Bir Nesil Gözümüzün Önünde Kayıp Gitmektedir

CHP Sözcüsü Zeynel Emre, Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, ekonomi ve adalet sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 12.12.2025 17:06
Haber Güncellenme Tarihi: 12.12.2025 17:06
www.porsukhaberajansi.com

CHP Sözcüsü Zeynel Emre, Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, ekonomi ve adalet sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasına TBMM'de staj yaparken tacize uğrayan stajyer öğrencilerle ilgili gelişmelerle başlayan Emre, şunları söyledi:

"Bugün maalesef TBMM büyük bir skandal ile çalkalanıyor. TBMM'de staj yapmak için gelen kız çocuklarının tacize uğradığına yönelik iddialar var. Bu iddialar üzerine soruşturma açıldığı ve bir kişinin gözaltına alındığı bilgisi var. Oradaki ifadelere baktığımız zaman buradaki öğrenciler, evlatlarımız maalesef bazı personellerin Bu çocuklara ‘küçük sevgilim’ diye hitap ettiği ve bu çocuklarımızın istismar edildiğine yönelik bilgiler var. Tabii bunu birkaç sapığın meselesi olarak değerlendirmemek lazım çünkü bu yıllardan beridir halının altına süpürülen sorunların bir sonucudur. Türkiye'de ciddi bir suç patlaması vardır. Bu her alanda ortaya çıkıyor. Bugün maalesef TBMM'de dahi kız çocuklarımız taciz edilebiliyor. Yine ikinci bir olay, bu da ibretliktir; Antalya emanette bulunan 50 kilo gümüşün 25 kilo altının onu orada muhafaza etmekle yükümlü görevli memurun alıp çocukları ile birlikte yurt dışına kaçması. Düşünebiliyor musunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde sokakları, meydanları, evleri bıraktık adaleti sağlamak ile görevli, yetkili bulunan bir yerin adli emanetinde hırsızlık yapılabiliyor.

"Çocukların karıştığı cinayet sayısı iki kat artmıştır"

Sadece 2024 yılında çocukların karıştığı olay sayısı 600 binin üzerinde. Yine 2015 yılından bugüne kadar baktığımızda çocukların karıştığı cinayet sayısı iki kat artmıştır. Uyuşturucu satma suçuna karışan çocuk sayısı katlanmıştır. Bunu basit bir asayiş sorunu olarak değerlendiremeyiz. Burada bir gelecek, birine nesil gözümüzün önünde kayıp gitmektedir. Bir hususun da altını çizmek istiyorum, biz sadece CHP olarak kamuoyunda bilinen dosyaları okumuyoruz, incelemiyoruz. Ülkemizin geleceği açısından hassasiyet ile takip ettiğimiz ve suç oranının artışı bakımından önlemler, alınması, yapılması gerekenlerin tespiti açısından da birçok dosyayı takip ediyoruz. Bunlardan bir tanesi de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 'Barış Boyun iddianamesi' olarak sunduğu dosya. Bu dosyanın içeriğine baktığımız zaman bu örgüt kapsamında işlenen suçların her 4 suçtan birinin bir çocuk tarafından işlendiğini görüyoruz. Yaklaşık 40 çocuk burada sanık olarak duruyor.

"Hükümetin bunlara doğal bir afet muamelesi yapma hakkı yoktur"

Bu çocukların ifadeleri sosyal konumlarına incelediğimizde dört temel başlık önümüze geliyor bunlardan bir tanesi yoksulluk. Mesela çocuklarından birisi ifadesinde 'babam hasta, 50 bin lira vereceklerini söylediler gittim benzin istasyonuna 3 el ateş ettim' dedi. Diğer başlıklardan birisi de kimlik arayışıdır. Sokakta kalmaktan, yalnızlıktan, aile içi şiddetten kaçan ve ait olma duygusu ile bir yere kendisini empoze etmek isteyen çocuklar var. Üçüncüsü ise; lüks hayat fantezisi üzeredir. Hayatında hiç otel görmemiş çocuklar lüks otellerde uyuşturucu ve alkol etkisi ile hücre evlerinde, otel odalarında bu işleri hazırlanıyorlar. Bir diğer başlık ise tehdit üzerinden gerçekleşiyor. Yani 'bu işi yapmazsanız sana da ailene de zarar veririz' diyerek 14 yaşındaki bir çocuğa suç işletebiliyorlar. Yani artık çocuk suçluluğu dediğimiz şey bir çocuğun hata yapması, organize suç örgütlerine yoksullukla ve çaresizlikle çocuklara suç makinesini değiştirmesinin ötesindedir. Aile Bakanlığımız seyrediyor, Adalet Bakanlığımız seyrediyor, İçişleri Bakanlığımız seyrediyor. Drone kameraları ile görüntü servis etmek bütün bunların önüne geçilemez. Bir iktidar, bir siyasi parti halkın önüne çıktığı zaman 'bana yetki ver ben de ülkenin refah seviyesine yükselteceğim, eğitim seviyesini yükselteceğim, suç oranını düşüreceğim, çocuklara daha iyi bir gelecek getireceğim' der. Ancak tüm bunların aksi oluyorsa sebebi hükümetin bunlara doğal bir afet muamelesi yapma hakkı yoktur. Onlar bizatihi bunların sorumlularıdır.

"Ülkemizdeki fırsat eşitliği AKP eliyle ortadan kaldırılmış durumdadır"

Bizim ülkemizde yoksullukla mücadele edilmiyor, palyatif önlemlerle geçici yönetme şekli ile sorun örtülmek isteniyor. Bu yüzden biz diyoruz ki çocuklarımız için gerçek bir seferberlik ilan etmeliyiz. İlkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye yurtlara, mezun olduktan sonrasına kadar bütün çocuklarımız ile ilgili her türlü şiddette sıfır tolerans politikası uygulamamız lazım. Bağımsız denetim mekanizması ailelere ve çocuklara güçlü bir şekilde psikolojik destek sağlanmalıdır. Organize suçla sahici mücadele edilmek durumundadır. Cumhur İttifakı mensuplarına sesleniyoruz; bu ittifak mensuplarının özellikle mafya siyaset, bürokrasi ilişkisini kesen ve gençlere örnek olacak bir düzene gelmesi gerekir. Ülkemizde genç işsizlikle mücadele etmemiz bir gün eğitimde fırsat eşitliği için mücadele etmemiz lazım. Bugün ülkemizde fırsat eşitliği kalmamıştır, bugün Doğuda, Orta Anadolu'daki bir çocuk Ankara'da ve İstanbul'da varlıklı bir ailenin çocuğuyla yaşama aynı şartlarda gitmemektedir. Ülkemizdeki fırsat eşitliği AKP eliyle ortadan kaldırılmış durumdadır.

"Bunu bir asrın felaketi olarak görmemiz lazım"

Yakın zamanda büyük bir acı yaşadık. 2023 yılında 6 Şubat depremlerini yaşadık ve depremde 50 binin üzerinde canımız gitti. Milyonlarca aile bunlardan etkilendi. Biz bu deprem soruşturmalarını incelemek üzere 11 ilde gerçekleştirilen soruşturmalarla ilgili CHP olarak geçtiğimiz yasama döneminde 11 ilin başsavcılıklarında toplantı gerçekleştirdik. Yürüyen soruşturmalar ile ilgili bilgi aldık, baroları ziyaret ettik, oradaki kayıpların beni böyle acıların bir daha yaşanmaması için, sorumluların eksiksiz şekilde ortaya çıkartılması için eksiksiz bir şekilde çaba sarf ettik. Bugün de devam eden davaları takip ediyoruz. Kahramanmaraş'ta görev yapan bilirkişiler 20 dosyada bilirkişilik hizmeti veriyorlar. Bir dilekçeyle yaşadıklarını anlatarak bu 20 dosyadaki bilirkişilikten istifa ettiklerini duyurdular. Bu bilirkişiler farklı çevreler tarafından tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor ve bu davalarda objektif şekilde görev yapmaları engelleniyor.

Bu yaşadığımız ilk değil. Meclis'e 11. Yargı Paketi olarak sunulan paket içerisinde burada depremle ilgili suça karışan müteahhitler, yapı denetimciler, sorumlular da infaz düzenlemesinden faydalanacak, cezaları düşecek. Bir cezasızlık rejimi inşa ediliyor ve o davalarda görev yapan bir avukat meslektaşımız olacak muhtemel öngörüleri bir toplantıda anlatıyor avukatına Naim Eminoğlu deprem affı olarak düzenlemeye karşı düşüncelerini ifade ediyor ve bu kişi de tutuklanıyor. Bunu bir asrın felaketi olarak görmemiz lazım. Eğer ki bu düzenleme ile orada yüz binlerce insanın mağduriyeti karşısında sorumluları affedilirse ortada bir asrın katliamı olur ve bunun da bizatihi sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yetkileridir.

"Bir muhalefet partisi yetkilisinin yargı görevini yapanın etkileyecek bir nüfuzu yoktur"

Bugün de bizim cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun kamuoyunda 'bilirkişi davası' olarak bilinen davası vardı. Sayın İmamoğlu 'bilirkişi görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmiş' güya. Bu suçların faili olabilmek için birincisi yargıyı etkileyebilecek bir siyasi kudrette olmanız lazımdır tıpkı Tayyip Bey gibi tıpkı Adalet Bakanı gibi tıpkı Başsavcılık gibi. Bir muhalefet partisi yetkilisinin yargı görevini yapanın etkileyecek bir nüfuzu yoktur. Bu suçlar ağırlıklı olarak bu tip meseleler için getirilmiştir kaldı ki savunma dokunulmazlığı ve kutsallığı binlerce yıldır gelen bir anlayıştır. Bizim kanunlarımızda da buna işaret edilmiştir. Bir kimse kendi yargılandığı dava ile ilgili dosyaya gelen bilirkişinin kendisinin ve partisinin daha önce tüm yargılandığı davalarda aynı isim olması, binlerce bilirkişi içerisinde aynı kişinin gelmesi ve sürekli de suçlu olarak gösterilmesi karşısında bu duruma tepki gösterdiği bir basın toplantısı suç olarak gösterilemez. Sana kendisini savunur ve görüşüp hele kendisini savundu ve bu kutsal bir haktır.

"Ortada bir adalet krizi vardır"

Ortada bir adalet krizi vardır. Adalet başlığı ekonomiyi, toplumsal huzuru her şeyi etkiliyor. Buraya düzeltemezseniz başka hiçbir şey düzeltemezsiniz. Dün Adalet Bakanı Meclis Genel Kurulunda bir konuşma yapıyor ve 'Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik bir hukuk devletidir' diyor. Hakim Savcılar Kurulu 13 kişiden oluşuyor ve bunun başkanı Adalet Bakanı bu yapının oluşumunda Adalet ve Kalkınma Partisi söz sahibi.

Durmadan yargı paketleri geliyor, reform paketleri geliyor. Siz bir şeyi reform edeceğinizi söylüyorsanız zaten bir şeyin kötü gittiğini söylüyorsunuzdur. 11 yargı paketi ile övünen bir adalet bakanı ve yetkililer var. Gerçek anlamda bir adalet duygusunu ortaya çıkartmak, insanlara bu duyguyu vermek istiyorsak önce parti rozetini çıkartarak objektif bir hukukçu olarak meselelere yaklaşması lazım. Herkesin savcılık makamı iktidara yakın mı yoksa muhalefete yakın dosyaların mı daha dikkatli ile özenle bakıyor bunu da kamuoyu bilmektedir."

"Asgari ücretin 39 bin lira olması bile düşük"

Asgari ücret komisyonu toplantısı hakkında da değerlendirilmelerde bulunan Zeynel Emre, şunları söyledi:

"Biz asgari ücretin bu ülkenin en az 39 bin lira olması gerektiğini ifade ediyoruz. Bunu da küçük işletmeleri koruyarak yapabileceğimizi söylüyoruz. Eğer işte temsilcileri o toplantılara katılır ise biz bu düşüncelerimize orada göndereceğimiz bir heyet ile birlikte nasıl gerçekleşebileceğini de sunmayı hazırız. Şu anda asgari ücret komisyonu toplandı. Biz 39 bin lira olsun diyoruz bunun altında yokuz diyoruz. Bu bile yetmez ama en azından asgari düzeyde insanların hayatını devam ettirecek bir arayış, bir çalışmanın içerisinde bulunmamız lazım. Biz ülkedeki sosyal sıkıntıların farkındayız ve her alanda düzeltme yapmak için acaba içerisindeyiz."