SON DAKİKA
Hava Durumu

#Maden

Porsuk Haber Ajansı - Maden haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Maden haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yerli ve Yabancı Şirketlerin Elleri Cebimize, Kazması Toprağımıza Uzanıyor Haber

Yerli ve Yabancı Şirketlerin Elleri Cebimize, Kazması Toprağımıza Uzanıyor

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu düzenlediği basın toplantısında Eskişehirlileri haftasonu yapılacak olan "Yıkımın, Talanın Kıyısında, Tükenişe Çeyrek Kala" paneline davet etti. Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu basin toplantısında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı; “Son haftalarda Eskişehir'deki Nadir Toprak Elementleri (NTE), saray iktidarının ve patronların gündeminden düşmüyor. Saray yönetimi yerlilik ve millilik diyerek söze başlayıp BM toplantıları, Trump görüşmesi derken Washingtondaki masalarda doğamızı ve toprağımızı pazarlıyor. Bu pazarlığın ana gündemlerinden birisi de Eskişehir. Eskişehir ve çevresinin büyük bir bölümü maden şirketlerinin imarına açıldı. Yerli-yabancı şirketler de ellerini ovuşturarak pazarlık sırasına girmiş durumda. Planları da yeraltı/yerüstü kaynaklarımızı kendi çıkarları uğruna talan etmek, ormanlarımızı, havamızı suyumuzu geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip ederek karlarına kar katmak. Siyanür gibi öldürücü kimyasallarla canımıza okumak. Yerli Yabancı Şirketlerin Elleri Cebimize, Kazması Toprağımıza Uzanıyor Saray iktidarı, bir grup kapitalistin kar hırsı için başta maden çevresinde yaşayan halkın sağlığı olmak üzere Eskişehir'in topraklarına gözünü dikmekten çekinmiyor. Alpagut-Atalan maden projesinin ardından Beylikova'daki nadir toprak elementlerinin çıkarılıp, ABD'ye peşkeş çekilmesinin gündeme gelmesiyle birlikte ülkenin dört bir yanını maden sahasına açmak için emperyalistlerle anlaşmalar sağlanıyor. İktidar NTE ye karşı söylenen her sözü, ekonomik büyüme karşıtlığıyla eşitliyor. NTE'nin çıkarılmasının ülke ekonomisini yükselteceğini iddia ederken, doğaya verecek zarara dair tek bir söz söylemiyor. Muhalif kitleler açısından ise NTE, yerli sermaye ve devlet eliyle çıkarıldığı oranda kabul görebiliyor. Fakat Türkiye'de bu teknoloji yok! Vahşi madencilik ve NTE meselesi ülkenin tüm kesimlerini ilgilendiren bir meseleyken, bir grup aktivistin mücadele alanına indirgenmek isteniyor. Gerçek tahribatın ve kapitalist emperyalist sömürünün yaratacağı yıkımın üzeri örtülmek isteniyor. Partimiz de, Eskişehir'in emperyalist yağma ve talana açılmasına karşın 13 Aralık Cumartesi günü saat 10.00'da Özdilek Kültür Merkezi'nde 'Yıkımın, talanın kıyısında, tükenişe çeyrek kala..' başlıklı panel düzenleyecek. Başta madencilik faaliyetlerinin halk sağlığına ve çevremize etkilerini konuşacağımız, Türkiye ve Dünya'dan mücadele örnekleriyle devam edeceğimiz sempozyumumuzda çevre sorunun ve NTE'nin Eskişehir'li işçi emekçiler ve toplamda Eskişehir halkı için ne demek olduğunu tartışacağız. Sempozyumumuzun son oturumu açık kürsü olacak ve tüm katılımcıların soru ve katkılarına açık olacak. Havasına, suyuna, toprağına sahip çıkmak ve şehrimizi bir grup ABD tekelinin kar hırsına teslim etmek istemeyen tüm Eskişehirlileri sempozyumumuza davet ediyor, taleplerimiz ve mücadele platformumuzu katkılarıyla zenginleştirmeye çağırıyoruz.”

Maden Yasası Rantı Koruyor, Halkı Değil! Haber

Maden Yasası Rantı Koruyor, Halkı Değil!

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşülürken yaptığı konuşmada, Bakanlığın çevre ve insan yaşamına yaklaşımını sert sözlerle eleştirdi. “Sayın Bakan, bütçeniz hayırlı olsun demek isterdim ama diyemiyorum,” diyen Süllü, “Sunumunuzdan da uygulamalarınızdan da canlı yaşamına, çevreye ve ranta bakış açılarımızın çok farklı olduğu görülüyor.” ifadelerini kullandı. “Maden Yasası Rantı Koruyor, Halkı Değil” Bakanın, yatırım ve izin süreçlerini hızlandıran Maden Yasası için teşekkür etmesine tepki gösteren Süllü, “Maden şirketlerinin işini, talanını kolaylaştıran bu yasayı geçiren biz muhalefet vekilleri değiliz; bizler çevre ve yaşam savunucuları, suyunu, toprağını, havasını korumak isteyen halkımızla birlikte yasanın geçmemesi için sonuna kadar direnenleriz.” dedi. Süllü, “Zeytinliklerden tarım alanlarına, ormanlardan su kaynaklarına kadar her yere kazma vurulabilecek. Gıdamız, suyumuz, geleceğimiz yok olacak,” sözleriyle yasa değişikliğinin doğuracağı yıkıma dikkat çekti. “Kaymaz’da Halk Değil, Rant Kalkınıyor” Madenciliğin kalkınmadaki önemini kabul ettiklerini, ancak uygulamada “Önce İnsan, Sonra Çevre” anlayışının tersine çevrildiğini vurgulayan Süllü, Sivrihisar Kaymaz örneğini verdi: “Yörenin ne istihdamına ne kalkınmasına faydası oldu. Kaymaz fasulyesi bitti, ağaçlar kurudu, kanser vakaları arttı.” Şimdi de Çanakkale’den siyanürlü ayrıştırma için maden taşındığını belirten Süllü, “Cengiz Holding, Sakarya Vadisi gibi verimli bir bölgeye el attı. Tarım bitecek. Altınları mı buzdolabına koyup yiyeceğiz Sayın Bakan?” diye sordu. “Denetim Yok, Halk ve Doğa Bedel Ödüyor” Bakanın “Önce insan, sonra çevre” sözlerine değinen Süllü, ÇED süreçlerinin formaliteye dönüştüğünü belirtti: “Halkın katılım toplantıları göstermelik, müşavir firmalar aynı raporları tekrar sunuyor. Artık yargıdan da sonuç alınamıyor.” Rehabilitasyon iddialarının da gerçeği yansıtmadığını ifade eden Süllü, “Altın madenciliğinde toprağa fidan dikmekle ekosistemi geri getiremezsiniz. Şirketler kazanıyor, maliyet doğaya ve sağlığımıza kalıyor.” dedi. “Su Kaynakları ve Çölleşme Riski Görmezden Geliniyor” Madenciliğin yoğun su tüketimi nedeniyle Türkiye’nin çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Süllü, “2030’da ülkemizin yüzde 88’i çölleşme riski altındayken hâlâ tonlarca su tüketen madenlere izin veriliyor,” dedi. Açık havada liç yöntemiyle işletilecek madenlerin su planının olup olmadığını soran Süllü, “Ermenek’te, Soma’da, Amasra’da, İliç’te yaşanan facialar ortadayken denetimden söz etmek inandırıcı değil,” ifadelerini kullandı. “Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri Kimin İçin?” Balıkesir depremleri sonrası maden atık barajlarının denetlenip denetlenmediğini soran Süllü, Beylikova’daki nadir toprak elementlerinin akıbetini gündeme taşıdı: “Trump’ın ‘Yakında çok nadir toprak elementine sahip olacağız’ dediği rezervler Beylikova’dan mı gidiyor? Tom Barrack’ın stratejik fırsat dediği bu elementlerimizi pazarladınız mı?” diye sordu. “Ulusal Kaynaklarımızı Satmayın” Süllü, radyoaktif içeriğe sahip nadir toprak elementlerinin çıkarılması ve depolanması süreçlerinde çevresel risklere dikkat çekerek, Bakan’a şu soruları yöneltti: “Pilot tesiste üretilen konsantreyi ham madde olarak mı satacaksınız? İçindeki radyoaktif elementler nedeniyle çıkarılması, işlenmesi, depolanması ve atık süreçlerinde çevresel etkileri konusunda bilim insanlarının uyarılarını dikkate alıyor musunuz? Bu süreçte halkın, doğanın, ülkenin çıkarlarını nasıl koruyacaksınız?” CHP’nin kaynakların millî olarak işletilmesine yönelik kanun teklifine Bakanlığın görüşü nedir?

Bu Topraklar Sizin Babanızın Çiftliği Değil! Haber

Bu Topraklar Sizin Babanızın Çiftliği Değil!

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı tarafından Demirli ve Seklice Köylerindeki Maden ocağının çevreye verdiği ve vereceği zararlar İle ilgili bir basın açıklaması yapıldı. İYİ Parti Odunpazarı İlçe Binasında İlçe Başkanı Gürol Yer tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Değerlendireceğimiz ve Kamuoyuna duyuracağımız konu; Odunpazarı İlçemiz Kırsal Demirli ve Seklice Mahalleri arasında Eskişehirin su kaynağı Türkmen Dağı sık orman alanına dahil bölgede yaklaşık 25 yıldır mevcut bulunan Bentonit madenine verilen kapasite artırımı ve sonucunda yaşanacağı kesin olan olumsuzluklara dikkat çekmek, ikazda bulunmak, tepki göstermek. Devamında yol yakınken yanlıştan dönülmesinin, Konuya Eskişehirli hemşerilerimizim duyarlılıklarını, sorumluları ise uyarmak çağrısını yapmaktır. Demirli Mahallemiz şehir merkezine yaklaşık 35 km uzaklıkta Güney Batı istikametinde Kütahya sınırında Eskişehir’in son yerleşimidir. Yine kendine çok yakın Seklice Mahallemizle beraber Türkmen Dağı eteklerine uzanan ormanları, verimli toprakları ve arazileriyle hayvancılık yapılan tertemiz havası ve ekolojik yapısıyla yaşam sürülen bir durumdaydı. Köyün Kuzey tarafına yaklaşık 25 yıl önce açılan seramik sektörünün hammaddesi nitelikli özel sektör bentonit ocağı zaman içinde genişleyerek ve kapasite artırarak bölgedeki ağaç yapısını yok etmiş ve maden artıklarının mahalle yönüne yığılması ile oluşturulan dağ ile bir duvar oluşturulmuş durumdadır. Madenden çıkarılan malzeme tonajlı kamyonlarla Bozüyük ilçesinde bulunan ana fabrikaya taşınmaktadır.Madenin esas etkisi dışında bile bu taşıma dahi bölgeye zarar vermekte olup, oluşan hareketlilikte toz ve maden alanı içindeki şiddetli patlatmalar neticesi yollar bozulmuş, mahallelerde yaşayanları sürekli bir rahatsızlık, sürekli beyaz bir toz etkisine maruz kalmak, mahallelerde akan suların azalması, tarım ürünlerinde verimsizlik, ağaçlarda kuruma ve meyve vermeme, insanlarda özellikle solunum sebepli şikayetlerin artması sonucunu net bir şekilde doğurmuştur. Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, geldiğimiz günde maden şirketi son süreçte iktidar partisinin madenci milletvekilleri eliyle hazırlanan ve belirli bir kesimin önündeki her türlü yasal engel ve prosedürleri kaldıran sipariş maden yasası düzenlemesiyle kendine verilen imkanı çevreyi, insanları hiç düşünmeden fırsata çevirmiş ve oranlı kapasite artışına giderek bir süreç başlatmıştır. İddia ediyoruz süreç ilerlediğinde sonraki ikinci adım zaten mahallenin içine kadar gelmiş olan maden alanın genişletilerek Demirli Mahallesinin kaldırılması konuşulacaktır. Bunun yanında bugün buradan belge ile açıklayacağımız bir durum ise, birilerinin para kazanma hırsının, insanları, çevreyi, yaban hayatını, tarihi, kültürü görmelerine engel olacak bir duruma gelmesidir. Demirli Mahallemizin büyük bölümü Eskişehir Kültür ve Tabiat Kurulu kararıyla tescilli bir Sit alanıdır. Maden bu alanlara da uzanmış ve bir çivinin çakılmasının bile yasak olup izne bağlı olduğu alanda madencilik faaliyeti yürütmekte, dinamit patlatılmakta, binlerce ton kütleler yer değiştirmekte, üzerlerinde sürekli bir ağır tonajlı araç hareketi yapılmaktadır. Yani bentonit cevheriyle beraber tarihi mirasta kamyonlara yükleniyor yada dinamitle patlatılıyor olabilir diye ikaz ediyoruz. Muhataplarına ve ilgililere bu durumu buradan duyuruyoruz. Değerli katılımcılar bizler konunun tam uzmanı değiliz. Bizim için insanlarımız, tarihimiz, kültürümüz, çocuklarımız ve geleceğimiz önemlidir. Demirli ve Seklice Mahallemizden hemşerilerimiz konuyu ilettiler. Gittik gördük ve bizim bile nutkumuz tutuldu. Ata topraklarını bekleyen sayıları azalsa da üretmek için mahallede yaşam süren geçmişe sahip çıkarken geleceği kurmak için çabalayan memleket insanlarına bu yapılanların reva olmadığını düşünüyoruz. Buradan bir kez daha sorumlu siyasete, sermayeye ve konuya yol açan imza atan bürokrasiye sesleniyoruz. Bu topraklar sizin babanızın çiftliği değil. Böyle kolay harcayamazsınız, bu kadar sorumsuz yol veremezsiniz. Vebaliniz büyük o bölgeden tarih geçmiş, O bölgeden atalarımız geçmiş ve izleri var. Sizlerin Vatan değil Makam sevdanıza Demirli ve Sekliceyi, Alpagut’u, Atalan’ı ve Mihalgazi’yi, Kaymaz’ı, Beyazaltın’ı bedel olarak veremeyiz. Bizler siyaset bir yana şehrimiz için mahallelerimiz için insanlarımız için bu mücadeleye katılıyoruz ve her aşamasında olacağız diyoruz. Demirli sahipsiz değildir Seklice Sahipsiz değildir Eskişehir Sahipsiz değildir. Türkiye Sahipsiz değildir Ve Türk Milleti sahipsiz değildir.”

Doruk Madencilikte Yaşananlar İnsanlık Suçudur! Haber

Doruk Madencilikte Yaşananlar İnsanlık Suçudur!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Doruk Madencilik’te işçilerin aylardır maaş ve tazminatlarını alamamasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Taşcıer, 2016 yılında kayyım atanan ve 2022 Aralık ayında Yıldızlar Holding’e devredilen işletmede yaşananların hak ihlallerini aşarak bir insanlık suçu haline geldiğini belirtti. İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR! CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Doruk Madencilik’te çalışan 1100’ü aşkın işçinin aylardır mağdur olduğunu söyledi. Maaşını ve tazminatını alamayan yüzlerce işçiye geçtiğimiz ramazan ayında ödeme sözü verildiğini anımsatan Taşcıer, “Sözler tutulmadı, işçiler açlığa terk edildi. Hak ihlalini aşarak insanlık suçuna dönüşen bir süreç yaşanıyor ” dedi. Taşcıer açıklamasında şunları ifade etti: İŞÇİLER HAYAT MÜCADELESİ VERİYOR Bugün 1100’ü aşkın işçi mağdurdur. Ücretsiz izine çıkartılan ve maaş alamayan 632 işçi hakkını arıyor. Hak arayan işçilere, işten ayrılma baskısı yapılıyor. Böylece 10 yıllık kıdem tazminatlarını içeride bırakmaları isteniyor. Geldiğimiz noktada hakları olan ödemeleri bekleyen işçiler, bırakın geçinmeye çalışmayı arttık hayatta kalma mücadelesi veriyor. ERDOĞAN SÖZÜNÜ TUTMADI Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ramazan ayında “Alacaklarınız ödenecek” diyerek işçilere verdiği sözlerin üzerinden aylar geçti. Ancak ne maaş ödendi, ne işten çıkanların tazminatları verildi, ne de en temel sosyal güvenceler sağlandı. Aksine işçilere, hiçbir resmi tebligat yapılmadan, tek taraflı olarak ücretsiz izin dayatıldı. Ücretsiz izinde oldukları için ne sosyal yardım alabiliyorlar, ne sağlık hizmetinden yararlanabiliyorlar, ne de başka bir işe girebiliyorlar. Çaresizce, bir umut diyerek alacaklarının ödenmesini bekliyorlar. ÜRETİM DURDU AMA KÖMÜR DIŞARIDAN GETİRİLİYOR Şirket yönetimi, madende çalışan işçilere “Üretim durdu, alt madde kullanılamıyor” gibi gerekçelerle ödeme yapmazken, Termik Santral bölümünde dışarıdan kömür getirilerek enerji üretildiği bilinmektedir. İKTİDAR SÜRECE ORTAK OLUYOR Yaşanan hak ihlalleri ve yapılan eylemler Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı yetkilileri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a defalarca aktarılmıştır. Ancak AKP iktidarı yaşanan hukuksuzluklara sessiz kalarak göz yummakta ve böylece işlenen suça ortak olmaktadır. Bu bakımdan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın kayıtsızlığı, iktidarın tutumunun aynasıdır. Bakanlık işçilerin başvurularına kayıtsız kalmakta; işçinin değil patronun yanında saf tutmaktadır. SOSYAL DEVLET YOK EDİLİYOR Bir işçinin evine ekmek götüremediği, çocuğuna harçlık veremediği, sosyal yardıma erişemediği ve hak aradığı için işten atılma korkusuyla yaşadığı bir ülkede; ne sosyal devletten ne de hukuk devletinden söz edilebilir. İktidarın asli görevi, işçisinin haklarını korumak ve güvence altına almaktır. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının dilinden düşürmediği “işçi hakkı” söylemi, Doruk Madencilik emekçileri için rafa kaldırılmıştır. Bakanlık ihlaller karşısında kafasını kuma gömmekten öteye geçmemiştir. YANIT BEKLEYEN SORULAR Cumhuriyet Halk Partisi olarak, evine ekmek götüremeyen emekçiler adına şu soruların yanıtlarını bekliyoruz: Cumhurbaşkanı işçilere bir söz vermişti. Bu söz neden yerine getirilmedi? “Devlet” demek güvence demektir. Doruk Madencilik emekçilerine verilen sözler neden kağıt üstünde kaldı? Bu insanlar bu devletin vatandaşı değil mi? DORUK MADENCİLİK İŞÇİLERİ YALNIZ DEĞİLDİR! Eğer AKP iktidarı işçiye verdiği sözü tutamıyor ya da tutmak istemiyorsa, siyasi meşruiyeti ağır bir yara daha almış demektir. Kamuoyunu, sendikaları, emek örgütlerini, baroları, meslek odalarını ve vicdan sahibi herkesi bu hak gaspına karşı ses yükseltmeye çağırıyoruz. Doruk Madencilik işçileri haklarını alana kadar bu mücadelenin takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Başkan Ataç: "Türkiye Maden Çöplüğüne Dönüşmemeli" Haber

Başkan Ataç: "Türkiye Maden Çöplüğüne Dönüşmemeli"

Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, “Zeytinlik Yasası” olarak bilinen iklim kanunu ve madenler hakkında bir basın açıklaması yaptı. Başkan Ataç, açıklamasında şöyle konuştu: Son günlerde oldukça konuşulan “Zeytinlik Yasası” olarak bilinen, enerji ve maden alanlarına yönelik Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Bu vahim değişikliğe göre elektrik üretimi için maden faaliyetlerine izin verilecek ve maalesef bu yasa ile maden sahalarının bulunduğu alanlardaki zeytinlikler tahrip edilecek. Sözde eş değer zeytinlik kurulması şartı konuluyor fakat doğanın yıllar süren döngüsü ve bir zeytin ağacının yetiştirilmesinin zorluğu hiç hesaba katılmıyor. Biz, yıllardır “Eskişehir Kıymetlidir” diyerek, Alpagut ve Atalan bölgesine yapılması planlanan vahşi madenciliğe karşı şehrimizde ortak hareket ederek mücadele veriyoruz. Durum ne olursa olsun biz topraklarımızı korumaya devam edeceğiz. Bu konuda birçok çalışmamızı hali hazırda yürütüyoruz. Gerek belediye olarak, gerek üyesi olduğumuz Sağlıklı Kentler Birliği çatısı altında toprağa, doğaya ve enerjimize sahip çıkmaya gayret ediyoruz. Çünkü biliyoruz, doğaya ihanet etmeye devam edersek kıtlığı tam anlamıyla en kötü haliyle yaşayacağız. Belediye başkanı olarak en korktuğum şeylerden biri budur. Tarımda bitkisel ve hayvansal üretim olumsuz etkilenecek Açlık ve su savaşlarının yaşanacağı öngörülürken vahşi madencilik için topraklarımızı ve suyumuzu heba etmemeliyiz. Türkiye için, Eskişehir için temiz su varlıkları ve verimli topraklara sahip olmak, yani ekosistemimiz, altından daha kritik ve stratejik bir öneme sahiptir. Kuraklık ile mücadele ettiğimiz bu dönemde Eskişehir’in sulu tarım yapılabilen tek bölgesi Sarıcakaya ve Mihalgazi bölgesidir. Bu bölgede yapılacak vahşi madencilik Eskişehir’de yapılabilecek tek sulu tarım bölgesini riske atmaktadır. Bu olumsuzlukların yanı sıra Türkiye’de iklim kanunu, sözde iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla bizim gibi doğaseverlerin itirazlarına karşın TBMM’de kabul edildi. Evet, doğal varlıklarımızı koruyabilmek, iklim değişikliği ile mücadele edebilmek adına böyle bir kanun gerekliydi. Ama bu şekilde değil. Yasanın “Süper İzin” olarak nitelendirilmesi bile bir utanç durumu. Çünkü madencilik yapacak şirkete, 4 ay içinde ruhsat izni verilmezse, otomatik olarak izin verilmiş sayılacak. Zeytinlikler maden faaliyetlerine açılacak. Mesela sera gazı salınımlarının azaltılması ile ilgili bir hedef yok. Fosil yakıtların terkedilmesi için bir tarih yok. Yasa, koruyucu önlemlerle güçlendirilmesi gerekiyor. Kısacası, somut bir eylem planı göremiyoruz. Ayrıca yüzyıllardır hiçbir otlatma kuralı içermeksizin uygulanan otlatmalar sonucu “Mera” niteliğini kaybeden Türkiye’de, otlatma alanları son 50 yılda 12,3 milyon hektara kadar gerilemiş durumda. Bunlara ek, şehirleşme, kırsal yerleşim, tarım ve madencilik alanlarındaki talanlar yüzünden, mera kayıpları halen devam etmekte, Mera Kanunu’ndaki yoğun yeni düzenlemeler nedeniyle süreç ne yazık ki beklenenin aksine meralar aleyhine işlemektedir. Binlerce yıllık doğayı talan edecek ve telafisi olmayan zararlar bırakacak sömürge ekonomisini temsil etmektedir. Oysa ki doğanın korunarak verimin arttırıldığı ve insan sağlığına zarar vermeyen, ekosistem hizmetleri öngörülerek ekolojik ekonominin güçlendirilmesini desteklenmelidir. Gıda güvenliği çerçevesinde üreticilerimize destekler sunuyoruz Toprakların maden sahalarına dönüşmesi değil, tarım alanları olarak yeşillenmesi en büyük amacımız. Toprağı en vefalı dostumuz olarak görüyoruz. Bu doğrultuda, belediye olarak yerel üreticileri her zaman ön planda tuttuk. Fideler verdik, yetiştirilmesinde destek olduk, bilimsel olarak eğitimler verdik. Kadın üreticilerimize pazarlar açtık, verdiğimiz desteklerle ürünlerini Eskişehirlilere direkt olarak sunuyorlar. Tarımsal üretimde tahmin ve erken uyarı sistemimizle çiftçilere hizmet veriyoruz. Bu da onlara tarımsal riskler için zaman kazandırıyor ve ürünlerinin zarar görmesinin önüne geçmelerinde fayda sağlıyor. Çünkü gıda güvenliği çok önemli. Sadece toprağa sahip çıkmaktan ziyade, ekilip biçilenin de sağlığını korumalıyız. Ancak bu şekilde toprağı koruyabilir, olası kıtlıktan kurtulabiliriz. Tüm bunlar sağlıklı bir toprak yapısı olmadan yapılamaz. Üretime dayalı topraklarımız madene ayrılırsa, ülkede bir yılda büyük bir gıda ve su krizi ile karşı karşıya kalacağız. Toprağın altı kadar üstü de değerli. Türkiye, maden çöplüğüne dönüşmemeli.

Tepebaşı Belediyesi'nden Taş Ocağı Açıklaması Haber

Tepebaşı Belediyesi'nden Taş Ocağı Açıklaması

Tepebaşı Belediyesi tarafından kamuoyunda gündeme gelen ve tartışmalara yol açan taş ocağı izni ile ilgili olarak bir açıklama yapıldı. Tepebaşı Belediyesi yetkilileri, Fen İşleri Müdürlüğünün yol yapım, bakım onarım, beton elemanları üretimi için ihtiyacı olan taş hammadde malzemenin belediye bütçesine yük olmadan elde edilmesi için üretim izni talebinde bulunmasıyla ilgili açıklama yaptı. Tepebaşı Belediyesi yetkilileri yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Belediye Başkanlığımızca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvuru yapılarak Fen İşleri Müdürlüğümüzün yol yapım, bakım onarım, beton elemanları üretimi için ihtiyacı olan taş hammadde malzemenin belediye bütçesine yük olmadan elde edilmesi için üretim izni talebinde bulunulmuştur. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce mevzuat kapsamında gerekli incelemeler yapılarak talebimiz olumlu sonuçlanmış ve Hammadde Üretim İzin Belgemiz tanzim edilmiştir. Söz konusu hammadde üretim sahasının olduğu bölgede daha önce Erişim No:3316382, 3095481,2616929 ve 2616913 Maden Ruhsat numaraları ile madencilik faaliyetleri yapılmış ayrıca DSİ tarafından da Hammadde Üretim İzni ile aynı yerden malzeme alınmıştır. Dolayısı ile söz konusu yerde yeni bir maden sahası açılması söz konusu değildir. Uydu fotoğrafları ve resimlerden de görüleceği üzere zaten mevcutta açık bir ocak alanı vardır. Belediyemiz bu mevcut sahada yer alan atıl haldeki taş malzemeyi alarak lojistik olarak dağıtım ve stok noktası olarak belirleyeceğimiz alana sevk edecek ve buradan da ihtiyaç olan yerlere ulaştıracaktır. Sonrasında mevcutta doğal yapısını kaybetmiş olan bu alanda bitki toprağı ile düzenleme yapılarak ağaçlandırma ve rekreasyon çalışması yapılacaktır. Böylece uydu fotoğrafları ve resimlerden de görüleceği üzere doğal ve topoğrafik yapısı bozulmuş olan bu alandan hem kamu bütçesine katkı sağlamış olacağız hem de yapacağımız rehabilitasyon ve peyzaj çalışmaları ile bölgede bir doğal yaşam alanı oluşturmuş olacağız. Bu konu eleştirilecek değil tüm belediyelere örnek olacak takdir edilecek bir çalışmadır.”

Mansur Yavaş'tan Maden İşçilerine Destek Haber

Mansur Yavaş'tan Maden İşçilerine Destek

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde varlık satışı kararına karşı maden işçilerinin başlattığı mücadeleye tam destek vermeye devam ediyor. Yürüyüşlerinin dördüncü gününde Ankara’ya ulaşan maden işçileri, verilen sözlerin tutulmamasına tepki göstererek mücadelelerini sürdürdü. Anıt Park’ta maden işçileriyle bir araya gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, işçilerin yanında olduğunu belirterek şunları söyledi: “Nallıhan, Beypazarı, Çayırhan burada büyük bir işçi kitlesi var. Benim bildiğim 60’lı yıllardan beri oranın geçim kaynağı. Oradaki işçilerin bir takım talepleri var, gelecekleri konusunda garanti istiyorlar. Bu kadar emek vermişler. Orada yaşayan işçilerden biliyorum onların birçoğu bedenleriyle çalışıyor ve çıktıktan sonra büyük çoğunluğu ciğerinden hasta oluyor. Bu kadar meşakkatli bir iş ve bu insanlar yıllardır orada çalıştılar. Şimdi onları bir kenara atmak olmaz. Dolayısıyla bir an evvel onların güvenliği yani kendi istedikleri iş bakımından güvenliğinin sağlanması lazım. Hala sağlanmadı. Dört ay önce kendilerine bir iyileştirme yapılacağı konusunda söz verilmesine rağmen bugüne kadar bir gelişme olmaması üzerine direnişe devam ediyorlar.” “SONUNA KADAR ARKALARINDAYIZ” Yavaş, sürecin bir an önce çözülmesi gerektiğini belirterek, “Biz de sonuna kadar destekliyoruz kendilerini. Haklarını almaları için bizim üzerimize ne düşüyorsa bütün siyasi parti temsilcilerimiz de burada sonuna kadar arkalarındayız. Umuyorum aklıselim galip gelir. Bu insanlar aileleriyle birlikte tekrar mutlu bir şekilde dönerler” diye konuştu.  Açıklamasının ardından Yavaş, maden işçileriyle birlikte Anıt Park’tan Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na yürüdü.   İŞÇİLER ANKARA’YA YÜRÜYÜŞ BAŞLATMIŞTI Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı’nın varlık satışına karşı çıkan işçiler, 20 Kasım 2024’te kendilerini madene kapatarak eylem başlatmış, eylemin ardından Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. Nallıhan’dan Beypazarı’na ulaşan işçiler yürüyüşe, hükümetin varlık satışını 4 Mart 2025 tarihine ertelediğini açıklaması üzerine ara vermişti. Erteleme sürecinde, özelleştirme ve satışa ilişkin herhangi bir iptal kararı alınmaması nedeniyle yürüyüşlerine, pazartesi günü Beypazarı’ndan yeniden başlayan işçiler, özelleştirme kararının tamamen iptal edilmesini istiyor.

Eskişehir Maden Çöplüğü Haline Getirilmek İsteniyor! Haber

Eskişehir Maden Çöplüğü Haline Getirilmek İsteniyor!

Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği Sarıcakaya'ya açılması planlanan altın ve gümüş madeni için verilen son mahkeme kararı ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Yeni yeri olan İstiklal Mahallesi Reşadiye Caddesi Yelkovan İşhanı Kat:2 / 137 adresinde bir basın toplantısı düzenleyen ESÇEVDER'de Yönetim Kurulu adına konuşan Avukat Özgür Öngel şu ifadelere yer verdi; “Bilindiği gibi Sarıcakaya ilçemize bağlı Bilal Habeşi Mahallesi mevkiinde Koza Altın İşletmeleri Anonim Şirketi’nin “Altın ve Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi” projesi için Eskişehir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 16/09/2024 tarihinde ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiştir. Ne mutlu ki yürüttüğümüz hukuk mücadelemiz sonucunda, Eskişehir’in doğasına ve insanına geri dönülmez zararlar getirecek olan bu akıldışı projenin önü kesildi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve ayrıca TEMA Vakfı tarafından açılan ve bizim de müdahil olduğumuz, Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu ile Eskişehir’deki birçok diğer kurum ve kuruluşun da yakından takip ederek destek olduğu bu dava ile Eskişehirlilerce sahiplenilen davamız Eskişehir 2. İdare Mahkemesinin 2024/1345 E, 2025/140 K. Sayılı kararı ile kabul edilerek projeye ilişkin ÇED Gerekli Değildir kararının iptaline karar verildi. Son yıllarda Eskişehir’in çevre mücadelesini önemli bir noktaya getiren maden çevresinin yoğun bir şekilde Eskişehir’e taşınmaya çalışıldığını daha önce kamuoyuyla paylaşmıştık. Hatırlanacağı gibi, aynı şirket tarafından Sivrihisar’ın Kaymaz Mahallesinde yapılması planlanan 3. maden atık tesisi de yine diğer illerden taşınacak olan altın ve gümüş cevherinin Eskişehir’de işlenmesi projesiydi ve bu proje de mahkeme entegre proje olarak değerlendirilerek ÇED Olumlu Kararı iptal edilmişti. Bu iki mahkeme kararı da aynı gerekçe ile, yani diğer illerden cevherin Eskişehir’e taşınarak burada işlenmesinin entegre proje olarak değerlendirilmesi ve bu nedenle kümülatif etki değerlendirmesi yapılması gerekirken buna uyulmadığı gerekçesiyle verilmiştir. Eskişehir maden çöplüğü haline getirilmek isteniyor. Daha da vahimi, tüm halkımıza ait olan ve önemli doğal kaynaklarımız arasında bulunan madenlerimiz, ülke ekonomisine katkı sağlayacağı yalanıyla dış çevrelere yok edilmesi pahasına maden şirketlerinin yağmasına açılıyor. Bunun için de hukuka aykırı yöntemlerle yasal gereklilikler göz ardı ediliyor ve çevre ile ilgili yapılacak bilimsel uygulamalar kılıfına uydurulmaya çalışılıyor. Ancak ne mutlu bizlere ki Eskişehirliler memleketlerine sahip çıkıyor. Toprağıyla, suyuyla, ağacıyla, kuşuyla Eskişehir’in doğasını bu talandan korumak için demokratik ve hukuksal mücadelemize tüm Eskişehirli hemşerilerimizle birlikte devam edeceğiz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.