SON DAKİKA
Hava Durumu

#Serdar Ulucan

Porsuk Haber Ajansı - Serdar Ulucan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Serdar Ulucan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İl Başkanı Ulucan: "Bu Ülkede Hasan Tahsin'ler Tükenmez!" Haber

İl Başkanı Ulucan: "Bu Ülkede Hasan Tahsin'ler Tükenmez!"

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığı, geçtiğimiz günlerde Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin tepkisini gösteren ve ardından açığa alınan polis memuru ile ilgili bir açıklama yaptı. Eskişehir'de görev yapan bir polis memuru Terörsüz Türkiye süreci ve yaşanan gelişmelere tepki göstermiş ve sözleri ülke genelde büyük yankı uyandırdı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün olayın ardından polis memurunu açığa almasının ardından İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan polis memuruna destek vererek bu süreçte yanında olacaklarını ifade etti. Konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan şu ifadeleri kullandı; "Malumunuz olduğu üzere "Terörsüz Türkiye" adıyla başlatılan sürecin başından beri İyi Parti ailesi olarak biz, bu sürecin bir safsata olduğunu, bu sürecin gerçek samimiyeti yansıtmadığını, bu sürecin şehit gazi ailelerimizin, kahraman Türk anne babalarımızın ve 80 milyona yakın Türk evladının, Misak-ı Millî sınırları içerisinde yaşayan Türk evladının içini yaraladığını, derinden üzdüğünü, teröristle hiçbir zaman müzakere edilmeyeceğini, terörle her daim mücadele edileceğini sıklıkla dile getirmiştik. Ve dün, 5 Aralık Cuma akşamı Eskişehir'de kahraman, onurlu bir Türk evladının yapmış olduğu açıklama, tamamıyla aziz Türk milletinin, bu 23 yıllık cebelut iktidarın getirmiş olduğu tablo süreçte bastırılmış, sindirilmiş duygularının safilikle dışa yansımasıdır. Biz bunu farklı bir şekilde görmüyoruz, herhangi bir farklı bir durum olarak da değerlendirmiyoruz. Tamamıyla kurucu değerlerine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere açmış olduğu Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan, Cumhuriyet değerleriyle büyümüş, Cumhuriyet değerleriyle yetişmiş kahraman bir Türk evladının içindeki duygularını dışa yansıması olarak görüyoruz. Biz de bu görüntüyü izlediğimizde oradaki aziz halkımız ve milletimiz tarafından da gayet takdir edildiğini net olarak görüyoruz. Buna baktığımızda da geçen hafta Türkiye'de ikinci bir Habur durumu yaşanan Cizre skandalını gördük. Daha önce de "Çözümsüz Türkiye" altındaki Habur rezaletini, Habur rezaletiyle beraber hendek olaylarını ve hendek olaylarında dün açığa alınan değerli polis kardeşimizin silah arkadaşlarının şahadetlerini, şehit cenazelerine ulaşmış olduk. Ateş her zaman düştüğü yeri yakıyor ve maalesef Türkiye'nin içerisinde de çok çok büyük ateş çıkartmaya çalışıyorlar. Ama İyi Parti olarak biz burada net şunu söylüyoruz: Bu ülkede Hasan Tahsin'ler tükenmez. Bu milleti farklı akıl oyunlarıyla, ayrıştırarak, kutuplaştırarak, bir noktada ayırma, bölme, parçalama hususuna gelindiğinde aziz Türk milleti gereken cevabı verir. Dünkü yaşanan tabloya baktığımızda Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler" kitabındaki Yüzbaşı Faruk karakterini anımsadık. Hasan Tahsin'in İzmir'de düşmana ilk attığı mermiyi hatırladık. O kadar farklı bir şekilde bizleri ayırmaya, ayrıştırmaya çalışıyorlar ki, bu durum safsatası altında artık milletin canına tak etmiştir. Ülkemize baktığımızda, 8 yıldan beri, 9. yıl evresine giriyoruz, bilinçli bir şekilde bitirilmek istenmeyen bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Bununla beraber "Terörsüz Türkiye" adı altında, bizim Kürt kardeşlerimizi İmralı canisinin bir odasına sıkıştırmaya, onu temsilcisi yapmaya çalışıyorlar. Biz bunu ne İyi Parti olarak ne de aziz Türk milleti olarak kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bugün de kabul etmedik, yarın da kabul etmeyeceğiz. Bu şerefli polis kardeşimiz dün kendi içsel duygularını net olarak ifade etmiş, dile getirmiştir. Bu, onun duygularıyla beraber şehit annelerimizin, gazilerimizin ve sokakta yaşayan, ay yıldızlı bayrağın altında demokratik bir şekilde ekmeğini kazanan, mücadele eden bütün Türk milletinin onurlu, gururlu bir sesidir. İyi Parti olarak başta genel başkanımız ve genel merkez kadrolarımızla, Eskişehir teşkilatlarımızla birlikte, o kardeşimizin dün, bugün ve yarın da her şekilde hukuki süreç olarak da yanındayız ve durumun takipçisiyiz. Baktığımızda da durum normal olarak anayasal haktır, demokratik ifade özgürlüğünü içeren bir kapsamdır. Konuşmalarında herhangi bir suç, herhangi bir durum yoktur. Madem öyle bir suç durumu arıyorlarsa, haftalardan beri, geçen hafta Cizre'de yaşadık, haftalardan beri sosyal medya üzerinden bu çapulcu flamalarının rezaletinin altında Kürtlere özgürlük diyerek kendi kudretlenerek, kendilerine kudretli bir şekilde yol çizmeye çalışan, bu Apo'nun, Apo şerefsizinin beslemelerinin yapmış olduğu açıklamaların Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yaşayan insanları rencide ettiği, tahrik ettiği noktalara baksınlar. Ama biz İyi Parti olarak diyoruz: Kurulduğumuz gün itibarıyla kaybolan adaleti, yok olan hukuku tahsis etmek için buradayız diyoruz. Demokrasinin gerektirdiği şekilde adalete, hukuka, liyakate bağlı kalarak da mücadelemizi sürdüreceğiz. Tuz koktu. Artık kimse aziz Türk milletinin aklıyla oynamasın. Değerli kardeşimizin de sürecin başından sonuna kadar yanındayız. Yine diyorum, sözlerime ekliyorum, bu milletin, bu memleketin Hasan Tahsinleri tükenmez diyoruz."

Engelli Bireyler İçin Erişilebilir, Güvenli ve Destekleyici Bir Türkiye Mümkün Haber

Engelli Bireyler İçin Erişilebilir, Güvenli ve Destekleyici Bir Türkiye Mümkün

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yapıldı. İYİ Parti İl Binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan İl Başkanı Serdar Ulucan şu ifadeleri kullandı; "Bugün, Engelliler Günü dolaysıyla, engelli bireylerin yalnızca yasal haklara sahip olmasının yetmediğini; bu hakların gündelik yaşamda uygulanabilir, güvenli ve erişilebilir hâle gelmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. 2025 Uluslararası Engelliler Günü'nün teması "Toplumsal ilerlemeyi Sağlamak İçin Engellileri Kapsayan Toplumların Geliştirilmesi" olarak belirlenmiştir. 20 Kasım'da İzmir’de yaşanan trajik olay hepimizi derinden sarsmıştır. Gaziemir'de, doğuştan ağır engelli olduğu belirtilen 30 yaşındaki kadın, İddialara göre kendi babası tarafından öldürülmüş, baba da aynı silahla intihar etmiştir. Yakınlarının ifadelerine göre baba hem kendi sağlık sorunları hem de "kızına artık bakamayacağı” düşüncesiyle büyük bir çıkmaz yaşamaktaydı. Bu korkunç olay, bakım yükünün ailelere bırakılmasının, sosyal destek mekanizmalarının zayıflığının, psikososyal desteğin yokluğunun ve koruyucu hizmetlerdeki eksikliklerin nasıl yıkıcı sonuçlar doğurabileceğin acı bir bicimde ortaya koymuştur. Bu olay maddi, sosyal ve psikolojik yüklerin devleti yönetenler tarafından yeterince hafifletilmediği bir ortamda, engelli bireylerin ve ailelerinin ne kadar savunmasız kaldığını gösteren dramatik bir örnektir. Kamu binaları, okullar ve sağlık merkezleri hâlâ tam erişilebilir değil. Toplu taşıma, duraklar ve şehir içi çevre düzenlemeleri engelli bireylerin bağımsız yaşamını desteklemiyor, sesli anons sistemleri bile yetersiz. Ev içi erişilebilirlik ve bağımsız yaşam araçları sürdürülebilir bir politika hâline getirilebilmiş değil. Evde bakim hizmetleri sürdürülebilir değil; nitelikli personel ve düzenli denetim eksik. Rehabilitasyon, koruyucu hizmetler ve kriz destek mekanizmaları zayıf. Ailelerin "ben olmazsam çocuğuma kim bakar” korkusu, sistemsel bir sorunun göstergesi. Kamu kurumlarının internet siteleri ekran okuyucularla uyumlu değil; birçok hizmet engelli birey tarafından kullanılamıyor. E-devlet uygulamalarında görme, işitme veya zihinsel engeli olan bireyler için rehberlik eksiklikleri var. İşaret dili çeviri desteği, kolay okuma modu, sesli yönlendirme, sade ara yüz gibi evrensel erişim standartları büyük oranda uygulanmıyor. Dijital başvurular, sağlık randevuları, sosyal yardım sistemleri ve ulaşım uygulamalarının çoğu engelli bireylerin ihtiyaçlarına göre tasarlanmıyor. Teknolojik destek cihazları (akıllı bastonlar, artırılmış iletişim araçları, akıllı ev sistemleri vb.) için uygulanan destekler oldukça sınırlı. Engellilerin toplumsal yaşama tam ve eşit katılımının sağlanabilmesi için yalnızca bir sosyal sorumluluk değil; daha adil, üretken ve dayanıklı bir toplum inşa etmek temel şarttır. Eğitimden istihdama, erişilebilirlikten dijital kapsayıcılığa kadar tüm alanlarda bariyerleri kaldırmak; politika yapıcıların, yerel yönetimlerin ve sivil toplumun ortak iradesini ve mevcut kaynakların tek elden planlanarak uygulanmasını gerektirir. Biz İYİ Parti olarak farklılıkların zenginlik olduğuna inanıyor, engellilerin karar alma süreçlerinde etkin şekilde yer aldığı, hak temelli ve kapsayıcı bir toplumun mümkün ve erişilebilir olduğunu vurguluyoruz. Çağrımız koruyan, eriştiren ve destekleyen bir politika uygulanmasıdır. Engelli bireylerin yalnız bırakılmadığı, bakım yükünün ailelerin omzunda bir kriz hâline dönüştürülmediği, fiziksel ve dijital erişimin bir lütuf değil zorunlu standart olduğu bir sistem kurulmalıdır. Bu çerçevede; Ekonomik güçlük içinde olan ve harcamaları gittikçe artan engellilerin ve ailelerinin aldığı evde bakim aylığının (11 bin 702 TL) ve engelli aylığının (4 bin 302,61 TL- 6 bin 453,91 TL) mevcut ekonomik koşullara uygun düzeye getirilmeli, Özel sektör işyerlerinde %3, kamu işyerlerinde ise %4 olan engelli istihdamı oranları artırılmalı, 18 yaşını dolduran engelli bireylerin istihdam edilememesi halinde, hane içi gelir kriteri uygulanmadan kendilerine engelli aylığı bağlanmalı, nadir hastalığı olan çocukların ilaçlara erişiminde yaşanan güçlükler giderilmeli, Engellilerin ve bakim sorumluluğunu üstlenenlerin, geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak, engellilerin bağımsız yaşamalarını destekleyecek her türlü kişisel destek sistemini de içine alacak ve ilgili STK'lar ile koordine edilen geniş kapsamlı bir Bakim Sigortası Yasası çıkarılmalı, engelliler için yıpranmadan dolayı erken emeklilik hakki tanınmakla birlikte, yıpranma süresi emekli tazminatı ve emekli aylığına da yansıtılmalı, Hem cinsiyet temeli hem de engellilik temelli ayrımcılıkla mücadele etmek zorunda kalan ve yaşadıkları bu çifte eşitsizlikten dolayı toplumsal hayatta yer almaları daha da zorlasan kadın engellilerin önündeki olumsuz etkenler ortadan kaldırılmalı, engelli çocuğuna bakan annelere “sigortalanma ve emeklilik hakki" verilmeli, erişilebilirlik-fiziksel, dijital, teknolojik ulusal ölçekte zorunlu standart haline getirilmeli ve siki denetime bağlanmalı, dijital devlet hizmetleri, evrensel erişilebilirlik standartlarına uygun hâle getirilerek her engel türüne göre uyarlanmalı, engelli bireylerin politika süreçlerine doğrudan katıldığı katılımcı karar mekanizmaları kurulmalıdır. Toplumda engelli bireylere yönelik genellikle merhamet eksenli ve aşırı koruyucu yaklaşımların, engelli bireylerde oluşturduğu olumsuz psikolojik baskıyı ortadan kaldırmak için; toplum-engelli birey iletişimini doğru bir empatik düzleme oturtacak çalışmalar yapılacaktır. Engelli Hakları Günü'nde bir kez daha vurguluyoruz: Engelli bireyler için gerçek anlamda erişilebilir, güvenli ve destekleyici bir Türkiye mümkündür yeter ki irade olsun.''

İYİ Parti İl Başkanı Ulucan: ''Çiftçi Üretmekten Yıldırıldı'' Haber

İYİ Parti İl Başkanı Ulucan: ''Çiftçi Üretmekten Yıldırıldı''

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan düzenlediği basın toplantısında tarımın içinde bulunduğu durum ve ülke gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; “Tarım konusuna gelirken öncelikle baktığımızda bugün ara tatilin ilk günü. Milyonlarca öğrencimiz ve 1,5 milyona yakın öğretmenimiz yeni eğitim öğretim yılında ara tatilden sonra döneme başladılar. Ancak eğitimdeki 23 yıllık bu cebelut iktidarın getirdiği tabloya bakacak olursak, eğitimde düzen olmadığı yerde ne tarımda, ne sağlıkta, ne ekonomide, ne de başka bir durumda hiçbir şeyi biz doğru olarak bakıp göremeyiz. İlk önce ülkede bir eğitimin, eğitim sisteminin düzenlenmesi ve okullardaki yapılan eğitimlerde gerçekten Türk evlatlarının daha iyi, daha müreffeh yaşayabilir şekilde bir hayat standardı sağlanması gerekiyor. Tabii bu tabloda da bütün bakanlıklarda olduğu gibi Tarım Bakanlığında ve tarım politikalarında da doğru işleyiş ve işlemlerin yapılmadığını net olarak görebiliyoruz. 23 yıllık bu cebelut iktidarın getirdiği tabloya baktığımızda ilk önce bu ekosistem dengesinin değişimiyle ilgili temel sistemle bir çalışma yapılmamasından kaynaklı ve şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisimizde Gazi Meclisimizde biliyorsunuz bütçe görüşmeleri yapılıyor. 2026 yılının bütçe görüşmelerinde daha önceden bütün milletvekilleri her şekilde bir sistemsel açıklamalarını yapıyordu. Gerek iktidar, gerek ana muhalefet ya da muhalefet parti milletvekilleri. Ancak maalesef tek adam rejiminin getirdiği sistem sonrasında milletvekillerinin hiçbir şey yapamadığını, hiçbir noktada, hiçbir tabloda hak ve söz sahibi olmadıklarını, tamamıyla saraydan onaylanan bütçenin geldiğini görüyoruz. Tarım Bakanlığı noktasına baktığımızda çiftçimize ayrılan yıllık destek bütçesinin gayri milli paranın %1'lik bir kısmı olarak aktarıldığını, ancak bunun maalesef çiftçilere de binde biri noktasında verildiğini görerek baktığımızda çiftçi her haliyle, her noktasıyla üretmekten yıldırıldığını görüyoruz. Bilinçli bir politika şeklinde üretim beklenirken çiftçiyi üretimden uzaklaştırma noktasına getirdiğini görüyoruz. Bundan öncesinde baktığımızda yine bilinçli bir şekilde Türk milletini zora sokan durumlarda ata tohumlarımız denen tohumlar yok edilerek hibrit tohumların gelmesi. İşte hibrit tohumlarla beraber onlara destekleyici gübrenin gelmesi, tek üretim. Çünkü ata tohumlarımızda kendimiz tohum ayırdığımızda biz yıllar öncesinde daha daha bereketli hasatlar gerçekleştirebiliyorduk. Ancak maalesef iyi toprak analizleri yapılmadan hibrit tohumlarla üreticiyi sıfıra sokmaları ve diğer taraftan baktığımızda tamamıyla ithal tarıma dayalı bir üretim durumu sergilediğimizde. Bundan daha önceki yıllarda duyduğumuzda Somali'ye arpa, buğday ekmeye gittik ki, kendi kendimize yeten bir ülkeyken. Buna benzer durumlara ve bugün baktığımızda 2025 yılında 136.000 tane büyükbaş hayvanın ithal edildiğini kamuoyundan duyuyoruz. Akabinde diğer bir noktaya baktığımızda asıl bağlayıcı nokta ve bizi ilgilendiren noktaya baktığımızda Et Süt Kurumunun başkanının Macaristan'da bir şirket kurduğunu ve Macaristan'dan yıllardan beri et ithalatımız sıfır seviyelerindeyken. Maalesef bu müdürümüzün vesilesiyle ciddi artış oranı gösterdiğini hep birlikte görüp görebiliyoruz. Bunun ana temel sebepleri konunun başında da söylediğim gibi eğitimle başlayan ehliyet ve liyakatin olmadığı, sadece bir avuç yan ve yandaşı düşünen, kendi yakınlarına karşı bir kazanç birimi sağlama haline getiren yapının tuzunun kokmuşluğunu görüyoruz biz burada. Bunun daha öncesinde biz Sağlık Bakanlığındaki kendi şirketi üzerinden hastaneye dezenfektan satan bakanları da gördük. Bu gibi müdürleri de görüyoruz. Bunların yapılmasındaki durumda cezaların gerekli şekilde verilmediği, denetimsizliğin gerekli şekilde yapılmadığı ve bunları denetleyen kurumların, işte müsteşarlıkların kapatılması, Devlet Planlama Teşkilatlarının kapatılması tamamıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ana mekanizması ve ana temelleriyle akıllarıyla oynamak. Maalesef de 2025 yılında üretici istediğini alamadı. Şimdi işte Ekim Kasım ayındayız. Üretici geri tekrar ekiliş yapma niyetinde ama girdi maliyetlerine baktığı zaman geri tekrar hasat alabilecek mi diye bir durum görmüyoruz. Kamuoyunda da izledik. Ege tarafında bile bir yeşillik yetiştiren üretici tarlasında o kadar verdiği emeğe karşılık yeşillik, bu marul dediğimiz, göbek marul dediğimiz marulu 2-2,5 TL rakam verilmesinden dolayı kendi hayvanlarına yedirdim diye de üreticiyle buluşturmadı. Bu tamamıyla plansız yapılaşmanın sadece bir takım yakının, bir takım yandaşın cebini doldurmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Bu tabloda da maalesef bu cebelut iktidarın da ülkeye getirmiş olduğu sen varsan, bizdensen bizimsin, bizden değilsen ne halin varsa gör mantığıyla yapılan bir pozisyon. Her geçen yılda eksiye eksiye gidiyoruz. 2026 yılı inşallah daha daha iyi olur diye arzu ediyoruz. Ancak sandık gelene kadar bunlar bu haramzadelerinden vazgeçmeyeceklerdir diyorum. Abdullah Öcalan'ı bizim Kürt kardeşlerimizin temsilcisi noktasına getirilmesine biz zaten karşıyız. Abdullah Öcalan Türkiye Cumhuriyeti Devletinde 50 yıldan beri var olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ana yapısına karşı duran bir terörist canı başıdır. Bunun bu şekilde bugün çeşitli güzellemelerle, çeşitli iyileştirmelerle, bir melekmiş haline getirmeleri ne bizim aklımız, ne bizim tarihimiz, ne de bizim yarınlarımız kabul edemez. Saygıdeğer Genel Başkanımız da bu konuda net durumu söyledi. Abdullah Öcalan'ın cezaevinden çıkartılması ya da Gazi Meclise gelmesi için bizim cesetlerimizi çiğnemeleri gerekiyor. Türk milletinin aklıyla artık bu kadar fazla oynamasınlar diyoruz ve bu durumu kaşımasınlar diyoruz. Ülkede bu kadar yoksulluk, yoksunluk, sıkıntı varken ülke gündeminde belli başlı projelerin ayaklığını, maşalığını yapmak yerine Aziz Türk milletine sarılsınlar ve Aziz Türk milletiyle beraber aydınlık günlere yürüsünler diyoruz. Bu konu tamamıyla ülke gündeminde gerçekleri saptırmaktan, gerçek olanları konuşmamaktan beyhude bir konudur. Burada Abdullah Öcalan'ın işte yarın çıkacak mı, çıkartılacak mı demesiyle kendini kutsallaştırılma durumuna getirmeleri tamamıyla Türk milletinin aklıyla dalga geçmektir ve kendi beceriksizliklerini, kendi başarısızlıklarını planlı bir şekilde saklama durumlarıdır mevcut iktidarın ve iktidar ortaklarının. Bizim bu konuda duruşumuz net. Biz Aziz milletimizle beraberiz. 50.000 şehidimizin ve tutuklandıktan sonra da birçok şehidimizin kanına eli bulaşmış bu terörist başı caninin hiçbir şekilde o bağlı bulunduğu kodesten ve onunla beraber Türkiye'yi bölmeyi düşünen o zihniyetin hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırları içerisinde yeri yoktur. Biz terörsüz Türkiye'nin karşısında durmuyoruz, öncelikle bunun altını çizmek gerekiyor. Biz Aziz Türk milletiyle beraber yan yana duruyoruz. Şimdi evet ülkede bir terör sorunu varsa, ülkede bir ekonomik sorun varsa, ülkede bir yoksulluk, bir yoksunluk varsa, ülkede bir adaletsizlik, ülkede bir adam kayırma, ülkede bir senaryo, tiyatrosal oyunlarla beraber büyük bölme senaryoları varsa biz burada Aziz milletimizle beraber yan yana ve Aziz Türk milletiyle beraber yol yürüyoruz. Yani burada işte X parti, Y parti, Z partiyle işte birlikte ittifak yapalım noktasında da zaten bakıldığında yıllardan beri oynanan senaryo şu: Aziz Türk milletinin ve Misak-ı Milli sınırları içerisinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere oluşturmuş olduğu, çizmiş olduğu ne mutlu Türk'üm diyene ilkesine bağlı olarak yaşayan, dini, dili, ırkı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesle biz biriz, beraberiz diyoruz bu noktada. Ancak maalesef ki siyasal oyunlarla, çeşitli siyasal senaryolarla insanları kutuplaştırma ve bir noktaya çekmeye çalışıyorlar. Burada biz parti olarak demiyoruz bunları. Biz Türk milletiyle beraber yol yürüyoruz ve Türk milletine karşı yapılacak olan her türlü yıpratma, yok etme girişimlerine karşı da son nefesimize, son nefesimize kadar da kararlılıkla mücadelemizi edeceğiz ve bu mücadelenin de en başında demokrasinin gereği neyse onu yapacağız. İvmeli bir şekilde sandığın bir an önce gelip kurulmasını bekliyoruz. Çünkü gerçekten tuz koktu. Gerçekten her yerden artık hezeyanla yoksulluk, yoksunluk, liyakatsızlık, adaletsizlik hat safhada. Bugün ana muhalefet partisinin bile bakıldığında iddianamesi yayınlandı 19 Mart süreciyle başlayan ve diğer belediye başkanlarının tutuklanmasıyla. Biz daha önceki bu FETÖ ayaklanmasının, FETÖ terörist başı caninin yapmış olduğu Ergenekon, Balyoz senaryolarının aynılarını inceliyoruz. Millet de artık hani bu lokmaları yemiyor. Bu oyunlara gelmiyor. Kandırılmıyor. Yıllarca milleti farklı noktalarla kandırdılar. Ancak millet devletçi bir millet olduğu için, millet devletine sadakat getirdiği için ve devletin birliğini, bütünlüğünü savunduğu için de uhulet ve suhulet içerisinde demokrasi olarak sandığın gelmesini bekliyor. Toplumdaki görünen tablo da bu. Yani bizim o günler geldiğinde de siyasi partilerle eğer bir birliktelik olacaksa mevcut tek adam rejiminin getirdiği %51'e %49 noktasında, onlar da o gün konuşulur.”

Atatürk İlke ve Devrimlerinin Yılmaz Savunucuları Olmayı Sürdüreceğiz Haber

Atatürk İlke ve Devrimlerinin Yılmaz Savunucuları Olmayı Sürdüreceğiz

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü dolayısıyla Valilik Meydanı’nda bir tören düzenlendi. Valilik Meydanı’na bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından bir konuşma yapan İl Başkanı Serdar Ulucan şu ifadelere yer verdi; "Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Başkomutanımız,Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 87. yılında saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz. 10 Kasım; bir yas günü olmanın ötesinde, Cumhuriyetimizin kurucusuna olan bağlılığımızı, onun fikirlerine ve emanetine sahip çıkma kararlılığımızı yeniden ilan ettiğimiz bir gündür. Atatürk, Türk milletine sadece bağımsız bir vatan değil, aynı zamanda çağdaş ve demokratik bir Cumhuriyet armağan etmiştir. O’nun “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet, bizlere düşen en büyük sorumluluğun da adıdır: Bu emaneti sonsuza dek yaşatmak. Bugün bizlere düşen görev, Atatürk’ün akıl ve bilim ışığında çizdiği yolda yürümek; ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak için kararlılıkla çalışmaktır. Eskişehir teşkilatı olarak bizler, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucuları olmayı sürdüreceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve vatan uğruna can veren tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum."

Kimse Bizim Milliyetçiliğimizi Sorgulamaya Kalkmasın! Haber

Kimse Bizim Milliyetçiliğimizi Sorgulamaya Kalkmasın!

Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir, İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan'ın yaptığı açıklamalara cevap verdi. MHP İl Başkanı Candemir yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Geçtiğimiz günlerde yapılan İP kongresi sonrası yaptığım değerlendirmelere İP İl başkanı sözde cevap vermiş. Cevabında Rahmetli Başbuğum Alparslan Türkeş’in bir parti için yaptığı değerlendirmeyi dile getirmiş. Öncelikle hatırlatmak isterim ki Türk Milliyetçileri için kara bir gün olarak tarihe geçen 3 Mayıs 1944 de zamanın iktidarı malum parti tarafından Merhum Başbuğum Alparslan Türkeş, Hüseyin Nihal Atsız ve bir grup Türk Milliyetçisi Türkçülük ve Turancılık suçlaması ile gözaltına alınmış Tabutluklarda işkenceye tabi tutulmuşlardır. Sizlerse İP’in kuruluşundan sonra 2018 Genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimine girebilmek için bu malum partiden emanet milletvekili transferleri ile mecliste grup kurup seçime girmediniz mi? Sizler 2019 Yerel Seçimlerinde kent uzlaşısı kılıfıyla rahmetli Başbuğumun da idamla yargılandığı 1980 ihtilali sonrası açılan Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü ocakları davasının meşhur savcısı Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’i İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak desteklemediniz mi? Sizler 2023 Genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet ittifakı adıyla altılı masanın adayı olarak malum partinin genel başkanını Cumhurbaşkanı adayı gösterip desteklemediniz mi? Ne demişti merhum Başbuğum “CHP Atatürk‘ün partisi çizgisinde kalsaydı ben Milliyetçi Hareket Partisi kurmazdım.” Değil mi? Siz bu süreçlerde kiminle yol yürüdünüz. Şehit yakınına küfür eden malum milletvekiliniz hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı yoksa hala İP milletvekili olarak partinizde siyaset yapıyor mu? Ege Üniversitesi’nde şehit edilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu‘nun katiline burs veren şahsı İstanbul milletvekili adayı göstererek vekil seçilmesini sağlamadınız mı? HDP’li Fatma Kurtulan meclis kürsüsünden size (İp’e) ‘HDP ve PKK’ya gönül verenlerin oylarıyla koltuklarınızda oturacaktınız’ derken ve İP ve HDP’nin alenen yaptığı ittifaktan bahsederken Genel Başkanınız Müsavat Dervişoğlu Grup Başkan Vekili değil miydi neden sesinizi çıkartmadınız? Ülkücü ve Türk Milliyetçilerinin tek adresi rahmetli Başbuğum Alparslan Türkeş’in emaneti olan Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları’dır. Kendi siyasi tükenmişliğini gündemde kalmak için MHP’ye saldırarak örtmeye çalışanlara hatırlatıyoruz; Milliyetçi Hareket Partisi ne dün eğildi ne bugün eğilir ne de yarın eğilecektir. Çizgisinde milim sapma da meydana gelmemiştir. Dün PKK’ya, bölücülüğe karşı neredeysek bugün de aynı yerdeyiz. Kimse bizim milliyetçiliğimizi sorgulamaya kalkmasın. O ateş dokunanı yakar! Ben az söyleyeyim, sen çok anla."

İYİ Parti İl Başkanı Serdar Ulucan Mazbatasını Aldı Haber

İYİ Parti İl Başkanı Serdar Ulucan Mazbatasını Aldı

Haftasonu yapılan 4'üncü Olağan Eskişehir İl Kongresi’nde tekrar İl Bakanlığına seçilen Serdar Ulucan ve Yönetim Kurulu üyeleri mazbatalarını aldı. Eskişehir İl Seçim Kurulunda mazbatasını alan İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “Eskişehir'de İYİ Parti teşkilatlarımız olarak ilçe kongrelerimizle başladığımız, Çifteler'de demokrasi mitinginin ilk yapıldığı yerde, demokrasiye önem atfederek başladığımız kongrelerimizin 2 Kasım'da saygıdeğer Genel Başkanımızın da şehrimizi ve teşkilatlarımızı şereflendirmesiyle birlik, bütünlük, kardeşlik içerisinde çok çok güzel bir kongre atmosferi yaşadık. Bu süreçte başta ilçe başkanlarım, il teşkilatım, ilçe yönetim kurulu üyelerimiz ve partimizin en kıymetli, değerli neferleriyle beraber çok coşkulu bir süreç yaşadık. İl kongremize de buradan katılan başta saygıdeğer Genel Başkanımız, milletvekillerimiz, Genel Başkan yardımcılarımız, Genel İdare Kurulu üyelerimiz ve şehrimizin şehri emini olan Büyükşehir Belediye Başkanımız Ayşe Ünlüce hanımefendi başta olmak üzere diğer siyasi partilerin temsilcilerine, akabinde sendika başkanlarımıza, dernek temsilcilerimize, dernek başkanlarımıza ve çok değerli muhtarlarımıza ben tekrar kamuoyunun ve basının önünde çok çok teşekkür ediyorum. Ve bugün mazbatamızı aldık ve bismillah diyerek daha kutlu, daha iyi bir yola çıkıyoruz. Memleketi iyi etmek için adım adım yürümeye devam edeceğiz. Arkadaşlarımız şu an durmuyorlar. Buradan Odunpazarı ilçe teşkilatımız Toki'de saha çalışmalarına devam edecekler. İyiler Eskişehir'in her yerinde dün olduğu gibi bugün de yarın da olacak. Milletimiz memleketimize yol olana kadar, milletimizin memleketimiz üzerine güneş doğana kadar, aziz Türk milleti 86 milyonu bayram sofralarında buluşturana kadar bizim iyilik mücadelemiz, adalet yolunda ilerleyişimiz ve hukuk, demokrasi mücadelemiz devam edecek. Çünkü biz, yolbaşçımız Genel Başkanımız saygıdeğer Müsavat Dervişoğlu'ndan bu sözü verdik. O da bizi bu mihvalde yola çıkarttı. İnşallah önümüzdeki süreçlerde bu, bizim aile soframız aziz Türk milletini, 86 milyonu bayram sofrasında buluşturacağız diyorum. Bismillah diyerek bir yola çıktık. Hak Teâlâ zor işimizi kolay kılsın. Arkamda böyle bir teşkilatım olduğu için de çok mutluyum, onurluyum, gururluyum. Allah aile birliğimizi, dirliğimizi daim etsin. Eskişehir'e de bu birlik, bütünlük net bir mesaj olsun diyorum. Böyle bir yapının içinde, mevcut iktidar ve bu cebbar iktidar ne zaman sıkışsa millete bir vaat, bir algı operasyonu oluşturuyor ve akabinde seçim takvimi sürecini belirliyor. En erken seçimleri ve sürekli erken seçimleri biz bu iktidarla tanıdık. Artık Tarzan zorda, tuz koktu, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Bunların tek derdi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasasını değiştirerek Cumhuriyet değerlerini yok etmektir. Ama buna kimse kesinlikle asla müsaade etmeyecektir. Bugünkü durumda, 28. dönem milletvekilliği döneminin hafızalarda da hatırlanacağı, siyasi haramzadelerin belli başlı çıkar ve menfaat doğrultusundaki transferleriydi. Aziz milletin helal oylarıyla oraya gidip, orada bonservis almış gibi kendilerini farklı farklı yerlere pazarladılar. Biz bunun acizliğini Eskişehir'de de gördük. Eskişehirli seçmen de buna bu cevabı verecek. Evet, biz de sabırsızlıkla seçimin olmasını bekliyoruz. Sabırsızlıkla bir an önce seçimin gerçekleşmesini ve gerçek demokrasinin tecelli etmesini bizler de bekliyoruz. Bunlar algı politikasıyla bu şekilde yürüyorlar. 400'ü tamamlayamayacaklar. Kendi akıllarınca millete yine kaşıkla verip, geri tekrar kepçeyle alırız hesabıyla hareket ederek bir seçim planlıyorlar. Biz seçime hazırız. Saygıdeğer genel başkanımız da Eskişehir'i şereflendirdiğinde, Türkiye'nin siyasi literatüründe yeni olacak bir söz söyledi: "Uzun Çarşı boydan boya" dedi. Biz de Eskişehir'de diyoruz ki: "Hamam Yolu boydan boya. Buyursunlar çıksınlar. Biz hazırız". Biz hazırız. Kadrolarımızla beraber de gereken dersi göstereceğiz. Milletimiz de sandıkta teveccühünü gösterecektir, diyoruz. Konuyla ilgili hamaset değil, net bir durum var. Tabii siyasi hafızalarımızı çok çok geriye alacak olursak, 1934 döneminde çok partili seçime geçildikten sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi de Atatürk'ün kurduğu bir partiden ziyade, bütün seçmenlerin gönlünü olan bir partiydi. Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'e soruyorlar: "Milliyetçi Hareket Partisi'ni neden kurdunuz?" diye. O da diyor ki: "Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk'ün çizgisinden çıkmasaydı, ben Milliyetçi Hareket Partisi'ni kurmazdım" diyor. Saygıdeğer mevkidaşım da bununla ilgili bir kamuoyunda bir açıklama yaptı. Dün de ben gördüm, takip ettim. Emin olun ki, Türk milliyetçilerinin üzerinden nemalanarak, aziz Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini kullanarak, bir tarafta İslamiyet'i kullanarak milleti dinden soğutarak, bir tarafta Cumhuriyetin değerlerini, Atatürk'ün kurucu ilkelerini savunarak milleti Cumhuriyetten soğutmaya çalışanlara ve adında sadece ve ağzında milliyetçilik alarak milleti milliyetçilikten soğutmaya kalkanlara karşı, biz aziz Türk milletinin kurucu iradesine vakıf olmak payesiyle kurulduk. Yani bugün o partiler, çizgisinde, kurucu değerlerine ve bugün bizlerin anayasası olan anayasa'yı değiştirmeye, anayasayı ilk 4 maddesi bizim kırmızı çizgimiz olduğu halde buna bile sıcak bakıyorlarsa; dün 2023 seçimlerinde bizlere kalkıp da "beraber bunlar işte masanın altında HDP var, masanın altında DEM var. Bunlar gelirse Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakacak" diyen kendini bilmezler ve "bunlar işte dış güçlerin oyuncağıdır, maşasıdır, dış güçlerle beraber hareket ediyorlar. Bunların işte arkasında şu var, arkasında bu var" dediklerinde, biz dün de aziz Türk milletimizi arkamıza aldığımızı, aziz Türk milletiyle beraber yol yürüdüğümüzü, bizim hiçbir zaman teröristle, terör sevicilerle yan yana olmayacağımızı açık açık beyan etmiştik. Bugün görebiliyoruz ki, 50.000 şehidimizin katili, terörist başı, cani gelsin mecliste konuşsun diyorlar. Biz de diyoruz işte uzun çarşı boydan boya, biz gücümüzü, kudretimizi 5.000 yıllık şanlı tarihimizden alıyoruz. Biz 1071'deki ruh neyse oyuz. Biz 1919'daki ruh neyse oyuz. Biz 1923'teki ruh, irade neyse oyuz. Buradan haykırıyorum tekrar, tekrar ve tekrar dile getiriyorum: Aziz Türk milletini biz böldürmeyeceğiz. Türk'ü, Kürt'ü, Alevi'si, Sünni'si, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü Türkiye Cumhuriyeti devleti topraklarında, Misak-ı Milli sınırlarımızda kardeşçe yaşıyoruz. Bu kardeşçe yaşamaya da devam edeceğiz. Kendini bilmez çapulcu tayfasına da Kürt kardeşlerimizi teslim etmeyeceğiz. Kürt kardeşlerimizin savunucusu o PKK değildir. Bunları meşrulaştıran, bunları da meşrulaştıran Cumhur İttifakı'na da günü geldiğinde gereken cevabı vereceğiz diyorum.”

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan Güven Tazeledi Haber

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan Güven Tazeledi

İYİ Parti Eskişehir 4'üncü Olağan İl Kongresi, Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu’nun katılımı ile Hasan Polatkan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu'nun katılımı ile gerçekleştirilen kongreye, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, İYİ Parti Milletvekilleri, İYİ Parti Genel Merkez Yöneticileri, Siyasi Parti Temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile partililer katıldı. Kongrenin açılış konuşmasını yapan İlçe Başkanı Serdar Ulucan şu ifadelere yer verdi; Saygıdeğer Genel Başkanım, Değerli divan, Sayın Genel Başkan Yardımcılarım, Değerli Milletvekillerimiz, Partimizin kıymetli Genel Merkez yöneticileri, Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanlarımız, Siyasi partilerimizin değerli temsilcileri, Eskişehir İl ve İlçe Teşkilatlarımızın çok kıymetli Başkanları, Sivil toplum kuruluşlarımızın değerli başkanları ve temsilcileri, Demokrasimizin temel taşı olan kıymetli muhtarlarımız, Basınımızın fedakâr emekçileri ve çok değerli hazirun, Hepinizi en içten sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Bugün burada, aziz vatanımızı yeniden hak ettiği aydınlığa kavuşturacak olan milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı anlayışın bayraktarı İYİ Parti’nin Eskişehir’deki 4. Olağan İl Kongresi’nde bir aradayız. Bu kutlu gün, yalnızca bir kongre değil; bir yenilenme, bir kararlılık ve bir inanç beyanıdır. Saygıdeğer Genel Başkanımız Musavat Dervişoğlu’nun Eskişehir’e teşrifleri, bizlere yeni bir mücadele azmi ve kararlılığı aşılamıştır. Hoş geldiniz Sayın Genel Başkanım; varlığınız bizlere güç, moral ve onur vermektedir. Bizler inanıyoruz ki, Türkiye’nin yarınlarını inşa edecek olan irade; bu salondaki vatansever, çalışkan ve cesur kadrolardır. Bizler, bu ülkenin umudunu diri tutan, milletin vicdanında yer etmiş “İYİ’ler hareketinin” mensuplarıyız. Bu inançla çıktığımız yolda; birlik, beraberlik ve adalet rehberimiz, milletimiz en büyük gücümüzdür. “Ben varlığını Türk varlığına adamış bir memleket evladıyım!” Bu söz, sadece bir ifade değil; benim hayatımın, duruşumun, mücadelesimin özetidir. Bu inançla çıktım yola. Doğup büyüdüğüm, havasını soluduğum, suyunu içtiğim Eskişehir’in her köşesinde, bu toprağın insanına hizmet etmek, onların sesine kulak vermek, dertlerine çare olmak için mücadele ettim. Bu şehir, sadece taşından toprağından ibaret değildir; Yunus’un hoşgörüsünü, Nasreddin Hoca’nın aklını,Seyyid Sultan Şücaaddin Veli inancını. Şehit Gün Sazak’ın hayallerini taşımaktadır. Biz de o ruhla, samimiyetle, gayretle, inançla çalışıyoruz. Bu mücadelede hiçbir zaman makamın, unvanın, koltuğun peşinde olmadım. Benim için esas olan, milletimin onurunu, Eskişehir’in geleceğini savunmaktı. Birileri konuşurken biz koştuk, Birileri menfaat peşindeyken biz adaletin izinde yürüdük. Çünkü biliyorduk ki; bu ülke sevdayla, bu şehir inançla, bu dava yürekle taşınır! Her adımda, her zorlukta, her dönemeçte kalbimizde tek bir inanç vardı: “Türk milleti için, Eskişehir için, gelecek nesiller için…” Bugün burada, bu kongrede bir kez daha aynı inançla söz veriyorum: Ne olursa olsun, Türk’ün iradesine, milletin egemenliğine, vatanın bütünlüğüne sahip çıkmaya devam edeceğim. Çünkü ben bu davaya gönül verdim, Çünkü ben varlığını Türk varlığına adamış bir memleket evladıyım! Çünkü hepimiz biliyoruz: Teşkilatlar yönlendirilirse değil, yön verirlerse büyür. Bizim davamızın gücü de buradan gelir! Eskişehir teşkilatlarımız, bugüne kadar hiçbir zaman talimatla değil, milletin vicdanıyla, aklın ve yüreğin rehberliğiyle hareket etti. Şimdi önümüzde yeni bir yol, yeni bir dönem var. Bu il kongresi, sadece bir seçim değil; Eskişehir’in yeniden dirilişinin, Türk milliyetçiliğinin yeniden şahlanışının bir adımıdır. Bizim yolumuz açık, çünkü yönümüz belli: Millet, memleket ve Eskişehir’in geleceği! Ne diyor Yunus Emre; “Dervişlik olaydı taç ile hırka, biz de alırdık otuza kırka…” Ama o cümlede asıl mesele hırka değil; dürüstlük, ahlak, adanmışlık. Biz de bu yola çıkarken taç için değil, millet için, hırka için değil, hakkaniyet için yürüdük. Bizim gücümüz koltukta değil, vicdanda ve yüreklerde. Biz Yunus’un evlatlarıyız. Biz, hakikatte eğilmeden, rüzgâra dönmeden, doğruluğu namus bilen bir teşkilatız. Çünkü biliyoruz: Bir hareketin büyüklüğü, tabelasında değil; teşkilatının inancında, samimiyetinde, emeğinde gizlidir. Biz İYİ Parti teşkilatıyız, Gücün değil, hakkın yanında olduk. Korkunun değil, umudun sesi olduk. Birlikte yürürken kimseden menfaat beklemedik; çünkü biz menfaate değil, milletine inanan bir dava hareketiyiz. Bugün bu kongre, yalnızca bir seçim değil; yeniden dirilişin, yeniden inanmışlığın adıdır. Biz varız, çünkü inanıyoruz: Bu ülkenin kalbinde hâlâ iyilik var, adalet var, vicdan var ve o kalbin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir Kıymetli dava arkadaşlarım, Bu topraklarda makam geçicidir ama milletin hizmeti ebedidir. Biz, güce paraya tapmadık; boyun eğmedik, kul olmadık. Biz, Türk milletinin şanlı tarihine, Cumhuriyetimizin kutlu değerlerine, Atatürk’ün aydınlık yoluna sadakatle bağlı kaldık. Bugün bu kürsüden bir kez daha söylüyorum: Biz varız! Biz buradayız! Ve biz, hak için, halk için, Cumhuriyet için mücadele etmeye devam edeceğiz! Çünkü biz; iyi oynayanların değil, iyi olanların mutlaka bir gün kazanacağına inanan, kutlu bir davanın atsız neferleriyiz. Saygıdeğer Genel Başkanım, Ben sizden; cesaretin, vicdanın ve adaletin sadece birer kelime değil, birer duruş olduğunu öğrendim.Ben sizden, siyasetin bir makam değil, bir emanet olduğunu öğrendim. Ve ben sizden, bu emaneti taşırken baş eğmeden, doğru bildiğinden sapmadan yürümeyi öğrendim. Bugün burada, Eskişehir teşkilatımızın her bir ferdiyle birlikte o duruşun, o kararlılığın bir yansıması olarak karşınızdayız. Çünkü biz, inandığı yoldan dönmeyenlerin, menfaat yerine memleket diyenlerin, “önce millet, önce vatan” diyenlerin yolundayız. Teşkilatım adına söz veriyorum; İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığı olarak biz, sizin öğrettiğiniz o mücadele ruhunu, o tertemiz inancı son nefesimize kadar yaşatacağız. Sözlerime son verirken, Eskişehir İl Kongremizin öncelikle şehrimize, ardından da aziz vatanımıza hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Artık, iyi oynayanların değil; gerçekten iyi olanların kazandığı bir düzenin hâkim olmasını yüce Allah’tan temenni ediyorum. Ve buradan, huzurlarınızda bir kez daha, Saygıdeğer Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi; Talihi de, tarihi de değiştirmek için son nefesimize kadar mücadele edeceğimizi tüm samimiyetimle ve kararlılığımla yeniden beyan ediyorum. Hepinize katılımlarınız, destekleriniz ve inancınız için en içten teşekkürlerimi sunuyor; Kongremizin, partimize, milletimize ve Türkiye’ye hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Tanrı Türk’ü korusun! O zaten yücedir. Varlığımız, Türk varlığına armağan olsun! Ne mutlu Türküm diyene!" Tek listeyle gidilen İYİ Parti Eskişehir 4'üncü Olağan İl Kongresi’nde kongreye katılan 473 delegenin tamamının oyunu alan mevcut İl Başkanı ve İl Başkan Adayı Serdar Ulucan güven tazeleyerek tekrar İl Başkanlığına seçildi. Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluştu; Ahmet Aydın, Ayhan Denizli, Ayperi Vural, Ayşen İçinak, Ayten Yıldırım, Bahar Sandal, Burcu İmrek, Bülent Kocabaş, Canan Rüzger Temiz El, Cevat Aydoğdu, Dilek Buğrul, Ekrem Küçükbalaban, Engin Dik, Erol Alper Gürsoy, Erol Çankaya, Ersin Uysal, Fatma Gül Özcan, Halil İbrahim Cangöz, Halime Dönmez Karatay, Hamza Altuner, Hayati Yendi, Irmak Oktay Eroy, İlyas Yiğit, İsmail Hakkı Yılancı, İzzet Altın, Kani Ülkümen, Kerem Akyıl, Leyla Çam, Mehmet Ali Baysak, Mehmet Karayavuz, Mehmet Sevim, Metin Eyvaz, Mevlüt Küçük, Mukaddes Diker, Mustafa Uğur Günaydın, Nihat Turan, Oğuzhan Sak, Orhan Gökçe, Ramazan Bayraklı, Reşat Çobansoy, Salih Çetin, Salih Yıldırım, Sedat Taşdemir, Serdar Çiğdem, Serkan Akçalı, Tamer Toraman, Turgut Seliti, Yavuz Yıldırım, Yıldız Boz

Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Atatürk, Yaşasın Türk Milleti! Haber

Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Atatürk, Yaşasın Türk Milleti!

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığı Cumhuriyeti’nin 102’nci yılını ve Cumhuriyet Bayramını Valilik Meydanı’nda düzenlenen törenle kutladı. Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından bir konuşma yapan İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan şu ifadeleri kullandı; "Kıymetli hemşehrilerim, değerli Cumhuriyet sevdalıları, Saygıdeğer Eskişehirliler, Bugün burada, Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılını kutlamanın gururunu, onurunu ve heyecanını yaşıyoruz. Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil; bu milletin özgür iradesinin, inancının ve kararlılığının sembolüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, yokluklar içinde kazanılan bu büyük miras, bizlere sadece bir rejim değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi armağan etmiştir. Bizler, kadın–erkek omuz omuza, genç–yaşlı el ele; bu Cumhuriyetin ışığını daha da yükseğe taşımaya ant içmiş bir milletiz. Cumhuriyetimizi korumak, onu demokrasiyle taçlandırmak ve Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine taşımak, hepimizin ortak sorumluluğudur. İYİ Parti olarak; aklın, bilimin ve adaletin rehberliğinde, çağdaş, eşit ve özgür bir Türkiye için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlu olsun. Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve Cumhuriyetimizin kahramanlarını rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk, yaşasın Türk Milleti!"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.