SON DAKİKA
Hava Durumu

#İbrahim Arslan

Porsuk Haber Ajansı - İbrahim Arslan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İbrahim Arslan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yerli Üretim Varken Döviz Neden Yurt Dışına? Haber

Yerli Üretim Varken Döviz Neden Yurt Dışına?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin iptal edilen 40 lokomotiflik ihalesinin ardından bu kez 35 adet dizel-elektrikli anahat lokomotifi için açtığı yeni ihaleyi ikinci kez Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı. İptal Edilen İhalenin Ardından Benzer Şartlarla Yeni İhale TCDD, 7 Ağustos 2025’te 10 Eylül 2025’te yapılmak üzere 40 lokomotif alımı için ihale ilanı yayımlamış, ancak yerlilik şartı içermemesi ve bazı maddelerin belirli yabancı üreticileri işaret ettiği iddialarıyla kamuoyunda büyük tepki toplamıştı. Kamuoyunda oluşan yoğun eleştiriler sonrası TCDD, “dokümanda güncelleme ihtiyacı” gerekçesiyle ihaleyi iptal etti. Ne var ki yalnızca birkaç gün sonra, 11 Eylül 2025’te bu kez 35 lokomotif için yeni bir ihale ilanı yayımlandı (İKN 2025/1446758). 15 Ekim 2025’te yapılacak ihalenin idari şartnamesinde de asgari yerli katkı ya da Sanayi İşbirliği Programı (SİP) koşulu bulunmazken, tartışmalı teknik maddeler aynen korundu. “Yerli Üretim Varken Döviz Neden Yurt Dışına?” Arslan, TBMM’ye sunduğu ikinci soru önergesinde, TÜRASAŞ’ın Eskişehir’de TSI sertifikalı E5000 elektrikli lokomotif ürettiğini ve cer konvertörü, cer motoru, TCMS, yardımcı güç ünitesi, TSI tekerlek ve gövde gibi kritik alt sistemlerin tamamının yerli imkânlarla üretilebildiğini hatırlattı. Daha önceki projelerde (E68000 ve GE) yüksek yerlilik oranları sağlandığını vurgulayan Arslan, “Bu ihalede en az %50–55 yerli katkı şartı getirilseydi, yüz milyonlarca avronun ülke içinde kalması mümkün olabilirdi” dedi. Arslan ayrıca, yeni idari şartnamedeki “ayda en az 3 lokomotif üretim kapasitesi” ve “en az 1000 adet dizel motor üretmiş olma” gibi koşulların fiilen yalnızca birkaç yabancı üreticiyi işaret ettiğine dikkat çekti. TBMM’de Yöneltilen Sorular ve Çağrı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun yanıtlaması istemiyle sunduğu önergede Arslan şu soruları yöneltti: İptal edilen 40 adetlik ihalenin kesin iptal gerekçesi ve karar tarihi nedir? Yeni ihalede neden yerlilik şartı konulmamıştır? 7.3.4/c maddesindeki “1000 adet dizel motor üretmiş olma” koşulu hangi teknik zorunluluğa dayanmaktadır İhalenin olası döviz çıkışı ve ekonomik etkisi için analiz yapılmış mıdır? TÜRASAŞ ile yerli üretim için koordinasyon sağlanmış mıdır? “Milli Sanayiye Darbe, İktidarın Söylemiyle Çelişki” CHP’li Arslan, “Türkiye’nin tek lokomotif üreticisi TÜRASAŞ kritik bileşenleri yerli ve milli üretebilecek kapasitedeyken bu ihalenin açılması milli demiryolu sanayisine ağır bir darbe olur” dedi. Arslan, iktidarın her fırsatta dile getirdiği “yerlilik ve millilik” söyleminin bu ihaleyle açıkça çeliştiğini belirterek, “Bu yeni ihale derhal iptal edilmeli, kamu kaynakları ve milli sanayimiz korunmalıdır. Konunun sonuna kadar takipçisi olacağım.” ifadelerini kullandı.

CHP'li Arslan: "Milletvekiline Şiddet Emrini Kim Verdi?" Haber

CHP'li Arslan: "Milletvekiline Şiddet Emrini Kim Verdi?"

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, 8 Eylül 2025’te CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde yaşanan polis müdahalesini hem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş’a hem de İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yazılı soru önergeleriyle taşıdı. Olaylarda çok sayıda milletvekili gaz ve fiziki müdahaleye maruz kalırken, bazı vekiller hastanede tedavi altına alınmak zorunda kaldı. Arslan da biber gazı ve polisin sert müdahalesi nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşadığını, milletvekili olarak adına kayıtlı aracının ve danışmanlarının İl binasına sokulmadığını belirtti. Arslan, milletvekillerine yapılan bu muamelenin doğrudan TBMM’nin saygınlığını hedef aldığını vurgulayarak, “Milletin vekiline yapılan her saldırı, aslında Meclis’in onuruna yapılmıştır. Bu saldırılar milletin iradesini temsil eden kuruma yönelmiştir” dedi. “Emri Kim Verdi?” CHP’li Arslan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya şu soruları yöneltti: Milletvekillerine yönelik gaz ve fiziki müdahale emrini kim verdi? Milletvekilleri olarak adlarımıza kayıtlı araçların ve danışmanların İl binasına alınmamasının hukuki dayanağı nedir? Sağlık sorunları yaşayan ve hastanede tedavi gören milletvekilleri hakkında resmi rapor hazırlanmış mıdır? Görevli polisler, İstanbul Valisi veya Emniyet Müdürü hakkında işlem başlatılacak mıdır? TBMM Başkanı’na Çağrı Arslan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a da hitaben şu soruları yöneltti: Milletvekillerine yönelik bu şiddet karşısında TBMM Başkanlığı hangi girişimlerde bulunacaktır? Meclis’in itibarı ve vekillerin onuru için hangi somut adımlar atılacaktır? Kolluk kuvvetlerinin milletvekillerine müdahalesi hangi emir-komuta zinciri içinde gerçekleşmiştir? “Meclis’in Onuru Korunmalı” CHP’li Arslan, “TBMM’nin onurunu korumak için dik durması gereken makam, Meclis Başkanlığıdır. Milletin iradesini temsil eden vekilleri ezen her girişim, doğrudan Meclis’i hedef alır. Bu nedenle hem TBMM Başkanı’nın hem de İçişleri Bakanı’nın derhal sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Çok Partili Hayat ve Demokrasi Kültürü Saldırı Altında Haber

Çok Partili Hayat ve Demokrasi Kültürü Saldırı Altında

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından partinin kuruluşunun 102’nci yıl coşkuyla kutlandı. Valilik Meydanı’nda düzenlenen kutlama töreninin ardından CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve Eskişehir Milletvekilleri İbrahim Arslan ile Utku Çakırözer İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum ataması ile polis ablukası altında yaşanan olayları değerlendirdi. CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz konuyla ilgili olarak şu ifadelere yer verdi; “Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim sonuçlarına ilişkin kararları kesindir. Buradaki itiraz süresi aşıldığı halde, üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra, İstanbul Kongresi’ne dair farklı mahkemelerde yapılan bütün itirazlara ret kararı verildikten sonra, dokuz mahkeme tedbir talebini reddetmişken, bir mahkeme bulunup hukuka aykırı olarak tedbir kararı verilmiştir. Partimiz kongre sürecindedir. Buradan Gürsel Tekin’e seslenmek istiyorum. Eğer kongre sürecinde bu göreve talipseniz, şerefli Cumhuriyet Halk Partililer’in 300 bin İstanbul üyesi gelip oy kullanması suretiyle belirlenen delegelerin oyuna talip olabilir, kongrede özgür iradenin karşısına çıkabilirsiniz. Ancak örgütte karşılığınızın olmadığını görüp, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu iyi giden politik çizgisinin farkında olmanıza rağmen, kendi göreve gelişinizi sarayın desteğine bağlamak Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihanettir. Cumhuriyet Halk Partililer kayyumun, sarayın belirlediği birisi tarafından yönetilmez, yönetilmeyecektir. Buna karşı her türlü mücadeleyi hep birlikte vereceğiz. Beş bin polisle Cumhuriyet Halk Partisi’nin il binasına girmek, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı yapmak demek değildir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem ilçe başkanları, hem il başkanları, hem genel merkez yöneticileri hem de genel başkanı; şanlı, şerefli Cumhuriyet Halk Partililer tarafından seçilir. Biz sarayın aparatı olan, saray tarafından görevlendirilen birilerine ne genel başkan deriz, ne il başkanı deriz, ne de ilçe başkanı deriz. Bu anlamda İstanbul’daki süreçte, genel başkanımız ve genel merkez yönetimi İstanbul İl Başkanlığı’nın adresinin değiştirilmesine karar vermiştir. Buna yönelik olarak yapılan bu hamleden sonra dahi, Gürsel Tekin bir bina arayışındaysa, bin küsur odalı sarayın bir odası kendisine uygundur. Sayın Cumhurbaşkanımız! Asıl olan, Cumhuriyet Halk Partisi binalarına polisle girmek değildir. Cumhuriyet Halk Partisi binalarına Cumhuriyet Halk Partililer ile birlikte girmektir. Hiçbir Cumhuriyet Halk Partili, saray tarafından atanan kayyumun yanında Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlıklarına gelmeyecektir. Duruşmadan hemen bir gün önce Ankara’da yapılacak mitinglerin en büyüğünü yapma arzusundayız. Eskişehir’den tüm hemşerilerimizle birlikte yoğun bir katılımla Ankara’da bu mitingde olacağız. Ayrıca kurultay delegelerimizin, seçilmiş delegelerimizin imzasıyla olağanüstü kurultay talebinde bulunmuş durumdayız. Eskişehir örgütü ve kurultay delegeleri olarak bu iradeyi ortaya koyduk. Bu akşam da Emek ve Demokrasi Platformu’nun kıymetli bileşenleriyle, il başkanlığımızda bir toplantı yapacağız. Buradaki mücadele yalnızca Cumhuriyet Halk Partisi’nin yekpare ve yegâne mücadelesi değildir. Burada saldırı altında olan sadece Cumhuriyet Halk Partisi değildir; çok partili hayatımız ve demokrasi kültürümüz ölümcül bir saldırı altındadır. Türkiye’yi bir Orta Doğu ülkesine dönüştürmeye, Türkiye’yi otokratik bir yönetime büründürmeye çalışıyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, bugün kuruluşunu kutladığımız şanlı Cumhuriyetimizin bu ülkeye ektiği demokrasi tohumları; kısa süreli saray baskılarıyla, yargı aparatlarıyla, saraydan güdümlü hainlerle sekteye uğratılamaz.” dedi. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce yaptığı açıklamada; “Hukukta bazı süreler var. Bir idari işlem tesis edildikten sonra ilçe seçim kurullarına, il seçim kurullarına, Yüksek Seçim Kuruluna itiraz süreleri vardır. Bu süreler geçtikten sonra artık seçimler kesinleşmiş olur. Şimdi eğer biz her yapılan seçime, her kongreye böyle bakacaksak, o zaman hukuki güvenlik diye bir şey kalmaz. Yıllar önceki her kongre için itiraz etme hakkına sahip oluruz. Kesinleşmiş her kararı tekrar Asliye hukuk mahkemelerine, sürü hukuk mahkemelerine götürmek durumunda kalırız. Bir hukukçu olarak şunu söylemeliyim: Hukuki güvenlik diye bir şey kalmamıştır. Hiç kimse artık hiçbir seçim sonucunun, sandıktan çıkan hiçbir iradenin güvenilir olduğuna inanmamaktadır. Bu bakımdan eleştiriyoruz. İkinci eleştirimiz de şudur: Cumhuriyet Halk Partisi, savaş meydanlarında kurulmuş bir partidir. 102 yıllık geleneği olan bir partidir. Pek çok badire atlatmıştır. Kapatılmıştır. Genel başkanları tutuklanmıştır. Zor günler yaşamıştır ama hepsinden dimdik çıkmayı başarmıştır. O yüzden ne yapılırsa yapılsın CHP’nin oyu, biliyoruz ki çok göz korkutuyor. CHP bundan önce yüzde yirmilerde, yirmi beşlerdeyken hiçbir sorun yoktu. Yirmi beş civarında oy alıyor, birkaç da belediye kazanıyordu. Oralar da kayda değer bulunmuyordu. Hiç sorun yoktu. Ama ne zaman oyu yüzde otuz sekizleri gördü, kırklara yaklaştı, özellikle 2019’da başlayan yerel seçim başarısını 2024’te zirveye taşıdı; işte o günden sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin kongreleri konuşulur hale geldi. Bizler her şeyin farkındayız. Halkımız da farkında. Tek bir şey istiyoruz: Sandık istiyoruz. Halk kararını versin istiyoruz. Biz de diyoruz ki: Halkımız kime inanıyor, kime güveniyor, kimde umut görüyor; o ödülü meydanda alır. Sandık gelsin, kararı tamamen halkımıza bırakalım. Halkımıza güveniyoruz. Halkımız isterse iktidara gelecek ve dün genel merkezimizde konuştuğumuz, çok büyük bir umut yeşerten farklı programımızı uygulayarak ülkemizi bütün sıkıntılardan kurtarmaya adayız, hazırız, umut olduğumuzu da biliyoruz. Tekrar teşekkür ediyorum. Onlar diyorlar ki, “Biz kardeşi kardeşe kırdırırız.” Bizleri kırdıramayacaklar, düşman kardeşler yaratamayacaklar. Gerçek Cumhuriyet Halk Partililer bu süreçte belli olacak. Biz de o arkadaşlarımızla beraber yol yürümeye devam edeceğiz.” dedi. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “Bu parti Atatürk’ün partisidir. Bu parti harp yıllarında kurulmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi’ni oynatmaya çalışanlar ters etkiyle karşılaşacaktır. Çünkü bütün halk, AKP’ye oy verenler dahil bu duruma üzülüyor. Bir takım şeyler söylüyorlar ama bu yukarıya duyulmuyor. Buna rağmen Cumhuriyet Halk Partisi kayyumlarla yönetilemez. Cumhuriyet Halk Partisi’nin sahibi halkımızdır. O halk sahip çıkacak ve bu günleri aşacağız arkadaşlar. Hiç endişeniz olmasın.” dedi. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı; “Cumhuriyet Halk Partimizin kuruluş yıldönümü kutlu olsun. 9 Eylül, Türk ordularının emperyalistleri tamamen süpürerek denize döktüğü günün ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş tarihidir. Bugün 9 Eylül, Cumhuriyet Halk Partisi il binasının beş bin polisle ablukaya alındığı bir gündür. Yani, 1920’den çok farklı bir noktada değiliz. Kim, nerede, nasıl kuşatmış olursa olsun, biz her türlü hainliği, düşmanlığı aşarız. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasiyi özümsemiş ve Türkiye’ye çok partili demokrasiyi getirmiş bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi son kaledir. Cumhuriyet Halk Partisi’ni işgal etmek suretiyle emperyalizm, her türlü baskıyı ve zulmü Türkiye’ye getirmek istemektedir. Ama asla ve asla bunu başaramayacaktır. Çünkü Cumhuriyet Halk Partililer, her gün daha da kenetlenerek, daha da güçlü hale gelerek mücadeleye hazırdır. 2 milyon üyemizle, 15 milyon Cumhurbaşkanı adayımızı destekleyen sempatizanımızla dimdik ayaktayız. Mahkemelerin kayyumları, Recep Tayyip Erdoğan’ın borazanları bizi susturamaz. Çünkü inanıyoruz. Çünkü kazanacağız. Çünkü moral olarak üstünüz. Ahlak olarak üstünüz. Ve biz örgüt olarak üstünüz. Topunuzla, tüfeğinizle de gelseniz parti bizimdir. Bu partiyi hiç kimseye bırakmayız, terk etmeyiz.” CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer şu ifadeleri kullandı; “İzmir’in kurtuluşunun, partimizin kuruluşunun yıl dönümü kutlu olsun. Sevgili il başkanımıza, onun şahsında yönetimine, böylesine güzel, böylesine coşkulu bir birlikteliği sağladıkları için öncelikle teşekkür ediyorum. Yaşadıklarımızı başkanlarımız anlattı. Bizim yaşadıklarımızın tek bir amacı var: Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkın iktidarını kurma yürüyüşünün, iktidar yürüyüşümüzün durdurulmak ve engellenmek istenmesi. Ancak biz, İstanbul’daki kayyuma da, kurultay konusunda delege iradesine gölge düşürmek isteyen diğer mahkeme kararlarına da sonuna kadar direneceğiz. Bu partiyi biz sokakta bulmadık. Savaş meydanlarında, kanla kuruldu bu parti. O yüzden bu partiyi kayyumlara teslim etmeyeceğiz. Direnişimiz, İstanbul’da olsun, Ankara’da olsun, Eskişehir’de olsun, 81 ilde, Türkiye’nin dört bir yanında sürecek. Direnişimizde en büyük gücümüz, dayanağımız siz yol arkadaşlarımızsınız. İyi ki varsınız. Sizlerle omuz omuza, kol kola iktidar yürüyüşümüzü yapacağız. Mücadelemizi zaferle sonuçlandıracağız. Yolumuz açık olsun. Kuruluş yıldönümümüz kutlu olsun. Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi.” dedi. CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan şu ifadeleri kullandı; “Bugün büyük bir onur ve gururla partimizin kuruluş yıl dönümünü, aslında doğum günümüzü kutluyoruz. O nedenle bütün Cumhuriyet Halk Partililerin ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş bütün yurttaşlarımızın doğum günü kutlu olsun. Cumhuriyet Halk Partisi yüz yıl önce kuruldu. Sivas Kongresi’ni baz aldığımızda 102 yılımız var, ilk kurultayımızı esas aldığımızda 104-105 yılımız var. Asırlara yayılan bir mücadelemiz var. O emperyalistlere diz çöktüren, bağımsızlığımızı ilan eden, halk egemenliğini, anayasal devleti, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini bu ülkeye kazandıran ve bu değerlerin teminatı olan Cumhuriyet Halk Partisi’ni; kayyımlarla, mahkemelerle, polisle, jandarmayla, baskılarla korkutacaklarını sananlar unutmasın ki biz ulu önderimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Ve önderimizin bize söylediği gibi: “Eğer bir gün sizi geldiğiniz gibi gönderemezsek bize yuh olsun.” O nedenle size itaat etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’ne dün binlerce polisle il binamıza girerek zafer elde ettiğini sananlar, iktidar, iktidarın ortakları ve içimizdeki az sayıda işbirlikçiye sesleniyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi’nin gerçek halk iktidarının kurulmasına hiçbiriniz engel olamayacaksınız. Ve o tarih, sizin beklediğinizden çok daha yakındır. Dün İstanbul il binasındaydım. Çok sayıda yurttaşımızla, partililerimizle bir aradaydık. O acımasızca, tam bir faşist devlet anlayışıyla, tam bir polis devleti zihniyetiyle hareket eden; siyasi partileri demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak görmeyen, anayasayı uygulamayan, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan; Can Atalay’dan başlayarak milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran, halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlarını görevden uzaklaştıran, partimizin il başkanlarını ve yöneticilerini yargıladığını sananlara sesleniyorum. Sevgili dostlar, müjdeler olsun, Kasım’da sandığı getirdiniz mi, getirdiniz. Kasım’dan sonra yapılacak bir seçimle Recep Tayyip Erdoğan da olmayacak ve kendinize yeni bir cumhurbaşkanı adayı bulmak zorunda kalacaksınız. Bu duygular içerisinde şunu hatırlatmak isterim: Biz geçmişte çok badireler atlattık. Evet, kapatıldık. Mal varlıklarımıza el kondu. Başta genel başkanlarımız, yöneticilerimiz olmak üzere zindanlara atıldık. Bugün de Cumhurbaşkanı adayımızı zindana koyduğunuzu sanıyorsunuz. Ama unutmayın, Cumhuriyet Halk Partisi 1990’da, 1999’da kurucusu olduğu meclisin dışında kaldı ama hepsini aştı, bugünlere geldi. Unutmayın, biz kazanacağız! Biz kazanacağız! Ve bu kazanç sadece bizim değil, Türkiye’nin olacak. Türkiye demokrasisine, anayasal devlete, millet iradesine sahip çıkan yurttaşlarımızın kazanımı olacak. Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

Eskişehir’in 130 Yıllık Emeği Görmezden Geliniyor Haber

Eskişehir’in 130 Yıllık Emeği Görmezden Geliniyor

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan: “TÜLOMSAŞ’ı kapatıp TÜRASAŞ’a bağladınız, Eskişehir’in 130 yıllık demiryolu birikimini küçülttünüz. Şimdi de E5000’i üreten fabrikamızı devre dışı bırakıp 250 milyon Euro’luk ithalat ihalesi açıyorsunuz.” Eskişehir’in 130 yılı aşkın demiryolu sanayi birikimi, yeni bir tartışmayla gündemde. CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin 10 Eylül 2025’te yapacağı 40 adet dizel-elektrikli anahat lokomotifi alımı ihalesini sert sözlerle eleştirdi. Arslan, TÜLOMSAŞ’ın kapatılıp TÜRASAŞ’a dönüştürülmesi ve Genel Müdürlüğün Ankara’ya taşınmasının ardından Eskişehir’in sanayi mirasının küçültüldüğünü hatırlattı. “Şehrimizin 130 yıllık emeği, mühendisinin aklı, işçisinin alın teri görmezden gelindi. Eskişehir 5000 projesiyle gurur duyuyoruz ama aynı anda bu emeği yok edecek bir ihale açılıyor” dedi. Arslan, TÜRASAŞ’ın ürettiği E5000 lokomotifinin TSI sertifikalı, %70 yerlilik oranına sahip, 95 adetlik sözleşmesi bulunan bir milli proje olduğunu vurguladı. Buna rağmen ihalede hiçbir yerlilik şartı bulunmamasını ve kritik parçaların doğrudan ithalata açılmasını kabul edilemez buldu. “Cer sisteminden araç gövdesine kadar Eskişehir’de üretilmiş parçalar varken, 250 milyon Euro’yu yabancıya aktarmak milli sanayiye ihanettir. Şehrimizin emeğini ve TÜRASAŞ’ın kapasitesini hiçe sayan bu ihaleyi kabul etmiyoruz.” Milletvekili Arslan, ihale şartnamesinde yer alan ‘1000 adet dizel motor üretmiş olmak’ koşulunun dünyada yalnızca birkaç yabancı şirketi adreslediğini ve ihalenin “adrese teslim” olduğunu belirterek, “Eskişehir’in 130 yıllık emeğini küçülttünüz, şimdi de ithalata yöneliyorsunuz. Bu şehrin insanı da, sanayisi de bunu unutmaz” diye konuştu. Arslan, konunun TBMM gündemine taşındığını ve ihalenin iptali için hem Meclis’te hem de Eskişehir kamuoyunda mücadele edeceklerini söyledi.

Bu Karar Kirli Bir Operasyonun Ürünüdür Haber

Bu Karar Kirli Bir Operasyonun Ürünüdür

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in mahkeme kararı ile görevden uzaklaştırılması ve İl Başkanlığına kayyum ataması ile ilgili olarak bir açıklama yaptı. Milletvekili İbrahim Arslan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Kongresi, yargının siyasallaştırılmış kararlarıyla iptal edilmiş; seçilmiş İl Başkanımız Özgür Çelik ve yönetimi görevden alınmıştır. Bu karar, demokrasiyi hiçe sayan, örgütlerimizi dağıtmaya yönelik kirli bir operasyonun ürünüdür. Bu operasyonun yalnızca saraydan değil, maalesef içeriden de beslendiğini biliyoruz. İktidarla kol kola girenler, makam ve mevki uğruna partimizin iradesini pazarlık konusu yapanlar, bugün bu hukuksuz kararların arkasındaki içimizdeki hainlerdir. CHP’yi diz çöktüremeyenler, şimdi partimizi içeriden çökertmeye çalışmaktadır. Ama unutulmasın: Cumhuriyet Halk Partisi, 100 yıllık şanlı tarihinde nice ihaneti, nice baskıyı aşmış, halkına sırtını dönmemiştir. İstanbul örgütümüz de dimdik ayakta kalacak, bu sinsi planları boşa çıkaracaktır. Meşruiyetin kaynağı saraydan gelen mahkeme kararları değil, halkın iradesidir. CHP’yi mahkeme salonlarında yargılamak isteyenler de, içeriden işbirliği yapanlar da şunu iyi bilsin: Cumhuriyet Halk Partisi, teslim olmayacak, boyun eğmeyecek, ihaneti affetmeyecektir!"

Depremde Sinyal Yok, Yangında İletişim Yok! Haber

Depremde Sinyal Yok, Yangında İletişim Yok!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Türkiye’nin afetlerde iletişim altyapısında yaşadığı çöküşü, vatandaşın günlük yaşamına kadar uzanan baz istasyonu sorunlarıyla birlikte Meclis gündemine taşıdı. Arslan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, hem ulusal ölçekte hem de Eskişehir özelinde yaşanan ihmalleri sert sözlerle eleştirdi. “Sındırgı depreminde de, Seyitgazi yangınında da iletişim çöktü” Arslan, Türkiye’nin dünyanın en yüksek deprem riski taşıyan ülkelerinden biri olduğuna dikkat çekerek, her felakette aynı manzarayla karşılaşıldığını söyledi: “Balıkesir Sındırgı depreminde olduğu gibi, Eskişehir Seyitgazi’de 10 canımızı yitirdiğimiz yangında da iletişim altyapısı çöktü. Vatandaşlarımız yakınlarına ulaşamadı, koordinasyon aksadı, arama-kurtarma faaliyetleri ciddi şekilde etkilendi. Bu tablo artık kronikleşmiş bir sorun haline geldi.” “Cemevi, cami çatılarına baz istasyon, mahalle aralarına pıtırak gibi kuleler” Arslan, sadece afetlerde değil, günlük yaşamda da baz istasyonu uygulamalarının halkın sağlığı ve güvenliği dikkate alınmadan yapıldığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “Eskişehir’de Hacı Bektaş Veli Cemevi’nin çatısına kurulan baz istasyonu, halkın tepkisi üzerine kaldırılmak zorunda kalındı. Ancak bu olay bize, toplumsal rızanın ne kadar önemli olduğunu açıkça gösterdi. Bugün mahalle aralarında, cami çatılarında, apartmanların dibinde pıtırak gibi kurulan istasyonlar yurttaşlarımızın kaygılarını artırıyor. Rant uğruna kamu sağlığı ve toplumsal huzur göz ardı ediliyor.” “Milyarlarca kâr açıklıyorlar ama kalıcı çözüm yok” CHP’li Arslan, GSM operatörlerinin yıllardır milyarlarca lira kâr açıklamasına rağmen afet anlarında ayakta kalacak kalıcı altyapı yatırımlarını yapmadığını belirterek sert çıktı: “On yıllardır yaşanan sayısız felakete rağmen şirketler aynı sorunların tekrar etmesini engelleyecek yapısal çözümler üretmiyor. Bunun yerine olay sonrası bölgeye geçici mobil baz istasyonları göndererek günü kurtarmaya çalışıyorlar. Bu yaklaşım insan hayatıyla alay etmektir.” “Kamu anayasal ve vicdani sorumluluğunu yerine getirmeli” Arslan, asıl sorumluluğun kamu otoritelerinde olduğunu vurguladı: “Afetlerde iletişim altyapısının ayakta kalması insan hayatı açısından vazgeçilmezdir. Ancak kamu, gerekli yatırımların yapılmasına seyirci kalıyor. Bu, tercih değil; anayasal ve vicdani bir sorumluluk ihlalidir. Denetim ve düzenleme yetkisini kullanmak zorunluluktur.” Bakanlığa yöneltilen kritik sorular Arslan, Bakanlıktan şu sorulara yanıt talep etti: Son 10 yılda afetlerde GSM altyapısının devre dışı kaldığı olay sayısı ve ortalama kesinti süresi nedir? Operatörler afetlerde teknik kriterlere uymadıysa hangi yaptırımlar uygulanmıştır? Ulusal dolaşım (roaming) neden hayata geçirilmemektedir? Operatörlerin kârlarına rağmen afetlere dayanıklı altyapıya ayırdığı bütçe nedir? Türkiye genelinde baz istasyonlarının afetlere dayanıklılık oranı nedir?

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.