SON DAKİKA
Hava Durumu

#Eğitim

Porsuk Haber Ajansı - Eğitim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ETO'dan Gayrimenkul Sektöründeki Üyelerine Eğitim Haber

ETO'dan Gayrimenkul Sektöründeki Üyelerine Eğitim

Eskişehir Ticaret Odası’nın gayrimenkul sektöründeki üyeleri için “Markanı Yarat Farkını Yarat” konulu eğitim düzenlendi. Eskişehir Ticaret Odası, üyelerinin sektörel gelişimlerine katkı sağladığı faaliyetlerine hızla devam ediyor. ETO’nun gayrimenkul sektöründeki üyeleri için “Markanı Yarat Farkını Yarat” konulu eğitim düzenlendi. ETO Akademi ve Endeksa Masters iş birliğinde düzenlenen eğitim, 15 Ekim Çarşamba günü, Mustafa Çekiç Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. Markalaşma gayrimenkul sektöründe de ön plana çıkarıyor Üyeler tarafından yoğun ilgi gören eğitimin açılışında konuşan ETO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kahya, gayrimenkul sektörünün sürekli geliştiğini ve bu gelişime uyum sağlayan firmaların başarıya ulaştığını belirterek, markalaşmanın her sektörde olduğu gibi gayrimenkul alanında da çok önemli olduğunu dile getirdi. ETO olarak gayrimenkul sektöründe yaşanan sorunları yakından takip ettiklerini ve çözüme kavuşturmak için çalıştıklarını dile getiren Kahya, gerçekleştirilecek olan eğitimin gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren firmaların geleceğine katkı sağlayacağına dikkat çekti. Marka olmanın stratejileri eğitimde detaylı olarak paylaşıldı Eğitmen ve Koç Gökçe Ilgaz tarafından verilen eğitimde; markalaşma stratejileri, etkili pazarlama yöntemleri, marka oluşturma sürecinde atılması gereken adımlar, fark yaratan bir danışman olmanın yolları ve markalaşmanın önemi anlatıldı. Ücretsiz olarak verilen eğitim sonrasında ETO üyelerinin markalaşmaya yönelik soruları da Eğitmen Ilgaz tarafından cevaplandırıldı.

Zorunlu Eğitim Süresi Kimleri Rahatsız Ediyor? Haber

Zorunlu Eğitim Süresi Kimleri Rahatsız Ediyor?

Eğitim - Sen Eskişehir Şubesi tarafından ortaöğretimde eğitim süresinin kısaltılacağı yönünde ki tartışmalarla ilgili olarak bir açıklama yapıldı. Eğitim - Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Son bir yıldır çeşitli çevrelerce söylenen ve milli eğitim bakanının da bazı platformlarda dile getirdiği zorunlu eğitimin kısaltılması ile ilgili kafalarda kurgulanan sistemlerin son şekillerinin deklere edilmeye başlandığını görüyoruz. En son sayın bakan belirli bir model yok dese de lise eğitimi üzerinde 2+2 şeklinde bir düzenlemenin cumhurbaşkanlığına sunulduğu ve kabinede görüşüleceği ile ilgili basında çokça haber yapılıyor. Buradan merak ediyoruz zorunlu eğitim süresi kimleri rahatsız etmiştir? Sürenin uzun olduğu ve kısaltılması gerektiği hangi bilimsel gerçekliklere dayandırılmaktadır? Yoksa STK olarak adlandırılan vakıf, dernek ve bazı dini çevreler ile patronlar kulübü olarak görülen oluşumların istek ve taleplerine göre mi şekillendirilmeye çalışılmaktadır? Unutulmamalıdır ki uluslararası sözleşmelerle de belirlenen duruma göre 0 -18 yaş aralığında bulunan tüm bireyler çocuk sayılmaktadır. Bu nedenle yapılacak düzenleme ve atılacak adımlar çocuğun üstün yararına, eğitim hakkına ve pedagojik gelişimlerine göre atılmalıdır. Çocukların erken meslek edinmeleri kılıfıyla çocuk işçiliğinin ve emek sömürücülüğünün önünün açıldığı aşikârdır. Bir başka boyut OECD ülkeleri arasında en düşük zorunlu eğitim süresi 11 yıl ve ortalama eğitim süresi 14 yıl arasındadır. Yolu bir şekilde bu ülkelerle kesişebilecek gençlerimizin denklik ve eğitim süreleri ile ilgili yaşayabilecekleri sorun ve keşmekeşe yol açabilecek düzenlemeler onların geleceğini karartmamalıdır. Eğitim Sen olarak uyarıyoruz çocukların geleceklerini ilgilendiren düzenlemeler, pedagojik gelişimleri, eğitim hakkı, bilimsel temeller gözetilerek; eğitim bilimi bileşenleri, üniversiteler, çocukların eğitim hakkını savunan eğitim sendikaların görüşleri de alınarak yapılmak zorundadır. Son yayınlanan raporlara göre eğitim dışına çıkan çocuk sayısının gün geçtikçe arttığı ve 640.000 civarındaki çocuğun eğitim hayatından koptuğu görülmektedir. Okul dışında ucuz iş gücü olarak çalıştırıldıları gerçeği ortadayken, yapılması gereken çocukların derin yoksulluklar sonucu eğitim hayatından kopmalarına neden olan durumlara karşı önlem almaktır Eğitime yön verenler unutmamalıdır ki kendi çocuklarını özel okullara gönderip, emekçi halk çocukları ile ilgili düzenlemeler düşünürken, kamusal, bilimsel, laik ve pedagojik gerçeklikleri göz önünde bulundurarak adım atmak zorundadırlar."

Odunpazarı Belediyesi'nden Eğitime Büyük Destek Haber

Odunpazarı Belediyesi'nden Eğitime Büyük Destek

Odunpazarı Belediyesi, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek ve ailelerin ekonomik yükünü hafifletmek amacıyla önemli bir projeye imza attı. Emek Mahallesi’nde bulunan Emek Gençlik Merkezi, yüzlerce öğrenciyi ücretsiz atölyelerde buluşturuyor. Eğitim maliyetlerinin her geçen gün arttığı, özel ders ve dershane ücretlerinin birçok aile için erişilmez hale geldiği bu dönemde, belediyenin sunduğu ücretsiz atölyeler hem öğrenciler hem de veliler için büyük bir nefes oldu. Her yaş ve seviyeye uygun şekilde planlanan atölyeler, öğrencilerin okul başarısını desteklerken, sınav hazırlık süreçlerinde de onlara önemli avantajlar sağlıyor. Emek Gençlik Merkezi’nde 8. sınıf öğrencileri için Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler derslerinde LGS hazırlık atölyeleri düzenleniyor. 6. ve 7. sınıflar da Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler branşlarında eğitim alırken, 2, 3, 4 ve 5. sınıf öğrencileri için Türkçe, Matematik ve Akıl ve Zekâ Oyunları atölyeleri gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 650 öğrenci, bu merkezdeki ücretsiz eğitim imkânlarından faydalanıyor. Ayrıca, İstiklal Mahallesi’ndeki Ceren Özdemir Adalar Gençlik Merkezi'nde de 8. sınıflara yönelik LGS atölyesi bulunuyor ve buradan da 60 öğrenci yararlanıyor. Odunpazarı Belediyesi, öğrencilerin sınavlara daha iyi hazırlanabilmesi için atölye çalışmalarını uygulamalı olarak da destekliyor. Bu kapsamda, Emek Gençlik Merkezi’nde ve Ceren Özdemir Gençlik Merkezi’nde LGS’ye hazırlanan öğrenciler için hafta sonu LGS Hazırlık Sınavı gerçekleştirildi. Gerçek sınav koşullarına uygun şekilde düzenlenen bu deneme sınavı, öğrencilerin bilgi düzeylerini ölçmelerine ve eksiklerini görmelerine olanak sağladı. Bu kurslar ve uygulamalı sınavlar, öğrencilerin akademik başarılarını artırırken, ailelerin dershane ve özel ders giderlerini ortadan kaldırarak ekonomik anlamda da büyük destek sunuyor. Odunpazarı Belediyesi, eğitime olan desteğiyle yalnızca gençlerin geleceğine yatırım yapmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın da en güçlü örneklerinden birini sergiliyor. Belediye, gençlerin hayallerine ortak olmaya ve onların yarınlarını inşa etmeye kararlılıkla devam ediyor.

Her Fabrika Bir Okul Haber

Her Fabrika Bir Okul

Eskişehir Sanayi Odası (ESO) ile Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında, mesleki ve teknik eğitimi güçlendirmek amacıyla önemli bir iş birliği protokolü imzalandı. “Her fabrika bir okul” vizyonu ile hayata geçirilen “Geleceğin Ustaları OMEM’de” projesi, gençlerin eğitimden istihdama uzanan yolculuğuna güçlü katkılar sunmayı hedefliyor. İmza törenine Eskişehir Valisi Sayın Hüseyin Aksoy, Milli Eğitim Kültür Gençlik Spor Komisyonu Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Ayşen Gürcan, Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, Eskişehir Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın katılarak açılış konuşmaları gerçekleştirdi. Törene ayrıca çok sayıda sanayici, kurum müdürleri ve basın mensupları katıldı. Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, törende yaptığı konuşmada, mesleki eğitimin ülke kalkınmasının temel taşlarından biri olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençlerimizi becerilerle donatmak ve onları iş hayatına en güçlü şekilde hazırlamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu protokol ile öğrencilerimizin fabrikalarımızda gerçek üretim ortamında eğitim görmelerini, ihtiyaç sahibi gençlerimizin burslarla desteklenmesini ve mezuniyet sonrasında doğrudan istihdama adım atmalarını hedefliyoruz.” İşimiz Üretim, Gücümüz Eğitim Kesikbaş, projenin sadece teknik eğitimle sınırlı kalmayacağını da vurguladı: “Gerçek üretim teknolojileriyle donatılmış fabrikalarımız, bu iş birliğiyle adeta bir okul haline gelecek. Aynı zamanda fuarlar, kariyer günleri, yarışmalar ve çalıştaylarla gençlerimizin sosyal, kültürel ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlayacağız. Böylece hem öğrencilerimizin yetkinlikleri artacak hem de sanayimizin rekabet gücü yükselecek.” Çağın hızla değişen teknolojilerinin yeni beceriler talep ettiğini belirten ESO Başkanı, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu yetkinliklerle eğitimin sunduğu imkanları buluşturmanın artık bir zorunluluk olduğunun altını çizdi: “Bugün imzaladığımız protokol, sadece bir eğitim iş birliği değil; aynı zamanda sanayiyle eğitimin el ele vererek geleceği yeniden şekillendirme iradesidir. Her fabrika bir okul; işimiz üretim, gücümüz eğitimdir. Daha yenilikçi, daha üretken ve daha güçlü bir Eskişehir için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.” Var gücümüzle çalışıyoruz Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, törende yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Türkiye’nin en önemli konularından biri olan mesleki eğitim alanında çok değerli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Henüz arzu ettiğimiz noktada değiliz ama tüm paydaşlarımızla birlikte var gücümüzle çalışıyoruz. Bu kapsamda imzalanan protokolün en önemli özelliği; 4 gün uygulamalı, 1 gün teorik eğitim verilmesidir. Bu yönüyle çok kıymetli bir sistem. Daha nitelikli bireyler yetişecektir. Bu protokollerin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim.” İl Milli Eğitim Müdürü Aydın: “Öğrencilerimizin Gelişimine Katkı” İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın ise projenin önemine değinerek; “Geçen sene de ESO ile benzer bir protokol imzalamıştık. Bugün attığımız imza, öğrencilerimizin mesleki gelişimlerine büyük katkı sağlayacak. Mesleki eğitim merkezlerimizin gelişimi açısından çok değerli bir adım. Destek veren tüm kurumlara teşekkür ediyorum.” diye konuştu. Nitelik Ön Planda Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu yaptığı konuşmada; “Bugün burada bulunmak benim için onur verici. Günümüzde niteliğin ön planda olduğu bir dönemdeyiz. Bu proje sayesinde ortaya çıkacak uzmanlık alanlarının sanayimiz için büyük bir destek olacağına inanıyorum.” dedi. Milli Eğitim Kültür Gençlik Spor Komisyonu Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Ayşen Gürcan ise iş birliğinin Türkiye’ye örnek olacağını ifade etti. Gürcan, ““Yıllardır mesleki tecrübe kazandırmak için meslek liseleri açıyoruz, atölyeler kuruyoruz ama sanayici ile iş birliği yapılmadığında bu çalışmalar eksik kalıyordu. Bugün görüyoruz ki otomasyonun arttığı bir dönemde nitelikli insan gücüne daha çok ihtiyaç var. Bu iş birliği başka şehirlerimize de model olacaktır.” dedi.

Gürol Yer'den Gençlere Mesaj; "Umudunuzu Kaybetmeyin!" Haber

Gürol Yer'den Gençlere Mesaj; "Umudunuzu Kaybetmeyin!"

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer haftalık basın toplantısında 2025-2026 eğitim-öğretim yılını ve gençlerin yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. İlçe binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer şu ifadeleri kullandı; “Konumuz, 8 Eylül tarihinde başlayan ilk ve ortaöğretim ile önümüzdeki hafta başlayacak Yükseköğretim 2025-26 eğitim dönemine yönelik düşüncelerimiz ve yine geçtiğimiz hafta İzmir Balçova’da 16 yaşında bir çocuğun 2 polisimizi şehit ettiği vahim olay üzerinden sosyolojik bir vaka ve Milli Güvenlik meselesi haline gelen, erken yaşta çocukların suça bulaşması ve sürüklenmesi üzerine yaptığımız inceleme ve düşünceleri vasıtanızla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Ülkeyi 3 Kasım 2002’den bugüne kesintisiz yöneten siyasi iktidarın en başarısız ve sonuçsuz politikalarının başında eğitim, gençlik ve aile politikaları gelmektedir. “Dindar bir nesil yetiştireceğiz” iddiasıyla çıkılan yolda, ayarı tamamen bozulan bir hukuk sisteminin yol açtığı sorunlarla; bugün sağlıklı eğitim alamayan, ekonomik daralma ve sıkıntıları en derinden hisseden, sosyal ve idari yanlışları yaşayan kitlelerin çocukları, kendilerine uzanacak bir el bulamamaktadır. Eğitim, kaliteli şartlar, nitelikli yaşam, şefkat ve devlet desteğinden mahrum kalan bu çocuklar; başka eller tarafından kindarlığa, aşırı uçlara, mafyavari ortamlara ve geleceksizlik belirsizliğine sürüklenerek bir neslin kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Her ile üniversite açma iddiası sonucunda üniversite diplomalarının ve yükseköğretim kalitesinin düşmesiyle, mühendislik, eğitim ve sosyal bölümlerden mezun gençler asgari ücretle market çalışanı, tezgahtar olma mecburiyetinde kalmıştır. Yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde 6,5 milyon “ev genci” bulunmaktadır. Yani ne çalışan ne de bir üst eğitime devam eden 6,5 milyon genç. Zor bir iş başarılmış; milletimizin geleceğini inşa edecek gençlerimiz eve kapanmış ya da kaderini köşesinde sessizce yaşamak zorunda kalmıştır. Yine yaratılan “ya bendensin ya karşımdasın” anlayışı, kişiye özel atamalar, kul hakkı yenilerek yapılan mülakatlar sonucu; referansı olmayan, herhangi bir siyasi yapıya dahil olmayan, belirli gruplar ya da tarikatlarla bağı bulunmayan gençlerimiz işsiz kalmaya ya da asgari ücretin altında işlerde çalışmaya mahkûm edilmiştir. Her türlü rakam, analiz ve inceleme durumun vahametini çok net ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesine rağmen ailelerin dramı ortadadır. Anneler, ellerinde diplomalı işsiz evlatları için kahrolmakta, kapı kapı dolaşmaktadır. Babalar, çocuklarının gururu incinmesin diye akşamdan cebine para koymaktadır. Kendinizi bu ebeveynlerin yerine koyun ve yaşadıklarını hissetmeye çalışın. Gençlerimizin hakkını yiyenler, hak ettiklerini gasp edenler, bunu bilip sessiz kalanlar ve her konuyu “bizim çocuklar” diye değerlendirenler; bildikleri bu gerçeği umursamadan icraatlarına devam etmektedir. Doğum hızının düşmesi, yurt dışına beyin göçü, ülkeye doldurulan ve ayrıcalık tanınan yabancıların sağlanan kolaylıklardan faydalanması; Türk çocuklarının geride kalmasına, mağdur edilmesine, ihmal edilmesine yol açmaktadır. İlkokula yarı aç giden, zor şartlarda eğitimini tamamlayan çocuklarımız lise ve üniversite dönemlerinde de benzer olumsuzluklar yaşamakta, mezuniyet sonrası hayatın bir başka evresine geçememenin umutsuzluğunu derinden hissetmektedir. Tüm bu söylediklerimiz, genel bir tespit ve yaşanan gerçekliktir. Eskişehir’de de Türkiye’nin diğer şehirlerinde yaşananlarla aynı durum vardır: plansızlık, programsızlık ve “ben yaptım oldu” mantığı. Defalarca dile getirdiğimiz üzere; Odunpazarı tarihi bölge, Kırmızıtoprak Mahallesi, Osmangazi Mahallesi, Emek Mahallesi ve Kurtuluş Mahallesi’nin okul öncesi ve ilkokul sorunları çözülememiştir. Özellikle en büyük mahalle olan Emek Mahallesi’nde uzun yıllardır bir lise açılamamıştır. Bu mahallelerin çocukları hâlâ toplu taşımaya, yürümeye, fahiş servis ücretlerine mahkûm edilmektedir. 2025-26 yükseköğretim kayıt döneminde başka şehirleri kazanan pek çok öğrencimizin ekonomik sebeplerden dolayı kayıt yaptıramadığını duyuyoruz. Üniversitelerden mezun olup iş arayan gençlerimizin İŞKUR ve şirket kapılarında yaşadığı hayal kırıklıklarını, kendilerinde yarattığı travmaları çok iyi biliyoruz. Gençler ve çocukların yaşadığı her olumsuzluğun sonucu olarak; ne insanlara, ne ülkeye, ne kurumlara güvenleri kalmamıştır. Otobüste, tramvayda yer vermedikleri için gençlere saygısız diyenlere; telefonlarını sorgulayanlara; onları duyarsızlıkla suçlayanlara soruyoruz: Bu gençlerin ve çocukların içinde bulundukları hâller, sizin tercihleriniz ve yanlış politikalarınız sonucu yaşadıkları travmaların, sizin tavırlarınızın bir yansıması olabilir mi, hiç düşündünüz mü? Biz, “Bütün ümidim gençliktedir” diyen; gençler okusun, eğitim görsün diye hükümet konağını liseye çeviren bir liderin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden Cumhuriyet yurttaşlarıyız. Buradan İYİ Parti Odunpazarı İlçe Teşkilatı olarak gençliğimize sesleniyoruz: Umudunuzu kaybetmeyin! Bu ülke elbet kuruluş ayarlarına dönecek; fırsat eşitliği, eğitim hakkı, iş güvencesi ile istenen hakkaniyet bir gün yeniden tesis edilecektir. Bu vatan kolay kazanılmadı. 15’liler koşarak şehadete yürüdü. Kastamonu Lisesi, Galatasaray Lisesi, Konya Lisesi, İzmir Lisesi ateşten yıllarda mezun veremedi. Bölük bölük, sınıf sınıf şehit verdi. O gençlerin şehadetiyle bu topraklar vatan, o mücadeleyle devlet oldu. Gençler, çocuklar… Ne olur umudunuzu kaybetmeyin. Biz sizi seviyoruz, bizim için siz kıymetlisiniz. Birilerinin yaşıtları yüz milyonluk şirketler kursun, yatlarda gezsin, özel uçaklarla uçsun, son model arabalarla arzı endam eylesin, çalışmadan para kazansın… Bunu elbet gören var, yazan var. Gün gelecek bu makûs talih dönecektir. Türk gençliği ve Türk çocukları hakkını hak ederek alacaktır. Bünyende milletini, ruhunda vatanını sev; yaşa ve yaşat! Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün güvencesi sensin. Ey Türk Genci! Zaman, Atan’ın emanetlerine sahip çıkma ve sana gösterdiği hedefe yürüme zamanıdır. “Aslımız neslimizdir” diyerek aymazlık eden ve bu vatan ile milletin geleceğini karartanlara diyoruz ki: Bu memleket dün Türk’ündü, bugün Türk’tür, yarın da Türk kalacaktır. Türk gençleri ve çocukları bunu sağlayacak; Büyük Türk Milleti’nin umudu gençler ve çocuklarımız olarak kalacaktır.”

Altı Yıl Önceki Tarikat Baskısı Yeniden Hortladı! Haber

Altı Yıl Önceki Tarikat Baskısı Yeniden Hortladı!

Eskişehir Sivrihisar ilçesinin Kaldırım, Ahiler, Göktepe, Aktaş, Çandır, Gülçayır mahallelerindeki onlarca öğrenci ‘Menzil’ tarikatının merkezi olan ve tarikatın ileri gelenlerinin yaşadığı Buhara köyündeki ilköğretim okuluna gitmeye zorlanıyor. 6 yıl önce de aynı dayatma ile karşı karşıya kalan öğrenci velileri, kendilerini ziyaret eden CHP’li Utku Çakırözer aracılığıyla seslerini duyurdu. Öğrenci velileri, “Bizim çocuklarımız mevcut okullarından, öğretmenlerinden memnun. Hiçbir sıkıntımız yokken ‘Çocuklarınız Buhara’ya gidecek’ baskısı ile karşı karşıyayız. Biz kesinlikle o okulu istemiyoruz. ‘Buhara’ya göndermezseniz servis vermeyiz’ diyorlar. Vermesinler! Sırtımızla taşır yine de çocuklarımızı oraya göndermeyiz!” dedi. Velileri dinleyen CHP’li Çakırözer ise, “Sivrihisar Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü muhtarlara, ailelere Buhara köyünde, tarikatın dibindeki okula çocuklarınızı göndereceksiniz diye baskı yapıyor. Veliler huzursuz, öğrenciler huzursuz! Onları huzursuz etmeye kimsenin hakkı yok. 6 yıl önce de aynı baskı vardı. Veliler direndi. Vazgeçildi. Şimdi de bu dayatmadan derhal vazgeçilmelidir” dedi. 6 YIL ÖNCEKİ DAYATMA YENİDEN DEVREDE Eskişehir’in Sivrihisar İlçesi’nde Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 6 köydeki 50’ye yakın öğrenciyi, Menzil tarikatının merkezi olduğu ve tarikatın önde gelen isimlerinin yaşadığı iddia edilen Buhara köyündeki okula göndermeleri için baskı yaptığı ortaya çıktı. Sivrihisar’daki ‘Buhara dayatması’ 2019 yılında da kriz yaratmış öğrenciler ve velilerinin direnişi sonrası durdurulmuştu. Şimdi 6 yıl sonra Sivrihisar’ın Kaldırım, Ahiler, Göktepe, Aktaş, Çandır, Gülçayır köylerindeki 50’ye yakın öğrenci mevcut gittikleri okullar yerine Menzil tarikatının merkezi olarak bilinen Buhara köyündeki okula gönderilmek isteniyor. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer öğrenci velileriyle bir araya gelerek Buhara dayatmasından vazgeçilmesi çağrısı yaptı. “OKULUMUZDAN, ÖĞRETMENLERİMİZDEN MEMNUNUZ” Kaldırım köyündeki öğrenci velileri çocuklarına yapılan dayatmaya karşı çıkarken, Suat Bozkurtlu şunları söyledi: “Bizim köyün tüm çocukları Ertuğrul Köyü’ndeki Yavuz Gülerce Ortaokulu’na gidiyor. Çocuklar memnun biz memnunuz. Benim iki çocuğumdan biri mezun oldu. Diğeri 6. sınıfta. 6 yıl önce de bizi okulumuzdan ayrılıp Buhara’ya gitmeye zorladılar. Ama direndik. Çocuklarımız Ertuğrul’daki okula gitmeye devam etti. Şimdi yine aynı dayatma ile karşı karşıyayız. Biz tüm köy okulumuzdan, öğretmenimizden, eğitiminden her şeyinden memnunuz. Orayı kesinlikle istemiyoruz.” “BUHARA’YI İSTEMİYORUZ” Velilerden Talat Akgidik de “Benim iki oğlum da Ertuğrul’daki okula gidiyor. Daha önce de bize okul baskısı yapıldı ama biz kabul etmedik. Çocuklar okullarından, eğitimden, öğretmenlerinden memnunlar. Biz de memnununuz. Biz eskiden FETÖ’nün okullarında olduğu gibi şimdi adı devlet okulu da olsa bir tarikat köyündeki okulda çocuklarımızın okumasından ve yarın ne ile karşılaşacaklarından endişeliyiz. Bugün iyi olan şeyler yarın çocuklara mal ediliyor. Meslek sahibi olmuş insanlar mesleklerinden menediliyor. Okulumuzda bir sorun olsa biz talepte bulunurduk zaten. Şu an gittikleri okuldan çocuklarımız da biz de memnunuz. Diğer veliler de burada, hepimiz aynı fikirdeyiz. Buhara’yı istemiyoruz” diye konuştu. “SIRTIMIZLA TAŞIR, ÇOCUKLARIMIZI BUHARA’YA GÖNDERMEYİZ” Ahiler köyündeki öğrenci velileri de Buhara’daki okulu istemediklerini ve çocuklarını o okula göndermeyeceklerini belirtti. Kendisi de iki çocuğunu Ertuğrul Köyündeki okula gönderen Ahiler Muhtarı Mutlu Turan şunları söyledi: “Evlatlarımızın gittiği ve her şeyiyle memnun olduğumuz bir okul varken bizim evlatlarımızı zorla Buhara’ya göndermek istiyorlar. Her yıl aynı baskı. Buradaki hiçbir veli Buhara’daki o okula çocuğunu göndermeyecek. Göndermezsek servis vermeyeceklermiş. Vermesinler! Bizler kendi imkanlarımızla, gerekirse sırtımızda taşıyarak çocuklarımızı okullarına götürürüz ama yine de Buhara’ya göndermeyiz. Orası konum olarak da bize ters bir yer. Doğru düzgün yolu bile yok. Çocuklarımız orada hasta olsa, bir şeye ihtiyacı olsa nasıl ulaşacağız. Artık bu dayatmadan vazgeçilsin. Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü bu dayatmadan, baskıdan vazgeçmeli. Biz şu an gittiğimiz okuldan memnunuz ve çocuklarımızı Buhara’ya göndermeyeceğiz.” ERTUĞRUL MUHTARI: “OKULUMUZU DA KAPATACAKLAR” Buhara İlköğretim Okulu’na gönderilmek istenen öğrencilerin şu anda gittiği Yavuz Gülerce İköğretim Okulu’nun yer aldığı Ertuğrul Muhtarı Ender Akbay da gelişmelerden endişeli. Muhtar Akbay, “6 yıldır her yıl bu zorlamayı baskıyı yapıyorlar. Eskiden Ertuğrul Köyümüzdeki okulumuzun mevcudu 250 öğrenciydi. Şimdi 75’e indi. Bu yıl 40-50 çocuğu daha bizden koparırlarsa, gelecek yıl mevcudumuz 30 kişi kalacak. Sonra bizim okulu da kapatıp tüm bölgeyi Buhara’ya gönderecekler. Biz okulumuzun kapanmasını asla istemiyoruz. Kaymakamdan ilçe Müdüründen talebimiz bu baskılardan vazgeçilmesi” dedi. ÇAKIRÖZER: “EVLATLARIMIZIN, AİLELERİNİN HUZURUNA DOKUNMAYIN” Öğrenci velileri ile bir araya gelerek onların taleplerini dinleyen CHP’li Utku Çakırözer ise, öğrencileri, velileri huzursuz eden bu karardan derhal vazgeçilmesini istedi. Sivrihisar’da bundan 6 yıl önce de öğrencilerin, velilerin aynı dayatma ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Çakırözer, “Bundan 6 yıl önce de aynı köylerde, Kaldırım, Ahiler, Göktepe ve diğer mahallelerde dönemin ilçe müdürü ve kaymakamı ailelerin çocuklarını gönderdiği okulu değiştirmek istedi. O dönem veliler bir tarikat köyünün dibindeki okula çocuklarını göndermemek için direndiler ve bu baskı durdurulmuştu. Şimdi 6 yıl sonra bu dayatma yeniden hortlamış durumda. Kaldırım, Ahiler, Göktepe, Aktaş, Çandır, Gülçayır mahallelerinde çocukların şu anda gitmek oldukları okullar yerine buradaki bir tarikata mensup olan köyün dibinde kurulmuş olan Buhara okuluna götürmeleri yönünde karar çıkarılmak isteniyor. Muhtarlara bu yönde de zorlamalar yapıldığı baskısı bizlere erişti. Velilerimizle görüştük hiçbiri okullarını değiştirmek istemiyor. Çocuklar okullarını değiştirmek istemiyor. Okullarından memnun. Öğrenciler mutlu oldukları okullarına devam etsinler, velilerin huzuru kaçırılmasın. Biz velilerimizle yan yanayız. Onların derdi bizim derdimiz. Veliyi, öğrenciyi huzursuz eden adımlardan derhal kaçınmalı. Evlatlarımızın huzuruna dokunmayın. Milli Eğitimden, Kaymakamlıktan, Valilikten talepleri aynı biz de bu taleplerin sözcüsüyüz” dedi.

Sahte Diploma Skandalı Kabul Edilemez Bir Durumdur Haber

Sahte Diploma Skandalı Kabul Edilemez Bir Durumdur

Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol son günlerde gündeme gelen sahte diploma skandalı ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. "Sahte diploma skandalı, eğitim emekçilerinin alın terini ve toplumun geleceğini çalmaktır!" diyen Şube Başkanı Demirkol yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Son günlerde kamuoyuna yansıyan sahte diploma skandalı, eğitim sistemimizi ve kamusal hizmetlerimizi derinden sarsan, kabul edilemez bir durumdur.Eğitim Sen olarak, liyakatin, emeğin ve adaletin hiçe sayıldığı bu skandalı şiddetle kınıyor, sorumluların derhal hesap vermesini talep ediyoruz. Bu olay, ne yazık ki münferit bir konu değil, uzun yıllardır uygulanan siyasallaşmış atama politikalarının ve denetim mekanizmalarındaki zafiyetin ve yozlaşmanın bir sonucudur. Torpilin ve kayırmacılığın yaygınlaştığı bir ortamda, nitelikli ve liyakat sahibi eğitim emekçileri hak ettikleri konumlara gelemezken, sahte belgelerle yetersiz kişilerin önemli pozisyonları işgal etmesi tam bir adaletsizlik örneğidir. Sahte diploma kullananlar, sadece kendilerini değil, aynı zamanda o kurumdan hizmet alan milyonlarca yurttaşı da mağdur etmektedir. Eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe kadar her alanda niteliksiz kişilerin görevlendirilmesi, kamu hizmetlerinin kalitesini düşürmekte, toplumun kurumlara olan güvenini sarsmaktadır. Bu durum, eğitim emekçilerinin yıllarca süren emeklerini, fedakârlıklarını ve alın terini hiçe saymak anlamına gelir. Bu skandalın tüm boyutlarıyla aydınlatılması ve benzer olayların bir daha yaşanmaması adına; Sahte diploma şebekelerinin ortaya çıkarılması için kapsamlı bir soruşturma başlatılmalı, bu suça ortak olan tüm kamu görevlileri ve siyasi yetkililer açığa çıkarılmalıdır. Soruşturma süreci ve sonuçları şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Kamuda ve özel sektörde tüm atamalarda liyakat, yani işin gerektirdiği nitelikler ve yeterlilikler tek kriter olmalıdır. Torpile, kayırmacılığa ve her türlü ayrımcılığa son verilmelidir. Eğitim kurumlarındaki diploma ve unvan doğrulama süreçleri sıkılaştırılmalı, etkili ve bağımsız denetim mekanizmaları kurulmalıdır. Sahte belge üretimi ve kullanımı suçları için caydırıcı cezalar öngören yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Eğitim Sen olarak, bilimsel, laik, demokratik ve kamusal bir eğitim sistemi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu skandal, eğitimdeki çürümüşlüğün sadece buzdağının görünen yüzüdür. Bu çürümüşlüğe karşı sesimizi yükseltmeye ve herkes için adil bir gelecek inşa etmeye devam edeceğiz."

Devlet Okulları Ticarethaneye Dönüştürülemez Haber

Devlet Okulları Ticarethaneye Dönüştürülemez

Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol 2025-2026 eğitim öğretim yılı öncesinde kayıt esnasında talep edilen kayıt ücreti ve bağışlarla ilgili bir açıklama yaptı. "Eğitim anayasal haktır, ticaret malı değildir!" ifadesini kullanan Şube Başkanı Demirkol yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Her yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde olduğu gibi, ne yazık ki bu yıl da okullarda "kayıt parası" ve "bağış" adı altında velilerden zorla para toplanması sorunuyla karşı karşıyayız. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yasal olmadığını defalarca açıklamasına rağmen, devlet okullarında yaşanan bu hukuksuz uygulama, eğitim hakkının gasp edilmesine ve toplumsal eşitsizliklerin daha da derinleşmesine yol açmaktadır. Devlet Okulları Ticarethaneye Dönüştürülemez! Eğitim Sen olarak bir kez daha altını çiziyoruz: Eğitim, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda güvence altına alınmış temel bir insan hakkıdır ve parasız olmak zorundadır. Ancak gelinen noktada, okullara yeterli ödenek ayırmayan Milli Eğitim Bakanlığı, okul yöneticilerini velilerden para toplamaya mecbur bırakmakta, bu durum ise okulları birer ticarethaneye dönüştürmektedir. Sendikamıza ulaşan veliler, çocuklarını okula kaydettirmek için fahiş ücretler ödemek zorunda bırakıldıklarıyla ilgili şikayetlerde bulunmakta, özellikle adres taşıyarak kayıt hakkı elde eden velilerden bazı okul idarelerinin bu durumu fırsata çevirerek On binlerce lirayı bulan "kayıt paraları" istendiği ve bu paraların ödenmediğinde ise çocuklarının kayıtlarının yapılmadığını veya çeşitli zorluklar çıkarıldığını bildirmektedirler. Bu durum, özellikle ekonomik krizin derinleştiği, yoksulluğun arttığı bu dönemde aileleri daha da zor duruma sokmakta, eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırmaktadır. Sorun açıklamalarla geçiştirilecek türden değil, acı bir gerçektir! Milli Eğitim Bakanı'nın "kesinlikle alınmayacak, takipteyiz" dediği kayıt parası uygulaması, maalesef Türkiye'nin dört bir yanındaki devlet okullarında acı bir gerçeklik olarak yaşanmaktadır. Okulların temizlik malzemesinden kırtasiye ihtiyacına, güvenlik personelinden yardımcı personele kadar birçok temel ihtiyacının karşılanamaması, bu hukuksuz taleplerin ana nedenidir. Tasarruf Eğitimeden Değil, Lüks Harcamalardan Yapılmalıdır! Biz Eğitim Sen olarak, eğitimin tüm bileşenleriyle demokratik ve katılımcı bir anlayışla şekillendirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Eğitime ayrılan bütçenin artırılması, okulların tüm ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması ve velilerden hiçbir ad altında para talep edilmemesi, çağdaş ve nitelikli bir eğitim sistemi için olmazsa olmazdır. Milli Eğitim Bakanlığı, okulların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli ödeneği sağlamalıdır. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı, hiçbir çocuğumuz ekonomik durumu nedeniyle eğitim hakkından mahrum bırakılmamalıdır.Eğitim Sen olarak, çocuklarımızın geleceği ve nitelikli, parasız, bilimsel, laik ve Kamusal eğitim hakkı için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Tüm velilerimizi, öğrencilerimizi ve eğitim bileşenlerini bu hukuksuz uygulamalara karşı ses çıkarmaya ve bu mücadelede bize destek olmaya çağırıyoruz."

Anadolu Üniversitesi’nin Sanata Açılan Kapısı Haber

Anadolu Üniversitesi’nin Sanata Açılan Kapısı

Türkiye'de üç büyük şehir dışında kurulan ilk konservatuvar olma özelliği taşıyan Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, 35 yılı aşkın bir süredir eğitim hayatına devam ediyor. Devlet Konservatuvarı, çağdaş anlamda çoksesli klasik batı müziği ve sahne sanatları eğitimi veren donanımlı bir okul olarak Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir’in eriştiği kültür seviyesinin sonucunda ortaya çıkan Türkiye’nin değerli konservatuvarlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Devlet Konservatuvarına emek veren öğretim üyelerinin başında ise Konservatuvar Müdürü Prof. Hüseyin Bülent Akdeniz, Müdür Yardımcıları Doç. Dr. Erdal Uludağ, Doç. Elif Özbek yer alıyor. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik, Sahne Sanatları, Müzikoloji, Türk Müziği, Çalgı Yapımı ve Onarımı olmak üzere beş bölümde eğitim veriyor. 1986 yılında yalnızca Müzik ve Tiyatro bölümleri ile eğitim yaşamına başlayan konservatuvarda, Opera Anasanat Dalı’nın açılmasının ardından Tiyatro Anasanat Dalı ile bir çatı altında Sahne Sanatları Bölümü oluşturuldu. Yıllar içinde Müzikoloji ile Çalgı Yapım ve Onarım Bölümlerini de hayat geçiren Devlet Konservatuvarı, son olarak Türk Müziği Bölümünü kurarak zenginliğini artırdı. Sanatla iç içe bir eğitim Müzik Bölümü, bir yandan çoksesli müzik alanında günümüz sanatının gereklerini yerine getirebilecek ve ona yön verebilecek donanımda yetkin sanatçılar yetiştirmek ve bu alandaki eğitiminin yaygınlaşmasını sağlamayı amaçlarken diğer yandan da müzik biliminin gelişmesine katkı verecek bilimsel çalışmaları destekliyor. Sahne Sanatları Bölümü, çağdaş yöntemlerle donanmış oyuncu ve sanatçılar yetiştirmeyi, tiyatro ve opera alanındaki bilimsel araştırmalara katkıda bulunmayı temel amaçları arasında görüyor. Müzikoloji Bölümü, müzikoloji disiplinini yalnızca müzik tarihiyle ilgilenen bir alan olarak değil, aynı zamanda diğer bilim dallarıyla olan yakın ilişkilerini de inceleyen çok yönlü bir bilim dalı olarak ele almayı amaçlıyor. Çalgı Yapımı ve Onarımı Bölümü, disiplinlerarası ve yenilikçi bir perspektifle çalgı yapımını hem geleneksel hem de bilimsel, çağdaş bir sanat ve tasarım alanı olarak yaygınlaştırmayı hedefliyor. Son kurulan bölüm olan Türk Müziği Bölümünde ise bütüncül bir yaklaşımla klasik Türk müziği ve halk müziği çalgılarından oluşan toplam sekiz dalda eğitim veriliyor. Konservatuvar çatısı altında doğrudan sanatsal faaliyetlerde bulunmak üzere kurulan iki önemli profesyonel birim, Anadolu Üniversitesini diğer konservatuvarlardan ayıran en büyük özelliklerin başında geliyor. Tiyatro Anadolu ve Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası, kampüse sanat alanında hizmet sunarak öğrencilerin entelektüel donanımlarının tamamlanmasına katkı sağlıyor; böylece Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin her anlamda eksiksiz yetişmelerine önemli katkılarda bulunuyor. Öte yandan bu birimler, Konservatuvar öğrencilerinin profesyonel yaşama en iyi şekilde hazırlanmalarında da etkili birer araç oluyor. Bugüne kadar Anadolu Üniversitesini yurt içi ve yurt dışında birçok etkinlikte başarıyla temsil eden Tiyatro Anadolu ve Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası, gelişen ve değişen çağa ayak uydurarak son derece özgün çalışmalara imza atıyor. Tüm imkânlar öğrenciler için seferber ediliyor Öğrenciler konservatuvar çatısı altında bir yandan geleneksel bir kültürün gereği olan klasik repertuvarı öğrenirken diğer yandan da kendilerine sunulan çağdaş elektronik müzik, ses tasarımı, bestecilik, genişletilmiş çalma teknikleri, 20. ve 21. yüzyıl müzikleri gibi birçok seçmeli ders ile çoksesli müzik kültürünün tüm evreleri arasında sağlıklı bir bağ kurabilecek donanımı kazanıyor. İki binada eğitim ve performans faaliyetlerini sürdüren Devlet Konservatuvarında, konser ve tiyatro salonları, prova salonları, derslikler, etüt merkezleri, bireysel çalışma odaları ile öğrencilere pek çok imkân sunuluyor. Profesyonel performans birimleri olan Tiyatro Anadolu, Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası etkinlikleri üniversitemizin konferans salonlarında gerçekleştiriliyor. Konservatuvarda ayrıca geleneksel repertuvarların performanslarını gerçekleştirebilecek geniş bir çalgı envanteri de bulunuyor. Kendi alanlarında ulusal ve uluslararası birçok ödüle sahip Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim elemanları akademik başarılarıyla da göz dolduruyor. Öğretim üyeleri kazandıkları ödüllerin yanı sıra sanatsal performanslarını da üst düzeyde geliştirerek başarılı çalışmalara imza atıyorlar. Öğrencilerin ulusal ve uluslararası platformlarda birçok kategoride başarıları bulunuyor. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı bu çizginin yükselerek devam etmesi için hep birlikte çalışmaya devam ediyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.