SON DAKİKA
Hava Durumu

#Türkiye Büyük Millet Meclisi

Porsuk Haber Ajansı - Türkiye Büyük Millet Meclisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gençlerin, Öğrencilerin Günlerini, Geleceğini Çalmayın! Haber

Gençlerin, Öğrencilerin Günlerini, Geleceğini Çalmayın!

İBB Başkanı ve 15,5 milyonun Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu için yapılan protestolarda gözaltına alınan ve tutuklanan üniversite öğrencileri ile gençlere yaşatılan hukuksuzlukları Meclis gündeminde dile getiren CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gençler için özgürlük istedi. Çakırözer, “TBMM'den vicdanıyla hareket eden hakim ve savcılara sesleniyoruz; 'özgürlük ve adalet' istedi diye 80 genç hala hukuksuzca cezaevinde! Ülkemizin geleceği gençlerimizin bir gün dahi cezaevinde olmaması gerekir! Gençlerin, öğrencilerin günlerini, geleceğini çalmayın! Gençleri, üniversite öğrencilerini derhal serbest bırakın!” çağrısını yaptı. “GENÇLER HUHUKSUZLUKLARA KARŞI ÇIKTI” CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı söz alarak CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için yapılan eylemlerde gözaltına alınan ve tutuklanan gençlerin, öğrencilerin durumunu gündeme getirdi. Cezaevinde bulunan 80’den fazla öğrencinin en kısa sürede serbest bırakılması çağrısı yapan Çakırözer, şunları söyledi: “Bir ülkenin dünyadaki gücünü, büyüklüğünü belirleyen en önemli kriter, yurttaşlarının ne kadar adaletle yönetildiğidir. İşte, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 34 ne diyor: ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.’ Koltuğunu kaybedeceğini anlayan tek adam iktidarı, 19 Mart sivil darbesiyle milyonların Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nu tutukladı. İradesine sahip çıkan, adaletsizliklere sesini çıkaran milyonlar Saraçhane'ye, şehirlerdeki meydanlara aktı. Üniversitelerde gençler bu hukuksuzluğa karşı çıktı, sesini yükseltti. Peki, yirmi üç yıldır bu ülkeyi yöneten bu iktidar olarak siz ne yaptınız? Geleceğimiz gençlerimiz ile üzerine titrediğimiz polislerimizi karşı karşıya getirdiniz.” “BAYRAMDA CEHENNEMİ YAŞATTINIZ” Türkiye’nin dört bir yanında binlerce öğrencinin Ekrem İmamoğlu'na özgürlük istedikleri için şiddetle, darpla gözaltına alındığını aktaran Çakırözer, “Kolu kırılanlar, dişi dökülenler, gözü moraranlar, psikolojisi bozulanlar hiçbirine acımadınız. Saatlerce ters kelepçeyle aç, susuz, tuvaletsiz bıraktınız. Delilsiz, sadece gözaltı fotoğraflarıyla bu çocukları tutuklayıp bayramda günlerce cehennemi yaşattınız. İşte, utanarak gösterdiğim fotoğraflar... Bu morluklar gördüğü polis şiddeti sonucu oluştu. Savcısı, hâkimi, emniyeti, valisi, hepsinin haberi var ve bu görüntülerden yüzlerce binlercesi var” dedi. “BU ÇOCUKLAR SİZE NE YAPTI! CİNAYET Mİ İŞLEDİLER, ÇETE Mİ KURDULAR?” TBMM’den “Bu çocuklar ne yaptı size?” diye soran Çakırözer, şöyle konuştu: “Cinayet mi işledi, çete mi kurdu? Gözüne, ağzına biber gazı sıkacak, tekme tokat orantısız güç kullanacak kadar öfkelenmeniz için ne yaptılar? Hepsi bizim evlatlarımız, bu ülkenin yetiştirdiği pırıl pırıl gençler ve meydanlarda tek istedikleri şey adalet ve özgürlük ama Türk Bayrağı açmak bile suç oldu iktidarınızda. Hatta gençler cezaevindeyken bile yeni suç iddianameleri ürettiniz, delilsiz, belgesiz. Günlerce aynı kıyafetlerle hijyenden uzak eziyet ettiniz. ‘Hastayım’ dediler, ilaçları vermediniz, doktor yüzü göstermediniz. ‘Sınavım var, ders çalışayım’ dediler, ders notlarını vermediniz. Gençleri ya en tehlikeli mahkûmlarla IŞİD'çilerle, çetelerle aynı koğuşa koydunuz ya da betonda yatırdınız. En vicdansızı da anaları babaları günlerce çocuklarından habersiz bıraktınız.” “SINAVINA GİREMEYEN, İŞİNDEN OLANLAR VAR” Bayram boyu kurdukları dayanışma ağıyla ailelerin, milletvekillerinin, baroların, gönüllü avukatların, cezaevlerindeki gençlerin mağduriyetlerine çare aradığını belirten Çakırözer, “Suçlamaların yatarı dahi olmamasına rağmen bu gençlerin çoğunun on beş yirmi gün boyunca özgürlüğünü çaldınız. Şu anda hâlâ 80 evladımız Silivri'de, İzmir'de, Bursa'da hukuksuzca cezaevinde. Derslerine katılamadığı için sınavına giremeyen, yıl kaybetme riski yaşayan var, çalışıp ailesine bakan, tutuklanınca işinden olanlar var, hâlâ ilaca erişimde sıkıntı var” dedi. “GENÇLERİ DERHAL SERBEST BIRAKIN!” “Gazi Meclisten hâlâ vicdanıyla hareket eden hâkim ve savcılara çağrıda bulunuyorum: Artık yeter, Anayasa'mıza uyun! Bu zorba iktidarın susturmaya çalıştığı bu gençlerimizin cezaevinde bir gün bile olmaması gerekir” diyen Çakırözer, şu çağrıyı yaptı: “18 Nisan’da ve sonrasında duruşmaları var, duruşmayı dahi beklemeden bu gençlerimizi derhâl serbest bırakın. Bu gençlerimiz normal hayatlarına, okullarına, eğitimlerine, ailelerine dönsün, yurtlarını, okullarını kaybetmesin. Bu çocuklar ülkemizin geleceği! Gelecek korkuyla, zindanla değil, gençlere duyulan güvenle yazılır. 19 Mart sivil darbesine karşı çıktıkları için bu zorba iktidar tarafından hukuksuzca tutuldukları zindanlardan ‘Yine de adalet ve özgürlük’ diye haykıran gençlerimizi selamlıyor ve dayanışma duygularımızı gönderiyorum. Bir başka selam da bu iktidarın kayırmacı, keyfî, liyakatsiz atamaları karşısında Türkiye'nin dört bir yanında öğretmenlerine sahip çıkan lise öğrencilerine. Sizler bizlerin umudumuzsunuz, bizler de sizlerin ve öğretmenlerinizin sonuna kadar yanınızda olacağız.”

CHP'li Çakırözer Gözaltı ve Tutuklamaları Meclis Gündemine Taşıdı Haber

CHP'li Çakırözer Gözaltı ve Tutuklamaları Meclis Gündemine Taşıdı

Türkiye genelinde devam eden protestolarda üniversite öğrencileri ile gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamaları Meclis gündemine taşıyan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, hukuksuzca gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşların serbest bırakılması çağrısında bulundu. Eskişehir’den İstanbul’a Ekrem İmamoğlu’na destek için giden üniversite öğrencisi Berkay Gezgin ve Türkiye’nin dört bir yanında tutuklanan öğrencilere dikkat çeken Çakırözer, “Ekrem'leri, Berkay'ları hapsetseniz dahi umudu asla yenemeyeceksiniz, yok edemeyeceksiniz! Suçsuz yere özgürlüğü çalınan o gençleri derhal serbest bırakın” dedi.  Çakırözer protestoları takip ederken gözaltına alınan 11 gazeteciden 7’sinin tutuklanmasına da tepki göstererek, “Gerçekleri ortaya koymak, halkın haber alma hakkını savunmak, yurttaşın protesto özgürlüğünü haberleştirmek suç değildir. Gazetecileri serbest bırakın!” çağrısını yaptı.  Çakırözer, ülke genelindeki protestolardan gelen görüntülerin TRT ekranlarına yansıtılmamasına da tepki göstererek, “Türkiye ayakta, 86 milyonun vergilerini hoyratça kullanan kanallarda tek saniye görüntü yok! 20 yılda 12 milyar dolar toplayan TRT, bir saniye dahi göstermiyor! Bu yüzden bizi görmeyeni biz de görmüyor, boykot ediyoruz” dedi. BERKAY’IN MESAJINI MECLİS’TE OKUDU: “UMUT BİZİM…” CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye genelinde devam eden protestolar ile bu protestolarda gözaltına alınan ve tutuklanan gençler ile gazetecileri Meclis gündemine taşıdı. Hukuksuzca tutuklanan üniversite öğrencileri ile gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunan Çakırözer, “Suçsuz yere özgürlüğünü çaldığınız insanları derhal serbest bırakın” dedi. 23 yıllık AKP iktidarında Türkiye’nin demokraside, hukukta, özgürlüklerde diplerde; zulümde, adaletsizlikte, kul hakkı yemede dünya lideri yapıldığını söyleyen Çakırözer, Eskişehirli üniversite öğrencisi ‘Her şey çok güzel olacak’ sloganının mimarı Berkay Zengin ve üniversite öğrencilerine yönelik gözaltı ve tutuklamalara tepki gösterdi. “HUKUKUSUZLUĞA DİRENEN GENÇLERİ GAZLA KORKUTUYORSUNUZ” Çakırözer şunları söyledi: “Önce başkanları zindana attınız, sonra da hukuksuzluklara direndiler diye ülkemizin geleceği gençlerimizi gazla, copla, suyla, gözaltılarla sindirmeye, korkutmaya çalışıyorsunuz. Eskişehirli üniversite öğrencisi Berkay Gezgin'i niye tutukladınız? Kim bu Berkay? Altı yıl önce ‘Her şey çok güzel olacak’ sloganıyla Türkiye'ye umut olan evladımız. İstanbul'a giderken otogardan paylaşım yapmış ‘Eskişehir'den İstanbul'a Ekrem Başkanın yanına gidiyorum. Baskıya, hukuksuzluğa karşı dimdik duruyoruz. Boyun eğmeyen herkese bin selam olsun. Umut bizim, gelecek bizim’ Berkay'ın dediği gibi, umut bizim, gelecek bizim.  Siz Ekrem'leri, Berkay'ları hapsetseniz dahi işte bu umudu asla yenemeyeceksiniz, yok edemeyeceksiniz. Suçsuz yere özgürlüğü çalınan o gençleri derhal serbest bırakın.” “MİLYONLARIN PROTESTO HAKKINI HABERLEŞTİRMEK SUÇ DEĞİLDİR” Türkiye’nin dört bir yanında devam eden protestoları takip eden gazetecilere yönelik tutuklamalara da tepki gösteren Çakırözer, “Gerçekleri ortaya koymak, halkın haber alma hakkını savunmak, yurttaşın protesto özgürlüğünü haberleştirmek suç değildir. Gazetecilere yönelik baskı ve gözdağına derhal son verin” çağrısını yaptı. Son 24 saatte 11 gazeteci gözaltına alındığını ve 7 gazetecinin tutuklandığını dile getiren Çakırözer, “Tek işi sahada olanı biteni aktarmak, elinde mikrofonu, kamerasından başka bir şey yok, yaka paça gözaltı, sonra tutuklama. Neymiş? Gazeteciler eylem yönlendiriyormuş. İşte, NOW Haber muhabiri Ali Onur Tosun, işini yaptı, haber takibi yaptı diye bugün tutuklandı. ‘Doktorların demokrasi yürüyüşünü takip için görevdeydim’ diyor, basın kartı üzerinde, televizyonda haberi yayınlanmış ama hâlâ ‘Sen gazetecilik yapmadın’ diye sırf gözdağı vermek için zindana atılıyor. ‘Gösteri yasağı vardı, niye gittin?’ diye Zeynep Kuray tutuklanıyor ‘Ben gazeteciyim, giderim’ diyor, dinletemiyor! AFP foto muhabiri Yasin Akgül üzerinde fotoğraf makinesi var ‘Benim görevim fotoğraf çekmek’ diyor, dinletemiyor, tutuklanıyor. Foto muhabirleri Kurtuluş Arı, Gökhan Kam, Bülent Kılıç, gazeteci Hayri Tunç'la birlikte hepsi bu akşam ailesinden, özgürlüğünden mahrum.  Hatta cezaevlerini suçsuz, günahsız başkanlarla, öğrencilerle, siyasetçilerle öylesine doldurmuşsunuz ki gazetecileri yerleştirecek cezaevi de bulamıyorsunuz, dolaştırıp duruyorsunuz. Bu gazetecileri derhâl serbest bırakın” diye konuştu. “SARAÇHANE’Yİ BİR DAKİKA GÖSTERMEYENLERİ BOYKOT EDİYORUZ” Çakırözer, geliri kamu kaynaklarından oluşan TRT’nin CHP lideri Özgür Özel’in konuşmaları ile Saraçhane’deki protestoları ekrana taşımamasına da tepki göstererek, partisinin boykot çağrısını yeniledi. Çakırözer, şunları söyledi: “Türkiye ayakta, milyonlar hukuksuzluklara karşı meydanlarda, dünya basını manşetlere çekmiş, dakikalarca gösteriyor ama bakıyorsunuz, 86 milyonun vergilerini hoyratça kullanan kanallarda tek saniye görüntü yok. Cebimizdeki telefondan, evdeki ofisteki, televizyondan, bilgisayardan, radyodan, koldaki saatten binlerce lira pay alıp bandrol ücreti toplayan yirmi yılda 12 milyar dolar toplayan TRT bir saniye dahi göstermiyor. Kimin parası? Benim, sizin, hepimizin bütçesi ama Saraçhane'yi, Beyazıt'ı, ODTÜ'yü bir saniye dahi vermiyor. Kamu bankalarının sadece bir yılda 5-6 milyarlık bütçesini hortumlayan kanallar, milyonların mücadelesini, onların sözcüsü Genel Başkanımız Özgür Özel'i görmezden geliyor. İşte bu yüzden, bizi görmeyeni biz de görmeyeceğiz. Halkın vergileriyle ayakta durup, halkın sesini duymayan, duyurmayanları boykot ediyoruz. Bu düzen böyle gitmez, gitmemeli diyen herkese de ‘Boykot yap’ diyoruz.”

CHP’li Çakırözer Eskişehir’de Sıvası Çöken Okulu Gündeme Taşıdı Haber

CHP’li Çakırözer Eskişehir’de Sıvası Çöken Okulu Gündeme Taşıdı

Eskişehir'de bir lisenin tavan sıvasının çökmesi sonucu 4 öğrencinin yaralanması, eğitim camiası, öğrenci ve aileleri arasında büyük endişe yarattı. Eskişehir’de lisede ders esnasında meydana gelen çökmeyi Meclis gündemine taşıyan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması talebiyle soru önergesi verdi. Çakırözer, “Okulda tavandaki sıva çökmesi sonucu öğrencilerimiz kafalarından ve vücutlarının çeşitli bölgelerinden yaralanmış. Eğitim camiası, aileler tedirgin. Bazı öğrenciler ‘deprem oldu’ zannettik diyor. Evlatlarımızın, öğretmenlerimizin güvenliği her şeyden önemli. Okullarımızın güvenli hale getirilmesi ve eğitimin engellenmemesi için gerekli önlemler derhal alınmalı” dedi. “EVLATLARIMIZI TEDİRGİN ETMEYE KİMSENİN HAKKI YOK” CHP Milletvekili Utku Çakırözer Eskişehir Yunusemre Endüstri ve Teknik Anadolu Lisesi'nde ders işlendiği sırada meydana gelen çökmeyi Meclis gündemine taşıyarak, Eskişehir’deki okul binalarının yapısal güvenliği ve fiziksel durumuna ilişkin yapılan denetimleri Bakan Yusuf Tekin’e sordu. Okulda meydana gelen çökme sonrası öğrencilerin, öğretmenlerin ve ailelerin büyük tedirginlik yaşadığını belirten Çakırözer, okul binalarının güvenliğinin sağlanması ve eğitim ortamının iyileştirilmesi konusunda Eskişehir’de yapılan çalışmaları Bakan Tekin’e sordu. Eskişehir’de okullarda yaşanan yapısal ve fiziksel sorunların çözüme kavuşturulmasına ilişkin eğitim camiasından, sendikalardan ve ailelerden gelen taleplerin dikkate alınması gerektiğini belirten Çakırözer, “Yaşanan çökme sonucu okulda öğretmenlerimiz, öğrenciler, aileler tedirgin. Bu tedirginliği yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Eğitim yuvalarımızın güvenliği herkesin ilk önceliği olmalı. Hem Eskişehir’de hem de Türkiye’nin dört bir yanında okullarda tadilat bakım konusunda yaşanan sıkıntılar bir an önce giderilmelidir” dedi. “OKULLARIN GÜVENLİĞİ İÇİN HANGİ DENETİMLERİ YAPTINIZ?” Çakırözer Bakan Tekin’in yanıtlaması talebiyle verdiği önergede şu sorulara yanıt istedi: “Okullarda bu tür kazaların önüne geçilmesi, öğrencilerin güvenliğinin sağlanması ve okulların fiziksel yapılarının denetlenmesi için Bakanlığınızca hangi çalışmalar yürütülmektedir? Eskişehir’de okul binalarının yapısal güvenliği, deprem risk analizleri ve fiziksel durumuna ilişkin hangi çalışma ve denetimler yapılmaktadır? Yapılan denetim ve çalışmalar sonucu riskli bulunan okul binası sayısı nedir? Bu binalar hangileridir? Yunusemre Endüstri ve Teknik Anadolu Lisesi'nin yapısal güvenliği ve fiziksel durumuna ilişkin son denetimler ne zaman ve nasıl yapılmıştır? Okulda eğitim veren öğretmenler ile eğitim gören öğrencilerin güvenliğine ilişkin hangi önlemler alınmıştır?”

Hayvancılıkta Yaşanan Sorunları Meclis Araştırmalıdır Haber

Hayvancılıkta Yaşanan Sorunları Meclis Araştırmalıdır

CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, “Türkiye'de tarım sektörü artan maliyetler, yetersiz destek politikaları ve plansız uygulamalar nedeniyle giderek daha fazla dar boğaza sürükleniyor. Üreticinin girdi maliyetleri karşısında direnme gücü azalırken alınan kararlar, çiftçiyi ve hayvancılıkla uğraşanları daha da zor bir sürece sokuyor.” dedi. GİDERLER ARTIYOR Gürer, “Büyükbaş hayvanlara takılan zorunlu kulak küpesi ücretlerine yapılan son dönemdeki yüzde 43,75’lik zam tartışılmaktadır. Türkiye'de yaklaşık 16,5 milyon büyükbaş hayvan olduğu düşünüldüğünde, sektöre yüklenen toplam maliyet önemli bir rakama ulaşmaktadır. Bu yeni maliyet kaleminin doğrudan üreticinin cebinden çıkmadığı öne sürülmektedir. Kulak küpesi ücretinin üreticiye ödenmesi gereken devlet desteklerinden mahsup edilerek kesileceği belirtilmektedir. Yem fiyatları yüzde 80’e yakın artmış, veteriner ve ilaç giderleri yüzde 100’ü aşan oranlarda yükselmiş, akaryakıt fiyatları yüzde 120 artmıştır. Çiğ süt üreticisinin maliyetleri hızla yükselirken satış fiyatları maliyet artışına oranla geride kalmıştır.” ifadelerini kullandı. DESTEKLER YETERSİZ CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Hayvancılıkta yeterli destek verilmemesi ve yanlış politikalar nedeniyle birçok küçük ve orta ölçekli işletme sektörden çekilmek zorunda kalmıştır. Türkiye'nin hayvancılık alanında kendine yetebilen bir ülke olması gerekirken, son yıllarda artan ithalat politikaları ve üreticiyi desteklemeyen kararlar nedeniyle dışa bağımlılık giderek artmaktadır. Son yıllarda hayvancılık sektörüne verilen teşviklerin toplam miktarı, girdi maliyetlerindeki artışa oranla yeterli değildir. Özünde hayvancılık politikasının temel amacı, üretimi artırmak ve üreticiyi desteklemek olmalıdır. Ülkemizde hayvancılığın sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından alınan kararların üretici üzerindeki etkilerinin tüm yönleriyle araştırılması, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla bu konuda Anayasa’nın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.” dedi.

Kamu Mühendisleri Yoksulluk Sınırında Yaşamaya Mahkûm Ediliyor Haber

Kamu Mühendisleri Yoksulluk Sınırında Yaşamaya Mahkûm Ediliyor

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü’nün, kamu mühendislerinin mağduriyetlerinin giderilmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi amacıyla Meclis’e sunduğu kanun teklifi Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Süllü, “Yıllardır büyük mağduriyet yaşayan ve hakları için mücadele eden kamu mühendislerinin hakları teslim edilene kadar yanlarında olacağız” dedi. "Kamuda Mühendislerinin Mağduriyeti Yıllardır Görmezden Geliniyor" TBMM Genel Kurulu’nda CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, kamu mühendislerinin mağduriyetlerini giderecek kanun teklifi üzerine konuştu. Emekli Sandığı Kanunu, Devlet Memurları Kanunu ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifinin, kamuda görev yapan teknik hizmetler sınıfındaki mühendis, mimar, şehir plancısı gibi meslek gruplarının çözülemeyen sorunlarına çare olacağını belirten Süllü, "Bu meslek grupları, kamu projelerinin planlama, yapım, üretim, düzenleme ve denetleme gibi kritik aşamalarında yer almaktadır. Devletin temel görevlerini yerine getiren bu personelin sorunları yıllardır görmezden geliniyor" diye konuştu. "Mühendislik ve Mimarlık Disiplinleri Can ve Mal Güvenliğini Doğrudan Etkiliyor" Son yıllarda yaşanan deprem felaketleri, maden faciaları, sel baskınları ve yangınların, mühendislik ve mimarlık disiplinlerinin kritik önemini acı bir şekilde hatırlattığını ifade eden Süllü, "Bu meslek gruplarının taşıdığı teknik, mali ve hukuki sorumluluk uzun yıllar boyunca devam etmektedir. Öte yandan, siyasi baskı ve güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle de büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadırlar" dedi. "Kamu Mühendisleri Yoksulluk Sınırında Yaşamaya Mahkûm Ediliyor" Mühendislerin ve teknik personelin özlük ve sosyal haklarındaki adaletsizliklerin giderek derinleştiğini belirten Süllü, "Geçmişte eşdeğer meslek gruplarıyla benzer maaş alan kamu mühendisleri, son yıllarda büyük bir kayıp yaşamıştır. Ocak ayında memur maaşlarına yapılan yüzde 11,54'lük zamla birlikte, kamuda göreve yeni başlayan bir mühendisin maaşı 58 bin TL'de kalmıştır. Oysa yoksulluk sınırı 68 bin TL'yi geçmiştir. Devletin milyarlık projelerine imza atan kamu çalışanları, ekonomik sıkıntılarla boğuşmaya mahkûm edilmektedir" diye belirtti. "Verilen Sözler Tutulmadı" Kamu mühendislerinin yıllardır seslerini duyurmaya çalışmasına rağmen iktidar tarafından hiçbir adım atılmadığını vurgulayan Süllü, "Cumhurbaşkanına mektup yazdılar, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 2023 yılı içinde kapsamı geniş bir çalışmanın yapılacağını söyledi. Ancak Vedat Bilgin gitti, Vedat Işıkhan geldi ve yıl 2025 oldu. Hâlâ bir adım atılmış değil" diye konuştu. "Mühendisler Beyin Göçü Veriyor, Kamuda Nitelikli Personel Azalıyor" TÜİK verilerine göre, yurt dışına giden üniversite mezunları arasında ilk sırayı mühendislerin aldığını belirten Süllü, "İyi eğitimli ve ülkeye katkı sunabilecek beyinlerimiz, özlük haklarındaki yetersizlik ve ekonomik koşullar nedeniyle yurt dışına gitmektedir. Aynı zamanda, özel sektörün daha cazip koşullar sunması nedeniyle, bu meslek grupları kamuyu tercih etmemektedir. Sonuç olarak, kamuda nitelikli iş gücü eksikliği yaşanmaktadır" diye belirtti. "Gelin, Kamu Mühendislerinin Haklarını Teslim Edelim" Kamu teknik personeli için geniş bir unvan skalasında mali, sosyal ve özlük haklarının iyileştirilmesi ve bir meslek kanunu çıkarılması gerektiğini ifade eden Süllü, "Bu kanun teklifi sadece bir maaş düzenlemesi değil, kamu mühendislerinin hak ettikleri itibara kavuşması ve yaşam standartlarının iyileştirilmesine yönelik bir adımdır. Gelin, bu adaletsizliği hep birlikte sona erdirelim" dedi.

İklim Kanunu Doğa Talanını Meşrulaştırıyor Haber

İklim Kanunu Doğa Talanını Meşrulaştırıyor

CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, ekoloji örgütleri, sendikalar ve meslek örgütlerinin bileşeni olduğu İklim Adaleti Koalisyonu ile birlikte TBMM’de düzenlediği ortak basın toplantısında İklim Kanunu teklifine tepki gösterdi. Milletvekili Sarıbal, İklim Kanunu teklifinin doğayı koruma amacı taşımadığını, aksine sermayeye yeni rant alanları açan ve ekolojik yıkımı derinleştiren bir düzenleme olduğunu belirterek, doğaya karşı işlenen suçlara karşı ağır yaptırımlar getiren bir Ekokırım Yasası çıkarılmadan çevreyi korumanın mümkün olmayacağını vurguladı. Sarıbal, “Kim olursa olsun, doğaya, tarıma, çevreye ne yapamayacağını ve buna aykırı hareket ettiğinde neyle karşılaşacağını bilmelidir. Suçu işledikten sonra ‘düzenleme yapalım, idare edelim’ anlayışıyla bir yere varamayız” dedi. “BU KANUN, DOĞA VE İNSAN YERİNE SERMAYEYİ KORUYOR” İklim Kanunu teklifinin, halkın ve doğanın ihtiyaçlarını göz ardı ettiğini belirten Sarıbal, şu noktalara dikkati çekti: “Kanunda fosil yakıtların kaldırılmasına dair hiçbir madde bulunmuyor. Ormanların kesilmesini yasaklayan düzenlemeler yer almıyor. Maden tahsislerini durduracak bir karar bulunmuyor. Su kaynaklarının verimli kullanımı için bütçe ayrılmıyor. Buna karşılık teklifte, ‘yeşil büyüme’, ‘sürdürülebilir kalkınma’ ve ‘2053 sıfır emisyon hedefi’ gibi kavramlarla sermayenin ihtiyaçları önceleniyor. Bu süslü lafların arkasında, doğanın ve emeğin piyasa koşullarına teslim edilmesi yatıyor. Doğayı ve toplumu önceleyen halkın İklim Kanunu için kömür ve fosil yakıtlardan çıkış için net bir plan hazırlanmalı. Ekolojik yıkıma neden olan madencilik, enerji ve sanayi politikaları gözden geçirilmeli. Kuraklık, sel ve yangın gibi iklim krizinin etkilerine karşı uyum politikaları geliştirilmeli. Doğal ekosistemleri koruyacak tarım politikaları oluşturulmalı. İklim suçlarına karşı denetim ve yaptırımlar getirilmelidir” diye konuştu.

Gazetecilerin Özgürlüğünü Çalanlardan Hesap Sorulmalı Haber

Gazetecilerin Özgürlüğünü Çalanlardan Hesap Sorulmalı

TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şubat ayı Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıklayan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, yılın en kısa ayında gazetecilerin 45 kez hakim karşısına çıktığını, gözaltına alınan 18 gazeteciden 8’i tutuklandığını söyledi.  Gazetecilerin haksız, hukuksuz gözaltına alınmasının, tutuklanmasının basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına darbe vurduğunu söyleyen Çakırözer, Halk TV davasında gazetecilere verilen beraat kararlarını hatırlatarak, gazetecilerin haksız, hukuksuz cezaevinde tutulması kararını veren hakim ve savcılardan hesap sorulması çağırısında bulundu. Çakırözer, “Gazetecileri, sanatçıları, aydınları, hak savunucularını apar topar cezaevinde gönderen savcı ve hakimlere bu beraat kararlarını hatırlatmak istiyorum.  Suat Toktaş’ın yaşamından tam 34 gün çalındı. Sadece düşüncesi nedeniyle gazeteciler, avukatlar, hak savunucuları zindanda. Bu insanların hukuksuzca gözaltına, tutuklanmasına neden olan ve sonrasında hatalı olduğu ortaya çıkan ve beraat kararları verilen davalarda, en başında bu hukuksuz kararları veren yargıçlar sorumlu tutulmalıdır. Rahatlıkla bu davayı açanlara ve yeterli delil olmadığı halde bunu reddetmeyip yargılamayı yapanlardan hesap sorulmalıdır! İnsanların özgürlüklerinden, hayatlarından böyle rahatlıkla çalınmamalıdır” dedi. GÖZALTINA ALINAN 18 GAZETECİ’DEN 8’İNE TUTUKLAMA CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şubat ayı Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıkladı. Rapora göre son bir ayda ifade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan ihlaller şöyle: İlke TV’den Ercüment Akdeniz ve Elif Akgül, Kentim Şişli gazetesi sahibi Saime Oğuzhan, Kaos GL Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında tutuklanırken, Bursa Muhalif gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ozan Kaplanoğlu 2013 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a 'hakaret' suçlamasıyla hakkında açılan dava kapsamında 12 yıl sonra cezaevine kondu.       Gazeteciler Orhan Bursalı, Özlem Gürses ve Nevşin Mengü hakkında yazı ve paylaşımları gerekçe gösterilerek hapis cezaları verildi. HABERE DE PROTESTO TAKİBİNE DE GÖZALTI Sabah muhabirinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na ziyaret haberini yeniden haberleştiren Birgün internet sitesi yöneticileri Uğur Koç, Berkant Gültekin ve Yaşar Gökdemir gözaltına alındı.  Van’da kayyum protestolarını takip eden 6 gazeteci ile Mersin’de Sami Yılmaz soruşturmalar kapsamında gözaltına alındı.       Gazeteci Murat Ağırel ve ailesi ölümle tehdit edildi. Birgün’den İsmail Arı hakkındaki iddiaları haberleştirdiği MHP milletvekilinin şikayeti, aynı gazeteden Sarya Toprak ise kadına şiddet haberinde ismi geçen zanlının şikayeti üzerine ifade verdi.       Dezenformasyonla mücadele gerekçesiyle Meclis’ten geçen ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu’ da içeren sansür yasası bu ay da gazeteciler aleyhine işletildi. Birçok gazeteci hakkında yaptıkları haber ve paylaşımlar nedeniyle soruşturma ve suç duyuruları yapıldı.       TBMM önünde ‘çoklu baro’ yasasına karşı protestoları takip ederken darp edilerek gözaltına alınan ve yargılanan gazeteci Sibel Hürtaş hakkında bu kez de polislere ‘işkenceci’ dediği için yeni dava açıldı.  RTÜK’TEN KANALLARA İNCELEME, TEHDİT VE CEZA RTÜK Başkanı haber bültenlerinde ‘ülkede olumlu olaylar yaşanmadığı algısı yaratıldığını’ öne sürerek kanallara en üst sınırdan yaptırım tehdidinde bulundu.       Tehditler şubat ayında gerçeğe de dönüştü. RTÜK 'Karamsar tablo çizmek', 'yorum yapmak', 'toplumu yanlış yönlendirmek' ve 'ailevi değerlere aykırılık' gibi gerekçelerle TELE1, Halk TV, NOW TV ve SZC TV'ye cezalar verdi.       İstanbul Başsavcılığı’nın talebiyle Gezi Parkı soruşturması kapsamında medyanın 12 yıl önceki yayınları da incelemeye alındı.       İfade ve basın özgürlüğü alanındaki ihlallerden biri olarak karşımıza çıkan erişim engellerine şubat ayında da devam edildi. Çok sayıda haber sitesinin yanı sıra gazeteciler Fehim Işık, Hayko Bağdat ve Metin Cihan’ın X hesaplarına erişim engeli getirildi. “HUKUKSUZCA ÖZGÜRLÜKLERİ ÇALANLARDAN HESAP SORULMALI” Bilirkişi davasında 34 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu kalan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ve Halk TV çalışanlarına ilk duruşmada verilen beraat kararı da Çakırözer’in raporuna yansıdı. Çakırözer, Suat Toktaş ve Halk TV çalışanlarına verilen beraat kararı sonrasında, haksız, hukuksuz yere gazetecilerin özgürlüğünü çalanlardan hesap sorulması çağrısında bulunarak şunları söyledi: “Gazetecileri, sanatçıları, aydınları, hak savunucularını apar topar cezaevinde gönderen savcı ve hakimlere bu beraat kararlarını hatırlatmak istiyorum.  İnsanların özgürlüğünü çalmak bu kadar kolay olmamalı. Bu insanların hukuksuzca gözaltına, tutuklanmasına neden olan ve sonrasında hatalı olduğu ortaya çıkan ve beraat kararları verilen davalarda bu hukuksuz kararları veren yargıçlar sorumlu tutulmalıdır. Rahatlıkla bu davayı açanlara, bunu reddetmeyip yargılamayı yapanlardan hesap sorulmalıdır! Suat Toktaş kararı bağlamında geçmişte var olan bu düzenleme yeniden düşünülmeli. Hakimler ellerinde yeterli delil olmadan gazetecileri, aydınları, hak savunucularını bu kadar rahat hapsedememeli.”

İklim Krizi Tarımı Vuruyor, İktidar Seyrediyor! Haber

İklim Krizi Tarımı Vuruyor, İktidar Seyrediyor!

AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan Türkiye'nin ilk "İklim Kanunu Teklifi", TBMM Başkanlığı’na sunulurken CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, Çevre Komisyonu’nda görüşülen kanunla ilgili “AKP’nin Meclis’e sunduğu İklim Kanunu Teklifi, çiftçiyi, üreticiyi, tarımı ve gıda güvencesini yok sayan bir anlayışın ürünüdür. İklim Kanunu ülkenin kaynaklarının sömürülmesinin yasası olacak” dedi. Venezuela Devlet Başkanı Chavez’in uluslararası bir iklim kongresindeki konuşmasını hatırlatan Sarıbal, “Eğer küresel ısınma sizin banka kriziniz olsaydı, yirmi dört saatte çözerdiniz. İklim krizi denen temel mesele aslında sizin yönetim, rejim sorununuzdur. Eğer rejimi değiştirmiyorsanız, sorunları da çözemezsiniz. İklim Kanunu taslağında ‘sermaye’ kelimesi tam 21 defa geçerken, doğa ve ekoloji gibi ifadeler sadece 5 kez kullanılıyor. Kanun taslağında karbon piyasası, emisyon ticaret sistemi ve piyasa kelimelerinin sıklığı dikkat çekiyor. Ancak çevre, emek, sağlık ve iklim adaleti gibi temalar bu kanunda geçmiyor. Kanun, küresel kapitalizmle uyum sağlamak amacıyla çıkarılmaktadır. Yani aslında içinde kullandığınız kelimeler kanunun da içeriğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sermaye sıkıntıda, ülke kapitalizmi sıkıntıda, küresel kapitalizme yeniden uyum sağlayabilmek, rekabet edebilmek, bu rekabeti kara dönüştürebilmek için acilen böyle bir kanuna ihtiyacımız var demişler. Bu kanunun direkt zenginlerin rekabet etmesi, kar etmesi için bu ülkenin kaynaklarının başka bir şekilde sömürülmesinin aracı olacak” açıklamasını yaptı. TARIM YOK SAYILDI Kanun teklifinin Meclis’e sunulmadan önce Tarım Komisyonu’nda değerlendirilmemesini büyük bir eksiklik olarak nitelendiren Sarıbal, şunları söyledi: “İklim değişikliği sadece çevre meselesi değildir; aynı zamanda gıda üretimi, su kaynakları ve çiftçilerin geçim mücadelesiyle doğrudan bağlantılıdır. Ancak bu teklif hazırlanırken çiftçilerin, üreticilerin, tarım uzmanlarının, ziraat mühendislerinin, meslek odalarının görüşleri alınmamış; Tarım Komisyonu sürecin dışında bırakılmıştır. Bu kabul edilemez!” Milletvekili Orhan Sarıbal, yıllardır uygulanan yanlış politikalar nedeniyle çiftçilerin yoksulluğa sürüklendiğini ve şimdi de bu teklifle tarıma ve doğaya büyük bir darbe vurulacağını belirtirken; “İklim krizi tarımı vuruyor, iktidar seyrediyor. Kuraklık büyüyor, su kaynaklarımız azalıyor, gıda fiyatları yükseliyor. Ancak iktidarın çıkardığı her düzenleme şirketleri zengin ediyor. Bugüne kadar yapılan her yanlış düzenleme toprağımızın çoraklaşmasına, sularımızın ticarileşmesine, ormanlarımızın yok edilmesine neden oldu. Bu iklim değil, karbon emisyonu ticareti kanunudur. Ticari kaygılarla yürütülen her yasal değişiklik, şirketlere yarıyor, dereler kurutuluyor, tarım arazileri yok ediliyor; ormanlarımızı ağaçsızlaştırıyor, soluduğumuz havayı kirletiyor. Bu kanun teklifinin geri çekilmesi şarttır! Eğer gerçekten bir İklim Kanunu çıkarılacaksa, bu kanun sermaye gruplarının değil, halkın, üreticinin, çiftçinin, bilim insanlarının söz sahibi olduğu bir süreçle hazırlanmalıdır” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.