SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ekonomi

Porsuk Haber Ajansı - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eskişehir Sanayisi Tüm Zorluklara Rağmen Üretmeye Devam Ediyor Haber

Eskişehir Sanayisi Tüm Zorluklara Rağmen Üretmeye Devam Ediyor

Eskişehir Sanayi Odası olarak her yıl düzenli olarak hazırlanan “Ekonomik Beklenti Raporu - 2026” kamuoyu ile paylaşıldı. Sanayicilerimizin sahadaki gerçek durumunu, beklentilerini ve karşı karşıya kaldıkları zorlukları tüm açıklığıyla ortaya koyan ankete bu yıl 267 firma temsilci katılım sağladı. Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş hazırlanan rapora ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi. “Eskişehir Sanayi Odası olarak çok önem verdiğimiz bu raporun yayınlanması vesilesiyle, hem kentimizin hem de ülkemizin ekonomik geleceğine dair değerlendirmelerimi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Raporun bulguları, genel bir ifadeyle 2026 yılına ilişkin temkinli fakat umut barındıran bir tablo sunuyor. Ankete katılan firmalarımızın büyük bir bölümü; yüksek enflasyon, finansmana erişimde yaşanan güçlükler, artan girdi maliyetleri ve ekonomik öngörülebilirliğin yetersizliğini öncelikli sorunlar arasında göstermiştir. Bu nedenle birçok firmamız 2026’da mevcudu korumayı hedeflemektedir. Ancak altını çizmek isterim ki Eskişehir sanayisi, yaşanan ekonomik zorluklara rağmen şehrimizin üretim gücünü ayakta tutan en büyük yapı taşı pozisyonundadır. Bugün Eskişehir sanayisi; GSYİH’nin %44’ünü tek başına oluşturmakta, her üç aileden birine geçim sağlamaktadır. 9 milyar dolarlık ciro, 4,5 milyar dolarlık ihracat ve 100.000’e yakın istihdam gücüyle bu şehir, Türkiye’nin en güçlü üretim merkezlerinden biri olmayı sürdürmektedir. Bu başarı, tüm zorluklara rağmen yılmadan çalışan sanayicilerimizin ve emekçilerimizin eseridir. Her birine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Raporda gözlemlenen bulgulardan; firmalarımızın bir kısmının dijital dönüşüm, verimlilik, Ar-Ge ve yeşil dönüşüm gibi stratejik alanlara yatırım planlıyor olması, geleceğe dair önemli bir direnç ve kararlılık göstergesidir. Bu eğilimi son derece değerli buluyor, rekabetçiliği ve sürdürülebilirliği artıracak her adımı desteklediğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Eskişehir özelinde öne çıkan sorun alanları da raporda açıkça ortaya konmuştur. Trafik, çevre yolu eksikliği, konut maliyetleri, uçuş seferlerinin yetersizliği ve sanayi arazilerinin pahalılığı, şehrimizin sanayi ve yaşam kalitesini doğrudan etkileyen kritik konulardır. Bu sorunların çözümü için, yerel yönetimlerimizle, merkezi idaremizle ve tüm paydaşlarımızla iş birliğine hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Eskişehir’in potansiyeli büyüktür; yapmamız gereken, bu potansiyeli destekleyecek adımları hızla atmak ve üretim ekosistemimizin önünü açmaktır. Sonuç olarak anket bulguları, 2026’nın belirsizliklerle çevrili, ancak doğru adımlarla toparlanma sürecine girilebilecek bir yıl olacağını göstermektedir. Sanayicilerimizin büyük bölümü finansman, enflasyon ve maliyet baskıları nedeniyle temkinli davranırken; dijital dönüşüm, verimlilik, Ar-Ge ve yeşil dönüşüme yönelen firmalar umut verici bir tablo oluşturmaktadır. Eskişehir’in altyapı ve yaşam kalitesine dair sorunların çözümü ise üretim gücünü daha da artıracaktır. Özetle 2026, risklerin yüksek ama fırsatların da mevcut olduğu bir geçiş yılı olarak değerlendirilmektedir. Bu vesileyle, “üretimden, ihracattan, istihdamdan ve yatırımdan vazgeçmeyen” sanayicilerimize ve büyük bir özveriyle çalışan tüm çalışanlarımıza şahsım ve Eskişehir Sanayi Odası adına en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Sizlerin azmi, cesareti ve kararlılığı sayesinde Eskişehir’in geleceğine olan inancımız daha da güçleniyor. Birlikte ürettikçe, birlikte büyüyecek; Eskişehir’i ve ülkemizi daha parlak yarınlara birlikte taşıyacağız.”

Gürer: "Yılbaşı Sofrasında Çerez Bile Lüks Oldu" Haber

Gürer: "Yılbaşı Sofrasında Çerez Bile Lüks Oldu"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Aralık 2024 – Aralık 2025 arasında çerez fiyatlarında yaşanan artışları değerlendirerek, yaklaşan yılbaşı öncesinde vatandaşın yılbaşı keyfini dahi kaçıracak düzeyde raf fiyatları oluştuğunu söyledi. Gürer, “Millet et alamıyor, süt alamıyor; artık yılbaşında emekli, dar gelirli, asgari ücretli çerez bile alamaz hale geldi. Çerez fiyatlarındaki artış, üreticinin gelirine yansımasa da tüccarın eline geçip rafa geldiğinde fiyatın katlandığı gerçeğidir. Yer fıstığından cevize, bademe kadar ithal ürün getirilip fiyatlar yerli üretimin bile üzerinde bir etiketle pazara sunuluyor” dedi. “YILBAŞINDA BİR TABAK ÇEREZ BİLE LÜKS OLDU” Ömer Fethi Gürer, çerez fiyatlarındaki artışın yılbaşı öncesi emekli ve dar gelirliyi bu ürünlere rafta sadece bakar duruma getirdiğini belirterek, bazı ürünlerde yıllık fiyat artışının yüzde 150’yi aşmasının enflasyonun gerçek boyutunu ortaya koyduğunu söyledi. Gürer şöyle konuştu: “Eski Türkiye’de yılbaşı akşamları orta ve dar gelirliler evde toplanır, televizyon karşısına geçer, yılbaşı programlarını izlerken masada bir tabak fındık, fıstık, leblebi, ayçekirdeği olurdu. AKP iktidarlarının ekonomi politikaları sonucu artık vatandaş bu ürünleri gramla almak zorunda. Emekli ve dar gelirlinin ise alacak gücü yok. Hindi ve kestaneden söz eden de yok. Meyvede bu yıl yaşanan zirai don nedeniyle oluşan on milyon ton kayıp fiyatları olumsuz etkiledi. Yılbaşında dahi emekli çerez bile alamıyorsa, bu durum ekonomik tablonun dar gelirliye etkisinin açık göstergesidir.” 2024–2025 ÇEREZ FİYAT ARTIŞ TABLOSU Ürün 2024 Aralık (TL) 2025 Aralık (TL) Artış (%) Ayçekirdeği 120 190 58,30% Kabak çekirdeği 400 500 25% Leblebi 180 280 55,50% Fıstık içi 209 250 19,60% Antep fıstığı 900 1600 77,70% Fındık içi 580 1500 158,60% Badem içi 580 800 37,90% Kaju fıstığı 620 800 29% Kabuklu ceviz 200 350 75% Beyaz leblebi 160 250 56,20% Ömer Fethi Gürer, “Fındık içi yüzde 158 artmış, Antep fıstığı yüzde 78’e dayanmış, leblebi yüzde 55 zamlanmış. Bunlar yılbaşı sofrasında vatandaşın elini titreten fiyatlar” dedi. “YILBAŞI SOFRASI ZOR HAZIRLANIYOR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yılbaşı öncesi yapılan alışverişlerde vatandaşın hindi ve çerez gibi tercihlerden uzak durduğunu belirterek, “İnsanlar yılbaşını evinde sade bir sofrayla geçirmeye hazırlanıyor. Çocuklara bir avuç fıstık alabilmek bile artık maliyet hesabına dönüştü. Simit almakta zorlanan vatandaş için yılbaşının en basit ve sembolik geleneği olan çerez bile lüks. Ancak bir eli yağda, bir eli balda; kolay yoldan para kazanan mutlu azınlık yılbaşına keyifli girecek. Derin yoksulluk yaşayan için ise yılbaşı artık bir anlam ifade etmeyecek,” diye konuştu. “ENFLASYON MARKET RAFLARINDA GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTERİYOR” CHP’li Ömer Fethi Gürer, “Ayçekirdeği yüzde 58, ceviz yüzde 75, fındık içi yüzde 158 artmışsa, TÜİK’in açıkladığı enflasyon ile bu veriler örtüşmüyor” dedi. “VATANDAŞA YILBAŞI ZOR GELECEK” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Yılbaşında bir tabak çerez almanın bile vatandaşı zorladığı bir döneme erdik. Yılbaşı sofrasına konacak bir tabak çerez bile lüks olmuşsa, sıkı para politikası yalnızca emekliyi, dar gelirliyi ve sabit gelirlileri sıkmaktadır. Hem üreticiyi hem tüketiciyi koruyan adil bir ekonomik politikanın zorunluluğu artık kaçınılmazdır” diye konuştu.

Gemi Karadan Yol Almış ve Önüne Gelen Her Değeri Yok Etmiştir Haber

Gemi Karadan Yol Almış ve Önüne Gelen Her Değeri Yok Etmiştir

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı tarafından ülke gündeminde yer alan Et ve Süt Kurumu Başkanı ile ekonomi gündemlerine ilişkin bir basın açıklaması yapıldı. Hamamyolu Caddesi Yediler Parkında düzenlenen basın toplantısında konuşan İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer şu ifadeleri kullandı; "Biz İYİ Parti Eskişehir Teşkilatları olarak yapay, güncel ile alakasız konular üzerinden yaygın bir gündem sürecinin dışında kendimizi tutarak. Esas olan ve gerçek hayatta yaşananlarla ilgili düşünce ve duruşumuzu aktarmaya devam etmekteyiz. 21 Kasım 2025 Tarihinde İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Opr. Dr. Turhan Çömezin Kamuoyuna duyurduğu. Detaylar ve belgeler çıktıkça oldukça ilginç bir hal alan, Gelinen noktada demokratik bir ülkede sorumlu Bakanın devamında Hükümetin istifasına yol açabilecek hepimizin malumu olan konuyu. Bugün vasıtanızla paylaşmak ve sonuçlarının vatandaşa nasıl yansıdığının tespitine değineceğiz. Ülkemizde Et, Süt piyasasını düzenleyip, denetlemek ve halkın ekonomik, kaliteli ete ulaşmasını sağlamakla sorumlu yasal kurum. Yurt dışından canlı hayvan ve et ithalinde tek yetkili olan Et ve Süt Kurumunun siyasi iktidar tarafından 29 Mayıs 2025 tarihinde göreve getirilen Genel Müdürünün Macaristan ve Çekya da kurduğu halen ortağı olduğu şirketler vasıtasıyla Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğu kuruma yani Türkiye Cumhuriyeti’ne canlı hayvan ve et sattığı. Bu satılan etlerin ise vatandaşa ulaşmasını bırakın köfteci zincirlerine, yandaş şirketlere, Gross ya da Zincir marketlere dağıtıldığı resmi olarak ayan beyan ortadadır. Dış piyasadan 4 Amerikan dolarına yani 168 TL kilo fiyatıyla ithal edilen et Vatandaşın sofrasına ya da alımına en uygun şart ve ortamda ulaştırılması gerekirken… Alenen ve çekinmeden peşkeş neticesinde 18 Amerikan dolarına yani 756 TL ortalama fiyata zincirler ve marketler eliyle piyasa fiyatı katlanarak vatandaşın alımına sunulmakta, tüketiciye ulaşmaktadır. Sofrada olması gereken et ve et ürünleri maalesef toplumun büyük kesimi tarafından Bedeli sebebiyle tadı unutulmuş, yemeklik yerine seyirlik hale gelmiştir. Kasaplar ve et reyonları önünden geçilmek istenmeyen yerler olmuştur. Suyunu kaynatmak, yemeklere lezzet ve tat katması için alınan kemiğin kilosu bile 150 TL ortalama olarak vatandaşın alımından çok uzak durmaktadır. Bunlar olurken ve en acı haliyle yaşanırken. Vicdanını kaybetmiş, imanını paraya ve vatandaşın cebine, Kendine emanet edilen beytülmali hortumlamaya bağlamış uyanıklara Sen ne yaptın? Ne yapıyorsun, bu ne hal denmemiş, denilmemiştir. Kimsesizlerin kimsesi, fakir fukara, garip gureba yoldaşıyız diyenlerden gık bile çıkmamıştır. Nasıl Yunusemre vakfı soyulurken, Gümrük Kapısında üzerinde kaçak altın yakalanan altın kaçakçısı 3 Milletvekili dururken, Türk Çocuklarını küvezlerde canlı canlı ölüme götüren özel hastane sahipleri dururken, Bakanlığa dezenfektan satılırken, SPK ve Borsa yolsuzlukları ortada dururken, Kızılay olayı hafızalardayken, BDDK Başkan yardımcısının düğününde bankalardan topladığı trilyonların hesabı bile sorulmadığından. Et ve Süt Kurumu skandalında da şimdilik sessiz sinema oynanmakta her şey ayan beyan belgeliyken muhatap Genel Müdüre ses çıkmamaktadır. İddialar duymazdan gelinirken, bunların arkasında kimler kimlerle beraber diye insanın aklına değişik durumlar haliyle gelmekte. Geldiğimiz günde ülkede yolundan çıkmamış, tartışılmayan, sorgulanmayan bir kurum kalmamış durumdadır. İşte en son örnek bir yanda Et ve Süt Kurumu ve başındaki becerikli Genel Müdür Paralel çalıştığı Türkiye Kırmız Et Üreticileri Merkez Birliği Başkanının Oğlu aynı zamanda iktidar partisi Gençlik kolları Genel Merkez MKYK üyesi bir delikanlı. Yani tam anlamıyla Bremen Mızıkacıları. Vatandaş et ve ürünlerini vitrinlerde görürken, Yerli üretici girdiler ve küçülmekten dolayı can çekişirken. Tarım Bakanının Avrupa da canlı hayvan rekoru bizde derken her yıl katlanan canlı hayvan ve et ürünleri ithalatı sebebiyle on milyarlarca dolar paramız yabancı üreticiye ve aradaki tosuncuklara giderken buna ses çıkarmayanları, göz yumanları Yüce Yaradan’a ve milletin takdirine bırakıyoruz… Diğer tarafta tarihimizin en büyük kul hakkı alan kurumu olan TÜİK yani bizim TÜİKYO yine rakamlarla oynadı. Emekli, asgari ücretli ve çalışanları ilgilendiren, kira ve fiyatlandırmada baz alınacak oranlar Ekim Ayında yüzde 2,55 çıkar iken Kasım ayı enflasyonu güzel bir inceleme, ölçme ve tartmayla Aralık ayında yüzde 0,87 çıkarmayı başararak üzerindeki kul hakkına milyonlar eklemeyi başardı. Tabi Allahtan korkmak yok ama üstlerinden aferini çoktan almıştır diye düşünüyoruz. Değerli Katılımcılar inanın ağlayacağımız halimize gülelim diyoruz ama gülemiyoruz. Bir taraf milletin emanetini yandaşa, candaşa peşkeş çekme derdinde bir taraf geçmişini silmiş uçuk ve aslı astarı olmayan beyanlarla tarihi ve milleti inkâr edip Emperyalist projelere, vatan hainlerine bebek, asker katillerine yol açma af çıkarma derdine düşünce, ​Pkk lı bölücüye yol açmakla görevlendirilen bir vatan evladı, şeref sahibi Türk polisinin duygularının taşmasına ve bunu aktarmasına anında onu açığa alacak kadar güçleri yetmektedir Kamuda çalışan polislere güçleri yetiyor, Atatürkçü Teğmenlere güçleri yetiyor, Kamuda çalışan vatan sevdalılarına güçleri yetiyor, Sosyal medyada paylaşım yapanlara güçleri yetiyor Ne hikmetse milyar dolarları götürenlere, iç edenlere gık dahi denilmiyorsa bu ülkede deniz bitmiş kara görünmeyi bırakın. Gemi karadan epey yol almış ve önüne gelen ahlak, etik, hak, hukuk her değeri yerle bir etmiştir. Buradan Büyük Türk Milletine sesleniyoruz. Teğmen Ebru Eroğlu ve Arkadaşları senin evladın, Polis memuru Onur Şener ve onun duygusundaki yiğitler senin evladın. Fırat yılmaz Çakıroğlu senin evladın, Doç. Dr. Sinan Ateş senin evladın. Beraberinde Üniversiteden mezun olup iş bulamayan marketlerde reyon görevlisi olan, Tezgâh ta bekleyen senin evladın. Unutma, unutturma. Seni soyan, senden çalan senden değil. Günü geldiğinde sahte siyasal milliyetçileri, din tacirlerini, hazine yağmacılarını ve Yediğin ayazı unutma. O gün mutlaka gelecektir. Ey Büyük Türk Milleti bu günleri bize Ulu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk hediye etti. Kimsesizlerin kimsesi olarak kurduğu Cumhuriyeti bize emanet etti. Atamızın ve Şehitlerimizin Emanetine sahip çık. Yarınlar senin elbet senin ilelebet senin diyoruz. Bu topraklarda son sözü daima Türkler söyler diyoruz. Hasan Tahsinler, Kaymakam Kemal Beyler, Talat Paşalar bu topraklardan eksik olmaz diyoruz Selam olsun Ebru Teğmene, Selam olsun Polis Onur Şener e minnet olsun Fırat ÇAKIROĞLUNA, Minnet olsun Sinan ATEŞE, Minnet Olsun Fethi SEKİNE, Minnet Olsun Ömer HALİSDEMİR’e. Yaşayanların varlıkları daim Şehit olanların makamları kutsi olsun. Rabbim bu milletin hakkını yiyenlerin yediklerini boğazında bıraksın. Katılım ve Katkınız ile sesimize ses olmanıza teşekkür ediyoruz."

AKİB, Latin Amerika, ABD ve Asya Üçgeninde Etkinliğini Artırıyor Haber

AKİB, Latin Amerika, ABD ve Asya Üçgeninde Etkinliğini Artırıyor

Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB), kasım ayında ihracatını yüzde 2 artırarak 1,55 milyar dolar değere taşırken hazır giyim, yaş meyve sebze, hayvansal gıda ve mobilya sektörleri çift haneli yükselişleriyle öne çıktı. En yüksek değerlere Irak, Rusya ve ABD pazarlarında ulaşan AKİB, ihracat hacminde en güçlü performansı Irak, Suriye, Belçika, Rusya ve Libya’da ortaya koydu. AKİB, Latin Amerika, ABD ve Asya üçgeninde etkinliğini artırıyor AKİB Koordinatör Başkanı Veysel Memiş, kasım ayında ülke geneli ihracata yüzde 7,9 oranında destek verdiklerini, ABD, Japonya ve Venezuela’daki fuar ve sektörel ticaret heyeti etkinlikleriyle uzak pazarlarda daha görünür, daha etkili ve daha rekabetçi bir konum elde etme hamlelerini hızlandırdıklarını söyledi. Türk firmaları özel markalı ürünlerde küresel vitrine çıktı AKİB Koordinatör Başkanı Veysel Memiş, ABD’nin Chicago şehrinde 16-18 Kasım tarihlerinde düzenlenen PLMA 2025 Private Label Show Fuarı’nda stant açarak Türkiye milli katılım organizasyonunu başarıyla gerçekleştirdiklerini belirtti. Veysel Memiş, “Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’mizin (AKMİB) koordinesinde PLMA 2025 Fuarı’nda temizlik, kişisel bakım, ambalaj ve ev kimyasalları alanlarında faaliyet gösteren firmaların ürün ve çözümleri tanıtıldı. Milli katılım, özel markalı ürünlerde Türkiye’nin kalite, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı üretim gücünü ABD pazarında çok daha görünür kıldı. Akdeniz ihracatçıları olarak firmalarımızın küresel perakende zincirleriyle temasını güçlendirerek uzak pazarlarda kalıcı bir yer edinmesine katkı sağlayacak son derece stratejik bir adım attık.” dedi. Gıda ihracatında Japonya ile bağlantılar güçleniyor Başkan Veysel Memiş, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamullerine yönelik Japonya-Tokyo Sektörel Ticaret Heyeti’nin ise lojistik incelemeler ve yoğun katılımlı B2B görüşmelerle Türk ihracatçıları için güçlü iş birliği fırsatları oluşturduğunu kaydetti. Türkiye kafilesinde 26 ihracatçı firmadan 38 temsilcinin yer aldığını ifade eden Başkan Veysel Memiş, “Tokyo’daki temaslarımız, Akdenizli ihracatçılarımızın yalnızca Japonya pazarına erişimin yanında Asya’nın tamamında daha güçlü bir ticari konumlanmayı hedefleyen uzun vadeli vizyonumuzun önemli bir halkasını oluşturdu. Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’mizin (AHBİB) öncülük ettiği bu stratejik program, hububat ve bakliyat sektörümüzün yüksek standartlı pazarlarda katma değerli bir oyuncu olarak konumlanmasına yönelik dönüşüm hamlemizi güçlendirdi.” diye konuştu. Türkiye-Venezuela ticareti stratejik geleceğe yelken açtı Ticaret Bakanlığı himayesinde 13-15 Kasım tarihleri arasında 3’üncüsünü organize ettikleri Venezuela Türk İhraç Ürünleri Fuarı’nın da iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin derinleştirdiğini belirten Başkan Veysel Memiş, Türk markalarının Latin Amerika pazarındaki bölgesel etkisini ve sürdürülebilir büyüme vizyonunu somut bir şekilde ortaya koyduklarını belirtti. Veysel Memiş, başkent Karakas’ta düzenlenen fuara 26 kurum ve firmanın katıldığını, madeni yağ ve türevleri, mobilya, taşımacılık, temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, tarım depolama aletleri, kozmetik ürünleri, kimyevi maddeler, ulaşım başta olmak üzere tüm sektörlerin ürün ve hizmetlerini tanıttıklarını ifade etti. Venezuela’nın makine, otomotiv yan sanayi, beyaz eşya, elektrik-elektronik, hijyen ve tekstil gibi sanayi ürünlerinde yüksek talebi olduğunu ve Türkiye’nin mevcut payının hâlâ sınırlı kaldığını söyleyen Veysel Memiş, bu boşluğun doğru stratejiyle hızla büyüyebilecek bir ihracat potansiyeli yarattığını ifade etti. Tarım ve gıda alanında ise Venezuela’nın 2024’te yalnızca ilk 15 ürün grubunda 820 milyon doları aşan ithalat yaptığını, Türkiye’nin pazar payının çoğu kalemde sınırlı kaldığını kaydeden Veysel Memiş, özellikle bisküvi-gofret ve çikolata gibi ürünlerde Türkiye’nin hızlı bir yükseliş sergileyerek Venezuela’nın en büyük üçüncü ve ikinci tedarikçisi konumuna ulaştığını dile getirdi. “8 sektörün 5’inde artış, Orta Doğu ve yakın coğrafyada güçlü bir konumlanma yakaladık” AKİB’in kasım ayı ihracatını sektörlere ve ülkelere göre değerlendiren Başkan Veysel Memiş, şöyle konuştu: “Yılın 11’inci ayında en çok demir-çelik, kimya ve yaş meyve sebzede ihracat yaptık. Demir çelikte 371,4 milyon dolar, kimyada 341,5 milyon dolar, yaş meyve sebzede 332,8 milyon dolar değere ulaştık. Bu sektörleri 172,1 milyon dolar değer ile hububat bakliyat, 114 milyon dolar değer ile mobilya, 76,7 milyon dolar değer ile tekstil, 46,3 milyon dolar değer ile hazır giyim ve 39,3 milyon dolar değer ile hayvansal gıda sektörleri takip etti. Kasım ayında ülke bazlı ihracat performansımız, AKİB’in özellikle Orta Doğu ve yakın coğrafyada güçlü bir konumlanma yakaladığını gösterdi. 229 milyon dolar değer ile Irak, 145,2 milyon dolar değer ile Rusya ve 68,3 milyon dolar değer ile ABD, en fazla ihracat yaptığımız ülkeler oldu. Söz konusu dönemde ihracat hacminde en güçlü artışları Irak, Suriye, Belçika, Rusya ve Libya’da yakaladık. Yüzde 75 artış sağladığımız Irak’ı, yüzde 45 artış ve 51,9 milyon dolar değer ile Suriye, yüzde 32 artış ve 18,2 milyon dolar değer ile Belçika, yüzde 26 artışla Rusya, yüzde 24 artış ve 28,9 milyon dolar değer ile Libya takip etti.” Başkan Veysel Memiş, AKİB’in 2025 yılı Ocak-Kasım ayları arasındaki ihracatının 15 milyar 86 milyon dolar değere eriştiğini, kasım ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracat tutarının ise 16 milyar 590 milyon dolar düzeyine ulaştığını sözlerine ekledi.

EİB Eskinazi: ''Birçok Sektörümüz İhracatını Korumakta Zorlanıyor'' Haber

EİB Eskinazi: ''Birçok Sektörümüz İhracatını Korumakta Zorlanıyor''

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Kasım ayında 1 milyar 533 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. EİB’nin 2025 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracatı 16 milyar 859 milyon dolar, son 1 yıllık dönemdeki ihracatı 18 milyar 401 milyon dolar oldu. Sanayi ihracatı Kasım ayında 751 milyon dolar, tarım ihracatı ise 667 milyon dolar olarak gerçekleşti. 187 milyon dolarlık ihracata imza atan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği zirvedeki yerini korudu. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Kasım ayında yüzde 33 artışla ihracatını 110 milyon dolara çıkardı ve EİB bünyesinde ihracat artış rekortmeni oldu. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği yüzde 6 artışla 164 milyon dolarlık döviz getirdi. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 121 milyon dolarlık, Ege Maden İhracatçıları Birliği yüzde 8 artışla 114 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 106 milyon dolarlık ihracatı kayda aldı. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, Kasım ayını 88 milyon dolarlık ihracatla, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, 69 milyon dolarlık ihracatla geride bıraktı. Ege Tütün İhracatçıları Birliği, Kasım ayında 69 milyon dolar, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 39 milyon dolar ihracat yaptı. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, 21 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise ihracatını 7 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırdı. Ege Bölgesi’nin ihracatı 2 milyar 553 milyon dolar Ege Bölgesi, Kasım ayında 2 milyar 553 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İzmir’de yerleşik iki serbest bölge İzmir’in ihracatına 281 milyon dolarlık katkı sağladı. Kasım ayında İzmir, 1 milyar 357 milyon dolarlık ihracatla Ege Bölgesi ihracatının yüzde 53’ünü tek başına gerçekleştirdi. Manisa 392 milyon dolarlık ihracatla İzmir’i takibini sürdürdü. Denizli, 372 milyon dolarlık ihracat yaparken, Muğla 115 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Balıkesir 117 milyon dolarlık ihracatı Türkiye’ye kazandırırken, Aydın ise 100 milyon dolarlık ihracatla Kasım ayını geride bıraktı. Afyonkarahisar’ın ihracatı 34 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kütahya 33 milyon dolar, Uşak 29 milyon dolarlık ihracat yaptı. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Kasım ayı rakamları, Ege ihracatçısının tüm çabasına rağmen koşulların giderek ağırlaştığını gösteriyor; talebin zayıf seyrettiği, finansmana erişimin zorlaştığı, maliyet baskılarının ise tarihi seviyelere çıktığı bir dönemde ihracatımızın gerilemesi artık rekabet gücümüzün ciddi biçimde aşındığını ortaya koyuyor. Sanayi ve tarım sektörlerimizde gerileme hâkim, üç birliğimiz dışında artış sağlayamadık. Birçok sektörümüz ihracatını korumakta zorlanıyor. Bu tablo, Ege’nin güçlü üretim kapasitesine rağmen mevcut ekonomik koşulların sürdürülemez bir noktaya geldiğini ve gerekli politika destekleri sağlanmadıkça 2026’ya daha zorlu bir başlangıç riskiyle karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor.” dedi.

Sağlık Hizmetleri Sektörünün Sorunları ETO'da Görüşüldü Haber

Sağlık Hizmetleri Sektörünün Sorunları ETO'da Görüşüldü

ETO’nun sağlık hizmetleri alanında faaliyet gösteren üyeleri, Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarının güncellenmemesi nedeniyle hem firmaların hem de vatandaşların zor durumda kaldığını belirterek, üniversite hastanelerinden alacaklarını tahsil etmekte güçlük çektiklerini kaydetti. Eskişehir Ticaret Odası'nın (ETO) Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi sektörel sorunlarını değerlendirmek üzere bir araya geldi. Eskişehir Ticaret Odası Yunus Emre Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıda sektörde faaliyet gösteren özel hastanelerin, kliniklerin, ortopedi ve medikal merkezlerinin temsilcileri yer aldı. Sağlık Hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren ETO üyeleri toplantıda, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarının güncellenmemesinin sebep olduğu mağduriyete dikkat çekti. Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarının uzun zamandır güncellenmemesinin, sağlık sektöründe faaliyet gösteren tüm kurum ve kuruluşları zor duruma düşürdüğünü belirten ETO üyeleri, belirlenen sağlık hizmetleri ödemelerinin ekonomik gerçeklerin çok gerisinde kaldığını kaydetti. Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarının güncellenmemesinin sağlık hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren tüm firmalara ciddi bir yük oluşturduğunu belirten ETO üyeleri; döviz kuru, enerji maliyetleri, tıbbi sarf ve cihaz fiyatlarının katlanarak yükseldiğinin altını çizdi. Sağlık sektöründeki firmalar ayakta kalmakta zorlanıyor Mevcut Sağlık Uygulama Tebliği’nde uygulanan fiyatlarla sağlık hizmetleri alanında faaliyet gösteren firmaların ayakta kalmasının çok zor olduğunu belirten ETO üyeleri, sistemde güncelleme olmaması halinde hem firmaların kapanma noktasına geleceğini hem de vatandaşların sağlık hizmeti almakta zorlanacağını dile getirdi. Mevcut Sağlık Uygulama Tebliği’nin revize edilmemesi halinde sağlık sektöründe faaliyet gösteren firmaların kapanma, vatandaşların ise hizmet alamama tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten ETO üyeleri, SUT fiyatlarının güncel ekonomik göstergeler doğrultusunda acilen düzenlenmesini gerektiğinin altını çizdi. Üniversite hastanelerinden alacaklarımızı tahsil edemiyoruz ETO üyeleri, SUT fiyatları için maliyet analizlerine uygun şekilde periyodik olarak güncelleme mekanizması oluşturulması gerektiğini; engelli bireylerin, kronik hastaların ve özel ihtiyaç sahibi vatandaşların mağduriyet yaşamaması için ivedilikle adım atılmasını talep ettiklerini kaydetti. Toplantıda ayrıca sağlık sektöründe faaliyet gösteren firmaların YÖK’e bağlı özel hastanelerden alacaklarını tahsil etmekte zorlandığı ve alacaklarını alamayan firmaların finansal olarak sorun yaşadığı vurgulandı. ETO sorunların çözümü için girişimcilerde bulunacak Toplantıda sağlık sektöründe faaliyet gösteren üyelerin taleplerini dinleyen Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, kamu alacaklarının ödenmemesi noktasında Eskişehir Ticaret Odası’nın girişimde bulunduğunu ve üyelerin yaşadıkları mağduriyetin giderildiğini, artık ödemelerin düzenli olarak yapıldığını belirterek, sağlık sektörünün talepleriyle ilgili kurumlarla ve kuruluşlarla irtibata geçerek, sorunların takipçisi olacaklarını kaydetti.

Enflasyon Verisi Vatandaşın Cebindeki Gerçekle Uyuşmuyor! Haber

Enflasyon Verisi Vatandaşın Cebindeki Gerçekle Uyuşmuyor!

CHP Parti Meclisi Üyesi Mehmet Necati Yağcı, Kasım ayında %0.87 olarak açıklanan enflasyonun beklentilerin altında kaldığını, ancak vatandaşın bu düşüşü hissetmediğini belirterek, “Enflasyon verisi vatandaşın cebindeki gerçekle uyuşmuyor, vatandaşın cebi yalan söylemez” dedi. CHP Parti Meclisi Üyesi Mehmet Necati Yağcı, Kasım ayı enflasyonuna ilişkin yaptığı değerlendirmede enflasyon rakamlarının çarşı-pazarda hissedilen enflasyonla uyuşmadığına işaret etti. Yağcı, Kasım ayı enflasyonunun aylık %0,87 olarak açıklandığını hatırlatarak şunları kaydetti: “Anlaşılıyor ki Kasım ayında nasıl olmuşsa olmuş, ne zirai don ne de kuraklık kalmış; tam tersine gıda fiyatları ucuzlamış.” GIDA DIŞI ENFLASYON 1.39 Aynı dönemde İTO’nun ölçümünün %1,19, ENAG’ın ise %2,13 seviyesinde verildiğine işaret eden Yağcı, şu ifadeleri kullandı: “Verilerin ayrıntısına baktığımızda, bu düşük enflasyonun en temel nedeninin gıda kalemi olduğu görülüyor. TÜİK’e göre gıda ürünlerinde ciddi fiyat düşüşleri var. Bugüne kadar dezenflasyon sürecindeki yavaşlamayı sürekli olarak ‘yüksek gıda enflasyonuna’, onu da ‘zirai don ve kuraklığa’ bağlayan Sayın Mehmet Şimşek, bu kez meseleyi ‘Kasım ayında uzun dönem ortalamasının oldukça üzerinde seyreden gıda enflasyonunun normalleşmesi’ diyerek tevil etmiş! Kasım’da ne oldu da fiyatlar düştü?” TÜİK’e göre gıda fiyatlarının %0,69 düştüğüne işaret eden CHP PM Üyesi Yağcı, gıda dışı enflasyonun %1,39 olduğunu da vurguladı.

Sanayi Çöküyor, Ekonomik Düzen Çin'e Teslim! Haber

Sanayi Çöküyor, Ekonomik Düzen Çin'e Teslim!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, Türkiye’de hızla büyüyen e-ticaret sektörünün Çinli şirketlerin kontrolüne geçtiğini belirterek hükümetin bu alandaki düzenlemeleri yabancı devlerin lehine değiştirdiğini söyledi. Karabat, “Sanayimiz çöküyor, ekonomi Çin’e teslim ediliyor” diyerek sert uyarılarda bulundu. E-TİCARETTE ÇİN HAKİMİYETİ Karabat’ın paylaştığı verilere göre Türkiye’de e-ticaret hacmi 2024’te %61,7 artışla 3 trilyon TL’nin üzerine çıktı; 2025’te bu rakamın 5 trilyon TL’ye ulaşması bekleniyor. E-ticaretin genel ticaret içindeki payı %20’ye yaklaşırken, bu alanda Çinli şirketlerin etkisi belirgin biçimde büyüyor. Alibaba’nın sahibi olduğu Trendyol’un sektördeki işlemlerin yaklaşık dörtte birini tek başına gerçekleştirdiğini hatırlatan Karabat, “Türkiye’de artık meydanlarda değil, elektronik pazaryerlerinde rekabet yaşanıyor. O pazaryerlerinin de hâkimiyeti Çinli şirketlerde” dedi. LİSANS ÜCRETLERİ ŞEFFAF DEĞİL, DENETİM ZAYIF E-ticaret sektöründe tekelleşmenin önüne geçmek amacıyla çıkarılan yasaya rağmen, yapılan düzenlemelerin Trendyol lehine sürekli değiştirildiğini belirten Karabat, ihracat ve yatırım tutarlarının işlem hacminden düşürülerek lisans ücretlerinin azaltıldığını ifade etti. Mart ayında ödenen ilk lisans bedellerinin kamuoyuyla paylaşılmadığını söyleyen Karabat, “Hesaplamalar şirket beyanlarına göre yapılıyor. Kamu denetimi yok, şeffaflık yok. Kamu çıkarı korunuyor mu bilinmiyor” ifadelerini kullandı. REKLAM VE İNDİRİM OYUNLARI REKABETİ BOZUYOR Karabat, büyük ölçekli şirketlerin aşırı reklam ve zararına indirimlerle küçük satıcıları ezmelerini önlemek için getirilen sınırlamaların sponsorlu reklamlar üzerinden delindiğini ve indirim limitlerinin yeterince denetlenmediğini söyledi. “Rekabeti korumak için çıkarılan düzenlemeler kâğıt üzerinde kaldı. Hakim oyuncular limitleri dolanıyor, küçük işletmeler ise piyasadan siliniyor” dedi. TEMU UYARISI: ‘YÜZ MİLYONLARCA DOLAR DIŞARI AKIYOR’ Çinli TEMU platformunun piyasaya verdiği zarara da dikkat çeken Karabat, bu platform üzerinden satılan ucuz, kalitesiz ve sağlıksız ürünlerin Türkiye’deki yoksullaşmayı derinleştirdiğini söyledi. “Halkı yoksulluğa mahkûm eden iktidar, TEMU ürünlerinin ülkeye girişine göz yumuyor. Yüz milyonlarca dolar bu platforma gidiyor” ifadeleriyle sert eleştiriler yöneltti. ‘ÇİN, TÜRK EKONOMİSİNİ ELE GEÇİRİYOR’ Karabat, Türkiye’nin geçtiğimiz yıl Çin’e 42 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğini hatırlatarak özellikle tekstil ve hazır giyim gibi kritik sanayi kollarının hızla küçüldüğüne dikkat çekti. “Üretmiyoruz, hazırını Çin’den alıyoruz. Çin, Türkiye’de tedarik zincirlerini, e-ticaret piyasasını ele geçiriyor. Ne fabrika açıyorlar ne de teknolojik bilgi getiriyorlar. Böyle devam ederse Türkiye’nin GSYH’sinin en az %20’si Çin kontrolü altına girecek” dedi. ‘ERDOĞAN VE ŞİMŞEK İTHALAT ARTIŞINDAN RAHATSIZ DEĞİL’ Hükümetin Çin’den yapılan ithalatın ekonomiye verdiği zararla ilgilenmediğini belirten Karabat, “Erdoğan’ın veya Mehmet Şimşek’in Çin’den ithalat konusunda bir kez bile rahatsızlık duyduğunu gördünüz mü? Yapılan düzenlemeler Çinli firmalara çıkar sağlıyor, yerli firmalarımız oyundan düşüyor” dedi. ‘ASIL BEKA MESELESİ EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIN YOK OLUŞUDUR’ Türkiye’nin iktisadi ve diplomatik bağımsızlığının tehlikede olduğunu vurgulayan Karabat, açıklamasını şöyle tamamladı: “AKP, kendi ikbali için Türkiye’nin ekonomik potansiyelini ABD’ye, Çin’e, Rusya’ya pazarlık konusu yapıyor. Asıl beka meselesi budur. Devletin görevi, hem müşterileri hem de satıcıları Çinli pazaryerlerinin insafına terk etmemektir. Şeffaf denetim, güçlü kurallar ve dengeli bir rekabet ortamı sağlanmazsa Türk sanayisi geri dönülemez bir yok oluş sürecine girecek.”

Bitkisel Üretim Olağanüstü İklim Koşulları Nedeniyle Yüzde 12,7 Daraldı! Haber

Bitkisel Üretim Olağanüstü İklim Koşulları Nedeniyle Yüzde 12,7 Daraldı!

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yılın üçüncü çeyreğine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini değerlendirdi. Üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisinin yüzde 3,7 büyüdüğüne işaret eden Yumaklı, tarım sektörünün ise hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık faaliyetlerinde gözlemlenen artışa karşın sektörde baskın paya sahip olan bitkisel üretimde yaşanan olağanüstü iklim koşulları nedeniyle dönemsel olarak yüzde 12,7 daraldığını aktardı. Bakan Yumaklı, yılın ilk yarısında üst üste yaşanan zirai don olaylarının sert kabuklu meyvelerde, geniş alanları etkileyen kuraklığın da tahıl ve diğer tarla ürünleri rekoltesinde yol açtığı kayıpların, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla belirginleştiğini belirtti. Bu gelişmenin, sektörün yapısal kapasitesine ilişkin değil, mevsimsel ve iklimsel olağanüstü koşullara bağlı olduğuna dikkati çeken Yumaklı, "Bu durum, olumsuz iklimsel koşulların daha önce bitkisel üretim ikinci tahmin verilerinde gözlemlenen etkisinin GSYH istatistiklerine de yansıması olarak değerlendirilmektedir." ifadesini kullandı. Yumaklı, Türkiye'de gıda arz güvenliği açısından herhangi bir risk ya da tehlikenin söz konusu olmadığına işaret ederek, "Türkiye tarım sektörü, güçlü üretim altyapısı, geniş ürün deseni ve sağlam tedarik zinciri sayesinde, söz konusu dönemsel kayıpları hızla telafi edebilecek güçtedir." değerlendirmesinde bulundu. "KARŞILAŞILAN MEVSİMSEL ETKİLER GEÇİCİDİR" Bakanlık olarak tarım ve gıda piyasalarını yakından ve sürekli takip edip, gerekli durumlarda her türlü tedbiri proaktif şekilde uyguladıklarını belirten Bakan Yumaklı, şunları kaydetti: "Ayrıca zirai dondan kaynaklı zararların tespiti hızla tamamlanmış olup üreticilerimize toplamda 46,1 milyar lira ödeme yapılmıştır. Tarımsal sulama yatırımları, modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması ve su verimliliği politikalarımız hız kesmeden sürmektedir. Diğer yandan, yerli tohumla birlikte sertifikalı tohum-fide-fidan kullanımının artırılması, hastalık ve zararlılara karşı erken uyarı ve müdahale sistemlerimiz, üretim kayıplarını azaltmaya dönük olarak aktif biçimde işletilmektedir. Üreticiyi merkeze alan destek politikalarımız kararlılıkla sürdürülecek, küresel piyasalardaki dalgalanmalara rağmen vatandaşlarımızın kaliteli, güvenilir ve yeterli gıdaya erişimi her koşulda teminat altına alınacaktır. Türkiye tarımı güçlüdür. Bugün karşılaşılan mevsimsel etkiler geçicidir, tarımsal üretimi artırma ve altyapımızı güçlendirmeye yönelik azim ve kararlılığımız kalıcıdır."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.