SON DAKİKA
Hava Durumu

#Soru Önergesi

Porsuk Haber Ajansı - Soru Önergesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Soru Önergesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Azami Özen Değil, Azami Sessizlik! Haber

Azami Özen Değil, Azami Sessizlik!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, 8 Eylül 2025 tarihinde İstanbul İl Başkanlığı önünde yaşanan olaylara ilişkin verdiği soru önergelerine TBMM Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın verdiği (ya da vermediği) yanıtları sert sözlerle eleştirdi. Arslan, milletvekillerine yönelik yoğun gaz ve fiziki müdahale uygulanmasına rağmen iki kurumun da sessiz kaldığını belirterek, “Azami özen değil, azami sessizlik gösteriliyor” dedi. “Ben de o gün yoğun gaz ve fiziki müdahaleye maruz kaldım” CHP’li Arslan, olay günü yaşanan polis müdahalesinde kendisinin de doğrudan hedef olduğunu hatırlatarak, “O gün ben de dahil çok sayıda milletvekili yoğun gaz ve fiziki müdahaleye maruz kaldık. Milletin vekillerine yapılan bu saldırı, doğrudan Meclis’in onuruna yönelmiştir” ifadelerini kullandı. Arslan, olay sonrası hem TBMM Başkanlığı’na hem de İçişleri Bakanlığı’na iki ayrı soru önergesi verdiğini belirterek, süreci şöyle anlattı: “TBMM Başkanlığı, önergeme ‘İçtüzük kapsamına girmediği’ gerekçesiyle cevap vermemeyi tercih etti. İçişleri Bakanlığı ise süresi içinde yanıt göndermedi. Yani biri susarak, diğeri kaçarak sorumluluktan kaçtı.” “Bozdağ’ın ‘azami hassasiyet’ ifadesi, gerçeği örtbas etme çabasıdır” TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın, önergeye gönderdiği yanıtta yer alan “TBMM ve milletvekillerinin saygınlığının korunmasında azami özen ve hassasiyet gösterilmektedir” cümlesine de sert tepki gösteren Arslan, şunları söyledi: “Eğer gerçekten azami özen gösteriliyorsa, milletvekillerine gaz sıkılırken, fiziki müdahalede bulunulurken Meclis neredeydi? Nasıl bir hassasiyet ki Meclis Başkanlığı tek bir açıklama bile yapmadı, tek bir girişimde bile bulunmadı? Bu süslü ifadeler, gerçeği örtbas etmenin ve sorumluluktan kaçmanın kılıfıdır.” Arslan, Meclis Başkanlığı’nın asli görevinin milletvekillerinin onurunu ve kurumun itibarını korumak olduğunu vurgulayarak, “TBMM, milletin iradesini temsil eden kurumdur; sessiz kalamaz, kalmamalıdır” dedi. “Bu işin peşini bırakmayacağız” CHP’li Arslan, açıklamasının sonunda Meclis Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın tavrına karşı siyasi ve hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Biz susmayacağız, geri adım atmayacağız. Milletvekillerine yönelik bu antidemokratik saldırının hesabını sormaya, Meclis’in itibarını ve halkın iradesini korumaya kararlılıkla ne devam edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız.”

CHP'li Arslan: "PTT Halkındır, Satılamaz!" Haber

CHP'li Arslan: "PTT Halkındır, Satılamaz!"

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Posta ve Telgraf Teşkilatı’ndaki (PTT) yeniden yapılanma süreci ve çalışanların geleceğine ilişkin yeni bir soru önergesi verdi. Milletvekili Arslan, geçtiğimiz ay verdiği ilk önergesinde PTT’nin zarar eden bir kurum haline getirildiğini, başmüdürlüklerin kapatılacağı ve Eskişehir PTT Başmüdürlüğü’nün geleceğinin belirsizleştiğini gündeme taşımıştı. Ancak söz konusu önergeye bugüne kadar Bakanlıktan herhangi bir yanıt verilmedi. CHP’li Arslan, ikinci önergesinde bu kez özellikle çalışanların yaşadığı hak kayıplarına, özelleştirme iddialarına ve taşınmaz satışlarına dikkat çekti. Arslan’ın gündeme taşıdığı konular ise şu şekilde; • 399 KHK’lı ve İHS’li personel arasındaki eşitsizlikler: Aynı işi yapan personelin farklı emeklilik yaşına ve haklara sahip olması. • Görevde yükselme sınavındaki adaletsizlikler: 2024 sınavında başarılı olan personele İHS’ye geçme şartı dayatılması. • Zorunlu nakil iddiaları: Yaklaşık 9 bin 399’lu personelin rızası dışında başka kurumlara gönderileceği söylentileri. • Şube kapatmaları: Bazı illerde şubelerin dönüşümlü çalıştırılıp ardından tamamen kapatılacağı iddiaları. • Esnaf kurye modeli: Kargo hizmetlerinin özel şirketler üzerinden özelleştirilmesinin planlandığı iddiaları. • PTT iştirakleri ve şeffaflık sorunu: Bağlı şirketlerin kar/zarar durumunun kamuoyuna açıklanmaması. • Taşınmaz satışları: 2,2 milyar TL’yi aşan bedelle 50’den fazla taşınmazın satışa çıkarılması. • Liyakat tartışması: Yönetimde sendikal ve siyasal yakınlıkların belirleyici hale gelmesi. Milletvekili Arslan, sürecin Varlık Fonu üzerinden gizli yürütüldüğüne dair iddiaları da gündeme taşıyarak, şu değerlendirmeyi yaptı: “PTT, bu ülkenin kılcal damarlarına işlemiş, 184 yıllık köklü bir kurumdur. Halkın malı olan bu güzide kurum şeffaf olmayan yöntemlerle satılamaz, özelleştirme adı altında yağmalanamaz. PTT çökmedi, çökertildi. Bunun bedeli halka ve çalışanlara ödetilemez.”

Kayıt Parası Adı Altında Veliler Soyuluyor! Haber

Kayıt Parası Adı Altında Veliler Soyuluyor!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Eskişehir’deki devlet okullarında velilerden “kayıt parası” ve “zorunlu bağış” adı altında para talep edildiğine ilişkin iddiaları Meclis gündemine taşıdı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi veren Arslan, uygulamanın Anayasa’ya ve Bakanlık genelgelerine aykırı olduğunu vurguladı. Arslan, Anayasa’nın 42’nci maddesinde ilköğretimin parasız olduğunun açıkça hükme bağlandığını hatırlatarak, şu sözlerle tepki gösterdi: “Okul kayıtları döneminde velilerden haraç gibi para toplanıyor. Eğitim hakkı alenen gasp ediliyor. Paralı hale getirilen kayıt süreci, çocuklarımızın geleceğini karartıyor; fırsat eşitliğini yok ediyor!” “Dar gelirli aileler çaresiz bırakılıyor” Arslan, yerel basın ve velilerin şikayetlerine göre, kayıt dönemlerinde talep edilen meblağların okuldan okula ve semtlere göre değiştiğini ifade etti. Bu durumun dar gelirli aileleri çaresiz bıraktığını belirten Arslan, “Devletin karşılaması gereken kırtasiye, temizlik ve bakım-onarım gibi masraflar velilerin sırtına yükleniyor. Veliler fiilen okul bütçesini finanse etmeye zorlanıyor. Bu utanç verici tablo, Anayasa’nın öngördüğü parasız eğitim hakkını ayaklar altına almaktadır” dedi. Bakan Tekin’e sert sorular Arslan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e şu soruları yöneltti: Eskişehir’deki devlet okullarında velilerden kayıt parası veya zorunlu bağış istendiğine dair Bakanlığa kaç şikâyet ulaştı? Bu uygulamaları sürdüren okul yöneticileri hakkında hangi idari veya disiplin işlemleri yapıldı? Son 5 yılda kayıt parası talep ettiği belirlenen okul yöneticileri ve okul aile birliği başkanları hakkında açılan soruşturmalar ve uygulanan yaptırımlar nelerdir? Okul aile birlikleri üzerinden toplanan paraların yasal dayanağı nedir, hangi kalemlerde kullanılabileceğine dair bağlayıcı kurallar nelerdir? Okullara her yıl öğrenci veya okul başına ne kadar ödenek ayrılmaktadır? Ödeneklerin yetersizliği nedeniyle velilere yük bindirilmesini önlemek için kaynak artırımı planınız var mı? Kayıt parası ödemeyen velilerin çocuklarının kayıt işlemlerinin engellenmesi ya da başka okullara yönlendirilmesi gibi uygulamalar tespit edildi mi? Son üç yılda yapılan denetimlerde hangi usulsüzlükler belirlendi? “Eğitimde eşitsizlik derinleşiyor” CHP’li Arslan, önergesinin gerekçesinde ise şu ifadeleri kullandı: “Kayıt dönemlerinde ailelerin sırtına yüklenen bu keyfi uygulamalar, dar gelirli yurttaşlarımızı çaresizlik içinde bırakıyor. Çocuklarımızın eğitim hakkı paraya tahvil ediliyor. Eğitimde fırsat eşitliği yok ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevi; velilerden para toplamak değil, devlet okullarının tüm ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bakanlık bu Anayasa ihlali karşısında artık sessiz kalamaz!”

Ormanlarımız Yanıyor, Devlet Aklı da Tükeniyor! Haber

Ormanlarımız Yanıyor, Devlet Aklı da Tükeniyor!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, her yıl tekrar eden orman yangınlarının yalnızca bir doğa olayı değil, yönetim krizi ve kamu kaynaklarının israfının sonucu olduğunu belirterek Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na yazılı soru önergesi sundu. Arslan, yangınlara havadan müdahalede yaşanan zaafiyetler, Türk Hava Kurumu gibi köklü kurumların dışlanması, yüksek maliyetli kiralama modelleri ve hazırlıksız yönetim anlayışının bu yıkımı büyüttüğünü vurguladı. “Her yaz geliyorum diyen felakete hâlâ hazırlıksızsınız.” Milletvekili Arslan, yangın sezonu başlamadan yeterli hazırlığın yapılmadığını ve bilime dayanmayan, günü kurtaran politikalarla hareket edildiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Yangınlar yalnızca ağaçları değil, yaşam alanlarımızı, geleceğimizi, ekosistemi yok ediyor. Liyakatsiz ve koordinasyonsuz yönetim anlayışı yüzünden ülkemiz her yaz aynı kabusu yaşıyor.” “Türk Hava Kurumu neden dışlandı?” Arslan, Türk Hava Kurumu’na ait uçakların yıllarca hangarda bekletilmesini, buna karşılık milyonlarca liralık kiralama ihaleleri yapılmasını eleştirdi: “Bir yanda yıllarca bakımı yapılmamış THK uçakları, diğer yanda yüksek maliyetli kiralama modelleri var. Bu tercihin gerekçesi nedir?” “Kamu kaynakları hangi firmalara aktarılıyor?” Yangın söndürme araçlarının kiralanması sürecinde şeffaflık eksikliği olduğuna dikkat çeken Arslan, şu soruyu yöneltti: “THK uçaklarının bakım maliyeti mi, yoksa kiralama modeli mi daha ekonomiktir? Kamu kaynakları hangi firmalara, hangi koşullarda aktarılmaktadır?” Bakan Yumaklı’ya yöneltilen sorular: Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’ın Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’dan yazılı yanıt istediği sorular şunlardır: 1. 2025 yılında çıkan orman yangınlarının sayısı, yanan alan miktarı ve illere göre dağılımı nedir? 2. Yangın söndürmede kullanılan uçak ve helikopter sayısı kaçtır? Kaçı kamuya ait, kaçı kiralıktır? 3. 2025 yılı itibarıyla aktif durumda olan yangın söndürme filosu hangi kapasitededir? Bu kapasite yeterli midir? 4. Türk Hava Kurumu’na ait CL-215 uçaklarının kaçı aktif hale getirilmiştir? Neden uzun süre bakımları yapılmamış ve kullanılmamıştır? 5. THK uçaklarının bakım maliyeti ile kiralama maliyetleri kıyaslandığında hangisi daha ekonomiktir? Kiralama ihaleleri hangi firmalara verilmiştir? 6. Türk Hava Kurumu neden hâlâ kayyum yönetimindedir? Genel kurul neden yapılmamaktadır? Anayasa Mahkemesi kararına rağmen kayyum yönetimi niçin sürmektedir? 7. Yangın sezonu öncesi hangi hazırlıklar yapılmış, erken uyarı sistemleri, İHA’lar ve gözetleme kuleleri ne zaman devreye alınmıştır? 8. Son 5 yılda Sayıştay veya bakanlık denetimlerinde tespit edilen eksiklikler, ihmaller veya kamu zararı var mıdır? Bu raporlar kamuoyuyla paylaşılacak mıdır? 9. Yanan alanlarda kalıcı ekosistem ve yaban hayatı restorasyonu için hangi adımlar atılmıştır? Arslan açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Ormanlarımız yanarken, aynı zamanda devlet aklı da tükeniyor. İklim krizinin etkileri ortadayken hâlâ günü kurtarmaya çalışan politikalarla hareket edilmesi kabul edilemez. Bu soruların yanıtlanması, kamuoyunun gerçekleri öğrenmesi ve ekosistemimizin korunması için zorunludur.”

Hayvan Hastalıklarıda Et Açığına Neden Oluyor Haber

Hayvan Hastalıklarıda Et Açığına Neden Oluyor

CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köy işleri komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, Bakan İbrahim Yumaklı’ya yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesini Bakan yanıtladı. Gürer’in önergesindeki sorular şöyle: “ 2023 ve 2024 yıllarında hayvansal gıdalarda tespit edilen kabul edilebilen değer üzerinde kalıntı oranlan nedir?  Bu kalıntılarının türleri nelerdir ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine yönelik bir çalışma yapılmış mıdır? Türkiye genelinde e-reçete kullanım oranı hangi seviyededir?  Bu sistemin yaygınlaştırılması için hangi bölgelerde ne tür eğitim veya teşvik programları uygulanmaktadır? Son 5 yılda hastalıktan ari işletme sayısında bir artış sağlanmış mıdır? Piyasada bulunan hayvancılık ürünlerin ulusal ve uluslararası standartlara uygunsa hastalıklar neden önlenemiyor?  Standart dışı ürünlerin oram nedir ve bu ürünlerin kullanımım önlemek için hangi önlemler alınmıştır?” KALINTI ORANLARI VE İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2023 ve 2024 yıllarında hayvansal gıdalarda tespit edilen kabul edilebilir değer üzerinde kalıntı oranlarına ilişkin sorusuna Bakan İbrahim Yumaklı verdiği yanıtta, “2023 yılında toplam 26.653 numune alınmış olup, kabul edilebilir değer üzerindeki kalıntı oranının %0,19 olduğu belirtilirken, 2024 yılında ise bu oran %0,12’ye geriledi. Bakanlık, Ulusal Kalıntı İzleme Planı (UKİP) doğrultusunda her yıl numune alarak yasaklı maddeler, veteriner ilaçları, pestisitler ve mikotoksinler gibi kalıntı kontrolleri yapmaktadır.” ifadelerine yer verdi. Bakan Yumaklı ayrıca, bu kalıntıların insan sağlığı üzerindeki etkilerine yönelik çalışmaların devam ettiğine de vurgu yaptı E-REÇETE KULLANIMI VE EĞİTİM PROGRAMLARI Bakan Yumaklı, Türkiye genelinde e-reçete kullanım oranının arttığını belirtti. 01.03.2018 tarihinden itibaren Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu çerçevesinde elektronik reçete sistemine geçildiğini ifade etti. Bu sistemle toplamda 15.122.658 e-reçete düzenlendiğini ve yıllık ortalama 2-2,5 milyon reçete kesildiğini belirterek, bakanlığın sistemin yaygınlaşması için her yıl eğitimler düzenlemekte olduğuna da ifade etti. HASTALIKTAN ARİ İŞLETME SAYISI 1338 Ömer Fethi Gürer, son 5 yılda hastalıktan ari işletme sayısına yönelik sorusunu yanıtlayan Bakan Yumaklı, son beş yılda hastalıktan ari hayvancılık işletmesi sayısının arttığını ve bu artışın özellikle sığır tüberkülozu ve sığır brusellozu ile mücadeleye katkı sağladığını belirtti. 2025 yılı itibarıyla hastalıktan ari büyükbaş/küçükbaş hayvancılık işletme sayısının 1.338’e, hastalıktan ari büyükbaş hayvan sayısının 454.439’a ve küçükbaş hayvan sayısının ise 9.920 başa ulaşacağını belirtti. HAYVANCILIK ÜRÜNLERİNİN ULUSAL VE ULUSLARARASI STANDARTLARA UYGUNLUĞU Gürer, piyasada bulunan hayvancılık ürünlerinin ulusal ve uluslararası standartlara uygun olup olmadığı ve bu ürünlerin hastalıkları önleyebilme kapasitesinin sorgulanması gerektiğini belirtti. Bakan Yumaklı, ülkemizdeki tüm veteriner biyolojik ürünlere, İzmir Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü tarafından etkinlik testleri yapıldıktan sonra kullanım izni verildiğini açıkladı. Ayrıca, il ve ilçe tarım ve orman müdürlükleri tarafından veteriner tıbbi ürün perakende satış yerlerinin yılda en az bir kez denetlendiği vurgulandı. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, hayvanları kayıt altına alınmış, hijyenik şartlara sahip, karantina ünitesi bulunan ve şap, tüberküloz ile bruselloz gibi hastalıkları taşımadığı belirlenen hayvancılık işletmelerine "hastalıktan ari işletme" denildiğini belirtti. Gürer, “Türkvet verilerine göre, Türkiye’de kayıtlı büyükbaş hayvancılık işletme sayısı 1.112.537, küçükbaş hayvancılık işletme sayısı ise 359.007’dir. Bu işletmelerde yaşanan buzağı ölümleri ve bazı işletmelerde görülen hayvan hastalıkları, ülkedeki et açığının başlıca nedenlerinden biridir. Türkiye’nin Avrupa standartları ortalamalarında buzağı ölümlerini ve hayvan hastalıklarını önleyebilmesi halinde hayvan ve et açığının sona erecektir. Yem ithal, hayvan ithal, et ithal ve hatta hayvan aşısı da ithal. Hayvan aşılarının uygun ortamda korunması zorunludur. Aşı mevcut, ancak tedavi ve korumada yetersiz kalıyorsa aşının da detaylı şekilde incelenmesi gerekir. Hayvan hastalıkları ve buzağı ölümleri, hayvancılık sektöründe titizlikle takip edilmesi gereken başlıca sorunlardır. Mutlaka hayvan varlığı olan her bölgeye veteriner atanmalı ve sürekli alan taraması yapılarak sorunların izlenmesi sağlanmalıdır." dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.