üçüncü dönemimiz olacak. Bu iki dönemde neler yaptığımızı hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Biz il başkanlığı yaparken, sayın milletvekilimizin ve parti büyüklerimizin bize öğrettiklerinden başka hiç bir şey yapmadık. Asla ve kata bu makamı hiçbir zaman şahsi menfaat ya da emeller için kullanmadık. Bunu iddia eden varsa çıkar ispatını da ortaya koymalıdır. Biz 1946’da bu dava nasıl başladıysa 2016'da da 2019'da da 2022'de de 2025’te de aynı davaya aynı gönüllülük esasıyla, aynı duygularla aynı hislerle yapmaya devam edeceğiz. Ne yaptık bu süreçte önümüzdeki hafta sizlerle detaylı şekilde paylaşacağız. Ancak şunu söyleyebilirim: Parti binamızı elimizden geldiğince iyileştirmeye çalıştık. Demokrat Partiyi basın mensupları arkadaşlarımızın aracılığıyla en iyi şekilde temsil etmeye gayret ettik. Şehrin gündemine ilişkin sözümüzü esirgemedik, bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz. Çünkü Demokrat Parti'nin olmadığı bir siyasetin yerelde de genelde de yapılmamış sayılır. Demokrat Parti’nin söylemediği söz söylenmemiş sayılır. 2019’daki ilk il başkanlığı kongremde, Malcolm X’in “Bir hayalim var” sözüyle başlamıştım.2019'da en büyük hayalim il başkanı olmaktı. Allah bu hayalimi nasip etti gerçekleştirdi. Bundan sonra da Allah bize ne kadar nefes ve ne kadar güç verir bilmeyiz. Ama bugüne kadar nasıl yüzünüzü kara çıkarmadık başınızı öne eğdirmedikse bundan sonra da başınızı öne eğdirmeden yakamızda bu rozetle heryerde gezmeye sizin müsadenizle devam edeceğiz. Sayın milletvekilimize, merkez karar kurulu üyelerimize, ilçe başkanlarımıza ki mazeretli olanlar da vardır çok kıymetli Demokrat Parti il delegelerine sonsuz minnet ve şükranlarımı arz ederim. Allah inşallah bizi tekrar iktidarda bir araya getirsin, güzel günlerde her zaman birlikte oluruz. Demokrat Parti İl Başkanı, tüm partililerin emrindedir. Demokrat parti İl binası haftanın altı günü açıktır. Ancak il başkanının telefonu yedi gün yirmi dört saat açıktır. İl başkanı sadece partililerin değil, tüm Eskişehir halkının hizmetindedir. Bugüne kadar böyle oldu, bundan sonra da böyle olmaya devam edecek. Katılımınız ve desteğiniz için hepinize şükranlarımız arz eder saygılar sunarım.'' dedi. DP İl Başkanı Hüseyin Özcan'a adaylığının hayırlı olmasını dileyen Demokrat Parti Eski Milletvekili ve Genel İdare Kurulu Üyesi Muammer Fevzi Yalçın ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı; "Demokrat Parti kurulduğundan bugüne her pazar bu toplantılar yapılır. Bu hiçbir siyasi partide yoktur. Eskişehir'de bu kürsünün adını Hür Kürsü koyduk. Bu kürsüde parti içi muhalefet, şehre muhalif ait herkes çıkığ sendika başkanları dernek başkanları dahil herkes konuşabilir. Son iki gündür yapılan açıklamalrda biri ben giderim ha diyor öbürü gideemezsin ha diyor, daha yapacakların var diyor. Daha yapacakları ne varsa eğer. Kıbrıs elimizden gitti diyemiyorum dilim varmıyor söylemeye. Türki Cumhuriyetlerin tümü gitti Kıbrıs Rum tarafında Büyükelçiliklerini açtılar. Kıbrıs’ta her türlü hakkımızdan vazgeçmek üzereyiz Kıbrıs'ın petrol arama sahasından vazgeçtik. Sondaj gemileri nerede? Egede ki Adalar meselesi ne alemde? Asıl soruyu soralım PKK kendisini fesih etti öylemi? Ne karşılığında biliyormusunuz zaten bitmiştide. Yeni adı PYD olarak terörsüz anılmak üzere adını değiştirdi. Türkiye'de bunu kabul etti. Sanılmasın ki bir parçasını istiyorlar topraklarımızın artık ülkenin tamamına talipler. Biz bölge halkının bu vatana, bu millete, bu devlete bağlılığını biliyoruz. Bizim derdimiz bölge halkıyla değil ki. Demokratik hak ile elde ettikleri neler varsa Demokrat Parti dahil hiç bir siyasi partinin hayırı yokki. Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıyorsunuz, yerine kayyum atıyorsunuz biz diyoruz ki yapmayın halk seçti diyoruz. Asıl hikaye acaba sayın Cumhurbaşkanının ve ortağının bu ülkede yapmadıkları ne kaldı, emeklinin canını yaktılar ekonomik olarak yok ettiler, orta sınıfı yok etttiler. Lozan’dan, 1924 Anayasası’ndan söz edilen bu günlerde, acaba Sevr’e doğru dönüşmü var, neyi tamamlayacaklar. Allah korusun. Günlük anketler yayınlanıyor, kararsız oyların sayısı yüzde 24 ila 32 arasında değişiyor. Herşeye rağmen bugünkü bütün şartlara rağmen bu kararsız seçmen ne Cumhur İttifakı’na ne de Halk partisine gitmiyorsa eğer bu kitle bir mesaj veriyor. Bu kitlenin oylarını ham oranlara ibra etmek suretiyle Demokrat Partiyi dışarıda tutmaya çalışıyorlar. Bu oyların karşılığı Demokrat Partidedir çünkü bu ülkenin çimentosu Demokrat Partidir. Bu ülkede Demokrat Parti hiçbir zaman kimseyi ötelememiş ötekileştirmemiştir. Fakir fukarayı geri almıştır, hem orta sınıf varlığını yükseltmek çoğaltmak için büyük gayret göstermiştir. Şu andaki meclisin hiç bir denetim hakkının kalmadığı şu günlerde gensoru yok, denetim yetkisi yok, bütçe yapma yetkisi yok. Cumhurbaşkanının etrafındaki insanlar konuşuyor belediyelerle ilgili bir yasa çalışmasından bahsediliyore eğer doğruysa şöyle bir sorunla karşı karşıyayız. Belediyeler ihale yapamayacak bakanlığa soracaklar, belediyeler sosyal yardımları yapamayacaklar bakanlığa soracaklar, belediyeler yeni kadrolar alamaycaklar bakanlığa soracaklar hani mahalli idareler önemliydi? Demekki giderek otoriterleşen hale gelen bu rejimin bir an önce ortadan kaldırılıp parlamenter sisteme dönülmesi esastır. Şunu unutmayın bugün bütün ülkeyi elinde bulunduran bir insan bütün denetimlerden kaçabildiyse, Türkiye Varlık Fonuna geçen şirketler denetime tabi değildir. Meclis adına görev yapan sayıştay neyi denetleyecek? O yüzden Demokrat Parti kongreleri önemlidir. Biz bu kongrelerde konuşuruz, kavgada ederiz, birbirimize darılırızda ama aynı çatı altında yaşadığımızı asla unutmayız. O yüzden Demokrat Partiye gönül vermiş herkesin 31 Mayısta ki kongreye katılmasını ve kongreyi şereflendirmesini ve sizlerin de bu konuda gayret göstermenizi temenni ederim. 14 Mayıs seçimlerinde Demokrat Parti altılı masanın önemli kurucularından biriydi. Şayet son dakika gelişmeleri olmasaydı, şu anda Demokrat Parti Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığında ve Bakanlıklarda olabilirdi. Yani o heyetler partiyi iktidara bu kadar yaklaştırmıştı. O nedenle diyoruz ki ne derseniz deyin sistem ittifak yapmayı mecbur kıldığı için siyasi parti olarak biz diğer partilerle ortaklık yapabiliriz. Parlamenter rejime dönülmesi halinde partimiz kendi amblemiyle seçimlere girip milletimizi temsil etme ve onların oylarını almak üzere görüşlerini kamuoyuyla paylaşmaya devam edecektir.'' dedi.

Atatürk Milliyetçiliği Varken Başka Tür Milliyetçilikleri Reddederim! Haber

Atatürk Milliyetçiliği Varken Başka Tür Milliyetçilikleri Reddederim!

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık olağan basın toplantısı İl Binasında İl Başkanı Hüseyin Özcan tarafından gerçekleştirildi. Demokrat Parti İl Başkanı Hüseyin Özcan ilk olarak Anneler Günü mesajını paylaştı. İl başkanı Özcan mesjaında şu ifadelere yer verdi; ‘’Hain terör örgütü PKK yüzünden evlatlarına hasret bırakılan, denetimsizlik, vurdumduymazlık, daha çok kazanç hırsının yıktığı binalarda evlatlarını yitiren, milyarca lirayı şatafata harcayan ama bir avuç vatandaşının tedavisini karşılamayan iktidar yüzünden evlatları gözlerinin önünde eriyen, evine ekmek götürme derdi ile yerin yedik kat altında, yerin yedi kat üstünde, üç kuruş alıp patronunu daha da zengin etmeye çalışan evladını iş cinayetine, utanmadan buna 'fıtrat' diyen açgözlülüğe, vicdansızlığa kurban veren, iş bulamadığı için canına kıyan evladını toprağa veren, evladını, vicdanı olmayan ama makamı olan bir ebeveynin şımarık çocuğunun kullandığı arabanın çarpması ile kaybeden, iktidarın affettiği ve sokağa saldığı onlarca caninin, sapığın saldırısı ile evladını toprağa veren, yıllarca dirsek çürütmüş, başarmış, hak etmiş ancak mülakata, iktidar mensubu tanıdık bulamamaya, torpile takıldığı için evladının umutsuzluğunu izlemek zorunda bırakılan, iktidarın doğruları duymaya tahammül edememesi yüzünden mahpustaki evlatlarının yolunu gözleyen, doğduğu topraklarda beklentisini yitiren, bir şekilde geçinirim umuduyla başka ülkelere giden evladının hasreti ile mücadele eden annelerin, özellikle bu topraklarda, bu Aziz Vatan'da en çok minnet duymamız gereken Annelerimizin Anneler Günü kutlar, bütün annelerimizin ellerinden öper, şifa bekleyen hastanede yatan el açıp dua eden tüm annelerimize, bütün hastalarımıza acil şifalar diler, şehit annelerimizin ellerinden saygıyla hürmetle ve minnetle öper, önlerinde saygıyla eğiliyorum.’’ dedi. Başkan Özcan basın toplantısında ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başkan Özcan açıklamasında şu ifadelere yer verdi; ‘’Ülke gündeminde 2 gündür PKK terör örgütünün bir kongre yaptığı ve kongre neticesinde silah bırakılacağı ülke gündeminde konuşulmaktadır. Artık PKK PYD adıyla resmileşmiştir. Kongrede neler istendi bilmiyorum ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bir avuç teröristin ne istediğini bekler hale geldi. Şimdi öyle şeyler konuşuluyor ki akıllar hafızalar almıyor hiçbir mantık kabul etmiyor konuşulanları. Mecliste terör örgütünün arka bahçesi diye iktidar ve yandaşı partilerin adlandırıldığı partinin bir milletvekili geçtiğimiz günlerde öldü. Yıllarca milliyetçilik üzerinden nutuk atan yıllarca Türk milliyetçiliği üzerinden prim kasan bazı siyasi partilerin liderleri gittiler resim okşadılar. Ama bu liderler kendi partisinin ülkü ocakları eski genel başkanının bir suikastla öldürülmesinin arkasından o öldürülen Sinan Ateş’in çocuklarının başını okşayamadılar. Aynı liderler herhangi bir şehit cenazesinde bir şehit çocuğunun başını okşayamadılar bu da onlara yeter. Şimdi diyorlar ki cezaevinde ki terör örgütü üyelerinden, cinayetten yatan mahkumlara bir af çıkarılacak. Peki bu affı çıkarırken gencecik evladını bir metre toprağının altına koymuş şehit annelerinin, kolunu, bacağını, gözünü bırakmış gazi annelerinin müsadesini aldınız mı? Onlarla gidip dertleştiniz mi? Onların yoksulluklarını, onların evlat yokluklarını, onların evlat hasretlerini dinlediniz mi hayır. Sadece adına barış süreci dedikleri bir süreçte tüm dertleri DEM Partisinin anayasa değişikliğinde ve yapılacak ilk genel seçimlerde desteğini alabilmek bütün hikaye budur. Bütün beklenti budur. Hiç kimse kimseye yalan söylemesin. Sayın Genel Başkanımız söylüyor adınız ak olacağına alnınız ak olsun diyor. Kendi iktidarınız için, kendi şahsi menfaatleriniz için bu Türkiye’ye yapmadığınız bir bu kalmıştı bunu da yapıyorsunuz. Türk tarihi bunları yazacaktır. O annelerin gözyaşları, o annelerin ahları öteki dünyada sizi boğacaktır. Çünkü ben burada 30’un üzerinde şehit cenazesine katılmışımdır. Eskişehir de ağlamadan çıkmadığım, ağlamadan uğurlamadığım bir şehit cenazesi olmamıştır. Tanıdığım tanımadığım yakınlarından şehit vermiş bir insan olarak söylüyorum. Şehitlerin gözyaşları üzerine bu Türk milleti sizin siyaset yapmanıza müsaade etmeyecektir. Adına ne derseniz deyin terörsiz Türkiye deyin. Silah bırakacaklarmış kendi ağızlarından söylüyor silahları çarşıyamı bıracaklar diye. Devleti maalesef aciz bir durumda bırakmak üzere bir hesap yapıyorsunuz. Devleti bir terör örgütü ile pazarlık ederek bir terör örgütünü resmileştiriyorsunuz bunun adı ihanettir. Kırk kırbeş yıldır terörle mücadele eden bir ülke hani ayakkabı numarasına kadar, içtiği sigaranın markasına kadar biliyorken birdenbire iş barış sürecine girdi. Peki pkk silah bırakıyor da o pkk yı üstten yöneten pyd ypg gibi örgütleri ne yapacaksınız. Pkk silahları bıraktı pyd ye silahları bıraktırabiliyormusunuz? Ypg ye bıraktırabiliyormusunuz? Pkk ya silah bıraktırmanın hiçbir manası hiçbir anlamı yoktur ve devlet devlet aklından uzaklaşmıştır. Şahısların anlık kaprisleriyle anlık hesaplarıyla siyaset yapar Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasının anlık hesaplarla yazarak konuşur kurar hale getirdiler. Bu son derece yanlıştır. Bu son derece gereksizdir. Devlet aklıyla düşünüp devlet aklıyla karar vermek gerekir. Bize ıra örnekleri veriliyor, eta örnekleri veriliyor. Bu başka bir şeydir. Dün dinledik sosyal medyadan Dem milletvekilinin birinci faz ikinci faz üçüncü faz diye Türkiye üzerinden yaptıkları hesabı daha dün dinledik. Efendim neymiş kandilden terör örgütlerini yönetenler yurtdışına gideceklermiş orada yaşayacaklarmış. Hesabı kim verecek. Birebir cinayet işlememiş olabilirler yardım yataklık diye bir şey vardır, azmettirmek diye bir şey vardır. Bunları görmezden mi geliyoruz, yeni bir ceza kanunumu çıkaracaksınız yeni bir şekilde mi insanları yargılayacağız. Bugün miting meydanlarında tutuklu bulunan belediye başkanı için pankart taşıyan çocukları içeri atıyorsunuz sorgusuz sualsiz. Kahraman Türk askerini kahraman Türk güvenlik kuvvetlerini şehit edilmesi emrini verenlerin Avrupa’da krallar gibi yaşamasına müsaade edeceksiniz bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Türkiye de milliyetçilik bir kişinin müktesebatında değildir bir kişinin söylemi altında değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde Atatürk milliyetçiliği gibi bir milliyetçilik varken başka tür milliyetçilikleri reddederim. Herkes aklını başına alsın.’’ dedi.

DP İl Başkanı Özcan: ''Siyaset ve Riyakarlık Paçalarından Akmış Durumda!'' Haber

DP İl Başkanı Özcan: ''Siyaset ve Riyakarlık Paçalarından Akmış Durumda!''

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan düzenlediği haftalık olağan basın toplantısında gündemlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve il kongresine ilişkin bilgiler verdi. Demokrat Parti İl Başkanı Hüseyin Özcan basın toplantısında yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi; ''Çok şükür ki Türkiye gündeminde yıllardır aradığımız, biliyorsunuz 2023 seçimlerinde aylar boyu masaların altında, dolapların içinde bir DEM Partisi, bir pkklı, bir HDP'li Parti aradık buna rağmen 2023 mayıs seçimlerinde bu partiyi bulamamıştık. Ancak çok şükür ki sonunda bu parti Cumhurbaşkanlığı köşkünde çıktı. Yani yıllarca bizim bu partiyle işbirliği ve ittifak içinde olduğumuzu söyleyen arkadaşlar meğer bu arkadaşları kendi saraylarında kendi koltuklarının altında besliyorlar onlarla beraber siyaset yapıyorlarmış. Miting meydanlarında, miting alanlarında bakın kimler kimlerle beraber derken aslında kimlerin kimlerle beraber olduğunu yüce Türk milleti aleni bir şekilde görmüş oldu. Ancak şunu beklerdik ki bu DEM heyetinin külliyede değilde meclisteki odasında ağırlamalarını beklerdik. Şimdi bunların yaptığı her şey riyakarlık bunların yaptığı herşey siyasi. Diyecekler ki ben Cumhurbaşkanı olarak bunları köşkte ağırladım ama bunları mecliste ağırlasaydı mecliste karşılasaydı Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı olarak karşılayacaklardı. Dolayısıyla siyaset ve riyakarlık paçalarından akmış durumdadır. Bu arada milletimiz DEM Partinin kiminle iş tuttuğunu aleni bir şekilde görmüş oldu. Bundan sonra yapılacak ilk seçimde kimseyi kimseyle işbirliği yapıyorlar diye suçlamayacaklar, dolayısıyla adil, eşit kimsenin kimseyi yapmadığı işle suçlamayacağı, sorgulamayacağı bir seçim sattı mahalline girmiş oluruz diye düşünüyorum. Gündeme baktığımızda kamuoyu araştırmaları dahil Türkiye'de en büyük sıkıntının şuan ekonomik sıkıntılar, ekonomik şartlar olduğu aşikar bir halde görülmektedir. Son yapılan yüzde 25 elektrik ve doğalgaz zamlarından sonra insanlar samimi bir şekilde zaten geçinemedikleri bu hayatta ekstra bir geçim kaygısı içinde yaşar hale gelmişlerdir. Yapılan bu zammın Türk milletine maliyeti yani elektrik şirketlerine olan karı aylık 5 milyar TL dir. Yani cebimizden elektrik dağıtım şirketlerine aylık 5 milyar TL daha ekstra para girecektir. Bunun karşılığında noldu hani şunu diyordunuz biz zam yapmıyoruz marketler zam yapıyor, hükümet zam yapmıyor marketler fiyatları şişiriyor diyordunuz. Bugün elektrik ve doğalgaza yapılan zammın maliyeti yemeden içmeye, giyimden kuşama herşeye ekstra maliyet olarak geldiğini görüyoruz ki kalabak suyuna da yüzde 20'ye yakın 5 TL lik bir zam gelecek. Bunu herkes eleştiriyor bende eleştirebilirim, ancak bu yapılan zamlar ister istemez maliyetleri etkileyecektir. Kimse buna itiraz etmesin. Göz göre göre hiç bir firma zarar etmez zarar etme peşinde olmaz. Keşke belediye elektrik ve doğalgaz zamlarının maliyetlerinin ne kadar olduğunu açıklasalardı. Son günlerde partimizin il başkanlığı ile ilgili bir takım söylentiler konuşulagelmektedir. Ben bu toplantıyı Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı olarak yapıyorum. Bu sıfatımız 2019 yılı 16 Ocak tarihinden beri devam etmektedir. 2 defa kongreye girdim ve 2 defa kazandım. Ben bugüne kadar Eskişehir'de kongre kaybetmedim. Allah'ta bundan sonra bana kongre kaybettirmesin. Yakında bir il kongresi yapacağız, bu il kongresinde partinin arkasından konuşan ehil olmayan arkadaşlara şunu söylemek isterim buyursunlar aday olsunlar. Kaybeden arkadaşlar siyaseti bıraksın bir daha ne parti hakkında ne benim hakkımda ahlaksızca terbiyesizce dedikodular yapmasınlar. Eskişehir'de kongre kaybettiğim gün siyaseti bırakırım ve bu partinin kapısından içeri girmem. Bu arkadaşlara da aynı şartları teklif ediyorum. Hüseyin Özcan an itibariyle Demokrat Partinin il başkanıdır. Hiçbir dedikodusunu yapmaya gerek yoktur. Bu dedikodu yapan arkadaşları yapılacak il kongresinde karşımda aday olarak görmek isterim ki bütün parti teşkilatı bilir aday olmayı düşünmüyordum. Sağlık sebepleri ve Türkiye'nin ekonomik şartları nedeniyle aday olmayı düşünmüyordum. Fakat ehil olmayan ellerin aday olacağını düşündüğüm için tekrar partime olan son vazifemi yapmak için aday olmayı arkadaşlara söyledim ve konuştuk. Eskişehir'de ki tüm teşkilatlarımız, tüm ilçelerimiz sonuna kadar arkamızdadır. İl kongre tarihi belli olduğunda tekrar bu koltuklarda adaylık açıklamamı yapacağım. Bu konuyu çok daha fazla kamuoyu gündeminde tutmanın anlamı yoktur. Bu neyi gösterir Demokrat Parti'nin yaşadığını, Demokrat Parti'nin nefes aldığını, Demokrat Parti'nin ışığının yandığını suyunun aktığını, sel gitsede kumunun kaldığını gösterir. Bu da iyi bir şeydir.'' dedi.

DP İl Başkanı Özcan: "Keyfiyet Bu Ülkeye İhanettir!" Haber

DP İl Başkanı Özcan: "Keyfiyet Bu Ülkeye İhanettir!"

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan Demokrat Parti'nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.  DP Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Bugün, yalnız bir siyasi partinin, partimizin kuruluş yıl dönümü değil, Türk siyasetinde, Türk kamusal hayatında "demokrasi" ve "adalet" talebinin kurumsallaştığı, Milletimizin 1946 yılına kadar bir asır boyunca amaç addettiği hürriyetçi düzenin kurulacağına dair umudun ortaya çıktığı gün. Bugün olduğu gibi 79 yıl evvel de umutların tükendiği o gün umut olmuş, hayalleri örselenen Aziz Millete yeniden hayal kurdurmuş, hayallerine kavuşmayı öğretmiş bir iradenin doğuşuna vesiledir. Milletin görünmez zincirlerden kurtulduğu, esaretten kurtulduğu bir günü idrak ediyoruz. 7 Ocak 1946'da Milletimizin dediği ve istediğini bir hedef bilmiş, bir araya gelmekte vesile kılmış, demokrasi ve adalete dair ihtiyacı kendi ihtiyaç ve arzularının önüne koymuş bir kadro, şüphesiz bugün ülkemizde her bir kimsenin teşekkürüne mazhar kararlılığı göstermiştir. Bu kararlılık Milletimizin sesi ile birleşerek evvela "hür seçimler"in yapılmasına sonrasında ise Milletin gerçek manada egemenliğine vesile olmuştur. Ancak bugün gelinen noktada, Milletimiz 79 yıl öncekinden daha büyük bir esarete ve zulme maruz kalmıştır. Tek bir kişinin kimi zaman hezeyanlarını, kimi zaman aldanmalarını, kimi zaman hülyalarını bir devlet tavrı haline getirmesinden dolayı Milletimiz bugün büyük maliyetler ödemektedir. İktidar yozlaşmış, yolsuzluk kurumsallaşmış, Milletimiz yoksullaşmıştır. Bunun temel sebebi bu keyfiyettir. Geçmişte de defalarca gördüğümüz gibi keyfiyet bu ülkeye ihanettir. Adina Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri bu keyfi sistem ile Milletin rızasını imha eden bu İktidar keyfine geleni yapmakta, aklına eseni gerçekleştirmekte bir sakınca görmemektedir. Bizler için, biz Hürriyet Yolcuları için Türkiye'de kronik hale gelmiş sorunların çözümü bellidir; Herkes İçin demokrasi, herkes için adalet ve bunların sonucu hissedilir biçimde herkes için zenginlik. Türkiye içeride ve dışarıda var olan sorunlarını ve riskleri demokrasiyi işleterek, her satihta yerleştirerek, adaletin vicdanları tatmin etmesini sağlayacak şekilde tesisini sağlayarak, hiç bir bireyi ya da kolektif yapıyı aidiyet, mensubiyet ve illiyetini istismara maruz bırakmayacak biçimde "eşit vatandaşlık hukuku" ile buluşturarak ortadan kaldırabilir. "Doğruluğu ispat edilmiş bir çizgi olarak partimiz bugüne ışık tutan geçmişi ile 79 yıldır aynı azim ve kararlılıkla yoluna devam etmektedir. Geçmişin referansı ile Türkiye'yi refah üreten bir ülke haline getirmeye kabiliyetlidir. Bu bilinç, inanç ve cesaretle yolumuza devam edeceğiz. Kuruluş yıldönümümüz vesilesiyle, her bir gün minnetle andığımız Başta Kurucu Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü, bizlere kutlamaya matuf bir günü, demokrasi ve adalet gibi yüce değerleri miras bırakan abide şahsiyetlerimizi, Partimizin Kurucu Genel Başkanı, Atatürk'ün son başbakanı, 3. Cumhurbaşkanımız Celal Bayar'ı, Şehit Başbakanımız Menderes'i, Şehit Bakanlarımız Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yu demokrasi ve adalet bayrağını son nefese kadar taşımış Genel Başkanlarımız Özal'ı, Demirel'i rahmet ve saygıyla anıyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.