İYİ Parti Odunpazarı’nda Gürol Yer Güven Tazeledi
İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı 4'üncü Olağan İlçe Kongresi Taşbaşı Kültür Merkezi Kırmızı Salonda gerçekleştirildi.
Kongre öncesinde İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş, Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, GİK Üyesi Melih Aydın, İl Başkanı Serdar Ulucan, Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer ve partililerin katılımı ile İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı bünyesine katılan hizmet aracı törenle hizmete alındı.
Törenin ardından yapılan İYİ Parti Odunpazarı İlçe 4'üncü Olağan İlçe Kongresi’ne Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, GİK Üyesi Melih Aydın, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, İl Başkanı Serdar Ulucan, önceki dönem milletvekilli Arslan Kabukcuoğlu, İlçe Başkanları, Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile delegeler katılım sağladı.
Kongrede bir konuşma yapan İlçe Başkanı Gürol Yer şu ifadelere yer verdi; “2 Ekim 2023 tarihinde büyüklerimiz tarafından bize tebliğ edilen görevi aldık, şerefle kabul ettik. O günden bugüne, 4 Ekim 2025 tarihine geldik. Bir günümüzü boş geçirmeden Eskişehir’imizi, insanımızı düşünerek; hemşerilerimizle hemhâl olarak, yanlarında bulunarak siyaset yaptık. Siyaseti insana hizmet sanatı hâline getirmeye gayret ettik.
Bunu yaparken de hiçbir zaman kavganın, çekişmenin, boş eleştirinin veya eksik aramanın tarafı olmadık. Hep istişareyle, doğruları söylemekle, eksikleri hatırlatmakla; iyi yapılan şeyleri de takdir ve alkışlamakla bir tarz benimsedik. Bu anlayışımızın sonucunda görüyoruz ki bugün bu salonda Eskişehir’in farklı kesimlerinden gönül dostlarımız, büyüklerimiz ve arkadaşlarımız var. Bizleri bu düğün günümüzde, bu toy günümüzde yalnız bırakmadıkları için özellikle teşekkür etmek istiyorum.
İYİ Parti, Türk siyasetinde gerçekten bir güçtür, gerçekten milli bir yapıdır, gerçekten insanımızın teveccüh gösterdiği bir ocaktır, bir yuvadır. Bu sebeple inşallah bugün Odunpazarı kongremizi yapacağız, yarın Tepebaşı kongremizi gerçekleştireceğiz. Kırsal kongrelerimizi tamamladıktan sonra da 9 Kasım’daki il kongremizin ardından, Ankara’da büyük kurultayımızı yaptıktan sonra Türkiye’ye güneş daha farklı doğacaktır diye düşünüyorum.” dedi.
Kongrede konuşan İl Başkanı Serdar Ulucan şu ifadeleri kullandı; "Bugün burada, demokrasinin en güzel örneklerinden birini sergilemek üzere toplanmış bulunuyoruz. İYİ Parti Odunpazarı İlçe Teşkilatımızın 4. Olağan Kongresi’nin, partimize, ilçemize ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Kıymetli dava arkadaşlarım, Bizler İYİ Parti ailesi olarak, milletimizin umudu ve Türk siyasetinin temiz nefesi olmak için 25 Ekim 2017 tarihinde kutlu bir yola çıktık. Nice iftira, karalama, yok sayılma görmezden gelinme gibi bir sürü zorluklarla karşılaştık. Yolumuz uzun, yükümüz ağır, ama inancımız tamdır. Çünkü biz, milletimizin desteğini arkamıza alarak, Türkiye’yi hak ettiği adalet, özgürlük ve refah düzenine kavuşturmak için mücadele ediyoruz.
Değerli dava arkadaşlarım, Bizler bu yolda yürürken, partimizin içerisinde zaman zaman kargaşa, kaos ve çeşitli zorluklarla da karşılaştık. İYİ görünmeye çalışıp, aslında farklı siyasi yapılara hizmet eden birçok kişiyi de gördük. Hepsinin tespitini yaptık, partimizin kurumsal yapısına zarar verenleri uzaklaştırdık.
Çünkü biz iyiyiz, biz samimiyiz… Biz, Yunus’un şehrinde yaşıyoruz. Sevgiyle, samimiyetle, dostça bakmayı bildiğimiz için belki ilk etapta herkese Yunusça gönlümüzü açtık. Ama ihanet edenlere, yanlış yapanlara, partimizi yıpratmaya çalışanlara da en güçlü şekilde cevabımızı verdik.
Odunpazarı, Eskişehir’imizin kalbidir. Bu kalbin ritmini hızlandıracak olan da sizlersiniz. İlçe teşkilatımız bugüne kadar gece gündüz demeden çalıştı, milletimizin sesi oldu. İlçemizde ki her türlü eksiklerin, sorunların yerinde tespitini yaparak, ilgili kurumlara çözüm önerilerini sundu. Bugünden sonra da aynı azim ve kararlılıkla çalışmalarına devam edeceklerdir.
Sevgili yol arkadaşlarım, Kongreler, sadece görev değişimlerinin yaşandığı toplantılar değildir. Kongreler, aynı zamanda birlik ve beraberliğimizi tazelediğimiz, ortak hedeflerimizi yeniden hatırladığımız, geleceğe umutla baktığımız, eksikliklerimizi giderdiğimiz yarınlara daha güçlü adımlara yürümek için kardeşlik duygularımızı pekiştirdiğimiz günlerdir. Bugün de Odunpazarı ilçe kongremizde bu duyguları yaşıyoruz.
Buradan açıkça ifade etmek isterim ki; bizim en büyük gücümüz halkımızdır, milletimizdir. Biz makam için değil, hizmet için buradayız. Biz şahsi çıkar için değil, vatan ve millet için mücadele ediyoruz. İnanıyorum ki, Odunpazarı İlçe Teşkilatımız önümüzdeki süreçte daha güçlü olacak, daha çok çalışacak ve İYİ Parti bayrağını ilçemizde en yükseğe dikecektir.
Bu vesileyle, kongremizin demokrasi şöleni havasında geçmesini temenni ediyor, güven tazeliyerek ilçe başkanlığına devam eden Gürol Yer başkanımın şahsında ilçe yönetim kurulu üyeliğine seçilen dava arkadaşlarıma üstün başarılar diliyorum. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Yolumuz açık, davamız kutlu, geleceğimiz İYİ olsun! Artık İYİ oynayanlar değil İYİ olanlar kazansın…! Varlığımız TÜRK varlığına armağan olsun…Ne mutlu Türküm diyene!" dedi.
İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi; "Bir yola çıkıldı. Bir mücadele edildi. O mücadele edenlerin birçoğunu yine bu salonda görüyorum ben. Korkaklıkta, ar ve zillette ileri atılmakta değil; milletimizin değerlerini birleştiren bir yapı olan bir yol haritasını kendimize rehber ederek, yarınlarımızı güvence altına almak üzere yola çıktık.
Yani neydi meselemiz? Hatırlayın, bir divan başkanımızın başlangıçta çok güzel arz ettiği bir cümle vardı: Bir ihanet şebekesine, bir ceberut yapıya karşı insanların bir araya gelerek yarınlarını kurtarma meselesi vardı.
Peki ya biz bu cümleleri bu kadar kolay sarf ederken, hakikaten böyle mi diye dönüp baktığımızda; Cumhuriyet'in başında olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından bize emanet edilen cumhuriyet ve demokrasi sayesinde o koltuklarda oturanların cumhuriyetle bir alıp veremediği olduğunu görmeye başladık.
Neydi bunlar? Önce hatırlayın, Türkiye Cumhuriyeti tabelalarını sökmeye başladılar. Sonra andımızı yasakladılar. Sonra milletimizin ne kadar değeri varsa onunla kavga etmeye başladılar. Mecliste ortaklarına federasyondan ve bölünmeden bahseder hale geldiler. 50 bin kişinin katilini itibarlı hale getirmeye kalktılar; meclise davet ettiler.
O zaman diyoruz ki kullandığımız kelimeler bunların yanında az bile kalır. Hakikaten bu ceberut yapı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin toprağıyla ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün unsurlarıyla — kazanılmış haklarıyla — savaş halinde olan bir yapıdır.
Bir gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde otururken, Türk milliyetçiliğini ona karşı savunacağımızı hiç düşünmediğimiz bir zat-ı muhterem çıktı ve dedi ki: “Bölücü başı, terörist başı, ona göre de kurucu önder meclise gelmeli.” Ve dev kürsüsünden bu terörist başını mecliste konuşturarak umut hakkı doğurmak suretiyle affedilmesini dile getiren bir konuşma yaptı. Evet, maalesef; yazıklar olsun. Yuh olsun. Yazıklar olsun.
Şimdi, birle dört Eylül arasında Sayın Genel Başkanımız Musavat Dervişoğlu'nun talimatlarıyla bütün arkadaşlarımız — hem genel başkan yardımcıları hem milletvekilleri sahadaydık. Dedik ki: “Halk için, halka göre; halk ne diyorsa biz onu yapmakla hükümlüyüz.” Biz bu halkın ayağına gidelim, bir kez daha dinleyelim. Kuruluşta da aynı işi yapmıştık: sokak sokak, mahalle mahalle, ilçe ilçe, il il dolaşarak aynı işi yapmıştık ve tekrar; bu sefer daha organize olarak sivil toplum kuruluşlarını da gezmeye başladık.
Esnaf odaları, ziraat odaları, esnaf kredi kooperatifleri, vesiciler dernekleri... Ama en önemlisi şehit aileleri. Şimdi algı yapıyorlar ya, “şehit aileleri de barış istiyor” diye. İnanmayın. Biz her bir şehit ailesi derneğini ziyaret ettik. Ve her birinin cümlesi şu oldu: “İYİ Parti otobandan gitmeye devam ediyor. Bizim tek savunucumuz siz kaldınız. Biz evlatlarımızın katillerinin meclise getirilmesini, affedilmesini, mecliste milletvekili yapılmasını istemiyoruz. Eli kanlı terör örgütü mensuplarının iş verilmesini bu memlekette istemiyoruz. Bize söylenseydi ki evlatlarımız için bu cani başı terörist (APO) ileride affedilecek, o zaman biz bu evlatlarımızı oraya göndermezdik; bu vatan için şehit olmazlardı.” Evet, tam da şehit ailelerimizin, gazilerimizin söylediği cümle tam olarak budur.
Kolunu, bacağını, ruhunu bu topraklar için hiç gözünü kırpmadan feda eden insanlarımız — şehitlerimiz — bugün onların adına yok sayılarak, dış talimatlı ve yapı içeriğini tam bilmedikleri bir organizasyon üzerinden saldırıya uğruyorlar. Evet, biz bunlara karşı dikilen tek hareketiz. O komisyona isim vermeyen ve o komisyonun karşısında da her yaptıklarını adım adım takip eden bir yapıyız.
Biz memleketimizin altına dinamit konulmasına müsaade etmeyeceğiz. Birinci açılım rezaletini bize yaşatanlara, ikinci kez yaşatmasına müsaade etmeyeceğiz. Hatırlayın, birinci açılım sürecinde Habur'da çadır mahkemeleri kurdular. O mahkemeleri oraya götürdüler; arkada Türk bayrağı ve Atatürk vardı. Biz bundan rahatsız olduk. “Bunu indirin” dedik; indirdiler. “Pişman mısınız?” dediğimizde “Hayır, pişman değiliz” dediler. Buna rağmen biz bunları bıraktık. Hatta en ağır silahlarla Türkiye üzerinden bugün Suriye'ye geçirdik ve bugün Suriye'de seksen bin kişilik bir terör örgütünün kurulmasına vesile olundu.
Hatırlayın, valilere, askerlerimize “bunları görmemezden gelin, sırtınızı dönün” deniyordu. Unutuyor muyuz bunları? Bunları biz yaşamadık mı? Adım adım Türkiye'yi nereye götürdüklerini, federasyon ve bölünme altında ne yapmak istediklerini görmüyor muyuz? Görüyoruz ve saf tutuyoruz.
Cumhuriyetten yana, Atatürk'ten yana, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmez bütünlüğünden yana saf tutuyor; Türkiye'de hangi partili olursa olsun buna izin vermeyen, bunu gönlüne sindirmeyen herkesi de İYİ Parti şemsiyesi altında birlikteliğe davet ediyoruz.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti kadim bir devlettir. Beş bin yıllık geleneği vardır. Evet, biliyoruz; Malazgirt'te Sultan Alparslan'ı biliriz. Evet, İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet'i biliriz. Viyana kapılarında Kanuni Sultan Süleyman'ı biliriz. Kafkaslar'da Enver Paşa'yı biliriz. Sakarya'da, Eskişehir'de, Çanakkale'de Mustafa Kemal Atatürk'ü biliriz.
Bu ikinci açılım süreci hepsinden daha fena, hepsinden felakettir. Çünkü 556 milyar dolar dış borcu olan bir devletin kendi başına bu işlerin yapılmasına asla müsaade etmezler. Bu bir dış oyun ve dış istektir.
İki sebebi oldu: Kısa sürede, dört ay içerisinde mecliste iklim yasası ve hemen bir maden yasası çıkarttılar. Maden yasası neydi, biliyor musunuz? Kimden talep geldi? Nasıl bu ikinci açılım süreci Amerika'nın talebiyle gerçekleşiyorsa, bu da İngiltere'nin Londra'nın maden borsası tarafından Türkiye'ye dayatıldı.
7-24 saat mücadele ettik; komisyondan geçirmemek için. Meclise geldi. Sadece bir maddesini söylüyorum, ne kadar büyük tehlike altında olduğumuzu anlayasınız diye, idrak edelim diye: Diyor ki dördüncü grup madenler; altın, gümüş, bakır, çinko, krom ve dahi nitelikli ve stratejik madenler. Nedir bunlar? Brom, toryum gibi; ülkemizin geleceği için kritik ve dünyada en çok ülkemizde bulunan madenler.
Bunlar diyor, herhangi bir ÇED raporu olmaksızın ve herhangi bir bakanlığın görüşüne başvurmaksızın Cumhurbaşkanı'nın belirleyeceği dört kişilik bir üst kurul tarafından hızlıca kamulaştırılır. “Hızlıca” diyor; bu hazine yeri, orman alanı veya şahıs malı olsun fark etmez diyor. Ya kimin malını yani devletin üstünü bitirdiniz de altına mı sıra geldi?
İşte bütün mesele bir ihanet şebekesiyle mücadelemizdir bizim. Bütün bunlara baktığınızda kurumsallaştırılan kurumlar var; bütün bunlara baktığınızda devletsizleştirilen bir toplum var. Adamlar bütün geleneklerimizi tahrip ettiler. Eskiden bürokraside otuz yılını dolduramayan vali olamıyordu; şimdi altı ay özel kalemlik yapanı vali yapmaya başladılar. “Benim adamım olsun, işini öğrenir” demeye başladılar. Maalesef böyle bir yapıyla mücadele etmek her birimizin görevi.
Ve bu görev için tekrar alanlarda, tekrar insanlarımızın huzurunda olmalıyız. Onlar belki bizi anlamayacak, ama anlatacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne diyor, 30 Ağustos zaferi öncesinde? “Ey milletim, ben yola düştüm; ama siz gelmezseniz bu vatana, bu topraklara düşman ayak basacak.” Siz bilirsiniz, diyor.
Biz de artık milletimize diyeceğiz ki: Bak, düşman içeride de; artık düşman sadece dışarıda değil. Dolayısıyla bu memleketi hep beraber kurtarma yükümlülüğü ve sorumluluğu her birimizin omuzlarındadır. Evlatlarımız yurt dışına gitmek arzusundalar; çünkü “nefes alamıyoruz” noktasına gelmişler. Dolayısıyla biz, bu Türkiye'yi ve bu toplumu düzeltmek mecburiyetinde olan kitleyiz. O yüzden her birimize bir görev düşüyor.
Bütün mesele, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ifadesini kaldırmak isteyenlere karşı mücadelemizdir. “Türkiye Devleti” değil, “Anadolu Devleti” olmalı; “Türk bayrağı” yerine başka bir isimle “Anadolu Cumhuriyeti'nin bayrağı” olmalı diye safsatayla gelip ülkeyi bu duygusallığa getirenlere karşı hep birlikte yumruk gibi olacağız. Cumhuriyetimizin değerleriyle milletimizin değerlerini dövüştürenlere karşı dimdik duracağız ve Allah'ın izniyle bu Türkiye Cumhuriyeti'nin devamlılığını, milletimizin devamlılığını sağlayacağız."dedi
Gürol Yer başkanlığında oluşan İYİ Parti Odunpazarı İlçe Yönetimi şu isimlerden oluştu; " Abdullah Beşer, Ali Haydar Demirbilek, Altan Bozoğlu, Ayğun Özgür, Aysun Yılancı, Ayşe Öykü Albayrak, Bircan Yaz, Emir Mutlu, Esroy Erdoğan, Fatma Şikalan, Ferruh Singer, Furkan Salcan, Güven Yılmaz, Hasan Darcan, Hasan Hüseyin Eğe, Havva Gürşahbaz, Hikmet Kara, Hülya Cangöz, İbrahim Esentürk, İsmail Kırbıyık, Kadir Ünal, Mehmet Karpuz, Mesut Albayrak, Mutlu Çal, Nebi Altınoluk, Neşe Esengin, Nursen Ergün, Ömer Serhat Yücel, Rıdvan Karaca, Sevda Ekici, Süreyya Kaplan, Vedat Boyacı."