SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ceren Kökoğlu

Porsuk Haber Ajansı - Ceren Kökoğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ceren Kökoğlu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

12 Eylül Bitmedi, Yaşıyor! Haber

12 Eylül Bitmedi, Yaşıyor!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu 12 Eylül Askeri darbesinin 45'inci yılı dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. ''12 Eylül bitmedi, yaşıyor'' diyen EMEP İl Başkanı Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçti. “Beşli Çete” olarak anılan Askerî Komite Konseyi’nin sabaha karşı bir bildiri yayınlayarak iktidara el koymasından itibaren, resmi rakamlara göre 650 bin kişi gözaltına alındı. 230.000 kişi askerî mahkemelerde yargılandı, işkence sonucu 171 kişi öldürüldü, cezaevlerinde ölen kişi sayısı 300 oldu. Faşist diktatörlüğün seri idam cezaları verdiği o koşullarda tam 48 kişinin cezası infaz edildi. Resmî kayıtlara geçmeyen ölüm, işkence ve katliam sayısı bundan çok daha fazladır. 12 Eylül’ün diğer önemli icraatı, parlamentodaki partilerin kapatılması, liderlerinin ve kimi yöneticilerinin tutuklanmasıydı. Bunun yanı sıra DİSK kapatıldı, mal varlığına el konuldu. Devrimci-demokrat basın tamamıyla yasaklandı, kitle örgütleri kapatıldı, ağır sansür koşulları getirildi, grevler yasaklandı. Toplumu sokaktaki devriyeler, muhbirler, polis güçleri ile kontrol altına alan 12 Eylül, ağır bir korku iklimi yaratarak bütün bir ülkeyi esir almaya çalıştı. Üzerinden 45 yıl ve birkaç nesil geçen askerî cunta, Türkiye’nin darbeler tarihinde özellikli bir yer tutmaktadır. İktidara “el koydukları” anda görevlerini yapıp kışlalarına geri döneceklerini vaat eden generaller, bütün toplumsal dinamikleri bastırdıklarına kanaat getirdikten sonra geride 24 Ocak Kararları’nı, işçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldıran anayasalarını, 12 Eylül ruhuna sadık memurlarını bıraktılar. YAŞIYOR, YAŞATILIYOR! 12 Eylül, tarihin sadece karanlık bir sayfası olarak hatırlanan bir “olay”, bir sapma değildir. 12 Eylül, her milliyetten ve kesimden halkın geleceğini ipotek altına aldı ve yasasını, toplumsal dizaynını garanti altına alacak şiddetiyle daima var oldu. 45 yıl sonra 12 Eylül’ün ilkeleri, anayasası ve yasakları hâlâ yaşatılıyor. Bugün giderek aslına dönerek siyasal ve toplumsal ilişkileri 12 Eylül faşizmi koşullarına doğru geri çekmeye çalışan tek adam rejimi, cuntanın sağladığı olanakları sürekli olarak kullandı, kullanıyor. Kamu kurumlarına yönelik özelleştirmeler ile başlayan ekonomik saldırılar, bugün cuntacıların açtığı yolu sermaye için geniş bir otobana çevirirken işçi sınıfı ve emekçilerin elinde ne varsa tekellere ikram ediyor. Yerli-yabancı sermaye işbirliklerinin hizmetine sunulan kamu kuruluşları ile birlikte yeraltı ve yerüstü kaynakları, yaşam alanları, tarım arazileri, tapulu araziler pervasızca talan ediliyor. 12 Eylül’de TİSK Başkanı Halit Narin’in “Şimdiye kadar işçiler güldü, bundan sonra biz güleceğiz” sözünün doğrultusunda işçi sınıfı ve emekçiler kesintisiz bir saldırı altındalar. Türkiye’nin en yakın komşuları da gözü doymaz Türk burjuvazisi ve desteklediği saray iktidarının hedefinde. Bugün Kürt belediyelerine ve en yakın rakibi olan ana muhalefet partisinin belediyelerine kayyum atayan, belediye başkanlarını tutuklayan, partiye neredeyse genel başkan atama noktasına gelen diktatörlük rejimi inşa edilmiştir. Bu rejim, 12 Eylül’ün beşiğinde büyüyerek doğduğu mecraya daima sadık kalan halk düşmanı bir rejimdir. YENİLECEKLER... Ancak 12 Eylül sadece baskının ve yasakların cehennemi değildi. Zulme karşı direnişlerin, demokrasi ve hak mücadelelerinin, yeraltında uğultuyla büyüyen devrimci onurun da köklerinden yeniden filizlendiği bir zemin oldu. Çünkü nerede bir zulüm varsa orada zulüme boyun eğmemek bir kuraldır. Nerede bir baskı varsa orada yasağa ve baskıya meydan okuyanlar vardır. Türkiye işçi ve emekçileri bu cendereden çıkmak için Netaş’ları, Zonguldak madenci grevlerini, Bahar Eylemlerini yarattılar; cezaevlerini okula ve meydana çevirdiler. Darağaçlarında insan onurunun anıtı oldular. Bugün de durum farklı değildir. İşçi sınıfı ve emekçilere yaşam ve geçim alanı ne kadar daraltılırsa daraltılsın, mücadele kesintisiz devam ediyor. Edecektir. 12 Eylül mirasyedileri başarılı olamayacak, bütün diktatörlükler gibi eninde sonunda yenilecektir. 19 Mart Saraçhane direnişi, “milli güvenlik” gerekçeli grev yasaklamasına karşı Birleşik Metal-İş işçilerinin yasağı dinlememesi, irili ufaklı grevler, sermayenin devletin kolluk güçleri desteğiyle işgal ettiği alanlardaki köylü direnişleri, ana muhalefet partisinin seri mitinglerine katılan milyonlar bunu gösteriyor. GÜCÜMÜZ ÖRGÜTLÜ BİRLİĞİMİZDİR... Her ulustan, cinsiyetten ve yaştan işçiler, emekçiler! 12 Eylül hukukunun bile gerisindeki hukukuyla, güdümlü yargısıyla, şiddet ve baskıyla faşizme saltanat hazırlayan mevcut iktidara karşı güç örgütlü birliğimizden ve mücadelemizden gelecektir. Türkiye işçi sınıfı 15-16 Haziranı, Tariş Direnişini, Zonguldak, Tekel, metal grevlerini yaratan sınıftır. Bu deneyim ve birikimlerden geçerek bugüne gelmiştir ve hayatı zindan eden, milyonlarca yoksul yaratan sisteme karşı gücünü birliğinden ve kararlılığından almıştır. Alacaktır. Ülkemizi aynı karanlığa gömmek isteyen tek adam rejimine karşı barış ve özgürlükler, haklarımız ve geleceğimiz için, demokrasi ve kardeşlik için direnecek ve mücadele edeceğiz. Bu baskı ve sömürü rejimini yıkacağız, kazanacağız. Ayrıca 12 Eylül Cuma günü faşist darbenin yıldönümünde saat 18.30’da Hamamyolu Yediler Park’ından Ulus Anıtına bir yürüyüş gerçekleştirilecek. Tüm Eskişehirli işçileri, emekçileri, kadınları ve gençleri de bu yürüyüşe davet ediyoruz.''

Yüzlerce İşçi İşinden, Ekmeğinden Edildi! Haber

Yüzlerce İşçi İşinden, Ekmeğinden Edildi!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından son günlerde Organize Sanayi Bölgesi'nde artan işten çıkarmalarla ilgili olarak bir basın açıklaması yapıldı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''Eskişehir’de son bir haftada farklı sektörlerden yüzlerce işçi işinden, ekmeğinden edildi. Küçülmeye gidiyoruz, piyasalarda durgunluk var denilerek işçiler kapının önüne konuluyor. Partimize gelen bilgilere göre sadece Ağustos ayında Eti Gıda’da 175, Beko’da 55, Nova Kalıp’tan 150, Matasan’dan 75 işçi işten çıkarıldı. Bazı işyerlerinde işçilere tazminatların ödenmesi lütuf gibi sunuluyor İşçinin kazanılmış hakkının ödenmesi bir lütuf değildir. Yıllarını bu fabrikalara emek vermiş, alın teri dökmüş işçilerin tazminatlarını elbette ödeyeceksiniz. Bazı işyerleri ise tazminatları taksitle ödeyeceklerini belirtmişler. Tazminatların taksitle ödenmesi, alınacak ücretlerin kuşa dönmesi anlamına gelecektir. İşçileri işten çıkartılarak zaten mağdur ediliyor, bir de tazminatlarını alırken mağduriyet yaşamasınlar. Tazminatlar tek seferde ödensin. Yaşanan işten atmalarla ilgili sendikaların sessizliği kabul edilemez. İşyerlerinde örgütlü sendikalarda dahil yaşanan bu işçi kıyımını görmezden geliyor. Tazminatlarınızı alıyorsunuz, buna şükredin diyor. Sendikal bürokrasi uğursuz rolünü bu alanda da oynuyor. Atılan işçilere hukuki destek bile sunulmuyor. Erdoğan-şimşek ekonomik programıyla sefalet ve yoksulluğa mahkum işçiler, işten çıkartılarak da açlıkla terbiye edilmek isteniyor. Biz bu duruma sessiz kalmayacağız. Emekten yana tüm güçleri de işten atmalara, yoksulluğa, sefalete karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Emek Partisi olarak diyoruz ki; İşten atmalar durdurulsun, işten atılan işçiler işe geri alınsın. İş güvencesi sağlansın, Çalışma bakanlığı işçi çıkaran işyerlerini denetlesin Bu tablonun işçiler lehine değişmesi için ise; işçiler birleşmeli, örgütlenmeli ve mücadele etmelidir.''

İşçilerin Bir Günde Hukuksuzca İşten Atılması Kabul Edilemez! Haber

İşçilerin Bir Günde Hukuksuzca İşten Atılması Kabul Edilemez!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu ETİ Gıda AŞ'de işten çıkarılan 100'ün üzerinde ki işçinin durumunu gündeme getirdi. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “ETİ Gıda’da bir günde 100’ün üzerinde işçi işten atıldı. Küçülme bahane gösterilerek işten atılan işçiler partimizle iletişime geçmiş ve küçülmenin söz konusu olmadığını her gün fabrikada mesaiye kalındığını ve üretimin hız kesmeden devam ettiğini söylemişlerdir. İşten atılmanın esas nedeninin ise Tek Gıda İş Sendikasının yaklaşan seçimleri ile alakalı olduğunu da ifade etmişlerdir. İşçilerin bir günde hukuksuzca sözde bahanelerle işten atılması kabul edilemez. Erdoğan-Şimşek programının tüm emekçi kesimleri sefalete sürüklerken bir fabrikada 100’ün üzerinde işçinin ekmeği ile oynanması bu ekonomik koşullarda vicdansızlıktır. Bu duruma çanak tutmak, tazminatlarınız ödenecek deyip geçiştirmek ve ölüm uykusuna yatmakta aymazlıktır. Bu işten atılmalara karşı sendikanın hiçbir tepki göstermemesi de işçilerin iddialarını doğrular niteliktedir. İşten atılan işçiler bir an evvel geri işe alınmalıdır. Bu haksız yaklaşıma son verilemelidir. İşçilerin örgütlü olduğu sendika Tek Gıda İş sürece dahil olmalıdır. Bu duruma ses çıkartmalı ve işçiler geri işe alınana kadar bir eylem takvimi oluşturmalıdır. Aksi takdirde işveren ile el ele işçileri işten atılmasına onay verdiğini doğrulamış olacaktır. İnsanca yaşam ve çalışma koşıulları talep eden ETİ işçileri hem sermayeye hem de sendikal bürokrasiye karşı birleşmeli ve mücadele etmelidir. İşten atılan ETİ işçileriyle dayanışma içerisinde olacağız. Eskişehir’de emekten, demokrasiden yana tüm güçleri de bu dayanışmanın bir parçası olmaya çağırıyoruz.”

EMEP İl Başkanı Kökoğlu: "Bu Sözleşme Kabul Edilemezdir!" Haber

EMEP İl Başkanı Kökoğlu: "Bu Sözleşme Kabul Edilemezdir!"

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı basın açıklamasında imzalanan kamu çerçeve protokolünü eleştirdi. İl Başkanı Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "7 aydır yılan hikâyesine dönen kamu çerçeve protokolü (KÇP) işçilerin tüm talepleri görmezden gelinerek imzalandı. Saray rejimi ve sendikal bürokrasi el ele kamu işçilerinin ekmeğine ve geleceğine çöktü. Kapalı kapılar ardında aylardır süren “al gülüm ver gülüm” pazarlıkların sonunda, yüz binlerce kamu işçisi bir kez daha yoksulluğa ve sefalet ücretine mahkûm edildi. Grev hakkını keyfi biçimde yasaklayan tek adam rejimiyle, işçiyi hiçe sayarak bu sefalet sözleşmesine imza atan sendikal bürokrasi, işçi sınıfının sırtına bir hançer daha saplamış oldu bu sözleşmeyle. AKP iktidarı Bakan Şimşek’in eliyle sürdürdüğü ekonomi programıyla sermayeye yap-işlet projeleri, faiz ödemeleri, hibeler, krediler, vergi ve sigorta aflarıyla milyarlar akıtırken söz konusu işçiler olunca bir damlayı dahi çok görüyor. Sendikal bürokrasi ise utanmasa yapılan sözleşmeyi adeta zafer ilan edecek bir pozisyonda işçilerin açlığa terk edilmesine göz yumuyor. Bu sözleşme kabul edilemezdir. Birkaç soruyla neden kabul edilemeyeceği anlaşılacaktır. Bu sözleşme sürecinde hangi işçinin onayı alındı? Hangi işyerinde sözleşmenin kabul edilip edilmeyeceğine dair sandık kuruldu? Sendikal demokrasi süreci nerede işletildi? Cevap net; hiçbir yerde yapılmadı bunlar. Sendikal bürokrasi işçilerin taleplerini ve özlemlerini bir kez daha görmezden geldi. Tüm bu tablo karşısında şimdi görev işçi sınıfının omuzlarındadır. Sadece sermayeye değil, sadece saray rejimine değil, aynı zamanda işçi iradesini hiçe sayan sendikal bürokrasiye karşı da örgütlü bir mücadele şart! Bu mücadeleyi örgütlemediğimiz takdirde ise ancak ücretlerimize üç beş kuruşluk zamlar alırız fakat insanca yaşayacak bir ücret hayal olur bizim için. Ayrıca bu duruma ses çıkarmamak sömürünün katmerleşmesini de beraberinde getirecektir. Eskişehir’de ki tüm kamu işçilerine sesleniyoruz. İktidara, sermayeye ve sendikal bürokrasiye karşı tek vücut olalım. Kamu işçilerine dayatılan yoksulluk ücretini kabul etmeyelim. Bu düzenin böyle gitmemesi için birleşelim, örgütlenelim ve mücadele edelim."

Ormanlar Yanıyor, İşçiler Ölüyor, İktidar Seyrediyor! Haber

Ormanlar Yanıyor, İşçiler Ölüyor, İktidar Seyrediyor!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu Seyitgazi’de meydana gelen orman yangını ve hayatını kaybeden 10 işçi ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "22 Temmuz günü sabah saatlerinde Seyitgazi ilçesine bağlı Büyükyayla ve Fethiye Mahalleleri arasında bulunan ormanlık alanda başlayan yangın henüz söndürülememişken akşam saatlerinde acı bir haber aldık. Yangın söndürme çalışmaları sırasında alevlerin arasında kalan 5 orman işçisi ve 5 AKUT çalışanı yaşamını yitirdi. Orman işçileri ülkenin her bölgesindeki yangına haftalarca evlerinden uzak kalarak, 24 saat kesintisiz çalışarak müdahale etmeye çalışıyorlar. Mevsimlik işçi olarak çalışan orman işçileri sefalet ücretine mahkûm bırakılıyorlar. Yangınla canı pahasına mücadele eden bu işçiler iş güvencesinden, iş güvenliğinden, koruyucu ekipmandan mahrum bir şekilde çalıştırıyorlar. 5 işçinin yapacağı iş 2 işçiye yaptırılıyor. Bu işçiler 53 TL yevmiye ile çalıştırılıyorlar. İşte sermaye düzeninde işçilerin canı bu kadar ucuz. Orman işçilerinin kadrolu ve donanımlı bir biçimde çalıştırılması gerekiyor. Ancak bu sistem işçilere taşeron, güvencesiz ve kuralsız çalışmayı dayatıyor. İktidarın yaşanan tüm orman yangınlarına karşı tek yaptığıysa ateşin ortasına korumasız işçileri bırakmak oluyor. Bugün yaşanan bu katliamın asıl sebebi bu emek düşmanı sermaye iktidarı ve onun işçilere reva gördüğü ölümüne çalışma düzenidir. Biz biliyoruz ki bu katliamın da üzeri geçici çözümlerle, göstermelik açıklamalarla, fıtrata bağlanarak kapatılmaya çalışılacak. Buna izin vermeyeceğiz. İş cinayetlerine; taşeron, esnek, kuralsız çalışmaya karşı tüm işçi ve emekçilerin birleşmekten ve mücadele etmekten başka çaresi yok. Bu iş cinayetinde yaşamını yitiren emekçilerin ve gönüllülerin ailelerine, yakınlarına, sevenlerine ve tüm halkımıza baş sağlığı diliyoruz."

Çocuk Emeğini Ucuz İş Gücü Gören Sistemden Hesap Soracağız! Haber

Çocuk Emeğini Ucuz İş Gücü Gören Sistemden Hesap Soracağız!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu Sarıcakaya'da serinlemek için Sakarya Nehrine giren ve boğularak hayatını kaybeden çocuklar ile ilgili bir açıklama yaptı. EMEP İl Başkanı Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Mardin'den aileleriyle birlikte Eskişehir'e mevsimlik tarım işçiliği yapmak için gelen 16 yaşındaki Mehmet Işık ve 17 yaşındaki Mehmet Yardımcı'nın serinlemek için girdikleri Sakarya Nehri'nde hayatlarını kaybettiklerini büyük bir üzüntüyle öğrendik. Yaşanan hadise münferit bir kaza değil, çocukları okul tatillerinde bile çalışmaya mahkum eden bu sistemin cinayetidir. Mesemlerle çocuk işçiliği meşrulaştırmak isteyenler, çocukların eşit koşullarda büyümesi için hiçbir yasal adım atmayanlar, çocukları yoksulluğa mahkum ederek okulda veya tatilde olması gereken zamanlarda işgücü piyasasına sürenler; iş cinayetine kurban giden binlerce çocuk işçinin failidir. Yani; Mehmet Işık ve Mehmet Yardımcıyı aramızdan alan, 16-17 yaşındaki çocukları yoksullukla mücadele etmek için çalışmaya iten bu düzendir. Biliyoruz ki mevsimlik tarım işçiliği; bir çocuğun yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebileceği çalışma koşullarından oldukça uzaktır. Sağlık, hijyen, yemek, ulaşım gibi temel haklardan yoksun bir şekilde çalışmak zorunda kalan işçilerin çocukları oyun oynaması gereken yaşta yaz sıcağında saatlerce çalışmak zorunda kalıyor. Aileleri, memleketlerini terk edip farklı illerde, bu denli zorlu koşullarda çalışmaya iten de iktidarın milyonları mahkum etmek istediği işsizlik ve yoksulluk düzeninin bir sonucudur. Ve geldiğimiz noktada tatile gitmesi gerekirken çalışmaya itilen çocukların serinlemek için girdikleri nehirde hayatlarını kaybettikleri gerçekliğini yaşatıyor. Tatile gitmenin hayalini dahi kurmamış; yazları fabrikalarda, atölyelerde, tarlada, sanayide güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda bırakılan çocukların sayısı her geçen gün artıyor. Bu düzen yalnızca işçi emekçilerin değil onların çocuklarının dahi emeğine ve yaşamına göz dikmiş, ucuz iş gücü olarak çocuk işçiliğini; o çocukların yaşamı pahasına dayatan bir noktaya varmıştır. Emek Partisi Eskişehir İl Örgütü olarak; Işık ve Yardımcı ailelerine baş sağlığı diliyor, acılarını paylaşıyoruz. Çocuklarımızın yazın tatil yapabildiği, parasız ve bilimsel eğitime ulaşabildikleri, eşit ve insanca koşullarda yaşadıkları bir geleceği hep birlikte kurmak için tüm işçi emekçileri mücadeleye çağırıyoruz. Çocuk emeğini ucuz iş gücü olarak gören bu sistemden hesabı hep birlikte soracağız!"

AKP İşçi Ücretlerini Eritti! Haber

AKP İşçi Ücretlerini Eritti!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu kamuda çalışan işçilerin devam eden maaş zammı görüşmeleri ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. "Kamu işçilerinin haklı mücadelesinde yanlarındayız" diyen Emep İl Başkanı Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Kamuda çalışan 600 bin dolayında işçiyi kapsayan kamu çerçeve protokolü görüşmelerinde iktidarın temsilcisi TÜHİS ikinci zam teklifini önceki gün sundu. Bu ikinci teklifte zam oranını %16’dan %17’ye çıkaran iktidar %1’lik bir artışı kamu işçilerine reva gördü. Bu zam teklifi kamu işçilerinin sefalete terk edilmesi demektir. Kamu işçilerinin geçim sorununu görmezden gelmektir, ciddiye almamaktadır, adeta işçiyle alay etmektir. AKP İŞÇİ ÜCRETLERİNİ ERİTTİ AKP iktidarı boyunca kamu işçilerinin reel ücretleri sistematik bir biçimde geriletildi. Kamu sanayi işçilerinin ücreti 2003 yılında 100 birim ise 2024’de 40’a kadar düştü. Yani 20 yıllık AKP iktidarında kamu sanayi işçilerinin satın alma gücü 2,5 kat azaldı. İşçiler AKP döneminde birikim yapamaz hale getirildi. Alım gücü düştükçe düşerken, temel tüketim maddelerini satın almak ve ay sonunu getirmek mucizelere kaldı. CEPLERİMİZ BOŞALTDI, SOYGUN VAR AKP iktidarının ekonomiden sorumlu bakanı Şimşek’in yaşanan ekonomik sıkıntıları işçi emekçilerin sırtına yıkma planı kamu işçilerini de bugünkü hale getirdi. Şimşek öncesi ailenin gıda harcaması için 300 Dolar yetiyordu, şimdi 640 Dolar gerekiyor. 15 yıl önce 15 yıllık asgari ücrete alınabilen ev için şimdi 33 yıl gerekli. Bu tablo gösteriyor ki; işçilerin %90 oranında zam talebi fazla değildir. Cebinden çalınanı geri istemektir. Ücretler artarsa enflasyon da artar yalanıyla, işçi ücretlerini baskılamayı planlayan Erdoğan-Şimşek ekonomi programı kamu işçilerine yoksulluğu, sefaleti, geçinememeyi getirmektedir. KAMUDAN METALE, GIDADAN HİZMETE, ASGARİ ÜCRETE KADAR TÜM ÜCRET MÜCADELELERİ ORTAKLAŞMALI Farklı sektörlerde çalışan yüz binlerce işçi büyük bir geçim sorunu yaşıyor. Ücret mücadeleleri hız kesmeden devam ediyor. İnsanca yaşayacak bir ücret için işçiler hem siyasi baskılarla, hem patronla hem de sendikal bürokrasiyle mücadele ediyor. Sorunlar ortaksa mücadeleler de ortaklaşmalıdır. Asgari ücretin sadece 1,7 katı ücret alan kamu işçilerinin mücadelesi, sözleşme dönemi başlayacak 120 bin metal işçisine de güç verecektir. Asgari ücretteki artış tüm ücretlerin artışına dayanak olacağı için zam mücadelelerinin birleşmesi de şarttır. KAMU İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİ ÜLKENİN KADERİNİ DE DEĞİŞTİREBİLİR Kamu işçileri için mücadele bugün ilk defa yaşanan bir durum değil. 1987-93 yılları arasındaki kamu işçileri mücadelesi iktisadi, sosyal ve siyasal kazanımlarla sonuçlanmıştı. Ücretler yükselmiş, sendika bürokrasisi devrilmişti, 12 Eylül artığı Özal iktidarını yıkan kamu işçileriydi. 600 bin kamu işçisi bugün de ülkenin kaderinde etkili olabilir. Bu nedenle kamu işçilerinin mücadelesi desteklenmeli ve büyütülmelidir. Tüm sektörlerden işçileri ve emekçileri kamu işçileriyle dayanışmaya çağırıyoruz. Şunu unutmamak gerekir, kamu işçilerinin kazanımı tüm işçilerin kazanımı olacaktır. Bu bilinçle hareket etmeli ve bu mücadeleye omuz vermeliyiz. Emek Partisi olarak diyoruz ki; Kamu işçilerinin geriye dönük kayıpları bir an evvel karşılansın. En düşük ücret yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın. Vergide adalet sağlansın. Bütün iş kollarına grev hakkı tanınsın."

İşçilerin Yasası Onbinlerce İmza İle Meclise Gidiyor! Haber

İşçilerin Yasası Onbinlerce İmza İle Meclise Gidiyor!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu işçilerin sendikal hak ve özgürlükleri önünde ki engellerin kaldırılması için hazırlanan kanun teklifinin muhalefet partileri tarafından meclise sunulacağını açıkladı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Emek Partisi olarak Ocak ayında başlatmış olduğumuz sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılmasına dair kampanyamız kapsamında; ülke genelinde grev ve direnişteki işçilerle, sendika yöneticileri ve uzmanlarıyla, akademisyen ve avukatlar ile bir dizi buluşmalar gerçekleştirdik. İşçi havzalarında sendika ziyaretleri, işçi buluşmaları, toplantılar, kurultaylar, paneller, direniş alanlarında eğitim çalışmaları, işyeri gezileri ve sosyal medya etkinlikleri ile kampanyayı işçilere ulaştırmaya çalıştık. Çeşitli işkollarından organize sanayi bölgelerinde çalışan işçilerle toplantılar, ev ziyaretleri, işçi duraklarında ve semtlerde, işyeri önlerinde işçilerle buluşmalar gerçekleştirdik. Kampanyayı; Eskişehir'de de insanca yaşam ve çalışma koşulları talep eden metal işçileriyle, toplu iş sözleşmesi süreci yaşayan gıda işçileriyle, TİS görüşmelerinde sefalet dayatılan kamu işçileriyle, şehir merkezi ve semt pazarlarında açtığımız stantlarda öğrenciler, emekliler ve emekçilerle hep beraber tartışarak, imza toplayarak örgütledik. “Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş” başlığıyla gerçekleştirdiğimiz panelde onlarca işçiyi Birleşik Metal İş Eskişehir Şube Başkanı Recai Büyükbeyhan, Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Özveri ve Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan ile buluşturduk. 15-16 Haziran işçi eylemliklerinin yıl dönümünde de tüm bu kampanyanın sonucunda işçilerle tartışarak ortaya çıkarılan talepleri mecliste parti milletvekillerimiz girişimleriyle CHP, Dem Parti, TİP ve İYİP’in de mutabakatlarıyla kanun teklifi olarak sunacağız. Bu teklif Türkiye işçi sınıfının taleplerinin kazanılması için bir başlangıç olacak. Kanun Teklifinde Neler Var? Kampanya kapsamında sendikalarla yapılan toplantılarda öne çıkan sorunların başında baraj geliyor. 12 Eylül darbesi sonrasında çıkartılan yasalarla getirilen ikili baraj sistemine göre bir işkolunda örgütlenirken yetki alabilmek için Türkiye genelinde o işkolunda çalışan işçilerin tamamının yüzde 1’inin üyeliği gerekiyor. Kanun teklifinin gerekçesinde bunun dünyada örneğinin olmadığı ve sendikal örgütlenmenin önünde büyük bir engel olduğu örnekleriyle anlatılarak bu barajın kaldırılması öneriliyor. Sendikaların işyerlerinde yetki aldıktan sonra, işverenlerin sendikalılığı engellemek üzere hukuka aykırı ve keyfi şekilde Çalışma Bakanlığı’nın verdiği yetki belgesine itiraz etmesi ve böylece toplu iş sözleşmesi (TİS) yapılmasının engellenmesi de gündemde. Teklif metninde, yetki itirazlarının TİS sürecini durdurmamasının yanında itiraz olması durumunda işçilerin oylama yaptığı referandum yöntemi öneriliyor. Geçmiş yıllarda da uygulanan ve yasalaştırılması için çalışmalar yapılan bu yöntemin işçi iradesinin doğrudan temsilindeki önemi vurgulanıyor. Yürütmeye verilen grev yasak ve ertelemelerinde de değişiklik öneren metinde; grev yasakları tamamen kaldırılırken grev ertelemesi için de sıkı şartlar getiriliyor. AKP iktidarı 2003-2024 yılları arasında 22 grevin "milli güvenliği bozduğu" gerekçesiyle yasaklandığı ve 200 binden fazla işçinin doğrudan etkilendiğine dikkat çekilen metinde bu konuda karar verme yetkisi Cumhurbaşkanı’ndan alınarak TBMM’ye veriliyor. İşçilerin özellikle sendika üyesi olmaya başladıktan sonra tazminatsız bir şekilde işten atıldığına vurgu yapılan teklifte; işverenlerin tek taraflı beyanıyla işleyen iş sözleşmesinin feshi uygulamalarına son verecek katı kurallar getirilerek iş güvencesinin etkin uygulanmasını sağlayacak bir dizi madde teklif ediliyor. Mevcut yasada var olan sendika temsilcilerinden farklı olarak iş güvencesinin yanında çalışma koşullarını da denetlemeye yetkili olan ve işçiler tarafından seçimle belirlenen “işçi temsilciliği” ve “işçi temsilcileri kurulu” öneriliyor. Son dönemde sayısı artan iflas, konkordato gibi süreçlerde işçilerin haklarını alamadan işlerinden edilmelerine de değinilen kanun teklifinde, işçilik alacaklarında devletin garantör olması da düzenleniyor. Bizler de Eskişehirli işçi ve emekçileri, insanca çalışmak ve yaşamak için, sendikal hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaya, talepleri etrafında işyerlerinde örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Emek Partisi olarak işçi sınıfının mücadelesinin büyümesi için çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü belirtiyor ve parti saflarımızda örgütlenmeye çağırıyoruz."

Krizin Faturasını Çıkaranlar Ödesin! Haber

Krizin Faturasını Çıkaranlar Ödesin!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu beyaz eşya sektöründe yaşanan işten çıkarmaları gündeme taşıdı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Koç Holding’e ait BEKO Eskişehir Buzdolabı ve Kompresör fabrikasında 20 Mayıs Salı günü sabah vardiyasıyla beraber başlayan ve diğer vardiyalarda da devam eden bir şekilde yüzlerce işçinin işine son verildiği haberlerini partimize ulaşan işçilerden üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. İnsan kaynaklarına çağrılan işçilere “performans düşüklüğü, devamsızlık, rapor kullanımı üretimin gerekliliklerini yerine getirmeme” gibi bahaneler sıralanıp iş akitlerinin feshedildiği bilgisi verilmiş. İşçiler performans düşüklüğü bahanesiyle işten çıkarılanlar arasında önceki yıllarda üstün performans ödülü alan işçiler olduğunu da söylüyor. Durumla ilgili bilgi almak, destek almak amacıyla sendikaya ulaşmak isteyen işçiler tüm gün fabrikada sendika odalarının da kapalı olduğunu, telefonla ulaşmak istedikleri sendika yönetici ve temsilcilerinin de telefonlarına çıkmadığını belirtiyor. Türkiye sermaye sınıfının önemli temsilcilerinden olan Koç holdinge bağlı BEKO, 2024 yılında faaliyet yatırımcı sunumlarında 2 bin ofis işçisinin işten çıkarılacağını ifade etmişti. Nisan 2025’te 700’e yakın işçiyi işten çıkaran şirket 14 Mayıs’ta da 70. yılını kutlamıştı. 70. yıl kutlamalarında 10,6 milyar avroluk cirolarından ve Türkiye’de ve dünyada nasıl da büyüdüklerinden, tekelleştiklerinden övgüyle söz eden şirket yetkilileri daha bu açıklamaların üzerinden 6 gün geçmişken yaşattıkları işçi kıyımı ile sermayenin nasıl da işçilerin sınırsız sömürüsü üzerinden kanları ve canları pahasına büyüdüklerini de adeta kanıtlıyor. Bugün, ülke sermaye sınıfının temsilcisi AKP iktidarının eliyle yerli, yabancı tekeller ve sermaye sınıfı için dikensiz bir gül bahçesine dönüştürülürken şehrimizde yaşanan bu son işçi kıyımının da gösterdiği gibi işçilere reva görülen ise açlık, yoksulluk, sonsuz ve sınırsız bir sömürü oluyor. Patronların, tekellerin zenginlikleri ve kârları katlanırken; özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesiz çalıştırma had safhaya ulaştırılmış durumda. Örgütsüz, güvencesiz ve ucuz emek gücüne dayanan bir ekonomik büyüme modelini hayata geçirmek adına işçi sınıfının bütün kazanımları da tek tek hedefe konuluyor. Sendikalı bir işyeri olan Beko’da dahi bu kadar fütursuzca yüzlerce işçi bir kalemde işlerinden edilebiliyor, sözde örgütlü oldukları sendika bu durum karşısında üç maymunu oynayarak sessiz kalabiliyor. Biz biliyoruz ki; işveren de sendika da bu kadar pervasız olmanın, bir kalemde işçileri çıkarabilmenin gücünü işçilerin örgütsüz olmalarından alıyor. İşten çıkarmalara karşı işçiler tepkili olsa da ses çıkaracak eylemler yapamıyorsa bu Beko işçilerinin ne yazık ki kendi iç örgütlülüklerinin olmamasındandır. İKTİDARIN ARKA BAHÇESİNE DÖNMÜŞ BU SARI SENDİKALARA DA, AÇLIK VE YOKSULLUK DÜZENİNE DE MAHKÛM DEĞİLİZ! İnsanca çalışma ve yaşama hakkını bu ülkenin işçilerine ve emekçilerine çok gören bu sermaye düzenine “artık yeter!” demenin zamanıdır. Bunun yolu da mücadeleden geçiyor. Buradan başta Eskişehirli işçi ve emekçiler olmak üzere tüm halkımızı açlığa, yoksulluğa, sömürüye karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Emek Partisi olarak diyoruz ki taleplerimiz net! Beko’daki işçi kıyımı derhal son bulsun, atılan işçiler geri alınsın. İşten atmalar yasaklansın. Ücretler en az yoksulluk sınırı üzerine çıkarılsın. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın. Esnek ve güvencesiz çalışmanın önünü açan tüm uygulamalar kaldırılsın!"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.