SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tarla

Porsuk Haber Ajansı - Tarla haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarla haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kuraklık Yaşanan Yerlerde Çiftçiler Tarlaya Biçerdöver Sokamadı Haber

Kuraklık Yaşanan Yerlerde Çiftçiler Tarlaya Biçerdöver Sokamadı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kuraklığın tarımsal üretimde yol açtığı zararlara dikkat çekerek, mağdur olan çiftçilerin yardım kapsamına alınması gerektiğini belirtti. TZOB Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık afetinin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Birçok doğal afetin aksine kuraklık yavaş gelişim gösterebilmekte, çok geniş bölgelerde ve hatta kimi zaman bir ülkenin tümünde ciddi ekonomik, çevresel ve sosyal etkilere sebep olabilmektedir. Ülkemizin küresel ölçekte yarı kurak bir iklim kuşağında bulunması kuraklığın hassasiyetini artırıyor. Kuraklığın tarıma etkilerini 2008, 2014 ve 2021 yıllarında ülkemizde yaşadık. Bitkilerin çıkış̧ ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunmaması nedeniyle söz konusu yıllarda hem verimde hem de kalitede ciddi sorunlar yaşanmıştır. O yıllarda kuraklık sonucu tarımsal üretim önemli ölçüde etkilenmiş ve birçok üreticinin yanı sıra ülke ekonomisi de oldukça zarar görmüştür. 2024-25 sezonu da ülkemizde tarımsal kuraklık sebebiyle üretimde azalmalar meydana gelmiştir. Özellikle Güneydoğu ve İç Anadolu Bölgesi’ndeki illerimizde ciddi verim kayıpları görülmektedir. Kuraklığın yaşandığı yerlerde çiftçilerimiz maliyetini kurtarmayacağından tarlasına biçerdöver sokamamıştır. Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde buğday, arpa ve mercimekte yaklaşık %80 oranında verim kayıpları görülmektedir. Diyarbakır’da kuruda buğday verimi %48, suluda %10,8 oranında düşmüştür. Ayrıca kuruda üretilen arpada verim %63 oranında düşmüştür. Mardin’de hububat hasadı bitmek üzeredir. Buğdayda %20, arpada %50 ve mercimekte %55 oranında kuraklık zararı görülmüştür. Konya’da arpa hasadı başlamış ve normalde dekara en az 250-300 kg olması gereken verimin dekara 50 ila 150 kg arasında değiştiği görülmüştür. Çankırı’da normalde dekara 300-350 kg olan arpa verimi 50-60 kg’a düşmüştür. Normalde 350-400 kg olan buğday verimi 200-250 kg’a düşmüştür. Aksaray’da arpa hasadı başlamıştır. İlde yağışlar kurtarır seviyede olsa da nisan ayındaki zirai don kaynaklı buğday ve arpada %20 civarında verim kaybı beklenmektedir. Karaman’da 670 bin dekarlık arpa üretim alanının 400 bin dekarı kuraklık ve zirai don sebebiyle biçerdöver girmeyecek durumdadır. Kayseri’de hasat henüz başlamasa da Kocasinan, İncesu ve Yeşilhisar ilçelerinde kuraklık sebebiyle buğday ve arpa verimlerinin %50 oranında düşmesi beklenmektedir. Kırıkkale’de buğday ve arpa hasadı yeni başlamış, rakımı yüksek ve yağış alan bölgelerin haricinde kuraklık nedeniyle önemli verim kayıpları meydana geldiği görülmüştür. Normalde 300 kg olan buğday verimi 100 kg’a, arpa verimi ise 300kg’dan 70-80 kilogramlara düşmüştür. Kırşehir’de buğday ve arpa hasadı yeni başlamış ve yağış alan sınırlı bölgeler haricinde kuraklık ve don sebebiyle %90’a varan verim kayıpları meydana gelmiştir. Kuraklık Hatay ilini de etkilemiştir. Buğdayda kayıp oranı Belen ve İskenderun ilçelerinde %100, Altınözü ilçesinde %60, Kumlu ilçesinde %50, Erzin ilçesinde %42, Kırıkhan, Payas, Defne ve Reyhanlı ilçelerinde %40, Antakya ilçesinde %35, Samandağı, Arsuz ve Hassa ilçelerinde %30 oranında olmuştur. Kilis ilinde 2025 sezonunda Merkez, Musabeyli, Elbeyli ve Polateli ilçelerinde kuraklık yaşanmıştır. Kuraklık sebebiyle arpa rekoltesinde ortalama %84 oranında, nohut rekoltesinde %80 oranında, buğday rekoltesinde ortalama %65 oranında ve kırmızı mercimek rekoltesinde ortalama %77 oranında kayıp beklenmektedir. Ayrıca yağış azalması sonucu yeraltı sularının çekilmesiyle mısır ürününde de üretim kaybı yaşanacağı öngörülmektedir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanında kuraklık sebebiyle ürünlerde verim düşüklüğü görülmektedir. Geçmiş yıllarda kuraklığın şiddetli yaşandığı yıllar olmuştur. Ancak 2025 yılının henüz ilk yarısı; don, dolu, sel ve kuraklık doğal afetlerinin hepsinin yaşandığı bir afet yılı olmuştur. Nisan ayında yaşanan don afetinden zarar gören çiftçilere sigortası olmasa da hasarları oranında yardım ödemesi yapılacak olması olumludur. Bu sezon yaşanan kuraklık da buğday, arpa ve mercimek başta olmak üzere stratejik ürünlere zarar vermiştir. Bu sebeple kuraklıktan zarar gören ve geliri düşen çiftçilerimizin de yardım kapsamına alınmasını, Ziraat Bankası’na ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz olarak en az 1 yıl ertelenmesini talep ediyoruz.”

Haziranda Eskişehir’de 93 Tarla ve 2 Traktör İcradan Satışa Çıktı Haber

Haziranda Eskişehir’de 93 Tarla ve 2 Traktör İcradan Satışa Çıktı

CHP Niğde Milletvekili, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi ve Zirai Don Araştırma Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, 36 ilde yaşanan zirai don felaketinin ardından çiftçilerin yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekti. Gürer, çiftçilerin borçlarının arttığını ve birçok tarla ile traktörün icra yoluyla satışa çıkarıldığını belirterek, iktidarın bu konuda ivedi bir şekilde çözüm üretmesi gerektiğini vurguladı. Gürer, çiftçilerin bankalara olan borçlarının ilk defa trilyon olarak telaffuz edildiğini belirterek, “36 ilde zirai don yaşandı ve halen çiftçilere ürün zararları için makul bir destek açıklaması yapılmadı. Çiftçilerimizin bankalara olan borcu 1 trilyon 8 milyar liraya yükselmiştir. Bu durum, çiftçilerimizi ekonomik bir sarmalın içine sürüklemiştir,” dedi. İCRALAR KORKUTUYOR Zirai don felaketinin çiftçilerin yaşamını nasıl etkilediğini rakamlarla açıklayan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Haziran ayında icra ve sulh hukuk mahkemeleri tarafından toplam 3.841 tarla satışa çıkarılmıştır. Bu tarlaların 1.925’i zirai don yaşanan illerimizde bulunmaktadır. Tekirdağ’da 44, Bursa’da 81, Yalova’da 4, Sakarya’da 80, Bilecik’te 69, Düzce’de 34, Kastamonu’da 69, Karabük’te 40, Çankırı’da 46, Bolu’da 81, Kırşehir’de 11, Çorum’da 89, Samsun’da 36, Ordu’da 17, Tokat’ta 35, Malatya’da 15, Giresun’da 25, Tunceli’de 4, Trabzon’da 20, Rize’de 19, Erzurum’da 43, Çanakkale’de 208, İzmir’de 95, Manisa’da 57, Denizli’de 134, Uşak’ta 36, Eskişehir’de 93, Konya’da 212, Karaman’da 54, Aksaray’da 48, Niğde’de 26, Amasya’da 42, Adıyaman’da 5, Kahramanmaraş’ta 30, Elazığ’da 12 ve Erzincan’da 11 arsa satışa çıkarılmış durumdadır. Bu rakamlar, çiftçilerimizin karşı karşıya olduğu ekonomik sıkıntının açık bir göstergesidir.” Ömer Fethi Gürer, yalnızca tarlaların değil, traktörlerin de icra yoluyla satışa çıkarıldığını belirtti. Haziran ayında toplam 39 traktörün icraya düştüğünü ve bunlardan 23’ünün zirai donun yaşandığı illerde bulunduğunu belirterek, “Kırşehir’de 1, Samsun’da 3, Tokat’ta 1, İzmir’de 1, Manisa’da 4, Denizli’de 3, Eskişehir’de 2, Konya’da 3, Niğde’de 2, Amasya’da 1, Kahramanmaraş’ta 1 ve Erzincan’da 1 traktör icra yoluyla satışa çıkarılmıştır,” diye konuştu. DESTEKLER YETERSİZ, ÇİFTÇİLER ÇARESİZ Ömer Fethi Gürer, zirai donun yaşandığı illerde çiftçilerin mahsullerinin büyük zarar gördüğünü ve bu nedenle ekonomik anlamda çok zor durumda olduklarını ifade ederek, “Bu sene çiftçilerin tüm emekleri heba oldu. Ürünlerinin zarar görmesinin yanı sıra borçlarını ödeyemedikleri için tarlalarını ve traktörlerini kaybediyorlar. İktidarın bu konuda acilen harekete geçmesi gerekiyor. Bir an önce borçların ötelenmesi ve yeni kredi verilmesi sağlanmalıdır,” diye konuştu. GÜRER: “ÇİFTÇİLERİMİZİN SESİNİ DUYUN!” Ömer Fethi Gürer, iktidara çağrıda bulunarak çiftçilere yönelik desteklerin artırılması gerektiğini söyledi: “Zirai don felaketinin ardından çiftçilerimize gerekli destek verilmedi. Üretici ve çiftçilerimiz olmadan tarımsal üretim devam edemez. Bankalara olan borçların yapılandırılması, icraların durdurulması ve çiftçilerin zararlarının karşılanması için adım atılmalıdır. Çiftçilerimiz üretmezse, halkımız sofrasındaki ekmeğe erişimi dahi sorunlu olur,” dedi. HASARLAR KARŞILANMALI Zirai don felaketinin üzerinden 2,5 ay geçmesine rağmen çiftçiler, iktidarın hangi hasarı nasıl karşılayacağını dahi açıklamamasından dolayı sıkıntı yaşadığını belirten CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Çiftçiler, hem bu yılın mahsulünü kaybetmiş hem de gelecek yılın ürünleri için bakım masraflarını karşılamak zorundalar. Ancak bu masraflar, gelir kaybı yaşayan çiftçileri daha da zora sokuyor. ‘Bir yılımız boşa gitti, ama masraflarımız bitmedi,’ diyen üreticiler, bakım için gübre, ilaç ve su gibi temel girdileri borçlanarak karşılamakta zorlanıyorlar,” şeklinde konuştu. Çiftçilerin borç yükünün rekor kırdığını belirten Gürer, “Bankalara olan takipteki borçlar, sadece bir ay içinde %11 arttı. Nisan ayında 5 milyar 699 milyon 844 bin TL olan takipteki borçlar, Mayıs ayında 6 milyar 329 milyon 451 bin TL’ye yükseldi. Çiftçilerimiz krediyle ayakta durmaya çalışıyor, ancak borçlarını ödeyemediği için icralık oluyor. Tarımsal üretimi sürdürmek bu şartlarda sorunlu olmaya doğru gidiyor. İktidarın, çiftçinin içinde bulunduğu görmesi için vakit kaybetmeden zararların karşılanması ve yeni kredi desteklerinin açıklanarak icralar durdurulması şarttır.” dedi.

CHP'li Gürer: "Çiftçinin Yüzde 74’ü Bildiği Ürünü Ekiyor" Haber

CHP'li Gürer: "Çiftçinin Yüzde 74’ü Bildiği Ürünü Ekiyor"

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, yapılan araştırmalara göre çiftçinin yüzde 74’ü bildiği ürünü ektiği, arz açığı ve olumsuz şartları dikkate alarak ekim yapan çiftçi sayısının yüzde otuzlarda kaldığını söyledi. Gürer, “Tarımda üretim planlaması şart!” diyerek girdi maliyetlerinden iklim krizine, TARSİM primlerinden çoban bulma sorununa kadar birçok konuda çözüm yaratılmasının iktidarın görevi olduğuna işaret etti. Çiftçi besici Atakan Dündar ise acı gerçeği paylaştı: “6 liraya sattığımız arpanın tohumunu 15 liraya alıyoruz.” dedi. ÜRETİM PLANLAMASI EKSİKLİĞİ BÜYÜK SORUN Tarımda üretim planlamasının önemine dikkat çeken CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ülkemizde tarımın en önemli sorunlarından biri de üretim planlaması. Çiftçilerin üretim tercihlerine baktığımızda, yüzde 74’ü alıştığı ürünü, yüzde 30’u ise satışı hızlı olan ürünü ekiyor. Yüzde 30’u da daha iyi kazanacağını düşündüğü ürünün ekimine yöneliyor. Su sorunu ve olası riskleri dikkate alan ise sınırlı üretici var. Bu bağlamda uzman desteği alan çok az çiftçi bulunuyor ki, onlar da genelde büyük işletmeler. Bu bağlamda yaşanan iklim değişiklikleri ve arz sorunları nedeniyle ihtiyaca uygun üretim yapılmasının planlanması gerekiyor. Organik tarım ve iyi tarım örneklerinde ise yeterli atılım sağlanamıyor.” dedi. Gürer, çiftçilere yönelik yapılan anketlerde en büyük sorunun girdi maliyetlerindeki artış olduğunu belirterek, “Girdi maliyetlerindeki artış birinci sırada, iklimsel problemler ikinci sırada, işçi bulamama ise üçüncü sırada yer alıyor. Pazar sorunu, tarımsal zararlılar, hastalıklar ve sulama suyu yetersizliği de çiftçilerimiz tarafından dile getiriliyor,” ifadelerini kullandı. Çiftçiler, oda, birlik ve kooperatiflere yönelik kapsamlı düzenlemeler sağlanması, daha az ama daha etkili yapıların oluşturulması taleplerini dile getiriyor. Ayrıca TARSİM sigortasından kredi teminine kadar daha çiftçi yanlısı uygulamalar beklediklerini belirtiyorlar. Özellikle, “Biz üretiyoruz; aracı ve büyük marketler sırtımızdan kazanıyor. Bir de ithalatla, ürettiğimiz ürün değer bulduğunda önümüz kesiliyor. Çiftçi, üretici ve tüketicinin korunacağı düzenlemelere ihtiyaç var.” diyorlar. “6 LİRAYA SATIP, 15 LİRAYA TOHUM ALIYORUZ” Üretici Atakan Dündar, üretim tercihlerini ve yaşadıkları sorunları şu sözlerle aktardı:“Bizim burası kurak bir memleket olduğu için genelde vatandaş bir yıl arpa ekiyorsa bir yıl buğday ekiyor. Onu da işte kurak gitti mi, dönüm başı 100 kilo arpa alıyor. Zaten o da girdi maliyetleri fazla olduğu için masrafını ödemiyor, hep zarar. Ondan sonra, 6 liraya geçen sene arpa satıyoruz, 15 liraya tohum alıp tarlaya geri ekiyoruz. Yani 6 liraya satıp 15 liradan geri tohumunu alıyorsun. Geçen sene öyle oldu; 6 liraydı arpanın kilosu. Ben kendim hayvancılık yapıyorum, yetmediği için bazı arkadaşlardan da aldık. Tekrar tarlalara tohum ekerken hazır tohumun kilosunu 15 liradan aldık.” Dündar, sulama maliyetlerine de değinerek, “Geçen sene ben bir saat suya 500 liradan su parası ödedik. Bu sene 700 mü olur, 800 mü olur, kaç kere zam geldi?” diye konuştu. TARSİM PRİMLERİ ÇOK YÜKSEK Sigorta sisteminin çiftçi için yetersiz olduğunu ifade eden Dündar, “TARSİM sigortası yaptıramıyoruz çünkü primler çok yüksek. Bazı ürünleri sigortalatsak bile, don gibi önemli riskleri kapsamıyor.” dedi. CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım Orman Köy İşleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, “TARSİM, yaşanan iklim değişikliği dikkate alınarak yeniden yapılandırılmalıdır. TARSİM sigortasında prim destek oranının don olayında %66’dan %75’e çıkarılması için kanun teklifi verdim. TARSİM sigorta uygulaması ile ilgili çiftçi ve üretici açısından ciddi sorunlar var. Çiftçi, TARSİM koşullarının ağır olduğunu, ürettiği ürünün yüzde 8-10 aralığında TARSİM tarafından ellerinden alındığını, ürün ortağı gibi davrandığını ifade ediyorlar. TARSİM’de yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var.” dedi. HAYVANCILIKTA DA SORUNLAR DERİNLEŞİYOR Ulukışla Beyağıl Köyünden Çiftçi ve Besici Atakan Dündar, hayvancılığın bölgede giderek zorlaştığını ifade ederek, “Biz hayvancılık yapıyoruz. Hani diyorlar 'etin kilosu şu oldu, etin kilosu bu oldu.' Hayvancılık çok zor bir meslek. Bir, çoban bulamıyorsun. İkincisi, Beyağıl sınırlarının dörtte üçü orman. Ondan sonra adam diyor: 'Burası komple orman.' Şu gördüğün dağlar var, az bir yer bu taraf, komple orman. Ondan sonra hayvancılık yapamıyorsun. Sana destek veriyor, cüz’î bir fiyat, adam koyunculuk yapamıyor. 500 koyun besleyeceğine 200 koyun besleyebiliyor. Karşısı orman alanı. Yaşım 43; hatırlamıyorum ne zaman dikildiğini. Buradaki orman alanı ise 30 sene oldu. Hayvancılık orman alanına giriş izni verilmiyor. Bu nedenle artık köyde keçi yok. Yani sadece koyun girse bu ormana ne yapacak?” CHP’li Ömer Fethi Gürer, keçi yetiştiriciliğinin önemine dikkat çekerek, “Keçiler doğal budama yaparak orman içinde otları tüketerek orman yangınlarını önlüyor ve ormanların gelişmesine katkı sağlıyordu. Ancak yanlış politikalar hem hayvancılığı hem de ormanları olumsuz etkiledi.” dedi. “DOMATES EKEN ARKADAŞ TRAKTÖRÜNÜ SATMAK ZORUNDA KALDI” Üretici Atakan Dündar, sebze yetiştiriciliğinin de bölgede karşılaştığı zorlukları köyünden somut bir örnekle açıkladı: “Burada domates işi deneyen arkadaşlarımız da oldu. Köyden adam masrafını ödeyemedi, adam altındaki traktörünü, arabasını sattı. Böyle köylü mü olur? Kendisi domates ekti, fabrikaya götürdü, para etmedi, parasını alamadı. Gitti adam. Benim köyümde oldu bu olay, arkadaşım yani.” “YETKİLİLER SÜREKLİ SAHADA OLMALIDIR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çözüm için kapsamlı bir planlamanın şart olduğunu belirterek, “Çiftçi arkadaşlarımızın üretim desenini belirleyebilmesi için Türkiye'nin tamamında Tarım Orman Bakanlığı uzmanları hangi bölgede hangi ürün yetişecek, hangi üründen verim alınır, çiftçinin girdi maliyetleri nasıl düşürülür? Girdi maliyeti düşürüldükten sonra o bölgede o üründen daha çok verim nasıl sağlanır? Çalışmalarını yaparak teknik olarak da bilgi vermeleri lazım.” diye konuştu. KÖYLER BOŞALIYOR, HAYVANCILIK BİTİYOR Atakan Dündar, gençlerin hayvancılığı bırakmak zorunda kaldığını belirterek, “Köyümüzde iki kardeş vardı, 700-800 koyun besliyorlardı. Artık bıraktılar. Köyler boşalıyor. Biz bile yaylaya çıkmak zorunda kalıyoruz çünkü burada hayvanlarımızı besleyemiyoruz. Kışın vekilim, bizim burası kış memleketi. 11-12 ayda içeriye giriyor. Daha bugün koyun dağa çıktı, yemden kesildi. 5-6 ay içeride yiyor. Sen arpayı satıyorsun 6 liraya, yemin torbasını alıyorsun 800-900 liraya.” dedi. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise, “Şimdi hayvancılık yapanlar çiftçilik yapmıyorsa zaten Türkiye'de artık hayvancılık yapılamaz. 24 saat hayvanıyla haşır neşir olanların en büyük sorunu girdi maliyetleri. Bunun yanında da hayvancılığın ahır giderleri arttı. Aşısı var, bakımı var, çobanı var, var oğlu var.” ZORLUKLAR BİTMİYOR Gürer, bölgedeki üreticilerin tarla ürünlerinden örtü altı üretime kadar farklı alanlarda çalıştığını ancak karşılaştıkları zorlukların sürdüğünü ifade ederek, “Bölgemizde bir yıl arpa ekiyorlar, bir yıl buğday ekiyorlar. Onun dışında farklı ürünler yetiştirmeye çalışan arkadaşlarımız var. Örtü altı üretimini geliştirmeye çalışıyorlar. Onlar da örneğin domates ekiyorlar, biber ekiyorlar. Sonra aniden bir oluşan hava değişimi ne yazık ki onların da ürünlerini yok ediyor.” dedi.

Gürer: "Tarlada Donan Ürüne Destek Yok mu?" Haber

Gürer: "Tarlada Donan Ürüne Destek Yok mu?"

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı Hüsniye, Ovacık ve Eminlik köyünde çiftçilerle bir araya gelerek sorunlarını dinledi. Çiftçiler, Gürer’e en büyük problemleri arasında sulama suyuna erişim, artan girdi maliyetleri ve yetersiz desteklerin yer aldığını söylediler. Gürer, yaşanan şiddetli dondan önce fide diken lahana üreticisi dondu. Ekimi geciktiren dondan kurtardı. Mayıs ortasına kadar ekim devam edecek. Don yaşayan üretici de tarla söküp yeniden ekime yetiştirmek için fide desteği bekliyor. Bu arada, dondan önce ekim yapan ve tarlada ürünü donan lahana üreticilerine tespit için gelen görevliler, donan ürüne rağmen bahçe ürünleri dışında sigorta yoksa destek verilmeyeceğini söylemişler. Bu durumda çiftçi, “Böyle bir karar varsa biteriz. Konuyu takip ediyoruz.” dedi. Gürer, erken ekilen pancar ve lahana tarlaları don ile üretim olanağı kalmasa da Mayıs ayı ortasına kadar yeniden ekim olanağı olduğu için acil hasar tespiti yapılarak üreticiye tohum, fide ve gübre desteği sağlanması için Bakanlığa çağrı yaptı. Ekili arpa tarlalarında kısmi sararmalar olsa da ürünün kendini kurtarması beklendiğini de belirtti. YERALTI SUYU TÜKENİYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ülkemiz son yılların en kurak dönemini yaşıyor. Kuraklık ile ortaya çıkacak sorunlar beklenirken çiftçiyi don vurdu. Kuraklık, yer altı sularının da çekilmesine neden oluyor. Son yıllarda yer altı suları daha derine indi. Niğde ilinde patates, lahana, pancar, domates gibi ürünler su ister. Niğde, lahana üretiminde ülke ikincisi olan ihracat için erken ekim yapılan bir bölge. Suda sorun yaşarken bu kere tarlalarda fideler dondu. Turşuluk lahana üretimi için 15 Mayıs’a kadar fide dikimi süreci var. Dondan önce eken mağdur oldu. Dondan sonra ekime başlayan ise üretimden umutlu. Don ile donan tarlalar, TARSİM’de olsun olmasın, saptanıp fide ve gübre desteği verilerek yeniden fide dikimi sağlanarak üretim kaybı önlenir. İkinci dikim, girdi maliyetlerini ikiye katlaması demektir. Bu nedenle derhal zararları karşılanmalıdır. Bunun yanında tarımsal sulamada giderek su varlığı oluşan çekilme, bölgede sulu tarımı tehdit eder noktaya doğru gitmektedir.” dedi. Gürer, çiftçilerle yaptığı görüşmede don ile oluşan sorunlar yanında bölgede sulama suyunun giderek daha çok soruna dönüştüğünü anlattıklarına işaret etti. Üreticiler,"Yağışların az olmasından dolayı geçen yıldan itibaren yeraltı sularımızda azalma başladı. Geçen yılın sonunda boşa çıkan kuyularımız oldu. Bu yıl biraz yükselme olduysa da su kullanıldıkça tükeniyor. Eskiden 5-10 metreden su çıkardı, şimdi 150 metreye indi. Ancak bu taş üzerinde su yok. Şu anda dört kuyuyu birleştirerek bir tarlayı sulamaya çalışıyoruz.” diye konuştular. Gürer, “Kuraklık farklı bölgelerde de hissediliyor. Yağışlar yeterli olmaması sorunu giderek daha da derinleştirecek” dedi. SULAMA MASRAFLARI ÜRETİCİYİ ZORLUYOR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin elektrik giderlerinin gelirle karşılanamadığını da belirtti. Üretici, "Elektrik gideri, geliri karşılamıyor ama yapacak başka iş yok. Geçen yıl kornişon salatalık ektik, günlük işçilik masrafımız vardı. Ürün topladık, sattık, ama zarar ettik. Buna rağmen yapacak başka işimiz olmadığı için üretime devam ediyoruz." dedi. LAHANA ÜRETİMİNDE SU VE FİYAT SORUNLARI Ömer Fethi Gürer, turşuluk lahana üretiminde geçen yıl üretimde yaşanan sıkıntıları sorduğu Üretici, "Fiyatlar dipteydi. Geçen yıl zarar ettik ama yine de üretmeye devam ediyoruz. Bu yıl su konusunda umutlu değiliz. Ürün gelişirse su çok önemli; bu ürün üç-dört günde bir sulama gerektiriyor." Gürer, Bor’un köylerinden Kaynarca ve Ulukışla ilçesi Eminlik, Hüsniye, Ovacık gibi bölgelerde lahananın önemli bir üretim merkezi olduğunu belirterek, "Buradaki üreticiler hem turşuluk hem de yemeklik lahana üretiyor. Ancak üreticilerimizin karşılaştığı maliyetler giderek artıyor." diye konuştu. DON ZARARI VE ARTAN GİRDİ MALİYETLERİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bölgedeki don olaylarının çiftçiye büyük zarar verdiğini belirterek, özellikle bahçe ürünlerinde ciddi kayıplar yaşandığını ifade etti: "Zirai don, bahçe ürünlerinde ve sert çekirdekli meyvelerde büyük zarara yol açtı. Ancak tarlada ekili ürünler Nisan sonu ve Mayıs ayında ekildiği için bu sezon kısmen kurtarıldı. Çiftçilerimiz doğru desteklendikleri takdirde üretime devam etmeye kararlı." Üretici ise artan girdi maliyetlerine dikkat çekerek, desteklerin yetersiz olduğunu belirtti. , "Taban gübresi fiyatı geçen yıla göre verilen destekten daha fazla arttı. Gübre, tohum, ilaç, mazot her şeye zam geliyor. Üretici ürettiği ürünün girdi maliyetlerini karşılayamıyor. Aracılık sistemi ise bu durumdan avantaj sağlıyor." dedi. NİĞDE: TÜRKİYE'NİN TARIMI İÇİN ÖNEMLİ BİR ŞEHİR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin tarımda önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, "Niğde, patates, fasulye ve çavdar üretiminde Türkiye birincisi. Lahana üretiminde ise ikinci sıradayız. Ancak çiftçilerimiz yeterli destek alamıyor. Bu durum gençlerin tarımdan uzaklaşmasına neden oluyor. Gençlerin bu sektöre yönelmesi için daha fazla teşvik sağlanmalı." şeklinde konuştu. Gürer, lahananın hibrit türlerinin dondan etkilendiğini, ancak geç ekimlerle sezonun kurtarılmaya çalışıldığını belirterek, "Şimdi bu lahanaları stil olarak ekiyorsunuz ve turşuluk olarak fabrikalara veriyorsunuz. Ancak bu süreçte yeterli destek almanız gerekiyor. Şu anda sadece tarla desteği ve mazot-gübre desteği alıyorsunuz. Bu yeterli değil." dedi. ÇİFTÇİLERİMİZ TOPRAĞA SAHİP ÇIKIYOR Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin üretimi sürdürme konusundaki kararlılığını vurguladı: "Çiftçimiz üretmek istiyor. Traktörü olan, tarlası olan herkes üretimin içinde kalmayı hedefliyor. Ancak üreticinin ayakta kalabilmesi için yeterli destek sağlanmalı. Zirai donun erken ekilen tarla ürünlerine verdiği zarar da karşılanmalı. Lahana ve pancar gibi yeniden ekim olanağı olan tarla bitkileri için üreticiye acil destek verilmelidir “dedi. ÇÖZÜM İÇİN DAHA FAZLA DESTEK GEREKLİ Çiftçilerin yaşadığı sorunlar, sulama suyu yetersizliği, don olayları ve artan girdi maliyetleri gibi birçok başlıkta çözüm beklediğini belirten Ömer Fethi Gürer, tarım sektöründe sürdürülebilirlik ve çiftçilerin desteklenmesi yönünde atılması gereken adımların önemine dikkat çekti.

Toprağımızı Gençler Sürmüyor İse Geleceğimiz Risk Altındadır Haber

Toprağımızı Gençler Sürmüyor İse Geleceğimiz Risk Altındadır

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaş ortalaması 59’a yükselen çiftçilerin, tarımdan kopmaması ve gıda arz güvenliğinde sorunlar yaşamamak için yapılması gerekenleri yaptığı basın açıklamasıyla değerlendirdi. “Üreticilerimizin yüzde 82’sini erkek, yüzde 18’ini ise kadınlarımız oluşturuyor. Tarım sektöründe çalışan nüfusumuzun yaş ortalaması ise her geçen yıl artıyor” vurgusu yapan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59'a yükseldi. Ülkemizdeki erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin yaş ortalaması ise 61’dir. Üreticilerimizin yüzde 35'i 65 yaşın üzerindeyken, yüzde 35'i ise 50-64 yaş aralığındadır. 18-32 yaş arası genç çiftçilerimizin oranı ise sadece yüzde 5'tir. Bu durum, gençlerimizin tarımdan ve kırsal yaşamdan hızla uzaklaştığını gösteriyor.” "Kadın çiftçilerimizin desteklenmesi büyük önem taşıyor" “Kadın çiftçilerimizin yaş ortalaması 61 ile oldukça yüksektir. Kadınlarımızın tarımda daha aktif rol alması için destekler artırılmalıdır. Kadın çiftçilerimiz, tarımın geleceği için büyük bir potansiyel taşıyor.” "Doğum oranı sıfır olan köylerimiz var" “Kırsal nüfusumuz, ekonomik, sosyal ve eğitim imkânlarının kısıtlı olması nedeniyle her geçen yıl azalıyor. Yaklaşık 30 yıldır çocuk doğmayan, kışın tamamen boşalan ve bekçilerle korunan köylerimiz var. 2024 yılında 18-24 yaş arası çiftçi sayısı yüzde 6 oranında, 33-49 yaş arası çiftçi sayısı ise yüzde 4 oranında azaldı. Evlenme çağına gelen gençlerimiz, kentlerde asgari ücretle çalışmayı köyünde çiftçilik yapmaya tercih eder hale geldi.” "Acilen harekete geçilmeli" “Bu durumu tersine çevirmek için acilen harekete geçmeliyiz. Genç nüfusun tarıma dönüşünü sağlayacak politikalar geliştirilmeli, üreticilerimizin gelirleri artırılmalı ve sosyal güvenceleri güçlendirilmelidir. Prim borçları üreticilerimizin sırtında kambura dönüşmüş durumdadır. Özellikle genç ve kadın çiftçilerin sosyal güvenlik prim yükü devlet tarafından hafifletilmelidir.” "Gençleri tarıma kazandırmak için acil adımlar atmalıyız" “Gençlerin tarımsal arazi edinmesi kolaylaştırılmalı, düşük faizli krediler ve hibe destekleri artırılmalıdır. Tarımsal girişimcilik için özel fonlar oluşturulmalıdır. Kırsal bölgelerde altyapı, eğitim, sağlık ve sosyal imkânlar iyileştirilmeli, tarıma dayalı sanayi yatırımları desteklenmelidir. Tarım kooperatifleri güçlendirilerek gençlerin bu yapılara katılımı teşvik edilmelidir. Tarım liseleri ve üniversitelerde tarım ile teknolojiyi birleştiren yeni programlar geliştirilmelidir. Gençlere modern tarım teknikleri ve girişimcilik eğitimleri verilmelidir. Tarımın geleceğimiz için ne kadar kritik olduğu konusunda toplumsal bilinç acilen oluşturulmalıdır.” "Gıda arz güvenliğimiz risk altında" “Gençlerimizi tarımsal üretime yönlendirecek doğru politikalar uygulanmaz ve çiftçilik mesleğinin saygınlığı geri kazandırılmazsa, uzun vadede ülkemizin gıda arz güvenliği ciddi risklerle karşı karşıya kalacaktır. Unutulmayalım ki, tarım, bir ülkenin geleceğidir. Kırsalın canlılığı da tarımın sürdürülebilirliği ile mümkündür.” "Tarım, geleceğimizin teminatıdır" “Tarım, ülkemizin gıda güvenliği ve ekonomisi için vazgeçilmez bir sektördür. Gençlerimizi tarıma kazandırmak, sadece sektörün geleceği için değil, ülkemizin geleceği için de büyük önem taşıyor. Gençlerimizin tarımsal üretime katkı sağlaması için, devletimizin, özel sektörün ve tüm paydaşların desteği şarttır. Birlikte hareket edersek, tarım sektörümüzü güçlendirir, gençlerimize umut dolu bir gelecek sunarız. Gençlerimizi bu topraklara kazandırmazsak, yarınlarımızı besleyecek ne ekmeğimiz ne de umudumuz kalır.”

Tarladan Kent Lokantasına Uzanan Yolculuk Haber

Tarladan Kent Lokantasına Uzanan Yolculuk

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, mülkiyeti belediyeye ait tarım arazilerinde tohum ekimine başladı. Akpınar mahallesinde bulunan 345 bin metrekarelik araziye makarnalık buğday ve Karahüyük mahallesinde 105 bin metrekarelik araziye nohut ekimi yapan Büyükşehir Belediyesi ekipleri, buradan elde edilecek ürünleri Kent Lokantası’nda yemeklerde kullanacak. Büyükşehir Belediyesi’nin Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı aracılığıyla tarım ve hayvancılıkta üretime destek amaçlı hayata geçirdiği çok sayıda proje ile kırsalda üretim artarken, desteklerle birlikte tarlalar ve ağıllar boş kalmadı. Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilen, Akpınar, Karahüyük, Türkmentokat ve Yusuflar mahallelerinde bulunan toplamda 725 bin metrekarelik arazide ekipler, kışlık tohum ekimlerine başladı. Akpınar mahallesinde 345 bin metrekarelik araziye makarnalık buğday ekilirken, Karahüyük mahallesinde 105 bin metrekarelik alana ise Şubat ayında nohut ekimi gerçekleştirilecek. Buradan elde edilecek ürünleri Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete açılan Kent Lokantası’nda verilen yemeklerde kullanacak. Yusuflar mahallesinde 100 bin metrekarelik alana ve Türkmentokat mahallesinde bulunan 175 bin metrekarelik araziye yulaf, macar fiği ve adi fiğ ekimleri yapıldı. Hasattan elde edilen ürünler 2025 yılında hayvan üreticilerine yem olarak verilecek. Ayrıca dünyada yaşanan iklim değişikliğine de dikkat çeken Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, 725 bin metrekarelik tarım arazilerinde kuru tarım (dry farming) uygulamaları gerçekleştiriyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, “Büyükşehir Belediyesi olarak kırsal kalkınmaya her zaman büyük önem verdik. Kırsal kalkınmayı güçlendirirsek şehrimizde dengeli kalkınma modelini ortaya koyabiliriz ve şehrimiz dengeli büyür. Yaşanan ekonomik zorluklar üreticimizin de belini büküyor. Artan mazot ve gübre fiyatlarıyla üreticimiz zorluk yaşıyor. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan hemşehrilerimize destek olmak için birçok projeyi hayata geçirdik. Belediyemize ait arazilerde yaptığımız ekimle buradan buğday (bulgur) ve nohut elde edeceğiz. Bu ürünleri Eylül ayında hizmete açtığımız Kent Lokantası’nda pişen yemeklerimizde kullanacağız. Üreten, ürettiğini de her zaman hemşehrilerle paylaşan bir belediye olarak bu projede çalışan tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Kent lokantamızdan hizmet alan hemşehrilerimize de afiyet olsun diyorum.” diye konuştu. İklim krizine dikkat çeken ve kuru tarım uygulamalarını son derece önemsediklerini söyleyen Başkan Ünlüce, “Şehrimizde, ülkemizde ve dünyada ciddi bir su sıkıntısıyla karşı karşıyayız. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için su kullanımına dikkat etmeliyiz. Her fırsatta vurguladığımız kuru tarım uygulamalarını Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak hayata geçiriyoruz. Susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımız bu çağda 725 bin metrekarelik alanda ürettiğimiz hububatlarda su kullanmadık. Kuru tarım uygulamalarını daha da yaygınlaşması için her zaman öncü olmaya hazırız.” ifadelerini kullandı.

CHP'li Gürer, Kavun Tarlasından Çiftçilerin Sesini Duyurdu Haber

CHP'li Gürer, Kavun Tarlasından Çiftçilerin Sesini Duyurdu

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, kavun ekili alanlarda ürünler olgunlaştığında iktidara çağrıda bulunarak, Tarım Kredi Marketleri aracılığıyla üreticiye destek verilmesini istemişti. Ancak iktidar bu yönde bir girişimde bulunmadı. Tarladaki ürünün bir kısmı kilosu 1-1,5 liradan satılabilse de önemli bir miktarı tarlada kaldı. Bu kez Gürer, tarlada çürüyen kavunları görüntüleyerek, kavun üreticisi ile tarlada konuştu. Gürer, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde hem domates hem de kavun üreten Uğur Tekeli ile birlikte kavun tarlasını gezdi. Gürer, "Kavun tarlada olgunlaştığı dönemde geldiğimizde üreticiler, tüccarın gelmediğini, kavunların kilosunu 1 liradan bile alan olmadığını, bu yüzden ürünlerin tarlada kaldığını ve bazı kavunların hayvan yemi olduğunu gördüklerini belirtti. Üreticilerin sattıkları ürünlerin, zararlarını bile karşılayamadığını vurgulayan Ömer Fethi Gürer, yaşanan tabloyu "Bir kısmı satıldı, ama bu, sadece onların bir nebze olsun ürün satmalarına vesile oldu. Üretim maliyetlerini dahi karşılamadı." şeklinde ifade etti. “ZARARIMIZ DEKARDA 22.500 LİRA” Tarlada kalan kavunlardan dolayı zarar eden üretici Uğur Tekeli, kavun üreticisinin yaşadığı zararı şu sözlerle dile getirdi: “Bir dönüm alana 25 bin lira harcadık ama ancak 2.500 liraya satabildik. Zararımız dekarda 22.500 lira. Sadece bir fideyi 13,5 liraya aldık. Bu yıl birçok kavun ve karpuz tarlada kaldı. Para etmedi, çürüdü, hayvan yemi oldu. Bizim bu durumumuzu iktidarın düşünmesi lazım; çeklerimiz, senetlerimiz yazılmaya başladı, kimsenin ödeme gücü yok." Tekeli ifadeleriyle, çiftçilerin yüksek maliyetlerle mücadele ettiğini, buna rağmen ürünlerini değerinde satamadığını ortaya koydu. Pek çok çiftçi gibi, Tekeli de borçların altında ezildiğini ve giderek artan maliyetler karşısında zor durumda olduğunu belirtti. “ÇEKLER KASIM AYINDA ÖDENECEK, AMA ENDİŞELİYİZ” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, üreticilerin ürünlerini para etmediği için tüccarlara çek karşılığında verdiğini ancak çeklerin büyük çoğunluğunun Kasım ayında ödeneceğini belirtti. Gürer, “Üreticilerin çoğu ‘Bizim ürünü alan kişinin durumu da iyi değil, acaba bu çeki ödeyebilecek mi?’ diye endişe ediyor.” diyerek çiftçilerin ürün sattıkları halde parasını alamama riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Bu durumun çiftçiler üzerinde yarattığı mali baskıya değinen Ömer Fethi Gürer, "Bu işin çözümü, çiftçinin borçlarının ötelenmesi." diyerek, TBMM’ye bu konuda bir kanun teklifi sunduğunu ve çiftçilerin borçlarının 2027 yılına kadar ertelenmesi gerektiğini vurguladı. Gürer, borç faizlerinin silinmesi ve çiftçiye can suyu verilmesinin, önümüzdeki üretim dönemi için hayati önem taşıdığını ifade etti. “BÜTÇEDE ÇİFTÇİYE YETERLİ DESTEK YOK” CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer, yeni bütçe teklifinin çiftçiye gereken desteği sağlamaktan uzak olduğunu belirtti. “2025 yılı bütçesinde milli gelirin %1'inin çiftçiye verilmesi lazım, bu da 615 milyar liraya denk geliyor. Ancak bütçede çiftçiye ayrılan pay 135 milyar lira olarak öngörülüyor.” diyen Gürer, çiftçinin yaşadığı finansal krizin giderek derinleştiğini ifade etti. Çiftçilerin bankalara olan borçlarının 749 milyar lirayı bulduğunu, piyasaya olan borçlarla birlikte toplam borcun 800 milyar lirayı aştığını belirten Gürer, "Ülkede borcu olmayan çiftçi kalmadı" dedi. “GÜBREDEN YEME HER ŞEY İTHAL, FİYATLAR EL YAKIYOR” CHP’li vekili Ömer Fethi Gürer, özellikle gübre ve yem fiyatlarının yüksek oluşunun çiftçiyi büyük oranda zorladığını dile getirdi. “Gübre ithal, yem ithal; özellikle DAP gübrenin fiyatı artmaya başladı. Gübrenin fiyatı 23.200 liranın üzerine çıktı ve bu artış sahte gübre ve hileli gübre kullanımını artırıyor. Çiftçi, sahte gübre nedeniyle de mağdur oluyor." diyen Gürer, yetkililere seslenerek, üreticilere destek verilmesi gerektiğini söyledi. “ÇİFTÇİYE SAHİP ÇIKIN!” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yetkililere çağrıda bulunarak çiftçinin içinde bulunduğu durumu görmezden gelmemeleri gerektiğini ifade etti. Gürer, “Yetkililere sesleniyoruz: Üreticiye sahip çıkın! Önümüzdeki yıl üretim yapabilmesi için gerekli destekleri bir an önce verin. Makamda oturup laf değil, tarlaya gelip çiftçinin durumunu görün.” diyerek, tarım sektörünün ayakta kalabilmesi için acil adımlar atılması gerektiğini belirtti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.