AKP Eliyle Cezasızlık Sistemi Kurumsallaştırılıyor

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu görüşülmeye başlanacak 11. Yargı Paketi’nin kadına ve çocuğa yönelik şiddet faillerini de kapsayan ceza indirimlerini içermesine sert tepki gösterdi.

Haber Giriş Tarihi: 02.12.2025 22:10
Haber Güncellenme Tarihi: 02.12.2025 22:10
www.porsukhaberajansi.com

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, geçen hafta Meclis’e sunulan ve 3 Aralık’ta Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacak 11. Yargı Paketi’nin kadına ve çocuğa yönelik şiddet faillerini de kapsayan ceza indirimlerini içermesine sert tepki gösterdi.

Bankoğlu, 11. Yargı Paketi’nin kadına yönelik şiddet ile cinsel suçlar dolayısıyla koruma kararı aldırmış kadınlar için güvensizlik endişesini artıracağını ifade etti.

Milletvekili Aysu Bankoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

"Yargı sistemi, iktidarın siyasi ajandasına uygun keyfi düzenlemeleri nedeniyle her geçen gün daha da çökertiliyor. Geçtiğimiz hafta Meclis’e sunulan 11. Yargı Paketi, iktidarın yıllardır “af olmayan aflar” zinciriyle ördüğü cezasızlık rejimine yeni bir halka eklemektedir. Bu paket, suçluyu ama özellikle şiddet faillerini, kadın katillerini, çocuk istismarcılarını cesaretlendirmeye yönelik bir siyasi mühendislik ürünüdür. Geçtiğimiz haftalarda kamuoyuna sızan taslakta yer alan “genel ahlaka aykırı hareketler” gibi muğlak, ayrımcı ve tüm toplumu kriminalize etmeye açık düzenlemeler feminist örgütlerin haklı mücadelesi sonrası paketten çıkarılmıştı. Ama yeni teklifle gördük ki bu konu kapanmış değil ve iktidar, her fırsatta aynı ataerkil zihniyeti yeniden raftan indirmeye hazır durumda. Adalet Bakanı’nın demeçleri de bunun açık işaretidir.

BU AF KADINA YÖNELİK ŞİDDET FAİLLERİNİ DE KAPSAYACAK

11. Yargı Paketi’nin içine yerleştirilen COVID-19 izinlerinin genişletilmesine ilişkin düzenlemeler açık bir örtülü af niteliği taşımaktadır. Söz konusu teklifte terör ve örgütlü suçlar hariç 23/07/2023 öncesi işlenen suçlar af kapsamına alınmış durumdan. Bu haliyle bu af, ne yazık ki kadına yönelik şiddet faillerini de kapsayacaktır. Ceza indirimi ve erken tahliye uygulamalarının, faillerin yeniden mağdura yönelme ihtimalini artırdığını birçok çalışma gözler önüne serdi. Şiddetle mücadelede durumumuz ortadayken, yapılacak yeni tahliyeler şiddetin cezasız kalacağına yönelik algıyı daha da artıracaktır. Faillerin af yoluyla serbest bırakılması koruma kararlarını işlevsiz hale getiriyor. Kadınların her gün öldürüldüğü, her gün binlerce kadının şiddet görme korkusuyla yaşadığı bir ülkede, bu paketi hazırlayan siyasi aklın kadın düşmanı politikalar uyguladığı artık herkesin malumudur.

BU FAİLLERİN DE AYNI SUÇU İŞLEMEYECEKLERİNİN GARANTİSİNİ KİM VERİYOR?

Kadın katillerinin, çocuk istismarcılarının, tecavüzcülerin “infaz düzenlemesi” adı altında serbest bırakıldığı bir ülkede adalet çökmüştür. Her ay bir kadının “aftan yararlanarak” dışarı salınmış bir fail tarafından öldürüldüğünü hepimiz acıyla ve öfkeyle izliyoruz. Faillerin denetimli serbestlik sürecinde hiçbir takibinin yapılmadığını da biliyoruz. Şimdi yeni afla bu faillerin de aynı suçu işlemeyeceklerinin garantisini kim veriyor? Zaten bu failleri yargılarken envai çeşit indirimle cezaları hafifletiyorsunuz. Şimdi hangi kurum, hangi mekanizma, hangi devlet aklı kadınları ve çocukları koruyor?

SUÇLULAR TEŞVİK EDİLİYOR, ADALET YERLE BİR EDİLİYOR

İktidarın yıllardır uyguladığı politikalar, potansiyel failleri açıkça cesaretlendirmektedir. Kadın erkek eşitliğini yok sayan, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması başta olmak üzere her fırsatta kadınların kazanılmış haklarını tartışmaya açan bu iktidar; adalet sistemindeki cinsiyetçi uygulamaları ve af düzenlemeleriyle suç işlemeyi neredeyse teşvik etmektedir. Bir yandan düşünce ve ifade özgürlüğü alanını baskı altında tutmaya devam ederken ve uyuşturucu satıcısından dolandırıcıya kadar birçok suçluyu fiilen affederken toplumu suça karşı savunmasız bırakan düzenlemeler ile iki yüzlü bir politika izlemektedir. Bunu kabul etmiyoruz. Bu ve benzeri paketler, artık suçlunun değil, mağdurun cezalandırıldığı rejimi kurumsallaşması demektir. Kadınların güvenliğinin hiçbir siyasi pazarlığın, oy hesabının malzemesi yapılmasına izin vermeyeceğiz."