SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gazeteci

Porsuk Haber Ajansı - Gazeteci haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazeteci haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çakırözer: ''Bu Hukuksuzluk, Bu Zulüm Bir An Önce Sonlandırılsın'' Haber

Çakırözer: ''Bu Hukuksuzluk, Bu Zulüm Bir An Önce Sonlandırılsın''

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer Marmara ile Bakırköy cezaevlerinde tutuklu öğrenci ve gazetecileri ziyaret etti. Çakırözer’in ziyaret ettiği tutuklu gençler, “Hem özgürlüğümüz hem de zor elde ettiğimiz eğitim hakkımız elimizden alınıyor, gasp ediliyor!” derken, gazeteciler “Biz de, haber alma hakkı için çalıştığımız okuyucu ve izleyicilerimiz de mağduruz! Bir an önce iddianamemiz hazırlanarak hakim önüne çıkmak istiyoruz” dedi. ÖĞRENCİLERİ DİNLEDİ, GAZETECİLERLE GÖRÜŞTÜ CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolarda tutuklanan öğrenciler yaklaşık bir aydır cezaevinde. Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik İstanbul merkezli operasyonlarda tutuklanan gazeteciler ise cezaevinde ikinci ayını doldurdu. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ile Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu öğrenciler ile gazetecileri ziyaret eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, ziyaretlerde kendisine aktarılan mesajları kamuoyu ile paylaştı. “İSTİKLAL MARŞI SÖYLEYEREK GÜNE BAŞLIYORUZ” Silivri Cezaevinde yaklaşık bir aydır kalan öğrenciler şunları söyledi: A.Ü.: “23 yaşındayım. 27 gündür tutukluyum. Tutuklanmama delil olarak gösterdikleri fotoğraflarda ben Türk bayrağı sallıyorum. Üzerimde de yine Türk bayrakları var. Hatta dünyada birçok gazetede benim bayrak sallarken fotoğrafım yer almış. Ben burada öğrendim. Hem üniversite okuyorum hem çalışıyorum. Bir aydır burada olmam muhtemelen bana dönem kaybettirecek. İşim kişisel antrenörlük. Kendi işim ama burada olduğum için bir aylık gelir kaybım var. Koğuşta ilk başta 32 öğrenciydik tahliyelerden sonra 7 kaldık. Türk bayrağı ve Atatürk posterleri asılı tüm duvarlarımızda. Her sabah önüne geçip saygı duruşunda duruyor ve İstiklal Marşı söyleyerek güne başlıyoruz.” “LEHİME ÖRNEK KARARLAR VAR, BENİ HALA TUTUYORLAR” M.E. : “18 yaşındayım. Oyun tasarımı bölümündeyim. KYK yurdunda kalıyorum. Maalesef sınavlarıma giremedim bu süreçte. Ders çalışabilmek için kitap istedim kitap da verilmiyor. Beni Kadıköy’de tutuklu öğrencilere destek için yapılan dayanışma sahnesinden gözaltına alıp tutukladılar. ‘Diktatör Erdoğan’ yazılı bir pankart nedeniyle tutuklandım. Oysa ‘Diktatör’ kelimesi suç değil. Hem Türkiye’de hem de dünyada birçok örnek yargı kararı var lehime olan. Ama ısrarla burada tutuyorlar.” “İŞİMİ YAPAMADIĞIM İÇİN KİRAMI ÖDEYEMEDİM!” B. A. : “31 yaşındayım, fotoğraf, video prodüksiyon işleri yapıyorum. Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandım ama delil yok aleyhimize. Bir tane fotoğraf var, onda da kıyafetlerimiz aynı değil. Gözaltına alınırken kötü muamele gördük. Polise hiçbir direnişim olmamasına rağmen kafama diziyle bastırdı. 27 gündür buradayım. İşimi yapamıyorum. Yapamayınca para kazanamıyorum. Ama kiramı ödemem lazım. Neden burada tutuluyoruz belli de değil.” “HEM ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ HEM DE EĞİTİM HAKKIMIZ GASP EDİLİYOR” D.O. : “18 yaşındayım. Burslu okuyorum ve sınavlarımı kaçırmış durumdayım. Bursumu kaybedilebilirim. Hem özgürlüğümüz hem de zor elde ettiğimiz eğitim şansımız elimizden alınıyor, gasp ediliyor!” YILDIZ TAR: “CİDDİYETSİZ BİR DOSYA” Çakırözer’in Bakırköy ve Silivri Cezaevlerinde görüştüğü HDK soruşturması kapsamında tutuklu gazeteciler ise şunları söyledi: Serbest Gazeteci Yıldız Tar: “HDK soruşturması kapsamında iki aydır tutukluyuz. Önüme delil diye koydukları iki belgeden biri 2013’te Özgür Radyo’da çalışırken yaptığım bir haber. Diğeri 2012’de Boğaziçi Üniversitesi’nde katıldığım bir toplantı. Başka hiçbir şey yok. İddianamemiz hala çıkmadı. Bir an önce çıkmasını bekliyoruz ki hakim önünde suçsuzluğumuzu kanıtlayalım. Bizi içeride tutma gerekçeleri belli. Ekrem İmamoğlu’nu teröre bağlamak için hazırlanan bir planın parçası bu. HDK yasadışı bir örgüt değil. Genel Kurulunu yapıyor, eş başkanı biz tutuklanırken basın açıklaması yapıyordu. Neresinden baksanız saçmalık. Bu kadar ciddiyetsiz bir dosya” ERCÜMENT AKDENİZ: “BEN DE MAĞDURUM İZLEYİCİM DE MAĞDUR” İlke TV Programcısı Ercüment Akdeniz: “Suç değil ama benim HDK ile uzaktan yakından ilgim yok. Geçmişte EMEP’li olduğum bir dönem var. O dönemde yani 2011, 2012, 2013’de üç tane faaliyetten şimdi beni 12 yıl sonra zindana tıktılar. HDK’yı kriminalize gösterip İmamoğlu’na yönelttikleri kent uzlaşısı suçlaması ile bağlamak istiyorlar. Biz gazeteciyiz. Ve gazetecinin tutukluluğu sadece ona yönelik bir cezalandırma değil, halkın da cezalandırılması. Çünkü kamusal bir görev olan halkın haber alma hakkını sağlama görevimizi sorumluluğumuzu yerine getiremiyoruz buradayken. Ben de mağdurum, benim izleyicim de mağdur. Bir an önce iddianamemizin çıkmasını talep ediyoruz.” ELİF AKGÜL: “FETÖ’CÜ SAVCILARIN BELGELERİYLE BİZİ TUTUYORLAR!” İlke TV çalışanı gazeteci Elif Akgül: “Benim tek bildiğim şey gazetecilik. İlke TV’de çalışıyorum. Önüme belge diye koydukları tek şey gazetecilik faaliyetlerim. FETÖ’cü polis ve savcıların 12, 13 yıl önce hukuksuz dinlemelerle topladıkları belgelerle bizi burada tutuyorlar. 1 Mayıs 2013’te polisin DİSK binasına müdahalesi sırasında Bianet’te arkadaşlarımla yazışıyorum. Gezi Parkı eylemlerine ilişkin sorular sordular.  Bir de isim benzerliği olan başka bir Elif Akgül hakkındaki haberler bana soruldu! Tamamen siyasi rehine gibi tutuyorlar bizi burada. Birbirini tanımayan yüzlerce kişilik bir örgütüz, nasıl oluyorsa! Bakırköy Cezaevinde özellikle revire çıkma, doktora ve ilaçlara ulaşma konusunda sıkıntılar yaşıyoruz.” “BU HUKUKSUZLUĞU BİTİRİN! GENÇLERİ DERHAL SERBEST BIRAKIN!” Çakırözer ziyaretleri sonrasında yaptığı açıklamalarda Ekrem İmamoğlu’na özgürlük protestolarında tutuklanan gençlerin ve haksız hukuksuz özgürlüklerinden mahrum bırakılan gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunarak, “Protesto hakkı Anayasal haktır! Bu öğrencilerin hiçbir suçu yok! Haksız hukuksuz özgürlüklerinden mahrum edildiler. Şimdi derslerine giremiyorlar, okullarına gidemiyorlar, işlerine gidemiyorlar! Burslarını, yurtlarını, işlerini kaybetme riski ile karşı karşıyalar. Anayasal hak olan protesto haklarını kullandılar diye, haksız hukuksuz cezaevinde tutulan bu gençler, belediye başkanlarımız, gazeteciler, belediye yöneticileri, sendikacılar, hak savunucuları derhal serbest bırakılsın. Bu hukuksuzluk, bu zulüm bir an önce sonlandırılsın” dedi.

Gazetecilerin Özgürlüğünü Çalanlardan Hesap Sorulmalı Haber

Gazetecilerin Özgürlüğünü Çalanlardan Hesap Sorulmalı

TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şubat ayı Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıklayan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, yılın en kısa ayında gazetecilerin 45 kez hakim karşısına çıktığını, gözaltına alınan 18 gazeteciden 8’i tutuklandığını söyledi.  Gazetecilerin haksız, hukuksuz gözaltına alınmasının, tutuklanmasının basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına darbe vurduğunu söyleyen Çakırözer, Halk TV davasında gazetecilere verilen beraat kararlarını hatırlatarak, gazetecilerin haksız, hukuksuz cezaevinde tutulması kararını veren hakim ve savcılardan hesap sorulması çağırısında bulundu. Çakırözer, “Gazetecileri, sanatçıları, aydınları, hak savunucularını apar topar cezaevinde gönderen savcı ve hakimlere bu beraat kararlarını hatırlatmak istiyorum.  Suat Toktaş’ın yaşamından tam 34 gün çalındı. Sadece düşüncesi nedeniyle gazeteciler, avukatlar, hak savunucuları zindanda. Bu insanların hukuksuzca gözaltına, tutuklanmasına neden olan ve sonrasında hatalı olduğu ortaya çıkan ve beraat kararları verilen davalarda, en başında bu hukuksuz kararları veren yargıçlar sorumlu tutulmalıdır. Rahatlıkla bu davayı açanlara ve yeterli delil olmadığı halde bunu reddetmeyip yargılamayı yapanlardan hesap sorulmalıdır! İnsanların özgürlüklerinden, hayatlarından böyle rahatlıkla çalınmamalıdır” dedi. GÖZALTINA ALINAN 18 GAZETECİ’DEN 8’İNE TUTUKLAMA CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şubat ayı Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıkladı. Rapora göre son bir ayda ifade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan ihlaller şöyle: İlke TV’den Ercüment Akdeniz ve Elif Akgül, Kentim Şişli gazetesi sahibi Saime Oğuzhan, Kaos GL Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında tutuklanırken, Bursa Muhalif gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ozan Kaplanoğlu 2013 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a 'hakaret' suçlamasıyla hakkında açılan dava kapsamında 12 yıl sonra cezaevine kondu.       Gazeteciler Orhan Bursalı, Özlem Gürses ve Nevşin Mengü hakkında yazı ve paylaşımları gerekçe gösterilerek hapis cezaları verildi. HABERE DE PROTESTO TAKİBİNE DE GÖZALTI Sabah muhabirinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na ziyaret haberini yeniden haberleştiren Birgün internet sitesi yöneticileri Uğur Koç, Berkant Gültekin ve Yaşar Gökdemir gözaltına alındı.  Van’da kayyum protestolarını takip eden 6 gazeteci ile Mersin’de Sami Yılmaz soruşturmalar kapsamında gözaltına alındı.       Gazeteci Murat Ağırel ve ailesi ölümle tehdit edildi. Birgün’den İsmail Arı hakkındaki iddiaları haberleştirdiği MHP milletvekilinin şikayeti, aynı gazeteden Sarya Toprak ise kadına şiddet haberinde ismi geçen zanlının şikayeti üzerine ifade verdi.       Dezenformasyonla mücadele gerekçesiyle Meclis’ten geçen ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu’ da içeren sansür yasası bu ay da gazeteciler aleyhine işletildi. Birçok gazeteci hakkında yaptıkları haber ve paylaşımlar nedeniyle soruşturma ve suç duyuruları yapıldı.       TBMM önünde ‘çoklu baro’ yasasına karşı protestoları takip ederken darp edilerek gözaltına alınan ve yargılanan gazeteci Sibel Hürtaş hakkında bu kez de polislere ‘işkenceci’ dediği için yeni dava açıldı.  RTÜK’TEN KANALLARA İNCELEME, TEHDİT VE CEZA RTÜK Başkanı haber bültenlerinde ‘ülkede olumlu olaylar yaşanmadığı algısı yaratıldığını’ öne sürerek kanallara en üst sınırdan yaptırım tehdidinde bulundu.       Tehditler şubat ayında gerçeğe de dönüştü. RTÜK 'Karamsar tablo çizmek', 'yorum yapmak', 'toplumu yanlış yönlendirmek' ve 'ailevi değerlere aykırılık' gibi gerekçelerle TELE1, Halk TV, NOW TV ve SZC TV'ye cezalar verdi.       İstanbul Başsavcılığı’nın talebiyle Gezi Parkı soruşturması kapsamında medyanın 12 yıl önceki yayınları da incelemeye alındı.       İfade ve basın özgürlüğü alanındaki ihlallerden biri olarak karşımıza çıkan erişim engellerine şubat ayında da devam edildi. Çok sayıda haber sitesinin yanı sıra gazeteciler Fehim Işık, Hayko Bağdat ve Metin Cihan’ın X hesaplarına erişim engeli getirildi. “HUKUKSUZCA ÖZGÜRLÜKLERİ ÇALANLARDAN HESAP SORULMALI” Bilirkişi davasında 34 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu kalan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ve Halk TV çalışanlarına ilk duruşmada verilen beraat kararı da Çakırözer’in raporuna yansıdı. Çakırözer, Suat Toktaş ve Halk TV çalışanlarına verilen beraat kararı sonrasında, haksız, hukuksuz yere gazetecilerin özgürlüğünü çalanlardan hesap sorulması çağrısında bulunarak şunları söyledi: “Gazetecileri, sanatçıları, aydınları, hak savunucularını apar topar cezaevinde gönderen savcı ve hakimlere bu beraat kararlarını hatırlatmak istiyorum.  İnsanların özgürlüğünü çalmak bu kadar kolay olmamalı. Bu insanların hukuksuzca gözaltına, tutuklanmasına neden olan ve sonrasında hatalı olduğu ortaya çıkan ve beraat kararları verilen davalarda bu hukuksuz kararları veren yargıçlar sorumlu tutulmalıdır. Rahatlıkla bu davayı açanlara, bunu reddetmeyip yargılamayı yapanlardan hesap sorulmalıdır! Suat Toktaş kararı bağlamında geçmişte var olan bu düzenleme yeniden düşünülmeli. Hakimler ellerinde yeterli delil olmadan gazetecileri, aydınları, hak savunucularını bu kadar rahat hapsedememeli.”

Gazetecileri Susturamazsınız! Haber

Gazetecileri Susturamazsınız!

Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu tarafından gözaltına alınan gazetecilere destek amacıyla bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasına Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların temsilcileri, Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şubesi Yönetimi ve üyeleri ile Türkiye Gazeteciler Sendikası Eskişehir temsilciliğinin üyeleri katılım sağladı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Eskişehir İl Temsilcisi Şenay Bilik Yıldırım yaptığı konuşmada gözaltına alınan gazetecilerin son durumları ile meslek örgütleri ve duayen gazetecilerin mesajlarını paylaşırken, gazeteci Rengin Arslan tarafından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi; "Uzunca bir süredir yargı organları bir baskı aracına dönüştürülerek basının sesinin kesilmeye çalışıldığını endişeyle takip ediyoruz. Sadece halkın haber alma hakkı elinden alınmıyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de yok ediliyor. Bir basın toplantısını haber yapan gazetecilere soruşturma açılıyor, bu yetmezmiş gibi bir röportajı nedeniyle Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek için gözaltı kararları veriliyor. Sadece bir “haber” nedeniyle verilen bu kararlar, Türkiye'de Anayasal güvence altındaki basın özgürlüğünün ne denli tehdit altında olduğunun açık bir göstergesidir.  Üç gazetecinin aynı anda gözaltına alınması, sadece bir operasyon değil, bir baskı dalgasıdır.  Bugün gazeteciler, mesleğimizin asli görevi olan sorgulamayı yaparken her an bir soruşturma ya da gözaltı tehdidiyle karşı karşıyalar. Bu, sadece basın için değil, bütün halk için bir tehdit ve faciadır.  Bugün siyaset kurumu, iktidar ve ne yazık ki yargı kurumları basın ve ifade özgürlüğünün yanında yer almak yerine gazetecilere yönelik bir tehdit aracı, bir sindirme mekanizması olarak işlev görmektedir. Bir demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için gazetecilerin özgür olması gerekmektedir. Eğer gazeteciler kendi işlerini korkusuzca yapamazsa, bu, sadece onların değil, bütün halkın kaybı olur. Gazetecilik, halkın haber alma hakkının da savunulmasıdır. Bu yüzden, gazetecilere uygulanan baskılara karşı hep birlikte dur demek, basın özgürlüğünü savunmak hepimizin sorumluluğudur. Türkiye’de basın özgürlüğü, her geçen gün biraz daha yok ediliyorsa, bu, bir halkın kendi haklarından ve özgürlüklerinden daha fazla kaybetmesidir. Her gözaltı, her susturulmuş ses, demokrasinin bir parçasının yok olması demektir.  Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin hakkı değil, tüm halkın hakkıdır. Bu mücadele, sadece meslektaşlarımızı değil, hepimizi ilgilendiriyor. Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz, bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz. Gazetecileri susturamazsınız, Gazetecilik Suç Değildir!"

Ne Gazeteciler Susacak, Ne Bizler Geri Adım Atacağız! Haber

Ne Gazeteciler Susacak, Ne Bizler Geri Adım Atacağız!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin, “İktidarın gazetecilere yönelik baskıları darbe dönemlerini hatırlatıyor” dedi.  CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, yaptığı basın açıklaması ile bilirkişiye cevap hakkı nedeniyle gözaltına alınan gazeteciler Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker'e destek verdi. Basın özgürlüğünün sadece gazeteciler için değil tüm halk için önemli olduğunun altını çizen Arslan, “Gazetecilere yönelik gözaltılar derhal son bulmalı, halkın haber alma hakkını savunan tüm basın mensupları özgür bırakılmalıdır. Demokratik bir Türkiye ancak özgür bir basınla mümkündür! Unutulmamalıdır ki, basın özgürlüğü yalnızca gazetecilerin hakkı değil, tüm yurttaşlarımızın hakkıdır” diye konuştu.  “DARBE DÖNEMLERİNİ ARATMAYAN YÖNTEMLER”  Gazetecilere yönelik baskıların darbe dönemlerini anımsattığını ifade eden Arslan, “Türkiye’de basın özgürlüğü, iktidarın baskıcı politikaları nedeniyle her geçen gün daha da büyük bir tehdit altına giriyor. Son dönemde gazetecilere yönelik gözaltılar ve sindirme operasyonları, hükümetin gerçekleri gizleme çabasının bir parçasıdır. Basını susturarak, halkı karanlığa mahkûm etmek isteyen bu anlayış, darbe dönemlerini aratmayan bir yöntemle tek görevi kamuoyunu bilgilendirmek olan basın emekçilerini hedef almaktadır” dedi.  “SADECE GAZETECİLERE DEĞİL TÜM HALKA GÖZDAĞI VERMEK İSTİYORLAR”  Sadece gazetecilere değil tüm halka gözdağı verilmek istendiğini vurgulayan Arslan, “AKP iktidarında gazeteciler soruşturmalarla, gözaltılarla tehdit edilmektedir. Sadece bu ay içinde 14 gazeteci tutuklandı. Son dönemde gazetecilere verilmek istenen gözdağı sadece basın değil, tüm halkımız için büyük bir tehdittir” şeklinde konuştu.  “YARGI SOPASIYLA TEHDİT EDİYORLAR”  Gazetecilerin yargı sopasıyla tehdit edildiğini söyleyen Arslan, “Özgür medya, demokrasinin temel direğidir. Ancak AKP iktidarı, eleştirel ve bağımsız gazeteciliği susturmak için devletin tüm imkânlarını seferber etmiş durumda. Saray rejiminin hoşuna gitmeyen haberleri yapan, yolsuzlukları ve hukuksuzlukları ifşa eden gazeteciler gözaltına alınıyor, yargı sopasıyla tehdit ediliyor. Bu uygulamalar, hukukun üstünlüğünü yok sayan otoriter bir yönetim anlayışının göstergesidir” ifadelerini kullandı.  “NE GAZETECİLER SUSACAK NE BİZLER GERİ ADIM ATACAĞIZ”  Arslan açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Buradan açıkça ifade ediyoruz: Gazetecilik suç değildir! Özgür basın susturulamaz! Bu baskılar karşısında ne gazeteciler susacak ne de bizler geri adım atacağız! Türkiye’yi karanlığa sürüklemek isteyen bu otoriter zihniyete karşı, demokrasiye ve basın özgürlüğüne sahip çıkmaya devam edeceğiz. Gazetecilere yönelik gözaltılar derhal son bulmalı, halkın haber alma hakkını savunan tüm basın mensupları özgür bırakılmalıdır. Demokratik bir Türkiye ancak özgür bir basınla mümkündür! Unutulmamalıdır ki, basın özgürlüğü yalnızca gazetecilerin hakkı değil tüm yurttaşlarımızın hakkıdır.”      

Rektör Adıgüzel, Eskişehir Basını İle Bir Araya Geldi Haber

Rektör Adıgüzel, Eskişehir Basını İle Bir Araya Geldi

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, Eskişehir’de çalışan basın mensuplarıyla bir araya geldi. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle düzenlenen toplantıda Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Özkay, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Barış Kılınç, Genel Sekreter Süleyman Ekşi, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca da yer aldı. Rektör Adıgüzel: “Anadolu Üniversitesi ülkemiz yükseköğretimine birçok ilki kazandırdı” Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinden 1995’de mezun olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel sözlerine şu şekilde devam etti: “Gazetecilik mezunu olarak gazetecilerle birlikte olmayı dostlarımla, meslektaşlarımla, arkadaşlarımla bir buluşma olarak görüyorum. Bunun dışında bir de rektör olmak gibi gazeteciliğim dışındaki kimlik ve misyonumla karşınızdayım. Anadolu Üniversitesi ülkemizin en köklü eğitim kurumlarından bir tanesidir. Anadolu Üniversitesi olarak sosyal bilimler programlarının yoğunlukta olduğu bir üniversiteyiz. Eczacılık ve Sağlık Bilimleri dışındaki diğer akademik birimlerimiz daha çok sosyal bilimler yönüyle ön plana çıkıyor. Sizin de takip ettiğiniz gibi Anadolu Üniversitesi birçok alanda ülkemiz yükseköğretimine pek çok ilki kazandıran, öncülük yapmış olan bir üniversite. Türkiye’de ilk defa açılan ve Türkiye’nin ihtiyacı olan önemli sektörel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılayacak bölümler Anadolu Üniversitesinde açıldı. Üniversitemizin bu öncülüğü inşallah devam edecek.” “Uluslararası yayın evi kurmak için girişimlerimiz başladı” Anadolu Üniversitesinin üç temel misyonu olduğuna dikkat çekerek konuşmasına devam eden Rektör Adıgüzel: “Bunlardan bir tanesi, Anadolu Üniversitesini tercih eden öğrencilerimize en yüksek kalitede eğitim veriyor olmak. Buradaki amacımız eğitim verirken sadece teorik eğitim değil, sektörün ihtiyaçlarını da karşılayacak pratik karşılığı olan çağın gereklerine uyan mezunlar yetiştirmek. Bu amacı ve misyonu gençlerimizin küresel ölçekte rekabet edeceği düzeyde yapmaya çalışacağız. Bunun yanında Üniversitemizin bir diğer misyonu ise, bilimsel yayın ve araştırmalara destek sağlamak. Bu konuda yine Anadolu Üniversitesi birçok alanda öncülük yaptığı gibi bilimsel araştırmalarda yaptığı çalışmalarda da öncü olmaya devam edecek. Yalnız bazı konularda bünyemizden ayrılıp başka üniversitelere giden bölümler ve akademisyen arkadaşlarımız olduğu için bir organizasyona ihtiyaç duyuyoruz. Özellikle önümüzdeki dönem çok iyi araştırma projelerine imza atacağımıza inanıyorum. Araştırma ve yayın performansı olarak Anadolu Üniversitesinin hak ettiği yerde olmadığını üzülerek söylemek durumundayız. Çünkü sosyal bilimlerde araştırma yapmak teknik bilimlerden biraz daha zordur. Ancak üniversite olarak akademisyenlerimizi destekleyerek onların yayın performanslarını artırmak için önemli adımlar atıyoruz. Anadolu Üniversitesi bilimsel yayınlar anlamında kitap yayıncılığını da önemsiyor. Uluslararası bir yayın evi kurmak için girişimlerimiz başladı. Üniversitemiz bünyesinde 12 tane önemli bilimsel dergi bulunmakta. Bu bilimsel dergilerimizin evrensel bilim dünyası tarafından takip edilen uluslararası endekslerde yer almasını hedefliyoruz. Bu alanda Bilimsel Dergiler Koordinatörlüğümüz çalışıyor ve uluslararası endekslerde daha iyi yerlere gelmek için büyük bir çaba gösteriyoruz.” dedi. Eskişehir Film Festivali kaldığı yerden devam edecek Anadolu Üniversitesinin misyonlarından bir tanesinin de topluma katkı sağlamak olduğunun altını çizen Rektör Adıgüzel, kültür ve sanat anlamında önemli çalışmaları olduğunu belirtti. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bu anlamda uzun süredir devam eden fakat birkaç yıldır kesintiye uğrayan Uluslararası Eskişehir Film Festivali’ni bu yıl tekrardan düzenleyeceğiz. Bilindiği üzere Anadolu Üniversitesinde hepimiz için büyük bir şans olan Senfoni Orkestramız var. Senfoni orkestramız bu yıl birçok yeni projeyle sizlerin karşısında olacak. Üniversite bünyesinde profesyonel olarak faaliyet yürüten Tiyatro Anadolu coğrafyamızın seçkin oyunlarını sahnelemek için çalışıyor. Bir süredir film gösterimi yapılamayan Sinema Anadolu’yu da aktif bir hale getireceğiz. Bu şekilde öğrencilerimize nitelikli filmleri öğrenci dostu bütçelerle izleyebilecekleri bir ortam sunmuş olacağız. Yaptığımız bu kültür ve sanat etkinlikleriyle toplumumuzun ve öğrencilerimizin kampüs içerisinde kendilerini çok yönlü olarak geliştirmelerine imkân sağlayacağız. Bu kapsamda öğrenci odaklı bir şekilde üniversitemizi ön plana çıkarmayı istiyoruz. Öğrencilerimizin kampüs içerisinde daha verimli vakit geçirmeleri için adımlar atacağız. Bunlardan bir tanesi ise Öğrenci Lokali olacak. Bu projemizi en kısa zamanda hayata geçirmek istiyoruz. Öğrencilerimizin ne ihtiyacı varsa şehrin diğer aktörleriyle bir araya gelerek hayata geçireceğiz.” “Öğrencilerimizi sektöre hazırlıyoruz” Şehirdeki sektörel anlamda öne çıkan tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak için çalışıldığını aktaran Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel öğrencileri sektöre en iyi şekilde hazırlamaya amaçladıklarını belirtti. Rektör Adıgüzel, “Sadece teorik eğitim alarak piyasaya çıkacak bir öğrenci profili değil, henüz öğrenciyken sektörle tanışmış yetkin öğrenciler yetiştirmek istiyoruz. Bu anlamda medya sektörü de bizim en önemli partnerlerimizden birisi olacak. Hem benim gazetecilik kökenli olmam hem de Eskişehir’in medya anlamında çok güçlü olması İletişim Bilimleri Fakültesiyle iş birliğini gerektiren çok önemli bir husustur. Dolayısıyla sektörün ihtiyaçlarına göre bizim de eğitimimizi güncellememiz gerekiyor. Sizlerden gelecek geri dönüşler bizler için çok kıymetli. Bir gazetecilik mezunu olarak bugün burada gazetecilerle bir araya gelmekten mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim.” şeklinde konuştu. Toplantının devamında Rektör Adıgüzel, Eskişehir’deki basın çalışanlarını Mayıs ayı içerisinde gerçekleştirilecek olan 22. Uluslararası Eskişehir Film Festivaline davet etti. Toplantı Rektör Adıgüzel’in basın çalışanlarının görüş ve önerilerini dinlemesi ve merak ettikleri konulardaki sorularını cevaplandırmasıyla sona erdi.

Barış Terkoğlu Eskişehirlilerle Buluştu Haber

Barış Terkoğlu Eskişehirlilerle Buluştu

Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi tarafından düzenlenen “Bu Bataklıktan Nasıl Kurtulacağız?” söyleşisi yoğun katılımla gerçekleştirildi. Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi tarafından Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda “Bu Bataklıktan Nasıl Kurtulacağız?” söyleşisi gerçekleştirildi. Gazeteci-Yazar Barış Terkoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı söyleşiye Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi Başkanı Canan Adlım, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Söyleşi öncesi konuşan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, “Barış Terkoğlu ile belediyemizin bu ikinci buluşması. Eskişehir farklı bir yer. Ben kentleri fiziki yapılarıyla değil içindeki yaşayanlarla irdelenmesini severim. Eskişehir uzun zamandır erkeği ile kadınıyla yaşamasını bilen bir kenttir. Geçmiş dönemlerde de öyleydi. Ama bugün hepimiz eskileri arıyoruz. Çünkü eskiden demokrasi vardı, bağımsızlık vardı. Belki eleştirilebilir ama hukuk, adalet bundan çok daha iyiydi. Devletin taşlarıyla kimse oynamamıştı” dedi. “Türk Milleti kendi kaderini kendisi belirleyecek” Açılış konuşmasının ardından söyleşiye geçen Barış Terkoğlu, “Arkadaşlar genelde bu konu açıldığında bize şöyle aksettiriyorlar. Biz bir bataklığa düştük bataklıktan nasıl çıkacağız. Hayır, bu öyle bir şey değil. Türkiye Cumhuriyeti ve yurttaşları bataklığa düşmedi. Bataklığa itildi. Bataklığa bile isteye sürüklendi ve bilinçli şekilde götürüldü. Bataklık bana göre Cumhuriyet kurumlarının parça parça edilmesidir. Türk silahlı kuvvetlerinin, bürokrasinin, polisin, üzerinde kamu üniforması olan insanların bu üniforma yerine şeyhlerden, şıhlardan vb. emir almasıdır. Bataklık, 101 yıl önce kalkınma diye başlamış bir cumhuriyetin bugün yurttaşını eğer emekliyse 12 bin 500, eğer çalışıyorsa 17 bin liraya yaşamak mecburiyetinde bırakmasıdır. Bu bataklık kader değildir. Bu bataklık bilinçli bir eylemdir. Türk milletine bu bataklık bilinçli bir şekilde giydirildi. Ben böyle düşünüyorum. Sonucunda da nasıl 101 yıl önce millet kendi kaderini kendisi belirleyecek diyen bir lider varsa bugünde Türk milleti kendi kaderini kendi belirleyecek ve bu bataklıktan kendisi çıkacak” dedi. Terkoğlu, bataklıktan kurtulmanın yegane yolunun Atatürk’ün emanet ettiği çağdaş ve laik Cumhuriyet’e sahip çıkmakla olduğuna vurgu yaptı. Söyleşinin ardından Başkan Ataç, Terkoğlu’na teşekkür belgesi takdim etti. Etkinlik Terkoğlu’nun kitaplarını okurları için imzalamasıyla sona erdi.

Basın Özgürlüğü ve Demokrasi Yandaşların Değil Halkın Hakkıdır Haber

Basın Özgürlüğü ve Demokrasi Yandaşların Değil Halkın Hakkıdır

CHP Odunpazarı İlçe Gençlik Kolları Başkanı Tuna Can Ünver gazeteci Furkan Karabay'ın tutuklanması ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.  "Basın özgürlüğü ve demokrasi yandaşların değil, halkın hakkıdır" diyerek tepkisini dile getiren İlçe Gençlik Kolları Başkanı Ünver yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Ülkemizde demokrasiye ve ifade özgürlüğüne karşı girişilen baskıcı hamlelerin son halkası, gazeteci Furkan Karabay’ın tutuklanması olmuştur. Karabay, yalnızca halkı bilgilendirme görevini yerine getirmiş, gerçekleri toplumun önüne sermiştir. Ancak iktidar, halkın bilgi alma hakkını elinden almak için gazetecilere ve gerçeğe savaş açmıştır. Furkan Karabay’a yöneltilen "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme", "kamu görevlisine hakaret" ve "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamaları, bağımsız ve özgür gazeteciliğe ket vurmaktan başka bir amaç taşımamaktadır. Bu suçlamalar, toplumun bilgi alma hakkına yönelmiş birer saldırıdır. Hakikati duyuran, halkın sesini güçlendiren gazetecileri susturmaya çalışmak, basın özgürlüğüne ve demokrasiye vurulmuş en karanlık darbedir. Cumhuriyet Halk Partisi Odunpazarı Gençlik Kolları olarak bizler, bu baskıcı ve hukuksuz girişimlere asla boyun eğmeyeceğimizi tüm kamuoyuna duyurmak isteriz. İktidarın gerçeği saklamak ve kendi propagandasını güçlendirmek amacıyla, toplumun gözünü kapatma çabası karşısında sessiz kalmayacağız. Tüm toplumumuzu da gazetecilere yönelik saldırılara karşı ses yükseltmeye davet ediyoruz. İfade özgürlüğünü hiçe sayan, halkın bilgi alma hakkını yok sayan bu uygulamalar, Türkiye’yi karanlığa sürükleme çabasıdır. Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Furkan Karabay derhal serbest bırakılmalıdır. Demokratik toplumlarda basın özgürlüğü, toplumun en temel değeridir. Gerçekleri yazan gazetecilere yönelik bu saldırılar, asla başarıya ulaşamayacak! Gençler olarak bizler, ülkemizin özgür, bağımsız ve aydınlık yarınları için mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Basın özgürlüğü, toplumun özgürlüğüdür. Türkiye’de gerçeği ve adaleti boğmaya çalışanlara karşı sesimizi yükseltiyoruz. Furkan Karabay yalnız değildir; her birimizin özgürlüğü, onun özgürlüğünde gizlidir. Bizler bu ülkenin gençleri olarak, basını susturmaya çalışan bu baskılara karşı dimdik ayakta duracağımızı ve Furkan Karabay’ın serbest bırakılması için mücadelemizi sürdüreceğimizi tüm kamuoyuna duyuruyoruz!"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.