SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ahpadi̇ Derneği

Porsuk Haber Ajansı - Ahpadi̇ Derneği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ahpadi̇ Derneği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kardeşlik mi Yoksa İhanet Komisyonu mu? Haber

Kardeşlik mi Yoksa İhanet Komisyonu mu?

AHPADİ Derneği tarafından ''Terörsüz Türkiye'' kapsamında TBMM'de çalışmalarına başlayan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile ilgili bir basın açıklaması yapıldı. AHPADİ Dernek Başkanı Av. Mehmet Ektaş tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; ''Terörsüz Türkiye sloganıyla Türk Milletine pazarlanmaya çalışan yeni dönemin kilidini açacak anahtar olarak kullanılmak istenen Süreç Komisyonu 05/Ağustos/2025 tarihinden itibaren çalışmaya başladı. Başlangıcında “Terörsüz Türkiye” adıyla anılan, terror örgütü destekçisi DEM’in karşı çıkması nedeniyle ikinci toplantısında adı Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olarak adlandırılan, sağduyulu, Cumhuriyetçi, Milliyetçi kesimlerin ise İhanet Komisyonu eleştirilerine maruz bu korsan komisyonun çalışmaya başlamasından itibaren, duyulan kaygıların, yöneltilen eleştirilen haksız olmadığı da ortaya çıktı. Komisyon’dan gelen bilgiler, Komisyonda yer alan partilerin temsilcilerinin konuşmaları, Komisyonda dinlenen “sözde” sivil toplum örgütlerinin talepleri, PKK terror örgütünün açıklamaları Komisyon araçsallaştırılarak ve meclis üzerinde komisyon baskısı kurularak mevcut Anayasal düzene karşı bir kalkışmaya, bir karşı devrime hazırlanıldığını ortaya koyuyor. Bu Komisyon, Türkiye’yi Parçalama Hedeflerini Yeniden Uygulamaya Koyan Emperyalistlerin Komisyonudur! Atatürk ve Silah Arkadaşlarının yılmaz mücadelesi karşısında, Sevr Andlaşmasını gerçekleştiremeyen Emperyal devletler, Türkiye’yi parçalama planlarını, dirayetsiz ve kifayetsiz siyasetçilerin öne çıktığı her yeni dönemde tekrar taşeron Terör örgütleri ve Ülkemizdeki yerli işbirlikçileri, etki ajanları eliyle tekrar uygulamaya soktular. Bebek katili Terörist Başı tarafından talep edilen, Devlet Bahçeli tarafından gündeme taşınan, Özgür Özel tarafından sahiplenilen, İmamoğlu tarafından güzellenen, Erdoğan’ın hamiliğinde Meclis Başkanı Kurtulmuş tarafından hayata geçirilen bu komisyon, Türk Milletinin komisyonu değildir. Görüldüğü üzere bu Komisyon Amerika Birleşik Devletlerinin Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Türkiye’ye dayatılan “büyüyerek çözülme”, “İmparatorluk Hayaliyle Şehir Devletine Dönüştürme” projesinin aracıdır. Bu komisyon emperyalistlerin kurdurduğu, görev biçtiği bir defacto yapıdır. Komisyon, Hukuka Aykırı Olarak Oluşturulmuş, “Korsan Komisyon”dur. Anayasamızda yasama, yürütme ve yasama yetki ve görevinin hangi kurumlarda olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu yetki ve görevler, devredilemez, çünkü kaynağı millet egemenliğidir. Komisyona biçilen görevler ise bir yandan yürütmenin görev ve yetkilerine diğer yandan yasamanın görev ve yetkilerine, diğer bir yandan ise yargının görev ve yetkilerine girmektedir. Böylece, Anayasanın üstünde yürütme, yargı ve yasama kuvvetlerinin birleştirildiği olağanüstü bir yapı kurulmuştur. TBMM üyelerinden oluşacak Komisyonların Kuruluşu ve işleyişine dair tüm düzenlemeler Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünde düzenlenmiştir. İçtüzüğün 20. Maddesine göre 16 Komisyon vardır. Bu komisyonlar arasında Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olarak adlandırılan bir komisyon yoktur. TBMM üyelerinin katılmıyla ve TBMM çatısı altında çalışacak bir komisyonun kurulması ancak Meclis İç Tüzüğünde Meclis Kararıyla yapılacak bir düzenlemeyle olanaklıdır. Ancak, korsan komisyon için böyle bir düzenleme yapılmamış, hiç bir yetkisi olmayan Meclis Başkanının çağrısıyla defokta korsan komisyon kurulmuştur. İçtüzüğün 20. Maddesine göre Plan ve Bütçe Komisyonu ile Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu hariç, komisyonların her birinin üye sayısı, Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca işaret oyuyla belirlenir. Komisyonlarda sadece mecliste grubu bulunan siyasi parti milletvekilleri görev yapabilir, siyasi parti grupların üye sayıları, siyasi parti gruplarının parti grupları toplam sayısı içindeki yüzde oranlarına göre Meclis Başkanınca belirlenir. Ancak, korsan komisyonda, mecliste grubu bulunmayan HÜDAPAR, TİP, EMEP, DSP ve Yeniden Refah Partisi 1’er Milletvekiliyle temsil edilmişlerdir. Bu durum da Örneğin her 14 CHP’li Milletvekili karşılığında CHP’nin 1 oyu varken DSP 1 milletvekiliyle 1 oy hakkı kazanmıştır. Komisyonlarda görev alacak milletvekillerinin seçimi, siyasi parti gruplarınca bildirilen adayların isimlerini gösterir listelerin Genel Kurulca, işaret oyu ile onaylanması suretiyle gerçekleşir. Ancak, korsan komisyonun üyeleri için meclis Genel Kurulunda oylama da yapılmamıştır. Böyle bir komisyonun kurulması, 2014 yılında kabul edilen ve Cumhurbaşkanına terörün ortadan kaldırlması için her türlü yetkiyi veren “6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” a da aykırıdır. Bu Komisyonun Kanun Teklifi Hazırlaması ve Teklif Etmesi Anayasa’ya Aykırıdır. Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Cumhurbaşkanı Danışmanı Uçum’un, Komisyonda temsil edilen partilerin Genel Başkanlarının açıklamalarına gore bu komisyon, kanun teklifleri hazırlayacakmış. Kuruluşu ve işleyişi Anayasa’ya aykırı olan bu korsan komisyonun kanun teklifi hazırlama ve sunma yetkisi de yoktur. Anayasanın Kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi başlıklı 88’inci maddesine göre “Kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir.” TBMM İç Tüzüğünün 35’inci maddesine gore de komisyonlar kanun teklif edemezler, Milletvekilleri tarafından teklif edilen kanun tekliflerini görüşürler, kendilerine havale edilen kanun tekliflerini aynen veya değiştirerek kabul veya reddedebilirler, çalışmaların sonuçlarını rapor olarak TBMM Genel Kuruluna sunarlar. Görüldüğü üzere, Kanun Teklifi Sunma yetkisi sadece Milletvekillerinde olup Komisyon bu yönüyle de hukuksuz eylemlere kalkışmaktadır. Bu Komisyonun Çalışmalarının Hiç bir Bağlayıcılığı Yoktur. Ancak, Komisyon çalışmaları sonunda elde edilecek çalışmaların, Genel Başkanlar tarafından Milletvekillerine dayatılacağı, bir sonraki seçimde adaylık kaygısını Ülkenin bekası kaygısına tercih edeceği umulan Milletvekillerine Kabul ettirileceği düşünülmektedir. Bu Komisyona Biçilen Görev ve Beklenen Çıktılar Anayasa’ya Aykırıdır. Komisyonda yer alan siyasi parti temsilci,lerinin komisyonda ve televizyon programlarında yaptıkları konuşmalardan, Komisyonda dinlenen “sözde” sivil toplum örgütü temsilcilerinin konuşmalarından, Terörist başının açıklamalarından, PKK Yönetim kadrolarının beyanlarından açığa çıkıyor ki; komisyondan teöristlerin cezalarının nkaldırılması, ana dilde eğitim, etnisiyetçi Anayasa, federasyonun ilk adımı sayılacak yerel yönetim özerklik şartları gibi Türkiye Cumhuriyetinin üniter, ulus devlet moıdelini hedef alan, Türk Milleti egemenliğini ortadan kaldıran Kanun ve Anayasa düzenlemelerinin hazırlanması bekleniyor. Bu beklentilerin ve taleplerin tamamı Anayasa’ya aykırı talep olup Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil eden eylemlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, sivil, askeri ya da başka militarist yöntemlerle kendini lağv edecek hiç bir girişime onay vermez. Komisyon, PKK/DEM Çizgisinde Görüşleriyle Bilinen Siyaseetçilerin Çoğunlukta Olduğu Şekilde Oluşturulmuştur. Komisyonda, her ne kadar siyasi partiler temsilciler vermişse de, si,yasi partilerin belirlediği milletvekillerinin ana dilde eğitim, Üniter Devlet, Ulus Devlet, Türk Milleti, Vatandaşlık Tanımı, Laiklik, Atatürk, Atatürk İlke ve Devrimleri gibi konulara nasıl baktıkları tarafımızca bilinmektedir. Partilerinden bağımsız olarak, Komisyon üyelerinin bir çoğu, sıraladığımız bu konularda olumsuz düşünce ve görüşlere sahip olup sabah akşam Türkiye Cumhuriyeti temel değerlerine ateş eden kişilerdir. Bu nitelikteki kişilerin sayısı, Komisyon çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bu bile bile lades anlamına gelmektedir. Özetle, Komisyon; Kuruluşu, Oluşumu, İşleyişi, Karar Alma Sayıları, Üyelerinin ideolojik görüş ve duruşları, Komisyona biçilen görev ve komisyondan beklentiler bağlamında her yönüyle hukuksuzdur, korsandır. Türk Milleti bu defakto duurmu Kabul etmemektedir. Mecliste, Anayasa üzerine yemin etmiş tüm milletvekillerini yeminlerine ve Türk Milletine verdikleri sözlere sadık kalmaya, ahlaklı, erdemli davranmaya, seçmenleri ise oy verdikleri partilere giderek sürece ve komisyona karşı olumsuz düşüncelerini ifade etmeye davet ediyoruz.''

Anayasa ve Kanun Uygulansın, Bölücü Partiler Kapatılsın Haber

Anayasa ve Kanun Uygulansın, Bölücü Partiler Kapatılsın

AHPADİ Derneği tarafından HÜDAPAR ve DEM Parti tarafından son günlerde yapılan açıklamalara tepki gösterildi. AHPADİ Dernek Başkanı Mehmet Ektaş yaptığı açıklamada HÜDAPAR ve DEM Parti ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını ve Anayasa Mahkemesini göreve davet etti. Başkan Ektaş yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Basınımızın değerli temsilcileri, Saygıdeğer Eskişehirliler; HÜDAPAR ve DEM ismiyle faaliyette bulunan, parti görünümlü yıkıcı, bölücü yapılanmaların son günlerde iyiden iyiye artan yalan ve iftiralarla bezenmiş, başta Anayasa olmak üzere Laik Hukuk Devriminin bütün, ilke kural ve kurumlarını hedef alan tehditkar ve tahrikkar beyan ve davranışları kamuoyunda infial yaratmakta, kaygı ve kızgınlıkla izlenmektedir. 2709 Sayılı Anayasa’nın Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma başlıklı 68’inci maddesinin dördüncü paragrafında; “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemlerinin, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne,  insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamayacağı; suç işlenmesini teşvik edemeyeceği”,  2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununun Siyasi partilerin vazgeçilmezliği ve niteliği başlıklı 4’üncü maddesinde  “Siyasi partilerin Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışacağı” kuralına yer verilmiştir. Burada sözü edilen Atatürk ilkelerinin adı, Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi el yazısıyla belirttiği üzere Kemalizm’dir. Yine, Siyasi Partiler Kanunun Siyasi partilerle İlgili Yasaklar Başlıklı dördüncü bölümünde; Demokratik Devlet düzeninin korunması ile ilgili yasaklar, Milli Devlet Niteliğinin Korunması, Bağımsızlığın Korunması, Devletin tekliği ilkesinin korunması, Azınlık yaratılmasının önlenmesi, Bölgecilik ve ırkçılık yasağı, Eşitlik ilkesinin korunması, Atatürk İlke ve İnkılaplarının ve Laik Devlet Niteliğinin Korunması, Dini ve dince kutsal sayılan şeyleri istismar yasağı konuları ayrıntılı olarak düzenlenmiş, bu konularda siyasi partilerin sorumlulukları belirlenmiştir. Ancak, hepimizin yakından takip ettiği gibi; HÜDAPAR ve DEM yapılanmaları; Millet egemenliğine, Atatürk ilke ve inkılaplarına, Kemalizm’e, Türk Devletinin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşıdırlar. Bu konudaki görüşlerini gizlemeden açık açık ifade etmektedirler. 2709 Sayılı Anayasa’yı, yeni Anayasa ya da Anayasa’da değişiklik afyonuyla ortadan kaldırmak suretiyle, Çerçevesi Anayasayla net olarak belirlenmiş Türkiye Cumhuriyetini yıkmak istemektedirler. Anayasa’nın Siyasi partilerin uyacakları esaslar başlıklı 69’uncu maddesinde “bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verileceği, bir siyasi partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verileceği, bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Siyasi partilerin kapatılmasının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanacağı belirtilerek görev ve sorumlu Kurum olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Anayasa Mahkemesi işaret edilmiştir. Bu düzenlemeler Siyasi Partiler Kanununda da tekrar edilmiştir. Kamuoyuna yansıyan tüm beyan ve eylemleri, HÜDAPAR ve DEM!in kapatılmasını gerektirir şartların oluştuğunu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde göstermektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anayasa Mahkemesi Anayasal Kuruluşlardır. Görevleri, Anayasa’yı, Anayasa’da nitelikleri belirtilmiş Türkiye Cumhuriyetini korumaktır. Bu görevlerini yapıp yapmamak noktasında inisiyatif kullanmaları söz konusu değildir. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu görevini yerine getirme, HÜDAPAR ve DEM yapılanmasının kapatılma Davası açmak için soruşturma başlattığıyla ilgili hiçbir çalışması kamuoyuna yansımamıştır. Anayasa Mahkemesinin ise 2021 yılında başlayan HDP’nin kapatılması davasını yılardır karara bağlamamış ve dosyayı rafa kaldırmış olması da keyfiyetine işaret etmektedir. Biz, Laik Hukuk Devrimi Korumak Cumhuriyeti Korumak ilkesiyle hareket eden bizler Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını ve Anayasa Mahkemesini görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz."

Hedef, Kreş Değil, Laik, Bilimsel, Atatürkçü Eğitim! Haber

Hedef, Kreş Değil, Laik, Bilimsel, Atatürkçü Eğitim!

AHPADİ Derneği tarafından kamuoyunda gündeme gelen belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılması ile ilgili olarak bir basın toplantısı düzenlendi. AHPADİ Dernek Başkanı Av. Mehmet Ektaş tarafından düzenlenen basın toplantısında şu ifadelere yer verildi; Basınımızın değerli temsilcileri, Saygıdeğer Eskişehirliler; Yoksulluk, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısının en yoğun hissedildiği, halkın feryadının arşa erdiği, dolayısıyla bu durumun gündemi oluşturması, çözümün tartışılması gerektiği bu günlerde, yapay gündemlerle kamuoyu sürekli meşgul edilmekte, halkımız adeta ipteki cambaza baktırılmaktadır. “Mustafa Kemalin Askerleriyiz” diyen teğmenler hakkında başlatılan soruşturma, terörist başına umut af gibi gündem değiştirmeye yönelik hamlelere bir yenisi daha eklendi. Milli Eğitim Bakanlığının belediyelere bağlı olarak kreş adı altında açılan ancak okul öncesi öğretim kurumu gibi faaliyet gösteren yerlerin faaliyetlerine izin verilmemesi konulu yazısı büyük yankı uyandırdı. Özellikle, yazı da bu tespitlerin hangi belediyelerin hangi kreşleri için yapıldığının belirsiz olması, genelleyerek tüm belediye kreşlerini hedef alması, kreşlerin kapatılacağı yönünde haklı kaygılara ve eleştirilere neden oldu. Tartışmanın ele alınış biçimi ise, bir çok kesim tarafından kreş, gündüz bakımevi, ana okulu, okul öncesi eğitim kurumu ayrımının, bunların dayanağı mevzuatın, kurum ve kuruluşların yetki çerçevelerinin yeterince bilinmediğini de ortaya çıkardı. Kreş ve gündüz bakımevleri, çalışan kadınların çocuklarının çalışma saatleri içinde güvenle bırakılabileceği, bakım ve gözetimlerinin sağlanabileceği, sağlıklı beslenebilecekleri, sosyalleşebilecekleri kurumlardır. Bu kurumların temel amacı, çocuklara eğitim vermek değil bakım ve gözetimlerini sağlamaktır. Ana okulu olarak bilinen okul öncesi öğretim kurumları ise, okul çağına yaklaşan çocukları okula hazırlamak amacıyla oluşturulan eğitim ve öğretim kurumlarıdır. Bu kurumların temel amacı ise eğitim ve öğretimdir. Ülkemizde, tartışılan alanı düzenleyen mevzuatı; Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi konusundaki devrim Kanunu,       Anayasanın eğitimle ilgili maddeleri       Milli Eğitim Temel Kanunu       Belediyeler Kanunu       Devlet Memurları Kanunu       İş Kanunu       Özel Öğretim Kurumları Kanunu       Okul Öncesi Eğitim Ve İlköğretim kurumları Yönetmeliği       Özel Kreş ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik        Kamu Kurum Ve Kuruluşlarınca Açılacak Çocuk Bakımevleri Hakkındaki Yönetmelik olarak sıralayabiliriz. Bu mevzuatlara göre; okul öncesi eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığının onay ve izniyle açılmakta, Milli Eğitim Bakanlığının denetimize tabi olmaktadır. Kreş ve gündüz bakım evleri ise Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının onay ve izniyle açılmakta, Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının denetimine tabi olmaktadır. Bu çerçevede, bu kurumlardaki tüm faaliyetlerin Anayasada, Milli Eğitim Temel Kanununda belirtilen ilke, değer ve hedeflere uygun olması gerekmektedir. Milli Eğitim Temel Kanununda, Milli Eğitimin Temel İlkeleri sıralanmıştır. Bunlar içinde Laiklik, Bilimsellik, Atatürk Inkılap ve İlkeleri ile Atatürk Milliyetçiliği hedefi özel bir yer oluşturmaktadır. Kanunda; eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılap ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliğinin temel alınacağı, Milli birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin, eğitimin her kademesinde, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesine önem verileceği, çağdaş eğitim ve bilim dili halinde zenginleşmesine çalışılacağı ve bu maksatla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile işbirliği yapılarak Mili Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirlerin alınacağı vurgulanmıştır. ”Öküz altında buzağı arayanlar, başka yerlere baksın” Oysa ki, bu gün faaliyette bulunan bir çok bakım evi ve okul öncesi eğitim kurumu faaliyetleri Milli Eğitim Temel İlkelerine aykırıdır. DEM’li belediyelerce açılan okul öncesi eğitim kurumlarında Türkçe dışında başka dille eğitim verildiği, bir çok özel ana okulu ve kreşte İngilizce eğitim verildiğinin reklamları yapılmaktadır. Diğer yandan, Ülkemizin her alanına sirayet etmiş tarikat ve cemaat okul ve kreşlerinde laikliğe aykırı, dinsel eğitim verilmektedir. Bunları denetlemek ve faaliyetlerini engellemekle görevli Milli Eğitim Bakanlığı ise, öküz altında buzağıyı yanlış yerde aramakta, Özellikle CHP’li belediyelerce mevzuatlarına uygun olarak açılmış ve faaliyet gösteren, Cumhuriyet değerlerine ve hedeflerine bağlı neslin yetişmesine öncülük eden, bakım evi açığını kapatan kreşleri hedef almaktadır. Milli Eğitim Bakanlığına buradan sesleniyoruz. Öküz altında buzağı arıyorsanız, laik, bilimsel,  Atatürk Inkılap ve İlkeleri ile Atatürk Milliyetçiliği hedeflerine uygun faaliyetlerde bulunan kreş ve ana okullarını bırakmalısınız! DEM’li Diyarbakır Belediyesine, Hakkari Belediyesine bakmalısınız. AKP’li Fatih Belediyesine bakmalısınız. İngilizce eğitim veren özel kreş, gündüz bakım evi, ana okulu ana sınıflarına bakmalısınız. Tarikat ve cemaat okulları olarak tanınan özel öğretim kurumlarına bakmalısınız. Camilerde açılan kuran kurslarının uygulamalarına bakmalısınız. diyor, konuyu Yüce Türk Milletinin takdirlerine ve sağduyusuna bırakıyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.