SON DAKİKA
Hava Durumu

#Emekli

Porsuk Haber Ajansı - Emekli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Emekli haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Asgari Ücretliyi Siyasetin Keyfine Mahkum Eden Sistemi Değiştireceğiz Haber

Asgari Ücretliyi Siyasetin Keyfine Mahkum Eden Sistemi Değiştireceğiz

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TÜİK'in iki gün önce açıkladığı Kasım ayı enflasyonu ve 12 Aralık'ta toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Taşcıer düzenlediği basın toplantısında şu ifadelere yer verdi; "Değerli basın mensupları, Bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bugün, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde edişinin 91. yılını kutluyoruz. 5 Aralık 1934, kadınların siyasal yaşama tam katılımını güvence altına alan, Cumhuriyet’in “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” yurttaş idealinin tüm toplum için somutlaştığı gündür. Atatürk’ün öngördüğü çağdaşlaşma programı, kadının kamusal alanda eşit bir birey olarak var olmasını, karar süreçlerinde temsil edilmesini, ülkenin geleceğine yön veren bir özne olarak güçlenmesini esas almıştır. Bugün bize düşen görev, bu tarihsel kazanımı onu var eden politik, hukuki ve toplumsal iradeyi ileriye taşıyarak korumaktır. Başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu mücadeleye emek veren tüm kadınları, kadın örgütlerini, hak savunucularını ve Cumhuriyet aydınlanmasının işaret ettiği çağdaşlaşma çizgisini sahiplenen herkesi saygı ve minnetle anıyorum. Değerli Basın mensupları, İki gün önce TÜİK enflasyon verilerini açıkladı. Ne tesadüftür ki, milyonlarca memur, emekli ve emekçinin aylıklarına zam bekledikleri dönemde enflasyon sihirli değnek değmişçesine düşüş eğilimine girdi. Gıda enflasyonunda dünyada 8’inci sıradayız. Konut enflasyonu yüzde 50’ye ulaşmış. Ulaştırma giderleri yıllık yüzde 30 artmış. Ancak TÜİK’e göre Kasım ayında enflasyon yüzde 0,87 olmuş. Bu tablo bize bir gerçeği gösteriyor: İktidar manipulatif verilerle tüm gücüyle emekçinin ümüğüne çöküyor. TÜİK’in hayalflasyonu ile çizilen pembe tablonun sadece bir amaç için hazırlandığını çok iyi biliyoruz. İktidar, asgari ücrete yapılacak zammı düşük tutmak, emekçinin payına düşeni kısmak istiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın Bakan olarak göreve getirildiği Haziran 2023’ten bugüne asgari ücret yalnızca 4 ay boyunca açlık sınırının üzerinde kalabildi. Tam 590 gündür asgari ücret her dakika eriyor; ücretli kesim satın alma gücü açısından tarihinin en ağır çöküşünü yaşıyor. 2004’te her ay 11 çeyrek altın alabilen asgari ücretli, 2025’in sonunda yalnızca 3 çeyrek altın alabilmektedir. İktidarın herkesi sefalette eşitleyen teslimiyet politikaları 8 çeyrek altını asgari ücretlinin elinde almıştır. AKP iktidarının asgari ücrete yaklaşımı anlaşıldığı üzere uzun süredir aynı çizgide ilerliyor. Asgari ücretliye zam için bu yıl yüzde 20’den yüzde 40’a kadar geniş bir tahmin aralığı konuşuluyor. Emek, piyasanın sözünden çıkmayan AKP iktidarının insafına bırakılacak bir meta değildir. Bu nedenle emeği ucuzlatan, sömürüye dayalı her modeli reddediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak toplumsal refahın adil paylaşılmasını, çalışanların ürettiği değerden hak ettiği payı almasını savunuyoruz. Asgari ücretin bir lütuf ya da sadaka değil, hak temelli bir sosyal politika aracı olması gerektiğini söylüyoruz. Bakın, temel sorun çok açık: TÜİK’in açıkladığı enflasyon da Merkez Bankasının hedeflediği enflasyon da gerçek yaşam maliyetini yansıtmıyor. Açlık sınırı 29 bin lirayı geçti. Ücretlinin gerçek enflasyonu açlık sınırını çoktan asgari ücretin üzerine taşımış durumda. Bu tablo ortadayken yüzde 20’lik bir artış, asgari ücretin 26 bin liraya çıkartılması demektir. Bu da zamlı ücretlerin daha cebe girmeden açlık sınırının altında kalmasına yol açacaktır. Olmaz ya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönül endeksinin devreye girdiğini düşünelim. Ve yüzde 40’lık bir artış yapıldığını farz edelim; bu durumda da asgari ücret 30 bin liraya ulaşıyor ki, yine açlık sınırının altında bir yıl geçirecekler demektir. Görüldüğü gibi yüzde 20 de olsa yüzde 40 da uygulansa sonuç değişmeyecek. Asgari ücretli 2026’da yine açlık sınırının etrafında bir hayatta kalma mücadelesiyle baş başa bırakılacak. Türkiye’nin bu politikayı taşıyacak sosyal ve ekonomik kapasitesinin artık kalmadığını ifade etmemiz gerekiyor. Milyonlarca çalışanı asgari ücret tahminlerinin gündemi işgal ettiği fakat günün sonunda emekçinin cebinin boşaldığı bir tartışmaya hapsetmeyi doğru bulmuyoruz. Geçtiğimiz hafta kabul edilen parti programımız da açık bir hedef koyduk. Emeği güçlendiren, güvenceli ve nitelikli işleri yaygınlaştıran, adil bölüşümü sağlayan bir düzen inşa edeceğiz. Türkiye’nin düşük ücret rejimine mahkûm edilmesine karşı, asgari ücretin insan onuruna uygun bir yaşam standardını güvence altına alacak seviyeye çıkartacağız. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel de dün bu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizerek, asgari ücretin en az 39 bin lira olması gerektiği yönündeki irademizi açıkladı. Asgari ücret alan için az, veren için çok. Bu gerçeği görüyoruz; hem emekçiyi koruyan hem işletmeleri destekleyen adil bir model için teşvik paketimizi hazırladık. 1–10 çalışanı olan işyerlerine: 10.540 TL destek 10–49 çalışanı olan işyerlerine: 8.400 TL destek 50 ve üzeri çalışanı olan işyerlerine: 5.100 TL destek içeren kanun teklifimizi de bugün Meclise sunacağız. Hem çalışanın hakkını güvenceye alacağız hem işletmelerin yükünü hafifleteceğiz. Türkiye’nin emeği kazanacak, üretimi büyüyecek. Değerli basın mensupları, Asgari ücret için meselenin özü rakamın kendisi değil, rakamı üreten yöntemdir. Eğer tespit yönteminiz adil olursa sonuç da adil olur. Yöntem keyfî olursa ortaya çıkan sonuç da keyfî olur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak asgari ücret tespit edilirken üç temel ilkenin dikkate alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Birincisi, yaşam maliyetini esas alınmalıdır diyoruz. Çünkü asgari ücret bir kişinin değil, bir hanenin insanca yaşama koşullarını karşılayacak düzeyde olmalıdır. Ancak bu şekilde ücretin toplumun gerçek yaşam maliyetinden kopmasının önüne geçebiliriz. İkincisi, büyümeyi ve verimliliği tabana yayan bir anlayışla asgari ücret belirlenmelidir diyoruz. Ülke büyüyorsa, şirketler kâr ediyorsa, verimlilik artıyorsa bunun getirisinin yalnızca belirli bir kesime değil tüm çalışanlara yansımasını istiyoruz. Türkiye’nin emeği bu çarkın dışına itildiği sürece adil bir bölüşümden söz etmek mümkün değildir. Üçüncüsü, asgari ücret ne hedef enflasyona ne gerçekleşen enflasyona ne de siyasi takvime göre belirlenmelidir diyoruz. Kısacası biz rakamdan ziyade çerçeveyi tarif ediyoruz; kuralı tarif ediyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 12 Aralık’ta ilk toplantısını gerçekleştirecek. Bugün Türkiye’de milyonlarca çalışanın kaderi her yıl kapalı kapılar ardında yapılan bir pazarlık trafiğine sıkıştırılmış durumda. Bunun için vakit kaybedilmeden Asgari Ücret Tespit Komisyonun yapısının değiştirilmesi gerektiğini açıkça ifade ediyoruz. Bakın Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı kâğıt üzerinde üçlü diyalog mekanizmasını yaşama geçirmiş gibi görünse de gerçek işleyiş hükümet–işveren ittifakının belirleyici olduğu ikili bir düzene sıkışmış durumdadır. Oy dengesi baştan işçi aleyhine kurulmuş haldedir. Böyle bir yapıyı müzakere olmadığı gibi olsa olsa dayatma olur. Bu yapıda temsil değil, rıza üretilir. Bakın kaygıyla takip ettiğimiz bir diğer önemli konu da masanın meşruiyetinin tartışılır hale gelmesidir. Bu yıl daha vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. İşçi tarafı, mevcut yapının hiçbir şekilde müzakereye izin vermediği gerekçesiyle masaya oturmayacağını açıkladı. Bu durum, komisyonun fiilen hükümet ve işverenden oluşan bir çift taraflı yapıya dönüştüğünü gösteriyor. Yani milyonlarca çalışanın kaderi, işçi temsilinin bulunmadığı bir masada belirlenecek. Böyle bir ortamda alınacak kararın sosyal diyalogla, toplu pazarlıkla ya da adil ücret tespitiyle ilgisi yoktur. Bu süreç, emekçilerin dışlandığı, ücretin siyaseten belirlendiği bir mekanizma anlamına gelmektedir. Bugün asgari ücret tartışmasını kökten değiştirecek olan şey, tespit masasının kimlerden oluştuğu ve nasıl çalıştığıdır. Mevcut yapının demokratikleştirilmesi gerekiyor. Komisyon; iktidarın gölgesinden, kapalı kapı pazarlıklarından, bürokratik vesayetten arındırılmalı; toplumu gerçekten temsil eden bir yapıya kavuşmalıdır. Bu çerçevede, emek tarafının sayısal ve siyasal ağırlığını artıran, üniversitelerden gelecek bağımsız temsilcilere yer verdiğimiz, karar süreçlerini şeffaflaştırdığımız bir kompozisyon üzerindeki çalışmamızı tamamladık. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısını köklü biçimde yeniden düzenlediğimiz kanun teklifimizi Meclis Başkanlığına sunduk. Asgari Ücret Tespit Komisyonu; oy hakkında sahip 15 üye ile gözlemci 1 üye olmak üzere toplam 16 kişiden oluşacak. Komisyonda; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını temsilen Çalışma Genel Müdürü yer alacak. Hükümetin temsiliyetini 1 üyeye düşürüyoruz. Türkiye İstatistik Kurumunu temsilen bir üyeyi asgari ücretin tespiti için gerekli istatistikî veri ve hesaplama yöntemlerini Komisyona sunmakla görevlendiriyoruz. Gözlemci statüsüyle komisyonda yer alacak bu üyenin oy hakkı olmayacak. Böylece madde sepetini ve fiyatları açıklamayan TÜİK’i büründüğü koruma zırhından arındırarak, yasal sorumlulukla bağlayacağız. Önerdiğimiz bir diğer yenilik ise Komisyon Başkanlığının, her yıl işçi, işveren ve bağımsız akademik üyeler arasında dönüşümlü olarak yürütülmesidir. Komisyon her takvim yılında, üç ayda bir kez toplanacak. Tüketici fiyat endeksinde altı aylık dönemdeki artış yüzde onu aştığında çağrı olmaksızın en geç 3 gün içinde yeniden toplanacak. Asgari ücret yine Aralık’ta belirlenecek ancak enflasyon artışlarının hızlandığı dönemlerde işçinin alım gücünde meydana gelen kayıpların önlenmesi amacıyla asgari ücret yıl içinde zorunlu olarak yeniden değerlendirilecek ve yıl içinde güncellenecek. Asgari ücretli yoğun sektörlerin masada yer bulması için sendikaların etkisini güçlendiriyoruz. Bağımsız akademik üyeler aracılığıyla bilimsel ve tarafsız katkı sağlanmasını amaçlıyoruz. Üniversitelerin ilgili alanlarından aday olarak, Komisyonda noter huzurunda kura ile seçilecek bağımsız akademik üyeler ile Komisyonun karar alma süreçlerinde bilimsel objektifliğini güçlendireceğiz. Komisyonun toplantı ve karar yeter sayılarında düzenleme yaparak, herhangi bir tarafın toplantıya katılmamak suretiyle süreci tıkamasının önüne geçeceğiz. Nitelikli çoğunlukla karar alınamaması hâlinde tıkanmayı önleyen, rasyonel zemini koruyan bir mekanizma öngördük. Toplantıların kamuya açık yapılmasını ve canlı yayınlanmasını, tutanak ve oylama sonuçlarının bir gün içinde yayımlanmasını hedefliyoruz. Böylece kamuoyunun, sendikaların, meslek örgütlerinin ve tüm yurttaşların süreci denetleme imkânını güçlendiriyor, demokratik katılımı artırıyoruz. İşçilerin, asgari ücret tespit sürecine ilişkin görüş ve taleplerini barışçıl toplu eylemlerle ifade etme hakkına ilişkin getirilen güvencelerle, işçinin sözünün baskı altında kalmaması ve demokratik talep ifade kanallarının korunmasını amaçlıyoruz. Değerli Basın mensupları, Emekçiyi yok sayan, veriyi eğip büken, masayı işçiden kaçıran hiçbir düzen bu ülkede kalıcı olamaz. Emekçiyi görmeyen bir iktidar, Türkiye’yi yönetme meşruiyetini de yitirir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu adaletsiz düzene seyirci olmayacağımız gibi iktidarımızda da bekçiliğini yapmayacağız; tam tersine, emeğin Türkiye’sini kurmak için tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. Asgari ücretlinin alın terini siyasetin keyfine mahkûm eden bu çarpık sistemi değiştirmekte kararlıyız. Bilsinler ki emekçiyi dışlayan her kapı kapanacak, emekçiye açılan her yol büyüyecek."

Enflasyon Açıklandı Kimse İnanmadı, Herkesin Ağzı Açık Kaldı! Haber

Enflasyon Açıklandı Kimse İnanmadı, Herkesin Ağzı Açık Kaldı!

Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şubesi tarafından, TÜİK tarafından açıklanan Kasım ayı enflasyon rakamlarına yönelik değerlendirmelerde bulunuldu. TÜED Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Enflasyon 0,87 açıklandı kimse inanmadı, herkesin ağzı açık kaldı. Olur olur da bu kadarı olmaz dedik. Bir gün önce hükümet bürokratlarına 30.000 TL seyyanen zam yapacağını açıkladı. Emeklinin maaşının iki katı. Buna nasıl bir isim vereceğimizi bilemedik. Zalimlik desek çok hafif kalıyor. Emekliye işkence desek o da değil. Öncesinde “Çok yaşıyorsunuz” demişlerdi!!! Ölmek istiyoruz ama can bu bir türlü çıkmıyor. Sürünüyoruz, işkence çekiyoruz, kan ağlıyoruz ama ölmüyoruz. Emekliyi öldürmek o kadar da kolay değil. Kanımız çekilebilir, midemiz yapışabilir ama direncimiz sağlam, çelik gibi, sonuna kadar direneceğiz. Bize zulüm edenlerden hesabını mutlaka soracağız. Medyadan, siyasilerden ve herkesten bir yanlışı düzeltmeyi istiyorum. Biz emekliler zam almıyoruz Zam denilen şeyi altı ay yaşıyoruz, çekiyoruz, altı ay sonra onların belirlediği enflasyon farkı alıyoruz. Buna zam denmez bize layık gördüğünüz o enflasyon farkı. Emekli bu bedelleri peşin ödemiştir. Şimdi ise o ödediği bedelin karşılığını istemektedir. İstediğini alıncaya kadar mücadelesini sürdürecektir. Sosyal güvenlik ne demektir? Sosyal güvenlik, devlet tarafından sağlanan ekonomik güvencedir. Sosyal güvenlik sistemi, çalışanların emeklilik, hastalık, doğum ve ölüm gibi nedenlerle oluşabilecek kayıplara karşı korunmasını sağlamak için özel sigorta programlarının oluşturulmasını amaçlar. Sosyal güvenlik, çalışanların ve ailelerinin gelecekteki mali kaygılarını azaltmayı amaçlayan bir sistemdir. Sosyal Güvenlik sistemi koruyucu olmaktan çıkmıştır. Yeni bir yasa gerekmektedir. Diyelim ki Enflasyonu 2 ve üstünde çıkardılar Aralık’tada 3 çıkarsınlar bizim için yeterli rakamlar, yüzdeler değil 100 de 100 versinler bürokratlarına verdikleri seyyanen zam kadar bile maaşımız olmuyor. Onlara verdikleri seyyanen zammı esas biz emeklilere vermesi, onlara vermemesi gerekir. Adalet o zaman gerçekleşir. Onların arabalarının yakıt paraları bile bizim maaşımızdan fazla. Biz o yüzden gelir adaleti, vergi adaleti çalışma adaleti, sosyal yaşam adaleti istiyoruz. Bunu bir Tiyatronun sahnelenen oyunu olarak görüyoruz. Figüranları da biz Emekliler. Elbet bu oyunlar bitecek. Senaryosunu yazdığımız oyunları oynama sırası bize gelecek. O senaryo yazım aşamasındadır."

Kıdemli Vatandaşların Öğrenme Yolculuğu Devam Ediyor Haber

Kıdemli Vatandaşların Öğrenme Yolculuğu Devam Ediyor

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, kıdemli vatandaşlara yönelik yaşam boyu öğrenme faaliyetleri kapsamında “Tazelenme Üniversitesi Bilgilendirme Oturumu” düzenledi. Büyük ilgi gören etkinlikte, 60 yaş üstü okuryazar vatandaşlara dört yıl boyunca ücretsiz lisans eğitimi sunan Tazelenme Üniversitesi modeline ilişkin kapsamlı bilgiler paylaşıldı. Oturumda, programın ders içerikleri, kayıt süreçleri, kontenjan bilgileri ve bugüne kadar programa katılan öğrencilerin deneyimleri detaylarıyla ele alındı. Katılımcılar, üçüncü yaş dönemine yönelik bu yenilikçi eğitim yaklaşımının sunduğu fırsatları yakından tanıma imkânı buldu. Konuk konuşmacı olarak yer alan Anadolu Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Birimi Müdürü Doç. Dr. Emre Birinci, Türkiye’nin hızla yaşlanan nüfus yapısına dikkat çekerek, kıdemli vatandaşlar için yaşam boyu öğrenme modeli olan Üçüncü Yaş Üniversiteleri’nin önemini vurguladı. Tazelenme Üniversitesi’nin gönüllülük esasına dayalı ders verme sistemiyle güçlü bir dayanışma ortamı yarattığını ifade eden Birinci, şu sözleri paylaştı: “Geniş bir ders ve seminer yelpazemiz sayesinde, 60 yaş üstü vatandaşlar kültür, sanat, sağlık, teknoloji ve sosyal bilimler gibi çeşitli alanlarda kendilerini geliştirme imkânı bulmakta; aynı zamanda yeni sosyal çevrelerle tanışarak aktif ve üretken bir yaşam sürmektedir.” Etkinliğe katılan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Selim Öztop, Emek Kafe ve ESMEK Sağlıklı Yaş Alma Birimi’nde yürütülen çalışmalara ilişkin katılımcıların memnuniyetlerini dinledi. Öztop, hizmetlerin daha da geliştirilmesine yönelik önerileri not ederek deneyimli vatandaşlara sunulan sosyal hizmetleri güçlendirmeye devam edeceklerini belirtti.

Emekli Artık Geçim Değil, Hayatta Kalma Mücadelesi Veriyor Haber

Emekli Artık Geçim Değil, Hayatta Kalma Mücadelesi Veriyor

Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şubesi tarafından emeklilerin ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntılar ve emekli maaş zamları ile ilgili bir basın açıklaması yapıldı. TÜED Eskişehir Şube Başkan Yardımcısı Erol Dinçer yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Özellikle emekli maaşlarının yüzde 25’ine vergi borçları gerekçesiyle haciz uygulanabileceği iddiaları, milyonlarca emeklinin öfkesini haklı olarak büyüttü. 2008 sonrası sisteme dahil olanların çalışma hakkı ortadan kaldırılmıştır. Yani çalışmaları yasaklanmıştır. Oysa bugün geçinemeyen emeklinin 1,5 milyonu çalışmakta ancak bu şekilde ayakta durabilmektedir. 23 yıl öncesinde en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katıydı ve 8,5 adet küçük altın alınabiliyordu. Bugün 1,5 adet küçük altın alınabiliyor. Hiç gündemimizde yokken 2021 yılında en düşük emekli aylığı ve kök maaş ile tanıştık. %60 Emekli kök maaş almakta devlet desteği ile en düşük emekli aylığına ulaşmaktadır. Emeklilerin ne kadar gelir kaybına uğradığını hatırlatmak istiyoruz. Bugün emekliye zaten yaşanabilir bir maaş verilmemekte. Açlık sınırının altında bir rakamla nefes almaya çalışıyor insanlar. Üstüne bir de o yetmeyen maaşa bloke koymaktan, hacizden bahsetmek, çalışmasına engel olmak utançtır ve bu ülkenin sosyal devlet ilkesine açıkça aykırıdır. Emekliden alınacak bir şey kalmadı. Türkiye’de emekliler artık geçim değil, hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Bugün bir vatandaşa mikrofon uzattığınızda ‘Bu maaşla yaşayamıyorum’ diyor. Pazarlarda çürüğe ayrılmış ürünleri toplayan insanların görüntüleri artık sıradan bir hale geldi. Bu ülkede emekliler sefaletin merkezine itilmiş durumda. Bu tabloyu kimse inkâr edemez. Hükümetin, Maliye’nin ve SGK yöneticilerinin açıklamalarında emekliyi “yük” gibi gösteren anlayış derin yaralar açmaktadır. Yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş milyonlara ‘Uzun Yaşıyorlar’ diye ima eden bir yaklaşım görüyoruz. 17 milyon emekli sürdürülebilir değil demek sosyal devlet anlayışının bittiğinin göstergesidir. Emeklinin yaşamasını sorun gören bir zihniyetin reform yapması mümkün değildir. Ülkemizde sayılarını bile bilemediğimiz mültecilerin hiçbir geçim derdi yok bizden öncelikli hizmet alıyor mali olarak da hiçbir dertleri yok. Onlar sürünüyoruz demiyorlar, bizim gibi sürünmüyor, pazarlardan artık toplamıyorlar, yüksek sesle konuşmuyorlar. Hatta hiç konuşmuyorlar. Bugünlerde 500.000 Konut yapacaklarını söylüyorlar. Emeklilere ayrılan kontenjan %20. Evler 55 ve 65 m2, Maliyeti 2.000.000TL. Geri ödemesi 9.000TL. Memur maaş artışına göre de 6 ayda bir zamlanacak 240 ay. Emeklinin aldığı 16.881 TL bununla nasıl ev sahibi olsun. Kira mı ödesin, geçimini mi sağlasın? Yeni hazırlanan torba yasa taslağının, emeklilerin ekonomik yükünü hafifletmek yerine artırmayı hedeflemektedir, bu uygulamalar acilen durdurulmalıdır. Zaten geçinemeyen, zaten hayatta kalmaya çalışan bir emeklinin maaşına göz dikmek akıl dışıdır. Bu düzenlemeler yürürlüğe girerse milyonlarca emeklinin hayatı daha da karanlık hale gelir. Bu ülkenin emeklisi, yıllarını devlete ve millete hizmet ederek geçirmiş insanlardır. Onlara yaşanabilir bir maaş vermek bir lütuf değil, devlete düşen en temel görevdir. Emeklinin sesi kısılmayacak, hakkı gasp edilmeyecek. Mücadelemiz, emeklinin onuru için sürecektir. Emeklilerin bugün yaşadığı gelir kaybının, yanlış yönetim tercihleri ve yıllardır biriken eksik hesaplamaların sonucu olduğunu söyleyerek, Bugün tavan ücret 250 bin TL. “Ben bugün 200 bin lira maaş almıyorsam, yöneticiler bizim cebimizden 150-170 bin lirayı çekip alıyor demektir. Yıllarca ödenen primlerin bugün karşılığını bulmaması büyük bir adaletsizliktir. Bu primler nereye harcandı? Emekli maaşlarının bu kadar düşük olması açıklanabilir bir durum değil. Yönetici maaşlarına bakıyorsunuz; bu rakamları telaffuz etmek bile zor. Emeklinin hakkı yıllar içinde eritildi. Türkiye’de emeklilik yaşının sürekli yükseltilmesi kabul edilemez “Dünyanın hiçbir yerinde 66 yaş üstü emeklilik yok.” diyerek durumu şu sözlerle eleştirdi: “Her geçen gün emeklilik yaşını biraz daha yukarı çekmeye çalışıyorlar. 70 yaşa dayanmış bir sistem istiyorlar. Çünkü biliyorlar ki 70 yaşında emekli olan bir insanın yaşam şansı çok düşük. ‘Zaten birkaç yıl içinde hayatını kaybeder, ben de maaş vermem’ anlayışı içindeler. Bu bir politika değil; bu anlayışla toplum yönetilemez. Bu ülkede emekliler bugün yaşayamaz hale getirildi. Bu insanlar 30-40 yıl çalışmış, alın teri dökmüş, ülkesine hizmet etmiş insanlar. Onlara bu hayatı reva görmek vicdanla bağdaşmaz. Bizleri yönetenlere bir çağrıda bulunuyoruz, “emekliler göz ardı edilecek bir topluluk değildir” Bu emekliler sizin yabancılarınız da değil. Anneleriniz, babalarınız, amcalarınız, teyzeleriniz. Bu insanlar sizin aileniz. Emekliye yaşattığınız bu şartların hiçbir gerekçesi olamaz. Bir gün herkes emekli olacak; bugün yapılan haksızlık er ya da geç herkesin kapısını çalacak. Sistemin düzelmesi için ilk atılması gereken adımın emeklilerin hak ettiği gelir düzeyine kavuşturulmasıdır. Bizim tek talebimiz yıllarca ödediğimiz primlerin gerçek karşılığını alabilmektir. Emekliye hak ettiği maaşı vermeden bu ülkenin sosyal dengesi toparlanamaz. SGK sistemi artık emekliyi korumuyor, kollamıyor. Sistem tekrar ele alınmalı bu adaletsizlik artık son bulmalıdır.”

Emekliler Aldıkları Maaşla Geçinemiyor! Haber

Emekliler Aldıkları Maaşla Geçinemiyor!

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, İktidar dar gelirliyi mecliste görüşmeleri devam eden vergi kanun teklifindeki düzenlemelerle daha ezdiğini belirterek, “Fakirden, fukaradan, dar gelirliden nasıl vergi alırız diye kanun teklifleri meclise getiriliyor” dedi. Gürer, AKP iktidarının özelleştirmeler, satışlar ve yanlış politikalarla ülke ekonomisini çıkmaza sürüklediğini ifade ederek, yurttaşların gerçek sorunlarının Mecliste konuşulmadığını söyledi. “FAKİRDEN VERGİ ALMADA UZMANLAŞTINIZ” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, konuşmasına siyasi iktidarın vergi politikalarını eleştirerek, “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının becerdiği, yaptığı en iyi işlerden biri yapılıyor: ‘Fakirden, fukaradan, dar gelirliden nasıl vergi alırız?’ diye bir torba kanun teklifi daha Meclise getiriliyor” diyen Gürer, gıdadan akaryakıta kadar her kalemde zamların yağmur gibi geldiğini söyledi. “Gıdaya zam, akaryakıta zam, vatandaşın kullandığı ürünlere zam… Yetmiyor, ardından dolaylı vergiler, ardı arkası kesilmiyor. Oysa vergide adalet beklenen ülkede adalet yerine ‘Daha çok vergi nasıl salarız, nasıl alırız?’ uygulaması gerçekleştiriliyor” sözleriyle siyasi iktidara yüklendi. “ÜLKENİN KAYNAKLARINI SATTINIZ, YİNE DE EKONOMİYİ DÜZELTEMEDİNİZ” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, AKP iktidarının yıllardır yaptığı özelleştirmeleri hatırlatarak, “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğundan bu yana özelleştirmeyle kamu fabrikalarını sattı, limanları sattı, enerji şirketlerini sattı; yetmedi,hazine arazilerini sattı, yine yetmedi, vatandaşlığı sattı. Ülke ekonomisini düzlüğe çıkaramadı. Ülke ekonomisini düzlüğe çıkaramayınca da sürekli getirdiği kanun düzenlemeleri, vatandaşın cebinde kalan ne var, onu nasıl alırım üzerine uygulanıyor,” diye konuştu. “VATANDAŞ ARIYOR, SORUNLARINI ANLATIYOR AMA MECLİSTE TARTIŞAMIYORUZ” Ömer Fethi Gürer, Meclise gelen her torba yasada yurttaşların yaşadıkları mağduriyetleri kendilerine ilettiğini belirterek, “Staj, çırak mağdurları arıyor, taşeronda kalanlar arıyor, çiftçi borçlarının ertelenmesini isteyenler arıyor, Covid mağdurları arıyor, 5 bin kısım prime takılanlar arıyor, 4 Aralık mağdurları arıyor.” Ancak bu sorunların Mecliste konuşulamadığını vurgulayan Gürer, “Neyi konuşuyoruz? Bürokratların hazırladığı, birinci parti milletvekillerine verdiği, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelip noktası dahi değişmeden Meclisten geçen kanunlarla işi sürdürüyoruz. Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisinin asli görevlerinden biri halkın sorunlarına çözüm üretmek.” Dedi. “EMEKLİ GEÇİNEMİYOR” CHP’li Ömer Fethi Gürer, emeklilerin durumuna da dikkat çekti: “Emekliler aldıkları maaşla geçinemiyor, seyyanen zam yapılsın talebinde bulunuyor; onlara kulak tıkanıyor. Suriyelilerden ilaç katkı payı alınmıyor, ülkemiz emeklisinden alınıyor; bunlarla ilgili düzenleme yapılsın diyoruz, duymuyorsunuz.”diye konuştu. “HAYVANCILIK BİTME NOKTASINDA” Ekonominin her alanda sıkıntıda olduğunu belirten Ömer Fethi Gürer, özellikle tarım ve hayvancılıktaki çöküşe dikkat çekti: “Hangi kente gitseniz insanlar yolunuzu kesiyor, yaşadığı mağduriyeti anlatıyor. Ekonomik anlamda büyük sıkıntı var, hayvancılık bitme noktasına gelmiş. 2010 yılından bu yana 10 milyon hayvan ithal etmişsiniz. Hayvancılık sorunlar bitmemiş; Et ve Süt Kurumu yurt dışından getirdiği ürünleri Türkiye’de üretilenlerin üstünde fiyatla piyasaya verip ticaret yapar hâle gelmiş.”dedi. “KAMUCULUK ORTADAN KALKTI, DEVLETİN HALK İÇİN OLDUĞU UNUTULDU” Gürer, sorunların temel nedenlerinden birinin kamucu anlayıştan uzaklaşılması olduğunu belirterek, “Kamucu bir anlayışa dönün. Bu ülkenin içinde bulunduğu sorunların en büyük nedenlerinden biri kamucu anlayıştan uzaklaşmak, devletin halk için olduğunu unutmak. Yalnızca belli bir kesim mutlu olsun diye çıkarılan bütün kanunlar azınlıklar için çıkarılmaz ki; azınlık mutlu olacak, çoğunluk eziyet çekecek. Böyle bir anlayıştan arınmak gerekiyor,” diye konuştu. “BİZİM KANUN TEKLİFLERİMİZ NEDEN GÜNDEME GELMEZ?” Ömer Fethi Gürer, CHP’nin sunduğu kanun tekliflerinin Meclis gündemine alınmamasını da eleştirerek, “Çiftçilerin borçları üç yıl ertelensin diyoruz. 10 milyon meyvede kayıp var, 2 yılda 8 milyon tahılda kayıp var bu yıl. Bu insanlar borcunu ödeyemiyor, haciz memurları kapıya dayanmış; ineğine, keçisine, traktörüne, arazisine el koyuyorsunuz. Gelin bunları öteleyelim.” “TARSİM’in yeniden yapılandırılması için kanun teklifi verdik. Borç ötelenmesi için kanun teklifi verdik. İcraları durdurun diye kanun teklifi verdik. Taşeronda olanları kadroya alın diye kanun teklifi verdik. Staj ve çırak mağdurları sigorta kartı aldığı gün sigortaları, yaşlılık sigortaları başlasın diye kanun teklifi verdik. Ya bunlardan hiçbiri bu Meclise gelmez mi?”dedi. “TORBA YASA VATANDAŞA FAYDA DEĞİL YÜK GETİRİYOR” Ömer Fethi Gürer, torba yasanın yine yurttaşın sırtına yük bindirdiğini söyleyerek bürokratik egemenliğe dikkat çekerek, “Torba yasa… İçine ne bulursanız atıyorsunuz ama vatandaşa hayrı bir şey yok. Bürokratların hazırladığı, milletvekillerinin imzasıyla gelen ve esas milletvekili kanun teklifi hazırlayacak anlayışından uzaklaşan bir düzenlemeyi burada yine konuşuyoruz,” dedi. “KONUT KREDİSİ FAİZ İNDİRİMİ DE GERİ ALINIYOR” Gürer, teklifin 2’nci maddesindeki düzenlemeyi de şöyle açıkladı: “2’nci madde diyor ki: ‘Hâlen konut kredisi alınan konutların mesken olarak kiraya verilmesi durumunda bu kredilere ilişkin ödenen faizler gider olarak dikkate alınabilmektedir.’ Yapılan değişiklikle kiraya verilen konutlar için yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri artık gider olarak indirilmeyecektir.” Dedi.

Sandıkta Seçimi Belirleyen Emekliler Olacak! Haber

Sandıkta Seçimi Belirleyen Emekliler Olacak!

Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı, emeklilerin içinde bulunduğu durumu ve emekli öğretmenlerin çektiği sıkıntıları dile getirdi . Hamamyolu üzerinde basın mensupları ile bir araya gelen Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şubesi Başkanı Ali Paşa Şanlı şu ifadeleri kullandı; "Asgari ücretle de olsa, emekli de olsa fark etmez, şu anda yaşamlarını sürdürmeleri olanaklı değil. Eğer emeklilerin ikinci bir işte çalışmamaları konusunda yasal bir düzenleme dahi yapılsa, bunun önüne geçemezler. Çünkü emeklinin bugün aldığı maaş 17 bin TL bile değil. Evi yoksa yaşamını sürdürmesi mümkün değil, çalışmak zorunda. Onun için çalışacak. Onun için bir yasal düzenleme dahi yapılsa bunun önüne geçemezler. Bu da Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanının bu konuda ne kadar etkisiz olduğunu, yani özellikle kaçak işçiliği denetlemediğini, çalışan işçilerin örgütlenme hakkına, sendikal hakkına sahip çıkmadığını, buna göz yumduğunu gösteriyor. Onun için de kendini koruyup kollamak için böyle bir yasal düzenleme yapacaksa onun altında kalır. 17.000 TL emekli maaşı alan bir emeklinin evi de yoksa, kirada ödüyorsa yaşamını sürdürmesi olanaklı değil. Bu koşullara baktığımız zaman biz kendi gözlerimizle görüyoruz. Mesela pazarlara gittiğimiz zaman kapanma saatlerine yakın alışveriş yapıyor emekliler. Daha geç saate gelenler ise orada atılanlardan, dökülenlerden seçmeye çalışıyor. Bir kısım insanların da çöp tenekelerinden, bidonlarından bir şeyler, kıyafet, giyim arayıp alıp kendi ihtiyaçlarını karşıladığını hepimiz görüyoruz, ülkeyi yönetenler de görüyor. Böylesi bir adaletsiz gelir dağılımı var. Her zaman söylüyorum ben: Cumhurbaşkanı, milletvekili ve bakanların maaşı emeklinin 13-14 katı. Bu adaletsiz gelir dağılımı sürdüğü sürece alttakiler daha çok yoksullaşıp sefalete mahkum olacak, yukarıdakilerin gelirleri daha da artacaktır. Onun için yüzdelik artışları değil, açlık yoksulluk sınırı belli, en düşük emekli maaşının en düşük memur maaşına eşitlenmesi gerekiyor. Bu eşitlemeyi yaparlarsa, ardından yasal düzenlemeyle yoksulluk sınırı üzerine çıkarmak için düzenleme yaparlarsa bu yüzdelik artış ortadan kalkar, adaletli gelir dağılımı sağlanır. Yoksa bu makas açıldığı sürece bu yoksulluk, sefalet devam edecektir, emeklilerin de yaşamları zorlaşacaktır. Ama çare kimde? Emeklinin kendisinde. 16 milyonu aşkın emekli var. Eğer emekliler hakları konusunda örgütlenirlerse, talepleri konusunda bir araya gelirlerse, sadece şükrederek değil, insanca yaşama hakları olduğuna inanırlarsa, bilinçli davranırlarsa yetkili ve etkili olan, sonuçta sandıkta seçimi belirleyen emekliler olacak. Bu gücün olduğuna inanmaları lazım. Hani üretmeseler de biz buna inanıyoruz. Onun için de emeklilerin bilinçlenmesi lazım. Emekli öğretmenler de artık ek iş yapmak zorunda kalıyor. Biliyorum, birçok arkadaşım ya spor hocalığı yapıyor ya da pazarda görüyorum, yardımcı oluyor, bir şeyler yapıyor. Onun dışında ya da özel ders veriyor ya da başka şekillerle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Çünkü şu anda emekli olan öğretmenin de maaşı %50 düşüyor, maaş bağlama oranlarından dolayı. Onun için şu anda çalıştıkları için eşleriyle birlikte gelirleri yüksek olabilir ama emekli olduklarında maaşları %50 düşecektir. Onlar da yoksulluk sınırının altında kalacaklardır, eğer bir düzenleme yapılmazsa. Öğretmenler Günü'ne gelince, özellikle şunu belirtmek istiyorum: 24 Kasım 1928'de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Atatürk'e Başöğretmenlik unvanını oy birliğiyle verdi. Atatürk de bunu kabul etti. O an itibariyle o tarih, Atatürk'ün verdiği değer açısından hem değerli, anlamlıdır, önünde minnetle eğiliyoruz. Ama 24 Kasım'ı Öğretmenler Günü ilan eden, 12 Eylül faşist darbecileridir. Bu darbecilerin döneminde 4.000'e yakın öğretmen ve üniversite görevlisinin görevine son verildi. Ama kendilerini affettirmek için 24 Kasım'ı bize Öğretmenler Günü olarak dayattılar. Bu anlam itibariyle onların dayattığı günü değil, Atatürk'ün Başöğretmenlik gününü değerli ve anlamlı buluyorum. Önünde minnetle eğiliyorum."

Bakan Işıkhan Emeklilikte Adalet Arayanların Çığlığını Duymadı! Haber

Bakan Işıkhan Emeklilikte Adalet Arayanların Çığlığını Duymadı!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in staj ve çıraklık mağduriyeti, 1 gün ile 17 yıl arada kaybedilenlerin sorununu ve EYT'de kademeli geçiş taleplerine ilişkin beklentileri sordu. Bakan yazılı yanıt verdi. Bakan, mağduriyetleri çözmek yönünde bir açıklamada bulunmadı. STAJ VE ÇIRAKLIK MAĞDURİYETİ: BAKANLIK “EĞİTİM” DEYİP GEÇTİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in “Çırak ve stajyerlere neden 18 yaşından önce yaşlılık sigortası başlatılmıyor?” sorusuna Bakan Vedat Işıkhan’ın yanıtı, yıllardır çözüm bekleyenleri umutlarını karşılamadı. Bakan Işıkhan, aday çırak, çırak ve mesleki eğitim öğrencilerinin sadece iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası kapsamında olduğunu belirterek yaşlılık sigortası primi alınmamasını, staj ve çıraklığın “mesleki eğitimin bir parçası” olmasına bağladı. Bakan'ın açıklamasına göre: Staj ve çıraklık dönemlerinde yaşlılık sigortası primi alınmadığı için bu dönemler emeklilik hesabında ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilemiyor. Bu süreler malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kapsamında görülmediğinden, “kanunen de prim olarak da imkan bulunmadığı” ifade edildi. Uygulamada yaşanan tüm mağduriyetlere rağmen Bakanlık, staj dönemlerinin emeklilik başlangıcı olmasına yönelik herhangi bir adım atmayacağını net biçimde ortaya koydu. Bu yaklaşım; bir gün bile eksik prim nedeniyle yıllarca fazla çalışmak zorunda kalan, sigorta başlangıcı staj yılları olabilse erken emekli olabilecek yurttaşların, yine yok sayıldığını gösterdi. 1 GÜN İLE 17 YIL KAYIP YAŞAYANLARA DA KAPILAR KAPANDI Gürer’in, “EYT kapsamı dışında bırakılan 1999 sonrası sigortalılar ile ilgili kademeli geçiş neden uygulanmadı?” sorusuna verilen yanıt da yine mağduriyeti büyüten bir yaklaşım ortaya koydu. Bakan Işıkhan’ın verdiği bilgilere göre: 1999 düzenlemesiyle getirilen yaş şartı, EYT’de sadece 08.09.1999 öncesi sigortalılar için kaldırıldı. 09.09.1999 sonrası ilk defa sigortalı olanların yaş şartı korunuyor; bu konuda bir değişiklik yapılması planlanmıyor. Bakanlık, 2000 ve 2008 reformlarını gerekçe göstererek sistemin “sürdürülebilirliği” adına bu kapsama herhangi bir hak düzenlemesinin yapılmayacağını belirtti. Bu açıklamalar, 1999 sonrası işe başlayanların 1 gün farkla 17 yıla varan ek çalışma yükü altında bırakılmasının devam edeceğini ortaya koydu. EMEKLİLİKTE ADALET ARAYANLAR YİNE YOK SAYILDI CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Bakan Işıkhan’ın açıklamaları, hiçbir mağduriyetin giderilmeyeceğini ve AKP iktidarının sorunları çözmek adına bir çaba sarf etmediğini göstermektedir” dedi. Gürer, “Bakanlığın ısrarla ‘mevcut düzen böyle’ yaklaşımı, toplumda giderek büyüyen emeklilikte adalet talebinin karşılanmadığını gösteriyor. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Bakanın verdiği yanıtlar, milyonlarca yurttaşın yaşadığı mağduriyeti görmezden gelmenin adeta resmi ilanıdır. Staj ve çıraklık dönemlerini ‘eğitim’ diyerek emeklilik hesabının dışında tutmak, bir gün ile on yedi yıl arasında hak kaybına uğrayanları yok saymak, çözüm odaklı bir yaklaşım değildir. 1999 sonrası sigortalıları kaderine terk eden bu anlayış, sosyal devlet ilkesine de, adalet duygusuna da uygun değildir. İnsanlar yıllardır hak ettikleri emekliliğe erişebilmek için mücadele verirken Bakanlığın “kanunen imkan yok” yaklaşımına sığınması, çözüm üretme iradesinin olmadığını göstermektedir. Emeklilikte adalet arayanları duymayan bu yaklaşımı kabul etmiyoruz; çünkü bu ülkenin emekçileri lütuf değil, haklarının teslim edilmesini istiyor. Staj ve çırak 18 yaş öncesi Sigorta kartı verilmekte ancak işe başlangıç bu süreç sayılmayıp yaşlılık sigorta başlangıcı 18 yaş sonrası devreye alınması ile en az 4 yıl çırak ve stajyer hak kaybı oluşmaktadır. Bu haksızlık giderilmelidir” dedi.

Cesaretiniz Varsa Gidin ve Gerçekle Yüzleşin! Haber

Cesaretiniz Varsa Gidin ve Gerçekle Yüzleşin!

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında emeklilerle ilgili söylemleri nedeniyle SGK Başkanı Raci Kaya'ya sert tepki gösterildi. SGK Eskişehir İl Müdürlüğü önünde düzenlenen basın toplantısında konuşan İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer şu ifadeleri kullandı; "Önünde bulunduğumuz Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, siyasi irade tarafından 2023 yılında atanan Başkanı Dr. Raci Kaya, 24 Ekim 2025 Tarihinde Meclis Plan Bütçe Komisyonu'nda 2026 yılı kurum bütçesiyle ilgili yaptığı sunumda “Emekliler eskiden 50-55 yaşında ölüyordu, şimdi yaş ortalaması 78 oldu maaş almaya devam ediyorlar ve bu bizim mali durumumuzu bozuyor” diye oldukça nahoş, düşünülmeden ve hangi akla hizmet olduğu belli olmayan bir kelam etmişti. Bunun üzerine şehrimizde ve ülkenin pek çok yerinde bu ağır ve anlamsız, hadsiz sözlere konuya hassasiyet gösteren stk’lar, siyasi partilerce protesto edildi ve siyasi muhataba konuya dikkat çağrısı yapıldı. Tüm bu tepkiler üzerine muhatap irade ya da sözün çıktığı ağızdan bir ses bir savunma ya da bir yorum görmedik duymadık. Eskişehir’imizde Emekli Dernekleri haklı olarak konuya çeşitli vasıtalar ile tepki gösterdiler… Biz İYİ Parti olarak gerçekleştirdiğimiz kongre süreci, araya giren 29 Ekim ve 10 Kasım programlarımızdan dolayı bu olumsuz ve bir o kadar bedbaht konuyu değerlendirmeyi bu hafta gündemimize aldık. Sözün sahibi STK Başkanı alanı bankacılık olan tüm mesaisi banka sektöründe geçmiş halen SGK Başkanlığı yanında Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı ve G 20 Zirvesi nezdinde Türkiye Daimi Elçiliği görevini ifa etmeye devam etmektedir. Yani aç insanın halinden anlamayacak tok durumunda olup, emeklileri bankaya gelen müşteri gözüyle gören “Bankacı Başkan” öylesine maharet sahibi ki bir koltukta bırakın iki karpuzu, üç karpuz taşımaktadır. Bu süreçte kendisine isnat edilen 3 maaş 3 makam arabası iddialarına ise SGK görevinden maaş aldığını, SGK makam arabasını kullandığını diğer iki görevden maaş almayıp, Vatan Millet aşkına yaptığını, ikinci makam arabasının kurumun diğer hizmetlerinde kullandığını, üçüncü makam arabasını ise Türkiye Kalkınma ve Yatırım bankası mesaisinde kullandığını Dezenformasyonla Mücadele Merkezi vasıtasıyla açıklamıştır. Siyasi iktidarın 24 yılda atadığı 12. SGK Başkanı olan kendisinin göreve geldiği 2 yıllık süreçte emeklilerin olumsuz şartlarını düzenlemek ve düzeltmek adına vicdan rahatlaması için neleri sağladığını söylemesini beklerken emeklilerin ölmediklerini söylemesini biz gerçekten zor yorumluyoruz. Yıllık iç ve dış borç faizine 50 Milyar dolar ödenirken, müşteri garantili havaalanı, hastane, köprü ve öğrenci yurtlarına yıllık yüz milyarlarca TL ödenirken, tahsil edilemeyen 800 milyar TL sigorta primi ve kurum alacağı dururken, sistemin zora girmesinden ölmeyen emeklileri sorumlu tutan, emekliye verilecek üç kuruşun bütçe dengesini bozacağına inanan zihniyete karşı ne söylenir? Bunu kamuoyu yorumuna bırakıyoruz. Lafı söyleyenin had bilmemesinin yanında, üst sorumluluğu elinde bulunduran siyasi iradenin ise bu konuda hiçbir katmanından ses çıkmamış, çok iddialı oldukları kimsesizlerin kimsesi, mağdurun sesi, mazlumun kardeşi ilkelerini işletmemiş,16 bin 881 TL ile yaşam sürdürmeye çalışan emekliler gözlerine, vicdanlarına gelmemiştir. Böyle olunca bürokratlarının ölmediniz ve bizim sistemimizi aksatıyorsunuz demesi, bizim kanaatimizce siyasi irade tarafından kabul görmüş sayılmıştır. 16 Milyon Emeklimiz nüfusun yüzde 18’i olarak mutsuz, çaresiz, sahipsiz ve umursanmayarak hak etmedikleri bir yaşama itilmiş ve mecbur bırakılmışlardır. Buradan sesleniyoruz, “Nasılsa yakın süreçte seçim yok onun için emekli ve asgari ücretliye fazla bir şey vermek gereksiz. Seçim yaklaşınca açarız muslukları” anlayışının bu sefer işlemeyeceğini biz çok rahat söylüyoruz. Eğer bize inanmıyorlarsa Hamamyolu'nu doğrudan yürüyerek geçmesinler. Ortada oturan emeklilere, Odunpazarı Meydanı'nda akşamı yapmak için oturan emeklilere, Tepebaşı parkının etrafında oturan emeklilere, Emek Mahallesi'nde Eski Muhtarlık arkasında oturan emeklilere, 71 Evlerde Kafkas Caddesi boyundaki emekli vatandaşlarımıza “Biz geldik” desinler, bakalım ne cevap alacaklar? Devamında ikna olmazlarsa semt pazarlarının akşam toplanma vakitlerinde, marketlerin kapanma vakitlerinde market önlerine gitsinler bakalım ne görecekler. Değerli katılımcılar buraya yalnızca bir hadsiz söze tepki vermek için gelmedik. Her gün olduğumuz mahalle, cadde ve sokaklarda bize iletilen bize söylenen ve dile getirilen emeklilerin bitap haline ses vermek, bir kez daha duyulsun demek için buradayız. Milletten kaçanlara yakın çevreleriyle çektirdikleri foto ve videoları çalışıyorlarmış gibi yapıp basına servis edenlere sesleniyoruz. Biraz önce gideceğiniz adreslerin bazılarını sıraladık cesaretiniz varsa gidin ve gerçekle yüzleşin diyoruz. Aslında gerçeği çok ama çok iyi biliyorlar ama kaçıyorlar bu çok net bir durum, net bir tespit. Değerli katılımcılar filmin sonu yaklaşıyor. Emekliden, asgari ücretliden, köylüden, öğrenciden, kadınlardan, çocuklardan kaçamayacaklar. Bu Millet asildir çektiği ezayı, cefayı ve buna sebep olanları asla unutmaz. Göreceksiniz günü gelip, sandık geldiğinde bugünlerin ne bedeli varsa ödetecektir. Değerli basın mensupları ve kıymetli destek verenler İYİ Parti her an ve anlamda Milletin en yanında özünde sinesindedir. Kesintisiz olarak olmaya devam edecektir. Ses olacağız ses vereceğiz, El olacağız el uzatacağız, Göz olacağız gözümüz gibi bakacağız Bitmeyecek bir sevgi ile gönlümüz gönüllerde olacak diyoruz.”

Emekli Sadaka Değil Hakkının Peşindedir Haber

Emekli Sadaka Değil Hakkının Peşindedir

Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz açıklanan enflasyon oranı ve emekli maaş zamları ile emeklilere yönelik söylemlerle ilgili olarak bir açıklama yaptı. TÜED Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “Önce Nihat Zeybekçi “16 milyon emekli sürdürülebilir değil” sonra Mehmet Şimşek “Emekliye düzenli maaş ödemeye çalışıyoruz” Çalışma Bakanı “Emekliye her ay bankalarda maaşları ödeniyor” diyerek emeklileri küçümsemişlerdir. Son günlerde SGK Başkanı Raci Kaya’nın yaptığı açıklamayı hepimiz duyduk: “Eskiden mezarda emeklilik deniyordu, 50-55 yaşta ölüyorduk, şimdi 78 ortalamaya gelmişiz.” Bu söz, her emeklinin yüreğine hançer gibi saplandı. Çünkü bu cümle, “emekliler fazla yaşıyor, o yüzden ekonomi bozuluyor” anlamına geliyor. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Emekli yaşamasın mı? Ömrü uzadığı için suçlu mu ilan edilecek? Emekliyi yok sayarak yok olmuyor. Böyle bir anlayış, hem vicdana hem insana ihanettir. Raci Kaya belli ki ekonomik krizin faturasını yine emekliye kesmeye çalışıyor. Sanki emeklin ülkenin sırtında yükmüş gibi davranıyorlar. Oysa gerçek tam tersi. Bu ülkenin ayakta kalmasını sağlayan, alın teriyle bu devletin taşını toprağını inşa eden emeklilerdir. Biz ömrümüzü çalışarak tükettik. Bugün bir tas çorbayı, bir bardak çayı hesaplarken suçlu değil, mağduruz. Emekli sadaka değil hakkının peşindedir. Devlete ait fabrikaları, toprakları, madenleri, limanları satıp paralarını yok yere harcarken ekonominin suçlusunu maalesef bulamadık. Ekonominin açığını düzeltmek için yine dar gelirli, çalışan ve emekli vergi yükü altında ezilmiş mağdur edilmiştir. Ekim ayı enflasyonu yüzde 2,55 olarak açıklandı. Dört aylık zam farkı yüzde 10,25. Yani emekliye verilecek zam 1600 lira civarında. Bu parayla ne yapılır? Bir market alışverişi bile çıkmaz. En düşük maaş 16 bin 881 lira, açlık sınırı 28 bin liranın üzerinde. Bu tablo bile tek başına vicdanları sızlatmalı. Ama hâlâ “her şey yolunda” diyenler var. Ama emekli aç, yorgun ve unutulmuş durumda. Emekliye %100 enflasyon farkı verseniz bile mutlu olamayacak. Bu yasa artık emekliyi korumuyor, kollamıyor. Eski sistemdeki haklarımızı geri istiyoruz. Biz Eskişehir’de yaşayan emekliler olarak biraz olsun nefes alabiliyorsak, bu belediyelerimizin emekliye sahip çıkan hizmetleri sayesinde. Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerini yöneten CHP’li belediyeler gerçekten fark yaratıyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin Kent Lokantası’nda 75 liraya dört kap yemek yiyoruz. Bu ciddi bir hizmettir. Emekli Kafe sade ama huzurlu yer. Uygun fiyatla aldığımız 1 bardak çayla dostlarla oturabiliyoruz. Halk Ekmek’ten 11 liraya ekmek alıyoruz, her ekmekte 4 lira cebimizde kalıyor. Yaz aylarında Hamamyolu’nda uygun fiyatlı meşrubatla vakit geçiriyoruz. Kim ne derse desin, bu hizmetler bizim için büyük destek. Geçtiğimiz günlerde Tepebaşı Belediyesi’nin başlattığı “Kent Berberi” uygulaması, emeklinin yüzünü güldürdü. Yılbaşına kadar ücretsiz, sonrasında 100 lira olacak. Dışarıda aynı tıraş 250 liradan aşağı değil. Bu çok değerli bir hizmet. Biz bu projeyi yalnızca bir yerle sınırlı görmek istemiyoruz. Odunpazarı Belediyesi’nden de aynı adımı bekliyoruz. En az 8-9 mahallede daha açılmalı. Çünkü emekli artık 1 liranın bile hesabını yapıyor. Raci Kaya ve benzer düşünenlere sesleniyorum. Emekli bu ülkenin yükü değil, yüz akıdır. Biz ölmek için değil, insanca yaşamak için mücadele ediyoruz. Bu ülkenin fabrikalarında, tarlalarında, atölyelerinde ömrünü harcayan milyonlarca insanı yok sayamazsınız. Biz üretirken de onurluyduk, yaşarken de onurluyuz. Siz ne derseniz deyin, bu ülkenin emeklisi dimdik ayakta kalmaya devam edecek. Ama artık bilinsin. Biz gördüğümüzü söylemeye ve emeklinin hakkını savunmaya devam edeceğiz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.