SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tarım

Porsuk Haber Ajansı - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tarlalardan Sofralara Aspir Yağı Haber

Tarlalardan Sofralara Aspir Yağı

Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesinde Şereflikoçhisar Belediye Başkanlığı tarafından üretilen aspirler, yağ olarak vatandaşların soflarında yer almaya başladı. Koçak; “Aspir üretimi hem sosyal hem tarımsal projemizi kapsıyor.” Belediye Başkanı Mustafa Koçak tarımsal üretim projeleri kapsamında gerçekleştirilen aspir ekimi ve yağ üretimi ile ilgili yaptığı açıklamasında; “Belediyemize ait tarım arazilerimizde aspir üretimi gerçekleştirdik, hasat edilen aspirlerimizden elde ettiğimiz yağları sosyal yardımlarımızdan yararlanan kıymetli ailelerimize bir elin verdiğini diğer el görmeyecek anlayışıyla kendilerine ulaştırarak aile ekonomilerine katkı sağlamayı amaçladık.’’ Dedi. Aspir bitkisinin posası dahi değerlendiriliyor. Şereflikoçhisar Belediyesi “Tarım Danışmanlık Birimi” kontrolünde üretimi gerçekleştirilen aspir bitkisinin yağ üretiminden sonra kalan posaları yine tarımsal üretimde gübre olarak değerlendiriliyor. İlçedeki tarımsal üretimin Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Şereflikoçhisar Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen projelerle sürekli desteklendiğini belirten Belediye Başkanı Mustafa Koçak; “İlçemizde üretimi desteklemeye devam ediyoruz, aspir üretiminde çiftçilerimize %50 hibeli aspir tohumu desteklemeleri ön başvurularını almaya başladık, tarım arazilerimizde ürün çeşitliliğini artıyor ve fazla su tüketimi istemeyen bitkilerin üretilmesi konusunda teşviklerde bulunuyoruz.” Dedi.

İYİ Parti İl Başkanı Ulucan: ''Çiftçi Üretmekten Yıldırıldı'' Haber

İYİ Parti İl Başkanı Ulucan: ''Çiftçi Üretmekten Yıldırıldı''

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan düzenlediği basın toplantısında tarımın içinde bulunduğu durum ve ülke gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; “Tarım konusuna gelirken öncelikle baktığımızda bugün ara tatilin ilk günü. Milyonlarca öğrencimiz ve 1,5 milyona yakın öğretmenimiz yeni eğitim öğretim yılında ara tatilden sonra döneme başladılar. Ancak eğitimdeki 23 yıllık bu cebelut iktidarın getirdiği tabloya bakacak olursak, eğitimde düzen olmadığı yerde ne tarımda, ne sağlıkta, ne ekonomide, ne de başka bir durumda hiçbir şeyi biz doğru olarak bakıp göremeyiz. İlk önce ülkede bir eğitimin, eğitim sisteminin düzenlenmesi ve okullardaki yapılan eğitimlerde gerçekten Türk evlatlarının daha iyi, daha müreffeh yaşayabilir şekilde bir hayat standardı sağlanması gerekiyor. Tabii bu tabloda da bütün bakanlıklarda olduğu gibi Tarım Bakanlığında ve tarım politikalarında da doğru işleyiş ve işlemlerin yapılmadığını net olarak görebiliyoruz. 23 yıllık bu cebelut iktidarın getirdiği tabloya baktığımızda ilk önce bu ekosistem dengesinin değişimiyle ilgili temel sistemle bir çalışma yapılmamasından kaynaklı ve şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisimizde Gazi Meclisimizde biliyorsunuz bütçe görüşmeleri yapılıyor. 2026 yılının bütçe görüşmelerinde daha önceden bütün milletvekilleri her şekilde bir sistemsel açıklamalarını yapıyordu. Gerek iktidar, gerek ana muhalefet ya da muhalefet parti milletvekilleri. Ancak maalesef tek adam rejiminin getirdiği sistem sonrasında milletvekillerinin hiçbir şey yapamadığını, hiçbir noktada, hiçbir tabloda hak ve söz sahibi olmadıklarını, tamamıyla saraydan onaylanan bütçenin geldiğini görüyoruz. Tarım Bakanlığı noktasına baktığımızda çiftçimize ayrılan yıllık destek bütçesinin gayri milli paranın %1'lik bir kısmı olarak aktarıldığını, ancak bunun maalesef çiftçilere de binde biri noktasında verildiğini görerek baktığımızda çiftçi her haliyle, her noktasıyla üretmekten yıldırıldığını görüyoruz. Bilinçli bir politika şeklinde üretim beklenirken çiftçiyi üretimden uzaklaştırma noktasına getirdiğini görüyoruz. Bundan öncesinde baktığımızda yine bilinçli bir şekilde Türk milletini zora sokan durumlarda ata tohumlarımız denen tohumlar yok edilerek hibrit tohumların gelmesi. İşte hibrit tohumlarla beraber onlara destekleyici gübrenin gelmesi, tek üretim. Çünkü ata tohumlarımızda kendimiz tohum ayırdığımızda biz yıllar öncesinde daha daha bereketli hasatlar gerçekleştirebiliyorduk. Ancak maalesef iyi toprak analizleri yapılmadan hibrit tohumlarla üreticiyi sıfıra sokmaları ve diğer taraftan baktığımızda tamamıyla ithal tarıma dayalı bir üretim durumu sergilediğimizde. Bundan daha önceki yıllarda duyduğumuzda Somali'ye arpa, buğday ekmeye gittik ki, kendi kendimize yeten bir ülkeyken. Buna benzer durumlara ve bugün baktığımızda 2025 yılında 136.000 tane büyükbaş hayvanın ithal edildiğini kamuoyundan duyuyoruz. Akabinde diğer bir noktaya baktığımızda asıl bağlayıcı nokta ve bizi ilgilendiren noktaya baktığımızda Et Süt Kurumunun başkanının Macaristan'da bir şirket kurduğunu ve Macaristan'dan yıllardan beri et ithalatımız sıfır seviyelerindeyken. Maalesef bu müdürümüzün vesilesiyle ciddi artış oranı gösterdiğini hep birlikte görüp görebiliyoruz. Bunun ana temel sebepleri konunun başında da söylediğim gibi eğitimle başlayan ehliyet ve liyakatin olmadığı, sadece bir avuç yan ve yandaşı düşünen, kendi yakınlarına karşı bir kazanç birimi sağlama haline getiren yapının tuzunun kokmuşluğunu görüyoruz biz burada. Bunun daha öncesinde biz Sağlık Bakanlığındaki kendi şirketi üzerinden hastaneye dezenfektan satan bakanları da gördük. Bu gibi müdürleri de görüyoruz. Bunların yapılmasındaki durumda cezaların gerekli şekilde verilmediği, denetimsizliğin gerekli şekilde yapılmadığı ve bunları denetleyen kurumların, işte müsteşarlıkların kapatılması, Devlet Planlama Teşkilatlarının kapatılması tamamıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ana mekanizması ve ana temelleriyle akıllarıyla oynamak. Maalesef de 2025 yılında üretici istediğini alamadı. Şimdi işte Ekim Kasım ayındayız. Üretici geri tekrar ekiliş yapma niyetinde ama girdi maliyetlerine baktığı zaman geri tekrar hasat alabilecek mi diye bir durum görmüyoruz. Kamuoyunda da izledik. Ege tarafında bile bir yeşillik yetiştiren üretici tarlasında o kadar verdiği emeğe karşılık yeşillik, bu marul dediğimiz, göbek marul dediğimiz marulu 2-2,5 TL rakam verilmesinden dolayı kendi hayvanlarına yedirdim diye de üreticiyle buluşturmadı. Bu tamamıyla plansız yapılaşmanın sadece bir takım yakının, bir takım yandaşın cebini doldurmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Bu tabloda da maalesef bu cebelut iktidarın da ülkeye getirmiş olduğu sen varsan, bizdensen bizimsin, bizden değilsen ne halin varsa gör mantığıyla yapılan bir pozisyon. Her geçen yılda eksiye eksiye gidiyoruz. 2026 yılı inşallah daha daha iyi olur diye arzu ediyoruz. Ancak sandık gelene kadar bunlar bu haramzadelerinden vazgeçmeyeceklerdir diyorum. Abdullah Öcalan'ı bizim Kürt kardeşlerimizin temsilcisi noktasına getirilmesine biz zaten karşıyız. Abdullah Öcalan Türkiye Cumhuriyeti Devletinde 50 yıldan beri var olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ana yapısına karşı duran bir terörist canı başıdır. Bunun bu şekilde bugün çeşitli güzellemelerle, çeşitli iyileştirmelerle, bir melekmiş haline getirmeleri ne bizim aklımız, ne bizim tarihimiz, ne de bizim yarınlarımız kabul edemez. Saygıdeğer Genel Başkanımız da bu konuda net durumu söyledi. Abdullah Öcalan'ın cezaevinden çıkartılması ya da Gazi Meclise gelmesi için bizim cesetlerimizi çiğnemeleri gerekiyor. Türk milletinin aklıyla artık bu kadar fazla oynamasınlar diyoruz ve bu durumu kaşımasınlar diyoruz. Ülkede bu kadar yoksulluk, yoksunluk, sıkıntı varken ülke gündeminde belli başlı projelerin ayaklığını, maşalığını yapmak yerine Aziz Türk milletine sarılsınlar ve Aziz Türk milletiyle beraber aydınlık günlere yürüsünler diyoruz. Bu konu tamamıyla ülke gündeminde gerçekleri saptırmaktan, gerçek olanları konuşmamaktan beyhude bir konudur. Burada Abdullah Öcalan'ın işte yarın çıkacak mı, çıkartılacak mı demesiyle kendini kutsallaştırılma durumuna getirmeleri tamamıyla Türk milletinin aklıyla dalga geçmektir ve kendi beceriksizliklerini, kendi başarısızlıklarını planlı bir şekilde saklama durumlarıdır mevcut iktidarın ve iktidar ortaklarının. Bizim bu konuda duruşumuz net. Biz Aziz milletimizle beraberiz. 50.000 şehidimizin ve tutuklandıktan sonra da birçok şehidimizin kanına eli bulaşmış bu terörist başı caninin hiçbir şekilde o bağlı bulunduğu kodesten ve onunla beraber Türkiye'yi bölmeyi düşünen o zihniyetin hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırları içerisinde yeri yoktur. Biz terörsüz Türkiye'nin karşısında durmuyoruz, öncelikle bunun altını çizmek gerekiyor. Biz Aziz Türk milletiyle beraber yan yana duruyoruz. Şimdi evet ülkede bir terör sorunu varsa, ülkede bir ekonomik sorun varsa, ülkede bir yoksulluk, bir yoksunluk varsa, ülkede bir adaletsizlik, ülkede bir adam kayırma, ülkede bir senaryo, tiyatrosal oyunlarla beraber büyük bölme senaryoları varsa biz burada Aziz milletimizle beraber yan yana ve Aziz Türk milletiyle beraber yol yürüyoruz. Yani burada işte X parti, Y parti, Z partiyle işte birlikte ittifak yapalım noktasında da zaten bakıldığında yıllardan beri oynanan senaryo şu: Aziz Türk milletinin ve Misak-ı Milli sınırları içerisinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere oluşturmuş olduğu, çizmiş olduğu ne mutlu Türk'üm diyene ilkesine bağlı olarak yaşayan, dini, dili, ırkı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesle biz biriz, beraberiz diyoruz bu noktada. Ancak maalesef ki siyasal oyunlarla, çeşitli siyasal senaryolarla insanları kutuplaştırma ve bir noktaya çekmeye çalışıyorlar. Burada biz parti olarak demiyoruz bunları. Biz Türk milletiyle beraber yol yürüyoruz ve Türk milletine karşı yapılacak olan her türlü yıpratma, yok etme girişimlerine karşı da son nefesimize, son nefesimize kadar da kararlılıkla mücadelemizi edeceğiz ve bu mücadelenin de en başında demokrasinin gereği neyse onu yapacağız. İvmeli bir şekilde sandığın bir an önce gelip kurulmasını bekliyoruz. Çünkü gerçekten tuz koktu. Gerçekten her yerden artık hezeyanla yoksulluk, yoksunluk, liyakatsızlık, adaletsizlik hat safhada. Bugün ana muhalefet partisinin bile bakıldığında iddianamesi yayınlandı 19 Mart süreciyle başlayan ve diğer belediye başkanlarının tutuklanmasıyla. Biz daha önceki bu FETÖ ayaklanmasının, FETÖ terörist başı caninin yapmış olduğu Ergenekon, Balyoz senaryolarının aynılarını inceliyoruz. Millet de artık hani bu lokmaları yemiyor. Bu oyunlara gelmiyor. Kandırılmıyor. Yıllarca milleti farklı noktalarla kandırdılar. Ancak millet devletçi bir millet olduğu için, millet devletine sadakat getirdiği için ve devletin birliğini, bütünlüğünü savunduğu için de uhulet ve suhulet içerisinde demokrasi olarak sandığın gelmesini bekliyor. Toplumdaki görünen tablo da bu. Yani bizim o günler geldiğinde de siyasi partilerle eğer bir birliktelik olacaksa mevcut tek adam rejiminin getirdiği %51'e %49 noktasında, onlar da o gün konuşulur.”

Natamisin Kullanılan 6 Üründe Ciddi Risk! Haber

Natamisin Kullanılan 6 Üründe Ciddi Risk!

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in Türkiye’de son 6 ayda yapılan denetimler sonucu gıda güvenliğinde oluşan verilerle yeni önlemlerin gerektiğini söyledi. Gürer, “2012 yılından başlayarak taklit ve tağşiş ürünleri üretenler önce yıllık açıklandı.2025’de ise denetim yapıldıkça açıklama ile toplumun hileli gıda için uyarıcı çalışmalara geçildi. Sofralara giren süt, peynir, yoğurt, et ve et ürünleri yanısıra bitkisel yağdan bala kadar çok taklit tağşiş ürün teşhiri yapıldı. “NATAMİSİN”: 6 ÜRÜNDE CİDDİ RİSK “Son 6 ayda yapılan denetimlerde süt ve süt ürünlerinde 6 farklı üründe natamisin kullanıldığı belirlendiğinin saptandığına dikkat çeken Gürer, “Bu madde, gıda ürünlerinde kullanımına sınırlı şekilde izin verilmesine rağmen yanlış ve yoğun kullanımda riskleri oluşturuyor. İşini doğru ve kontrollü sürdüren binlerce süt üretici içinde sınırlı da olsa bu tür yanlış uygulamalar da rastlanıyor ve denetimlerde tespit ediliyor” dedi. 20 ÜRÜNDE TEK TIRNAKLI VE DOMUZ ETİ Et ve et ürünleri kategorisinde yapılan son incelemelerde 20 üründe tek tırnaklı eti ve domuz eti tespit edildiğini belirten CHP’li Ömer Fethi Gürer, “Emekli, dar ve sabit geliri et ve süt ile mamul ürünleri zor koşullarda alırken birde fiyatı uygun diye hileli ürün alıp sağlığından da oluyor “ diyerek yaşanan durumu eleştirdi. TAKLİT VE TAĞŞİŞ SIKI DENETİM ŞART CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Bakanlığın denetiminde Süt ve süt ürünlerinde 56 üründe bitkisel yağ kullanımı ortaya çıkarıldı. Peynir, tereyağı ve kaymak gibi ürünlerde hayvansal yağ yerine ucuz bitkisel yağlar kullanıldığı saptanmış” dedi. Gürer, et ve et ürünlerinde ise “121 üründe taklit ve tağşiş tespit edildi. Bu ürünlerde çoğunlukla kanatlı eti karıştırıp, böylece tüketiciyi yanıltılıyor” diye konuştu. ÜRÜN HİLELİ Süt ve süt ürünlerinde 128 üründe ürün özelliklerinin değiştirildiği de belirten CHP’li Ömer Fethi Gürer, bu ürünlerde özellikle yağ oranlarının ciddi şekilde düşürüldüğünü, böylece ürünün hem kalitesinin hem de besin değerinin bozulduğunu ifade etti. “DENETİM VAR AMA YETERSİZ: VATANDAŞIN SOFRASI DENEY LABORATUVARINA DÖNÜŞTÜ” Gürer, verilerin gıda güvenliğinde derin bir sorun yaşandığını kanıtladığını belirtti. Gürer, “Gıda denetimlerin 750 bini bulan işletmelerde 7500 bakanlık görevlisi ile yapılıyor. Kayıt dışını sa buna eklediğimizde personel denetim yetersizliği ve yaptırım eksikliği yüzünden vatandaşın sofrası adeta bir deney laboratuvarına dönmüş durumda. İşini doğru yapan çoğunluğun yanında taklit tağşişe yönelen sınırlı azınlık gıda sektöründen uzaklaştırılmalıdır.” Diye konuştu. HALK NE YİYOR? CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, denetimlerin artırılması, cezaların caydırıcı hale getirilmesi ve tüketicinin korunması önemli, bunun yanında taklit ve tağşişe yönelen gıdadan da ayıklanmalı. İnsan sağlığı hiçe Sayan en ağır cezaları almalı. Gıda Mühendisi daha çok istihdam edilmeli” çağrısı yaptı.

CHP'li Çakırözer: "Çiftçi Yorgun, Çaresiz, Bıkkın!" Haber

CHP'li Çakırözer: "Çiftçi Yorgun, Çaresiz, Bıkkın!"

Alpu Ovası’nda soğanı tarlada kalan üreticilerin mağduriyeti devam ederken, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer Meclis’te çiftçiye destek istedi. Çakırözer, “Eskişehir'de Alpu Ovamızda 40 bin ton soğan depoya, pazar tezgahına gidemeden tarlada kaldı. Çiftçi soğanını hasat yaptı, çuvalladı ama müşteri yok. Çiftçi yorgun, çiftçi çaresiz, çiftçi bıkkın. Artık üreticinin, çiftçinin feryadını duyun. Bu ülke için, üreten, sofralarımız için alın teri döken çiftçimizin yanında olun, hakkını verin” dedi. 40 BİN TON SOĞAN TARLADA KALDI İktidarın tarım politikaları çiftçiyi mağdur etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda alınan ithalat kararlarıyla soğanı depolarda çürümeye terk edilen üreticilerin bu yılki hasadı da tarlada çuvallarda kaldı. Eskişehir’in Alpu Ovası’nda yaklaşık 40 bin ton soğan tarlada kalırken, CHP Milletvekili Utku Çakırözer soğanı tarlada kalan çiftçilerin mağduriyetini Meclis gündemine taşıdı. Çiftçinin soğanının depoya, Pazar tezgahına gidemeden tarlada kaldığını söyleyen Çakırözer, Meclis’te Tarım Bakanı ve iktidar yöneticilerine seslenerek, “Çiftçi yorgun, çiftçi çaresiz, çiftçi bıkkın. Artık üreticinin, çiftçinin feryadını duyun. Bu ülke için, üreten, sofralarımız için alın teri döken çiftçimizin hakkını verin” çağrısını yaptı. “ÜRETEN ÇİFTÇİNİN FERYADINI DUYUN, HAKKINI VERİN” Eskişehir’in Alpu Ovası’nda yaklaşık 40 bin ton soğanın tarlalarda kaldığını belirten Çakırözer, TBMM’de şunları söyledi: “Eskişehir'de, ülkemizin dört bir yanında eli nasırlı çiftçilerimiz geleceğini görmeden üretmeye devam ediyor. Soğan ekiyor, patates, mısır, pancar ekiyor, hasadını yapıyor ama sonu hep hüsran. Geçen yıl Mısır'dan, Özbekistan'dan ithal soğan yüzünden yerli soğan depoda çürümeye terkedilmişti, bu yıl da durum farksız. Eskişehir'de Alpu Ovamızda 40 bin ton soğan tarlada kaldı; depoya, pazar tezgahına gidemeden tarlada kaldı, hasat yapıldı, çuvalladı ama müşteri yok. Çiftçi yorgun, çiftçi çaresiz, çiftçi bıkkın. Artık üreticinin, çiftçinin feryadını duyun. Bu ülke için, üreten, sofralarımız için alın teri döken çiftçimizin yanında olun, hakkını verin.”

Güneydoğu’dan 10 Ayda 2,9 Milyar Dolarlık Hububat İhracatı Haber

Güneydoğu’dan 10 Ayda 2,9 Milyar Dolarlık Hububat İhracatı

Güneydoğu Anadolu’da hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü, bölgenin 10 ayda 10 milyar dolara yaklaşan toplam ihracatı içindeki yüzde 29,6’lık payı ile lider konumunu korudu. Ocak-Ekim döneminde Güneydoğu’nun sektörel ihracatı yüzde 4,6 artışla 2,9 milyar dolara ulaştı. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,7 gerilemeye rağmen 499,9 milyon dolar ile makarna, sektörde ihracatı en fazla yapılan ürün olurken, kilogram başına birim fiyatları yüzde 22,3 artış gösteren ayçiçek tohumu yağı ihracatı yüzde 16,7 yükselerek 489,5 milyon dolara ulaştı. Buğday unu ihracatını geçerek üçüncü sıraya yerleşen tatlı bisküvi ve gofretlerden ise bu dönemde 299,9 milyon dolar gelir elde edildi. Irak pazarı, bölgenin hububat ihracatında 799,5 milyon dolarla ilk sıradaki yerini korusa da yüzde 14,7 oranında geriledi. Buna karşılık Suriye’ye yapılan ihracat yüzde 46,7 artarak 331,6 milyon dolara ulaştı ve bu yükseliş Irak’taki kaybı kısmen telafi etti. İhracatın yüzde 34,8 artışla 248,2 milyon dolara çıktığı ABD, bölgenin en büyük üç pazarı arasına girdi. Afrika ülkelerine yönelik satışlar ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,4 oranında yükseldi. “Irak’ın uyguladığı kısıtlamalar ticaretin doğal akışını bozuyor.” Ocak-Ekim döneminde Türkiye’nin komşu ülkelere gerçekleştirdiği 22,9 milyar dolarlık ihracatta yüzde 36,2 ile ilk sırada yer alan Irak pazarındaki gelişmelere bağlı olarak, bu ülkeye toplam ihracattaki gerilemenin bu yıl yüzde 5’e yaklaştığına dikkat çeken Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu şunları söyledi: “Irak ile ticaretimizde yaşanan düşüş tüm ihracatı etkilemekle beraber, bölgemizdeki gıda işletmeleri açısından yalnızca rakamsal değil, stratejik bir önem de taşıyor. Çünkü Irak’ın kendi sanayisini koruma gerekçesiyle buğday unu ithalatına getirdiği kısıtlamalar, ticaretin doğal akışını bozuyor. Bölgemizin Irak’ın temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere uzun yıllar yaptığı yatırımlarla büyüyen tahıl ve un sanayisi, son dönemde devreye alınan tarife dışı engeller, kotalar ve bölgesel imtiyaz düzenlemeleri nedeniyle üretim kapasitesinin önemli bir kısmını atıl bırakmak zorunda kaldı. Başta Mardin olmak üzere, Gaziantep ve Diyarbakır gibi önemli merkezlerde yer alan bazı tesislerin üretim faaliyetleri ciddi şekilde aksadı. Irak’a yapılan hububat sektörü ihracatı Türkiye genelinde ilk 10 ayda yüzde 17,6 düşüşle 1,4 milyar dolara, Güneydoğu’da ise yüzde 14,7 gerilemeyle 797,9 milyon dolara geriledi.” “Irak’ın Türkiye’nin kaliteli buğday ununa ihtiyacı var” Bu yıl Suriye pazarında yaşanan canlılığın bu boşluğu doldurmak için gereken alanı sağladığını ancak Türkiye’nin Irak’ın girişimlerini gözeterek karşı hamlelerle denge gözetmesi gerekebileceğini belirten Kadooğlu şunları söyledi: “Tahıl ticaretinde ‘yüksek stok-seçici ithalat’ politikasına geçen Irak'ta, yetkililer bu yıl 5,1 milyon ton olarak gerçekleşen buğday üretimi ile stratejik buğday rezervi oluşturduklarını düşünüyorlar. Bu sayede ithalatın daha çok, kalite amaçlı ve dönemsel ihalelerle sınırlı tutabileceklerini düşünüyorlar. Buna karşılık yağışlardaki sıkıntılara bağlı olarak kış ekim planının yarıya inmesi ve ellerindeki ürünün ihracatının kısıtlanması, gelecek yıl ciddi bir rekolte kaybı olacağını kabul ettiklerinin bir göstergesi. Üstelik Irak’ın tek tip buğdaya dayalı bir üretim modeli var ve bu durum kalite sorunlarını artırdığından, Türkiye’nin kaliteli buğday ununa olan talep ve ihtiyaçları da karşılanamıyor. Tüm bu gelişmeler, Irak pazarını geniş hacimli rutin satışlar yerine, nitelik odaklı, ihaleye bağlı ve zamanlaması kritik olan fırsatların izlenmesi gereken bir pazar haline getiriyor. Kısa vadede talep daralması sürebilir ancak yeni yılda artacak talebe, yüksek standartlardaki ürün kalitesi ve lojistikteki hız farkımızı öne çıkaracak şekilde hazırlık yapmak belirleyici olacaktır.”

Kocaeli’de Manda Sayısı Artıyor Haber

Kocaeli’de Manda Sayısı Artıyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin damızlık manda desteği sonrası Kocaeli’de manda sayısında artış sağlandı. Bu bağlamda kent genelinde 3 bin 295 manda bulunuyor. Yeni doğan manda yavrularının süt ve et kalitesinde de verimin yüksek olması bekleniyor. BÜYÜKŞEHİR’İN DAMIZLIK MANDA DESTEĞİYLE VERİM ARTTI Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Halk Elinde Anadolu Mandasının Islahı Projesi” kapsamında manda yetiştiriciliğini teşvik etmek amacıyla üreticilere dağıttığı damızlık mandalar verimi artırdı. Aradan geçen iki yılda manda yetiştiriciliğinde büyük oranda ıslah sağlanırken, üreticiler de memnuniyetini dile getirdi. Damızlık mandalardan elde edilen yavru mandalar yetişkinliğe erişirken, Büyükşehir’e bağlı veteriner hekimler üreticileri ziyaret ederek, sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlıyor. KOCAELİ’DE 3 BİN 295 ADET MANDA BULUNUYOR Büyükşehir Belediyesi’nin “Halk Elinde Anadolu Mandasının Islahı Projesi” kapsamında il genelinde 19 üretici damızlık manda talebinde bulundu. Kan yakınlığının önlenmesi amacıyla gerçekleştirilen proje kapsamında yüksek süt verimi, üreme kabiliyetinin yüksek olması ve uzun laktasyon süreleri gibi nedenlerden dolayı Anadolu mandaları tercih edildi. 2025 Kasım ayı itibariyle Kocaeli genelinde 2 bin 342 dişi ve 953 erkek olmak üzere toplamda 3 bin 295 manda bulunuyor. Bu mandalardan 2 bin 806’sı Kandıra ilçesinde yetiştiriliyor. “SÜT VERİMİMİZ ARTTI” Kocaelili Manda Yetiştiriciler Birliği’nde yer alan ve Kandıra Kabaağaç köyünde manda sütü üretimi yapan Şenol Çakır, projenin süt verimini artırdığını söyledi. Çakır, “Süt verimi anlamında ilerleme kaydettiğimizi söyleyebilirim. Cüsse olarak da malaklar daha büyük oluyor artık. Burada gördüğünüz hayvanların hepsi verilen damızlık mandanın yavruları. Çok iyi çıktı. Çok memnunuz” ifadelerini kullandı. BAŞKAN BÜYÜKAKIN’A TEŞEKKÜR İşletmesinde 76 anaç mandasının bulunduğunu belirten Çakır, “Yüzün üzerinde hayvanımız var. Burada süt üretimi gerçekleştiriyoruz. Yarısını süt olarak satıyoruz. Kalan yarısını da manda yoğurduna çeviriyoruz. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın’a, Kocaeli genelinde tarım ve hayvancılığa yaptığı desteklerden dolayı çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu. 200 KİLOSU HİBE OLARAK KARŞILANDI Büyükşehir Belediyesi tarafından yaklaşık 270 ila 370 kilogram ağırlığındaki damızlık mandaların 200 kilogram karşılığı hibe desteği verilerek, üreticilere destek sağlanmıştı. Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile temin edilen 9-17 aylık boğa adayı damızlık mandalar, kura çekimi ile belirlenerek sahiplerine verilmişti. ANADOLU MANDASININ ISLAHI HEDEFLENİYOR Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanlığı Tarımsal Hizmetler Şube Müdürlüğünce yürütülen proje ile yerli manda varlığının ve yetiştiriciliğinin yeniden canlandırılması, manda sayısındaki hızlı azalışının önlenmesi, bu üretim kolundan elde edilen verim ve gelirin artırılması hedefleniyor. Proje ile Anadolu Mandası ırk ıslahının daha verimli ve kaliteli yürütülebilmesi, manda sayısının artırılması, et-süt üretiminde verimliliğin ve kalitenin yükseltilmesi ve kırsal alanlarda istihdamın geliştirilmesi amaçlanıyor.

Gürer: ''Gebe İnekler Dahi Haciz Edildi'' Haber

Gürer: ''Gebe İnekler Dahi Haciz Edildi''

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, 2025 yılında çiftçi, besici, üretici gelir gider dengesi bozulması ile alın teri ile kazandığı varlıklarını haciz yoluyla kaybettiğini söyledi. Tarım kesiminin bankalara olan borçlarının 1 Trilyon 117 milyar lirayı bulduğunu belirten Gürer piyasa borçları ile bu rakamın arttığını, ürün rekolte kayıpları yanında girdi maliyetinin altında satış yapmak zorunda kalınca borçlarını ödeyemeyince icralık olduğunu söyledi. Gürer: “2025 yılının ilk aylarından başlayarak icra uygulamalarında artış yaşandığını traktör, tarla, inek, keçi ve buğday hacizleri ile çiftçi, besicinin beli büküldüğünü belirtti. Gürer “ekonomik kriz nedeniyle borçlarını ödeyemeyen çiftçi ve besicilerin kapısına icra dayandı, 2025 yılının ilk aylarında başlayan haciz işlemlerinin her ay artarak devam etti, üreticinin üretim ve gelir kapısına el konulması topraktan da, hayvancılıktan da soğuttu” dedi . Gürer, “Araziler, traktörler ve hayvanlar icra daireleri ve mahkeme kararlarıyla haczediliyor. İlginç örnekler de var. Yılın başlarında Tire İcra Dairesi tarafından el konulan 48 adet Holstein cinsi dişi sığırın içinde 8 gebe hayvan da bulunuyordu. Toplam piyasa değeri 6 milyon 375 bin TL olarak haciz kayıtlarına geçti. Daha önce traktörü de haczedilen çiftçi-besici, bu kez borçlarından dolayı hayvanlarına da el konuldu. Besicinin borcunun 9 milyon civarında olmasına rağmen traktör ve hayvanlarının toplam değeriyle bu borçtan fazla haciz yapılması, besiciyi daha da zor duruma düşürmüştür.” dedi. GÜNLÜK HAYVAN GİDERİ 226 TL CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tire’de yaşanan bu olayda bilirkişi tarafından yapılan tespitleri şöyle aktardı: “320 kiloluk gebe bir hayvan için 160 bin TL, 300 kiloluk gebe hayvan için 150 bin TL, 280 kiloluk hayvan için 135 bin TL değer biçildi. Ahırdaki 48 hayvanın her biri için ayrı ayrı fiyatlandırma yapıldı ve hayvanlar 80 bin TL ile 150 bin TL arasında değişen bedellerle haciz tutanağına kaydedildi. Bilirkişi, bir hayvan için günlük yem giderini 226 TL olarak saptadı. Buna göre: • %21 proteinli süt yemi: 10 kg × 13 TL = 130 TL • Saman: 3 kg × 3,25 TL = 9,75 TL • Mısır silajı: 25 kg × 2,5 TL = 62,5 TL • Mısır flake: 1 kg × 14 TL = 14 TL • Vitamin tozu: 0,1 kg × 80 TL = 8 TL Su gideriyle birlikte bir hayvanın toplam günlük masrafı 226 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak ahır ve diğer bakım giderleri bu hesaplamaya dâhil edilmemiştir.” İcra kapsamındaki 48 baş sığırın yediemine bırakıldığı işletmede ise işçilik, veteriner ve ahır giderleri hariç, günlük toplam yem ve su gideri 10 bin 848 TL civarında gerçekleşiyor. Gürer, “Ay ay fiyatlarda, özellikle yem başta olmak üzere, artış yaşanmaya devam ediyor. 50 kg süt yemi 800 Tl aştı. Besici yem fiyatında artışa yetişemiyor. Maliyet altında küçük aile tipi işletme süt satmak zorunda kalıyor” dedi. “İKTİDARIN GÖREVİ ÜRETİCİYİ KORUMAKTIR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Üretici zaten yem, mazot, elektrik, ilaç ve veteriner masrafları altında eziliyor. Bu koşullarda bir de icra dosyalarıyla uğraşmak zorunda kalıyor. İktidarın görevi üreticiyi korumaktır; haciz memuru göndermek değil.” ifadelerini kullandı. “HAYVANCILIKTA SORUNLAR KATLANIYOR” CHP’li Gürer, “Hayvancılıkta da ithalata dayalı, yerli ırkı korumayan ve her yıl dışa bağımlılığı artıran bir süreç yaşanıyor. Haciz konulan hayvanlar da ithal hayvanlardan oluşuyor. Bu yıl içinde Tekirdağ’da Malta keçilerinin de haczedildiğine tanık olduk. Yıllardır uyarıyoruz; yem fiyatları kontrolsüz biçimde artıyor, üretici desteklenmiyor, ithalat politikaları yerli üretimi bitiriyor. Şimdi geldiğimiz noktada üreticinin ahırındaki hayvan bile icra memurlarıyla karşı karşıya.” diye konuştu. “BU SİSTEM SADECE HAYVANI DEĞİL, ÜRETİCİYİ DE TÜKETİYOR” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Eskiden köylerde ahırdan süt, bereket, üretim çıkardı; günümüzde ise AKP iktidarlarının yanlış tarım politikalarının bedeli olarak üreticiye haciz tutanakları çıkıyor. Üreticiye destek değil, haciz gönderiliyor. Türkiye’de hayvancılık politikaları acilen gözden geçirilmelidir. Bu konuda kanun teklifi de verdim. İcralar durdurulmalı; arazi, traktör ve hayvanlar haczedilmemelidir. Çiftçi ve besiciye kredi desteği sağlanarak üretimin devamı güvence altına alınmalıdır.” dedi.

Kuraklıkla Mücadele Kapsamında Sulama Altyapısı Güçlendiriliyor Haber

Kuraklıkla Mücadele Kapsamında Sulama Altyapısı Güçlendiriliyor

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından ''250 Mahalle ve Mezrada 250 bin Metrekarelik ‘Kapalı Sulama Sistemi Dönüşüm'' projesi kapsamında Akçadağ Ancar Mahallesinde 21 bin dekar alanın ve 12 mahallenin sulamasına katkı sağlayacak önemli bir destekte bulunuldu. Malatya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen ''İklim Değişikliğine Uyum ve Kuraklıkla Mücadele Kapsamında Sulama Altyapısının Güçlendirilmesi'' projesi kapsamında tarımsal üretime destekler sürüyor. Sürdürülebilir tarımsal üretim için modern sulama projelerini hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, 250 mahalle ve mezrada kullanılmak üzere 250 bin metre sulama borusunu çiftçilere dağıtmaya devam ediyor. Bu kapsamda, maliyeti 70 milyon lira olan borular, düzenlenen törenle üreticilere teslim edilirken, sulama suyunun hem ekonomik hem de verimli kullanılması sağlandı. Bu kapsamda Akçadağ ilçesi Ancar Mahallesinde düzenlenen törenle üreticilere sulama suyu boruları verildi. Törene Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’in yanı sıra, Akçadağ Kaymakamı Adem Topaca, Akçadağ Belediye Başkanı Hasan Ulutaş, MHP Malatya İl Başkanı Gökhan Gök, AK Parti Akçadağ İlçe Başkanı Kenan Tugal ve MHP Akçadağ İlçe Başkanı Sami İlhan ile birlikte muhtarlar ve vatandaşlar katıldı. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, boru dağıtım töreninde yaptığı konuşmada, ''Malatya’mızın geleceği için son derece önemli bir adımı birlikte atmanın gururunu yaşıyoruz. Şehrimiz bir taraftan yaralarını sararken, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bakanlarımızın çok yoğun gayretleri; bizlerin burada siyasetimizin, Cumhur İttifakımızın, bürokratlarımızın özellikle valimizle, kaymakamlarımızla birlikte bir sinerji oluşturduk, şehrimizi ayağa kaldırıyoruz. Şehrin her tarafı şantiye; 1200 lokasyonda inşaat var. Bir taraftan şehrin yaralarını sararken bir yandan da şehrin normalleşme için belediyeciliğin hizmetleri hatta bizim ötemizde olan birtakım hizmetlerle ilgilendiğimizi biliyorsunuz. Dünyada bir küresel ısınma var. Türkiye’de özellikle küresel ısınmanın ve kuraklığın yansımaları en çokta bizim bu bölgede; Konya, Malatya ve Elazığ’da çok ciddi sıkıntılar var. Bu sene bir zirai don yaşadık. Cumhurbaşkanımız ile hemen görüştük, Tarım ve Orman Bakanımız Malatya’ya geldi, şu anda üreticilerimizin zararlarını giderecek ödemeler yapılıyor. Bu büyük bir nimet. Dünyada afetler oluyor, Türkiye’miz kadar operasyonel, anında müdahale eden bir ülke göremiyorum. Biz ev yapıyoruz. Malatya'da 103 bin 500 bağımsız bölüm devlet eliyle yapılıyor. Emlak Konut, kentsel dönüşüm ve yerinde dönüşüm ile birlikte 120 bin konut ve iş yeri inşa ediliyor. Çok büyük bir operasyon” ifadelerini kullandı. Tarımsal sulamaya büyük önem verdiklerini dile getiren Başkan Er, şunları kaydetti: “Tarımsal sulamayı çok önemsediğimizi eski muhtarlarımızda bilir. 2010 yılında sulama seferberliği ilan etmiş, ''Kentten köye dönüş'' projesini hayata geçirmiştik. Araziler sulandıkça, toprak suyla buluştukça, verim arttıkça insanlarımız köylerine gelmeye başladılar. Biz bir taraftan belediyenin ve şehrin işleriyle uğraşırken köylümüzü de ihmal etmiyoruz, çok önemsiyoruz. Bu sene küresel ısınmaya karşı, “İklim Değişikliğine Uyum ve Kuraklıkla Mücadele” kapsamında sulama altyapısını güçlendirmek için çalışma başlattık. Malatya’mız için 250 bin metre uzunluğunda boru aldık ve 250 farklı noktada uygulamalarımız var. Proje yapabildiğimiz yerleri yapıyoruz, diğer noktalarda da Köylü-Devlet uygulamalarımız var. Bu bölgede de 12 mahallede 25 bin metre boru döşeniyor. Önümüzdeki dönemde sizlerle birlikte müşterek iş birliği yaparak çok daha büyük arazileri sulayama imkânına kavuşacağız. Sizlerle tokalaşırken ellerimizde nasırları gördüm. Buna duyarsız kalamayız. Her alanda olduğu gibi sulama alanında da köylülerimize her türlü gayreti göstereceğiz” dedi. Akçadağ Kaymakamı Adem Topaca ise ''Bir şehri imar ediyoruz. Bir taraftan kazıyoruz, beton döküyoruz, çalışıyoruz ama bir taraftan da sosyal, kültürel ve tarımsal faaliyetlere de destek sağlamaya devam ediyoruz. Tarımsal faaliyetin üzerinde bir etkinliğin gösterilmesi gerçekten hepsiyle birlikte yekûn bir halede hareketle yapılan faaliyetleri gösteriyoruz. Bir tarafımız eksik kalmıyor. Sportif ve kültürel faaliyetlerle birlikte tarımı da destekliyoruz. Malum biz bir tarım memleketeyiz, kayısı üretimiyle geçimini sağlayan bir ilçeyiz. Bu noktada Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sami Er'e teşekkür ediyoruz. Kaba sulamayla giden sistemi kapalı sulama sistemine geçirerek daha ekonomik bir sulama sistemi hayata geçirildi. Köylümüz daha fazla verim alacak, daha etkin bir sulama yaparak suyu daha verimli kullanacak” dedi. Akçadağ Belediye Başkanı Hasan Ulutaş da ''Göreve başlayalı 20 ay oldu. Bize gelen bütün istekleri Büyükşehir Belediyesi ile çok güzel organize ve koordine ediyoruz. Bu alanda şu anda 42 sulama havuzunun tadilat ve tamiratı yapıldı. Birçok havuzun temizliği gerçekleştirildi. 2025 yılında 21 bin 700 sulama borusu dağıtımı ve gömülümünü yaptık. 2024 ve 2025 yılında 40 bine yakın sulama borusunu dağıttık ve vatandaşlarımız kapalı sulama sistemine geçmesini sağladık. Bu anlamda Sami başkanımız ve ekibine teşekkür ediyorum. Yol, MASKİ ve sulama anlamında çok güzel işler yapılıyor'' ifadelerini kullandı. Ancar Mahalle Muhtarı Ali Korkmaz ise ''Ancar mahallemiz için tarihi bir gün yaşıyoruz. Yıllardır özlemini çektiğimiz, tarımın bereketini artıracak sulama sistemi yatırımı artık mahallemizle buluşuyor. Bu vesileyle desteklerini esirgemeyen Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sami Er'e teşekkür ediyorum'' dedi. Akçadağ ilçesinde 12 mahalleye 25 bin 230 metre tarımsal sulama borusu verildi. Ancar Mahallesine ise 3 bin 500 metre tarımsal sulama borusu tahsis edildi. Yapılan bu yatırımın faaliyeti geçmesiyle 960 çiftçi ailesi projeden faydalanacak. Bunun yanında 21 bin dekar tarım arazisi yeterli sulamaya kavuşmuş olacak.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.