SON DAKİKA
Hava Durumu

#Add Eskişehir Şubesi

Porsuk Haber Ajansı - Add Eskişehir Şubesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Add Eskişehir Şubesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bıçağın Kemiğe Dayandığı Yerdeyiz! Haber

Bıçağın Kemiğe Dayandığı Yerdeyiz!

Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi tarafından eski milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı'nın açıklamaları ile ülke gündemine ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi. Dernek binasında gerçekleştirilen basın toplantısına ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci, Yönetim Kurulu üyeleri ve dernek üyeleri katılım sağladı. ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Yüce Türk Milleti ve Basınımızın kıymetli mensupları, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, halkın haber alma hakkına ve devletin bütünlüğüne karşı son günlerde ardı ardına gelen saldırılar, artık tahammül sınırını aşmıştır. Bu açıklama, dostu da düşmanı da netleştirme açıklamasıdır. Artık hiçbir bahaneye, hiçbir “yanlış anlaşıldım” kurnazlığına yer yoktur. Biz bıçağın kemiğe dayandığı yerdeyiz. Ve biz bu ülkenin kurucu iradesinin temsilcisiyiz. 1923’e “kanlı darbe” diyen vekil, Cumhuriyet düşmanıdır. Nokta. AKP Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı'nın "1923 kanlı darbesi" şeklindeki skandal açıklaması; Atatürk’e, Cumhuriyet’e, milli egemenliğe ve bu toprakların şehitlerine hakarettir. Bu şahıs, açıkça Cumhuriyet rejimini gayrimeşru ilan etmiş, Hilafet özlemini dile getirmiş, Kurtuluş Savaşı’yla hesaplaşma cüretini göstermiştir. Buradan açık söylüyoruz: Bu kişi milletvekili değildir, bu kişi Cumhuriyet düşmanlarının meclisteki temsilcisi “bıyıklı yelizdir.” Bu açıklama anayasal düzene karşı kalkışma çağrısıdır. Türk Ceza Kanunu'na göre bu söz suçtur, cezası hapis cezasıdır. Yetkililer susuyorsa, ortaktır. Sessiz kalan her kurum, bu ihanete ortaktır. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunduk. Her yurttaşı da aynı şeyi yapmaya çağırıyoruz. Teröristbaşı’nın videosunun yayılması, bir devlet zaafı değil; bir skandaldır. Daha yeni 12 vatan evladı şehit oluşu bile şaibeli iken, basında bu kadar yer almamışken, Bebek katili, eli kanlı terörist abdullah öcalan’a ait olan video görüntülerinin sosyal medyada rahatça dolaşıma sokulması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı açık bir psikolojik operasyondur. Bu videonun çıkmasına izin veren, önlem almayan, müdahale etmeyen kim varsa sorumludur. Bu bir ihmal değil, ihanettir. Soruyoruz: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan bir terörist nasıl video çekebiliyor? Bu videonun yayılmasına kim göz yumuyor? Bu görüntüler hangi güçlerin çıkarına hizmet ediyor? Devletin görevi terörist başlarını korumak değil, milletin onurunu korumaktır. Bu görüntü, sadece bir teröristin değil, onu “yeni bir rol için” yeniden parlatmak isteyen odakların ürünüdür. Sessiz kalmak, bu kirli senaryoya destek vermektir. Sözcü TV’ye verilen ceza, açıkça siyasi sansürdür. Kabul etmiyoruz. RTÜK’ün Sözcü TV’ye verdiği 10 günlük karartma cezası, özgür basını susturma operasyonudur. Bunun adı "yayın ilkeleri" değil, iktidarın hoşlanmadığı gerçeğe tahammülsüzlüğüdür. Bugün bu ceza, yarın ekran karartma, öbür gün kitap yasaklama… Bu gidiş, tek adam rejiminin medya üzerindeki faşizan baskısının açık göstergesidir. Sözcü TV susmaz, halk susmaz, biz susmayız. Bugün Sözcü'ye yapılan yarın bize yapılacaktır. Biz bu tehdidi tanıyoruz ve karşısındayız. YÜCE TÜRK MİLLETİNİN VE TARİHİN ÖNÜNDE UYARIYORUZ: Bu ülkenin kurucu ilkelerine savaş açanlara, Atatürk’ü karalamaya çalışanlara, Terör propagandasına göz yumanlara, Basını susturmak isteyenlere karşı mücadelemiz, vatan borcumuzdur. Sakın kimse bu milletin hafızasını, sabrını ve vatan sevgisini küçümsemesin. Cumhuriyet’i yıkmak isteyenlerle, sokakta da, hukukta da, fikriyatta da her cephede hesaplaşacağız. Biz görevimizi Ebedi Liderimiz ve Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesinden ve Bursa Nutkundan aldık. SON SÖZÜMÜZ NETTİR: Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğiz. Cumhuriyet’i yıkmaya çalışanlarla her alanda hesaplaşacağız. Halkı susturmaya çalışanlara karşı, örgütlü, dirençli ve kararlı olacağız. Ya Atatürk’ün aydınlığı, ya Orta Çağ karanlığı! Ya Cumhuriyet, ya çöküş! Biz tarafımızı seçtik. YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM… Yüce Türk Milletine saygılarımızla duyuruyoruz."

Sivas'ın lşığı Sönmeyecek! Haber

Sivas'ın lşığı Sönmeyecek!

ADD Eskişehir Şubesi, ÇYDD Eskişehir Şubesi ve Eğitim - İş Eskişehir Şubesi tarafından Sivas'ta meydana gelen Madımak Katliamı’nın yıl dönümü ile ilgili tören ve basın açıklaması yapıldı. Valilik Meydanı’nda düzenlenen törene Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Belediye Meclis üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Yönetimi, ÇYDD Eskişehir Şube Yönetimi, Eğitim-İş Eskişehir Şube Yönetimi, siyasi parti ve sendika temsilcileri ile sivil toplum kuruluşları temsilcileri katılım sağladı. Sivas Katliamını anlatan bir dinletinin ardından, Atatürk Anıtına çelenk sunumu yapılırken, saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Törende bir konuşma yapan ÇYDD Eskişehir Şube Başkanı Sevgi Akmen şu ifadelere yer verdi; "2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Madımak Otelinde düzenlenen hain saldırıda yitirdiğimiz değerli sanatçılarımızı, aydınlarımızı saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Karanlık güçler tarafından katledilen aydınlarımız, sanatçılarımız, yazarlarımız ülkemizin aydınlık yüzü, kültür önderleriydi. Değerli canlarımız ne yazık ki "laiklik karşıtı odaklar tarafından yaşamdan koparıldılar. Sivas'ta radikal İslamcılar tarafından "Yaşasın şeriat, kahrolsun laiklik" sloganları atılarak gerçekleştirilen saldırı, laik cumhuriyetimizi yıkmaya dönük ciddi bir kalkışmaydı. Sivas'ta dil sustu, vicdanlar sustu, türküler ateşe verildi. Gericiler, "Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak" diyerek sadece aydınlarımızı değil, Cumhuriyetimizi ve Cumhuriyetimizin temel kazanımlarını, demokrasiyi, çağdaşlaşmayı hedef aldı. Üzülerek ifade ediyoruz ki, Sivas'ta yaşananlar siyasi tarihimizde yaşanan gerici, bölücü ve yıkıcı ayaklanmaların bir devamıdır. Aradan geçen otuz iki yılda katliamın sorumlularının bulunması ve cezalandırılması konusunda gerekli hassasiyet gösterilmedi. Yargılama sürecinde yaşananlar ve devamında faillerin affedilmesi kamuoyu vicdanını derinden yaraladı. Diğer yandan katliamın sorumlularının yıllar içinde siyasette ve bürokraside önemli görevlere getirilmeleri ise yaşanan acıların daha da derinleşmesine neden oldu. Bilinmelidir ki, ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyen laik Cumhuriyetimizin düşmanı 'yobazlar' asla başarıya ulaşamayacaklar. Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde temelleri atılan laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Katliamın 32. Yıldönümünde Sivas'ta yitirdiğimiz canlarımızın aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz. Sivas Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız. Sivas'ın ışığı sönmeyecek!"

Atatürk’ün Adı Sizin Siyasi Hesaplarınızın Aracı Değildir! Haber

Atatürk’ün Adı Sizin Siyasi Hesaplarınızın Aracı Değildir!

ADD Eskişehir Şubesi, ÇYDD Eskişehir Şubesi ve Eğitim İş Eskişehir Şubesi tarafından Eskişehir'de süren stadyum tartışmaları ile ilgili olarak Ulus Meydanı’nda bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Yeşildal, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu, ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci, ÇYDD Eskişehir Şube Başkanı Sevgi Akmen, Siyasi Partiler, Sivil Toplum Kuruluşları ve Sendikaların temsilcileri katılım sağladı. ADD Eskişehir Şubesi, ÇYDD Eskişehir Şubesi ve Eğitim İş Eskişehir Şubesi adına açıklamayı yapan ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci şu ifadelere yer verdi; Saygıdeğer Eskişehirliler, Kıymetli yurttaşlarım, Değerli basın mensupları, Bu konuşma bir stadyum için değil. Bu konuşma, bizim kimliğimiz için. Bu konuşma, adını her nefeste minnetle andığımız Mustafa Kemal Atatürk içindir! Burası Eskişehir. Cumhuriyet’in şehri. Direnişin, emeğin, vicdanın şehri. Ve bu şehirde bir stadyum vardı: Eskişehir Atatürk Stadyumu. Orada sadece futbol oynanmazdı. Orada bayrak açılırdı. Orada milli marş söylenirken gözlerimiz dolardı. Orada çocuklarımız, Atatürk'ün adını duyduklarında onurla ayağa kalkardı. O stadyum yıkıldı. Tamam dedik, gelişmeye karşı değiliz. Ama tek bir şartla: “Yeni yapılan stadyum da Atatürk adını taşıyacak,” dediniz. Bize bu sözü iktidarın o dönemki bakanı Nabi AVCI duyurdu. Ama sözünüzü tutmadınız. Yeni stadyuma önce ismini koymadınız. Sonra halkın baskısıyla, dirençle, mücadeleyle o isim geri alındı. Ama tescillemediniz. Bugün ise yine karşımızdasınız. Yine bir masa başında, halktan gizli kararlarla… O kutsal ismi yine silmeye çalışıyorsunuz. Bu kez öne sürdüğünüz isim: Fethi Heper. Değerli bir insan, saygıdeğer bir sporcu. Ama mesele bu değil. Mesele, bir ismin yerine kimin geldiği değil, Silinmek istenenin kim olduğu. Mesele Atatürk’tür. Ve mesele çok büyüktür! Çünkü artık görüyoruz ki, bu sistematik bir çabadır. Siyasi rant ve kişisel kariyer hırsları için, bazı milletvekilleri iktidarı yanlış yönlendiriyor. Bu kararlara göz yumanlar, yalnızca isim değil, bu milletin vicdanıyla da oynuyor! Söyleyin bize: Atatürk’ün adını silince ne elde edeceksiniz? Kimden neyi kazanacaksınız? Atatürk bu milletin kurucusudur! İstiklal’in mimarıdır! O isme uzanan her el, bu milletin geçmişine, kalbine ve geleceğine uzanmıştır! Unutmayın: O stadyumda sadece maç izlenmedi. Orada bir milletin çocukları, Atatürk’ün adının altında bir araya geldi. O isimle bağ kurduk, büyüdük, omuz omuza durmayı öğrendik! O ismi kaldırmak, bu halkın çocukluk anılarına kastetmektir. O ismi silmek, babasının elini tutup ilk defa tribüne giren çocuğun hafızasını yok etmektir. O ismi silmek, bu milletin kurucusuna “seni unuttururuz” demektir. Ama unutturamazsınız! Çünkü biz Atatürk’ü sadece bir lider olarak değil, Bir ahlak, bir vicdan, bir varoluş biçimi olarak yaşatıyoruz. Çünkü biz, onun ismi silinmeye kalktığında susmayız. Boyun eğmeyiz. Kabul etmeyiz. Buradan o kararı verenlere ve onları yönlendiren siyasilere açıkça söylüyoruz: Atatürk’ün adı sizin siyasi hesaplarınızın aracı değildir. Bu milletin kurucusunu kaldırmaya ne gücünüz yeter, ne meşruiyetiniz. Bu halk sizi unutmaz. Bugün attığınız her imzanın yarın vicdanlarda nasıl yankılanacağını iyi düşünün. Biz ise buradayız. Eskişehir olarak, halk olarak, Atatürk’e gönülden bağlı herkes olarak, Bu isme sahip çıkacağız. Ve bir kez daha, yüksek sesle söylüyoruz: O isim oradan silinemez. O isim oraya mücadeleyle kondu, orada kalacak. Çünkü Atatürk bizim sadece geçmişimiz değil, geleceğimizdir. Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyoruz, Aranıza sonradan katılarak siyasi olarak kişisel rant sağlamak isteyenleri değil, Eskişehir’in evlatlarını dinleyin. Eskişehir halkının tensipleriyle o stadyumun adı ESKİŞEHİR ATATÜRK STADYUMU’dur. Bu şekilde tescilleyin. Yüce Türk Milletine saygılarımızla duyuruyoruz."

Atatürkçü Düşünce Derneği 36 Yaşında! Haber

Atatürkçü Düşünce Derneği 36 Yaşında!

Atatürkçü Düşünce Derneği kuruluşunun 36'ıncı yılını kutlarken, Gençlik Haftasında ADD Eskişehir Şubesi yaptığı etkinliklerle dikkatleri üzerine çekti. 19 Mayıs 1989 tarihinde kurulan Atatürkçü Düşünce Derneği bu yıl 36'ıncı yaşını kutluyor. Derneğin 36'ıncı kuruluş yılı, Gençlik Haftası ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Eskişehir genelinde farklı etkinliklerde yer alan ADD Eskişehir Şubesi açtığı stantlarda Eskişehirlilerden ve gençlerden büyük ilgi gördü. Odunpazarı Belediyesi tarafından 16 - 17 - 18 Mayıs tarihlerinde Kanlıkavak Parkı’nda düzenlenen Uluslararası Odunpazarı 3D Gençlik Festivali’nde üç gün boyunca yer alan ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci ve Yönetim Kurulu üyeleri stantta yaptıkları Bilgi Yarışması ve Satranç Turnuvası etkinlikleri ile büyük ilgi gördü. Bilgi Yarışmasında ve Satranç Turnuvası'nda kazanan gençlere Nutuk, kitap ve dergiler hediye edildi. 18 Mayıs tarihinde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Gençlik Şenliği'ne katılan ADD Eskişehir Şube Yönetimi Adalar Porsuk Bulvarı üzerinde düzenlenen etkinliklerde yer aldı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda ilk olarak Valilik Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı'na çelenk sunumunu ve basın açıklamasını yapan ADD Eskişehir Şubesi öğleden sonra ise Tepebaşı Belediyesi tarafından Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda düzenlenen Gençlik Şenliği'nde stant çalışması yaptı. Gençlere yönelik Bilgi Yarışması ve Satranç Turnuvası düzenlenlenen şenlikte kazananlara Nutuk hediye edildi. Stantta açılan "Bu Vatanda Benimde İmzam Var" imza çalışması ise şenliğe katılanlardan büyük ilgi gördü. Yapılan etkinliklerle ilgili olarak ADD Eskişehir Şubesi adına bir açıklama yapan Şube Başkanı Mehmet Avci; "Ebedi Liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğum gün bu tarihtir dediği, Kurtuluş Savaşının ilk adımı olan, 1989 yılında Atatürkçü Düşünce Derneğimizin kurulduğu gündür 19 Mayıs. Çok bedeller verdik vermeye de hazırız. Çok canlar verdik vermeye de hazırız. Ne olursa olsun ne senden, ne izinden, ne eserlerinden vazgeçmeyiz. Biz şunu iyi biliriz yedi düvele diz çöktürmeyi, emperyalizme direnmeyi, birlikte yaşamayı. Biz her ne olursa olsun yorulmamayı durmamayı iyi biliriz. Yeniden Atatürk Cumhuriyeti ni inşa edeceğiz. Kemalizm'in Namus Sesini Yurdumuz Semalarına Bir Sis Çanı Gibi Asacağız. Ne mutlu Türküm diyene. Doğum günün kutlu olsun paşam. Gençlik izinde paşam. Yaktığın meşale elimizde paşam. Yitirdiğimiz devrim şehitlerimizi anıyoruz. Başta kurucu genel başkanımız Prof. Dr. Muammer AKSOY olmak üzere ebediyete intikal edenlerimizin ruhları şad olsun. Mektupları elimizde. Nicelerine." dedi.

Emekli Albay Alican Türk 28 Şubat Soruşturma Sürecini Anlattı Haber

Emekli Albay Alican Türk 28 Şubat Soruşturma Sürecini Anlattı

Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi tarafından düzenlenen söyleşide 28 Şubat Soruşturmasının 13. Yılında Emekli Albay Alican Türk yaşadıklarını anlattı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Taşbaşı Kültür Merkezi Kırmızı Salon’da gerçekleştirilen söyleşiye ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci ve Yönetim Kurulu üyeleri, Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir ve Zafer Partisi İl ve İlçe Yöneticileri, İYİ Parti Eskişehir İl Yöneticileri, Sivil Toplum Kuruluşları ve sendika temsilcileri ile vatandaşlar katılım gösterdi. Söyleşi sunumunu ADD Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Batur Gürgan yaparken açılış konuşmasını ise ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci yaptı. "Doğu ve Güneydoğu'da Faili Meçhul Cinayetler ve Gerçekler",  "28 Şubat - Sincan'dan Tarihe Notlar" ve "Bitmeyen Sömürü - 28 Şubat" kitaplarının yazarı olan ve aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi Üst Kurul Delegesi olan Emekli Albay Alican Türk söyleşisinde, 28 Şubat Soruşturma sürecinin 13. Yılında bu süreçte neler yapıldığını, nelerle karşılaştığını, 12 Nisan 2012'de başlatılan gözaltıların 15 - 16 Nisan'da tutuklamalara dönüşmesiyle yaşanan gelişmeleri, yaşanan o sürecin günümüzde yaşanan tutuklamalarla benzer yanları olup olmadığını ve arada bir bağ kurulup kurulamayacağını anlattı. Söyleşinin ardından ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci Emekli Albay Alican Türk'e plaket vererek teşekkür ederken, ilerleyen zamanlarda etkinliklerinin devam edeceğini ifade etti ve söyleşiye katılan herkese teşekkür etti.

Köylerimiz Okulsuz, Öğretmensiz, Köylümüz Cehaletin Kucağında Çaresiz Haber

Köylerimiz Okulsuz, Öğretmensiz, Köylümüz Cehaletin Kucağında Çaresiz

Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 85. yılı dolayısıyla bir açıklama yaptı. ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Mustafa Kemal Paşa önderliğinde 3 yıl 3 ay 22 gün kadın, erkek ve çocuk topyekûn yedi düvelle boğuşup zaferle buluştuk, boynumuza aşılan idam fermanını yırtıp attık, bir vatan kurtardık, bir cumhuriyet kurduk. Kurduk ama, 29 Ekim 1923’de yanmış yıkılmış, tek fabrika bacası tütmeyen, gırtlağına kadar borca batırılmış bir ülke ile kalakalmıştık. Çok yoksulduk, cahil bırakılmıştık, uluslaşamamıştık ve yarımız salgınların pençesinde kıvranıyorduk. Ekmek yapacak buğdayımız, bebenin altını saracak bezimiz, duvara çakacak çivimiz, çaya koyacak şekerimiz, mektup yazacak kâğıdımız bile yoktu. Tuğla, kiremit, cam yoktu. Serum, aşı, ilaç yoktu. Zaten çok az olan eğitimli evlatlarımızın çoğunu savaş meydanlarında şehit vermiştik. Halkı doyurmak, tarımı ve hayvancılığı canlandırmak, fabrikalar kurmak, sanayileşmek, limanlara, demiryollarına sahip olmak, bunları başarmak için, para bulmak, parayı da Lozan’da diyeceğini demiş olan Lord Curzonlara avuç açmadan bulmak gerekiyordu. Ne yapılacaksa yine milletle yapılacağına göre millet eğitilmeli, asıl savaş, cehaletle savaş kazanılmalıydı. Kazanmalıydı da, nasıl? 12 milyon nüfusun okur yazar oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4’le yerlerde sürünüyordu. Koca memlekette sadece 4894 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise vardı ve bu 23 lisede okuyan toplam kız öğrenci sayısı, hemen tamamı subay, bürokrat ve levanten çocukları olmak üzere sadece 230 idi. Darülfünun’a ise üniversite demek olanaksızdı. İlkokuldan Darülfünun’a toplam öğrenci sayısı 347 bin 821 ile nüfusun ancak% 2,8’i kadardı. Okul çağındaki her 4 çocuğumuzdan 3’ü okula gitmiyordu. Cehaletin en koyusu halkın %85’inin yaşadığı kırsal kesimde yuvalanmıştı. 40 bin köyün 38 bininde okul olmadığı gibi olsa gönderecek öğretmen de yoktu. En acil sorunumuz işte bu devasa eğitim(sizlik) sorunuydu. Kollar sıvandı. Önce Harf Devrimi ile ulus konuştuğu dilin alfabesine kavuşturuldu ve Millet Mektepleri ile okuma yazma seferberliğine girişildi. 1933 Üniversite Reformu gerçekleştirildi.  Mucize çözüm ise, o güne kadar dünyada benzeri görülmemiş Köy Enstitüleri ile bulundu. Tamamen bize özgüydü. Yerli ve milliydi. İlkokulu bitirmiş yoksul köy çocukları, hem bilimsel bilgilerle, edebiyat ve sanatla, hem de köylünün gereksinimi olan tarım, hayvancılık, sağlık, demircilik, inşaat, marangozluk gibi pratik bilgilerle donatılıyordu. Her öğrencinin yılda 25 dünya klasiği roman okuması ve bir enstrüman çalması zorunluydu. Atatürk’ün 1936’da askerliğini çavuş ve onbaşı olarak yapmış gençlerle başlattığı Köy Eğitmenleri atılımının devamı olan Köy Enstitüleri, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç önderliğinde ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940’da açıldı. Yurdun her bölgesinde 21 enstitü hizmete sokuldu. “İş için, iş içinde eğitim” ilkesi uygulandı. Derslerin yarısı temel eğitim, diğer yarısı uygulamalı eğitim konularındaydı. Enstitüler, Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’de kapatılıncaya kadar 1398’i kız, 15943’ü erkek, toplam 17 bin 341 öğretmen yetiştirdi. 1936’dan 1947 yılına kadar çalışmalarını sürdüren Köy Eğitmen Kurslarından 8 bin 675 eğitmen, enstitülerin sağlık bölümlerinden de 1248 sağlık memuru mezun edildi, Enstitüler, Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Dursun Akçam gibi ülkemizin yüz akı yazarlar, düşünürler, aydınlar armağan ettiler ulusumuza. Bütün dünyada örnek bir eğitim sistemi olarak kabul edilen bu model, ilk günden itibaren, “Kız ve erkek öğrencilerin bir arada okuması ahlaksızlıktır.”, “Köy enstitülerinde verilen eğitim dinimize aykırıdır.”, “Köy Enstitüleri komünist, dinsiz yetiştiren fuhuş yuvalarıdır” diye ortalığı ayağa kaldıran, esasında halkı cahil bırakmak ve biat kültürüne tutsak ederek sömürmek isteyen, örnekleri bugün de görülen dinci-gerici zihniyet tarafından hep karalandı, yok edilmek istendi ve maalesef yok edildi. Genç Cumhuriyet’in bu özgün ışığı söndürüldükten sonra da eğitim katliamı devam etti. Bugün köylerimiz okulsuz, öğretmensiz, köylümüz cehaletin kucağında çaresiz… Bu nedenle, Kemalistlerin en önemli görevlerden biri bu eğitim modelini günümüz koşullarına uyarlayarak yeniden hayata geçirmek olmalıdır. Taşımalı eğitim ve 4+4+4 ucube sistemleriyle bilimsel bilgiden yoksun bıraktıkları çocuklarımızı köy okullarını kapatarak tarikat şeyhlerine ve imamlara terk eden çağ ve akıl dışı zihniyet ancak böyle yok edilebilir. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 85. yılında fikir babası Büyük Atatürk’ü, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’i, İlköğretim Genel Müdürü Tonguç Baba’yı ve bu kutlu ocaktan yetişen değerli öğretmenlerimizi şükran ve saygıyla anıyor, Kemalizm’in namus sesini bir siz cana gibi yurdumuz semalarına aşarak milletimizle birlikte Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşmak için var gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.