SON DAKİKA
Hava Durumu

#Emep İl Başkanlığı

Porsuk Haber Ajansı - Emep İl Başkanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Emep İl Başkanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Krizin Faturasını Çıkaranlar Ödesin! Haber

Krizin Faturasını Çıkaranlar Ödesin!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu beyaz eşya sektöründe yaşanan işten çıkarmaları gündeme taşıdı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Koç Holding’e ait BEKO Eskişehir Buzdolabı ve Kompresör fabrikasında 20 Mayıs Salı günü sabah vardiyasıyla beraber başlayan ve diğer vardiyalarda da devam eden bir şekilde yüzlerce işçinin işine son verildiği haberlerini partimize ulaşan işçilerden üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. İnsan kaynaklarına çağrılan işçilere “performans düşüklüğü, devamsızlık, rapor kullanımı üretimin gerekliliklerini yerine getirmeme” gibi bahaneler sıralanıp iş akitlerinin feshedildiği bilgisi verilmiş. İşçiler performans düşüklüğü bahanesiyle işten çıkarılanlar arasında önceki yıllarda üstün performans ödülü alan işçiler olduğunu da söylüyor. Durumla ilgili bilgi almak, destek almak amacıyla sendikaya ulaşmak isteyen işçiler tüm gün fabrikada sendika odalarının da kapalı olduğunu, telefonla ulaşmak istedikleri sendika yönetici ve temsilcilerinin de telefonlarına çıkmadığını belirtiyor. Türkiye sermaye sınıfının önemli temsilcilerinden olan Koç holdinge bağlı BEKO, 2024 yılında faaliyet yatırımcı sunumlarında 2 bin ofis işçisinin işten çıkarılacağını ifade etmişti. Nisan 2025’te 700’e yakın işçiyi işten çıkaran şirket 14 Mayıs’ta da 70. yılını kutlamıştı. 70. yıl kutlamalarında 10,6 milyar avroluk cirolarından ve Türkiye’de ve dünyada nasıl da büyüdüklerinden, tekelleştiklerinden övgüyle söz eden şirket yetkilileri daha bu açıklamaların üzerinden 6 gün geçmişken yaşattıkları işçi kıyımı ile sermayenin nasıl da işçilerin sınırsız sömürüsü üzerinden kanları ve canları pahasına büyüdüklerini de adeta kanıtlıyor. Bugün, ülke sermaye sınıfının temsilcisi AKP iktidarının eliyle yerli, yabancı tekeller ve sermaye sınıfı için dikensiz bir gül bahçesine dönüştürülürken şehrimizde yaşanan bu son işçi kıyımının da gösterdiği gibi işçilere reva görülen ise açlık, yoksulluk, sonsuz ve sınırsız bir sömürü oluyor. Patronların, tekellerin zenginlikleri ve kârları katlanırken; özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesiz çalıştırma had safhaya ulaştırılmış durumda. Örgütsüz, güvencesiz ve ucuz emek gücüne dayanan bir ekonomik büyüme modelini hayata geçirmek adına işçi sınıfının bütün kazanımları da tek tek hedefe konuluyor. Sendikalı bir işyeri olan Beko’da dahi bu kadar fütursuzca yüzlerce işçi bir kalemde işlerinden edilebiliyor, sözde örgütlü oldukları sendika bu durum karşısında üç maymunu oynayarak sessiz kalabiliyor. Biz biliyoruz ki; işveren de sendika da bu kadar pervasız olmanın, bir kalemde işçileri çıkarabilmenin gücünü işçilerin örgütsüz olmalarından alıyor. İşten çıkarmalara karşı işçiler tepkili olsa da ses çıkaracak eylemler yapamıyorsa bu Beko işçilerinin ne yazık ki kendi iç örgütlülüklerinin olmamasındandır. İKTİDARIN ARKA BAHÇESİNE DÖNMÜŞ BU SARI SENDİKALARA DA, AÇLIK VE YOKSULLUK DÜZENİNE DE MAHKÛM DEĞİLİZ! İnsanca çalışma ve yaşama hakkını bu ülkenin işçilerine ve emekçilerine çok gören bu sermaye düzenine “artık yeter!” demenin zamanıdır. Bunun yolu da mücadeleden geçiyor. Buradan başta Eskişehirli işçi ve emekçiler olmak üzere tüm halkımızı açlığa, yoksulluğa, sömürüye karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Emek Partisi olarak diyoruz ki taleplerimiz net! Beko’daki işçi kıyımı derhal son bulsun, atılan işçiler geri alınsın. İşten atmalar yasaklansın. Ücretler en az yoksulluk sınırı üzerine çıkarılsın. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın. Esnek ve güvencesiz çalışmanın önünü açan tüm uygulamalar kaldırılsın!"

Darbeler ve Darbeciler Devrini İşçiler ve Emekçiler Sonlandıracak! Haber

Darbeler ve Darbeciler Devrini İşçiler ve Emekçiler Sonlandıracak!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Aleyna Ceren Kökoğlu 12 Eylül darbesinin yıldönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. EMEP İl başkanı Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümünde yine siyasilerden darbe karşıtı söylevler dinleyeceğiz. Demokrasi adına kimseye söz bırakmayan sermaye politikacıları darbeleri kınarken askeri vesayete son vermekle övünürler. Oysa emekçilere, halklara ve özgürlüklere karşı yapılmış darbelerin siyasi mirasçıları olarak düzenin devamında rol oynamaya devam ederler, askeri bürokrasiyi yanlarına alarak siyasi rakiplerini alt etmeye girişirler. 12 Eylül darbesinin ülkeye yaşattıkları, yarattığı koşullar ile günümüzde AKP yönetimindeki iktidar blokunun halkımıza dayattığı düzen arasında benzerlikler bulmamız mümkündür. 12 Eylül “kardeş kavgasına son verme” adı altında sermaye egemenliğinin yönetim krizini çözmek ve işçi sınıfına, halklara ekonomik siyasi saldırı programını hayata geçirmek üzere askeri cunta iş başına geçmiştir. Darbeciler ülkeye yüzleri gülen bir sermaye sınıfı, örgütsüz bırakılmış ve ezilmiş emekçi halklar, ülkeyi dikensiz gül bahçesi kıvamında yönetecekleri bir yasaklar Anayasası “armağan” etmiştir. Erdal Eren’in de aralarında olduğu çok sayıda devrimci, 12 Eylül faşist cuntasının ardından idam edildi. Darbeyi yapan ordu güçleri, sermayenin egemenliğindeki piyasanın hizmetinde, adı 24 Ocak kararları olarak bilinen bir programı dizginsiz hayata geçirmiştir. 1986 yılının sonlarına değin işçileri ezerek, örgütlerini dağıtarak süren bu düzen, başlayan hak grevleriyle birlikte emekçiler üzerindeki otoritesini kaybetmiştir. 12 Eylül yetiştirmesi günümüz siyasetçileri yeniden “sivil anayasa yapma” sözlerini ağızlarından düşürmüyor. Tıpkı yıllardır ettikleri “enflasyonu tek haneye düşürme” sözleri gibi. Bugünün tek adam rejiminin mimarı; bir darbe girişiminden OHAL koşullarında referandum ile meşruiyeti tartışılır bir anayasa değişikliği ile halka karşı darbe yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik-beka söylemini eksik etmeksizin saldırı ve kriz politikalarını halka dayatarak ayakta kalmaya çalışıyor. En tepeden, ittifak güçlerini ve ordu komutanlarını yanına alarak Malazgirt’te edilen sözlerden, devamında edilen imam hatip konuşmalarından okulların açıldığı bugünlerde çocuklarımıza verilen ilk derslere değin verilen mesajlar savaş, düşmanlık, şehitlik üzerine. AKP iktidarının dinci, piyasacı, militarist karakteri çocuklarımıza aşılanmaya çalışılıyor. Hayli sıkışmış iktidar, halk tepkisi ayyuka çıkmışken, kutuplaşma ve kriz siyasetinden medet umarak geçmişte orduyu darbe yapmak üzere göreve çağıran MHP gibi ortaklarının işaretiyle kılıçlı yemin eden teğmenlerden sözde darbe girişimi çıkartmaya çalışıyor. Ordu iktidar klikleri arasındaki kavgalardan ve halkın hoşnutsuzluğundan etkilense de esas niteliği sermaye sınıfının egemenliğindeki devlet hizmetinde, bir NATO gücü olarak iktidar siyasetinin ve programının arkasında, şiddetli savunucusu konumundadır. Nitekim nerede ekmeği ve hakları için direnen bir işçi emekçi; emeği ve ürettiklerinin karşılığını talep eden üretici; çevre ve yaşam hakları için direnen köylü varsa karşılarında yağmacı ve soyguncu, halkı aşağılayan, vergi hırsızları holdinglerin çıkarlarını koruyan bir asker gücü olmaktadır. Ülkemizin gerçeği budur. 12 Eylül’ün gerçek nedeni 24 Ocak kararlarının işlevini bugün IMF destekli Erdoğan-Şimşek imzalı OVP uygulamalarında yaşıyoruz; acımasız sömürü, vahşi çalışma ve yaşam koşulları, ağırlaştırılmış esnek çalışma, işsizlik, hayat pahalılığı, vergi adaletsizliği eşliğinde devlet eliyle yürütülen soygun ve yağma düzeni. Elbette bu kara düzenin mimarı ve yürütücüsü, bütün zenginlikleri kendi kontrolüne alan, denetlenemeyen, halkın seçtiklerini görevden alarak kayyım atayan, yasalar ve yargı operasyonlarıyla muhalefetini susturan, yarattıkları gündemlerle her gün halka ayar verme peşindeki tek adam yönetimidir. 12 Eylül darbecilerinin yürüttüğü program ve siyasetin bunalttığı emekçiler sonunda ayağa kalktılar ve yasakları tanımadılar, hak mücadelesine giriştiler, iktidar devirdiler, “zenginleri sevenlerin” dönemini kapattılar. Toplumlar mücadelesi dünyada ve ülkemizde de farklı olmayacaktır. Halkı her gün darbe yaparcasına yönetenler, her geçen gün daha da yoksullaştıranlar, yokluk ve yasaklar dönemi kapandı diyerek yalan söyleyenlerin devri de bitecektir. İşte o zaman gerçek demokrasi, gerçek bağımsızlık, gerçek halk yönetiminin yolları da açılacak, darbecilerin devri gerçekten kapanacaktır. İşçi sınıfı tarihi bunu göstermiştir.''

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.