SON DAKİKA
Hava Durumu

#Chp Bursa Milletvekili

Porsuk Haber Ajansı - Chp Bursa Milletvekili haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Chp Bursa Milletvekili haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Veteriner Hekimler Emeğinin Karşılığını Alamıyor! Haber

Veteriner Hekimler Emeğinin Karşılığını Alamıyor!

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Dünya Veteriner Hekimler Günü’nde veteriner hekimlerin kamuda “eşit işe eşit ücret” ve özlük hakları taleplerini gündeme taşıdı. Milletvekili Sarıbal, geçtiğimiz yıl yayımlanan Veteriner Biyolojik Ürün ve Hayvan Tanımlama Araçlarının Bedelleri ile Uygulama Ücretlerinin Tahsiline İlişkin Tebliğ’in uygulanmasında ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, veteriner hekimlerin emeğinin karşılığını alamadığını vurguladı. Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulunan Sarıbal, ödenmesi gereken uygulama ücretlerinin aylık periyotlarla, her ayın belli bir gününde ve gecikmeksizin ödenmesi ve veteriner hekimlerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini söyledi. Sarıbal,  “Yayımlanan Tebliğ ile veteriner biyolojik ürünler ve hayvanların tanımlanmasında kullanılan tanımlama araçlarının uygulanması sonucu hayvan sahipleri veya bakıcıları tarafından ödenen ürün bedelleri ile uygulama ücretlerinin, tarımsal desteklemelerden kesinti ya da döner sermaye işletmeleri üzerinden ödeme yoluyla yapılması belirlenmiştir. Ancak uygulamaya dair izlenen yol; uygulayıcı veteriner sağlık çalışanlarını mağdur ederken, ödemelerini alamamalarına sebep olmakta ve hukuka aykırı bir süreç yaşanmaktadır. Ödenmesi gereken ücret; personelin hak etmiş olduğu ücret olup, mahsuplaşma hususu üretici ile kamu otoritesi arasında olan bir durumdur. Mahsuplaşmanın geciktirilmesinden doğan mali yükün uygulayıcılara yansıtılması kabul edilemez” diye konuştu. Aşı uygulama ücretlerinin üreticiler tarafından 10 gün içinde Bakanlık ilgili birimlerine yatırılmasına ve aradan aylar geçmesine rağmen tam ve düzenli olarak yapılmayan ödemelerin de döner sermaye işletmelerinde bekletildiğini, bu konuda da açıkça suç işlendiğini ifade eden Sarıbal, “Tarım Orkam Sen’in hazırladığı rapora göre ‘el emeği’ olan uygulama ücretlerinin ödenmesine dair usulün değiştirilerek 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda öngörülen hayvan hastalıkları tazminatının ödenmesine benzer bir usul belirlenmesi, ödemelerin her ayın belli bir gününde olacak şekilde düzenli bir periyoda bağlanması gerekmektedir. Ayrıca, Tebliğ’ in 6. Maddesinin 9. Fıkrasında belirlenen usul, TÜRKVET sisteminde değiştirilmiştir. Ancak sistemdeki değişikliğe rağmen Tebliğin ilgili bölümü için değişiklik yapılmamış olup, Tebliğ’in sistemde yapılan değişikliğe uygun şekilde değiştirilmesi gerekmektedir” dedi.  VETERİNER HEKİMLER SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI’NA DAHİL EDİLMELİ Milletvekili Sarıbal ayrıca “Sağlık Hizmetleri Sınıfı” çalışanları arasında yer alan veteriner hekimlerin; sağlık çalışanlarına tanınan tüm özlük ve parasal haklardan yararlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini de söyledi. Veteriner hekimlerin, “Sağlıkta Şiddet Yasası” olarak bilinen 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 12. maddesine eklenen cezai yaptırımlar kapsamına alınmasının önemine değinen Sarıbal, “Veteriner hekimler, görevleri gereği sahada risk altında çalışmakta, ancak ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ kapsamı dışında bırakıldıkları için ciddi bir adaletsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Bu eşitsizliğin giderilmesi, 657 sayılı Kanun’un 36. maddesi kapsamında yer alan tüm sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri personelinin korunması adına, yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması zorunludur. Sağlık Bakanlığı dışındaki bakanlık ve birimlerde görev yapan veteriner hekimlerin de sağlık hizmetleri sınıfına tanınan haklardan eksiksiz yararlandırılması gerekmektedir. Veteriner hekimlerimizin haklı taleplerinin yanında olduğumuzu, bu konuda üzerimize düşen her türlü girişimi yapacağımızı bir kez daha ifade ediyor, tüm veteriner hekimlerimizin gününü kutluyorum” ifadelerini kullandı.  

Çiftçinin Zor Yılı 2025 Gıdada Yok Yılı Olarak Tarihe Geçecek Haber

Çiftçinin Zor Yılı 2025 Gıdada Yok Yılı Olarak Tarihe Geçecek

Zirai don, kuraklık ve AKP’nin yanlış tarım politikaları nedeniyle 2025’in tarımda kriz yılı olduğunu belirten CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal,  “Çiftçinin zor yılı 2025, gıdada ‘yok yılı’ olarak tarihe geçecek” dedi. Türkiye tarımda son yılların en büyük felaketiyle karşı karşıya. 65 ilde tarım arazileri don nedeniyle büyük zarar gördü. Kayısı, ceviz, kiraz, elma ve üzüm gibi ürünlerde zararın boyutu yer yer yüzde 100’lere ulaştı. Don afetiyle sarsılan çiftçi, şimdi de şiddetli kuraklığın pençesinde. Meteoroloji verilerine göre Türkiye, son 35 yılın en kurak mart ayını yaşadı. Mart ayında yağışlar, normale göre yüzde 53, 2024’ün aynı dönemine göre ise yüzde 59 oranında azaldı. En fazla azalma ise yüzde 79 ile Ege Bölgesi'nde kaydedildi. Kuraklıktan en çok etkilenen bölgelerin başında buğday üretiminin yoğun olduğu İç Anadolu, Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerinin geldiğini belirten CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, İç Anadolu Bölgesi'nde yağışlar normale göre yüzde 62, geçen yıla göre yüzde 61 oranında azaldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde normale göre yüzde 59, geçen yıla göre yüzde 72 azalma yaşandı. Akdeniz Bölgesi'nde ise normale göre yüzde 69, geçen yıla göre yüzde 65 düşüş kaydedildi. Tüm bu felaketlerin ortasında, 2025’in ilk üç ayında devlete ödenen faiz giderleri 464 milyar TL’yi bulurken, buna karşılık çiftçiye yapılan ödeme sadece 43 milyar TL’de kaldı. Zirai don vurdu. Kuraklık bastırdı. Ama asıl felaket, yıllardır uygulanan AKP’nin tarımı çökerten politikalarıdır. 2025 yılı, çiftçinin tarlada yalnız, tüketicinin pazarda çaresiz kaldığı 'Yok Yılı' olarak tarihe geçecek” dedi. ÇİFTÇİ AKP İKTİDARINDAN 884 MİLYAR TL ALACAKLI Milletvekili Sarıbal; AKP Bursa Milletvekili Mustafa Varank’ın sosyal medya hesabından yaptığı traktör sayısıyla övünen paylaşımına da şu sözlerle tepki gösterdi:  “Traktör sayısıyla övünmüş ama belli ki tarımdan da rakamdan da bihaber. Türkiye’de kayıtlı çiftçi sayısı 2.3 milyon değil, 2.2 milyona düştü. Yani yanlış rakamla bile aslında AKP döneminde çiftçilerin üretimden koptuğunu itiraf etmiş. 2014’te 1 milyon 243 bin olan traktör sayısı, 2024’te 1 milyon 598 bin. Yani 10 yılda 356 bin traktör artmış. 700 bin rakamını yazarken ya ‘Elektrikli traktör geliyor, tarımda devrim yapıyoruz’ diye 246 milyon TL harcadıkları ve hiç üretilmeyen hayali traktörleri ya da  tarımla ilgisi olmayan ATV araçlarını saymış olmalı. Ama esas mesele traktör sayısı değil. Çiftçi 10 yıl öncesiyle bugünü kıyasladığımızda bir litre mazotu yüzde 3,796 kat artışla alıyor. Borcu ise 936 milyar TL’yi geçti. 2025 bütçesinde çiftçiye ayrılan destek, GSYH'nin sadece yüzde 0,22’si. Oysa yasa ne diyor? En az yüzde 1 olmalı. Yani bugün çiftçi AKP iktidarından 884 milyar TL alacaklı. ‘AKP’den evvel bu memlekette çiftçi yoktu’ bile der, şaşırmayın.”

Çiftçi Ekonomik Enkaz Altında! Haber

Çiftçi Ekonomik Enkaz Altında!

Bursa’da etkili olan zirai don, Uludağ’ın güney yamaçlarında tarımı adeta felç etti. Keles ve Orhaneli ilçelerinde kiraz, ceviz, erik, badem başta olmak üzere neredeyse tüm meyve ağaçları büyük zarar gördü. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, bölgeyi ziyaret ederek üreticilerin yaşadığı kayıpları yerinde inceledi. Milletvekili Sarıbal’a Keles’te CHP İlçe Başkanı Cevat Acar, Ziraat Odası Başkanı Mustafa Din ve bölge çiftçileri eşlik etti. İlçe Tarım Müdürü Abidin Atmaca’yı da ziyaret eden Sarıbal, zarar tespit çalışmaları hakkında bilgi aldı. Sarıbal, yaptığı açıklamada yaşanan zararın boyutunu “Yüzde 100’e yakın” sözleriyle özetledi, “Kiraz başta olmak üzere, ceviz, erik, badem... Bölgedeki hemen her ürün yanmış durumda. En geç açan kiraz ağaçlarında bile çiçeklenme olmamasına rağmen don etkisiyle meyve tutumu sıfırlanmış. Bu bölge, Türkiye’nin en pahalı kirazının yetiştiği, mevsimsel avantajıyla bilinen bir coğrafya. Ancak bu yıl üretici büyük bir felaketle karşı karşıya kaldı” dedi. "0 FAİZLİ YAŞAM KREDİSİ SAĞLANMALI" Köy köy dolaştıklarını ve üreticinin umutsuzluk içinde ne yapacağını bilemediğini vurgulayan Sarıbal, çiftçinin durumunu “deprem enkazı altında kalmış gibi” sözleriyle tarif etti. TARSİM kapsamında olmayan üreticilerin de kapsama alınması yönünde yapılan açıklamayı olumlu bulduklarını ifade eden Sarıbal, zararın hızlı ve doğru bir şekilde tespit edilmesinin zorunluluğuna dikkat çekti. “Yalnızca bugüne kadar yapılan masraflar değil, bu ağaçların gelecek yıl da ürün verebilmesi için yapılacak yatırımlar da dikkate alınmalı” dedi. Milletvekili Sarıbal, destekleme politikalarının üreticinin insanca yaşayabileceği bir gelir seviyesini hedeflemesi gerektiğini belirtti. Ziraat Bankası’na olan borçların faizsiz şekilde 3 ila 5 yıl ertelenmesini ve çiftçiye 0 faizli yaşam kredisi verilmesini öneren Sarıbal, “Katma değeri bu kadar yüksek bir ürün sıfırlanmışsa, bu üretici büyük bir ekonomik enkaz altındadır Şimdi yaraları sarma zamanı. Çiftçiyi bu enkazın altından çıkarmak zorundayız” diyerek yetkililere çağrıda bulundu.

Don Olayı Birçok Bölgede Ağır Bir Yıkım Yarattı Haber

Don Olayı Birçok Bölgede Ağır Bir Yıkım Yarattı

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, zirai dondan etkilenen bölgelerin “Afet Bölgesi” ilan edilmesi gerektiğini vurgularken, Afet Yasası’nın da yenilenmesi gerektiğini belirtti, “Bugünkü mevzuata göre çiftçinin büyük bir kısmı Afet Yasası’ndan yararlanamıyor. Çünkü yasa, ancak mal varlığının yüzde 40’ından fazlası zarar görürse yardım yapılabileceğini söylüyor. Bu eşik derhal kaldırılmalı, çiftçinin gerçek zararı esas alınmalıdır” dedi. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, İznik ve Yenişehir’de zirai don afetinden etkilenen çiftçilerle bir araya geldi. Sarıbal, CHP İznik İlçe Başkanı Sadullah Eşiyok, Yenişehir İlçe Başkanı Deniz Dörtkardeş, İznik Ziraat Odası Başkanı Vedat Çakar, Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Sadi Aktaş’ı ziyaret ederek ilçelerde yaşanan mağduriyet hakkında bilgi aldı. Milletvekili Sarıbal, zirai dondan etkilenen bölgelerin “Afet Bölgesi” ilan edilmesi gerektiğini vurgularken, Afet Yasası’nın da düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Çiftçinin don enkazı altında kaldığını ifade eden Sarıbal, “Tarımsal potansiyeli en yüksek bölgelerimizden biri olan, yılda dört ürün alınabilen bereketli İznik ve Yenişehir topraklarındayız. Ancak bugün bu bereketin değil, ne yazık ki büyük bir tarımsal felaketin tanığıyız. Bu yıl Türkiye’nin geniş bir kesimi, tarımsal anlamda bir doğal afeti, adeta bir depremi yaşıyor. Don olayı birçok bölgede ağır bir yıkım yarattı. Nektarin, kivi, armut, zeytin, erkenci erik, kiraz… Her türlü meyvenin yetiştiği bu verimli topraklarda çiftçi adeta enkaz altında. Hasar görmezden gelinemeyecek kadar büyük. Bu noktada acilen atılması gereken adımlar var. Zarar tespit çalışmaları Tarım İlçe Müdürlükleri tarafından detaylı bir şekilde yapılmalı. Ürün bazında kayıplar belirlenmeli, yıllık üretim maliyetleri hesaplanmalıdır. Çiftçimizin Ziraat Bankası başta olmak üzere tarımsal amaçlı kullandığı tüm krediler sıfır faizle dondurulmalı ve en az bir yıl geri ödemesiz olmak üzere 4-5 yıla yayılarak taksitlendirilmelidir. Bu da yeterli değildir. Üretici ayakta kalabilmek, geçimini sürdürebilmek zorundadır. Bu nedenle çiftçimize 0 faizli yeni destek kredileri sağlanmalıdır. Bugünkü mevzuata göre çiftçinin büyük bir kısmı Afet Yasası’ndan yararlanamıyor. Çünkü yasa, ancak mal varlığının yüzde 40’ından fazlası zarar görürse yardım yapılabileceğini söylüyor. Bu eşik derhal kaldırılmalı, çiftçinin gerçek zararı esas alınmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı bu zararın acilen karşılanması için harekete geçmek zorundadır” diye konuştu. TARIMSAL GİRDİLERDEKİ ARTIŞ, GIDA FİYATLARINA YANSIYOR Gıda fiyatlarında yaşanan olağanüstü artışa da değinen Sarıbal, bu artışın tarımsal girdi fiyatlarıyla doğrudan etkili olduğunu vurgulayarak, “Tarım sektörünün bankalara olan kredi borcu sadece şubat ayında 46,2 milyar lira arttı. Toplam borç 935,9 milyar lira. Yılın ilk iki ayında borç artışı 67,3 milyar lira. Üstelik çiftçinin ürettiği ürünlerin de her gün fiyatı düşüyor. Gıda fiyatlarında 2024 Mart ayından bu yana yüzde 37 oranında artış var. TÜİK verilerine göre son üç yılda gıda enflasyonu yüzde 289 oldu. Meyve fiyatlarındaki artış yüzde 368, çay fiyatlarındaki artış yüzde 325’i buldu. Halkımız neredeyse ekmek alamaz hale geldi. Çünkü son üç yılda ekmek fiyatları yüzde 293 oranında arttı. Çiftçilerimizin bugün yaşadığı sorun, yarın sofralarımıza zam olarak yansıyacak” ifadelerini kullandı.

Bursa Büyükşehir’den ‘Büyük Çiftçi Buluşması’ Haber

Bursa Büyükşehir’den ‘Büyük Çiftçi Buluşması’

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, ‘Büyük Çiftçi Buluşması’nda bir araya geldiği üreticilerle her zaman omuz omuza olduklarını söyledi. Tarım Peyzaj AŞ iş birliğinde yaptıkları her projenin çiftçiler için olduğunu belirten Başkan Bozbey, mazot desteği için hazırlıkları sürdürdüklerini de açıkladı. Bursa’da damla sulama borusu üretiminden sıvı gübre üretim tesisine, mobil toprak analiz hizmetinden fide, fidan ve tohum teminine, üreticinin zarar etmemesi için ürün alımından ‘Yeşil Kapsül’ projesine kadar her alanda çiftçinin yanında yer alan Bursa Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde ‘Büyük Çiftçi Buluşması’ gerçekleştirdi. Gün boyu süren buluşma kapsamında Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu, BUÜ Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Barış Bülent Aşık ve Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu tarafından üreticilere hibeli olarak sunulan ürünlerin ve suyun ve sulama sistemlerinin doğru kullanımı, gübreleme ve gübre programı oluşturma eğitimi, toprak analizinin önemi ve numune alma eğitimi verildi. 17 ilçeden çiftçilerin büyük ilgi gösterdiği buluşmaya, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ve Kayıhan Pala, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Direkçi, Tarım Peyzaj AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aydın Saldız, Tarım Peyzaj AŞ Genel Müdürü Sedat Akar, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi ve iştirak şirketlerinin yöneticileri, akademisyenler, ziraat odalarının temsilcileri, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda üretici katıldı. “Mazot desteğimizi çiftçimize sunacağız” Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’nın bereketli topraklarına can veren, üretimiyle kente hayat katanların çiftçiler olduğunu söyledi. Üreticilerle her zaman omuz omuza olduklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, üretmenin artık her geçen gün daha da zorlaştığını ifade etti. Girdi maliyetleri artarken, ürün fiyatlarının da emeklerinin karşılığını vermediğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, “Tüm bunlara rağmen üretmeye devam etmek gerekiyor. Alın teri dökenin, toprağa emek verenin daima arkasındayız. Tarım Peyzaj AŞ iş birliğinde yaptığımız her proje sizler için, çocuklarımız ve kentimizin geleceği için. Sizler tarımın kahramanlarısınız. Toprağı bereketle buluşturanlarsınız. Çiftçimizin yüzü güldüğünde Bursalının da yüzü gülecektir. Mustafakemalpaşa ilçesi Ovaazatlı’da Tarım Plast fabrikamız ile damla sulama borusu üretimini başlattık. Onunla da yetinmedik. Sıvı gübreyle ilgili çalışmaları da başlattık. Olumlu sonuçlar aldık. Aynı zamanda hazırlıklarını sürdürdüğümüz mazot desteğimizi de bütçemiz nispetinde hazırlayıp, çiftçimize sunacağız” dedi. “Tarıma sahip çıkıyoruz” Tarımın sürdürülebilir olmasının son derece önemli olduğunu söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, toprağı tanımak için mobil toprak analiz hizmetini başlattıklarını belirtti. Ekiplerin toprakları yerinde analiz ettiğini ve hangi ürüne ne kadar gübre gerektiğini bilimsel verilerle sunduğunu ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, “Ben de bir çiftçi çocuğuyum. Çiftçilerin neler yaşadığını iyi biliyorum. Onun için amacımız, üretiminizi artırmak ve gelirinizi yükseltmek. Tarlalarımıza ve topraklarımıza sahip çıkıyoruz. Tarım artık bilgiyle, bilimle, teknolojiyle yapılmalı. Bursa Uludağ Üniversitesi’yle iş birliği içindeyiz. Bilgiyle üretimi buluşturuyoruz. Bunun yanında fide ve fidan dağıtım programımızdan binlerce çiftçimiz yararlandı. Ayrıca üreticinin elinde kalan bazı ürünleri destek olmak için satın aldık. Zaman zaman farklı desteklerimizi sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu. “Bursa’da tarımın sürdürülebilirliğini sağlamalıyız” Tarlaların önemli bir kısmının maliyetlerin artmasından dolayı ekilmediğini belirten Başkan Mustafa Bozbey, çiftçilerin ekilmedik yer bırakmamasını istedi. Eken ve üreten herkesin yanlarında olacaklarını dile getiren Başkan Bozbey, “İklim değişikliği dünyanın en önemli sorunudur. Bursa’da da yeniden toprak analizleri yapıp iklim değişimini de dikkate alarak üretim şeklini değiştirmeliyiz. Nisan ayının ortasına geldik barajlarımız hala yüzde 50 seviyesinde bulunuyor. Yeraltı su seviyesi ise Bursa ovasında 250 metre civarına indi. Bunları dikkate alarak üretimimizi şekillendirmeliyiz. Gerekirse suya daha az ihtiyaç duyan ürünleri konuşmalıyız. Bursa’da tarımın sürdürülebilirliğini sağlamalıyız” dedi. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türk çiftçisinin yaşadığı sıkıntıları ve zorlukları dile getirerek Büyük Çiftçi Buluşması’nı düzenleyen Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ve Tarım Peyzaj AŞ’ye teşekkür etti. Tarım Peyzaj AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aydın Saldız, düzenlenen Büyük Çiftçi Buluşması'na katılan tüm üreticilere teşekkür etti. Tarım Peyzaj AŞ Genel Müdürü Sedat Akar, Bursa tarımında yaşanan sorunlardan toplumun tüm kesimlerinin etkilendiğini söyledi. Çiftçinin üretim konusunda büyük zorluklar yaşadığını anlatan Akar, “Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Tarım Peyzaj AŞ olarak bu tabloyu değiştirmek için çiftçiye nefes aldıracak projeler geliştiriyoruz. Bursa’nın bereketli topraklarını en iyi şekilde değerlendirmek, tarımsal üretimi daha sağlıklı hale getirmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu. Konuşmaların ardından program, Bursa Uludağ Üniversitesi akademisyenlerinin sunumlarıyla devam etti.

CHP'li Sarıbal: "Sömürge Kanunu’nu Reddediyoruz!" Haber

CHP'li Sarıbal: "Sömürge Kanunu’nu Reddediyoruz!"

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen İklim Kanunu Teklifi’ne ilişkin konuştu. Teklifin 1. maddesinde yer alan “Yeşil Büyüme” ifadesinin “Yeşil Kalkınma” olarak değiştirilmesini öneren Sarıbal, kanunun içeriğini ve amacını da sert sözlerle eleştirdi. Milletvekili Sarıbal, kanunun adının dahi problemli olduğunu belirterek, “Türkiye’de kapitalizmin çöküşünün yarattığı bir iklim kanunu ile karşı karşıyayız. Bu ülkenin zenginleri, 2026’da uluslararası ticaret yapma ihtimalleri zayıfladığı için bu yasa gündeme gelmiştir” dedi. Yasanın özünde karbon ticaretiyle ilgili olduğunu söyleyen Sarıbal, bu düzenlemenin doğal kaynakların sömürüsünü sürdürmeye yönelik bir sermaye dayatması olduğunu savundu. Sarıbal, “İklim Kanunu, iktidarın iş birlikçileriyle ortak iş yapma kültürünün yansımasıdır” diye konuştu. ÖNCE EKOLOJİK SUÇLARI TANIMLAYAN YASA GEREKLİ Milletvekili Sarıbal, büyümenin ciro artışına, bunun da doğrudan daha fazla üretim ve rekabet anlayışına işaret ettiğini belirtti. “Rekabet ve verimlilik üzerinden bir çevre yasası hazırlarsanız, doğayı sömürmekten başka çareniz kalmaz” diyen Sarıbal, bu anlayışın 4. evre sanayi devrimi adı altında az gelişmiş ülkelerin doğal yapısını ve kaynaklarını sömürmeyi amaçladığını söyledi. Avrupa ülkelerinin ekokırımı ve ekolojik suçları önlemek için yasal düzenlemeler yaptığını belirten Sarıbal, “Öncelikle ekolojik suçları tanımlayan ve önleyen bir yasanın Meclis’ten geçmesi gerekiyor. Siz demokrasi için, özgürlük için, adalet için sokağa çıkan çocukları Anayasada var olan haklarını kullanırken zorla içeri tıkıyorsunuz. Ancak burada doğamızı, ormanımızı, toprağımızı, suyumuzu kirleten herkesi ödüllendiriyorsunuz. Bu yasa ülkemizi açık ve net bir şekilde kirletme yasasıdır” dedi. “KAPİTALİST VAHŞİ SÖMÜRGE DÜZENİNE HEP BİRLİKTE İTİRAZ EDECEĞİZ” Konuşmasında, nükleer silah yatırımlarına ve silah sanayisi üzerinden geliştirilen emperyal kalkınma modellerine değinen Sarıbal, “Dünyada silaha en büyük yatırımı kim yapıyor? Eğer nükleer silaha, silah sanayisine yatırım yapıyorsanız ve bunu emperyal bir kalkınma modeli olarak kurguluyorsanız; başta Gazze ve Ukrayna olmak üzere bu yatırımı savaşlarda kullanıyorsanız, bu sistemin adı çok açıktır: vahşi liberal düzenin kendi çıkışına yol açma modelidir. Bir kanunda 21 kez ‘sermaye’, 34 kez ‘rekabet’, 78 kez ‘tahsisat’ geçiyorsa; o kanun halkın değil, çıkar gruplarının kanunudur. O kanun doğayı koruyan değil, doğayı katleden bir kanundur. O kanun temiz suyu değil, kirli suyu getirir. O kanun yoksulluğu azaltmaz, artırır. O kanun işsizliği çözmez, büyütür. Bu kapitalist vahşi sömürge düzenine hep birlikte itiraz edeceğiz” diye konuştu.

Tütün Üreticisi Uluslararası Sermayenin İnsafına Bırakıldı Haber

Tütün Üreticisi Uluslararası Sermayenin İnsafına Bırakıldı

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında tütün üreticilerinin sorunlarını değerlendirdi, TEKEL’in özelleştirilmesiyle başlayan sürecin, tütün üreticilerini büyük şirketlerin insafına bıraktığını söyledi. Sarıbal, “Tütün üretimi, uluslararası tekellerin hakimiyetine geçmiş, küçük üretici ise borç batağına saplanmıştır” dedi. Dört büyük çokuluslu sigara üreticisinin Türkiye’nin tütün alım piyasasında yüzde 90’nın üzerinde bir pazar payına sahip olduğunu kaydeden Sarıbal,  “2008 yılında yaklaşık 194 bin olan tütün üreticisi varken, özelleştirmeyle birlikte bir yıl içinde 81 bine düştü. Bugün ise sadece 43 bin üretici kalmış durumda. Yerli üretimin yerini ithal tütün aldı. Bugün üreticiler, şirketlerden aldıkları avanslarla üretime devam eder hale geldi. 2024 yılında üretim maliyeti 263 TL olmasına rağmen, şirketler en kaliteli tütün için dahi 180 TL fiyat dayatıyor. Bu, modern bir sömürüdür” dedi. Milletvekili Orhan Sarıbal’ın paylaştığı verilere göre Türkiye, 30 yıl önce dünya tütün üretiminde 5’inci sıradayken bugün 12’nci sıraya geriledi: “2002 yılında 406 bin üreticiden tütün alımı yapılmışken, 2024 yılında 43 bin üreticiden alım yapıldı. Alım yapılan tütün miktarı 2002 yılında 160 bin ton olurken, 2024 yılında 74 bin tona düştü. Tütün ihracatı 2003 yılında 112 bin tondu, 2023 yılında 49 bin tona geriledi. Buna karşılık tütün ithalatı 2003 yılında 70 bin tondu, 2013 yılında 109 bin tona yükseldi. Türkiye tütünde net ithalatçı haline geldi. 2023 yılında 265 milyon dolarlık tütün ihracatına karşılık, 610 milyon dolarlık ithalat yapıldı. 2003 yılında Türkiye’de üretilen sigaralarda 63 bin ithal tütün kullanılmış olmasına rağmen 2023 yılında kullanılan ithal tütün miktarı 95 bin tona yükselmiştir. Yerli tütün kendi ülkesinde sürgüne gönderildi. 2023 yılı itibariyle Türkiye’de üretilen sigaralarda kullanılan tütünün yüzde 83’ü yabancı kökenli, yüzde 17’si ise yerli tütünlerden oluşmaktadır” ifadelerini kulandı. TÜTÜN ÜRETİMİNİ DESTEKLEYİCİ POLİTİKALAR GELİŞTİRİLMELİ Milletvekili Sarıbal, tütün üreticisinin desteklenmesi gerektiğini belirterek, “Şirketler avans ödemelerini geciktirmemeli. Tütün, kıraç ve eğimli arazilerde üretilebilen alternatifsiz bir ürün olduğu için desteklenmeli. Sözleşmeler, bireysel üreticilerle değil üretici örgütleri aracılığıyla yapılmalı. Kamu adına üretim, pazarlama ve denetimi yapacak yeni bir TEKEL benzeri kurum kurulmalı” diye konuştu. HALK EKMEĞİN KOKUSUNA MUHTAÇ HALE GETİRİLDİ Türkiye’de ekonomi yönetiminin uyguladığı politikaların sermayeye servet, halka ise sefalet getirdiğini dile getiren Milletvekili Sarıbal, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardından sermaye karlılığı yüzde 2000 artarken, milyonlarca yurttaş açlık ve yoksullukla mücadele ediyor. Ekonomi yönetiminin başındaki Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel’ ekonomi adını verdiği program, kamu kaynaklarını sermayeye tahsis etmeye devam ediyor. Dünyanın 7’nci, Avrupa’nın 1’inci büyük tarım üreticisi olduğumuzu söyleyen Mehmet Şimşek’in Türkiye ile dünya arasındaki gıda enflasyonu makasının 30 puanı aştığından haberi mi yok? Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre, küresel gıda fiyatları geçen yıl yüzde 6,8 oranında artarken, Türkiye’de bu oran TÜİK verilerine göre bile yüzde 37,1 oldu. Tarım sektörünün banka borçları sadece şubat ayında 46,2 milyar lira artarak 935,9 milyar liraya ulaştı. Yılın ilk iki ayında toplam 67,3 milyar liralık artış yaşanırken, geri ödenemediği için takibe alınan krediler de ciddi şekilde yükseldi. Halkın temel besin kaynağı olan ekmekte zamlar ardı ardına geliyor. Sadece geçtiğimiz yıl ekmek fiyatları yüzde 50 arttı. Son olarak üretimde kullanılan doğalgaza yüzde 21,59 oranında zam yapıldı. Yeni ekmek zammı kapıda. Halk, kuru ekmeğe muhtaç diyorduk; yakında yalnızca kokusunu alabilecek” ifadelerini kullandı.

Bakan Murat Kurum, Faciadan Doğrudan Sorumludur! Haber

Bakan Murat Kurum, Faciadan Doğrudan Sorumludur!

Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat 2024’te meydana gelen liç yığını çökmesine ilişkin Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya katılan CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, “Kapasite artışına olur veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, faciadan doğrudan sorumludur, yargılanmalıdır” dedi. 9 işçinin hayatını kaybettiği çevre felaketinde sorumluların yargılanması için duruşmaya katılan ve adliye önünde işçi aileleri ile buluşan Milletvekili Sarıbal, “Kimse bize ‘bu bir kaza’ diyemez. Kimse bize ‘bu işin fıtratında var’ diyemez. Burada, bir iki kişinin üzerine yıkılmaya çalışılan bir suç var. 2-15 yıl arası cezalarla geçiştirilerek, bir felaketin üzeri örtülmeye çalışılıyor. Maden ocaklarına izin verenler, ruhsat dağıtanlar, bu şirketlere göz yumanlar katliamdan doğrudan sorumludur. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, doğrudan sorumludur. Denetim yapmayan, çevreyi ve insanı değil, sermayeyi koruyan Bakanlığın İl Müdürlüğü doğrudan sorumludur. Bu düzeni kuran, bu sömürü çarkını işleten Saray rejimi doğrudan sorumludur. Bu dava, toprağımıza, suyumuza, ormanımıza, insanımıza sahip çıkma davasıdır. Bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarılar dikkate alınmadı. Hukuk tanınmadı. Doğa ve insan yaşamı hiçe sayıldı. Sermayenin kar hırsı, siyasi iktidarın vurdumduymazlığıyla birleşti ve 13 Şubat’ta İliç’te bir katliama dönüştü. 9 işçimiz göçük altında kaldı, siyanür ve sülfürik asit Fırat Havzası’na yayıldı. Fırat’ın aktığı her yere ölüm taşındı. Gerçek sorumlular yargılanana, adalet yerini bulana kadar mücadele edeceğiz. Bu sadece Erzincan’ın değil, tüm halkların yaşamını tehdit eden bir ekokırım suçudur. Bu suça ortak olan tüm şirket yöneticileri, yetkililer ve siyasi sorumlular yargılanmalıdır” diye konuştu.

Meralar Ranta, Yem Parası Tekellere Gidiyor! Haber

Meralar Ranta, Yem Parası Tekellere Gidiyor!

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal karma yemde 2024 yılı ithalat verilerini değerlendirdi, 2025 yılının çiftçiler açısından büyük zorluklarla başladığını belirterek, iktidarın yanlış tarım politikaları ve doğal afetlerin üretimi tehdit ettiğini vurguladı. Türkiye’de büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığına göre hayvanların toplam kaliteli kaba yem ihtiyacının yılda 85 milyon ton olduğunu belirten Milletvekili Sarıbal, karma yem üretimi için kullanılan hammaddelerin yaklaşık yüzde 50’sinin ithalat yoluyla temin edildiğini ve yem katkı maddeleri hariç 5.1 milyar dolar ödendiğini söyledi. Kuraklığın yem bitkileri tarımını etkilediğini kaydeden Sarıbal, karma yem üretiminde kullanılan yağlı tohumlar ve küspeleri, bazı hububatlar ve yan ürünleri gibi hammaddelerin ithal edilme zorunluluğu olduğunu hatırlattı, “Yağlı tohumlar ve hububat üretimini artırılmasının yanı sıra; meralardan daha etkin bir şekilde yararlanılmasını sağlayacak mera ıslahı ve otlatma planlanması konularında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Hayvancılıkta dışa bağımlılıktan kurtulmak isteniyorsa öncelikle Mera Kanunu’nun 14’üncü maddesinde tahsis amacı değişikliğini kolaylaştıran düzenlemeler yürürlükten kaldırılmalıdır. Meralar ve tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına asla izin verilmemeli; bu alanlar hiçbir gerekçe ile yapılaşmaya açılmamalıdır” diye konuştu. DEVLETİN MALI DENİZ, YEMEYEN DOMUZ Verimli ve karlı bir hayvancılıkta hedeflenen seviyeye ulaşmak için yüksek kalitede kaba yem üretiminin büyük öneme sahip olduğunu kaydeden Sarıbal, Türkiye’de kaba yem üretiminin yetersiz olduğunu söyledi. Milletvekili Sarıbal, “Kaliteli kaba yemler, çayır-meralar ve yem bitkileri tarımı olmak üzere başlıca iki kaynaktan sağlanmaktadır. Meralar, hayvanların besin ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayarak gıda güvenliğine katkı sağlamaktadır. 1949 yılında yaklaşık 40 milyon hektar olan meralar, 1950’lerden sonra tarımda mekanizasyonun artmasıyla yoğun bir şekilde sürülerek tarım arazilerine dönüştürülmüş; son 80 yılda mera alanların yaklaşık üçte ikisi kaybedilerek, günümüzde toplam 14.6 milyon hektara düşmüştür. Hayvan yeminin İrlanda’da yüzde 97’si, İngiltere’de yüzde 83’ü, Fransa’da yüzde 71’i, Hollanda’da ise yüzde 54’ü meralardan sağlanmaktadır. Dünyada toplam 4,8 milyar hektar tarım alanının 3,2 milyar hektarını mera alanları oluşturmaktadır. Türkiye 14.6 milyon hektar ile dünya mera alanı sıralamasında 42. sırada yer almaktadır. 15 yıldır canlı büyükbaş hayvan ithal ettiğimiz Güney Amerika ülkelerinden Brezilya’da 160, Arjantin’de ise 95 milyon hektar mera alanı bulunmaktadır. Meralar, ‘devletin malı deniz, yemeyen domuz’ anlayışıyla özellikle AKP döneminde, meralar kolayca rant sağlanabilecek ve yağmalanabilecek alanlar olarak algılanmıştır” diye konuştu. TÜRKİYE’NİN KALİTELİ KABA YEM İHTİYACI 85 MİLYON TON Yem bitkileri tarımının sürekli ve güvenli kaba yem üretimi için önemine değinen Sarıbal, “Hayvancılığı gelişmiş AB ülkelerinde toplam tarla arazisinin Almanya’da yüzde 36’sında, Hollanda’da yüzde 31’inde, İtalya’da yüzde 30’unda, Fransa ve İngiltere’de yüzde 25’inde yem bitkileri yetiştirildiği halde ülkemizde bu oran yüzde 17,6 kadardır. Türkiye büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığına göre hayvanların 2024 yılı toplam kaliteli kaba yem ihtiyacı yılda 85 milyon tondur. 2024 yılında yem bitkileri üretiminden toplam 19 milyon ton kuru ot ve silaj elde edilmiş; çayır-mera alanlarından ise 18 milyon ton kuru kaba yem sağlanmıştır.  Hububat tarlalarından yaklaşık 37 milyon ton kaliteli kaba yem elde edildi. Bu miktar 85 milyon tonluk kaliteli kaba yem ihtiyacının ancak yüzde 44’ünü sağlamıştır. Özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde kaba yemler çok önemli olup, kaba yemsiz sağlıklı ve ekonomik besleme mümkün değildir. Ancak Türkiye’de özellikle besi ve süt sığırı yetiştiriciliği ağırlıklı olarak kesif/karma yeme dayalı olarak yürütülmektedir. Nitekim 2024 yılında üretilen 29,3 milyon ton karma yemin yaklaşık yüzde 59’unu büyükbaş ve küçükbaş yemleri oluşturmaktadır” dedi. ÇİFTÇİ 2025’E FELAKETLERLE BAŞLADI Milletvekili Sarıbal, özellikle 23 Şubat gecesi Adana, Mersin ve Hatay başta olmak üzere birçok ilde yaşanan don olaylarının üreticilere büyük zarar verdiğini ve çiftçilerin şimdi de şiddetli kuraklıkla mücadele ettiğini söyledi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı Şubat ayı kuraklık haritalarına dikkati çeken Sarıbal, ülkenin büyük bölümünde “acil durum” seviyesinde şiddetli kuraklık yaşandığını kaydetti. Özellikle Aydın ve Denizli’nin içinde bulunduğu Büyük Menderes Havzası’nda barajlardaki su seviyesinin kritik seviyeye gerilemesi nedeniyle Valiliğin, tarım alanlarının yarısına su verilmeyeceğini duyurduğunu belirtti. Pamuk, mısır, buğday, arpa, ayçiçeği ve yem bitkilerinin bu bölgede temel üretim kalemleri olduğunu, çiftçilerin ekim için yaptığı yatırımların boşa gittiğini kaydeden Sarıbal, “Yani çiftçiler ürettiklerinin yarısını feda edecek, emeğinin yarısını çöpe atacak. Çiftçiye denilen şu: ‘Kuru tarım yap, ne olursa olsun” ifadelerini kullandı. İZNİK ÇİFTÇİSİNE “ZEYTİNİNİ SULAYAMAZSIN” DENİLİYOR Kuraklık krizinin Bursa’yı da vurduğunu belirten Sarıbal, İznik Gölü’nde su seviyesindeki kritik düşüş gerekçesiyle tarımsal sulamanın yasaklandığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “İznik’in çiftçisine ‘Zeytinini sulayamazsın’ deniliyor. Zeytinciye, meyve üreticisine ‘Kendi başının çaresine bak’ diyorlar. Ama gölü besleyen su kaynaklarına ne oldu? Göl çevresindeki fabrikalar gölün suyunu hoyratça kullanırken, yer altı sularını dahi sömürürken neden kimse hesap sormuyor?” diyerek tepki gösterdi. KORUMA ALTINDAKİ AYIYA NE OLDU? Basın toplantısında Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’ne bağlı bir tesisten kaçan koruma altındaki ayının bulunma süreciyle ilgili soru işaretlerini de gündeme getiren Sarıbal, “Ayının 16 Ocak 2025 tarihinde kaçtığı bilgisi kamuoyuna yansımıştı. Günler sonra bulunduğu, uyuşturularak koruma altına alındığı ve barınağa geri getirildiği söylendi. Ancak olayın gelişimi ve ardından yaşananlar ciddi soru işaretleri barındırıyor. Öncelikle, ayının kaçtığı alan yaban hayvanı geliştirme sahası statüsünde, yani avcılığın kesinlikle yasak olduğu bir bölge. Buna rağmen, ayının bulunması için bölgeye avcıların da yönlendirildiği bilgisi bize ulaşmış durumda. Bu, avcılığı denetlemekle yükümlü bir kurumun kendi koyduğu yasağı ihlal ettiği anlamına geliyor. Yetkililer, ayının veteriner hekimler tarafından uyuşturucu iğneyle yakalandığını öne sürdü. Ancak bu iddiayı destekleyen hiçbir resmi belge ya da görsel kayıt sunulmadı. Üstelik yakalandığı iddia edilen ayının kaçtığı bölgeye teslim edilmediği, avcılar tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor. Ayının kaçmasında ihmali bulunan görevliler hakkında herhangi bir soruşturma başlatıldı mı? Ayının yakalandığına dair resmi bir kayıt veya belge var mı? Sorular ortada. Cevap bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.