Gazi Mustafa Kemal’in Yolu Bir Vicdan, Bir Ufuk, Bir Çağrıdır

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü dolayısıyla bir tören düzenlendi.

Haber Giriş Tarihi: 10.11.2025 12:42
Haber Güncellenme Tarihi: 10.11.2025 12:42
www.porsukhaberajansi.com

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü dolayısıyla bir tören düzenlendi.

Valilik Meydanı’na düzenlenen törene İl Başkanı Talat Yalaz, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar, Tepebaşı İlçe Başkanı Tevfik Yıldırım, İl ve İlçe Yöneticileri ile partililer katılım sağladı.

Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından bir konuşma yapan İl Başkanı Talat Yalaz şu ifadeleri kullandı;

"Sayın protokol, kıymetli basın emekçileri, sevgili yol arkadaşlarım,

Bugün burada, Cumhuriyetimizin Kurucusu, Ulu Önderimiz, Ebedi Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü; aramızdan ayrılışının 87. yıl dönümünde, şehrimizdeki manevi huzurunda saygı, minnet ve sonsuz özlemle anmak için bir aradayız.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk yalnızca bir askeri deha değil, aynı zamanda aklın, bilimin ve halk egemenliğinin ışığında çağının çok ötesine geçmiş bir lider, bir devrimci ve bir aydınlanma meşalesidir.

Gazi, 19 Mayıs 1919’da henüz 38 yaşında Bandırma Vapuruyla Samsun’a çıktığında, yalnızca elinde bir silah değil, yüreğinde bir milletin onuru, bir ulusun kaderini değiştirecek irade vardı. O gün Samsun’da, sömürge zincirlerini kıracak, esaret altındaki bütün milletlere umut verecek bir yürüyüş başladı.

O irade, yedi düvele meydan okuyan; bağımsızlığı iliklerine kadar hisseden bir halkın iradesiydi.

O irade, “Ya istiklal ya ölüm!” diyerek yalnız Anadolu’yu değil, bütün mazlum milletleri ayağa kaldıran bir özgürlük manifestosuydu.

Değerli dostlar,

Atatürk’ün kararlılığı yalnız cephelerde değil, zihinlerde de destan yazdı. O, yenilgilerin, yoksulluğun, umutsuzluğun içinden korkusuz bir ulus yarattı. Küllerinden doğan bir halkın, iradesine sahip çıkan bir milletin destanını yazdı.

Trablusgarp’ta emperyalizme karşı ilk direnişi başlattı; Çanakkale’de “burası geçilmez” dedirtti! Ama en büyüğü, savaş meydanlarından barış sofralarına, diplomasiye uzanan bir devrim yaptı. Kılıcıyla, cesaretiyle, aklı ve yüreğiyle kazandığı zaferi kalemiyle taçlandırdı.

57 yıllık kısa bir ömre bir milletin yeniden doğuşunu, bir imparatorluğun küllerinden modern bir Cumhuriyetin kuruluşunu sığdırdı.

Saltanatı kaldırdı, halifeliğe son verdi, ulusal egemenliği yurttaşın iradesine teslim etti. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyarak çağının en ilerici adımlarından birini attı. Eğitimi laik, bilimi rehber kıldı. Kimsenin aklından bile geçiremeyeceği harf devrimiyle düşüncenin önünü açtı. Ekonomide hakça kalkınmayı, kültürde evrensel değerlerle harmanlanmış bir milli kimliği inşa etti.

O yüzden Atatürk sadece bizim ülkemizin değil, tüm insanlığın ortak değeri, özgürlük mücadelesinin evrensel sembolüdür.

Ulu Önderimizin Trablusgarp’tan Anafartalar’a, Sakarya’dan Büyük Taarruz’a kadar; vatanın her karış toprağında gösterdiği cesaret bugün hâlâ yolumuzu aydınlatıyor.

Bu milleti kulluktan yurttaşlığa taşıyan fikirler; Cumhuriyet’in ışığıyla hâlâ parlıyor, hâlâ yol gösteriyor.

Gazi’ye minnettarız ama biliyoruz ki minnettar olmak yetmez!

Ona layık olmak, onun gösterdiği hedeflere ulaşmak için her gün yeniden çalışmak gerekir. Bilimin rehberliğinde, demokratik bir biçimde, emeğin onuruyla, yurttaşlarımızdan aldığımız enerjiyle, hep birlikte dayanışmayla yürümeye devam edeceğiz!

Ebedi Genel Başkanımızı aramızdan sadece bedenen ayrılışının 87. yılında saygıyla, özlemle ve minnetle anıyoruz.

Sakınanlara, gocunanlara inat onun fikirleri, onun devrimleri, onun yolu bu ülkenin en güçlü harcı olmaya devam edecek.

Bizler, Atatürk’ün “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü ile; izinde yürümeye, devrimlerini yaşatmaya kanımızın son damlasına kadar devam edeceğiz!

Çünkü biz biliyoruz ki, Gazi Mustafa Kemal’in yolu sadece bir tarih değil; bir vicdan, bir ufuk, bir çağrıdır.

O çağrıya yanıtımız nettir:

Cumhuriyet bizim onurumuzdur!

Ve biz onurumuza canımız pahasına sahip çıkacağız!

Ruhun şad olsun Büyük Atatürk!"