SON DAKİKA
Hava Durumu

#Siyaset

Porsuk Haber Ajansı - Siyaset haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Siyaset haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bu Millet Size Sandıkta Gereğini Yapar! Haber

Bu Millet Size Sandıkta Gereğini Yapar!

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısında Eskişehir ve ülke gündemleri değerlendirildi. Haftalık olağan basın toplantısında konuşan Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan şu ifadeleri kullandı; "Türkiye gündemi; iktidar hesaplarını devam ettirmek isteyen İktidar Partisi ve yandaş Milliyetçi Hareket Partisi'nin, Türkiye'nin son 50 yılında yaklaşık 50 Bin şehit verdirtmiş, müebbet hapisle cezalandırılmış bir terörist başının, bir çocuk katilinin, bir asker katilinin, polis katilinin, öğretmen katilinin, doktor, hemşire katilinin, o bölgede yol yapmaya çalışan karayolları personelinin, işçinin, memurun katili bir adamı, kendi iktidar hevesleri için, kendi iktidar beklentileri için, meclise gidip toplantı yaptılar. Arkasından da "Biz İmralı'ya gidelim, bu terörist başı ile, yani Milliyetçi Hareket Partisi liderinin söylemleriyle tırnak içinde söylüyorum kurucu önderle oturalım, Türkiye'nin geleceğini, terörün geleceğini konuşalım" dediler. Fakat biz bu karardan önce eleştirildik, Demokrat Parti olarak. Denildi ki: "O komisyona girmeyelim". Fakat bizim tavrımız ilk günden itibaren açıktı. Biz dedik ki: "Eğer bu komisyondan İmralı'ya gidip PKK lideriyle, PKK'nın kurucusuyla, katille bir araya gelmeyiz". İlk baştan beri hedefimiz ve kararımız buydu. Bu kararımızı net bir şekilde sürdürdük. İlk açıklayan da, bu komisyon toplantısından önce açıklayan da Sayın Genel Başkanımız Gültekin Uysal'dı. Dedi ki: "Gazi Meclis, Gazi Meclis terörist başının ayağına gidemez" dedi. Bu Gazi Meclis ki Kurtuluş Harbi'nde top seslerinin Ankara'dan duyulduğu zaman bile yerinden kıpırdamamış bir Gazi Meclis'tir. Türkiye'de, Türkiye'de bir savaş mı var ki biz savaşın bir tarafıyla gidip uzlaşalım, anlaşalım? Ne oldu? İHA'larla, SİHA'larla daha dün içtiği sigaranın, giydiği ayakkabının markasına, numarasına kadar bilirken ne olduk? Ne oldu? Erzurum'da ip atanların ipi hala Erzurum Meydanı'nda duruyor. "Altaylar'dan Tuna'ya" diye türkü söyleyenler meğer "Kandil'den İmralı'ya" diye türkü söylerlermiş, marş söylerlermiş. Erzurum Meydanı'nda nutuk atıp, mecliste ifadelerini değiştirenler... Bu, bu iki parti artık, Adalet Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi bu memleketin beka sorunu haline gelmişlerdir. Bugün eğer siz, Türkiye'de hiçbir sorunu konuşmazken, işçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin, köylünün yanında olmazken, siz kalkıp terörist başıyla iş tutmaya kalkarsanız, bu millet size sandıkta gereğini yapar. Buradan daha önce de söyledim. Ben Eskişehir'de en az 30 şehit cenazesine katılmış bir il başkanıyım. Her şehit cenazesinde protokolü izliyorum. "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" diye nara atanlar meğer naralarını "Şehitler ölebilir, Apo da çıkabilir" diye değiştirmişler. Bu milletin sokağa inip de yüzüne bakacak haliniz kalmamıştır. Türkiye'yi bulunduğu yerden başka bir yere evirme imkanınızı elinizden alacağız. Hadi bütün bunlardan sonra, hadi bütün bunlardan sonra bir seçim yapın bakın. Hadi bir milletin önüne, milletin iradesine kendinizi bir koyun bakalım. Yıllarca bu şehit cenazeleri üzerinden prim yaptınız. Yıllarca şehit cenazeleri üzerinden oy devşirmeye çalıştınız. Gelinen nokta ne? Gelinen nokta, birileri de bir zamanlar hatırlarsanız şehitlere kelle demişti. Gelinen noktanın şimdiki noktadan hiçbir farkı yoktur. Tekrar söylemek istiyorum: "Altaylar'dan Tuna'ya" diye marş söyleyenler şimdi "Kandil'den İmralı'ya" diye marş söylüyorlar. Bunun artık affedilir bir tarafı yoktur. "Her şeyi vatandaşa sorarız" diyorsunuz, hadi bunu da bir vatandaşa sorun da görelim bakalım. Bu çok acı bir durumdur maalesef. Şimdi bütün bu acı durumdan hariç Türkiye'nin başka sorunları var, hiç bunları konuşmuyoruz. Mesela dün haberlerde Eskişehir'de bir yazı vardı. Yazıda diyordu ki: "Eski Milletvekili Hasan Murat Mercan Etik Kurul üyesi oldu". Bakın, Etik Kurul üyesi olmuş. Bakın, bu Etik Kurul üyesi olan kişi kimdir? 2 dönem Eskişehir milletvekilliği, bakan yardımcılığı, Japonya ve Washington'da büyükelçilik. Damadı bakan, yeğeni Merkez Bankası Başkanı. Emekli olduğu yaş haddinden... Bugün yaş haddinden bir memur emekli olsa tekrar görevine dönemiyor. Yaş haddinden emekli olan bu arkadaş Etik Kurul üyeliğine getiriliyor. Yani ne kadar etik bir hareket, değil mi? Ne kadar etik bir hareket? Yani Türkiye'de liyakat sahibi olmanın, yaş almanın, efendim birtakım şeyleri başarmanın karşılığı yok. Ama AKP'li olursanız milletvekili de olursunuz, bakan yardımcısı da olursunuz, büyükelçi de olursunuz, damadınız bilmem ne olur, oğlunuz kaymakam olur, bir şey olur. Siz 66-67 yaşında Etik Kurul üyesi olursunuz. Yahu arkadaşlar, rahmetli Necati Kurul'un çok güzel bir lafı vardı. Derdi ki: "Allah ömrü hayatınızı müzdad-ı kiram buyursun" derdi. Yani hayatınız boyunca şan, şöhret içinde olun demektir karşılığı. Anneleri bu arkadaşları şan, şöhret içinde olsunlar diye doğurmuşlar. Partileri de bunları, bunlardan başka hiç kimse yokmuş gibi getirmişler tekrar tekrar tekrar bir yerlere koyuyorlar. Yahu buradan düşündükçe aklıma şu geliyor: Hep siz bir şey olacaksanız, bu partinin emekçisi gençler, bu partinin emekçisi kadınlar, bu partinin emekçisi partilileriniz ne zaman bir yere gelip de sizden fırsat bulup bir şey olacaklar? Ey Etik Kurul üyesi! Yaptığınız hareket ne kadar etiktir? Bunu bir açıklayın lütfen."

Kral Çıplak Bunu Hepimiz Biliyoruz! Haber

Kral Çıplak Bunu Hepimiz Biliyoruz!

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer haftalık basın toplantısında Eskişehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İYİ Parti Odunpazarı İlçe Binasında düzenlenen ve İlçe Yöneticilerinin de katılım sağladığı basın toplantısında konuşan İlçe Başkanı Gürol Yer şu ifadelere yer verdi; "Değerli katılımcılar haftalık değerlendirme toplantımıza hoş geldiniz. Eskişehir gündemi geçtiğimiz hafta çok alışılmış ve klasik söylemlerin dillendirilmesi ve ön plana çıkarılmasıyla alışık olduğumuz mecrada seyredildi, izlenildi. Birilerinin işine gelen, tartışılması istenen, konuşulması arzulanan konusu olan Büyükşehir Belediyesinin UKOME kararı sonrası uyguladığı Atatürk Caddesi duba uygulamasıydı. Biz İYİ Parti Odunpazarı İlçe Teşkilatı olarak bu konuyu konuşmayacağız. Gündem kurgucuları ile senaryo yazanlara inat söylenmeyen, konuşulması istenmeyen yada görülmesin denilen durumlar her zaman olduğu gibi bugün konumuz olacak. Kontrolleri, hakimiyetleri dışında olan tüm kurum, kuruluşları eleştiren, beğenmeyen, eksik arayan siyasi iktidarın Eskişehir temsilcilerine hatırlatmalarda bulunup soracağımız sorulara, Eskişehir Kamuoyu önünde cevap bekleyeceğiz. Anlı ve şanlı, ısrarla ve üstüne basarak yüreklerimizde, hafızamızda adı Eskişehir Atatürk Stadı olan alana yapılan Millet Bahçesinin son hali geçtiğimiz hafta bir şekilde basına yansıdı. Aslında çok uzun süredir vaziyeti malum olan alan Eskişehir’in en sıfır noktasında ama dağ başında unutulmuş, boş bırakılmış, terk edilmiş bir yer görüntüsündeydi. Kimse ilgilenmedi, kimse umursamadı, dikkate almadı. Ta ki Sayın Cumhurbaşkanının adının olduğu tabelaya dokunuluncaya kadar. Kuruyan çimler ve ağaçlar, spor aletleri, zemin, kuru havuz, güvensizlik. Ne kadar olumsuzluk yazarsak kabul görecek Millet Bahçesi anlayışlarındaki hizmet siyasetinin imza eseri olarak Eskişehirlilerin gözü önünde durmaya devam etti, ediyor. Bizim merak ettiğimiz ve soru olarak sorup, cevap beklediğimiz konu… İçeride olan kafeteryalar ve alttaki büyük kapasiteli otoparkların geliri buraya bakmaya yetmiyor mu? Buraların müstecirleri kime bağlı? Kim muhatap ve kim denetliyor? Buranın gelirleri nereye ve kime gidiyor ? Biz bunları merak ediyoruz ve Hemşerilerimiz adına soruyoruz. Millet Bahçesinin sahibi bilinen İstanbul merkezli vakıf buranın kamuya devredildiğini açıklamış. Bundan niye kimsenin haberi yok? Devralan kurum resmiyette Milli Emlak Müdürlüğü ve Bağlı olduğu Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü olması gerekir. Bu konuda doğrudan muhataplıkları sebebiyle niye ne Hikmet ise ses vermiyorlar merak ettik. Değerli katılımcılar aynı görüntüler, aynı sorular. Dede Korkut Parkı için, Hatboyu için, Karapınar Çatak Mesire Alanı için, Eski Vergi daireleri alanı için ve Hızlı Tren Garı Tepebaşı tarafı otoparkı için de geçerlidir. Kaplumbağa hızından yavaş yapımı süren ilçe yollarında insanlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz. Karayollarına bağlı olan çevre yolu ve Kütahya yolu çevresinin köy yolu görüntüleri öylesine komik durumdayken ne ilgilenen var ne umursayan. Bunlar yalnızca birkaç örnek. Bahsettiğimiz yerler siyasi iktidara bağlı kurumların sorumluluğunda olup bakımsızlık, harap, bitap vaziyette olan ve ilgilenilmeyen hizmet siyaseti iddialı yerlerdir. Kimisinin üzerlerinde ticari faaliyet devam etmekte ancak çevrelerine bakan, etraflarını gören yoktur. Umursamazlık, bırakmışlık, boş vermişlik ve böyle gitsin anlayışı maalesef inatla devam ettirilmektedir. Eskişehir’e yıllık genel bütçeden yapılan yatırımlar görsellerde, stantlarda yeni kazanımmış gibi resmedilirken. İnsanlarımızın günlük hayatta kullandığı, önünde, yanında olan yerler, alanlar ise hizmet siyaseti kapsamında sayılmamakta. Yalnızca bizden biri sebeplensin mantığıyla üzerinde ticari bir yön varsa değerlendirilmekte, yol verilmektedir. Sonrasında haftalık veya anlık açıklamalarda dubalar, çizgiler büyütülerek mesele yapılmakta, Eskişehirlilere cambaza bak denilmektedir. Biz bu durumu eleştirdik, eleştireceğiz. Genelde bitmeyen ekonomik kriz, ormanların yakılması, kuraklık ve su kaynaklarımızın bitmesi, maden talanları, işgalci sığınmacılar, sokakların güvensizliği, bölgesel aksiyonlar, önlenemeyen asayiş olayları ve ihanet projesi Terörsüz Türkiye safsatası dururken Nasıl CHP konuşturuluyorsa, konuşulsun isteniyorsa. Yerelde emeklinin, esnafın, köylünün, öğrencinin, kadınların, çocukların Çarşının, pazarın durumu konuşulmasın diye etten püften konuları gündem yapmayı kabul etmiyoruz… Sorularımızı soruyor, cevaplarımızı bekliyoruz. İddialarımız iletiyor, dikkat çekiyoruz. Durumu biliyor, sorunu görüyor, çözümü söylüyoruz. Kral Çıplak bunu hepimiz biliyoruz… Katılımınız ve duyulmamıza, görülmemize vesile olmanızdan dolayı teşekkür ediyoruz."

Her Alanda Çöküş Yaşanıyor, Milletin Sabrı Tükeniyor! Haber

Her Alanda Çöküş Yaşanıyor, Milletin Sabrı Tükeniyor!

Gelecek Partisi Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mahir Sayın, Türkiye’nin son dönemlerde yaşadığı afetlere, krizlere ve toplumsal çöküntülere ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Genel Başkan Yardımcısı Sayın, mevcut iktidarın tüm ülkeyi kapsayan bir “sistem çöküşüne” sürüklediğini belirterek, “Halk kendi kaderiyle baş başa bırakılıyor, her alanda çöküş yaşanıyor ve artık milletin sabrı tükeniyor” dedi. “GEÇ MÜDAHALE, EKSİK HAZIRLIK, SIFIR SORUMLULUK” Sayın, orman yangınlarından depremlere, askeri kayıplardan toplumsal yozlaşmaya kadar birçok başlıkta iktidarın başarısızlıklarını sıraladı: “Ülkemiz bir afetler coğrafyası ama iktidar, gece görüşlü helikopteri olmayan, yangın uçağı yerine lüks uçak filosu kuran bir anlayışla yönetiliyor. Yangına koşan orman işçisine ne koruma sağlanıyor ne planlama yapılıyor. Askerimiz susuzluktan, gaz zehirlenmesinden şehit düşüyor. Kartalkaya’da yanarak ölen insanlar ekran başında izleniyor. Bu tablo sistemli bir ihmalin, değilse açık bir sorumsuzluğun resmidir.” “TOPLUMSAL DOKU ÇÖKÜYOR, DEVLET SEYİRCİ” Sadece afet yönetiminde değil, sosyal yapıda da büyük bir çözülme yaşandığını ifade eden Mahir Sayın, “Bugün çocuklarımızı, gençlerimizi ve kadınlarımızı koruyamayan bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. Uyuşturucu baronları sokaklarda, yasa dışı bahis siteleri sosyal medyada kol geziyor. Aile yapımız çöküyor ama iktidar izlemekle yetiniyor” diye konuştu. “GENÇLERİMİZİN GELECEĞİ, BU KÖHNEMİŞ SİSTEME EMANET EDİLEMEZ” Sayın, YKS sınavındaki skandalların gençlerin umudunu yerle bir ettiğini belirterek, “Artık bu ülke bir sınav bile düzgün yapamıyor. Geleceğini inşa etmeye çalışan gençlerimiz güven duygusunu yitirmiş durumda. Bu tabloya alışmak, bu düzeni kabullenmek mümkün değildir” dedi. “RADİKAL VE KÖKTEN BİR DEĞİŞİM ŞARTTIR!” Mahir Sayın, Gelecek Partisi’nin bu sistem çöküşüne karşı kapsamlı bir sorgulama, yenilenme ve reform sürecine öncülük edeceğini belirterek şu ifadelerle açıklamasını sonlandırdı: “Bu sistemin her çivisi çıkmış, her duvarı çatlamıştır. Bu sadece bir yönetim sorunu değil, aynı zamanda ahlaki bir çöküştür. Gelecek Partisi olarak, bu çöküşü izlemekle yetinmeyecek, köklü ve radikal bir değişimi kararlılıkla gerçekleştireceğiz. Türkiye’nin artık güven veren, liyakate dayalı, halkını önceleyen yeni bir düzene ihtiyacı var!”

Sanal Kumar Türkiye'nin Sessiz Krizlerinden Biri! Haber

Sanal Kumar Türkiye'nin Sessiz Krizlerinden Biri!

Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanı Çağlar Ölce son yıllarda yaygınlaşan ve çocuklara kadar inen sanal bahis tehdidine dikkat çekti. “Sanal kumar, Türkiye’nin en büyük sessiz krizlerinden biri” diyen Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanı Çağlar Ölce yasa dışı dijital bahis ağlarının çocuklara kadar indiğini vurguladı. İl Başkanı Ölce “Bu sadece bir ahlak değil, gençliği, aileyi ve ekonomiyi hedef alan bir ulusal güvenlik tehdididir” dedi. İl Başkanı Ölce çarpıcı verilerle dijital felakete dikkat çekerken şu ifadelere yer verdi; "Gençlerin %80’i sanal kumarla karşılaştı. 50 milyar dolarlık yasa dışı kumar ekonomisi oluştu. BTK, 2023’te 160 bin siteyi engelledi. YEDAM’a başvuranların %37’si kumar bağımlısı, yaş ortalaması 34, başvuranların %53’ü evli. Bağımlılık yaşı 10’lu yaşlara kadar düştü." dedi. “OECD’de regülasyon var, bizde suç örgütleri” İl Başkanı Ölce; “ABD ve İngiltere’de kumar yasal ama denetimli. Türkiye’de ise yasak ama denetimsiz. 99 ülkeden yayın yapan yasa dışı ağlar, kripto ve mobil oyunlar üzerinden gençlerimizi tuzağa çekiyor” dedi. Hükümete 5 maddelik acil çağrıda bulunan İl Başkanı Ölce şu şekilde sıraladı; 1-Kripto ile kumar finansmanına yasal engel 2-Oyuncuya caydırıcı para cezası 3-BTK’ya yapay zekâ destekli takip sistemi 4-Sosyal medya ve uygulamalara reklam yasağı 5-Ulusal farkındalık kampanyası başlatılması “Her gün binlerce çocuk bu dijital bataklığa düşüyor. Susmak, suç ortaklığıdır.” Anahtar Parti olarak yapacaklarını sıralayan Ölce; "Yasa güncellemesi: 7258 sayılı yasa yeniden yazılacak, cezalar ertelenemez hâle getirilecek. Kripto yasağı: Bahis amaçlı kripto transferleri engellenecek. Çocuklara teşvik suç kapsamına alınacak. Gizli reklamlara ceza: Influencer ve platformlara yaptırım uygulanacak. Gelire el koyma: Suçtan elde edilen kazanç kamulaştırılacak. Uluslararası işbirliği: Malta, Curaçao, KKTC gibi merkezlere diplomatik baskı. Kamu avukatlığı: Aileler ve mağdurlar için ücretsiz yasal destek." “Anahtar Bizde, Gelecek Bizimle Kurulacak” İl Başkanı Ölce son olarak şu çağrıyı yaptı: “Ey gençler, hayatınız bir kupon kadar değersiz değil. Ey aileler, evlatlarınızı bu dijital bataktan birlikte çıkaralım. Anahtar sizde. Anahtar bizde. Anahtar, Türkiye’nin dijital geleceğidir.”

Hukuki Süreç Kurumsallaştırılmaya Çalışılıyor! Haber

Hukuki Süreç Kurumsallaştırılmaya Çalışılıyor!

Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir ülke ve şehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ülke ve şehir gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan İsmail Candemir "Terörsüz Türkiye" kapsamında terör örgütünün silah bırakmasının sembolik olarak gerçekleştiğini ve bundan sonraki süreçte ise MİT koordinasyonunda silah bırakmanın peyderpey gerçekleşeceğini söyledi. Silahların yakılma görüntülerinin çok büyük bir anlam ifade ettiğini ifade eden Candemir silahları gömme yada teslim etme halinde tekrar ulaşabileceklerini fakat yakma eylemi ile bundan sonra hiç bir terör eyleminde bulunmayacaklarını ifade ettiklerini söyledi. Tutuklanan Belediye Başkanları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İl Başkanı Candemir, seçilmiş olmanın kimseye suç işleme özgürlüğü vermediğini ifade etti. Herkesin kanunlara uymak zorunda olduğunun altını çizen Candemir Belediyelerin ve siyasi partilerin birer resmi kurum olduğunu ve belirlenen kanunlara uymak zorunda olduklarını belirtti. Belediye Başkanlarının tutuklanmasını hukuki bir süreç olarak gördüklerini ve bunun bir siyasi süreç olmadığını ifade eden Candemir siyasi partilerde kurumsal kimliğin çok önemli olduğunu söyledi. Siyasi parti yöneticileri olarak kendilerinin de hata yapabileceklerini ifade eden Candemir böyle bir hata durumunda partinin kurumsal kimliğine zarar gelmemesi için istifa edileceğini söyledi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaşanan süreci kurumsallaştırmaya çalıştığını ifade eden Candemir Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinin işlediği suçların, yolsuzlukların kişisel olduğunu belirterek kişisel suçların kurumsallaşırılmaya çalışılmasının yanlış olduğunu ifade etti. Belediye Başkanlarının tutuklanmasını siyasallaştırmaktan ziyade hukuki sürecin beklenmesi gerektiğini söyledi. Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında gündeme gelen önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen hakkında ki iddiaları değerlendiren Candemir hangi kurumun, derneğin yada vakfın başında olursanız olun hakkınızda bir soruşturma başlatıldığında soruşturmanın düzgün işlemesi için ya açığa alınırsınız yada görevden el çektirilirsiniz dedi. Candemir, bu sürecin de beklenip görülmesi gerektiğini söyledi. Bugünden kesin hükümlü olup Yılmaz Büyükerşen'i ve vakıf yöneticilerini suçlu ilan etmenin doğru olmadığını söyledi. Bir yanlışlık, bir hukuksuzluk varsa mahkemelerin en doğru kararı vereceğini ifade eden Candemir, davanın Ankara’da görüldüğünü kimseye haksızlık yapmadan hukukun gereğinin ve sonucunun beklenmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz Büyükerşen’in danışmanlığının ise Belediye Başkanının kendi tercihi olduğunu ifade eden Candemir Ayşe Ünlüce’nin böyle bir isteği yada ihtiyacı olduğunu düşündüğü için danışmanlık görevine getirmiş olabileceğini söyledi. Siyasi Partilerde de İl Başkanları olarak faydalı olacak kişilerin danışman olarak atanabileceğini bunun başkanların tercihine kalmış bir durum olduğunu söyledi.

Siyasetin Ritmi Bozulursa, Ülkenin Kalbi Durur Haber

Siyasetin Ritmi Bozulursa, Ülkenin Kalbi Durur

AHPADİ Derneği tarafından son günlerde yaşanan gelişmeler ve yaşanan yargı baskılarına ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi.  AHPADİ Dernek Başkanı Mehmet Ektaş tarafından düzenlenen basın toplantısında şu ifadelere yer verildi; "Basınımızın değerli temsilcileri, Saygıdeğer Eskişehirliler; 1982 Anayasasında, eşitlik ilkesini düzenleyen  10. Maddeye göre: "Herkes, kanun önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıf imtiyaz sahibi değildir. Anayasanın bu maddesi gereği, suç şüphesi altında bulunan herkes soruşturulabilir ve yargılanabilir. Ancak; Anayasamızın 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde ifade edilen masumiyet karinesi de, savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde dahi sınırlandırılamayan mutlak bir temel hak olarak yer almaktadır. O halde, Anayasanın 10. Maddesi, yargılama süreçlerinde Anayasanın 38. Maddesini zedelemeyecek bir anlayışla uygulanmalıdır, bunu gerçekleştirecek ise yargının kendisidir. Siyaset, toplumun atar damarıdır. Bernard Crick’in tanımlamasıyla “Siyaset, farklı çıkarlar arasında bölünmüş toplumların, şiddet içermeyen özgür tartışma yoluyla yönetilmesidir”. “Siyasetin ritmi bozulursa, Ülkenin kalbi durur“ Atatürk 1 Kasım 1930 tarihinde “Siyaset sahasında karşılıklı faaliyetin feyizli gelişmeleri ancak vatandaşlar arasında düşmanlık meydana gelmesine mahal verilmemesiyle temin olunabilir.” diyerek her konuda olduğu gibi siyasetin nasıl yapılması gerektiği konusunda da bize yol göstermiş, siyasetin özellikle kutuplaşmaya meydan vermeyecek usul, dil ve yöntemlerle yapılması gerektiğini işaret etmiştir. Ancak Ülkemizde siyasetin dili ve uygulamaları kutuplaşmayı teşvik etmeye, kutuplaşmaktan beslenmeye devam ediyor. Bu sağlıksız siyaset ortamı, bir yandan da lekelenmeme hakkını ihlal ediyor. Masumiyet karinesinin yansımalarından biri olan "lekelenmeme hakkı"; suç şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin bu işlemlerden dolayı onur, şeref ve haysiyetinin zarar görmemesi, toplum içindeki saygınlığının zedelenmemesi, hakkında henüz kesin hüküm verilmemiş kişinin masumiyetine zarar verecek, kişiyi toplum nezdinde mahkûm edecek her türlü söz, yayın, haber gibi davranışlardan kaçınmadır. Bu hakka saygı, tüm yurttaşlar yönünden önemli ise de özellikle siyasi yönden öne çıkan kişiler yönünden daha fazla özen gösterilmesi gereken bir haktır. Çünkü ve ne yazık ki siyasi rekabet, sadece hizmet ve proje yarışı üzerinden değil rakibini kirletmek üzerinden de şekillenmektedir. Hukuk ve yargı, buna izin vermemeli, kendini de araçsallaştırmamalıdır. Kamuoyunun yakın tanıdığı bazı kişilerin çocuklarının denkliği olmayan yabancı Üniversitelerden Ülkemizdeki Üniversitelere geçişlerine İdare Mahkemelerinin kesinleşmiş kararlarıyla kazanılmış hak kavramıyla meşruluk kazandırılırken yıllar önce verilmiş bir diplomanın iptali, PKK terör örgütünün liderine “önder” tanımlamasıyla saygınlık kazandırılıp, Türk Milletini Şeyh Sait, Seyit Rıza ile tehdit edenlerle kucaklaşanlar, silahlı terör örgütüne yardımdan hapis cezasına çarptırılmış belediye başkanını terörist başının ulağı yapanlar, ayakta karşılayanlar alkışlanırken İstanbul Belediye Başkanına terör örgütüne yardım suçlamasıyla  gelen gözaltı kararları, toplumun büyük bir bölümünün vicdanında siyasi bir hamle olarak değerlendirilmiştir. Son yaşanan olaylar,  siyasi iktidarın seçimle yenemeyeceğini anladığı rakibini yargı yoluyla safdışı bırakmaya çalıştığı yönünde ciddi suçlamalara dönüşmüştür ve bu tartışmaların toplumda büyük bir oranla alıcısı bulunmaktadır. Bu tartışmalar, zaten örselenmiş siyasetin yanında yargı ve diğer devlet kurumlarına olan güveni de zedelemektedir, milli iradeye saygının ortadan kalkacağı, millet egemenliği ilkesinin rafa kaldırılacağı kaygılarını derinleştirmektedir. “Kendilerine bir milletin talihi bırakılmış olan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini, yalnız ve ancak yine milletin hakiki ve elde edilebilir menfaatları yolunda kullanmakla mükellef olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar” demişti Atatürk. Atatürk’ün işaret ettiği üzere; Hırsa değil akla, Kuvvete değil hukuka ihtiyacımız var. Kavgaya değil, barışa, Tartışmaya değil istişareye ihtiyacımız var. Ancak, siyasetçilerimiz Atatürk’ün çizdiği çerçeveden uzaklaştıkca, siyasetin nefes alanı daralıyor, ritmi bozuluyor. Bataklığa dönmüş bu siyaset ortamında, Ülkemiz hızla uçuruma doğru sürükleniyor. Çıkış yolu bellidir. Yargı alanında; hukuki güvenlik, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerinin eksiksiz uygulanması, Ülkemizdeki siyasetin kendi alanında rolünü ve görevini yapabilmesine ve gelişmesine hizmet edecektir. Siyaset alanında; kucaklaşmalar, saygı ve sevgi dili birliğimize hizmet edecektir. Bir an önce, ortak akla, sağduyuya ve millet iradesine gitmeye ihtiyaç vardır. İktidarından muhalefetine siyasetin tüm aktörlerini, Türk Milletinin çıkar ve ortak ülküsü etrafında; diyalog,  istişare ve  işbirliğine davet ediyoruz. Türkiye için, Türk Milleti için Atatürk’te birleşelim."

CHP’li Süllü: "Barınma Yok, Reklam Var!" Haber

CHP’li Süllü: "Barınma Yok, Reklam Var!"

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, “Bir Oluruz” başlığıyla bugün bazı gazete ve televizyon kanallarına tam sayfa ilan verilmesini Meclis gündemine taşıdı. Süllü, “Depremlerin ikinci yılında halen 649 bin depremzede vatandaşımız konteynerlerde yaşarken, kamu kaynaklarını iktidarın kendine yakın gördüğü medya kuruluşlarına yönlendirilmeye devam ediliyor” dedi. 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçmesine karşın, deprem bölgesinde yaşayan vatandaşların hâlâ barınma, sağlık, eğitim ve temel yaşam koşullarıyla ilgili ciddi sıkıntılar çektiğine vurgu yapan Süllü, “Depremin ikinci yıldönümünde, Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, TOKİ, Emlak Konut ve AFAD gibi kamu kurumları, ‘Bir Oluruz’ başlığıyla gazetelere ve televizyon kanallarına ilan verdi. Ancak bu ilanlar, kamu vicdanında derin yaralar açtı. Deprem bölgelerindeki barınma sorunu çözülemezken, temiz suya erişim, eğitim ve sağlık hizmetlerindeki yetersizlikler sürerken, bu ilanlara ayrılan bütçenin doğrudan depremzedeler için kullanılması gerektiği açıktır” dedi. 649 Bin Kişi Hâlâ Konteynerde Yaşıyor! AFAD’ın raporuna göre, aradan geçen iki yıla karşın 649 bin 632 vatandaşın hâlâ konteynerlerde yaşam mücadelesi verdiğine dikkat çeken Süllü, “Depremzedeler, iktidarın verdiği sözleri tutmasını beklerken, kamu kaynaklarının iktidarın desteklediği medya organlarına akıtılması kabul edilemez” dedi. Hangi Kanallara, Ne Kadar Ödeme Yapıldı? Süllü, kamu kaynaklarının hangi medya organlarına ve hangi kriterlere göre aktarıldığını sorgulayan soru önergesiyle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a, “Bir Oluruz” başlıklı ilanlar hangi gazetelere ve televizyon kanallarına verildi?” ve “İlan verilecek medya organları belirlenirken hangi kriterler dikkate alındı?” diye sordu. Deprem paraları iktidarın propaganda araçlarına mı aktarıldı? Her bir gazete ve televizyon kanalı için ne kadar ödeme yapıldığını soran Süllü, “Bu bedel hangi kamu kurumu tarafından karşılanmıştır?” dedi. Düşük tirajlı gazetelere tam sayfa ilan verilirken, muhalif görülen medya kuruluşlarının dışlanmasının gerekçesini sorgulayan Süllü, “Deprem bölgesinde hâlâ temel ihtiyaçlara erişimde büyük eksiklikler varken, kamu kaynaklarının iktidarın yakın medya kuruluşlarına aktarılması nasıl açıklanabilir? Depremzedeler, verilen sözlerin tutulmasını, hak ettikleri desteğin sağlanmasını bekliyor. Kamu kaynaklarının, ihtiyacı olan vatandaşlar yerine iktidarın propaganda araçlarına aktarılması, hem vicdanları sarsmakta hem de toplumsal dayanışma duygusunu zedelemektedir” ifadelerini kullandı.

Yaşananlar Demokrasiye ve Hukuk Devleti İlkelerine Zarar Veriyor Haber

Yaşananlar Demokrasiye ve Hukuk Devleti İlkelerine Zarar Veriyor

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından siyasetçilere yönelik başlatılan soruşturma ve gözaltı süreçleri ile ilgili bir açıklama yapıldı. İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Kıymetli dava arkadaşlarım ve değerli basın mensupları; İfade özgürlüğü, demokrasinin ve insan haklarının temel taşlarından biridir. Her birey, düşüncelerini özgürce ifade edebilme hakkına sahiptir ve bu hak, yalnızca bir insan hakkı değil, aynı zamanda bir toplumun gelişimi ve ilerlemesi için vazgeçilmezdir. Son dönemde, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik artan baskılar ve sansür uygulamaları, hepimizi derin bir endişeye sevk etmektedir. Medyanın susturulması, eleştirel düşüncenin engellenmesi ve halkın bilgiye erişiminin kısıtlanması, özgür bir toplumun ruhuna aykırıdır. Unutulmamalıdır ki özgürlüğü, sadece popüler ya da herkesin hemfikir olduğu görüşler için değil, aynı zamanda farklı, eleştirel ve muhalif görüşler için de geçerlidir. Basın ve medya, toplumun vicdanıdır. Gazetecilerin özgürce çalışabilmesi, vatandaşların doğru ve tarafsız bilgi alabilmesi için gereklidir. Bu bağlamda, ifade özgürlüğünü kısıtlayan her türlü girişimin karşısında olduğumuzu ve bu hakka sahip çıkmaya kararlı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Halkın sesi olan medya susturulamaz, eleştirel düşünce bastırılamaz. Tüm yetkilileri, anayasal güvence altındaki ifade özgürlüğüne saygı göstermeye ve bu özgürlüğü koruma sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz Türkiye’nin demokratik değerlerini korumak için tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve vatandaşlarımızı bu tür baskılara karşı ortak bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Son dönemde yaşanan olaylar, demokrasiye ve hukuk devleti ilkelerine zarar veren bir tabloyu gözler önüne sermektedir. Genel başkanımız, liderimiz Sayın Müsavat Dervişoğlu’na yönelik tehditler, tehdit edenlere karşı hiç bir işlem yapılmamış olması, milletin oylarıyla seçilmiş Belediye başkanlarına yapılan uygulamalar, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları Başkanına karşı yapılan gözaltı süreci, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın gözaltına alınması  ve Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın gözaltına alınması, ifade ve siyaset özgürlüğüne yönelik ciddi bir saldırıdır. Bu tür baskı ve yıldırma girişimleri, demokratik bir toplumda asla kabul edilemez. Şiddet ve tehdit, demokratik diyalogun yerini alamaz. Türkiye, herkesin görüşlerini özgürce ifade edebildiği, siyasi faaliyetlerini güven içinde yürütebildiği bir hukuk devleti olmalıdır. Biz hiçbir kişiyi özel olarak savunmuyoruz. Biz Hukuk Devleti ve Demokrasiyi Savunuyoruz! Şiddete, Baskıya ve Hukuksuzluğa Karşı Birlikteyiz İfade özgürlüğü engellenemez! Demokrasi, özgür düşünce ile güçlenir. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet! Yaşasın Büyük Türk Milleti!"                                                                    

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.