SON DAKİKA
Hava Durumu

#Dünya Toprak Günü

Porsuk Haber Ajansı - Dünya Toprak Günü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dünya Toprak Günü haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Toprağın Geleceği Susuzluk ve Kuraklık Tehdidi ile Karşı Karşıya Haber

Toprağın Geleceği Susuzluk ve Kuraklık Tehdidi ile Karşı Karşıya

Dünya nüfusunun giderek artığı, şehirleşmenin hızla ilerlediği ve iklim değişikliğinin etkilerinin derinleştiği günümüzde, “toprak” yalnızca kırsal alanların değil şehirlerin de en kritik kaynaklarından biridir. 5 Aralık’ta kutlanan Dünya Toprak Günü’nde, FAO’nun “Sağlıklı Şehirler İçin Sağlıklı Topraklar” teması ile; toprak sağlığının, sürdürülebilir şehircilik, temiz su, iklim direnci ve yaşam kalitesi bakımından taşıdığı merkezi rol yeniden vurgulanıyor. Dünya Toprak Günü dolayısıyla REİS Gıda tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; ''Türkiye’nin bereketli topraklarında yetişen her ürün; sofraya gelen her bakliyat tanesi, yalnızca bir gıda değil emek, üretim zinciri ve gelecek kuşaklara karşı sorumluluğun bir yansıması. 5 Aralık Dünya Toprak Günü’nde tarımsal alanların durumu yeniden gündemdeyken, uzmanlar Türkiye açısından geciktirilemeyecek düzeyde kritik uyarılar yapıyor: “Kaybolan her toprak geleceğimizden eksiliyor.” İklim değişikliği, su kaynaklarının azalması, yanlış arazi kullanımı ve plansız kentleşme, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de verimli tarım alanlarını tehdit ediyor. Birleşmiş Milletler destekli “Dünyadaki Kuraklık Noktaları” raporuna göre Türkiye topraklarının yüzde 88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya. Uzmanlar, 2030 itibarıyla ciddi kuraklık sorunlarının yaşanacağını, 2100 yılında ise ülkenin batı ve güney kesimlerinde sıcaklıkların 4–5°C artmasının öngörüldüğünü belirtiyor. Raporda, her 2 derecelik sıcaklık artışının suya erişimde yüzde 15’e varan azalma yaratacağı ifade ediliyor. Toprak verimindeki azalma yalnızca gıdaya erişim sorununu değil tarımsal üretim maliyetleri, gıda fiyatları, istihdam ve yaşam koşulları üzerinde zincirleme ekonomik etkileri de beraberinde getirmektedir. Toprak ve su, yaşamın temel kaynaklarıdır. Dünya üzerindeki bitkilerin yaklaşık yüzde 85’i toprakta yaşamını sürdürmektedir. Dünya Çölleşme Atlası’na göre bugün dünya topraklarının yüzde 75’i bozulmuş durumdadır ve bu oranın 2050’de yüzde 90’a ulaşacağı tahmin edilmektedir. Toprak, iklim değişikliği ile mücadelede de kritik önem taşımaktadır. Karbon depolama kapasitesi sayesinde sera gazı salınımlarını azaltır ve küresel ısınmayı iki derecenin altında tutma hedefinde yüzde 27’ye varan katkı sağlayabilir. Dünya gıdasının yaklaşık yüzde 95’i toprak sayesinde üretilmektedir. Bu nedenle toprak kaybı gıda güvenliğinin kaybıdır. Türkiye’de tarım arazilerinin yüzde 59’u, meraların yüzde 64’ü ve ormanların yüzde 54’ü erozyon tehdidi altındadır. Üst toprak tabakasının kaybı toprak organik madde oranını düşürerek verimliliği azaltmaktadır. Ormansızlaşma, yanlış tarım uygulamaları, kontrolsüz kentleşme ve madencilik faaliyetlerinde kullanılan siyanür ve ağır metaller toprağın biyolojik dengesini geri dönüşü zor şekilde tahrip etmektedir. Toprağın korunması için onarıcı tarım uygulamalarının ve iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Kontrollü üretim sayesinde hem iç pazara hem ihracata güvenilir, izlenebilir ve kalıntısız ürün sunmak mümkün olabilmektedir. Ancak yalnızca toprağı korumak yeterli değildir; toprağın ayrılmaz parçası olan su da hızla azalmaktadır. Dünyanın yüzde 70’i sularla kaplı olmasına rağmen içilebilir tatlı su miktarı yalnızca yüzde 0,5’tir. Türkiye yılda ortalama 57 milyar metreküp su tüketmekte, bunun 44 milyar metreküpü tarımsal sulamada, geri kalan kısmı içme–kullanma ve sanayide kullanılmaktadır. Tarımın suya yüksek bağımlılığı su yönetimini gıda güvenliğiyle doğrudan ilişkili hale getirmektedir. 2013–2025 döneminde Türkiye’deki 25 nehir havzasının 20’sinde su miktarı azalmış, yalnızca 5’inde artış gözlenmiştir. Bu tablo, toprağın ve suyun birlikte korunmasının zorunluluğunu açıkça göstermektedir.'' denildi. Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun: ''Toprak sadece üretimin değil yaşamın temelidir'' Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, sürdürülebilir üretimin toprağı ve suyu korumaktan geçtiğini vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu: “Toprak bizim yaşam kaynağımızdır. Sadece üretimin değil yaşamın temelidir. Türkiye'nin yüzde 88’inin çölleşme riski taşıdığı bir gelecekte gıda güvenliğini sağlamak yalnızca tarım sektörünün değil tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Bu nedenle Reis Gıda olarak sürdürülebilir tarım politikalarını destekliyor, yerli tohumla üretimi teşvik ediyor, su verimliliğine dayalı akıllı tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak için projeler geliştiriyoruz.” Toprağa Sahip Çıkmak Geleceğe Sahip Çıkmaktır ''Bugün alınacak kararlar yarın sofralarımızda yer alacak gıdanın, soluyacağımız havanın ve yaşam kalitemizin kaderini belirleyecektir. Toprağın kaybı yalnızca tarlaların eksilmesi değil; gıdanın, ekonominin, sağlığın ve yaşam kalitesinin eksilmesidir. Bu nedenle tarım politikalarından kent planlamasına, üretim modellerinden tüketici bilincine kadar her aşamada toprağı ve suyu korumak zorundayız. Reis Gıda olarak toprağın sürdürülebilir yönetilmesi, yerli tohumların yaygınlaştırılması, üreticilerin desteklenmesi ve su verimliliğine dayalı tarımsal dönüşümün sağlanması için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Çünkü biliyoruz ki toprağını koruyan toplum geleceğini korur. Toprağı koruyalım, üretimi güçlendirelim, ülkemizin yarınlarına sahip çıkalım.''

Toprakta Bereket Varsa, Gelecekte Umut Vardır Haber

Toprakta Bereket Varsa, Gelecekte Umut Vardır

Reis Gıda tarafından 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yapıldı. Toprak Günü’nün anlamı ile ilgili mesajlar verilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Tarımın ve gıda üretiminin en temel kaynağı olan topraklar, yaşamımızın sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir. 5 Aralık Dünya Toprak Günü, toprağın korunması ve doğru yönetilmesi konusundaki farkındalığı artırmak adına tüm dünyada kutlanmaktadır. Ülkemiz bereketli topraklara sahip, her karış toprağımızın kıymetini bilmeliyiz. Toprak, insanlık için vazgeçilmez bir kaynaktır ve milyonlarca yıl süren doğal süreçlerin sonucunda oluşmuştur. Ancak, bilinçsiz kullanım, aşırı kimyasal kullanımı, çevre kirliliği ve erozyon gibi faktörler, topraklarımızın hızla yok olmasına neden olmaktadır. Dünya genelinde her yıl kuraklık ve çölleşme riskiyle 12 milyon hektar arazi kaybedilmektedir. Bu durum, yalnızca bugünkü nesilleri değil, gelecekteki kuşakları da tehdit etmektedir. Sağlıklı bir gıda üretimi ve sürdürülebilir bir gelecek için toprağın korunması hayati önem taşımaktadır. Tarıma elverişli topraklar, erozyon, şehirleşme ile birlikte, endüstriyel sahalar nedeniyle hızla daralıyor. Kurulan fabrikalar toprağa ve suya kirletici maddeler salarak yaşam döngüsünü olumsuz yönde etkiliyor. Yanlış toprak kullanımı, su yönetimi ve uygulamaları toprak erozyonuna neden oluyor, toprağın verimsizliği, su kalitesini ve miktarını etkiliyor. Yüzlerce yıl süren doğal süreçler sonucunda oluşan tarıma elverişli toprak tabakaları günümüzde hızla tükenmektedir. Tarıma elverişli bir santimetre kalınlığında toprak tabakasının oluşumu için yaklaşık 500-1000 yıl gerektiği düşünüldüğünde, toprağın değeri daha iyi anlaşılmaktadır. Toprak yalnızca bir tarım kaynağı değil, aynı zamanda ekosistemlerin dengesi için de vazgeçilmezdir. Toprak ve su yaşamın temel taşları; bizi besler, korur ve hayatın kaynağıdır. Bu yüzden toprak, bir 'ana'dır. Dünyadaki bitkilerin yüzde 85’i toprakta barınırken, Dünya Çölleşme Atlası'na göre toprakların yüzde 75’i bozuluma uğramış durumda ve 2050’ye kadar bu oran yüzde 90’a ulaşabilir. Bu, biyolojik çeşitliliği ve insanlığın geleceğini tehdit eden bir süreçtir. Toprak, iklim değişikliğiyle mücadelede karbonu depolayarak önemli bir rol oynar ve sağlıklı topraklar, sanayi sonrası ısınmayı 2 derece altında tutma hedefimize yüzde 27 katkı sağlar. Eğer toprağı kaybedersek, nasıl bir gelecek inşa edebiliriz? Dünya gıda üretiminin yüzde 95’i toprak sayesinde gerçekleşiyor. Toprağı kaybetmek, insanlığın beslenmesini tehdit eder. Erozyon, kontrolsüz madencilik, kimyasal kirlilik ve aşırı tarım uygulamaları, toprakların verimliliğini azaltıyor. Madencilik faaliyetleri ve kullanılan zararlı kimyasallar, toprağın biyolojik yapısını bozarak verimliliğini kaybetmesine neden oluyor. Bu durum, hem bugünün hem de geleceğin gıda güvenliğini tehdit ediyor. Toprağa yalnızca üretim alanı olarak değil, varoluşumuzun temeli olarak bakmalıyız. Toprağımızın kalitesi, tarımsal ürünlerin güvenliği ve sürdürülebilirliği için büyük önem taşıyor. Bilinçsiz tarım uygulamaları, toprağın organik maddeler bakımından fakirleşmesine ve biyoçeşitliliğin kaybına yol açıyor. Kimyasalların yer altı sularına sızması ise çevre kirliliğini artırarak, toprak, su ve hava kalitesini olumsuz etkiliyor. Gıdanın Başladığı Yer Sağlıklı toprak olmadan sağlıklı gıdadan, sürdürülebilir bir gelecekten söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle, tarımsal üretimden sofralara kadar her adımda toprağın korunmasına öncelik verilmelidir. Toprak, yalnızca bir tarım aracı değil, yaşamın kaynağıdır ve bu gerçeği unutmamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Reis Gıda, sürdürülebilir tarım uygulamaları ve toprağın korunması konusunda uzun yıllardır kararlılıkla çalışmalar yürütmektedir. Yerel çiftçilerle hayata geçirilen Reis Bakliyat Köyleri Projesi, toprakların sağlığını korumayı ve bu değerli kaynağı gelecek nesillere aktarmayı hedeflemektedir. Tarım süreçlerinde dijital tekniklerin kullanımı ile toprak analizi yapılarak verimlilik artırılmakta, sertifikalı tohum üretimi ile kaliteli ve sürdürülebilir tarımın temelleri atılmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından bu yıl Dünya Toprak Günü’nün teması “Topraklara Özen Göstermek: Ölçmek, İzlemek, Yönetmek” olarak belirlenmiştir. FAO, bu tema ile sürdürülebilir toprak yönetimi için doğru toprak verilerinin ve bilgilerin önemine dikkat çekmektedir. Toprakların düzenli olarak ölçülmesi ve izlenmesi, verimli ve sağlıklı bir gıda üretimi için vazgeçilmezdir. Reis Gıda olarak, toplumumuzun tüm kesimlerini topraklarımızın kıymetini bilmeye, çevre dostu tarım uygulamalarını benimsemeye ve gelecek nesillere verimli topraklar bırakmak için harekete geçmeye davet ediyoruz. Toprağa verdiğimiz her emek, bize geri döneceğini biliyoruz. Bu bilinçle, tarıma ve toprağa duyduğumuz sorumluluğu her geçen gün daha da derinleştirerek, sağlıklı ve sürdürülebilir bir dünya için çalışmaya devam edeceğiz. Toprağa saygı duymak, yalnızca bugünün değil, geleceğin gıda güvenliğini sağlamanın teminatıdır. Bu yüzden, gıdanın başladığı yer olan toprağın kıymetini bilerek, onu korumak ve verimli kullanmak için gerekli adımları atmalıyız. Toprağa verdiğimiz her emek, toprağın bize verdiği en değerli hediye olacaktır."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.