SON DAKİKA
Hava Durumu

#Savunma Sanayi

Porsuk Haber Ajansı - Savunma Sanayi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Savunma Sanayi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çevremizdeki Devletler Kapasite Arttırmaya Devam Ediyor Haber

Çevremizdeki Devletler Kapasite Arttırmaya Devam Ediyor

CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, bugün parti genel merkezinde 2025 yılındaki milli savunma gündemleri ve 2026 yılına ilişkin hedeflere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Bağcıoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: “Çevremizdeki devletler veya devlet dışı oluşumlar kapasite arttırmaya devam ediyor. Yeni savunma sanayi ve Ege ile Akdeniz'de özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ve Yunanistan tarafından askeri ittifaklar ve iş birlikleri tesis ediliyor. Kuzeyimizde Ukrayna-Rusya Federasyonu savaşı, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de her an yaşanabilecek oldu bittiler, güneyimizde istikrar tesis edilememiş Suriye ve bu ülkede Türkiye'ye tehdidini devam ettiren oluşumlar risk ve tehdit seviyesini yükseltiyor. Son bir haftada İHA’ların gerek deniz, su altı gerek hava oluşturduğu tehdidi de daha yakından gördük, zaten takip ediyorduk. Türkiye olarak geçmişte de bu konuda değişik tecrübeler yaşamıştık. Bu çerçevede bu bütün tehdit ve gelişmeler doğrultusunda barışın yolu etkin caydırıcılık ve farkındalıktan geçiyor. Müteakip dönem bölgesel caydırıcılık açısından çok kritik olacak. Özetle savunma sanayisinde oyalanmaya, siyasi görüşe firma öncelemeye, liyakatsizliğe, kadrolaşmaya, adil olmayan rekabete, aynı işi farklı firmalara yaptırarak gayret harcamaya ayıracak vakit de yok, nakit de yok maalesef. Bu konuda ciddi bir düşünce tarzı ve yaklaşım değişikliğine ihtiyaç var.” “En önemli hususlardan biri, muvazzaf ve emekli personelin özlük ve sosyal hakları” 39’uncu Olağan Kurultay’da delegeler tarafından kabul edilen parti programındaki milli savunma ve güvenlik politiakalarını yedi maddede özetleyen Bağcıoğlu, şöyle devam etti: “Bizce vurgulanması gereken en önemli hususlardan biri, muvazzaf ve emekli personelin özlük ve sosyal hakları. Silahlara hayat veren, sistemlere hayat veren eğitimli, liyakat, aidiyeti yüksek personeldir. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelinin alım gücü gittikçe tüm meslek gruplarında olduğu gibi zayıfladı. Bütün emekli personel yoksulluk sınırının altında şu anda. Emekli astsubaylar açlık sınırının altında. Aynı şekilde uzman erbaşlarımız, emekli binbaşılarımız ve emekli devlet memurları açlık sınırında veya altında emekli maaşı alıyorlar. Yasal haklara rağmen uzman erbaşlar ve sözleşmeli erlerin kamuda istihdamı sağlanamadı. Bu konuda Türkiye Emekli Subaylar Derneği, Emekli Astsubaylar Derneği, Emekli Uzman Erbaşlar Derneği gibi derneklerin yoğun çabaları var. Biz bu derneklerin de taleplerinin dikkate alınmasını bekliyoruz. Muvazzaf personel için lojman yetersizliği, büyük şehirlerde kira krizleri, sosyal tesislerin yetersizliği ön plana çıkıyor. Kurumsal vefa duygusunun emekliler açısından zedelenmemesi lazım. Belki nicelik olarak sıkıntı olmaz ama nitelikli personelin TSK’yı, okulları, uzman erbaşlığı, sözleşmeli erliği tercih etmesinin önünde engel olmaması lazım. Bu motivasyonun sağlanması lazım. “Şehit aileleri ve gazilere ilişkin 18 kanun teklifi Meclis’te bekliyor” Şehit ailelerinin ekonomik ve sosyal sorunları devam ediyor. Gazilerin maaş ve özlük hakları yetersiz. Er gazilerin emsal maaş hakları sorunu hala çözülemedi. Sağlık hizmetlerine erişimde çok yaygın olmasa da sıkıntılar yaşanıyor. Değişik uygulamalar var. Ortez, protez için rapor alımı maksatıyla Ankara'ya kadar geliyorlar, burada beklemek zorunda. Yetkilendirilmiş hastane talebi yapmıştık değişik bölgelerde, bu hala yürürlüğe girmedi. İstihdam ve eğitim desteklerinde yetersizlik var. Ayrıca terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayan kahramanların durumu da hala gündeme getirilmedi. Bu konuda 18 kanun teklifi hazırlandı, TBMM gündeminde, komisyonda bekletiliyor. Bunun da bir an önce sisteme alınmasını, Genel Kurul’a indirilmesini bekliyoruz. Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı yerine, şehit aileleri ve gazilerin sorunlarının Milli Savunma Bakanlığı tarafından incelemesini, bu sorumluluğun Milli Savunma Bakanlığı tarafından devralınmasını bir kez daha hatırlatıyoruz. “Üç saniyelik bir imzayla yerle yeksan edilen askeri sağlık sistemi, aylar geçmesine rağmen tesis edilmedi” Askeri sağlık sistemi 2025 yılında gündeme getirdiğimiz en önemli konulardan biriydi. Üç saniyelik bir imzayla yerle yeksan edilen askeri sağlık sistemi, aylar geçmesine rağmen tesis edilmedi. Bu konudaki hassasiyetimiz sınırlı sayıdaki asker hastanesinin açılması değil, elbette geçmişten alınan derslerle, değişik revizyonlarla askeri sağlık sisteminin tüm basamaklarıyla teşkil edilmesi. Bu 2026 yılında da takip edeceğimiz bir husus. Geçtiğimiz yıl ocak ayında teğmenler ve idareci personel ihraç edilmişti. Burada beklentimiz, şu anda adli süreci devam eden, yargıda olan itiraz mekanizmasının işletilerek yargının, hukukun üstünlüğü çerçevesinde en uygun kararı vermesi. Mustafa Kemal'e bağlılıklarını ifade eden teğmenlerin yargıda adil bir şekilde durumlarının sonuçlanması. Savunma sanayinde CHP’nin politikası daima ileridir. Yapılan algı yönetimlerini dikkate almamak lazım. En ufak bir akamete uğratmak gibi bir niyet yoktur. Hatta yönetim hataları izale edilerek daha da ileri götürülecektir. Etkin, adil, denetlenebilir bir proje yönetimi ve kayırmacılıktan uzak personel yönetimi tesis edilecektir. Devam eden 3 bin savunma projesinin önceliklendirmesi ihtiyacını bir kere daha vurguluyorum. “Euro Fighter tedariki Genel Başkanımız Özel ve Sayın İmamoğlu'nun gayretleri çerçevesinde yürütüldü” Son 20 yılda 30 F16 tedariki, çevre devletler bu konuda gayretlerini arttırırken ciddi zafiyet yarattı. Ara çözüm olarak muharrip uçak ihtiyacı gündeme geldi. Bu konuda Euro Fighter Tayfun tedariki konusunda başta Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ve cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun gayretleri, muhatapları çerçevesinde yürütüldü ilk andan itibaren ve Euro Fighter Tayfun süreci başladı. Bunu destekliyoruz ve takip ediyoruz. Bir an önce bu çözümün realize edilmesini bekliyoruz. S400 tedariki hala değerlendirilen ve S400-F35 bilmecesi devam eden bir süreç. Bu konuda Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın görüşlerinin alınıp ne bir büyükelçinin telkinlerine ne de algı yönetimine mahal verilmeksizin bir an önce karar verilip siyasi sorumluluğunu alınarak yola devam edilmesi gerekiyor. F16 Block 70 tedarik süreci ön ödeme yapılmasına rağmen Sayın Milli Savunma Bakanı, ‘Bir sıkıntı yok. Halledilecek’ dedi. Bunun da bir an önce çözülmesini bekliyoruz. “Kaan MMU’ya yönelik tüm gayretleri destekliyoruz” Kaan MMU semalarda teknolojik ve harekat bağımsızlığımızın sembolü. Kaan MMU’ya yönelik tüm gayretleri destekliyoruz. Milli motor konusunda da gerekli işlemlerin mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını bekliyoruz. Burada gerçekçi hedeflerin ortaya konması lazım. Gerçekçi hedefler ortaya konmadan şeffaf bir şekilde, daha sonra ortaya çıkan bilgiler halkta güven bunalımı yaratıyor ve umutsuzluk yaratıyor. Dolayısıyla bu konudaki bilgilendirmelerin gerçek zaman planlarına göre yapılması lazım. ANKA-3 ve Kızılelma uçak sistemleri bir an önce geliştirilip envantere dahil edilmeli. F35'ler için tedarik imkan ve kabiliyetleri araştırılmalı ve gerekli girişimlerde bulunmalı. Hava savunması ve alçak irtifa tehditleri, son dönemde yaşanan İHA sızma girişimleri veya sızmalarıyla da gündeme geldi. Çelik Kubbe’nin emsalleri yıllar önce tesis edilmişken çevre devletlerde, 1990’larda başlayan birtakım girişimlerin istenen seviyeye gelmemesi ve 2024 yılında bütünlük içinde bir projenin gerçekleştirilmesi planları başladı. Bunda geç kalındı ama bir an önce sonuca ulaşmasını bekliyoruz. Bu projeyi de sonuna kadar destekliyoruz. “TF-2000 projesinin 30 yıl gecikmeyle başlaması önemli bir kayıp ama bir an önce sonuçlandırılmasını bekliyoruz” TF-2000 projesinin 30 yıl gecikmeyle başlaması önemli bir gecikme, kayıp ama bir an önce sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Dikey İHA projeleri şu anda devam ediyor. Bunların da Deniz Kuvvetleri gemilerinde önemli bir harekat kabiliyeti kazandıracağına inanıyoruz. TCG Anadolu'nun harekat potansiyeli denizden ve havadan güç aktarımı şeklinde oluyor. Bunu desteklemek için nakliye helikopteri tedariki çok önemli. TCG Akhisar’ın Romanya'ya satılmasıyla ilgili çeşitli defalar gündeme getirdik. Bizce kuvvet hedefleri gerçekleşmeden gemilerin ihraç edilmesi uygun bir hal tarzı değil. Eş zamanlı olarak ihraç edilecek gemilerle milli gemiler üretilebilir. İnsansız hava, deniz ve su altı sistemleri modern savaşın oyun değiştirici unsurları haline geldi. Rusya-Ukrayna Savaşı'nda elde edilen tecrübeler insansız sistemlerin her geçen gün yeni taktiklerle kullanıldığını gösteriyor. Hava sahamıza izinsiz giren İHA’lar nedeniyle hava trafiği aksadı. Uçaklar değişik meydanlara saptırılmak zorunda kaldı. Bu da tehdidin ekonomiye etkisini de ciddi bir şekilde gösteriyor. Mevcut radar ve savunma sistemleri tüm dünyada küçük alçak irtifa, düşük iz bırakan düşük radar kesit alanlı İHA’ları, droneları tespit etmekte zorlanıyor. “Popülist, iç politikaya hizmet eden, operasyonel karşılığı şu an için olmayan projelere kaynak tahsisi kesilmeli” Geçen hafta gündeme gelen Rus denizaltısının Ukrayna insansız su altı araçlarıyla kurulması hadisesi var. Yakın tarihte veya modern deniz harp tarihinde bu ilk su altı drone saldırısı olarak kayda geçiyor. Yüz milyonlarca dolar değerindeki balistik füze atma kabiliyetine sahip bir denizaltıya zarar verdiriliyor, ucuz bir otonom sistem sayesinde. Bu da gerginlik ve harp durumunda deniz üsleri, kritik tesislerin ne denli savunmasız olacağı yönünde açık bir mesaj. Bu süreçte daha önce maalesef C-130 kazasında da belirttiğimiz gibi, eksik bilgiye dayalı yorumlar kamuoyunda bilgi kirliliği yaratıyor. Süreçte sadece Milli Savunma Bakanlığı açıklamaları önemli. Başka bakanlık veya kurumların bu konudaki bilgilerini Milli Savunma Bakanlığı ile paylaşması uygun olacak. Çünkü aksi takdirde devlet içinde değişik kurumların değişik açıklamalar yaptığı izlenimi oluşuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moralini zedeleyen üsluptan kesinlikle kaçınılmalı. Savunma sanayi üretiminde tehdit temelli ve sonuç odaklı bir paradigma değişikliğine gidilmelidir artık. Popülist, iç politikaya hizmet eden, operasyonel karşılığı şu an için olmayan projelere kaynak tahsisi kesilmeli. Aksungur ve Akıncı taktik İHA'larıyla üzerlerine modern radarlar, milli imkanlarla geliştirilen ve İHA'ları tespit etme kabiliyeti sahip monte edilmiş olarak havadan ihbar kontrol uçaklarımız desteklenmeli. Sadece askeri, ekonomik tedbirler değil, toplumun da bir kriz durumuna karşı, olası gelişmelere karşı dirençliliğinin arttırılması, farkındalığının arttırılması gerekiyor. Ayrıca kritik tesislerin denizden güvenliğinin sağlanması gerekiyor. “Siyasi otoritenin emri vermesinde bir gecikme varsa bunu da düzeltici tedbirler alınmalı” Tedbirler etkinlikle ve ivedilikle alınmalı, zafiyet gösterilmemeli, caydırıcılık sağlanmalı. Bu durumdan fayda sağlamaya çalışacak devlet veya devlet dışı oluşumlara fırsat verilmemelidir. Burada İHA’lar gibi, insansız deniz araçları da önemli. Bunun yanında İHA teknolojisinde özel ve resmi firmalarımız tarafından gerçekten Avrupa'da liderlik pozisyonundayız. Ama insansız deniz araçlarında maalesef bu seviyeye ulaşılmadı. Bunların da İHA’da olduğu gibi dünyadaki gelişmeleri takip ederek dünya standartlarında, dünya pazarında yer alacak insansız deniz araçları üretmesi konusunda gayretlerini arttırmaları gerekiyor. Son İHA olayı, Milli Savunma Bakanlığımızın belirttiği gibi kontrolden çıkma olabilir, taciz veya reaksiyon ölçme olabilir, üçüncü devletler tarafından bir provokasyon olabilir, istihbarat keşif veya reaksiyon ölçme olabilir. Hangi ülkeden, hangi devletten, hangi maksatla atıldığından bağımsız olarak bizim ivedilikle dersler almamız lazım, önümüze bakmamız lazım. Burada siyasi karar verme süreci de önemli. Bizim anladığımız açıklamalardan ve tespit ettiğimiz havadan erken ihbar sistemlerimiz vasıtasıyla İHA’nın tespit edildiği, NATO ile eş zamanlı bilgi paylaşımı yapıldığı, alarm reaksiyon uçaklarının kaldırıldığı ve daha sonra etkisiz hale getirildiği. Bunu mutlaka ilgili kurumlar değerlendiriliyordur ama angaje olma sürecinde eğer siyasi otoritenin emri vermesinde bir gecikme varsa bunu da düzeltici tedbirler alınmalı. “Hava kuvvetlerinin uçuş ve bakım personelinin sürdürülebilirliği sağlanmalı” Maalesef 11 Kasım günü, 20 kahraman evladımızı kaybettiğimiz C-130 kazası meydana geldi ve hepsini rahmetle anıyorum. İletişim konusunda sıkıntılar oldu. Şehitlerimizin isimleri, ailelerine haber verilmeden açıklandı. Duyuruların değişik kurumlar tarafından değil, Milli Savunma Bakanlığı tarafından tek elden yapılmasında fayda var. Kara kutunun TUSAŞ'ta incelenmesine devam ettiğini biliyoruz. Açıklamaların yapılacağını değerlendiriyoruz. Hava kuvvetlerinin uçuş ve bakım personeli gerçekten fedakarca görev yapıyor. Personel özlük ve sosyal hakları kapsamında bu personelin sürdürülebilirliğinin sağlanması, mecburi hizmetleri bitip daha sonra sivil hava yolları veya kuruluşlara geçişlerinin engellenmesi için özlük ve sosyal haklarının da iyileştirilmesi gerekiyor. Bugün Sarıkamış şehitlerini rahmet ve minnetle anıyoruz. 111 yıl önce Türk askerinin fedakarlığını, her hal ve şartta verilen emirleri yerine getirme kararlılığı neticesinde kaybettiğimiz askerlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.”

Savunma Sanayisine Güçlü Adım Korel A.Ş ve Roketsan'dan Stratejik İş Birliği Haber

Savunma Sanayisine Güçlü Adım Korel A.Ş ve Roketsan'dan Stratejik İş Birliği

Eskişehir Sanayi Odası (ESO) üyesi Korel A.Ş., savunma sanayi alanındaki yatırımlarını güçlendirmeye devam ediyor. Türkiye’nin önde gelen savunma sanayi kuruluşlarından Roketsan ile imzalanan stratejik iş birliği protokolü, hem bölge sanayisi hem de ülke savunma teknolojileri açısından önemli bir adım olarak dikkat çekiyor. Protokol törenine, Korel A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serdar Korkmaz ve Roketsan yetkilileri katıldı. Törende, savunma sanayisine yönelik çeşitli alanlarda ortak projeler geliştirilmesi, teknoloji paylaşımı sağlanması ve yerli üretim kapasitesinin artırılması yönünde mutabakat sağlandı. Korel A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serdar Korkmaz, imza töreninde yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını azaltmak ve yerli-milli üretimi desteklemek amacıyla çıktığımız bu yolda, Roketsan gibi alanının lideri bir kurumla iş birliği yapmaktan büyük gurur duyuyoruz. Bu protokol, sadece iki kurum arasında değil, aynı zamanda Türkiye’nin teknolojik gücünü artıracak bir iş birliğinin başlangıcıdır.” Anlaşma kapsamında Korel A.Ş., savunma sanayisine yönelik elektronik sistemler, ileri malzeme çözümleri ve üretim altyapısı ile Roketsan’ın stratejik projelerine katkı sunacak. Projelere dair detaylar ilerleyen süreçte kamuoyu ile paylaşılacak. ESO üyesi firmaların ulusal ölçekteki bu tür stratejik iş birlikleri, hem Eskişehir sanayisinin kabiliyetlerini ortaya koyması hem de ülkemizin savunma teknolojilerinde yerlileşme vizyonuna katkı sağlaması açısından büyük önem taşıyor.

Havacılık ve Savunma Sanayi İhracatı Artmaya Devam Ediyor Haber

Havacılık ve Savunma Sanayi İhracatı Artmaya Devam Ediyor

Eskişehir, havacılık ve savunma sanayisindeki başarılarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Eskişehir’in Türkiye’de en fazla ihracat yapan üçüncü il olduğunu vurguladı. 2024 yılında kent sanayisi tarafından 514 milyon dolarlık havacılık ve savunma ürünü ihraç edildiğini belirten Küpeli, 2030 hedeflerinin yıllık 1 milyar dolar olduğunu açıkladı. Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan 2024 yılı ihracat rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eskişehir’den 1 milyar 577 milyon dolarlık toplam ihracat gerçekleştirildiği belirten ve sektörel bazdaki ihracatın durumunu değerlendiren Başkan Nadir Küpeli, “Dünyadaki zorlu ekonomik koşullara rağmen ihracatımızdaki artış sürüyor. Özellikle bizim için büyük önem arz eden gelişmiş ülkelerdeki hedef pazarlarımızda yaşanan durgunluktan etkilen sekte, ülke olarak ihracatımızı arttırmaya devam ediyoruz. Özellikle yüksek teknoloji alanındaki en zorlu alan olan havacılık ve savunma sanayi alanında Eskişehir sanayisinin ihracatı artmaya devam ediyor” dedi. İhracatımız yüzde 18 artışla 514 milyon dolar oldu Havacılık ve savunma sanayisindeki ihracat artışına dikkat çeken Başkan Küpeli, “TİM verilerine göre 2023 yılında 436 milyon dolar olan havacılık ve savunma sanayi ihracatımız 2024 yılında yüzde 18 artışla 514 milyon dolara çıktı. Bu rakam yıllık toplam ihracatımızın %33’ünün havacılık sektöründen yapıldığını gösteriyor. Havacılık sektöründeki kuruluşlarımız dünyanın önde gelen en büyük sivil ve askeri havacılık firmalarına başarıyla üretim yapmaya devam ediyorlar. Her geçen yıl hem ihracatımız artıyor hem de üretilen parça ve iş sayısı büyük bir hızla artıyor. Eskişehir’deki özellikle havacılık sanayiindeki gelişmiş ana ve yan sanayi ilişkisi, nitelikli ve kalifiye işgücü, gelişmiş makine ve ekipman alt yapısı, eğitim kurumlarının varlığı bu alandaki yeni yatırımlar konusunda Eskişehir’in öne çıkmasında büyük rol oynuyor” diye konuştu. Eskişehir en fazla ihracat yapan 3’üncü il Eskişehir’in havacılık ve savunma sanayisinde en fazla ihracat yapan 3’üncü il olduğunu söyleyen Başkan Küpeli, “Eskişehir, havacılık ve savunma sanayiinde ülkemizde en çok ihracat yapan iller olan Ankara ve İstanbul’dan sonra üçüncü ilimiz olarak sıralamada yer alıyor. Bu üç ilimiz Türkiye’nin savunma sanayi ve havacılık sektöründeki toplam ihracatının %90’ını gerçekleştiriyorlar. Eskişehir OSB’ye havacılık ve savunma sanayi alanında yatırım yapmak isteyen, yüksek teknoloji getiren firmalarla görüşmelerimiz sürüyor ve onlara her zaman öncelik tanıyoruz. İhracattaki ve yeni yatırımlardaki artış temposunun bu şekilde devam etmesi durumunda 2030 yılında Eskişehir’den yılda en az 1 milyar dolarlık havacılık ve savunma sanayi ürünü ihracatının gerçekleştirileceğini öngörmekteyiz” dedi.

Yankı Bağcıoğlu: "Türkiye Bu Yarışta Geri Kalmamalı!" Haber

Yankı Bağcıoğlu: "Türkiye Bu Yarışta Geri Kalmamalı!"

Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, dünya genelinde hız kazanan silahlanma yarışına ve Türkiye'nin savunma sanayisindeki durumuna ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Bağcıoğlu, hem ulusal güvenlik hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından savunma bütçesi ve ihracat hedefleri konusunda daha kararlı ve vizyoner bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini belirtti. Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Dünyada ve çevremizde hızla tırmanan bir silahlanma yarışı var. Bu yarışta Türkiye'nin aldığı önlemler yeterli mi? Bu soruyu sormak ve gerçekçi yanıtlar aramak zorundayız. Avrupa Savunma Ajansı tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan AB savunma harcamalarına yönelik yıllık raporu incelediğimizde, bölgemizdeki durumun ne kadar ciddi olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Örneğin, Yunanistan savunma harcamalarına en fazla kaynak ayıran AB ülkelerinden biri konumunda. 2023 yılında gayrisafi yurtiçi hasılasının (GDP) %2,8'i kadar bir savunma harcaması yapan Yunanistan, bu oranla AB ülkeleri arasında 4. sırada yer alıyor. Daha dikkat çekici olan ise listenin ilk üç sırasında yer alan ülkelerin, Rusya ile doğrudan sınırları bulunan Polonya, Litvanya ve Estonya olması. Yunanistan'ın NATO üyesi ülkeler ile çevrili olmasına rağmen bu kadar yüksek bir bütçeyi savunmaya ayırması, ülkenin tehdit algılamasının NATO'nun ve uluslararası sistemin genel tehdit algılamalarından farklı bir yerde konumlandığını açıkça gösteriyor. Bu tablo, Türkiye için de önemli bir ders niteliğinde olmalıdır. Sadece komşularımızın savunma harcamalarını analiz etmekle kalmamalı, aynı zamanda Türk Savunma Sanayii'nin performansını da gerçekçi bir şekilde masaya yatırmalıyız. 2023 yılı için 6 milyar dolar ihracat hedefi koyan sektör, yılı 5,54 milyar dolar ile hedefin altında kapattı. 2024 yılı için ise uzun bir süre net bir hedef açıklanmadı. Ekim ayının sonunda yayınlanan 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na göre 2024 yılı için 6,6 milyar dolar ihracat tahmini yapılmıştı. Ancak, Kasım ayı itibarıyla toplam ihracat 5,761 milyar dolara ulaşabildi. Bu rakamlar, 6,6 milyar dolarlık hedefin tutturulabilmesi için Aralık ayında Ekim ayı rekorunun (820 milyon dolar) üzerine çıkılması gerektiğini gösteriyor. Böylesine stratejik bir sektörde, yılın başında hedef belirleyemeyen, belirlediği hedeflere ise ulaşamayan bir Savunma Sanayii Başkanlığı'nın varlığı kabul edilemez. Matematik, yalan söylemez. Bu rakamlar bir başarı değil, gerçeğin ta kendisidir. Türk savunma sanayii, çok daha yüksek ihracat hacmine ulaşabilecek potansiyele sahiptir. Ancak bunun için daha güçlü bir vizyon, daha kararlı bir liderlik ve savunma sanayimize verilen desteğin daha fazla artması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki savunma sanayii sadece ulusal güvenliğimizin değil aynı zamanda ekonomik büyümemizin ve bağımsızlığımızın da temel taşlarından biridir. Bu nedenle, Türk savunma sanayii hak ettiği değeri görmeli, uluslararası rekabet gücünü artıracak stratejik adımlar hızla atılmalıdır. Ayrıca, milli savunma politikalarımızda şeffaflık, hesap verebilirlik ve sürdürülebilirlik ilkeleri ön planda tutulmalıdır. “dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.