SON DAKİKA
Hava Durumu

#Jale Nur Süllü

Porsuk Haber Ajansı - Jale Nur Süllü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Jale Nur Süllü haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eskişehir'in Çevre Yolu Yine Raflarda! Haber

Eskişehir'in Çevre Yolu Yine Raflarda!

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, soru önergesine yanıt veren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun çevre yolu projelerinin değerlendirme aşamasında olduğunu belirterek somut bir takvim sunmamasına tepki gösterdi. Kuzey Çevre Yolu tamamlanmadan Güney Çevre Yolu’nun ele alınmayacağını söyleyen Bakanlık, Eskişehirlilerin yıllardır beklediği yatırımı yine belirsizliğe bıraktı. Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü’nün yazılı soru önergesine yanıt veren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Eskişehir’in kangrene dönüşen çevre yolu sorununda yine somut bir adım atmadı. Bakanlık, (Ankara–İzmir) Ayrım–Bursa Otoyolu ön proje çalışmalarının tamamlandığını, değerlendirme sürecinin sürdüğünü açıkladı. Eskişehir’in kuzeyinden geçmesi planlanan çevre yolu için bağlantı kavşaklarının tasarlandığını belirten Bakanlık, şehrin güneyinden geçmesi beklenen ve trafiği rahatlatacak Güney Çevre Yolu’nun ise ancak Kuzey Çevre Yolu yapıldıktan sonra gündeme alınacağını duyurdu: “Ayrım-Bursa Otoyolu’nun ve Güney Çevre Yolu’nun yapılabilirlik, sağlayacağı fayda ve fonksiyonellik açısından değerlendirilmiş olup, Eskişehir Kuzey Çevre Yolu'nun yapımı sonrasında diğer proje değerlendirilecektir.” “Her seçim dönemi müjdelenip, seçim kaybedilince unutuluyor” Süllü, bu yaklaşımı yıllardır sürdürülen oyalama politikalarının yeni bir örneği olarak nitelendirdi. Süllü, çevre yolunun yıllardır her seçim öncesi vaat edilip seçim sonrasında rafa kaldırıldığını hatırlatarak, “Her seçim dönemi iktidar partisi tarafından Eskişehir’e müjdelenen ve seçim sonrası unutulan Eskişehir Kuzey Çevre Yolu konusunda bakanlık kesin bir cevapla projenin gündemlerinde olmadığını belirtmişti” dedi. “Eskişehirli sanayici ve vatandaş mağdur edilmeye devam ediyor” Merkezi yönetimin Eskişehir’i yıllardır görmezden geldiğini söyleyen Süllü, Bakanlığın verdiği yanıtı sert sözlerle eleştirdi: “Sayın Bakanın verdiği yanıt üretim yapan, ürünlerinin nakliyesini gerçekleştiren tüccar ve sanayicimizi, aynı zamanda her gün bu yolu kullanmak zorunda olan vatandaşlarımızı mağdur etmeye devam edecektir. Eskişehirli vatandaşlarımızın, sanayicimizin uzun yıllardır süren yol talepleri merkezi yönetim tarafından yok sayılmaya devam ediyor.” “Eskişehirliler her gün bu çileyi çekiyor” 2023 yılında Bakanlığın, “Herhangi bir projemiz bulunmamaktadır” yanıtını verdiğini hatırlatan Süllü, “Biz sürekli şehrin tüm dinamikleri ile birlikte, Sanayi ve Ticaret Odaları olarak bir talebimiz var. Yıllardır bu talebimizi yineliyoruz. Diyoruz ki ‘Eskişehir’in çevre yolu sorunu çözülsün.’ Ve sürekli soru önergesi veriyoruz. Ama Çevre Yolunun durumu da burada. Biz böyle yanıtı kabul etmiyoruz. Eskişehirliler her gün bu çileyi çekiyor” diyerek mevcut tabloya dikkat çekmişti. “Çevre yolları acilen yapılmalı” Süllü, daha önceki açıklamalarında, şehrin güneyindeki yoğunluğa işaret etmiş, “Organize Sanayi Bölgesi, galericiler, mobilyacılar, toptancılar, oto tamirciler ve TEKSAN Sanayi Sitesi gibi iş merkezlerinin yanı sıra, fuar ve kongre merkezi, şehir hastanesi ile yoğun nüfuslu mahallelerin bulunduğu bölgelerde mağduriyetler yaşanıyor. Trafik sıkışıklığı, kazalar ve zaman kaybı Eskişehirliler için çileye dönüştü. Yeni çevre yolu acilen yapılmalı.” çağrısında bulunmuştu. Süllü, iktidarın yatırım politikalarının Eskişehir’i sistematik biçimde geri plana ittiğini vurgulayarak çevre yolu meselesini gündemde tutmayı sürdüreceklerini belirtti.

Beylikova’daki Nadir Toprak Elementi Rezervini ABD’ye mi Pazarlıyorsunuz? Haber

Beylikova’daki Nadir Toprak Elementi Rezervini ABD’ye mi Pazarlıyorsunuz?

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Beylikova’daki 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi için TBMM’ne soru önergesi verdi. Trump-Erdoğan görüşmesinde rezervin masaya getirileceği iddiasına dikkat çeken Süllü, “Milli kaynaklarımız kısa vadeli kişisel siyasi pazarlıkların konusu olamaz” dedi. Kamuoyunda büyük tepkilere yol açan “Zeytinlikler Talan Yasası“ olarak adlandırılan yasa teklifi görüşmelerinde Temmuz ayında TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmada Beylikova’daki nadir toprak elementleri (NTE) rezerviyle ilgili Trump konusunda çarpıcı iddiaları gündeme getiren Süllü, bu kez de Trump-Erdoğan görüşmesi öncesi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle iki ayrı soru önergesi vererek Türkiye’nin en stratejik kaynaklarından biri olan rezervin, küresel güçlerle kişisel çıkar hesaplarına konu edilmesine sert tepki gösterdi. Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri İçin Çarpıcı Sorular Basına yansıyan haberlerde, ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 Eylül’de yapacağı görüşmede Beylikova’daki rezervlerin doğrudan gündeme getirileceği yönündeki iddialara dikkat çeken Süllü, Çin bağımlılığından kurtulmak isteyen Washington yönetiminin Türkiye’yi ABD’nin mineral tedarikçisi olarak gördüğünün açıkça ifade edildiğini hatırlattı. “Trump Hangi Gerekçeyle Eskişehir’deki NTE’leri Talep Ediyor?” ABD’li yetkililerin Beylikova rezervlerini “stratejik fırsat” olarak nitelendirmesinin, ülkemizin zenginliklerinin küresel güçlerin pazarlık malzemesi haline getirildiğini ortaya koyduğunu belirten Süllü, Beyaz Saray’da yapıldığı öne sürülen gizli bir toplantıda Trump’ın, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki terör örgütleriyle mücadelesi karşılığında Eskişehir’deki NTE’leri talep ettiğine dair iddiaların da aydınlatılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yönde bir taahhütte bulunup bulunmadığının kamuoyuna açıklanması gerektiğini vurgulayan Süllü, “Milli kaynaklarımızın, ülkemizin güvenliğiyle pazarlık konusu yapılması kabul edilemez” dedi. “Talan Yasası Şüpheleri Derinleştiriyor” TBMM’de apar topar geçirilen ve kamuoyunda “talan yasası” olarak anılan düzenlemelerin NTE’lerle ilgili ciddi soru işaretleri doğurduğunu dile getiren Süllü, Beylikova rezervlerinin bu yasa kapsamında yabancı şirket ve devletlerle yapılan gizli mutabakatlara açılıp açılmadığının ortaya konulmasını istedi. Bu kapsamda, herhangi bir ön anlaşma, niyet protokolü ya da mutabakatın yapılıp yapılmadığını soran Süllü, varsa hangi ülkeler ve şirketlerle masaya oturulduğunun kamuoyuna açıklanmasını talep etti. “Katma Değerli Üretim Mi, Ham İhracat Mı?” 2022 yılında verdiği 7/68010 Esas Numaralı soru önergesine, Sivrihisar ilçesi, Karkın Mahallesi'nde kurulacak olan pilot tesiste 2023 yılında üretim yapılması, pilot tesisten alınacak sonuçlar üzerine de endüstriyel tesis yatırımının planlandığı yanıtının verildiğini hatırlatan Süllü, Beylikova’daki NTE rezervlerinin işlenmesi, değerlendirilmesi konusunda bugüne kadar yapılan planlama ve çalışmaların neler olduğunu sordu. Savunma, havacılık ve uzay sanayisi, otomotiv, biyomedical alanlarında kullanılabilecek Çin’den sonra en büyük rezerv olan 694 milyon ton içinde nadir toprak elementleri oksitleri neodimyum, seryum, pladyum içinde ek olarak bulunan toryum, uranyumun işlenerek hammadde olarak satılması yerine, fosil yakıtların gitgide tükendiği gezegenimizde ileriki yılarda ülkemizde geliştirilecek teknolojilerle sanayimize dolayısıyla ekonomimize kazandırılması gerektiğini söyleyen Süllü, kurulacağı söylenen pilot tesiste hangi aşamada olunduğunu sordu. Süllü ayrıca, Beylikova’daki rezervlerin işlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik Türkiye’nin bu alanı işletecek teknolojik altyapısını ve eğer yoksa, hangi yabancı devlet veya şirketlerle işbirliği planlandığı sorularını yöneltti. “Türkiye Sömürge Düzenine Teslim Edilemez” Türkiye’nin stratejik madenlerini küresel güçlerin çıkar hesaplarına teslim etmenin ülkeyi sömürge düzenine mahkûm edeceğini vurgulayan CHP’li Süllü, savunma, teknoloji ve enerji gibi stratejik sektörlerde NTE’lerin kullanımına yönelik devlet politikalarının varlığını sorguladı. Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump ile görüşmesi öncesinde ABD ürünlerinde ek gümrük vergilerinin kaldırılmasının gerekçesini de sorgulayan Süllü, “Türkiye’nin çıkarları mı korunuyor, yoksa stratejik madenlerimiz küresel pazarlıklarda masaya mı sürülüyor” diyerek kamuoyuna seslendi.

Anadolu Üniversitesi Akademik Yılı Açılışına Görkemli Tören Haber

Anadolu Üniversitesi Akademik Yılı Açılışına Görkemli Tören

Anadolu Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı Açılış Töreni, Öğrenci Merkezi Yunus Emre Salonu’nda yapıldı. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel ve Senato üyelerinin Atatürk Anıtı’na çelenk koymasıyla başlayan törene; Millî Eğitim, Kültür ve Turizm Eski Bakanı, İletişim Bilimci Prof. Dr. Nabi Avcı, Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah, Adalet Komisyonu Başkanı Arif Hamdi Sazak, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Rektörü Prof. Dr. Kâmil Çolak, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yusuf Özkay, Prof. Dr. Erkan Erdemir ve Prof. Dr. Köksal Büyük, Eskişehir Teknik Üniversitesi (ESTÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Onur Kaya, Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel’in eşi Oya Adıgüzel, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Barış Kılınç, Anadolu Üniversitesi Genel Sekreteri Ecevit Öksüz, il protokolü ve üniversite senato üyeleri katılım gösterdi. Yeni akademik yılın ilk dersini, Millî Eğitim, Kültür ve Turizm Eski Bakanı, İletişim Bilimci Prof. Dr. Nabi Avcı verdi. Prof. Dr. Avcı, “Üniversitelerin Geleceği” başlıklı dersinde üniversitelerin değişen rolü ve gelecekteki konumları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Adıgüzel: “Anadolu Üniversitesi yarım asırlık bir çınar gibi; bu bayrağı sizler elden ele daha ileriye taşıyacaksınız” Programın açılış konuşmasını yapan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, üniversitenin elde ettiği başarılar ve yeni oluşumlar hakkında şunları söyledi: “2025-2026 eğitim-öğretim yılımızın hayırlı olmasını diliyorum. Anadolu Üniversitesi yarım asırlık bir çınar gibi; bu bayrağı sizler elden ele daha ileriye taşıyacaksınız. Tıp ve mühendislik fakülteleri olmamasına rağmen, sosyal bilimlerde Türkiye’nin en üst sıralarında yer alıyoruz. Son dönemde 15 yeni bölüm açıldı, 10’una öğrenci alındı. 2026-2027’de Bilgisayar Bilişim Bilimleri Fakültesi %100 İngilizce eğitimle öğrenci kabul edecek. Dijital oyun tasarımı, yeni medya, lojistik gibi çağın ihtiyaçlarına yönelik programlar açıldı; yabancı öğrenciler için Türk Dili ve Kültürü Programı başlatıldı. Lisansüstü eğitimde de Türkiye’nin ilk 15 üniversitesi arasında yer alıyoruz. Lisansüstü öğrenci sayısı, lisans öğrencileriyle eşitlendi. Açıköğretim alanında ise 81 ilde bulunan 94 büro kapatılarak süreç dijitalleştirildi; personel mağdur edilmeden kamu kurumlarına yönlendirildi.” Prof. Dr. Adıgüzel: “Her kayıt yaptıran öğrenci için bir fidan dikeceğiz” Kampüste elde edilen olanaklar hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Adıgüzel şunları aktardı: “Kampüsümüz, dünyanın en güzel kampüslerinden biridir. Kampüsümüzde enerji verimliliği yarışmasında Türkiye’nin en verimli binaları seçildi. Her kayıt yaptıran öğrenci için bir fidan dikeceğiz; böylece Eskişehir’e 6 bin ağaç kazandıracağız. Bu yıl Anadolu Üniversitesi Haber Ajansı’nı kurduk. Amacımız, öğrencilerimize ders dışı atölyelerle deneyim kazandırmak ve onları sektöre hazırlamak. Konuşmama son verirken, Gazze’de yaşanan savaş bir soykırımdır demek istiyorum. Kadınlar, çocuklar ve eğitim kurumları korunmalıdır. 200’den fazla gazetecinin öldürülmesi vicdanımızda derin bir yara açmıştır. Yunus Emre’nin dediği gibi, ‘Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur.’ Anadolu Üniversitesi olarak hak ve hukukun yanında olmaya devam edeceğiz.” Prof. Dr. Avcı: “Aldığımız eğitimler yapay zekâ nedeniyle gelecekte hangi mesleklerde insan faktörünün kalacağını belirsiz kılıyor” Rektör Adıgüzel’in açılış konuşmasının ardından “Üniversitelerin Geleceği” konu başlıklı konuşmasında Prof. Dr. Nabi Avcı şu değerlendirmelere yer verdi: “2025-2026 Eğitim-Öğretim Yılı Anadolu Üniversitesi’ne hayırlı olsun. 2017’deki konuşmamda Türkiye üniversitelerinin durumunu ve dünyadaki gelişmeleri ele almıştım. O dönemde yapay zekâ bu kadar gündemde değildi. Şimdi ise yapay zekâ olmadan geleceğin üniversitelerini konuşmak mümkün değil. Üniversiteler büyük bir tehdit altındadır. Aldığımız eğitimler, yapay zekâ nedeniyle gelecekte hangi mesleklerde insan faktörünün kalacağını belirsiz kılıyor. Almanya’da ‘Meslek Değiştirme Stratejileri’ adlı yeni bir disiplin kuruldu. Bu, mesleği tehdit altındaki kişilere eğitimlerini başka alanlara uyarlama imkânı sağlıyor. Anadolu Üniversitesi’nin açtığı yeni bölümler de bu anlayışa uygun, disiplinler arası geçişleri kolaylaştıran bölümlerdir. Büyük ve dışa kapalı üniversiteler dönemi sona erdi. Büyük niceliksel büyüme yerine, küçük ve nitelikli birimler ön plana çıkıyor. Anadolu Üniversitesi bu değişimi başarıyla uyguluyor.” Anadolu Üniversitesi Ödülleri Sahipleriyle buluştu Anadolu Sanata Destek Bursu Kazanan Güzel Sanatlar Fakültesi Öğrencileri: Güzel Sanatlar Fakültesi bölümlerine birincilikle yerleşen öğrenciler, uluslararası sanat organizasyonlarına katılım için 30 bin TL’ye kadar destek ve öğrenim süresince 3 öğün ücretsiz yemek hakkı kazandı. Ödüllerini Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel takdim etti. Aysu Zeynep Acar – Çizgi Film ve Animasyon Azra Karadeniz – Seramik Elif Semerci – Resim Beril Aldemir – Cam Doğa Şahin – Baskı Sanatları Nur Mutluer – Heykel Musa Ege Demirbaş – Grafik Sanatlar Yunus Emre Topçu – Dijital Oyun Tasarımı Devlet Konservatuvarı ve Engelliler Entegre Yüksekokulu bölümlerine birincilikle yerleşen ve aynı bursu kazanan öğrenciler: Esma Aydınoğlu – Sahne Sanatları Demet Bilge Karacı – Müzik Zühal İzem Eyibilir – Çalgı Yapımı ve Onarımı Ecenur Erdaş – Müzikoloji Eslem Yağmur Tokcanlı – Türk Müziği Berra Diyar Aktuğ – Grafik Sanatlar Programı Tuğba Ari – Seramik Sanatları Programı Anadolu Başarı Bursu Kazananları Bu burs kapsamında öğrenciler dizüstü bilgisayar ve 3 öğün ücretsiz yemek hakkı kazandılar. Ödüllerini Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel takdim etti. Kaan Önem – Eğitim Fakültesi (Sözel puan türünde Türkiye 689’uncusu) Dilara Sarıahmet – Hukuk Fakültesi (Eşit Ağırlık puan türünde Türkiye 4952’ncisi) Anadolu Üstün Başarı Bursu Kazananları Rezidansta ücretsiz konaklama ve 3 öğün yemek hakkı sağlanan bu bursu alan öğrencilerin hediyelerini Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel takdim etti. İlknur Demirel – Özel Eğitim Öğretmenliği (Türkiye 621’incisi – Sözel) Sarp Baran Dökme – İngilizce Öğretmenliği (Türkiye 2427’ncisi – Dil) Elifsu Özgüneşli – Hukuk Fakültesi (Türkiye 2497’ncisi – Eşit Ağırlık) Ali Karageldi – Eczacılık Fakültesi (Türkiye 9316’ncısı – Sayısal) İdari Hizmet Ödülü Sahipleri İdari Hizmet Ödülleri, üniversitenin idari işleyişine ve gelişimine katkıda bulunan personele verilir. Ödüller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erkan Erdemir tarafından takdim edildi. Ömer Uygur (Emekli personel) İsmail Yıldırım Halil Gökenç Fatih Gülşen (Merhum – Ödülü eşi Ayşen Gülşen aldı) İbrahim Uğurlu Akademik Hizmet Ödülü Sahipleri Akademik alanda kalıcı katkılar sağlayan öğretim üyelerine verilen bu ödüller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Köksal Büyük tarafından takdim edildi. Doç. Dr. Hasan Yılmazyaşar Prof. Dr. Gül Durmuşoğlu Köse (Merhume)- (Ödülü eşi Selamet Köse aldı) Prof. Dr. Zaur Mükerrem (Merhum) – (Ödülü kızı Dr. Nermin Mükerrem Alakbarov aldı) Eğitim Ödülü Sahipleri Öğrenci merkezli ve yenilikçi eğitim uygulamaları geliştiren akademisyenlere verilen bu ödüller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Köksal Büyük tarafından takdim edildi. Prof. Dr. İbrahim Halil Diken Prof. Dr. Zülal Balpınar Sanat Ödülü Sahipleri Sanat alanında evrensel katkılar sunan ve üretimleriyle genç kuşaklara ilham olan isimlere verilen ödüller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Özkay tarafından takdim edildi. Danyal Mantı Doç. Gülçin Karaca Doç. Dr. Erdal Uludağ Bilim Ödülü Sahipleri Fen, sağlık ve sosyal bilimler alanında özgün araştırmalarıyla bilime katkı sağlayan isimlere verilen bu ödüller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Özkay tarafından takdim edildi. Prof. Dr. Aras Bozkurt – Sosyal Bilimler Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı – Fen ve Sağlık Bilimleri (Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü) Onur Ödülü Sahipleri Akademi, kültür ve toplum alanlarında uzun yıllara dayanan katkılarıyla saygı uyandıran kişilere verilen Onur Ödülleri, Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel tarafından takdim edildi. Prof. Dr. Mehmet Erol Altınsapan Millî Eğitim, Kültür ve Turizm eski bakanı, iletişim bilimci Prof. Dr. Nabi Avcı

Yaban Hayatı Satılık Değildir! Haber

Yaban Hayatı Satılık Değildir!

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü tarafından 22 Ağustos 2025’te Afyonkarahisar’da yapılması planlanan “av turizmi ihalesi”nin iptali için, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından yanıtlanması amacıyla Meclis’e yazılı soru önergesi verdi. Söz konusu ihale kapsamında Eskişehir ve Kütahya’da yaşayan 15 adet Kızıl Geyik ile 1 adet Anadolu Yaban Koyunu, “av turizmi” adı altında öldürülmek üzere satışa çıkarıldı. Anadolu Yaban Koyununun avlanma bedelinin yaklaşık 1 milyon 800 bin TL, kızıl geyiklerin ise 180 bin ile 440 bin TL arasında olduğu belirtildi. İhale Türkiye’nin Tarafı Olduğu Bern Sözleşmesi’ne Aykırı CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergesinde, Türkiye’nin tarafı olduğu Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’nde yani Bern Sözleşmesi’nde “kesin koruma altındaki türlerin” Ek-II Listesi’nde açıkça belirtildiğini ifade etti. Ek-II Listesi’nde yer alan ve kesin koruma altındaki türlerin kasıtlı olarak öldürülmesi, yakalanması ve ticaretinin yasak olduğunu ve Türkiye’nin de buna uygun hareket etmesi gerektiğini belirten Süllü, şunları ifade etti: “Yaban hayatı korumakla yükümlü kamu kurumlarının, hayvanların yaşam hakkına fiyat biçmesi kabul edilemez. Bu toprakların binlerce yıldır özgürce yaşayan canlılarını kâğıt üzerinde ‘mal’ gibi listeleyip parası olanın silahına hedef yapmak, doğa katliamını rant aracına dönüştürmektir. Bern Sözleşmesi’nin Ek-II listesinde kesin koruma altında yer alan türlerin kasıtlı olarak öldürülmesi yasaktır. Bu ihale hem hukuki hem ahlaki olarak büyük skandaldır.” Mahkemelerin İptal Kararlarına Karşın İhaleler Tekrarlanıyor Daha önce benzer ihalelerin Eskişehir İdare Mahkemesi ve Afyonkarahisar İdare Mahkemesi tarafından iptal edildiğini hatırlatan Süllü, Bakanlığın hukuka aykırı şekilde ihaleleri tekrarladığını ifade etti. Bakanlığın, daha önce iptal edilen benzer ihaleleri, yeni ve bilimsel nüfus verisi sunmadan yeniden açtığını vurgulayan Süllü, “Danıştay’ın önce iptal kararlarını onaylayıp, sonra aynı konuda hiçbir yeni veri olmamasına karşın hukuka uygunluk kararı vermesi, yargının bağımsızlığı açısından da kaygı vericidir. Yaban hayatı metalaştıran bu anlayış derhal terk edilmelidir” dedi. Bakanlığa Hukuki ve Bilimsel Dayanak Sorusu Süllü, geçmişte benzer ihaleler Eskişehir ve Afyonkarahisar İdare Mahkemeleri tarafından iptal edilmişken, Bakanlığın hangi hukuki dayanakla ve hangi bilimsel verilerle bu ihaleyi tekrar gündeme getirdiğini sordu. İhaleye konu edilen 15 kızıl geyik ile 1 Anadolu yaban koyununun popülasyon, yaş, cinsiyet ve sağlık durumlarına ilişkin hangi somut bilimsel çalışmanın yapıldığını soran Süllü, Bern Sözleşmesi’nin kesin koruma altına aldığı Anadolu yaban koyununun avlanmasına hangi gerekçelerle izin verildiği sorusuna yanıt istedi. “Yaban Hayatını Metalaştıran İhalelere Son Verilsin!” Süllü, ihalenin ekosistem dengesi, biyolojik çeşitlilik ve türlerin sürdürülebilirliği üzerindeki etkilerine dair Bakanlığın bir değerlendirme yapıp yapmadığını sordu. Eğer böyle bir çalışma yapıldıysa içeriğinin ne olduğunu, yapılmadıysa gerekçesinin ne olduğunu sordu. Süllü ayrıca, Ocak 2020 – Ağustos 2025 tarihleri arasında Türkiye genelinde “av turizmi” kapsamında kaç ihale açıldığını, kaç yaban hayvanının avlandığını ve bu hayvanların türlere göre dağılımını sordu. Bu ihalelerden elde edilen toplam gelirin ne kadar olduğunu ve bu gelirin ne kadarının gerçekten yaban hayatını koruma çalışmalarına aktarıldığını sordu. “Doğanın ve yaban hayatının korunması, onları öldürmek üzere satışa çıkarmakla değil; yaşam alanlarını restore etmek ve gerçek koruma politikalarını hayata geçirmekle mümkündür. Bu ihale derhal iptal edilmelidir!” diye konuştu. Süllü, Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulunarak, “Hiçbir canlının değeri para ile ölçülemez. Yaban hayat satılık değildir! Bu kanlı ihale iptal edilene kadar hukuki ve toplumsal mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

Çakırözer ve Süllü’den Silivri’de Tutuklu Belediye Başkanlarına Ziyaret Haber

Çakırözer ve Süllü’den Silivri’de Tutuklu Belediye Başkanlarına Ziyaret

CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Jale Nur Süllü Silivri Cezaevi’nde tutuklu İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile tutuklu belediye başkanları, bürokratlar ve gazetecileri ziyaret etti. Ziyaretleri sonrasında cezaevi önünde açıklamalarda bulunan Çakırözer ve Süllü, adaletsizliklerin bir an önce sona erdirilerek cezaevindeki haksız hukuksuz tutuklu belediye başkanları, bürokrat ve gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istedi. Çakırözer ve Süllü, ziyaretlerinde Ekrem İmamoğlu ve Zeydan Karalar’ın Eskişehirlilere mesajlarını da paylaştı. Başkanlar mesajlarında demokrasi mücadelesine devam edecekleri vurgusu yaparken, Eskişehirlilere selam ve saygılarını iletti. “BAŞKANLARIMIZI SERBEST BIRAKIN” CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve Jale Nur Süllü, Silivri Cezaevi’nde tutuklu belediye başkanları, bürokratlar ve gazetecileri ziyaret etti. Çakırözer ve Süllü ziyaretleri sonrasında cezaevi önünde açıklamalarda bulunurken, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın Eskişehirlilere mesajını paylaştı. Çakırözer ve Süllü şu açıklamaları yaptı: “Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar, ilçe belediye başkanlarımız ile bürokratları ziyaret ettik. Hepsinin güçleri, motivasyonları yerinde ama kendilerine yapılan hukuksuzluktan son derece tepkililer. Bir an önce hakim karşısına geçerek kendilerinin masumiyetini ispat etme niyetindeler. İddianamelerinin bir an önce yayınlanması ve karşı karşıya kaldıkları iftiralara yanıt vermek için bekliyorlar. Buradan çağrımız bir an önce bu hukuksuzlukların sona ermesi ve başkanlarımızın, bürokratların serbest bırakılması. Yargılama yapılacaksa da bu yargılamaların tutuksuz yapılması. Başkanlarımızın ve bürokratlarımızın yanındayız. İktidara gelip bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi, barışı, hak ve hukukun üstünlüğünü getirene dek mücadelemizden bizi kimse yıldıramayacak.” “MİLLETÇE KAZANACAĞIMIZ GÜNLER YAKINDIR” Çakırözer ve Süllü, tutuklu İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan karaların Eskişehirlilere mesajını da paylaştı. Ekrem İmamoğlu Eskişehirlilere gönderdiği mesajda şunları söyledi: “Eskişehirli hemşehrilerimize çok sevgi ve selamlarımı iletiyorum. Adalet mücadelemiz çok önemlidir ve tarihlidir. Demokrasi mücadelemiz Türkiye için çok önemlidir. Hep birlikte milletçe kazanacağımız günler yakındır. Millet büyüktür, Azim ve kararlılıkla İfade ediyorum; Her şey çok güzel olacak!” “MÜCADELEMİZ İLE ESENLİĞE KAVUŞACAĞIZ” Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ise, Eskişehirlilere selam ve saygılarını göndererek şu mesajı verdi; “Sevgili Eskişehirliler, Yılmaz abimizin bozkırın ortasında vaha olan bu yeri modern hâle getirdiği güzel şehrimiz, güzel şehrimizin güzel insanları, iki vekilimiz ziyarete geldi. Jale hanım, Utku Bey’e çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle çok sevdiğim şehrin saygın insanlarına buradan bir selam, sevgi göndereyim dedim. Bu günler geçer hepimiz mücadelemiz sonucunda esenliğe kavuşacağız. Dik durmaya devam. Saygılarımla”

900 Yılda Oluşan Bir Avuç Toprak Yasayla Bir Günde Yok Olacak Haber

900 Yılda Oluşan Bir Avuç Toprak Yasayla Bir Günde Yok Olacak

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve zeytinlik alanların da madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören yasa teklifini sert sözlerle eleştirdi. Yasanın yalnızca zeytinliklerle sınırlı kalmayıp tarım arazileri, su kaynakları, ormanlar, tarihi sit alanları ve yaşam alanlarını da tehdit ettiğini vurgulayan Süllü, teklifin doğaya ve geleceğe açık bir ihanet olduğunu ifade etti. Süllü, “Dostum Trump’ın ‘mine everywhere’ yani ‘Her Yerde Maden’, ‘Milli Parkları, Tarihi Anıtları Bile Kazın’ sözleri ve stratejik madenler vurgusu teklifinizle birebir örtüşüyor. İnsan, ‘bu kadar da tesadüf olur mu?’ diye düşünmeden edemiyor” diyerek iktidarın politikalarına dikkat çekti. “İklim Yasası Değil, Kirletenin Aklandığı Yasa” İklim Kriziyle mücadelede azaltım ve uyum süreçlerine dair önlem alınması gerekirken, iktidarın “İklim Yasası” adı altında şirketlerin bedelini ödeyerek daha fazla kirletmesinin önünü açtığını belirten Süllü, “Ardından, madencilerin tüm ülkeyi talan alanına çevirebileceği bir metni kucağımızda bulduk. Dostum Trump’ın ‘mine everywhere’ yani ‘Her Yerde Maden, Milli Parkları, Tarihi Anıtları Bile Kazın’ sözü ve stratejik madenler vurgusu, teklifinizle örtüştüğünden insan ‘bu kadar da tesadüf olur mu’ diye düşünmeden edemiyor” dedi. “Tarım Alanları, Su Kaynakları, Ormanlar Tehlikede” Teklifle sadece zeytinliklerin değil, tarım alanları, su kaynakları, ormanlar, tapulu araziler ve tarihi sit alanlarının da madencilik için kullanılabileceğini vurgulayan Süllü, “Gıdamız, suyumuz, geleceğimiz yok olacak. Bu yok oluşu rehabilitasyon maddeleriniz önleyemez” dedi. Paralar Şirketlere, Maliyet Hepimize Kalıyor Birleşmiş Milletler raporlarının, madenlerle tahrip edilen alanların geri getirilemeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu hatırlatan Süllü, altın gibi metalik maden alanlarında fidan dikmenin çözüm olmadığını belirtti. Süllü, “Burada gösterilen sözde rehabilitasyon resimleri kömür madenlerine ait. Asıl gereken restorasyon ise büyük paralar gerektiriyor. Ama paralar şirketlere, maliyet hepimize kalıyor. Sağlığımız, toprağımız, suyumuz, coğrafyamız hepsi maliyetin içinde” diyerek tepki gösterdi. “Toprak Sadece Ağaç Kökü Değil, Bir Ekosistem” Süllü, teklifin savunulmasında sıkça kullanılan “ağaç dikeriz” söylemini de eleştirerek, “Ağaç sadece kökten ve yapraktan ibaret değil. Her biri, toprağı, yeraltı su kaynaklarını, her tür canlıyı ve yaban hayatını barındıran bütünsel bir ekosistemdir” dedi. “Bir avuç toprak 900 yılda oluşuyor. Topraklarımız 25–30 yıl ömrü olan termik santraller ya da madenler için heba edilemez” uyarısında bulunan Süllü, 2030 yılı itibarıyla Türkiye topraklarının yüzde 88’inin çölleşme riski altında olduğunu hatırlattı. “Sakarya Vadisi Tehlike Altında, Kanser Vakaları Artıyor” Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı Kaymaz’da altın madenciliği nedeniyle fasulyenin artık yetişmediğini, ağaçların kuruduğunu ve kanser vakalarının arttığını belirten Süllü, aynı şirketin şimdi de Sakarya Vadisi’ne yöneldiğini ifade etti. “Mikroklima iklimine sahip, İstanbul’u zeytin, narenciye ve yeşillikle besleyen bu vadiye Cengiz Holding el attı. Daha maden açılmadan sondajlarla vadi delik deşik edildi. Siyanür sızması hâlinde Sakarya Nehri’nin geçtiği yedi il risk altında.” Trump’ın stratejik madenlere ilgisini hatırlatan Süllü, Beylikova’daki nadir toprak elementlerinin de ciddi endişe yarattığını söyledi. “Vahşi Madencilikle Yürekler Ağzımızda” Süllü, Türkiye’nin dört bir yanında süren madencilik faaliyetlerinin sömürge madenciliğiyle eşdeğer olduğunu ifade ederek Kazdağları, Mazıdağı, Muğla, Soma, Amasra ve İliç’teki örnekleri sıraladı: “Ne yazık ki ne denetim var, ne caydırıcılık. Bu teklif yasalaşırsa ülkemizin her köşesi yangın yerine dönecek. Bir yanda orman yangınları sürerken, diğer yanda bu yasa doğrudan felakete davetiye çıkarıyor.” “Bu Yasayı Geri Çekin, Vicdanınıza Kulak Verin” Süllü, konuşmasının sonunda Hatay’daki yangınla ilgili sanatçı Derya Cesur’un dizelerini Genel Kurul kürsüsünden okuyarak, AK Parti sıralarına vicdan çağrısı yaptı: “Diyelim ki biz öldük, siz kaldınız. Diyelim ki kurudu ormanlar, nehirler, yuvalarında kuşlar. Diyelim ki ateş olup küller üfürdünüz memlekete. Baktınız, kalmamış yakacak tek bir ağaç, sönmeyen ocak, akacak tek damla gözyaşı. Sonra? Geçip ortasına ölümün düğün mü kuracaksınız?” “Diyelim ki kurdunuz, külden ağaçlar, uçmayan kuşlar, ağıtlar, bu ziftli yaslar sarmışken toprağı, mutlu mu olacaksınız? Bize nasip bunca kalp ağrısından size tatlı huzurlar kalır mı dersiniz?” Bu dizelerin “görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, vicdanlara ses” olmasını isteyen Süllü, teklifin derhâl geri çekilmesini talep etti.

İklim Yasası Değil, Doğa Katliamının Hukuki Kılıfı! Haber

İklim Yasası Değil, Doğa Katliamının Hukuki Kılıfı!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşmeleri süren İklim Kanunu Teklifi’ne ve önümüzdeki hafta Genel Kurul’a gelmesi beklenen doğa talanını kolaylaştıran yasal düzenlemelere ilişkin sert eleştirilerde bulundu. Milletvekili Süllü, iklim krizinin etkilerini derinleştiren ve doğayı şirketlerin hizmetine sunan yasal düzenlemelere karşı kamuoyunu uyardı: “İklim krizi ile mücadelede iklim krizinin tetikleyicisi fosil yakıtlardan çıkış, termik santrallerin kapatılması, ormansızlaşma ile mücadele yerine tam tersine maden ve enerji şirketlerinin uygulamalarını kolaylaştıracak bir teklif var önümüzde.” “Kanunları kanunla aldatmaya çalışıyorlar” Türkiye’nin derin bir ekonomik krizden geçtiğini hatırlatan Süllü, “Vatandaşlarımızın bırakın eti, meyveye dahi ulaşamadığı bir süreçte, milyonlarca yurttaşımızın çözüm bekleyen temel sorunları varken, TBMM’de ardı ardına ülkemizi felakete sürükleyecek iki yasa teklifiyle karşı karşıyayız” dedi. Yasama sürecini “iktidara hizmet eden büyük bir ikiyüzlülük” olarak niteleyen Süllü, “Tarihe, doğayı koruyor gibi yaparken doğayı yok eden bir Meclis olarak geçilecek. Bu tablo karşısında bir milletvekili olarak derin bir üzüntü duyuyorum” ifadelerini kullandı. “İklim krizi değil, kârın sürdürülebilirliği düşünülüyor” TBMM’ye sunulan İklim Kanunu Teklifi’nin, iklim kriziyle mücadele etmek yerine sera gazı salımını alınıp satılabilir bir piyasa unsuruna dönüştürdüğünü belirten Süllü, “İklim krizi, bedel ödeyerek daha fazla kirletmenin yolunu açan bir düzenlemeyle ticarileştiriliyor. Yasanın tek sürdürülebilirliği, şirketlerin kârının sürdürülebilirliği!” dedi. Süllü, artan sıcaklıklar, kuraklık, su kıtlığı, tarımda verim düşüşü, gıda fiyatlarındaki artış ve sağlık sorunlarının doğrudan iklim krizinin sonuçları olduğunu hatırlatarak, “Yasa teklifinde kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi kırılgan kesimlerin hiçbir şekilde gözetilmediği açıkça görülüyor” diye konuştu. “Toplumsal muhalefetin uyarılarına kulak tıkadılar” 4 Nisan’da teklifin Meclis gündeminde ilk kez görüşüldüğü sırada yaptığı uyarıları hatırlatan Süllü, “Bu yasa tam anlamıyla bir ‘yeşil aklama’ ve göz boyama yasasıdır, geri çekilmeli demiştik. Komisyona çekildiği sanılırken hiçbir değişiklik yapılmadan Meclis’e getirildi. Toplumsal muhalefetin ve uzmanların uyarılarına kulak tıkadılar” dedi. “İklim krizinin tetikleyicileri destekleniyor” İklim yasasına itiraz ederken, şimdi çok daha vahim bir düzenlemeyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Süllü, “Doğa ve yaşam savunucularının, bilim insanlarının ve köylülerin tüm itirazlarına rağmen, halk arasında ‘süper izin’ ve ‘talan yasası’ olarak bilinen düzenlemeleri torba yasaya doldurup Meclis gündemine taşıdılar. ‘Üstün kamu yararı’ adı altında kamulaştırmalar kolaylaştırılarak, vatandaşın tapulu arazisine el atmanın önü açılıyor” dedi. Söz konusu düzenlemelerin; ormanlar, sulak alanlar, milli parklar, su kaynakları ve zeytinliklerin madenciliğe açılmasının önünü açtığını belirten Süllü, “2053 net sıfır emisyon hedefinden bahsederken kömür madenciliğini teşvik ediyor, karbon yutak alanları olan ormanları Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne devrederek doğayı sermayeye teslim ediyorsunuz” diyerek tepki gösterdi. “Yasalar şirketlerin taleplerine göre şekillendiriliyor” Yasa teklifinin Orman, Mera, Çevre gibi koruma yasalarını etkisiz hale getirdiğine dikkat çeken Süllü, “Yatağan, Akbelen gibi bölgelerde maden şirketlerinin taleplerine göre koordinatlar belirlenerek yasal düzenlemeler yapılıyor. Şirketlere özel yasa üretiliyor” ifadelerini kullandı. İktidarın bir yandan sözde iklim yasası çıkarıp sınırda karbon düzenlemesi getirdiğini söyleyen Süllü, “Diğer yandan iklim krizini büyüten fosil yakıtlarla enerji üretimi için her türlü kolaylığı sağlıyorsunuz. Bu nasıl bir çelişkidir?” diyerek iktidarın ikiyüzlü yaklaşımını eleştirdi. “Talan yasasını tümden geri çekin” Süllü, İklim Yasası teklifinin doğayı korumak yerine talana açtığını vurgulayarak, “İklim yasasında önceliklenmesi gereken doğa, bu düzenlemeyle talana açılıyor. Ülkemizin ve gelecek nesillerin geleceği hiçe sayılıyor,” dedi. Teklife karşı bir kez daha çağrıda bulunan Süllü, “İklim Yasası Teklifi geri çekilmeli, doğayı ve toplumu önceleyen gerçek bir iklim yasası hazırlanmalıdır. Talan yasasını tümden geri çekin; şirketlerin çıkarı uğruna geleceğimizi yok etmeyin,” ifadelerini kullandı.

Üretici Kazanamıyor, Vatandaş Alamıyor Haber

Üretici Kazanamıyor, Vatandaş Alamıyor

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde Hayvan Pazarı’nı ziyaret etti. Ziyaret sırasında besiciler ve vatandaşlarla görüşen Süllü, “Yem, ilaç, akaryakıt giderlerinin yüzde 100 zamlanması, üreticilerin belini bükmüş. Besiciler artan maliyetler karşısında, etin satış fiyatının aynı oranda artmaması nedeniyle para kazanamadıklarından yakınırken alım gücü hızla düşen vatandaş ise hayvan pazarına yaklaşamıyor” diyerek hayvan pazarında büyük bir durgunluk olduğunu söyledi. NE ÜRETİCİ KAZANIYOR, NE TÜKETİCİ ALABİLİYOR Hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu zor durumu yerinde gözlemleyen Süllü, besicilerin artan yem, akaryakıt, veteriner ve işçilik maliyetleri altında ezildiğini belirterek, “Geçen yıl 300-350 lira olan yem, bu yıl 700-750 liraya, 7-8 lira olan arpa, şu an 11-12 liraya yükselirken etin baskülde satış fiyatlarının bu oranda artmadığını söyleyen üretici zarar ettiğini anlatıyor. Besici de, vatandaş da şikayetçi. Emekli, asgari ücretli kurban kesemiyor; bütçesine uygun kurbanlık bulamıyor. Üretim maliyetlerindeki hızlı artışlar nedeniyle kurbanlık fiyatları kaçınılmaz olarak yükseliyor, hayvancılık sektörü can çekişiyor. Böyle giderse bir süre sonra ülkemizde besici kalmayacak. AKP’nin tarım ve hayvancılığı bitiren politikaları yüzünden ne üretici kazanabiliyor ne tüketici alabiliyor. Bayram öncesi pazarda ne bayram havası var, ne umut.” dedi. ÜRETİCİNİN SESİ: “KÂR ETMEDEN NASIL AYAKTA KALALIM?” Besiciler, kurbanlık fiyatlarını belirlerken belirli bir aralık hedeflediklerini, ancak maliyetlerin yüksekliği nedeniyle bu aralığın altında satış yapmak zorunda kaldıklarını ifade ettiler. Bir besici, “Yetiştirdiğimiz kurbanlıkları şu şu aralıkta verirsek diye hesaplıyoruz ama bu aralığın altına düşüyoruz. Yemi, veteriner ücretleri, ilacı, iğnesi, çobanı vs. giderler sürekli zamlanıyor. 1 kg süt 1 kg yemi karşılamıyor. Çoban fiyatları 50 ile 80 bin arası. 225 bin liraya mal ettiğim bir kurbanlığı 185 bine satmak zorunda kaldım. Bu şartlarda biz nasıl dayanacağız. Kurbanlıkta kâr olmazsa, hayvancılığın geleceği de olmaz” şeklinde konuştu. BU GİDİŞLE BESİCİ KALMAYACAK Bir başka üretici ise, “2018 yılı öncesinde kurbanlık satışlarımızda kârlılık yüksekti, bugün ise kasap fiyatına bile gelmiyor. Üretici yetiştiriyor, maliyetine ya da zararına hayvanını elinden çıkarıyor. Her sene 50-60 kurbanlık olurken son 4-5 sene köylerden şehre kurbanlık getirilmez oldu. 5-10 sene önce bir asgari ücretli, emekli kurbanlık alabiliyordu. Şimdi büyük marketlerde kredi kartıyla, borçlanarak kurbanlık satın alıyor. Kurban Bayramı’ndan 15-20 gün önce hayvanları bitiriyorduk, artık bitiremiyoruz. Satış fiyatı maliyetleri kurtarmıyor. Bu gidişle üretici, besici kalmayacak!” diyerek pazardaki sıkıntıları dile getirdi. “Hiçbir lezzeti olmayan angusları getiriyorlar, sağlıklı sağlıksız mı belli değil, millete yediriyorlar, yabancıya paraları akıtıyorlar, bize gelince desteklemiyorlar” diyen besici şikayetine de değinen Süllü, besicilerin en büyük yakınmalarından birinin de iktidarın güya et fiyatlarını düşürmek için, besicileri terbiye etmeye yönelik hayvan ithalatı politikasının yanlış olduğuna ve vatandaşın ucuz ete ulaşmasına, beslenmesine katkı sağlamadığına dikkat çekti. BIRAKIN PAHALLILIĞINI, ET BULAMAYACAĞIZ! Süllü, alarm veren hayvancılık sektörünün sürdürülebilirliği için acil önlemler alınması gerektiğini ya değilse her geçen gün besicilikten vazgeçenlerin artmasıyla et bulunamayacağı ve et fiyatlarının iyice yükseleceğini vurguladı. “Üreticinin emeğinin karşılığını alabileceği, tüketicinin de uygun fiyatlarla kurbanlık alabileceği, et tüketebileceği bir sistem kurulmalıdır” diyen Süllü, “tarım ve hayvancılık politikaları yeniden gözden geçirilmeli, hayvan ithalatı yerine yerli üretici desteklenmeli, yerli yem, ilaç gibi maliyetleri düşürücü önlemler alınmalı, mera ıslahına önem verilmeli, hayvancılığı besleyen bitkisel üretim geliştirmeli, çağdaş ekipman, çiftçi eğitim destekleri hayata geçirilmeli, hayvan ırkı ıslahı sağlanarak” Türk tarımında önemli bir yer tutan hayvancılık sektörünün kan kaybının önlenmesi ve vatandaşın ete erişiminin sağlanması gerektiğini söyledi

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.