SON DAKİKA
Hava Durumu

#İbrahim Arslan

Porsuk Haber Ajansı - İbrahim Arslan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İbrahim Arslan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Verilen Sözler Tutulmadan Aynı Proje Yeniden Pazarlanıyor! Haber

Verilen Sözler Tutulmadan Aynı Proje Yeniden Pazarlanıyor!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, 2022’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tanıtılan “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesi ile 2025’te yeniden açıklanan “Yüzyılın Konut Projesi / Ev Sahibi Türkiye” kampanyasını Meclis gündemine taşıdı. Milletvekili Arslan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği önergesinde, 2022 yılında verilen sözlerin ne kadarının yerine getirildiğini, vatandaştan toplanan bedellerin akıbetini ve üç yıl önceki projenin sonuçları açıklanmadan aynı vaatlerin yeni bir isimle yeniden sunulmasının gerekçesini sorguladı. “8 milyon kişi başvurdu, 5 milyonu geçerli sayıldı: bu bir barınma krizidir” “TOKİ’ye göre 5 milyon 135 bin geçerli başvuru alındı. Bu rakam, Türkiye’deki barınma krizinin resmî belgesidir. Milyonlarca yurttaş ev sahibi olma umuduyla parasını yatırdı. Bugün soruyoruz: Kaç kişi gerçekten evine kavuştu, kaçına arsa ya da iş yeri teslim edildi? Toplanan başvuru bedelleri ve peşinatların toplam tutarı nedir, nerede tutulmaktadır?” “Altyapılı arsa ve iş yeri sözü verdiniz: vatandaş gerçekten başlayabildi mi?” “2022’de ‘100 bin altyapılı arsa, 10 bin iş yeri veriyoruz’ dediniz. Peki bu arsalar hak sahiplerine eksiksiz teslim edildi mi? Elektrik, su, yol, kanalizasyon altyapısı tamamlandı mı? Vatandaşlar kendi evlerini inşa etmeye başlayabildi mi? Aynı şekilde, iş yeri sahibi olması öngörülen yurttaşlar fiilen üretime başlayabildi mi? Yoksa hem arsa hem iş yeri hak sahipleri hâlâ kura listelerinde mi kaldı?” “2.280 TL’den 6.800 TL’ye çıkan taksit, üç yılda ekonominin çöküşünü gösteriyor” “2022’de 2.280 TL olan taksit, bugün 6.800 TL. O gün ‘18 bin TL gelirli aile dar gelirliydi’, bugün aynı hükümet ‘145 bin TL gelirli aile sosyal konut adayı’ diyor. Bu tablo, üç yılda yoksulluğun sınırının nasıl genişlediğini gösteriyor. Halk artık ev değil, ev umudunu bile kaybediyor.” “Bakan Kurum açıklasın: hak sahibi ilan edilenlerden kaçı konutuna, arsasına, iş yerine kavuştu?” Arslan’ın önergesinde yönelttiği temel sorular: • Hak sahibi ilan edilen yurttaşlardan kaçı fiilen konutuna girdi, tapusunu aldı, iş yerinin anahtarını aldı? • Toplanan başvuru ücretleri ve peşinatların toplam tutarı nedir, ne kadarı iade edilmiştir? • “İki yıl içinde teslim edileceği” açıklanan 250 bin konut, 100 bin arsa ve 10 bin iş yerinin gerçekleşme oranı nedir? • 2022’de taksit 2.280 TL iken bugün neden 6.800 TL’den başlıyor? • 2022’de başvuran yurttaşlar yeni kampanyaya otomatik olarak dahil edilecek midir, yoksa yeniden mi başvuru yapmak zorundadır? “Yaparsa AK Parti yapar” dediniz, üç yılda yoksulluğu büyüttünüz Aynı projeyi üç yıl arayla, daha yüksek taksitlerle yeniden açıklamak başarı değil, itiraftır. Bu, halkın yoksullaştırılmasının, umutlarının tüketilmesinin açık itirafıdır. Verdikleri sözleri tutmadılar, şimdi aynı vaatleri yeni ambalajla yeniden pazarlıyorlar. Halkın güvenini, alın terini, ev hayalini seçim malzemesine çevirdiler. ‘Yaparsa AK Parti yapar’ dediler; yaptılar, halkın ev umudunu bile ellerinden aldılar.”

Azami Özen Değil, Azami Sessizlik! Haber

Azami Özen Değil, Azami Sessizlik!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, 8 Eylül 2025 tarihinde İstanbul İl Başkanlığı önünde yaşanan olaylara ilişkin verdiği soru önergelerine TBMM Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın verdiği (ya da vermediği) yanıtları sert sözlerle eleştirdi. Arslan, milletvekillerine yönelik yoğun gaz ve fiziki müdahale uygulanmasına rağmen iki kurumun da sessiz kaldığını belirterek, “Azami özen değil, azami sessizlik gösteriliyor” dedi. “Ben de o gün yoğun gaz ve fiziki müdahaleye maruz kaldım” CHP’li Arslan, olay günü yaşanan polis müdahalesinde kendisinin de doğrudan hedef olduğunu hatırlatarak, “O gün ben de dahil çok sayıda milletvekili yoğun gaz ve fiziki müdahaleye maruz kaldık. Milletin vekillerine yapılan bu saldırı, doğrudan Meclis’in onuruna yönelmiştir” ifadelerini kullandı. Arslan, olay sonrası hem TBMM Başkanlığı’na hem de İçişleri Bakanlığı’na iki ayrı soru önergesi verdiğini belirterek, süreci şöyle anlattı: “TBMM Başkanlığı, önergeme ‘İçtüzük kapsamına girmediği’ gerekçesiyle cevap vermemeyi tercih etti. İçişleri Bakanlığı ise süresi içinde yanıt göndermedi. Yani biri susarak, diğeri kaçarak sorumluluktan kaçtı.” “Bozdağ’ın ‘azami hassasiyet’ ifadesi, gerçeği örtbas etme çabasıdır” TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın, önergeye gönderdiği yanıtta yer alan “TBMM ve milletvekillerinin saygınlığının korunmasında azami özen ve hassasiyet gösterilmektedir” cümlesine de sert tepki gösteren Arslan, şunları söyledi: “Eğer gerçekten azami özen gösteriliyorsa, milletvekillerine gaz sıkılırken, fiziki müdahalede bulunulurken Meclis neredeydi? Nasıl bir hassasiyet ki Meclis Başkanlığı tek bir açıklama bile yapmadı, tek bir girişimde bile bulunmadı? Bu süslü ifadeler, gerçeği örtbas etmenin ve sorumluluktan kaçmanın kılıfıdır.” Arslan, Meclis Başkanlığı’nın asli görevinin milletvekillerinin onurunu ve kurumun itibarını korumak olduğunu vurgulayarak, “TBMM, milletin iradesini temsil eden kurumdur; sessiz kalamaz, kalmamalıdır” dedi. “Bu işin peşini bırakmayacağız” CHP’li Arslan, açıklamasının sonunda Meclis Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın tavrına karşı siyasi ve hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Biz susmayacağız, geri adım atmayacağız. Milletvekillerine yönelik bu antidemokratik saldırının hesabını sormaya, Meclis’in itibarını ve halkın iradesini korumaya kararlılıkla ne devam edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız.”

İlaç Yokluğu Derinleşiyor, Halkın Sağlığı Tehlikede! Haber

İlaç Yokluğu Derinleşiyor, Halkın Sağlığı Tehlikede!

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Türkiye’de ilaç tedarik zincirinde yaşanan kriz ve eczacılık hizmetlerinin sürdürülemez hale gelmesine ilişkin iki ayrı yazılı soru önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sundu. Arslan, biri Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na, diğeri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’a yöneltilen önergelerinde, ilaç yokluğu, sabit euro kuru, kamu kurum iskontosu (KKİ) krizi ve halkın ilaca erişimindeki zorlukları gündeme taşıdı. “Halk ilaca ulaşamıyor, eczacılar ayakta kalamıyor” Sağlık Bakanı’na yönelttiği önergesinde ilaç tedarik zincirindeki kırılmanın artık toplumsal bir krize dönüştüğünü vurgulayan Arslan, “İlaç fiyatlandırmasında kullanılan sabit avro değeri 21,67 TL iken, piyasa kuru 48 TL’nin üzerinde. Bu makas, ithal ilaçların ülkeye girmesini imkânsız hale getirdi. Kanser ve kronik hastalıkların tedavisi aksıyor, halkın yaşam hakkı tehlikede” dedi. Arslan, eczanelerin de artan kira, enerji, personel ve vergi yükleri altında ezildiğini belirterek, “Eczacılar bıçak kemiğe dayandı diyor; hem ekonomik olarak tükenmiş durumdalar hem de halkın öfkesine maruz kalıyorlar. Sağlık Bakanlığı artık geçici değil, kalıcı ve öngörülebilir çözümler üretmelidir” ifadelerini kullandı. “Bazı ilaç firmaları devleti ve vatandaşı zarara uğratıyor” CHP’li Arslan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a yönelttiği diğer soru önergesinde ise Kamu Kurum İskontosu (KKİ) sistemindeki suistimalleri gündeme taşıdı. Türk Eczacıları Birliği’nin Nisan 2025 raporuna atıfta bulunan Arslan, en az 22 firmanın 60’tan fazla ilaçta KKİ uygulamadığını veya eksik uyguladığını belirterek şunları söyledi: “Bazı firmalar SGK ile yaptıkları anlaşmaları hiçe sayıyor; iskontoyu uygulamıyor, fark vatandaşın cebinden çıkıyor. Bu durum hem ekonomik hem de etik bir sorumsuzluktur. SGK bu firmalar hakkında hangi denetimi yaptı, hangi yaptırımı uyguladı, kamuoyuna açıklansın.” Arslan ayrıca, “Eşdeğeri olmayan ilaçlarda KKİ uygulamayan firmalar pazar hâkimiyetlerini kötüye kullanıyor. Bu keyfî tutum hem rekabet hukukuna aykırıdır hem de halkın ilaca erişimini engellemektedir.” sözleriyle tepkisini dile getirdi. “Sağlık hakkı pazarlık konusu olamaz” CHP’li İbrahim Arslan, ilaç fiyatlandırması, sabit kur politikası ve KKİ uygulamalarındaki aksaklıkların Anayasa’nın 56’ncı maddesiyle güvence altına alınan sağlık hakkını fiilen ihlal ettiğini belirterek, şu çağrıyı yaptı: “Sağlık bir hak, ilaç temel bir ihtiyaçtır. Yurttaşlarımızın ilaca ulaşamadığı, eczanelerin kapı kapı ilaç aradığı bir sistem kabul edilemez. Devlet, halkın sağlığını piyasanın insafına bırakamaz. İlaç fiyatlandırma politikaları, katkı payı oranları ve kamu kurum iskontosu sistemi, halkın lehine yeniden düzenlenmelidir.” Milletvekili Arslan, önergelerinin yalnızca eczacılarla ilgili değil, doğrudan halkın yaşam hakkına ilişkin olduğunu vurgulayarak, “Hedefimiz, halkın ilaca kolay eriştiği, eczacının emeğinin karşılığını aldığı, sürdürülebilir bir sağlık sistemi kurulmasıdır” dedi.

Bir Litre Benzinin Yarısı Vergi! Haber

Bir Litre Benzinin Yarısı Vergi!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, dünya petrol fiyatları düşerken Türkiye’de akaryakıt fiyatlarının neden sabit kaldığını sorguladı. Arslan, hem Hazine ve Maliye Bakanı’na hem de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na iki ayrı soru önergesi vererek, “Petrol ucuzluyor ama vergi artıyor; pompada değişen tek şey fiyat tabelası!” dedi. Arslan, bazı istasyonların üç haneli fiyatlar için tabelalarını değiştirmeye başladığını belirterek, “Petrol düşüyor ama halk hâlâ zam tabelasına bakıyor” ifadelerini kullandı. “Bir litre benzinin yarısı vergi!” Arslan, Hazine ve Maliye Bakanı’na sunduğu önergesinde şu tespitlere yer verdi: “Brent petrol yılbaşından bu yana %22, son üç ayda %10 düştü; dolar kuru yalnızca %3 arttı. Ama pompa fiyatı yerinde sayıyor çünkü bir litre benzinin yaklaşık %43’ü vergi. Hükümet, petrol ucuzladıkça farkı vatandaştan vergiyle geri alıyor.” Arslan, yüksek akaryakıt vergilerinin yalnızca araç sahiplerini değil, üreticiyi, çiftçiyi, taşımacıyı ve tüketiciyi doğrudan etkilediğini vurguladı: “Yakıt zamları her şeyin maliyetini artırıyor; gıda, ulaşım, üretim zincirinin her halkası bundan nasibini alıyor. Bu yük artık sadece araçtaki yakıt değil, sofradaki ekmeği yakan maliyet haline geldi.” Milletvekili Arslan, şu soruları yöneltti: • 2025 başından bu yana akaryakıt satışlarından toplanan ÖTV, KDV ve diğer vergilerin toplamı nedir? Bu tutar, toplam vergi gelirleri içindeki oran olarak ne kadardır? • Petrol %22 ucuzlarken, pompada fiyat neden artmıştır? • Akaryakıttan hedeflenen vergi geliri, 2025 bütçesinde ne kadardır? “Türkiye ucuza petrol alıyor, pahalıya satıyor” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na yönelttiği önergesinde Arslan, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, petrolün büyük kısmını Rusya ve Irak’tan, dünya ortalamasının çok altında fiyatlarla ithal ediyor. Yani ucuza alıyoruz ama pahalı satıyoruz. Son üç ayda Brent petrol %10 düştü, dolar %3 arttı; ama pompa fiyatında indirim yok!” Arslan, “Bu fark kimlerin cebine gidiyor?” diye sorarak şu taleplerde bulundu: • Rusya ve Irak’tan alınan petrolün ortalama varil fiyatı ve Brent’e göre farkı kamuoyuna açıklansın. • Bu ucuzluk neden pompa fiyatına yansıtılmıyor? • Rafineri çıkış, dağıtım ve bayi marjları son üç ayda nasıl değişti? ARSLAN: “HALKIN DEPOSU DEĞİL, SABRI DOLDU” Arslan açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Petrol ucuz, vergi pahalı.” Bazı istasyonlar üç haneli rakamlar için tabelalarını yenilerken, halk indirim değil yeni zam beklentisiyle yaşıyor. “Bu sistem halkın sırtındaki yükü artırıyor, üretimi, gıdayı ve hayatı yakıyor.”

İtfaiyeciler Artık Hak Ettikleri Statüye Kavuşmalı Haber

İtfaiyeciler Artık Hak Ettikleri Statüye Kavuşmalı

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan , itfaiyecilerin hak ettiği saygınlığı, özlük haklarını ve sosyal güvencelerini güçlendirmek amacıyla hazırladığı “Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sundu. Kanun teklifiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na “ İtfaiye Hizmetleri Sınıfı ” eklenmesi ve bu kapsamda görev yapan personelin ek göstergesinin 3600’e çıkarılması öngörülüyor. “İtfaiyeciler bu ülkenin sessiz kahramanlarıdır” Arslan yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İtfaiyeciler, gecesini gündüzüne katıp vatandaşın canını kurtarmak için kendi canını riske atan bu ülkenin sessiz kahramanlarıdır. Buna rağmen hâlâ ayrı bir hizmet sınıfına sahip değildirler. Bu durum hem mesleğin saygınlığını hem de çalışma barışını zedelemektedir. Biz bu teklifle, itfaiyecilerin emeğinin, alın terinin ve yürekliliğinin hak ettiği değeri bulmasını istiyoruz.” “Seyitgazi yangını hepimizin yüreğini yaktı” CHP’li Arslan, geçtiğimiz yaz Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde meydana gelen orman yangınında görev başında hayatını kaybeden kahramanlara da dikkat çekti: “Seyitgazi’de meydana gelen yangında hayatını kaybeden kahramanlarımız, bu mesleğin ne kadar tehlikeli ve onurlu olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu ülkenin ateşle, dumanla, ölümle savaşan bu insanları artık görmezden gelinemez. Onlar sadece mesleklerini değil, yaşamlarını ortaya koyuyorlar. Bu teklif, hem onların hatırasına bir vefa hem de görevdeki tüm itfaiyecilere bir umut olacaktır.” “Soru önergeleri yanıtsız kaldı, artık adım atılmalı” Arslan, 1 Temmuz 2025 tarihinde Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı ’ya orman yangınlarıyla ilgili yönelttiği soru önergesinin hâlen yanıtlanmadığını hatırlatarak şunları söyledi: “Yangınlarla mücadelede yaşanan eksiklikleri sorduğumuzda bile cevap alamıyoruz. Ama artık sadece beklemekle yetinmeyeceğiz. Bu kanun teklifiyle hem itfaiyecilerimizin yıllardır dile getirdiği taleplerin karşılanmasını hem de onların insanca koşullarda yaşamalarını istiyoruz.” Kanun teklifiyle öngörülen düzenlemeler: * 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na “İtfaiye Hizmetleri Sınıfı” ekleniyor. * İtfaiyecilerin ek göstergesi 3600’e çıkarılıyor. * Mesleğin statüsü, özlük hakları ve çalışma koşulları yasal güvenceye kavuşturuluyor. Arslan’dan çağrı: “ Bu teklife siyaset üstü bir sahiplenme bekliyoruz ” “Bu teklif sadece CHP’nin değil, Türkiye’nin ortak vicdanına hitap eden bir düzenlemedir. İtfaiyecilerimizin emeğine, alın terine ve canına saygı duyan herkesin bu değişikliğe destek vermesini bekliyorum.”

Türkiye’nin Stratejik Madenleri Gizli Pazarlık Konusu Olamaz! Haber

Türkiye’nin Stratejik Madenleri Gizli Pazarlık Konusu Olamaz!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında ABD Başkanı Donald Trump’la yaptığı görüşmede Eskişehir–Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri (NTE) rezervlerinin gündeme geldiği iddialarına sert tepki gösterdi. Arslan, “Beylikova Türkiye’nin geleceğidir, bu madenlerin gizli pazarlık konusu yapılmasına izin vermeyiz” dedi. İddialar derin endişe yarattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti ve Trump’la yaptığı görüşmede Türkiye’nin stratejik kaynaklarının konuşulduğuna dair iddialar, siyaset gündemini hareketlendirdi. İddialara göre, görüşmede Beylikova NTE rezervlerinin de masaya geldiği öne sürülürken, Arslan “Bu sessizlik kabul edilemez” diyerek hükümete sert eleştiriler yöneltti. Dünyanın aynı sahada bulunan ikinci en büyük NTE rezervine sahip olan Beylikova sahasının, uluslararası pazarlıklarda kullanıldığına dair kuşkuların güçlendiğini belirten Arslan, “Bu madenler bir kişinin koltuğunu kurtarma aracına dönüştürülemez” dedi. İki bakana ayrı soru önergesi! CHP’li Arslan, bugün hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a hem de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yazılı soru önergesi sundu. Önergelerde bakanlardan şu sorulara yanıt istendi: • Erdoğan–Trump görüşmesinde Beylikova rezervleri gündeme geldi mi? • ABD veya başka bir ülkeyle NTE alanında herhangi bir mutabakat, yatırım protokolü ya da gizli anlaşma imzalandı mı? • Beylikova sahasında ne kadar cevher çıkarıldı, hangi elementler üretildi, hangi şirketler görev aldı? • Sivil Nükleer İş Birliği Mutabakatı, NTE rezervleriyle ilgili hükümler içeriyor mu? • Bu stratejik rezervlerden ham ihracat yapıldı mı ya da planlanıyor mu? “Türkiye’nin geleceği pazarlık konusu yapılamaz” Arslan, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Beylikova yalnızca Eskişehir’in değil, Türkiye’nin stratejik teminatıdır. Bu toprakların altındaki madenler, bir şahsın siyasi ömrünü uzatma hesabının malzemesi olamaz. Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren hiçbir kaynak, kapalı kapılar ardında tartışılamaz.” “Atatürk’ün vizyonu bize yön gösteriyor” Arslan, açıklamasına Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ekonomik bağımsızlığa ilişkin sözleriyle vurgu yaptı: “Atatürk, ‘Siyasal bağımsızlık ekonomik bağımsızlıkla desteklenmedikçe kalıcı olamaz’ diyordu. Madenlerimiz, yeraltı zenginliklerimiz bu bağımsızlığın temelleridir. Beylikova’da izlenmesi gereken yol, tam da Atatürk’ün bize gösterdiği yoldur: Yabancıya bağımlı değil, kendi teknolojisini üreten, milli sanayisini güçlendiren bir Türkiye!” Arslan, CHP olarak sürecin hem TBMM hem de kamuoyu önünde tam şeffaflıkla yürütülmesi için kararlılıkla takipçisi olacaklarını belirtti.

CHP'li Arslan: "PTT Halkındır, Satılamaz!" Haber

CHP'li Arslan: "PTT Halkındır, Satılamaz!"

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Posta ve Telgraf Teşkilatı’ndaki (PTT) yeniden yapılanma süreci ve çalışanların geleceğine ilişkin yeni bir soru önergesi verdi. Milletvekili Arslan, geçtiğimiz ay verdiği ilk önergesinde PTT’nin zarar eden bir kurum haline getirildiğini, başmüdürlüklerin kapatılacağı ve Eskişehir PTT Başmüdürlüğü’nün geleceğinin belirsizleştiğini gündeme taşımıştı. Ancak söz konusu önergeye bugüne kadar Bakanlıktan herhangi bir yanıt verilmedi. CHP’li Arslan, ikinci önergesinde bu kez özellikle çalışanların yaşadığı hak kayıplarına, özelleştirme iddialarına ve taşınmaz satışlarına dikkat çekti. Arslan’ın gündeme taşıdığı konular ise şu şekilde; • 399 KHK’lı ve İHS’li personel arasındaki eşitsizlikler: Aynı işi yapan personelin farklı emeklilik yaşına ve haklara sahip olması. • Görevde yükselme sınavındaki adaletsizlikler: 2024 sınavında başarılı olan personele İHS’ye geçme şartı dayatılması. • Zorunlu nakil iddiaları: Yaklaşık 9 bin 399’lu personelin rızası dışında başka kurumlara gönderileceği söylentileri. • Şube kapatmaları: Bazı illerde şubelerin dönüşümlü çalıştırılıp ardından tamamen kapatılacağı iddiaları. • Esnaf kurye modeli: Kargo hizmetlerinin özel şirketler üzerinden özelleştirilmesinin planlandığı iddiaları. • PTT iştirakleri ve şeffaflık sorunu: Bağlı şirketlerin kar/zarar durumunun kamuoyuna açıklanmaması. • Taşınmaz satışları: 2,2 milyar TL’yi aşan bedelle 50’den fazla taşınmazın satışa çıkarılması. • Liyakat tartışması: Yönetimde sendikal ve siyasal yakınlıkların belirleyici hale gelmesi. Milletvekili Arslan, sürecin Varlık Fonu üzerinden gizli yürütüldüğüne dair iddiaları da gündeme taşıyarak, şu değerlendirmeyi yaptı: “PTT, bu ülkenin kılcal damarlarına işlemiş, 184 yıllık köklü bir kurumdur. Halkın malı olan bu güzide kurum şeffaf olmayan yöntemlerle satılamaz, özelleştirme adı altında yağmalanamaz. PTT çökmedi, çökertildi. Bunun bedeli halka ve çalışanlara ödetilemez.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.