SON DAKİKA
Hava Durumu

#Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Porsuk Haber Ajansı - Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Beylikova’da Cevher Var, Rakam Yok! Haber

Beylikova’da Cevher Var, Rakam Yok!

Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bulunan ve dünyanın sayılı nadir toprak elementleri (NTE) rezervleri arasında gösterilen sahaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın TBMM’ye sunduğu yanıt, üretim ve denetim süreçlerine dair önemli soru işaretlerini beraberinde getirdi. CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’ın yazılı soru önergesine verilen resmi cevapta, Eti Maden Genel Müdürlüğü (ETİMADEN) tarafından Beylikova’da kurulan pilot tesiste “deneme üretim çalışmalarında kullanılmak üzere cevher çıkarıldığı” açıkça ifade edilirken, bu faaliyetlere ilişkin sayısal hiçbir veri paylaşılmadı. “Deneme üretim var” denildi, miktar açıklanmadı Bakanlık yanıtında, Beylikova sahasında gerçekleştirilen deneme üretim çalışmalarında pilot tesiste kullanılmak üzere cevher çıkarıldığı belirtilmesine rağmen, 2023 yılından bu yana kaç ton cevher çıkarıldığı, bu cevherin ne kadarının işlendiği, ne kadarının stoklandığı ya da atık hâline geldiği yönünde herhangi bir bilgi verilmedi. Pilot tesis var, fiilî üretim bilinmiyor Yanıtta, Beylikova’da 2023 yılında 244 milyon TL kamu kaynağıyla tamamlanan ve yıllık 1.200 ton kapasiteli olduğu belirtilen bir pilot tesisin kurulduğu bilgisi yer aldı. Ancak tesisin bugüne kadar fiilen ne kadar üretim yaptığı, hangi aşamada olduğu ve tam kapasiteyle çalışıp çalışmadığı soruları cevapsız bırakıldı. “İhracat yok” denildi, peki çıkarılan cevher ne oldu? Bakanlık cevabında, çıkarılan cevherin ham veya yarı işlenmiş halde ihraç edilmesine yönelik herhangi bir çalışma yapılmadığı da ifade edildi. Ancak bu açıklama, çıkarılan cevherin nerede ve nasıl değerlendirildiği sorusuna yanıt vermedi. Bu durum, “İhraç edilmiyorsa, çıkarılan cevher nerede?” sorusunu gündeme taşıdı. Yabancı firma sorusu yanıtsız bırakıldı Arslan’ın, Beylikova sahasında veya pilot tesiste yabancı, taşeron ya da danışman firmaların faaliyet gösterip göstermediğine ilişkin sorusu ise yanıtta tamamen karşılıksız bırakıldı. Bu başlık altında herhangi bir firma ismi ya da faaliyet kapsamı paylaşılmadı. CHP’li Arslan: ‘Şeffaflık zorunluluktur’ Yanıtı değerlendiren CHP’li Arslan, Beylikova’daki rezervin yalnızca Eskişehir için değil, Türkiye açısından da stratejik bir öneme sahip olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bakanlık cevabında ‘cevher çıkarıyoruz’ deniliyor ama ne kadar çıkarıldığı, ne yapıldığı ve bugün elimizde ne olduğu açıklanmıyor. ‘İhraç etmedik’ demek yeterli değil. Bu ölçekte stratejik bir kaynağın yönetimi, Meclis denetimi ve kamuoyu bilgilendirmesi olmadan yürütülemez.” Gözler Meclis denetiminde Uzmanlara göre, savunma sanayinden temiz enerji teknolojilerine kadar geniş bir kullanım alanına sahip nadir toprak elementleri konusunda şeffaflık ve hesap verilebilirlik, yalnızca ekonomik değil, ulusal çıkar ve güvenlik meselesi niteliği taşıyor. CHP’li Arslan, konunun TBMM gündeminde takip edilmeye devam edeceğini vurguladı.

Gıda Güvenliğine ‘TENMAK’ Dokunuşu Haber

Gıda Güvenliğine ‘TENMAK’ Dokunuşu

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yürüttüğü araştırma faaliyetleri ile Türkiye’nin tarım ve gıda arz güvenliğine de katkı sağlıyor. Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) bünyesindeki laboratuvarlarda yüksek sıcaklık toleranslı, kuraklığa adapte olabilen ve don zararından kaçınabilecek yeni bitki ve gıda çeşitlerinin geliştirilmesi üzerinde çalışılıyor. Afet dönemlerine yönelik olarak uzun raf ömrüne sahip ekmek reçetesinin geliştirilmesi için de çalışmalar yürütülüyor. TENMAK’taki Nükleer Enerji Araştırma Enstitüsü (NÜKEN) Tarım ve Gıda Araştırmaları Grubu, bünyesindeki laboratuvarlarda Türkiye’nin tarım ve gıda alanında arz güvenliğini sağlamlaştırmasına katkı sağlayacak araştırmalarını sürdürüyor. Kuraklığa Karşı Yeni Türler TENMAK laboratuvarlarında küresel iklim değişikliğinin neden olacağı tarımsal sorunlar da göz önünde tutularak yüksek sıcaklık toleranslı, kuraklığa adapte olabilen ve ilkbahar geç don olaylarının zararından kaçınabilecek yeni çeşitlerin geliştirilmesi üzerinde çalışıyor. Sebze, Meyve ve Çiçekler Bu kapsamda buğday, darı, nohut, domates, marul, yeşil fasulye, elma, portakal, Trabzon hurması, mandalina, çay, Antep fıstığı, kayısı, kalanşo ve gül gibi farklı türlerdeki sebze, meyve ve çiçekler üzerinde mutasyon ıslahı ve ilgili biyoteknolojik yöntemler kullanarak çalışmalar yapılıyor. Afetlere Yönelik Ekmek Reçetesi Mutasyon ıslahı çalışmalarının yanı sıra gıda güvenliğine yönelik olarak da çalışmalarını uzun yıllardan beri sürdüren TENMAK NÜKEN, Gıda Işınlama Laboratuvarlarında farklı gıda gruplarında raf ömrünü uzatmak amacıyla gıda ışınlama çalışmaları da yapıyor. Özellikle afet dönemlerine yönelik olarak uzun raf ömrüne sahip ekmek reçetesinin geliştirilmesi ve herhangi bir koruyucu katkı maddesi içermeyen ekmeklerin muhafaza edilebilmesine yönelik çalışmalar yürütülüyor. Daha Az Su İle Daha Etkin Sulama İklim değişikliği ile söz konusu olan su kısıtının tarımsal üretimde kayıplara neden olmaması için de çalışma yapan TENMAK NÜKEN, daha az su kullanımı ile etkin sulama yapılarak bitki gelişiminin en iyi şekilde sağlanabilmesine yönelik projeler üzerinde de çalışıyor. Dikey Tarıma Katkı Öte yandan, kapalı alanlara ve sera üretimine yönelik yerli dikey tarım teknolojisinin geliştirilmesi ve yapay zekâ uygulamalarının da bu sistemlere adapte edilerek karbon ayak izinin azaltılması için çalışma yürütülüyor. Bu kapsamda, gerek yetiştirme sistemlerinin dizaynı, gerekse bu sistemlere yönelik mutasyon ıslahı ile yeni çeşitlerin geliştirilmesi için çalışılıyor. Hedef: Kalitesi ve Besin İçeriği Yüksek Çeşit TENMAK NÜKEN Tarım ve Gıda Araştırmaları Grubu’nun çalışmaları hakkında bilgi veren Nükleer Bilimler ve Malzeme Araştırmaları Koordinatörü Dr. Kadriye Yaprak Kantoğlu, gıda ışınlama, bitki besleme ve bitki koruma alanında araştırmalar yürüttüklerini belirterek bugüne kadar mutasyon ıslahıyla çok farklı türlerde çeşitler geliştirdiklerini söyledi. Kantoğlu, “Temel hedefimiz, değişen iklim koşullarına adaptasyonu yüksek, verim ve kalitesi, özellikle besin içeriği yüksek olan yeni çeşitlerinin mutasyon ıslahı ile geliştirilmesi.” dedi. Kantoğlu, söz konusu çeşitlerin yetiştiriciliğine yönelik farklı üretim sistemlerinin geliştirilmesi amacıyla da çalışma yürüttüklerini ifade etti. Işınlamış Gıda Teknolojisinin Sağlığa Zararı Yok Kantoğlu, “Işınlanmış gıda teknolojisi, bugün raflardaki gıdaların ömrünün uzatılması, özellikle gıdalarda söz konusu olan mikrobiyal yükün azaltılması, filizlenmenin engellenmesi gibi amaçlarla çok yoğun olarak dünyada uygulanan tekniklerden bir tanesi. İnsan sağlığına herhangi bir zararı olmayan, insan sağlığına katkısı olan uygulamalardan biri.” İfadelerini de kullandı.

Maden Yasası Rantı Koruyor, Halkı Değil! Haber

Maden Yasası Rantı Koruyor, Halkı Değil!

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşülürken yaptığı konuşmada, Bakanlığın çevre ve insan yaşamına yaklaşımını sert sözlerle eleştirdi. “Sayın Bakan, bütçeniz hayırlı olsun demek isterdim ama diyemiyorum,” diyen Süllü, “Sunumunuzdan da uygulamalarınızdan da canlı yaşamına, çevreye ve ranta bakış açılarımızın çok farklı olduğu görülüyor.” ifadelerini kullandı. “Maden Yasası Rantı Koruyor, Halkı Değil” Bakanın, yatırım ve izin süreçlerini hızlandıran Maden Yasası için teşekkür etmesine tepki gösteren Süllü, “Maden şirketlerinin işini, talanını kolaylaştıran bu yasayı geçiren biz muhalefet vekilleri değiliz; bizler çevre ve yaşam savunucuları, suyunu, toprağını, havasını korumak isteyen halkımızla birlikte yasanın geçmemesi için sonuna kadar direnenleriz.” dedi. Süllü, “Zeytinliklerden tarım alanlarına, ormanlardan su kaynaklarına kadar her yere kazma vurulabilecek. Gıdamız, suyumuz, geleceğimiz yok olacak,” sözleriyle yasa değişikliğinin doğuracağı yıkıma dikkat çekti. “Kaymaz’da Halk Değil, Rant Kalkınıyor” Madenciliğin kalkınmadaki önemini kabul ettiklerini, ancak uygulamada “Önce İnsan, Sonra Çevre” anlayışının tersine çevrildiğini vurgulayan Süllü, Sivrihisar Kaymaz örneğini verdi: “Yörenin ne istihdamına ne kalkınmasına faydası oldu. Kaymaz fasulyesi bitti, ağaçlar kurudu, kanser vakaları arttı.” Şimdi de Çanakkale’den siyanürlü ayrıştırma için maden taşındığını belirten Süllü, “Cengiz Holding, Sakarya Vadisi gibi verimli bir bölgeye el attı. Tarım bitecek. Altınları mı buzdolabına koyup yiyeceğiz Sayın Bakan?” diye sordu. “Denetim Yok, Halk ve Doğa Bedel Ödüyor” Bakanın “Önce insan, sonra çevre” sözlerine değinen Süllü, ÇED süreçlerinin formaliteye dönüştüğünü belirtti: “Halkın katılım toplantıları göstermelik, müşavir firmalar aynı raporları tekrar sunuyor. Artık yargıdan da sonuç alınamıyor.” Rehabilitasyon iddialarının da gerçeği yansıtmadığını ifade eden Süllü, “Altın madenciliğinde toprağa fidan dikmekle ekosistemi geri getiremezsiniz. Şirketler kazanıyor, maliyet doğaya ve sağlığımıza kalıyor.” dedi. “Su Kaynakları ve Çölleşme Riski Görmezden Geliniyor” Madenciliğin yoğun su tüketimi nedeniyle Türkiye’nin çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Süllü, “2030’da ülkemizin yüzde 88’i çölleşme riski altındayken hâlâ tonlarca su tüketen madenlere izin veriliyor,” dedi. Açık havada liç yöntemiyle işletilecek madenlerin su planının olup olmadığını soran Süllü, “Ermenek’te, Soma’da, Amasra’da, İliç’te yaşanan facialar ortadayken denetimden söz etmek inandırıcı değil,” ifadelerini kullandı. “Beylikova’daki Nadir Toprak Elementleri Kimin İçin?” Balıkesir depremleri sonrası maden atık barajlarının denetlenip denetlenmediğini soran Süllü, Beylikova’daki nadir toprak elementlerinin akıbetini gündeme taşıdı: “Trump’ın ‘Yakında çok nadir toprak elementine sahip olacağız’ dediği rezervler Beylikova’dan mı gidiyor? Tom Barrack’ın stratejik fırsat dediği bu elementlerimizi pazarladınız mı?” diye sordu. “Ulusal Kaynaklarımızı Satmayın” Süllü, radyoaktif içeriğe sahip nadir toprak elementlerinin çıkarılması ve depolanması süreçlerinde çevresel risklere dikkat çekerek, Bakan’a şu soruları yöneltti: “Pilot tesiste üretilen konsantreyi ham madde olarak mı satacaksınız? İçindeki radyoaktif elementler nedeniyle çıkarılması, işlenmesi, depolanması ve atık süreçlerinde çevresel etkileri konusunda bilim insanlarının uyarılarını dikkate alıyor musunuz? Bu süreçte halkın, doğanın, ülkenin çıkarlarını nasıl koruyacaksınız?” CHP’nin kaynakların millî olarak işletilmesine yönelik kanun teklifine Bakanlığın görüşü nedir?

Bir Litre Benzinin Yarısı Vergi! Haber

Bir Litre Benzinin Yarısı Vergi!

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, dünya petrol fiyatları düşerken Türkiye’de akaryakıt fiyatlarının neden sabit kaldığını sorguladı. Arslan, hem Hazine ve Maliye Bakanı’na hem de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na iki ayrı soru önergesi vererek, “Petrol ucuzluyor ama vergi artıyor; pompada değişen tek şey fiyat tabelası!” dedi. Arslan, bazı istasyonların üç haneli fiyatlar için tabelalarını değiştirmeye başladığını belirterek, “Petrol düşüyor ama halk hâlâ zam tabelasına bakıyor” ifadelerini kullandı. “Bir litre benzinin yarısı vergi!” Arslan, Hazine ve Maliye Bakanı’na sunduğu önergesinde şu tespitlere yer verdi: “Brent petrol yılbaşından bu yana %22, son üç ayda %10 düştü; dolar kuru yalnızca %3 arttı. Ama pompa fiyatı yerinde sayıyor çünkü bir litre benzinin yaklaşık %43’ü vergi. Hükümet, petrol ucuzladıkça farkı vatandaştan vergiyle geri alıyor.” Arslan, yüksek akaryakıt vergilerinin yalnızca araç sahiplerini değil, üreticiyi, çiftçiyi, taşımacıyı ve tüketiciyi doğrudan etkilediğini vurguladı: “Yakıt zamları her şeyin maliyetini artırıyor; gıda, ulaşım, üretim zincirinin her halkası bundan nasibini alıyor. Bu yük artık sadece araçtaki yakıt değil, sofradaki ekmeği yakan maliyet haline geldi.” Milletvekili Arslan, şu soruları yöneltti: • 2025 başından bu yana akaryakıt satışlarından toplanan ÖTV, KDV ve diğer vergilerin toplamı nedir? Bu tutar, toplam vergi gelirleri içindeki oran olarak ne kadardır? • Petrol %22 ucuzlarken, pompada fiyat neden artmıştır? • Akaryakıttan hedeflenen vergi geliri, 2025 bütçesinde ne kadardır? “Türkiye ucuza petrol alıyor, pahalıya satıyor” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na yönelttiği önergesinde Arslan, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, petrolün büyük kısmını Rusya ve Irak’tan, dünya ortalamasının çok altında fiyatlarla ithal ediyor. Yani ucuza alıyoruz ama pahalı satıyoruz. Son üç ayda Brent petrol %10 düştü, dolar %3 arttı; ama pompa fiyatında indirim yok!” Arslan, “Bu fark kimlerin cebine gidiyor?” diye sorarak şu taleplerde bulundu: • Rusya ve Irak’tan alınan petrolün ortalama varil fiyatı ve Brent’e göre farkı kamuoyuna açıklansın. • Bu ucuzluk neden pompa fiyatına yansıtılmıyor? • Rafineri çıkış, dağıtım ve bayi marjları son üç ayda nasıl değişti? ARSLAN: “HALKIN DEPOSU DEĞİL, SABRI DOLDU” Arslan açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Petrol ucuz, vergi pahalı.” Bazı istasyonlar üç haneli rakamlar için tabelalarını yenilerken, halk indirim değil yeni zam beklentisiyle yaşıyor. “Bu sistem halkın sırtındaki yükü artırıyor, üretimi, gıdayı ve hayatı yakıyor.”

Süllü: Termik Santral Projesi’ni Eskişehir’e Yaptırmayacağız! Haber

Süllü: Termik Santral Projesi’ni Eskişehir’e Yaptırmayacağız!

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; “İliç'teki faciaya ‘heyelan’ deyişinize hiç mi hiç inanamadık. Hani çevre diyorsunuz ya; Kaz Dağları'nı, İliç'i, Cengiz Holdingin Mardin, Ortakent bakır fosfat projesini, Sivrihisar ilçemizde Kaymaz'ın ne hâle geldiğini bildiğimizden, biz Eskişehirliler, Türkiye'de Iğdır ile mikroklima iklimine sahip ormanlarla çevrili Sakarı Vadimize Cengiz Holding el attığı için şu anda diken üstündeyiz.” dedi. CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, bütçe toplantısında Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı’na hitaben yaptığı konuşmasında, “Öncelikle sunuşunuzun çok büyük bölümünü madenciliğe ayırmanız ile yer üstü kaynakları bitirip gözünü yer altı kaynaklara diken bir iktidarın bakanı olmanız, son derece uyumlu. Ama uyumlu bulmadığımız bir şey var: ‘Önce insan, sonra çevre, sonra madencilik’ olarak açıkladığınız vizyonunuz ile ülkemizde madencilik alanında olup bitenler hiç de uyuşmuyor.” ifadelerini kullandı. Yıllardır olması gerektiği söylenen SED yani Sağlık Etki Değerlendirilmesinin hayata geçirilmediğini belirten Süllü, halk sağlığının olumsuz etkileri yok sayılırken bilim insanlarının uyarıları dikkate alınmaksızın Soma, Amasra, İliç'te yitip giden canlarla nasıl insanı öncelediğini anlayamadıkları söyledi. “ALPAGUT, ATALANTEKKE, TEKECİLER DELİK DEŞİK EDİLİYOR” Süllü, Alpagut, Atalantekke, Tekeciler altın madeni için 542 hektarı orman alanına denk gelen 672 hektarın, daha henüz maden açılmadan Cengiz Holding ve TÜPRAG'ın sondajlarıyla delik deşik edilmiş durumda olduğunu ifade etti. Bölgenin, İç Anadolu'nun Çukurovası, İstanbul'un yeşilliğinin yüzde 70'ini sağladığına vurgu yapan Süllü, “Narenciye, zeytincilik, ülkemizdeki en yüksek polifenol oranına sahip zeytinyağı üretimi, domates üretimi, ipek böcek yetiştirciliği, yüzlerce endemik bitki var.” dedi. Ülke madenleri talan edilmesin diye havza madenciliğinin öngörüldüğü, Atatürk'ün kurduğu MTA varken son yıllarda 17 kez maden şirketlerinden yana değişen yasada 25 bin hektarın altı için "ÇED Gerekli Değildir" kararlarıyla Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinin delik deşik edildiğini ifade eden Süllü, “Biz Eskişehirliler havamızı, suyumuzu, toprağımızı koruma kararlılığıyla direniyoruz çünkü tehlike büyük. Tıpkı İliç'teki gibi açık ocak işletmeciliği yapılacak ve yığın liç alanı kapasitesi 35 milyon metreküp. Sadece verimli Sakarı Vadi topraklarımız değil, Sakarya Nehrinin geçtiği tüm iller etkilenecek. Dolayısıyla "önce çevre" vizyonunuz inandırıcılığını yitiriyor.” dedi. “ALTINSIZ YAŞAYABİLİRİZ AMA SUSUZ ASLA” Süllü, “Madencilik faaliyetlerinin sonlandırıldığı alanlara dikilen ağaçlarla doğaya kazandırıldığını söylemenizden çevreyi sadece yeşil yapraktan ibaret gördüğünüzü anlıyoruz ama Birleşmiş Milletler raporlarına göre madencilikle yok olan alanlar asla geri getirilemiyor.” dedi. Ağaçların altındaki akiferlerdeki su kaynakları, yaban hayatı, endemik bitkilerin geri getirilemez şekilde yok edildiğini ve iklim krizinin her geçen gün artan etkisiyle baş gösteren kuraklık sorununun görmezden gelindiğini belirten Süllü, “Altınsız yaşayabiliriz ama susuz asla. Tüm bunları düşününce Bakanlığınızdan bir soru önergeme gelen yanıtta Eskişehir'de son üç yılda 318 maden ruhsatı verdiğinizi duyduğumuzda biz Eskişehirler ciddi endişeleniyoruz.” dedi. “ESKİŞEHİR’E TERMİK SANTRAL YAPTIRMAYACAĞIZ” Eskişehirlileri endişelendiren önemli çevre konularıyla ilgili bir diğer soru önergesine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan henüz yanıt verilmediğine dikkat çeken Süllü, “Yaptırmamak için direndiğimiz Alpu Termik Santral Projesi için, Büyükşehir Belediyemizin açmış olduğu dava ile Danıştay iptal kararını onayınca rahat bir nefes almıştık ki EÜAŞ Termik Santraller Daire Başkanlığı’nca Santral Yer Seçim Komisyonu’nun bazı yerler belirlediği ile ilgili duyumlar alık. Bu bilgiler doğru mu? Doğru ise bile, buradan Türkiye’nin en temiz üçüncü havasına sahip Eskişehir’e termik santral yaptırmayacağımızın bilinmesini isteriz.” diye konuştu. “SİVRİHİSAR’DA DOĞA TAHRİBATINA BİR DE KÜLTÜREL TAHRİBAT EKLENİYOR” Süllü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na Sivrihisar’ın Koçaş köyünde köyün içinde taş ocağını hatırlarak, “Maden denetimleri deyince taş ocaklarını da denetliyor musunuz? Sivrihisar’ın Koçaş köyünde köyün içinde taş ocağı var. Sivrihisar bölgemiz tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölgede. Ülkenin dört bir yanından maden arama faaliyeti adı altında definecilik yapıldığını da uzmanlar belirtiyor. Sayısı artan küçük taş ocaklarının yerlerinin seçimi de dikkat çekiyor. Doğa tahribatına bir de kültürel tahribat ekleniyor.” diyerek sözlerini tamamladı. “2053 SIFIR EMİSYON TAAHHÜTTÜNDE BAKANLIĞIN SAMİMİYETİ SORGULANIYOR” Süllü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın sunuşunda küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için Cop 28’de nükleer enerjiden söz etmesine karşın, IPCC raporları, COP 26 ve 27’de termik santrallerin kapatılması, ormansızlaşma, kömürden fosil yakıtlardan çıkılması, kömürde adil dönüşümle ilgili tek cümle olmamasını eleştirdi; “Onayladığımız Paris iklim Anlaşması, 2053 sıfır emisyon taahhüttü varken bakanlık olarak samimiyetinizi sorgulatıyor.” “DÖVİZ AÇIĞI VARKEN KÖMÜR İTHALATINA 8 MİLYAR DOLAR ÖDENMİŞ” Alltın ve kömür ithali için 40 milyar dolar ödenediğine dikkat çeken Süllü, “Döviz açığı varken 54 milyon tona yakın kömür ithalatına 8 milyar dolar ödenmiş. Son yirmi yılda yarım milyar ton kömür ithal edip 1,8 milyar ton kömür yakıldı; fosil yakıt olarak bir o kadar petrol ve doğal gaz yakıldı; 665 milyar dolar kömür, petrol ve doğal gaz ithalatına ödendi. Enerji verimliliği yatırımları konusunda ise bir açıklık yok.” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.