SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kuraklık

Porsuk Haber Ajansı - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yelkenleri Tarıma Çevirmekten Başka Çaremiz Kalmadı Haber

Yelkenleri Tarıma Çevirmekten Başka Çaremiz Kalmadı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar Tekirdağ ve Kırklareli'nde ziyaretlerde bulundu. Kuraklık nedeniyle ayçiçeğinin de etkilendiğini ifade eden Başkan Bayraktar yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Ürettiğimiz yağlı tohumluk bitkiler içerisinde ayçiçeği tohumu üretimi Türkiye’de ilk sırada. Trakya bölgesi için ayçiçeği üretimi önemli, Türkiye üretiminin yaklaşık olarak yüzde 35’ini bu bölge karşılıyor. Çok önemli bir ürünümüz yüzde 40-45’inden yağ temin ediyoruz ve Türkiye yağ tüketiminin yüzde 80’ini ayçiçeği yağı olarak tüketiyoruz. Son beş yılda ayçiçeği üretiminde bir artış söz konusu yüzde 29 oranında bir artış oldu son iki yıla baktığımızda. Yani 2023- 2024 yıllarını değerlendirdiğimizde 2 milyon 500 bin ton olan üretimimizin 2,2 milyon tona düştüğünü görüyoruz. Kuru alanda ayçiçeği üretimi yapıyoruz en büyük sıkıntımız bu. Ayçiçeğini sulama imkanımız yok geçen sene ayçiçeği üretimimiz kuraklıktan etkilendi şimdi yine bu sene yine ayçiçeği üretimimiz kuraklıktan etkilenmiş görünüyor. Şu açıdan da çok önemli Türkiye küspe, tohum ve yağ ihtiyacının tamamını karşılayamıyor yani yüzde 28’i yurtdışından ithal olarak geliyor. Dolayısıyla yerli üretimi artırmak zorundayız tohum, yağ ve küspe ithalatına 2024 yılında 1.6 milyar dolar para ödedik. Bu ciddi bir rakam. Hem üretici için hem de bu ürünü tüketen vatandaşlarımız için çok önemli olan ürünümüz bu sene ciddi bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya. Bahçelerde gördüğümüz tarlalarda gördüğümüz kadarıyla şu an kuraklığın stresini bu ürün yüklenmiş durumda ve bugünlerde üreticimiz yağış bekliyor bu yağışlar bugünlerde gelirse ürünlerin bir kısmını kurtarmak mümkün olabilir. Üzülerek ifade ediyorum bazı bölgelerimizde kuraklık nedeniyle ayçiçeği tarlaları sürüldü yani yağışlar gelmezse bu bölgede de belli ki ayçiçeği tarlaları sürülecek. Burada özellikle üreticilerimizin iki tane beklentisi var birincisi yağış bekliyorlar inşallah yağışlar bugünlerde gelir ikincisi üreticimiz fiyat bekliyor. Yağış ve fiyat bekliyoruz yağış gelirse iyi bir fiyat olursa üreticimiz üretimine devam eder, mutlu olur, tarlasında kalır. Aksi takdirde ayçiçeği üretiminden vazgeçecek bu net olarak görünüyor geçen sene de fiyatlardan memnun kalmadılar. Geçen sene de geldim bahçelerden bir takım açıklamalar da yaptım bazı sıkıntılar vardı. Onların bir kısmını açıklamalar sonrasında hallettik yardımlar aldık. Bu sene de benim gördüğüm yağışlar gelir, fiyat alırız, üreticimizi memnun ederiz aksi takdirde ayçiçeği üretiminden çiftçimiz bazı yerlerde vazgeçti, bu bölgede de vazgeçmek zorunda kalacak. Doğal afetler çiftçimizi fevkalade zorluyor 10 sene evvel 500 civarında olan afet sayısı 2024 yılında 1557’ye kadar geldi şimdi afetlerin sayısı artıyor fakat çok daha önemli olan bir şey var afetlerin şiddeti artıyor Buraya gelene kadar 50 vilayeti ziyaret ettim 50 ilimize gittim ilçelere gittim 2,5 ay içinde bahçelerde çiftçilerimizle buluştuk açıklamalar yaptık ama gördüğüm manzara iç açıcı değil. Bir defa özellikle dondan çok büyük bir zarar görmüş durumda çiftçilerimiz bunu net söylüyorum yüzde 100’e varan oranda zararlar gördük sadece don değil dolu zararları oldu, aşırı yağışlar oldu, bazı yerlerde fırtına oldu ama her gittiğim yerde şuna işaret ettim dedim ki Türkiye’yi daha büyük bir afet bekliyor. Dona takılıp kalmayalım tamam büyük bir afet tarihte gördüğümüz en büyük don afetini yaşıyoruz ama daha büyük bir afet bizi bekliyor. Bu afetin adı da kuraklık önümüzdeki yıllarda Türkiye su fakiri bir ülke olacak bugün 1300 metreküp olan kişi başı su tüketim miktarı 1000 metreküpün altına düşecek Akdeniz Havzası’ndaki bütün ülkeler bundan etkilenecek. Üç beş sene sonra Türkiye su fakiri ülke olacak bunun tedbirlerini almamız lazım dedim. Sahada gördüklerimi Ankara’da iki defa sayın cumhurbaşkanımızla bir araya gelerek arz ettim. Hazine ve Maliye bakanımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanımız, Tarım bakanımıza arz ettim. sahadaki sorunları çiftçilerimize destek istedim. sulama yatırımlarının Türkiye’de hızlı bir şekilde bitirilmesi gerektiğini ifade ettim. Sulama randımanını artırılmalı kaynağından tarlaya kadar suyun yarısını kaybediyoruz açık sistemler üzerinde bu kanalları muhakkak kapalı sistemler haline getirmemiz lazım suyun yüzde 77’sini tarım sektörü kullanıyor. Yani tasarruf tedbirlerinin önce tarım sektöründe alınması lazım. Bazı yerlerde görüyorum vahşi sulama yapıyoruz vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım ve bütün çiftçilerimizin zorunlu olarak basınçlı sulama sistemlerine geçmesi lazım. Vereceğimiz desteklerle. Burası aynı zamanda bir sanayi bölgesi toprak altındaki suya hepimiz göz koyduk. Sanayiciye toprak altına giriyor su çekmeye çalışıyor, çiftçimiz kuru alanda üretim yapıyor toprak altına iniyor su çekmeye çalışıyor. Bugün sordum kaç metreden çıkıyor su dedim 600 metre dediler 600 metre Türkiye’de gezdiğim yerlerde 300 400 metrelerde su bulamaz hale geldik yani yeraltı su kaynaklarımızı kaybetmiş durumdayız. Eğer tedbirlerimizi almazsak yeterli yağış almayan tamamen yağışa bağlı iklim koşullarına bağlı üretim yapıyoruz başka bir çaremiz yok yeraltı sularını da tüketmeye başladık burada eğer gerekli tedbirlerimizi almazsak bazı ürünlerden önümüzdeki yıllarda ekiminden vazgeçmek zorunda kalacağız. Bunu dondan zarar gören bölgelerde açıkladım başkan dona geldi kuraklıktan bahsediyor dediler çok geçmedi iki ay içinde kuraklık yaşamaya başladık önümüzdeki yıllarda daha yoğun bir şekilde bunu Sayın Cumhurbaşkanımız ve ilgili bakanlarımıza ilettik tedbirlerin alınması noktasında onlardan da bir takım talepler bulunduk. İnşallah bu taleplerimiz yerine gelir. Ayçiçeğimiz burada stres yüklenmiş inşallah yağış gelir arkasından da inşallah fiyat gelir fiyat konusunda ziraat odası başkanlarımızla takip ediyoruz inşallah çiftçimizi memnun eden bir sonuçla karşılaşırız üreticilerimize Allah kolaylık versin. Türkiye’de üretim kolay değil yüksek maliyetlerle üretim yapıyoruz yapısal sorunlarımız var işletmelerimiz çok büyük değil parçalı ekonomik faaliyette bulunmak zor para kazanmak fevkalade zor iklim koşullarına bağlıyız zaman zaman dolu sel fırtına hortum yoktu o da var şimdi. Ankara’da köyleri gezdim hayvan hastalıkları başladı şap hastalığı var hem hastalıklarla hem zararlılarla hem iklim koşullarıyla boğarak üretim yapıyoruz bundan sonra net söylüyorum tarım çok stratejik bir ürün haline geldi çok önemli bir ürün haline geldi. Bazı ürünleri önümüzdeki yıllarda belki bulamayacağız bulursak da çok pahalı almak zorunda olacağız yelkenleri artık tarıma çevirmekten başka çaremiz kalmadı Çiftçimiz göç veriyor bunu sayın cumhurbaşkanına yönetim rakamları verdim 18- 32 yaş arasındaki çiftçimizin yani gençlerimizin oranı yüzde 5’e kadar düştü gençlerimizi tarımda tutamıyoruz. gençlerimize destek vermemiz lazım asgari ücretle gidip büyükşehirlerde çalışıyorlar ama buradan kopuyorlar bugün Suriyelilerle Afganlarla idare ediyoruz ama onlar da kendi memleketlerine döndüklerinde biz üretimi neyle sağlayacağız? Dolayısıyla çiftçimizi desteklemekten başka çaremiz yok çiftçimizin arkasında duracağız, çiftçimizin tarlada üretim yapmasını sağlayacağız bu manada Ziraat Odası başkanlarımızla beraber elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Hem sahadayız sahada gördüğümüz sıkıntıları sorunları gidiyoruz Cumhurbaşkanımız ve bakanlarımıza anlatıyoruz çiftçimize destek alma noktasında her türlü mücadeleyi veriyoruz. Ben tekrar sizlere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Allah hepimizin yardımcısı olsun bu süreçte."

Kuraklık Yaşanan Yerlerde Çiftçiler Tarlaya Biçerdöver Sokamadı Haber

Kuraklık Yaşanan Yerlerde Çiftçiler Tarlaya Biçerdöver Sokamadı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kuraklığın tarımsal üretimde yol açtığı zararlara dikkat çekerek, mağdur olan çiftçilerin yardım kapsamına alınması gerektiğini belirtti. TZOB Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık afetinin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Birçok doğal afetin aksine kuraklık yavaş gelişim gösterebilmekte, çok geniş bölgelerde ve hatta kimi zaman bir ülkenin tümünde ciddi ekonomik, çevresel ve sosyal etkilere sebep olabilmektedir. Ülkemizin küresel ölçekte yarı kurak bir iklim kuşağında bulunması kuraklığın hassasiyetini artırıyor. Kuraklığın tarıma etkilerini 2008, 2014 ve 2021 yıllarında ülkemizde yaşadık. Bitkilerin çıkış̧ ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunmaması nedeniyle söz konusu yıllarda hem verimde hem de kalitede ciddi sorunlar yaşanmıştır. O yıllarda kuraklık sonucu tarımsal üretim önemli ölçüde etkilenmiş ve birçok üreticinin yanı sıra ülke ekonomisi de oldukça zarar görmüştür. 2024-25 sezonu da ülkemizde tarımsal kuraklık sebebiyle üretimde azalmalar meydana gelmiştir. Özellikle Güneydoğu ve İç Anadolu Bölgesi’ndeki illerimizde ciddi verim kayıpları görülmektedir. Kuraklığın yaşandığı yerlerde çiftçilerimiz maliyetini kurtarmayacağından tarlasına biçerdöver sokamamıştır. Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde buğday, arpa ve mercimekte yaklaşık %80 oranında verim kayıpları görülmektedir. Diyarbakır’da kuruda buğday verimi %48, suluda %10,8 oranında düşmüştür. Ayrıca kuruda üretilen arpada verim %63 oranında düşmüştür. Mardin’de hububat hasadı bitmek üzeredir. Buğdayda %20, arpada %50 ve mercimekte %55 oranında kuraklık zararı görülmüştür. Konya’da arpa hasadı başlamış ve normalde dekara en az 250-300 kg olması gereken verimin dekara 50 ila 150 kg arasında değiştiği görülmüştür. Çankırı’da normalde dekara 300-350 kg olan arpa verimi 50-60 kg’a düşmüştür. Normalde 350-400 kg olan buğday verimi 200-250 kg’a düşmüştür. Aksaray’da arpa hasadı başlamıştır. İlde yağışlar kurtarır seviyede olsa da nisan ayındaki zirai don kaynaklı buğday ve arpada %20 civarında verim kaybı beklenmektedir. Karaman’da 670 bin dekarlık arpa üretim alanının 400 bin dekarı kuraklık ve zirai don sebebiyle biçerdöver girmeyecek durumdadır. Kayseri’de hasat henüz başlamasa da Kocasinan, İncesu ve Yeşilhisar ilçelerinde kuraklık sebebiyle buğday ve arpa verimlerinin %50 oranında düşmesi beklenmektedir. Kırıkkale’de buğday ve arpa hasadı yeni başlamış, rakımı yüksek ve yağış alan bölgelerin haricinde kuraklık nedeniyle önemli verim kayıpları meydana geldiği görülmüştür. Normalde 300 kg olan buğday verimi 100 kg’a, arpa verimi ise 300kg’dan 70-80 kilogramlara düşmüştür. Kırşehir’de buğday ve arpa hasadı yeni başlamış ve yağış alan sınırlı bölgeler haricinde kuraklık ve don sebebiyle %90’a varan verim kayıpları meydana gelmiştir. Kuraklık Hatay ilini de etkilemiştir. Buğdayda kayıp oranı Belen ve İskenderun ilçelerinde %100, Altınözü ilçesinde %60, Kumlu ilçesinde %50, Erzin ilçesinde %42, Kırıkhan, Payas, Defne ve Reyhanlı ilçelerinde %40, Antakya ilçesinde %35, Samandağı, Arsuz ve Hassa ilçelerinde %30 oranında olmuştur. Kilis ilinde 2025 sezonunda Merkez, Musabeyli, Elbeyli ve Polateli ilçelerinde kuraklık yaşanmıştır. Kuraklık sebebiyle arpa rekoltesinde ortalama %84 oranında, nohut rekoltesinde %80 oranında, buğday rekoltesinde ortalama %65 oranında ve kırmızı mercimek rekoltesinde ortalama %77 oranında kayıp beklenmektedir. Ayrıca yağış azalması sonucu yeraltı sularının çekilmesiyle mısır ürününde de üretim kaybı yaşanacağı öngörülmektedir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanında kuraklık sebebiyle ürünlerde verim düşüklüğü görülmektedir. Geçmiş yıllarda kuraklığın şiddetli yaşandığı yıllar olmuştur. Ancak 2025 yılının henüz ilk yarısı; don, dolu, sel ve kuraklık doğal afetlerinin hepsinin yaşandığı bir afet yılı olmuştur. Nisan ayında yaşanan don afetinden zarar gören çiftçilere sigortası olmasa da hasarları oranında yardım ödemesi yapılacak olması olumludur. Bu sezon yaşanan kuraklık da buğday, arpa ve mercimek başta olmak üzere stratejik ürünlere zarar vermiştir. Bu sebeple kuraklıktan zarar gören ve geliri düşen çiftçilerimizin de yardım kapsamına alınmasını, Ziraat Bankası’na ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz olarak en az 1 yıl ertelenmesini talep ediyoruz.”

Sarıyar Barajı’ndan Ankara’ya Su Temin Edilecek Haber

Sarıyar Barajı’ndan Ankara’ya Su Temin Edilecek

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş 2021 yılında Sarıyer Barajı’ndan su getirilmesi için talimat verdiğini ve projeye başlanması gerektiğini vurguladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ASKİ Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Kuraklık Acil Eylem Planı 2. Toplantısına katıldı. ASKİ Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya Ankara Vali Yardımcısı Osman Beyazyıldız, ASKİ Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay, ilçe belediye başkanları, üniversite temsilcileri ve ilgili kurum ve kuruluşların bürokratları da katıldı. YAVAŞ UYARDI: ORTA ANADOLU ÇÖLLEŞME TEHDİDİ ALTINDA Toplantıda konuşan Yavaş, Ankara’nın karşı karşıya olduğu su krizine ilişkin uyarılarda bulundu: “İçme Suyu, Atık Su ve Yağmur Suyu Yönetimi Master Planı”nı 2020 yılında yapmıştık. 2024 Ağustos’ta da tamamlandı. Orta Anadolu’nun yıllardır bütün haritalarına baktığımız zaman genellikle şunu görüyoruz: Orta Anadolu’nun tamamında önümüzdeki otuz yıl içerisinde bir çölleşme olacağı öngörülüyor. Ekolojiyi bozmanın doğal sonuçları olarak iklim kriziyle, aşırı yağışlarla, yangınlarla ve kuraklıkla da buluşacağız.” SARIYAR BARAJI TALİMATI Başkan Yavaş, geleceğe dönük su temini konusunda da önemli bir projeye dikkat çekti. 2021 yılında Sarıyar Barajı’yla ilgili verdiği talimatı hatırlattı. “İleriye yönelik olarak 2021 yılında Sarıyer Barajı’ndan su getirme için talimat vermiştim. Oradan hattın nasıl geleceğiyle ilgili bir avan projesi var. Bizim bu dönemde bunun ihalesini yapmamız gerekiyor her halükarda çünkü geçen yıl suyun damlası yoktu, kar bu sene olmadı. Seneye de olmazsa ne yapacağız? Onun için bir an evvel o çalışmalar başlanacak.” 500 BİN METREKÜPLÜK SU TASARRUFU HEDEFLENİYOR Toplantıda ASKİ yetkilileri tarafından yapılan sunumda, kuraklığa karşı su tasarrufu, kaçakların azaltılması ve alternatif su kaynaklarının kullanımı üzerine yeni projeler geliştirildiği aktarıldı. Ayrıca toplantıda alınan bazı kararlar da şöyle: - Yaz aylarında kullanılan ortalama 1,5 milyon metreküp suyun, her ay 500 bin metreküplük kısmının tasarruf edilmesi hedeflendi. Bu yüzden park ve bahçe sulamalarının tankerlerle yapılması konusunda ilçe belediyeleriyle görüş birliğine varıldı. - Suyu yoğun tüketen abonelerin de tespit edilerek tek tek uyarılması kararlaştırıldı. - Her eve 4-5 adet perlatör verilerek su tasarrufu sağlanması amaçlanıyor.

Ankara’da Kuraklık Alarmı Haber

Ankara’da Kuraklık Alarmı

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ASKİ Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen Kuraklık Acil Eylem Planı Toplantısı’nda önemli açıklamalarda bulundu. Ankara’da son yıllarda ciddi yağış eksikliği yaşandığına dikkat çeken Yavaş, su krizine karşı sert tedbirler alınması gerektiğini vurguladı ve plansız, amaç dışı kullanıma müdahale edilmesi gerektiğini ifade etti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ASKİ Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen Kuraklık Acil Eylem Planı toplantısına katıldı. Yavaş, son yıllarda Ankara’da ciddi yağış eksikliği yaşandığını belirterek, su krizine karşı sert tedbirler alınması gerektiğini vurguladı. “Bir önceki yıl hemen hemen Ankara hiç yağış almamıştı” diye konuşan Yavaş, bu yıl da yalnızca birkaç gün süren yağışla yetinildiğini söyledi. “PLANSIZ, AMAÇ DIŞI KULLANIMA MÜDAHALE ETMEMİZ GEREKİYOR” Ankara’nın mevcut su rezervlerinin bir yıl daha yetecek düzeyde olduğunu belirten Yavaş, “Ancak görünen o ki bu sıkıntı sadece bu yıla ait değil. Önümüzdeki yıllarda da mutlaka yaşanacak” diye konuştu. Yavaş, Türkiye’de suyun yüzde 70’inden fazlasının tarımda, çoğu zaman da plansız şekilde ve amaç dışı kullanıldığını belirterek şunları söyledi: “Aslında çiftçinin de kendisine zarar veriyor. Ancak içme suyu bakımından bizler de çok verimli kullandığımızı söyleyemeyiz. Özellikle Ankara'daki hobi bahçelerine baktığımız zaman bunlardaki su tüketimi, ayrıca villa tipi yapılaşmalarda da bahçe sulanması gibi artışları gözetliyoruz. Daha önceki yıllarda yüzde 85 civarındaki su tüketimi yüzde 15 civarındayken birdenbire 15-30 ton arasının çok daha arttığını ve Ankara'nın tamamının su kullanımında yüzde 85’inin 15’ini kullanmasına rağmen, geri kalan yüzde 15’inin de yüzde 85’ten fazla su kullandığını müşahede ettik. Bizim buna müdahale etmemiz gerekiyor.” ASKİ’nin gerekli durumlarda sert önlemler alacağını ve önceliğin her zaman insanların temel su ihtiyacı olacağını vurgulayan Yavaş, açıklamalarını şöyle bitirdi: “İnşallah buradaki toplantıdan verimli sonuçlar alırız. Bunu üst makamlarla ve vatandaşımızla paylaşmak suretiyle bugünden olmak üzere acil tedbirlere başvuracağız ve umuyorum iyi bir sonuç alacağız” ifadelerini kullandı.

CHP'li Gürer: "İklim Krizinin Etkileri Derinleşiyor" Haber

CHP'li Gürer: "İklim Krizinin Etkileri Derinleşiyor"

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) Türkiye’nin son beş yılına ait sıcaklık anomalisi verilerini paylaşarak iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekti. Gürer, FAO’nun 2020-2024 dönemini kapsayan verilerine göre, Türkiye’de mevsimlik ve yıllık sıcaklıklar referans dönemine göre belirgin şekilde arttığını belirtti. KIŞ AYLARI REKOR DÜZEYDE ISINDI CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “FAO’nun verileri, Türkiye’de kış aylarının giderek daha sıcak geçtiğini ortaya koydu. 2024 kışı (Aralık-Ocak-Şubat), referans dönemine göre 3.7°C daha sıcak olarak son beş yılın en yüksek anomalisini kaydetti. 2021 yılında +2.7°C, 2023’te ise +2.1°C olan kış sıcaklık anomalisi, iklim değişikliğinin etkilerini net bir şekilde yansıtıyor.” diye konuştu. İLKBAHARDA SICAKLIK ARTIŞI DEVAM EDİYOR CHP’li Ömer Fethi Gürer, “İlkbahar aylarında (Mart-Nisan-Mayıs) da sıcaklıkların arttığı görülüyor. 2024 ilkbaharı, referans dönemine göre 2.6°C daha sıcak geçti. 2022 yılında soğuk hava dalgası nedeniyle nötre yakın bir değer (+0.1°C) kaydedilse de, genel eğilim artış yönünde devam ediyor” dedi. YAZ AYLARINDA AŞIRI SICAKLAR DİKKAT ÇEKİYOR Yaz mevsiminin (Haziran-Temmuz-Ağustos), Türkiye’de en fazla ısınan mevsimlerden biri olduğunu belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2024 yazı, 3.3°C’lik anomali ile son beş yılın en sıcak yazı olarak kayıtlara geçti. 2021-2023 arasında yaz sıcaklıkları sürekli olarak +2°C civarında seyrederken, 2024’te bu artışın daha da yükselmesi dikkat çekti. Uzmanlar sürekli uyarıyor. Buna rağmen iklim değişikliğinin olumsuz yansımaları ile ilgili daha çok yapılması gereken iş var.” şeklinde konuştu. SONBAHAR DALGALI ANCAK SICAK GEÇİYOR Ömer Fethi Gürer, “Sonbahar aylarında (Eylül-Ekim-Kasım) sıcaklık anomalileri dalgalı bir seyir izlese de, genel olarak ortalamanın üzerinde seyrediyor. 2020 sonbaharı +2.9°C, 2023 sonbaharı ise +2.7°C ile en sıcak dönemler olarak öne çıkarken, 2024’te bu değer +1.2°C’ye gerilese de uzun vadeli ortalamaların üzerinde kaldı.” dedi. GÜRER: “TARIM VE SU POLİTİKALARI UYGULAMADA ÇÖZÜM ÜRETMELİ” CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, FAO verilerinin Türkiye’nin iklim krizinden ciddi şekilde etkilendiğini gösterdiğini belirterek, acil önlem çağrısı yaptı. Kuraklıkla mücadele, su yönetimi ve tarımsal adaptasyon politikalarının titizlikle uygulanması gerektiğini vurgulayan Gürer, “Bu veriler, gelecekte daha büyük sorunlarla karşılaşmamak için  daha hızlı ve kararlı harekete geçmemiz gerektiğini gösteriyor. Aksi taktirde, 2024 yılında küresel ısınma nedeniyle mevsimlerin öne kayması sonucu tarımsal üretimde yaşanan sorunlar daha da artacaktır. Tarım politikaları küresel ısınmanın olası olumsuz sonuçlarına karşın revize edilmeli ve çiftçi eğitimlerinin bu yönde artırılması ile çiftçilerin bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir." dedi. Gürer, “Küresel iklim değişikliğinin dünyada olduğu gibi ülkemize de yaratacağı olumsuzlukları uzmanlar sürekli gündeme getirmektedir.” diyerek, meclise gelmesi beklenen ve komisyondan geçen iklim kanunu sorunun derinliği görülerek geri çekilip tüm siyasi parti ve ilgili oda, dernek, birliklerle kapsamlı ve çözüm üretecek noktaya taşınarak mecliste görüşülmesi gerektiğini de ifade etti.

Gürer: "İklim Değişikliği Tarımı Zorluyor, Üretim Planlaması Şart" Haber

Gürer: "İklim Değişikliği Tarımı Zorluyor, Üretim Planlaması Şart"

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu kuraklık riskine dikkat çekerek, tarım sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Gürer, “Ülkemiz ciddi bir kuraklık riski ile karşı karşıyadır. Ürün üretiminin yanında, meraların ot varlığı da kuraklıktan etkilenebilir. Bu durum yem fiyatlarının artışına ve üretim veriminde düşüşe yol açma riski taşımaktadır” dedi. ÇİFTÇİLERİN ÜRETİM TERCİHLERİ VE KURAKLIK  CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçinin üretim tercihini belirlerken alıştığı ürünü, önceden bildiği ürünü şartlar ne olursa olsun sürdürmek istediğini belirterek, “Çiftçilerimizin yüzde 74'ü bu bağımlılığına devam etmektedir. Yüzde 30'u alıcısı çok, satışı hızlı üründe; yüzde 30'u fiyatının yükseleceği tahmin edilen ürünü ekmekte karar kılmaktadır. Az su isteyen ya da kuraklık dikkate alınarak ekim yapan çiftçi sayısı yüzde 28'lerde kalmaktadır. Bu da kuraklık sürecinin doğru yönetilemediğini göstermektedir. Şeker pancarı gibi yüzde 57 sözleşmeli ekilen ürün, on çiftçiden ikisinde rastgele bir durumdur. Çiftçi için girdi maliyetine; iklimsel problemler, tarımsal hastalık ve zararlılar, sulama suyu yetersizliği, işçi sorunu, ürün pazarlaması, kredi geri dönüş sorunu eklenmiştir. Bitkisel üretim, bölgeler ve ekolojik şartlar değerlendirilerek yapılmalıdır. Bu, daha çok verim, daha az masraf ve daha az israf demektir. İklim şartları ve toprak özelliğine göre ekim-dikim planlamaları yapılmalıdır. Ürünler için taban fiyatı uygulamasına dönülerek, girdi maliyeti göz önüne alınmalı ve alım fiyatı değil, taban fiyat uygulanmalıdır. Hasat zamanında enflasyon farkı gözetilerek, çiftçi enflasyon karşısında korunmalıdır. GIDA GÜVENLİĞİ İÇİN ÖNLEMLER ALINMALI CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2022 Küresel Gıda Güvenliği Endeksi'nde Türkiye'nin 113 ülke arasında 49. sırada yer almasına dikkat çekerek, iklim değişikliği ve küresel gıda tedarik zincirlerindeki olası aksaklıkların gıda güvenliğini tehdit ettiğini belirtti. Gürer, üretim planlamasında gerekli tedbirlerin alınmaması halinde tarımsal üretim ve gıda erişiminde ciddi sorunların yaşanacağını vurguladı.  Ömer Fethi Gürer, “Gıda tedarik zincirinde oluşan sorunlar, küresel iklim değişikliği ve beklenmeyen afetler, başta gübre olmak üzere tarımsal girdilerde oluşan sorunlar, sürdürülebilir üretim ve erişilebilir gıda için çok ciddi yapılanmalara geçilmesini zorunlu kılmaktadır.” dedi. VERİLMEYEN DESTEK MİKTARI 1 TRİLYON 374 MİLYAR TL CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2007-2025 yılları arasında çiftçilere verilen desteklerin 493 milyar TL olduğunu açıkladı. Ancak, Tarım Kanunu'na göre aynı dönemde verilmesi gereken destek tutarının 1 trilyon 867 milyar TL olduğunu belirten Gürer, verilmeyen destek miktarının 1 trilyon 374 milyar TL'ye ulaştığını vurguladı.  Gübre fiyatlarının dövize bağlı olarak sürekli değişkenlik göstermesinin çiftçilerin karşılaştığı bir diğer büyük sorun olduğunu belirten Gürer, “ 2025 yılı için ayrılan destek 8 milyar 200 milyondur. ÇKS kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 300 bin olarak dikkate alındığında, kişi başına 3.000 TL civarında bir destek düşmektedir.” diye konuştu.  GİRDİ MALİYETLERİ VE DESTEK EKSİKLİĞİ Tarım sektörünün girdi maliyetleriyle mücadele ettiğini belirten  Ömer Fethi Gürer, şunları kaydetti: “2020 yılı amonyum sülfat gübre ton fiyatı 1.100 TL iken, şu anda 11.000 TL’den işlem görmektedir. DAP gübre 2020 yılında 2.140 TL/ton fiyat iken, 26.000 TL/ton işlem görmektedir. Üre gübre 2020 yılında 1.860 TL iken, 19.500 TL/ton işlem görmektedir. 20-20 gübre 2020 yılında 2.140 TL/ton iken, şu anda 17.200 TL/ton’dan işlem görmektedir. Gübre ve yem fiyatları yurt dışından geldiği için dövize bağlıdır. Döviz fiyatlarındaki hareketlenme, fiyat artışlarını da beraberinde getiriyor. Böyle olunca, hayvancılığın yüzde 70'i yemle yapıldığı için dövizdeki artış yeme yansıdığı zaman, hayvancılık yapanların yem alabilme olanağı sınırlı hâle geliyor. 50 kilogramlık süt yemi, 700 lira civarında bir fiyatla işlem görüyor. Gübrede de benzer durum yaşanmaktadır. Gübre fiyatları arttıkça daha az gübre kullanılmak zorunda kalınıyor. Gübre azaldıkça da verimli üretim düşüyor.” Dedi. 21 ÜRÜNDE ARZ AÇIĞIMIZ VAR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Türkiye'nin bazı ürünlerde arz açığı devam ediyor. Bakanlığın belirlemesine göre, 21 üründe arz açığı var. Arz açığı olan ürünlerin bir de gübreden dolayı verim kaybı yaşandığında, ithalata yönelik ihtiyaç daha fazla olacak. Dünya genelinde gıda tedarik edilebilen ülkelerin içinde bulunduğu koşullarda, özellikle kuraklık, küresel iklim değişikliğinin yarattığı sorunlarla dışarıdan ürün getirmekte problemler yaşanabileceği gibi fiyatlarda da artışların ortaya çıkması olası. ”dedi. Gürer, “Türkiye'nin öncelikle stratejik ürün dediğimiz buğday gibi, bitkisel hamlığın oluşumuna vesile olan ayçiçek gibi belli ürünlerde daha öncelikli politikalar oluşturulması ve bu açığın ortaya çıkmasını önleyici tedbirler alınması gerekiyor. Özellikle mazottaki fiyat artışları çiftçiyi doğrudan etkiliyor. Yine 2025 yılına ait Cumhurbaşkanlığı yıllık programında, bu yıl için çiftçiye ayrılan 20 milyar liralık bir mazot desteği var. 3,5 milyar litre mazot kullanıldığı düşünüldüğünde, tarım kesiminde çiftçilere verilen bu destek yerine ÖTV ve KDV kaldırılsa—ki bu tutar 60 milyar civarında—çiftçinin kullandığı mazotun vergisi kaldırılmış olur. Çiftçiye bu anlamda daha doğru ve gerçekçi bir destek verilmiş olur.” diye konuştu. ÇİFTÇİLERİN TERCİHLERİNİ DEĞİŞTİRMELERİNE NEDEN OLDU Ömer Fethi Gürer, 2024 yılında yaşanan sorunların, çiftçilerin üretim tercihlerinde köklü değişikliklere neden olduğunu ifade etti. Gürer, "Tarımın içinde bulunduğu koşullarda, çiftçiler bu yıl üretimlerinde tercihlerinde değişiklik yapma yoluna gitmişlerdir. Çukurova bölgesindeki don olayları gibi etkenler, üretim süreçlerini olumsuz etkilemiş ve bazı ürünlerde piyasaya arz sorunu yaratmıştır. Erkenci patatesin çıkışı gecikecek, narenciye ürünlerinde ise özellikle limon başta olmak üzere, birçok üründe problemler yaşanacaktır" dedi. ÜRETİM ÖNGÖRÜLEBİLİR DEĞİL Son beş yılda yaşanan tarımsal sorunları eleştiren CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye'deki ekim ve bahçe üretimlerinin öngörülebilir şekilde planlanmadığını vurguladı. "Son beş yılda, erkenci ürünlerde yaşanan sorunlar hem fiyat dalgalanmalarına hem de çiftçilerin bekledikleri verimi alamamalarına yol açtı" diye belirten Gürer, daha fazla verim alınması amacıyla geleneksel bahçe ağaçlandırmalarından vazgeçilerek, pazarlama olanağı fazla olan ürünlere yönelme eğilimlerinin arttığını söyledi. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÜRETİMİ ZORLUYOR İklim değişikliğinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerine de dikkat çeken CHP’li  Ö.Fethi Gürer, "İklim değişikliği ve coğrafyadaki olumsuzluklar üretimi zorlaştırıyor. Bu nedenle tarıma yönelik mutlaka planlama yapılmalı ve öngörülebilir bir üretim sağlanmalıdır. Aksi takdirde önümüzdeki süreçte gıda güvenliği ile ilgili ciddi sorunlar yaşanacaktır" şeklinde konuştu. SU KAYNAKLARININ VERİMLİ KULLANILMASI GEREKİYOR Türkiye'nin su fakiri bir ülke olduğunu vurgulayan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, suyun verimli kullanımının önemine dikkat çekti. "Su, verim demektir, su üretim demektir. Girdi maliyetlerinin arttığı bu dönemde, suyun tarımla buluşturulması, üreticinin maliyetlerini kısmi olarak azaltacaktır" dedi. Özellikle gri suyun ve boşa akan sulardan elde edilecek suyun Anadolu topraklarına yönlendirilmesi gerektiğini belirtti. Gürer, "Konya Ovası, Niğde, Aksaray, Konya ve Kırşehir gibi bölgelerde, yeraltı ve yer üstü sularının tarıma kazandırılması için gerekli adımların hızla atılması gerekmektedir" dedi. MODERN SULAMA YÖNTEMLERİ DEVREYE SOKULMALI Türkiye genelinde sulama yöntemlerinin iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Gürer, özellikle Akkaya Barajı örneği üzerinden çözüm önerileri sundu. "Akkaya Barajı, 1996 yılında yapılmış olmasına rağmen hala kapalı sisteme alınmamıştır. Kapalı sisteme geçildiğinde bu barajın suyu daha verimli kullanılacak, buharlaşma engellenecek ve daha fazla verim elde edilecektir. Türkiye genelinde kapalı sisteme geçilmeli ve modern sulama yöntemleri, yağmurlama ve damlama sulama gibi verim artırıcı politikalar uygulanmalıdır" dedi. FİYAT ARTIŞLARINA KARŞI ÖNLEMLER ALINMALI CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarımdaki en büyük sorunlardan birinin de gıda fiyatlarındaki artış olduğuna dikkat çekerek, "Bugün gıda ürünlerine erişim sorunu yaşanıyor ve fiyat artışları yaşanıyor. Bu, önümüzdeki dönemde daha büyük bir sorun haline gelebilir. Tarımda doğru planlama yapılması, çiftçilerin eğitilmesi ve girdi maliyetlerinin sübvanse edilmesi gerekir" diye konuştu. Gürer, özellikle gübre, yem ve ilaç fiyatlarının sübvanse edilmesinin önemine değindi. SORUNLAR GEÇTİĞİMİZ YILDAN DAHA DA DERİNLEŞTİ Gürer, geçtiğimiz yılın iklim koşullarının tarımda sorunları daha da derinleştirdiğini belirtti. "Geçtiğimiz yıl, iklimin bir ay öne gelmesiyle birlikte, tarımda ilaçlama başta olmak üzere birçok sorun derinleşti ve ağırlaştı. Üretim kayıpları yaşandı, pazarlama sorunu nedeniyle ise israflar oldu" diyerek, bu yıl aynı sorunların yaşanmaması için tedbirlerin şimdiden alınması gerektiğini vurguladı. TARIM İÇİN PLANLAMA ŞART Son olarak CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektöründe yaşanan bu sıkıntıların çözülmesi için güçlü bir planlamanın gerektiğini söyledi. "Planlama ve öngörülebilir bir tarım politikası, kamu kaynaklarının doğru kullanılması ve üreticinin eğitimine yönelik adımlar atılmalıdır" dedi. Ömer Fethi Gürer, bu önemli sorunların çözülmesi için acilen harekete geçilmesi gerektiğini ve hükümetin kâğıt üzerindeki çözümleri pratiğe dökerek, çiftçilerin yaşadığı zorlukları hafifletmek için hızla adım atması gerektiğini ifade etti.

Türkiye Tarımsal Kuraklığa Teslim Ediliyor! Haber

Türkiye Tarımsal Kuraklığa Teslim Ediliyor!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, tarımda suyun doğru yönetilmediğini, plansızlığın Türkiye’yi büyük bir tarımsal felakete sürüklediğini söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Aydın Valiliği’nin 2025 yılı havza bazlı su dağıtım kararı, Türkiye’nin tarımsal üretimde ne kadar büyük bir krizin içine sürüklendiğinin en somut etkisini olarak karşımızda duruyor. Bugün Aydın’da, Büyük Menderes Havzası’nda, çiftçilere tarım alanlarının yalnızca yarısını sulayabilecekleri, diğer yarısında kuru tarım yapmaları gerektiği tebliğ ediliyor. Çiftçiler, plansızlığın bedelini emekleriyle, ekmekleriyle ödüyor. Oysa bu karar, bir gecede alınmadı. Kuraklık göz göre göre geldi, ama yetkililer seyretmekten başka hiçbir şey yapmadı!” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, tarımda yönetememe krizinin artık su gibi berrak bir şekilde gözler önünde olduğunu belirterek, suyun doğru yönetilmediğini, plansızlığın Türkiye’yi büyük bir tarımsal felakete sürüklediğini söyledi. Büyük Menderes Havzası’nda pamuk ekimi yapacak çiftçiye, mısır ekecek üreticiye, yonca eken hayvancıya “su yok, başınızın çaresine bakın” denildiğini ifade eden Adem, çiftçinin zaten zor durumda olduğunu, su sorununun ise tarımsal üretimi tamamen bitirme noktasına getirdiğini dile getirdi. Erhan Adem konuya dair yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bu sadece Aydın’ın değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerin yaşadığı ortak bir felaketin adıdır. Antalya’da yer altı su seviyeleri hızla düşüyor, obruk tehlikesi artıyor. Çukurova’da çiftçilere resmi yazıyla ekim yapmamaları söyleniyor. Adıyaman’da, Konya’da, Denizli’de, Edirne’de üretici her geçen gün toprağına daha az su verebiliyor. Ama bu gerçekler karşısında iktidarın çözümü sadece ‘desteklemeleri azaltmak, suyu kısıtlamak ve çiftçiyi çaresiz bırakmak’ oluyor. Sorunu sadece iklim değişikliğiyle açıklamak kolaycılıktır. Asıl mesele, suyun yönetilememesi, plansızlık ve yanlış tarım politikalarıdır. Su, bugün değil, yıllardır azalıyor. Büyük Menderes Havzası, Gediz, Konya Kapalı Havzası, Çukurova, Trakya ve Türkiye’nin dört bir yanında çiftçiler sürekli uyarılarda bulundu. Ama bu ülkeyi yönetenler çiftçiyi değil, karbon ticaretini ve rantı düşündü! Büyük Menderes’te bugün uygulanan su kısıtlaması, yarın Türkiye’nin diğer tüm havzalarına yayılacak. Tarımsal üretim, hayvancılık ve gıda güvenliği ciddi şekilde tehdit altında. Üreticiye “su yok, ekim yapmayın” diyenlerin, 5-10 yıl içinde gıda krizini nasıl yöneteceğini merak ediyoruz! Bugün çözüm bulmayanlar, yarın halkı ithal gıdaya mahkum edecekler. Bu felaketin önüne geçmek için vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir: 1.Havza bazlı su yönetiminde basınçlı sulama sistemine geçiş zorunlu hale getirilmelidir. Damla sulama yapan çiftçilere özel teşvikler sağlanmalı, su tasarrufu yapan üreticiler ödüllendirilmelidir. 2.Kuraklık yönetimi değil, risk yönetimi yapılmalıdır. Her yıl sezon başında değil, sezon bitmeden gelecek yılın üretim planlaması yapılmalıdır. 3.Planlı üretim modeli çiftçiye uygun hale getirilmelidir. Çiftçinin ÇKS kayıtlarıyla planladığı üretim desteklenmeli, su planlaması buna göre yapılmalıdır. 4.Tarım ve su politikaları rant odaklı değil, üretici odaklı olmalıdır. Su krizi, karbon ticareti üzerinden çözülmez, ancak sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla yönetilebilir. 5.Kuraklıkla mücadelede merkezi hükümet, yerel yönetimlerle işbirliği içinde olmalıdır. Sulama birlikleri, çiftçi örgütleri ve uzmanlarla ortak bir strateji geliştirilmelidir. İktidarın tarımsal üretimi plansızlığa mahkum eden, çiftçiyi suya hasret bırakan, karbon ticaretiyle tarım alanlarını sermayeye teslim eden politikalarına karşı üreticilerle birlikte mücadele edeceğiz! Bugün Aydın’da su kıtlığı var, yarın soframızda ekmek kıtlığı olacak. Susuz kalan tarım, aç kalan Türkiye demektir hükümet derhal su yönetimi konusunda gerçekçi bir eylem planı açıklamalıdır.

Kuraklık ve Su Krizine Karşı Çevre Dostu Çimler Haber

Kuraklık ve Su Krizine Karşı Çevre Dostu Çimler

Türkiye’de kuraklığa dayanıklı çim üretimini başlatan ilk belediye olan Antalya Büyükşehir Belediyesi, sıcak iklimlerde çim ve peyzaj uygulamaları üzerine Sıcak İklim Çim paneli düzenledi. İklim değişikliğinin getirdiği kuraklık tehlikesi ve su kaynaklarını korumak amacıyla hareket geçen Antalya Büyükşehir Belediyesi, yeşil alanlarda su tüketimini azaltacak sıcağa dayanıklı sıcak iklim çimlerini üreterek doğaya katkı sağlıyor. Küresel ısınmayla birlikte şehirlerdeki yeşil alanlarda kuraklığa daha dayanıklı, su tüketimi az, yeni nesil çim ve peyzaj uygulamaları hakkında akademisyen ve uzmanların da katıldığı Sıcak İklim Çim paneli düzenlendi. UZMANLAR BİLGİ VERDİ Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı tarafından Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panele Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Lokman Atasoy, Park ve Bahçeler Daire Başkanı Dr. Çiğdem Hacıoğlu, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Songül Sever Mutlu, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetimi’nden Dr. Fatma Öncü Ceylan Baloğlu, Gloria Otelleri Bahçe Koordinatörü Hasan Şengül, Ziraat Mühendisi Ahmet Gülgün konuşmacı olarak katıldı. UZUN ÖMÜRLÜ VE SICAĞA DAYANAKLI Panelin açılış konuşmasını yapan Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Daire Başkanı Dr. Çiğdem Hacıoğlu, “Büyükşehir Belediyesi olarak yeşil alanlarda kullandığımız su miktarını azaltmak adına türlü önlemler alıyoruz. Ağaç türlerini, çalı formunda bitkileri seçerken ve sulama şeklini planlarken bütün önlemlerimizi alıyoruz. Daha önce kullanılan çim türlerinin yaz aylarında her gün sulanması, sık sık biçilmesi, gübrelenmesi ve ilaçlanması gibi bakım hizmetleri için ekstra iş gücü ve maliyet gerekirken, sıcak iklim çimleriyle sulama ve biçme ihtiyaçlarında yarı yarıya tasarruf sağlanıyor” diye konuştu. BÜYÜKŞEHİR ÇEVRE PROJELERİYLE TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLUYOR İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin farkında olduklarını belirten Lokman Atasoy, “İklim değişikliği ile mücadelede yeşil alanları korumak ve çoğaltmak zorundayız. Özellikle yeşil alanlar konusunda iklim değişikliğine uyum anlamında yapılacak peyzaj, yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmaları son derece önemli. Yenilikçi yaklaşımlar bize doğa temelli çözümleri, yeşil altyapı çözümlerini zaten öneriyor. İklime dirençli bir kent olma noktasında Muhittin Böcek Başkanımızın destekleriyle Türkiye’ye örnek olmaya devam edeceğiz” dedi. SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞMALAR DEĞERLENDİRİLDİ Panelde konuşan Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Songül Sever Mutlu, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetimi Dr. Fatma Öncü Ceylan Baloğlu, Gloria Otelleri Bahçe Koordinatörü Hasan Şengül ve Ziraat Mühendisi Ahmet Gülgün de küresel iklim değişikliği dolayısıyla su kaynaklarının daha iyi kullanılması, yeşil alanlarda çim türünün seçimi, suyu az tüketen ve uzun ömürlü az masrafla sürdürülen yeşil alanlar hakkında bilgi verdi.

Kuraklık Riski Altındaki Göller İçin Harekete Geçilecek Haber

Kuraklık Riski Altındaki Göller İçin Harekete Geçilecek

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ulusal Su Kurulunda alınan kararla, kuraklık riski altındaki 8 gölle ilgili eylem planı hazırlanacağını belirterek, "Su stresi altındaki bir ülke olarak böyle bir kararın kuruldan çıkmış olmasını ülkemiz için çok önemli bir adım olarak görüyoruz." dedi. Bakan Yumaklı, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü'nde gerçekleştirilen Ulusal Su Kurulunun üçüncü toplantısının ardından, burada alınan kararlara ilişkin açıklama yaptı. İnsan refahı ve sürdürülebilir kalkınma için suyun ne kadar önemli olduğunu herkesin çok iyi bildiğini dile getiren Yumaklı, küresel iklim değişikliğinin en çok su kaynaklarını tehdit ettiğini söyledi. Yumaklı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi temiz su kaynaklarına erişimin bir "beka" meselesi haline geldiğini, ülke olarak bu anlayışla geniş bir yelpazede kritik adımlar attıklarını belirtti. "SU KAYIP ORANLARI İNDİRİLECEK" Büyüyen ekonomi ve artan üretimle tarımda, sanayide, enerjide, turizmde ve daha birçok sektörde suya olan ihtiyacın arttığına işaret eden Yumaklı, yaptıkları çalışmalarda öncelikli olarak su kaynaklarını göz önünde bulundurduklarını ifade etti. Bakan Yumaklı, Su Verimliliği Seferberliği'ni hem ülke hem de dünya gündemine iletme ve bir sorumluluk hareketine dönüştürme gayretlerinin devam ettiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Su kayıp oranlarının indirilmesi, tarımda sulama randımanının artırılması ve sanayide su kullanımının azaltılması için önümüzdeki günlerde çalışmalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Diğer taraftan, belediyeler arasında bilgi ve tecrübe paylaşımını artırmak amacıyla başlatılan 'Belediye Su Kardeşliği' uygulamasına bu yıl 15 belediye daha ilave oldu ve 62 belediyemiz iyi uygulamalarını birbirleriyle paylaşmış olacak." İlk iki toplantıda alınan kararlar doğrultusunda somut ve çözüm odaklı çalışmalar gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Yumaklı, "Bugün alt kurullar marifetiyle günümüze kadar gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin değerli akademisyenlerimizden detaylı bilgi edindik." diye konuştu. Bakan Yumaklı, 26 havza su kurulu ve 81 il su kurulu toplantılarını yıl içinde tamamladıklarını, bugün de Afyonkarahisar, Diyarbakır ve Trabzon valilerinin, havza su kurullarında öne çıkan hususlarla ilgili sunumlarını paylaştıklarını aktardı. Kurulun aldığı kararlara ilişkin de bilgi veren Yumaklı, ilk karar olarak, taslak Su Kanunu'na esas teşkil edecek şekilde teknik çalışmaların nihai hale getirilerek bu talebin TBMM'ye arz edilmesi sürecinin başlatılacağını bildirdi. "AZ SU TÜKETEN PEYZAJLARA GEÇİLECEK" Yumaklı, Taslak Taşkın Kanunu'na esas teşkil edecek teknik çalışmaların da tamamlanacağına işaret ederek, şunları kaydetti: "Fırat-Dicle Havzası'nın iklim değişikliğinin su kaynaklarına etkilerinin tespit edilmesi ve kuraklıkla mücadele acil önlem planının hazırlanması. Kuraklık riski altındaki göllerimize ilişkin eylem planları hazırlanacak, uygulamaya geçmiş ya da geçecek eylem planları da bir sonraki kurula sunulacak. Bu kararla Eğirdir, Akşehir-Eber, Manyas, İznik, Burdur, Bafa, Beyşehir ve Tuz gölü olmak üzere belirlenmiş 8 gölümüz var, bunlara ilave de olabilir. Belli bir takvim çerçevesinde eylem planı hazırlanması. Su stresi altındaki bir ülke olarak böyle bir kararın kuruldan çıkmış olmasını ülkemiz için çok önemli bir adım olarak görüyoruz. Bakanlıklar, üniversiteler, yerel yönetimler başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarında yeşil sahalarda, refüjlerde, peyzaj alanlarında, park ve bahçelerde kurakçıl peyzaj uygulamaları, gece sulaması ve arıtılmış atık suların yeniden kullanılmasını içeren Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Rehber'inin uygulanması. Çok su tüketen peyzaj uygulamaları yerine, az su tüketen kurakçıl peyzajlara geçilecek, böylece yüzde 80'e varan oranlarda su tasarrufu sağlanacak."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.