SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bursa

Porsuk Haber Ajansı - Bursa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bursa'nın Su Sigortası Uludağ'da Alarm! Haber

Bursa'nın Su Sigortası Uludağ'da Alarm!

Yağışların son 52 yılın en düşük seviyesine gerilediğine ve Uludağ’daki kar örtüsünün son 10 yılda yüzde 50’ye varan oranda azaldığına dikkat çeken Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yeniden susuzluk yaşamaması adına tüm vatandaşları suyu tasarruflu kullanmaya davet etti. Ağırlıklı olarak insan eliyle ortaya çıkan ve tüm dünyada gün geçtikçe etkisini daha fazla hissettiren iklim krizi, günlük yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Dünyanın bir kısmı yağışların olmaması sebebiyle susuzlukla mücadele ederken, bir kısmı ise aşırı yağışların getirdiği felaketlerle uğraşıyor. YAĞIŞLAR, SON 52 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1 Ekim 2024 - 30 Eylül 2025 dönemini kapsayan ‘2025 Su Yılı Raporu’na göre, metrekareye düşen ortalama yağış miktarı 422,5 mm oldu ve uzun yıllar ortalamasının yüzde 26 altında kaldı. Bu değer son 52 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti. BURSA’NIN ‘SU SİGORTASI’ ULUDAĞ Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verileri yaşanan krizi gözler önüne seriyor. Bursa’nın en önemli su kaynağı ve ‘su sigortası’ olarak kabul edilen Uludağ, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en sert şekilde hisseden bölgelerin başında geliyor. Artan sıcaklıklar ve düzensizleşen yağış rejimi, son 10 yılda dağdaki kar örtüsünün yüzde 50'ye varan oranlarda azalmasına neden oldu. 2015 yılında 266 gün boyunca karla kaplı olan ve 187 santimetre kalınlığa ulaşan zirve, 2024 yılında sadece 100 gün kar tutabilirken; maksimum kalınlık 93 santimetreye kadar geriledi. 2025’in ilk altı ayında kar kalınlığı anlık olarak 131 santimetreye ulaşsa da, artan sıcaklıklar nedeniyle erime hızı endişe verici boyutlara ulaştı. SON 50 SENEDE ULUDAĞ’DA SICAKLIK 3 DERECE ARTTI 1970-2024 yılları arasındaki son 55 yıllık periyot incelendiğinde, Bursa merkezde ortalama sıcaklıkların 2 derece, Uludağ’ın zirvesinde ise 3 derece arttığı görülüyor. Bu durum, buharlaşmayı şiddetlendirerek yağışların yeraltı sularını beslemeden atmosfere karışmasına neden oluyor. Zirvedeki yağış miktarının ortalamanın 30 milimetre altına düşmesi ve Uludağ'daki erimenin, kentin su güvenliğini doğrudan tehdit ettiği görülüyor. Yağış rejimindeki düzensizleşme ve artan sıcaklıklar ise su teminini zorlaştırıyor. “HALKIMIZI BİR KEZ DAHA TASARRUFA DAVET EDİYORUM” Doğancı ve Nilüfer barajlarını ziyaret ederek son durum hakkında bilgi veren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, geçtiğimiz aylarda yağışların azalması sonucu kentte bir süre su kesintisi yapmak zorunda kaldıklarını hatırlattı. Gerekli tedbirlerin alınması sayesinde daha vahim bir tabloyla karşılaşılmadığını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “Bursa artık su şehri değil. Bursalılara bugüne kadar su tasarrufu konusunda gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Bu sayede su tüketiminde önemli bir düşüş yaşandı. Ancak bunun da yeterli olmadığını biliyoruz. Su sorunu yaşadığımız süreçleri elbette atlatacağız. Bu dönemi atlatmak ve tekrar susuz kalmamak için halkımızı bir kez daha tasarrufa davet ediyorum. Suya sahip çıkmalıyız. Suyu tasarruflu kullanmalıyız. Sürdürülebilir su anlayışını Bursa’ya yerleştirmeliyiz. Bu konuda halkımızın desteği önemli” dedi. “ARTIK ŞİKAYET ZAMANI DEĞİL, ÇÖZÜM ZAMANI” Bursa’daki su kaynaklarının ana damarının Uludağ olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, Uludağ’a kar yağdığında barajların suyla dolduğunu ve kente aktarıldığını söyledi. Uludağ’da 2015 yılında 2 metreye yakın kar yağarken, 2024 yılında bu oranın yüzde 50 azaldığını dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, “Son 52 yılın en düşük yağmur yağdığı yıldayız. Aralık ayının ortasına gelmemize rağmen hala yeterli yağmur alamadık. Uludağ’a da yeterli kar yağmadı. Son 10 yılda su miktarında da yüzde 30 civarında bir düşüş oldu. Dünya yaklaşık 20 senedir iklim krizini konuşuyor ve gerekli tedbirleri alarak süreci yönetiyor. Ancak Bursa’da dikkate alınmamış. Bu yüzden bugünleri yaşıyoruz. Artık şikayet zamanı değil, çözüm zamanıdır. Bizler Bursa’nın gelecekte su sorunu yaşamaması için çözüm üreten, bilim insanların verilerini dikkate alan bir yönetim anlayışını sergiliyoruz” diye konuştu. “ÇINARCIK ARITMA TESİSİNİ YAKIN ZAMANDA DEVREYE ALACAĞIZ” Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından üretilen çözümler sayesinde Çınarcık Barajı bypass hattını hayata geçirdiklerini belirten Başkan Mustafa Bozbey, “Günlük ortalama 100 bin metreküp suyu, Çınarcık Barajı’ndan alarak Bursalılarla buluşturduk. Çınarcık Barajı’nın arıtma tesisini de yakın zaman içerisinde devreye alacağız. Böylece biraz daha nefes alacağız. Diğer alanlardaki çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Bize hem göletler konusunda hem de diğer alanlarda yaptığımız çalışmalarda destek veren DSİ Bölge Müdürlüğü’ne, bize önemli katkıları olan Valimiz Erol Ayyıldız’a da teşekkür ediyorum” dedi.

Bursa'nın Lezzetleri Gün Yüzüne Çıkıyor Haber

Bursa'nın Lezzetleri Gün Yüzüne Çıkıyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi, kırsal kalkınmayı desteklemeye, sürdürülebilir üretimi güçlendirmeye ve yerel değerleri geleceğe taşımaya devam ediyor. 9 Aralık’ta düzenlenecek ‘Bursa Tarım Şenliği’ ile yerel tarım ve gıda ürünleri tanıtılacak. Bursa’da kırsal kalkınmanın sağlanması için her alanda çiftçiyi destekleyen Büyükşehir Belediyesi, kente özgü ürünlerin vitrine çıkarılacağı önemli bir etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor. Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından ‘Toprak Ana Günü’ temasıyla 9 Aralık Salı günü Gökdere Millet Bahçesi-BUTATEM’de ‘Bursa Tarım Şenliği’ düzenleniyor. ZEYTİNDEN SORGUN PEYNİRİNE, ASPİR YAĞINDAN ÇÖREKOTU YAĞINA ‘Yerelde Üret, Yöreseli Koru’ sloganıyla hazırlanan şenlikte, tarımsal fotoğraf sergileri, kooperatif stantları, farkındalık programları ve atölyelerle üretimin değeri paylaşılacak. Bursa’nın tarım mirasını korumaya yönelik çalışmaların ve bilinçlendirme faaliyetlerinin de yer alacağı şenlikte, Bursa’ya özgü birçok ürünün hikayesi atölye ve söyleşilerde anlatılacak. Zeytinyağı sabunu yapımından zeytin kurma tekniklerine, ata mirası ekmeğin yolculuğundan zeytine, Uludağ yamaçlarında üretilen sorgun peynirinden çörekotu yağı ve aspir yağına kadar birçok ürün ziyaretçilere sunulacak. Şenliğe katılımı kolaylaştırmak amacıyla Gökdere Metro İstasyonu, Kent Meydanı, Heykel PTT önü ve Büyükşehir Belediyesi Ana Bina güzergâhlarından Gökdere Millet Bahçesi’ne ücretsiz ring seferleri de düzenlenecek. “TÜM HALKIMIZI ŞENLİĞİMİZE DAVET EDİYORUM” Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya olduğunu ve bunun da gıdaya erişimi daha kıymetli hale getirdiğini söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, toprağı için mücadele eden tüm çiftçilerin her zaman yanında olduklarını belirtti. Bursa’nın yöresel ürünlerine sahip çıkmaya ve daha tanınır hale getirmeye çalıştıklarını ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, “Bursamızın bereketli toprakları ve çalışkan çiftçileri, bu kentin can damarıdır. Üretim varsa, bereket vardır. Bereket varsa, huzur ve refah vardır. Bu kapsamda ‘Bursa Tarım Şenliği’ düzenleyerek Bursa’nın toprağından, suyundan, havasından üretilen tarım ürünlerinin yerel özellikli gıdalara dönüşme serüvenlerini anlatacağız. Tüm halkımızı 9 Aralık Salı günü şenliğimize davet ediyorum” dedi. Program akışı şöyle: BUTATEM DIŞ MEKAN 09.00-17.00 Tarım fotoğrafları ve tarım aletleri sergisi 09.00-17.00 Tarımsal Kooperatif Ürün Stantları Halk Oyunları ve müzik dinletisi 10.00- Kortej Yürüyüşü BUTATEM İÇ MEKAN PROGRAM AKIŞI 10.00 Açılış ve Protokol Konuşmaları 10.30-Zeytinyağı sabunu yapım atölyesi 11.00 Zeytin kurma atölyesi 11.30 Topraktan Sofraya Ata Mirası Ekmeğin Yolculuğu 12.30 Somut Olmayan Kültürel Mirasımız Zeytin 13.00 Uludağ’ın Yamaçlarından Sorgun Peynirinin Hikayesi 13.30 Çörekotu Yağı Sıkım Atölyesi 14.00 Aspir Yağı ve Kullanım Alanları

Türkiye'nin En Büyük Fotoğraf Festivali Başlıyor Haber

Türkiye'nin En Büyük Fotoğraf Festivali Başlıyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin, Bursa Kent Konseyi ve Bursa Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği iş birliğiyle düzenlediği ’15. Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali (FotoFest), 12 Aralık- 12 Ocak tarihleri arasında kapılarını açıyor. ‘Kırılma Zamanı’ temasıyla düzenlenecek olan festival, dünyadan ve Türkiye’den fotoğrafçıları, sanatçıları, akademisyenleri ve fotoğraf tutkunlarını Bursa’da buluşturacak. FOTOĞRAF FESTİVALİ HEYECANI BAŞLIYOR Türkiye’nin en uzun soluklu ve en fazla iz bırakan festivali olma başarısını gösteren Uluslararası Fotoğraf Festivali (FotoFest), bu yıl 15 uluslararası, 15 ulusal fotoğrafçı; videoyla eser üreten 7 sanatçı, 8 kolektif, 11 genç, 7 engelli birey ve 20 çocuk fotoğrafçının çalışmalarına 12 farklı mekânda ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 15.’si düzenlenecek olan festivalin küratörlüğünü Prof. Dr. Gülbin Özdamar Akarçay ve Özcan Yurdalan üstleniyor. Toplumsal ve kişisel kırılmaların farklı coğrafyalardan yansımalarını izleyiciyle buluşturacak olan festival, geniş bir seçkiyle fotoğrafın dönüştürücü gücünü hem küresel hem de yerel ölçekte tartışmaya açacak. TEMA; 'KIRILMA ZAMANI' Açılışı, 12 Aralık Cuma akşamı saat 19.00’da Tayyare Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek olan festival, sergilerin yanı sıra bir ay boyunca düzenlenecek paneller, sanatçı konuşmaları ve atölyelerle zenginleşecek. ‘Kırılma Zamanı’ temasıyla çağın toplumsal ve kişisel kırılmalarına odaklanan geniş ölçekli bir program sunacak olan festival, küresel bir diyaloğun köprüsünü inşa ederken aynı zamanda yerelin, marjinalin ve geleceğin seslerine de alan açarak fotoğrafın birleştirici ve dönüştürücü potansiyelini tüm boyutlarıyla gözler önüne serecek. İKLİM KRİZİ, GÖÇ, SAVAŞ VE KİMLİK KONUŞULACAK Dünya fotoğrafının güncel yönelimlerini Türkiye’ye taşıyan bir misyon üstlenen 15. FotoFest’in uluslararası bölümüne; iklim krizi, göç, savaş, kimlik ve bellek konularına odaklanan projeleriyle Forough Alael, Abir Abdullah, Berge Arabian, Laura Chen, Issa Touma, FEMLENS Kolektifi’nin sanatçıları gibi isimler konuk olacak. Türkiye’den ise Bülent Kılıç, Emin Altan, Rana Öztürk, Yiğit Günel, Ayla Güvenç, Ali Saltan, Kemal Aslan, Burcu Ertunç, A. Nur Türk, Cenk Erdoğan, Rıza Erdeğirmenci gibi fotoğrafçılar, dijital üretim süreçleri, toplumsal bellek, kamusal alan, kişisel hikâyeler ve güncel sosyal meseleleri odağına alan çalışmalarıyla festivalde yer alacak. ENGELLİ BİREYLERİN VE ÇOCUK FOTOĞRAFÇILARIN ESERLERİ DE BULUNACAK Bu yıl ilk kez özel davetli olarak Türkiye’deki fotoğraf kolektiflerini programına dahil eden 15. FotoFest’te ayrıca gençlerin, engelli bireylerin ve çocuk fotoğrafçıların üretimleri, verilen eğitimler ve atölye programlarıyla desteklenerek profesyonel bir platformda sergilenecek. “FOTOĞRAFIN GÜCÜYLE BURSA FOTOFEST 2025’TE BULUŞALIM” Bu yıl 15.’si düzenlenecek olan Bursa FotoFest’in tüm kenti kapsayacak bir şölene dönüşeceğini ifade eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Tüm sanatseverleri, düşünce üreticilerini ve fotoğraf tutkunlarını; Bursa FotoFest ile kırılma anlarının içindeki umutları ve yeni olasılıkları keşfetmeye davet ediyorum. Gelin, bu eşikte birlikte duralım. Fotoğrafın gücüyle Bursa FotoFest 2025’in kent hafızamızda açtığı umut kapısında yeni olasılıkların heyecanıyla buluşalım” dedi.

Gıda Zehirlenmesi Kader Değildir! Haber

Gıda Zehirlenmesi Kader Değildir!

Son günlerde yaşanan gıda zehirlenmeleri sebebiyle TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu basın açıklaması gerçekleştirdi. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Fikri Düşünceli Toplantı Salonu’nda yapılan basın açıklamasını, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Durmuş okudu. Başkan Durmuş yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Gıda kaynaklı hastalıklar bireyde akut ve kronik sağlık sorunlarına sebep olduğu gibi, bağışıklık sistemi zayıf olan çocuklar, yaşlılar veya kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır seyredebilir ve ölümle sonuçlanabilir. Yine gıda kaynaklı hastalıklar ölüme neden olmadığı durumlarda da sağlık sorunlarının yanı sıra ülke ekonomisine ciddi zarar vermekte, iş gücü ve üretimi düşürmekte, sağlık sistemi üzerinde yük oluşturmaktadır. Yine toplumda gıdalara ve sektöre olan güvenin azalmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, gıda kaynaklı hastalıklar ve zehirlenmelerin üzerinde ciddiyetle durulması ve acil çözümlerin alınması gereken hayati bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Gıda zehirlenmesi vakalarının son günlerde artması, Türkiye'de gıda güvenliğinin ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha acı şekilde gözler önüne sermiştir. Sadece Kasım ayının ilk 3 haftasında 750’den fazla yurttaşımız gıda zehirlenmesi ile karşı karşıya kalmıştır. Basına yansıyan haberlere göre, Samsun'da bir okul yemekhanesinde hamburger yiyen 5 öğrenci, Karabük'te yardım kermesinde yemek yiyen 28 öğrenci, Kayseri'de bir okulda sucuk festivalinde 80 kişi, Rize'de mevlide gidip yemek yiyen 104 kişi, Bursa'da tavuk pilav yiyen 11 işçi, Trabzon'da düğün yemeği yiyen 100 kişi, Şişli'de bir restoranda yemek yiyen 25 kişi, Gümüşhane'de bir imam hatip ortaokulunda öğle yemeğinde pide ayran tüketen 29 öğrenci, Adıyaman'ın Besni ilçesindeki KYK yurtlarında akşam yemeğinin ardından 70 öğrenci, Sakarya Ferizli ilçesinde açık ceza infaz kurumunda 131 mahkum, Gaziantep İl Göç İdaresi’ne bağlı Geri Gönderme Merkezi’nde verilen akşam yemeğinde 56 mülteci, Kocaeli 'de özel bir lisede eğitim gören 14 öğrenci kantinden aldıkları tavuk ürününü tükettikten sonra gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. Tüm bunların altında yatan temel neden, Gıda Güvenliği İlkelerine uyulmamasıdır. Özellikle toplu tüketim yerlerinde artan maliyetler karşısında düşük kaliteli ürün kullanımı, hijyen gerekliliklerinin yerine getirilmemesi, soğuk/sıcak zincirin kırılması, maliyetten kaçınmak için dezenfektan kullanılmaması-yeterli kullanılmaması, yeterli sayıda teknik personel çalıştırılmaması, restoran, büfe, lokanta, fast food noktaları gibi yerlerde ise düşük kaliteli ürün kullanımı, soğuk/sıcak zincire dikkat edilmemesi, çapraz bulaşıya neden olacak şekilde çalışılması, personel ve alet ekipman hijyeninin yeterince sağlanmaması, gıda üretiminde kullanılan suyun doğrudan tüketime uygun su olmaması, işverenlerin ve bu alanlarda çalışan personellerin gıda güvenliği konusunda eğitimsiz olması gibi hatalar ön plana çıkmaktadır. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak tekrar uyarıyoruz. Yerel yönetimler, işporta tarzı, seyyar gıda satışı yapan ve herhangi bir izni veya ruhsatı olmayan bu tür noktalara kesinlikle izin vermemeli, bunlara göz açtırmamalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı ise tüm gıda üretim ve tüketim noktalarının gerek açılışından önce gerekse faaliyet süresince risk esasına göre etkili ve yeterli denetim yapmalıdır. Denetçi sayısı artmadığı halde denetim sayısının artıyor olması ise etkinliğinin azaldığını göstermektedir. Denetim ekipleri arttırılmalı ve denetim ekipleri içerisindeki gıda mühendisi sayıları da kesinlikle arttırılmalıdır. Çünkü gıda mühendisliği, gıda mikrobiyolojisi, gıda güvenliği konusunda eğitimli ve yetkin olan meslektir. Hazır gıda sunumunun yapıldığı restoran, lokanta, büfe, fast food noktaları gibi yerler açılmadan önce, hem sahipleri hem de çalışanları gıda güvenliği eğitiminden geçirilmelidir. Bu eğitim, gıda/su/personel hijyeni, gıda güvenliği konularında temel bilgileri içeren nitelikli bir eğitim olmalı, sınavlı ve belgeli olacak şekilde planlanmalıdır. Bir işletmecinin ancak bu belgeyi aldıktan sonra iş yerini açabileceği şeklinde bir yönetmelik Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından acilen hayata geçirilmelidir. Belirli aralıklarla tekrarlanacak bu eğitimlerin verilmesi konusunda gıda güvenliği ve gıda mikrobiyolojisi alanında yetkin olan başta Odamız olmak üzere ilgili meslek odaları görev almalıdır. Ayrıca, küçük çaplı gıda işletmeleri ve satış noktaları herhangi bir teknik gözetim altında değildir. Bu boşluğun giderilmesi için bir an önce gerekli düzenlemeler yapılarak küçük gıda işletmelerini teknik gözetim altına almak için yetkilendirilmiş gıda danışmanlığı sistemi hayata geçirilmelidir. Yine zehirlenmelerin sık yaşandığı ve toplu tüketimin çok yoğun olduğu Milli Eğitim Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Gençlik Spor Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Üniversiteler gibi kurumlarda kendi iç kontrol ve denetim süreçleri için Gıda Mühendisi bulundurmaları alınacak önlemlerin başında gelmektedir. Gıdada yaşanan güvenlik ihlallerinin ve hilelerin önüne geçilememesindeki en önemli etkenlerden bir diğeri ise yaptırımların yetersizliği ve verilen cezaların caydırıcı olmamasıdır. Ceza alan ya da uygunsuzluk tespit edilen bazı firmaların tekrar tekrar isim değiştirerek farklı firmalarla gıda sektöründe devam ediyor olması ise dikkat edilmesi gereken başka bir konudur. Bu tarz yanlışlıkları engellemek için önerimiz Gıda İhtisas Mahkemelerinin ivedilikle oluşturulmasıdır. Ülkemizde gıda güvenliğinden tam anlamıyla bahsediyor olmak için sayılan bu önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesi zorunludur. Temel bir insan hakkı olan güvenli gıdaya ulaşabilmek ve halk sağlığını korumak, başta iktidar olmak üzere yetkili tüm kurum ve kuruluşların asli görevidir. Kamuoyu önünde bunu bir kez daha hatırlatıyor ve toplum sağlığını korumak için ülkemizde Gıda Güvenliğinin tam olarak sağlamasını talep ediyoruz.”

Bursa - Sivrihisar Otoyol Projesi Sümenaltı Edildi! Haber

Bursa - Sivrihisar Otoyol Projesi Sümenaltı Edildi!

Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca 2015 yılında projesi hazırlanan Bursa - Sivrihisar Otoyol Projesini Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na sordu. Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde şu ifadelere yer verdi; "2011 yılında büyük bir şovla Bursalı hemşerilerimize müjdelenen 2015 yılında projesi tamamlanan Bursa-Sivrihisar Otoyol Projesi, aradan geçen 10 yıla rağmen henüz hayata geçirilememiş. ulaştırma ve altyapı bakanlığı projeyi adeta sūmen altı etmiştir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde büyük şehirler otoyollarla birbirine bağlanırken, Türkiye'nin 4. büyük kenti Bursa'nın başkent Ankara'ya hâlâ doğrudan bir otoyolla bağlanmamış olması, hem ekonomik hem sosyal açılardan ciddi bir eksikliktir. Sanayisi, ihracatı ve tarımıyla ülke ekonomisine katkı sağlayan Bursa, ulaşım yatırımları konusunda yıllardır ihmal edilmektedir. Karayolu, raylı sistem ve diğer ulaşım alternatiflerinde ikinci plana atılan Bursa, hem lojistik hem de vatandaşlarımızın günlük ulaşım ihtiyaçları açısından büyük mağduriyet yaşamaktadır. Bu durum hem Bursa'nın kalkınmasını sekteye uğratmakta hem de Bursalı hemşerilerimizin haklı beklentilerini boşa çıkarmaktadır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve Bursa'nın yıllardır beklediği bu yatırımla ilgili net bir yol haritasının paylaşılması için aşağıdaki soruları sorma gereği doğmuştur. Bu Bağlamda; 1. 2011 yılında duyurulan ve 2015 yılında projesi tamamlanan "Bursa-Sivrihisar Otoyol Projesi" ile ilgili bugüne kadar neden hiçbir somut adım atılmamıştır? 2. Projenin bugüne kadar hangi sebeplerle ilerlemediğine dair bakanlığınızın yaptığı bir iç değerlen-dirme veya rapor bulunmakta mıdır? Varsa bu raporun içeriği ve sonuçları nelerdir? 3. Projenin başlanması ve tamamlanması İçin bakanlığınızın belirlediği net bir takvim var mıdır? Varsa hangi yıllar arasında tamamlanması öngörülmektedir? 4. Projenin ihalesi yapılacaksa hangi finansman modeli (yap-işlet-devret, kamu yatırımı vb.) tercih edi-lecektir? 5. Bursa'dan İç Anadolu Bölgesi'ne (Ankara başta olmak üzere) karayolu ile seyahat eden vatandaşla-rımızın sayısına, araç trafiğine ve yük taşımacılığına ilişkin bir istatistik çalışmanız var mıdır? Varsa bu veriler yıllara göre nasıl bir değişim göstermektedir?"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.