SON DAKİKA
Hava Durumu

#Eğitim

Porsuk Haber Ajansı - Eğitim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Odunpazarı Belediyesi'nden Eğitime Büyük Destek Haber

Odunpazarı Belediyesi'nden Eğitime Büyük Destek

Odunpazarı Belediyesi, sosyal belediyecilik anlayışını eğitime verdiği destekle sürdürüyor. Belediye, Emek Gençlik Merkezi’nde açılacak olan 8. Sınıf LGS Hazırlık Atölyesi, sınavlara hazırlanan öğrenciler için önemli bir fırsat sunuyor. Üstelik tamamen ücretsiz. Kazım Kurt başkanlığında halkçı belediyecilik anlayışını merkeze alan Odunpazarı Belediyesi, her çocuğun nitelikli eğitim hakkına sahip olması gerektiği inancıyla bu projeyi hayata geçiriyor. Belediye, sınav kaygısı taşıyan öğrencilerin yükünü hafifletmeyi ve onlara destek olmayı amaçlıyor. Başvurular, 31 Temmuz 2025 tarihinde sona erecek. Eğitimler, Emek Mahallesi’nde bulunan Emek Gençlik Merkezi’nin 2. katında gerçekleştirilecek. Atölye çalışmaları; öğrencilerin LGS’de karşılaşacağı Matematik, Türkçe, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile Fen Bilgisi derslerini kapsıyor. Alanında uzman eğitmenler tarafından yürütülecek bu derslerle, öğrencilerin hem bilgi düzeyi artırılacak hem de sınav pratiği geliştirilecek. Kapsayıcı bir eğitim politikası izleyen belediye, özellikle dar gelirli ailelerin çocuklarının bu tür hizmetlerden eşit şekilde yararlanabilmesini sağlıyor. Kontenjanların sınırlı olması nedeniyle, ilgilenen ailelerin en kısa sürede kayıt yaptırması gerekiyor. Eğitimden kültüre kadar pek çok alanda çalışmalar yürüten Odunpazarı Belediyesi, bu projesiyle bir kez daha “Her Mahalleye Eşit Hizmet” ilkesiyle hareket ettiğini gösteriyor. Detaylı bilgi ve başvuru için Emek Gençlik Merkezi’ne başvurulabilir. Deteylı bilgi almak isteyenler hafta içi 08.00 – 17.00 saatleri arasında 0 (222) 250 05 52 no’lu telefonu arayarak bilgi alabilir.

Fotoğraflarla Finlandiya Eğitim Sistemi Anlatıldı Haber

Fotoğraflarla Finlandiya Eğitim Sistemi Anlatıldı

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi organizasyonuyla açılışı gerçekleştirilen Finlandiyalı Öğretmenler Fotoğraf Sergisi, Çekirdek Eskişehir’de sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Finlandiyalı öğretmenlerin gözünden kültür, eğitim ve günlük yaşam temalarını yansıtan sergi, izleyicilere Finlandiya eğitim sistemi hakkında bilgi veriyor Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı organizasyonuyla Finlandiya Büyükelçiliği tarafından düzenlenen Finlandiyalı Öğretmenler Fotoğraf Sergisi, Finlandiya Ankara Büyükelçisi Pirkko Mirjami Hamalainen, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Hasan Ünal, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Hale Kargın ve sanatseverlerin katılımıyla Çekirdek Eskişehir’de açıldı. Finlandiyalı öğretmenlerin gözünden kültür, eğitim ve günlük yaşam temalarını yansıtan sergi, izleyicilere Finlandiya eğitim sistemi hakkında bilgi veriyor. Açılışta konuşan Büyükelçi Hamalainen, Finlandiya eğitim sistemine dair bilgiler paylaşarak, eğitimin birey odaklı ve yenilikçi bir yaklaşımla sürdürüldüğünü ifade ederek,  Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Hasan Ünal ise Eskişehir’in kültürel çeşitliliğini artırmaya yönelik bu tür etkinliklerin önemine dikkat çekti. Sergi, 10 Mayıs 2025 tarihine kadar Çekirdek Eskişehir’de ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.

Çocuklardan Başkan Ataç’a Destek Teşekkürü Haber

Çocuklardan Başkan Ataç’a Destek Teşekkürü

Tepebaşı Belediyesi Bahriye Üçok Eğitim ve Gelişim Merkezi eğitim programlarına devam ediyor. Merkezden yararlanan öğrenciler eğlenerek öğrendiklerini ve ders notlarının yükseldiğini belirterek eğitimlerine destek verdiği için Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’a da teşekkürlerini iletiyor. Tepebaşı Belediyesi, hayata geçirdiği proje ve merkezler ile çocukların gelişimine katkı sunmaya devam ediyor. Eğitim ve etkinlikler ile çocukların gelişimine önemli katkılar sunan Bahriye Üçok Eğitim ve Gelişim Merkezi de 9 derslik, 3 etüt salonu ve 1 tane de çok amaçlı salonu ile faaliyetlerini sürdürüyor. Merkezde uzman eğitmenler tarafından 4,5,6,7 ve 8. sınıf öğrencilerine yönelik akademik ve sosyal gelişimi destekleyici programlar düzenleniyor. 2023 Mart ayında açılan merkezden bugüne kadar 2 bin 200 öğrenci faydalanırken güz dönemi kursları 600 öğrenci ile devam ediyor. LGS programı sürüyor Merkezde, matematik, fen bilimleri, İngilizce, Türkçe, sosyal bilgiler ve rehberlik gibi alanlarda öğrencilere verilen eğitimlerin yanında LGS’ye hazırlanan 8. sınıf öğrencileri için de destek programı gerçekleştiriliyor. Merkezden memnun olduklarını ifade eden öğrenciler eğitime verilen destekten dolayı Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’a teşekkür ediyor. “Okuldaki derslerime katkısı oluyor” Merkezden faydalanan Beril Yüksel, “Burada etkinlik yapıyoruz, ders yapıyoruz. Yeterince eğleniyoruz. Okuldaki derslerime de katkısı oluyor. Okulda anlayamadığım konuları burada anlıyorum. Bu eğitimleri sağladığı için Ahmet Ataç Başkanımıza teşekkür ediyorum” dedi. Zeynep Yade Eser, “Hem eğleniyoruz hem eğleniyoruz. Çok iyi bir yer. Burada bütün dersleri görüyoruz. Okuldaki derslerime de çok katkı sağlıyor. Bundan dolayı Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’a çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Artık yüksek not alıyorum” Ömer Bol, “Öğretmenlerimiz bize konuları anlatıyor. Mesela ben başka konudaysam ilerideki konuları daha iyi anlıyorum. Okula çok faydası oluyor. Fen Bilimleri derslerinde biraz kötüydüm. Ama şimdi sınavlardan yüksek not alıyorum. Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’a çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Berat Gürol, “Burada matematik dersinden biraz düşük alıyordum. Artık yüksek not alıyorum. Türkçe dersinden sıkılıyordum, artık hiç sıkılmıyorum. Burası güzel, eğleniyoruz. İyiyiz burada Ahmet Ataç Başkanımıza da bize katkı sağladığı için teşekkür ediyorum. Burayı herkese tavsiye ediyorum. Bence gelmelisiniz” dedi. “Burada çok eğleniyoruz” İlayda Şenyüz, “Türkçe derslerinde kötüydüm. Ama şu an iyiyim. Burada çok eğleniyoruz. Derslerime katkı sağladığı için Ahmet Ataç Başkanımıza teşekkür ediyorum” sözlerini kullandı. Elif Uyar, “Matematik dersinden hep kötü not alıyordum. Şimdi daha iyiyim. Burası çok iyi. Ahmet Ataç Başkanımıza teşekkür ederim” dedi. Başkan Ataç: Aydınlık bir gelecek için çalışmalarımıza devam edeceğiz Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç ise merkeze ilişkin değerlendirmesinde, “Eğitim, bir toplumun geleceğini şekillendiren en önemli faktördür. Çocuklarımız yarının liderleri, bilim insanları, sanatçıları ve öğretmenleri olacaklar. Bu nedenle onlara sunacağımız kaliteli bir eğitim, sadece çocuklarımızın değil, tüm toplumun kalkınması için büyük bir yer tutuyor. Onlara eşit fırsatlar sunmak, geleceğe daha güçlü bir toplum bırakmak demektir. Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz Bahriye Üçok Eğitim ve Gelişim Merkezi de çok sevildi ve ilgi gördü. Tamamen ücretsiz olarak sağladığımız kaliteli eğitimlerden hem çocuklarımız hem de anne ve babalar çok memnun. Merkezimizden yararlanan öğrencilerimizin sayısı 2 bin 200’e ulaştı ve güz dönemi de 600 çocuğumuz ile devam ediyor. Çocuklarımıza daha aydınlık bir gelecek sunmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Bahriye Üçok Eğitim ve Gelişim Merkezi programları hakkında detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlar, 0 (222) 320 27 42 numaralı telefondan yetkililere ulaşabiliyor.

Eskişehir'den Açıköğretime Sahip Çıkma Çağrısı Yapıyoruz! Haber

Eskişehir'den Açıköğretime Sahip Çıkma Çağrısı Yapıyoruz!

CHP Genel Merkez Eğitim Takımı, Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş öncülüğünde Eskişehir’de ziyaretlerde bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanlığında,  İl Başkanı Talat Yalaz, Parti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Armağan Erdoğan, Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Sayın basın mensupları, Bugün burada Parti Meclisi Üyemiz Prof. Dr. Armağan Erdoğan, Eskişehir Milletvekillerimiz Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan ve Utku Çakırözer ile birlikte birbirinden değerli akademisyenimiz ve rektörümüzle bir araya geldik. Eskişehir, üniversite dendiğinde ülkemizde akla gelen ilk şehirlerden, Anadolu Üniversitesi ise açıköğretim denildiğinde aynı şekilde akla gelen ilk üniversitelerdendir. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, 1982 yılında Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in "Duvarsız Üniversite" vizyonuyla kurulmuş, milyonlarca vatandaşımıza yükseköğrenim imkanı sunmuş, sadece Türkiye'nin değil dünyanın da en köklü ve saygın eğitim kurumlarından biridir. Ancak Türkiye’deki bütün kurumlarda olduğu gibi son yıllarda yaşanan gelişmeler, bu güzide kurumun siyasi müdahalelerle adım adım çöküşe sürüklendiğini göstermektedir. Ülkemizde yüksekeğitimde kapasite sorunlarının çözümünde, meslek eğitimi ve yaşam boyu eğitimde öncü bir kuruluş olan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi; 22 lisans, 40 önlisans ve 14 kategoride 121 sertifika programı sunmaktaydı. Burası, açık ve uzaktan eğitim faaliyetlerini; 4 kıtada yaklaşık 40 ülkede, engellilerden hapishanelerdeki hükümlülere kadar, örgün eğitime devam edemeyen herkese kaliteli ve etkili bir şekilde, yer ve zamandan bağımsız olarak sürdürmekteydi. Ne yazık ki geçtiğimiz haftalarda Açıköğretim Fakültesi'nde çok farklı boyutlarda kasıtlı bir sorunlar yumağı oluşturulmaktadır. Açıköğretim felsefesi yerle bir edilmiştir, öğrenme yöntemleri, süreçleri malzemeleri güncellenmek ve yenilenmek yerine yok edilmiştir, Birikimli kadrolar dağıtılmıştır, Mali kaynakları üniversitenin gelişimi ve öğrenciler aktarılmak yerine merkezi bütçeye ve siyasi projelere aktarılmış, Açıköğretimin mülklerinin satışının yapılacağı duyulmaktadır. Yakın zamanda tüm anabilim dalları kapatılmış; Mühendislik, işletme, hukuk, iletişim, idari bilimler, güzel sanatlar, inşaat, sağlık vb. farklı alanlardan gelen öğretim üyeleri, kendilerine sorulmadan üniversitenin içindeki farklı birimlere kadrolarıyla aktarılmış, Sadece açık ve uzaktan öğrenme ile uygulamalı iletişim alanından doçent olan 27 öğretim üyesi ile bu büyük sistemin yönetilmesi istenmiştir. 19 Şubat 2025’te YÖK tarafından 2547 Sayılı Kanun'da yapılan değişiklik uyarınca, mevcut öğrencilerin statülerinin korunması şartıyla İktisat ve İşletme Fakülteleri kapatılarak, öğrenciler Açıköğretim Fakültesine, öğretim üyelerinin kadroları da üniversite içindeki farklı fakülte ve yüksek okullara aktarılmıştır. 359 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile merkezi açıköğretim hizmeti vermek üzere kurulan İşletme ve İktisat Fakülteleri, Açıköğretim hizmeti vermediği ve diplomaları eleştiri aldığı gerekçesiyle pasif duruma düşürülmüştür. Bu değişiklikler yapılırken dünyadaki hangi eğilim, yaklaşım ya da gelişmeye göre veya Türkiye’nin hangi sorun alanını düzeltmeye dönük olarak yapıldığı kamuoyu ile ve konunun muhatapları ile paylaşılmamıştır. İstifade edilmesi gerekirken bu birikimin dağıtılmasının bir mantığı yoktur. Zaman içinde elbette farklı kararlar alınabilir, iyileştirmeler yapılabilir, yapılmalıdır da. Ama bütün bunların bir kamu anlayışı içerisinde şeffaf ve hesap verebilir nitelikte yapılması gerekir. Oysa biz son yıllarda neyi görüyoruz? Siyasi ve liyakatsiz atamaların üniversitelere, YÖK’e de işlediğini görüyoruz. Siyasi atamalarla gelen liyakatsizlik ve kadrolaşma bilimin ilerlemesini engelliyor. Açıköğretim Fakültesi'nde yaşanan sorunların temelinde, liyakati değil siyaseti düşünerek yapılan rektör atamaları yatmaktadır. Üniversiteyi tanımayan, kültürünü, geleneğini, süreçlerini bilmeyen, yöneticilik tecrübesi olmayan liyakatsiz atamalarla üniversitede kadrolaşma artmış, akademik çalışma barışı ve ortamı bozulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin ret kararına rağmen Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler, kendilerine yakın rektör yardımcıları ve dekanları tercih ederek üniversiteleri kendi siyasi bahçeleri haline getirmişlerdir. Bu bir yandan akademik başarının düşmesine, bir yandan da üniversitedeki çalışma ortamlarının bozulmasına yol açmıştır. Sayın basın mensupları, Bugün burada, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde neler yapıldığını 3 başlıkta kamuoyu ile paylaşmak isteriz. Akademik kadro herhangi bir açıklama yapılmadan dağıtılmıştır.   Fakülte içindeki tüm anabilim dalları kapatılarak, "Açık ve Uzaktan Eğitim Bölümü" adı altında tek tipçi bir yapı dayatılmaktadır. Bu durum, farklı disiplinlerden gelen öğretim üyelerinin uzmanlık alanlarının göz ardı edilmesine ve akademik çeşitliliğin ortadan kaldırılmasına yol açmaktadır.  Fakülte bünyesindeki 155 akademisyenden sadece "Uzaktan Öğretim" alanında doktora yapmış olanların atanması kararlaştırılmış, diğer alanlardaki uzmanlar başka bölümlere gönderilmiştir. "Uygulamalı İletişim" ve "Eğitim İletişimi" gibi alanlarda doktora yapmış akademisyenlerin de atamaya dahil edilmesi, sürecin şeffaflıktan uzak ve keyfi bir şekilde yürütüldüğünü göstermiştir.  Akademisyenlerin görüşleri alınmadan, şeffaflık ve katılımcılıktan uzak bir şekilde yapılan bu atamalar, fakülte içinde büyük bir huzursuzluk ve belirsizlik yaratmıştır. Hangi akademisyenlerin fakültede kalıp hangilerinin transfer edileceği konusunda herhangi bir açıklama yapılmamış, akademisyenlerin kariyer planlamaları ve akademik çalışma huzurları olumsuz etkilenmiştir.  Akademisyenlerin başka fakültelere sürgün edilmesi, bu fakültelerdeki akademik kadro planlamasını alt üst etmekte, Dr. Öğr. Üyesi ve Doçent kadrolarında bulunan akademisyenlerin kariyer ilerlemelerinde gecikmelere yol açmakta, ders yükü, norm fazlası ve çeşitli yetersizlikleri ortaya çıkarmaktadır. Bu durum, fakülte ve üniversite genelinde bir domino etkisi yaratarak, akademik verimlilik ve kurumsal itibara zarar verebileceği endişesi doğurmaktadır. Bu yapılanlar aslında kurumsal özerkliğin yok edilmesidir.Fakültenin mali varlıkları elinden alınarak, siyasi çıkarlarla harcanmak istenmektedir. Bu durum mali özerkliği hiçe saymaktadır.  Ekonomiyi kötü yönetenler, bütün kurumları parti kurumu haline getirmekle kalmıyor mali kaynaklarına da el koyuyorlar. Açıköğretim Fakültesi'nin yıllar içinde biriktirdiği mali kaynaklar, siyasi amaçlar için harcanıyor. Öğrencilerden alınan öğretim ücretleri, fakültenin gelişimi yerine iktidarın siyasi projelerini gerçekleştirmek için başka yerlere aktarılmaktadır. 2014 yılında Türk Dünyası Vakfı'na yapılan 300 milyon liralık aktarma, bu durumun en çarpıcı örneğidir. Bu durum, fakültenin mali yapısını zayıflatmakta ve hizmet kalitesini düşürmektedir.  2014 yılında 1,5 milyar TL nakit rezervi ve yıllık 500 milyon TL geliri olan Açıköğretim Fakültesi, bugün mali krizle boğuşmaktadır.  Açıköğretim fakültesinin hizmetleri sonucu oluşan gelir fazlası 2010 yılından itibaren merkezi yönetimce alınması kanuna eklendi. Sonraki yıllarda da yine bütçe kanunlarında yer alan hükümlerle her yıl yaklaşık 250 Milyon TL. YÖK Başkanlığına aktarılmış. Ek 44. Madde ile de yıl içinde oluşacak gelir fazlalarının %80’i her üç ayda bir YÖK Başkanlığına aktarılması öngörülmüştür.  Döner sermaye gelirlerinin azalması nedeniyle üniversite, maaş ödeyememe sorunuyla karşı karşıyadır.Üniversitenin farklı şehirlerde sahip olduğu mülkleri satılmak istenmektedir.  2014 yılından itibaren Açıköğretim Sistemindeki öğrenci sayılarındaki düşüşler, sınav, vb. maliyetlerinin artması, kaynakların YÖK ve bazı vakıflara aktarılması nedeniyle üniversitenin ekonomik sorunlar yaşamasına, öğrenciden yıllık yaklaşık 5.000 TL öğretim gideri almasına rağmen kaliteli hizmet sunulamamasına yol açmıştır.  Üniversitenin mali sıkıntı gerekçesiyle açıköğretim bürolarını kapatarak gayrimenkulleri paraya çevirme 90'dan fazla binasını satışa çıkarmaya hazırlanması iddiası bulunmaktadır. Bunun gerekçesi yine kamuoyu ile paylaşılmamıştır.    Hazine, 1 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla Tek Hesap sistemine geçmiştir. Buna göre, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında mevduat hesapları hazine adına açılan hesaplara aktarılmıştır. Bu nedenle, gayrimenkullerin satışından elde edilecek gelirler de hazineye gidecek ve üniversitenin nakit açıklarını kapatılmasına pek yaramayacaktır.  Üniversitenin yurt dışı eğitim hizmetlerinin Maarif Vakfı tarafından yerine getirileceği konuşulmaktadır, bu konu da ayrı bir tartışma konusudur. Peki biz CHP olarak açıköğretime nasıl bakıyoruz? Bize göre çağımızın ihtiyacı yeniliktir! Ancak bu yeniliğin doğru stratejilerle, iyi planlanmış, katılımcı ve şeffaf bir süreçle yürütülmesi gerekmektedir.   Küresel bilgi devriminin yaşandığı, bilginin hızla yaratıldığı ve yayıldığı, hatta hemen eskidiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu gelişme, değişim ve dönüşümler yaşamın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da çok etkili olmuş, ülkemizin değişen ve çeşitlenen eğitim ihtiyaçları da dijital teknolojilerin sunduğu zorluklar ve fırsatlar bağlamında, yüksekeğitimi, özelde de Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemini yenilemek, öğrencilerin taleplerine uygun hale getirmek dahası sistemi ulusal bir strateji olarak görmek zorunluluk haline gelmiştir.  Bu kapsamda; Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemini; açıklık, esneklik, uygun fiyatlılık, teknoloji destekli, yenilikçi, kaliteli ve akredite, öğrenmeyi öğreten, ihtiyaç temelli programlarla, yaşam boyu öğrenme ve mesleki ve kişisel gelişim olanakları sağlayan, erken çocukluluktan emekliliğe kadar, yaş, cinsiyet, ırk, inanç ve coğrafi konumdan bağımsız olarak herkesin erişimini sağlayan, toplumun ihtiyaçlarını karşılayan, ulusal ve uluslararası alanda tanınan ülkenin önde gelen Açık ve Çevrimiçi Üniversitesi haline getirmek gerekmektedir. Bu doğrultuda; Öncelikli olarak tüm paydaşların katıldığı bir arama konferansı ile dünyada birçok örnekte olduğu gibi, ülkemizde 2009 yılında diğer üniversitelerde (Atatürk, İstanbul ve Ankara) kurulmuş olan açık ve uzaktan öğrenme programlarını Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi bünyesinde birleştirmek Türkiye’nin Açıköğretim Üniversitesi haline getirmek, Açıköğretim Sistemini disiplinler arası, hibrit eğitim uygulamaları yapan bir sistem olarak yeniden tasarlanmak, Açıköğretim ders materyali üretiminde, öğrencinin kendi kendine öğreneceği çok kanallı, çoklu ortam öğretim/öğrenme yaklaşımını benimsenmesi, tabletlere/akıllı telefonlara kolayca indirilebilen, öğrenciler için özelleştirilmiş, ulusal ve uluslararası erişilebilirlik standartlarına uyan, çok dilli materyaller kullanmak, Sanal gerçeklik, yapay zeka, analitikler, büyük veri, bulut teknolojisi gibi yeni bilgi ve iletişim teknolojilerini Açıköğretim Sisteminde araçsallaştırılmış biçimde kullanarak, eğitim öğretim sisteminin bir ekosistem içinde dijitalleşmesi sağlamak gerekmektedir. Bugün Eskişehir’den açıköğretime sahip çıkma çağrısı yapıyoruz! Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda Türkiye'nin toplumsal hafızasının ve eğitimde fırsat eşitliğinin sembolüdür. Kamuoyunu, sivil toplum kuruluşlarını, öğrencileri, akademisyenleri ve eğitim camiasını bu hukuksuzluğa karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreçte akademinin ve bilimin yanında durmaya devam edeceğiz. Çünkü, eğitimin her kademesinin nitelikli, fırsat eşitliğine dönük ve dünyaya açık bir yapıda olması, ülkemiz için çok önemlidir. Bu sebeplerle, parti programımızda bu yönde hedefler belirliyoruz. Bizim en büyük yatırımımız insana olan yatırımdır. Eğitimi yaşam boyu öğrenme anlayışıyla, teknolojiden faydalanarak ilgili tüm tarafların katılımıyla yeniden kurgulayacağız. Bu oldu bitti anlayışı, hesap vermeyen, şeffaf olmayan ve kamu kaynağını kendi ideolojik saplantılarına heba eden anlayışı hep birlikte bitireceğiz. Saygılarımızla."

İlk Yarıyıl Eğitimin Tüm Paydaşları İçin Zor Bir Dönem Oldu Haber

İlk Yarıyıl Eğitimin Tüm Paydaşları İçin Zor Bir Dönem Oldu

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Sekreteri Server Kılınç 2024 - 2025 Eğitim Öğretim yılı ikinci döneminin başlaması ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. CHP Eskişehir İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısına İl Başkanı Talat Yalaz, İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Yeşildal, Tepebaşı İlçe Başkanı Tevfik Yıldırım ve İlçe Yöneticileri katılım sağladı.  İl Eğitim Sekreteri Server Kılınç yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Sayın basın mensupları, 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı'nın ikinci yarısı bugün başlıyor. Maalesef bugün ihmalkarlık ve denetimsizlik yüzünden okulunda ikinci döneme başlayamayan 36 çocuğumuz var. Onlar yarıyıl tatilinde aileleriyle birlikte gittikleri Kartalkaya'da yanarak can verdiler. Yetkililerin sorumluluk almayı kabul etmediği ihmaller yüzünden hayatını kaybeden 78 vatandaşımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, sevenlerine ve ülkemize başsağlığı diliyoruz. Bu felaketle birlikte okulların ve yurtların güvenliğini bir kez daha düşünmeliyiz. Defalarca uyarmamıza rağmen hiçbir tedbir alınmaması nedeniyle, okul kazaları, afetler, acil durumlar, iş güvenliği, trafik güvenliği, okul güvenliği ve dış alan güvenliği gibi konulardaki yetersizlikler çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin canına mal oluyor. Müfettişlik sisteminin tarumar edilmesiyle birlikte de okullarımız yeterince denetlenmiyor. Çocuklar için en güvenilir alanlardan biri olması gereken okullar, maalesef birçok kaza, yaralanma, şiddet ve ölüme sahne oluyor. Öyle ki, 2 Eylül'de birinci sınıfa başlayacak olan Miray Aslan çocuğumuz okul bahçesinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. 16 Yaşındaki Mehmet Eren Parlak arkadaşı tarafından okulda tabanca ile vurularak öldürüldü. Sibel Turan öğretmenimiz iş güvenliği yeterli personel olmadığı, İbrahim Oktugan öğretmenimiz ise okul güvenliği olmadığı için hayatını kaybetti. Bu hafta aynı zamanda 6 Şubat Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin ikinci yıl dönümü. Buradan bir kez daha depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, sevenlerine ve ülkemize başsağlığı diliyoruz. Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen bölgede yaşayan yurttaşlarımızın, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin sorunları çözülmedi. Hükümet bir yıl içinde evlere yerleşilecek sözünü tutmadı, halkın dörtte biri hala konteyner kentlerde yaşıyor. Yetmezmiş gibi, burada yaşayan öğretmenlerimizin borç yüzünden elektrikleri kesildi. Depremde sağlam kalan okullar, kamu kurumları tarafından kullanılmaya devam etti, bu da imkansızlıklar içerisinde verilmeye çalışılan eğitimi, birleştirilmiş okullarla daha da zora soktu. Enkaz kaldırma çalışmaları sonlanmadı. Asbest, çevre, su, hava ve toprak kirliliği devam etti. Çocuklarımız eğitim hakkına erişimde sıkıntı yaşadı çünkü ulaşım sorunu hala çözülmedi. Bunun gibi nice üzücü olayla birlikte bir yarıyılı geride bırakmış bulunuyoruz. Geçtiğimiz dönem; çocuklar, öğretmenler, yöneticiler, eğitim çalışanları, veliler kısacası eğitimin tüm paydaşları ve ülkemiz için zor bir dönem oldu. Okullar fiziki olarak eğitime uygun hale getirilmedi, temizlenemedi. Çocuklarımız nitelikli eğitim alamadı, okulların güvenliği sağlanamadı. Öğretmenlerimiz atanmadı, mülakatla mağdur edildi. Yoksulluk sınırı altında maaşlarla, can güvenliği olmadan eğitim vermeye devam etti. Çocuklarımız okullara aç gitti, temiz suya erişemedi ve MESEM'lerde hayatlarını kaybetti. 1. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen, pilot çalışması bile yapılmadan okullarda uygulanmaya başlayan öğretim programlarını geri çekin. 2. ÇEDES protokolü ile pedagojik formasyonu olmayan kişilerin okullara girmesini, çocuklarımıza uygun olmayan etkinlikler yaptırmasını engelleyin. 3. Çocuklarımızın okullarda temiz içme suyuna erişimini sağlayın. Bir öğün ücretsiz okul yemeği verin. Kantinlerde satılan yiyecekleri ve fiyatlarını kontrol altına alın. 4. Asgari ücretin yarısına, yarı zamanlı çalışan temizlik personeli ile okulları temizleyemezsiniz. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği için kadrolu temizlik personeli ataması yapın. 5. Çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin okullardaki güvenliğini sağlayın. Her okula bir güvenlik görevlisi görevlendirin. 6. Çocuklarımızın ucuz işgücü olarak kullanıldığı, yaralandığı ve öldüğü MESEM programina son verin. 7. Birleştirilmiş okul uygulaması ve ikili eğitim yüzünden çocuklarımız hem ders saatlerinden kayıp yaşıyor hem de karanlıkta okula gidip gelmek zorunda kalıyor. İkili eğitimi sonlandırın, tüm okullarda tam gün eğitime geçilmesini sağlayın. 8. Kapatılan köy okulları yüzünden taşımalı eğitime mahkum edilen çocuklarımız, taşımalı eğitimin kapsamının daraltıldığı yönetmelik değişikliğiyle bir kez daha mağdur edildi, yurtlarda kalmaya mecbur bırakıldı. Her çocuğun okula güvenle ulaşmasını sağlayın, köy okullarını açın. 9. En az bir yıl okul öncesi eğitim her çocuk için zorunlu ve ücretsiz olmalıdır. Okul öncesi eğitimde katkı payı uygulamasını kaldırın. 10. Devlet okullarında yaşanan sorunlar yüzünden özel okullara mecbur bırakılan velilere dayatılan fahiş ücretleri denetleyin, kontrol altına alın. 11. Özel okullarda emeği sömürülen, asgari ücrete çalıştırılan öğretmenlerimiz için taban maaş düzenlemesi yapın. 12. Engelli öğretmenlere, rehber öğretmenlere, KPSS mağduru öğretmenlere, mülakat mağduru öğretmenlere, depremzede öğretmenlere verdiğiniz sözleri yerine getirin. Gerçek ihtiyaç kadar kadrolu öğretmen ataması yapın. 13. Diplomasını almış öğretmenler yeniden aday statüsüne düşürülemez. Milli Eğitim Akademisi adı verilen öğretmenlerin diplomasını çalma projesinden derhal vazgeçin. 14. İlimizdeki problemlerin bir kısmıysa, Eskişehir’in en büyük mahallesi olan Emek’te defalarca dile getirilmiş olmasına rağmen bir lise yapılmamıştır. 15. Üç üniversitesi olan şehrimizde yeterli KYK yurdu bulunmadığından öğrenciler barınma sorunu yaşamaktadır. 16. İlimizde depreme dayanıksız diye boşaltılan okulların bazılarının yıkımları gerçekleşmemiş, bazılarının da inşaatları hâlâ tamamlanamamıştır. 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılının ikinci dönemine başlarken çözülmeyi bekleyen bu ve benzeri çok sayıda sorun var ancak sorumluluk alan ve çözüm üreten yok. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm çocuklarımızın laik, bilimsel, kamusal, parasız ve eşit eğitim hakkı için, hem görevde olan hem atama bekleyen öğretmenlerimizin hakları için, çocuklarının nitelikli eğitim alabilmesi için maddi ve manevi olarak yıpranan velilerimiz için çalışmaya ve mücadele etmeye, tüm bu sorunları gündeme getirmeye, Bakanlığa görev ve sorumluluklarını hatırlatmaya devam edeceğiz. Tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize başarılı ve mutlu bir dönem dileriz."

Okullar Bilim Yuvası Olup, Siyasi Fikir Empoze Alanı Değildir! Haber

Okullar Bilim Yuvası Olup, Siyasi Fikir Empoze Alanı Değildir!

CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Selvinaz Durur yaptığı açıklamada Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan ÇEDES projesini eleştirdi. CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Selvinaz Durur yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Türk eğitim sistemi Cumhuriyet’in kuruluşundan AKP iktidarına dek laik ve bilimsel bir temele oturmaktaydı. Sayısız iktidar görmesine rağmen bu sağlam temel hiçbir zaman bu kadar tehdit ve saldırı altında olmadı. AKP iktidara gelir gelmez herkesin bildiği üzere sağlıkta ve eğitimde sürekli olarak Cumhuriyet kazanımlarıyla uğraşıp, yıkmaya çalıştı. Bu durum son süreçte ise ÇEDES adı verilen proje ile iyice ayyuka çıkmış durumda. Açılımı son derece masum ve cazip “Çevreme duyarlıyım ve değerlerime sahip çıkıyorum.” Elbette böyle bir isme kimsenin ne itirazı ne olur ne de tepkisi. Fakat altında yatan amaç hiçte öyle değil. Din görevlileri sözde okulları ziyaret ederek belli konularda gençlerimizi bilgilendirmekte ve manevi destek vermekte. Dediğim gibi maalesef sözde ! İktidar yetkilileri eğitim sistemimizin temizlik ve hijyen, ücretsiz yemek, artık resmen çileye dönüşen kış saati uygulaması ve fırsat eşitsizliği gibi konuları bırakmış maneviyatla ilgilenmekte. Yani bunu psikolog ve sosyologlara bırakmak dururken din görevlileri üzerinden yapması aklımıza tek bir şeyi getiririyor; siyasi fikirlerini genç yaştaki arkadaşlarımıza empoze etmek. Bunun başka bir açıklaması ve amacı yoktur. Hatta örnek verecek olursak son olarak Kars Merkez İmam Hatip Ortaokulu’nda ÇEDES projesi kapsamında “sabır” konusunu işlemek için okulda maket mezar kuruldu ve annesini kaybeden bir öğrenci maket mezar başında ağıt yaktı. Bu uygulama çocuklarımızda kalıcı travmalar da yaratabileceğinden ciddi endişe duymaktayım.   Bırakalım okullarda gençlerimiz daha fazla bilimle, kültürle ve sporla ilgilensin. Sözlerimi iktidarı uygulayarak tamamlamak istiyorum, Efendiler; Okullar bilim yuvası olup siyasi fikir empoze alanı değildir. Acilen bu yanlıştan dönün !"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.