SON DAKİKA
Hava Durumu

#Sinema

Porsuk Haber Ajansı - Sinema haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sinema haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yıldızların Altında Sinema Keyfi Odunpazarı’nda Devam Ediyor Haber

Yıldızların Altında Sinema Keyfi Odunpazarı’nda Devam Ediyor

Odunpazarı Belediyesi, yaz akşamlarını kültür ve sanatla renklendirmeye devam ediyor. Eskişehir Sinema Derneği iş birliğiyle düzenlenen “Açık Hava Film Günleri”, sinemaseverleri yıldızların altında bir araya getiriyor. Hicri Sezen Parkı’nda keyifli bir gösterimle başlayan etkinlik, her hafta farklı mahallelerde sinema tutkunlarını buluşturmaya devam ediyor. SANDALYENİ AL GEL, MISIR BELEDİYEDEN! Film gösterimleri saat 20.30’da başlıyor ve tüm etkinlikler ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Belediye, sinema keyfini artırmak adına izleyicilere patlamış mısır ikramı da sunuyor. Gösterimler açık havada yapıldığı için izleyicilerden kendi sandalyelerini getirmeleri rica ediliyor. Etkinlik kapsamında Aile Arasında, Bizim İçin Şampiyon, Aykut Enişte 2, Delibal ve Daha filmleri sinemaseverlerle buluşacak. GÖSTERİM TAKVİMİ 26 Temmuz Cumartesi – Kanlıkavak / Aile Arasında 1 Ağustos Cuma – Ihlamurkent Pazar Yeri / Delibal 2 Ağustos Cumartesi – Kanlıkavak / Aykut Enişte 2 8 Ağustos Cuma – Şelale Park / Bizim İçin Şampiyon 9 Ağustos Cumartesi – Adalar / Daha 15 Ağustos Cuma – Ediz Bahtiyaroğlu Spor Alanı (71 Evler Mahallesi) / Bizim İçin Şampiyon 16 Ağustos Cumartesi – Adalar / Delibal 22 Ağustos Cuma – Yenikent Seramik Park / Daha 23 Ağustos Cumartesi – Hicri Sezen Meydanı / Bizim İçin Şampiyon 6 Eylül Cumartesi – Gökmeydan Spor Kampüsü / Delibal KÜLTÜR, SANAT VE KOMŞULUK BİR ARADA Odunpazarı Belediyesi, bu tür etkinliklerle mahalle kültürünü yaşatmayı, komşuluk ilişkilerini güçlendirmeyi ve kente sosyal bir soluk kazandırmayı amaçlıyor. Kültür ve sanatın herkes için ulaşılabilir olması gerektiğini vurgulayan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, şu sözlerle tüm hemşehrilere çağrıda bulundu: “Açık Hava Film Günleri ile halkımızı bir araya getiriyor, keyifli bir yaz akşamı yaşatıyoruz. Tüm hemşehrilerimizi bu güzel etkinliklerimize bekliyoruz.”

22. EFF kapsamında Yönetmen Tolga Karaçelik Öğrencilerle Buluştu Haber

22. EFF kapsamında Yönetmen Tolga Karaçelik Öğrencilerle Buluştu

22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali kapsamında Sinema Anadolu’da “Saykoterapi” filminin gösterimi yapıldı. Gösterimin ardından düzenlenen söyleşide filmin yönetmeni Tolga Karaçelik, seyircilerle buluştu. Söyleşinin moderatörlüğünü Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Duygu Tosunay Gencelli üstlendi. Etkinliğe öğretim üyeleri, öğrenciler ve sinemaseverler yoğun ilgi gösterdi. Yönetmen Karaçelik: “Ben ekipçi bir yönetmenimdir ve setimde eğlenirsiniz” Son filmi “Saykoterapi”nin senaryo sürecinden çekim deneyimlerine kadar merak edilen pek çok detayı katılımcılarla paylaşan yönetmen Tolga Karaçelik, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Saykoterapi filminin senaryosunu yazarken bazı şüphelerim vardı; çünkü ‘Gişe Memuru’ filmi, kendi içsel sıkışmışlığımla, ‘Sarmaşık’ ülke ile yaşadığım sorunlarla ilgiliydi. ‘Kelebekler’ ise amcamı kaybettiğimde yazdığım bir filmdi. Diyalog üzerine düşünen biriyim ve her filmimde, ilk filmimi çekiyor gibiyim. Bu nedenle kendime 'Başka bir dilde yazabilir miyim?' diye sordum. Bu senaryo, konusu itibarıyla beni İngilizce yazmaya itti ve senaryoyu İngilizce kaleme aldım. İngilizce, süreç içinde çok eğlenceli bir dil hâline geldi. Her şey çok netti, ritmi farklıydı ve bu ritim bana güzel geldi. Bu da benim için eğlenceli bir deneyimdi. Set ortamı ise Türkiye'dekinden çok farklı değildi. Zaten her yerde set deneyimi farklıdır. İstanbul’daki ekibime çok benzer, çok iyi bir ekiple çalıştım. Ben ekipçi bir yönetmenimdir ve setimde eğlenirsiniz. ‘Saykoterapi’nin setinde de sanki yabancı bir ülkede çekim yapmadım; herkes benim ülkeme gelmiş gibiydi. Film, New York’ta yazıldı ve New York’u göstermek amacıyla kaleme alındı ve 'Seyirci Ödülü'nü aldı. Bu film, aslında yapmak istediğini gerçekleştirdi.” Söyleşi, “Saykoterapi” filminin yaratım sürecine dair merak edilen birçok sorunun Yönetmen Karaçelik tarafından cevaplanmasıyla sona erdi.

Yönetmen Zeki Demirkubuz'dan “Yönetmenlik Master Class” Atölyesi Haber

Yönetmen Zeki Demirkubuz'dan “Yönetmenlik Master Class” Atölyesi

22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali kapsamında ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz ile “Yönetmenlik Master Class” atölyesi gerçekleştirildi. Şener Şen Kültür Salonunda Anadolu Üniversitesi Rektör Danışmanı ve İletişim Bilimleri Fakültesi (İBF) Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Kılınç’ın moderatörlüğünü üstlendiği atölyeye, Eskişehir Uluslararası Film Festivali Yönetmeni Doç. Dr. Serhat Serter ve İBF Dekanı Prof. Dr. Bülent Aydın Ertekin’in yanı sıra öğretim üyeleri, öğrenciler ve sinemaseverler katılım gösterdi. Yönetmen Demirkubuz: “Sinemayla çocukluğumdan beri bir bağım vardı” Düzenlenen Master Class’ta sinema yolculuğunu, edebiyat tutkusunu ve Dostoyevski ile kurduğu bağı anlatan Yönetmen Zeki Demirkubuz şunları söyledi: “Sinemayla çocukluğumdan beri bir bağım vardı ama ilk ilişkilerim edebiyatla, özellikle de Dostoyevski ile kuruldu. Birtakım tesadüflerle Dostoyevski ile tanıştım ve zaman içinde öykü yazmaya başladım. Bütün amacım, koskoca bir ülkede sıradanlaştırılmış; ailesinden, şehrinden, mahallesi tarafından yok sayılmış bir çocuğun, kendi kimliğini var etme çabasıydı. Kâğıdı kalemi elimize almamızın en büyük sebebi, kendimizle karşı karşıya gelmemizdir. Bu, bir edebiyat öyküsünü ya da bir sanat yapıtını kenara koyup birine mektup yazarken bile hissedeceğimiz en büyük ve gerçek duygudur. Kimseye gösteremediğim öyküler yazıyordum ve bir gün birtakım tesadüfler sonucu Zeki Ökten ile tanıştım. Sinemayla da tanışıklığım Zeki Ökten sayesinde oldu. 9 yıl asistanlık yaptım ve bu süre boyunca film çekmek gibi bir düşüncem olmadı. Sadece daha iyi bir işte çalışmak istiyordum. ‘Masumiyet’ filminden sonra sinemayı dert edindim. Masumiyet’ten sonra sinemanın ne büyük bir mucize olduğunu fark ettim ve ardından daha bilinçli olmaya başladım.” “Anlatılacak yeni bir öykü kalmadı” Yönetmen Zeki Demirkubuz, artık anlatılacak yeni bir öykü kalmadığını, edebiyat ve sinemanın yerini modern sanatın alma sürecine girdiğini belirtti. Demirkubuz, film çekmenin en hayati nedeninin “meseleyle” ilgili olmak olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “BinbirGece Masalları’ndan bu yana, sinema ve edebiyata konu olan aşk, nefret, fedakârlık, kıskançlık gibi temaların hepsi çok güçlü biçimde işlendi. Zamanla bu temaları Çehov 150 yıl önce, Edgar Allan Poe ve Türkiye’de Sait Faik başka boyutlarıyla anlattı. Yani anlatılacak yeni bir şey kaldığını düşünmüyorum. Peki, o zaman ne olur? Edebiyat değilse belki modern sanatın gücü burada devreye girebilir. ‘Mesele’, film çekmenin en hayati gerekçesidir. Çünkü bu sorunun cevabını idari ya da ahlaki anlamda bulamadığımızda, sinema endüstriyel ve ticari sebeplerle yapılır hâle gelir. Bu da ne kadar sinema, sanat ya da edebiyattır; tartışılır.” “Bir insanın en büyük yükümlülüğü kendine karşı olandır” Demirkubuz, konuşmasının devamında ise şu ifadeleri kullandı: “Bir insanın en büyük yükümlülüğü kendine karşı olandır. Çektiğiniz film kişilik sınırlarınız içinde değilse, onu çekmeyin. Yaşamın ufkunu sinema yapmakla ya da edebiyatçı olmakla sınırlamak, yaşama karşı bir hakarettir.” “Yönetmenlik Master Class” atölyesi, öğrencilerin ve sinemaseverlerin sorularıyla devam etti ve soru-cevap kısmının ardından sona erdi.

Sinema Hikaye Anlatmaktır Haber

Sinema Hikaye Anlatmaktır

22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen “Senaryo Master Class” etkinliği, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Şener Şen Salonunda gerçekleştirildi. Usta yönetmen ve senarist Ümit Ünal sinemaya, hikâye anlatıcılığına ve senaryo yazımının doğasına ilişkin deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Etkinliğe öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Yönetmen Ünal: “Senaryo, soyutu somut hale getirme sanatıdır” Yönetmen ve senarist Ümit Ünal, konuşmasına sinemayla kurduğu kişisel bağ üzerinden başladı. Hikâyelerin çocukluğundan bu yana hayatında merkezi bir yere sahip olduğunu vurgulayan Ünal, şunları söyledi: “Benim için yaptığım, anladığım ve sevdiğim sinema her zaman hikâye anlatan sinema oldu. Çocukluğumdan beri hikâyelerle büyüdüm. Dinlediğim, okuduğum, yazdığım her şeyde hikâye vardı. Sinema da benim için hep hikâye demekti. Dünya sinemasına yön veren, iz bırakan filmlerin ortak noktası da bu zaten. Anlatacak güçlü bir hikâyeleri olması.” Sinemanın, diğer anlatı biçimlerinden farklı dili ve kendine özgü bir dili olduğunu belirten Ünal, senaryo yazımında soyut duyguların somut hale getirilmesi gerektiğini şu sözlerle ifade etti: “Senaryo dediğimiz şey hikâyenin içindeki duyguları, soyut halleri, elle tutulur bir forma sokmaktır. Senaryoyu ‘üzüldü’, ‘hayal kırıklığına uğradı’ gibi ifadelerle anlatamazsınız. Onu gösteren bir eylem, davranış ve görüntü sunmalısınız. Çünkü sinema, somut olanı gösterir. Edebiyatta sadece dilinizin duygusuyla, ritmiyle okuyucuyu etkileyebilirsiniz ama sinemada işler öyle yürümüyor. Burada size ‘üzgündü’ denmez; üzgün olduğunu gösteren bir durum ya da atmosfer gerekir.” ifadelerini kullandı. Merak duygusu olmazsa hikâye bitmiştir Etkinlik kapsamında Elia Kazan’ın yönettiği The Last Tycoon filminden bir sahne izletildi. Bu sahne üzerinden değerlendirmelerde bulunan Ünal, sahnenin yalnızca sinemacılar için değil tüm hikâye anlatıcıları için ders niteliğinde olduğunu vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Buradaki karakter sözlü olarak hikâye anlatıyor. Seyirciyi merak ettiriyor, ilgisini canlı tutuyor. Seyircinin merak duygusunu uyandırmak en önemli şeydir. Eğer merak etmezse, hikâye orada biter. Her sahnede, ‘Seyirci şu an ne hissediyor? Ne olacak diye soruyor mu?’ sorusunu kendimize sormalıyız.” Etkinliğin ikinci bölümünde Ümit Ünal, öğrencilere uygulamalı bir çalışma yaptırarak kısa senaryo yazdırdı. Sonrasında ise katılımcıların yazdığı metinler üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Etkinlik soru-cevap kısmının ardından sona erdi.

“Büyük Gelen Palto” Filmi Seyirciyle Buluştu Haber

“Büyük Gelen Palto” Filmi Seyirciyle Buluştu

22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali kapsamında, Sinema Anadolu’da “Büyük Gelen Palto” filminin gösterimi yapıldı. Gösterimin ardından düzenlenen söyleşide, filmin yönetmeni Nawras Abu Saleh seyircilerle buluştu. Söyleşinin moderatörlüğünü, sinema eleştirmeni ve yazarı İhsan Kabil üstlendi. Etkinliğe çok sayıda sinemasever katıldı. Antik Filistin kültürüne göre bir kişi rüyasında kendisine büyük gelen bir palto giydiğini görürse rüya, o kişinin büyük bir sorumluluğun altına gireceği şeklinde yorumlanır. Yönetmen Nawras Abu Saleh bu inanıştan yola çıkarak “Büyük Gelen Palto” filmini çekmek üzere harekete geçiyor. Filmde, Filistinli bir kahramanın, Filistinlilere uygulanan adaletsizliklere ve işgale karşı medyayı bir araç olarak kullanmak istemesiyle birlikte okuduğu mühendislik bölümünü bırakıp yerine gazetecilik bölümünü okumayı tercih etmesi konu alınıyor. Yönetmen Abu Saleh: “Aslında hepimizin üzerinde bize büyük gelen bir palto var” Filmin hikayesinden bahseden yönetmen Nawras Abu Saleh konuşmasında şunları söyledi: “Ben Filistin’de doğdum ve 20 yıl orada yaşadım. Filistin’in işgali benim hayatımı çok derinden etkiledi. Ailem hala orada. Batı medyası tarafından Filistin’in hikayesinin tam tersinden anlatıldığını gördüm ve bir Filistinli olarak bunun çok büyük bir haksızlık olduğunu düşündüm. Bu haksızlığı kendim anlatmalıydım ve bunu da sinema yoluyla yapmayı seçtim. Halkımın dili olmak durumundaydım. Büyük Gelen Palto’yu çekmeye bu şekilde karar verdim. Filmin yüzde 70’inde benim hayatımdan kesitler var. “Büyük Gelen Palto” ismi ise annemin 2005 yılında bir rüya görmesinden geliyor. Babam kanserden vefat ettiğinde annem bana ‘Üzerine büyük gelen bir palto giyiyorsun, yani büyük bir sorumluluk üstleniyorsun.’ demişti. Bu sorumluluğu bir aile sorumluluğu olmaktan çıkarıp bütün bir Filistin halkına adadım. Aslında hepimizin üzerinde bize büyük gelen bir palto var. İnsanlar bir Filistinli filminin acı ve duygusal olmasını beklerler ama benim filmimde hem acı hem mizah var çünkü Filistinliyi bir insan olarak gösterdim. Bir insan olarak mutlu olabiliriz ya da üzgün olabiliriz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.