SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tarım

Porsuk Haber Ajansı - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çiftçinin, Üreticinin, Köylünün Sesi Bu Bütçede Yok Haber

Çiftçinin, Üreticinin, Köylünün Sesi Bu Bütçede Yok

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda üreticilerin sorunlarına dikkat çekti. Başevirgen, “Borç olarak verecekleri krediyi, KİT’lere dağıtacakları parayı, ihracat için şirketlere aktaracakları kaynağı ekleyip tarıma ayrılan kaynak diye sunuyorlar. İktidar tarımsal desteklere 770 milyar değil 168 milyar lira veriyor. Ayrılan bu destekler, tarlada toprağı işleyen üreticiye, çiftçiye doğrudan ulaşmıyor. Yani üreticiye ‘destek’ değil, borç veriliyor. AKP iktidarı çiftçiyi, besiciyi, üreticiyi bitirdi. Çiftçi artık AKP’den ümidini kesti” dedi. CHP Manisa Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyesi Bekir Başevirgen, Tarım ve Orman Bakanlığı, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde konuştu. Başevirgen, çiftçinin, besicinin sorunlarına ve tarıma ayrılan bütçenin yetersizliğine dikkat çekti. “ÇİFTÇİNİN, ÜRETİCİNİN, KÖYLÜNÜN SESİ BU BÜTÇEDE YOK” Üreticinin sesinin bütçede olmadığına dikkat çeken Başevirgen, “Bu bütçe, kâğıt üzerinde 541 milyar liralık bir büyüklüğe sahip. Tarıma, hayvancılığa, kırsal kalkınmaya ayrılan toplam kaynak ise 888 milyar lira civarında. İlk bakışta bu bütçe büyük sanılabilir. Ancak rakamların arkasındaki gerçek bambaşka. Çiftçinin, üreticinin, köylünün sesi bu bütçede yok. Rakamlar havada uçuyor ama 5 yıldır tarım desteklerine ayrılan pay Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) binde 2’si. Çiftçinin alın terinin karşılığı verilmedi. Ayrılan pay gerçekten komik” dedi. Çiftçinin kanunen alması gereken payı alamadığını ifade eden Başevirgen, “2006 yılında Tarım Kanunu çıkardık diye övünüyorlar. Kanun ne diyor, ‘bütçeden tarıma ayrılan payın milli gelirin yüzde 1’inden aşağı olamaz.” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz 2026 yılında milli gelirin 77 trilyon lira olacağını söylüyor. Bu durumda tarım kanunu gereği tarım desteklerine ayrılan payın 770 milyar lira olması gerekir. Meclise sunulan 2026 bütçesinde tarım desteklerine ayrılan pay 168 milyar lira” diye konuştu. “ÜRETİCİYE ‘DESTEK’ DEĞİL, BORÇ VERİLİYOR” AKP iktidarının bugüne kadar çıkarılan kanuna hiçbir zaman uymadığını sözlerine ekleyen Başevirgen, “Algıyı yönetmekte o kadar mahirler ki, ‘2026 bütçesinde tarıma 888 milyar lira kaynak’ ayrıldığını övünerek söylüyorlar. Borç olarak verecekleri krediyi, KİT’lere dağıtacakları parayı, ihracat için şirketlere aktaracakları kaynağı ekleyip tarıma ayrılan kaynak diye sunuyorlar. İktidar tarımsal desteklere 770 milyar değil 168 milyar lira veriyor. Ayrılan bu destekler, tarlada toprağı işleyen üreticiye, çiftçiye doğrudan ulaşmıyor” açıklamasını yaptı. Desteklerin dağıtımının adil olmadığını vurgulayan Başevirgen, “Küçük üreticiye ulaşmayan destek, büyük işletmelere, tarımsal holdinglere veriliyor. Oysa Anadolu’nun dört bir yanında köylü üretici; ekipmanını, traktörünü, tarlasını satıyor. Çiftçinin tarlasını ekebilecek gücü de takati de kalmadı. Mazot desteği, elektrik indirimi, tarım sigortası gibi kalemlerde doğrudan, kolay erişilebilir destek mekanizmalarını görmek mümkün değil. Bu bütçede bu mekanizmalar yok. Yani üreticiye ‘destek’ değil, borç veriliyor” dedi. “ÇİFTÇİ BORÇ BATAĞINA DÜŞTÜ, BORCU 1,2 TRİLYONA DAYANDI” Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın koltuğa oturmasından bu yana 2 buçuk yılın geçtiğini hatırlatan Başevirgen, “‘Yapısal dönüşüm’, ‘gıda arz güvenliği’ ve ‘üreticiyi güçlendiren politikalar’ gibi büyük vaatlerle geldi. Ama ne yazık ki hiçbirini gerçekleştiremedi. Bu süreçte çiftçi borç batağına düştü, borcu 1,2 trilyona dayandı. Gıdada ithalata mahkum olduk. İthalatı bitireceklerini söylüyorlardı, özellikle kırmızı ette hala ithalat rekorları kırıyoruz” ifadelerini kullandı. Nisan ayında yaşadığımız ve 65 ili etkileyen zirai donun 500 bine yakın üreticinin mahsulünü yok ettiğini ve toplamda 23 milyar liralık hasara yol açtığına da dikkat çeken Başevirgen, “Hasarın en büyük olduğu il de Manisa. 37 bine yakın Manisalı üretici 813 bin dekarlık tarım alanında bu felaketi yaşadı. Aradan 8 ay geçmesine rağmen çiftçilere yapılacağı duyurulan destek ödemelerinin tamamı yatırılmadı. Girdi maliyetleri yüzde 50, yüzde 60 artmasına rağmen 7 numara üzüm geçen yıl da 100 liraydı bu yıl da 100 lira. Yaşanan felaketten dolayı üzüm üreticileri ellerinde kalan ürünlerle hasat yaptı ancak bu sefer de TMO’nun numara oyunuyla karşı karşıya kaldı” diye konuştu. “AKP İKTİDARI ÇİFTÇİYİ BİTİRDİ, BESİCİYİ, ÜRETİCİYİ BİTİRDİ, ÇİFTÇİ ARTIK AKP’DEN ÜMİDİNİ KESTİ” Çiftçilerin üretimden uzaklaştığını ve çiftçilerin yaş ortalamasının arttığına da dikkat çeken Başevirgen son olarak şunları söyledi: “Çiftçi, üretici, besici perişan. Çiftçinin ortalama yaşı 58, köylerde genç üretici yok. Manisa’nın Ahmetli ilçesinde genç bir besiciye denk geldik. Her geçen yıl hayvanlarının azaldığını, hayvanlarını satarak ayakta kaldığını söylüyor. Bir daha gittiğimizde onu bulamayacağımızı söylüyor. Bir başka besici, Ulusal Süt Konseyi’nin sütün referans fiyatını 19,60 lira olacak şekilde açıkladığını, sütün maliyetinin 21-22 lira olduğunu, ancak 16-17 liradan sütü sattıklarını, karşılığında para değil yem almak zorunda kaldıklarını söylüyor. Ve ekliyor, kahvede otursak çay içsek en azından zarar etmeyeceklerini söylüyor. AKP iktidarı çiftçiyi bitirdi, besiciyi, üreticiyi bitirdi. Çiftçi artık AKP’den ümidini kesti. Manisalı çiftçi, desteği sadece yerel yönetimlerden, CHP’li belediyelerden aldığını, iktidarın hiçbir yaraya merhem olmadığını söylüyor. Bu bütçe çiftçiye mazot vermez, umut vermez, bereket vermez, gelecek vermez. Çünkü bu bütçe çiftçinin faiz yükünü arttırıyor. Borcunu arttırıyor ve üretimden uzaklaştırıyor. CHP iktidarında tüm Türkiye gibi çiftçilerimiz de besicilerimiz de üreticilerimiz de rahat bir nefes alacak.”

Bitki Reçetesi Sistemi, Tarımda Sürdürülebilirlik İçin Kritik Bir Eşik Haber

Bitki Reçetesi Sistemi, Tarımda Sürdürülebilirlik İçin Kritik Bir Eşik

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Tarım Kurulu ile İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (İYMSİB) Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu; Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından kamuoyuna duyurulan Bitki Reçetesi (B-Reçete) sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, bitki reçetesi sisteminin tarımda sürdürülebilirlik için kritik bir eşik olduğunu belirtti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Tarım Kurulu ile İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu; Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından kamuoyuna duyurulan Bitki Reçetesi (B-Reçete) sistemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Mutlu, Bitki Reçetesi sisteminin Türkiye’nin tarımsal sürdürülebilirliğini güçlendirecek, ihracat süreçlerinde standart uyumunu artıracak ve uluslararası rekabet gücüne önemli katkı sağlayacak stratejik bir adım olduğunu ifade etti. Türkiye’nin tarımsal üretim kapasitesini artırmaya yönelik tüm yapısal düzenlemeleri önemsediklerini belirten TİM Tarım Kurulu Başkanı Mutlu, Bitki Reçetesi uygulamasının sektörde bilinçli ve kontrollü üretim açısından önemli bir gelişme olduğunu vurguladı. Tarım sektörünün Türkiye ekonomisi için stratejik önem taşıdığını vurgulayan Mutlu, “Tarım; istihdamdan dış ticaret dengesine, kırsal kalkınmadan gıda güvenliğine kadar ülkemizin en önemli sektörlerinden biridir. Türkiye, güçlü üretim altyapısı ve geniş ürün çeşitliliğiyle dünya pazarlarında rekabet gücünü her yıl artırmaktadır. Tarım ihracatı, üreticimizin emeğinin ve Türkiye markasının uluslararası alandaki temsilinin en önemli göstergelerindendir.” dedi. Kalıntı riskleri ihracatın öncelikli gündemi TİM Tarım Kurulu Başkanı, tarımsal ihracatta önemli bir sorun olan kalıntı risklerine dikkatleri çekerek, yanlış uygulamaların analiz süreçlerinde gecikmelere ve sevkiyat aksaklıklarına yol açabildiğini dile getirdi. Mutlu sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası pazarlarda güvenilir gıda artık bir tercih değil, zorunluluktur. Ancak zirai ilaçların yanlış dozda veya yanlış zamanlamayla uygulanması, üretim zincirinin tamamını etkileyebilmektedir. Bitki Reçetesi sistemi bu riskleri azaltacak ve daha kontrollü üretim süreçlerinin önünü açacaktır.” Sistem Türkiye’nin tarımsal rekabet gücünü artıracak Mutlu, Bitki Reçetesi sisteminin mühendis reçetesine bağlanmasının hem çevre sağlığı hem de ihracat güvenliği açısından kritik bir eşik olduğunu vurgulayarak, sistemin Türkiye’nin tarımsal rekabet gücünü artıracağına işaret etti. Mutlu, “Sayın Bakanımızın açıkladığı Bitki Reçetesi uygulaması, sürdürülebilir tarıma giden yolda önemli bir adımdır ve ihracatımızda standartlara uyumu güçlendirecektir.” dedi. Türkiye’nin gıda güvenliği altyapısı bilimsel temellere dayanıyor Gıda güvenliğine ilişkin kamuoyunda yürütülen tartışmalara açıklık getiren Mutlu, Türkiye’nin tarımsal üretim ve gıda güvenliği süreçlerinin uluslararası standartlarla uyumlu olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de tarımsal üretim ve gıda güvenliği süreçleri bilimsel temellere dayanmakta ve uluslararası normlarla uyum içinde yürütülmektedir. Ürünlerimizin çok sayıda ülkeye güvenle ihraç ediliyor olması bunun en açık göstergesidir. Tarım ve gıda sanayimiz, modern tesisler, yüksek teknolojiye sahip işleme altyapıları, ileri analiz laboratuvarları ve güçlü izlenebilirlik sistemleriyle dünya standartlarında üretim yapmaktadır.” TİM Tarım Kurulu Başkanı Mutlu, üretimden paketlemeye, soğuk zincir lojistiğinden kalite kontrol süreçlerine kadar tüm aşamaların insan sağlığı ve çevresel sürdürülebilirliği önceleyen sıkı denetimler altında yürütüldüğüne vurgu yaptı. Yanlış bilgi uluslararası algıyı etkiliyor Mutlu, bilgi eksikliğine dayanan ve kamuoyunda dile getirilen bazı yorumların hem iç piyasada hem de uluslararası arenada yanlış algılara neden olabildiğini belirterek, “Yeterli bilgi olmadan yapılan yorumlar, hem tüketici algısını olumsuz etkileyebilmekte hem de yurt dışındaki paydaşlarımız nezdinde yanlış değerlendirmelere yol açabilmektedir. Oysa Türkiye, gıda güvenliği, üretim kalitesi ve ihracat standartları açısından bölgesinin en güçlü ve en güvenilir üretim merkezlerinden biri olmayı sürdürmektedir” dedi.

TÜSEDAD 1 Litre Sıcak Çiğ Sütün Üretim Maliyetini Açıkladı Haber

TÜSEDAD 1 Litre Sıcak Çiğ Sütün Üretim Maliyetini Açıkladı

Kısa adı TÜSEDAD olan Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Ekim ayı 1 litre sıcak çiğ süt üretim maliyetini açıkladı. TÜSEDAD'dan çiğ süt maliyet hesaplamasının değiştirildiğinin ifade edildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Türkiye'de çiğ süt üretim maliyetlerini daha doğru, güncel ve şeffaf biçimde ortaya koymak amacıyla uzun süredir yürüttüğümüz çalışmamızı kapsamlı bir şekilde yeniledik. Bu güncellemeyle sektörün ihtiyaçlarına daha iyi yanıt veren, kapsayıcı ve gerçekçi bir maliyet hesaplama modeli oluşturmayı hedefledik. Şubat 2025'e kadar düzenli olarak duyurduğumuz 1 litre çiğ süt üretim maliyeti hesaplama yöntemimiz, sektör paydaşlarımızdan gelen görüş ve katkılar doğrultusunda yeniden değerlendirildi. Yapılan toplantılar, teknik analizler ve ortak akıl süreçleri sonucunda metodolojimizi güncel üretim koşullarını daha doğru yansıtan, kapsamlı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturduk. Bu süreci de "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" anlayışıyla ele alarak, tüm paydaşların güvenle referans alabileceği sağlam bir değerlendirme zemini oluşturmayı amaçladık. Bu bütüncül yaklaşım sayesinde sektör için daha gerçekçi, daha şeffaf ve karşılaştırılabilir bir çiğ süt maliyet göstergesi sunuyoruz. Geliştirme sürecinin tamamlanmasının ardından -ve her zaman olduğu gibi yeni önerilere açık olduğumuzu vurgulayarak bu aydan itibaren 1 litre çiğ süt üretim maliyetini düzenli olarak yeniden kamuoyuyla paylaşmaya başlıyoruz. Bu çalışmanın geliştirilme sürecinde katkı sunan tüm üreticilerimize, sektör örgütlerine, akademisyenlere ve uzmanlara teşekkür ediyoruz. Ortaya çıkan bu yeni metodolojinin, çiğ süt üretiminin sürdürülebilirliği ve sektörün sağlıklı işleyişi açısından önemli bir yol gösterici olacağına inanıyoruz. Varsayımlarımız: TÜSEDAD maliyet komisyonu; 100 baş sağmal kapasitesine sahip bir işletmeyi baz alıp, günde ortalama 30 litre süt veren bir çiftlik için maliyet hesaplamaktadır. Maliyet programımız farklı sürü büyüklükleri ve süt verimleri için de hesaplama yapılacak şekilde hazırlandığından, her sürü büyüklüğü ve farklı verim düzeyleri için de hesaplama yapılabilmektedir. Aynı şekilde, çalışan personel sayısı ve hizmet alımları da sürü büyüklüğüne göre belirlenmektedir. Geliştirilen Yeni Formülasyon: Güncellenen maliyet hesaplama yöntemimiz, önceki çalışmalardan farklı olarak aşağıdaki temel iyileştirmeleri içermektedir: Desteklemelerin dahil edilmesi: Sektör temsilcilerinin önerileri dikkate alınarak, üreticilerin aldığı çiğ süt primi ve buzağı desteklemelerinin maliyet üzerindeki etkisi de formülasyona eklenmiştir. Döviz bazlı analizler: Maliyetlerin uluslararası karşılaştırmalarda daha anlamlı hale gelmesi amacıyla, hesaplamalar dolar bazında da yapılmıştır. Genişletilmiş veri seti: Saha verileri ve piyasa fiyat hareketlerinin birlikte değerlendirildiği daha da güçlü bir veri tabanı oluşturulmuştur. Modelin hassasiyetinin arttırılması: Girdi maliyetlerindeki hızlı değişimlerin daha sağlıklı takip edilebilmesi için formülasyonun algoritmik yapısı güncellenmiştir. Açıklanacak yeni maliyet verileri: Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yeni destekleme modeline göre güncel olarak alınan/alınacak Türkiye'de üreticinin eline geçen ortalama destek miktarını yansıtacak, Sektör paydaşlarının ihtiyaç duyduğu öngörülebilirliği güçlendirecek, Üretim planlaması ve politika yapıcılar için daha sağlıklı değerlendirmeler yapılmasına katkı sağlayacaktır. Buna göre; güncel yem ve diğer tüm GİDERLERİN VE GELİRLERİN (buzağı ve gebe düve satışı+ süt prim desteği + buzağı prim desteği) dikkate alındığı hesaplama metodumuza göre; Ekim ayı 1 litre SICAK çiğ süt üretim maliyeti 23,09 TL/I olarak hesaplanmıştır. 1 litre çiğ sütün soğutma bedeli 0,70 TL/I olarak kabul edildiğinde soğutulmuş çiğ süt maliyeti de 23,79 TL/l'dir. Hizmet bedeli dediğimiz çiğ sütün toplanıp fabrikaya nakliyesi mesafelere göre değişiklik gösterebileceğinden dolayı kullanılmamıştır. Web sitemizde maliyet hesaplama metodumuzda kullandığımız temel verilerimiz, fiyatlar ve rasyonumuz paylaşılmakta ayrıca aşağıda da bilgilerinize sunulmaktadır."

Tarımda Üretim Düşüyor, Dışa Bağımlılık Artıyor! Haber

Tarımda Üretim Düşüyor, Dışa Bağımlılık Artıyor!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer Tarım ve Orman Bakanlığı bütçe görüşmelerinde tarımın içinde bulunduğu duruma dikkat çekti. CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 Plan ve Bütçe Komisyonun görüşmelerinde TÜİK ve Bakanlık üretim verileri üzerinden gıda arz açığını ekranda görüntülü anlattı.Gürer” “Bakanlığın kamuoyuna sunduğu tabloyla gerçek üretim rakamları arasında büyük uçurum var. Üretim birçok üründe hızla düşüyor, buna rağmen yeterlilik varmış gibi açıklamalar yapılıyor. Türkiye gıda alanında kırılgan ve dışa bağımlı bir hale geldi.” dedi. “TARIM MİLLÎ GÜVENLİK KADAR ÖNEMLİ; VERİLER GERÇEKLERİ ÖRTMÜYOR” Tarımın “doyuran ve giydiren” temel bir sektör olduğuna vurgu yapan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Bakanlığın kamuoyuna sunduğu “İddialar ve Gerçekler” kitapçığındaki verilerin fiili üretim rakamlarıyla örtüşmediğini söyledi. “2023 yılında 77,7 milyon ton olan tahıl ve bitkisel üretim, 2025 TÜİK tahminlerinde 67,1 milyon tona düşüyor. Yani iki yılda 10 milyon tonluk kayıp var. Meyve üretiminde de benzer bir tablo var: 2023’te 27,4 milyon ton olan üretim 2025 tahminlerinde 19,8 milyon tona iniyor. Kayıt dışıyla beraber kayıp 10 milyon tona ulaşıyor. Böyle bir düşüş varken ‘yeterlilik’ nasıl sağlanıyor?” dedi. BUĞDAY, ARPA, AYÇİÇEĞİ… “BAKANLIĞIN YETERLİLİK HESAPLARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, özellikle buğday üretimindeki tabloyu eleştirerek şunları kaydetti: “Bakın, bir kitapçık yayınlıyorsunuz, orada, 17 milyon 900 bin tona buğday üretimimiz düşmüş. "Yıllık üretimimiz 19 milyon ton ortalama bize yeter." diyorsunuz. Yeterlilik olarak İddialar ve Gerçekler kitabına yazmışsınız ki: "Yüzde 224 buğdayda yeterlilik var." Bir de parantez koymuşsunuz, durum. Bu, durumun tespiti mi durum buğdayı mı? Durum buğdayı ise Türkiye'de durum buğdayı yetiyorsa niye ithalat yapıyorsunuz? 2002 yılına göre 19 milyon 500 bin ton olan buğday üretimi 17 milyon 900 bine düştüyse nasıl kendi kendine yeterlilik var? Bu İddialar ve Gerçekler'i kamuoyuna nasıl paylaşıyorsunuz? Bakın, bu sizin verileriniz. Buradaki verilerinizde 2019-2020'de yeterlik 89,5; 2020-2021'de 102,3; 2021-2022'de yüzde 87,3; 2022-2023'te yüzde 96,1; 2023-2024'te yüzde 118; bu yıl 17 milyon 900 bine düşmüşüz, yüzde 226; bu nasıl bir olaydır”dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı soruları yanıtlarken konuşmasında Gürer ‘i doğruladı.Bakan Yumaklı şöyle konuştu ” “hububatta yeterli değiliz” dedi Ömer Fethi Gürer vekilimiz ekranada yansıttı ama orada zaman farkı var.Onu söylüyeyim.Biz notlarımıza,daha doğrusu biz açık şekilde yazmamız gerekir.En son açıklanan yeterliliğimiz iki yıl geriden geldiği için 2023 rakamları ,O yüzden orada farklılıklar var.Onu düzelteceğiz”dedi.Gürer açıklanan verilerde tarih ifade edilebilirdi “ demesi üzerine Bakan Yumaklı” Evet onu düzelteceğiz” diye konuştu. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer arz açığı ürünleri de rakam rakam açıkladı. Gürer; "Arpada, 2002 yılında Türkiye arpa üretiminde 8 milyon 300 bin ton üretmiş, bu yıl 6 milyon 900 bin tona düşeceğimizi TÜİK açıklamış, burada da "Yeterliliğimiz var." deniliyor. Keza, çeltikte yeterliliğimizde, çeltik üretimi artmış ama yine Türkiye dışa bağımlı. Ayçiçeğinde 2023 yılında üretim 2 milyon 198 bin tonken 2025 yılında 1 milyon 800 bin tona düşmüş; bunda da dışa bağımlıyız. Verilerin hepsi Tarım Bakanlığının verileri. Cevizde 2002 yılında Türkiye ceviz üretimi 120 bin tonken bugün ceviz üretimimiz 360 bin tona gelmiş; yine, sizin verdiğiniz yanıta göre yeterliliğimiz yüzde 80. Soyada 2002'de Türkiye'nin soya üretimi 75 bin tonmuş, şimdi 148 bin tona çıkmış ama yeterliliğimiz yüzde 4,1. Kuru fasulyede, 2002 yılında Türkiye'de kuru fasulye üretimi 250 bin tonmuş, nüfusumuz 65 milyon; bu yıl kuru fasulye üretimimiz 247 bin ton, 2002 yılının altındayız "Kendi kendine yeterliliğimiz var." diyorsunuz. 2002 yılında Türkiye'nin nohut üretimi 650 ton, bu yılki üretim 406 bin 400 ton; burada da yine "Yeterliliğimiz var." diyorsunuz. Kırmızı mercimek, 2002 yılında Türkiye'de kırmızı mercimek üretimi 500 bin ton, şu anda olacağı tahmin edilen 230 bin tona düşüyor; kırmızı mercimekte Kanada'dan ithal ediyoruz, tohumunu verdiğimiz ülkeden; bırakın, yeterliliği yarı yarıya üretim kaybı var. Çayda, 2002 yılında Türkiye'nin çay üretimi 791 bin 700 ton, 2023'te 1 milyon 369 bine çıkılmış, bu yıl 1 milyon 350 bin tona üretim gelmiş; çayda dahi ithalat yapıyoruz. Pamukta, 2002 yılında Türkiye'nin pamuk üretimi 966 bin ton, 2023 yılında üretim 777 bin tona gerilemiş; yeterliliğimiz yüzde 97. Şeker pancarı, 2002 yılı şeker pancarı üretimimiz 16 milyon 500 bin ton, bu yıl tahmin edilen, 2025 yılı ikinci tahmini 21 milyon 500 bin ton; 2025 yılın ilk dokuz ayında 109 bin 969 ton şeker ithalatı yapılmış. Üretim tahminlerindeki sapmaları da tek tek çıkardım. 21 üründe arz açığımız var "Net ihracatçıyız." diyorsunuz; hububatta, bakliyatta Türkiye ithalatçı. Ha, ihracat yaptığımız var mı? Var; domates var, kayısı var, fındık var, üzüm var. E, bunlardan yemek olmaz ki, yemek olan ürünlerde dışa bağımlıyız; Türkiye bu anlamda geriye düşmüş durumda. Arkadaşlarımız kamuoyuyla verileri paylaşırken hangi dayanakla bunları kamuoyuyla paylaşıyorlar? Sonra diyorsunuz ki: "Net ihracatçıyız." Dedi. HAYVAN VARLIĞI 1980’DEN BERİ HIZLA DÜŞÜŞTE Ömer Fethi Gürer, hayvan varlığına ilişkin verileri de değerlendirerek, “1980'de büyükbaş, küçükbaş hayvan varlığı toplamı 84 milyon 598 bin; bugün geldiğimiz noktada 71 milyon 888 bin baş yani 84 milyon 598 binden 71 milyon 888 bine düşmüşüz; kişi başına hayvan varlığında da et üretiminde de geriye düşmüşüz.” Diye konuştu. “GÜBRE FİYATLARI PATLADI; ÇİFTÇİ GİRDİ MALİYETLERİNİN ALTINDA EZİLİYOR” Üre ve DAP gübresi fiyatlarındaki artışa dikkat çeken CHP’li Gürer, “2024’te üre gübresi 12 bin liraydı, bugün 25 bin 500 lira. DAP gübre 18 bin 350 liraydı, bugün 34 bin lira. Bir yılda fiyat katlanmış. Destekleme miktarları bu artışın çok gerisinde. Çiftçi girdi maliyetlerini karşılayamıyor,”dedi. “ALIM FİYATI DÜŞÜK, GİRDİ MALİYETİ YÜKSEK; ARACILIK SİSTEMİ KAZANIYOR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, mevcut uygulamaların çiftçiyi üretimden kopardığını belirterek, Mehmet Şimşek'in politikalarıyla üreticilerden ürün alım fiyatları düşük tutuluyor. Alım fiyatı düşük, girdi maliyeti yüksek; esasında olması gereken girdi maliyetleri artı makul bir kâr olmalı. Aracılık sistemiyle üretilen ürün rafa gidinceye kadar 5 kat artıyor, çiftçiye faydası yok, vatandaş kazık yiyor; arada birileri bu işi götürüyor, bunu da herkes görüyor” dedi. “TARIM SAYIMI KAĞIT ÜZERİNDEN YAPILMAZ; ÇİFTÇİ TEHDİT EDİLİYOR” Tarım sayımının sağlıklı yapılmadığını söyleyen Ömer Fethi Gürer, şöyle konuştu: “Bakınız, sizin dönemizde doğru bir şey yapıldı, planlamaktan söz edildi, tarım sayımından söz edildi ama uygulama yanlış; tarım sayımı için mesaj atıyorsunuz çiftçiye "Verilerini bildir." tarım sayımında gidilir, yerinde tespit yapılır; yerinde tespit yok. "Bildirmezsen 60 bin lira da ceza var." diye bir de tehdit yazıyorlar” dedi. “SÜT ÜRETİCİSİ BİTME NOKTASINDA; AHIRLAR BOŞALIYOR” Çiğ süt fiyatlarının yem maliyetini karşılamadığını belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer,“1 litre sütle 1,5 kilo yem alınamıyor. Ahırlar boşalıyor, hayvancılık dip yaptı. Türkiye süt tozu ithal eden bir ülke haline geldi,” şeklinde konuştu.Bakan süt tozu ithal etmiyoruz açıklaması itiraz eden Gürer 1000 ton 2025 yılı ilk 9 ayında ithalat yapıldığını TÜİK verileri ile ifade edince Bakan bu konuya da bakalım “ dedi. “ÇİFTÇİ BORÇ İÇİNDE; HACİZLER DURDURULSUN, BORÇLAR ÜÇ YIL ERTELENSİN” Ömer Fethi Gürer, tarımsal borçların çiftçiyi üretimden koparacak seviyeye ulaştığını belirterek çağrı yaptı: “ çiftçilerin borçlarını en az üç yıl öteleyin, kanun teklifi de verdik, icraları durdurun. 10 binden fazla tarım arazisi, bine yakın traktör, ahırdaki inek, Malta keçisine varıncaya kadar haciz işlemi uygulanıyor Sayın Bakan. Bunlara, icra dairelerindeki işlemlere arkadaşlar gidip bakmıyorlar mı? Hacizleri durdurun, günahtır, zaten 2 milyon 300 bin çiftçimiz kalmış; onların da bir kısmı destekleme almak için gidip kaydoluyor, onları da biliyoruz.” Diye konuştu. “MAZOTTA ÖTV-KDV KALDIRILSIN; TARIMA AYRILAN DESTEK MİLLÎ GELİRİN YÜZDE 1’İ OLMALI” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer; "Millî gelirin yüzde 1'ini çiftçiye vereceğiz." diyorsunuz, kanun çıkarmışız. Peki, kanuna göre 750 milyar lira vermeniz gerekir, ayırdığınız 168 milyar destek ama daha acısı Tarım ve Orman Bakanlığının bütçesi 542 milyar. Yani millî gelirin yüzde 1'i kadar Tarım Bakanlığının bütçesi yok” dedi. Gürer “Alım fiyatına değil taban fiyata geçin. ÖTV ve KDV'yi mazotta kaldırın. Bu yıl 20 milyar lira mazotta destek ayırmışsınız, ÖTV ve KDV olarak aldığınız 60 milyarın üstünde para, 3 kat vergi olarak geri aldığınızı çiftçiye 20 milyar olarak verseniz ne yazar! 9 milyar da bu yıl gübreye ayırmışsınız. Gübredeki bir yıllık artış verdiğiniz desteği karşılamıyor.” Diye konuştu. BAKANA SORULAR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer Bakana sorularda yöneltti. Atama bekleyen ziraat mühendisi, veteriner ve gıda mühendisleri için atama yapılacak mı? Zoonotik hastalıkları kontrol edecek bir kurum var mı? Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünün yeniden oluşturulması düşünülüyor mu? 8 bin personelle 750 bin kayıtlı, kayıt dışıyla 1 milyon gıda işletmesini denetlemeniz olası mı? Yurt dışı ithal ceviz, badem ABD ülkelerinden farklı ülkelere ithal edilirken aflatoksin çıkıyorken Türkiye'ye ithal edildiğinde hiçbir üründe sorun yok mu, yoksa denetim mi yetersiz?” Dedi. Bakan sorulara yazılı yanıt vereceğini söyledi.

Zeytinlikleri Korumak, Tüm Ülkenin Geleceğini Korumaktır Haber

Zeytinlikleri Korumak, Tüm Ülkenin Geleceğini Korumaktır

Urla Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Urla Zeytin ve Sanat Festivali'nde “Tarım ürünlerinin bölge kalkınmasındaki yeri: Zeytin Yasası” paneli düzenlendi. Panelde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Zeytinliklerin madenciliğe açılması yalnızca bir çevre meselesi değildir; aynı zamanda bir kalkınma, ekonomi ve gıda güvenliği meselesidir. Zeytinlikleri korumak, bir kentin değil; tüm ülkenin geleceğini korumak demektir” dedi. Urla Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Urla Zeytin ve Sanat Festivali programı kapsamında “Tarım ürünlerinin bölge kalkınmasındaki yeri: Zeytin Yasası” paneli düzenlendi. Köstem Zeytinyağı Müzesi Kurucusu Doç. Dr. Levent Köstem moderatörlüğünde yapılan panele İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ile Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, Bozcaada Belediye Başkanı Yahya Göztepe katıldı. Panelde zeytinle ilgili yasanın yanında, zeytinin geleceği ve markalaşması konuşuldu. Başkan Tugay, üreticilere verdikleri destekleri anlattı. Tugay: Üreticinin geleceğe dair güvenini sarsar Zeytin Yasası hakkında konuşan Başkan Tugay, “Kamuoyunda 'Zeytin Yasası' olarak bilinen düzenleme teklifine dair endişelerimizi açıkça paylaşmak isterim. Bu teklif, zeytinliklerin madencilik ve enerji faaliyetlerine açılmasına imkân tanıyan hükümler içeriyor. Oysa Türkiye’de yürürlükte olan 3573 sayılı yasa, zeytinliklerin korunmasını açık bir şekilde güvence altına alıyor. 24 Temmuz 2025 tarihinde yürürlüğe giren 7554 sayılı Kanun ile 3213 sayılı Maden Kanunu’nda Geçici 45. Madde ile yapılan değişiklik kapsamında, zeytinlik alanlara ilişkin hükümler yeniden düzenlendi. Maden Kanunu’ndaki bu değişiklik yıllardır zeytinleri koruyan 3573 sayılı kanun ile çelişmektedir. Bu değişiklik, uzun yıllar sonra ürün veren bir tarımsal yatırımın yok edilmesi, yerel geçimin ve kırsal ekonominin zedelenmesi, ekosistemin geri dönüşsüz biçimde tahrip edilmesi, gıda güvenliğinin, ihracat kapasitesinin ve ülke ekonomisinin riske atılması anlamına gelir. Daha da önemlisi, üreticinin geleceğe dair güvenini sarsar. Tarımda güven duygusu kaybolduğunda, bölgesel kalkınma da zarar görür. Taşıma veya ‘eşdeğer alan’ yaratma gibi öneriler teknik olarak da ekonomik olarak da gerçekçi değildir. Zeytin ağacının verimi, toprağın hafızasıyla birlikte büyür; başka yere taşınarak yeniden kurulamaz. Bu nedenle, zeytinliklerin madenciliğe açılması yalnızca bir çevre meselesi değildir; aynı zamanda bir kalkınma, ekonomi ve gıda güvenliği meselesidir. Zeytinlikleri korumak, bir kentin değil; tüm ülkenin geleceğini korumak demektir” dedi. “İzmir'in tarımını her anlamda destekleme konusunda çok kararlıyız” Ege Bölgesi'nin tarım açısından inanılmaz bir bölge olduğunu kaydeden Tugay, “İzmir'de 350 bin hektarlık alanda tarım yapılıyor. 190 bin hane çiftçilikle uğraşıyor. İzmir'in birbirinden farklı bir sürü havzası var. Ancak politikaların biraz yerelleşmesi lazım. Bu bakış açısıyla çalışıyoruz. Zeytin çok özel bir yere koyduğumuz ürün, bağcılık da öyle” dedi. Yakın bir zamanda gıdanın en hayati konulardan olacağını belirten Tugay, tarımın doğru konumlanması gerektiğini söyledi. Tugay, “Zeytini inanılmaz çeşitlilikte üretiyoruz. Ege de zeytinin en fazla üretiminin olduğu bölge. Daha kaliteli ürün geliştirilmesi, üretim rekoltesinin artırılması, elde edilen zeytinin doğru işlenmesi, marka yaratılması, markalanmış ürünün pazarlanması konularında becerilerimizin artması lazım” dedi. Tugay ayrıca “Yerel tarım konseyleri olması gerekiyor. Biz İzmir Tarım ve Gıda Konseyi oluşturduk aslında. Ama bölgelerin sorunlarının aynı olmadığını anladık. Daha yerelleştirerek gitmeli, belki Urla'nın kendisinin tarım ve gıda konseyi olmalı. Biz İzmir'in tarımını her anlamda destekleme konusunda çok kararlıyız” dedi. Akın: Tehdit olmaz, çünkü biz varız Destekleri için Başkan Tugay'a teşekkür eden Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Balıkesir'de 13 milyona yakın zeytin ağacı olduğunu söyledi. “Balıkesir'de zeytinliklerimizin talan edilmesine asla izin vermiyoruz. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Zeytin bereketin sembolüdür. Zeytine göre hayatımızı yönlendirmek zorundayız. Bu yasa nedeniyle her şeyi bir kenara bırakacak halimiz yok” dedi. Akın, kentte zeytincilikle ilgili yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgiler verdi. Balkan: Direnmeye devam edeceğiz Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, “Zeytincilik Yasası 11 kez meclise sunulmuş. Tam 10 kez değiştirilmek istendi, kamu yararı da öne sürülerek zeytinlik alanların enerji ve maden aramalarına açılması üzerine karar aldılar. Zeytin ve üzüm bu topraklarda bize bırakılan en büyük miras. Biz burada mücadelemize devam edeceğiz. Bizler kendimizi zeytine göre şekillendirmeliyiz. Taşımak, kaybolmasına neden oluyor. Direnmeye devam edeceğiz” dedi. Balkan, kırsal koruma planı için de Başkan Tugay'a teşekkür etti. Göztepe: Birlik olup tehdide karşı savaş açmalıyız Bozcaada Belediye Başkanı Yahya Göztepe ise, “3 bin yıllık bağcılık geçmişimiz var. Bizim de bu yıl 6. kez düzenlediğimiz bir zeytin festivalimiz bulunuyor. Bu yasa zeytinciliğin idam fermanıdır. Hep beraber olmalıyız. Günümüzde çok zor koşullarda belediye başkanlıkları yapıyoruz. Büyükşehir belediye başkanlarımız bambaşka tehdit altında. Herkes yaptığını 10 defa düşünüyor. Böyle zamanlarda tek yapabileceğimiz şey birlik olmak. Bir olmalıyız, bu tehdide karşı savaş açmalıyız” şeklinde konuştu.

Sofralık Zeytin İhracatı Sezona Parlak Bir Giriş Yaptı Haber

Sofralık Zeytin İhracatı Sezona Parlak Bir Giriş Yaptı

Türkiye, 2024/25 sezonunu 255 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatıyla yeni bir rekorla geride bırakırken, 2025/26 sezonuna da parlak bir giriş yaptı. 1 Ekim 2025 tarihinde start alan 2025/26 sofralık zeytin ihracatı ilk ayda yüzde 13’lük artışla 22 milyon dolardan 25 milyon dolara yükseldi. Sofralık zeytin ihracatı 2024/25 sezonunun ilk ayında 8 bin 337 ton olurken, 2025/26 sezonunun ekim ayında 9 bin 484 tona yükseldi. Siyah zeytin ihracatı yüzde 9, yeşil zeytin ihracatı yüzde 28 arttı Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Emre Uygun, sofralık zeytin ihracatında siyah zeytin ihracatının yüzde 9’luk artışla 17,8 milyon dolardan 19,5 milyon dolara çıktığını dile getirdi. Yeşil zeytin ihracatının 2025/26 sezonuna daha başarılı bir giriş yaptığını aktaran Uygun, “Geçtiğimiz sezonun ilk ayında 4,2 milyon dolar olan yeşil zeytin ihracatımız bu sezonun birinci ayında yüzde 28’lik artışla 5,5 milyon dolara ulaştı” şeklinde konuştu. Sofralık zeytinde 300 milyon dolar hedefimize ulaşacağız 2025/26 sezonuna 300 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracat hedefiyle girdiklerini hatırlatan Uygun şöyle devam etti: “Sofralık zeytin ihracat sezonuna hedefimizle uyumlu bir giriş yaptık. Bu çizgimizi koruyarak sezon sonunda ülkemize 300 milyon dolar dövizi kazandıracağımıza inanıyoruz. İhracatçılarımız ve üreticilerimiz için verimli ve başarılı bir sezon diliyorum.” Sofralık zeytin ihracatında öne çıkan ihraç pazarları hakkında da bilgi veren Başkan Uygun sözlerini şöyle sürdürdü; “Almanya 6,6 milyor dolarlık tutarla ilk sıradaki yerini korudu. Irak’a ihracatımız yüzde 3’lük artışla 4,3 milyon dolara yükseldi. Romanya 2,7 milyon dolarla üçüncü sıraya yerleşti. 2025/26 sezonuna girilen Ekim ayında Türkiye’den ABD, İngiltere ve Rusya’ya sofralık zeytin ihracatında önemli artışlar elde edildi. ABD’ye sofralık zeytin ihracatı yüzde 39’luk artışla 1 milyor 81 bin dolardan 1 milyor 501 bin dolara ilerledi. 2024 yılı ekim ayında 295 bin dolarlık sofralık zeytin ihraç ettiğimiz İngiltere’ye 2025 yılı ekim ayında sofralık zeytin ihracatımız yüzde 194’ük hızlı yükselişle 868 bin dolara fırladı. Rusya Federasyonu’na yapılan sofralık zeytin ihracatı yüzde 47’lik artışla 615 bin dolardan 902 bin dolara yükseldi. Türkiye, ekim ayında 70 ülkeye sofralık zeytin ihracatı gerçekleştirdi.

Aydın Ticaret Borsası, 1 Milyar TL’lik Yatırımı Ekonomiye Kazandırdı Haber

Aydın Ticaret Borsası, 1 Milyar TL’lik Yatırımı Ekonomiye Kazandırdı

Aydın Ticaret Borsası, üyelerinin talepleri doğrultusunda yürüttüğü çalışmaları, Growtech 24. Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı kapsamında Antalya’da düzenlenen Üye Bilgilendirme Toplantısı’nda değerlendirdi. Toplantıya; Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, Meclis Başkanı A. Bahri Erdel, meclis üyeleri, disiplin kurulu üyeleri ve borsa üyeleri katılım sağladı. Toplantıda; laboratuvar hizmetleri, ürün depolama çözümleri, coğrafi işaret çalışmaları, tadım ve tanıtım etkinlikleri, sektör toplantıları ve e-ticaret faaliyetleri başta olmak üzere Borsanın yürüttüğü projeler detaylı şekilde paylaşıldı. Aydın Ticaret Borsası tarafından hayata geçirilen çalışmaların bölge ve ülke ekonomisine sağladığı katkılar da vurgulandı. Aydın Ticaret Borsası, 1 Milyar TL’lik Yatırımı Ekonomiye Kazandırdı Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, toplantıda yaptığı sunumda Aydın Ticaret Borsası’nın projeleri, hizmetleri ve yatırımları hakkında bilgi verdi. Borsanın, Türkiye’deki 115 ticaret borsası arasında tescil işlem hacmi bakımından ilk 14’te, Ege Bölgesi’nde ise 2’nci sırada yer aldığını belirten Çondur, göreve geldiklerinden bu yana yaklaşık 1 milyar TL değerinde yatırımı ülke ve bölge ekonomisine kazandırdıklarını ifade etti. Çondur, “Laboratuvar ve depolama hizmetlerimiz, coğrafi işaret çalışmalarımız, tanıtım faaliyetlerimiz, sektör toplantılarımız ve e-ticaret uygulamalarımızla hem üyelerimize kolaylık sağlıyor hem de bölgesel ekonomiye önemli katkılar sunuyoruz. Üyelerimizden gelen talepleri dikkatle değerlendiriyor, planlamalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz” dedi. Üyelere Yönelik Yenilikçi Hizmetler Hayata Geçirildi Türkiye’deki ticaret borsaları arasında bir ilk olarak kurulan Sınai Mülkiyet Danışma Birimi ile üyelerin marka, patent ve tasarım konularındaki ihtiyaçlarına profesyonel destek sağlanmaya başlandığını belirten Çondur, “Avukata Sor” hizmetinin de hızlı hukuki yönlendirme amacı taşıdığını ifade etti. Ayrıca “Online Aidat Tahsilatı” hizmeti ile ödeme süreçlerinin kolaylaştırıldığını, Yöresel Aydın Platformu sayesinde ise borsa üyelerinin ürünlerini Türkiye genelindeki tüketicilere ulaştırabildiğini söyleyen Çondur, platformdan 62 üyenin aktif olarak faydalandığını bildirdi. Yenilenebilir Enerji Kaynaklı Ar-Ge ve Etüt Merkezi Projesine Bakanlık Desteği Aydın Yenilenebilir Enerji Kaynaklı Ar-Ge ve Etüt Merkezi Projesi’nin ilin katma değeri yüksek ürünlerinin işlenmesi, markalaşması ve pazarlanmasına katkı sağlayacağını belirten Çondur, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır’ın projeye destek talebini olumlu karşıladığını ifade etti. Ar-Ge ve Etüt Merkezi’nin; güneş enerjisi kullanarak kendi elektriğini üreten, modern laboratuvarlara, uygulamalı eğitim alanlarına ve atölyelere sahip sürdürülebilir bir yapı olacağını belirten Çondur, proje için finansmanın Güney Ege Kalkınma Ajansı tarafından sağlanmasının planlandığını söyledi. Aydın Ticaret Borsası, Coğrafi İşaretlerde Lider Konumda Çondur, Aydın Kestanesi, Aydın Memecik Zeytinyağı, Aydın Yamalak Sarısı Zeytini, Aydın Memecik Zeytini, Aydın Çam Fıstığı ve Aydın Enginarı’nın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillendiğini; Aydın Kestanesi, Aydın Memecik Zeytinyağı, Aydın Memecik Zeytini ve Aydın Çam Fıstığı’nın ise Avrupa Birliği’nde tescil edildiğini hatırlattı. Çondur, “Aydın İnciri ve Söke Pamuğu’nun AB coğrafi işaret tesciliyle ilimizdeki toplam AB tescilli ürün sayısı 6’ya ulaşmıştır. Bu başarıyla Aydın, ülkemizi AB Komisyonu nezdinde temsil eden iller arasında ilk sıraya yükselmiş; Aydın Ticaret Borsası da menşe adıyla en fazla tescile sahip kurum olmuştur” dedi. Aydın’a Modern Fuar Alanı İhtiyacı Growtech Antalya, Yörex Antalya, Olivtech İzmir ve WorldFood İstanbul fuarlarına katıldıklarını belirten Çondur, 2012’den bu yana Aydın Ticaret Borsası ev sahipliğinde düzenlenen Aydın Tarım Fuarı’nın giderek büyüdüğünü ifade ederek, “12. fuarımızda 580 marka, yaklaşık 500 bin ziyaretçi ve 7 milyar 500 milyon TL sıcak satış ile Türkiye’nin en büyük iki tarım fuarından biri konumuna geldik. 13. Uluslararası Aydın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nın daha modern ve yenilikçi bir fuar alanında gerçekleştirilmesi ilimiz için büyük önem taşımaktadır” diye konuştu. Sosyal Sorumluluk Projelerine Güçlü Destek Aydın Ticaret Borsası’nın sosyal sorumluluk faaliyetlerine de değinen Çondur, 2014’te hayata geçirilen Aydın Ticaret Borsası Bilim ve Sanat Merkezi’nde bugüne kadar yaklaşık 4.500 öğrenciye 5 milyon TL’lik eğitim desteği sağlandığını belirtti. Ayrıca ihtiyaç sahibi ailelere toplam 4 milyon TL tutarında gıda yardımı yapıldığını aktardı. Bu faaliyetlerin üyelerin katkılarıyla yürütüldüğünü ifade eden Çondur, Aydın Ticaret Borsası’nın kente ekonomik ve sosyal açıdan değer katma hedefiyle çalışmalarını sürdüreceğini söyledi. Toplantının İkinci Gününde Eğitim Programları Düzenlendi Toplantının ikinci gününde Av. Doç. Dr. Ali Ekin tarafından “İş Hukukunda Güncel Gelişmeler ve İşveren Sorunları ile Arabuluculuk Uygulama Hataları” eğitimi verildi. Ayrıca eğitmen Adnan Erbaş’ın “Protokol ve Nezaket Kuralları Eğitimi” ile “Kişisel Marka Geliştirme Eğitimi” gerçekleştirilerek üyelere kapsamlı bir eğitim programı sunuldu.

Yörükkırka'da Süt Hijyeni Eğitimi Düzenlendi Haber

Yörükkırka'da Süt Hijyeni Eğitimi Düzenlendi

Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şubesi tarafından 10–15 Kasım 2025 tarihleri arasında Odunpazarı ilçesine bağlı Yörükkırka Mahallesi’nde Süt Sağım/Süt Sığırcılığı Sağım Hijyeni ve Sanitasyon Eğitimi düzenlendi. Yörukkırka Mahallesi'nde düzenlenen eğitime 18’i kadın, 8’i erkek olmak üzere toplam 26 yetiştirici katıldı. Eğitim kapsamında yetiştiricilere: Süt sığırcılığında Meme sağlığı kontrolü ve ön muayene, Sağım öncesi ve sonrası hijyen uygulamaları, Sağım makinesinin doğru kullanımı ve bakımı, Mastitis gibi hastalıkların erken fark edilmesi, Hijyenik ve sürdürülebilir bir sağım rutini geliştirmek için dikkat edilecek hususlar detaylı şekilde anlatıldı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, doğru sağım tekniklerinin hem hayvan refahını artırdığına hem de işletmelerdeki ekonomik kayıpları önemli ölçüde azalttığına dikkat çekti. Eğitim sonunda İl Tarım ve Orman Müdürü Yüksel Çil’in katılımıyla düzenlenen törende katılımcılara katılım sertifikası, birer adet buzağı biberonu, sağım öncesi ve sonrası daldırma kapları, meme dezenfektanı ve 25 adetlik mastit test kartından oluşan sağım hijyen seti takdim edildi. İl Müdürü Yüksel Çil, törende yaptığı konuşmada, eğitimde edinilen bilgilerin günlük rutine uygulanması halinde, işletmelerde hem hayvan sağlığı hem de süt veriminde belirgin bir iyileşme görüleceğini, süt kalitesindeki artışın ise üreticilerin ekonomik kazancına ve müşteri memnuniyetine olumlu yansıyacağını vurguladı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.