SON DAKİKA
Hava Durumu

#İşçi

Porsuk Haber Ajansı - İşçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İşçi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

MEGEM 66 Kişiyi Daha Sanayiye Kazandırdı Haber

MEGEM 66 Kişiyi Daha Sanayiye Kazandırdı

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) bünyesinde kurulan, Türkiye'ye örnek olan Mesleki Edindirme ve Geliştirme Merkezi'nde (MEGEM A.Ş.) 46. dönem mezuniyet heyecanı yaşandı. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) ve Meslek Edindirme ve Geliştirme Merkezi A.Ş. (MEGEM) iş birliğiyle gerçekleştirilen Meslek Eğitim Kurslarının 46. dönemi sonunda CNC bölümünden 20 kişi, Kalite Kontrol bölümünden 16 kişi, Kaynak bölümünden 8 kişi, Makine Bakım ve Montaj bölümünden ise 22 kişi olmak üzere toplam 66 kursiyer mezun olarak sanayide iş hayatına atıldı. Kursiyer sayımızı 1000’e çıkartmayı hedefliyoruz Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, MEGEM’in sanayinin nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamada kritik bir rol üstlendiğini vurgulayarak, “Sanayimizin sürdürülebilir büyümesi, nitelikli insan kaynağıyla mümkündür. MEGEM, bu anlayışla yetiştirdiği kursiyerlerle hem firmalarımıza hem de gençlerimize önemli katkılar sağlamaktadır. 2026 yılında hayata geçireceğimiz yeni yatırımlarla MEGEM’deki öğrenci sayımızı önce 750’ye, iki yıl içerisinde ise 1000 kişiye çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Küpeli ayrıca, MEGEM’in yalnızca bir eğitim merkezi değil, aynı zamanda sanayi ile eğitim arasında güçlü bir köprü görevi üstlendiğini belirterek, “Buradan mezun olan kursiyerlerimiz, doğrudan üretim sahalarına uyum sağlayabilecek donanıma sahip oluyor. Bu sayede firmalarımız nitelikli personele daha hızlı ulaşırken, gençlerimiz de kalıcı istihdam imkânı elde ediyor. MEGEM’i büyüterek Eskişehir’i mesleki eğitimde Türkiye’nin örnek merkezlerinden biri haline getirmeyi amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. Eğitimlerimiz sanayinin ihtiyaçlarına göre şekilleniyor MEGEM Yönetim Kurulu Başkanı ve Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Üyesi Samet Özkaya ise MEGEM’in uygulamalı eğitim modeliyle sanayinin beklentilerine doğrudan cevap verdiğini belirterek, “MEGEM’de verdiğimiz eğitimler, tamamen sanayimizin ihtiyaçları doğrultusunda şekilleniyor. Mezunlarımızın kısa sürede istihdama katılması, doğru bir eğitim modeli uyguladığımızın en somut göstergesidir. Yeni yatırımlarımızla hem eğitim kapasitemizi hem de bölüm çeşitliliğimizi artırarak daha fazla gencimizi meslek sahibi yapmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı. Yeni dönemde kurs sayımız arttı Özkaya 48. dönem mülakatlarının da tamamlandığını yeni dönem ile birlikte verilen eğitim sayısının 6’ya yükseldiğini aktararak, “46. dönemde CNC bölümünden 20 kişi, Kalite Kontrol bölümünden 16 kişi, Kaynak bölümünden 8 kişi, Makine Bakım ve Montaj bölümünden ise 22 kişi olmak üzere toplam 66 kursiyer mezun olarak sanayide iş hayatına atıldı. 47. dönem eğitimlerimiz devam ederken, 48. dönem mülakatlarımızı da tamamladık. 48. dönemde BEBKA desteğiyle “CNC Abkant Pres Operatörlüğü” bölümünü açarak kurs sayımızı 6’ya çıkardık. Bu adımlarla birlikte sanayimizin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü daha geniş bir alanda ve daha güçlü bir eğitim altyapısıyla yetiştirmeye devam ediyoruz” diye konuştu.

MESEM Uygulamalarıyla Okul Sürecinden Kopan Çocukların Suça Eğilimleri Artıyor Haber

MESEM Uygulamalarıyla Okul Sürecinden Kopan Çocukların Suça Eğilimleri Artıyor

Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol düzenlediği basın toplantısında çocuk işçiliği, suça sürüklenen çocuklar ile MESEM uygulamalarını değerlendirdi. Şube binasında düzenlenen basın toplantısında Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol şu ifadeleri kullandı; “Çocuklar suçlu doğmaz. Çocukları suça iten nedenler vardır. Bu nedenlerin çok iyi araştırılıp buna yönelik önlemlerin alınması lazım. Ülkemizdeki derinleşen ekonomik kriz, yoksulluk, insanların alım gücünün düşmesi bir şekilde çocukları çocuk işçilik nedeniyle, mesem uygulamaları ya da lise düzenlemeleriyle eğitimden kopmaları, çocukları bu suç sarmalıyla, suç işleme sarmalıyla karşılıklı olarak bıraktığını görüyoruz. Televizyon dizileri dediğimiz ya da başka birtakım oyunlar, bilgisayar oyunları, suç içeren, şiddet içeren oyunlar, çocukların suça daha çok eğiliminin olmasını arttıran sebeplerden birisidir. Burada devletin asli görevlerinden birisi, çocukları suç işledikten sonra cezalandırmak değil, ama çocukların suç işleme potansiyellerini görüp buna göre önlemlerin alınması gereklidir. Suçlu çocuk yoktur. Hakları ihlal edilen çocuklar vardır. Çocukların adli süreçlerle tanışması, bir dizi ihmalin sonucudur aslında. Bir çocuk okul sıralarında olması gerekirken sokaktaysa ya da atölyelerde ucuz iş gücü olarak emeği sömürülüyorsa, temel ihtiyaçlarına ulaşamıyorsa, burada fail çocuk değildir. Fail, sosyal devlet sorumluluğunu yerine getirmeyen sistemdir. Sosyal bağlılık kuramına göre değerlendirdiğimizde şöyle bir durum var: Çocuğun okula, öğretmene ve arkadaşlarına olan bağlılığı, onu suçtan alıkoyan bir etkendir. Siz bir çocuğu okuldan uzaklaştırırsanız, eğitim süreçlerinden yeterince yararlanmamasına yönelik düzenlemeler yaparsanız (ki nitekim en son hatırlarsanız liselerin süresinin kısaltılmasıyla ilgili bazı çalışmalar vardı), burada çocuk sadece akademik geleceğini kaybetmiyor, toplumsal normlara olan inancını da kaybediyor ve aitlik duygusu ortadan kalkıyor. Burada çocuk, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir bireye dönüşüyor. Kendini bu şekilde görüyor ve bu şekilde gördükten sonra da ister istemez böyle bir psikolojiyle o sokakta suça eğilimi biraz daha kolaylaşıyor. Burada yapılması gereken eğitimden kopuşların engellenmesi gerekiyor. Özellikle mesem uygulamalarıyla çocukları siz bu okul süreçlerinden koparıp da ucuz iş gücü şeklinde atölyelere, iş yerlerine attığınızda, çocukların suça olan eğilimlerini biraz daha arttırıyorsunuz. Bu nasıl oluyor? Şöyle: Çocuk kendi akranları arasında olması gerekirken birdenbire yetişkinlerin bulunduğu bir ortama geçtiğinde, oradaki pedagojik belli bir takım verilere sahip olmayan, pedagojik gerçekliklerden uzak insanların küfürleri, geçim şartlarından kaynaklı olarak yaşamış oldukları travmaları bir şekilde şiddet, küfür veya buna benzer diğer şeylerle çocuklara yansıtması sonucunda çocuk da ister istemez böyle bir ortamda şiddetle iç içe, daha sonra pedagojik gelişimlerden, gerçekliklerden uzak, sigara gibi, diğer maddeler gibi kötü alışkanlıkların içerisinde bir şekilde kendilerini buluyorlar. Bu da çocukları suç işleme konusunda sanki biraz daha böyle teşvik eder bir duruma getiriyor. Bir başka konu çocuk adalet sistemi. Çocuk adalet sistemi bizim ülkemizde genelde cezalandırma üzerinedir. Burada yapılması gereken en önemli şeylerden birisi, çocuklar suç işlemeden önce o çocukların suç işlemesini engelleyici önlemlerin alınmasıdır. Yoksullukla mücadelenin yapılması gerekiyor. Çünkü mesem uygulamalarında şöyle bir şey var: Çocuklar emeği sömürülüyor. Emeği sömürüldükten sonra yeterince ücret alamadığını düşündüğünde, emeğinin sömürüldüğünü ve hak ettiğini alamadığını düşününce çocuk bu sefer farklı para kazanma yollarına girebiliyor. İşte bu da hırsızlık dediğimiz ya da buna benzer diğer şeyleri teşvik edebiliyor. Bir de çocukların özellikle bu televizyon programları, buna benzer diğer toplumsal çöküşü hızlandıran yayınlar diyelim biz onlara. Buradaki o özentilerinden kaynaklı olarak kolay bir şekilde para kazanma, ekonomik rahatlığa ulaşma gibi bir gerçeklik de var. Bunlar da çocuğu maalesef bu tür şeylere teşvik edebiliyor. Burada yapılması gereken en önemli şeylerden birisi, bu sosyal devlet anlayışıyla, çocukları suça teşvik eden uygulamaların önlenmesi gerekiyor. Unutulmasın ki suça sürüklenen her çocuk, bu ülkenin bir geleceğidir, umududur. Buna göre düzenlemelerin yapılması gerekir.”

Emek, Direniş ve Dayanışma Perdesi 20. Kez Açılıyor! Haber

Emek, Direniş ve Dayanışma Perdesi 20. Kez Açılıyor!

21-25 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan 20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali ile ilgili olarak festival düzenleme kurulu tarafından bir basın açıklaması yapıldı. 20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Eskişehir Düzenleme Kurulu adına bir açıklama yapan Şahap Arpacı şu ifadelere yer verdi; ''20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Eskişehir’de başlıyor! 2006 yılında “Üretin, Gösterelim!” diyerek yola çıktık. O günden bugüne dünyadaki işçi filmleri festivalleri ağıyla omuz omuza üretenlerin hikâyelerini perdeye taşıyor, emeğin sinemasını büyütüyoruz. 21. yüzyılın gerçekliğinde; Kapitalizmin ve emperyalizmin dünyadaki toplumsal ve insani değerleri çürütmesine, derinleşen eşitsizliklere, savaşlara, yoksulluğa ve doğanın metalaştırılmasına karşı işçi sınıfının yüzyılı aşan mücadelesinden aldığımız güçle sınıfsız, sömürüsüz, eşitlikçi ve adil bir dünyanın mümkün olduğunu hatırlatmaya devam ediyoruz. Ana akım sinema salonlarının tekeline, sponsor baskılarına ve piyasa sansürüne karşı ücretsiz, yarışmasız, sponsorsuz bir festivalle 20 yıldır; ezilmiş kesimlerin, emekçilerin, direnenlerin sesini duyurmak için 21-25 Kasım tarihleri arasında Eskişehir’de perdelerimizi yeniden açıyoruz. Bu yılki festivalimizde 34 filmin gösterimi gerçekleştirilecek. İŞÇİ FİLMLERİ FESTİVALİ 21 KASIM’DA ESKİŞEHİR’DE BAŞLIYOR… 20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivalinde 34 adet “uzun metrajlı film, kısa film, belgesel filmler ve animasyon filmleri” Eskişehir seyircisi ile buluşacak. Film gösterimlerimiz 21 Kasım- 25 Kasım tarihleri arasında olacak. Festivalimizde çeşitli film söyleşileri ve panel etkinlikleri yapılacak. Festivalin Eskişehir açılış filmi; Ev işçiliğinin görünmez emeğini ve işveren-işçi arasındaki sınıfsal çatışmayı anlatan Erkan Tahhuşoğlu’nun “Döngü” filmi olacak. 21 Kasım Cuma saat 18.30’da açılış kokteyli ile başlayacak festivalde saat 20.00’de “Döngü” filmini birlikte izleyeceğiz. Gösterimin ardından yönetmen Erkan Tahhuşoğlu ve oyuncu Süleyman Karaahmet ile bir söyleşi gerçekleştireceğiz. Odunpazarı Belediyesi Hasan Polatkan Kültür Merkezi'ndeki açılış gecesinin sunuculuğunu Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Oyuncusu Özlem Akdoğan üstlenecek. Açılış gecesinde festivalimizin konukları arasında Oyuncu/Yönetmen Ece Dizdar, Oyuncu Uğur Uzunel ve Gazeteci Emre İzkübarlas (Now Tv) da olacaklar, İşçi Filmleri Festivalinin Eskişehir perdelerini birlikte açacağız. Sponsorsuz, yarışmasız ve ücretsiz olan İşçi Filmleri Festivali başından sonuna gönüllü emeğiyle 20 yıldır sinemaseverlerle buluşuyor, bu çabanın bir parçası olmak biz festival gönüllülerini mutlu ediyor. Emek ve sinemanın kesişiminde, birlikte film izleyeceğimiz, birlikte düşüneceğimiz, birlikte konuşacağımız ve birlikte direnebileceğimiz bu alanı sizlerin katkısıyla büyütmeyi istiyoruz… Festivalimize hepiniz davetlisiniz… Dostlukla ve dayanışmayla kalın...''

İş Cinayetlerinin Sorumlusu Saray Düzenidir! Haber

İş Cinayetlerinin Sorumlusu Saray Düzenidir!

Eskişehir Demokratik Kadın Platformu tarafından Dilovası'nda bir parfüm deposunda meydana gelen patlama sonucu hayatını kaybeden kadınlar ve kadın istihdamında yaşanan sorunlarla ilgili bir açıklama yaptı. Eskişehir Kadın Platformu adına açıklama yapan EMEP Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu şu ifadeleri kullandı; "Geçtiğimiz günlerde Kocaeli'nin Dilovası ilçesindeki bir parfüm deposunda meydana gelen patlamada 6 kadın işçi yaşamını yitirdi. Bu kayıp, bir kez daha gösterdi ki bu memlekette işçinin yalnızca emeğinin değil, canının da hiçbir güvencesi yoktur. Patlamanın ardından ortaya çıkan bilgiler, bu iş cinayetinin ihmaller zinciri, denetimsizlik ve göz yumma politikalarıyla nasıl göz göre göre yaşandığını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. İşçilerin canı pahasına üretim sürdürülüyor, patronlar ise işçilerin hayatından çalarak servetlerine servet katıyor. Yaşamını yitiren 6 kadın işçiden 3’ü çocuktu. Hepsi yevmiyeli, sigortasız ve güvencesiz çalıştırılan emekçilerdi. İşletmenin yangın söndürme planı yoktu, çalışma ruhsatı bile bulunmuyordu. İşçilerin patlamadan kaçma şansı dahi olmadı. Bu, açıkça bir cinayettir! Sorumlusu başta işletme sahibi ve yöneticileri olmak üzere; bu işletmeyi denetlemeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, SGK ve İlçe Belediyesidir. Bu kurumlar, idari görevlerini yerine getirmemiş; işçilerin yaşamını hiçe sayan kölelik koşullarının sürmesine göz yummuştur. Bu bir kader değildir, fıtrat hiç değildir; bu bir iş cinayetidir! Biliyoruz ki Saray düzeninin “Ailenin 10 Yılı” söylemleriyle ve 11. Yargı Paketi ile çizdiği tablo; artan güvencesizlik, yoksulluk, iş cinayetleri, şiddet ve eşitsizlikle geçen karanlık bir on yıldır. Çocuklar MEB’in “MESEM” programlarıyla okuldan koparılıp atölyelere, fabrikalara sürülürken; açlık sınırının bile altında, sigortasız ve güvencesiz çalışmaya mahkûm ediliyor. Bu politikalar çocukları yalnızca eğitimden değil, yaşamdan da koparıyor. Daha bugün, Ağrı’da ayçiçeği hasadı sırasında biçerdöverin altında kalan 14 yaşındaki çocuk tarım işçi Nursefa Samur hayatını kaybettiği haberini aldık. Oysa Nursefa’nın yaşıtlarıyla birlikte okulda olması gerekiyordu. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) ‘nin verileri 2025 yılı içinde Kasım ayı itibariyle 77 çocuk işçi hayatını kaybettiğini kayda düşüyor. Öyle ki, daha dün mecliste görüşülen bütçede çocuk işçiliğiyle mücadeleye tek bir ek kaynak dahi ayrılmadı. İş sağlığı ve güvenliği için ayrılan payda da artış yapılmadı. Bu bütçeden işçiye, kadına, çocuğa yine pay çıkmadı! Saray düzeni istiyor ki; Kadınlar ucuz iş gücü olarak fabrikalara sürülsün, Güvencesiz ve sigortasız çalışsın, Evde aileye, işte patrona biat etsin, Sesini çıkarmasın, başını kaldırmasın, hakkını aramasın. Saray düzeni istiyor ki; Bu memlekette ne işçi ne de çocuk hakkını savunsun. Dilovası’nda işçilerin ölümünün hesabını sormayan iktidar; geçtiğimiz ay Tokat’ta, hakları için mücadele eden ve Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası’nda örgütlenen Şık Makas işçilerinin grevine polis zoruyla saldırıyor. İşçi temsilcisi Buse Kara’ya, hakkını savunduğu için ev hapsi veriliyor. Bu, mücadele eden kadınlara verilmek istenen açık bir gözdağıdır! Tokat’ta ücretlerini ödemeden kaçan patron da, Dilovası’nda ruhsatsız işçi çalıştırma cesaretini kendinde bulan patron da gücünü Saray’ın sermaye düzeninden almaktadır. Buradan haykırıyoruz: Bu düzen böyle gitmez! Bu sömürü ve cinayet düzeninin hesabı yalnızca mahkemelerde değil, emeğin örgütlü mücadelesinde sorulur! Tokat’tan Dilovası’na yükselen bu ses; emeği çalınan kadınların, işçilerin ve çocukların haklı isyanıdır. Eskişehir’den tüm işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere çağrımızdır: Yaşamak için örgütlenelim! Emeğimiz için mücadele edelim! Saray’ın sermaye terörüne hep birlikte DUR diyelim!"

Kısa Çalışma Ödeneği Benzeri Bir "Tazminat Fonu" Oluşturulmalıdır Haber

Kısa Çalışma Ödeneği Benzeri Bir "Tazminat Fonu" Oluşturulmalıdır

Eskişehir Lokantacılar ve Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Bahar Bilen düzenlediği basın toplantısında sektörde yaşanan kıdem tazminatı sorununu gündeme getirdi. Eskişehir Lokantacılar ve Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Bahar Bilen basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; “Bugün sizlere, yıllardır sektörümüzde biriken büyük bir sorundan bahsetmek istiyorum: işçi tazminatları. Malum, son günlerde birçok işletmemiz kapanmak zorunda kalıyor. İşverenlerimiz, özellikle esnaf lokantaları gibi günlük gelirle dönen, kısıtlı sermaye ile iş çeviren, istihdam yaratmaya çalışan insanlardan oluşuyor. Ancak yıllar içinde biriken tazminatlar nedeniyle büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bu paraları biriktirmek maalesef mümkün olmuyor. Bu konuyla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na dilekçeler sunduk, raporlar verdik. Buradan sizlerin aracılığıyla bir kez daha seslenmek istiyorum: Kısa çalışma ödeneği fonu benzeri bir “tazminat fonu” oluşturulmalı. Biz de çalışanlarımızın tazminatlarını her ay bu fona yatırabilelim. Böylece işçi işten ayrıldığında, tazminatını doğrudan işverenden değil, fondan alabilsin. Bu sayede işverenlerin de eli rahatlamış olur. Aksi takdirde her hafta, her ay onlarca iş mahkemesi mektubu gelmektedir. İşveren-işçi davaları artmakta, bizden de sık sık bilirkişi görüşü istenmektedir. Bunun önüne geçebilmek ve işverenleri rahatlatabilmek için bu sistemin kurulması büyük önem taşımaktadır. Bugün birçok işveren, yıllar sonra çalışanlarının tazminatını ödeyebilmek için arabasını ya da evini satmak zorunda kalıyor. Bunun önüne geçmek oldukça basit; zor bir düzenleme olacağını düşünmüyoruz. Kısa çalışma ödeneğinde olduğu gibi, bu tazminat fonu da kurulsa, işverenler her ay katkı payını yatırır; çalışan ayrıldığında da ödemesini fondan alır. Böylece mahkemelerin yükü azalır, sistem daha düzenli işler hale gelir.”

Büyükşehir'de Sözleşme Sevinci Haber

Büyükşehir'de Sözleşme Sevinci

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, ESKİ Genel Müdürlüğü ve Belediye İş Sendikası arasında Toplu İş Sözleşmesi imzalandı. Büyükşehir Belediyesi’nde gerçekleşen imza töreninde taraflar, sözleşmenin tüm çalışanlara hayırlı olmasını diledi. Büyükşehir Belediyesi, ESKİ Genel Müdürlüğü ve Belediye İş Sendikası arasında gerçekleştirilen imza törenine Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Genel Sekreter Vekili M. Recai Erdir, ESKİ Genel Müdürü Oğuzhan Özen, Belediye İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Kemal Azak ve çok sayıda personel katıldı. İmza töreninde konuşan Başkan Azak, “Toplu iş sözleşmesi sürecini masada, karşılıklı müzakereyle sonuçlandırmak adına büyük bir çaba gösterdik. Nihayetinde ortak bir noktada buluşmayı başardık. İmkânlar el verdiği sürece her zaman en iyisini yapma gayreti içerisindeyiz. Bu süreçte özellikle Ayşe Başkanımıza teşekkür etmek istiyorum. Görüşmeler boyunca tüm arkadaşlarımız, işçileri adeta kendi ailesinin bir parçası gibi görerek ‘en iyisini nasıl sunabiliriz, nereden ne katkı sağlayabiliriz’ anlayışıyla büyük bir özveriyle çalıştılar. Bu yaklaşım ve emekleri için her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ayrıca bu süreçte desteklerini esirgemeyen Genel Sekreterimize, ESKİ Genel Müdürümüze ve sözleşmenin hazırlanmasında emeği geçen tüm bürokratlarımıza da şükranlarımı sunuyorum. Yapılan sözleşmenin işçi sınıfımıza, belediyemize ve sendikamıza hayırlı olmasını diliyorum.” diye konuştu. Başkan Ayşe Ünlüce de emeği geçen herkese teşekkür ederek, “Uzun yıllardır Büyükşehir Belediyemizde ve ESKİ Genel Müdürlüğümüzde görev yapan kıymetli çalışma arkadaşlarımızla birlikte, Eskişehir’e en üst düzeyde hizmet sunmaya devam ediyoruz. Bugün Eskişehir, Anadolu’nun ortasında parlayan bir yıldız gibi hem Türkiye’ye hem de dünyaya örnek gösterilen bir şehir haline geldiyse, bunda hepimizin büyük emeği vardır. Bu başarı, siz değerli emekçilerimizin katkılarıyla mümkün olmuştur. Sahada, belediye binalarımızda, kırsal mahallelerimizde, iki merkez ilçemiz dahil olmak üzere oldukça geniş bir alanda görev yapıyoruz. Mevcut mali imkânların hepimizce farkındayız. Ancak bizler, bu sınırlı kaynakları en verimli şekilde kullanarak, kentimize en kaliteli hizmeti sunma gayreti içerisindeyiz. Bazen Sarıcakaya’da, bazen şehir merkezinde; kimi zaman bir mahallede, kimi zaman bir cadde ya da sokakta görev yaparken gösterdiğiniz özveri, takdire şayandır. Bugüne kadar verdiğiniz tüm emek ve hizmetler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Toplu iş sözleşmesi sürecinde sergilediğiniz nezaket, anlayış ve birlikte çalışma kültürüne uygun yaklaşımınız için başta sendika başkanımız olmak üzere tüm sendika yöneticilerimize ve siz değerli yol arkadaşlarıma içtenlikle teşekkür ediyorum.” dedi. Konuşmaların ardından Başkan Ünlüce ve Azak, protokol metnini imzaladı. İmzalanan toplu iş sözleşmesi ile 1’inci 6 ayda Enflasyon + 14 puan refah payı 2 inci altı ay Enflasyon+ 3 puan refah payı, 3’üncü 6 ayda Enflasyon+ 3 puan refah payı, 4’üncü 6 ayda ise Enflasyon + 3 puan refah payı oranında artış yapıldı. Yapılan sözleşme ile ortalama kadrolu işçi ücreti 63 bin TL oldu.

Belediye Çalışanlarının Emekleri Bizim Baş Tacımız Haber

Belediye Çalışanlarının Emekleri Bizim Baş Tacımız

Tepebaşı Belediyesi ile Belediye İş Sendikası arasında düzenlenen toplu iş sözleşmesi imza altına alındı. Protokol ile kadrolu işçilerin maaşlarına ortalama yüzde 30 oranında artış yapıldı. Başkan Ataç: “Belediye çalışanlarının emekleri bizim baş tacımız.” dedi. Tepebaşı Belediyesi ile Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (Türk-İş) bağlı Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Belediye-İş) Eskişehir Şubesi arasında düzenlenen toplu iş sözleşmesi, imza altına alındı. Tepebaşı Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen imza törenin Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra Belediye-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Kemal Azak, belediye bürokratları, sendika yöneticileri ve işçi temsilcileri katıldı. Başkan Ataç: Doğru bildiğimizden kimse bizi alıkoyamaz Törende bir konuşma yapan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, sözleşmenin hayırlı olmasını temenni ederken, “Belediye İş Sendikası ile Tepebaşı Belediye Başkanlığımızın toplu iş sözleşmesi neticesinde bugün bu protokolü imzalıyoruz. Bildiğiniz gibi hepimiz bu ülkenin toprakları üzerinde yaşıyoruz. Ekonomik koşulları, enflasyonu, hükümetle sendikalar arasında yapılan sözleşmeleri takip ediyoruz. Biliyorsunuz işçi arkadaşlarımızın sözleşmelerinin imzasında sendikaları cesaret edip o masalara oturamadılar. Ama imzaları atıldı, hükümet bildiği, önerdiği rakamları uyguladı. Ardından memurlarla ilgili oldu, anlaşma sağlanamadı. Hakem heyetine gitti. Yine hükümetin dediği şekilde toplu sözleşmeler imzalandı. Tabi bugün biz kendi aramızdaki sözleşmeyi imzalayacağız. Belediye çalışanlarının emekleri bizim baş tacımız. Ama her şeye rağmen, belediyeler de bütçesel anlamda ülkenin şartlarında nasıl yönetilmesi gerekiyorsa öyle yönetiliyor. Yıllardır bu belediyede çalışmalarımızı karşılıklı olarak paylaşıyoruz. Ben her zaman söylüyorum; ben de belediye çalışanıyım. Ben de bu sözleşmelerin en iyi olsun isterim. Biz bu sözleşmeleri imzaladıktan birkaç ay sonra iş farklı noktalara geliyor. O gün yapılan değer enflasyondan dolayı korunamıyor. Sizler yıllardır bizim kadrolu işçilerimizsiniz. Emekli olanlardan sonra 24 arkadaşımız kaldı. Biz bu arkadaşlarımıza yüzde 30 bir artış ön gördük. Bugün Türkiye’de bu rakamlar konuşulmuyor. Yüzde 5’ler konuşuluyor. Bizim de en düşük maaşımız 63 bin liraya yükseldi. Bu da yeterli değil tabi ama olanın iyisi. Bir sıkıntınız olduğunda gelmenizi isterim. Kapımız her zaman açık. Hiç kimseden sakladığımız bir şey yok. Her zaman olduğu gibi her şey şeffaf. Böyle belediyeciliği devam ettireceğiz. Doğru bildiğimizden kimse bizi alıkoyamaz. Onun için sizlerin emeğine saygı duyuyorum. Bu çalışmalarımız en iyi şekliyle gitsin. Eskişehir’de hep doğrular yapıldı. Eskişehir farklı bir şehir. İyi ki bu şehirde yaşıyoruz. O açıdan Türkiye’ye göre avantajlarımız var. Hepinize hayırlı olsun. Sendikamızla hiçbir sıkıntı olmadan bugünlere geldik. Kendilerine de teşekkür ediyorum.” dedi. “Başkanımıza teşekkür ediyorum” Belediye İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Kemal Azak ise, “Bu bir toplu iş sözleşmesi imza töreni değil. Alın terinin ve emeğin eşit bir şekilde paylaşılmasının bir imza törenidir. Ülkemizde gelinen noktada hem ekonomik hem siyasal koşullarda büyük sıkıntılar içerisindeyiz. Bu sıkıntılar içerisinde de toplu iş sözleşmelerini yapmak kolay olmuyor. Bu süreçlerde başkanlarımız, başkan yardımcılarımızla karşılıklı istişarelerle en iyinin olması noktasında bir yere geliyoruz. Masada müzakere ile tamamlıyoruz. Masadaki maaşlar evet hepimize yetmiyor. Ama 10 bin liraya yakın vergi kesiliyor. Bu da hükümetin vergi adaletsizliğinde kaynaklanan bir durumdur. Türkiye’de demokrasiyi hukuku, adaleti sağlayamadığımız sürece bu durumları hep yaşayacağız. Çarşıdaki, pazardaki gerçek enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında yarı yarıya fark var. Biz de burada Başkanımız sayesinde ilk 6 aydaki 16,64’lük enflasyonun üzerine yüzde 14 civarında bir refah payı oluştu. Yeterli değil tabi ama sürdürülebilirlik noktasında en iyisi nasıl olur diye düşünerek yaptık. Ben bu konuda Ahmet Ataç Başkanıma, başkan yardımcılarına ve arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” diye konuştu. Konuşmaların ardından Başkan Ataç ve Azak, protokol metnini imzaladı. İmzalanan protokol ile 1’inci 6 ayda yüzde 22, 2’nci 6 ayda TÜFE + yüzde 3, 3’üncü 6 ayda TÜFE + yüzde 3, 4’üncü 6 ayda ise TÜFE + yüzde 4 oranında artış yapıldı. Yapılan sözleşme ile en düşük kadrolu işçi ücreti 63 bin TL oldu.

Yüzlerce İşçi İşinden, Ekmeğinden Edildi! Haber

Yüzlerce İşçi İşinden, Ekmeğinden Edildi!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından son günlerde Organize Sanayi Bölgesi'nde artan işten çıkarmalarla ilgili olarak bir basın açıklaması yapıldı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''Eskişehir’de son bir haftada farklı sektörlerden yüzlerce işçi işinden, ekmeğinden edildi. Küçülmeye gidiyoruz, piyasalarda durgunluk var denilerek işçiler kapının önüne konuluyor. Partimize gelen bilgilere göre sadece Ağustos ayında Eti Gıda’da 175, Beko’da 55, Nova Kalıp’tan 150, Matasan’dan 75 işçi işten çıkarıldı. Bazı işyerlerinde işçilere tazminatların ödenmesi lütuf gibi sunuluyor İşçinin kazanılmış hakkının ödenmesi bir lütuf değildir. Yıllarını bu fabrikalara emek vermiş, alın teri dökmüş işçilerin tazminatlarını elbette ödeyeceksiniz. Bazı işyerleri ise tazminatları taksitle ödeyeceklerini belirtmişler. Tazminatların taksitle ödenmesi, alınacak ücretlerin kuşa dönmesi anlamına gelecektir. İşçileri işten çıkartılarak zaten mağdur ediliyor, bir de tazminatlarını alırken mağduriyet yaşamasınlar. Tazminatlar tek seferde ödensin. Yaşanan işten atmalarla ilgili sendikaların sessizliği kabul edilemez. İşyerlerinde örgütlü sendikalarda dahil yaşanan bu işçi kıyımını görmezden geliyor. Tazminatlarınızı alıyorsunuz, buna şükredin diyor. Sendikal bürokrasi uğursuz rolünü bu alanda da oynuyor. Atılan işçilere hukuki destek bile sunulmuyor. Erdoğan-şimşek ekonomik programıyla sefalet ve yoksulluğa mahkum işçiler, işten çıkartılarak da açlıkla terbiye edilmek isteniyor. Biz bu duruma sessiz kalmayacağız. Emekten yana tüm güçleri de işten atmalara, yoksulluğa, sefalete karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Emek Partisi olarak diyoruz ki; İşten atmalar durdurulsun, işten atılan işçiler işe geri alınsın. İş güvencesi sağlansın, Çalışma bakanlığı işçi çıkaran işyerlerini denetlesin Bu tablonun işçiler lehine değişmesi için ise; işçiler birleşmeli, örgütlenmeli ve mücadele etmelidir.''

İşçilerin Bir Günde Hukuksuzca İşten Atılması Kabul Edilemez! Haber

İşçilerin Bir Günde Hukuksuzca İşten Atılması Kabul Edilemez!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu ETİ Gıda AŞ'de işten çıkarılan 100'ün üzerinde ki işçinin durumunu gündeme getirdi. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “ETİ Gıda’da bir günde 100’ün üzerinde işçi işten atıldı. Küçülme bahane gösterilerek işten atılan işçiler partimizle iletişime geçmiş ve küçülmenin söz konusu olmadığını her gün fabrikada mesaiye kalındığını ve üretimin hız kesmeden devam ettiğini söylemişlerdir. İşten atılmanın esas nedeninin ise Tek Gıda İş Sendikasının yaklaşan seçimleri ile alakalı olduğunu da ifade etmişlerdir. İşçilerin bir günde hukuksuzca sözde bahanelerle işten atılması kabul edilemez. Erdoğan-Şimşek programının tüm emekçi kesimleri sefalete sürüklerken bir fabrikada 100’ün üzerinde işçinin ekmeği ile oynanması bu ekonomik koşullarda vicdansızlıktır. Bu duruma çanak tutmak, tazminatlarınız ödenecek deyip geçiştirmek ve ölüm uykusuna yatmakta aymazlıktır. Bu işten atılmalara karşı sendikanın hiçbir tepki göstermemesi de işçilerin iddialarını doğrular niteliktedir. İşten atılan işçiler bir an evvel geri işe alınmalıdır. Bu haksız yaklaşıma son verilemelidir. İşçilerin örgütlü olduğu sendika Tek Gıda İş sürece dahil olmalıdır. Bu duruma ses çıkartmalı ve işçiler geri işe alınana kadar bir eylem takvimi oluşturmalıdır. Aksi takdirde işveren ile el ele işçileri işten atılmasına onay verdiğini doğrulamış olacaktır. İnsanca yaşam ve çalışma koşıulları talep eden ETİ işçileri hem sermayeye hem de sendikal bürokrasiye karşı birleşmeli ve mücadele etmelidir. İşten atılan ETİ işçileriyle dayanışma içerisinde olacağız. Eskişehir’de emekten, demokrasiden yana tüm güçleri de bu dayanışmanın bir parçası olmaya çağırıyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.