İtfaiyecilik Meslektir, Hakkımızı Alacağız!

Tüm Yerel Sen, İtfaiyecilik mesleğinin meslek sınıfı olarak tanınması, itfaiyecilere yıpranma hakkı, şehitlik ve gazilik hakları için Seyitgazi'den Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bir yürüyüş başlattı.

Haber Giriş Tarihi: 01.10.2025 06:42
Haber Güncellenme Tarihi: 01.10.2025 06:42
www.porsukhaberajansi.com

Tüm Yerel Sen, İtfaiyecilik mesleğinin meslek sınıfı olarak tanınması, itfaiyecilere yıpranma hakkı, şehitlik ve gazilik hakları için Seyitgazi'den Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bir yürüyüş başlattı.

Seyitgazi'de meydana gelen orman yangınında hayatını kaybedenler için Seyitgazi'de bir anma töreni düzenlenmesinin ardından şehir merkezine yürüyen ve Ulus Meydanı'nda bir basın açıklaması yapan Tüm Yerel Sen'e bağlı itfaiye personelleri basın açıklamasının ardından talepleri için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bir yürüyüş başlattı.

Ulus Meydanı'nda düzenlenen basın toplantısına Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, CHP Eskişehir Mileltvekili Utku Çakırözer, Birleşik Kamu İş Eskişehir Temsilcisi Fadime Arslan ve Tüm Yerel Sen Eskişehir Şube Başkanı Caner Özcan ile sendika üyeleri de katılım sağladı.

Burada konuşan Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Mücahit Dede şu ifadelere yer verdi;

''Değerli Kamuoyu, Kıymetli Basın Mensupları,

Bizler, her felakette en öne koşan, kamu güvenliğinin son kalesi olan itfaiye emekçileriyiz! Bizler, kahramanlık masallarıyla avutulan, fedakârlık maskesi altında görünmez kılınan değil; hakkını isteyen, onurlu kamu görevlileriyiz.

Herkes kaçarken girdiğimiz yangınlarda, enkazlarda, sellerde bizler canımızı ortaya koyduk. Yıllardır bu özverimizin karşılığı, alkışlarla sınırlı bırakıldı. Ama artık yeter! Bugün burada, adaletsizliğin üzerine yürüyoruz.

CAN PAZARINDAKİ ÇELİŞKİ: RİSK EN YÜKSEK, STATÜ YOK!

İtfaiyecilik, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatında “çok tehlikeli işler” sınıfında yer alır. Görevimiz; patlama, zehirlenme, göçük, boğulma, yangın ve afetler gibi ölümcül risklerle doludur. Ancak bu risklerin karşılığı, ne yazık ki hâlâ verilmemektedir.

Büro memuru statüsünde görülen bizler, teknik müdahalenin ve arama-kurtarmanın yükünü sırtlanırken, yaptığımız iş yasalarda bir meslek olarak dahi tanınmamaktadır. Genel İdari Hizmetler sınıfına hapsedilmemiz, hem Anayasa’nın eşitlik ilkesine hem de çalışma hayatının adaletine aykırıdır.

İnsanca yaşamı yok eden 24 saat çalışma / 48 saat dinlenme sistemiyle, ailemizden ve sosyal hayatımızdan koparılıyoruz. Bu ağır nöbet sisteminde, maktu mesai hakkımız dahi gasp ediliyor.

Taleplerimiz nettir:

Maktu mesai ücretimiz illere göre brüt 1689 TL ile 4155 TL arasında ödenmektedir.Maktu mesai ücretlerimiz taban aylığımız kadar olsun, damga vergisi ve gelir vergisinden muaf hale getirilsin, üçretler emekliliğe yansıtılsın. Çünkü bizler, halkın canını kurtarırken, kendi en temel hakkına ulaşamayan bir emekçi sınıfı olmayacağız.

Bugün bizlere reva görülen İş Riski ve Güçlüğü Tazminatı yalnızca 447.57 TL’dir. Bu rakam, emeğimize ve hayatımıza biçilen değersizliğin en somut kanıtıdır. Canımızın fiyatı bu mudur?

TALEPLERİMİZ KESİN, KARARIMIZ NET!

1. Mesleki Kimliğimiz Tanınsın!

İtfaiye Meslek Sınıfı derhal kurulsun.

Belediyeler, ARFF ve tüm kamu itfaiye personelini kapsayan, risk ve niteliğe uygun tek bir meslek sınıfı oluşturulsun.

Memur, işçi, sözleşmeli, şirket işçisi gibi parçalı istihdam biçimlerine son verilsin; itfaiyeciler tek statüde, güvenceli memur kadrosunda istihdam edilsin.

2. Güvence ve Tazminatlar Tam Verilsin!

Görev başında hayatını kaybedenler şehit, yaralananlar gazi sayılsın; şehitlerimiz önurlandırılsın,ailelerinin hakları teslim edilsin.

Fiili Hizmet Süresi Zammı (90 gün) tüm itfaiye emekçilerine kadroya esas ayrımsız uygulansın.

İş riski tazminatı sembolik düzeyden çıkarılsın, riskin ağırlığına göre ödensin.

3600 ek gösterge, yangın ve dalış tazminatı, mesleğe özgü ek ödemeler hayata geçirilsin.

3. Çalışma Şartları İnsanileştirilsin!

24/48 çalışma düzeni, 24/72 sisteme dönüştürülsün.

Norm kadro açıkları kapatılsın.

Görevde yükselme sınavları düzenli yapılsın, mülakat dayatmasına son verilsin.

4. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemleri Güçlendirilsin!

Koruyucu malzeme ve ekipmanlar dünya standartlarına uygun hale getirilsin.

Meslek hastalığı kapsamı genişletilsin; kanser, kalp-damar ve solunum rahatsızlıkları meslek hastalığı olarak kabul edilsin.

Ruhsal travmalara karşı psikolojik destek ve rehabilitasyon hizmetleri sağlansın.

İtfaiyecilik salt bir iş değil; toplumun güvenliği, can kaybının önlenmesi, afetlerde ilkyardım, kurtarma ve müdahale işleriyle dolu bir yaşam ve ölüm arasında mekik çeken, sağlık, risk ve fedakârlıkla yoğrulmuş bir meslek. Bu görevlerin hakkı sermayeyle, bakanlık politikalarıyla, bürokratik daralmalarla değil, yasalarla, toplumsal sözleşmeyle verilmelidir.

Bizler, halkın canı, malı ve doğanın ise içerisindeki tüm canlı-cansız her şey ile devamlılığını sağlamak için kendini feda eden ama kendi hakkı için susturulmak istenen insanlar değiliz!

Bu yüzden: Susmuyoruz, örgütleniyoruz, mücadele ediyoruz.

30 Eylül Eskişehir Seyitgazi Orman Yangını Bölgesinden başlayan T.B.M.M’ne kadar sürdüreceğimiz‘’Yaşamak ve Yaşatmak istiyoruz’’ yürüyüşümüze;

İşçileri, kamu emekçilerini, emeklileri, esnafımızı, hayatı paylaştığımız herkesi, her kesimi ve tüm yurttaşlarımızı mücadelemize omuz vermeye davet ediyoruz.

Kamu hizmetinin onuru ve geleceği, emekçinin hakkı teslim edildiğinde korunur.

Buradan ülkeyi yöneten siyasi iktidara sesleniyoruz: Artık bu sese kulak verin, itfaiyeciliği kanunla tanımlayın ve haklarımızı yasal güvenceye kavuşturun.

Bu mesleği görmezden gelmek değil, meslek kanunu ile tanımak devletin görevidir! Geciken her gün, adaletin gecikmesi, mesleğin ve meslek emekçilerinin güvencesizleşmesi demektir.

Alevlerden Yükselen Sesimizi Duyun: İtfaiyecilik Meslektir, Hakkımızı Alacağız!'' dedi.

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi;

"İtfaiye denilince çoğu kez aklımıza yalnızca yangınlar gelir. Haberlerde gördüğümüz, kimi zaman yetersiz teknik araçlar nedeniyle yangınlara yetişemeyen, saldırıya uğrayan, darp edilen, ezilen, hor görülen çalışanlardan bahsediyoruz.Tüm bu olumsuzluklara rağmen sendikamız, itfaiyecilik mesleğinin Meclis’te kabul edilerek resmî bir meslek statüsü kazanması ve yaptıkları işin farklı görevlerle karıştırılarak değersizleştirilmesinin önlenmesi için mücadele etmektedir.

Asker, ülkeyi korurken hayatını kaybediyor ve şehit kabul ediliyor. Polis, iç güvenliği sağlarken hayatını kaybediyor ve şehit sayılıyor. Ama itfaiyeci, insanlarımızın canını kurtarmak için ateşe atılıyor, hayatını kaybediyor ama şehit kabul edilmiyor.

Eğer amaç, insan hayatını kurtarırken hayatını kaybetmekse, bir ülkede tüm çalışanlar eşit statüde değerlendirilmelidir.

Bir diğer önemli konu ise eşit işe eşit ücret talebimizdir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu talebi baştan beri savunuyoruz. Eğitimde nasıl ki kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil öğretmen gibi farklı statüler varsa, aynı durum itfaiyecilikte de vardır.

Memur, kadrolu işçi, taşeron… Düşünebiliyor musunuz? Bir apartmanda yangın çıkıyor, teşkilattaki itfaiyecilerin hepsi yangına giriyor, canını riske atıyor ama hepsi farklı ücret alıyor.

Buradan ülkeyi 23 yıldır yöneten iktidara sesleniyoruz. Kendilerinden önce eleştirdikleri kamu emekçilerinin statülerini hâlâ düzenlemediler. İnsana yakışır bir ücret vermeyi başaramadılar. Ama ne yaptılar? Otoyollar yaptılar, geçmeyen arabalar için şirketlere para ödüyorlar. Şehir hastaneleri yaptılar, gelmeyen hastalar için milyarlarca dolar ödüyorlar. Her ile havaalanı dediler, inmeyen uçaklar ve binmeyen yolcular için şirketlere para aktarıyorlar. Bütçe yapıyoruz diyorlar ama en büyük gider faiz gideri oluyor. Emekliye yok, işçiye yok, çiftçiye yok, memura yok… Ama faizcilere, rantçılara hep var. Halkın cebinden toplanan paralar üç beş şirket sahibine peşkeş çekiliyor.

Biz, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu ülkenin onurlu emekçileri adına fazladan bir şey istemiyoruz. Sadece hakkımızı istiyoruz. Hakkımızı da demokratik mücadele yollarıyla, sahada, alanda, kitlesel eylemlerle söke söke alacağız.

Genel Başkanımızın ifade ettiği tüm talepler, memurları ve itfaiyecileri görmezden gelen hükümete karşı masada, mecliste, sokakta hangi dili anlıyorlarsa o dille sonuna kadar anlatılacaktır.

Hak verilmez, alınır şiarıyla çıktığımız bu yolda, haklarımızı söke söke almasını da bileceğiz.

Bu doğru ve yerinde eylemin sonuna kadar arkasındayız. Birleşik Kamu-İş, Türkiye’nin üçüncü büyük konfederasyonu olarak, onuruna ve şanına yakışır bir şekilde bu taleplerin arkasında olacaktır.

Hükümeti de buradan bir kez daha uyarıyoruz. Bütçeyi faizcilere değil, emekçilere; faizcilere değil, emeklilere; faizcilere değil, çiftçilere ve işçilere ayırın. Bu mücadelemiz sürecek ve sonuna kadar devam edecek." dedi.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi;

"Bu anlamlı yürüyüşü, kısa süre önce büyük acılar yaşadığımız Seyitgazi’den başlatmış olmanız çok değerlidir. Sizlere teşekkür ediyorum. Seyitgazi’yi, orada verilen şehitlerimizi unutmamanız, unutturmamanız ve Ankara’ya kadar bu yürüyüşü oradan başlatmanız son derece anlamlıdır. Her vesileyle bunu dile getirdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.

Aslında söylenecek her şeyi iki sayın başkan ifade etti. Hepsi de yerinde, hepsi de doğru. En önemlisi de şu: Yangında, selde, arama-kurtarmada her yerde itfaiyeci kardeşlerimiz var. Eskişehir’de öyle, Türkiye’nin dört bir yanında da öyle. Onlarla gurur duyuyoruz, övünüyoruz. Fakat iş hak aramaya geldiğinde ne yazık ki onların yanında olamıyoruz.

Burada “biz” derken Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kastediyorum. Aslında biz milletvekilleriyiz; itfaiyeci kardeşlerimizin sözcülüğünü yapmakla yükümlüyüz. Biz muhalefet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Benim hatırladığım kadarıyla son on yılda dört, belki beş kez itfaiyecilerin görev tanımı, yıpranma hakkı ve diğer taleplerini içeren kanun teklifi verildi. Örneğin, yanlış hatırlamıyorsam Aylin Nazlıaka 2014 yılında bir teklif sundu. Şu anda Meclis Başkanvekili olan Tekin Bingöl’ün verdiği teklif vardı. Yine Eskişehirli olup İzmir’de yaşayan milletvekili Atilla Sertel hem teklif sundu hem de kürsüde sizler için konuştu. Ama her defasında AK Parti ve MHP milletvekilleri bu kanun tekliflerini reddettiler.

Biz muhalefet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz; fakat iktidar, yani milletin iktidar olun diye yetki verdiği parti ve milletvekilleri, itfaiyecilerin lehine olan düzenlemeleri her seferinde reddediyor.

23 yıllık iktidar itfaiyecileri yok saymıştır, hâlâ da yok saymaktadır. Umarım bundan sonra değişir. 1 Ekim’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor. Buradan sizlere söz veriyorum: Az önce sıraladığınız tüm haklı talepleriniz için Meclis’te sonuna kadar mücadele edeceğim. Gerekirse yeni kanun teklifleri vereceğiz, altıncı, onuncu, kaçıncı olursa olsun… Göreceğiz bakalım iktidar buna ne diyecek.

Aynı zamanda Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Meclis Genel Kurulu’nda, ilgili bakanlar geldiğinde –ister Maliye Bakanı ister İçişleri Bakanı olsun– onların önüne sizlerin taleplerini koymak da bizim boynumuzun borcudur.

Buradan tüm Türkiye’de özveriyle, kahramanca, korkmadan, bizim gidemediğimiz, olamadığımız yerlere giderek canını ortaya koyan itfaiyeci kardeşlerimize bir kez daha söz veriyorum: Bizim boynumuzun borcudur, sizlerin sözcüsü olmak, sizlerin tercümanı olmak.

Bir kez daha teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Eskişehir olarak biz itfaiyecilerimizle gurur duyuyoruz. Ama sizin hakkınızı alabilmeniz için de sonuna kadar mücadele etmemiz gerektiğini biliyoruz.

Bu süreçte hem Eskişehir kamuoyuna hem de yürüyüşünüzde uğrayacağınız illerde, en sonunda da başkent Ankara’da tüm milletimizi sizlere destek olmaya çağırıyorum.Bizim desteğimiz sonuna kadar yanınızdadır." dedi.