SON DAKİKA
Hava Durumu

#Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi

Porsuk Haber Ajansı - Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

"Eskişehir Gençlik Söyleşileri"nde Eskişehirspor ve Gençlik Rüzgarı Haber

"Eskişehir Gençlik Söyleşileri"nde Eskişehirspor ve Gençlik Rüzgarı

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi’nin desteği ile Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi ve Eskişehir Kent Konseyi Gençlik Meclisi tarafından düzenlenen "Eskişehir Gençlik Söyleşileri" Haller Gençlik Merkezi'nde gerçekleştirildi. Düzenlenen söyleşiye ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu, Eskişehir Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkanı Elif Töre, sporseverler ve vatandaşlar katıldı. Sunumunu Atakan Yıldırım'ın yaptığı ve iki oturumdan oluşan söyleşinin ilk bölümünde Eskişehir Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkan Yardımcısı Oğuzhan Kurnaz moderatörlüğünde Araştırmacı - Yazar Osman Cemoğlu ve Esgroup Spor Spikeri Ahmet Deniz Canoruç "Spor Eskişehir"i konuştu. Söyleşide Eskişehirspor'un ve Eskişehir’de ki diğer spor kulüplerinin faaliyetleri, tarihsel süreçte ki gelişimleri, Eskişehirspor'un unutulmaz maçları, Eskişehirspor'u önümüzdeki dönemde bekleyen gelişmeler, Eskişehir’de bulunan diğer spor kulüpleri ile spor branşları konuşulurken, Eskişehir’de bir Spor Müzesi eksikliği dile getirildi. Söyleşinin sonunda Eskişehir Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkanı Elif Töre tarafından Osman Cemoğlu ve Ahmet Deniz Canoruç'a plaket takdim edildi. Söyleşinin ikinci bölümünde ise tarihçi Prof. Dr. Kemal Yakut tarafından 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemine ve günümüze kadar yaşanan gençlik hareketleri hakkında bilgiler verildi. Tarihsel süreçlerde yaşanan gençlik hareketlerinde öne çıkan isimlerin siyasi yolculukları dinleyicilerle paylaşıldı. Soru cevap bölümünün ardından ise Prof. Dr. Kemal Yakut'a ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci tarafından plaket takdim edildi.

Ülkemiz Yeni ve Zorlu Bir Savaşın İçine Daha Girdi Haber

Ülkemiz Yeni ve Zorlu Bir Savaşın İçine Daha Girdi

AHPADİ Derneği ve ADD Eskişehir Şubesi tarafından "Sözümüz Türk Milletinin Egemenliğine Kefen Dikmeye Kalkanlara" konulu ortak bir basın toplantısı düzenlendi. Kısa adı AHPADİ olan Adaletin Hukuku ve Parlementer Demokrasi İdeali Derneği ve Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi tarafından son günlerde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Odunpazarı’nda bulunan Hicri Sezen Parkı’nda bulunan 100.Yıl Atatürk Anıtı önünde bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına AHPADİ Derneği üyeleri, ADD Eskişehir Şube üyeleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katılım sağladı. AHPADİ Dernek Başkanı Mehmet Ertaş ve ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci tarafından ortak yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Sayın Basın mensupları, Saygıdeğer üyelerimiz, Partilerimizin ve Sivil toplum örgütlerimizin başkanları, Değerli Eskişehirli hemşerilerimiz; Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu, Türk Milletinin yeniden doğuşunun mimarı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve Lozan anlaşmasının mimarı İsmet İnönü’nün huzurunda hitap etmenin eşsiz onuruyla sizleri saygıyla selamlıyoruz. Değerli Arkadaşlarım; Dünyadaki sömürü düzeninin sahipleri olan, talancı, yağmacı emperyalist devletlerin saldırılarına karşı yüzyıllardır, emperyalizme uşaklığı kendine vazife edinmiş doğu feodalitesinin başını çektiği bölücü yıkıcı ayaklanmalara ve terör örgütlerine karşı ise yaklaşık 200 yıldır mücadele ediyoruz. Kararlı mücadelemiz karşısında, bugüne kadar hiç bir düşman devlet ve hiçbir yasadışı yapılanma topraklarımız ve milletimiz üzerinde hain emellerini gerçekleştiremedi. Kısa adı BOP olan Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Bölgemizdeki Ülkelerle birlikte vatanımızı da bölmek, yaratacakları kukla bir devlet ile diğer küçülmüş, neredeyse şehir devleti mertebesine indirilmiş devletçikleri hakimiyetlerine alarak; petrol, kıymetli madenler başta olmak üzere bölgenin bütün varlıklarına çökerek ekonomik, siyasi, kültürel emellerini hayata geçirmek isteyen emperyalistlerin son maşası KCK’nın silahlı organizasyonlarının Türkiye’ye yönelik olanı PKK terör örgütüne karşı da 41 yıldır askerimizin, polisimizin, korucularımızın, sivil halkımızın, iktidarlarımızınkararlı mücadelesiyle sürdürdüğümüz çabalarımız, fedakarlıklarımız sonucunu aldı. Kaçacak delik bulamayan PKK terör örgütü diz çöktü, silahlarını teslim ederek kendini fesh etmeyi son kurtuluşu olarak gördü. Saygıdeğer Dava Arkadaşlarımız; Türkiye Cumhuriyeti, bir yandan 41 yıldır ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere Bölgemizde her türlü yıkıcı faaliyete silah, para, istihbarat, lojistik desteği veren devletlerle adı konulmamış, düşük yoğunluklu savaş verdi, bir yandan da bunların vekili PKK’nın terörüyle mücadele etti. Bugün birileri her ne kadar PKK’nın teslimiyetini “barış” sözcüğüyle bizlere sunmaya çalışsa da Türk Devletinin savaş muhatabı olmayan eli kanlı bir terör örgütüyle Türk Devletiyle barışı da söz konusu olamaz. Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları arasında hiç bir zaman savaş olmamıştır ki neden barış olsun. Yaşanan gündem, barış değil PKK’nın teslimiyetidir. PKK terör örgütünün bildirisinde yer alan üstenci ifadeleri ise, uğradıkları hezimetin büyüklüğünü ve acizliklerini bir avuç terörist ve terör destekçisinden gizlemek ve kendilerini avutmak için kullandıkları gerçek dışı argümandan başka bir şey değildir. Kuklaları PKK’nın tükenişini gören ipin sahipleri, daha önce terörist başını teslim ettikleri gibi bu sefer “teröre son verilecek elma şekeriyle” PKK’yı Türkiye’ye teslim edip, daha büyük bir oyunu sahneye koydular. Bu oyunun sahne dekorunu ise büyük bir aymazlıkla oyunu sahiplenen Devlet Bahçeli’ye kurdurmaya başladılar. Devamında, gerek iktidarın gerekse muhalefetin bir bölümü kah destek mesajlarıyla kah pasif eleştirilerle kendilerine sahnede rol kapmaya çalışıyorlar. Türk Devletinin demir yumruğu altında diz çöken dünün terör destekçisi, ayaklanmacı çığırtankanları bugün “barış güvercini” rolüne bürünmüşler, Çanakkale’de Kurtuluş Savaşında beraber savaştık, Devleti beraber kurduk yalanına sarılıp Türkiye Cumhuriyeti Devletine ortak çıkmaya çalışmaktadırlar. Hayır! Siz ne Çanakkale’de ne Kurtuluş Savaşında bizlerle değildiniz. Sizler, önce Osmanlı sonra Türkiye Cumhuriyetinde ayaklanmalar yoluyla feodal çıkarlarınızı temsil edecek bir ayrı bir devlet peşindeydiniz. Siz, Barzaniler, Talabaniler, Şeyh Saitler, Seyit Rızalarla birlikte Türk Milletine düşman, Türkiye’yi işgal edenlere dosttunuz. Sizler, Sevr anlaşmasıyla Fırat’ın Doğusunda “vaat edilen” topraklarda bağımsız bir devlet kurmak hayaliyle, Türkiye’yi işgal eden işgalci ordulara duacıydınız. Sizden olmadığını düşündüğünüz halka zulmederek bölgeden sürmeye, malına mülküne el koymaya çalışıyordunuz. Evet! Bizler, Diyarbakır’dan Edirne’ye, Rize’den İzmir’e, Eskişehir’den Yozgat’a, Adana’dan Kars’a bu Ülkenin gerçek vatanseverleriyle birlikte 7 düvele karşı savaşarak ve sizlere rağmen kurduk bu Cümhuriyeti. Sizin, feodalitenizin, Şeyhlik, Şıhlık temeline dayanan, yurttaşları maraba gören anlayışınızın Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşunda harcı yok, bundan sonra ki geleceğinde de yeri olmayacaktır. Özdemir İnce’nin dediği gibi, Türkiye bir “yapı kooperatifi midir ki “”iki ortağın vatanı olsun. Türkiye Devleti, Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütündür. Tek bir sahibi vardır, O’da Türk Milletidir. Türk Milletine soykırımcı yaftasını vurmaya çalışmak ise alçaklıktır. Anadolu ve Orta Doğu tarihi, feodal efendilerinizin köylerinden yurtlarından sürdüğü, emeği için ayağa kalkanları katlettiği, karısına kızına saldırdığı hikayelere ağıtlar yakmıştır. Anadolu ve Orta Doğu feodal efendilerinizin devletlere karşı kalkışmalarında sivil ve savunmasız biçare kölelerini kendilerine kalkan yaparak neden oldukları kan nehirlerine karalar bağlamıştır. Anadolu ve Orta Doğu iradenizi teslim ettiğiniz terör örgütünün savunmasız sivil, kadın, çocuk katliamlarına lanet okumuştur. Türk Milleti, Eruh, Başbağlar, Pınarcık, Silvan, Çevrimli, Anafartalar Çarşısı, Menderes Caddesi, Güvenpark başta olmak üzere sivillere yönelik toplum katliam saldırılarını, Yoğurtçular Köyünde şehit edilen ilk öğretmen Şenol AKAR’ı, Yüksekova’da öğretmen annesiyle birlikte şehit edilen Bedirhan’ı, Aybüke Öğretmeni ve daha nicelerini unutmadı, unutmayacak. Emperyalistlerin, teslim olurken PKK terör örgütüne kullandırdıkları dil ve talepleri ise barış değil yeni ve büyük bir savaşın öncüsü savaş dilidir.Biliyoruz ki, metindeki o hain talep ve suçlamalar PKK’nın değil onları maşa olarak kullanan emperyalist güçlerin talepleridir. Emperyalist güçler, PKK sonrasında yeni bir “siyasal sorun” alanı açıp bunun üzerinden Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine saldırmak istemekte, yerli hain ve işbirlikçilerine yeni bir mevzi oluşturmaya, yeni bir hendek kazmaya çalışmaktadırlar. PKK ve terörün sözcüsü DEM’liler üzerinden konuşan emperyalistler “ “Birinci ve ikinci aşamayı tamamladık, sıra üçüncü aşamada Türkiye’de diyor. Yani Irak’ta kukla bir bölge oluşturduk, Suriye’de oluşturduk, şimdi Türkiye’de oluşturacağız ve bölge de bize hizmet edecek yeni bir devleti kuracağız diyorlar”. Onlara Sevr’i hatırlatıyoruz. Sevr’de o dediğiniz devleti kurdurduğunuzu ve bölgenin kaynakları üzerine çöktüğünüzü sanmıştınız. Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarının azim ve kararlılığı bütün oyunlarınızı bozdu, Sevr’inizi paramparça etti, sizleri Lozan’da masaya oturmaya mecbur bıraktı. Aynı sahneyi izlemeye hazır olun. Değerli vatanseverler, hepimizin bildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti Anadolu’da ve Rumeli’de yüzyıllardır süren egemenliğinin meşruiyetini, Kurtuluş Savaşında ödediği bedellerle yeniden almış, bu Lozan ile teyit edilmiştir. Lozan sadece Türkiye Cumhuriyetinin sınırlarının belirlendiği bir anlaşma değil, o sınırlar içinde Türk Milleti egemenliğine dayanan tek millet, tek bayrak, tek devlet anlayışının tüm dünyaya ilan edildiği manifestodur. Lozan, Anadolunun Türk Yurdu olduğunun tüm dünya tarafından bir kez daha kabulüdür. Bu manifesto önce 1924, sonra 1961 ve nihayetinde 1982 Anayasalarıyla güçlenerek yaşamını sürdürmüştür. Her üç Anayasada da, Egemenliğin Türk Milletine ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Emperyalistlerin, teslim olan PKK terör örgütünün ağzını, dilini kullanarak söze büründürdükleri 1924 Anayasası karşıtlığı ise, Türkiye Cumhuriyetinin Atatürk ilke ve devrimlerini temel alan laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkma emellerinin dışa vurumudur. Bu açıklamalar sonrası, Kemalizm düşmanı, Atatürk Cumhuriyeti karşıtı yerli işbirlikçiler; liberaller, ikinci, üçüncü Cumhuriyetçiler, enternasyonel sosyalistler, siyasal islamcılar, ruhunu AB Ülkeleri kapitalist çıkarlarına adamış sosyalist enternasyonelin ve Soros’un etki ajanları ve CIA güdümlü sahte milliyetçiler hemen atağa geçtiler. Ana akım medyada, iktidar ya da muhalefet yanlısı gözüken tüm yandaş kanalları yine kuşattılar, söz ve hedef birliği içinde yaşanılan süreci “barış çiçekleri açıyor” yalanıyla Türk Milletine sunmayı ve toplumun beynine hükmetmeyi görev kabul ettiler. Topluma, Anayasa değişmelidir fikrini aşılamaya çalışıyorlar. Görüyoruz ki; Ülkemiz yeni ve zorlu bir savaşın içine daha girdi. Bu savaşın en önemli cephesi Anayasa üzerinden olacak. Yeni veya mevcut Anayasa’da yapılacak değişikliklerle Türkiye Cumhuriyeti düşürülmeye, Türk Milleti Egemenliğine kefen giydirilmeye çalışılacak. Anayasa’dan Atatürk ilke ve devrimleri çıkarılarak, Türkiye Cumhuriyeti savunmasız bırakılmaya çalışılacak. Dikkatlerimizi ilk dört maddeye yoğunlaştıracaklar ama ilk dört maddeye can veren başlangıç bölümünü, 5,6,7,8,9,10,11,42,66,76,81,103,127,134 ve 174’üncü maddeleri değiştirerek ilk dört maddeyi öldürecekler. TBMM ya buna izin verecek ya dur diyecek. Bu nedenle başta Eskişehir Milletvekilleri olmak üzere TBMM’de bulunan tüm Milletvekillerine sesleniyoruz. Anayasanın ilk dört maddesiyle birlikte, Başlangıç bölümü, Türkiye Cumhuriyetinin Kemalist ideolojisini ve bu ideolojinin temelini oluşturan Türk Milleti Egemenliğini, Türk Milletinin birliğini, Anayasal Kurumların Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı kalarak Türk Milletinin çıkarlarına hizmet edeceklerini ifade eden maddeleri değiştirilemez. Bu maddelerin değiştirilmesi yönünde çaba harcamak ve oy kullanmak Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyetine ihanettir. Biz biliyoruz ki; Türkiye’de siyaset yapan hiçbir başat parti, TBMM’de görev yapan hiçbir vatanperver ve millet perver milletvekili, Türk Milleti egemenliğini zedeleyecek hiçbir Anayasa ve yasal düzenlemeye izin vermez. Farklılıklarımız, Ülkemizin devleti ve Milletiyle bölünmez bütünlüğünün söz konusu olduğu her yerde ortadan kalkar. Hangi partiden olursa olsun, Türk Milletinin egemenlik hakkına dokunacak her girişimin karşısında olacak Milletvekillerimiz yalnız değilsiniz. Tüm gücümüz, benliğimiz ve inancımızla yanınızdayız. Vereceğiniz mücadeleyle Türk Tarihinin muzaffer kahramanları olarak adınız anılacak. Korkmayın, yılmayın, geri adım atmayın. Sonsuza kadar Lozan, Sonsuza kadar Kemalist Cumhuriyet!"

Parolamız Tektir ve Değişmez, Ya İstiklâl Ya Ölüm! Haber

Parolamız Tektir ve Değişmez, Ya İstiklâl Ya Ölüm!

Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi tarafından pkk terör örgütünün silah bırakma kararı ve ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak bir basın açıklaması yapıldı. ADD Eskişehir Şubesi tarafından Ulus Meydanı’nda yapılan ve 81 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen basın açıklamasında konuşan Şube Başkanı Mehmet Avci şu ifadelere yer verdi; "Hain terör örgütü PKK, ABD gözetiminde teröristlerini ve silahlarını çoktan Suriye kuzeyindeki PYD (YPG)’ye aktardığı, ortada sadece adının kaldığı ve çatı örgüt KCK' nın bölge ülkelerindeki uzantılarıyla devam ettiği bilinmiyormuş gibi, bir sözde "silah bırakma” ve “örgütü feshetme” bildirisi yayınladı. Yandaş ekran bülbülleri “Terörsüz Türkiye” nameleriyle mutlu mesut barış türküleri söyler, AKP sözcüsü yeni bir dönem başladığını müjdeler, bakanlar sıra sıra başarı nutukları atar, Cumhur İttifakı liderleri "milletimiz ve memleketimiz kazanacak" buyururken Atatürkçü Düşünce Derneği milletimizle birlikte süreç başlatıldığında durduğu yerde durmakta ve gelişmeleri kaygıyla izlemektedir. Okuyalım ve görelim bakalım, PKK ne demiş, ne menem bir “yeni dönem” başlıyormuş ve kim kazanmış, kimler kazanacakmış? Şöyle diyor hain terör örgütü; “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın ‘özgürlük hareketi’ olarak tarih sahnesine çıktı… Ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek, silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü. PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı 'imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının' egemen olduğu koşullarda şekillendi... Kürt varlığını kabul ettirmeyi ve Kürt sorununun Türkiye’nin temel realitesi olarak görülmesini esas aldı. Bu temelde 'başarıyla yürüttüğü' mücadele sonucunda bölge halklarının özgürlük umudu ve onurlu yaşam arayışının sembolü haline geldi... ‘Özgürlük Hareketi’ hem nicel hem nitel olarak büyüdü, ‘gerilla savaşı’ ‘Kürdistan’ ve Türkiye’ye yayıldı. ‘Gerillanın’ yürüttüğü ‘savaş’ın etkisiyle Kürt halkı ‘serhıldanlara’ (İSYANLARA) kalktı. Böylece ‘her iki taraf’ açısından ‘savaş’ temel seçenek haline getirildi (!)… ‘Önder Apo’ Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı ‘Lozan Antlaşması’nın ve ‘1924 Anayasası’nın öncesini referans alarak, ‘Ortak Vatan’ ve ‘Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu’ Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını 'Kürt sorunu'nun çözüm çerçevesi olarak benimsedi… 2 yıldır önderlik ve PKK yürüyüşüne büyük bedeller pahasına katılarak, inkâr ve imha siyasetine, soykırım ve asimilasyon politikalarına karşı direnen onurlu halkımız, barış ve demokratik toplum sürecini daha bilinçli ve örgütlü biçimde sahiplenecektir... Söz konusu kararların uygulanması ‘Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam, bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir...” Ve daha neler, ne masallar, ne komplo teorileri... Vay ki, vay!!! Meğer, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve dünyanın onyıllardır “terör örgütü” listelerine aldığı PKK “Özgürlük Hareketi”, müebbet hapis mahkumu elebaşı “Önder”, devletimiz de soykırımcı ve asimilasyoncu imiş… Meğer PKK, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi Lozan’a ve Cumhuriyet’i kökleştirip kurumsallaştıran 1924 Anayasasına (ki Cumhuriyetin ilk anayasasıdır) karşı tarih sahnesine çıkmış, isyanlarla büyüyüp savaşı Kürdistan’a (!) ve Türkiye’ye yaymış... Meğer, Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası -tabii ikisi arasında 29 Ekim 1923’de ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti de- inkarcı, imhacı, soykırımcı ve asimilasyoncu imiş... Meğer, yıllardır öğretmen, hemşire, doktor, teknisyen, işçi ve bebek 50 bin yurttaşımızı katleden alçak teröristler özgürlük savaşçısı “gerilla” lar imiş, ne zaman kurdularsa “Kürdistan” diye bir devletleri varmış, yaptıkları “her iki taraf” (Kürdistan ve Türkiye) açısından temel seçenek (!) haline getirdikleri “savaş” mış ve “iki devlet arasındaki bu savaşı" kazanmışlar, PKK galip gelmiş, Türkiye mağlup olmuş. Bu nedenle; 'Ortak Vatan’ da (demek vatanımız da ortak değilmiş) Kürt ve Türk halklarının 'kurucu öğe' olduğu (yıllardır Anayasa 10. maddeye rağmen sürekli çiğnedikleri mikromilliyetçi-etnikçi 'Eşit Yurttaşlık' sakızı) “Demokratik Türkiye Cumhuriyeti” perspektifi ve ‘Demokratik Ulus’ anlayışı dikte ederek iki uluslu yeni bir devlet isteyecek, terörist başına tanınacak 'demokratik siyaset hakkı' nı da hukuki güvence ön şartı ile talep edecek konuma gelmişler... Meğer, PKK “Önder Apo” dediği terörist başının ya da okyanus ötesindeki sahibinin ağzından, öteden beri bir türlü tarif etmeye yanaşmadığı, esasen tarif de edil(e)meyen “Kürt Sorunu" derken kastının, Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası öncesine, yani Türkiye Cumhuriyeti öncesine, yani emperyalizmin işbirlikçisi Osmanlı Saray düzenine ve 'Sevr Barışı (!)'na dönmek olduğunu açık edivermiş… Meğer, yeni Anayasa çağrıları ile murad edilen; Anayasa’nın şimdilik 10, 42 ve 66. maddeleri (ilk 4 maddeye de sıra gelecektir elbet) değiştirilerek üniter ullus devletin, ulusal birliğin ve dil birliğinin tasfiye edilmesi ile devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün fiilen ortadan kaldırılması ve anayasadan Türklüğün çıkarılması imiş… Sözün özü: Bu bildiri; emperyalizme karşı kazanılan Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşını, 30 Ağustos 1922 Dumlupınar'ını, 9 Eylül 1922 İzmir’ini, 11 Ekim 1922 Mudanya’sını, 24 Temmuz 1923 Lozan'ını, 6 Ekim 1923 İstanbul'unu ve 29 Ekim 1923 Ankara’sını yok sayan bir hadsizlik manzumesidir. Bu bildiri; Atatürk'ü, ilke ve devrimlerini, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini ve “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımını reddedip tarihi gerçekleri umursamayarak Türk Milleti’ne hakaret eden bir küstahlık belgesidir. Bu bildiri; ABD’nin ülkemizi bölme hedefi haritası ile sabit olan Büyük Ortadoğu Peojesİ’ne (BOP’a) hizmet ederek Türk Milletini Lozan'dan vazgeçirip 105 yıl önce reddettiği, 103 yıl önce yırtıp çöpe attığı Sevr Antlaşması'na mahkum etmeyi amaçlayan bir ihanet manifestosudur. Türk Milleti "Terörsüz Türkiye" tatlandırıcısı ile önüne sürülen bu zehri katiyen kabul etmez, etmeyecektir. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, devletimizi yöneten ve yönetmeye talip olan tüm kurum ve kişileri bir kez daha uyarıyor, bu utanç belgesini dikkate almamaya ve bu küstahlığa cüret edenlerle olanak sağlayanlardan hesap sormaya davet ediyoruz. 105 yıl öncenin emperyalizm patronajlı gerici -bölücü dayatmasının günümüzdeki tekrarına karşı "Parolamız tektir ve değişmez, ya istiklâl ya ölüm!"

"Güzel Günler Göreceğiz" Konserinde Büyük Coşku Haber

"Güzel Günler Göreceğiz" Konserinde Büyük Coşku

Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi tarafından Cumhuriyet'in 100.Yılı dolayısıyla kurulan ADD Cumhuriyet Korosu 6'ıncı konseri "Güzel Günler Göreceğiz" ile müzikseverlere büyük coşku yaşattı. Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen konsere ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci ve Yönetim Kurulu üyeleri ev sahipliği yaparken, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Mihalıççık Belediye Başkanı Haydar Çorum, Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Ali Haydar Çelik, Tepebaşı Belediyesi Başkan Vekili Nazan Erşahin,  Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu, Eskişehir Kent Konseyi Genel Sekreteri Nurhan Ergen, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Yeşildal, CHP İl Yöneticileri, Sivil Toplum Kuruluşları ile Siyasi Parti temsilcileri ile yüzlerce müziksever katıldı. Sunuculuğunu Batur Gürgan ve Berrin Gümüş'ün yaptığı konserin açılış konuşmasını yapan ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci şu ifadelere yer verdi; "Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi olarak Atatürkçü Düşünceyi, umudu örgütlüyoruz, yeşertiyoruz. Güzel günler göreceğimiz günleri hayal ediyor ve mücadele ediyoruz. O yüzden konserimizin adına "Güzel Günler Göreceğiz" dedik. Hiç yorulmamak üzere yola çıkanlar diyor Mustafa Kemal ve bizde onun şiarıyla yorulmuyoruz. İki aylık periyotta ciddi bir çalışma yarattık ve bunları hem üyelerimiz hem kıymetli Eskişehirlilerimizle birlikte yaptık. Şunu söylüyoruz biz varız, mücadelemiz var, birlikte olacağız, bu zor zamanları atlatacağız ve Atatürkçü Düşünceyi Yeniden Atatürk Cumhuriyetini hakim kılacağız. Yurdumuz semalarında Mustafa Kemal'in askerlerini yeniden haykıracağız. Bu şehirle bir şube başkanı olarak ne kadar gurur duysam azdır. Bu salonlar bize yetmeyecek hepiniz iyiki varsınız her zaman bizlerle olun, sizleri her zaman aramızda görmek isteriz. Mücadelemize destek olmanızı isteriz." dedi. Koro Şefi Ziya Coşkun yönetiminde altıncı konserini gerçekleştiren ADD Cumhuriyet Korosu'nun konser biletleri günler öncesinden tükenirken olumsuz hava şartlarına rağmen salon yine doldu taştı. Koro tarafından söylenen şarkılar ve türküler salondakilere hüznü ve coşkuyu aynı anda yaşattı. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Volkan Konak ve Edip Akbayram'ın unutulmadığı gecede şampiyon olan ve 3.Lige yükselen Eskişehirspor'un marşı ve İzmir Marşı tüm salon tarafından coşkuyla söylendi. Program ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci tarafından Koroya katkılarından ve emeklerinden dolayı Koro Şefi Ziya Coşkun'a plaket sunulması ile sona erdi.  

1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun! Haber

1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun!

Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.  ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "1886 yılının 1 Mayıs günü ABD Şikago'daki işçiler 8 saatlik iş günü ve çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle greve gittiler. Yapılan polis müdahalesinde çıkan çatışmada 4’ü işçi, 7’si polis 11 kişi yaşamını yitirdi. İzleyen yıllarda "Haymarket Olayı" olarak adlandırılan bugünün kurbanları anısına 139 yıldır 1 Mayıs bütün dünyada İşçi Bayramı olarak kutlanıyor. Türkiye'de ise 1 Mayıs, Cumhuriyet'in ilanından kısa süre önce 1923 yılında İşçi Bayramı olarak kabul ve ilan edildi. Ancak 102 yıldır Türk emekçileri bu bayramı hep iniş çıkışlarla, büyük güçlüklerle, acılarla, kayıplarla yaşamak zorunda kaldılar. 1 Mayıs 1977 katliamı dışında da, farklı yıllarda kurbanlar verildi. Her kesimden emekçilerimiz bu yıl da Türk bayraklarıyla alanlarda taleplerini dillendirecek ve giderek anlamını yitiren bayramlarını kutlamaya çalışacaklar. İş bulabildikleri için şanslı sayılan işçilerimiz, düşük ücretlere, sendikasızlaşmaya, baskılara, sağlıksız ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı mücadelelerini sürdürecekler. Cumhuriyet’in yoktan var ettiği fabrikaları, limanları, barajları, enerji santrallarını, üretim tesislerini kapatan ya da haraç meraç satarak ranta teslim eden iktidarların on yıllardır dış borçla döndürmeye çalıştıkları üretimden kopuk tüketim ekonomisine tepkilerini haykıracaklar.  İşsizliğe mahkûm edildikleri için geleceklerini yurt dışında aramak zorunda kalan gençlerimiz de işçilerimizin yanında olacaklar. Emeklerinden başka gelir kaynakları olmayan kadınlı erkekli milyonlar, sermayenin acımasız kâr hırsı yanında, 10 milyonu aşkın düzensiz sığınmacının haksız ücret rekabeti nedeniyle açlık sınırı altındaki ücretlerle çalışmak zorunda bırakılmalarına itirazlarını sağır kulaklara bir kez daha duyurmaya çalışacaklar. Memurlarımız da, güvencelerini kaybetmemek ve grevli toplu sözleşmeli sendikal hakları için işçilerimizle güçlerini birleştirecekler. Emeklilerimizden atanmayan öğretmenlerimize, kadınlarımızdan üniversite ve lise öğrencilerimize, akademisyenlerimizden sağlık çalışanlarımıza 7'den 77'ye insanlarımız, dünyanın en bereketli coğrafyasında açlıkla boğuşmak zorunda kaldıkları bu "Bozuk Düzen" i demokrasi ve hukuk içinde değiştirme iradelerini ortaya koyacaklar. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, yaşanan bütün sorunların nedeninin, Batı emperyalizminin küreselleşme ve serbest piyasa ekonomisi ambalajıyla dayattığı neoliberal sömürü düzeni ile Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinden ve Atatürk’ün akıl ve bilim yolundan sapan sağ iktidarların teslimiyetçi politikaları olduğu bilinciyle 1 Mayıs alanlarında emekçilerimizle buluşacak, hep birlikte Kemalizm'in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak "Yeniden Atatürk Cumhuriyeti" ne ulaşma kararlılığımızı en yüksek sesimizle yineleyeceğiz. “… ve elbette ki sevgilim, elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet…” Yaşasın Tam Bağımsız Ve Gerçekten Demokratik Türkiye! 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun!  

Ne Atatürk İsmi Ne de Eskişehirspor Bu Kadar Ucuz Değildir! Haber

Ne Atatürk İsmi Ne de Eskişehirspor Bu Kadar Ucuz Değildir!

ADD Eskişehir Şubesi tarafından, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu'nun stadyum ismi konusunda yaptığı açıklamaya tepki gösterildi. ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci tarafından ADD Eskişehir Şubesinde gerçekleştirilen basın toplantısında şu ifadelere yer verildi; "Kıymetli basın mensupları ve değerli yurttaşlarımız, AKP milletvekili Sayın Nebi Hatipoğlu’nun Eskişehir Atatürk Stadyumu ile ilgili açıklamasını üzülerek öğrendik. Sayın vekilin gündemin çok dışında böyle bir açıklama yapmasına üzüldük. Kendisi fayda sağlamaya çalışırken yanlışa uymuştur. Eskisehirspor’un geçen günlerde Manavgat belediye sporla yaptığı maçta yaşananlar tazeyken ki kendisi en büyük şahittir oradaydı bunun araştırmasını yapamadığı ve emsali olan bir maç iptali olması gerekirken üstünün kapatılması ve gündeme Eskişehir Atatürk Stadyumu’nun isminin getirilmesi manidardır. Örneğin 2.2.2025 tarihinde oynanması gereken Siverek belediye spor ve onikisubat spor kulübü arasındaki müsabaka da çıkan olaylardan dolayı ev sahibi takım hükmen mağlup sayılırken neden Manavgat belediye spor hakkında karar verilmedi. Canlı yayın protokolü neden uygulanmadı bunları araştırması gerekir sayın vekilin. Lakin kendisi ülkenin bu kadar hassaslaştığı bu günlerde Atatürk ismini hedef alması kabul edilir değildir. Eskişehirspor gibi sadece Eskisehirlilere değil ulusal yapıya mâl olmuş bir takımı bu durumlara düşürmesi kırıcıdır ve yanlıştır. Eski bakanlarımızdan sayın Nabi Avcı Eskişehir Atatürk Stadyumu ismi kalacaktır demistir. Söylemlerde istikrar önemlidir. Sayın vekil kaş yapayım derken göz çıkarmaya çalışıyorsunuz. Sizden ricamız kamuoyuna yansıyan diğer kulüplerde dönen ayak oyunlarının üzerine gitmenizdir. Ne Atatürk ismi ne de Eskişehirspor bu kadar ucuz değildir bunu biliniz. Sayın vekili Eskisehirspor’a gönül vermiş insanları ve Eskişehirlileri Atatürk ismini, “kurtuluş” adı altında maddi destek amaçlı pazarlık konusu yapmaktan geri dönmeye davet ediyorum. Çünkü ebedi liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Eskişehir'i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım. Milli Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima dört yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır” söylemi Atatürk isminin bu şehir açısından önemini ortaya koyar. Bu nedenle oldu bittiyi kabul etmiyoruz. Ortak en büyük değerimiz Atatürk adının yeni stadyumda devam ettirilmesi hem Eskişehir halkına ve hemde şanlı geçmişine gösterilecek saygının hem de ulusal birlik ve beraberlik anlayışının göstergesi olacaktır Eskişehirpor camiamız önümüzdeki maçlarda başarı sağlayacak ve şampiyon olacaktır. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz ve Eskişehir Atatürk Stadyumunda yapacağımız şampiyonluk kutlamalarını heyecanla bekliyoruz. Bugün aynı zamanda Çanakkale Kara Savaşlarımızın 110. Yıl dönümüdür. Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun. Kurtuluşun ve kuruluşun şehri Eskişehir halkına saygılarımızla."

ADD Eskişehir Şubesi 23 Nisan Coşkusunu Çocuklarla Yaşadı Haber

ADD Eskişehir Şubesi 23 Nisan Coşkusunu Çocuklarla Yaşadı

Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı Ulus Meydanı’nda çocuklarla birlikte yaşadı. İlk olarak Valilik Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtına Eğitim İş Sendikası Eskişehir Şubesi ve  ÇYDD Eskişehir Şubesi ile birlikte çelenk sunumunda bulunan ve ortak bir açıklama yapan Atatürk Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi ikinci etkinliğini Ulus Meydanı’nda gerçekleştirdi. 23 Nisan coşkusunu çocuklarla birlikte doyasıya yaşamak için hazırlık yapan ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci ve Yönetim Kurulu üyeleri Ulus Meydanı’nda açtıkları stantta çocuklara Türk bayrağı ve pamuk şeker hediye etti. Stantta kurulan Atatürk görseli ise hatıra fotoğrafı çektirmek isteyen çocuklar ve ailelerinin büyük ilgisini gördü. Çocukların, gençlerin ve vatandaşların büyük ilgi gösterdiği ADD Eskişehir Şubesi standında Şube Başkanı Mehmet Avci bir açıklama yaparak çocukların ve Eskişehirlilerin bayramını kutlarken şu ifadelere yer verdi; "Bugün 23 Nisan 2025, Gazi Meclis'in açılışının 105. yıl dönümü, kutlu olsun! Ancak, bu onur gününü yazık ki; adalete güvenin neredeyse sıfırlandığı, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin varlığından söz etmenin olanaksızlaştığı, basın özgürlüğünün yok edildiği, eğitimin laik ve bilimsel temelinden tamamen uzaklaştığı, kadınların erkek şiddeti ile katledildiği, çocukların beyinlerinin tarikat ve cemaat çukurlarında, bedenlerinin kurs ve yurt adlı izbelerde tecavüze uğradığı, ekonominin krizden krize sürüklendiği, milyonların açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdiği, sağlık sisteminin derde deva olmaktan çıktığı, bölge merkezli, karşılıklılık esaslı, büyük devletlerle onurlu ilişkiler kurmaya dayalı Kemalist dış politikanın terk edildiği, demografik yapının tarumar olduğu, işsizlik kıskacında çaresiz kalan gençlerimizin yurt dışında aramak zorunda kaldığı kaotik ortamın burukluğuyla kutlamak durumundayız milletçe. Daha acısı ise, 23 yıllık siyasi iktidarın yarattığı bu ortamın sorumluluğunu üstlenmek ve çözüm üretmeye çalışmak yerine, devlet gücü ile muhalefeti suçlamak, aydınları susturmak, kitleleri yıldırmak için antidemokratik yol ve yöntemleri seçmiş olması. Bu gidişin iyi gidiş olmadığı, sürdürülmesinin olanaksızlığı ve uygulayıcılarına da yarar sağlamayacağı ortada. Elbette umutsuz değiliz, Mustafa Kemal'in Askerleriyiz çünkü. 105 yıl önce Mustafa Kemal Paşa önderliğinde bütün zorlukları aşıp yedi düveli dize getirerek bağımsızlığını ve Laik Cumhuriyeti'ni kazanan Türk Ulusu, bugün de demokrasi içinde bu kaotik ortamın üstesinden gelecek, sorunlarını çözecek ve Cumhuriyeti kuruluş ayarlarına döndürecek bir iktidarı mutlaka yaratacaktır. Atatürkçü Düşünce Derneği, Kemalizm'in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak milletimizle birlikte Yeniden Atatürk Cumhuriyeti'ne ulaşmak azim ve kararında olduğunu TBMM'nin 105. şeref yılında kamuoyuna bir kez daha duyurmayı varlık nedeninin gereği ve görevi saymaktadır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun." dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.