SON DAKİKA
Hava Durumu

#Sağlık

Porsuk Haber Ajansı - Sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İl Müdürü Bildirici’den Kurban Bayramı Mesajı ve Sağlıklı Beslenme Uyarısı Haber

İl Müdürü Bildirici’den Kurban Bayramı Mesajı ve Sağlıklı Beslenme Uyarısı

Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda tüm sağlık çalışanlarının ve vatandaşların bayramını kutlayarak, bu özel günlerin sağlık içinde, sevdiklerimizle birlikte, huzurla geçmesini temenni etti. Bayram süresince sağlıklı beslenme, hijyen kuralları ve güvenli et tüketimi konusunda da önemli uyarılarda bulundu. “Bayramlar; birlik, beraberlik ve dayanışma duygularının yoğunlaştığı, ailemiz ve sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz özel günlerdir. İslam dininin önemli vecibelerinden biri olan kurban ibadetinin yerine getirildiği bu mübarek Kurban Bayramı’nın milletimize sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum” ifadelerini kullanan Bildirici, özellikle et tüketiminin yoğunlaştığı bu dönemde dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Hijyen uyarısı: “Kesim alanları temiz ve kontrollü olmalı” Kurban kesim işleminin çevre ve halk sağlığını tehdit etmeyecek şekilde, belirlenen kesim alanlarında yapılması gerektiğini belirten İl Sağlık Müdürü Bildirici, şu uyarılarda bulundu: “Kesim yapılacak alanların hijyen kurallarına uygun olması son derece önemlidir. Gerek kesim öncesi, gerekse sonrasında kullanılan aletlerin temizliği, personelin el hijyeni ve çevreye kan, atık ve artıkların yayılmaması halk sağlığı açısından hayati önem taşımaktadır. Kesim işlemleri sırasında maske, eldiven gibi koruyucu ekipmanların kullanılması da önerilmektedir. “Tek tip değil, beş besin grubuyla dengeli beslenin” Bildirici, bayram süresince öğünlerde yalnızca ete ağırlık verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, süt ve süt ürünleri, sebzeler, meyveler, tahıllar ve baklagiller gibi beş ana besin grubunun dengeli bir şekilde tüketilmesinin önemini belirtti. “Yeni kesilen et hemen tüketilmemeli” Yeni kesilmiş hayvan etinin dinlendirilmeden tüketilmesinin sindirim sorunlarına yol açabileceğini belirten Bildirici, “Özellikle mide rahatsızlıkları olan bireyler, eti en az 24 saat dinlendirdikten sonra tüketmelidir” dedi. Etin yanına sebze, salata ve yoğurt önerisi Kurban etlerinin C vitamini ve kalsiyum açısından yetersiz olduğunu hatırlatan İl Sağlık Müdürü, “Etin yanında taze sebzeler, meyveler, salata, ayran veya yoğurt gibi tamamlayıcı besinler tüketilmelidir. Bu hem besin çeşitliliği sağlar hem de demir emilimini artırır” ifadelerini kullandı. “Etler küçük parçalara ayrılmalı, doğru koşullarda saklanmalı” Etlerin büyük parçalar halinde değil, birer yemeklik porsiyonlar hâlinde hazırlanarak buzluk ya da derin dondurucuda saklanması gerektiğini vurgulayan Bildirici, çözündürme işleminin de buzdolabında yapılmasını önerdi. “Kavurma kendi yağında pişirilmeli, kızartmalardan kaçınılmalı” Bayram sofralarının vazgeçilmezi olan kavurmanın da sağlıklı yöntemlerle hazırlanması gerektiğini belirten Bildirici, “Kuyruk yağı veya tereyağı eklenmeden, kendi yağıyla ve kısık ateşte pişirilmesi daha sağlıklıdır. Kızartma yönteminden mümkün olduğunca uzak durulmalı, haşlama, ızgara veya fırında pişirme tercih edilmelidir” dedi. Sakatat ve aşırı et tüketimi konusunda uyarı Kurban Bayramı'nda sakatat tüketiminin arttığına dikkat çeken Bildirici, kolesterol yüksekliği olan bireylerin ve kalp-damar hastalığı riski taşıyanların sakatattan uzak durmaları gerektiğini belirtti. Ayrıca, aşırı et tüketiminin sindirim sistemini zorlayabileceğini ve porsiyon kontrolünün önemini vurguladı. Günde 4-5 porsiyon sebze-meyve ve 30 dakika yürüyüş önerisi Beslenmede lifli gıdalara ve su tüketimine özen gösterilmesi gerektiğini belirten Bildirici, “Sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlıktan korunmak için sebze, meyve ve kuru baklagiller tüketilmeli; imkan dahilinde günde en az 4-5 porsiyon sebze-meyve yenilmelidir. Ayrıca, bayram boyunca kilo kontrolünü sağlamak ve sindirimi desteklemek adına günde en az 30 dakika yürüyüş yapılmalıdır” dedi. İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici açıklamasını, “Bu duygu ve düşüncelerle tüm vatandaşlarımızın Kurban Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyor, sağlık, huzur ve mutluluk dolu bir bayram geçirmelerini temenni ediyorum” sözleriyle tamamladı.

Her Gün En Az 10 Bin Adım Atmayı İhmal Etmeyin Haber

Her Gün En Az 10 Bin Adım Atmayı İhmal Etmeyin

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Bilge “Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü” dolayısıyla, hareketsiz yaşamın zararlarına dikkat çektiği bilgilendirici bir açıklamada bulundu. Prof. Dr. Uğur Bilge açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü, fiziksel aktivitenin sağlık üzerindeki olumlu etkilerine çekmek ve bireyleri hareketsiz yaşamın zararlarına karşı bilinçlendirmek amacıyla her yıl 10 Mayıs’ta kutlanır. Obezite bir hastalıktır ve dünya çapında 1 milyardan fazla kişiyi etkilemektedir. Obezite oranları artarken, zayıf kişi sayısı çoğu ülkede azalmış ve artık dünya ülkelerinin üçte ikisinde obezite oranı zayıflardan daha yüksek hale gelmiştir. Modern yaşam tarzı, daha az hareket etmeye ve masa başında geçirilen uzun saatlere yol açar ve sağlıksız beslenme ile obezite başta olmak üzere hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. Hareketsizlik nedeniyle ortaya çıkan obezite; kalp hastalıkları, tip 2 diyabet, hipertansiyon, çeşitli kanserler ve psikolojik sorunlar gibi ciddi sağlık problemleriyle ilişkilidir. Yaşınıza ve kilonuza uygun egzersizler belirlemek ve bunu hayatınız boyunca sürdürmek sizi sağlık risklerinden korur ve hem fiziksel hem ruhsal iyilik hali sağlar. Hayatınıza katacağınız düzenli egzersizler çocuklarınıza ve sevdiklerinize de örnek olarak onların da sağlığına katkı sağlar. Bunun için günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş yapın, asansör yerine merdiven kullanın, araç yerine yürümeyi tercih edin, iş yerinde veya evde kısa egzersiz molaları verin, aktif yaşamı ailece alışkanlık haline getirin, sağlıklı ve dengeli beslenmeyi ihmal etmeyin. Egzersiz önerileri için illerdeki Sağlıklı Hayat Merkezlerinden bilgi alabilirsiniz. Unutmayın hareket etmek sadece fiziksel değil, zihinsel sağlığımız için de etkili ve maliyetsiz bir tedavidir. 10 Mayıs Pazar günü sevdiklerinizle birlikte plan yapın ve açık havada yürüyüşe çıkın, hayatınıza hareket katın. Sağlığınızı korumak için her gün en az 10 bin adım atmayı ihmal etmeyin.”

Veteriner Hekimler Emeğinin Karşılığını Alamıyor! Haber

Veteriner Hekimler Emeğinin Karşılığını Alamıyor!

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Dünya Veteriner Hekimler Günü’nde veteriner hekimlerin kamuda “eşit işe eşit ücret” ve özlük hakları taleplerini gündeme taşıdı. Milletvekili Sarıbal, geçtiğimiz yıl yayımlanan Veteriner Biyolojik Ürün ve Hayvan Tanımlama Araçlarının Bedelleri ile Uygulama Ücretlerinin Tahsiline İlişkin Tebliğ’in uygulanmasında ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, veteriner hekimlerin emeğinin karşılığını alamadığını vurguladı. Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulunan Sarıbal, ödenmesi gereken uygulama ücretlerinin aylık periyotlarla, her ayın belli bir gününde ve gecikmeksizin ödenmesi ve veteriner hekimlerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini söyledi. Sarıbal,  “Yayımlanan Tebliğ ile veteriner biyolojik ürünler ve hayvanların tanımlanmasında kullanılan tanımlama araçlarının uygulanması sonucu hayvan sahipleri veya bakıcıları tarafından ödenen ürün bedelleri ile uygulama ücretlerinin, tarımsal desteklemelerden kesinti ya da döner sermaye işletmeleri üzerinden ödeme yoluyla yapılması belirlenmiştir. Ancak uygulamaya dair izlenen yol; uygulayıcı veteriner sağlık çalışanlarını mağdur ederken, ödemelerini alamamalarına sebep olmakta ve hukuka aykırı bir süreç yaşanmaktadır. Ödenmesi gereken ücret; personelin hak etmiş olduğu ücret olup, mahsuplaşma hususu üretici ile kamu otoritesi arasında olan bir durumdur. Mahsuplaşmanın geciktirilmesinden doğan mali yükün uygulayıcılara yansıtılması kabul edilemez” diye konuştu. Aşı uygulama ücretlerinin üreticiler tarafından 10 gün içinde Bakanlık ilgili birimlerine yatırılmasına ve aradan aylar geçmesine rağmen tam ve düzenli olarak yapılmayan ödemelerin de döner sermaye işletmelerinde bekletildiğini, bu konuda da açıkça suç işlendiğini ifade eden Sarıbal, “Tarım Orkam Sen’in hazırladığı rapora göre ‘el emeği’ olan uygulama ücretlerinin ödenmesine dair usulün değiştirilerek 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda öngörülen hayvan hastalıkları tazminatının ödenmesine benzer bir usul belirlenmesi, ödemelerin her ayın belli bir gününde olacak şekilde düzenli bir periyoda bağlanması gerekmektedir. Ayrıca, Tebliğ’ in 6. Maddesinin 9. Fıkrasında belirlenen usul, TÜRKVET sisteminde değiştirilmiştir. Ancak sistemdeki değişikliğe rağmen Tebliğin ilgili bölümü için değişiklik yapılmamış olup, Tebliğ’in sistemde yapılan değişikliğe uygun şekilde değiştirilmesi gerekmektedir” dedi.  VETERİNER HEKİMLER SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI’NA DAHİL EDİLMELİ Milletvekili Sarıbal ayrıca “Sağlık Hizmetleri Sınıfı” çalışanları arasında yer alan veteriner hekimlerin; sağlık çalışanlarına tanınan tüm özlük ve parasal haklardan yararlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini de söyledi. Veteriner hekimlerin, “Sağlıkta Şiddet Yasası” olarak bilinen 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 12. maddesine eklenen cezai yaptırımlar kapsamına alınmasının önemine değinen Sarıbal, “Veteriner hekimler, görevleri gereği sahada risk altında çalışmakta, ancak ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ kapsamı dışında bırakıldıkları için ciddi bir adaletsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Bu eşitsizliğin giderilmesi, 657 sayılı Kanun’un 36. maddesi kapsamında yer alan tüm sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri personelinin korunması adına, yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması zorunludur. Sağlık Bakanlığı dışındaki bakanlık ve birimlerde görev yapan veteriner hekimlerin de sağlık hizmetleri sınıfına tanınan haklardan eksiksiz yararlandırılması gerekmektedir. Veteriner hekimlerimizin haklı taleplerinin yanında olduğumuzu, bu konuda üzerimize düşen her türlü girişimi yapacağımızı bir kez daha ifade ediyor, tüm veteriner hekimlerimizin gününü kutluyorum” ifadelerini kullandı.  

Doç. Dr. Yaşar Bildirici: "Kalp Sağlığınızı Koruyun!" Haber

Doç. Dr. Yaşar Bildirici: "Kalp Sağlığınızı Koruyun!"

Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, 14-20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, 14-20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Dünyada, 20. yüzyılın başından itibaren eğitim, sağlık ve ekonomi alanlarında yaşanan gelişmeler sayesinde doğuşta beklenen yaşam süresi artmış, buna paralel olarak yaşlı nüfus oranı da yükselmiştir,” dedi. Bu durumun bulaşıcı olmayan hastalıkların görülme sıklığını artırdığını vurgulayan Doç. Dr. Bildirici, özellikle kalp ve damar hastalıklarının bu hastalık grubunun başında geldiğini belirtti. Dünya genelindeki ölümlerin yaklaşık %75’inin bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklandığını ifade eden Bildirici, “Kalp krizleri ve inmeler başta olmak üzere kalp damar hastalıkları, tüm ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Her yıl 18,6 milyondan fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olan bu hastalıklar, dünyanın bir numaralı ölüm nedenidir,” dedi. Bu ölümlerin üçte birinin 70 yaş altında gerçekleştiğine dikkat çeken Bildirici, bunun ‘erken ölüm’ açısından büyük bir risk taşıdığını belirtti. “Dünya genelinde 300 milyondan fazla kişi kalp hastalığı ile yaşamakta, 2 milyardan fazla kişi ise kalp hastalığı riski taşımaktadır,” diyen Bildirici, bu durumun küresel ölçekte ciddi bir halk sağlığı problemi olduğuna işaret etti. Türkiye'de ki duruma da değinen Doç. Dr. Bildirici, “TÜİK'in 2022 yılı verilerine göre, Türkiye’deki ölümlerin %35,4’ü dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Bu da yaklaşık her üç dakikada bir kişinin kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiği anlamına gelmektedir,” şeklinde konuştu. Kalp damar hastalıklarının önlenebilirliğine dikkat çeken Bildirici, “Yapılan bilimsel araştırmalar, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin %80’inin tütün kullanımı, sağlıksız beslenme, hareketsizlik, obezite ve diyabet gibi kontrol edilebilen risk faktörlerinden kaynaklandığını göstermektedir. Bu nedenle sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi hayati öneme sahiptir,” dedi. Sağlık Bakanlığı tarafından bu konuda sürdürülen çalışmalardan da bahseden Bildirici, “On İkinci Kalkınma Planı ve 2024-2028 Stratejik Plan çerçevesinde, sağlıklı yaşam tarzının teşvik edilmesi ve bulaşıcı olmayan hastalık risklerine karşı koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi hedeflenmektedir,” ifadelerini kullandı. Bu kapsamda geliştirilen Hastalık Yönetim Platformu hakkında bilgi veren Bildirici, “Bakanlığımız tarafından geliştirilen bu online sistem ile aile hekimleri; kronik hastalıkları taramakta, erken teşhis edilen hastalıkları düzenli bir şekilde izlemekte ve bireylerin fonksiyon kaybı ya da engellilik gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşmasını önlemeye yönelik önemli bir adım atılmıştır,” dedi. Kalp sağlığında bireysel farkındalığın da en az sağlık hizmetleri kadar önemli olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yaşar Bildirici, “Kişinin kendi kalp sağlığı hakkında bilgi sahibi olması ve aile hekiminden alacağı danışmanlık doğrultusunda gerekli önlemleri alması, kalp hastalıklarının önlenmesinde oldukça etkilidir,” şeklinde konuştu. Son olarak kalp sağlığını korumak için önerilerde bulunan İl Sağlık Müdürü Bildirici şu uyarılarda bulundu: Sağlıklı beslenin. Fiziksel olarak aktif olun. Stresle başa çıkmayı öğrenin. Tütün ve tütün ürünlerinden uzak durun. Aile hekiminizi düzenli olarak ziyaret edin ve sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin. “Kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin %80’inin, sadece sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenerek önlenebileceğini unutmayın!” diyerek sözlerini tamamladı.

İl Sağlık Müdürü Bildirici'den Parkinson Hastalığı Uyarıları Haber

İl Sağlık Müdürü Bildirici'den Parkinson Hastalığı Uyarıları

 Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, Dünya Parkinson Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, Dünya Parkinson Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında; “Parkinson hastalığı, beyin hücrelerinin dejenerasyonu yani işlev kaybı ve hücre ölümü ile ortaya çıkan nörolojik bir hastalıktır,” dedi. Bu hastalıkta beyinde dopamin isimli molekülü üreten sinir hücrelerinin kaybının söz konusu olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bildirici, bunun sonucunda hareketlerde yavaşlama, titreme ve denge kayıpları gibi belirtilerin ortaya çıktığını ifade etti. Ayrıca hastalığın, yıllar öncesinden uyku bozuklukları ve kabızlık gibi belirtilerle başlayabildiğini söyledi. “Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen nörolojik hastalık olan Parkinson Hastalığı, özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır,” diyen Bildirici, 50 yaşından önce başlamasının oldukça nadir olduğunu kaydetti. Erkeklerde kadınlara oranla yaklaşık iki kat daha sık görüldüğünü belirtti. Türkiye’de yapılan “Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı” çalışmasına değinen Doç. Dr. Bildirici, 15 yaş üstü nüfusta Parkinson sıklığının binde 3, 65 yaş üstü bireylerde ise yüzde 2 olduğunu aktardı. Parkinson hastalığının temel belirtilerini sıralayan Bildirici, “İstirahat halinde titreme (tremor), hareketlerin yavaşlaması (bradikinezi), kaslarda sertleşme (rijidite) ve ayakta durma dengesinin bozulması (postural instabilite) hastalığın temel bulgularıdır,” dedi. Bu belirtilerden önce de bazı erken dönem bulguların görülebileceğini belirterek, koku alma bozukluğu, REM uyku davranış bozukluğu, bağırsak alışkanlıklarında değişim ve tansiyon dalgalanmalarının bu bulgular arasında yer aldığını ifade etti. Doç. Dr. Bildirici, Parkinson hastalığının ilerleyen evrelerinde daha belirgin belirtilerin gözlemlenebileceğini söyledi. Bu belirtileri ise şu şekilde sıraladı: “Yürürken kolların normal şekilde sallanmaması, istirahat halinde elde, bacaklarda veya çenede titreme, mimik kaybı (maske yüz), göz kırpma sayısında azalma, öne eğik ve yavaş yürüyüş, küçük adımlarla yürüme, düşmeler, donma hissi, yavaş hareket etme ve konuşma, yutma bozuklukları, kabızlık, cinsel işlev bozuklukları, depresyon, psikoz, halüsinasyon, gündüz uyuklama, dürtü kontrol bozukluğu, ciltte yağlanma (sebore) ve bunama.” Parkinson hastalığının tedavisine de değinen İl Sağlık Müdürü, “Tedavi üç ana başlıkta ele alınmaktadır. Öncelikle ilaç tedavisi uygulanır. İlaçlardan yeterli yanıt alınamayan durumlarda cerrahi tedavi seçenekleri düşünülmektedir. Ayrıca her hastanın belirtilerine göre kişiselleştirilmiş destek tedavileri de önem taşımaktadır,” dedi. Son olarak, bazı belirtilerin Parkinson hastalığının habercisi olabileceğini belirten Doç. Dr. Yaşar Bildirici, şu uyarılarda bulundu: “Yüz ifadesinde değişiklik (sabit bakış, az göz kırpma), yürürken bir kolun sallanmaması, vücut duruşunda bükülme (kamburlaşma), omuzda donma ve ağrı, bacakta aksama veya sürüklenme, boyun ve uzuvlarda uyuşma, karıncalanma, ağrı, rahatsızlık hissi, seste yumuşama ve içten titreme hissi yaşayan vatandaşlarımız vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.”

Tepebaşı'nın Sağlığı İçin Gece Gündüz Çalışıyoruz Haber

Tepebaşı'nın Sağlığı İçin Gece Gündüz Çalışıyoruz

Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Tepebaşı Belediyesi’nin hayata geçirdiği sağlık projelerinin Türkiye’ye örnek olduğunu belirterek, “Her alanda olduğu gibi sağlıkta da örnek bir belediye olmaya, Eskişehirlilerin göğsünü kabartmaya ve sizlere hizmetin en iyisini sunmaya devam edeceğiz” dedi. Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, bir hekim olarak sağlık projelerine verdiği öneme vurgu yaptı. Tepebaşı Belediyesi hayata geçirdiği projeler ile 7’den 70’e tüm vatandaşları düşünüyor. Bu projelerin içinde sağlık konusu önemli bir yer tutuyor. İlçede gerçekleştirilen sağlık çalışmaları ile aynı zamanda sosyal belediyeciliğin de hayat bulduğunu kaydeden Başkan Ataç, “Tepebaşı Belediyesi olarak ilçemizde hayata geçirdiğimiz ve temeli uzun yıllara dayanan sağlık çalışmalarımız, bugün her zamankinden daha değerli. Zaten bir hekim olarak, halk sağlığını gözeten, toplumun her kesimini kapsayan sağlık projelerini hayata geçirmemiş olmayı düşünemiyorum. Olaylara daima bir hekim gözüyle bakıyorum. Hep söylerim, ben önce bir hekimim, sonra belediye başkanıyım. Güzel kentimizde, insanlarımızın tamamının sağlıklı yarınlara ulaşabilmesi için durmadan çalışıyoruz. Çocuklarımızdan kadınlarımıza, deneyimli büyüklerimizden engelli bireylerimize kadar herkesi kapsayan, kaliteli hizmetlerimizin eşitçe dağılması için çaba gösteriyoruz. Bu anlayış ile hayata geçirdiğimiz projelerimiz de ülkemizde örnek gösteriliyor, takdir topluyor. Melih Savaş Yaşam Köyü’müzün içinde oluşturduğumuz ve Türkiye’de eşine rastlanmayacak bir hizmeti vatandaşlarımıza sunan Alzheimer Konukevi, Yeşiltepe Yaşam Merkezi’nde bulunan Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği ile Dil ve Terapi Merkezi, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın her ihtiyacında yanında olduğumuz TEBEV, özellikle engelli bireylerimizin ve yaşlı vatandaşlarımızın önemli ihtiyaçlarına cevap veren Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Merkezi, önemli sağlık yatırımlarımızdan sadece bazıları. Metin Özöğüt Yaşam Merkezi’nde ise deneyimli vatandaşlarımıza sıcak bir yuva ortamı sağlıyoruz. Her alanda olduğu gibi sağlıkta da örnek bir belediye olmaya, Eskişehirlilerin göğsünü kabartmaya ve sizlere hizmetin en iyisini sunmaya devam edeceğiz. Tepebaşı’nda örnek sağlık projeleri yapmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

EBTO Hayatını Kaybeden Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Andı Haber

EBTO Hayatını Kaybeden Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Andı

Eskişehir Bilecik Tabip Odası, pandeminin 5.yılında  “1 Nisan COVID-19 Nedeniyle Hayatını Kaybeden Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Anma Günü”nünde Varlığınız Sağlığımız Anıtındaydı. Tepebaşı'nda bulunan Varlığınız Sağlığımız Anıtında bir açıklama yapan Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Nazan Aksaray şu ifadelere yer verdi; "Değerli Basın Emekçileri, Değerli Kamuoyu, Bugün bayramın 3. günü. Öncelikle bayramınızı umut ve dayanışma duygularımızla kutlarız. Değerli Basın Emekçileri, Bugün “1 Nisan COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Anma Günü”. Bundan tam 5 yıl önce, Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nu COVID-19 nedeniyle kaybettik. Cemil Hocamız ülkemizde COVID-19 nedeniyle kaybettiğimiz ilk hekimdir ve vefat ettiği gün olan 1 Nisan; Türk Tabipleri Birliği’nin 72. Büyük Kongresi’nde alınan kararla “COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Anma Günü” ilan edilmiştir. Pandemi döneminde, aktif olarak görev yapmaktayken yitirdiğimiz 176’sı hekim, 513 sağlık emekçisini saygıyla anıyoruz. Pek çok hekim ve sağlık çalışanının da hastalığın vücutlarında oluşturduğu kalıcı etkiler nedeniyle mesleklerini yapamadıklarını biliyoruz. Onlara da şifa diliyoruz ve emekleri önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz. Değerli Basın Emekçileri, Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 pandemisinin başlangıcının üzerinden beş sene geçti. Ülkemiz, dünyada COVID-19 pandemisinden en çok zarar gören ülkeler arasında maalesef. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de COVID-19 nedeniyle 102.174 ölüm kaydedildi. Türk Tabipleri Birliği’nin fazladan ölüm tespitlerine göre ise; gerçek ölüm sayısının, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığının üç katından fazla olduğunu biliyoruz. Hayatta kalan milyonların yaşamı da hastalık ve ekonomik kriz başta olmak üzere derinleşen çoklu kriz ortamı nedeniyle dayanılması güç bir hale geldi. COVID-19 pandemisinin ardından yaşadığımız 6 Şubat depremleri ile yaşadığımız felaket ve ülkemizi saran ekonomik kriz özellikle yoksul halkımız için ciddi yıkımlara neden oldu ve olmaya devam ediyor. Gerek COVID-19 pandemisinde gerekse depremde hazırlıkların yetersiz olması ve sürecin yönetilmesindeki eksikliklerin, kırılgan ve piyasacı sağlık sistemimizle birleşerek tehlikeyi artırdığının hepimiz yakın tanığıyız. Bu nedenle pandemi öncesinde bile baş edilemeyecek düzeyde olan sağlık emekçilerinin çalıştıkları ortamdaki risk ve iş yükü, pandemi ile korkunç boyutlara taşınmıştır. Salgının başlangıcından itibaren Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarına her gün yaptığımız uyarılar hiçe sayılarak hem toplumun hem de hekim ve sağlık emekçilerinin hayatları tehlikeye atılmıştır. Pandemi, iktidar için ekonomik çıkarların öncelenmesi ve algı yönetiminden ibaretken biz hekimler ve sağlık çalışanları için üzüntü, acı ve öfke olmuştur. Yapılan onca yanlış yüzünden yitirilen yüz binlerce candan ders almak bir yana, yönetememe halini çeşitli şekillerde yaşamaya devam ediyoruz maalesef. Pandemide sağlık çalışanları, sürecin doğru yönetilmemesine, koruyucu ekipmanın yetersizliğine, aşı tedarikinde ve dağılımındaki sorunlara,  yöneticilerin liyakatsizliğine rağmen en ön saflarda mücadele ettiler. Bu dönem biz hekimler ve sağlık çalışanları için aynı zamanda bir gurur dönemidir. Bizlerin tüm yokluklara ve zorluklara karşı, yaşamlarımızı ortaya koyarak verdiğimiz mücadele olmasa bugün çok daha fazla yurttaşımızın yaşamını kaybetmiş olmasından bahsedileceği çok açıktır. Yine biliyoruz ki; dünyada 20 milyon kişinin hayatta kalmasını sağlayan aşıya daha erken erişilse, etkili ve yeterli aşılanma sağlanabilse ve pandemi süreci doğru yönetilebilse bugün belki kaybettiğimiz meslektaşlarımızın ve halkımızın büyük bir bölümü yaşıyor olacaktı. Yanlışlar neticesinde yaşamını yitiren yüzlerce sağlık emekçisi; bilimsel, şeffaf ve emekten yana yönetim anlayışı benimsenseydi halen hayatta olacaklardı. Bu nedenle, bizlerin haklarımız için verdiğimiz mücadele, biz sağlık çalışanları için ve halkımız için bir ölüm kalım mücadelesidir. Yaşamak için, sağlığımızı kaybetmemek için, ağırlaştırılmış çalışma koşullarına, sağlıkta şiddete, toplum sağlığını hiçe sayan politikalara karşı hep birlikteyiz. İnsanca yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Ülkemizde meydana gelen her afetin yükünü hekim ve sağlık emekçileri olarak bizler çekerken; daha da kötüleşen çalışma koşullarımızla ilgili kamu otoritesinden herhangi önemli bir adım gelmemektedir. Bu da yetmezmiş gibi haklarımızı gasp eden uygulamalarda da sınır tanımıyorlar. Bunları artık sizler de yakından biliyorsunuz. Tüm uyarılarımızın hiçbir karşılık bulmadığını görüyoruz. Tam tersine onurumuzun ayaklar altına alınmadığı bir gün göremez durumdayız maalesef. Bizler hastalarımızın ve biz sağlık çalışanlarının haklarının teslim edildiği, onurumuzla oynanılmayan, merkezinde insanın, bilimin, emeğin ve liyakatın olduğu başka bir sağlık sisteminin mümkün olduğunu ve bunu gerçekleştirmenin çok kolay olduğunu biliyoruz. Ancak ülkemizi yöneten mevcut iktidar anlayışıyla bunun mümkün olmadığı çok açıktır. İnsan onuruna yaraşır bir sağlık sistemi ancak, adaletin, demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün, barışın olduğu bir Türkiye’de mümkün olabilir. Bu ülkede zor çalışma koşullarında hastaları uğruna canlarını vermiş meslektaşlarımıza, sağlık çalışanlarımıza sözümüz olsun. Halkımızla birlikte tüm mücadelemiz bunun için olacaktır. Bunu mutlaka ama mutlaka başaracağız. Sadece pandemide değil, depremde, çalıştıkları ortamda maruz kaldıkları pek çok meslek hastalığı nedeniyle ve maalesef şiddet nedeniyle yaşamını yitirmiş tüm meslektaşlarımızın, sağlık çalışanlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Saygılarımızla."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.