SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ceren Kökoğlu

Porsuk Haber Ajansı - Ceren Kökoğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ceren Kökoğlu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İşçilerin Yasası Onbinlerce İmza İle Meclise Gidiyor! Haber

İşçilerin Yasası Onbinlerce İmza İle Meclise Gidiyor!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu işçilerin sendikal hak ve özgürlükleri önünde ki engellerin kaldırılması için hazırlanan kanun teklifinin muhalefet partileri tarafından meclise sunulacağını açıkladı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Emek Partisi olarak Ocak ayında başlatmış olduğumuz sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılmasına dair kampanyamız kapsamında; ülke genelinde grev ve direnişteki işçilerle, sendika yöneticileri ve uzmanlarıyla, akademisyen ve avukatlar ile bir dizi buluşmalar gerçekleştirdik. İşçi havzalarında sendika ziyaretleri, işçi buluşmaları, toplantılar, kurultaylar, paneller, direniş alanlarında eğitim çalışmaları, işyeri gezileri ve sosyal medya etkinlikleri ile kampanyayı işçilere ulaştırmaya çalıştık. Çeşitli işkollarından organize sanayi bölgelerinde çalışan işçilerle toplantılar, ev ziyaretleri, işçi duraklarında ve semtlerde, işyeri önlerinde işçilerle buluşmalar gerçekleştirdik. Kampanyayı; Eskişehir'de de insanca yaşam ve çalışma koşulları talep eden metal işçileriyle, toplu iş sözleşmesi süreci yaşayan gıda işçileriyle, TİS görüşmelerinde sefalet dayatılan kamu işçileriyle, şehir merkezi ve semt pazarlarında açtığımız stantlarda öğrenciler, emekliler ve emekçilerle hep beraber tartışarak, imza toplayarak örgütledik. “Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş” başlığıyla gerçekleştirdiğimiz panelde onlarca işçiyi Birleşik Metal İş Eskişehir Şube Başkanı Recai Büyükbeyhan, Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Özveri ve Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan ile buluşturduk. 15-16 Haziran işçi eylemliklerinin yıl dönümünde de tüm bu kampanyanın sonucunda işçilerle tartışarak ortaya çıkarılan talepleri mecliste parti milletvekillerimiz girişimleriyle CHP, Dem Parti, TİP ve İYİP’in de mutabakatlarıyla kanun teklifi olarak sunacağız. Bu teklif Türkiye işçi sınıfının taleplerinin kazanılması için bir başlangıç olacak. Kanun Teklifinde Neler Var? Kampanya kapsamında sendikalarla yapılan toplantılarda öne çıkan sorunların başında baraj geliyor. 12 Eylül darbesi sonrasında çıkartılan yasalarla getirilen ikili baraj sistemine göre bir işkolunda örgütlenirken yetki alabilmek için Türkiye genelinde o işkolunda çalışan işçilerin tamamının yüzde 1’inin üyeliği gerekiyor. Kanun teklifinin gerekçesinde bunun dünyada örneğinin olmadığı ve sendikal örgütlenmenin önünde büyük bir engel olduğu örnekleriyle anlatılarak bu barajın kaldırılması öneriliyor. Sendikaların işyerlerinde yetki aldıktan sonra, işverenlerin sendikalılığı engellemek üzere hukuka aykırı ve keyfi şekilde Çalışma Bakanlığı’nın verdiği yetki belgesine itiraz etmesi ve böylece toplu iş sözleşmesi (TİS) yapılmasının engellenmesi de gündemde. Teklif metninde, yetki itirazlarının TİS sürecini durdurmamasının yanında itiraz olması durumunda işçilerin oylama yaptığı referandum yöntemi öneriliyor. Geçmiş yıllarda da uygulanan ve yasalaştırılması için çalışmalar yapılan bu yöntemin işçi iradesinin doğrudan temsilindeki önemi vurgulanıyor. Yürütmeye verilen grev yasak ve ertelemelerinde de değişiklik öneren metinde; grev yasakları tamamen kaldırılırken grev ertelemesi için de sıkı şartlar getiriliyor. AKP iktidarı 2003-2024 yılları arasında 22 grevin "milli güvenliği bozduğu" gerekçesiyle yasaklandığı ve 200 binden fazla işçinin doğrudan etkilendiğine dikkat çekilen metinde bu konuda karar verme yetkisi Cumhurbaşkanı’ndan alınarak TBMM’ye veriliyor. İşçilerin özellikle sendika üyesi olmaya başladıktan sonra tazminatsız bir şekilde işten atıldığına vurgu yapılan teklifte; işverenlerin tek taraflı beyanıyla işleyen iş sözleşmesinin feshi uygulamalarına son verecek katı kurallar getirilerek iş güvencesinin etkin uygulanmasını sağlayacak bir dizi madde teklif ediliyor. Mevcut yasada var olan sendika temsilcilerinden farklı olarak iş güvencesinin yanında çalışma koşullarını da denetlemeye yetkili olan ve işçiler tarafından seçimle belirlenen “işçi temsilciliği” ve “işçi temsilcileri kurulu” öneriliyor. Son dönemde sayısı artan iflas, konkordato gibi süreçlerde işçilerin haklarını alamadan işlerinden edilmelerine de değinilen kanun teklifinde, işçilik alacaklarında devletin garantör olması da düzenleniyor. Bizler de Eskişehirli işçi ve emekçileri, insanca çalışmak ve yaşamak için, sendikal hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaya, talepleri etrafında işyerlerinde örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Emek Partisi olarak işçi sınıfının mücadelesinin büyümesi için çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü belirtiyor ve parti saflarımızda örgütlenmeye çağırıyoruz."

Krizin Faturasını Çıkaranlar Ödesin! Haber

Krizin Faturasını Çıkaranlar Ödesin!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu beyaz eşya sektöründe yaşanan işten çıkarmaları gündeme taşıdı. EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Koç Holding’e ait BEKO Eskişehir Buzdolabı ve Kompresör fabrikasında 20 Mayıs Salı günü sabah vardiyasıyla beraber başlayan ve diğer vardiyalarda da devam eden bir şekilde yüzlerce işçinin işine son verildiği haberlerini partimize ulaşan işçilerden üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. İnsan kaynaklarına çağrılan işçilere “performans düşüklüğü, devamsızlık, rapor kullanımı üretimin gerekliliklerini yerine getirmeme” gibi bahaneler sıralanıp iş akitlerinin feshedildiği bilgisi verilmiş. İşçiler performans düşüklüğü bahanesiyle işten çıkarılanlar arasında önceki yıllarda üstün performans ödülü alan işçiler olduğunu da söylüyor. Durumla ilgili bilgi almak, destek almak amacıyla sendikaya ulaşmak isteyen işçiler tüm gün fabrikada sendika odalarının da kapalı olduğunu, telefonla ulaşmak istedikleri sendika yönetici ve temsilcilerinin de telefonlarına çıkmadığını belirtiyor. Türkiye sermaye sınıfının önemli temsilcilerinden olan Koç holdinge bağlı BEKO, 2024 yılında faaliyet yatırımcı sunumlarında 2 bin ofis işçisinin işten çıkarılacağını ifade etmişti. Nisan 2025’te 700’e yakın işçiyi işten çıkaran şirket 14 Mayıs’ta da 70. yılını kutlamıştı. 70. yıl kutlamalarında 10,6 milyar avroluk cirolarından ve Türkiye’de ve dünyada nasıl da büyüdüklerinden, tekelleştiklerinden övgüyle söz eden şirket yetkilileri daha bu açıklamaların üzerinden 6 gün geçmişken yaşattıkları işçi kıyımı ile sermayenin nasıl da işçilerin sınırsız sömürüsü üzerinden kanları ve canları pahasına büyüdüklerini de adeta kanıtlıyor. Bugün, ülke sermaye sınıfının temsilcisi AKP iktidarının eliyle yerli, yabancı tekeller ve sermaye sınıfı için dikensiz bir gül bahçesine dönüştürülürken şehrimizde yaşanan bu son işçi kıyımının da gösterdiği gibi işçilere reva görülen ise açlık, yoksulluk, sonsuz ve sınırsız bir sömürü oluyor. Patronların, tekellerin zenginlikleri ve kârları katlanırken; özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesiz çalıştırma had safhaya ulaştırılmış durumda. Örgütsüz, güvencesiz ve ucuz emek gücüne dayanan bir ekonomik büyüme modelini hayata geçirmek adına işçi sınıfının bütün kazanımları da tek tek hedefe konuluyor. Sendikalı bir işyeri olan Beko’da dahi bu kadar fütursuzca yüzlerce işçi bir kalemde işlerinden edilebiliyor, sözde örgütlü oldukları sendika bu durum karşısında üç maymunu oynayarak sessiz kalabiliyor. Biz biliyoruz ki; işveren de sendika da bu kadar pervasız olmanın, bir kalemde işçileri çıkarabilmenin gücünü işçilerin örgütsüz olmalarından alıyor. İşten çıkarmalara karşı işçiler tepkili olsa da ses çıkaracak eylemler yapamıyorsa bu Beko işçilerinin ne yazık ki kendi iç örgütlülüklerinin olmamasındandır. İKTİDARIN ARKA BAHÇESİNE DÖNMÜŞ BU SARI SENDİKALARA DA, AÇLIK VE YOKSULLUK DÜZENİNE DE MAHKÛM DEĞİLİZ! İnsanca çalışma ve yaşama hakkını bu ülkenin işçilerine ve emekçilerine çok gören bu sermaye düzenine “artık yeter!” demenin zamanıdır. Bunun yolu da mücadeleden geçiyor. Buradan başta Eskişehirli işçi ve emekçiler olmak üzere tüm halkımızı açlığa, yoksulluğa, sömürüye karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Emek Partisi olarak diyoruz ki taleplerimiz net! Beko’daki işçi kıyımı derhal son bulsun, atılan işçiler geri alınsın. İşten atmalar yasaklansın. Ücretler en az yoksulluk sınırı üzerine çıkarılsın. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın. Esnek ve güvencesiz çalışmanın önünü açan tüm uygulamalar kaldırılsın!"

Emek Partisi'nden 1 Mayıs Çağrısı Haber

Emek Partisi'nden 1 Mayıs Çağrısı

EMEP İl Başkanı Ceren Kökoğlu yaptığı basın açıklamasında tüm işçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta alın terine, demokratik hak ve taleplerine sahip çıkmaya davet etti. EMEP İl Başkanı Kökoğlu yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi; "İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’a ağırlaşan sömürü, derinleşen yoksulluk ve artan baskı koşullarında giriyoruz bu sene. Sömürücü Cumhur ittifakı, faşist bir devlet düzeni kurma yolunda baskı ve yasakları artırıyor, işçilerin daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için yükselttiği mücadeleyi bastırmaya çalışıyor. Ucuz emek sömürüsüne dayanan ekonomi politikalarındaki ısrarıyla işten atmaları, sendikal özgürlükleri kısıtlamayı, açlık sınırının altında bir yaşamı ve kölece çalışma koşullarını perçinliyor. İşçilerin grev hakkının karşısına grev yasaklarıyla çıkıyor. Mücadeleci sendikaları baskıyla, zorla, tutuklamalarla sindirmeye çalışıyor. Sistem içindeki siyasi rakiplerinin önünü de yargı sopasıyla kesmek istiyor. Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıyor, tutukluyor, kayyım atayarak halkın iradesini ayaklar altına alıyor. Ancak tüm bunların yanında aynı zamanda emekçi halk kitlelerinin ve gençliğin yoksullukla, yoksunlukla, politik ve sosyal baskılarla yıllardır içinde biriktirdiği öfkenin taştığı bir dönemi de yaşıyoruz. Tek adam iktidarının onca tehdidine, yasaklamalarına, şiddetine rağmen demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkan kitleler sokakları ve alanları doldurdu, sınırlı da olsa politik taleplerini dile getirdi. İşçi sınıfı bu gösterilere sınıf olarak katılamasa, damgasını vuramasa da işçi bireyler olarak ve sınırlı bir şekilde bu eylemlere katıldı, onların hareketinden kendisi için dersler çıkarmaya çalıştı. İktidar demokratik protesto hakkını kullanan kitlelerin karşısına da yine baskı, zulüm ve tutuklamalarla çıktı. Gerçek şudur ki; işçinin alın terini yok sayanlar da, halkın iradesini yok sayanlar da, demokratik protesto hakkını kullananların karşısına tutuklamalarla çıkanlar da aynı sınıfın temsilcileridir, aynı iktidarın ortağıdır. Ekmeğimize uzanan elleriyle, demokratik hak ve taleplerimize, geleceğimize el koyanların bize reva gördüğü kölece yaşamdan fazlası değildir. İşte tam da bu yüzden, alın terimize ve demokratik haklarımıza sahip çıkmak bizim için ekmek kadar su kadar yaşamsaldır. Sayılı günlerin kaldığı önümüzdeki 1 Mayıs da işçi sınıfına sınıf olarak kendini gösterme, politik ve ekonomik taleplerini tüm toplama gösterme fırsatı sunuyor. Emekçi tabakaların, halk kitlelerine de acil ekonomik ve politik taleplerini dile getirmenin vesilesi oluyor. Bu 1 Mayıs’ın taşıdığı bu önemin de bilincinde olmak ve ona uygun bir süreci örgütlemek zorundayız. Sömürücü sermaye düzenine “artık yeter” demek için mücadele bayraklarımızı kendi tezgâhımızdan, bölümümüzden, iş yerimizden dalgalandırmaya başlayarak genel grev genel direnişi hedefleyerek yükseltmeliyiz. 1 Mayıs alanını sendika, konfederasyon ayırmadan tüm işçi ve emekçilerin birleşik, kitlesel katıldığı ve kendi taleplerini haykırdığı alanlar olarak örgütlemek zorundayız. Gün tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakıp ortak taleplerimiz için, insanca yaşam ve çalışma koşulları için ortak mücadele ateşini her gün bir öncekinden daha da harlı yakma günüdür. Bugün ne kısır tartışmalarla, ne sendikal rekabetle kaybedecek tek bir saniyemiz yok. Emek Partisi Eskişehir İl Örgütü olarak; Eskişehir emek ve demokrasi güçlerini bu sorumlukla hareket etmeye, ortak ve yaygın bir 1 Mayıs’ı örgütlemeye davet ederken Eskişehirli tüm işçi ve emekçileri de alın terine, demokratik hak ve taleplerine sahip çıkmaya, alanları doldurmaya davet ediyoruz."

25 Kasım’da Haklarımız ve Hayatlarımız İçin Mücadeleye Haber

25 Kasım’da Haklarımız ve Hayatlarımız İçin Mücadeleye

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.  EMEP İl Başkanı Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "2024 son 4 yılın en çok kadın cinayeti yaşanan yılı oldu. Yılın ilk 9 ayında 295 kadın öldürüldü. 184 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Her gün yeni bir kadına şiddet, kadın cinayeti, yeni bir kayıp çocuk haberi… Kadına yönelik şiddet artarak devam ederken, iktidarın şiddeti normalleştirme, münferit olaylar gibi gösterme ve sorunun toplumsallığını gizleyerek devletin sorumluluklarını gizleme girişimleri de devam ediyor. Kadın sorunun çözümü noktasında hiçbir adım atmamakla kalmayan iktidar, kadınların kazanılmış tüm hak ve özgürlüklerine göz diken saldırgan ve baskıcı politikalarına da amasız fakatsız devam ediyor. Peki, kadınların yaşamını, emeğini, bedenini, tehdit eden bu düzeni kimler, nasıl egemen hale getiriyor? Mecliste 2025 yılı bütçesi tartışılmaya başlandı. Eğitim, güvenlik, sağlık gibi en temel haklara erişmekte güçlük çeken işçi ve emekçi kadınlar açısından bu bütçe daha fazla sefalet anlamına gelirken onların emeğini sömürerek kendisini var eden sermayeye servet vadediyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 8 başlıktan oluşan bütçesinde kadının güçlendirilmesi 7’nci sırada yer alırken, bütçede kadın başına günlük sadece 38 kuruş düşüyor! Patronlar karlarına kar katıp servetlerini büyütürken esnek çalışma modeliyle yine kadın emeği sömürünün merkezine konuluyor. Esnek çalışma ile; çocuk, hasta ve yaşlı bakımı, ev işi gibi kamusal olarak üstlenilmesi gerekilen işler doğrudan kadınların sırtına yıkılıyor. Bir yandan da zaten ikincil görülen kadın emeği daha da ucuzlaştırılmak isteniyor. Kapitalist ekonomi politikaları, kadınların emeklilik hakkından sendikalaşma hakkına kadar pek çok hakkın gaspı için saldırılarını perçinlemekten asla vaz geçmiyor. Tüm bunlar gösteriyor ki günün sonunda kadınların gördüğü her türden şiddet, baskı, hukuksuzluk dönüp dolaşıp sermayenin hanesine +1 yazabilmenin yolları olarak kullanılıyor. Bu yaşananlara karşılık olarak ise işçi ve emekçi kadınlar fabrikalarda, grevlerde insanca bir yaşam ve insanca yaşanacak ücret için direniyor. Köyüne, toprağına sahip çıkmak için jandarmanın önüne dikiliyor. Çocuklar bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek yiyebilsin diye memleketin her yerinde seslerini yükseltiyor, üniversitelerde, liselerde haklarına ve hayatlarına sahip çıkmak için eylemler düzenliyor. 64 yıl önce Mirabel Kardeşlerin (Kelebekler) Trujillo diktatörlüğüne karşı yaktığı mücadele ateşi, bugün de dünyanın dört bir yanında karanlığa hapsedilmek istenen kadınların umut ışığı oluyor ve bu karanlıktan çıkacağımız yolu aydınlatıyor. Kelebekler kanat çırpmaya devam ediyor! Biz de Emek Partisi olarak Eskişehirli kadınları mücadele ateşimizi büyütmeye, haklarımız ve hayatlarımız için bir arada olmaya çağırıyoruz. 25 Kasım Pazartesi günü saat 18.30’da, bizlere şiddet, ölüm ve yoksulluk getiren bu sistemi kabul etmediğimizi haykırmak için Espark Bağlar Kapısı önünde buluşuyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.