SON DAKİKA
Hava Durumu

#Türkiye Büyük Millet Meclisi

Porsuk Haber Ajansı - Türkiye Büyük Millet Meclisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Milletvekili Dönmez: "Elektrik Sudan Ucuz!" Haber

Milletvekili Dönmez: "Elektrik Sudan Ucuz!"

AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi üzerine AK Parti Grubu adına söz aldı. Konuşmasında Türkiye’nin enerji alanında son yıllarda kaydettiği dönüşümü ve gelecek hedeflerini değerlendirdi. Türkiye’nin 2000’li yılların başında enerji arz güvenliği sorunları yaşayan ve dışa bağımlı bir ülke konumunda olduğunu hatırlatan Dönmez, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde kendi doğal gazını ve petrolünü üreten, yenilenebilir enerjide Avrupa’nın en iddialı ülkelerinden biri hâline gelen bir Türkiye’den söz edilebileceğini ifade etti. Dönmez, hidroelektrikte 32 bin megavat, rüzgârda 14 bin megavatın üzerinde, güneşte 24 bin megavatın üzerinde ve jeotermalde 1.700 megavatı aşan kurulu güce ulaşıldığını belirterek, bu kapasiteyle Türkiye’nin Avrupa’da jeotermalde birinci, hidroelektrikte ikinci, toplam yenilenebilir enerjide ise beşinci sıraya yükseldiğini vurguladı. Elektrik talebinin 350 milyar kilovatsaati aşmasına rağmen arz güvenliğinin sorunsuz sürdüğünü kaydeden Dönmez, tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 46’sının yenilenebilir kaynaklardan karşılandığını söyledi. “YENİLENEBİLİR ENERJİDE AVRUPA’NIN EN İDDİALI ÜLKELERİNDEN BİRİYİZ” Rüzgâr ve güneş yatırımlarında yakalanan ivmenin yalnızca üretim kapasitesini artırmadığını, aynı zamanda özel sektör için güçlü bir yatırım iklimi oluşturduğunu ifade eden Dönmez, depolamalı üretim tesisi modelinin yenilenebilir enerjiye stratejik bir katkı sunduğunu dile getirdi. Bu kapsamda, 5 Temmuz 2022’de yürürlüğe giren yasal düzenlemenin, rüzgâr ve güneşten üretilen elektriğin depolanarak sisteme daha etkin şekilde dahil edilmesini amaçladığını belirtti. Depolama olmadan yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmanın ve arz güvenliğini sağlamanın mümkün olmadığını vurgulayan Dönmez, söz konusu model sayesinde bugün binlerce megavatlık depolamalı GES ve RES yatırımlarının planlama ve lisans aşamasına geçtiğini, sahada ciddi bir yatırım sürecinin başladığını aktardı. YEKA projeleriyle yerli üretimin desteklendiğini ve rüzgâr ile güneş alanında önemli kapasite artışları sağlandığını ifade eden Dönmez, 2035 yılına kadar yenilenebilir enerji kurulu gücünün 120 bin megavata çıkarılmasının hedeflendiğini söyledi. AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde yaptığı konuşma sırasında elektrik ve su fiyatları üzerinden yürütülen tartışmalara ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Enerji alanında hayata geçirilen reform adımlarıyla birlikte elektriğin vatandaşlara en dengeli maliyetle ulaştırılmasının öncelikler arasında yer aldığını vurgulayan Dönmez, 2021 yılı sonuna kıyasla TÜFE bazlı enflasyonun yaklaşık dört kat arttığını, buna karşın konutlarda uygulanan elektrik tarifelerindeki artışın bunun oldukça altında kaldığını ifade etti. Elektrikte yaklaşık iki katlık bir artıştan söz edildiğini belirten Dönmez, bu artışın su fiyatlarıyla mukayese edildiğinde çarpıcı bir tablo ortaya çıktığını söyledi. Son beş yıllık döneme ilişkin verileri paylaşan Dönmez, birinci kademede (0–15 metreküp) su fiyatlarının Ankara’da yaklaşık 7 kat, Eskişehir’de 8,5 kat, İstanbul’da ise 9,5 kat arttığını kaydetti. Üst kademelerde ise artış oranlarının çok daha yüksek olduğuna dikkat çeken Dönmez, üçüncü kademede su fiyatlarının Ankara’da 20 kat, Eskişehir’de ise 26 kat arttığını dile getirdi. Elektrik ve su fiyatlarındaki artış oranlarının karşılaştırılması gerektiğini vurgulayan Dönmez, bu veriler ışığında elektriğin sudan daha ucuz hâle geldiğini rahatlıkla söyleyebileceklerini ifade etti. “YOLSUZ”LUK ŞEHİRLERİ YAŞANMAZ HALE GETİRDİ ! Konuşmasında yerel yönetim politikalarına da değinen Dönmez, vatandaşların su faturalarından endişe eder hâle geldiğini, benzer bir tablonun toplu ulaşım ücretlerinde de görüldüğünü söyledi. En pahalı toplu ulaşımın büyükşehirlerde yaşandığını belirten Dönmez, trafik sorununun giderek arttığını ifade etti. “Yol yaparsak trafik artar” anlayışını eleştiren Dönmez, belediyelerin bu yaklaşımını “yolsuzluk” olarak nitelendirerek, söz konusu politikaların şehirleri yaşanmaz hâle getirdiğini dile getirerek, “YOLSUZ”luk politikaları şehirleri yaşanmaz hale getirdi diyerek sözlerini tamamladı.

TBMM'de Yıllara Yayılan İstismar İddiaları Örtbas Edilemez! Haber

TBMM'de Yıllara Yayılan İstismar İddiaları Örtbas Edilemez!

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde stajyer kız çocuklarına yönelik cinsel istismar ve taciz iddialarının ortaya çıkmasının ardından Meclis Başkanlığı’na araştırma komisyonu için başvurdu. Meclis çatısı altında uzun yıllara yayıldığı iddia edilen vakaların “asla sıradanlaştırılamayacağını” belirten Bankoğlu, TBMM Genel Sekreterliği’nin açıklamalarıyla da doğrulanan gelişmelerin “kurumsal bir çürümenin” işaretçisi olduğunu vurgulayarak “Bu iddialar birkaç kişinin suçu değildir; denetim eksikliklerinin, ihmallerin ve kimi yöneticilerin olayların üzerini kapattığına dair ciddi kuşkuların sonucudur.” dedi. “Yıllar öncesine uzanan sistematik istismar iddiaları var” Bankoğlu, TBMM’de görevli bazı personelin 18 yaş altı meslek lisesi öğrencisi stajyer kız çocuklarına yönelik eylemlerinin sistematik olduğuna dair güçlü iddiaların bulunduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Basına yansıdığı kadarıyla kimi vakalar yedi yıl öncesine dayanıyor. Bazı çocuklar tehdit edildiği için şikâyetlerini geri çekmiş. Bu, bireysel bir suç değil; kurum içi bir zafiyet ve ihmaller zinciridir.” 04 Aralık 2025’te Ankara Emniyeti’ne başvuran D.K. isimli stajyerin şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada, TBMM personeli H.İ.G.’in tutuklanmasını hatırlatan Bankoğlu, “13 yıldır Meclis’te çalışan bir kişinin bu kadar uzun süre nasıl denetimsiz bırakıldığını sorgulamak zorundayız.” dedi. “Stajyerleri sosyal medya üzerinden ağına düşüren personel var” TBMM Genel Sekreterliği’nin 11 Aralık’ta yayımladığı açıklamada en az üç stajyerin daha benzer şikayetlerde bulunduğunun belirtilmesini “skandalın resmen doğrulanması” olarak nitelendiren Bankoğlu, idari soruşturmada devlet memurluğundan çıkarma tekliflerinin bile gündeme gelmesinin vahameti gözler önüne serdiğini söyledi. 2018’deki önergenin reddi yeniden gündemde Bankoğlu, 2018’de de benzer iddiaların gündeme geldiğini ancak dönemin CHP’li milletvekilinin verdiği araştırma önergesinin reddedildiğini hatırlatarak “O önerge kabul edilseydi bugün bu çocuklar belki de bu travmaları yaşamayacaktı.” dedi. “Hamile kalan stajyer iddiası buzdağının görünen yüzü” Şubat 2025’te istismar sonrası hamile kalan bir stajyerle ilgili haberleri hatırlatan Bankoğlu, ayrıca bazı mağdurların kurum müdürleri tarafından, “Kimseye söylemeyeceksiniz, annenize babanıza bile” şeklinde uyarıldığını öne sürmesini “örtbas girişimi” olarak değerlendirdi: “Bu, sadece suçun değil, suçun gizlenmesinin de kurumsal hale geldiğini düşündürüyor. Bu kabul edilemez.” dedi. “Araştırma Komisyonu kurulması demokrasi ve hukuk devleti için zorunluluktur” Bankoğlu, CHP grubu olarak Meclis İç tüzüğünün 104 ve 105’inci maddelerine dayanarak Meclis Araştırması açılması için önerge verdiklerini belirtti ve çağrısını yineledi: “TBMM, çocukların ve genç kadınların güvende olması gereken bir kurumdur. Bu iddiaların kök nedenleri ortaya çıkarılmalı, sorumlular yargıya hesap vermeli, benzer olayların tekrar etmemesi için köklü bir reform yapılmalıdır. Meclis, bu utanç tablosunun üstünü örtemez.”

CHP'li Gürer: ''GAP Biterse Gıdada Arz Sorunu Biter'' Haber

CHP'li Gürer: ''GAP Biterse Gıdada Arz Sorunu Biter''

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde GAP Bölge Kalkınma İdaresi Bütçesinde CHP Grubu adına söz aldı. TBMM Tarım,Orman ve Köyişleri Komisyon Üyesi,CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer “Güneydoğu Anadolu Projesi, bir bölge kalkınma projesi olarak başlamış olmasına rağmen bundan sonraki süreçte Türkiye'nin geleceğidir çünkü su fakiri olan ülkemizde, özellikle İç Anadolu'da ortaya çıkan kuraklık ve iklim değişikliklerinden sonra gıda arzı açığı oluşmaması için GAP bölgesi Türkiye'de önemli bir merkez olarak mutlak surette bir an önce bitirilip, işlemleri sonuçlandırılarak ülkenin geleceği açısından yolu açılmalıdır.” Dedi. TBMM’de GAP Bölge Kalkınma İdaresi Bütçesinde CHP Grubu adına konuşan Ömer Fethi Gürer” buraya Cumhurbaşkanı Yardımcısı geldi, Sayın Cevdet Yılmaz konuşurken dedi ki: "Suyla ilgili bir komisyon kurduk, bundan sonra suyu iyi yöneteceğiz." Ardından getirdi, bir polemik yaptı, belediyelerdeki kaçak suya işi bağladı. Oysa tarım yüzde 70 suyu kullanır, sanayi ve içme suyunun kullanımı yüzde 30 civarındadır. Sen onu bırak, şu GAP'ı bitirin. GAP'ı bitirirseniz o bölgedeki verimlilik artacak, üretim artacak, o bölgenin kalkınmasıyla kırsala dönüş başlayacak ve ülkede yaşanan sorunların önemli ölçüde azalması gerçekleşecek; aksi takdirde gıdadaki arz açığı büyüyecek. O bölgede neler yetişiyor: Antep fıstığı, zeytin, buğday, pamuk, mısır, yani sulama suyuyla verimi artacak ürünler yetişiyor. Ama GAP'ı bir türlü bitirmiyorsunuz, “ diye konuştu. GAP ÖNEMLİ PROJE CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer “ GAP Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının içine alınmasının nedeni de onu yalnızca bir sanayi olarak düşünüyorsunuz. Devlet Su İşleri Tarım ve Orman Bakanlığında, GAP Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında, onu tarım ve katma değerli bir ürüne dönüştürecek bir bölge olarak düşünün. Çünkü yüz yıl içinde yalnızca yaşam alanlarının sürdürülebilirliği olan bölge olarak Mezopotamya bölgesi, havzası düşünülüyor, Karadeniz düşünülüyor. Bunu da bugünden geleceği görerek doğru planlamak gerekir.” Dedi. CUMHURBAŞKANI, “BİTECEK” DEDİ, BİTMEDİ Gürer “Sayın Cumhurbaşkanı GAP'la ilgili ne demişti 2008 yılında Diyarbakır'da? "Beş yılda bitecek." 2015'e geldik, Mardin'de ne dedi? "Beş yılda bitecek." 2017'de Urfa'da ne dedi? "Üç yılda bitecek." Bu söylediklerine rağmen hâlâ Silvan Barajı'yla ilgili çalışmalar, yeni tünellerle bölgeye suyun verilmesi işi ancak başlatılabildi. GAP'ı önemseyelim, GAP'ın bölgenin ve Türkiye'nin geleceği olduğunu dikkate alalım. Burada eğer GAP'la ilgili çalışmalar sonuçlanırsa, kırsalda kalkınmanın o bölgede olmasıyla bölgeler arası dengesizlik de ortadan kalkacak. “ dedi. CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer “Bunun yanı sıra, bölge insanının gelirinin artmasının ötesinde, katma değerli ürün üreterek Türkiye'nin ürettiği ürünlerden yurt dışına marka ürün göndermesinin yolu açılacak. Eğitimde, ulaştırmada, farklı alanlarda altyapı sorunlarının çözülmesi gerçekleşecek. "GAP" deyip yalnızca bir proje olarak bakmayalım; bölge kalkınması, insanın refahı, geleceğin güzel kurgulanması ve o bölgeyle birlikte ülkenin de farklı sorunlardan arınmasının gerçekleşeceğini görelim. GAP'a yapılacak her yatırım ülkeye yapılan önemli bir katkı olacaktır, bütçesi yetersizdir. Bu anlamda yapılan çalışmalarda 2019 ile 2022 yılları arasında 62 performans göstergesinde gerçekleşme yüzde 39,5'tu yani kâğıt üzerinde söylenen ile uygulama aynı değil. “Dedi. ATATÜRK SU VE TOPRAĞI ÖNEMSEDİ Gürer “Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'de suyu ve toprağı ilk, daha cumhuriyetin başlangıcında önemsemiş, daha sonrasında da Süleyman Demirel "GAP'ı kaptırmam." diyerek simgeleştirdiği bir bölgenin bugünkü kaplumbağa hızıyla giden uygulama ve yatırımları yetersizliğin göstergesidir. GAP'ı önemsemenin ötesinde, bölgeye bu bağlamda yapılacak yatırımlar hızlandırılmalı ve onun bir Türkiye projesi olarak genelde her kesimin de sahipleneceği bir boyuta taşınmalıdır. KOP var, DAP var, bunun gibi farklı bölgesel kalkınma olguları var ama esas olan bu Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında Fırat ve Dicle'nin suladığı, tarihsel sürede Mezopotamya kültürünün doğduğu bölgenin var edilmesinin bu ülkeye sağlayacağı olumlu katkıyı görün diyorum” dedi.

CHP'li Bankoğlu: "Siz Bu Çocuklardan Ne İstiyorsunuz?" Haber

CHP'li Bankoğlu: "Siz Bu Çocuklardan Ne İstiyorsunuz?"

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, bütçe görüşmelerinin devam ettiği TBMM Genel Kurul’unda Meclis’te yaşanan çocuk istismarı skandalını konuştu. Stajyer kız çocuklarının istismarının örtbas edilmeye çalışıldığını ifade eden Bankoğlu, AKP sıralarına “failleri siz cesaretlendirdiniz” dedi. MECLİS KAPISINDA “FAİLLERİ YARGILA” DİYEN KADINLARIN ÖNÜNE ÇEVİK KUVVETİ DİKTİNİZ Bankoğlu konuşmasında şunları söyledi: "Meclis çatısı altında staj gören kız çocuklarının istismara maruz bırakıldığını öğrendik. Ve bu istismarların münferit değil, sistematik olduğunu yine istismara uğrayan çocukların ifadelerinden anlıyoruz. Sözlü ve fiziksel tacize uğrayan kızın ifadesi aynen şu şekilde: “Kimseye anlatmayacaksın dediler, herkes her şeyi biliyordu ve sustu”. Bu olay basına yansımasa apar topar üstü kapatılacak, çocuk veya aile susma baskısıyla tehdit edilecek, failler hep olduğu gibi cesaretlendirilecekti. Daha dün bu rezalete ilişkin Meclis’in kapısında “koruma, aklama failleri yargıla” diyen kadınların önüne barikatları, çevik kuvveti diktiniz. Neredeydiniz madem bu kadar ilgilisiniz Sayın Ak Partili kadın milletvekilleri, neden gelmediniz açıklamaya? Merak ediyorum. Şimdi de burada, Meclis’in kendi bünyesinde çocukları istismardan koruyamayan sizin bütçenizi görüşüyoruz. SON 24 YILDA DOĞUM YAPAN ÇOCUK SAYISI 590 BİN! Yargı paketleriyle, infaz düzenlemeleriyle cezasızlığı yaygınlaştırdınız. Failleri siz cesaretlendirdiniz. Çocuk yaşta evliliklerin önünü açmak istediniz. 2016'da Ensar Vakfı skandalı çıktığında “bir kereden bir şey olmaz” dediniz. “Küçüğün rızası var” diyen kişiyi bu Meclis’e başkanvekili yaptınız. Diyanet üzerinden evlilik yaşını çocukluk yaşına kadar indirdiniz. Son 24 yılda 18 yaş altı doğum yapan çocuk sayısı 590 bin. Çocukları korumayan siz, işçi diye MESEM’lerde köle gibi çalıştıran siz, okullarda aç bırakan siz, niteliksiz, çağ dışı, ayrımcı bir eğitime mahkûm eden yine siz… Siz bu çocuklardan ne istiyorsunuz? Çocuğa yönelik ihmal, istismar ve cinsel şiddet suçunu hasıraltı ettiğiniz için bugün bu konu Meclis’e kadar geldi. “Araştırma komisyonu kuracağız” diyerek bu rezilliğin üstünü kapatamazsınız. 5 MİLYON EV GENCİ HAYALSİZ VE UMUTSUZ ŞEKİLDE EVE HAPSOLMUŞ DURUMDA Bankoğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2026 bütçesine ilişkin olarak şunları söyledi: Maalesef görüyoruz ki 22 milyon gencin yaşadığı ülkemizin bütçesi yine gençlere hizmet etmiyor. Evlenin en az üç çocuk yapın dediğiniz gençlerin beş milyonu ne eğitimde ne istihdamda. ‘Ev genci’ olarak hayali, umudu, gelecek beklentisi olmadan evine hapsolmuş. Ama ne bütçenizde ne de gündeminizde var. Ama bütçede; bir avuç iltimaslı vakıf ve derneğe, kamu kaynaklarının arka kapıdan aktarılmasına, hesap sorulamayan yapılara ve denetlenmeyen yurtlara kaynak var! Gençleri ideolojik kamplara, imtiyazlı yapılara, denetlenmeyen cemaat ağlarına teslim etmek var! TÜRGEV VE TÜGVA’YA 2 MİLYAR TL, GENÇLERE İSE KAYNAK YOK! Bu ülkenin gençlerini “bizim çocuklar” ve “ötekiler” diye ayırıyorsunuz. Buna izin vermeyeceğiz. Kâr amacı gütmeyen vakıf ve kuruluşlara 2,2 milyar lira aktarmışsınız yine büyük bir yükselişle; TÜRGEV'e, İlim Yayma'ya, Ensar'a, TÜGVA'ya yığınla kaynak var ama öğrenciye para yok. Bu rezalet Saray politikalarının bir sonucudur ve gençliğe karşı işlenmiş bir suçtur. Şimdi soruyorum Sayın Bakan: Bu vakıflara son 5 yılda tahsis edilen kamu binaları, taşınmazlar, arsa tahsisleri tam olarak kaç adettir? Gençlik Merkezleri kaç yerde bu yapılara fiilen teslim edilmiştir? Bu vakıfların yurtlarına hangi kamu destekleri sağlanmıştır? Kaçı denetlenmiştir? Basına yansıyan videolarda, bazı vakıf yöneticilerinin “yarın hâkim-savcı olacak gençleri biz yetiştiriyoruz” dediğini gördük. Bu yapılara hangi beklentiyle izin veriyorsunuz? Sayın Bakan, siz bunları açıklamadan bu bütçe kabul edilemez! ERDOĞAN LÜTFEDERSE 3 BİN LİRALIK BURSA ÇAY SİMİT ZAMMI YAPACAKLAR Genç işsizliğinde, diplomalı işsizlerde Avrupa’da açık ara birinciyiz. Daha ilginci Avrupa İstatistik Ofisi’ne göre Türkiye’de üniversite bitirenin işsiz kalma olasılığı daha fazla! Sayın Bakan, üniversite mezunu işsizliğinin genel işsizlikten daha fazla olduğu başka bir ülke var mı? Asgari ücret 22 bin, bekar çalışanın aylık maliyeti 39 bin lira. Bir öğrencinin üniversiteye başlangıç maliyeti 105 bin lira. Aylık gideri 50 bin lira. Peki burs ne kadar? 3 bin lira. Eğer Erdoğan lütfedip de ‘iyi para’ dediği bursa zam yaparsa simidin yanına belki çay da alırlar. Bu kıyamet tablosunun, gençlerin hayatına çöken bu karanlığın sorumlusu sizsiniz! Siz gençleri gözden çıkardınız ama unutmayın gençler de sizi gözden çıkardı! CHP’li Bankoğlu, konuya ilişkin TBMM Başkanlığına verdiği araştırma önergesinde sadece kadınlardan oluşacak bir komisyonla TBMM’deki istismar zincirinin tüm boyutlarıyla araştırılmasını istedi.

Kapalı Rejimler Gibi Vatandaş Kapıkule’den Çıkamasın İstiyorsunuz Haber

Kapalı Rejimler Gibi Vatandaş Kapıkule’den Çıkamasın İstiyorsunuz

TBMM’deki bütçe görüşmelerinde Türk vatandaşlarının yaşadığı vize sorununu gündeme getiren CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a, “Vize serbestisi için AB'yle imzaladığınız anlaşmaya da kendi Cumhurbaşkanlığı genelgenize de uymuyorsunuz. Kapalı rejimler gibi ‘Yurttaş Kapıkule'den dışarı çıkamasın’ der gibisiniz” dedi. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği sürecine ilişkin de ‘demokrasi’ çağrısında bulunan Çakırözer, “2004 yılında aynı Türkiye'yi, aynı Avrupa, aynı AKP iktidarı döneminde ‘Evet’ pankartlarıyla kucaklamadı mı? Peki, şimdi fark nedir? Fark şu: Demokrasi tramvayından indiniz siz! AB'yle karşılıklı güvenin yeniden tesisi şarttır. Bunun da olmazsa olmazı Kopenhag Kriterleri'dir, demokrasidir, adalettir. Kendi insanımız için de yatırıma gelen yabancı için de hukuk güvencesi, demokrasi şarttır” diye konuştu. ‘VİZESİZ AVRUPA’ DEDİNİZ, VATANDAŞ RANDEVU BULAMIYOR CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’deki Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde AKP iktidarının politikalarını eleştirerek, milyonların yaşadığı vize sorununu gündeme getirdi. Türkiye’den Schengen bölgesine gitmek isteyen Türk vatandaşlarının ikinci sınıf muamele gördüğünü belirten Çakırözer, şöyle konuştu: “Öğrenciler, hocalar, hastalar, sporcular, tır şoförleri elinde Türk pasaportu var diye ikinci sınıf muamele görmekten, konsolosluk kapılarında itilip kakılmaktan bıktı. 2016'da ‘Vizesiz Avrupa’ diye manşet attırdınız, yıl 2026’ya geldi; bırakın vizeyi 80 ülkeden vatandaşımız randevu dahi alamaz durumda. Siz ise vize serbestisi için AB'yle imzaladığınız anlaşmaya da kendi Cumhurbaşkanlığı genelgenize de uymuyorsunuz. Sadece 6 kriter kaldı, Avrupa ‘Hazırız’ diyor, biz de desteğe hazırız ama siz inatla hiçbir şey yapmıyorsunuz. Kapalı rejimler gibi ‘Yurttaş Kapıkule'den dışarı çıkamasın’ der gibisiniz. Siz Türkiye'yi demokrasiden uzaklaştırdıkça on binler, yüz binler çareyi hızla Türkiye'yi terk etmekte aramakta. Avrupa'ya iltica başvuruları, Almanya'ya yasal göç rekor seviyede.” “DEMOKRASİ TRAMVAYINDAN İNDİNİZ” “Avrupa'yla 220 milyar dolarlık ticaretimiz var, potansiyel büyük, önü açık ama on yıldır Gümrük Birliği müzakerelerini açtıramadınız. Tamam, Avrupa'ya kızalım ama ya kendi ödevimizi kimden soracağız? Türkiye'nin AB başmüzakerecisi sizsiniz. Cumhurbaşkanı çağırıp hani ‘Bu AB için elinden geleni yap’ talimatı vermişti ya, ne yaptınız bugüne kadar? Hiçbir şey! Çünkü siz kendiniz inanmıyorsunuz AB üyeliğimize. Hep aynı savunmadasınız: ‘Biz Müslümanız!’ diye almıyorlar. Hayır efendim, 2004 yılında aynı Türkiye'yi, aynı Avrupa, aynı AKP iktidarı döneminde ‘Evet’ pankartlarıyla kucaklamadı mı? Peki, şimdi fark nedir? Fark şu: Demokrasi tramvayından indiniz siz!” “AB üyelik sürecimize Türkiye olarak biz sahip çıkmazsak başkaları hiç sahip çıkmaz” diyen Çakırözer şunları söyledi: “Gümrük birliğinin güncellemesi, vatandaşlarımıza vize serbestisi ya da Avrupa'nın güvenliğine katkı, bunlar için sizin konjonktürel al ver ilişkileriniz yeterli olamaz. AB'yle karşılıklı güvenin yeniden tesisi şarttır, bunun da olmazsa olmazı Kopenhag Kriterleri'dir, demokrasidir, adalettir. Kendi insanımız için de, yatırıma gelen yabancı için de hukuk güvencesi şarttır. İşte, yıllardır Türkiye raporlarında aynı sonuç: ‘Demokratik gerileme sürüyor.’” “YARDIM FONLARI TÜRGEV’E, TÜGVA’YA” “Sizin yerine getirmediğiniz kriterler nedeniyle kendi insanımız cezalandırılıyor. Hakkımız olan mali yardım fonları bile sizin yüzünüzden 5 milyar eurodan 1 milyar euroya düşürüldü. Siz ise Sayın Bakan hem Avrupa Birliğine inanmıyor, gereklerini yerine getirmiyorsunuz ama hem de oradan gelen milyonları eşe dosta dağıtmaktan geri durmuyorsunuz. Milletvekilimiz Aysu Bankoğlu belgeleriyle açıkladı; ülkemizi, gençlerimizi Avrupa değerlerine hazırlamak için gönderilen yardımları Cumhurbaşkanının yakınları, eski bakanlar, milletvekillerinizin yönettiği vakıflarınıza, cemaatlerinize yağdırmışsınız, sadece TÜRGEV'e, TÜGVA'ya 50 milyon liradan fazla hibe bu yıl gitmiş durumda, üstelik bunu Türkiye'de sivil toplumu ve gazetecileri ‘foncu’ diye damgalayıp hedef gösterirken yapmaktasınız; pişkinliğin ikiyüzlülüğün böylesi görülmemiştir.” “ ‘CEBİMDE ALMAN PASAPORTU İLE BENİ GÖZALTINA ALMAZLAR’ DİYORLAR!” “Türk insanı hele de gurbette yaşıyorsa tek beklentisi eşit muameledir. Yurt dışında yaşayan 7 milyon kardeşimizin hangi sorununu çözdünüz? Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık tehdidi karşısında yapayalnızlar. Türkiye'deki, en basit, emeklilik, sağlık hizmeti, araç, telefon, askerlik sorunlarının hiçbirini çözemediniz. Sizin ceberut uygulamalarınız nedeniyle yurt dışındaki insanımız artık imkânı olsa da çifte vatandaşlığı, Türk vatandaşlığını kabul etmiyor. Hiç sordunuz mu niye böyle diye? Biz sorduk, bakın ne diyorlar? "Cebimde Alman pasaportu varsa İstanbul'da havaalanında kimse beni göz altına alamaz." diyor. İşte, yarattığınız Türkiye tablosu budur!” “VİZESİZ AVRUPA HAYALİNİ BİZ HAYATA GEÇİRECEĞİZ” Konuşmasında cezaevlerinde tutuklu belediye başkanları, gazeteciler, hak savunucularının durumuna da dikkat çeken Çakırözer, “Türkiye'de demokrasi yok, hukuk yok, milyonların hür iradesini şafak baskınlarıyla zindanlarda gasp ediyorsunuz. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu hapiste, Hatay'ın oylarıyla Meclise gönderilen Can Atalay mahpus, AİHM, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Tayfun Kahraman rehin yıllardır. Televizyonlara hukuksuz el konulurken gazeteciler düşünceleri nedeniyle zindanda. İşte, bu yüzden siz Türkiye'yi Avrupa'ya sokamazsınız ama hiç kimse merak etmesin umutsuzluğa yer yok. Bu ülkenin itibarı yeniden yükseltilecekse bunu Trump'tan, Körfez saraylarından medet umarak değil Büyük Önderimiz Atatürk'ün çizdiği yoldan sapmadan tam bağımsızlık anlayışına, kurumsal devlete ve hukuk devletine dönerek mümkün olacaktır. Biz Cumhuriyet Halk Partililer Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel liderliğinde bu ülkenin pırıl pırıl gençleriyle demokrasiye, adalete inanan milyonlarca yurttaşımızla ülkemizi yeniden ayağa kaldıracağız, halkın iktidarını hep birlikte kuracak, yasaksız Türkiye'yi inşa edecek, vizesiz Avrupa hayalini biz hayata geçireceğiz” dedi.

Emekliler Aldıkları Maaşla Geçinemiyor! Haber

Emekliler Aldıkları Maaşla Geçinemiyor!

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, İktidar dar gelirliyi mecliste görüşmeleri devam eden vergi kanun teklifindeki düzenlemelerle daha ezdiğini belirterek, “Fakirden, fukaradan, dar gelirliden nasıl vergi alırız diye kanun teklifleri meclise getiriliyor” dedi. Gürer, AKP iktidarının özelleştirmeler, satışlar ve yanlış politikalarla ülke ekonomisini çıkmaza sürüklediğini ifade ederek, yurttaşların gerçek sorunlarının Mecliste konuşulmadığını söyledi. “FAKİRDEN VERGİ ALMADA UZMANLAŞTINIZ” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, konuşmasına siyasi iktidarın vergi politikalarını eleştirerek, “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının becerdiği, yaptığı en iyi işlerden biri yapılıyor: ‘Fakirden, fukaradan, dar gelirliden nasıl vergi alırız?’ diye bir torba kanun teklifi daha Meclise getiriliyor” diyen Gürer, gıdadan akaryakıta kadar her kalemde zamların yağmur gibi geldiğini söyledi. “Gıdaya zam, akaryakıta zam, vatandaşın kullandığı ürünlere zam… Yetmiyor, ardından dolaylı vergiler, ardı arkası kesilmiyor. Oysa vergide adalet beklenen ülkede adalet yerine ‘Daha çok vergi nasıl salarız, nasıl alırız?’ uygulaması gerçekleştiriliyor” sözleriyle siyasi iktidara yüklendi. “ÜLKENİN KAYNAKLARINI SATTINIZ, YİNE DE EKONOMİYİ DÜZELTEMEDİNİZ” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, AKP iktidarının yıllardır yaptığı özelleştirmeleri hatırlatarak, “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğundan bu yana özelleştirmeyle kamu fabrikalarını sattı, limanları sattı, enerji şirketlerini sattı; yetmedi,hazine arazilerini sattı, yine yetmedi, vatandaşlığı sattı. Ülke ekonomisini düzlüğe çıkaramadı. Ülke ekonomisini düzlüğe çıkaramayınca da sürekli getirdiği kanun düzenlemeleri, vatandaşın cebinde kalan ne var, onu nasıl alırım üzerine uygulanıyor,” diye konuştu. “VATANDAŞ ARIYOR, SORUNLARINI ANLATIYOR AMA MECLİSTE TARTIŞAMIYORUZ” Ömer Fethi Gürer, Meclise gelen her torba yasada yurttaşların yaşadıkları mağduriyetleri kendilerine ilettiğini belirterek, “Staj, çırak mağdurları arıyor, taşeronda kalanlar arıyor, çiftçi borçlarının ertelenmesini isteyenler arıyor, Covid mağdurları arıyor, 5 bin kısım prime takılanlar arıyor, 4 Aralık mağdurları arıyor.” Ancak bu sorunların Mecliste konuşulamadığını vurgulayan Gürer, “Neyi konuşuyoruz? Bürokratların hazırladığı, birinci parti milletvekillerine verdiği, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelip noktası dahi değişmeden Meclisten geçen kanunlarla işi sürdürüyoruz. Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisinin asli görevlerinden biri halkın sorunlarına çözüm üretmek.” Dedi. “EMEKLİ GEÇİNEMİYOR” CHP’li Ömer Fethi Gürer, emeklilerin durumuna da dikkat çekti: “Emekliler aldıkları maaşla geçinemiyor, seyyanen zam yapılsın talebinde bulunuyor; onlara kulak tıkanıyor. Suriyelilerden ilaç katkı payı alınmıyor, ülkemiz emeklisinden alınıyor; bunlarla ilgili düzenleme yapılsın diyoruz, duymuyorsunuz.”diye konuştu. “HAYVANCILIK BİTME NOKTASINDA” Ekonominin her alanda sıkıntıda olduğunu belirten Ömer Fethi Gürer, özellikle tarım ve hayvancılıktaki çöküşe dikkat çekti: “Hangi kente gitseniz insanlar yolunuzu kesiyor, yaşadığı mağduriyeti anlatıyor. Ekonomik anlamda büyük sıkıntı var, hayvancılık bitme noktasına gelmiş. 2010 yılından bu yana 10 milyon hayvan ithal etmişsiniz. Hayvancılık sorunlar bitmemiş; Et ve Süt Kurumu yurt dışından getirdiği ürünleri Türkiye’de üretilenlerin üstünde fiyatla piyasaya verip ticaret yapar hâle gelmiş.”dedi. “KAMUCULUK ORTADAN KALKTI, DEVLETİN HALK İÇİN OLDUĞU UNUTULDU” Gürer, sorunların temel nedenlerinden birinin kamucu anlayıştan uzaklaşılması olduğunu belirterek, “Kamucu bir anlayışa dönün. Bu ülkenin içinde bulunduğu sorunların en büyük nedenlerinden biri kamucu anlayıştan uzaklaşmak, devletin halk için olduğunu unutmak. Yalnızca belli bir kesim mutlu olsun diye çıkarılan bütün kanunlar azınlıklar için çıkarılmaz ki; azınlık mutlu olacak, çoğunluk eziyet çekecek. Böyle bir anlayıştan arınmak gerekiyor,” diye konuştu. “BİZİM KANUN TEKLİFLERİMİZ NEDEN GÜNDEME GELMEZ?” Ömer Fethi Gürer, CHP’nin sunduğu kanun tekliflerinin Meclis gündemine alınmamasını da eleştirerek, “Çiftçilerin borçları üç yıl ertelensin diyoruz. 10 milyon meyvede kayıp var, 2 yılda 8 milyon tahılda kayıp var bu yıl. Bu insanlar borcunu ödeyemiyor, haciz memurları kapıya dayanmış; ineğine, keçisine, traktörüne, arazisine el koyuyorsunuz. Gelin bunları öteleyelim.” “TARSİM’in yeniden yapılandırılması için kanun teklifi verdik. Borç ötelenmesi için kanun teklifi verdik. İcraları durdurun diye kanun teklifi verdik. Taşeronda olanları kadroya alın diye kanun teklifi verdik. Staj ve çırak mağdurları sigorta kartı aldığı gün sigortaları, yaşlılık sigortaları başlasın diye kanun teklifi verdik. Ya bunlardan hiçbiri bu Meclise gelmez mi?”dedi. “TORBA YASA VATANDAŞA FAYDA DEĞİL YÜK GETİRİYOR” Ömer Fethi Gürer, torba yasanın yine yurttaşın sırtına yük bindirdiğini söyleyerek bürokratik egemenliğe dikkat çekerek, “Torba yasa… İçine ne bulursanız atıyorsunuz ama vatandaşa hayrı bir şey yok. Bürokratların hazırladığı, milletvekillerinin imzasıyla gelen ve esas milletvekili kanun teklifi hazırlayacak anlayışından uzaklaşan bir düzenlemeyi burada yine konuşuyoruz,” dedi. “KONUT KREDİSİ FAİZ İNDİRİMİ DE GERİ ALINIYOR” Gürer, teklifin 2’nci maddesindeki düzenlemeyi de şöyle açıkladı: “2’nci madde diyor ki: ‘Hâlen konut kredisi alınan konutların mesken olarak kiraya verilmesi durumunda bu kredilere ilişkin ödenen faizler gider olarak dikkate alınabilmektedir.’ Yapılan değişiklikle kiraya verilen konutlar için yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri artık gider olarak indirilmeyecektir.” Dedi.

2026 Bütçesi İle Tam Bir Yıkım Dayatıyorlar! Haber

2026 Bütçesi İle Tam Bir Yıkım Dayatıyorlar!

KESK Eskişehir Şubeler Platformu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde devam eden bütçe görüşmeleri ile ilgili "Halk İçin Bütçe, Demokratik Türkiye" sloganıyla bir yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirildi. Köprübaşı'nda başlayan ve Yediler Parkı'nda sona eren yürüyüşe, KESK'e bağlı sendikaların Başkan ve üyeleri, CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, CHP İl Başkanı Talat Yalaz ve Yönetim Kurulu üyeleri, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Yeşildal, siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Yediler Parkı’nda sona eren yürüyüşün ardından bir açıklama yapan KESK Dönem Sözcüsü ve SES Eskişehir Şube Başkanı Umut Özge Yılmaz şu ifadelere yer verdi; "Değerli Basın emekçileri, sevgili Eskişehir Halkı Halk için bütçe demokratik Türkiye talebimiz ile konfederasyonumuz KESK bugün Samsun ve Adana’da, 29 Kasım’da da İzmir ve Van’da bölge mitingleri düzenliyor. Biz de bugün Eskişehir’de yerelimizden sesimizi duyurmak, taleplerimiz açıklamak için bu yürüyüş ve açıklamayı düzenledik. Buradan Samsun ve Adana mitinglerini selamlıyoruz. Hepimizi yakından ilgilendiren bütçenin TBMM’deki görüşmeleri devam ediyor. Kamu emekçisinden işçisine, gencinden çocuğuna, asgari ücretlisinden emeklisine, kadından küçük esnafına, çiftçisine kadar toplumun büyük çoğunluğunu oluşturanlar olarak mutlu olmanın, huzurlu ve sağlıklı kalmanın neredeyse imkansız hale geldiği zor bir süreçten geçiyoruz. Yıllardır bütçeler bizlerin ücretlerinden kesilen, attığımız her adımda ödediğimiz vergilerden, hatta adeta tuzak kurularak kesilen trafik cezalarından oluşuyor. Buna rağmen biz ne zaman bütçeden hakkımızı, insanca yaşamaya yetecek ücret, nitelikli kamusal hizmet istesek ülkeyi yönetenler her seferinde “bütçe imkanlarımız kısıtlı” dediler. Ama bizden toplanan vergileri bir avuç azınlığa faiz, teşvik, rant, hazine garantisi olarak aktardılar. Bütçeler siyasi metinlerdir. Türkiye’de merkezi yönetim bütçe yasası, yani genel bütçenin içeriği; toplumsal kaynağın nasıl oluşturulacağının ve kullanılacağının, mali kaynağın kimlerden alınıp kimlere verileceğinin bir göstergesidir. Yani genel bütçe hükümetlerin tercihinin halktan mı yoksa sermayeden mi yaptığının belgeleridir. 2002’de genel kamu hizmetlerine ayrılan pay %42 iken 2025’te %29,1’e düşmüştür. Kuşkusuz 2026 yılında da kamusal hizmetlere ayrılan payın düşüşü devam edecektir. Bu düşüş bizden alınan vergilerin bizim için kullanılmadığının kanıtıdır. Kısacası her bütçede bizim cebimizden aldılar. Zengine, patrona, yandaşa verdiler. Biz yoksullaştıkça onlar zenginleşti. Mecliste görüşülen 2026 bütçesi ile hepimizin geleceğini daha da karartmak istiyorlar. BES-AR Kasım 2025 verilerine göre Açlık sınırı 38.604 TL, yoksulluk sınırı 95.562 TL. biz kamu emekçileri ve emeklilerinin maaşlarına öngörülen artış ise sadece %16. 2026 BÜTÇESİNDEN KİMİN PAYINA NE DÜŞÜYOR? Mecliste görüşülen bütçeden emeği ile geçinenler olarak bizlerin payına daha fazla vergi, daha düşük ücret ve maaşlar, dolayısıyla yoksulluk ve adaletsizlik düşüyor. Bütçeden “aslan payı” yine patronlara, silah tüccarlarına, geçmediğimiz köprülerin yolların , gitmediğimiz hastanelerin, hava limanlarının müteahhitlerine veriliyor. Patronlardan, şirketlerden alınması gereken 2,5 trilyon TL vergiden, yani toplanacak her 100 TL verginin 18 TL’sinden istisna veya muafiyet denilerek baştan vazgeçiliyor. Bizlerden alınacak vergiler, harçlar enflasyon hedefinin en az iki katı arttırılırken, sermaye kesimlerinden alınması gereken Kurumlar Vergisi geçen yıla göre düşüyor. 2026 bütçesi ile tam bir yıkım dayatıyorlar. Bunun için demokrasinin son kırıntılarını dahi rafa kaldıran, halk iradesini yok sayan adımlar atmaktan geri durmuyorlar. Üstelik 2026 bütçe teklifi ile sosyal yardımlardan yararlananların sayısı bile azaltılıyor. YANİ 2026 BÜTÇESİNDEN BİZİM PAYIMIZA YİNE MÜCADELE DÜŞTÜ!!! KESK olarak bu yıkım bütçesini kabul etmiyoruz! Alın teri ile geçim savaşı veren milyonlar için, bizler için gittikçe ağırlaşan koşullar emekten, halktan yana bir bütçeyi yakıcı bir ihtiyaç haline getirmiştir. EMEKTEN VE HALKTAN YANA BİR BÜTÇE İÇİN: Bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımı için bütçenin halkın onayına sunulmasını, Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını; piyasalaştırılmasına, tasfiyesine özelleştirmelere son verilmesini, Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini, Emeğe kölelik dayatan politika ve uygulamalara son verilmesini, adeta seri cinayetlere dönüşen iş kazalarının engellenmesi için her türlü tedbirin alınmasını, Sefalet düzeyindeki asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çıkarılması ve asgari ücretle çalıştırmanın anayasada tanımlandığı biçimiyle daraltılmasını, Kamu emekçileri olarak grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırılıp, 4688 sayılı sendika yasasının değiştirilerek evrensel sendikal normlarla uyumlu hale getirilmesini, Maaşlarımızdaki kayıpların karşılanmasını, en düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını, bunun için mevcut Toplu Sözleşmenin derhal yenilenmesini, Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi her türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini, Tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini Gelir vergisi birinci dilim oranının %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin %10’da sabitlenmesini. Kar, faiz, servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını, Vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği projelerine ve Kur Korumalı Mevduat sistemine aktarılan hazine garantilerine son verilmesini, Vergilerimizin, ülkenin kaynaklarının güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın, üretimin arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmasını, Halk iradesini, hukukun üstünlüğünü, düşünce ve ifade hürriyetini, tüm yurttaşların eşit, özgür ve barış içinde yaşamasını temel alan bir ülke İSTİYORUZ! Bunun için; sadece kamu emekçilerini değil, “ülkede yaşanan sömürü ve kölelik düzenine itirazım var” diyen herkesi; tüm yurttaşlarımızı, tüm sendika ve konfederasyonları, emek ve demokrasi örgütlerini halktan, emekten yana bütçe talebini yükseltmeye, yoksulluğa karşı mücadelede birleşmeye çağırıyoruz."

CHP’li İbrahim Arslan’dan Cemevleri İçin Kanun Teklifi Haber

CHP’li İbrahim Arslan’dan Cemevleri İçin Kanun Teklifi

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, cemevlerinin hukuken ibadethane olarak tanınması için kapsamlı bir kanun teklifini TBMM’ye sundu. Teklif; farklı yasalardaki “ibadethane” tanımına cemevlerinin açık şekilde eklenmesini, böylece Alevi-Bektaşi yurttaşların yıllardır yaşadığı eşitsizliğin giderilmesini amaçlıyor. Bahçeli’ye gönderme: “Cemevleri ibadethanedir diyorsanız, gelin gereğini yapalım.” Teklifi sunarken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kısa süre önce yaptığı “Cemevleri ibadethanedir” açıklamasını hatırlatan Arslan şunları söyledi: “Herkes eteğindeki taşı döksün. Madem cemevleri ibadethanedir diyorsunuz, işte kanun teklifi… Buyurun, samimiyet testine.” Teklif ne getiriyor? . Cemevleri tüm mevzuatta resmen ibadethane sayılıyor. . Elektrik, su ve vergide diğer ibadethanelerle eşit haklar sağlanıyor. . Belediye hizmetleri cemevlerine eşit şekilde sunuluyor. . İmar planlarında ve TOKİ projelerinde cemevlerine ibadet alanı ayrılması zorunlu hale geliyor. . Cemevlerine yönelik saldırılar, diğer ibadethanelere yapılan saldırılarla aynı cezai koruma kapsamına alınıyor. . Geçmişte el konulmuş veya işlevi değiştirilmiş cemevlerinin yeniden ibadete açılması öngörülüyor. “Bu bir tartışma değil, hakkın teslimidir” Arslan açıklamasında: “Bu teklif kimseye karşı değil, herkes için. Eşit yurttaşlığa, inanç özgürlüğüne ve toplumsal barışa hizmet ediyor. Kim neye inanıyorsa ona saygı duyan bir devlet düzeni istiyoruz.” dedi. “Bugün konuşanlar yarın oylayacak… Herkes tavrını görecek.” Arslan bütün siyasi partilere çağrı yaptı: “Artık sözün bir anlamı yok. TBMM’de hep birlikte göreceğiz: Cemevlerini ibadethane olarak kabul edenler kim, etmeyenler kim?”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.