SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gazze

Porsuk Haber Ajansı - Gazze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazze haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hakikat Çarşıdadır, Pazardadır, Markettedir! Haber

Hakikat Çarşıdadır, Pazardadır, Markettedir!

Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısında Gazze ve ülkenin ekonomi gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Saadet Partisi Odunpazarı İlçe Eğitim Başkanı Nihat Çelik tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Filistin davasını savunmaya devam edeceğiz. Gözümüz, gönlümüz Gazze’de olsa da ülkemize dönen kıymetli vekillerimizden Allah razı olsun, soykırımcı İsrail’in ne kadar korkak olduklarını hem gördüler hem de bizlere gördüklerini anlattılar, Özgür Filistin’e yakında kavuşacağımıza dair inancımız, bugün tek tesellimiz, yarın içinse en güçlü umudumuzdur. Eylül ayında açlık sınırı 28 bin liraya yükseldi. Böylece Cumhuriyet tarihimizde ilk kez açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark bu seviyeye çıktı. Ama tabi geçtiğimiz haftalarda Sayın Bakan Şimşek yine bizi şaşırtmadı. Eylül ayında yükselen enflasyon için zirai don ve okulların açılmasını neden gösterdi. Aslında denklem çok basit: Enflasyon düşerse ‘programın başarısı’, Enflasyon yükselirse ‘birtakım takvimsel ve iklimsel olaylar!’ Ben size milletin enflasyonundan çarpıcı örnek vereyim: Bugün bir çiftçimiz, son model bir telefon alabilmek için tam 20 ton domates satmak zorunda. Yine son model bir telefon alabilmek için tam 50 ton, yani iki tır patates satmak zorunda. Düşünebiliyor musunuz? Bir telefon 2 tır patates ediyor. Bu ülkede asgari ücretli bir genç, evlenebilmek için tam 45 ay yemeden içmeden çalışmak zorunda! Emekli maaşıyla ise ne bir kira ödenebiliyor ne bir dolap doldurulabilir ne de memlekete gidilebiliyor.” Türkiye'nin vergi gelirinin yüzde 85'ini dar gelirliler ödüyor. Ne demek istiyorum: Vergiyi çiftçiler, asgari ücretliler, emekliler, emekçiler ödüyor! Peki holding ve finans kuruluşları? Gelir İdaresi Başkanlığı'nın (GİB) rakamlarına göre, onlar da her yüz liralık verginin sadece 15 lirasını veriyor. İşte Türkiye gerçeği! Bir tarafta alın teri, emeği para etmeyen milyonlar, bir tarafta ise parasına para katan mutlu azınlıklar. İşte biz, bu bozuk düzeni değiştirmek için çalışıyoruz! İnşallah ‘adil bir düzenle’, ‘adil bir ekonomik düzenle’ bunu başaracağız! Biz buna gönülden inanıyoruz. Bu cennet vatanın, bunu başaracak kaynakları var. Yeter ki bu kaynaklar, yerli yerince kullanılsın! Yeter ki bunu arzu eden, samimi bir iktidar iş başına gelsin. Yeter ki gerçek Milli Görüş iktidar olsun!” Adil bir ekonomik düzen’ kurmadığınız için sokaklar kendi ‘alternatif ekonomik düzenini’ kurdu. Yasa dışı kumar ağları, kolay para tuzakları, gençlerimiz için cazip çıkış kapısı haline gelmiş durumda. Buraya dikkat! Çaresizlikten beslenen bu çete düzeni bir ‘yeraltı istihdam ofisi’ gibi işlemeye başladı! Biz inşallah bu ‘yeraltı istihdam ofislerinin’ kökünü kurutup; ‘yerüstünü istihdam cennetine’ dönüştüreceğiz” Bugün hakikat çarşıdadır, pazardadır, markettedir! İnsanlarımız yeni bir adres, yeni bir soluk arayışında. Bu arayış sadece anket rakamlarına yansımıyor. Her ay Türkiye’nin dört bir yanında yaptığımız ziyaretlerde, her hanede, her dükkânda, her meydanda bütün açıklığıyla karşımıza çıkıyor. Milletimiz değişim, gelişim ve umut talep ediyor! Bu değişimin ve umudun adresi Saadet Partisi’dir. Tüm halkımızı Saadet Partisinde siyaset yapmaya davet ediyorum. Burada vefa var. Burada merhamet var. Burada kardeşlik var. Burada yanlışın karşısında, birlikte dik durmak var. Burada şahsi çıkarlar için değil, memleketin selameti için bir araya gelenler var! Bizim kapımız, gönlümüz ardına kadar açık. Tüm kardeşlerimizi birlikte siyaset yapmaya, birlikte düşünmeye, birlikte üretmeye, ve hep birlikte adil bir Türkiye’yi inşa etmeye davet ediyorum. İnşallah, Saadet Partimizi daha da büyüterek, milletimizle birlikte iktidara yürüyeceğiz!"

Barış Kadınla Mümkündür! Haber

Barış Kadınla Mümkündür!

AK Parti Eskişehir İl Kadın Kolları tarafından Valilik Meydanı’nda Gazze'de yaşananlarla ilgili olarak 81 İlde eş zamanlı olarak Sessiz Çığlık Zinciri oluşturdu. 81 İlde eş zamanlı olarak düzenlenen Sessiz Çığlık Zinciri ile ilgili olarak bir basın açıklaması yapan İl Kadın Kolları Başkanı Feriha Ertorun şu ifadelere yer verdi; "Değerli basın mensupları, Kıymetli kadınlar, anneler, gençler ve vicdan sahibi herkes… Duvarlara kanla yazılmış isimler… Bir annenin, bir babanın yitik hayali… Bir çocuğun hiç göremeyeceği baharı… Bir bebeğin hiç yaşayamayacağı çocukluğu… İşte bu acının adı: Gazze. Bugün kadınlar olarak Gazze’nin sessiz çığlığına ses olmak için el ele verdiğimizi tüm dünyaya göstermek adına meydanlardayız. Bugün 81 ilde kurduğumuz bu zincir, Gazze’de evlatlarını kaybeden anne-babaların zinciridir… Öksüz-yetim bırakılan çocukların zinciridir… Ve insanlığını kaybetmeyen herkesin zinciridir! Biz; “Yaralıları mı kurtaracaktım, şehitleri mi taşıyacaktım ya da bir torba un mu bulmaya çalışacaktım? Yemin ederim eve tek bir torba un getirip, çocuklarımın karnının doyacağını bilsem, ölüme razı olurum” diyen Gazzeli annenin sesi olmak için, bu sesi dünyaya duyurmak için buradayız. Bu zulmü görmezden gelen herkese soruyorum: Kalbiniz nerede? Yüce Rabbimiz mealen “Bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bir canı yaşatan, bütün insanlığı yaşatmış gibidir.” (Maide, 32) buyuruyor. Gazze, bu ilahi kelamın sarsıcı bir imtihanıdır. Bizler İstanbul’dan, Hakkari’den, Trabzon’dan, Erzurum’dan ve Türkiye’nin 81 ilinden dünyanın dört bir yanındaki kadınlara, kız kardeşlerimize sesleniyoruz: Barış kadınla mümkün! Değerli basın mensupları, Barışçıl bir şekilde yola çıkan ve uluslararası sularda haydut İsrail’in hukuksuz müdahalesine uğrayan Küresel Sumud Filosu’nu dünya öylece seyretti! Hamdolsun, Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlılığıyla bu adaletsizlik karşısında da sessiz kalmadı. Sadece kendi ülkesinin vatandaşlarını değil, 13 ülkeden 101 vicdan sahibi gönüllünün de ülkelerine güvenle dönmelerini sağladı. Bizler de ablukayı delmek ve insanlık onurunu korumak için mücadele eden kahramanların ülkemize dönüşlerinde oradaydık. Hepsinin dilinde aynı temenni vardı: “Biz elimizden geleni yaptık, umarım Gazze’ye bir umut ışığı olabilmişizdir.” İşte bugün o umut sözleri de bu meydanda yankılanıyor. Nehirden denize özgür Filistin! Sevgili dostlar, Biz bugün bütün kimliklerimizden sıyrılarak; sadece kadın kimliğimizle buradayız. Çünkü bu mesele ne dünyadaki rollerimizle, ne taşıdığımız ünvanlarla, ne de sahip olduklarımızla ilgilidir; bu mesele insanlık meselesidir! Bugün Türkiye’den tüm dünyaya tek bir şey söylüyoruz: Barış kadınla mümkündür. Slogan atmıyoruz; vicdanlarımızla haykırıyoruz. Çünkü bazı sessizlikler vardır ki, arşı yere indirir. Ve bizim sessizliğimiz, Gazze’nin en gür çığlığı olacaktır. Ve şimdi, Sizleri de sessiz çığlık zincirimize davet ediyorum. Teşekkür ederim."

Aktivistleri Serbest Bırakın, Soykırıma, İnsanlık Suçlarına Son Verin Haber

Aktivistleri Serbest Bırakın, Soykırıma, İnsanlık Suçlarına Son Verin

Eskişehir Bilecik Tabip Odası öncülüğünde sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla Sumud Filosu’na yönelik yapılan operasyonlara tepki gösterilirken, aktivistlerin serbest bırakılması çağrısı yapıldı. Ulus Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında konuşan Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Nazan Aksaray şu ifadeleri kullandı; “Bugün burada insanlığın yüzakı, onuru ve vicdanı Sumud Filosu’nun aktivistlerine dayanışma duygularımızı iletmek, hukuk dışı alıkoymayı bir an önce durdurması, dostlarımızı bir an önce serbest bırakması ve soykırımı sonlandırması için İsrail Hükümeti’ne seslenmek için bulunuyoruz. 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail, Gazze’de soykırım yapıyor. En az 66000 insan öldürüldü, en az 170000 yaralının olduğu biliniyor. 2 milyon insan göçe zorlandı. Çocuklar açlık nedeniyle ölüyor, açlık bir silah olarak kullanılıyor. Barınma zorluğu, susuzluk, hastalıklar, tedavi olamama çok büyük sorunlar. Okullar, hastaneler bombalanıyor, sağlık çalışanları öldürülüyor, hapishanelere atılıyor. Tüm bu zulüme karşı 2 yıldır dünyanın dört bir yanında insanlar, eylemler yapıyor, bu insanlık suçunu lanetliyor, soykırımın durdurulması için haykırıyorlar. Sumud Filosu da, İsrail’in Filistin’e uyguladığı soykırımı daha görünür kılmak ve küresel ablukaya isyan etmek için 31 Ağustos’ta Barselona’dan yola çıktı. Tüm dünya filonun bu onurlu yolculuğunu yaklaşık bir aydır, kalplerimiz onlarla birlikte atarak izliyorduk, izliyoruz. İsmini Arapçada “kararlılık” demek olan olan Sumud kelimesinden alan, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı deniz ablukasını barışçıl yollarla aşarak bölgeye insani yardım ulaştırmayı amaçlayan 46 ülkeden 490 aktivisti taşıyan Sumud Filosu insanlığın onuru ve vicdanıdır. Sumud Filosu hepinizin yakından takip ettiği üzere, 1 Ekim gecesi İsrail savaş gemileri tarafından uluslararası sularda kuşatılmış, sivil teknelere baskın düzenlenerek aralarında ülkemizden de çok sayıda kişinin olduğu 484 aktivist alıkonulmuştur. Evrensel insan haklarını hedef alan, temel insani değerlere yönelik bu saldırıyı kınıyoruz. Gazze halkını açlığa mahkum ederek yerinden sürmeye çalışan İsrail Devleti’nin Gazze'ye insani yardım ulaştırmaya çalışan gönüllüleri engellemesi kabul edilemez! İsrail’in Sumud Filosu’na yönelik saldırısı uluslararası hukuku açıkça ihlal eden bir eylemdir. Birleşmiş Milletler Şartı’nın ikinci maddesi devletlerin kuvvet kullanma yasağını ve uluslararası barışın korunmasını düzenler. Bu maddeye göre hiçbir devlet uluslararası sularda barışçıl ve sivil gemilere karşı güç kullanamaz. İsrail bu saldırıyla açıkça Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal etmiştir. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi açık denizlerde seyrüsefer özgürlüğünü ve gemilerin dokunulmazlığını güvence altına alır. Sumud Filosu’na yönelik müdahale bu dokunulmazlığı yok saymakta ve suç teşkil etmektedir. Cenevre Sözleşmeleri insani yardım faaliyetlerini ve sivillerin korunmasını uluslararası hukuk çerçevesinde güvence altına alır. Sivillere ve insani yardım konvoylarına saldırı savaş suçu niteliğindedir. Bu saldırı masum insanların hayatını doğrudan hedef almıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin üçüncü ve dokuzuncu maddeleri yaşama hakkını ve keyfi gözaltı yasağını düzenler. Sumud Filosu’na katılan sivillerin alıkonulması hukuksuzdur ve derhal sona erdirilmelidir. Gözaltına alınan tüm siviller derhal serbest bırakılmalıdır. İsrail’in saldırısı yalnızca bir ülkeye değil, uluslararası barışa, insan haklarına ve tüm insanlığın ortak vicdanına yönelmiş bir meydan okumadır. Bu tabloya sessiz kalınması uluslararası hukukun ve insani değerlerin bütünüyle yok sayılması anlamına gelir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplum acilen harekete geçmeli, İsrail’in bu saldırısına karşı etkili yaptırımlar uygulanmalı ve sorumlular hakkında uluslararası soruşturma başlatılmalıdır. Masum sivillerin hedef alındığı bu eylem asla cezasız kalmamalıdır. Gazze’de hastaneler ilaçsız bırakılırken, çocuklar açlıktan ölürken ve temel yaşam malzemeleri bölgeye sokulmazken, İsrail savaş gemilerinin Sumud Filosu’na müdahalesi yalnızca bir askeri müdahale tehdidi değil, aynı zamanda küresel dayanışmaya verilmiş açık bir gözdağıdır. Gazze’de aylardır süren soykırımın en çıplak görüntüleri dünya kamuoyunu ayağa kaldırırken, Sumud Filosu’nun amacı ablukanın karanlık duvarlarını kırmak ve dünyayı harekete geçirmektir. İsrail’in askeri güç gösterisinin, bu dayanışma çabasını bastırmaya, uluslararası tepkiyi susturmaya yönelik olduğunu gayet iyi biliyoruz. Ancak ne Filistin halkının özgürlük iradesi, ne de küresel dayanışmanın kararlılığı bu saldırılarla kırılabilir. Bu nedenle, Gazze’ye uzanan her dayanışma eli yalnızca insani bir yardım değil; aynı zamanda İsrail’in soykırım politikalarına meydan okuyan politik bir eylemdir. 2 yıldır Gazze halkına soykırım uygulayan, ablukayı sürdürerek insanları, açlığa, kıtlığa, göçe, ölüme mahkum eden İsrail’in, yürürlükte olan uluslararası hukuku, sözleşmeleri ihlal etmek için cüreti arkasında duran emperyalist güçlerden aldığını biliyoruz. Yaşananların hepsi birer insanlık suçudur. İsrail devleti, bütün bu insanlık suçlarından ötürü uluslararası mahkemelerde yargılanmalı ve hesap vermelidir. Gazze ablukasının kırılması, soykırımın son bulması için dayanışmamızı artırıp sesimizi daha da yükseltmeliyiz. Biz hekimler, her zaman barıştan yana olduk, olmaya da devam edeceğiz. Birleşmiş Milletler’i, İsrail Tabipler Birliğini, Dünya Tabipler Birliği’ni, Dünya Sağlık Örgütü’nü, uluslararası kamuoyunu, tüm kurumları ve tüm iktidarları bu insanlık trajedisinin ve savaşın durdurulması için göreve çağırıyoruz. Filistin halkına yaşatılan zulmün sona erdirilmesi insanlığın ortak sorumluluğudur. AKP hükümetini İsrail ile diplomatik ve ticari ilişkileri tamamen kesmeye ve aktivistlerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmaları için tutum almaya çağırıyoruz. İsrail’le diplomatik ilişkilerini kesen Kolombiya Devlet Gustavo Petro’ya, süreçte en başından bu yana kararlılıkta duruşunu ortaya koyan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’e, İsrail’e gidecek yükleri yüklemeyen liman işçilerine ve şimdi de genel grev kararı alan İtalyan işçilerine, 280 gündür cezaevinde bulunan Gazze direnişinin sembol isimlerinden Dr. Hüssam Ebu Safiyye’ye ve tüm sağlık çalışanlarına selamlarımızı iletiyoruz. Aktivistler arasında farklı ülkelerden ve ülkemizden hekimlerin olduğunu biliyoruz. Meslektaşlarımıza ve tüm aktivistlere şükran duygularımızı, dayanışma duygularımızı iletiyoruz. Aktivistler arasında bulunan Dr. Osman Çetinkaya’nın yeri bizler için ayrıca önemlidir. Dr. Osman Çetinkaya şehrimizde hizmet vermiş, birlikte çalıştığımız acil tıp uzmanı meslektaşımızdır. Kendisine buradan sizler aracılığıyla da dayanışma duygularımızı iletiyoruz. Bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını diliyoruz, bunun için gereken ne ise yapacağımızı bilmesini isteriz. Son sözümüz İsrail Hükümeti’ne. Bizler Filistin halkının yanındayız. Aktivistleri serbest bırakın. Soykırıma, insanlık suçlarına son verin. Yaşasın özgür Filistin."

Tüm Depremlerden Daha Büyüğü Sorumlularının Hesap Vermemesidir Haber

Tüm Depremlerden Daha Büyüğü Sorumlularının Hesap Vermemesidir

Saadet Partisi tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısı deprem ve Gazze gündemiyle Odunpazarı İlçe Başkanlığı tarafından gerçekleştirildi. Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında konuşan Odunpazarı İlçe Eğitim Başkanı Nihat Çelik şu ifadelere yer verdi; "Muhterem Eskişehirli Hemşehrilerim, Şehrimizin güzide basın mensupları ve kıymetli Milli Görüşçüler! Bugün 17.08.2025. Yani sadece hatıra olarak hafızamızda kalan, hiç ders almadığımızı 6 Şubat 2023 de anladığımız bir deprem gününün yıl dönümü. Bugün hemen her yerde bugüne dair mesajlar göreceğiz, görmekteyiz. Özel şirketlerin reklam senaryolarında konu olacak. Cumhurbaşkanı, parti başkanları, bakanlar, vekiller, daire başkanları, müdürler, fenomenler vs. hepsi kendi resimleri ile bir şeyler paylaşacaklar. “Ders aldık mı?” sorusuna hala net bir cevap verilemiyor. Orman yangınların da olduğu gibi deprem konusunda da hala çok gerideyiz. En son yaşanan “Balıkesir Depremi” ne kadar hazır olduğumuzu veya olmadığımızı göstermiştir. Büyük bir yıkım olmaması yine bu meseleyi halı altına süpürmeye yetti maalesef. Hoş büyük bir yıkım olsa da, binlerce can gitse de değişen bir şey olmayacağını gördük ne yazık ki! Tabi sadece jeolojik depremlerle sarsılmıyoruz. İlla bizi sarsacak depremler yaşıyoruz. Klişe bir ifade var: “Başka ülkede olsa, o ülkede yer yerinden oynar”. İşte biz bu klişeyi 2-3 güne bir yaşıyoruz. Öylesine alışmışız ki, artık şaşırmıyoruz bile. Japonya’da yaşanan deprem videolarını, haberlerini izlerken, Japonların soğukkanlı davrandıklarını görüyoruz. Alışmışlar depremlere, Onlar için çok sıradan bir olay. Japon jeolojik depremlere, bizler ise jeolojik olmayan depremlere alışkınız. “Sahte diploma Depremi”, “Açılım Depremi”, “Belediyelere Operasyon Depremi”, “Siyasi Transferler Depremi”… Sayabildiğiniz kadar sayın. Ülkece çok soğukkanlıyız bu depremlere. Çok sıradan olaylar bunlar. Tüm bu depremlerden daha büyüğü de sorumlularının hesap vermemesi, vermeyecek olmasıdır. Bu apayrı bir depremdir bizim ülkemizde. Tıpkı yıkımı bir felakete dönen depremleri unuttuğumuz gibi unutur gideriz bu depremleri de. Depremi kadere bağlayan anlayışın karşısında, “Deprem öldürmez, ihmal öldürür!” sloganı atılır. Gerçekten de jeolojik depremler bir takım teknolojik ve ahlaki tedbirlerle yıkımı olabildiğince en aza indirilebilir. Ama jeolojik olmayan depremlere sadece ahlaki ve hukuki tedbirler uygulanır. Uygulanmazsa tahmin edilemeyecek boyutlarda yıkımlar olur. Nice hayatlar mahvolur. Nesiller ifsada uğrar. Böyle giderse ki gidecek, reklamını yapacağınız, yıl dönümünü anacağınız, resimlerinizi koyup mesajlar paylaşacağınız daha pek çok depremler yaşarız. Bir başka deprem de Gazze’de yaşanıyor. İnsanlık bu depremin enkazı altında kaldı. Siyonist teröristler sadece Gazze’yi değil insanlığı da katletmeye devam ediyor. Başta İktidarımız olmak üzere Gazze’yi kırmızı çizgisi ilan edeler, İslam Ülkeleri ve sözde medeni bütün devletler. Seyretmeye devam ediyorlar. Hepimiz Gazze Depreminin altında kaldık. Geçmiş olsun. Basın toplantımıza gösterdiğiniz ilgi ve alaka için hepinize teşekkür ediyorum."

Gazze Alın Teriyle Sulanmış Kutsal Bir Emanettir! Haber

Gazze Alın Teriyle Sulanmış Kutsal Bir Emanettir!

Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısında ülke ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Basın toplantısını düzenleyen Saadet Partisi Odunpazarı İlçe Siyasi İşler Başkanı Cüneyt Sağdıç şu ifadeleri kullandı; "Sevgili Eskişehir'liler, Değerli Basın Mensupları, Kıymetli Misafirler; Aziz milletimizin başı sağ olsun. Cenab-ı Allah bütün şehitlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Aldıkları emirlere itaat etmede tereddüt göstermeyen her bir şehidimizi alnından öpüyoruz. Şehit haberleri canımızı yakarken diğer taraftan ülkemizin ciğerleri olan ormanlarımız yanmaya devam ediyor. Bu millet, gerçekten asil bir millettir! Yangın olur ‘itfaiye aracını bırakmam milletin hakkı var’ der. Çalıştığı maden çöker, ambulansa binerken ‘çizmelerimi çıkarayım, sedye kirlenmesin’ der. Peki insanımız bunu yaparken, ormanlarımız cayır cayır yanarken iktidar ne yapıyor? Meclis'i iklimi değiştirme kanunuyla, zeytinlikleri bitirme kanun teklifiyle adeta kilitliyor. Halbuki böylesi bir yangında Meclis'in en önemli gündemi; ‘orman yargılarını söndürmek’ olmalıydı. Ormanlarımızın yanarak kül oluşunu izleyen birçok vatandaşımız için, Meclis'in gündeminde bu konunun öncelikli olmayışı, ‘önce yak, sonra projelendir’ şüphesini artırmaktadır. İktidar böyle düşünen insanlarımızı suçlamak yerine, bu şüpheleri giderecek adımlar atmalıdır. Fakat iş başında birkaç şirket büyük kârlar etsin diye, ‘iklim kanunu’ adı altında Meclis'ten iklimi değiştirme kanunu geçiren bir iktidar var. Ne yazık ki iş başında; ‘ÇED gerekli değildir’i olağanlaştırarak, zeytinlikleri bitirmeye niyetlenmiş bir iktidar var. Ülkemizin ‘Yaşanabilir Bir Türkiye’ye’ Dünya’mızın ‘Yeni Bir Dünya’ya’ ihtiyacı var. Bizim ihtiyacımız olan “Yaşanabilir bir Türkiye'dir”. Yaşanabilir bir Türkiye'de terör de yoktur, kayyım da yoktur. Yaşanabilir bir Türkiye'de şiddet de yoktur, gözdağı vermeye yönelik gözaltılar da yoktur. Yaşanabilir bir Türkiye'de kin ve nefret dili de yoktur, inkar ve asimilasyon politikaları da yoktur. Yaşanabilir bir Türkiye'de anneler de ağlamaz evlatlar da yitirilmez. Yaşanabilir bir Türkiye'de hukukun üstünlüğü, emeğe saygı, hakça paylaşım vardır. Yaşanabilir bir Türkiye'de devletin işleyişini, kanun hükmünde kararnameler değil; adalet belirler. Silahların susması gereken yer, sadece dağlar değil; Gazze’nin kana bulanmış sokaklarını da unutmayalım. Gazze’de İsrail tarafından yapılan soykırım ve uygulanan abluka; tarif edilemez bir felaket tablosuna dönüşmüş durumda. Bombalardan kurtulanlar; açlık, susuzluk ve hastalıklarla mücadele ediyor. Bir terörist devletin tank, dozer, savaş uçağı soktuğu Gazze’ye; 57 İslam ülkesi olarak bir çuval un sokamıyoruz. Gazze’deki soykırım ve abluka aylardır aynı şekilde devam ediyor. Biz biliyoruz ki; ABD’nin sınırsız desteğini alan terörist İsrail, bütün vahşetine rağmen zafer ilan edememenin “nefret ve hırsıyla”, katliamlarına her gün bir yenisini ekliyor. Bu arada, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aktif tutuklama emri bulunan Netanyahu; yine ABD’deydi. Yine işgal planlarını görüştüler. Bu sefer ki yeni planları; 21. Yüzyılın Auschwitz’ini kurmak! Gazze’yi toplama kampına çevirmek! Gazze kasabı Netanyahu, Soykırımın en büyük destekçisi ve dünyanın en güvenilmez adamı, Trump’ı Nobel Barış ödülüne aday gösterdi! Bu, sadece akla hakaret değil! Bu, insanlığa ihanettir! Buradan bir kez daha söylüyoruz: Gazze, bir yatırım projesi değildir! Gazze, bir emlak fırsatı değildir! Gazze, bir halkın vatanıdır, alın teriyle sulanmış kutsal bir emanettir! Çok ilginç bir iktidarla karşı karşıyayız. İthalat artıyor; suçu üreticide, sanayicide buluyorlar, ormanlarımız, ciğerlerimiz yanıyor; suçu rüzgara ve insanlara atıyorlar, gençler ekonomik sıkıntılardan evlenemiyorlar; suçu gençlere, teknolojiye atıyorlar. İşsizlik artıyor; suçu gençlerin “iş beğenmemesine” bağlıyorlar, enflasyon yükseliyor; suçu marketlere, hal esnafına atıyorlar. Akaryakıt zamlanıyor; suçu uluslararası krize atıyorlar. Tarım çöküyor; suçu çiftçiye, kuraklığa, dona yüklüyorlar. Kiralar uçuyor; suçu ev sahiplerine yüklüyorlar. Toplum kutuplaşıyor; suçu muhalefetin diline atıyorlar. Tüm bunlar olurken; Allah aşkına AK Partili idarecilerin; hiç mi suçu yok? Hiç mi sorumluluğu yok? Suçu sürekli başkalarına atarak, sorumluluktan kaçamazsınız. Bu ülkenin hiçbir sorununa çözüm getiremezsiniz.” Değerli Gençler; “Bu düzen sizi yalnız bırakıyor olabilir ama biz sizi yalnız bırakmayacağız! Sizin sesiniz olacağız, sizin yükünüzü paylaşacağız.” dedi.

Filistin İçin Haykıran Gençlerimizi Terörist İlan Ettiler! Haber

Filistin İçin Haykıran Gençlerimizi Terörist İlan Ettiler!

Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısında Gazze ve Filistin'de yaşanan olaylar gündeme getirildi. Saadet Partisi Eskişehir Odunpazarı İlçe Tanıtım ve Medya Başkanı Osman Çalışkan tarafından gerçekleştirilen basın toplantısında şu ifadelere yer verildi; ''Dünya bir insanlık sınavından geçiyor. Biz burada torbaları, heybeleri karıştırıp turpun büyüğünü ararken Gazze’de katliam devam ediyor, açlık devam ediyor, susuzluk devam ediyor. Üstüne bir de bu katliamın sorumlusu iki haydut devletin lideri; Amerika’da buluşup, bölgemizi yine tehdit etti. İktidarsa bunları allayıp pullayıp algı yönetmekle uğraşadursun, İsrail göz göre göre 23 Mart’ta Gazze’de 15 sağlık çalışanı, yaralılara müdahale etmek için olay yerine giderken, Siyonist teröristler tarafından saldırıya uğradı. Tamamı infaz edildikten sonra açtıkları çukurlara gömdüler. O sağlık çalışanlarının bedenleri günler sonra bulundu. Elleri arkadan bağlı bir şekilde katledilmişler! Var mı buna ses çıkaran bir ülke?  Var mı bu vahşete yüksek bir sesle hesap soran bir lider? Soykırım başladığından beri resmi rakamlara göre 55 binden fazla mazlum hayatını kaybetti. 200.000’den fazla insan kayıp. Katledilenlerin %70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ateşkes sürecinde bile, 1391 Gazzeli şehit edildi. Bayram sabahı 13’ü çocuk 33 mazlum katledildi. Çocukların üzerinde bayramlıkları vardı. Bayramlıklar bu çocuklara kefen oldu! Bunlar resmi rakamlar. Hakikat bundan çok daha vahim!  Allah aşkına soruyorum; Bundan daha vahşi bir soykırım olur mu?  Bundan daha net bir savaş suçu olur mu? Tüm dünya daha ne olmasını bekliyor? Vanaları kapatmak için daha kaç çocuğun ölmesi gerekiyor? Yakıt sevkiyatını durdurmak için daha kaç kadının ölmesi gerekiyor? Bu vahşet cılız tepkiler, sıradan kınamalarla geçiştirilemez. Aksine görülmüştür ki her kınama İsrail’i daha da cesaretlendiriyor ve kana susamış bir canavar haline getiriyor. Türkiye ise iktidarın metin yazarlarının bile dönüp bir daha okumadığı basma kalıp kınamalar dışında hiçbir şey yapmıyor. Türkiye’de Filistin için haykıran gençlerimizi terörist ilan ettiler, aynı ses yurt dışında yükselince alkış yarışına girdiler. Soykırım suçlusu İsrail’e teknolojik destek veren Microsoft’u protesto eden gençleri alkışlayanlar, İsrail’e yakıt gönderen SOCAR’ı protesto eden gençlerimizi gözaltına aldılar. Neden? Çünkü onların gündemleri Filistin değil, kimin protesto edildiğidir. İktidarın Gazze Hassasiyeti, ucu kendisine dokunana kadardır. Ukrayna’ya İHA, Karabağ’a SİHA gönderenler söz konusu Gazze olunca dua ile yetiniyorlar. Filistin’in yanında olmak; çıkarınıza dokununca değil, bedeli olunca kıymetlidir. Milyonlarca yüreğin söylediği sözü biz de söylüyoruz,“Gazze alev alev yanarken susan, konuşanı susturan herkes bu zulmün ortağıdır!” Herkes bilsin ki başka Gazze yok, başka Türkiye yok. Biz inanıyoruz ki Gazze kazanacak, Türkiye kazanacak, insanlık kazanacak. Mazlumun evini viran ederek, zafer kazandığını zannedenlerin evleri viran olacak. Kahredenler, kahrolacak. Herkes bilsin ki Gazze vardır, Filistin vardır ve bu Filistin nehirden denize özgürdür.''

Türkiye'nin Güvenliği Gazze’den Başlar! Haber

Türkiye'nin Güvenliği Gazze’den Başlar!

Saadet Partisi Eskişehir İl Gençlik Kolları Başkanı Ramazan Demir yaptığı basın açıklamasında İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırılarını gündeme getirdi. 81 İlde eş zamanlı olarak yapılan basın toplantısında konuşan İl Gençlik Kolları Başkanı Ramazan Demir şu ifadeleri kullandı; "Değerli basın mensupları, kıymetli hemşehrilerimiz, Sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyoruz. Bugün burada, 81 ilde eş zamanlı olarak yaptığımız bu açıklamayla, sadece bir dayanışma mesajı vermeye değil, aynı zamanda milletimizin dikkatini büyüyen bir tehlikeye çekmeye geldik. Gazze’de katliamlar devam ederken, Şam’da bombalar yağmaya devam ederken, Yemen’de şehirler hedef alınırken ve Lübnan’da sivil bölgeler vurulurken, bütün bu coğrafi yangınların ortasında Türkiye sessiz kalamaz, kalmamalıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM açılışında ifade ettiği gibi: “Antakya ile Gazze arası, Ankara ile Aydın arası kadardır. Türkiye, Lübnan'a arabayla sadece 2.5 saat uzaklıktadır.” Bu mesafeler sadece sayılar değil, aynı zamanda tehdidin yakınlığını gösteren çarpıcı gerçeklerdir: Hama Askeri Havalimanı – Antakya arası: 90 km  Dahiye (Lübnan) – Antakya arası: 220 km  Dera (Suriye) – Antakya arası: 360 km  Golan Tepeleri – Antakya arası: 320 km  Han Yunus – Antakya arası: 530 km  T4 Hava Üssü – Antakya arası: 200 km  Bu mesafeler , Ankara-Beypazarı, Kocaeli-İstanbul, Konya-Karaman mesafeleriyle aynıdır. Bugün Türkiye’de sunî bir gündemle halkımız meşgul edilmekte, suni siyasi çekismeler ve kutuplaştırıcı tartışmalara alan açılmaktadır. Oysa bütün bu sis bulutu, aslında yaklaşan daha büyük bir tehdidi gözlerden kaçırmak için kullanılmaktadır. Bugün Ortadoğu’da yanan ateş, yarın bizim topraklarımıza sıçrayabilir. Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak, bu tehdidin farkındayız. Türkiye’nin sınır güvenliği, sadece hudut karakollarıyla sağlanmaz. Gazze’de ölen bir çocuk, bizim güvenliğimizin çöktüğü yerdir. Yemen’de vurulan bir su deposu, bizim vicdanımızda patlayan bir bombadır. Bu nedenle diyoruz ki: Türkiye’nin Güvenliği Gazze’den Başlar! Bugün burada bir araya gelerek, gözü Filistin’in ötesinde Anadolu’ya dikmiş siyonist yayılmacı zihniyete karşı sesimizi yükseltmeye geldik. Gençlik olarak tarihin sorumluluğunu omuzluyor, bu suskunluğa ortak olmuyoruz. 81 ilde birden yaptığımız bu açıklamalarla; Türkiye'nin her bir karış toprağından bu tehdide karşı uyarı yükseliyor. Unutmayın: Bu bir şuur meselesidir.  Bu bir milli güvenlik meselesidir.  Bu bir ümmetin ortak onurudur.  Tüm halkımızı bu gerçeğe kulak vermeye ve bu direnişe ortak olmaya davet ediyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.