SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tarım

Porsuk Haber Ajansı - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CHP'li Gürer: "TMO Patatesi Alsaydı Çiftçinin Zararı Ortadan Kalkardı" Haber

CHP'li Gürer: "TMO Patatesi Alsaydı Çiftçinin Zararı Ortadan Kalkardı"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bölgenin önemli bir tarım havzası olduğunu hatırlatarak patates üreticisinin içine düştüğü ekonomik darboğazı çarpıcı ifadelerle aktardı. TMO, SORUNU GÖRMEZDEN GELDİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “ Kapadokya Bölgesi tarım bölgesi; kabak çekirdeğinde, üzümde, kuru fasulyede, patateste önemli bir tarım bölgesi. Patatesi çiftçimiz yine depolara götürmek zorunda kaldı, bu yıl tarlada para etmedi, patates seçilerek toplandı, tarlada kalan hayvan yemi oldu ve depolara alınan patatesin de giderleri arttı. Bu gider artışından doğal olarak üreticinin maliyeti daha da arttı.” sözleriyle üreticinin yaşadığı kayıpları anlattı. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin müdahale etmemesini eleştiren Ömer Fethi Gürer, “Girdi maliyetlerine uygun ve makul kârla Toprak Mahsulleri Ofisi bu patatesleri alsaydı çiftçinin uğradığı zararı kısmen ortadan kaldırır, tüketiciye de uygun fiyatla ürünün gitmesi sağlanırdı.” diyerek devletin devreye girmesi gerektiğini vurguladı. PİYASA TÜCCARA BIRAKILIYOR Türkiye’nin patates tüketiminde dünya sıralamasındaki yerine dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, piyasanın tamamen tüccara bırakılmasının üreticiyi yok ettiğini belirterek, “Hububattan sonra bu ülkede en çok patates tüketiliyor ama patates iki üç yıldır AKP’nin anlayışıyla çöp oluyor. Nedeni de şu: Tüccara bırakılan bir piyasa var oysa patatesten elde edilecek 30’dan fazla ürün var; bir entegre tesisi getirip bölgeye kurup Nevşehir’in, Niğde’nin, Sivas’ın, Yozgat’ın, bölgede patates üretenlerin tümünün bu sorunlarına çözüm de yaratılabilir,” dedi. ÜRÜN DEPODA ÇİLLENİYOR Depolardaki ürünün tehlikede olduğunu belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çillenme uyarısında bulunarak, “Şu an patates depoda; havalar iyi giderse ocak-şubattan itibaren çillenmeye başlar ve büyük bir sorun olur çünkü onu depodan çıkarmak da sorun.” diye konuştu. Artan yoksulluğun yurttaşların temel gıdaya ulaşmasını engellediğini hatırlatan Gürer, çözümün devlet eliyle doğrudan ürün erişimi olduğunu ifade ederek “Oysa çoğu yurttaşımız ekonomik sıkıntı içinde, onlara bu patatesin iktidar eliyle, Toprak Mahsulleri Ofisi, Tarım Kredi Kooperatifleri vasıtasıyla erişimi sağlanıp en azından patatesle karınlarını doyurmalarının yolu açılır.” dedi. Gürer, “Çok evde artık bir günde 3 öğün yemek yenmiyor, çoğu evde artık 1 öğün yemek yeniyor,” dedi.

Toplanan İnek Sütü Miktarı Azalıyor Haber

Toplanan İnek Sütü Miktarı Azalıyor

Türkiye İstatistik Kurumu Ekim ayı Süt ve Süt Ürünleri Üretim verilerini açıkladı. TÜİK'ten yapılan açıklamada, ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarının düşüş gösterdiği belirtildi. Yapılan açıklamada; ''Ticari süt işletmelerince 895 bin 834 ton inek sütü toplandı Ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %3,2 azaldı, Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre önemli bir değişiklik göstermedi. Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, inek peyniri üretimi %0,8 arttı, ayran ve kefir üretimi %8,4 arttı, yoğurt üretimi %5,8 arttı, içme sütü üretimi %6,4 azaldı, tereyağı ve sadeyağ üretimi %0,8 azaldı. Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi %1,5 arttı, ayran ve kefir üretimi %8,8 arttı, yoğurt üretimi %5,0 arttı, içme sütü üretimi %5,9 arttı, tereyağı ve sadeyağ üretimi %7,9 arttı. Toplanan inek sütü ve üretilen süt ürünleri miktarı, Ekim 2025 (Ton) Ekim Ocak-Ekim 2024 2025 Değişim (%) 2024 2025 Değişim (%) Toplanan inek sütü 925 266 895 834 -3,2 9 440 234 9 437 922 0,0 İçme sütü 145 007 135 746 -6,4 1 289 062 1 364 954 5,9 Yoğurt 113 976 120 623 5,8 1 121 397 1 177 233 5,0 Ayran ve kefir 87 377 94 742 8,4 803 647 874 481 8,8 İnek peyniri 71 053 71 594 0,8 685 109 695 679 1,5 Tereyağı ve sadeyağ 8 330 8 260 -0,8 84 799 91 473 7,9 Bir önceki ay 138 bin 726 ton olan içme sütü üretimi Ekim ayında %2,1 oranında azalarak 135 bin 746 ton olarak gerçekleşti. Bir önceki ay 892 bin 886 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı Ekim ayında %0,3 oranında artarak 895 bin 834 ton oldu.''

Büyükşehir’den 63 Tarım Kooperatifine 57 Milyon Liralık Destek Haber

Büyükşehir’den 63 Tarım Kooperatifine 57 Milyon Liralık Destek

Manisa Büyükşehir Belediyesi, il genelinde faaliyet gösteren 63 kooperatif ve 1 ziraat odasına, yaklaşık 57 milyon lira tutarında tarımsal destek verdi. Üretici ve çiftçinin her zaman yanında olduklarını belirten Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Besim Dutlulu, “Ekonomi ne durumda olursa olsun, belediyeler ne kadar sıkıştırılmaya çalışılırsa çalışılsın, biz sizin yanınızda olacağız. İşbirliği içinde olmaya devam edeceğiz” dedi. Manisa Büyükşehir Belediyesi, kırsal kalkınmaya yönelik desteklerine bir yenisini daha ekleyerek faaliyet gösteren 63 kooperatif ve bir ziraat odasına yaklaşık 57 milyon liralık tarımsal destek sağladı. BESOT Konferans Salonu’nda düzenlenen protokol törenine Büyükşehir Belediye Başkanı Besim Dutlulu, Genel Sekreter Burak Deste, MASKİ Genel Müdürü Ali Kılıç, Genel Sekreter Yardımcıları Ulaş Aydın, Ata Temiz, Pınar Mine Hacıalibeyoğlu, daire başkanları ve kooperatiflerin yöneticileri katıldı. Kooperatiflere sulama konusunda önemli destekler Ülkedeki azalan su kaynakları üzerine sulama odaklı bir plan hazırladıklarını belirten Başkan Dutlulu, “Birincisi, Manisa ovamızda suyumuz bitiyor. O zaman çiftçimize desteğimizde mutlaka sulama üzerinden yürütmemiz lazım. İkincisi çiftçimiz her geçen gün zayıflıyor. Ne yazık ki üretimi desteklemeyen bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız. Üretici her sene zarar ediyor, üretici her sene geriye gidiyor. O zaman da üretimi desteklememiz lazım. Bunu da kooperatifler üzerinden yapmamız lazım. Ferdi Başkanımızın talimatıyla başlayan çalışmalar ve destekleri artırarak devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı. “63 Kooperatife Destek Sağlıyoruz” Çiftçilere ve üreticilere göstermelik yardımlar yapmadıklarını söyleyen Başkan Dutlulu, “Manisa genelinde faaliyet gösteren 63 kooperatif ve 1 Ziraat Odası’na, toplam 57 milyon lira tutarında destek sağlıyoruz. Bu rakam gerçek anlamda bir destektir. Bu destekler, tarımsal sulama altyapısının güçlendirilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve üretim verimliliğinin artırılması için planlandı. Burada temel amacımız, su ve enerji verimliliğinin artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve kooperatiflerin kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesidir. Planlanan 57 milyon liralık destekleri ise şu şekilde yapıyoruz. 35 sulama kooperatifine toplam 60 bin 922 metre boru desteği sağlıyoruz. Sadece bu kalemin maliyeti 26 milyon lira. Zeytinçay Sarıkız Sulama Kooperatifine, 300 metreküp kapasiteli betonarme tarımsal sulama deposu yapacağız. Bunun maliyeti de 2 milyon lira. 6 sulama kooperatifinde toplam 1.300 metre tarımsal amaçlı sondaj çalışması gerçekleştireceğiz. Toplam maliyeti 11 milyon 700 bin lira. 11 sulama kooperatifine, toplam 504 adet güneş paneli ve 12 adet invertör (güç çevirici) desteği vereceğiz. Maliyeti 8 milyon 400 bin lira. 10 süt kooperatifine, 10 adet süt soğutma tankı desteği sağlıyoruz. Bir kısmını dağıtmaya başladık. Maliyeti 8 milyon 298 bin lira. Selendi Ziraat Odasına, 1 adet selektör (tohum temizleme makinesi) desteği veriyoruz. Maliyeti 570 bin lira” dedi. Damla sulama desteği de verilecek 2026 yılında tarımsal desteklemeleri artıracaklarını belirten Başkan Dutlulu, “Bu desteklemelere ek olarak damlama sulama desteği vereceğiz. Çiftçilerimiz kendilerine, üretime, damla sulamaya yatırım yapıyor. Bizim damla sulama olmayan tarlamız, bahçemizin kalmaması lazım. Su, şu anda en büyük sorunumuz. Devlet Su İşleri ile daha önce İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında yapılan çalışmayla, suyumuz çok ciddi bir biçimde İzmir’e gidiyor. Bu suyu veren biz değiliz. Manisa Büyükşehir Belediyesi bu işin hiçbir yerinde yok. Ama diğer yandan, İzmir’de yaşayanlar da bizim hemşehrilerimiz. Bizim mutlaka İzmir’e alternatif su kaynakları üretmemiz lazım. DSİ’yi bu konuda teşvik etmemiz lazım. Çünkü bu şekilde giderse, Manisa’da susuzluk çoğalacak. Bunun nedeni de İzmir’e verilen su değil, yaşanan küresel ısınma ve kuraklık. Bu konuda biz ne yapabiliriz? Birincisi DSİ’yi, İzmir’e yeni su kaynakları bulması için teşvik etmek. İkincisi ise, suyumuzu doğru kullanmak. Gelecek sene kooperatifler üzerinden vereceğimiz damlama sulama destekleri bunun bir yöntemi olabilir” dedi. “Sizlerle İşbirliği İçinde Olmaya Devam Edeceğiz” Yapılanlar hakkında bilgi veren Başkan Dutlulu, şöyle devam etti; “Sulama sistemlerini modernleştiriyor, su tasarrufu sağlıyoruz. GES desteği ile enerjide dışa bağımlılığımızı azaltıyoruz, sulama maliyetini düşürüyoruz. Süt ve tohum işleme ekipmanlarıyla ürün kalitesi ve standardizasyonunu arttıracağız. Desteklerimizin hepsi, Manisa’da tarımın sürdürülmesi, çiftçimizin refahı açısından çok önemli. Bunları anlatmamın tek sebebi, Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin üreticinin ve çiftçinin yanında olduğunu göstermek. Büyükşehir Belediyesi, desteğe çok ciddi kaynak sağlıyor. Bunun için uğraşıyor. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da destekleri artırarak devam edeceğiz. Ekonomi ne durumda olursa olsun, belediyeler ne durumda olursa olsun, belediyeler ne kadar sıkıştırılmaya çalışılırsa çalışılsın, biz sizin yanınızda olacağız. Çünkü Türkiye üretmezse, geleceğimiz olmayacak. Türkiye’nin geleceğini de sizler kurtarıyorsunuz. Sizlere güveniyoruz, inanıyoruz. Sizlerle, işbirliği içinde olmaya devam edeceğiz.” Kooperatifler Teşekkürlerini İletti Manisa Büyükşehir Belediyesi ve kooperatifler arasında destek protokolünde, atılan imzalardan dolayı kooperatif temsilcileri memnuniyetlerini dile getirdi. Yapılan destekleri yerinde ve mutlulukla karşıladıklarını belirten kooperatif temsilcileri Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Besim Dutlulu'ya teşekkürlerini iletti.

Üretim Maliyetleri Artıyor, Pamukta Destek Gerekiyor Haber

Üretim Maliyetleri Artıyor, Pamukta Destek Gerekiyor

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Müşterek Konsey Toplantısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın teşrifleriyle TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında, konsey üyelerinin geniş katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıya katılan TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkan Yardımcısı ve Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, Aydın’ın ve Türkiye’nin önemli tarımsal ürünleri olan pamuk yaşanan sorunları ile Aydın’ın tarımsal üretimini tehdit eden kuraklık krizi ve buna bağlı sulamada yaşanan sorunları toplantı gündemine taşıdı. Pamukta Ciddi Gelir Kaybı ve Kritik Prim İhtiyacı TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkan Yardımcısı ve Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, pamukta uygulanan yeni destekleme modelinde fiyatın 1.098 TL seviyesinde sabit tutulmasının üretici açısından sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Borsaların ve ziraat odalarının ortak çalışmasıyla gerçekleştirdiği maliyet analizlerine göre pamuğun kilogram maliyetinin 35,63 TL seviyesinde olduğunu, buna karşın üreticinin pamuğu ortalama 26 TL’ye satabildiğini belirten Çondur, bu tablo karşısında üreticinin ayakta kalabilmesi için en az 9,63 TL prim desteğine ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Çondur, destekleme mekanizmasında gerekli iyileştirmeler yapılmaması durumunda, 2007–2008 döneminde yaşanan üretimden çekilme sürecinin yeniden yaşanabileceğini ve üreticinin pamuk ekiminden vazgeçebileceğini söyledi. Bu durumun yalnızca tarım sektörü açısından değil, tekstil ve yağ sanayi başta olmak üzere pek çok sektörü doğrudan etkileyeceğini belirterek pamuk üretiminin stratejik önemine dikkat çekti. Aydın’da Derinleşen Kuraklık ve Acil Su Yönetimi İhtiyacı Çondur, Aydın’ın son dört yılın üçünde ağır meteorolojik kuraklık yaşadığını belirterek bölgedeki tarımsal üretimin her geçen gün daha büyük risk altına girdiğini aktardı. Aydın’ın geniş baraj kapasitesine sahip olmasına rağmen, yağışlardaki ciddi azalmanın barajları dolduramadığını ve üreticinin su temininde güçlük yaşadığını vurguladı. Bu nedenle bölgenin su yönetimi konusunun artık ertelenemez bir zorunluluk haline geldiğini ifade etti. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Muğla Dalaman Çayı’nın Bozdoğan Kemer Barajı’na bağlanması projesinin, Aydın için son derece anlamlı ve stratejik bir adım olduğunu dile getiren Çondur, projenin hızlandırılarak faaliyete geçirilmesini talep etti. Bu projenin hayata geçmesiyle tarımsal sulama kapasitesinin artacağını, üretimin sürdürülebilirliğinin güçleneceğini ve bölgedeki kuraklık sorununun önemli ölçüde hafifleyeceğini belirtti. Üretim, İhracat ve Sürdürülebilirlik için Ortak Çözüm Çağrısı Toplantıda yaptığı konuşma boyunca tarımsal üretimden dış ticarete kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulunan Fevzi Çondur, pamuk sektöründe yaşanan sorunların yalnızca üreticiye yüklenemeyecek kadar geniş etkileri olduğunu vurguladı. Artan maliyetler, iklim kaynaklı riskler, uluslararası pazar baskıları ve destekleme mekanizmalarındaki yetersizlikler birlikte ele alınmadığı sürece sektörlerde kalıcı iyileşme sağlanamayacağını ifade etti. Çondur, Türkiye’nin bu alanlarda dünya liderliğini pekiştirebilmesi için hem merkezi yönetimin hem sektör temsilcilerinin hem de ihracatçıların uyumlu bir şekilde hareket etmesi gerektiğini belirterek, üretim ve ihracatın sürdürülebilirliği adına kapsamlı çözüm paketlerinin hayata geçirilmesinin kritik önemde olduğunu söyledi.

TÜİK'e Göre 2025'te Zeytinde Kayıp %34,7! Haber

TÜİK'e Göre 2025'te Zeytinde Kayıp %34,7!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, zeytin üretiminde yaşanan kayıpları, destek yetersizliklerini ve sektörün sorunlarını dikkat çekti. Gürer, zirai don, kuraklık, iklim değişikliği ve yanlış politikaların etkisiyle 2025 yılında %34,7 oranında zeytin kaybı yaşandığını vurgulayarak, “Bu tablo sadece üreticiyi değil, sofralarımızdaki zeytini de etkileyecek.” dedi. “ZİRAİ DON OLDU, KURAKLIK VURDU, ÜRETİCİ YALNIZ BIRAKILDI” CHP’li Ömer Fethi Gürer, Türkiye genelinde yaşanan zirai don ve ardından gelen kuraklığın farklı ürünleri etkilediğini, ÇKS ve TARSİM olmanın dışında üreticinin desteksiz kaldığını belirtti. Niğde’de 8 yaş sınırı ile ceviz üreticisi destek alamazken greyfurt, cennet hurması da destek dışı bırakıldığını söyledi. Gürer, “ÇKS’ye kayıtlı olmayan çiftçilere don zararı ödemesi yapılmadı. Kayıtlı olanlarda bile cevizde ‘8 yaş sınırı’ gibi keyfi uygulamalar nedeniyle destek reddedildi. Oysa Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nde böyle bir sınırlama yoktu.” diye konuştu. STRATEJİK ÜRÜN ZEYTİNDE GERİLEME Zeytinin Türkiye için hem ekonomik hem kültürel değer taşıyan stratejik bir ürün olduğunu belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, üretimdeki düşüşe dikkat çekerek, “Türkiye’de yaklaşık 118 milyon zeytin ağacı bulunuyor. Ancak son yıllarda iklimsel etkiler, hastalıklar ve bakım maliyetleri üretimi düşürdü. 2025 yılında TÜİK verilerine göre zeytinde %34,7 oranında kayıp yaşandı. Bu kayıp gelecekte daha ağır sorunları tetikleyecek. Sorunlar görmezden gelindikçe üretici üretimden kopuyor.” ifadelerini kullandı. “İHRACAT YASAĞI PAZARLARIMIZI KAYBETTİRDİ” Zeytinyağı ihracatına 2021’de getirilen yasakların Türkiye’nin dış pazarlardaki konumunu zayıflattığını söyleyen Gürer, zeytinyağı satışında dökme ürün ağırlığının da ülkeye yeterli gelir getirmediğini belirtti. Ömer Fethi Gürer, “Dökme yağ ihraç edeceğimize katma değerli ürün olarak ihracat sağlamalıyız. İhracat yasağı gibi kararlarda da pazarı kaybetmeyecek önlemleri önemsemeliyiz.” dedi. MAKİNELEŞME YOK, MALİYET YÜKSEK, ÜRETİCİ NEFES ALAMIYOR Zeytin üretiminin büyük kısmının hâlâ insan gücüne dayandığını, engebeli arazi nedeniyle makineli hasadın yapılamadığını belirten Ömer Fethi Gürer, maliyet kalemlerini tek tek sıraladı: “Budama, hasat, ilaçlama, gübreleme, nakliye, işçilik maliyetleri, artan girdi fiyatları… İşçilik ve girdi fiyatlarındaki artış üreticinin belini büküyor. Zeytinde gelir üretici için soruna dönüştüğü dönemin yaşanıyor.” diye konuştu. “KAYIT DIŞI ÜRETİM VE HİLELİ ZEYTİNYAĞI TÜKETİCİYİ ÜRKÜTÜYOR” Taklit ve tağşişin zeytinyağı sektörünün en büyük sorunlarından biri olduğunu belirten CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Bakanlığı göreve çağırdı. Gürer, “Hileli ürünler hem üreticiyi hem tüketiciyi mağdur ediyor. İşini doğru yapan imalatçıyı da zora sokuyor. Denetim yetersizliği sektörü sorunlu kılıyor. Bu tabloyu düzeltecek olan iktidardır.” diye konuştu. “ZEYTİNLİKLERİN MADEN SAHASI YAPILMASINA İZİN VERİRSENİZ SOFRADA ZEYTİN BULAMAYIZ” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, zeytin ağaçlarının maden sahası gibi uygulamalarla yok edilmesine tepki göstererek, “Zeytini sadece bir arazi parçası olarak görürseniz gelecekte sofralarımızdaki zeytinin hem fiyatına hem varlığına ağır darbe vurursunuz.” dedi. “ÜRETİCİYİ DİNLEYİN, DESTEKLERİ ARTIRIN, POLİTİKALAR ÖNGÖRÜLEBİLİR OLSUN” Ömer Fethi Gürer çözüm önerilerini de sıraladı: • Üretim maliyetlerini düşürecek destekleme modelleri, • Kooperatifleşmenin güçlendirilmesi, • Zeytin ve zeytinyağına yönelik planlı ve öngörülebilir politika, • İhracat düzenlemelerinde üretici lehine adımlar, • Denetimlerin artırılması, • Sektöre yönelik güncel ve şeffaf veri paylaşımı sağlanmalıdır.” dedi. Gürer, “Kamucu bir anlayışla, öngörülebilir politikalarla zeytin üretiminin geleceği sorunsuz kılınabilir. Bu ürün hem ülke ekonomisi için stratejiktir hem de soframızın temelidir.” dedi. “SAHAYA İNİN, ÜRETİCİYİ DİNLEYİN” TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı’na seslendi: “Zeytin üreticisinin sorunları büyüyor. Bu sorunları önemseyin. Gelir-gider dengesi üretici aleyhine gelişiyor. Zararlılar, maden alanlarına kurban edilmesi gibi sıkıntılar da üreticiyi zorluyor. Üretici desteklenmezse zeytinlikler geleceksiz, sofralarımız zeytinsiz kalacak.”

Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi Meyvelerini Veriyor Haber

Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi Meyvelerini Veriyor

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ankara'nın Polatlı ilçesinde Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi kapsamındaki desteklerden yararlanan bir işletmeyi ziyaret etti. İşletmeyi gezerek bilgi alan Yumaklı, söz konusu projenin şubatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığını anımsattı. Bakan Yumaklı, bu kapsamdaki bütün projelerin 2024 yılının başında açıklanan 5 yıllık hayvancılık yol haritasına dayandığına işaret ederek, yol haritasını birçok noktada adım adım uygulamaya geçirdiklerini söyledi. Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi kapsamında temmuzdan itibaren belirlemiş oldukları standartlara uygun başvuruların bir yazılımla karşılaştırması sonucu sıralamaya girenlere hayvanlarını teslim etmeye başladıkları bilgisini veren Yumaklı, "Türkiye'de etçi ırklarla alakalı, özellikle anaç hayvan sayısının artırılmasıyla ilgili bir proje. Bu projede özellikle Türkiye'de artık kırmızı et üretimine ilişkin anaç hayvan sayısının artırılmasını ve bu yolla da besiciliğe farklı bir perspektif getirmeyi arzu ettik." diye konuştu. "PROJE 2028'DEN SONRA DA DEVAM EDECEK" Yumaklı, ilk etapta 60 bin anaç hayvan vermeyi planladıklarını ve başvuranlardan 4 bin 351 kişinin bundan faydalanacağını bildirdi. Başvurular için kriterler belirlendiğine dikkati çeken Bakan Yumaklı, genç, kadın, veteriner hekim, ziraat mühendisi, gıda mühendisi ve deprem bölgesi gibi birçok kriter tanımlandığını ve buna göre seçimlerin yapıldığını anlattı. Yumaklı, 2028'e kadar sürecek projeye çok yoğun müracaat olduğunu ve yeniden başvuru yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorular geldiğini ifade etti. Projenin 2028 sonrasında da devam edebileceğini vurgulayan Yumaklı, "İnşallah hem projeye katılan kardeşlerimizin hem de bundan sonra katılacak olanların istediği gibi olur." değerlendirmesinde bulundu. Bakan Yumaklı, verilen hayvanların tamamının gebe düve olduğunu ve burada önemli birkaç unsurun bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Hayvanların tamamının bütün hastalıklara karşı aşılamaları, kontrolleri ve 1 yıl süreyle TARSİM sigortaları yapıldı, verildikten sonra aylık 1500 liralık bakım ve diğer masraflara ilişkin desteği aktarılacak şekilde planlandı. Ayrıca 2 yılı ödemesiz, 3 ile 5 yıl geri ödemeli ve sübvansiyonlu faizle birlikte arkadaşlarımızın buna sahip olması söz konusu." "KIRMIZI ET ÜRETİMİ KONUSUNDA ÇOK CİDDİ POTANSİYELİMİZ VAR" Başvuruların büyük bir bölümünün gençlerden ve kadın girişimcilerden geldiğini aktaran Yumaklı, bunun kendilerini memnun ettiğini, zaman zaman sosyal medyadan paylaşım yaparak onların aldıkları sonuçları kamuoyunun dikkatlerine sunmak istediklerini söyledi. Bakan Yumaklı, tarımın bütün başlıklarında, bitkisel üretimde, hayvansal üretimde, su ürünlerinde ve diğer konularda üretimi artırma hedefinde olduklarına dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Özellikle zaman zaman kırmızı et konusu çok gündem edildiği için bundan bahsetmek istiyorum. Kırmızı et üretimi konusunda çok ciddi bir potansiyelimiz var aslında. Yapılan ithalatın, sanki bütün ihtiyacımız ithal ediliyormuş gibi bir algıya dönüştürüldüğünü görüyoruz. Yani dönemsel olarak farklılaşmasıyla birlikte yüzde 90 ile yüzde 93 arasında bir yeterliliğimiz var. Geri kalanını ithal ediyoruz ve büyük oranda piyasa regülasyonu için aslında. Bütün bu yaptığımız projeler de ithalatın tamamen bitmesi ve üretimin tamamen yurt içinden karşılanması için. Hayvancılık yol haritamızın bütün unsurları da bunu amaçlıyor. İnşallah bu konuda çok ciddi mesafeler de alıyoruz." "HAYVAN SAYILARINDAKİ ARTIŞI GÖZLEMLİYORUZ" Bu yıl içinde şap hastalığı sebebiyle hem aşılamayı gerçekleştirdiklerini hem de hayvan sayılarındaki artışlarla ilgili kontrolleri yaptıklarını dile getiren Yumaklı, "Orada artışları da gözlemliyoruz. Bunlara belli dönemlerde yayınladığımız istatistiklerde de yer vereceğiz." dedi. Bakan Yumaklı, desteklerden yararlanmak isteyen üreticilere çağrıda bulunarak, hangi üretim başlığında olursa olsun, genç, kadın ve erkek fark etmeden üretim yapma istekleri olanların yanında olduklarını vurguladı. Bakanlığa bağlı bütün birimlerin bu konudaki sorulara karşı hazır olduğunu belirten Yumaklı, şunları kaydetti: "Bunları düşünen kardeşlerimiz hiç endişe etmesinler. Hemen en yakın bakanlığımız teşkilatına, ilçe müdürlüklerimize, il müdürlüklerimize gitsinler. Orada kafalarındaki bütün sorulara cevap bulacaklar zaten. Özellikle kırsal kalkınma destekleri, IPARD destekleri, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu destekleri, ORKÖY destekleri, Uzman Eller Projesi gibi birçok proje var. Dolayısıyla üretim yapmak isteyen kardeşlerimiz kendilerine hitap edecek bir destek ya da teşvik bölümünü bulacaklar. O yüzden buradan çağrım, mutlaka bakanlığımızın ilgili birimlerine gelsinler. Biz hemen onların yanında oluruz, olmaya da devam edeceğiz."

Mersin Kan Portakalı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı Haber

Mersin Kan Portakalı Coğrafi İşaret Tescilini Aldı

Mersin’in simge tarım ürünlerinden biri olan Mersin kan portakalı, Mersinden Kadın Kooperatifi’nin başvurusu ve öncülüğünde coğrafi işaret tesciline kavuştu. Kooperatifin 2022 yılında yaptığı başvuru, 2024 yılında sonuçlanarak tescil alırken, ürünle ilgili denetim ve izleme süreçleri de başarıyla tamamlandı. Bu süreçlerin bundan sonraki yıllarda düzenli olarak devam ettirilmesi planlanıyor. Mersin kan portakalı; yüksek C vitamini içeriği, güçlü antioksidan yapısı ve bağışıklık sistemini destekleyici özellikleriyle dikkat çekmesinin yanı sıra, ekim alanlarının giderek daralması nedeniyle nesli tehdit altında olan önemli bir tarımsal miras olarak öne çıkıyor. Coğrafi işaret tescili ise yalnızca ekonomik katkı sağlamakla kalmayıp, ürünün biyolojik ve kültürel değerinin korunması açısından da büyük önem taşıyor. Tescil Süreci Ortak Çalışmayla Yürütüldü Tescil çalışmaları; Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Mersin Ziraat Odası iş birliğiyle yürütüldü. Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜCİTA) Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu ve ekibi de sürece bilimsel katkı ve rehberlik sundu. Coğrafi işaretin resmi başvuru ve hak sahibi ise Mersinden Kadın Kooperatifi oldu. “Bu Değeri Koruma Altına Aldık” Mersinden Kadın Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Meral Seçer, tescil sürecine ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Mersin kan portakalı, bu kentin topraklarında yetişen çok özel, besin değeri yüksek ve korunması gereken bir tarımsal mirastır. 2022 yılında başladığımız coğrafi işaret sürecini; yerel yönetimlerimiz, tarım teşkilatımız, ziraat odamız ve YÜCİTA’nın bilimsel rehberliğiyle birlikte yürüttük. 2024 yılında tescilimizi alarak bu değeri resmen koruma altına aldık.” Seçer, hedeflerinin Mersin kan portakalının ekim alanlarını artırmak, üretimi korumak, çiftçileri bilinçlendirmek ve ürünün neslini güvence altına almak olduğunu belirtti. Aynı zamanda ürün için Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescili çalışmalarının başlatıldığını da ifade etti. Kooperatifler İçin Örnek Bir Başarı Tarım ve Orman Bakanlığı, coğrafi işaret tescili alan kooperatif ve birlikler arasından beş kooperatifi pilot uygulama için belirledi. Bu kooperatiflerden birinin Mersinden Kadın Kooperatifi olması, kent adına önemli bir başarı olarak değerlendirildi. Mersinden Kadın Kooperatifi, bu süreçle birlikte yalnızca Mersin kan portakalını korumayı değil, aynı zamanda Türkiye genelindeki kooperatiflere coğrafi işaret alanında örnek olmayı; yerel değerlerin kooperatifler eliyle markalaşmasına öncülük etmeyi amaçlıyor. Yerli Malı Haftası’na Özel Vurgu: “Kendi Değerimize Sahip Çıkıyoruz” Mersinden Kadın Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Meral Seçer, Mersin kan portakalının tescillenmesinin, 12–18 Aralık Yerli Malı Haftası ile güçlü bir anlam bağı taşıdığını vurguladı. Yerel ürünlerin korunması, üreticinin desteklenmesi ve kırsal kalkınmanın güçlendirilmesi açısından coğrafi işaretin kritik bir araç olduğuna dikkat çeken Seçer, Mersin kan portakalının tescilinin bu hafta ile birlikte daha da anlam kazandığını belirtti. Seçer, “Hedefimiz, Mersin kan portakalını Avrupa’da da tescilli bir marka haline getirmek; üreticimizi güçlendirmek, kentimizin markalaşmasına katkı sağlamak ve ülkemizin tarımsal mirasına sahip çıkmaktır. Yerli Malı Haftası, bu değerleri hatırlamak ve desteklemek için önemli bir fırsattır” ifadelerine yer verdi.

Manda Yetiştiricilerine Ücretsiz Kaba Yem Desteği Haber

Manda Yetiştiricilerine Ücretsiz Kaba Yem Desteği

Ankara Büyükşehir Belediyesi, kırsal kalkınmayı desteklemek ve hayvan yetiştiricilerinin üretim maliyetlerini azaltmak amacıyla desteklerini sürdürüyor. Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından geçmiş yıllarda başlatılan kaba yem ve yemlik arpa desteği bu yıl da gerçekleştirildi. ATA Çiftliği’nde üretilen kaba yem ve yemlik arpa hasat edilerek manda yetiştiricilerine yüzde yüz hibe ile ulaştırıldı. Toplam 25 ilçede 92 manda yetiştiricisine 34,5 ton (1380 balya) kaba yem ve 23 ton (460 torba) yemlik arpa dağıtımı çiftçinin yüzünü güldürdü. YÜZDE YÜZ HİBE İLE ÜRETİCİ DESTEKLENİYOR Yerli üreticilere yönelik destekleri çeşitlendirerek sürdüreceklerini dile getiren ABB Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı Hayvancılık Şube Müdürü Hasan Karakuş, dağıtımlarla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından Gölbaşı ATA Çiftliği’nde yetiştirilen kaba yemler yetiştiricilerimizle buluştu. Tritikale, macar fiği, arpa ve buğday karışımlarını balya hâline getiriyoruz, kaba yem olarak yetiştiricilerimize dağıtıyoruz. Buna ilave olarak torbalanmış hayvan yemi olarak kullanılacak arpaları da yetiştiricilerimizle buluşturduk. Bu proje kapsamında kaba yem ve torbalanmış arpalar Ankara’daki 25 ilçede manda yetiştiriciliği yapan vatandaşlara dağıtıldı. Kırsal Hizmetler’in daha önce kullanmış olduğu KIRBİS üzerinden başvuru yapan toplam 92 yetiştiriciye kaba yem ve arpalarımızı yüzde yüz hibeli olarak dağıttık.” ÜRETİCİLERDEN BÜYÜKŞEHİR’E TEŞEKKÜR hayvan yetiştiriciliği yapan üreticiler, Büyükşehir’in destekleri sayesinde ayakta kaldıklarını ifade ederken, yem desteğinden duydukları memnuniyeti şu sözlerle dile getirdi: -Mustafa Baydar: “Verilen tüm destekler için teşekkür ederim. 12 tane camızım var. Süt üretiyoruz. Sağması zor, bakımı zor. Yem almakta ekonomik olarak zorlanıyoruz. Camız sütü çocukların gelişimi için çok önemli. Camız üretimini artırmamız gerekiyor. Yem desteği bize çok fayda sağladı, bir nebze de olsa rahatlattı.” -Bayram Özdemir: “Çiftçilere verilen destekten dolayı teşekkür ediyorum Büyükşehir’e. 5 tane mandam var, yem desteği bizi rahatlattı.” -İsa Doğanay: “Bizim için büyük bir nimet bu yem desteği. Kendi çabalarımızla camızlara bakıyoruz. Eşimle beraber hayvancılık işi yapıyoruz. 45 mandam var. Manda olarak ilk kez destek aldım. Büyükşehir’in nohut, mazot, tohum gibi verdiği desteklerden de yararlandım. Bana bayağı faydası oluyor. Mandacılık bir sevda. Hepsini kendim yetiştirdim. Ankara’da mandacılık diğer illere göre az. Büyükşehir’in destekleri sayesinde biz yok olmaya başlayan camız üretimini yaşatmaya ve ilerletmeye çalışıyoruz.”

Başkan Çondur Pamuk, İncir ve Su Yönetimi İçin Destek İstedi Haber

Başkan Çondur Pamuk, İncir ve Su Yönetimi İçin Destek İstedi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Müşterek Konsey Toplantısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın teşrifleriyle TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında, konsey üyelerinin geniş katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıya katılan TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkan Yardımcısı ve Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, Aydın’ın ve Türkiye’nin önemli tarımsal ürünleri olan pamuk ve incirde yaşanan sorunlarla birlikte Aydın’ın tarımsal üretimini tehdit eden kuraklık krizi ve buna bağlı su arzı sorunlarını toplantı gündemine taşıdı. Pamukta Ciddi Gelir Kaybı ve Kritik Prim İhtiyacı TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkan Yardımcısı ve Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, pamukta uygulanan yeni destekleme modelinde fiyatın 1.098 TL seviyesinde sabit tutulmasının üretici açısından sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Borsaların ve ziraat odalarının ortak çalışmasıyla gerçekleştirdiği maliyet analizlerine göre pamuğun kilogram maliyetinin 35,63 TL seviyesinde olduğunu, buna karşın üreticinin pamuğu ortalama 26 TL’ye satabildiğini belirten Çondur, bu tablo karşısında üreticinin ayakta kalabilmesi için en az 9,63 TL prim desteğine ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Çondur, destekleme mekanizmasında gerekli iyileştirmeler yapılmadığı takdirde, 2007–2008 döneminde yaşanan üretimden çekilme sürecinin yeniden yaşanabileceğini ve üreticinin pamuk ekiminden vazgeçebileceğini söyledi. Bu durumun yalnızca tarım sektörü açısından değil, tekstil ve yağ sanayi başta olmak üzere pek çok sektörü doğrudan etkileyeceğini belirterek pamuk üretiminin stratejik önemine dikkat çekti. Kuru İncirde AB’nin Çifte Standardı ve Analiz Sorunu Konuşmasında kuru incir sektöründe yaşanan sorunlara da değinen Çondur, Aydın’ın yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük kuru incir üreticisi olduğunu dile getirdi. Ancak son yıllarda yaşanan aşırı sıcaklık ve şiddetli kuraklığın, incirde doğal olarak toksin seviyelerinin artmasına yol açtığını ifade etti. Çondur, Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’den gönderilen incirlerde aşırı derecede sıkı analiz uyguladığını; buna karşın kendi iç pazarlarında benzer ürünlerde aynı seviyede inceleme yapılmadığını belirterek ciddi bir çifte standardın var olduğunun altını çizdi. Türkiye’den gönderilen ürünlerde kontrol sıklığının yüzde 80’lere kadar ulaştığını, ancak AB’nin kendi pazarında bu tür kontrollerin yok denilecek kadar az olduğunu ifade etti. Bu nedenle, AB Tarım Bakanlıkları nezdinde diplomatik girişimlerin başlatılması gerektiğini söyleyen Çondur, ihracattan geri dönen kuru incirlerin yeniden işlenmesi ve değerlendirilmesi konusunda ihracatçılara destek verilmesinin önemini vurguladı. Çondur, incirin Türkiye için yalnızca ekonomik bir ürün olmadığını; aynı zamanda ülkemizin tarımsal ihracat kimliğinin en güçlü simgelerinden biri olduğunu ifade etti. Aydın’da Derinleşen Kuraklık ve Acil Su Yönetimi İhtiyacı Çondur, Aydın’ın son dört yılın üçünde ağır meteorolojik kuraklık yaşadığını belirterek bölgedeki tarımsal üretimin her geçen gün daha büyük risk altına girdiğini aktardı. Aydın’ın geniş baraj kapasitesine sahip olmasına rağmen, yağışlardaki ciddi azalmanın barajları dolduramadığını ve üreticinin su temininde güçlük yaşadığını vurguladı. Bu nedenle bölgenin su yönetimi konusunun artık ertelenemez bir zorunluluk haline geldiğini ifade etti. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Muğla Dalaman Çayı’nın Bozdoğan Kemer Barajı’na bağlanması projesinin, Aydın için son derece anlamlı ve stratejik bir adım olduğunu dile getiren Çondur, projenin hızlandırılarak faaliyete geçirilmesini talep etti. Bu projenin hayata geçmesiyle tarımsal sulama kapasitesinin artacağını, üretimin sürdürülebilirliğinin güçleneceğini ve bölgedeki kuraklık sorununun önemli ölçüde hafifleyeceğini belirtti. Üretim, İhracat ve Sürdürülebilirlik için Ortak Çözüm Çağrısı Toplantıda yaptığı konuşma boyunca tarımsal üretimden dış ticarete kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulunan Fevzi Çondur, pamuk ve incir sektörlerinde yaşanan sorunların yalnızca üreticiye yüklenemeyecek kadar geniş etkileri olduğunu vurguladı. Artan maliyetler, iklim kaynaklı riskler, uluslararası pazar baskıları ve destekleme mekanizmalarındaki yetersizlikler birlikte ele alınmadığı sürece sektörlerde kalıcı iyileşme sağlanamayacağını ifade etti. Çondur, Türkiye’nin bu alanlarda dünya liderliğini pekiştirebilmesi için hem merkezi yönetimin hem sektör temsilcilerinin hem de ihracatçıların uyumlu bir şekilde hareket etmesi gerektiğini belirterek, üretim ve ihracatın sürdürülebilirliği adına kapsamlı çözüm paketlerinin hayata geçirilmesinin kritik önemde olduğunu söyledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.