SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tarım

Porsuk Haber Ajansı - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sarıcakayalı Çiftçilere İyi Tarım Desteği Haber

Sarıcakayalı Çiftçilere İyi Tarım Desteği

Tarım ve Orman Bakanlığı, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünce desteklenen, Eskişehir Valiliği'nce yürütülen ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından hazırlanan İyi Tarım Uygulamalarının Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi kapsamında Sarıcakaya ilçesinde sertifika töreni düzenlendi.​ Gerçekleştirilen törende 28 çiftçiye iyi tarım sertifikası, biyoteknik mücadele için sarı ve mavi yapışkan tuzak ve biyolojik preparat teslim edildi. İyi Tarım Uygulamalarının Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi, Tarım ve Orman Bakanlığınca 2012 yılından bu yana sürdürülen bir proje olup Eskişehir bu projeye 2015 yılında dahil oldu. Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü daha önceki yıllarda kiraz, kuru soğan, patates, çörekotu, anason, yaprağı yenen sebzeler ve domates üreten üreticilere İyi Tarım Uygulamaları konusunda demonstrasyon çalışmaları gerçekleştirdi. Sarıcakaya’da 2025 yılında 1.900 da örtü altında olmak üzere toplam 2.230 da alanda domates yetiştirilmiş ve 21.565 ton ürün elde edilmiştir. İlçe ekonomisi yönünden büyük öneme sahip bu ürünün değişen pazar ihtiyaçlarına göre üretilmesi bu yüzden çok önemlidir. Artan tüketici bilinciyle birlikte gıda perakendecileri üreticilerden bir gıda güvenirliliği sertifikası olan iyi tarım uygulamaları sertifikasını talep etmeye başlamıştır. İyi tarım uygulamaları sertifikası güvenilir gıdanın yanı sıra, sürdürülebilir bir üretim ve üretim yaparken çevrenin, insan ve hayvan refah ve sağlığının korunduğunu ifade eder. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü projenin 2026 yılında da devam etmesi için çalışmalarını sürdürüyor.

Üzümsü Meyveler İçin Uluslararası İşbirliği Toplantısı Haber

Üzümsü Meyveler İçin Uluslararası İşbirliği Toplantısı

Kütahya Ticaret Borsası öncülüğünde, Kütahya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü işbirliği ile üzümsü meyvelerin bölgesel üretim potansiyelinin değerlendirildiği bir toplantı düzenlendi. Toplantıya KÜTBO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Okumuş, Meclis Üyesi Nüfide Erdurgut, Kütahya Tarım ve Orman İl Müdürü Ertan Keleş, KÜTBO Genel Sekreteri Yasemin Yol ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğü sahada olan ilgili birim yetkilileri katıldı. Toplantıda, Hollanda Büyükelçiliği ile yürütülen temaslar sonucunda davet edilen Toprak ve Yeşil şirketi temsilcileri Marcel de Jong ve Esra Nur Gülbaba, üzümsü meyvelerin Kütahya’daki üretim potansiyeline ilişkin kapsamlı bir değerlendirme paylaştı. Marcel de Jong, üzümsü meyvelerden “Yaban Mersini, Ahududu, Çilek” gibi meyvelerin Kütahya’da nasıl yetiştirilebileceğine dair ayrıntılı bir sunum yaparak; hangi türlerin bölge koşullarına daha uygun olabileceği, sulama ve gübreleme yöntemlerinin nasıl planlanması gerektiği, toprak, yaprak ve sap analizlerinde izlenmesi gereken süreçler gibi başlıklarda teknik bilgiler aktardı. Bunun yanı sıra üretilen ürünlerin paketleme süreçleri, soğuk zincir uygulamaları ve pazarlama stratejilerine ilişkin süreci değerlendirerek, Kütahya’nın iklim şartlarına uygun Blueberry, ahududu, çilek üretiminde sürdürülebilir ve katma değerli bir üzümsü meyve üretimi için dikkat edilmesi gereken unsurları aktardı. Ayrıca teknik bilgi paylaşımı, eğitim programları ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına yönelik iş birliği olanaklarının üreticilere yeni fırsatlar sunabileceği değerlendirildi. Sunum sonrası katılımcıların soruları yanıtlanarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantı, iyi niyet dileklerinin paylaşılması ve ortak çalışmalara yönelik yapılacak projelerin değerlendirmesiyle sona erdi.

25'inci Mandalina Şenliği Üreticinin Yüzünü Güldürdü Haber

25'inci Mandalina Şenliği Üreticinin Yüzünü Güldürdü

İzmir’in Seferihisar ilçesinde bu yıl 25’incisi düzenlenen Mandalina Şenliği, hem üreticilerin hem de bölge halkının yoğun katılımına sahne oldu. Türkiye’nin önemli narenciye merkezlerinden Seferihisar’daki şenlikte konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, hem mandalinanın ekonomik değerine hem de üreticilerin yıl boyunca verdiği emeğe dikkat çekti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Seferihisar Belediyesi ev sahipliğinde bu yıl 25'incisi düzenlenen Seferihisar Mandalina Şenliği'ne katıldı. Şenlik, renkli gösteriler ve kortej yürüyüşü ile başladı. Ülke ekonomisine değer katan narenciye üreticisinin emeğinin karşılığını alması, ürünün dünya pazarında yer bulması için düzenlenen etkinlikte Başkan Cemil Tugay, yoğun ilgi ile karşılandı. Başkan Tugay, Seferihisar pazar yerinde yapılan şenliğe katılan üreticilerin tezgahlarını ziyaret etti, kendisi ile fotoğraf çekmek isteyenleri kırmadı. Binlerce üreticinin geçim kaynağı olan Mandalina Şenliği, dans gösterileri ile başladı. Tugay yaşanan sorunlara dikkat çekti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Mandalina Şenliği'ne ülkenin farklı kentlerinden birçok insanın katıldığını, bunun da kendilerini mutlu ettiği söyledi. Seferihisar'ın kente tarımsal ve turizm açısından önemli katkılarının olduğunu belirtti. Mandalina üreticilerinin yaşadığı sorunları anımsatan ve benzer sıkıntıları sadece tarımla uğraşanların değil, ülkede üretime katkı sunmak isteyen herkesin yaşadığını söyleyen Başkan Tugay, “Bu sorunlar ülkemizin fakirleşmesine, insanlarımızın işsizleşmesine ve bunun gibi birçok soruna neden oluyor. Bir süre sonra insanlar ne yapacağını bilmez hale gelebiliyor. Yoksulluğun, işsizliğin altında bunalan insanlar birbirine zarar vermeye başlıyor. Bize 'Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur' diyen bir liderin ülkesinde yaşıyoruz. Eğer bu milletin damarlarında o asil kan dolaşıyorsa, bu ülkede yanlış hiçbir şeye izin vermez” diye konuştu. “Bu büyük mücadele grubuna hepinizi katılmaya davet ediyorum” Çalışmadan hiçbir şeyin düzeltilemeyeceğini vurgulayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, şu ifadeleri kullandı: “Bu mücadeleyi birlikte yapacağız. Sokakları mis gibi mandalina kokan bu güzel şehirde, burada olan ve olmayan herkese sesleniyorum; büyük milletimizin herhangi bir yanlışın önünde diz çökeceğini düşünenler varsa, boşuna hayal kuruyorlar. Bizler hiçbir yanlışın önünde diz çökmeyeceğiz. Bütün sorunlarımızı ve sıkıntılarımızı çalışarak, birbirimize sahip çıkarak çözeceğiz. Bu işin mücadelesini yapan herkes burada. Bu büyük mücadele grubuna hepinizi katılmaya davet ediyorum. Yaşasın İzmir, yaşasın Seferihisar, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti...” “Üreticinin ne zaman uykusunun kaçtığını bilirim” Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin de yaptığı konuşmada bunun sadece bir şenlik olmadığını, Seferihisar'ın ruhunu, üretim gücünü ve dayanışmanın sıcaklığını yaşadığı günlerden biri olduğunu söyledi. Çocukluğunun mandalina bahçelerinde geçtiğini ifade eden Yetişkin, “Küçük yaşlardan itibaren dalların arasında koştuğum, mandalinanın kokusu ile büyüdüğüm, Seferihisar'ı bahçesinden, toprağından tanırım. Burada yalnızca bir belediye başkanı olarak değil aynı zamanda üretici olarak da bulunuyorum. Bu topraklarda doğmuş, büyümüş ve bu toprakların ekmeğini yemiş biri olarak üreticimizin derdini en iyi anlayanlardan biriyim. Ağacın ne zaman üzüldüğünü, toprağın ne zaman konuştuğunu, üreticinin ne zaman uykusunun kaçtığını bilirim. Bütün bu dertler benim de derdim oldu” dedi. Bu yıl mandalina satışlarında yaşanan sorunların herkesi derinden etkilediğini de vurgulayan Yetişkin, “Üreticimiz emeğinin karşılığını bulamadı. Fiyatlar, maliyeti bile karşılamadı. Bu tablo kabul edilemez. Buradan güçlü bir çağrı yapmak istiyorum; devletin ve tüm yetkili kurumların, mandalina üreticisi için acil önlemler alması gerekiyor. Biz Seferihisar olarak üreticimizin yanındayız ama bu yükü sadece üreticinin sırtına bırakmak doğru değil. Üreticinin alın teri bu memleketin geleceğidir. Biz bu geleceğe sahip çıkmak zorundayız” diye konuştu. Ödüller sahiplerini buldu 25. Seferihisar Mandalina Şenliği kapsamında düzenlenen Hediyelik Eşya Yarışması'nda dereceye giren tasarımlar açıklandı. Başkan Tugay ile İsmail Yetişkin; birinci olan Zeynep Şumnulu, ikinci olan Bahar Özcan ile üçüncü olan Kübra Selüktekin'e ödüllerini verdi.

Ekonomi İyiye Gidiyorsa Neden Güvercinler Haczedildi Haber

Ekonomi İyiye Gidiyorsa Neden Güvercinler Haczedildi

CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, ekonomik krizin geldiği boyutları anlatırken, yaşanan tabloyu “masal değil, Türkiye gerçeği” sözleriyle değerlendirdi. Gürer, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ekonominin iyi gittiğini söylüyor ama işçi, çiftçi, esnaf, emekli bu iyi gidişi göremiyor. Hatta sanayici bile konkordato kıskacında. Vatandaşın güvercinine dahi haciz geldi” diyerek mevcut tabloyu rakamlarla ortaya koydu. “İCRA DOSYASI SAYISI 25 MİLYONA DAYANDI: EKONOMİ VATANDAŞI TÜKETİYOR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, icra dairelerindeki dosya sayısının ulaştığı boyutun ekonominin gerçek yüzünü ortaya koyduğunu belirterek, “İcra dairelerinde derdest durumda olan dosya sayısı 24 milyon 769 bin 227’ye ulaştı. Bir yıl önce bu sayı 22 milyon 912 bindi. İcra dosyaları milyon milyon artıyor. Ailelerin, vatandaşların yaşam mücadelesinin ne kadar ağırlaştığının göstergesi bu,” diye konuştu. Aynı dönemde icra dairelerine gelen yeni dosya sayısının da bir yıl içinde 8 milyon 529 binden 9 milyon 698 bine çıktığını söyleyen Gürer, toplumun borç yükünün artık taşınamaz hale geldiğini vurguladı. “GÜVERCİNE BİLE HACİZ GELDİ: EKONOMİNİN ACI TABLOSU” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in en dikkat çekici vurgularından biri ise Yozgat’ın Yerköy ilçesinde yaşanan olay oldu. Bir vatandaşın güvercinlerine, özel bir banka tarafından borç nedeniyle haciz uygulanmasını “ekonomik çöküşün sembolü” olarak nitelendirdi. “Vatandaşın evinde haczedilecek bir şey bulamayınca güvercinlerine haciz uygulandı. Dumanlı, beyaz, Arap, deve tüylü güvercinler… Hepsi tek tek değer biçilip satış listesine konuldu. Resmi kayıtlarla sabit. Haciz artık güvercine kadar indi.Barışın simgesi Güvetcine de haciz uygulandı.Vatandaşın bir donu kaldı haczedilmedik” dedi. Ömer Fethi Gürer, Cinsine göre dumanlı güvercinlere 2.700 lira, deve tüylü güvercinlere ise 6.000 liraya kadar değer biçildiğini hatırlatarak, “Ekonominin vatandaşı nasıl tükettiğinin en somut göstergesi bu” dedi. “BORÇ YÜKÜ ALTINDA EZİLEN VATANDAŞ AYAKTA DURAMIYOR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, vatandaşların bankalara olan borç yükünün de giderek arttığını belirterek, “Kredi ve kredi kartı borçlarının toplamı 5 trilyon 332 milyar lirayı geçti. Zamanında ödenmediği için takibe alınan borç 224 milyar liraya ulaştı. TOKİ’ye borç 80 milyar, varlık yönetim şirketlerine borç 79 milyar. Vatandaşın toplam borcu 5 trilyon 715 milyar lirayı buldu,” şeklinde konuştu. Bu yükle vatandaşın ayakta kalmasının mümkün olmadığını ifade etti. Gürer, iktidarın “ekonomi iyi gidiyor” söyleminin halkın hayatıyla uyuşmadığını vurguladı. “ÇİFTÇİNİN İNEĞİNE, KOYUNUNA, TARLASINA HACİZ OLMAZ; ÜRETİM ÇÖKER” Çiftçilerin üretim araçlarına yönelik hacizlerin üretimi bitirme noktasına getirdiğini belirten Ömer Fethi Gürer, bu alanda yaptıkları kanun teklifi hatırlattı: “İnek, koyun, tarla, traktör, arazi gibi üretimin devamı için gerekli unsurlara haciz uygulanmaması gerektiğini defalarca söyledik. Çiftçi ancak üretim yaparak borcunu ödeyebilir. Hayvanını, traktörünü, tarlasını elinden aldığınızda nasıl ayakta kalacak?” Girdi maliyetlerinin yükseldiğini, pazarlama ve depolama sorunlarının arttığını belirten Gürer, çiftçinin aldığı tohumun fiyatının sattığı üründen üç kat pahalı hale geldiğini söyledi. İcralar durdurulması ve traktör,arazi ,hayvana haciz uygulanmaması için kanun teklifi de belirten Gürer Çiftçi borçları ertelenmesi için verdiği kanun teklifininde TBMM Başkanlığında olduğunu belirtti. “SIKI PARA POLİTİKASININ SONUCU: EVDEKİ GÜVERCİNE HACİZ” İktidarın uyguladığı sıkı para politikasının toplumda yarattığı tahribatı değerlendiren CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, sözlerini çarpıcı bir cümleyle tamamladı: “Sıkı para politikasının erdiği nokta, evdeki güvercine haciz uygulayacak kadar gözü kararmış bir anlayıştır. Vatandaşın elinde ne varsa almanın peşindeler.Emekli ve Agari ücretli açlık sınırı altında yaşam mücadelesi vermeye çalışıyor.Kredi ve kredi kartları borçlarını ödüyemiyor.Bankalar kapısına dayanıyor.İcraların arkası kesilmiyor” dedi.

Bursa'nın Lezzetleri Gün Yüzüne Çıkıyor Haber

Bursa'nın Lezzetleri Gün Yüzüne Çıkıyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi, kırsal kalkınmayı desteklemeye, sürdürülebilir üretimi güçlendirmeye ve yerel değerleri geleceğe taşımaya devam ediyor. 9 Aralık’ta düzenlenecek ‘Bursa Tarım Şenliği’ ile yerel tarım ve gıda ürünleri tanıtılacak. Bursa’da kırsal kalkınmanın sağlanması için her alanda çiftçiyi destekleyen Büyükşehir Belediyesi, kente özgü ürünlerin vitrine çıkarılacağı önemli bir etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor. Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından ‘Toprak Ana Günü’ temasıyla 9 Aralık Salı günü Gökdere Millet Bahçesi-BUTATEM’de ‘Bursa Tarım Şenliği’ düzenleniyor. ZEYTİNDEN SORGUN PEYNİRİNE, ASPİR YAĞINDAN ÇÖREKOTU YAĞINA ‘Yerelde Üret, Yöreseli Koru’ sloganıyla hazırlanan şenlikte, tarımsal fotoğraf sergileri, kooperatif stantları, farkındalık programları ve atölyelerle üretimin değeri paylaşılacak. Bursa’nın tarım mirasını korumaya yönelik çalışmaların ve bilinçlendirme faaliyetlerinin de yer alacağı şenlikte, Bursa’ya özgü birçok ürünün hikayesi atölye ve söyleşilerde anlatılacak. Zeytinyağı sabunu yapımından zeytin kurma tekniklerine, ata mirası ekmeğin yolculuğundan zeytine, Uludağ yamaçlarında üretilen sorgun peynirinden çörekotu yağı ve aspir yağına kadar birçok ürün ziyaretçilere sunulacak. Şenliğe katılımı kolaylaştırmak amacıyla Gökdere Metro İstasyonu, Kent Meydanı, Heykel PTT önü ve Büyükşehir Belediyesi Ana Bina güzergâhlarından Gökdere Millet Bahçesi’ne ücretsiz ring seferleri de düzenlenecek. “TÜM HALKIMIZI ŞENLİĞİMİZE DAVET EDİYORUM” Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya olduğunu ve bunun da gıdaya erişimi daha kıymetli hale getirdiğini söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, toprağı için mücadele eden tüm çiftçilerin her zaman yanında olduklarını belirtti. Bursa’nın yöresel ürünlerine sahip çıkmaya ve daha tanınır hale getirmeye çalıştıklarını ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, “Bursamızın bereketli toprakları ve çalışkan çiftçileri, bu kentin can damarıdır. Üretim varsa, bereket vardır. Bereket varsa, huzur ve refah vardır. Bu kapsamda ‘Bursa Tarım Şenliği’ düzenleyerek Bursa’nın toprağından, suyundan, havasından üretilen tarım ürünlerinin yerel özellikli gıdalara dönüşme serüvenlerini anlatacağız. Tüm halkımızı 9 Aralık Salı günü şenliğimize davet ediyorum” dedi. Program akışı şöyle: BUTATEM DIŞ MEKAN 09.00-17.00 Tarım fotoğrafları ve tarım aletleri sergisi 09.00-17.00 Tarımsal Kooperatif Ürün Stantları Halk Oyunları ve müzik dinletisi 10.00- Kortej Yürüyüşü BUTATEM İÇ MEKAN PROGRAM AKIŞI 10.00 Açılış ve Protokol Konuşmaları 10.30-Zeytinyağı sabunu yapım atölyesi 11.00 Zeytin kurma atölyesi 11.30 Topraktan Sofraya Ata Mirası Ekmeğin Yolculuğu 12.30 Somut Olmayan Kültürel Mirasımız Zeytin 13.00 Uludağ’ın Yamaçlarından Sorgun Peynirinin Hikayesi 13.30 Çörekotu Yağı Sıkım Atölyesi 14.00 Aspir Yağı ve Kullanım Alanları

Ankara Büyükşehir'den Kalecik'te Kırsal Kalkınma Toplantısı Haber

Ankara Büyükşehir'den Kalecik'te Kırsal Kalkınma Toplantısı

Kırsal kalkınma projeleriyle Türkiye’ye örnek olan Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), yerli üretimi desteklemek ve tarımda sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla hayata geçirdiği desteklerine devam ediyor. Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı ve Kalecik Belediyesi iş birliğinde “Kalecik Kırsal Kalkınma Değerlendirme ve Planlama Toplantısı” düzenlendi. Kalecik Belediye Başkanı Satılmış Karakoç ve ABB Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanı Hüseyin Şemsi Uysal’ın da katıldığı toplantıda; muhtarlar ve vatandaşların talep ve önerileri dinlenirken, 2025 yılında Kalecik’te yapılan çalışmalar anlatıldı. Kuraklığa ve ilkbahar geç donlarına dayanıklı Aronya bitkisi ile Çörek Otu bitkisinin yetiştiriciliğine ve özelliklerine dair de önemli bilgiler paylaşıldı. Ayrıca toplantının sonunda; ABB bünyesinde bulunan üzüm sıkma makinelerinin Kalecik Belediyesi’ne devri için protokol imzalandı. “KIRSAL BÖLGELERDEKİ POTANSİYELİ ORTAYA ÇIKARMAK İÇİN BİR ARADAYIZ” Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin çiftçilere ve kırsal yaşama yönelik çalışmalarının artacağını belirten ABB Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanı Hüseyin Şemsi Uysal, “Bugün burada ülkemizin kalkınmasında stratejik öneme sahip tarım sektörünü nasıl ileriye taşıyabiliriz, üreticilerimizin emeklerini nasıl güçlendiririz ve sürdürülebilir tarımı Kalecik’te nasıl inşa edebiliriz diye bir araya geldik. İklim değişikliği, su kaynaklarının azalması, artan maliyetler ve küresel rekabet gibi zorluklarla karşı karşıyayız. Ancak bu zorluklar güçlü işbirliği ve akıllı politikalarla aşılabilir. Bugün içinde olduğumuz durumu hepimiz biliyoruz. Tam da bu noktada verimli topraklarımızı koruyan, çiftçimizi ve üretimimizi güçlendiren sürdürülebilir bir tarım politikası ortaya koymamız lazım. İlçelerimizin kırsal bölgelerindeki potansiyeli ortaya çıkarmak için bir aradayız. Yani köylerimizi sadece geçmişimizin bir parçası olarak değil, geleceğin üretim merkezleri olarak görmek istiyoruz. Atacağımız her adım ekonomik gelişmenin yanı sıra sosyal adaleti, sürdürülebilirliği ve toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir” dedi. “BİZİM BOYNUMUZUN BORCUDUR” Konuşmasında üretimin önemine vurgu yapan Kalecik Belediye Başkanı Satılmış Karakoç ise şöyle konuştu: “İçinizden gelen biri olarak, yaşadıklarınızı bildiğim için göreve geldiğimden itibaren çiftçiliğe ve kırsal kalkınmaya yönelik çalışmalara da öncelik verdim. İlçemiz ve çiftçimiz için şartları ve çalışmaları da daha iyiye ilerletmeyi sürdüreceğiz. Biz birlikte başaracağız. Bu imkânları bize sağlayan kim? Başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş. Şimdiye kadar yaptığımızı inşallah 2026’da iki katını yaparak, saydığımız projelerle sizlere destek olmak bizim boynumuzun borcudur. Her zaman üreten benim başımın tacıdır.” “HAYATIMIZDA OLAN HER KONUDA BELEDİYELERİMİZ YANIMIZDA” Programa katılan mahalle muhtarları memnuniyetlerini şu sözlerle dile getirdi: -Kalecik Beykavağı Mahallesi Muhtarı Ahmet Yılmaz: “Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Kalecik Belediyesi sayesinde gerçekten çok iyi koşullarda görevlerimizi yapıyoruz. Vatandaş olarak çok memnunuz. Köy konağından tutun, cenaze gibi gündelik hayatımızda olan durumlara kadar her konuda belediyelerimizi yanımızda görüyoruz. Gerçekten belediyeciliği ben muhtarlığımda gördüm, ne istediysek onaylandı, karşılığında hiçbir şey talep edilmeden. 45 gün benim köy konağımda çalışma yapıldı; halısına, şark köşesine kadar her konuda yanımızda oldular. Gerçekten çok teşekkür ederim. Mansur Başkan’ımıza ve Satılmış Başkan’ımıza çok teşekkür ederim.” -Kalecik Değirmenkaya Mahallesi Muhtarı Leyla Çoban: “Bugünkü toplantı çok verimli geçti. Taleplerimiz dinlendi. Bugün köyüme o vaatlerle gideceğim, çok sevinçliyim, heyecanlıyım. Muhteşem bir toplantıydı, böyle toplantıların devamını diliyorum.”

Üretim Çöküyor, Çiftçi Kazanmıyor, Türkiye İthalata Mahkum Ediliyor Haber

Üretim Çöküyor, Çiftçi Kazanmıyor, Türkiye İthalata Mahkum Ediliyor

TBMM Genel Kurulu’nda konuşan CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de tarım sektörünün yaşadığı derin krizi kapsamlı verilerle ortaya koyarak Meclis’i araştırma yapmaya davet etti. Gürer, “Ülkemizde tarım gerçek anlamda sorunlu. Üretici ürettiğinden para kazanamıyor, çiftçi ve besici üretimden uzaklaşıyor. Bu tabloyu yerinde görüp çözüm üretmek zorundayız” dedi. “TAHIL VE BİTKİSEL ÜRETİMDE 10 MİLYON TONLUK ÇÖKÜŞ VAR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2023–2025 döneminde tarla ürünlerinde yaşanan sert düşüşe dikkat çekerek tahıl ve bitkisel üretimde 10 milyon tonluk kayıp yaşandığını, meyve üretimindeki düşüşün ise kayıt dışıyla birlikte 10 milyon tona yaklaştığını belirtti. Üretim kaybının temel nedeninin artan girdi maliyetleri ve düşük tutulan alım fiyatları olduğunu söyleyen Gürer, “Sıkı para politikasıyla alım fiyatı baskılanıyor. Çiftçi kazanamayınca üretimden kopuyor” diye konuştu. “BİR AYDA DON VE KURAKLIK UNUTULDU: BU NASIL HESAP?” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in gıda enflasyonunu “zirai don ve kuraklık” ile açıkladığını hatırlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, sadece bir ay sonra gıdanın enflasyon üzerindeki etkisinin düştüğünü vurgulayarak şu soruyu yöneltti: “Bir ayda ne değişti de donun ve kuraklığın etkisi ortadan kalktı? Sorun görmezden gelinerek çözülmüş gibi mi gösteriliyor?” 2002–2025 ÜRETİM KARŞILAŞTIRMASI: “ARTAN NÜFUSA RAĞMEN ÜRETİM GERİLİYOR” CHP’li Ömer Fethi Gürer, tarımda son 23 yılda yaşanan çöküşü çarpıcı rakamlarla ortaya koydu: Buğday: 2002’de 19,5 milyon ton → 2025’te 17,9 milyon tonArpa: 8 milyon ton → 6 milyon tonKuru fasulye: 250 bin ton → 247 bin tonAyçiçeği: 2 milyon 198 bin ton → 1 milyon 800 bin tonNohut: 600 bin ton → 406 bin tonYeşil mercimek: 65 bin ton → 29 bin tonKırmızı mercimek: 500 bin ton → 230 bin ton Aynı dönemde nüfusun 60 milyondan 90 milyona çıktığını hatırlatan Gürer, “Artan nüfusa rağmen üretim düşüyor. Türkiye kendi kendine yeten ülkeler arasından çıkarıldı” dedi. “HAYVAN VARLIĞINDA DA BÜYÜK GERİLEME VAR” Ömer Fethi Gürer, hayvancılığın da benzer bir çöküş yaşadığını belirterek 1980’de 84,6 milyon olan büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığının 2025’te 71,8 milyona gerilediğini söyledi. Yem fiyatlarının sürekli arttığını, süt fiyatının ise baskılandığını vurgulayan Gürer, “1 litre sütle 1,5 kilo yem alınması gerekirken bu denge bozuldu. Yem ithal ama sorun yokmuş gibi davranılıyor” dedi. “TÜRKİYE İTHALATTA REKOR KIRIYOR: ÇİFTÇİNİN DEĞİL YABANCI ÜRETİCİNİN REFAHINI ARTIRIYORUZ” Bakanlığın “ihracatçıyız” söylemini eleştiren CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Kayısı, fındık, narenciyede ihracatçıyız ama temel ürünlerde bağımlıyız. Buğday, arpa, mercimek, nohut, fasulye, pamuk, soya… Hepsini ithal ediyoruz. Anadolu’nun ana vatanı olduğu mercimeğin tohumu Kanada’ya verildi, şimdi Kanada’dan mercimek alıyoruz. Böyle tarım politikası olur mu?” “EKİM ALANLARI AZALDI, SORUNLAR KATLANDI” Gürer, 1980’de 28 milyon hektar olan ekili alanların bugün 23 milyon hektara düştüğünü belirtti. Ayrıca sulama yetersizliği, toplulaştırma sorunları, ürün pazarlama sıkıntıları ve stok yönetimindeki eksikliklerin üreticiyi zora soktuğunu ifade etti. PATATES VE KURU FASULYE ÜRETİCİSİ YİNE MAĞDUR Niğde, Konya ve Nevşehir’in kuru fasulyede Türkiye’nin en önemli üretim merkezleri olduğunu belirten Gürer, bu yıl çiftçinin geçen yılın fiyatına bile kuru fasulye satamadığını söyledi. Patates üreticisinin de büyük mağduriyet yaşadığını hatırlatan Gürer, “Tarlada 1–3 liraya satılamayan patates markette 30 liraya satılıyor. Bu piyasa düzeni çiftçiyi perişan ediyor, tüketiciyi de yüksek fiyatla baş başa bırakıyor” dedi. “KAMU PİYASADAN ÇEKİLDİ, TÜCCARIN İNSAFINA KALDIK” XHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin piyasada etkin olmamasını eleştirerek, “Kamucu yaklaşım yok, piyasayı tüccar belirliyor. İthalatçı anlayış sürdüğü sürece çiftçi ayakta kalamaz” ifadelerini kullandı. Tarım desteklerinin yetersizliğine de dikkat çekerek, “Millî gelirin %1’i olan 722 milyar lira destek verilmesi gerekirken bütçede ayrılan destek 168 milyar lira. Tarım Bakanlığı bütçesi bile bu seviyenin çok altında” dedi. “GELİN ÇİFTÇİYLE BİRLİKTE ÇÖZELİM” Konuşmasını çözüm çağrısıyla tamamlayan Gürer, “Gidelim, çiftçinin, besicinin, üreticinin yanına; sorunları yerinde görelim, çözümü birlikte üretelim” diyerek Meclis’i göreve davet etti.

Yerli Üretimi ve Üreticiyi Koruyan ''Kamucu Tarım Politikaları'' Yaşama Geçirilmelidir Haber

Yerli Üretimi ve Üreticiyi Koruyan ''Kamucu Tarım Politikaları'' Yaşama Geçirilmelidir

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın 49. Dönem II. Danışma Kurulu Toplantısı 15 Kasım 2025 tarihinde Ankara'da Makine Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Geniş bir katılımla gerçekleştirilen Danışma Kurulu Toplantısının ardından Sonuç Bildirgesi açıklandı. Yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi; ''TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın 49. Dönem II. Danışma Kurulu Toplantısı, ZMO Ana Yönetmeliği`nin 45. ve 46 maddeleri gereği, geçmiş dönem Oda Başkanları, Genel Merkez Yönetim Kurulu asıl ve yedek üyeleri, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu asıl üyeleri, Şube Başkanları ve Saymanları, TMMOB organlarındaki temsilcilerimiz, Genel Sekreterimiz ile Genel Merkez çalışanlarımızın katılımı ile 15 Kasım 2025 tarihinde 09:00-18:00 saatleri arasında Makine Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi (Selanik Caddesi No:76 Kızılay / Çankaya / Ankara) adresinde gerçekleştirilmiştir. 49.Dönem II. Danışma Kurulumuz, dünyanın siyasal, toplumsal ve ekonomik dengelerinin yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı; tarihimizin en büyük afetlerinden biri olan Şubat 2023 Depremlerinin yarattığı yıkımın etkilerinin sürdüğü, neredeyse dünyamızın her bölgesinde çatışma ve savaşların yaşandığı, ülkemizde ekonomik krizin ve neden olduğu bunalımın derinleştiği, hukuk devleti ilkelerine, Cumhuriyet değerlerine yönelik saldırıların arttığı, hukukun yok sayıldığı, uluslararası güçlerin çıkar çatışmalarının tüm dünyaya, insanlığa, ekosisteme ve halklara ağır bedeller ödettiği bir dönemde toplanmıştır. Dünyadaki savaşların acı bir sonucu olarak milyonlarca insan göçe zorlanarak yerinden edilmekte, yaşamını yitirmekte, kentler, tarımsal varlıklar ve doğa yok edilmektedir. Ülkemizde 2016 yılında başlayan, Doğu ve Güneydoğu kentlerinde seçilmiş belediye eş başkanlarına yönelik kayyum uygulamalarıyla somutlaşan antidemokratik süreç; bugün temel insan hak ve özgürlüklerini hedef alarak, toplumun tüm muhalif kesimlerine, seçilmiş yöneticilere ve demokratik kurumlara kadar genişletilmiştir. Dün Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş başkanlarıyla, günümüzde ise başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı üzerinden sürdürülen ve ülkemizdeki birçok kentte devam eden hukuksuz ve anti demokratik uygulamalarla, demokrasi ve halk iradesi açıkça yok sayılmaktadır. Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmış, yargı organları siyasi iktidarın ve sermaye gruplarının tüm toplumsal kesimler üzerinde kullandığı bir baskı aracına dönüştürülmüştür. TMMOB Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu Üyesi Dr. Tayfun Kahraman ve dönemin TMMOB Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri ve Milletvekili Av. Can Atalay’ın da aralarında bulunduğu arkadaşlarımız daha önce aynı suçtan iki kez yargılanıp beraat etmelerine rağmen yine aynı şekilde delilsiz ve hukuki dayanaktan yoksun suçlamalarla 18 yıl hapse mahkûm edilmiş ve bin üç yüz gündür cezaevinde tutulmaktadır. Gezi için Adalet Nöbetlerimiz hukuksuz Gezi Davası kapanıncaya ve tutuklu arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşuncaya kadar devam edecektir. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası; Toplumsal barışın ve demokratik bir toplum düzeninin eşit yurttaşlık, özgür katılım ve adalet ilkeleri temelinde inşa edilebileceğine inanmaktadır. Yaşanabilir çevre, adil kır ve kent planlaması, insan onuruna yaraşır bir yaşam; ancak barış ortamında, dayanışma içinde bir arada yaşayabilme koşullarının sağlanmasıyla mümkündür. Her türlü savaş, şiddet ve ayrımcılığa karşı durmayı; yaşamı, emeği ve dayanışmayı savunmayı, hem mesleki hem de toplumsal bir sorumluluk olarak görmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olarak görmekte; kadınlara yönelik her türlü şiddetin ve baskının insanlık suçu olduğunu vurgulamaktadır. Kadınların yaşam hakkını, eşit temsiliyetini ve özgür varoluşunu savunmayı; meslek alanında ve toplumsal yaşamda ataerkil düzenin ve cinsiyet temelli ayrımcılığın her biçimine karşı mücadeleyi temel bir etik sorumluluk olarak kabul etmektedir. Günümüz koşullarında mühendislik etiği, emeğin değeri, örgütsel aidiyetin güçlendirilmesi ve dayanışmanın büyütülmesi gerekliliği ortadadır. Odamız; Ziraat Mühendisliğinin yalnızca tarımsal üretimi değil, aynı zamanda insan haklarının, yaşamın, özgürlüğün ve kamusal yararın savunucusu olduğunu, meslek alanının toplumla, doğayla ve etik değerlerle yeniden bağ kurmasının zorunlu olduğunu beyan eder. Ülkede derinleşen tarımsal üretim, gıda güvencesi ve gıda güvenliği sorunları, sermayenin kar hırsı, rant odaklı politikalar, adaletsiz gelir dağılımı ve giderek otokratik hale gelen yönetim anlayışıyla bütünleşik olarak toplumun yaşam hakkını tehdit eder hale gelmiştir. Çok katmanlı, çoklu ve kesintisiz krizler çağında; ekonomik, ekolojik ve siyasal baskılar toplum üzerindeki yükü ağırlaştırmıştır. Bu koşullar altında, Ziraat Mühendisinin toplumsal sorumluluğunun daha da önem kazandığını; Ziraat Mühendisleri Odası’nın üretim alanları, üretici ve yeterli, güvenli ürün itibarı ile tarımda adalet savunusunu doğada ve toplumda adalet talebi ile birleştirip büyüterek sürdürmesi gerektiğini önemle vurgular. Zeytinliklerin ve doğal alanların sermaye politikaları ve çok uluslu şirketlerin talanıyla gasp edilmesine, uzun erimli planlanmış veya günübirlik çıkarlarla toplumun geleceğinin karartılmasına ve doğanın, tarım arazilerinin, meraların, sulak alanların, havzaların, ovaların kamusal niteliğinin yok edilmesine karşıdır. Dünyada derinleşen iklim değişikliğine bağlı olarak artan olağanüstü doğa olaylarının ve depremlerin yarattığı yıkımların, yaşam alanlarını ve ekosistemleri geri dönüşsüz biçimde etkilediği görülmektedir. Sermayenin doğayı metalaştıran, doğayı yok sayan kar odaklı müdahaleleri ile yarattığı kırılganlık sonucunda afetlere dönüşen olaylardan kurtuluşun; bilimsel, teknik, kamusal ve ekolojik temeller üzerine inşa edilerek sağlanabileceğini vurgular. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında; kamusal yararı ve toplumsal adaleti esas alan, bilimsel ve etik değerlere dayalı, demokratik, özgür ve katılımcı bir meslek ortamını savunan, gençlerin geleceğe dair umudunu örgütleyen bir mücadeleyi sürdürme kararlılığını bir kez daha kamuoyuna ilan eder. Yıllardan beri uygulanan şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı, rantçı imar anlayışı, yapı kontrol ve denetim eksiklikleri, yapı stokunun deprem mukavemetinin olmaması, depremin afete dönüşmesine neden olmuş, bu etki kırsal için, azalan kamu idaresi duyarlılığı nedeniyle katmerlenmiştir. Şubat 2023 Depremlerinin üzerinden iki yıldan fazla süre geçmesine rağmen yıkımın yol açtığı sorunlar hâlâ büyük ölçüde ağırlığını sürdürmektedir. Hak sahiplerine verilmek üzere yapılan/yapımına devam edilen konutların yer seçimleri, tahsis ve planlama süreçleri, acele kamulaştırma ve resen el koyma uygulamaları adil olmadığı gibi, değerli tarım ve mera arazilerinin arsaya dönüştürülmesi TOKİ tarafından yürütülen en haksız ve hukuksuz uygulama olmuştur. Yıllar içinde özendirilen ve yaratılmış kaygılarla manipüle edilerek, kırdan kente, kentlerden büyük şehirlere doğru yönlendirilen iç göç ile köy nüfusu azalmış, köyler boşalmış, kırsal nüfusun yaş ortalaması 59 olmuş, tarımsal üretimin devamlılığını sağlayacak genç nüfus köyleri/tarımsal üretimi terk etmiştir. Uygulanan politikalarla son yıllarda eğitilmiş tarım iş gücü (Ziraat Mühendisleri, teknikerler) ve şehirlere ucuz iş gücü olmaları için göç ettirilip işsiz kalan köy gençleri düzenli, düzensiz ülke dışına göç etmekte ya da göç etme yolları aramaktadır. Buna karşın ülke dışından gelen düzenli ya da düzensiz göçmenlerin bir kısmı kırsalda ucuz, güvencesiz ve istikrarsız olarak çalıştırılmaktadırlar. Açlık sınırının altında maaşlarla geçinmeye çalışan ücretli, güvencesiz veya işsiz meslektaşlarımızın ve toplum kesimlerinin, artan hayat pahalılığı karşısında onurlu yaşayabilme taleplerine kulak tıkanmış durumdadır. Uğruna bedeller ödediğimiz değerlerimizi ve kamu yararını savunmaya devam edeceğiz. Meslektaşlarımızın taleplerinin taşıyıcısı, emeğiyle geçinen tüm toplumsal kesimlerin gür sesi olmaya devam edeceğiz. Tarım sektörümüzün yıllardır uygulanan özelleştirme, ticarileştirme ve metalaştırmaya dayalı neoliberal/kapitalist tarım politikaları nedeniyle yapısal sorunları her geçen gün artmakta ve tarımsal ürün yeterliliği giderek azalmaktadır. Üretim artışını sağlamak yerine ithalata dayalı yeterlilik sağlama ve regülasyon politikaları tarımda temel politika halinde yürütülmektedir. Pandemi ile artan küresel tarım ürünleri ve tarımsal girdi fiyatları dünyada düşmeye devam ederken, ülkemizde arz daralması, ihracatçı ülkelerin süren koruma önlemleri, kur ve enflasyon artışına ilişkin radikal önlemlerin ve kamusal alana, çiftçilere ve kırsal bölgelere yönelik gerekli tedbirlerin alınmaması tarım sektöründe yaşamsal sorunların derinleşerek devam etmesine neden olmaktadır. Sırasıyla 14 ve 15 Eylül 2023 tarihlerinde yayımlanan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik” ve “Sözleşmeli Üretimin Usül ve Esasları Hakkında Yönetmelik”, yeni Genel Tarım Sayımı yapılmadan, Türkiye’nin tarımsal verileri bilinmeden bilimsel ve doğru hükümleri içeremez. Odamızın yargıda iptal davaları açtığı her iki yönetmelik geri çekilmelidir. 1955 yılında yürürlüğe giren 6534 sayılı Yasa ile Genel Tarım Sayımlarının sonu (0) ile biten yıllarda yapılması hükme bağlanmış olmasına karşın 2001 yılından bu güne 24 yıldır yapılmamıştır. 2025 yılı itibarı ile yapımına başlanan tarım sayımının eksik ve aksaklıkların giderilmiş olduğu bir sistemle ve şeffaf sürdürülerek sonuçlandırılması ve söz konusu iki yönetmeliğin bu veriler ışığında yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. 22 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe giren ve Odamızın yargıda iptal davası açtığı “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik”, ülkemizde yaşanan arazi mülkiyeti sorunları, girdi maliyetleri yüksekliği, maliyetlerin altında açıklanan tavsiye alım fiyatları, üreticilerin pazarda yaşadığı sorunlar vb. birçok nedenle evrensel normlara göre dizayn edilmeden gerçekleştirilmesi çeşitli kırılmalar yaratacak bir uygulama olacağından geri çekilmelidir. Toplumun duyarlı kesimlerinin itirazlarına rağmen yasalaşan 7552 sayılı “İklim Kanunu”, emisyon ticareti ile iklimi metalaştırmakta, küresel iklim ticaretine entegrasyona zorlanmakta, hazırlıksız altyapı nedeniyle küçük üretici ve tarım kesiminin maliyetlerinin artacağı öngörülmektedir. Odamızın da ciddi itirazlarına rağmen yasalaşan 7554 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, topraklarımızı, zeytinliklerimizi, meralarımızı, ormanlarımızı, tarım arazilerimizi, su havzalarımızı, üreticilerimizi talan edecek olduğundan Torba Talan Yasası olarak anılmaktadır. Beklentimiz yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından gecikmeden iptal edilmesidir. Odamız tüm bu bilimsel ve teknik doğrulardan, ülke gerçeklerinden uzak düzenlemelerle hukuksal ve toplumsal mücadelesini her an ve her alanda kararlılıkla sürdürecektir. İklim değişikliği ile artık sıkça yaşanan, şiddeti ve büyüklükleri artma eğiliminde olan doğa olayları; mevsim normali olmayan yağışlar, seller, toprak kaymaları, kuraklıklar, yangınlar vb. afetler sonucunda oluşan üretici zararları, sosyal devlet ilkesi çerçevesinde karşılanmalı, yeniden üretim yapabilmesi için gereken girdiler sübvanse edilmeli, mevcut su, elektrik borçları silinmeli ya da faizsiz ertelenmelidir. Borçlu çiftçilere uygulanan haciz ve takipler durdurulmalı, kamu idaresi tarafından karşılanmalıdır. Tarımsal üretimin temel girdilerinin yerli üretimini yapan özelleştirilmiş tarımsal KİT’ler kamulaştırılmalı, kapatılanlar yeniden açılmalı ve işlevsizleştirilenlere işlev kazandırılmalı, özerkleştirilerek yönetimlerine çiftçi örgütlerinin aktif katılımı sağlanmalıdır. Eylül 2025’de 2026-2028 yılları için açıklanan son Orta Vadeli Program (OVP), diğer OVP’lerde de ifade edilen tarımsal politika çerçevesi, temel amaçlar, hedefler ve düzenlemeler bakımından genellikle benzerlikler içermekte, yaklaşık 20 yıldır ifade edilen plan hedefleri büyük ölçüde tutturulamamaktadır. Kentte tarım kent içinde bulunan tarımsal üretim yapılmasına uygun arazilerde yapılan tarımsal üretimi ifade etmektedir. Kentte tarım için gerekli mevzuat oluşturulmalı, kentsel tarım alanları korunmalı, gerekli plan çalışmaları yerel yönetimlerce yapılmalıdır. Gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülke gündemindeki yerini almalı, kendine yeter üretim için toplumsal örgütlenme, eğitim ve planlamalar hemen yapılmalıdır. Kamu sağlığını tehdit eden merdiven altı ve riskli katkı ve kalıntılar taşıyan gıda ham maddeleri ile yapılan üretim denetlenmeli, izin verilmemeli, stokçuluk ve fahiş fiyatlar doğru, etkin ve hızlı şekilde denetlenmeli, gerekli cezalar verilmelidir. Bitki koruma ürünlerinin üretimi, toptan ve perakende satışı, reçetelendirilmesi, eğitimi ve uygulanmasının bu konuda eğitim almış uzman kişilerce yapılması bir zorunluluktur. Ziraat Mühendisleri dışında bitki koruma konusunda yeterliliği olmayan herhangi bir meslek grubunun yetkilendirilmesi yanlıştır. Çevre ve halk sağlığının güvenliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için mevcut ortam ivedilikle düzeltilmelidir. Mevcut bitkisel ilaç satış bayilerinin yıllardır çözülemeyen sorunları bir an önce çözümlenmeli, bu konuda da ZMO’nun etkin katılımı engellenmemelidir. Önlenemeyen iklim değişikliği ve karantina uygulamalarında yetersizlik, hastalık ve zararlıların yayılmasına olanak sağlamakta, kahverengi kokarca istilasında olduğu gibi birçok ürünün üretim miktarları ve kalitelerinde düşüşler olmakta, üretici zararları yanında ülke ekonomisine önemli zararlar vermektedir. Biyosidal ürün veya aktif maddelerin imalinden sorumlu olacak meslek grupları içerisinde eskiden olduğu gibi yine Ziraat Mühendisleri de olmalı, halk sağlığı açısından biyosidal uygulaması yeterli eğitim almamış her meslek grubuna açılmamalıdır. Kamu kurumları izin, denetim ve ruhsat işlemlerinde yetki belgeleri denetimini ihmal etmemelidirler. Yerel yönetimlerle mesleki denetim ve işbirliği, kamusal eğitim programları ve uygulamalarına ilişkin ortak çalışma protokolleri imzalamalı ve çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Tarımsal üretimde önemli bir işgücü konumunda bulunan geçici, gezici olarak çalışan kadın ve erkek mevsimlik tarım işçilerinin karşılaştıkları ücret, sosyal güvenlik, emeklilik vb. sorunlar ile tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik kalıcı önlemler alınmalı, şehirlerarası nakil, barınma, beslenme ve hijyen koşulları, çalışma ve sosyal hayatları ivedilikle iyileştirilmelidir. Öncelikle tarımsal ilaç, gübre, tohum olmak üzere yerli girdi üretimi ve ıslah çalışmaları desteklenmeli, Tohumculuk Yasası ekosistem, tarımsal varlıklarımız, çiftçiler ve kamuoyu yararı gözetilerek bir an önce yeniden düzenlenmelidir. Tarım arazileri gelişen tarım teknolojisinin sağladığı olanaklar ile yeniden taranarak sulanabilir araziler yeniden tespit edilmeli, yeterli kaynak ayrılarak ivedilikle sulu tarıma açılmalı, tasarruflu, basınçlı/kontrollü sulama yöntemleri uygulanmalı, sulanan alanlarda eşgüdümlü olarak arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri tamamlanmalıdır. AB ve diğer pazarlara ihraç ettiğimiz kuru ve yaş sebze, meyve ürünleri ve tarım ürünlerinin geri dönme nedeni olan pestisit ve mikotoksinlerin kalıntıları sorunlarının çözümü çiftçi eğitimi, birincil üretim aşamasında sıkı kontrol ve denetim yapılması ile sağlanabilir. İade edilen ürünlerle ilgili mevzuat, alınan kararlar ve yapılan uygulamalar şeffaf olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Hayvancılığın gelişmesi sağlanarak, üreticinin gelir artışı yanında, vatandaşın sağlıklı et, süt, et ve süt ürünleri tüketmesi için kalıcı önlemler alınmalıdır. Kırmızı et sorununun giderilmesi için dönemsel olarak açılan tarife kontenjanlarıyla dışalım yolu tercih edilmemeli, devlet üretim çiftlikleri yoluyla üreticiye teknik destek sağlanmalı, yem, ilaç, aşı desteği verilmeli, meraların amaç dışı kullanımı önlenmelidir. Et-yem ve süt-yem paritesinin uluslararası değerlere çıkarılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Endüstriyel hayvancılık çok boyutlu değerlendirilmeli, agroekolojik hayvancılığa geçiş özendirilmelidir. Artan gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir besin kaynağı olan su ürünleri halkın beslenmesinde gerektiği kadar yer almamaktadır. Ekolojik özellikleri birbirinden farklı 3 deniz, 1 iç deniz ve 25 farklı akarsu havzasına sahip olan Türkiye zengin balık ve su ürünleri biyoçeşitliliğine sahiptir. Sahip olduğu büyük potansiyele rağmen bu kaynakları doğru ve sürdürülebilir bir şekilde değerlendirememektedir. Balık stoklarının sömürülmesi, suların kirlenmesi, kaçak avcılık, av yasaklarına uyulmaması gibi sorunlar engellenmeli, yasaklara uyulmasının sağlanması için kamu kurumlarının denetimlerini artırması gerekmektedir. Su Ürünleri Mühendisleri, Su Bilimleri ve Mühendisleri ile Balıkçılık Teknolojisi Mühendislerinin kamuda istihdam edilmesi sağlanarak denetim ve planlamaların uzman mühendisler tarafından yapılması sağlanmalıdır. Eğitim, istihdam ve üretim politikaları birlikte planlanmalı, eğitimde altyapı ve kalite sorunu çözülmeli, işsizlik sorununun çözümüne yönelik kamuda ve özel sektörde çalışma olanakları ile tarımsal eğitimin kalitesi artırılmalıdır. Ziraat Fakülteleri enflasyonu giderilmeli, ürün/havza bazlı ve bölgesel enstitülere dönüştürülmelidir. Odamız Ziraat Mühendisliği akademik eğitiminde kalitenin yükseltilmesi için ZİDEK tarafından yürütülen Ziraat Fakülteleri Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon çalışmalarına destek vermeye devam edecektir. Taşımalı eğitim uygulaması ile kapatılan Köy Okulları köyden göçü artırmıştır. Öğrenci sayısının 10'dan az olduğu köyler taşımalı eğitim kapsamından çıkarılmış, bu durumda olan köylerde bulunan öğrenciler yatılı olarak eğitim/öğrenim görmek veya zor koşullarda okullara erişmek zorunda bırakılmışlardır. Köy’e dönüş için Köy Okulları yeniden açılmalıdır. ZMO olarak emeğin, işçinin sağlık ve güvenlik standartlarının çağdaş demokratik standartlara ulaşabilmesi için İSİG mücadelesi sürdürülecektir. “Çiftçi Yayım ve Eğitim Şubeleri” tekrar açılıp eğitim ve yayımda birlik sağlanmalıdır. Tarım Danışmanlığı kamu dışında da etkin hale getirilmeli, tarımda özel sektör ve gelişen tarımsal üretim ve tüketim kooperatifçiliği için de zorunlu olmalıdır. Tarım Danışmanlarının ücreti yeterli düzeye çıkarılmalı, özerk çalışmaları sağlanmalıdır. Kentte tarım planlamaları ve uygulamalarında Ziraat Mühendisi istihdamının zorunlu olacağı düzenlemeler yapılmalıdır. Kamu personeli meslektaşlarımız ziraat, su ürünleri, su bilimleri, balıkçılık teknolojileri, biyosistem, tarımsal genetik ve tütün teknolojisi mühendisleri, düşük ücretler almakta ve alınan ücretin tamamı emekliliğe yansımamaktadır. 6400 ek göstergenin verilmemiş olması mimar, mühendis ve şehir plancılarının emeğini yok saymaktır. Kamuda çalışan veya emekli meslektaşlarımızın mali ve özlük sorunlarının çözümü için mücadelemiz sürecektir. Cinsiyet ayrımcılığına, toplumsal rollere, dayatılan yaşam biçimine, kültürel kabullere, dinsel referanslara bağlı olmadan özgür ve bağımsız bir birey olarak toplumda yer alma, toplumsal yaşamın her alanında eşit olarak var olma mücadelesinde taraf olmaya ve üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye devam edilecektir. Cinsiyet eşitliği eğitim çalışmalarına devam edilecektir. 5403 sayılı Yasa kapsamında İllerde kurulan Toprak Kuruma Kurulları, tarım dışına çıkarma kurulları olmaktan çıkarılarak, topraklarımızı ve verimli tarım arazilerimizi korumaya yönelik kurullar olmalıdır. Oda’mız kamu yararı, alternatif alan, tarımsal bütünlük ve irade belirtmeden yazılan kurum görüşleri gibi çeşitli gerekçelerle kurulda alınan yanlış kararlara itiraz ederek, süreci takip etmeye, bu bağlamda gıda egemenliğine sahip çıkmaya ve gerekirse yargıya taşımaya devam edecektir. Yerel yönetimler, mahalle olan köyleri geliştirmek, tarımsal üretimi ve kaliteyi artırmak için Ziraat Mühendisleri görevlendirmelidir. Çiftçiler, yerel yönetimlerce, geçici destekleme programları yerine uzun vadeyi esas alan yapısal dönüşüm yaratacak kalıcı, kurumsal modeller planlanarak desteklenmelidir. Büyük ve küçük ölçekli kentsel planlama ve kentsel gelişim alanları planlama süreçlerinde Ziraat Mühendislerinin bulunması zorunluluktur. Tarım ve mera arazilerinin, hayvan varlığının, su rezerv ve sulama yapılarının, kırsal çevrenin ve rekreasyonun korunması için olduğu kadar rezerv alan tespit ve tahsislerinden, toprak koruma projelerine kadar gerekli planlama süreçleri Ziraat Mühendisleri olmadan sürdürülemez. 6 Şubat depremleri, kırsalın deprem güvenliğinin önemini acı bir faturayla öğretmiştir. Kırsal nüfus önemli ölçüde köyü terk etmiştir. Kırsalda hak sahiplerine konutları hızla yapılıp teslim edilmeli, çiftçilerin tarımsal üretime yeniden kazandırılması, köye dönüşün sağlanması için Deprem Bölgesi Tarım Destekleme Bütçesi planlanmalı ve hızla verilmelidir. Deprem bölgeleri ve deprem riski taşıyan illerde yeni yerleşim planlamalarında yerleşim yerleri olarak tarım arazilerinin seçilmesi tarımsal varlıklara, tarımsal üretime ve gıda güvencesini tehdit etmektedir. Tarım arazilerinin zemin açısından güvenli olmadığı depremlerde yıkılan kentlerden acı tecrübelerle öğrenilmiş olmasına karşın tarım arazilerinden ucuz arsa üretimi temel politika olmuştur. Yaşayan nüfus ve gelecek nesillerin beslenme ihtiyaçlarının üretildiği tarım arazileri korunmalı, deprem güvenli, yerinde yerleşim sağlanmalıdır. Marmara Denizinde öteden beri görülen fakat 2021 yılında yaygın olarak ortaya çıkan müsilajın çeşitli derinliklerde bulunduğu ve kirlilik koşullarının önlem alınmadığından artarak devam etmesi nedeniyle büyümeye devam ettiği, uygun meteorolojik ve oşinoğrafik şartlar oluştuğunda yüzeye çıktığı gözlemlenmiştir. Marmara Denizi başta olmak üzere tüm deniz ve iç sularımızda kirlilik sorununun çözümü için evsel, endüstriyel ve tarım kimyasalları atıklarının ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulması için gerekli önlemler alınmalı kararlılıkla uygulanmalıdır. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak diyoruz ki; Yerli üretimi ve üreticiyi koruyan “Kamucu Tarım Politikaları” yaşama geçirilmelidir. Üretimdeki yapısal sorunlara kalıcı çözüm getirilmeli, üretim maliyetleri düşürülmeli, çiftçinin kazandığı, tüketicinin alım gücüne uygun fiyatlarla ürüne erişebildiği bir ortam sağlanmalıdır. Nadir elementler ve değerli metaller, doğal varlıklarımızdır. Küresel sermayeye peşkeş çekilemez. Tarım arazileri, meralar, su varlıkları ve ormanlarda uygulanan ekokırım toplumsal müşterekleri talan ve gelecek nesillerin hakkını gasp etmektedir. Ülke ve bölgeler düzeyinde büyük ova koruma alanları başta olmak üzere korunan ve sulanabilecek olan tarım arazilerimizin artırılarak üretim miktarı artışı, ürün çeşitliliği, üretim sürekliliğini sağlayacak ve Tarım Kanunu’na göre belirlenen zamanında ödenecek somut desteklerle yönlendirilecek, havza bazlı “Planlı Tarımsal Üretim”e geçilmelidir. Meralar korunmalı, mera talanı durdurulmalı, arsa üretiminde meraları hedef almaktan vazgeçilmeli ve mera ıslahları hızla yapılmalıdır. Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, ilgili yönetsel birimlere meslek dışı atamalardan vazgeçilmeli liyakat sahibi Ziraat Mühendisleri atanmalıdır. Kamuya yeterli sayıda yeni mühendis alımı hızla gerçekleşmelidir. Tarım ve gıda sektörü özel sektörün inisiyatifine bırakılmamalı, özel sektörde de liyakat sahibi Ziraat Mühendisleri istihdam edilmelidir. Çiftçilerin ve tarım kesiminin satın alma, eğitim, üretim ve ürün satış konularında güçlenmesi için kooperatifleşmesi desteklenmelidir. Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda olumsuz etkileyen ekonomik kriz giderek daha da derinleşmeye devam etmektedir. Yaşanan krizden kurtulabilmek için ithalat kolaycılığına dayalı neoliberal ekonomi politikaları yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal çıkarları, kamu harcamalarında lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınma anlayışı hedeflenmeli, tarım sektörüne yönelik kısa, orta ve uzun vadeli yapısal sorunları gideren planlamalar, acil olarak gündeme alınmalıdır. Meslektaşlarımızın, üreticilerin ve tüketicilerin refahı ve tarım sektöründe yaşanan olumsuzlukların çözümü için ilgili kurumları uyarmaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye, çözümler üretmeye devam edeceğiz. Mesleğimizin itibarsızlaştırılması, mesleki yetkilerimizin elimizden alınması, meslek örgütümüzün işlevsizleştirilmesi ve bölünmesine izin vermeyeceğiz. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası; her zaman olduğu gibi hiçbir siyasi vesayet, tahakküm ve telkine teslim olmadan kamu yararını gözeterek mesleğin gelişimini sağlamak, meslektaşların hak ve kazanımlarını korumak için mücadele etmeye devam edecektir. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 49. Dönem II. Danışma Kurulu; tüm meslektaşlarını bu ortak mücadeleye omuz vermeye, dayanışmayı büyütmeye ve mesleğimizin toplumsal sorumluluğunu yarına taşımaya çağırmaktadır. Yaşasın TMMOB Yaşasın ZMO Yaşasın ZMO Örgütlülüğü''

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.